Milli ve manevi değerlerimizi koruyalım Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

Benzer belgeler
İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

ON EMİR الوصايا لعرش

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

Fatiha Suresi'nin Tefsiri ve Faydaları

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İslâm da Meşrû Mülk Edinme Yolları

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Sevgili sanatseverler,

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

Kurban İbadetinin Önemi Gönderen Kadir Hatipoglu - Ekim :44:05

İnsanlar arasında akrabalık bahşeden Allah Teala ya hamd, akrabalığın hükümlerini beyan eden Resulü Peygamber Efendimize salât-u selam olsun.

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

1 MAYIS - 30 HAZİRAN RAMAZAN KAMPANYASI AFİYET OLSUN İSRAF OLMASIN.

Sanal âlemde ölçülerimiz ne olmalı? (Medya Ve Bilişim Âdâbı) Gönderen Kadir Hatipoglu - Mart :19:44

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1. Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

Regaib Kandili (Kandil Vaazı) Kategori: Mübarek Gün Ve Geceler

Ehl-i Sünnet ve l-cemaat in akîde ve diğer dîni konulardaki esasları

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

EV SOHBETLERİ 133. SOHBET SOHBET HUZUR İSTİYOR MUYUZ?

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

141. SOHBET. Nifak bir hastalıktır.

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Îman, Küfür ve Tekfir 2

تلقني أصول العقيدة العامة

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

NASIL BİR ALLAH A İMAN EDİYORUZ?

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

İSLAM HUKUKUNDA CEZA CEZALAR

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Adak Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

144. SOHBET ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Nefis ya da Nefs ( فس,(ن Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükte ruh, bir şeyin kendisi, akıl, insan

İSİMLER VE EL TAKISI

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

96. SOHBET Efendimizin Örnekliğinde Merhamet Ehli Olabilmek

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması Şartnamesi

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

Ders : 32 Konu : Alemlere Rahmet Hz Muhammed (SAV ) EY TOPRAĞIN OĞULLARI! SİZE NE OLUYOR Kİ? HÂLBUKİ, HEPİNİZ ADEM İN ÇOCUKLARISINIZ.

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

Transkript:

Milli ve manevi değerlerimizi koruyalım Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak 25 2018 00:00:00 Milli ve manevi değerlerimizi koruyalım Bir toplumu, yüzyüze geldiği engeller karşısında dirençli ve Muzaffer kılan, o toplumu oluşturan bireyler arasındaki milli dayanışma ve birlik ruhudur. Her toplumun, kendine özgü milli ve manevi değerleri vardır. Din, dil, ahlak, gelenek ve görenekler bunlar arasındadır. Milli ve manevi değerler, bir toplumun kültürünü oluşturur. Toplumun birlik ve beraberliğini güçlendirir. Milletleri ayakta tutan millî ve manevî değerlerdir. Bu değerler, milletlerin birlik beraberlik ve toplumsal dayanışma içerisinde yaşamasını ve milli kimliğiyle tarih sahnesinde yer almasını sağlamaktadır. Milletler, söz konusu değerleri gelecek kuşaklara aktardığı oranda varlıklarını sürdürürler. Tarih, bize milli ve manevi değerlerine sahip çıkmayan ve başka milletleri körü körüne taklit edip milli şahsiyetlerini kaybedenlerin dünya coğrafyasından silinip yok olduklarını göstermektedir. Bu yüzden, bir toplumu içten yıkmak isteyenler, inanç, ahlak ve milli değerleri yok etmeyi ilk hedef olarak seçmektedirler. Geçmişi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın, milli ve manevi bağlarının parçalanması, bir toplumda dejenerasyonun baş göstermesini, ardından da bölünmeyi ve yok olmayı kaçınılmaz hale getirir. Tarih; güçlenmiş, yükselmiş, zenginleşip büyümüş fakat milli şuurunu kaybetmesinden dolayı varlığını yitirmiş toplumların örnekleriyle doludur. Türk Milleti'nin sayısız tehdit ve zorluk karşısında asırlarca ayakta kalması, hiçbir zaman boyunduruk altına girmeden varlığını sürdürmesi, her biri diğerinden güçlü 16 büyük devlet kurarak milyonlara hükmetmesi, insanımızın milli birlik konusundaki duyarlılığının ve titizliğinin bir sonucudur. Türk insanının bu husustaki kararlılığı, milletimizi tarih sahnesinde yüzyıllardır lider ve öncü konumda tutmuştur Yüce dinimizle milli kültürümüz adeta bütünleşmiş ve dinimizin güzel prensipleriyle yoğrulmuştur. Sevgi, saygı ve fedakârlığın geliştirilmesinde, toplum hayatımızın ahenkli ve sağlam bir şekilde devam ettirilmesinde, gençlerimizin ve çocuklarımızın yetiştirilmesinde, manevi değerlerimizin ve milli kültürümüzün katkısı büyüktür. Özellikle genç kuşakları bu değerler çerçevesinde eğitmek ve yetiştirmek oldukça önemlidir. Çünkü gençlerin dini ve ahlaki değerlerden uzaklaşmaları, örf ve adetlerimize uymayan davranışları benimsemelerine, zararlı akım ve alışkanlıkların tuzağına düşmelerine yol açmaktadır. Bu itibarla geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi, milli, manevî ve kültürel değerlere uygun yetiştirmek, anne-baba eğitimci ve toplum olarak hepimizin görevidir. Nitekim Yüce Allah, dini ve ahlakî prensiplere sahip çıkarak kimlik ve şahsiyetimizi korumamızı emretmiş ve şöyle buyurmuştur: و ا ن ه ذ ا ص ر اط ى م س ت ق يم &#15

