14 BÖLÜM TV. DİZİSİ YAPIMCI FİRMA PRODÜKTÖR YÖNETMEN SENARYO ÖYKÜ MÜZİK : BURÇ FİLM FİLMCİLİK SAN.TİC.LTD.ŞTİ. : FEDAİ ÖZTÜRK : ARAM GÜLYÜZ : BÜLENT ORAN : FEDAİ ÖZTÜRK : AHMET EMRE ÇELİK AYHAN YAVAŞ
TAKSİM / SARIYER C A S T *BABÜR (Minibüs şoförü) : İLYAS SALMAN *VACİP (Minibüs şoförü) : GAFFUR UZUNER *REŞAT (Bıçkın kabadayı) : BÜLENT KAYABAŞ *FERHAT (Kahveci) : BAYKAL KENT *GAMZE (Grafiker) : GAMZE TUNAR *HACI (Minibüs sahibi) : TUNCER NECMİOĞLU *GÖKHAN (Gamze nin babası) : KEREM YILMAZER *SİBEL (Reşat ın sevgilisi) : SİBEL GÖKÇE *KİRAZ (Babür ün kızkardeşi) : EBRU TUNCAY *MERYEM (Babür ün annesi) : ÜLKÜ ÜLKER *KEKEÇ ALİ (Muavin) : TUNCAY AKÇA *İLHAN (Emekli gazeteci) : AYDIN TEZEL *NAZAN (Kiraz ın arkadaşı) : NAZAN AYAS *TÜLAY (Minibüs yolcusu) : BİRSEN YILDIZ *KİBAR SAİT (Eski İstanbul şoförü) : KAZIM KARTAL *MURAT (Gamze nin patronu) : DOĞAN AYBAY *GAMMAZ ŞEVKİ : BURHAN İNCE *BERBER HAZIM : AHMET ŞENDİL *PLAK ŞİRKETİ PATRONU : SEYFETTİN KARADAYI *METİN (Minibüs yolcusu) : MUSTAFA ERÇEL *MUNİSE (Meryemin arkadaşı : UĞUR KIVILCIM *SECAT (Hacının avukatı) : KAMİL SESLİ *KOMİSER : HAKKI KIVANÇ *NEŞE (Gökhan ın sevgilisi) : NEŞE AKSOY( KONUK SANATÇI)
TAKSİM / SARIYER ÖYKÜ Uzun bir süre Taksim- Sarıyer hattında muavinlik yapan Babür, arabasında çalıştığı şöförün memlekete dönmesiyle o hatta şöförlük yapmaya başlar. Babür, anası ve kızkardeşiyle Sarıyer de bir gecekonduda kiracıdır.gecekondunun Bey dir. sahibi,çalıştığı minibüsün sahibi olan Hacı Babür ün anası kızının şehirli biriyle evlenip rahat etmesini, oğlununsa köyden bir kızla evlenmesini istemektedir.böylece ihtiyarlığında gelini ona bakacaktır. Oğlunun başlık parası, kızına da çeyiz parası biriktirmek için eline geçen herşeyi bir köşeye atar,biriktirir. Babür ün kızkardeşi okutulmamış, okumaya meraklı biraz şişmanca bir kızdır. Gazetelerde, dergilerde öğrendiği sloganları konuşmalarında yerli yersiz kullanır. Aynı hatta çalışan Vacip,pek çok iş denemiş Karadenizli bir delikanlıdır. Amacı, müteahhit olmaktır. Deneyip başaramadığı işleri büyük bir hayat tecrübesi gibi ikidebir sözkonusu eder. Bütün açıkgözler gibi saf bir yanı vardır. Minibüslerin sahibi olan Hacı, Almanya da işçilik yapmış, para biriktirerek mal mülk sahibi olmuş, Kayseri li bir adamdır. Çalıştırdığı şöförleri arada sırada ansızın minibüse binerek denetler. Kiradaki gecekondularınada aynı yöntemi uygular.
