ATABEK YURDU NUN BATI KESİMİ YUSUFELİ

Benzer belgeler
ETKİNLİKLER/KONFERSANS

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TEMEİ, ESER II II II

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

AHISKA TARİHİNİN DÖNÜM NOKTALARI

Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

ŞANLIURFA YI GEZELİM

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013)

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

ADANA NIN SIRLARINA YOLCULUK

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan :25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs :22

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

YANI BAŞIMIZDAKİ KOMŞU BATUM Türk Hava Yolları ile - 3 Gece 4 Gün

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

LAZ VE MİGRELİ TARİHİ

TÜRKİYE DE DİLLER VE ETNİK GRUPLAR. (Ahmet BURAN-Berna YÜKSEL ÇAK, Akçağ Yayınları, Ankara 2012, 318 s.)

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

İktisat Tarihi I

Türk İslam Tarihi Konu Anlatımı. Talas Savaşı (751)

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Doktora Tezi: Kırım Hanlığı nı Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi ( )

Kars Fethiye Camii önünde

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

İçindekiler. xi Şema, Harita, Tablo ve Resimler xiü Açıklamalar xv Teşekkür xvü Önsöz

HABERLER AHISKA TÜRKLERİ AVRUPA GÜVENLİK VE İŞ BİRLİĞİ KONFERANSINDA. Bizim AHISKA

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

DR. NURŞAT BİÇER İN TÜRKÇE ÖĞRETĠMĠ TARĠHĠ ADLI ESERĠ ÜZERİNE

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Gürcistan Dostluk Derneği. Faaliyet Raporu. Yayınlar Sosyal-Kültürel Etkinlikler İnsani Yardımlar Eğitim Faaliyetleri

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin


Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

qartuli monetebi erzrumis muzeumsi

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI.. LİSESİ TARİH I DERSİ BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) FORMU

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

Doktora Öğrencisi, (Makale gönderim tarihi: ; makale kabul tarihi: )

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

Tel: / e-posta:

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I. Öğretim Programı Müfredatı

KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor.

TARİH BÖLÜMÜ LİSANS DERSLERİ BİRİNCİ YIL

Sunuş Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde yoğunlaşmıştır. Çalışmalardan elde edilen sonuç muazzam olmuştur. Mehmet Fuat Köprülü önderliğinde yeniden

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri

Ölülerinizi onların iyilikleri ile yâd edin (anın). Onların kötülüklerini anlatmayın. Hadis-i şerif.

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Ihlamur; Cana Şifa Bir Dergi!

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

NAFAKA. Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere laz

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Mevlana Değişim Programı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih Celal Bayar Üniversitesi 2007 Y. Lisans Tarih - Ortaçağ Celal Bayar Üniversitesi

Transkript:

