T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ SOSYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ SEMĠH KAPLANOĞLU SĠNEMASI ÜZERĠNE SOSYOLOJĠK BĠR DENEME



Benzer belgeler
İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

İLEDAK İletişim Programlarına Özgü Öğretim Çıktıları

ÖZEL ANTALYA ANADOLU HASTANELERİ GRUBU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI DR.AHMET CÖMERT

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi

SÜT. Yönetmen : Semih Kaplanoğlu

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKULÖNCESĠNDE TEMATĠK YAKLAġIM ve ETKĠN ÖĞRENME. Prof. Dr. Nilüfer DARICA Hasan Kalyoncu Üniversitesi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ

ĠSHAKOL. Ġġ BAġVURU FORMU. Boya Sanayi A.ġ. En Son ÇekilmiĢ Fotoğrafınız. No:.. ÖNEMLĠ NOTLAR

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç


SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIġANLARDA GÜVENLĠĞĠ TEHDĠT EDEN STRES ETKENLERĠ VE BAġ ETME YÖNTEMLERĠ. MANĠSA ĠL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ HEMġĠRE AYLĠN AY

SINIRSIZ ZİYARETLER. Nermin Er in ev atölyesi

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN)

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

G Ü Ç L E N İ N! Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Foto: Savaş Ekşioğlu

SİNOPSİS. Fragmanın Youtube Fragmanı: Fragmanın İndirme Linki:

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Sinema tüm sanatları kapsar. Zaman ve mekan sanatıdır. Sinema iki boyutlu bir mekanda ve hareket halindeki bir tempoda (zamanda) görüntüleri verir.

GÜNEġĠN EN GÜZEL DOĞDUĞU ġehġrden, ADIYAMAN DAN MERHABALAR

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema Bilim Dalı Doktora Programı:

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Son Dönem Korku Sinemasında Vampir Karakterinin Dönüşümü Danışman: Yrd. Doç. Dr. Melek Atabey

İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü

İHTİŞAMLI BİR SATIŞ OFİSİNE DAVETLİSİNİZ

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

KUPA TEKNĠK BĠLĠMLER MESLEK YÜKSEKOKULUNUN

Bilmem daha önce adını duymuģ muydunuz : Dr. DerviĢ Özer, hem tıp doktoru, hem de heykeltıraģ Hikayesi de Ģöyle (Google dan alıntıdır):

KENT KĠMLĠĞĠ. Uzm. Psk. Pelin KarakuĢ TMMOB KOCAELĠ 1. KENT SEMPOZYUMU 6-8 ARALIK 2007

1. SINIF BAHAR DÖNEMİ

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

SU HALDEN HALE GĠRER

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

ANNE-BABA TUTUMLARI VE ÇOCUĞUN KiŞiLiK GELiŞiMiNE ETKiLERi

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

5 YAġ ARILAR SINIFI OCAK AYI BÜLTEN

OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3. Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi

T.C. FIRAT ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ EĞĠTĠM PROGRAMLARI VE ÖĞRETĠM ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LİSANS TEZ ÖNERİSİ

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

YEREL MEDYA SEKTÖRÜ VE GLOBALLEġEN MEDYAYA GÖRE KONUMU

2012 YILI SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FAALĠYET RAPORU

Abidin Dino'nun İngiltere'deki Dünya Kupası'nda gerçekleştirdiği Gol! (Goal! World Cup 1966), Türkiye belgeselcilik tarihinde çığır açan bir yapını.

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı:

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

TARİH BİLİNCİ MESLEK KÜLTÜRÜ VE HARİTACILIK ÜZERİNE. Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Meslek Yüksekokulu

Program AkıĢ Kontrol Yapıları

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

İnsan Kaynakları Yönetiminin Değişen Yüzü

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLGĠSAYAR BĠLĠMLERĠ UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Medyada Riskler. Öğr. Gör. Dr. Deniz Sezgin Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi

EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 8. SINIF DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ DERSĠ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIġMA TAKVĠMĠNE GÖRE DAĞILIM ÇĠZELGESĠ

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

BU PAZAR SEÇĠM OLSA! Faruk Acar ANDY-AR BĢk.

ÇĠÇEK GRUBU EYLÜL AYI BÜLTENĠ

Sınıfta İletişim. Dr. Adnan BOYACI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

Kesintisizlik. Her sinema filmi bir çekim planına dayanmalıdır. Notlar İskelet plan Storyboard Çekim senaryosu

SİNEMA ESTETİĞİ Ders İzlence Formu

Metin Edebi Metin nedir?

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

PROF. DR.AYġE AVCI 4 MART 2014 II. BAHAR PEDĠATRĠ GÜNLERĠ ADANA

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

BÖLÜM I. 1.1.GİRİŞ. ĠĢitileni almak ve saklamak ya da iģitileni anlamak amacıyla dikkat harcamak (Sever, 2000:11).

Prof. Şazi SİREL / 6

Renkler hakkında bazı gerçekler.