Sarıyer durağında daha çok minibüs şöförlerinin gittiği kahvenin sahibi ve ocakçısı Ferhat eski bir güreşçidir. Trakyalı olan Ferhat, her olaya benim zamanımda, bizim memlekette diye girer. Yeni nesli çok yumuşak ve nane molla bulur. Ferhat annesiyle eski bir köşkün müştemilatında oturmaktadır. Köşkün arazisi mirasçılarının bulunamayıp bir araya gelememeleri yüzünden satılmamamaktadır. Ferhat evde annesinin yanında tam bir ana kuzusudur. Ferhat ın annesi sık sık herkesin haddini bildiği eski güzel günleri anar. Yokluklarıda bir zerafetmiş gibi gögüsler. Eski İstanbul lu bir kadındır. Trakya da yaşamıştır. Ama İstanbul lu hiç unutmamıştır. Kocası ölüp çiftlik elden gidince oğlu Ferhat la eski konağa gelip yerleşmiştir. Villada oturan eski ünlü şarkıcı Gökhan ın kızı Gamze, Avrupa da, okumuş biraz safça bir kızdır. Babası sık sık kaza yaptığı için arabasını elinden alınca, çalıştığı reklam şirketine minibüsle gider gelir. Hem Babür ün hem Vacip in ahbabıdır. İkisininde her konudaki pratik çözümlerini Avrupalılarla karşılaştırarak çok üstün bulur. Vacip ile Babür, kıza hayrandırlar. Bu yüzden kızı elde etmek için ikisi birbiriyle yarışır. Kızsa ikisini birbirinden ayırmaz. Babür e de Vacip e hayrandır. Aynı reklam şirketinde çalışan Birsen, ilerlemek ve çeşitli beceriler elde etmek için sürekli kurslara giden bir kızdır. Vacip in eski işlerinden sözetmesi gibi,bu da gelecekteki parlak işlerini anlatır. Fakat hiç bir kursu ya da deneyimi sonuna kadar götüremez. Gamze ortaya çıkıncaya kadar Babür ün flört ettiği bir kızdır. Gamze den sonra Babür yüz vermez. Birsen,yerli yersiz eski ilişkilerinden söz ederek Gamze ile Babür ün arasını bozar. Babür, bunlara çok kızar.
Minibüs müşterilerinden Ramazan, çalışarak açık öğretim okuyan bir delikanlıdır. Açık fikirli görünmeye meraklıdır. Birsen i kendine denk görüp hayransa da Birsen, onu pek ciddiye almaz. Emekli gazeteci ilhan, tam bir ayaklı gazetedir. Kıymetinin bilinmediği için vakitsiz emekli edildiği, gazeteleri ve memleketi kurtarmak için elinde formüller olduğundan söz eder. Her gün gazeteye gider gibi Gazeteciler Cemiyeti lokali ne devam eder. Babür, şöförlüğe geçip Gamze yi de tanıyınca annesine, evlenmek istediğini ve artık paçaları sıvaması konusunda uyarır. Annesi, kızkardeşini evlendirmeden önce evlenmeyi düşünmemesini söyler. Bunun üstüne Babür de kızkardeşinin evlenmesini çabuklaştırmak için formüller arar. Ferhat ile Vacip bu arada düşündüğü kişilerdir. Babür kızkardeşi ise Metin i gözüne kestirmiştir. Metin ise ona kardeşçe bir ilgi gösterir. bir yandan Gamze yi kendine çekmek için Babür le Vacip arasındaki yarış kızışır. Gamze ye gösteriş yapmak için iş minibüs yarıştırmaya kadar varır. Bir sabah, Ferhatların oturdukları araziyi birileri ölçmeye gelir. Toprağı satın aldıkları söylerler. Ferhat ın itirazlarını dinlemezler. Ertesi gün satın aldıkları iddasıyla başkaları da gelince ortada bir dolandırıcılık olduğu meydana çıkar.ferhat, olayın çözümü için İlhan la işbirliği yapar. Bu araştırmada İlhan bir dolandırıcılar şebekesini ortaya çıkarır. Bu konuda yazdığı yazıyla tekrar gazeteciliğe başlar.