ATABEK YURDU NUN BATI KESİMİ YUSUFELİ Çoruh nehri boyundaki Artvin ve buranın şirin ilçesi Yusufeli, tarihî Atabek Yurdu nun batı kesimini oluşturmaktadır. Yukarı Kür ve Çoruh havzaları çok eski Türklük coğrafyasıdır. Bu konuda en önemli kaynaklardan biri meşhur Gürcü kroniği Kartlis-Çxovreba (Gürcistan ın Hayatı) dır. Bu tarih kaynağı, milattan önce Makedonyalı İskender ordularının Kafkasya ya geldiği sırada buralarda Kıpçak ve Bun-Türklerin yaşadığını haber vermektedir. Hatta onların yerleşik bir hayat yaşadıklarını, Sarkınet ve Sığnak gibi şehirlerinin olduğunu kaydetmektedir. İkinci önemli kaynak da bizim Kitab-ı Dedem Korkut tur. Dede Korkut Kitabı nda Ahıska, Bayburt, Trabzon ve Kıpçak isimleri geçmektedir. Zaten bu destanî hikâyelerde Müslüman Oğuzlarla onların kuzey komşuları olan Hristiyan Kıpçakların mücadeleleri anlatılmaktadır. Kıpçakların Oğuzlar gibi büyük bir Türk kolu olduğu bilinmektedir. Fakat nedense kaynaklarımızda Bun-Türk sözü geçmemektedir. Gürcü kroniğinde sıkça geçen bu sözün, Gürcü dil bilgini N. Marr (1865-1934) tarafından Otokton/yerli Türk anlamına geldiği belirtilmektedir. Günümüzde de bölge halkına yerli denilmesi bundan olsa gerektir.. Selçuklu fetihlerinden önce bu coğrafya Bizans hâkimiyetindeydi. Hatta Gürcü kroniğinin verdiği bilgiye göre Ardahan Suyu (Kür) ve Çoruh boyları nüfus bakımından da ıssızdı. Buralar, XI. yüzyılda doğudan gelip Bizans üzerine yürüyen Selçuklu akınlarıyla Oğuzların eline geçti. Alp Arslan ın 1071 de kazandığı Malazgirt Zaferi nden sonra Türk akıncıları Ege sahillerine ulaşmış olsa da Erzurum da Bizans valisi oturmaktaydı. Alp Arslan ın oğlu Melikşah zamanında (24 Haziran 1080) kazanılan Selçuklu zaferiyle buralardaki Bizans hâkimiyetine son verilmiştir. Melikşah ın kumandanı Emir Ahmed in, Posof ile Şavşat arasındaki Arsıyan Dağı nın doğu eteklerinde, Posof un Kol köyü yaylası düzlüklerinde Gürcü-Bizans birleşik kuvvetleriyle yaptığı meydan muharebesini kazanması sonucu Karadeniz sahillerine kadar Bahar 2018 Yunus ZEYREK olan Kuzeydoğu Anadolu, Oğuzların eline geçmiştir. Bu savaşta Acara ormanlarına kaçarak canını kurtaran Bagratlı Gürcü Kralı Giorgi, daha sonra Rey şehrinde Melikşah ın huzuruna giderek bağlılığını bildirmiştir. Gürcü kroniği, Melikşah ı, Hareketleri ve iyiliği bakımından en güzide bir insandı. diye övmektedir. Gürcistan, eski bir krallık olmakla beraber düzenli bir devlet ve ordu geleneği yoktu. Ülke, parça parça beylikler şeklinde yönetilmekteydi. Bu durum onların kendilerini savunmalarını güçleştirmekte hatta çaresiz bırakmaktaydı. Kral Giorgi den sonra tahta geçen oğlu David II, Kafkasların kuzeyinde yaşayan Kıpçakların Başbuğu Karahan oğlu Atrak Bey in kızıyla evliydi. Selçuklu akınları karşısında aciz kalıp ülkesini savunamayacağını anlayınca seçkin bir hey eti kayınpederine gönderip onları güneye davet etti. Onlar da bu daveti kabul ederek binlerce aile olarak Kafkasların güneyine geldiler. 1118 yılında başlayan bu göç, yıllarca devam etti. Güneye gelen Kıpçaklar Gürcü kilisesi vasıtasıyla Ortodoks Hristiyan oluyorlardı. Kral David, Kıpçaklardan meydana gelen güçlü bir ordu kurdu. Bu ordunun kumandanı da Kıpçak tı. Kıpçak savaşçılar sayesinde Tiflis i aldığı gibi Erzurum yakınlarına kadar geldi. David, ölümünden bir yıl önce yani 1124 yılında, Kıpçak ordusuyla Cavaxet (Bugünkü Çıldır, Ahılkelek) ten İspir e değin yerleri ele geçirdi. Selçuklulara karşı 3