75; ف ات ب ع و&#16 07; و لا ت ت ب ع وا الس ب ل ف ت ف ر ق ب ك م ع ن س ب يل ه ذ ل ك م و ص يك م ب ه ل ع ل ك م ت ت ق ون "İşte bu din, benim dosdoğru yolumdur. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar, sizi parça parça edip, doğru yoldan ayırır. İşte bunları, sakınasınız diye Allah size emreder." ( En'am, 6/153) Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bizleri ahlakî çöküntüye neden olabilecek, birlik ve beraberliğimizi bozacak başka milletlerin örf ve adetlerini benimsemekten sakındırmıştır. Muhterem Kardeşlerim Milli ve manevi değerlere uygun davranışlar sergilemek, doğuştan gelen bir yetenek değildir. Çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında, açık bir düşünceye sahip olarak dünyaya gelmemektedir. Çocuk; bu değerlere uygun hareket etmeyi, gelişimi içerisinde öğrenir. Çocuğun bu değerleri kazanması, öncelikle ailesinin çocuğa vereceği eğitim ve terbiyeyle olur. Eğer ailede bu değerler yaşanıyorsa, çocuk da bu değerleri hayatına taşıyacaktır. Eğer aileden örnek alabileceği kimse yoksa, çocukta da bu değerleri yaşama davranışı körelecektir. Aile, iyi ya da kötü tohumların yetiştiği ortamdır. İnançlar, dini ve ahlaki değerler örf ve adetler hep aile içinde kazanılır. Bir toplumun gücü, nüfusunun çokluğu veya yüzölçümünün genişliği ile değil, o toplumu oluşturan ailelerin sağlam ve sağlıklı değerlere sahip olması ile orantılıdır. Aile yapısı sağlam olmayan bir toplumun, uzun ömürlü olamayacağı açıktır. Manevi değerlerden, Kur an ve sünnetten uzak bir hayat, benliğin parçalanması ve yok olması demektir. Dini değerlerimize uygun davranışlar sergileyemeyen kimseler için; her arzu ve tutku, her türlü ideoloji, cinsellik, moda, gösteriş, aşırı tüketim, eğlence, alkol, uyuşturucu ya da bir takım sapık inanç ve düşünceler, gençlerimizin hayatını bütünüyle kuşatır. Müslüman Türk Milleti, şartların gerektirdiği türlü zorluklara her zaman katlanmış, mukaddes değerleri uğrunda her türlü sıkıntıya seve seve talip olmuştur. Ahlaki değerlerine, dinine, milliyetine, bağımsızlığına, hürriyete ve adalete düşkün Müslüman Halklarının omuz omuza vererek büyük bir güç haline gelmesi, materyalist düşünceye ve yaydığı sapkın felsefelere karşı en büyük darbenin indirilmesi anlamına gelecektir. Şüphesiz, böyle bir gelişme dünya tarihinde bir dönüm noktası olacaktır. Aslında karşı karşıya olduğumuz sinsi saldırılar ve provokasyonlar, sahip olduğumuz gücü de ortaya koymaktadır. Eğer elele verir, Müslüman kimliğine, milli ve manevi değerlerimize sarılır