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Transkript:

T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ SOSYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ SEMĠH KAPLANOĞLU SĠNEMASI ÜZERĠNE SOSYOLOJĠK BĠR DENEME HASAN SERDAR GERGERLĠOĞLU DanıĢman Prof. Dr. KÖKSAL ALVER KONYA-2013

Öğrencinin T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Hasan S. Gergerlioğlu Numarası: 084205001003 Ana Bilim / Bilim Dalı DanıĢmanı Sosyoloji Prof. Dr. Köksal Alver Tezin Adı Semih Kaplanoğlu Sineması Üzerine Sosyolojik Bir Deneme ÖZET Son dönem Türk sinemasının en önemli yönetmenlerden biri olan Semih Kaplanoğlu, dikkatleri üzerine çeken filmler yapmıģtır. Filmleri pek çok ödül almıģtır. Onun sineması Dili, kurgusu, hikayesi, görselleri dikkat çeken özel bir sinemadır. Filmlerinde dini ve manevi öğelerin yanı sıra insani ve toplumsal öğeler öne çıkmaktadır. Metaforlar, simgeler, semboller yeni bir gerçeklik oluģturmaktadır. Bu çalıģma Semih Kaplanoğlu nun sinemasının sosyolojik özellikleri üzerinedir. Tez, onun filmlerini zaman, mekan, kiģiler, zihniyet ve hayat tarzları çerçevesinde irdelemektedir. Bu açıdan onun beģ filmi değerlendirilmektedir. Filmlerinden hareketle Semih Kaplanoğlu sinemasının genel özellikleri ve önemi tespit edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Semih Kaplanoğlu, Sinema, Türk Sineması, Sosyoloji, Zihniyet, Kimlik.

Öğrencinin T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Hasan Serdar Gergerlioğlu Numarası 084205001003 Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji DanıĢmanı Prof. Dr. Köksal Alver Tezin Ġngilizce Adı SUMMARY Recently, one of the most important directors of Turkish cinema, Semih Kaplanoglu have attracted attention. His films have received many awards. His cinema is a special cinema. Language, fiction, story, visuals of his films are remarkable. Religious and spiritual elements in his films, as well as human and social elements stand out. Metaphors, symbols constitute a new reality. This study is on the sociological characteristics of Semih Kaplanoglu s cinema. The thesis is a discussion of his movies on the framework of time, space, people, mentality and lifestyle. In this respect, his five films is considered. Departing from the movies of Semih Kaplanoglu, general characteristics and importance of his cinema are to be assessed. Keywords: Semih Kaplanoglu, Cinema, Sociology, Mindset, Identity.

ÖNSÖZ VE TEġEKKÜR Sinema modern toplumun önemli bir iletiģim aracıdır. Ancak iletiģim aracı olmanın yanında pek çok özelliği ile de temayüz etmiģtir. Sinema modern insanın bir anlatım aracıdır, iletiģim odağıdır, ve özel bir dilidir. Sinema anlatımı ve göstergeleriyle sosyal bilimlerin değerlendirmeye tabi tuttuğu bir alandır. Sinema toplumsal hayata ve gündelik hayata dönük ürettiği filmleriyle bir yönüyle toplumu yansıtmakta, toplumu eleģtirmekte ve toplumsal gerçekliğe ayna tutmaktadır. Türk sineması da Türk toplumun son yüz yıllık dönemine iliģkin önemli ipuçları sunmaktadır. Türk toplumunun dönüģümünü anlamak açısından sinema kayda değer veriler sunmaktadır. Son dönem Türk sinemasında öne çıkan yönetmenlerden Semih Kaplanoğlu nun filmleri, özel bir dil ve anlatım ihtiva etmektedir. DeğiĢik açılardan irdelenen Kaplanoğlu sineması, aynı zamanda sosyolojik veriler de sunmaktadır. Biz bu çalıģmamızda onun sinemasına sosyolojik bakıģla yaklaģmayı denemekteyiz. ÇalıĢma esnasında bilgi ve desteklerini esirgemeyen, danıģman hocam Prof. Dr. Köksal Alver e, Selçuk Sosyoloji nin değerleri hocalarına, sevgili Dr adayı Ejder UlutaĢ a teģekkürlerimi sunarım. ÇalıĢma boyunca sıkıntılarımı paylaģan aileme ve arkadaģlarıma da teģekkür ederim. Hasan Serdar Gergerlioğlu Konya, 2013

ĠÇĠNDEKĠLER GĠRĠġ BĠRĠNCĠ BÖLÜM: SĠNEMA VE SOSYOLOJĠSĠ ĠLĠġKĠSĠ 1.1 Sinema Ne Anlatır, Ne Gösterir? 1.2 Sinema Nedir? 1.3 Sinemanın Sosyolojik Açıdan Önemi ĠKĠNCĠ BÖLÜM:SEMĠH KAPLANOĞLU SĠNEMASI 2.1. Semih Kaplanoğlu Kimdir? 2.2. Semih Kaplanoğlu Sinemasının Özellikleri 2.3. Herkes Kendi Evinde (2001) 2.3.1. Filmin Künyesi ve Tema 2.3.2. Zaman ve Mekan 2.3.3. KiĢiler ve KiĢilik Özellikleri 2.3.4. Zihniyet ve Hayat 2.4. Meleğin DüĢüĢü (2005) 2.4.1. Filmin Künyesi ve Tema 2.4.2. Zaman ve Mekan 2.4.3. KiĢiler ve KiĢilik Özellikleri 2.4.4. Zihniyet ve Hayat 2.5. Yumurta (2007) 2.5.1. Filmin Künyesi ve Tema 2.5.2. Zaman ve Mekan 2.5.3. KiĢiler ve KiĢilik Özellikleri 2.5.4. Zihniyet ve Hayat 2.6. Süt (2008) 2.6.1. Filmin Künyesi ve Tema 2.6.2. Zaman ve Mekan 2.6.3. KiĢiler ve KiĢilik Özellikleri 2.6.4. Zihniyet ve Hayat

2.7. Bal (2010) 2.7.1. Filmin Künyesi ve Tema 2.7.2. Zaman ve Mekan 2.7.3. KiĢiler ve KiĢilik Özellikleri 2.7.4. Zihniyet ve Hayat SONUÇ KAYNAKLAR

