El Emeği Okul. Burgan Bank. LIV Hospital Ulus. Kéré Architecture tasarımı Gando Okulu Ek Binası I-AM ZOOM TPU YAZILARIYLA



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Davetkar Atıf YAPI - HİZMET BİNASI - KAYSERİ

Boğaçhan Dündaralp. ddrlp

BÜYÜKPARK SOSYAL ODAKLI KAFETERYA TASARIMI

Limana 1 dakika. Bankalar yanınızda

Latince de kesişme, bağlantı noktası anlamına gelen NEXUS kelimesi METSAN NEXUS da projenin dikkat çekici mimarisi, ulaşım kolaylığı, lüks yaşam

Koolhaas ın Esasları

süper ev kdeniz deki Hazırlayan Çiğdem HASANOĞLU

TÜRKİYE DEN SPOR YAPILARI VE KATKIDA BULUNANLAR YİRMİBİR MİMARLIK TASARIM VE MEKAN DERGİSİ NİN YAYINIDIR 30

parkresidencescadde.com

YENİKÖY KONAKLARI NDA YEPYENİ BİR İSTANBUL

HER TÜRLÜ MEKANIN YIKILIŞINI İŞİTİYORUM,PARÇALANAN CAMI VE ÇÖKEN

YAPI MALZEMELERİ 04-07

ANTALYA İLİ, KEPEZ İLÇESİ, ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI REVİZYONU AÇIKLAMA RAPORU

Her daim yenilikçi anlayış

Yaşamın Rengi. Topraktan Yaşama

Kendisi de prestiji de çok yüksek

Erasmus programı ile gidilebilecek en iyi 10 şehir

Bağlıca nın En Kapsamlı Projesi

Kara tarafından sunulmuş 3 boyutlu görseller. Siz hayal kurun Biz fark yaratalım.

İHTİŞAMLI BİR SATIŞ OFİSİNE DAVETLİSİNİZ

4 MEVSİM TATİLDE YAŞAMAK...

Tom Lloyd. Luke Pearson

w w w. p a r k e r d e m l i. c o m

Dubai de yükselen Selenium Yaşam Kalitesi Midtown Selenium

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Gaziosmanpaşa Koza Sokak Numara 66 / ANKARA KOZA SOKAK, MESA KALİTESİYLE TANIŞIYOR!

Hayal gücünüzden ilham alınarak inşa edilmiş bir yaşam.

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

YENİKÖY KONAKLARI NDA YEPYENİ BİR İSTANBUL

MOBİLYANIN YENİ ADRESİ ŞEHRİN ÇEKİM MERKEZİNDE...

Silivri. Kalite, tecrübe, yenilik... Yaşam boyu mutluluk

DEMO : Purchase from Yaşlı Dostu Kent Amasya to remove the watermark

NİVO ATAKÖY. ŞİMDİ YAŞAMA SIRASI SİZDE!

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

.88N BORNOVA KÜÇÜK PARK K*N9

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

Boğaz'a 10 yeni otel daha geliyor!

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

A PLUS BİR YAŞAMIN KAPILARINI SİZLER İÇİN ARALIYORUZ.

Work in Work. Tasarım ve uygulama konularında çözüm sunan ve sektörlerinde önder markalarla hizmet veren bir kuruluştur.


Adnan Kazmaoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Terrace Fulya projesi, odağına Nişantaşı'nı ve ona uygun mimari kaliteyi koyuyor.

S C.F.

Neden Daha Fazla Satın Alalım?

Geleceği Bugünden Görmek...

Biz Kocaman bir Aileyiz...

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

SODA Sunar. Meriç Kara. SODA, tasarımcı Meriç Kara nın ilk kişisel sergisi A Domestic Schizophrenic Project e ev sahipliği yapıyor!

SULTANBEYLİ NİN YENİ CAZİBE MERKEZİYLE TANIŞMAYA, HAYATINIZI DAHA KONFORLU YAPMAYA, HAYALLERİNİZİ YAŞAMAYA HAZIR MISINIZ?

Her güzelin bir kusuru var

Size Meydan Ardıçlı Projesi ve Özyurtlar AŞ & Bahaş Holding Gelişim Ortaklığı hakkında detaylı bilgi sahibi olmanız için bu sunumu gönderiyorum.

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

COLLEC- TION

TÜBİTAK BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KONUT KULLANICI ANKETİ

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

DÖRT BİR YANINIZDA ŞEHRİN AYRICALIKLARI...

Yapıblok İle Akustik Duvar Uygulamaları: Digiturk & TV8

HAYATI ŞİMDİ İSTEDİĞİNİZ GİBİ YAŞAYIN. Remley Land, bir Remley Grup projesidir.

Bölüm - 1 GARDEN CITY. (Ebenezer Howard) Doç. Dr. Zeynep Enlil Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Erçal Fındık Otomotiv San. Tic. A.Ş.

MODERN ÇİZGİLERİN ÇEKİCİ YANSIMASI

SAGALASSOS TA BİR GÜN

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

Bağdat Caddesi ne yakışan yüksek standartlar

BOLU KENT VİZYONU HEDEF 2023

4

ESKI.SEHIR. MIMARLIK FESTIVALI

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin

BÜYÜYEN TÜRKİYE NİN GÜÇLÜ PROJELERİNDE MAKYOL İMZASI VAR!

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA İÇİN, ÇEVREYE DUYARLI PROJELER

Önsöz Chios 360 İç Mekan Lokasyon Kat Planları

GAZİANTEP GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ DEĞERLENDİRME VE ÖNGÖRÜLER 2015 EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ GAZİANTEP, 24 KASIM 2011

www. birlikinsaat.com

O nu keşfettikten sonra, şehirden ayrılmak isteyenler tercihlerini yeniden düşünecek. 2 kumruankara.com 3

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Satış, pazarlama, iletişim ve müşteri deneyimleriniz için yaratıcı çözümler sunmaktayız.

TTL İNTERAKTİF ZEMİN HAYATA BİZİMLE DOKUNUN! Touch To Life

TEKNİK GEZİ RAPORU. Ders: MİM 121 MİMARİ TASARIM I. Tarih: Gezi alanı: Antrepo 3 & 5

Çevre Alanında Kapasite Geliştirme Projesi Düzenleyici Etki Analizi Ön Çalışma

Kent ve İnsan İlişkisi. Yrd. Doç.Dr. Çiğdem Vatansever 22 Şubat 2013

KADIKÖY BELEDİYESİ TAK-TASARIM ATÖLYESİ KADIKÖY. 3x3 STRATEJİK TASARIM PROGRAMI FENERYOLU MAHALLESİ

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

şehrin yanıbaşında DOĞAYLA İÇ İÇE yeni bir yaşam başlıyor.