Babür, annesini Gamze yi istemeye zorlar. Kadın, nasılsa vermiyeceklerini düşünerek itiraz etmez. Gider. Gökhan da vermem demez.yalnız Babür den bir isteği olacağını onu da kendisine söyleyeceğini belirtir. Gökhan Babür e Türk musikisini öğrenip herhangi bir enstruman çalmadan kızını vermiyeceğini söyler. Babür de bu işe girişir. Gökhan onu sınavdan geçirir. Gamze nin bütün yardımlarına rağmen sınavı veremez. Vacip de fazla para kazanmak için servisçilik yapmaya kalkar. Bunu Hacı dan gizli yapacaktır. Onun için de durak sırasını aksatmaması gerekir. Bu hengame arasında servisçilerle başı derde girer. Kazanç yerine zarar eder. Hacı bey, denetlemeler için eve sık sık gelmeye başlar. Babür ün anası bunu Hacı nın kendisi için geldiğine yorar. Halbuki Hacı, Babür e kızkardeşinin Metin le ilişkisi olduğunu söyler. Babür Metin i takip eder. Gerçekten de kızkardeşiyle buluşurlar. Ama Metin Babür ün kızkardeşine okuyacağı kitaplar konusunda yardımcı olmaktadır. Birsen, gazetede gördüğü bir ilana kapılarak İngiltere ye bebek bakıcılığına gider. Herkese veda ederken İngiltere den neler istediklerini sorar. Bir süre sonra Babür e yazdığı mektupta,pakistanlıların yanında çalıştırıldığını, okuma ve kurs imkanlarının olmadığını, geri dönmek için de parasının bulunmadığını, arada bir tür rehin kaldığını yazar. İlhan, bu işin de peşine düşer. Bu da kolu Türkiye de olan bir dolandırıcılık şirketidir. Dönüş bileti gönderilebilirse kızın kurtarılacağını söyler.
Bunun üzerine minibüsler harekete geçer bir günlük hasılatlarını Birsen in dönüş bileti için toplarlar. Minibüslere Bugünkü Hasılatımız Birsen İçindir diye yazarlar. Öte yandan şarkıcılığı bırakmış olan Gökhan, yeni bir kaset çıkararak yeniden eski şöhretine ulaşır. Mahallede artık işler yoluna girmiştir. Vacip, gizlice servis şöförlüğü yaparak para kazanmıştır. Babür ün anası biriktirdiği paraları altına yatırdığını için kar etmişlerdir. Gamze gönlünü Avrupa da okumuş patronu Murat a kaptırır ve onunla evlilik hazırlığı yapar. Gamze den umudunu kesen Babür kızkardeşi Kiraz ın arkadaşı Nazan ın ilgisine karşılık verir. Vacip, Babür ün kızkardeşine taliptir. Bir gün Hacı, yanında İzmir li bir tüccarla minibüse biner. Yolda, Babür e radyoyu aç, havalandırmayı aç, kapa, frene bas el frenini çek gibi şeyler yaptırır. Yanındaki adam, bunları dikkatle izler. Babür birşey anlamamıştır. Hacı adamla el sıkışarak yolda iner. Taksim de bütün müşteriler inerken adam inmez. Babür, sorunca minibüsü satın aldığını söyler. Burdan doğru İzmir e çekmesini ister. Şöförlüğünü beğendiğini, orada köyler arasında çalışabileceklerini anlatır. Babür,adama anahtarları verip iner. Adam, şaşırmış Hacı minibüsle seni de bana sattı diyerek arkasından koşar. İş karakolda son bulur. Babür, Sarıyerdeki durağa gelince Vacip in minibüsünün de Hacı tarafından satıldığını öğrenir. Hacı evleri de satıp gitmiştir.evlerin de boşaltılması gerekmektedir. Babür, Vacip bu durum karşısında hem iş, hem ev aramaya başlarlar. Sonunda bir tek minibüste iş bulurlar.tek şöför gereklidir. Onlar ikisi birlikte işi kabul eder. Dönüşümlü olarak biri muavin, biri şöför olarak çalışacaklardır.