GĠRĠġ Tez, en genel anlamda sinema ve toplum iliģkisi üzerinde durmaktadır. Sinema ve toplum iliģkisinin çok boyutlu olduğu, farklı değerlendirmelere tabi tutulduğu bilinen bir gerçektir. Ancak tez sinema ile toplum iliģkisini merkeze alarak bir sinema sosyolojisi örneği ortaya koymak istemektedir. Farklı açılardan değerlendirilen/okunan sinema ve filmler, daha çok sosyolojik bağlamda okunmakta ve tartıģılmaktadır. Sinemanın sosyolojik imkânı tezin ana odağı ve konusudur. Sinema baģtan itibaren, gerek Türkiye de gerekse dünyada toplumsal alan ile irtibatlı olmuģtur. Bu tez çerçevesinde bir sanat olarak sinemanın toplumsal durumu, sinemanın toplumu yansıtma ve anlatma biçimi, Türk sineması özelinde irdelenmektedir. Daha özelde ise yeni Türk sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Semih Kaplanoğlu sineması üzerine eğilmektedir. Tezin amacı, sinema ile toplumsal durumlar arasında bağlar kurmak, sinemadan toplumu, toplumdan sinemayı okuyabilmenin yolunu aralamaktır. Bu bakımdan sinemanın, tıpkı diğer sanatlar gibi toplumsal durumları okumadaki rolü değerlendirilmektedir. Sinema, bir anlatım tarzı olarak esasen toplumu anlatmaktadır. Bu bakımdan yoğun bir Ģekilde toplumsal göndermelerle yüklüdür. Bir anlamda toplumun aynası olduğu düģünülmektedir. Elbette sadece toplumu yansıtan, ona ayna tutan bir sanat ve anlatım değildir sinema. Aynı zamanda topluma müdahil olan, onu yapılandıran, biçimlendiren kültürel bir harekettir. Topluma yeni bir kültür, yeni bir beğeni ve roller sunmaktadır. Tez, sinemanın toplumla kurduğu diyalogun farklı boyutlarını analiz etmeyi amaçlamaktadır.

Semih Kaplanoğlu sineması, yeni dönemde Türk sinemasının önemli bir temsilcisidir. Yeni Türk sinemasında yer alan diğer yönetmenler gibi Kaplanoğlu da yeni bir anlatım tarzı ortaya koymaktadır. Tezin önemi, hem yeni Türk sinemasının imkânlarını, hem de bu gelenek içinde yer alan Kaplanoğlu sinemasını sosyolojik açıdan değerlendirmektir. Semih Kaplanoğlu sinemasını sinema sosyolojisi açısından irdeleyen bu tezin yöntemi daha çok içerik analizi Ģeklinde olacaktır. Bir yönüyle literatür değerlendirme yöntemini kullanacak olan tez, filmlerin içeriklerini, tematik bakımdan okumaya tabi tutacaktır. Semih Kaplanoğlu sinemasının sosyolojik imkânı, tezin ana odağıdır. Dolayısıyla tez, kendini daha çok sosyolojik temalar ile sınırlandırmaktadır. Yeni Türk sinemasının tematik yönelimi, dili, anlatım tarzı ve hikâyeleri sosyolojik perspektifle irdelenmektedir. Kaplanoğlu sinemasının, biçimsel açıdan yahut sinema tarihindeki yeri bakımından irdelenmesi, bu tezin sınırları dıģındadır. Tez iki bölümden oluģmaktadır. Birinci Bölüm, sinema-sosyoloji iliģkisine odaklanmaktadır. Genel anlamda sinemanın sosyolojik araģtırma ve analiz için nasıl bir kaynak oluģturduğu üzerinde durulmaktadır. Ġkinci Bölüm ise Semih Kaplanoğlu sinemasını ayrıntılı bir Ģekilde içermektedir. Kaplanoğlu nun filmlerini kronolojik sıra takip ederek içerik açısından analiz eden bölüm, filmleri değiģik baģlıklar altında okumaya çalıģmaktadır.

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: SĠNEMA VE SOSYOLOJĠ ĠLĠġKĠSĠ Sinema Ne Anlatır, Ne Gösterir? Sinema toplumsal bir üretim olan sanatın bir koludur. Sanatın toplumsal hayatın neresine denk düģtüğü, toplumsal hayatın dıģında bir sanat imkanının söz konusu olup olamayacağı, tamamen toplumsal kaygılarla üretilen bir Ģeyin sanat eseri sayılıp sayılmayacağı yahut toplumun dıģında bir sanat yapmanın değeri tartıģıla gelmiģtir. Bu sorular ekseninde yürütülen tartıģmaların içerisine pek çok bilimsel disiplinin girdiğini kaydetmek gerekiyor. Bu disiplinlerin her biri problemi kendi zaviyesinden ele almakta ve sanatın neliği ve nasıllığı hakkında değerlendirmede bulunmaktadır. ĠĢte bu disiplinler arasında toplumu kendisine merkez alan bir bilim olan sosyolojiyi de zikretmek gerekiyor. Sanat sosyolojisi olarak adlandırılan alt disiplin, sanatın türleri ve toplumda sahip olduğu yer hakkında gerekli bilgileri vermesi açısından önemli olmaktadır. Sanat sosyolojisi ne yapar? Sanat sosyolojisi, belirli bir sosyal iliģki içinde sanatın etkisini keģfetmeye ve bir bütün olarak toplumun içinde sanatın iģlevini saptamaya çalıģır Sanat eseri- sosyal durum; sanatçı-sosyal durum; sanat akımı-sosyal durum; sanat eserinin konusu-sosyal durum; sanat tarihisosyal durum (ErtaĢ, 2009: 302) gibi değiģkenler üzerinden adeta bir toplumun okumasını yapar. Sanat sosyolojisi sanatın, toplumsal hayattan soyutlanamayacak bir üretim olduğunu dile getiren bir disiplindir. Üretilen bir sanat eseri, içerisinden türediği toplumdan çok farklı Ģeyler söylememektedir. Sanatçının sosyal durumu, sanatı icra edenin dini-kültürel ya da ideolojik fikri dünyası, ürünün formasyonunu belirleyen Ģeyler olmaktadır. Sanat eserini yaģamın günlük akıģının dıģında tutmak; sanatı izleme, ondan tat alma çabasını geleneksel günlük yaģamdan kaçmanın aracı saymak; sanatçıyı- ayakları yere basanlar dan oluģma bir çoğunluğun karģıtı niteliğiyle- bir

azınlığın üyesi saymak; estetik düģünceyi, herkesin harcı olmayan bir felsefe evrenine yerleģtirmek- bütün bunlar, sanatın baģlangıcından günümüze kadar sanatı yapay bir tutumla yaģamın bütünlüğünden koparmaktan baģka bir sonuç doğurmamıģ giriģimlerdir (Cemal, 2000: 33). Dolayısıyla bir eserin sanat değeri taģıyabilmesi birazda toplumda elde ettiği kabulle doğru orantılı olmaktadır. Sanatın bir kolu olan sinema da sanat sosyolojinin uğrak alanlarından biri olmaktadır. Sinemanın içerik çözümlemesi bir bakıma toplumsal hayatı da deģifre etmek demektir. Çünkü sinema anlatır. En temelde bir anlatıdır. Öyküdür. Bir hayatı hikâye eder. Ancak bunu belli bir zaman aralığında yapmaya çalıģır. sinemada zaman, öykünün kurulmasına olanak tanıyan temel bir etmendir. Nedenler ve sonuçları anlatılar için çok önemlidir ancak bunlar zamanda olurlar. En basit bir anlatı formu bile geniģ ölçüde zamansal iliģkilerin örgütlenmesi üzerine kuruludur. Sinematografik anlatı da zamansal düzenlemelerin farklı biçimleri üzerine oturur (Özçınar-EĢli, 2012: 74). Sinema en temelde insanı anlatma biçimidir. Ġnsana, topluma, doğaya dair ne varsa sinemada görmek mümkündür. Gündelik hayat seyrinin, bir dinin, ideolojinin yahut kültürel edim veya üretimin, sinemanın metaforik dili ile her seferinde, bir baģka muhayyile süzgecinden geçerek yeniden inģa edildiği görülmektedir. Sinemanın bir dili vardır. Sinema gösterir. Propaganda yapar. Sinema, insanın kendisinden ayrılıp bir baģkası olmasını mümkün kılar. Olduğu yerde göçebeye dönüģmesine olanak sağlar. Toplumsal tahayyülü derinleģtirir; hatta kimi durumlarda toplumsal gerçekliğin bir adım ilerisinde olmayı, henüz atılmamıģ adımların sonuçlarını tasavvur etmeyi mümkün kılar. Diğer bir deyiģle sinema sanal olanın, gelecek bir toplumun göstergesi olabilir (Diken-Lausten, 2010: 19-20).

Sinema geçmiģ sanatlardan, insanlığın yaģantısından yeni anlatımlar üretir. Destanlar, mitoslar, hikayeler, masallar sinemanın yeni dilinde tekrar anlatılırlar. Mitoslarla sinema arasında ilgi kuran Tecimer e göre (2006: 11), mitoslar, kurgusal ve doğaüstü varlıkları ve olayları içeren gelenekle öykülerdir; bir mecazi ya da temsili anlam çağrıģtıran konularıyla alegorik ve simgesel anlatılardır. Doğal ve toplumsal olaylar yaģamın çeģitli olguları hakkında toplumda oluģan popüler görüģler, mitoslarda dile getirilmiģtir Filmler de tıpkı mitoslar gibi yaratıcısının kiģisel etkisini farklı insanları zihnine taģıyan kolektif, toplumsal ürünlerdir. Bu nedenle mitosların hem yapısal hem de psikolojik iģleyiģlerini açıklayan kuramlarından yola çıkarak sinemayı modern mitoloji olarak değerlendirmek mümkündür. Sinema, çağdaģ bir anlatım olarak mitolojiden, destandan, dini bilgilerden fazlasıyla yararlanmaktadır. Sinema nedir? Modern sanatlar arasında en etkili ve kitlesel özellikler taģıyan sinema, bir anlatım, sunum ve gösterim alanı olarak öne çıkmaktadır. Sinema, görsel-iģitsel bir sanattır. Bir iletiģim aracıdır. Bir göstergedir. Çok yönlü iģlevlere sahiptir. Sinema bir sanat ve teknoloji olduğu için diğer sanatların özelliklerini kapsar. Sanatların amacı etkilemek, insanı uyarmak, onları belli doğrultuda yönlendirmektir. Sinema sanatı da herhangi bir düģünceyi, duyguyu, olayı, gerektiğinde sesle de desteklenen devinimli resimlerle anlatım yoludur (Özön, 1990: 9). Sinemanın sanat özelliğinin yanı sıra, o daha fazla gerçeklik kavramı ile birlikte değerlendirilmektedir. Belki filmlerin sanat özellikleri tartıģılabilir ancak onların belli bir gerçekliği sundukları genel kabul görmektedir. Sosyoloji açısından sinemanın önemi gerçeklik kavramından biraz daha berraklaģmaktadır. Sosyoloji de

gerçekliği tasvir etmekle kendini yükümlü kılmaktadır. Bu bakımdan filmlerden alacağını pek çok Ģey bulunmaktadır. Filmlerin gerçekliğin yeniden bir üretimi (Arnheim, 2002: 14) olduğu fikri sosyoloji için cazip olmaktadır. Sinema bir dil, iletiģim ve sunum ortamıdır. Belli amaçları, mesajları ve doğrultuları vardır. Sinemanın anlatım ve sunum özellikleri açısından birkaç husus belirtilebilir: Sinema meşrulaştırmadır: Bir düģünceyi, bir dünya görüģünü açıklamanın en iyi yollarından biri Ģüphesiz görselliktir. Sinemanın yaptığı da üç aģağı beģ yukarı bu minvaldedir. Sahnede tecessüm eden düģüncenin görsellikle sunulması sinema dilinin gücünü arttırmaktadır. Ġdeolojik veya fikri yapılanmaların sinema ile anlatılması bunu daha etkili kılmaktadır. Dolayısıyla bir düģüncenin ya da hayat tarzının benimsetilmek istenmesi, meģrulaģtırılması sinema üzerinden çok etkili bir Ģekilde olmaktadır. Sinema ötekileştirmedir: Sinema meģrulaģtırdığı kadar ötekileģtirir. Çünkü sinema, her meģruiyet iddiasının bir baģkasını ötekileģtirme üzerinden üretildiğini akılda tutar. Bu ötekileģtirmeyi bazen toplumun temelini hesaba katarak yaparken bezen ise çok daha spesifik konular üzerinden bu iģi yürütebilmektedir. Sinemanın metaforik dili meseleleri her yöne çekebilme özelliğine sahiptir. Dilin sınırları geniģledikçe ötekileģtirmedeki sertlik de bir o kadar artabilmektedir. Sinema hapsetmektir: Belli bir pencereden bakan sinema, hayat sahnesinden kesitler sunarken pek çok Ģeyi bilerek ya da bilmeyerek es geçebiliyor. Sınırlı bir konu ya da sorunla halleģmeye çalıģan sinema ve sunduğu görsellik de o ölçüde sınırlanmıģ oluyor. Senaryoyla düģünce, mekanla 1 dıģ dünya, rollerle insan 1 Mekan genellikle fiziki bir gerçeklik, coğrafi bir alan olarak algılanır; zaman kiģi ve eylemin ardından kalır ancak, sinemasal anlatının en temel öğelerinden biridir. Bütün anlatıların bir mekana ihtiyacı olmasına rağmen mekan sinemada ayrıcalıklı bir kullanım alanına sahiptir. Filmin baģladığı

boyutu, zamanla da tarih sınırlanmıģ oluyor. Belli bir zamansallık üzerine inģa edilen sinema her bakımdan bir hapsetmeyi bünyesinde barındırıyor. Sinema göstermektir: Sinema görselliğin en uç noktalara kadar varabileceği bir üretimdir. Sinema gözdür. Gözün verdiği imkanlar ölçüsünde vermek istediğini ya da seyircinin görmek istediği Ģeyi göstermeye meyyaldir. Toplumun sosyo-kültürel değerlerinden, toplumda saklı kalmıģ -belki de öyle kalması gerekenkonuları gün yüzüne çıkarıp göz önüne seren Ģeydir sinema. Sinema hem temsil eder hem de gösterir. Gerçeği, gerçek dıģı olanı, bugünü, gerçek yaģamı, hafızayı ve rüyayı aynı müģterek zihinsel düzeyde yeniden birleģtirir (Diken-Laustsen, 2010: 28). Sinema gizlemektir: Göz önüne serilen Ģeylerin mahiyeti ise gözün vicdanına kalan bir Ģey olmaktadır. Bu vicdan görmek istediğini görür, görmek istemediğini ise öteler. Sinema göz önüne bir Ģeyler verirken bir Ģeyleri de gizler. Aslında gösterirken gizlemenin belki de tek alanı sinemadır. Örneğin bir ideolojiyi empoze etmeye çalıģan bir film o ideolojinin dıģarıdan nasıl göründüğünü gizlemeye çalıģır. KarĢıt görüģler üzerinden o ideoloji ya da dünya görüģünün eksileri gündeme alınmaz. Bu açıdan sinemanın manipülatif dili bir Ģeyler gösterirken gizler. Sinema kaçıştır: Toplumsal hayatı, insanı, dünyayı ele alsa da sinema nihayetinde bir kurgudur. Bütün kurgularda olduğu gibi bu kurguda da kaçıģ söz konusudur. Kurgu hayal demektir. Hayal ise gerçek dünyadan kaçıģ. Gerçeği görmek istememenin verdiği bir Ģeydir. Gerçekten kaçarken yeni bir dünya inģa etmektir. Kaçtığı dünyada daha mutlu olabileceğine inanmaktır. Yazarın yaptığı da kurgusal dünyaya kaçıģtır. Eğer kurgu olmazsa filmler dağınık kalabilir. Kurgu filmi bütünler, andan itibaren, yönetmenin bakıģ açısı, filmin türü, izleyicinin dikkatinin çekileceği nokta üzerine önemli ipuçları verir. (Özçınar EĢli, 2012: 79-80).

filmin fazlasını alır, bütün gereksiz film Ģeridini çıkarır (Mascelli, 2002: 153). Kurgu sinemanın bir sanat olarak var olmasını da sağlar. Bunu yaparken filmin anlatı yapısının kurulmasına hizmet eder, kurgu, filmin atmosferini ve temposunu belirler (Kabadayı, 2013: 47). Sinema dildir: Dilimizin sınırları dünyamızın sınırlarıdır der Wittgenstein. Sinema dünyasının dili de görselliktir ve sınırları vardır. DeğiĢik tonlarda değiģik dillerde konuģur. Kurumsal bir dil vardır burada. Her defasında dünyayı, toplumu yeniden üretir. 2 Her farklı mekan her sima bir dildir. Açılması, konuģması istenen bir dildir. Sinemada mekanın, insanın, tabiatın dili vardır. Eğer sinema bir dil ise doğrudan belli bir anlamı taģıdığını söylemek gerekir. Dil anlamdır çünkü. Sinema genelinde psikolojik ya da simgesel bir anlam taģıyıcı ve aktarıcısıdır. Ancak sözcükler gibi bu iģi bir dayanak aracılığıyla yapabilmektedir. Dilin dayanağı sözcükler ve yazı, sinemanınkiyse film Ģeriti ve imgelerdir. Dildeki sözcüklerin kısıtlı anlamlarına karģılık filmdeki imgelerin sınırsız anlamı olabilmektedir (Adanır, 2003: 53). Sinema etkili bir sanat olarak insanları çok ilgilendirmektedir. Özellikleri ve etkilerine bakıldığında sinemanın son çağın en etkili anlatım sanatı olduğu söylenebilir. Filmler modern insanın hayatının bir parçasıdır artık, onlarsız bir dünyanın düģünülmesini imkansız kılan bir temel parça hatta (Bordwel-Thompson, 2009: 2). Sinema temelde bir film gösterimi olsa da sadece bununla sınırlandırılamayacak kadar derinlikli bir alandır. Bir film asla yalnızca bir film ya 2 Emile Durkheim in (1858-1917) çalıģmalarından etkilenen Saussure, göstergelerin toplumsal bir bakıģ açısından incelenmesi gerektiği ve dilin, bireysel istemi dıģarıda tutan toplumsal bir kurum olduğu gerçeği üstünde duruyordu. (Akt: Wollen, 2004: 105).

da bizi eğlendirmeyi ve dolayısıyla dikkatimizi dağıtarak bizi asıl sorunlardan ve toplumsal gerçekliğimiz içindeki mücadelelerimizden uzaklaģtırmayı amaçlayan hafif bir kurgu değildir. Filimler yalan söylerken bile toplumsal yapımızın can evindeki yalanı anlatırlar sözleriyle Zizek (aktaran Diken-Laustsen, 2010: 15), sinemanın farklı yönlerine dikkat çeker. Sinema yalnızca bir eğlence aracı da değildir, o toplumsal ve kültürel yapının bir sunumudur (Güçhan, 1992: 63). Sinemanın Sosyolojik Açıdan Önemi Sinemanın sosyoloji açıdan önemini açıklamak için öncelikle sosyolojinin ne anlattığını veya anlatmak istediğini kaydetmek gerekiyor. Sosyoloji en temelde bir anlama ve açıklama çabasının ürünüdür. Sosyoloji insana ve topluma yönelik bir uğraģtır. Toplumun içerisinde ve topluma konuģur. Bir ifade etme tarzıdır sosyoloji. Topluma konuģması, toplumu anlatması sosyolojik uğraģın yükünü de bir hayli ağır kılmıģtır. Bu bakımdan temkinli yaklaģmak ve iyi gözlemlemek zorundadır. Sosyolojinin bir anlama ve ifade etme çabası olması, kullandığı dilin veya dillerin nasıllığını da önemli kılıyor Ģüphesiz. Nitekim sanatın bir kolu olan sinema, her zaman olmasa da (kimi zaman psikolojik öğeler ağır basabiliyor) sosyolojik bir dil kullanmaktadır. Simgeselliğin yoğun bir tarzda sunulduğu sinema, sosyoloji ile olan iliģkisini sıkı tutmuģtur. Sinema, bir meģrulaģtırım aracı olabildiği gibi ötekiliği üreten bir dilin uğrak alanı da olabilmektedir. Ancak birbirlerine indirgenmeleri de söz konusu edilemez. Sinema toplumsalı yansıtabilir ama aynı zamanda onu ters yüz de edebilir. Bu yönüyle güçlü bir anlatım alanıdır sinema. Sinema çağdaģ toplumsal iliģki(sizlik)leri ve bununla beraber bireylerin en mahrem veya en aleni arzularını ve korkularını Ģekillendirme açısından belirgin bir güce sahiptir. Bir bakıma sinema, bir

tür toplumsal bilinçdıģı iģlevi görür: toplumsal incelemenin nesnesini yorumlar, türetir, yerinden eder ve eğip büker. Sinema yalnızca toplum üzerine fikir sunmaz, resmettiği bir toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Sinema yalnızca bir dıģ gerçekliği yansıtmaz/eğip bükmez, aynı zamanda toplumsal yaģamın önüne muazzam bir olanaklar evreni sunar. Sinema, çoğu zaman, değiģen toplumsal biçimlerle yapılan bir deney niteliği taģır (Diken-Laustsen, 2010: 24). Sutherland-Feltey e göre (2013: 4), sosyoloji, filmlerin yaģadığımız toplumu daha iyi anlamak için sosyologlar tarafından nasıl analiz edilmesi gerektiğini izah eder. Bu anlamda sosyolojik inceleme dört önemli tema üzerinde yer alır: kimlik, etkileģim, eģitsizlikler ve kurumlar. Bu dört temayı açıklamak için sosyologlar filmleri sosyal metin olarak kullanabilirler. Bu anlamda yazarlar (2013: 22) sinematik sosyoloji kavramını geliģtirirler. Sinematik sosyoloji ile sosyal dünyamızı keģfetmenin bir yoludur. Bu sosyolojik yaklaģım, bireysel, toplumsal, ulusal ve küresel iliģkilerdeki uyumsuzluk durumlarının değiģmesi ve sorgulanması için bir araç olabilir. Sinemanın sosyolojik önemi aynı zamanda sinemanın sosyolojik eleģtirisi bağlamında da değerlendirilebilir. Sinema, sosyolojik eleģtirinin bir konusu olmaktadır. Sinemaya baģka alanların kendi yaklaģımları da söz konusudur. Toplumsal bir mahiyet arzeden sinema sosyolojik eleģtiriyi de içermektedir. Sosyolojik film eleģtirisi ağırlıklı olarak, filmlerle ya da sosyal bilimlerle ilgili akademik dergi ve kitaplarda göze çarpmaktadırlar. Bu eleģtirel yaklaģım, filmleri ve sinema kurumunu belirli tarihsel dönemlere ait filmler ve seyirciler bağlamında ele alarak, daha çok ampirik nitelikte araģtırmalar çerçevesinde incelemektedir. Bu yüzden istatistikler, alan araģtırmaları, anketler, gözlemler gibi yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Sosyolojik yaklaģıma sahip bir film eleģtirmeni, bir sosyolog gibi

filmleri bir toplumun değer yargılarını, normlarını, ideallerini ve dünya görüģünü yansıtan birer kültür ürünü olarak ele almaktadır (Özden, 2004: 143). Sosyolojik eleģtiri, sinemanın hangi arkaplanda gerçekleģtiğine odaklanmaktadır böylece. Sinema ve filmlerin nasıl bir dünya sundukları, hangi dünya görüģü doğrultusunda bir sunum yaptıkları sosyolojik eleģtiri açısından çok önemlidir. Sosyolojik eleģtiri, sinema sosyolojisi alanında çalıģan sosyologların tanıdığı bu önem doğrultusunda, sosyolojik ortamını ve koģullarını göz önüne alarak daha bütünlüklü bir biçimde açıklayabilmesine yardımcı olmaktadır. Sosyolojinin geliģimine paralel bir biçimde geliģen sosyolojik inceleme yöntemleri, sosyal yapı içindeki öğelerle filmlerin içerikleri arasındaki iliģkileri inceleyerek sosyal yapının çözümlenmesinde dikkate değer düģünceler öne sürmektedirler (Özden, 2004: 143). Sosyolojik sinema eleģtirisinin özellikleri arasında betimleyici olma vardır. Sosyolojik yöntemin diğer disiplinlerden gelecek yardımlardan yararlanma ihtiyacının temelinde betimleyici niteliği ön planda olan bir eleģtirel yaklaģım olması yatmaktadır Sosyolojik eleģtiri büyük ölçüde betimleyicidir; eser hakkında bir değer yargısı taģımaz, durum tespit etmekle yetinir Sosyolojik film eleģtirisi, filmlere bireyin kendisini, sosyal rollerini, içinde yer aldığı toplumun değerlerini anlama ve edinme aracı olarak bakmaktadır. Bu anlamda filmler kendi kendisiyle konuģan kültür olarak görülmektedirler. Kültür kendini filmler aracılığıyla üretmekte ve devam ettirmektedir O halde bu tür bir popüler öykü anlatımının film öykü anlatımının aldığı en son teknolojik formudur- sonuçlarını, sosyal kontrol (sosyalleģtirme ve meģru kılma) ve bir ölçüde daha az önem taģıyan bir biçimde, biliģsel sorun çözümü olarak özetleyebiliriz (Özden, 2004: 147, 150). Sinema bir dil ve sunum olduğu için sosyoloji açısından öncelikle değerlendirilmesi gereken bir alandır. Çağın sanatı (Tosun, 2005: 7) olarak

nitelendirilen sinema, çağdaģ sorunların, çağdaģ hayat tarzlarının bir sunumu olarak görülmektedir. Sinema kendi çağlarının bir dilidir. Bu çağların yaģam biçimini, düģünce evrenini, pratiklerini ve sonuçları göstermektedir. Gevgilili nin (1989) ifadesiyle çağını sorgulayan sinema, aynı zamanda çağa eleģtirel bakmanın, çağı sorgulamanın bir yöntemi olarak iģlev görmektedir. AktaĢ a göre (1998: 11), sinema, modern çağın bir ürünü olmasının yanında bu çağı ve modernizmi en iyi anlatan ve taģıyan bir araç olma özelliği göstermektedir. Bu husus sinema ve modernlik üzerine düģünen Orr un da (1997: 11) dikkatini çekmektedir. Bir modern anlatı olan sinema baģtan sona modernizmle ilgilidir. Sinemanın sosyolojik açıdan önemi, yönetmenler çerçevesinde de değerlendirilebilir. Sinema yönetmenlerinin sosyoloji ile yakından ilgili olduklarını belirten Kayalı ya göre (2004: 40), toplumların tarihsel ve sosyolojik tahlilinin çoğu zaman sinema yönetmenleri tarafından yapılmaları da mümkün dür. Yönetmenler, Türkiye nin toplumsal, siyasal ve iktisadi tarihini iģleyen pek çok filme imza atmıģlar, böylece toplum üzerinde düģünme imkanı sağlamıģlardır. Yönetmenler üzerinden bir sosyolojik tahlil pekala mümkün gözükmektedir. Türk sinemasının diğer ülke sinemaları gibi toplumla doğrudan bağları bulunmaktadır. Hiçbir sanat toplumdan ve toplumsal değiģimden tamamen bağımsız bir Ģekilde gerçekleģemez. Toplumsal hayat, sanatın kimi çizgilerine doğrudan etki eder ve yansır. Sinema da yakın bir Ģekilde toplumsal hadiseleri takip eden, gösteren, yayan bir sanat olduğu için toplumla sıkı bağlar kurmak durumundadır. Bu bakımdan Türk sineması Türk toplumunun okunması ve araģtırılması açısından kayda değer bir kaynak veri sunmaktadır. Bir sanat olduğu için de sinema, yaklaģımlar, bakıģ açıları, ideolojiler, konjonktür, siyasal sistem çerçevesinde anlam bulmaktadır. Toplumu ele

