149- Yumuşak Kalp ve Sağlam İrade Gönül ne ârzû-yı câh eder ne tâc u taht ister Reh-i himmetde ancak kalb-i nerm ü pây-ı saht ister. G. 214/1.
149- Yumuşak Kalp ve Sağlam İrade Gönül ne mevki ne ikbal ne de taç ve taht ister; gayret yolunda ancak yumuşak kalp ile sert bir irade ister. G. 214/1.
150- Baba Mirası Cennet Kimdür bizi men eyleyecek bâğ-ı cinândan Mevrûs-ı pederdür girerüz hâne bizümdür. G. 224/5.
150- Baba Mirası Cennet Bizi cennet bahçelerinden alıkoyacak kimdir? Cennet bize babadan miras kalmıştır; ev bizimdir, elbet gireriz. G. 224/5.
151- Riyadan Sakınmak Lâ ubâlik ile gerçi ki meşhûruz biz Çâre ne terk-i riyâ ile me mûruz biz. G. 316/1.
151- Riyadan Sakınmak Gerçi laubalilikle ünlüyüz. Bunu bırakmayız da, çünkü bize riyadan sakınmak emredilmiştir. G. 316/1.
152- Kardeş Sıkıntısı Çekmek Yusuf gibi enva i mihen çekmeğe muhtâc Âsân değül ihvâna veliyü n-ni âm olmak. G. 384/4.
152- Kardeş Sıkıntısı Çekmek Kardeşlerinin arasında seçilip onlara velinimet olmak kolay değildir. Buna nail olmak için Yusuf gibi türlü sıkıntılar çekmek gerek. G. 384/4.
153- Atasözü Söylemek Sözde darbü l-mesel irâdına söz yok ammâ Söz odur ki âleme senden kala bir darb-ı mesel.
153- Atasözü Söylemek Sözde atasözü söylenmesine kimse bir şey demez. Fakat öyle söz söylemelisin ki senden sonra o söz bir atasözü olarak kalsın.
154- Zahit Zâhid yüri var savma ada çille-nişîn ol Sen meykedenün zevk ü safâsın ne bilirsin. G. 566/3.
154- Zahit Zahit, yürü git bir zaviyede çile çek. Sen meyhanenin/tekkenin zevk ve safasını ne bilirsin? G. 566/3.
155- Af Sahili Çok keştî-i isyânı çeker sâhil-i afve Bahr-ı keremün mevc-i atâsın ne bilirisin. G. 566/4.
155- Af Sahili Çok isyan gemisini af sahiline çeker. Allah ın cömertlik denizindeki ihsan dalgasının ne olduğunu sen ne bilirsin? G. 566/4.
156- Mutluluk Künc-i ferâğun anlamayanlar safâsını Devlet komışlar adını ğavgâ-yı âlemün. G. 399/2
156- Mutluluk Ferağat/el çekme köşesinin safasını anlamayanlar, bu dünya kavgasının adını devlet komuşlar. G. 399/2
157- Çekiştirmek Dirler ağyârı mezemmet nemek-i meclisdür Biz de ğıybet edelüm meclise lezzet gelsün. G. 591/6.
157- Çekiştirmek Derler ki başkalarını çekiştirmek meclise çeşni veren tuz gibidir. Biz de bari gıybet edelim, meclisimize bir az tat gelsin. G. 591/6.