D E Ğ İ Ş İ M B A Ş L A D I


İçinde hareket edilen, günlük aktivitelere sahne olan, insanı çevresinden yalıtan, sınırlandırılmış ve algılanabilir özel ortam.

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK

LAGÜNLERİ SARAN EVLER

ÇIRAĞAN A DOKUNMA! Tarihi Fıstıklı Meydanı dev bir beton yığını altında kalıyor.

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

Koşuyolu Mahallesi Proje Sınırları

MİMARİ RAPOR

YAŞAM ALANINIZ SİZE ÖZELDİR

İstanbul yeni bir simgeye kavuşuyor

ATRAXION MAGAZINE MEDYA KİTİ

Huzuru Burada Sizin İçin yeniden Tanımladık Butik Bir Yaşam Sizi Bekliyor

Transkript:

XXI < MİMARLIK TASARIM MEKAN < SAYI 133 < EKİM 2014 < CARVE < I-AM < KÉRÉ ARCHITECTURE < TAGO ARCHITECTS < WHITE ARKITEKTER < YERCE ARCHITECTURE < ZOOM TPU Yİ R M İ B İ R Mİ M A R L IK TASA R IM M E KA N SAY I 13 3 E K İ M 2 0 14 11 El Emeği Okul Kéré Architecture tasarımı Gando Okulu Ek Binası Burgan Bank LIV Hospital Ulus I-AM ZOOM TPU CARVE TAGO ARCHITECTS WHITE ARKITEKTER YAZILARIYLA GÜLSÜM BAYDAR KORHAN GÜMÜŞ LEVENT ŞENTÜRK YERCE ARCHITECTURE

Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekan Puna Yayın adına sahibi ve genel yayın yönetmeni yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş hulya@xxi.com.tr MİMARLIĞIN POTANSİYELLERİ yardımcı editörler Güzin Öztok reklam sorumlusu Tuğba Demirci tugba@xxi.com.tr okuyucu ilişkileri Duygu Erdem duygu@xxi.com.tr kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu kapak fotoğrafı Erik Jan Ouwerkerk sayfa tasarım ve uygulama Doğukan Bilgin web tasarımı Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Puna Yayın Serencebey Yokuşu 16/4 Beşiktaş, İstanbul 34349 0212 227 1317 bilgi@xxi.com.tr genel dağıtım Dünya Süper Dağıtım Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Puna Yayıncılık ın yazılı izni olmadan kullanılamaz. facebook.com/xxidergisi twitter.com/xxidergisi XXI de bu ay kapak konusunu Burkina Faso da küçük bir köyde inşa edilmiş olan okul ek yapısı ve onun yakınlarında inşa edilmekte olan kütüphane projesi oluşturuyor. Bu ne beyaz renkli duvarlara ne de pürüzsüz zeminlere sahip olan yapının ana özelliği katılımcı yapım yöntemi. Aslen Burkina Fasolu olan Diébédo Francis Kéré, Almanya da aldığı mimarlık eğitiminin ardından 2005 te kurduğu ofisiyle birlikte geliştirdiği projeyle köyüne geri dönüyor. Mevcut bir okul yapısına ek olarak inşa edilen yeni binada, eskisiyle uyum sağlayabilmesi ve uygun bir maliyetle hayata geçirilebilmesi için yerel bir yapı malzemesi olan sıkıştırılmış toprak bloklar kullanılmış. Bunun sürdürülebilir faydalarının yanı sıra elle yapılıyor olması da projeye katılan artı değerlerden. Zira yerli halkın yapım sürecine dahil olmasıyla inşa edilen okul ek binasının bu sayede Gandolularda yapıya dair aidiyet hissini yükseltmiş olması büyük ihtimal. 2008 de okul ek binası tamamlanıp 120 çocuğa yetecek kapasitede hizmet vermeye başladıktan sonra Kéré, ardından kolları bir kütüphane binası için sıvamış. Bu kez çömlekleri çatıya yerleştirerek hem iklimlendirme hem de aydınlatma için çok pratik bir çözüm geliştiren mimarlar, yine köylülerle birlikte inşa edilen yapıyı bu senenin sonunda tamamlamayı planlıyorlar. Mimarlar, mimarlığın yeni bir yanını keşfediyor bir süredir, ya da yeniden hatırlıyor mu demeli? Sadece güce sahip olanın değil, herkesin mimarlığa erişiminin bir hak olduğunu, bunun için yapılabileceklerin de mesleğin kendine çerçevelediği tanımların çok ötesinde olduğunu ifade ediyorlar. En azından bir kısmı... Kéré Architecture ın bu projesi, mimarlığın potansiyellerine dair algımızı biraz daha genişletenlerden biri. XXI

GÜNCEL PROJE 6 GÜNCEL 30 TAŞINAN ŞEHİR Maden ocağının Kiruna yı tehdit etmesi üzerine White Arkitekter ekibi bütün şehri radikal bir karar ile doğuya taşıyor. Süreç tasarımına çevrilen projenin ilk aşaması başladı. Proje ayrıca Rotterdam Mimarlık Bienali ne de katıldı. 34 ÖZGÜRLEŞTİRİCİ OYUNLAR Zorlu Oyun Alanı, Zorlu Center'ın hemen yanında keşfe açık ve maceralı bir oyun arazisi. Vadileri, dağları ve dev kaydırakları ile farklı yaş grubundan çocukları oyuna teşvik ediyor. İÇİNDEKİLER EKİM 2014 - XXI 2 38 EL EMEĞİ OKUL Geleneksel yapı tekniklerini ve birlikte üretme anlayışını güncel mimarlık uygulamaları içine yerleştiren Kere Architecture, Gandolu çocuklar için ek okul binası tasarladı. 12 FOTO ALTI / CEMAL EMDEN İstasyon lokantası 14 EŞİK CİNLERİ / GÜLSÜM BAYDAR Dijital Dünyada Mimarlık, Mekan Ve Performans Üzerine Düşünceler 24 DÖNME DOLAP / LEVENT ŞENTÜRK Ortaçağ Üçlemesi ve Diğer Yerler 28 SORU İŞARETİ / KORHAN GÜMÜŞ Küçükyalı Arkeoloji Parkı nda Farklı Bir Şeyler Oluyor