alıģ biçimi de söz konusu faktörlere göre değiģebilmektedir. Sosyoloji, sinemanın bu yönünü hatırda tutarak analizler yapmak durumundadır. Sinema da böylesi bir alandır. Türk modernleģmesinin getirdikleri ve götürdükleri üzerinden yapılacak bir okuma, sinemanın az çok nereye denk düģtüğünü gösterecektir. Nitekim Türkiye de sinema modernite söyleminin pekiģtirilmesi üzerinden yürütülmüģtür. Resmi ideolojinin vize verdiği ölçüde gerçekleģtirilen bu uğraģ, sinemanın ideolojik ve politik bir kimlikten arınmasına hiçbir zaman fırsat vermemiģtir. Resmi söylemin dıģına çıkan filmler genellikle dıģlanmıģ, toplumun tek tipleģtirilmesi çabası sinema üzerinden de yürütülmüģtür. Sinema bir politik dil olarak iģlev görmüģtür, her sanat yapıtının politik bir yanı nın varlığı (Monaco, 2001: 37) sinemayı da belirlemiģtir. Gerek Türk sineması gerekse dünya sineması politik tavırdan hiçbir zaman uzak olmamıģtır. Ancak altmıģlı yıllar, umut verici geliģmelerin yaģandığı yıllardır. Özgün denebilecek giriģimlerde bulunulmuģtur. AltmıĢlı yıllarda baģlayan bu umut verici geliģme seksenli yıllara gelindiğinde yüzeysel bir öykünmecilikle modern zihin durumunu Türk sinemasına taģıyan ve yaydığı bu dumanla hiç de yağmur olmaya benzemeyen karamsarlığa terk etmiģti yerini. Artık niçin kavga ettiği, mutsuz olduğu ve bunaldığı anlaģılamayan, çevresiyle uyumsuzluğuna anlam veremediğimiz, antik yunan tragedyalarından çıkmıģ gelmiģ izlenimi veren kuklavari tiplemeler, bohem yaklaģımlar, iletiģim sorunu yaģayan, simgeyle gerçeklik arasında dönenip duran yapay ve güdük filmler üretiliyordu. (Yalsızuçanlar vd, 1997: 53). Daha sonraları yani seksenli yıllardan sonra darbe filmleri rağbet görmeye baģladı. Akabinde ise gerçeği olduğu gibi vermeye çalıģan, gündelik yaģamdaki bireyin psikolojisine derinlemesine giren yönetmen sineması iģe dahil oldu.

1960 ların ortasında Fransız yeni dalgacıların stilistik devamlılığın ilkelerini Amerikalı film eleģtirmeni Andrew Sarris tarafından auteur kuramı kodlandı. Auteur kuramının ilkeleri yönetmeninbir filmin yapısındaki kontrol edici güç olduğuna dayanır. Bu kontrol üç temel niteliği içerir. Birincisi, bir yönetmenin film yapım tekniklerini anlayabildiğini ve etkili bir biçimde kullanabildiğini gösteren teknik yeterlilikti. Ġkincisi, filmden filme tanınabilecek tutarlı bir kiģisel stil, görsel ve anlatısal nitelikler dizisidir (Kolker,169). Üçüncüsü en önemli ögeye götürür: tutarlı bir dünya görüģü, tutarlı bir tutumlar ve düģünceler dizisi. Ġç anlam ya da görüģten öte bir dünya görüģü, bir felsefe, ya yönetmene özgü ya da daha büyük anlatı geleneklerinin önemli ve tutarlı bir çeliģmesi olan bir tür kiģisel anlatı da denebilir (Kolker, 171). Auteur kuramının geliģmesi akademik bir disiplin olarak film incelemelerini olanaklı kılmıģtır (Kolker, 173). Yönetmen sinemasının özelliği nedir? Bir anlamda bunu, zamanın Ģekillendirilmesi olarak tanımlamak mümkün. Bir heykeltıraģ nasıl içinde, ortaya çıkaracağı heykelin Ģeklini hissederek mermer parçasından bütün gereksiz parçaları yontup atıyorsa sinema sanatçısı da dev boyutlu, ayrıntıları belirlenmemiģ yaģamsal olgular bütününden bütün gereksiz Ģeyleri ayıklayarak geride yalnızca yapacağı filmin bir öğesi, sanatsal bütünün değiģtirilemez bir anı olmasını istediği Ģeyleri bırakır. (Tarkovski, 1986: 68). Nitekim semih Kaplanoğlu nun yapmak istediği Ģey de budur. ĠKĠNCĠ BÖLÜM: SEMĠH KAPLANOĞLU SĠNENMASI 2.1. Semih Kaplanoğlu Kimdir? Semih Kaplanoğlu, 1963 yılında Ġzmir de doğdu. 1984 yılında, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü nden mezun oldu. Kariyerine Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi ve Young & Rubicam reklam Ģirketlerinde reklam yazarı olarak baģladı. Süha Arın ın yönettiği ödüllü Eski Evler-