ve tarihimizdeki kardeşlik geleneğini canlandırırsak büyük bir bunalım ve kargaşa içinde olan dünyaya da ışık tutmamız mümkün olacaktır. Değerli Müminler Bir milleti millet yapan temel değerlerin başında milli ve manevi değerler gelmektedir. Vatan, bayrak, kültür, dil, marş vb. gibi unsurlar milli değerlerimizi Din ise, manevi değerlerimizi ifade etmektedir. Milli ve manevi değerlerimizin neler olduğunu ve hayatımızın neden vazgeçilmezlerinden olduğunu da ifade etmeye çalışalım. Vatan İşte belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan dil, din, tarih ve kültür birliği bulunan bir toplumun teşkil ettiği birlik ona bir millet özelliği kazandırırken, üzerinde yerleşilen toprak parçası da vatan adını alır. Sınırları belli vatan toprağı, dış saldırılardan korunmuş, içte mal, can, ırz ve namus güvenliği sağlanmış, din ve vicdan özgürlüğü tanınmış olunca müminin yaşayabileceği bir belde sayılır. Artık bu ülkenin bir tebeası olarak iç ve dış düşmanlara karşı bu toprakların savunulması özellikle saldırılan ülke mal, can, ırz güvenliği ve dinine sahip olmayı tehdit ediyorsa vacip olur. Çünkü mü'minin bu manevi değerlere sahip olması ve önceden elde ettiği hakları koruyabilmesi belli toprak parçası üzerinde güven içinde yaşamasına bağlıdır. Bu güveni tehdit eden güçlere karşı ülkeyi savunması bir görev olur. Vatan işgal altında iken Namaz kıldırmayan sütçü imamlar ve onların haleti ruhaniyetlerini en güzel ifade eden Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşında vatanımızın önemini şöyle ifade etmektedir. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ. Vatanı sevmeği ecdat imandan kabul etmişlerdir. Bayrak Devletleri temsil eden renk ve sekli özellestirilmis millî alamet. Arapça raye ve liva kelimelerinin karşılığıdır. Bayrak bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolü, tarihinin hatırasıdır. Değeri; pamuk, atlas ve ipekten yapılmasına bağlı olmayıp, temsil ettiği milletin kıymeti ile ölçülür. Devletin hâkimiyetini, bağımsızlığını ve şerefini temsil ettiği için bayrağa saygı gösterilir. Çok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler, bayrak veya bayrağa benzeyen semboller kullandılar. İslam tarihinde ise hicretin birinci yılından itibaren bayrak kullanılmaya başlandı. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hicretin birinci senesinde Şam'dan dönmekte olan Kureyş kervanına karşı gönderdiği hazret-i Hamza komutasındaki otuz kişilik kuvvete bayrak seklindeki sembolü ilk defa kendi elleriyle bir mizragin ucuna beyaz bir bez bağlayarak askerlerden Ebü Mersed'in eline verdi. Liva-ül-Beyda ismiyle anılan bu bayrak, Hayber gazasına kadar kullanıldı. Hayber'den sonra Raye denilen siyah bir bayrak kullanıldı Kirmizi zemin üzerine hilal ve yildiz bulunan bayrak.şehidin kanı üzerine ay ve yıldızın yansımasıdır. Osmanlılar döneminde, olduğu gibi günümüzde de devleti, milletin hükümranlığını temsil eden bayrak kesin olarak kutsal sayılır. Yere düşürmemek, düşmana bırakmamak, manevi haysiyetine dokunacak bir duruma sokmamak için ölüm dahil her türlü fedakarlık göze alınır. Bayrak ve sancağına hakaret ettirmek en büyük milli şerefsizlik olarak kabul edilirdi. Bayrak milletin Namusudur Bayrak şairi olarak bilinen Arif Nihat Asya bayrağı Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Ve Dalgalandığın yerde ne korku,

ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver! diyerek bayrağın bağımsızlık ve hürriyet in sembolü olduğunu ne kadar güzel dile getirmiş. Kültür Ulusların, diğer hakim milletlerin alışkanlıklarını, damak tatlarını, yaşayış biçimlerini ve hatta politik düşüncülerini sanki kendilerinceymişçesine benimseme durumunun ortaya çıkardığı acı olay. Maalesef, Türk milleti batıcı politikaların da etkisiyle kendi değerlerini küçümseyen davranışlar içine giren bir hale bürünmüştür. Küreselleşme adı altında tüm dünyaya yutturulmakta olunan bu kültür erozyonu ve ne acı ki ulusların belleğinden kendi öz değerlerini yavaş yavaş silmektedir. Görünen odur ki, Türk milleti yavaş yavaş, Türklüğünü unutur hale gelmiş. Geçmişi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın, milli ve manevi bağlarının parçalanması, bir toplumda dejenerasyonun baş göstermesini, ardından da bölünmeyi ve yok olmayı kaçınılmaz hale getirir. Tarih; güçlenmiş, yükselmiş, zenginleşip büyümüş fakat milli şuurunu kaybetmesinden dolayı varlığını yitirmiş toplumların örnekleriyle doludur Bugün, toplumumuzda yılbaşı kutlaması adı allında düzenlenen eğlence ve toplantılar kültürel ve geleneksel bir temele sahip değildir. Bu tür eğlencelerde aklı ve sağlığı tehdit eden içki içmeyi, aile bütçesini sarsan kumarı ve israf boyutundaki harcamaları milli ve dini değerlerimizle bağdaştırmak asla mümkün değildir. Ayrıca milli ve manevi değerlerimize ters bu tür eğlence ve adetler, kültürel tahribata yol açmakta, bizleri millî kimliğimizden uzaklaştırmaktadır. Bunun için kültürel mirasımızdan, dini anlayış ve heyecanımızdan kaynaklanan değerlerimizi yaşatmaya gayret edelim ve bu değerlerimizi genç kuşaklara aktarmaya çalışalım. Dini ve milli değerlerimizle çelişen başka kültürlerin örf ve adetlerini körü körüne taklit ve özentiden kaçınalım. Yılbaşı kutlamalarını vesile edinerek Allah ve Resulünün razı olmayacağı tavırlar yerine, geçmiş senelerde yaptıklarımızı gözden geçirerek ve gelecek yeni yılda hayatımıza daha iyi nasıl yön verebileceğimizi düşünelim. Yılbaşı, takvim, tarih, tatil, eğlence, şenlik ve bunlarla ilgili âdetler bir milletin kültürüdür. Dil Bizi birbirimize bağlayan aramızdaki iletişimi sağlayan büyük nimetlerden biride dil dir. Görünüş itibariyle küçük bir et parçası olan dil, yaptığı işler bakımından büyük bir vasıtadır. İyi veya kötü düşünceler dil ile açıklanır. Sevgiler ve nefretler dil ile ifade edilir. Yüce Kitabımızda dilimizi kötü sözlerden korumamız istenmekte, gerçek kurtuluşa erenlerin özelliklerinden biri de dillerini kötü şeylerden koruyanlar olduğu ifade edilmektedir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde müminlerin özelliğinden bahsederken sözü güzel söyleyenler olduğunu bildirmiştir. Konumuzla ilgili hadis şöyledir. «ل ي س الم ؤ م ن بالط ع ان&#16 16; و لا الل ع ان و لا ال ف اح ش