44 IŞIKLI KÜTLELER Gün ışığının kademeli olarak içeri ilerlediği, iç-dış mekan arasındaki geçişlerin tüm yapıda kesintisiz devam ettiği mekan dolaşımı, farklı açılarla birleşen iki kütle ile çözülmüş. 56 MOBİLYANIN ŞEFFAF SUNUMU Yerce Architecture Yataş Bayrak Mağazası tasarımında markanın önerdiği yaşam kültürünü yansıtırken yarattıkları atmosferle müşterilerin ilgisini zinde tutuyor. 48 DENEYİMSEL BANKA Müşteri deneyimi odaklı bir mekan ve marka tasarımı olan bankacılık merkezi, marka logosunun dış cepheye işlendiği ikonik bir katman ile farklılaşan bir banka yapısı. SEKTÖR 60 SEKTÖR HABERLERİ 68 PİRİ REİS'İN GEMİSİ Kreatif Mimarlık tarafından tasarlanan Piri Reis Üniversitesi'nde Koleksiyon Mobilya ürünleri tercih edildi. EKİM 2014 - XXI 4 İÇİNDEKİLER 52 MEKANSALLAŞAN DOKU VE HÜCRELER Zoom TPU tarafından tasarlanan LIV Hospital Ulus, insan bedenindeki doku ve hücrelerin geometrik yapısından ilhamla kristalize ve organik formları bir araya getiriyor. 70 ÖZGÜRLEŞEN OFİSLER Türkiye'nin pek çok önemli ofis projesinde mimarların çözüm ortağı Trimline Interiors'un geliştirdiği ürünler tercih ediliyor. 72 REFERANS PROJE - AYDINLATMA Gül elektrik Philips Vestel LED aydınlatma 78 AJANDA

Farklı Şehirler Tanıdık Hikayeler: Berlin BERLİN DEKİ ESKİ HAVAALANI TEMPELHOFER FELD İÇİN YAPILAN MASTER PLAN ÇALIŞMASI VE ARDINDAN GELİŞEN KATILIMCI BİR SÜREÇLE BU BÜYÜK KAMUSAL ALANA DAİR KARARIN NASIL ALINDIĞINI, BİR SÜRE BERLİN DE YAŞAYAN ZELAL ZÜLFİYE RAHMANALI ANLATTI. GÜNCEL EKİM 2014 - XXI 6 Zelal Zülfiye Rahmanalı Berlin deyim. Şehirle ilk tanışıklık tam bir turistik ziyaret oluyor. Ardından ikinci kez gidiş ve daha uzun kalış. Bu sefer oralı arkadaşlar var. Tanıdık çevrenin gündelik hayatı nasıl akıyor diye deneyimleniyor. Üçüncü gidiş, derken dördüncü ve iyiden iyiye gündelik yaşamın içine girilmeye başlanan bir hal alıyor burada bulunmak. Son sefer, uzun süreli kalış. Az biraz daha ziyaretçi olmaktan çıkılıyor, araştırma projesi, konferanslar, sergiler, arkadaş etkinlikleri ile beraber kenti salt bir ziyaretçi olma haliyle deneyimlemekten çıkıyorum. Kentte yaşamaya çalışmanın bürokrasisine, gündelik hayatın ve kentin işleyişinin kendi olağan döngüsü içine dahil olmaya başlıyorum. İstanbul dan ve Türkiye den tam da Gezi Parkı tartışmalarının çokça ve sıklıkla yapıldığı sıralar ayrılıyorum. Sadece Gezi Parkı ve Taksim Meydanı değil 3. Köprü, Yedikule Bostanı, Kanal İstanbul, HES ler, kentsel dönüşüm, Tarlabaşı, Emek Sineması, kent, tarih, kent hafızası, değişim, dönüşüm, kentli olmak. Ve daha birçok kavram ve konu tartışılıyor. Kulağımda en bildik klişe çınlıyor. Avrupa da böyle şeyler yok. Fakat Bauhaus-Dessau ve Berlin de geçirdiğim süre içinde kulağıma çalınan başka şeyler oluyor. Berlin duvarından kalan parçaların olduğu bir alanda yapılmak istenen inşaat için sabahın erken saatlerinde yıkım makinalarının alana girip henüz ortalık sakinken ve gün başlamamışken alanı hazırlamaya başlaması hikayesi. Açılışı altı senedir yapılamayan ve ertelenen yeni havaalanı inşaatı, ihya edilen Berlin Kraliyet Sarayı ve daha başka şeyler... Ardından bakıyorum etrafta harıl harıl bir imza kampanyası dolaşıyor. Arkadaşlarımdan biri elinde imza pusulası sokaklarda, kafelerde dolaşıp kent sakinlerine bir şeyler anlatıp imza desteği istiyor. Arkadaş sohbetlerinde konu bazen bu mevzuya takılıyor. Herkes birbirine soruyor evet mi, hayır mı? Neden hayır? Neden evet? Gazetelerde, sokaklarda hep bir logo gözüme çarpmaya başlıyor. Ve ev arkadaşlarımdan biri yapılan referandumda gözetmenlik yapıyor. Bir yerlerden tanıdık gelen hikayeler bunlar, aşina olunan. Bir şekilde, son zamanlarda Türkiye de olup bitenlerle, hatta sadece Türkiye de değil, tüm dünyada olup bitenlerle, gördüğüm, okuduğum, haber aldığım durumlarla karşılaştırmaya, kıyaslamaya, benzeştirmeye ya da birlikte okumaya, anlamaya çalışıyorum. ÖNERILEN MASTER PLAN VE %100 THF KAMPANYASININ ORTAYA ÇIKIŞI %100 ThF kampanyası, Tempelhofer Feld diye anılan ve Tempelhof Havaalanı nın kapatılmasının ardından kamuya açık bir park olarak kullanılan alanın %100 lük bölümünün şu anda kullanıldığı gibi, halkın kullanımına açık park olarak bırakılması ve kamu kullanımı amacıyla, işleviyle olsa bile alana herhangi bir müdahalede bulunulmaması gerektiğini savunan kampanyanın adı. Bu kampanyanın ortaya çıkış nedeni ise Berlin Şehir Yönetimi Yürütme Organı nın alanın gelecek planlaması amacıyla hazırlamış olduğu yeni master plan çalışması ve bu planda önerilen yeni kullanım. Kampanyanın amacı ise bu alan için verilecek kararın demokratik bir süreç dahilinde ve katılımcı demokrasi yöntemini benimseyerek kullanıcılara yani halka sorulması gerektiğinin savunulması. Yapılan planlama çalışması alanın gelişim planının oluşturulması için stratejik amaçlı oluşturulmuş bir proje niteliğinde. Bu bağlamda alanın çeperlerinde konut ve ticari alanlar ile güney bölgesine yani şehir merkezine doğru da kültür, eğlence ve rekreasyon alanları öneriliyor.