Osmanlı fethinden önce Ahıska Atabek Hükümeti sınırları (1268-1578). savaşlar kazandı. İlk defa düzenli bir ordu kurarak savaş kazanan ve düzeni sağlayan Kral, Kurucu/ Islâhatçı David unvanını aldı. Fakat o, söz verdiği hâlde Kıpçakların iskân işini hâlâ tamamlamamıştı. Bu sebeple de kendisine karşı birçok suikast girişimleri olmuştu. II. David in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Dimitri, Kıpçakların baskısına karşı duramamış, onları Yukarı Kür ve Çoruh boylarında iskân etmiştir. Artık bu bölge sağlam bir Türk yurdu hâline gelmişti. Bu devirde bölge ahalisi Ortodoks Hristiyan olup Gürcü kilisesine bağlıydı. 1 Zamanla Kıpçaklar Gürcistan da ordu ve maliyenin yönetimini ele geçirdiler. Kıpçak etkisinin arttığı Kraliçe Tamara zamanı (1184-1211), Gürcistan tarihinin en parlak devri olarak nitelenmektedir. Kubasar ve Kutlu Arslan gibi Kıpçak devlet adamları, senato şeklinde bir yapı oluşturarak Kraliçenin yetkilerini bile sınırlandırmışlardı. Günümüzde bazı şovenist Gürcü yazarları, bu 1 Bu konuda merhum Hocam Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu nun Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanan Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar adlı kitabı ile Ahıska-Ardahan-Artvin ve Oltu da Hristiyan Atabekleri I, II başlıklı makalesinin okunmasını tavsiye ederim. Bizim Ahıska dergisi, S. 10 ve 11, 2008. muazzam kitlenin zaman içinde Gürcüleştiğini, eriyip gittiğini söyleyerek bu coğrafyadaki tarihî Türk varlığını inkâr etmektedirler. Hâlbuki Gürcistan tarihi aynı zamanda Türk tarihinin bir cüzüdür. Bu coğrafyanın tarihinden Türk ü çıkarırsanız, yazdığınız şey tarih olmaz. Sadece Tiflis in tarihini okuyanlar bile bu hususu açıkça anlar. Çoruh boyu, bütün Gürcistan la birlikte 1240 yılında Cengizlilerin akınına uğramış ve 1256 yılında Tebriz merkezli olarak kurulan İlhanlı Devleti ne tâbi olmuştur. İlhanlılar Çağı nda Atabek unvanı verilen Posof/Cak Kalesi nde oturan Kıpçaklı İlbeyleri, 1268 yılında sınırları Ahıska doğusundaki Azgur Boğazı da denilen Taşkapı(Taşis-kari) dan batıda İspir e kadar olan yerleri içine alan Ahıska merkezli bir hükûmet kurdular. 2 Bu Atabek Hükûmeti, İlhanlıların yıkılmasından sonra Timurlulara, onu takiben Karakoyunlulara ve sonra da Akkoyunlulara tâbi oldu. Gürcistan da bu devletlere vergi ve haraç ödemekteydi. Atabek Hükûmeti, 1502 yılında bütün Gürcistan la birlikte Safevî Türkmen Devleti ne bağlandı. Bu devirde 2 Eski Gürcü kaynakları da bu bölgeyi Sa-Atabago (Atabek Ülkesi) adıyla anmaktadır. 4 Bahar 2018

Gürcü kralları Müslüman olup din, kıyafet ve adlarını da değiştiriyorlardı: David/Davut Han, Simon/ Şah Navaz, Rostom/Husrev Mirza, Giorgi/Şah Navaz, Vaxtang/Hüseyin Kulu Han Bu kısa bilgilerin penceresinden bakınca, Yusufeli ve çevresinin, tarihî Kıpçak Atabekleri ülkesinin batı kesimini teşkil eden eski ve köklü bir Türk yurdu olduğunu görüyoruz. Bugün Yusufeli, Ardanuç ve Artvin de Gürcülük propagandası yapan papaz veya bilim adamı kılıklı casuslar, yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız bilgilerden habersiz değiller. Onlar bu coğrafyada hiçbir zaman tam bir Gürcü hâkimiyetinin olmadığını da biliyorlar. Birkaç kilise kalıntısına sığınarak yürüttükleri bu propaganda faaliyeti de sağlam temellere dayanmamaktadır. Bu kiliselerin kimler tarafından yapılmış ve kimler tarafından kullanılmış olduğu hususu ayrıca araştırılmaya değer. Yüzyıllarca bu coğrafyada Hristiyan olarak yaşayan ve hatta bir hükûmet kurmuş olan Kıpçak halkının hiçbir yapısı olmadığı nasıl söylenebilir? Yusufeli ve çevresindeki kiliselerin mimarî özellikleri iyi incelenmelidir. Bu eserlerdeki çadır mimarisi özelliği gözden ırak tutulmamalıdır. Gürcü tarihçi G. Magalaşvili nin verdiği bilgiye göre, Ermeni ve Gürcü mimarisinde kubbe inşaatı, VI.- VII. asırdan öteye gitmemektedir. Hâlbuki Türklerin çok eskiye dayanan çadır mimarisi, önceleri kümbetlerde daha sonra da dinî yapılarda kubbe olarak kullanılmıştır. Burada iki terimi açıklığa kavuşturmak lâzım. Birisi, Gürcü nedir ve kimlere denir? Gürcistan ın asıl ahalisi kendilerini Gürcü değil Kartvel/Kartveli olarak tanımlamaktadır. Ülkenin resmî adı da Kartvel yurdu anlamında Sa-kartvelo dur. Gürcü kelimesi, çok eski çağlarda Karadeniz in en doğu sahilinde bugünkü Acara ve Artvin yöresinde yaşamış Kolx/Kulxi halkının isminden gelmektedir. Bu isim, zaman içinde bazı ses değişikliklerine uğrayarak nihayet Gurc/Gurci/Gürcü şeklini almıştır. Artvin yöresinde Gürcülük propagandası yapanların ustası müteveffa Ahmet Özkan Melaşvili de kelimeyi böyle izah etmektedir! Buradan şu sonuç çıkarılabilir: Acara halkı Gürcü olsa da, Gürcistan halkı Gürcü değil Kartvel dir. Kaldı ki bu isim etnik olmaktan ziyade dinî bir anlam da taşımakta ve Müslüman nın mukabili olarak kullanılmaktaydı. Zamanla anlam kaymaları olmuş bugün de içinden çıkılmaz bir noktaya gelmiştir. Birileri de bütün ahlâkî ve bilimsel kriterleri çiğneyerek bundan istifade etmeye çalışmaktadırlar. İzaha muhtaç ikinci husus, Gürcistan ın kraliyet ailesi olan Bagratlı hanedanının menşei meselesidir. Bahar 2018 Çoruh vadisinden çıkmış olan bu sülâlenin menşei meselesi henüz çözülememiştir. Kral Erekle nin 1783 te Rusya ya tâbi olmasından sonra Tiflis e iyice yerleşen Ruslar, bin yıldan beri iktidarda bulunan bu hanedanın varlığına 1801 yılında son vererek köküne kibrit suyu dökmüşlerdir. Bagratlı hanedanının milattan önce bu coğrafyada yüzyıllarca hâkim olmuş Saka Türklerinin bir bakiyesi olduğu şeklindeki nazariye araştırılmaya muhtaçtır. Kür ve Çoruh boylarında yaşamış olan Sakaların Türk menşeli olduğu bilim adamları tarafından kabul edilmektedir. Günümüz Gürcü tarihçilerinden Guli Alasania nın Gürcüler ve İslâm Öncesi Türkler adlı kitabında bu konuyla ilgili açık bilgiler var. Diğer taraftan Ermeniler de bu ailenin Ermeni olduğunu öne sürmekte ve Bagratyan olarak anmaktadırlar. Bir başka Ermeni tarihçi Levon Panos Dabağyan, Bagratlı ailesinin Yahudi olduğunu iddia etmektedir. Gürcülere kalsa bu aile Gürcü dür. Bu konu vaktiyle Gürcü ve Ermeni tarihçiler arasında şiddetli tartışmalara konu olmuştur. Bagratlı aile ise kendilerinin Davut Peygamber soyundan geldiğine inanmaktaydı. İngiliz tarihçi D. M. Lang da Gürcüler adlı eserinde bu görüşe yer vermektedir. Gürcü millî tarih kaynağı Kartlis Çxovreba, Bagratlı David II den bahsederken şu ifadeyle başlıyor: Giorgi II nin oğlu, Peygamber Davud un 78. neslinden inmiş, Kartli ve Abhazya nın 56. Kralı olmuştur. Peki, Gürcüler Davut Peygamber in neslinden midir? Hâl böyleyken Bagratlılar döneminden kalan her esere Gürcü damgası vurulabilir mi? Kaldı ki yukarıda işaret ettiğimiz gibi açıkça bilinen tarih çağında (1268-1578) bölgede 300 yıldan fazla hükûmet şeklinde varlığını göstermiş Ortodoks bir Türk yönetimi söz konusudur. Öyleyse Tortum, Yusufeli ve Şavşat taki dinî yapıların kimlere ait olduğunu yeniden düşünmek gerekir. 3 2015 yılı Mayıs ında Tiflis te Gürcistan Patrikhanesi Aziz Andria Pirveltsodebuli Üniversitesinde Türkiye Gürcüleri ve Lazları (Kartveller) konulu bir sempozyum düzenleniyor. (Bizim tanıdığımız Lazlar Kartvel miymiş! Duymasınlar!) Bu sempozyuma Türkiye den birkaç hemşehrimiz de katılmış. Sanat tarihi ilmini ve muhacirleri istismar ederek Çoruh vadilerinde, Kartveloloji saçmalıklarına destek verme gayretine giriyorlar. Konuşmacılar arasında bir de Acaralı Tariel var! Onun İmerhevi nin Konuşan Toprağı kitabını okuyan Artvinliler saçını başını yolar Bunların hesabına göre bu bölge kalû belâ dan beri Gürcülerle meskûn imiş! Buralara 3 Ne yazık ki burada bahsettiğimiz hususlardan habersiz bazı bürokratlarımız ve mahallî idarecilerimiz, zaman zaman Gürcü propagandasına kanarak yanlış beyanlarda bulunmaktadırlar. 5