158- İyi ve Kötü Bir tabak mîve gelürse meclise âdet budur Olur elbette anun ba zısı puhte ba zı hâm. D. s. 451
158- İyi ve Kötü Meclise bir tabak meyve gelince bazısının olgunlaşmış bazısının da ham olması gayet doğaldır. D. s. 451
159- İrfan Cevheri Olur mı gevher-i irfân müyesser herkese Nâbî Ne mümkindür ki k ola her dîvârun altında. G. 734/7
159- İrfan Cevheri Ey Nâbî, her duvarın altında hazine bulmak mümkün olmadığı gibi herkese irfan cevheri de nasip olmaz. G. 734/7
160- Zehirli Helva Helvâ-yı fenâ zehr ile âlûdedür ammâ Çekmek eli güç gizlüce lezzet var içinde. G. 696/2
160- Zehirli Helva Dünya zehirli bir helvadır, ancak gizli bir lezzet içinde bulunduğundan el çekmek zordur. G. 696/2
161- Açgözlülük Olma bir lokma içün ehli şikem cîm gibi Meclis-i dehrde leb-beste geçin mîm gibi. G. 837/1
161- Açgözlülük Dünya meclisinde, bir lokma ekmek için cim harfi gibi obur olma; mim harfi gibi ağzını kapa. G. 837/1
162- Dünya Sevgisi Bilürler ehl-i dünyânun ne gûne olduğın merdûd Görenler hâlini halva-fürûşânun mekeslerle. G. 741/2
162- Dünya Sevgisi Helva satıcılarının sineklerle olan mücadelesini görenler, dünya sevgisini her şeyin üstünde tutan insanların nasıl kovulduklarını bilirler. G. 741/2
163- Buğday Mezra -ı aşkda mânend-i gendûm Nâbî Giremez sînesi çâk olmayan anbarumuza. G. 789/7)
163- Buğday Ey Nâbî, aşk tarlasında buğday gibi sinesi yarık olmayan kimse bizim ambarımıza giremez. G. 789/7)
164- Gelir-Gider Dengesi Farkı yok merdânı mağlûb olmadan nisvânına Her kimün kim masrafı gâlib gelür îrâdına. G. 777/7
164- Gelir-Gider Dengesi Gideri gelirinden fazla olan kimse, eşine yenik düşmüş adamdan farkı yoktur. G. 777/7
165- Dünya Sevgisi Dünyâ-perestün anlamışuz secdegâhını Pür-nakş-ı sîm ü zer nice seccâde görmişüz. G. 276/2
165- Dünya Sevgisi Dünyayı aşırı sevenlerin, gümüş ve altınla süslü seccadelerine secde ettiklerini görmüşüz. G. 276/2
166- Tenezzül Etme Ser-efrâzân olur muhtâc Nâbî zîr-destâna Tenezzül etmedikçe tohm hâke ser-bülend olmaz. G. 313/7.
166- Tenezzül Etme Ey Nâbî, tohum toprağa tenezzül etmediği müddetçe boy bos/başak vermez. (Bunun gibi) yüksek makamdakiler de (gün gelir) sıradan insanlara muhtaç olur. G. 313/7.
167- Tevazu O tevâzu anı mümtâz-ı cihân itmişdür Nahl-i gül bâğda bîhûde ser-efgende midür. G. 213/5
167- Tevazu Gül fidanı bahçede boşuna mı baş eğiyor? O tevazu onu dünyanın en seçkin çiçeği yapmıştır. G. 213/5
168- Makam ve Mevki Hırsı Tâ key bu bûs-ı dâmen u dest ey harîs-i câh Takdîrden müsâ adesiz maslahat m olur. G. 98/6.
168- Makam ve Mevki Hırsı Ey makam ve mevkide hırs gösterenler, bu el ve etek öpmeler/dalkavukluk ne zamana kadar? Allah ın takdirinden başka iş mi olur? G. 98/6.
169- Allah ın Ahlakıyla Ahlaklanma Cihânun Nâbiyâ müstağnî ol bûd u ne-bûddan Girizân olma ahlâk-ı İlâhiyle tahallukdan. G. 572/6.
169- Allah ın Ahlakıyla Ahlaklanma Ey Nâbî, dünyanın varlık ve yokluğuna kayıtsız ol, tenezzül etme; fakat Allah ın ahlakıyla ahlaklanmaktan kaçma. G. 572/6.
170- Beden Şehri Ma mûrluğı adliledür şehr-i vücûdun Burc-ı beden u rif at-ı bârû ile olmaz. G. 266/5.
170- Beden Şehri Vücut şehrinin bayındırlığı/huzuru adalet ile olur. Beden kulesi ve kale duvarının yüksekliği ile olmaz. G. 266/5.
171- Şuur Kandili Şu le-i ârızınun aksi düşelden câma Eşkümüz revgan-ı kandîl-i şu ûr eylemişüz. G. 268/5.
171- Şuur Kandili Yanağın alevinin yansıması kadehe düşeliden beri gözyaşımızı şuur kandilinin yağı yapmışız. G. 268/5.
172- Mısır a Aziz Olmak Mısr a meh-i Ken ânı azîz eylemek âhir Evvel anı üftade-i çâh etmege degmez. G. 272/5.
172- Mısır a Aziz Olmak Kenan ın ay gibi güzelini/hz. Yusuf u, sonunda Mısır azizi yapmak için öncesinde onu kuyuya esir etmeğe değmez. 1/17. G.K.272/5.
173- Ayrılık Keştî-i cism-i nizârum mevc-i tûfân-ı kader İtmek ister sâhil-i hicrânda vîrân el-vedâ. G. 374/10.
173- Ayrılık Kader tufanının dalgaları, ayrılık sahilinde zayıf beden gemimi batırmak/harap etmek ister. Allaha ısmarladık. G. 374/10.