Şoför, otuz-otuzbeş yaşlarında. Ufak tefek, çirkince. Bekar Doğu Anadolu nun Siirt kentinden, annesi ve kızkardeşi ile İstanbul a göç etmiş. Sarıyer çevresindeki gecekondulardan birinde kiracı BABÜR Babür İstanbul a ailesini daha iyi şartlarda yaşatmak umuduyla göçmüştür. Ailesinin bütün yükü onun sırtındadır. Şoförlüğü askerde öğrenmiştir. İş için başvurduğu yerlerde iyi bir şoför olduğunu kimseye inandıramaz. Hep başka işler yapmak zorunda kalmıştır. Görünüşünü eğitimsiz ve ilkel bulan işverenler onun işyerinin kalitesini düşüreceğini söylemekten çekinmemişlerdir. Halk otobüslerinde biletçilik, otopark bekçiliği, garaj işçiliği Babür ün daha önce bulabildiği işlerdir. Babür, şoför olarak çalışmak istemekte ancak, uzun yol şoförlüğünü göze alamamaktadır. Onun hayali büyük şehirde, düzenli bir işte çalışmak ve iyi yaşamaktır. Babür, karşılaştığı bütün zorluklara rağmen, ümidini kaybetmeyen, her türlü zorluğun üstesinden çalışarak, inatla gelebileceğine inanan bir yapıdadır. Korktuğu tek şey kendisine nazar değmesidir. Çünkü yaptığı herşeyi olağanüstü bulur. Çevresindekiler ona gıpta etmekte, onu kıskanmaktadır mutlaka... Taksim-Sarıyer hattındaki minibüslerin birinde muavin olarak çalışmaya başladığında, ilk işi minibüse Nazar etme ne olur, çalış senin de olur levhasını asmak olur. Minibüs benimde değil seninde. Bizim durumumuza kim imrenecek gibi itirazları dinlemez. Merdiven basak basak (basamak basamaktır) Başımıza buyruk işteyiz. Az mı? Elbette buna nazar edecek biri bulunur. diye cevap verir.
Babür ün bütün dünyası annesi ve kızkardeşidir. Sevincini ve başarılarını onlarla paylaşmak için evde kutlamalar icad eder. Kızkardeşinin okutulmamasından kendini sorumlu bulduğundan onu şımartmaya çalışır. Onun iyi bir evlilik yapma hayalini gerçekleştirmeye çalışır. Onu başlık parası karşılığı evlendirmek fikrini aklına bile getirmez. Kendisi de kendini beğenen bir kızla evlenmeyi hayal eder. Annesinin Köy kızının adı başka, tadı başka diye köyden kız alma, başlık ödeme düşüncesine katılmasada pek itiraz edemez. Babür, saf görünüşü yüzünden sık sık kandırılmaya çalışılan bir insandır. Böyle durumlarda tek tepkisi herşeyin farkında olduğunu söylemektir. Sonunda şoför olmayı başardığında minibüs sahibinin istediği hasılat tutarını Babür ü aval belleme. Senin takan bu hasılatı toplamaz. Ama ben iyi şoförüm, hallederim. Diye kabul eder.
Şoför, otuz yaşlarında (Babür den genç görünüşlü) Karadenizli olduğunu hemen belli eden, iri burunlu, çelimsiz ama çevik. Sempatik davranışlı olan genç bekar. Vacip, bütün Karadenizliler gibi gurbetçiliği doğal kabul eder. Sarıyer çevresindeki gecekondulardan birinde oturur. Şakacı olmak isterken gaf yapmak, pot kırmak belli özelliklerindendir. Bir şey sorulduğunda yada genel konuşmalarda uzun uzun susup, birden ve aralıksız, soluk almadan konuşmaya başlar. VACİP Şoförlükten önce pek çok işe girip çıkmıştır. Motorculuk, tamircilik, seyyar satıcılık, belediye zabıtalığı, gemicilik... Bu işleri zorunluluk yüzünden değil hayat tecrübesi için yaptığını söyler. İdeali mütaahhit olup köşe dönmektir. Şoförlüğü de Münasip bir arsa bulup, yapmak hayali yüzünden seçmiştir. Vacip, çalıştığı minibüste, araba kullanırken bir kaptan kadar ciddidir. Kendisine Kaptan denilmesinden hoşlanır. Kullandığı tabirlerde gemicilik terimleridir. Fren yapmak yerine demir atmak, durağa yanaşmak yerine baştan kara etmek, sağ sol yerine sancak-iskele gibi. Trafik ışıklarına sancak-iskele fenerleri, trafik polislerine gümrükçüler demesi, meslektaşlarınca parola sayıldığından yadırganmaz. Vacip herkesten daha akıllı, becerikli ve üstün olduğuna inanır. Ayrıca kendisini Kadınların dayanamayacağı kadar yakışıklı sanır. Vacip, genelde iyimserdir. Tüm olayları iyi yanından alır. Felaketlerin bile avunulacak yanını bulur. Ev yandı ama tahtakurularından kurtulduk!
Şoförler kahvesinin ve mahallenin bıçkın kabadayısıdır. 40-45 yaşlarında olan Reşat abartılı, külhanbeyi tavırlarında konuşur. Hışır Reşat lakabı ile anılan Reşat, bu lakab hoşuna gitmeyince anında meseleye el koyar, ve bıçağını çekerek Hışır Reşat diyen şahsın birine Ş yi Z ye çevirttirerek Hızır Reşat a dönüştürür. Tabii Hışır diyen şahsın durumu malumdur. Reşat kendini şoförler kahvesinin, şoförlerin ve tekmil Sarıyer halkının fahri muhtarı olarak sayar. Mecburen de her meseleye maydonoz olur, el atar. REŞAT İLE FERHAT Reşat ın bir de köşe bucak kaçtığı belalı bir sevgilisi vardır. Bu belalı sevgiliyi herkesten saklamaktadır. Ferhat, Sarıyer çevresindeki eski bir konağın müştemilatında oturur. Eski bir güreşçidir. El bebek gül bebek büyütüldüğünden düzenli okumamış. Belirli bir meslek edinme gereği duymamıştır. Trakyalı bir çiftlik ağasının oğludur. Babası öldükten sonra annesiyle İstanbul a göçmüştür. Çiftlikte düğünlerle yağlı güreşlerle başladığı pehlivanlığı, İstanbul a göçtükten sonra minder güreşinde sürdürmüştür. Türkiye şampiyonalarına ve uluslararası müsabakalara katılmıştır. Olimpiyat kadrosuna seçilememiştir. Ama olimpiyatlara katılmış gibi anlatmayı sever. Sevdiği bir başka şey de kabadayı görünmektir. Herkesi, özellikle gençleri çıtkırıldım, nanemolla, hanım evladı bulur. Ferhat her olaya sanki uzak bir ülkeden ve çok yaşlı bir adammış Bizim memlekette, bizim zamanımızda diye olaylar anlatarak çözümler, yorumlar getirir. Ferhat tüm trakyalılar gibi, her şeyi bilir geçindiğinden, görünüşte hiçbir şey onu şaşkınlığa uğratmaz. Anlayamadığı bir olayı bile te be böyledir bunlar... ne var şaşacak? diye karşılar.
Grafiker. Minibüs yolcusu.25 yaşlarında. Bekar.Gökhan ın kızı. Ne güzel ne çirkin. Onu sadece ilginç sözüyle tanımlayabiliriz. Taksim de bir reklam şirketinde çalışır. Sarıyer sırtlarında bir villada, babası eski şarkıcı Gökhan ile birlikte yaşayan Gamze, annesiyle birlikte Almanya ya gitmiş, orada okuyup büyümüştür. Türk insanını pratik ve zeki, Batılıları özellikle Almanları mekanik ve donuk bulunur. GAMZE Almanca ve İngilizce bilir. Grafikerliğinden gelen ekzantrik bir zevki vardır. Türk motiflerini Batı zevkiyle birleştirerek kendi yarattığı elbiseler giymeyi, takı ve aksesuarlar kullanmayı sever. Bütün görgüsüne karşın saf ve çocuksu bir yanı vardır. Şaşılmayacak pek çok şeye şaşar. Yardımlaşmaları küçük onarımlı işte Avrupa lı bunu bilmez yada İşte Avrupa da bu yok. Olağanüstü sözleriyle karşılar. Olayların kötü yanları varsa bunları memleketimizdeki mali olanaksızlığa, alt yapı yokluğuna bağlar. Alman eğitimiyle edindiği doğruculuğu yüzünden, insanların yalan söyleyeceğine inanmaz. Trafik kurallarına uymak yüzünden kazaya uğramış, Volkswagen i babasınca elinden alınınca minibüs yolcusu olmuştur. Babasına hayrandır. Bir gün babası kadar ünlü biri olacağına inanır. evleneceği kişinin babası kadar mükemmel biri daha olmayacağı için, babası tarafından beğenilmesi yeterlidir.