GÜNCEL 7 XXI - EKİM 2014 Havaalanının Tempelhofer Damm, Südring bölgelerinde çalışma ve barınma işlevlerini bir arada çözümleyen bir yapılaşma öngörülüyor. Yine Tempelhofer Damm bölgesinin bilgi, öğrenme ve kültür alanı olarak bir odak noktası olması amacıyla bir merkezi şehir kütüphanesi yer alıyor projede. Südring bölgesinde belli bir alan ise yaratıcı kullanımlara açık düzenlemeler için planlanmış. Alanın güneydoğu kesiminde Oberlandstraße yakınında yapılacak olan yeni köprü, alanın güney kesiti ve konut alanı arasındaki bağlantıyı kuracak nitelikte düşünülmüş. Yeni bir şehirlerarası raylı sistem durağı ise şehirde var olan raylı sisteme bağlanarak alanda yeni bir istasyon bölgesi, bağlantı noktası oluşturmak üzere planlanmış. Yine alanın güney kesiminde olmak üzere bir dilbilgisi okulu özellikle Schillerkiez bölgesine komşu olacak ve hizmet verecek şekilde inşa edilecekti. Dolayısıyla alanın planlama konseptinde Oderstraße ve Columbiadamm bölgelerinde konut yapılaşmasına, eski havaalanı pist alanında ise sadece düzenlemeye gidildiği görülüyor. Columbiadamm boyunca olan alanlar gelecek planlamaları için potansiyel alan olarak beliriyor, spor ve kültür etkinlikleri için uygun alan olarak planlamada yerini alıyor. Master plan çalışmasına ait imajlarda da görüldüğü gibi çeperlerde yapılaşma stratejisi önerilmiş ve park alanı merkezde kalacak şekilde daraltılmış. Bu master plan için kullanılan en temel argümanlardan biri nüfusun artışı, konut alanlarının yetersizliği ve bu alanın şehrin içindeki konumu nedeniyle bu sorunun çözümü için büyük bir potansiyele sahip olduğuydu. Önerilen konut alanları farklı tip kullanıcılara hizmet verecek şekilde düşünülmüş; öğrenciler için bir düzenleme yapmak, sosyal konut çeşitliliği sağlamak, genç iş geliştiriciler için yaratıcı çözümler önermek gibi yollarla bu yapılmış. Yani önerilen master plan sadece tek bir kesime değil, birçok farklı kesime hitap edecek şekilde tasarlanmış. Park alanı merkezi bölgede tutularak halihazırda var olan potansiyelini kullanma ve buna ek yeni potansiyeller yaratma stratejisi benimsenmiş. Var olan kullanım biçimlerine ek olarak sürdürülebilir nitelikte yağmur suyunun geri kazanımı ile donanımı yapılacak bir su alanı önerilmiş. Bu su alanı aynı zamanda spor ve aktivite alanı olarak da kamusal kullanıma sunulmuş. TEMPELHOF UN KRONOLOJISI 2008 yılında hazırlanmaya başlanan master plan, Tempelhof Havaalanı için hazırlanan ilk çalışma değil. 1994 yılında bu alanda bir planlama çalışması daha hazırlanmış. Bu çalışma Berlin ve Brandenburg bölgeleri için tek bir havaalanı kullanma ve diğer havaalanlarını kapatma fikirlerinin görüşüldüğü sıralara denk geliyor. Plan, Tempelhof ve Tegel havaalanlarının kapatılması ve sadece Berlin- Schönefeld havaalanının açık tutulması kararlarına bağlı olarak atıl kalacak bu alanların tekrar başka şekillerde kullanıma açılması üzerine yoğunlaşıyor. Kapatılacak havaalanlarının gelecek kullanımlarının ne olacağı ile ilgili çalışmaları içeren bu planlama alanda inşaat yapılabilmesine olanak sağlayan bir öneri sunuyor, fakat yeterli ve belirgin bir planlama önerisi geliştirilmediğinden yatırımcılar için bu alana yatırım yapmak cazip olmuyor. Bu nedenle alan bu süre zarfında çekici bir yatırım alanı olarak görülmemiş ve olduğu gibi atıl bırakılmış. 2007 yılında havaalanının kapatılması ve artık faaliyet vermemesi yönünde son ve kesin karar alınıyor. 2008 yılında havaalanının açık tutulması için bir kampanya başlatılıyor. İmza kampanyası referandum yapılmasının yolunu açsa da yapılan referandumda beklenen yeterli oy oranı sağlanamadığı için alanın kapatılması kararı