ne Türk gelmiş, ne Bizans, ne Selçuklu ve ne de Osmanlı! 4 Atabek ülkesinin batı kesimi olan Artvin/Livana ve Yusufeli yöresi, 1549 da, Ardanuç ve Ardahan da 1551 de Osmanlı Devleti ne geçmiştir. 1578 yılı yazında Lala Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun, Şark Seferleri sırasında Safevî ordusuyla yaptığı Çıldır Cengi nde galip gelmesiyle Atabek ülkesinin merkezi Ahıska ve Altunkala da Osmanlı Devleti ne geçmiştir. Mezarı Ardanuç ta bulunan Sefer Paşa nın Ahıska Eyalet Valisi bulunduğu yıllarda (1626) Kür ve Çoruh boyunda yaşayan Ortodoks Kıpçak ahali İslâmiyet i benimsemiştir. Bu bilgiler ışığında bölgedeki kilise kalıntılarına hangi gözle bakmalıyız? Yani yüzyıllarca buralarda Ortodoks olarak yaşamış olan Türk ahalinin kutsal mekânları Kartvellerin midir? Niçin? Yukarıda marifetlerini andığımız fakat şimdilik isimlerini vermediğimiz bazısı Şavşatlı birkaç hemşehrimiz, Gürcü propagandasına alet olmaktadır. Öyle ki Yusufeli, Artvin, Ardanuç ve Şavşat ın kardeşi olan Atabek Yurdu nun merkezi Ahıska, bilhassa Sovyet rejimi döneminde Gürcüler tarafından soykırıma tabi tutulmuş, aydınları öldürülmüş ve ahalisi de 1944 yılında topyekûn sürgün edilmiştir. Bu yüz karası sürgün günümüzde de devam etmekte, Avrupa Konseyi kararlarına rağmen Gürcistan bu halkın ana yurda dönmesine müsaade etmemektedir. Bizim kandırılmış hemşehriler, bu faciaya gözlerini kapadıkları gibi Ahıska Türklerinin de Gürcü olduğunu iddia edecek kadar insanlıktan uzaklaşmaktadırlar. Şavşatlı Abdülmecit Tokdemir ile Yusufelili M. Âdil Özder gibi münevverler, kapı komşuları arasından böylelerinin çıkacağını tahmin edebilirler miydi Gürcistanlı propagandacıların öne sürdükleri iddialardan biri de şudur: Bölge ahalisi Gürcü ve Hristiyan dı; Osmanlıların baskısıyla din ve milliyetlerini değiştirdiler. Bu iddia asılsız olmaktan öteye bölge halkına yapılan bir hakarettir. Atabek Yurdu ahalisi bir zamanlar Ortodoks olsa da etnik yapıları itibariyle Türk tü. Bunu bizden önce tarihî Gürcü kaynakları yazıyor, yukarıda belirttik. Din değiştirmeye gelince, bu doğrudur. Aynı dili konuştuğu ve aynı köklere bağlı bir devlete tâbi olunca, Hristiyanlığı bırakıp Müslüman olmaları garip bir şey değil ki Bundan size ne? Yani kısaca din değişmiş fakat milliyet değişmemiştir. Eğer milliyet değiştirme söz konusu olsaydı sizin de Türkleştirilmiş olmanız icap ederdi! 4 Tariyel Putkaradze ve eşi Şuşana Hanım ın yıllardan beri özel görevli gibi bu bölgede yaptıkları propaganda çalışmalarından haberdarız. Gürcü şovenistlerinden Şota Lomsadze, Atabekler hakkında şöyle demektedir: Caklı sülâlesi 600 yıl bölgede hâkim olmuştur. Moğol devrinde Gürcü devletine ihanetle Gürcistan a sırt çevirerek bölücülüğü başlatmışlardı. Nihayet Sa-Atabago (Atabek Yurdu) topraklarını Gürcistan dan kopararak Türklere bağlandılar. Bu ifadelerden Gürcülerin, Ahıska Kıpçak halkını kendilerinden görmedikleri açıkça anlaşılmaktadır. Onlar Acaralılara da aynı nazarla bakmaktadırlar. Acaralıları asimile etmek için siyaseten kendilerinden göstermeye çalışsalar da onlara Tatar/Türk dediklerini biliyoruz. Acara demişken akla gelen bir hususu da burada zikredelim: Ünlü tarihçi Zeki Velidî Togan, Sakalardan bahsederken onların kurut peyniri yaptıklarını özellikle belirtir. Acara, Artvin, Ardahan ve Ahıska bölgelerinin eski Saka/İskit yurdu olduğu malûmdur. Gürcistan da bilinmeyen kurut peyniri, başta Acara olmak üzere adı geçen yerlerde hâlâ bilinmektedir. Bu bilgi bize ne söyler? Ne yazık ki bugün Gürcistan, Acara nın asil Müslüman halkını yalanlarla ve akıl almaz insanlık dışı baskılarla Hristiyanlaştırmaktadır. 16 Mart 1921 de Moskova da ve aynı yılın Ekim inde Kars ta imzaladığımız antlaşmalarda Acara nın statüsünü belirlediğimiz hâlde zaman içinde attığımız imzanın sorumluluğunu unuttuk. Acara nın bugünkü nesilleri yakın geçmişten habersiz olarak bu zalim propaganda ve baskıların kurbanı olarak eriyip gitmektedir. Gürcü propagandacılar bölgede kullanılan fakat Türkiye Türkçesinde bulunmayan bazı kelimeleri de suiistimal ederek bir delil gibi kullanmaktadırlar. Şunu hemen ifade edelim ki yüzyıllardan beri aynı coğrafyada kapı komşusu olarak yaşayan toplumların kelime alışverişi kadar tabiî bir şey olamaz. Üstelik bu halk bir zamanlar Gürcü kilisesine bağlı Ortodoks olduğundan din kültürü yoluyla birçok kelime geçmiş olabilir. Bugün dil ve kültürümüzde sayısız Arapça kelimenin hâlâ kullanılıyor olması gibi Gürcülerde de Türkçeden geçmiş birçok kelime var: Cengiz/Tengiz, Elkuca/Elgücü, Eligula/Ali Kulu, Goça/Koç, otaği/otağ-oda, namus/namusi, pancara/pencere, taba/tava, puli/pul-para vs. Bazı yer adlarının da istismar edildiğini görmekteyiz. Şüphesiz bu adların izahı o kadar kolay değildir. Kelimeleri zorla eğip bükmeyle bir sonuca varılamaz. Bazıları Gürcüce olsa da birçoğu Gürcüce değildir. Türkiye Türkçesinde olmaması onların Gürcüce olduğu anlamına da gelmez. Yüzyıllarca bu coğrafyada yaşamış Saka ve Urartu medeniyetinden hiçbir yer adı kalmamış olduğu düşünülebilir mi? 6 Bahar 2018