Babür ün ve Vacip in çalıştığı minibüslerin ve kiracısı olduğu gecekonduların sahibi. 60 yaşlarında, iri yarı, yapılı, çember sakallı bir adam. Hacı, Kayseri lidir. Hacı nın adı mı, lakabı mı olduğunu kimse bilmez. Gençliğinde Almanya da çalışmıştır. Kazandıklarıyla işlettiği minibüsler ve kiraya verdiği gecekonduları bir de oturduğu evi aldığını söylerse de, gerçek mallarının sayısını kimse bilmez. Çünkü, tam bir varyemezdir. Mala düşkünlüğünü kınayanları, Ben onları Almanya da yokluk çekerek biriktirdiklerimle aldım diye yanıtlar. Eh bu kadar cefa çekmişsin, artık biraz sefasını sür malının mülkünün diyenlere ise cevap bile vermez. HACI cı nın tek prensibi mal canın yongasıdır. sözüdür. İtibarında paraya bağlı olduğuna inanır. Varsa pulun dünya kulun sözünü dilinden düşürmez. Para biriktirmek uğruna bu yaşa kadar evlenmemiştir. Helal süt emmiş biriyle evlenip çoluk çocuk sahibi olmak isterse de kendisine gösterilen kızları, çoğunlukla mal kıymeti bilmez, müsrif bulur. H a Şoförlerine de sık sık kendisini örnek almalarını, tutumlu olmalarını öğütler. Bir atasözünü değiştirerek Bir pul, bir cıvata kurtarır,bir cıvata bir lastik kurtarır, bir lastik bir minibüs kurtarır. Minibüs de seni kurtarır deyişi hemen hemen bütün semt tarafından ezberlenmiştir.
Eski Türk Sanat Müziği şarkıcısıdır. Bir dönem şoförlerin gözdesi olmuş bir sanatçı. 50-55 yaşlarında. Yakışıklı, zarif bir adam. Dul. Besteleri de var. Gamze nin babası. Gökhan, Sarıyer sırtlarındaki villasında kızı Gamze ile yaşar. İnsanlara nazik ama mesafeli davranır. Mahalleli tarafından sevilir. Müzik dersleri verdiği için, mahalleli onu Hoca diye anar. GÖKHAN Gökhan, boşandıktan sonra yeniden evlenmeyi düşünmemiştir. Arabesk türünde yaptığı bestelerle çok ünlenmiş ise de, eşinin kendini terk edişi, kızından ayrılışı onu para ve şöhretin değersizliğine inandırmış. Bir süre küskün olarak eve kapanmıştır Ancak, unutulmayı kendine yediremediğinden ders vermeyi ve değişik bir arabesk müzik türü üstüne çalışmalarını sürdürür. Kızını çok seven Gökhan, onun bir dediğini iki etmez. Üzülmesini istemez. Ancak, onu toy bulduğundan insanların üzmesinden korumak için gerekçesiyle, Gamze nin geleceğine yön vermeye çalışır.
Babür ün kız kardeşi.25 yaşlarında, şişman bir kız. Yüzü güzelce. Şişmanlığı onu hantal yapmıyor. Davranışları çevik. Köyde doğup büyüdüğü pek akla gelmiyor. Kibar davranmaya, ince görünmeye meraklı. Bekar. Olanaksızlıklar nedeniyle okutulamamış. Bunu eline geçen her şeyi okuyarak, öğrendiği deyim ve sözleri, yerli yersiz kullanarak örtmeye çalışıyor. Günlük bir konuşmanın ortasında Paris şartı, istikrar paketi, entegre, radikal anlayış sözcüklerini ardarda kullanabilir. Kiraz, annesinin sözünü dinletmek için kullandığı gelenek ve görenek leri tümüyle reddeder. Şehirdeki iletişimsizlik ona memleketi özletir. Bu yüzden doğal denge sık sık söz eder. Ağabey i Babür ü erkek olduğu için kıskanır. Annesinin Babür ü erkek olduğu için daha çok sevdiğini ve kolladığını inanır. KİRAZ Erkeklerin toplumda daha özgür davranmalarına ve üstün sayılmalarına kızar. Kiraz için evlilik, ancak aşk evliliği olduğunda kabul edilebilir bir olaydır. Yaşının geçmekte olduğunun bilincinde olduğundan, kendisine beğenip sevecek birini de sevmeye hazırdır.
Babür ün annesi. 50 yaşlarında bir kadın. Etine dolgun. Gençliğinde güzel olduğu belli (cami yıkılsa da mihrap yerinde) bir kadın. Dul. Şehir giyimine uyum göstermiş, yalnız baş örtüsü ve atkısını korumuştur. Sinirli olduğunu, bu atkının üzerine bir atkı daha bağlayarak belirtir. Konuşurken karşısındakine kurban diye seslenir. Meyro, oğlu Babür ve kızı Kiraz a oldukça sevecen davranır. Bunda geç çocuk sahibi olmanın payı vardır. Sevecenliği, son sözün kendisinde olması isteğini bastırmaz. Evdeki tek otoritedir. Evdeki tek otoritedir. Gelenek ve göreneklerin kendi çıkarlarına uygun olanlarına bağlı kalmıştır. sözünü dinletmek istediğinde atadan, dededen böyle görmüşüz diye gelenekler uydurmaktan çekinmez. MEYRO (MERYEM) Meyro, kızının rahat bir hayat sürmesini, ezilmemesini istediğinden, bir şehirliyle evlenmesinden yanadır. Gelinini ise başlığını ödeyip köyden alacaktır. Çünkü gelin öne bakmalı, sözünden çıkmamalıdır. Meyro nun en korktuğu şey, yokluktur.ele muhtaç olmaktır. Bir gün, zorda kalmak korkusuyla, eline geçen herşeyi biriktirmek, saklamak alışkanlığındadır. Sakladığı, biriktirdiği şeyler işe yaradığında, oğluyla kızına bir de benim aklımı beğenmezsiniz diye övünür.
70 yaşlarında emekli gazeteci. Minibüs yolcusu. Uzun boylu, beyaz saçlı, keçi sakallı. Görünüşü entellektüel. Kravatsız, ceketsiz, fötr şapkasız dolaşmaz. Hep tıraşlı, ayakkabısı boyalıdır. İlhan mesleğine çok bağlı olduğu için, gazetesinin kendisini emekli etmesini içine sindirememiştir. Babıali havası almak için her gün Gazeteciler Cemiyeti ne gider. Okumayı seven bir insan olan İlhan, tam bir ayaklı ansiklopedi dir. Çevredekiler, bilmedikleri şeyleri ona sorarlar.o da bildiklerini anlattıktan sonra bir de akşama evdeki ansiklopediye bakayım diye cevap verir. İLHAN İlhan ın en büyük merakı bilmece çözmektir. Ferhat ın kahvesinde bilmece çözenlerin tepesine dikilerek çözümlere karışır. Kendisi bilmece çözerken ise karışılmasından hoşlanmaz. Yanlış yapsa bile ben sanki bilmiyorum diye cevap verir. Sosyal ve politik alanda basının sorumluluğuna inan İlhan, genç gazeteci ve televizyoncuları beğenmez. Gazeteciliğin, bir usta çırak ilişkisiyle öğrenilebileceğini, gençlerin tecrübeli gazetecilerden istifade etmeleri gerektiğini sık sık söyler. İlhan, magazin basınını da asparagas ve atmasyon diye küçümser. Ayrıca ona anlatılan her olay ve haberi atmasyon karşılayıp haberin doğruluğuna itiraz edip aynı haberi değişik ayrıntılarıyla ve yorumla anlatmayı sever. Haberde neyin değiştiği sorulduğunda gazetecilik bir yorum işidir. cevabını verir.
KEMANKEŞ MAHALLESİ HOCA TAHSİN SOKAK NO: 8 KARAKÖY/İSTANBUL TELEFON : 0212 244 23 38-39-40 FAX: 0212 244 23 41 WWW.BURCFİLM.COM