giriş sayfasında ve önceki sayfada Tempelhof Havaalanı nın kamusal kullanımları Fotoğraflar: Sarina Kunkel bu sayfada sağda: Alan için öngörülen master plan altta: Konut ve ofis alanı olarak önerilen Südring altta sağda: Spor ve kültür etkinlikleri için önerilen Columbiadamm arka sayfada üst sırada: Havaalanının içinden kareler. Fotoğraflar: Philine Sollmann alt sırada: Eski uçuş pisti. Fotoğraflar: Magdalena Nottrott GÜNCEL EKİM 2014 - XXI 8 değiştirilemiyor. 2010 yılında ise boş havaalanı Tempelhofer Feld adı ile Berlin in en büyük parkı olarak kamuya lanse ediliyor ve kamu kullanımına açılıyor. Daha detaylı bir master plan çalışması hazırlama fikri bu dönemde tekrar gündeme geliyor. Önceki planlamalara nazaran daha detaylı ve spesifik önerilerle hazırlanan plan, aynı süreçte yasal prosedürler dahilinde kamuoyu ile paylaşılıyor. Tam da bu noktada, plan önerisinin kamuoyuna sunulması aşamasında, plan üzerinde tartışmalar başlıyor. YENI MASTER PLAN TARTIŞMALARI Plan, çoğu kesimi memnun etmekten ziyade tartışmalı bir konumda yer alıyor. Bu tartışma da sadece alanın yapılaşmaya izin vermesi ya da vermemesi etrafında sınırlı değil. Plan aynı zamanda yatırımcılar için hala yeterli ölçüde belirgin ve güvenli bir yatırım ortamı sunmuyor, özellikle arazi hala kente ve kamuya ait olduğu için. Öte yandan önerilen plandaki uygulamalar için ayrılması gereken finansal bütçe şehir ekonomisi için riskli bir harcama olarak değerlendiriliyor. Yeni planlamaya ait işletme maliyeti ile var olan alanın olduğu hali ile tutulması arasındaki işletme maliyeti kıyaslamaları bu tartışmanın önemli bir argümanı olarak ortaya çıkıyor. Kamu sermayesinin efektif biçimde tüketilmesi gerektiğini savunan bir argüman oluşuyor. Belirtilen konut ihtiyacı sıkıntısının farklı dinamikleri ile beraber değerlendirilmesi gerektiği ve bu ihtiyacı karşılamanın başka yollarının olduğu üzerine tartışmalar yapılıyor. Özellikle yakın çevrede yaşayan birçok kentli ve mahalle sakini Berlin'de yeni konut üretimi yapılabilecek potansiyel alanların olduğunu ve şehrin uygun yerlere doğru genişleyebileceğini düşünmekte. Alanda önerilen yapılaşmanın, konut ihtiyacını çözmek yerine yakın çevresinde bulunan konut bölgelerinde gayrimenkul fiyatları ve kira fiyatları üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı görüşü hakim şekilde savunuluyor. Özellikle de alanın çok yakınındaki Kreuzberg ve Neukölln bölgelerinde son beş ve on sene içerisinde hissedilir derecede kendini gösteren kira ve konut fiyatları baskısı bu görüşü destekliyor. Master plan tartışmaları sürecinde bile olası uygulama potansiyelinin var olmasının, alanın en yakın bölgelerinde konut ve gayrimenkul alım satım ve kira fiyatlarında bir artışa ve yenileme dönüşümlerinde bir ivmelenmeye neden olduğu konusunda araştırmalar ve çalışmalar yapılmakta. Yani, yapılan planlama ve öneri çalışması çok aşina olduğumuz bir bölgesel mutenalaşma ve gayrimenkul spekülasyon sürecinin tetikleyicisi olması nedeniyle birçok tartışma ve araştırmayı beraberinde getirmiş. PEKI NEDIR BU %100 THF? Yazının ilgi alanını oluşturan %100 ThF kampanyası da bu tartışmalar esnasında filizlenen bir sivil insiyatif örgütlenmesi. Yazının başında da belirtildiği gibi önerilen master plan çalışmasını, beraberinde getirdiği sorunlar nedeniyle reddederek alanın kullanımını var olduğu hali ile korumayı öneriyor, %100 halka ait ve %100 olağan hali ve olağan kullanım biçimleri ile. %100 ThF kampanyası bir imza kampanyası olarak başlıyor. Alan hakkında verilecek kararın tüm şehir halkına sorulabilecek bir ortama taşınabilmesi amacıyla ilk etapta gerekli olan en az 20.000 imza toplama süreci bu şekilde başlıyor. Toplanan imzaların Temsilciler Meclisi ne sunulması ve bu meclisin referanduma gidecek yolu, yeterli oy oranı sağlandığı takdirde açma kararı bu sürecin ikinci aşamasını oluşturuyor. Bu aşamada karar sadece

GÜNCEL EKİM 2014 - XXI 10 referandum yapılıp yapılmaması sorusunun halka arzı için bir yol açıyor. Üçüncü aşamadaysa referandum yapılabilmesini sağlayacak karar için yaklaşık olarak 173.000 oy toplanması gerekiyor. %100 ThF referandum kanalının açılabilmesi sürecinde imza kampanyası konusunda başarılı sonuçlar elde ederek alan hakkında verilecek kararı kentin kullanıcılarına bırakma hakkını elde edebiliyor. Aşağı yukarı dört ay içerisinde belirlenen tarihin sonuna kadar toplanan imzaların sayısı yaklaşık olarak 200.000 üzerinde oluyor. Kampanya süreci ve örgütlenme biçimi başarılı bir şekilde yürütülüyor. İmza kampanyaları ardından 25 Mayıs 2014 tarihinde Berlin şehir sakinleri Tempelhofer Feld olarak adlandırılan alanın nasıl kullanılacağına karar vermek için sandık başına gitti. Evet ya da hayır demek için. Peki neye evet, neye hayır deniyor? Referandum pusulasında ThF Yasası ve Berlin Parlamentosu Yasası na evet ya da hayır oyları verilmeliydi. %100 ThF kampanyasının referandumdan sonuç beklentisi şu şekildeydi: ThF Yasası na evet, Berlin Parlamentosu Yasası na hayır. THF YASASI: Alan tamamıyla kamuya aittir. Alan herhangi bir sınırlama ya da daraltma olmadan kamu kullanımına açık olacaktır. Ayrıca alan gelecekte de önceden olduğu gibi rekreasyon alanı, kentin doğal iklim alanı ve doğal hayat için bir habitat olmaya devam edecektir. Aynı zamanda alan tarihi değerini ve anlamını olduğu gibi koruyacaktır. BERLIN PARLAMENTOSU YASASI : Alanın 23 hektarlık bölümü yeşil alan (park) olarak kullanıma açık bırakılacaktır ve bu alan her zaman kente, yani kamuya ait olacaktır. Kamusal alanlar, rekreasyon, dinlenme, boş zaman geçirme işlevleri ile her zaman her nüfus grubuna (herkese) açık olacaktır. Ayrıca alan hayvanlar ve bitkiler için doğal bir yaşam alanı olarak korunacaktır ve yeşil bir akciğer olarak kalacaktır. Havaalanı çeperi, konut, spor, ticari ve kültürel faaliyetler için yapılaşma alanı olarak tutulacaktır. Bir komite belirlenecek ve bu komite alanın her türlü kullanımı, yapılaşması ve tarihi değeri olan havaalanı binasının korunması durumlarında destekleyici bir rol oynayacaktır. Referandum sonucu kampanya örgütlenmesinin hedefine uygun şekilde alanın var olduğu hali ile korunması yönünde sonuç çıktı. Özellikle de Tempelhofer Feld yakınlarında bulunan yerleşim alanlarında yaşayanlar referandum sonucunu sevinçle karşıladılar. Herkes alana gidiyor ve nasıl kalmasını istiyorlarsa aynı şekilde alanda vakit geçirmeye devam ediyor, tıpkı "Bu alanı biz bu şekilde kullandık ve bu şekilde kalacak." der gibi. Kurumsal bir planlama halinden uzak ama alana gelip de kullanan kişilerin ortak kullanıma dair her fikre açık bir alan olarak. İsteyenin gidip ekip biçtiği bir alan kurduğu ya da sadece gidip birkaç saat çimenlerde oturduğu ve ya bisikleti ile içinden gelip geçtiği ya da piknik yaptığı... Bir alana "Bırakın öyle kalsın, biz ne yapmak istersek yapalım." demek bazen yeterli olabiliyor. Berlin Tempelhofer Feld, bunu başarabilmiş nadir yerlerden. Zira coğrafyalar çeşitlense de küresel ekonomi ve politika ortamında kentsel dönüşüm süreçleri ve dönüşüme karşı direnç hep tanıdık oluyor. Sanıyorum ki şehir hakkının herkese ait olması gerektiği fikri bu tanışıklıkları ve müşterekleri ortaya çıkaran en önemli etken. Not: Maximilliam Moritz Nottrott a yardımları ve çevirideki destekleri için teşekkürlerimle.

İstasyon Lokantası EKİM 2014 - XXI 12 FOTO-ALTI Tokyo daki üç metro hattının kesiştiği Hibiya durağının sokağa açılan noktalarından biri. Bir metropolisin istasyon lokantası. Bir sonraki trene olmasa da en geç yirmi dakika sonrakine yetişebilmek için hızla atıştırma noktası. Yerler arası bir hiç-yer değil, hiç-yerler arası bir yer. İş çıkışının hafifliğiyle eve varma isteği arası bir durak. fotoğraf: Cemal Emden yazı: Hülya Ertaş

Adolf Loos: Mimarlık Üzerine MİMARLIK TARİHİNİN EN GÜÇLÜ YAZARLARINDAN MİMAR ADOLF LOOS, OLANCA DÜRÜSTLÜĞÜYLE YAŞADIĞI MESLEĞİ TANITIYOR VE ELEŞTİRİYOR. Alp Tümertekin ve Nihat Ülner'in Türkçe'ye çevirdiği Adolf Loos'un Mimarlık Üzerine isimli derleme kitabı Janus Yayıncılık'tan Yrd.Doç.Dr.Emre Demirel in sunuş yazısıyla çıktı. Mimarlık üzerine yazdıklarının büyük bir bölümünü kapsayan kitap, mimarlık tarihindeki önemli kavramsal düşüncelerden bir içerik sunuyor. Avrupa modern mimarlığında etkili olan Adolf Loos, en iyi bilinen Süsleme ve Suç isimli yazısında Viena Secession Sanatçılar Birliği'nin estetik kavramlarını terk ederek mimarlıkta modernizm kuramına katkıda bulundu. Süsleme ve Suç, ilk yayınlanışından neredeyse yüz yıl sonra, Türkçe'de ilk kez yayınlanıyor.

Dijital Dünyada Mimarlık, Mekan Ve Performans Üzerine Düşünceler EŞIK CINLERI EKİM 2014 - XXI 14 1. 15-18 Temmuz 2014 tarihleri arasında İngiltere Oxford Üniversitesinde Dijital Beşeribilimler yaz okulu düzenlendi. Katılımcıların büyük çoğunluğunun tarih ve edebiyat alanlarından olması, programı mimarlık ve mekan çalışmalarından uzak kılıyor gibi görünse de, tartışmaların dijital dünyada bilgi üretimine dair ortak soru-sorunlara ışık tutması önemli ve aydınlatıcıydı. Bu köşede daha önce yer alan bir yazımda da değindiğim gibi Dijital Beşeribilimler, tanımı gereği disiplinlerarası bir alan. 1 Oxford yaz okulundaki kimi önermeler de mimarlık ve mekan çalışmaları için önemli ve düşündürücü noktalara işaret ediyordu. Bu bağlamda Oxford daki en çarpıcı tartışmalardan birisi hipotez temelli akademik araştırmaların tarihe karışmakta olduğu ve günümüzde Beşeribilimler disiplinlerinin temsili değil performatif ölçütlerle değerlendirilmeye başlandığı idi. 2 Bu önermeyi şöyle açıklamak mümkün: Geleneksel anlamda tarih ve edebiyat gibi Beşeribilimlerin yöntemleri yorumanlamlandırma üzerine temelleniyordu. Günümüzde bu alanlardaki veri ve bilgiler artık geleneksel sınıflandırma ve arşivlendirme yöntemleriyle ulaşılamayacak ve kontrol edilemeyecek sayılara varmış durumda. Dijital Beşeribilimlerin temel derdi bu veri ve bilgileri dijital ortamda organize ederek ulaşılabilir ve denetlenebilir veri ağları oluşturmak. Böyle bir çabanın basit bir belge tarama ve depolama işinden çok daha karmaşık ve disiplinlerarası ortaklıklara gereksinimi olduğu açık. Örneğin tarihi verilerin anlamlı bir biçimde ve farklı düzlemlerde sınıflandırılması ve ulaşılabilir kılınması tarihçilerin yorumunu; bu sınıflamanın dijital ortamda erişilebilir kılınması yazılım uzmanlarının becerisini; dijital arayüzlerin oluşturulması ise veri görselleştirilmesi uzmanlarını gerektiriyor. Bunların yanı sıra, farklı projelerin dijital ortamda birbirleriyle ilişkilendirilmesi için ortak dil ve kodların oluşturulması, yıpranmış tarihi belgelerin okunabilir hale getirilebilmesi ve tercüme edilmesi daha da ileri düzeyde disiplinlerarası ortaklıklar ve yeni teknik uzmanlıklar oluşmasına yok açıyor. Böylesine bir işbirliğinin ürünü olan bir Dijital Beşeribilimler projesi de her şeyden önce dijital ortamdaki kesintisiz performansı temelinde değerlendiriliyor. Bir Dijital Beşeribilimler tartışmasında gündeme gelen temsiliyet-performans ayırımı, gene önceki bir yazımda konu ettiğim, güncel mimarlık söyleminde eleştirel kuramların yerini projektif kuramların aldığını söyleyen Robert Somol ve Sarah Whiting in önermelerine paralel. 3 Somol ve Whiting e göre mimarlığı bir dil olarak gören eleştirel kuramlar, disiplinin performatif yönünü göz ardı ederek mimarlık pratiğini açmaza sokuyorlardı. Projektif yaklaşımlar ise mimarlığın değişim odaklı, öngörülemeyen alternatiflere ve kontrol edilemeyecek değişkenlere açık, aktif bir organizma olduğunu öneriyor. Burada mimarlık ürünü farklı okumalara açık bir dilsel kurgu değil, performatif bir nesne niteliğinde görülüyor ve değerlendiriliyor. Peki temsiliyet ve performans olguları içkin olarak birbirlerinin karşıtında mı yer alırlar? Bu karşıtlık kurulurken (her karşıtlıkta olduğu gibi) nelerin üzeri örtülmektedir? Performans neden bugün beşeri bilimlerden mimarlığa kadar uzanan farklı alanlarda bu denli yaygınlık kazanmıştır? Daha da ötesi nedir bu performans dediğimiz kavram? Performans sözcüğünün iki farklı ama birbiriyle ilişkili anlamı var. Birincisi ve ilk akla gelen, sahnede yer GÜLSÜM BAYDAR gulsum.baydar@yasar.edu.tr