و لا ال ب ذ يء» Mümin, insanları lanetlemeyen, kötü söz ve çirkin davranışlar sergilemeyen kimsedir. İnsan olarak bize yakışan konuştuğumuz zaman incitmeden, kötü kelimeler kullanmadan ve kendi dilimizin güzelliklerini kullanarak hoş söz söylemek olmaktır. Bizim en büyük zenginliklerimizden biri Türkçemizdir. Bugün üzülerek görmekteyiz ki, güzel dilimiz Türkçe yerine yabancı kelimelerin kullanımı çokça fazlalaşmıştır. İletişimimizi sağlayan dil artık insanlar arasındaki iletişimi tam anlamıyla sağlayamaz hale gelmiştir. Kuşaklar arasında dile bağlı çatışmalar olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple bizlere düşen büyük görevler vardır. Öncelikle kendimiz güzel dilimiz Türkçeyi tam anlamıyla öğrenmeli, öğrendiğimizi hayata tatbik ederek örnek bir hayat sürmeli ve kendi öz dilimizi gelecek nesillerimize aktarmalıyız. İstiklal Marşı Her milletin kendine özgü bir marşı vardır. Bizim marşımız İstiklal Marşı ise, toplumsal birlikteliğimizden, düşmana esir olmamayı şeref saymaktan, bu vatan uğruna can vermekten, cennet vatanı kimselere bırakmamayı ahdetmekten ortaya çıkmıştır. Marşımız Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınsa da aslında İstiklal Marşı, her birimizin yüreğindeki sevdanın dışa yansımasıdır. Her bir kıtası ayrı bir heyecanın ifadesidir. Nitekim her zaman dile getirdiğimiz ilk iki kıta hepimizin zihinlerine kazınmıştır. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Aile Yüce Rabbimiz yaşadığımız bu alemi ve içinde var etmiş olduğu her şeyi insan için, onun mutlu ve huzurlu olması için yaratmıştır. İnsanın en mutlu ve en huzurlu olduğu yer ise ailesinin yanıdır. Aile hayatı sayesinde insan mutluluğa sükûnete erer. Bu hususu Yüce Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir. و م ن آي ات ه أ ن خ ل ق ل ك م م ن أ نف س ك م أ ز و اجا ل ت س ك ن &#16 08;ا إ ل ي ه ا و ج ع ل ب ي ن ك م م و د ة و ر ح م ة إ ن ف ي ذ ل ك ل آي ات ل ق و م ي ت ف ك ر &#16 08;ن Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. Aile bir toplumun en küçük

