Savm, yani oruç, lügat mânâsı insanın kendisini meylettiği şeylerden, isterse bir söz olsun alıkoyması, tutması demektir. Şeriat dilindeki mânâsı ise insanın en büyük istekleri olan yeme içme ve cinsel ilişkiden bütün gün kendisini alıkoyması, menetmesi demektir. Âyet-i kerîmede önceki toplumlara farz kılındığı gibi size de farz kılındı denirken, artık biz öğreniyoruz ki, bizden önceki toplumlara da oruç farzmış. Yâni orucun farziyeti sadece bize ait bir farziyyet değildir. Bizden önceki ümmetler de oruç tutmakla mükellef idiler. Kütübü Sitte de yer alan bir hadiste şöyle buyrulur; "Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa " ben oruçluyum!" desin (ve ona bulaşmasın)." 1 / 12
Elbette oruçsuz insan için de kavga ve kötü söz uygun değildir. İşte oruçlu iken bu tür uygunsuz davranışlardan uzak duran, insan nasıl davranması, doğru olanın ne olduğuna ilişkin adeta bir eğitim sürecine girmiş demektir. Elhamdülillah ki bu konudaki Kur an âyetleri çok net ve de Peygamber Efendimizin oruçla ilgili belirlediği yasalar da açık ve net olarak elimizdedir. Ve böylece bu iş ayakta durmaktadır. Artık namaz da, oruç da, hac da evrensel bir boyuta ulaşmış, evrensel özelliklere sahiptir. İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden beri var olan bir emir ve bir ibâdet şekli. Orucun faydaları çeşitli şekiller de sayılabilir. Sıhhate faydası, toplumsal duyarlılığı artırması vs. gibi. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki; oruç faydalarını elde etmek için değil, Allah c.c. emrettiği için tutulmalıdır. Orucun hikmetleri çeşitli şekillerde sayılabilir. Ama bakın Rabbimiz şöyle buyuruyor: 2 / 12
Umulur ki takva erleri olasınız, müttakılerden olasınız. Yâni tüm hayatınızı Allah için yaşayıp, bu oruçla da hayatı Allah için yaşamanın bir boyutunu gerçekleştiresiniz. Şüphesiz oruçta başka faydalar da vardır, başka gerekçeler de vardır. Ama öncelikle bakıyoruz ki, Bakara sûresinin bundan sonraki âyetlerinde değerlendirdiği bütün olaylarda savaş, barış, hac, infak, fâizden sakınma gibi konularda hep takva görüyoruz. Takva, hayatı Allah için yaşamak, hayatı Allah için değerlendirmek, hayatı tümüyle Allah a verebilmenin, tüm hayatta Allah ın koruması altına girip onunla yol bulabilmenin adıdır. Bakıyoruz âyetlerde, şu işi yaparsanız takva sahibi olursunuz, bu işi yapmazsanız takva sahibi olursunuz, savaşı şöyle yaparsanız, muttaki olursunuz, fâizden şöylece kaçınırsanız muttaki olursunuz, orucu tutarsanız,muttaki olursunuz, haccı, Arafat ı, Müzdelife yi şöylece değerlendirirseniz muttaki olursunuz gibi emirler bizim için aynı zamanda şöyle bir sistem ve ibadet anlayışı oluşturmaktadır. Bu din sadece birtakım kuru emirler, bir kısım ölü kaideler ve şekli kurallar dini değildir.bu din tahrif olmuş Yahudilikdeki gibi sadece bir takım argümanlara, bir takım şekli kaidelere hapsedilip ruhu çıkarılmış bir din değildir. Bu din vicdana, imana ve dolayısıyla ahiret imanına, Allah a bağlılık imanına bağlı olan ve hayatı yalnızca Allah için yaşamanın imanını gerektiren bir özelliğe sahiptir. 3 / 12
Bu dinin gayesi insanı yaratıldığı gün gibi ekmel fıtrat üzerinde sabit tutmayı amaçlar.ibadetler de ki amaçta budur. Eğer oruç sadece aç kalmak olarak algılanır ve mideye faydası gündemde tututlur ise, namazın bir jimnastik hareketleri gibi vucuda faydası gündeme getirilip adeta spor seansına dönüştürülür ise bu din asıl gayesinden çıkarılıyor demektir. Önemli bir husus daha var ki; oruç sadece mideyi aç bırakmak günün bir kısmını aç susuz geçirmekten ibaret midir? Elbette değil. Oruçtaki asıl hikmet tüm azaları Allah ın istemediği şeylerden uzak tutumaktır. Zaten ayet-i kerime de bahsedilen takva budur.hayatı, o hayatı verenin istediği doğrultuda yaşamak. Ve bu hayatı bize veren Rabbimizin neler istediğini öğrenmek için Kitabımız olan Kur an-ı kerime O nun en güzel uygulayıcısı olan Rasulullah Efendimizin sünnetine iyice yapışmak. 4 / 12
Allah a teslim olmak, Rassulullah a itisamla son derece alakalıdır. Yani orucun hikmeti olan takvaya erişmek için, fıtratımızdaki değerleri muhafaza etmek için, yaratılış amacımıza uygun bir hayatı yaşamak için Rasulullah a bağlanmak zorundayız. Sahabe efendilerimizin hayatında bu itisamın derecesinin nasıl olduğu ne olduğu son derece açıktır. Şimdi tüm ibadetlerin amacı olarak Kuran da gösterilen TAKVA ne demektir ve takva sahiplerinin özellikleri nelerdir. Takva: Korkma, sakınma, Allah korkusuyla günahtan kaçınmakta, Allah'ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik gösterme. Allah'ın himâyesine girmek, emrini tutup azabından korunma anlamında Kur'anî bir terim.[şamil İslam ansiklopedisi] 5 / 12
Takva nın anlamını daha iyi kavramak için Kuran ı Kerim de yer alan ve takva sahiplerinin özelliklerini anlatan ayetleri iyice okumak zorundayız. Kitabımız takva sahibi olanları şöyle tarif eder; O müttakiler ki: 1)Onlar gayba inanırlar." 2) "Namazı ikâme ederler." 6 / 12
3) "Kendilerine verilen rızıktan Allah yolunda harcarlar onlar." 4) Onlar indirilen kitaba da önce indirilenlere de inanırlar." 5) Âhirete de yakînen inanırlar." (bakara:2-4) 6) Onlar bollukta ve darlıkta sarfederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler.(ali İmran:134) 7) Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Onlar, yaptıklarında bile bile direnmezler.(ali İmran:135) 7 / 12
8) Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar; kıyamet saatinden de titrerler.(enbiya:49) 9) Gerçeği getiren ve onu doğrulayanlar, işte onlar, Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.(zümer:33) 10) Onlar, geceleri az uyuyanlardı. 11)Seher vakitlerinde bağışlanma dilerler. 12)Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır, onu verirler.(zariyat:18-19) 8 / 12
13) Şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler.(araf:201) 14)Şeytanın onlar üzerinde etkisi yoktur.(hicr:39-40) İşte Kitabımız takva sahiplerini böyle tarif ediyor. Felaha kurtuluşa erenler işte bunlar diyor. Ve takva sahiplerine verilecek mükafatlar ise şöyle müjdeleniyor. Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır.(ali İmran 15) İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir.(ali İmran:136) 9 / 12
Takvâ sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir! (O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır. (Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir.(nahl:31-32) Cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.(zariyat:15) Takvâ sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarındadır. Güçlü ve Yüce Allah'ın huzurunda hak meclisindedirler. (kamer:54-55) 10 / 12
Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır.(rahman:46) Şu da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.(kalem:34) Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,. Canlarının çektiği çeşit çeşit meyveler arasındadırlar. (Kendilerine:) "İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi âfiyetle yeyin için" (denir).(mürselat:41-44) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır. 11 / 12
Onlar orada ne boş bir lâkırdı ne de yalan işitirler. (nebe:31-35) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.(naziat:40-41) Rabbimiz Kitabın da tarif ettiği o takva sahiplerin den olmayı ve gene müjdelediği vereceğini vaat ettiği nimetlere ulaşmayı nasip eylesin. Ramazan bir hidayet ayıdır.mubarek kitabımızın indirildiği, gönüllerde iman kandillerinin parladığı aydır. Rabbimiz tüm ömrümüzü ramazan coşkusu ile geçirip son nefesimizin adeta bir bayram neşesi olmasını nasip eylesin.büyükler şöyle der:ömrü ramazan olanın ahireti bayram olur. SELAM VE DUA İLE. 12 / 12