sinir bozucu sesiyle öten bir horoz animasyonuyla uyandırılıyor. Horozu elinin bir savrulmasıyla yok edip sabah bakımı için karşısına geçtiği siyah fayans kaplı duvarın önündeki ayna ise kısa bir süre sonra ekrana dönüşerek parlak pembe ve turuncu renklerin egemen olduğu pornografik bir gösteriyi karşısına çıkarıyor. Evden ayrılınca gidilebilecek tek yer olan spor salonu, her ögesiyle bir performans mekanı. Her şeyden önce gelenler çevirdikleri pedal sayısı kadar puan topluyorlar. Yani bedenleriyle ölçülebilir bir performans göstermeleri yaşamlarını sürdürebilmelerinin tek koşulu. Her pedal aletinin önündeki ekranlardan toplanan puan kadar alış veriş etmek, eğlence ve yarışma programlarını ya da pornografik gösterileri izlemek mümkün. Ama ekranı kapatmak söz konusu değil. Zaten hiçbir mekanda ekran dışında bakılacak ya da uyarı verecek bir öge bulmak da mümkün değil. EŞIK CINLERI alan ve bir izleyici kitlesi tarafından izlenen gösteri anlamında. Bir kişi ya da grup tarafından icra edilen tiyatro ve konser gibi aktiviteler bu kapsamda yer alıyor. Sözcüğün ikinci anlamı ise verimlilik temelinde bir değerlendirme içeriyor. Günümüzde işyerlerinde yaygınlıkla uygulanan personel performans değerlendirmeleri ya da mimarlık alanında popüler olan yapı performans analizleri bunun belirgin örnekleri. Performans kavramının ilk anlamı ne kadar nitel değerlere dair ise ikinci anlamı da o denli nicel ölçütleri barındırıyor. Her iki anlamın da mekansal karşılıklarının olması ise oldukça yeni bir durum. Bunların dijital dünyanın gündelik yaşamıyla nasıl eklemlendiğini tartışmak için akademik alanın dışına çıkıp popüler bir televizyon dizisine göz atmak istiyorum. 2. Black Mirror 2011 yapımı, dijital dünyada gündelik yaşamın karanlık, distopik yüzünü temel alan bir televizyon dizisi. 4 Dizinin ikinci bölümü 15 Million Merits (15 Milyon Puan) adını taşıyor. Gündelik yaşamın her işlevinin dijital kontrollerle gerçekleştirildiği bir sistemi resmeden bu bölümde, insanların tek işi egzersiz bisikletleri üstünde pedal çevirerek puan kazanmak. Evlerin ekranlarla çevrili birer hücreden oluştuğu, yiyeceklerin kazanılan puanlar karşılığı makinalardan alındığı, pedal çevirme dışındaki her aktivitenin simulasyonla gerçekleştiği ve her bireyin bir ekran avatarıyla kendini temsil ettiği bu dünyada bireyler arası iletişim yok denecek düzeyde. Yani eleştirel düşüncenin temelini oluşturan dil gereksiz hale geliyor ve insan eylemleri, üzerinde konuşul(a)mayan, dolayısıyla anlamdan yoksun bir dizi performanstan ibaret hale geliyor. doğru olduğu da tartışılır hale geiyor. Dijital dünyanın kuşattığı bu tekdüze yaşantıdan kurtulmanın tek yolu ise 15 milyon puan karşılığı zorlu bir seçim sürecinden geçerek her an rengarenk imajlar yansıtan ekranların arkasındaki performanslarda yer almak. Bu bir yandan pasif izleyici konumundan kurtulmak demek olsa da, diğer yandan seyir nesnesi haline gelerek sistemin işlemesi için gereken konumların birinden diğerine geçmekten ibaret. Üstelik sahnede de olsa, sisteme yönelik herhangi bir eleştirel söylem sistem tarafından hemen emilerek gösterinin bir parçası haline dönüştürülüveriyor. Dolayısıyla sahne performansı denilen olgunun günümüzde hala eleştirel düşüncenin ifade alanlarından biri olarak tasavvur edilebilen sanatsal üretimle hiç ilgisinin kalmadığı, üretimin sadece sistemin kendini yeniden üretmesi anlamına geldiği bir dünya söz konusu olan. Her mekanın hemen her yüzeyinin dijital ekranlar ya da gereçlerle donatılmış olduğu 15 Milyon Puan da performatif mekan olgusu sahne ile sınırlı değil. Daha ilk karesinde öykünün kahramanı, gri giysileriyle uyuduğu gri yatağından, duvarlardan ve tavandan yansıyan pırıl pırıl bir bahar sabahı görüntüsünde Günümüzde performans kavramının her iki anlamının da yaşamın hemen her alanına sızmış olmasının karanlık yönünü 15 Milyon Puan ın hemen her karesinde izlemek mümkün: Bir yanda yetenek yarışmalarının, reklamların ya da pornografik gösterilerin yer aldığı sahne performansları, diğer yanda dijital olanaklarla harekete geçirilen performatif mekanlar. Bunların hepsi alabildiğine renkli, ışıklı, gürültülü ve gene bunların hepsi mutluluk vaatleriyle bireyleri içine alıp yok eden bir sistemin acımasız ögeleri. 15 Milyon Puan ın en çarpıcı yanı gerçeklikle performans; mekanla özne arasındaki sınırların nasıl eriyebildiğini gözler önüne sermesi. Bir yanda renksiz, monoton, bireylerin yaşamlarını sürdürmek için mekanik robotlara dönüştüğü, mekansal algının iki boyutlu dijital ekranlara indirgendiği, her türlü öznelliğin silinmeye yüz tuttuğu bir dünya. Diğer yanda alabildiğine renkli, gürültülü, acımasızca yarışmacı ve ancak ekranlar aracılığıyla ulaşılabilen, öznelliğin hemen hiçbir öğesine yer vermeyen ve salt arzu nesnesi olarak sunulan performans mekanları. 15 Miyon Puan daki en temel gerçeklik her öğesiyle vahşi bir performans makinasına dönüşen sistemin kendisi. 15 XXI - EKİM 2014 15 Milyon Puan da gündelik yaşamın mekanları gri tonlarının ve alacakaranlığın egemen olduğu ev, spor salonu ve yemekhane üçgenine hapsolmuş durumda. Kamusal alan ise avatarların izleyici olarak katıldığı, canlı yayınla sunulan televizyon eğlence programlarından ibaret. Katılanların tek eyleminin sahnede yer alan gösteriye yaptıkları tezahürat olduğu düşünülünce buna kamusal alan demenin ne denli

