R Yıl 6 Sayı 26 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR - Parasızdır - 2012/NİSAN ISSN 1308-1810 HOŞGELDİN BAHAR Lütfen Randevu Alınız 315 55 45
Yıl 6 Sayı 26 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR İMTİYAZ SAHİBİ DNT Ortadoğu Yayıncılık A.Ş. adına Dr. Eyüp ÖZEREN GENEL YAYIN YÖNETMENİ Uğur C. SEVİM EDİTÖR Uz. Dr. Metin ÖZSOY Parasızdır - 2012/NİSAN İçindekiler KADROMUZ 2 SAĞLIK 5 RÖPORTAJ 6 GASTROENTEROLOJİ 8 KADIN HASTALIKLARI 10 GÖZ HASTALIKLARI 12 ÇOCUK HASTALIKLARI 14 DAHİLİYE 16 İNDEKS 18 DAHİLİYE 20 BOSEV 22 DİŞ HASTALIKLARI 24 web: www.buyukortadogutip.com.tr AMELİYATHANE 27 Yazışma Adresi Bayındır 2 Sok. 63 /12 Kocatepe /ANKARA SERBEST KÖŞE 28 KAPLICALARIMIZ 30 ŞİİR KÖŞESİ 31 İÇİMİZDEN BİRİ 32 BİLGİNİZ OLSUN 33 GENEL MÜDÜR Aslı ÇALIŞKAN aslicaliskan_06@hotmail.com YAYIN KURULU ÜYELERİ Op. Dr. Sadi KAYA Op. Dr. Süleyman GÖKDUMAN Prof. Dr. Metin ORHAN Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK Prof. Dr. Mitat KOZ Doç. Dr. Mehmet İLERİ Prof. Dr. Mustafa ALTINBAŞ Prof. Dr. Derviş YILMAZ Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Ahmet YILDIZ Fatma KOÇAK Yayını Hazırlayan DNT Ortadoğu Yayıncılık A.Ş. Tel: 418 40 77 web: www.ortadoguyayincilik.com Baskı: Ateş Matbaa Tel: 341 42 88 Büyük Ortadoğunun Sesi Dergisi Basın ve Meslek İlkelerine Uyar. Kaynak Gösterilerek Alıntı Yapılabilir. Dergimizdeki yazı ve reklam içeriğinin sorumluluğu sahibine aittir. Gönderilen yazılar iade edilmez.
Kadromuz Mesul Müdür Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Dahiliye Uz. Dr. Alper AK Uz. Dr. Hulki GENÇ Gastroenteroloji Uz. Dr. Harun Can UYGURER Genel Cerrahi Prof. Dr. Mehmet KAYA Çocuk Hastalıkları Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Kadın Hastalıkları Op. Dr. Şükran ERDOĞAN Nöroloji Prof. Dr. Nermin MUTLUER Göğüs Hastalıkları Uz. Dr. Emine İZBUDAK Kardiyoloji Uz. Dr. Gökhan CİHAN Dermatoloji Yrd. Doç. Dr. Yavuz PEKSARI Psikiyatri Uz. Dr. Meral GÜNGÖR Uz. Dr. F. Nermin TUNCEL Üroloji Prof. Dr. Remzi SAĞLAM Op. Dr. Haluk ÖZKAYA Radyoloji Uz. Dr. Necdet GENÇ KBB Op. Dr. Adnan UZUN Ortopedi Op. Dr. Atilla ARIK Göz Hastalıkları Uz. Op. Dr. Alev AÇIKGÖZ Plastik Cerrahi Doç. Dr. Hasan Yücel ÖZTAN FTR Uz. Dr. Füsun AYTAÇ Uz. Dr. Canan AĞIRLAR Mikrobiyoloji Doç. Dr. Etem ÖZKAYA Acil Hekimi Dr. Fatma ÖZKAN Dr. Ensar DURMUŞ Dr. Haldun DURAN Dr. Ömer KİBAROĞLU Diş Hekimi Dt. Habibe BAŞAYAR Anestezi Uz. Dr. Şaban SEÇGİN Uz. Dr. Betül YİĞİTBAŞI İşletme Müdürü Ahmet YILDIZ Muhasebe Müdürü Murat ÖZTÜRK Başhemşire Fatma KOÇAK Mali Müşavir Zekai KARACAN Hukuk Müşaviri Av. Emre ÜŞÜMEZ 2 www.buyukortadogutip.com.tr
Kadromuz ADI SOYADI EMİNE ATILGAN N.PINAR KILIÇDOĞAN EMİNE ABA AYŞE ÜNALIR AYŞEGÜL CÜRE GÖKHAN ALPUCU DÖNÜŞ ÜLGER TUBA SEVİM FUNDA DURUKAN RABİA GEDİKBAŞ ÇİĞDEM ÇİFTÇİ SERDAR ÇİÇEK NURŞAH DEMİRCİ HAYDAR ÜNAL SEHER GÖLGE SEDA ERTÜRK HAYDAR ÇELİKER OKAY AKBAŞ GÖREVİ FİZYOTERAPİST FİZYOTERAPİST HEMŞİRE HEMŞİRE EBE ANESTEZİ TEKNİSYENİ ACİL TIP TEKNİSYENİ ACİL TIP TEKNİSYENİ ACİL TIP TEKNİSYENİ ACİL TIP TEKNİSYENİ RÖNTGEN TEKNİKERİ SAĞLIK MEMURU LABORANT SATINALMA SORUMLUSU MUHASEBE PERSONELİ MUHASEBE PERSONELİ İDARİ İŞLER DORUMLUSU TEKNİK PERSONEL ADI SOYADI ESRA YILMAZ FATMA AKTAŞ MERYEM KUMTEPE LEYLA ERDAL YALÇIN BAŞER MEHTAP KOÇ AYNUR ÖZDEMİR YAKUP AYGAR KUDRET İŞÇİ NİLAY ÜNLÜTÜRK MERAL ALTINOK RAZİYE ÖZBAHAR BÜLENT KORKMAZ ERKAN TOPBAŞ FERHAT DAŞKIN ELİFE BAŞKAN FEHMİ EKMEN GÜLEGÜL SAĞLAM HAFİZE BECİT HATİCE ÖZDAMAR VELİ ÇEKEREK FİRDEVS BOZKURT SERPİL ŞEN GÖREVİ TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER TIBBİ SEKRETER AMBULANS ŞOFÖRÜ AMBULANS ŞOFÖRÜ AMBULANS ŞOFÖRÜ HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL HİZMETLİ PERSONEL Katkıda Bulunanlar ve Ortaklarımız Op. Dr. Sadi KAYA Dr. Eyüp ÖZEREN Op. Dr. Süleyman GÖKDUMAN Doç. Dr. Ercan Cenk DORUK Prof. Dr. Mitat KOZ Dr. Alaattin KEYKUBAT Uz. Dr. Hulki GENÇ Ahmet DUYAR Av. Emre ÜŞÜMEZ Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK Uz. Dr. Nazım ERGÜN Ahmet YILDIZ Doç. Dr. Mehmet İLERİ Murat ÖZTÜRK Ekrem TAMER Ekrem AKSOY Prof. Dr. Metin ORHAN Prof. Dr. Mustafa ALTINBAŞ Prof. Dr. Mehmet KAYA Dr. Mustafa KÖSE Dr. İsmail CEYHAN Dt. Deniz AYCAN Fatma KOÇAK Dr. Mustafa ERSÖZ Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Op. Dr. Ömer Faruk RECEP Prof. Dr. Ali Kemal ÖZDEMİR Dt. Habibe BAŞAYAR Uz. Dr. Metin ÖZSOY Mehmet KAYHAN Doç. Dr. Metin YILDIRIMKAYA Prof. Dr. Serdar ÜŞÜMEZ Uğur C. SEVİM Filiz ÇELİK Ecz. H. Sadık DEMİRBAŞ Ali Rıza KOÇAK Osman GÜLEÇ Op. Dr. Zeliha HAMURCU Dr. Tülay DEMİRTAŞ Dilruba BAL www.buyukortadogutip.com.tr 3
ÜRÜNLERİMİZ CİLT BAKIM ÜRÜNLERİ FORM-DİYET ÜRÜNLERİ BİTKİSEL YAĞLAR BİTKİSEL HAPLAR BİTKİSEL ÇAYLAR GDO'SUZ, HORMONSUZ DOĞAL ÜRÜNLER İLETİŞİM 315 15 86 İvedik Caddesi No:338 -B Yenimahalle-ANKARA www.ortadogulokmanhekim.com
SAĞLIK GÖÇMEN KUŞLAR Sevgili Dostlar; Dr. Eyüp ÖZEREN Dergimizin bu sayısının kapağını baharın müjdecisi Göçmen Kuşlara ayırdık. Baharın geliş müjdecisinin birkaç göstergesi vardır. Tabiatın uyanması, suların coşup çağlaması, çiçeklerin açması gibi bir de Göçmen Kuşların gelişi vardır. Siz hiç göç eden kuşları izlediniz mi? İzlediyseniz "V" şeklinde bir formasyonla uçtuklarını da fark etmişsinizdir. Peki, "Bu kuşlar neden V şeklinde bir grup halinde uçarlar" diye hiç düşündünüz mü? Bilim adamları bu durumu araştırmış ve çok çarpıcı sonuçlara ulaşmıştır. Uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyor. V şeklindeki formasyonla uçan kuş grubu, birbirlerinin kanat çırpışlarındaki hava akımını kullanarak, uçuş menzillerini yüzde 71 oranında uzatıyorlar. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlar. Bu uçuş düzeni o kadar etkilidir ki, kuşlar bu sayede yaklaşık % 23 lük bir enerji tasarrufu sağlar. Başta giden V lideri yorulduğunda en arkaya geçiyor ve hemen arkasındaki lider konumunu alıyor. Bu değişikliği sürekli yapıyorlar. Gerideki kuşlar öndekileri daha hızlı gitmek üzere bağırarak motive ediyorlar, uyarıyorlar. Kısacası kuşlardaki bu uçuş şekli göç eden kuşların diğerleri için yaptıkları bir fedakârlığı ve birlik gücünü ortaya koyar. Bizlerin bu olaydan ders alacağı noktalar var. Kuşların içgüdüsel olarak yaptıkları bu olay ve elde ettikleri başarı ortada iken, yeryüzünün en akıllı ve sorumlu canlısı olan insanoğlu istese ne mucizeler yaratmaz ki Başarı ve sağlıklı yarınlar dileğiyle. Kalın sağlıcakla. Dr. Eyüp ÖZEREN 5
GASTROENTEROLOJİ KADIN RÖPORTAJ HASTALIKLARI 1962 yılında Kırşehir'de doğdu. Kırşehir Çalılıöz İlkokulu, Atatürk Ortaokulu ve Kırıkkale Lisesi'ni bitirdi. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni tamamladıktan sonra ilk memuriyete1985 yılında Afyon Devlet Hastanesinde acil servis hekimi olarak başladı. 1991 yılında Göğüs Cerrahisi uzmanı oldu. Askerliğini 1993 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde yaptı. 2003 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde Başhekim yardımcılığı, Fakülte kurulu ve yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 2005 yılında Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH klinik Şefliğine, 2006 yılında ise aynı hastaneye Başhekim olarak atandı. Halen aynı görevine devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Prof.Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLU Başhekim ATATÜRK GÖĞÜS HASTALIKLARI HASTANESİ 1-Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesini kısaca bizlere tanıtır mısınız? Hastanemiz ülkemizdeki verem savaşının unsurlarından biri olarak 1953 yılında Atatürk Sanatoryumu adı ile kurulmuştur. 1970'li yıllardan başlayarak bütün göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi alanlarında hizmet verir duruma gelmiştir. Hastanemizde göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, allerji ve anesteziyoloji reanimasyon alanlarında uzmanlık eğitimi verilmektedir. 543 yatağı bulunan hastanemizde 337 göğüs hastalıkları, 108 tüberküloz, 55 göğüs cerrahisi, 14 allerji ve 29 yoğun bakım yatağı mevcuttur. Hastanemiz ilaca dirençli tüberküloz konusunda ülkemizdeki 4 merkezden biri durumundadır. Hastanemizde Nükleer Tıp Bölümü, PET-BT Birimi, Radyoterapi Ünitesi, Kemoterapi Ünitesi, Pulmoner Rehabilitasyon Ünitesi, Uyku Laboratuvarı, Bronkoloji Birimi, EBUS Ünitesi, Ağrı Polikliniği, Sigara Bırakma Polikliniği, ayrı birimler olarak hizmet vermektedirler. Radyoloji Ünitemizde Bilgisayarlı Tomografi, Ultrasonografi, Renkli Dobler Ultrasonografi, Modern Röntgen Cihazları (CR) bulunmaktadır. Solunum fonksiyon Testi laboratuvarında statik-dinamik ölçümler, karmonmonoksit difüzyon testi, kardiyopulmo- 6
ner egzersiz testi yapılabilmektedir. 2- Hastanenizin ileriye yönelik yenilikleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? Hastanemizde hekimlerimiz ana uzmanlık dallarındaki uğraşlarının yanında spesifiye oldukları alanlarda özellikle teşvik edilmektedirler. Türkiye'de göğüs hastalıkları uzmanlarının tıbbi direktörlüğündeki multidisipliner pulmoner rehabilitasyon merkezlerinin sayısının artması kronik solunum hastalık yükünün çok fazla olduğu ülkemiz içi büyük gereksinimdir. Bu açığın kapatılması konusunda eğitimli, deneyimli uzmanlara olan ihtiyacın bir ölçüde giderilmesinde hastanemiz eğitim vermeye devam edecektir. Dünya göğüs cerrahisi literatüründeki gelişmeleri yakından takip eden ekibimiz, dünyada yapılabilen her türlü cerrahi yaklaşımı gerçekleştirmektedir. Endoskopik cerrahi yöntemler hastanemizde uygulanmaktadır. Akciğer transplantasyonu ile ilgili çalışmalar yürütülmekte olup, yıl içinde faaliyete geçmesi planlanmaktadır. Hastanemiz hekimleri ulusal sağlık politikaları hususunda da bakanlığımıza destek olmaktadırlar. Tüberküloz kontrolü, tütün kontrolü, pulmoner rehabilitasyon, meslek hastalıkları, kronik solunum hastalıklarının önlenmesi hususunda ülkemizin ihtiyacı olan araştırma, politika geliştirme ve eğitimlerde üzerlerine düşen görevleri yapmaktadırlar. 3-Özel sektör sağlık kuruluşları hakkındaki görüş, düşünce ve önerileriniz nelerdir? Önemli olan kamu yada özel sağlık kuruluşları ayrımı olmadan ülke kaynaklarının en verimli şekilde kullanılarak en çok sayıdaki vatandaşımıza en iyi hizmeti götürebilmektir. Özel sektör de mevcut yasalar çerçevesinde yatırım yapmış, modern hastaneler ve tesisler kurmuştur. Özel sektör artık sağlığın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Hizmet alınacak alternatifler geliştirilmesi her zaman daha iyi hizmeti sunmaya ve almaya doğru bir çabanın olmasını sağlayacaktır. 4-Yayınlarımız hakkında görüş, düşünce ve önerileriniz nelerdir? Yayınlarınızı ilgi ile takip ediyoruz. Toplumu bilgilendirmek adına gösterdiğiniz gayreti taktirle karşılıyor, daha geniş kitlelere ulaşmanızı diliyoruz. Başarı dileklerimle. 7 2
KADIN GASTROENTEROLOJİ HASTALIKLARI ALKOL VE KARACİĞER Alkole bağlı karaciğer hastalığına daha çok batı toplumlarında rastlanmaktadır. Bu toplumlarda alkolik siroza bağlı ölümler 25-65 yaşları arasındaki kişilerde en önde gelen ölüm nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Kronik alkol alışkanlığı olan kişilerin önemli bir kısmında alkolik karaciğer hastalığı gelişir. Günlük tüketilen alkolün miktarı ve kullanım süresi önemlidir. 8 yıl süreyle 120 gr dan fazla alkol tüketen kişilerin büyük kısmında karaciğerde değişik derecelerde hasar meydana gelir. Alkole bağlı karaciğer hastalığı 3 klinik tablo halinde ortaya çıkabilir.bunlar, karaciğer yağlanması, alkolik hepatit ve alkolik sirozdur. Karaciğer Yağlanması Alkolik karaciğer hastalığının en sık görülen şeklidir. Hastaların genellikle şikayetleri olmaz. Bazı hastalarda göbek çevresinde veya karın sağ üst kadranda ağrı, bulantı, kusma olabilir. Karaciğer fonksiyon testleri normaldir veya karaciğer enzimleri hafif derecede yüksektir. Karaciğer büyümüş olabilir. Karaciğer yağlanması genellikle geri dönüşlüdür. Alkolün bırakılması ile karaciğer tekrar küçülebilir. Alkol alımının devamında ise daha ağır karaciğer hasarı görülür. Alkolik Hepatit Op. Dr. Can UYGURER Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Yağlı karaciğeri düşündüren hafif şekil- 8
lerden, şiddetli ve hayatı tehdit eden karaciğer yetmezliği yapan şekillere kadar değişik klinik tablolar görülebilir. Hafif şekillerde halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı gibi semptomlar vardır. Şiddetli şekillerde ise kusma, diyare veya tabloya ilave olan bir infeksiyon bulunabilir. Çeşitli vitamin eksiklikleri görülebilir. Sindirim sistemi kanamaları sıktır. Bazı vakalarda karında süratle sıvı birikir. Alkol alımı kesilmezse süratli klinik bozulma ve ağır sarılık ile karaciğer yetmezliği ve ölüme gider. Alkolik Karaciğer Sirozu Alkolik siroz, alkolik karaciğer hastalığının son aşamasıdır. İştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, kanama sık görülen belirtilerdir. Alkolik karaciğer hastalığının teşhisi en başta bu hastalıktan şüphe edilmesiyle olur. Erken teşhiste, tesadüfen tespit edilen karaciğer büyümesi, kanda yüksek karaciğer enzimleri çok önemli ipuçları olabilir. Nöropsikiatrik belirtiler bazen dikkati çekebilir.göğüslerde büyüme görülebilir. Ultrasonografi teşhisde önemlidir. Kesin tanı için karaciğer biyopsisi gerekebilir. Tedavi: Alkolik karaciğer hastalığının asıl tedavisi alkol alımının bir an önce kesilmesidir. Bu sağlanamadığı sürece diğer tedavi metodlarının bir anlamı yoktur. Medikal tedavinin yanı sıra hastanın sosyal ve psikiyatrik problemleri de ele alınmalıdır. Yağlı karaciğer devresinde alkolün kesilmesi, protein ve vitaminden zengin diyet verilmesi yeterlidir. Alkolik hepatit devresinde hastanede yatırılarak tedavi gerekebilir.sirozlu vakalarda tedavi sırasında hastalar yakından takip edilmelidir. Alkolik karaciğer hastalığının seyri en başta alınan alkolün miktarı ve süresine bağlıdır. Erken dönemlerde alkolün bırakılması, hastalığın duraklamasına hatta gerilemesine neden olabilir. İleri devrelerde ise alkol bırakılsa bile düzelme olmayabilir. Alkolik sirozlu hastalarda 5 yıllık yaşama şansı alkolü kesen hastalarda %60 dır. 9
KADIN HASTALIKLARI HİRSUTİZM (Aşırı Kıllanma) Op. Dr. Şükran ERDOĞAN Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Kadınlarda dudak üstü,çene ve yanaklar, göğüs kafesi üst bölgesi ve göbek çevresi,kasık ve göbek arasındaki orta hat, bacak iç yüzleri,sırt,kalça ve kasıklarda kıllanma artışıdır. Bazen de genetik olarak kadınlarda bu bölgelerde kalın ve koyu renkli kıllar olabilmekte, yapılan hormon tetkikleri de normal sonuçlanmakta ve epilasyonla kıl köklerinin alınması dışındaki tedaviler sonuç vermemektedir. Hirsutismus erkeklik hormonları fazlalığının en sık bulgusudur.diğer sorun ise aşırı sivilcelenmedir. Tanısı menstüral öykü ve fizik muayene ile konur.altta yatan hastalıklar ayırt edilmelidir. En sık görülen polikistik over ve idiopatik (ailevi) hirsutismusdur.bunlarda ergenlik döneminde başlayıp birkaç yıl gibi uzun bir sürede ilerleyen hirsutismus vardır. Polikistik overlerde adetler de düzensizdir. Birden başlayıp hızlı ilerleyen hirsutismus ve virilizasyon bulgularında adet düzensizliği de eklenirse androjen salgılayan tümörler düşünülmelidir.cushing sendromu,tiroid hastalıklarında da bu bulgular olabilir. Androjen (erkeklik)hormonları kadınlarda yumurtalıklar ve böbrek üstü bezlerinden salgılanır.androjen hormonları kılların daha koyu ve sert çıkmasını sağlar.bazen de normal kıl köklerinin androjen hormonlarına hassasiyet artışı nedeni ile kıllar koyulaşır ve kalınlaşır. Nedenleri 1- En sık neden polikistik overdir.yumurtalıklardan androjen hormonları fazla salgılanır ve 10
adet düzensizliği de vardır. 2- Hormon üretimini arttıran ve nadir görülen böbrek üstü bezlerinin kalıtsal olan bozukluğudur.böbrek üstü bezi tümörleri de hirsutismus yapar. 3- Bazı tiroid hastalıkları,hipofiz bezi hastalıkları, hormon salgılayan yumurtalık kistleri de hirsutismus yapabilir. 4- Genetik özellikler kıllanmada etkendir. 5)İdiopatik hirsutismusda hormanal bozukluk yoktur.kıl köklerinin artmış aşırı hassasiyeti söz konusudur. Tanıda; düşünülen patolojilere göre hormon tetkikleri istenmektedir. Testesteron yüksek ve adetler düzensiz ise PCOD, Testesteron normal,adetler düzenli ise idiopatik, Testesteron aşırı yüksek ve virilizasyon varsa tümörler,hipertrikoz ve adrenal hiperplaziler akla gelir. Tedavide; amaç erkeklik hormonu baskılandıktan sonra mevcut fazla kılların yok edilmesidir. PCOD ve idiopatik hirsutismusta kombine oral kontraseptif, GNRH a, siproteron asetat, spiranolakton gibi ilaçlarla hirsutismus baskılanıp mekanik olarakta (epilasyon, traş etme, ağda, lazer vs )ile kıllar yok edilir. Eğer hasta kilolu ise zayıflaması önerilir. Tümörlerde tedavi cerrahidir. Mekanik olan yöntemlerden de tercih edilmesi gereken kalıcı olan elektroliz (iğne ile) veya lazer epilasyon olmalıdır. 11
GÖZ HASTALIKLARI 1977 yılında Denizlide doğdu. İlk ve orta öğrenimini Denizli de tamamladı. 1995 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine başladı. Göz ihtisasını 2001-2004 yılları arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde yaptı. 8 yıldır çeşitli özel kurum ve kuruluşlarda göz hekimliği yapmıştır. Şu anda Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezinde göz hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. Evli ve 2 çocuk annesidir. Op. Dr. Alev AÇIKGÖZ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı KATARAKT Katarakt göz içindeki merceğin saydamlığını kaybederek opak bir görünüm almasıdır. Katarakt en sık yaşa bağlı olarak ortaya çıkar. Bilinen bir sebebi olmamakla beraber ultraviyole ışınlar, beslenme gibi bir takım risk faktörleri mevcuttur. Bunun dışında uzun süreli kortizon kullanımı, şeker hastalığı göze alınan darbe gibi faktörler de katarakt oluşumuna yol açabilmektedir. Konjenital katarakt denilen doğumsal katarakt ise anne karnında geçirilen bazı enfeksiyonlar sonucu oluşabileceği gibi birtakım metabolik hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabilir ve hemen tedavi edilmez ise gelecekte ciddi görme bozukluklarına yol açabilmektedir. Kataraktın birçok tipi bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi gözde miyopik kırma kusuruna yol açacak şekilde lensin çekirdeğinde gelişen nükleer katarakttır. Bu katarakt tipinde hasta zamanla yakın gözlüğünü kullanmadan yakını daha iyi görebildiğini ifade eder ancak uzak görme netliği ise giderek bozulmaktadır. (Yaşlıların yeniden görmesi). Katarakt hastalığını belirtileri çeşitlidir ve hepsi her hastada görülmeyebilir. Bunlar arasında -Şekilsiz ve bulanık görme, renklerin donuk görülmesi -yakın görmede gözlüğe rağmen bulanıklık 12
-ışık hassasiyeti -çift, çatallı görme -derinlik hissinin azalması sayılabilir. Katarakt tanısı görme keskinliği muayenesi ve biyomikroskobik muayene ile göz hekimi tarafından konulur. Ameliyat kararı verilmeden önce hastanın tam ve dikkatli bir muayeneden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle hastanın ameliyat sonrası görme keskinliğini etkileyebilecek birtakım hastalıklar (glokom, yaşa bağlı maküla dejenerasyonu vb) var ise bunlar hakkında hastanın bilgilendirilmesi gerekmektedir. Hastalığın bilinen tek tedavisi ameliyattır ve katarakt gelişimini engelleyecek bir ilaç yoktur. Ameliyat öncesinde göz bebeği büyütülür ve göz içine yerleştirilecek merceğin ölçümü yapılır. Bu ölçüm ultrasonik biometri ya da optik biyometri yöntemleri ile yapılmaktadır. Eskiden sadece uzak görüş netliğini sağlayacak şekilde göz içi mercekler kullanılırken son yıllarda hem uzak hem yakın hem de ara mesafelerde görme netliği sağlayan multifokal mercekler kullanılmaya başlanmıştır. Katarakt ameliyatı fako olarak adlandırılan halk arasında lazer! olarak bilinen fakoemülsifikasyon tekniği ile yapılmaktadır. Bu yöntemde kornea dokusuna yapılan küçük bir kesi ile göz içine girilir merceğin içinde bulunduğu zarın ön yüzünde yuvarlak bir açıklık oluşturularak kesifleşmiş mercek ultrasonik ses dalgaları yayan fako cihazı ile parçalanır ve emilir. Daha sonra yapay katlanabilir mercek göz içine yerleştirilir ve operasyon dikişsiz olarak tamamlanır.ameliyat sırasında hastanın uyutulmasına gerek yoktur, uyuşturma işlemi eskiden olduğu gibi iğne ile değil damla ile yapılmaktadır. Ameliyat sonrasında hasta belli bir süre doktoru tarafından kendisine verilen damlaları kullanır ve günlük hayatına kolayca devam eder. 13
ÇOCUK HASTALIKLARI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Çocuk Hastalıkları Uzmanı İdrar yolu enfeksiyonları üst solunum yolları enfeksiyonlarından sonra çocukluk çağında en çok görülen enfeksiyon hastalıklarıdır. İdrar yolu enfeksiyonları yaş gruplarına ve cinse göre değişiklik göstermektedir. Çocukluk döneminde tüm çocukların %10 nu üriner sistem enfeksiyonu geçirmektedir. Birbirini izleyen her enfeksiyon tekrar enfeksiyon olma riskini artırır. Özellikle okul öncesi yaşlarda geçirilen, tekrarlayan, uygun takip ve tedavi yapılmayan idrar yolu enfeksiyonları böbreklerde kalıcı hasar (skar) meydana gelmesi ve ileri yaşlarda hipertansiyon (HT) ve kronik böbrek hastalığı gelişme riskini artırır.. Bu durum, erken yaşlarda geçirilen enfeksiyonlarda yakın izlemin ve tedavinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İdrar yolu enfeksiyonu teşhisi uygun koşullarda idrar kültüründe bakteri üremesi ile konur. İdrar yolu enfeksiyonlarında en sık rastlanan etken bağırsak bakterileridir. Bunlarda birinci sırayı (%80) E. coli denen bakteri alır. Ayrıca virüsler ve mantarlarda idrar yolu enfeksiyonuna sebep olabilirler. İdrar yolu enfeksiyonlarının meydana gelişi Yenidoğan dönemi dışında her dönemde kız çocuklarında erkek çocuklarından daha sık görülür. Kız çocuklarının anatomik yapısı (üretra daha kısa olduğu için) idrar yolu enfeksiyonlarının daha sık görülmesine neden olur. Hazırlayıcı nedenler: İdrar yolu enfeksiyonlarının oluşmasında anatomik sorunlar ve fonksiyon bozuklukları rol oynar. İdrar yolu reflüsü, idrar yolunda taş olması hazırlayıcı faktörlerdir. Erkek çocuklarında sünnet yapılmaması, genital bölgede hijyen bozulması idrar yolları enfeksiyonuna yol açabilir. Özellikle temiz olmayan havuzlar idrar yolu enfeksiyonlarına sebep olabilir. Kronik kabızlığı olan çocuklarda da idrar yolu enfeksiyonu daha sık görülür ( idrar göllenmesine bağlı olarak) Klinik bulgular: Çocuğun yaşına ve enfeksiyonun seviyesine göre değişir. Yenidoğan döneminde( 1 aya kadar); yüksek ateş, sarılık, emmeme, kilo alamama, huzursuzluk, kusma, konvülsiyon (havale geçirme) gibi bulgular görülebilir. 14
Süt çocuklarında (1 ay- 1yaş arası); iştahsızlık, bulantı, kusma, kilo alamama, ishal, kabızlık, solukluk, huzursuzluk gibi belirtiler gösterir. Büyük çocuklarda (1 yaşında büyük) ise ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı, bel ağrısı, sık idrara çıkma, sık idrar yapma, idrar yaparken yanma, idrar yapamama gibi bulgular bulunabilir. Tanı koyma: Üriner sistem enfeksiyonu; hastada uygun koşullarda alınmış idrar örneğinden yapılan idrar kültüründe yeterli sayıda bakteri üremesi ile konur. Doğru tanı koyabilmek ve gereksiz tedavilerden kaçınabilmek için idrar örneğinin doğru alınması çok önemlidir. Büyük çocuklarda üretra ağzı sabunlu suyla temizlenip bol suyla yıkandıktan sonra ( ya da üç temizleme beziyle üç kere önden arkaya temizleme) orta akım idrarının steril bir kaba alınması şeklinde alınır. Bebeklerde ise ya steril olarak temizlenmiş bölgeye idrar torbasının yapıştırılması ile steril idrar elde edilebilir. İdrar tam steril değilse küçük bir tüple sonda ya da pubisin üstünden iğne aspirasyonu yoluyla kültür alınması gerekebilir.. İdrar kültürünün sonuçlanması 2-3 gün sürebilir. İdrar kültürünün sonuçlanmasından önce yapılan tam idrar tahlili de enfeksiyon olup olmadığı konusunda fikir verir. Tam idrar tahlilinde mikroskopiye, lökosit,eritrosit olmasına dikkat edilir. Tedavi : İdrar yolu enfeksiyonlarının tedavisi antibiyotik tedavisidir. Yenidoğan, küçük bebek ya da çok hasta çocuklarda intra müsküler veya damardan antibiyorik tedavisi gerekebilir veya hastanın kliniğine göre ağızdan antibiyotik verilir. 10 gün antibiyotik tedavisinden sonra 3 gün ara verilip tekrar idrar tahlili yapılmalıdır. Kültür ve antibiyogram sonucu çıkınca antibiyotiğin etkili olup olmadığı anlaşılır.eğer idrar yolu enfeksiyonu tedavi edilmezse böbrekte kalıcı hasar ve böbreğin büyüyememesi veya yüksek tansiyon gelişebilir. İdrar yolu enfeksiyonlarında Korunmak için yapılabilecekler Özel bölgenin hijyenine dikkat edilmesi özellikle kızlarda önden arkaya temizlik. Havuz hijyenine ve ıslak mayoyla durmamaya dikkat edilmesi.kabızlığın engellenmesi. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren erkek çocukların erken sünnet edilmesi.sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda doğuştan böbrek anomalileri gibi etkenlerin olup olmadığı incelenmeli, gerekiyorsa koruyucu tedavi uygulanması gerekmektedir. 15
DAHİLİYE? HANGİ SÜT DAHA YARARLI Uz. Dr. H. Hulki GENÇ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Dahiliye Uzmanı Bilim adamları sütü uzun ömürlü kullanabilmek için uygulanan Pastörizasyon,UHT ve Homojenizasyon gibi işlemlerin yarar zarar ilişkisi yönünden araştırmalar yapmışlar ve karşıt gruplar oluşturmuşlardır. Sütte yararlı ve zararlı birçok mikrop vardır.zararlı olanlardan en sık hastalık yapanlar Salmonella(Tifo),brucella(Peynir hastalığı-malta humması),yersinia,basillus Cereseus,Listeria Monositogenez dir.bu mikropların büyük çoğunluğu ishal yapar.brucella kas iskelet ve bağışıklık sistemini tutan inatçı ve dirençli bir enfeksiyondur.listeria ise mide barsakla başlayıp kalp beyin gibi hayati organları tutan ölümcül hastalık yapar. Pastörizasyon sütü mikroplardan arındırma sistemlerinden biridir. Sütün 65 C ısıtıldıktan sonra soğutulması ile yapılır. Şişe sütlerinde uygulanan bir metoddur. Kutu sütleri ise UHT (çok yüksek ısıdan kısa süreli geçirme) ile mikroplardan temizlenir. Bu işlemlerde diğer bir amaç ise daha dayanıklı ve raf ömrü uzun bir süt elde etmektir.ama bu işlemler esnasında yararlı bakterilerde yok edilmektedir. Doğal enzimler yok olabilir.kıymetli proteinler bozularak emilemez hale gelebilir. Yararlı bakteriler sütte vitamin ve mineral zenginleşmesi yanında bir enzim yoğunlaşması işlemi olan ekşime, kesilmeyi de sağlarlar.kesilmede oluşan enzim ve son ürünler sütün sindirimini kolaylaştırırlar.enzimler azalınca sütün içindeki proteinler yeterince parçalanmadan kana geçerler.vucut ise daha önce karşılaşmadığı bu proteini yabancı algılayıp ona karşı bağışıklık sistemini aktive ederler.bu aktivasyon sonucu oluşan maddeler bazen alerjiye bazen romatizmaya bazen otoimmün hastalıklara neden olur.bu otoimmün hastalıklardan en bilinenleri Şeker Hastalığı,Astım ve Multiple Skleroz(MS)tir.Bizim gibi sütün ekşimesi ile üretilen besinleri 16
tüketenlerde otoimmun hastalıklara direk süt tüketenlere göre daha az rastlanır. Vucudumuzda sütün esas elemanı olan kalsiyum ile fosfor arasında bir denge vardır.bu denge bakımından en iyi süt anne sütüdür.inek sütündeki oran ise insan biyoyararlanımına uygun değildir.yoğurttaki oran daha iyidir.sütü çok fazla tüketen ABD de kırıklar fazla iken süt ürünlerini tüketenlerde kırıklar daha azdır. Yeşil yapraklı bitkilerde kalsiyum fosfor dengesi emilim için sütten daha iyidir.en yoğun kalsiyum dere otu,roka vb ye yüksek yeşilliklerde daha fazladır.ayrıca bu besinlerde Magnezyumda yüksek olduğu için besin değeri daha iyidir 1930 da Pottenger kediler üzerinde yaptığı deneyle işlem görmemiş sokak sütünün daha sağlıklı olduğunu ispatlamıştır.900 kedide çiğ sokak sütü ve pastörize sütü karşılaştırmıştır.çiğ sütle beslenenlerin çabuk büyüdüğünü,hayatları boyunca sağlıklı ve aktif kaldıklarını tespit etmiştir.pastörize sütle beslenenler ise durgun, sersem bir durum ve daha çok insanlarla özdeşleştirilen kalp krizi,böbrek yetmezliği,tiroit hastalıkları,solunum hastalıkları,diş kaybı,kemik zayıflığı ve hepatitlere karşı savunmaları düşük bulmuştur.daha dikkat çekeni ise ikinci ve üçüncü nesildekiler kalsiyum eksikliği,zayıf ve çürük dişler,güçsüz kemiklerle doğdular.üçüncü nesilin birçoğu ölü doğarken canlı doğanlar ise kısırdılar ve üreyemiyorlardı. Sonuç olarak Merada otlayan,suni yem tüketmeyen hastalıklarla ilgili yeterli bakımı yapılan mandra sütü tüketmek en iyisidir.sütü süt ürünleri olarak tüketmek daha sağlıklıdır. Süt ürünleri hazırlanırken yağın tabaka oluşturmasını önleyen eşit dağılımı sağlayan homojenizasyon işleminde ise kolesterol ve yağ emilimi artar.bu ise sağlık için zararlıdır. Pastörizasyon ile UHT karşılaştırılırsa Pastörizasyon daha uygunudur. 17
İNDEKS USTAOĞLU MOBİLYA Hayrullah USTAOĞLU UZAYCAN GIDA KAĞITCILIK TEM. AMB. BİLGİSAYAR İTH. İHRC. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Yağız Sok. No:24/2 Siteler - ANKARA Tel: 351 47 43 - Gsm: 0 507 494 55 21 Gimat 6. Blok. No:174 Macunköy-ANKARA Tel: 397 45 06 (pbx) - Faks: 397 45 08 www.uzaycan.com ACAR CAM CAM BALKON SİSTEMLERİ Dekor İşleri İtina İle Yapılır AHMET ACAR Gsm: 0 543 950 38 52 Aliminyum Doğrama Isı Cam, Jumbo Cam Dekoratif Ayna Cam Kapı, Vitrin Duşakabin, Mobilya Plus Med mt "Yaşam boyu sağlık için" Sağlık Ürünleri Beybi 1949'dan beri "Çözüm Ortaklarımız" A AĞAOĞLU Plasti-med ILKSEN MEDIKAL SAĞLIK ÜRÜNLERİ 24 Saat Açıktır 1 Saatte Malzeme Teslimi Yapılır Tıbset Serince Sok. No:19/3 Siteler-ANKARA Tel: 351 94 42 - Faks: 351 86 63 Aşıkpaşa Mah. Vedat Dalokay Cad. No: 68 / A G.O.P. - ANKARA Tel: 0 (312) 436 70 34 & Faks: 0 (312) 436 70 35 MERT LABORATUVAR MALZEMELER Öveçler Ata Mah 1042 Cad. No: 92/17 Çankaya ANKARA Tel: 478 78 91 & Fax: 478 78 38 mertlab@yahoo.com Reklam Vermek İçin 18 418 40 77
İNDEKS ÇİÇEK BAHÇESİ Serdar & Yasin Şehit Mustafa Erciyes Cad. 67 / A Esertepe - ANKARA Tel: 0 (312) 378 94 44 Gsm: 0 (506) 225 37 97-0 (555) 391 55 96 Ivedik Caddesi 338 / B-1 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0 (312) 343 02 52 & Faks: 0 (312) 343 02 42 Gsm: 0507 749 66 48-49 www.ortadogugrupsigorta.com.tr Trafik Kasko Konut Dask İş Yeri Koltuk Seyehat Nakliyat Ferdi Kaza İnşaat All Risk Özel Güvenlik Sorumluluk Mesleki Sorumluluk DNT ORTADOĞU LOKMAN HEKİM A.Ş. Merkez: 29. Sok No: 13/A Bahçelievler - ANKARA Tel: 215 53 33 & Fax: 215 56 66 Şube: İvedik Caddesi No: 338/B Yenimahalle - ANKARA Tel: 315 15 86 www.ortadogulokmanhekim.com Naci Çakır Mah. 761. Sok. No:2 Dikmen - ANKARA Tel: 478 28 28 - Faks: 479 93 40 www.19mayishastanesi.com İvedik Caddesi No: 338/B Yenimahalle - ANKARA Tel: 315 15 86 Reklam Vermek İçin 418 40 77 19
DAHİLİYE MUCİZE İLAÇLAR I DEVE DİKENİ (MİLK THİSTLE): KARACİĞER İÇİN DOĞAL KORUMA Uz. Dr. Alper AK Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Dahiliye Uzmanı Kimin karaciğerinin yardıma ihtiyacı var? Hemen hemen herkesin. Karaciğer hasarı modern yaşamın vebasıdır. Zavallı karaciğerinize acıyın. Yediğiniz tüm berbat zehirlerin karaciğer denilen o muhteşem kimyasal detoksifikasyon fabrikasından geçmesi gerekiyor. Eğer bu zehirler karaciğerin başa çıkabileceğinden daha fazlaysa, karaciğer hücreleri hasara uğrar, karaciğer fonksiyonları bozulabilir, o muazzam derecede önemli organımız en sonunda iflas edebilir. Karaciğerinizi pek önemsemediğinizi biliyorum, ancak bu organımızı da en az kalp, beyin vb diğer organlarımız kadar önemseyin. Modern uygarlığın zehirleri karaciğerimizi zorluyor. Çevresel kimyasallar, hava kirliliği, böcek ilaçları, egzoz dumanı, reçeteli veya reçetesiz ilaçlar( ağrı kesiciler, parasetamol, anti depresanlar,kolesterol ilaçları vb) ve alkol. Tüm bu zehirler hafif veya çok ağır, sinsi veya belirgin karaciğer hasarına yol açabilir. Batı dünyasında karaciğer hastalıklarının en önemli sebebi alkoldür. Bu ülkelerde hafif karaciğer yağlanmasından ağır siroza kadar değişen hastalık tabloları görülürken; ülkemizde hepatit virüsleri nin sebep olduğu kronik viral hepatitler ve yerli yersiz kullanılan ilaçlara bağlı karaciğer hasarı, karaciğer hastalıklarında ön plana çıkar. Eğer karaciğer hasarınız varsa geleneksel tıbbi yaklaşımlar ile tedavi olma şansınız pek azdır. Geleneksel tedaviler şunları içerir: steroitler (kortizon)ve immün supresifler ( kemoterapi ilaçları), en sonunda karaciğer nakli. İşte bu nedenle, eğer alkol alıyorsanız, parasetamol (parol) ve anti depresan, anti kolesterol ilaçlar alıyorsanız, karaciğer de yağlanmanız varsa, karaciğer testlerinizde bozulmalar varsa milk Thistle denilen harika bir bitkinin tohumlarından haberiniz olsun. Bilimsel adı silybum marianum, yöresel adları deve dikeni, akkız, deve kengeri, kengel, kıbbun, meryem ana dikeni, sütlü kengel, şevkülmeryem, uslu kenger olan bu bitki, 2000 yıldan beri, karaciğer hastalıklarına halk şifası olarak kullanılır ve hala aynı amaç için yaygın olarak kullanılır. Avrupa da özellikle Almanya da commision E onayı ile reçetelenir ve Alman SGK sı tarafından ödeme listesindedir. 200 ü aşkın geniş kapsamlı, yüksek kalitede bilimsel deney ile 20