Eski Kıpçak Türkçesinde olup yüzyıllardır kullanılmayan ve belki de Gürcücede yaşayan kim bilir nice kelime var Bunun yanında temiz Türkçe yer adlarının varlığı da inkâr edilemez. Sözü fazla uzatmadan Yusufeli nin medarı iftiharı olan evlâdı merhum Öğretmen M. Âdil Özder (1907-1987) in bir mektubuyla yazımıza son verelim. Bu mektup, hem onu rahmetle anmamıza vesile olacak ve hem de yukarıda ifade ettiğimiz hususlarda bir Yusufeli Bilgesi nin fikrini öğrenmiş olacağız. Bir Mektup Şavşat, 15.4.943 Pek Değerli Kardeşim Fahreddin Beğ, Üstad Huzurî ile birlikte yazdığınız 28 Mart 943 tarihli mektubunuzu dün akşam aldım. Mektubunuz beni ne kadar sevindirdi ise o kadar da M. Fahrettin Kırzıoğlu. mahcup oldum. Bu mahcubiyetliği zaten iki buçuk yıldan beri üzerimde taşıdım. Sizin iyi kalbiniz, benim size karşı ihtiyar ettiğim bu yersiz-kötü hareketi affedecektir. Kırtasiyeciye olan borcumdan sizi hedef ettim, üzdüm. Kendim de fena tanındım. Öyle geceler oldu ki bu iş beni uğursuz bir kâbus gibi üzdü durdu. Şimdi kırtasiyeciye olan hesabı tamamen ve def aten kapatmaya imkân bulamadığımdan bugün posta ile adresine yigirmi lira çıkarıyorum. Kendisinden ayrıca af dileyeceğim. Ve kabahatin doğruca bende olduğunu mektupla bildireceğim. Makbuzu bu mektupla size takdim edeceğim. Bu bahsi burada bırakarak diğer hususlara geçeyim. Edebiyat Fakültesinin mesleğinize göre seçtiğiniz Türkoloji şubesinde yurda en değerli bir eleman yetişeceğinize şimdiden inanıyoruz. Yalnız Kars değil Çoruhlular da sizinle iftihar etmektedirler ve edeceklerdir. Muhitimiz hakkında şimdiye kadar yaptığınız tedkıkat -Doğuş ta, Ülkü de neşredilenler- gözlerimizdeki karanlığı sildi. Çoruh bölgesine öteden beri vurulmak istenen Gürcülük damgasını ilk olarak siz sildiniz. Gürcü olmadığımızı içten gelen bir sevk-i tabiî ile biz de anlıyorduk. Fakat bu hakikati hiçbirimiz ilmî bir surette ortaya atamadık. Tarihten Sesler adlı dergide Bahar 2018 neşredileceğini haber verdiğiniz son iki makalenizi dört gözle ve sabırsızlıkla bekleyeceğim. 5 Hemen hatırıma gelmişken Çorux kelimesinin sizce Çorok şeklinde yazılması sebebini yine sizden soracağım. Hakikat hâl bizim Erkinis te halk bu nehre aynen Çorox derler. Fakat bütün mahallî bilgilerim gibi bu kelime üzerinde vukufum da hiç bulunmadığından bu kelimenin aslı hakkındaki mütâlaanızı rica ederim. Üç aydan beridir arkadaşlar muhit hakkında tarihî araştırma yapmayı istiyorlar. Israr edip bu arkadaşlara: ben tarih anlamam dedim, vazgeçmediler. Öteye döndüm, beriye baktım, elde ettiğim birkaç eser beni tatmin etmedi. Bir şeyler buldum, fakat şöyle böyle Bulduklarımın başında da Doğuş dergisinde neşrettiğiniz makaleler bulunduğu(nu) hemen söylemek isterim. İşe girişince insanı bir meraktır sarıyor. Çoruhlu âşıkları te lif ederken bunun baş tarafına da Çoruh boyunun -yukarıda arz ettiğim gibi- üzerindeki Gürcülük damgasını kaldırayım dedim. Tabiî bu benim salâhiyetimin tamamen dışında kalsa bile yarım yamalak bir fikir verip de bir muğlaklık içerisinde bulunan muhit halkını az da olsa tenvir etmiş olmak herhalde faideden hâli değil. İşte Sayın Fahriciğim, bu mevzua da bulaştım. Tatilde daha boş vakitler bulup Artvin Halkevindeki eserler üzerinde meşgul olmak istiyorum. Doğuş ta Taok lardan bahseden 45 sayılı dergiyi bulamadım. Ya Bursa dan noksan gönderdiler veya ben kaybetmişimdir. Bakalım arayıp nereden bulacağım ki istifade edeyim. Miladî 141 yıllarında buralardan -Oltu tarafından- geçen Ksenophon adlı meşhur serdar, hâkim ve tarihçinin yazmış olduğu Avdet adlı eseri -Türkçe tercümesini- bulmak mümkün olsaydı biraz daha aydınlanmış olacaktım. 6 Tarihten Sesler deki makalelerinizden bu hususta daha çok istifade edeceğime emin bulunuyorum. Herhalde bu cihetlerden beni aydınlatmak da sizin mefkûrenize uygun düşer kanaatindeyim. Üstad Huzurî nin deyişlerinden birkaçını sarı yeşil sahifelerde memnuniyetle gördüm. Bu yardımınızdan, alâkanızdan dolayı Çoruh umuz nâmına, başta zâtıâlinize ve bütün bu işle ilgili arkadaşlara teşekkür ve saygılarımı sunmayı bir borç bilirim. Bunun içerisinde bulunan kara bahtım redifli koşmasını, geçen ilkbaharda burada misafir ettiğim sırada 5 M. Fahrettin Çelik (Kırzıoğlu), Yusufelili Huzurî I, II, Tarihten Sesler dergisi, Aralık 1943; Şubat 1944. 6 Ksenophon (MÖ 430-MÖ 354): Atinalı yazar, tarihçi, komutan. En tanınmış eseri Anabasis-On Binlerin Dönüşü, onun Perslere karşı savaşıp bozgunla döndüğü yolculuğu anlatan ve çoğu Anadolu da geçen büyük bir askerî seferin günlüğüdür. 7