birimi ve temel taşıdır. İnsanların meydana gelişi, olgunlaşması ve sağlıklı nesillerin oluşması aile müessesesi ile mümkündür. Sağlıklı ve sağlam bir toplumun oluşması için birbirlerini seven, yardımlaşma ve dayanışma ruhu içerisinde kederleri ve sevinçleri paylaşan aile yapısına ihtiyaç vardır. Aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa, toplumda o kadar güçlü ve kuvvetli olur. Bu sebeple toplumumuzun en önemli yapı taşlarından biri olan aile hayatının korunması hepimize üşen bir vazifedir. Din Bizi birbirimize bağlayan manevi unsur Yüce Dinimiz İslam dır. İslam dini inananları kardeş olarak tanımlar. Kuran-ı Kerimde إ ن م ا ال م ؤ م ن &#16 08;ن إ خ و ة Muhakkak ki, inananlar kardeştir buyrularak bu hususa işaret edilmektedir. İslam Dinini üç ana unsuru vardır: İman, ibadet ve ahlak. İman altı iman esasından teşkil etmekte, ibadetler ve ahlak, Yüce Rabbimizin emri ve Peygamber Efendimizin hayatında şekillendirdiği unsurlardır. Dinin aslî unsurlarından olan iman bir bakıma dinin Tanrı yı tanıma ve bilme (marifetullah) boyutu, ibadetler Tanrı'ya itaat boyutunu ve ahlâk ise Tanrı yı sevme (mâhabbetullah) boyutunu teşkil eder. İmanın akıl ve bilgi, ibadetlerin inanç ve kanaat, ahlâkın ise gönül ve duygu kaynaklı olması her birinin mahiyeti gereğidir. İslam Dininin temel kaynağı Kuran-ı Kerimdir. Kutsal Kitabımız bizleri yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etmeye yönelten bir kitaptır. Dünya ve ahiret hayatımızın mutluluğu açısından bizlere bir hidayet rehberidir. Kuran-ı Kerimde bizlere bu husus şöyle hatırlatılmaktadır. ذ ل ك ال ك ت اب لا ر ي ب ف يه ه د ى ل ل م ت ق&#16 16;ين Bu, (Kuran) kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. İslam Dininin ikinci kaynağı ise, Sevgili Peygamberimizin sünnetidir. İslam Dininde, Kur an-ı Kerim den sonra bilgi ve uygulama açısından en büyük kaynak, Hz. Peygamberin Sünneti kabul edilmiştir. Kur an-ı Kerim de tafsilatlı bir şekilde yer almayan emirlerin ve yasakların uygulama sahasına çıkması hep Sünnetle olmuştur. Bir beşer olarak günlük yaşantımız nasıl şekillenmeli, insanca yaşam nasıl olmalı, dünya ve ahiret huzurunu nasıl elde edebiliriz? sorularının en güzel cevabını, Sevgili Peygamberimizin Sünnetinde buluyoruz. Ailevi ilişkilerde mutluluğun anahtarı Hz. Peygamberin Sünnetinde saklıdır. Hz. Peygamberimizin Sünneti, Kur an-ı Kerim in en büyük tefsiridir. Bu sebeple, Sünnete tabi olmak, Kur an a tabi olmak anlamına gelmektedir. Kuran-ı kerimde bu hususa şeyle işaret edilmektedir. ق ل إ ن ك نت م ت ح ب ون الل ه ف ات ب ع و&#16 06; ي ي ح ب ب ك م&#16 15; الل ه و ي غ ف ر ل ك م

ذ ن وب ك م و الل ه غ ف ور ر ح يم (Ey Muhammed) De ki: Eğer Allah ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Bu iki temel kaynaktan hareketle kıyas ve icma olmak üzere iki temel kaynağın yanı sıra, daha birçok kaynak geliştirilmiştir. Şanlı Ecdadımız, İslam dinini benimsemiş, tarihten getirmiş olduğu kültürle özümsemiş, mimaride, sanatta ve daha birçok alanda eserler ortaya çıkarmıştır. Sonuç itibariyle; Milli ve manevi değerler et ve tırnak gibi bir bütünün iki parçasıdır. Biri diğerinden daha az önemli değildir. Müslüman-Türk milleti olarak bizler, hür yaşamış, vatanını hiçbir düşmana terk etmemiş ve bu uğurda ölmeyi kendine şeref saymış, bayrağını gönderden indirmemiş, kendi kültürünü bütün dünyaya bildirmiş ve kendi kültürünü birçok medeniyete aktarmış, aile hayatını en sağlam temellere dayandırmış ve dini birikimlerini terk etmemiş bir millettir. İnsan, hayatından bir değer kaybolduğu zaman onun yerini dolduracak mutlaka bir şeyler bulmaya meyillidir. Bu sebeple milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı, tarihten getirdiğimiz güzelliklerimizi benimseyip hayatımıza adapte ettikten sonra bu hususlardan her birini çocuklarımıza aktarmalıyız. Unutmayalım ki, gelecek çocuklarımızın ellerinde şekillenecektir. Bu vaaz projesinde Ahmet ÜNAL hoca efendinin Milli ve Manevi Değerlerimize Sahip Çıkalım vaazında ki din, dil,istiklal marşı ve aile maddeleri aynen alınmış ve Din işleri Yüksek Kurulu cevaplarından istifade edilmiştir. islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler