Fetih 1453
Maya Kitap: 28, Roman: 17 1. Baskı, İstanbul Mayıs 2011 2. Baskı, İstanbul Ekim 2011 c Tüm hakları Maya Kitap a aittir. Yayıncı ve yazar ismi belirtilerek yapılacak kısa alıntılar dışında hiçbir şekilde çoğaltılamaz. ISBN: 978-605-5675-26-4 Yayın Yönetmeni: Tahir Malkoç Editör: Serdar Soydan Düzeltmen: Şengül Yüksel Mizanpaj: Vedat Ateş Kapak: Ali Doğan Maya Kitap Merkez Mah. Kocamansur Sok. No: 6/4 34381 Şişli / İstanbul Tel: 0212 296 97 12 e-mail: info@mayayayinlari.com www.mayayayinlari.com Sertifika: 14079 Matbaa: Kitap Matbaacılık Davutpaşa Cad. No:123 Kat:1 Topkapı / İstanbul Tel: 0212 482 36 01
FETİH ÜÇLEMESİ 3 Kitap Bir Arada İskender Fahrettin Sertelli
1. Kitap Surların İçinden KONSTANTİNİYE NİN SON GÜNLERİ 2. Kitap Surların Dışından İSTANBUL UN İLK GÜNLERİ 3. Kitap Surların Altından FATİH İN ÇOCUKLARI İlave Fethin Resimli Kısa Tarihi
Ya Ben Bizans ı Alırım, Ya da Bizans Beni... - Fatih Sultan Mehmed
Konstantiniye nin Son Günleri SURLARIN İÇİNDEN
550 Sene Evvel Haliç in Altın Sahillerinde Bir Gece İvansaray da Vlaherna nın karşı sırasında beş altı odalı yüksek bir evin penceresinden hazin bir ses işitildi. Haliç sahilinde Anivas ın kayığından başka bir kayık yoktu. Haliç sakinleri uykuda... Ay batıyor, sabah oluyordu. Anivas ın sabaha karşı İvansaray sahilinde ne işi vardı? Onu uzaktan görüp kaçan balıkçılar da bunu anlamak istiyorlardı. Anivas... Bu ismi Bizans ta işitmeyen, bilmeyen kalmamıştı. Anivas, saraya bağlı genç ve yakışıklı bir askerdi. Vlaherna da, İmparatorun güvenini kazanmış, onun kadar güçlü ve şımarık bir asker yoktu. Haftada bir iki defa sabaha karşı kendi kayığına biner, İvansaray a gelirdi. O gece Anivas ın gözü her zamankinden çok daha kararmıştı. Kayığını ufak bir iskeleye yanaştırdı. Sahile atladı ve birkaç adım yürüdü. 13
İSKENDER F. SERTELLİ Pencereden akseden o hazin ses gittikçe yükseliyor, yükseldikçe hazinleşiyordu. Anivas, sabahın mavi ve pembe bulutları arasından dökülmeye başlayan ışıklar altında, canlı bir gölge gibi kolaylıkla seçilebiliyordu. Pencerenin altında durdu. Bu ses onun sesi... O kadının, her zamanki kadının sesiydi. Fakat söylenen şarkı, her zamanki şarkı değildi. Anivas ın şarkısı değildi. Anivas dişlerini sıktı. Yumruklarını sıktı. Kalbini tutarak söylendi: Priamos un bestelediği şarkıyı sevgilim ne çabuk öğrenmiş! Anivas ın yumruklarını sıkmaya hakkı vardı, çünkü bu şarkı henüz dün bestelenmiş ve o gece ilk defa olarak sarayda söylenmişti. Anivas ın dişlerini gıcırdatmaya da hakkı vardı, çünkü bu şarkıyı Priamos bestelemişti. Priamos... O, Bizans ın bütün kadınları tarafından sevilmiş, uzun saçlı, genç ve güzel bir sanatkârdı. Anivas, bu adamla karşılaşmak ve onun bestelediği, onun yarattığı eserleri sevgilisinin ağzından dinlemek istemiyordu. Bir adım daha ilerledi ve sağ elini dudaklarına götürerek seslendi: Klio! Klio! Fakat Anivas a cevap veren olmadı. Klio şarkısına devam ediyordu: 14
KONSTANTİNİYE NİN SON GÜNLERİ Genç bir kız elinden Bir kadeh şarap içmek Ve onun kucağında Kendinden geçmek istersen, Evvela: Bir kadeh şarapla kalbini Yıka ve sonra yanıma gel Ben, Bizans ın meşhur Bağında yetişen ve Katakozinos un kanunlarına İsyan eden, günahkâr bir üzüm kızıyım... Genç asker bu şarkıyı daha fazla dinlemeye tahammül edemedi. Koştu, kapıyı çaldı. Ben Anivas. Askerler yabancı bir evin kapısını çaldıkları zaman, cevap almadan isimlerini verirlerdi. Eğer çaldıkları kapı dost evininse, isimlerini vermeleri o ev için bir hakaret addedilirdi. Klio derhâl sesini kesti. Pencereden eğildi. Kapıyı çalan genç asker, tanıdıklarından biriydi. Klio, âşığının o gece kendisini ziyarete gelmeyeceğini sanıyordu. O akşam Konstantin in sarayında büyük bir ziyafet vardı. Anivas da orada bulunacaktı. Haliç dilberinin canı sıkılmıştı. Anivas! dedi. Bu gece gelmeyeceğini ümit ediyordum. Misafirim var! Kapıyı açmayacak mısın? Açamayacağım. 15
İSKENDER F. SERTELLİ O hâlde ben açıyorum. Sana zahmet olmasın! Anivas, kapıya birkaç tekme vurdu. Sokak kapısı kırılmıştı. Genç asker yukarıya çıktığı zaman, hiç ümit etmediği bir adamla karşılaştı. Priamos! Bu adam genç askerin en büyük ve insafsız düşmanıydı. Zeki ve kurnaz sanatkâr, toy ve tecrübesiz askerin cebren içeriye girdiğini görünce ayağa kalkarak bağırdı: Küstah! Kanına mı susadın, ne istiyorsun? Klio gürültüye meydan vermek istemedi. Şairle askerin arasına girerek, Ben evimde kavga istemem, diye bağırdı. Şair ve bestekâr Priamos, rakibinden çok daha kuvvetliydi. Fakat hasmının saraya mensup olduğunu bildiği için itidalini muhafazaya çalıştı. Anivas bağırdı: Bu kızın benim sevgilim olduğunu bilmiyor musun? Buraya ne cesaretle geldin? Priamos gülerek cevap verdi: Kadın kucağı, şairlerin sığınağıdır. * Bu gece saraya yeni şarkımı sunduktan sonra, iltica edecek bir yer aradım. Ve herkesin sevgilisi olan Klio nun göğsünde uyumaya geldim. Klio nun bu iki gence karşı da ilgisi vardı. Birinin sosyal konumu yüksekti; onu şerefi ve apoletleri için *Bizans papazlarından Polikarpos un hatıratından: Fole tu piitu ine to stitos tis yinekos! Tercümesi: Şairin yuvası kadının göğsüdür! Bizans ın son günlerinde şairler genellikle bu imtiyaza sahiptiler. Bizans kadınlarının, bilhassa sefahat alemlerinde, şairlere karşı hissedilir derecede zaafları vardı. 16