irticalen söylemişti. Kendisi ne maksatla ve neyin tesiriyle bu eşsiz koşmayı söylemiş olduğunu bilir. Derlediğim halk şairlerinden şimdilik kitap hâlinde basılan ve halk kitabı mahiyeti arz edecek bir müsveddem yoktur. Yalnız Çoruh âşıkları arasında vuku bulmuş münazara, müşâareleri eğer kitapçı bir arada neşretmeyi kabul ederse bir defa görüşünüz. Kitapçıdan bir de hiçbir bedel istemem. Yalnız neşredeceği kitaptan sizin de tensip edeceğiniz ve kendisinin kabul edeceği miktarı kitap olarak isterim. Diğer kısımları bir kül hâline getirip en müsait fırsatta Artvin Halkevi tarafından tab ettirilmek üzere saklamaktan başka çare bulamıyorum. Huzurî Baba nın eserlerini bir arada bastırmak yolundaki emsalsiz teşebbüsünüze memleket nâmına ayrıca minnettarlığımızı arz ederiz. Üstad, bu cihetten çok talihlidir ki en olgun çağlarında sizinle tanışmak lütfuna mazhar olmuştur. Kendisinin Türkiye de tanınmasına tek âmil de siz oldunuz. Nitekim mektubunda, dolaştığı bunca muhitlerde Ne bir edebiyat heveslisine ne de bir şaire rastlayabildiğini işaret etmiş olması, onun İstanbul a gelinceye kadar yine tanılamadığına biricik delildir. Tatil münasebetiyle bu havaliye tertip edileceğini kaydettiğiniz seyahat benim için de çok iyi bir fırsat olacaktır. Bu meyanda Şavşet i de ihmal etmezsiniz. Eserlerinden tanıdığım Bay Mehmet Halit Bayrı, herhalde Çoruh tan çok lüzumlu malûmat elde etmiş olacaktır. 7 Fakülteyi bitirdikten sonra İstanbul da kalmanız, çalışıp daha uygun yer bulmanız, doçent hatta profesörlüğe yükselmeniz elbette sizin için bir gayedir. Muhakkak ki tedkîk için en müsait İstanbul dur. Fahri Beğ, Erzurum Tarihçesi ile Türkçülüğe Giriş adlı kitaplardan çok faydalandım. 8 Türkçülüğe Giriş ten benden başka birkaç arkadaş daha istifade etti. Bunları size posta ile takdim ettim. Teşekkürler ederim. Geç kaldı, kusuru bağışla. İhmalkârlığım belli. Sizi daha fazla meşgul etmekten çekinerek bu defaki mektubumu burada 7 M. Halit Bayrı (1896-1958): Ünlü folklorcularımızdandır. 8 Abdurrahim Şerif Beygu, Erzurum Tarihi, İstanbul, 1936; Reha Oğuz Türkkan, Türkçülüğe Giriş, İstanbul, 1940. bitiriyorum. Mesleğinize ait her makaleyi muhakkak okumak istediğimi arz ederim. Huzurî Baba ya ait mektubu da bu zarfın içinde takdim ediyorum. Kendisi herhalde daha bir müddet orada kalacağa benziyor ve hem tam fırsattır. Yeni yeni ilhamlar toplasın. Hürmetle gözlerinizden öperim, aziz kardeşim. Â. Özder M. Âdil Özder. Özder in elyazısıyla yazdığı mektup. 8 Bahar 2018