giriş sayfasında Spor salonu, http://nextsimulacrum.wordpress. com/2013/04/20/black-mirror-15-million-merits/ önceki sayfada üstte: Televizyon programına katılan avatarlar, http://fishsticktheatre.com/tv/blackmirror/1x02/ images/blackmirror1x02_0828.jpg altta: Sahne, http://geekxploitation.com/wpcontent/uploads/2011/12/bm3.jpg bu sayfada sağda: Yatak odası, www.oscarfavorite. com/2013/09/fifteen-million-merits.html#. VArLVPl_sno EKİM 2014 - XXI 16 EŞİK CİNLERİ 3. 15 Milyon Puan her tür duygu ve düşüncenin, yani öznelliğin her alanının kolonize edildiği, performans olgusunun ya hunhar bir sahne gösterisine ya da ölçülebilir bir mekanizmaya dönüştüğü distopik bir dünya sergiliyor. Bugün gerek akademik, gerek profesyonel, gerek günlük yaşantımızdaki kimi oluşumları anımsatan satirik bakış açısı oldukça etkileyici. Burada vurgulamaya çalıştığım mekansal boyutu ise mimarlık disipliniyle yakından ilgili. Yazının başına dönecek olursam, mimarlıkta eleştirel kuramların yerini performansı temel alan projektif kuramlara bıraktığını ileri süren söylemin, disiplininin dijital boyutunun ağır basmasıyle birlikte sosyo kültürel bir projeden teknik bir uzmanlaşmaya dönüşmeye başlamasıyla eşzamanlı olmasının rastlantısal olmadığını düşünüyorum. 5 Burada amacım performans kavramının ya da performatif değerlendirmelerin kendilerine karşı çıkmak değil; ancak bunların öncelikle nerede, nasıl ve hangi amaçlarla mobilize edildiğine bakmak gerektiği kanısındayım. Burada Judith Butler ın çok farklı bir çerçevede kullandığı performans kavramını hatırlamakta yarar var. Kavramı öznelerin kimlik oluşumları bağlamında tartışan Butler, iki tür performativiteden söz ediyor. Birincisi verili kimlik normlarını yeniden yeniden sahneleyerek kökleşmesini sağlarken ikincisi bu normların kısıtlarını sergileyen ve iktidar konumlarını sorgulayan alternatif ve özgürleştirici bir performans biçimini tarifliyor. 6 ürettikleri kadar mekanların da özneleri ürettiği gerçeğini göz ardı etmek demek. O zaman da dijital dünyanın önerdiği yeni mekan biçimleri ve yeni bilgi üretimi ortamlarıyla kurduğumuz ilişkinin sosyal, kültürel ve politik boyutlarını hiç sorgulamadığımız verili bir dünyayı yeniden üretmekten öte bir açılıma elvermeyeceğini unutmamak gerek. 1 Dijital dünyada tarih, kuram ve eleştirellik, XXI, Aralık 2013/Ocak 2014, s. 8-9. 2 Performans ve performatif sözcükleri Türkçe de edim (icraat) ve edimsel olarak karşılık bulsa da yaygın kullanımları bu şekilde olduğundan değiştirmemeyi uygun buldum. 3 Kimliksel kurgulardan ilişkisel koşullara XXI, Temmuz/Ağustos 2013, s. 20-21. Söz konusu önerme için bkz: Robert Somol ve Sarah Whiting, Notes Around the Doppler Effect and Other Moods of Modernism, Perspecta 33, 2002, s. 72-79. 4 http://www.dailymotion.com/video/xyllhh_black-mirror-15-millionmerits_shortfilms. Bu diziye Yaşar Üniversitesi Dijital İnsanbilimleri Araştırma Grubu toplantılarının birisinde ilgimi çeken Öğretim Görevlisi Zeynep Akçay a teşekkürlerimi kaydetmek isterim. 5 Bu ifade Penelope Dean ait. Bkz: Never Mind All That Environmental Rubbish, Get On With Your Architecture. Architectural Design, 79(3), 2009, s. 24. 6 Judith Butler, Bodies That Matter (New York: Routledge, 1993). Butler verili toplumsal cinsiyet normlarının tekrar yoluyla yeniden üretilmesine dikkat çekiyor. Burada performans kavramı normların tekrarı ya da kesintiye uğratılması bağlamında devreye giriyor. Butler ın bu önermesini mimarlık disiplini için anlamlandırmak gerekirse, bir yapıyı ya da mekanı performansı ölçülebilir bir nesneye indirgemek, hatta bunu akademik bir uzmanlık alanına dönüştürerek bu düşünce biçiminin yeniden yeniden üretimini mümkün kılmak, onu bir nesne üretimine indirgemekle eşdeğer. Mimarlığı sosyokültürel bir proje olarak görmek ise teknik uzmanlaşmayı dışlamayan, ama yapıların ve mekanların öznelerin öznellikleri ile eklemlenmedikleri sürece varlıklarını sürdüremeyeceklerini farkeden bir yaklaşım gerektiriyor. Bundan vazgeçmek öznelerin mekanları

Yapılı Çevrede Taşınan Sanat MIXER'DE 19 EYLÜL-2 KASIM TARİHLERİ ARASINDA ZİYARET EDİLEBİLEN THE BUILT ENVIRONMENT-THE LOWER EAST SIDE IN İSTANBUL SERGİSİNİN KÜRATÖRÜ KATHLEEN MADDEN İLE SERGİNİN ARKA PLANI İLE YAPILI ÇEVRENİN SANATA ETKİLERİNİ KONUŞTUK. josh tonsfeldt fotoğraflar: CHROMA GÜNCEL EKİM 2014 - XXI 18 Güzin Öztok: New York ve Istanbul karmaşık dinamikleri olan iki metropolis. Bu dinamikler sürekli olarak kenti şekillendiriyor. Bu bağlamda The Built Environment sergisinin kentten beslendiği noktalar neler? Mekanı ve sanatçıları nasıl seçtiniz? Kathleen Madden: Mixer'den gelen davet üzerine sergi küratörlüğünü gerçekleştirdim aslında, bu sebeple mekan zaten belliydi. Sanatçılarsa Manhattan'ın Lower East bölgesinde çalışan en önemli isimler olduğunu düşündüğüm kişiler. Lower East bölgesi şimdilerde çok hareketli ve sanatçılar enerji dolu bir şekilde çalışıyor. Aslında önce sanatçıları seçtim, ardından stüdyolarını ziyaret ederek ürettikleri işlere baktım. Bu yolla The Built Environment (Yapılı Çevre) fikri sanatçıların üretimlerine bakarak izini sürebildiğin, giderek belirginleşen bir iplik gibi oldu. gö: Kentsel yapılaşma, güncel kullanım, sanatçılar gibi konular üzerinden Tophane ve Lower East Side bölgesinin benzer yanlarının olduğunu düşünüyor musunuz? km: Tophane'yi çok bilmiyorum. Ama bence iki kent parçası da göçmen kültürüne sahip. Özellikle genç insanların kullandığı, farklı dinamikleri olan yerlere benziyor. gö: Tophane değişim içinde denilebilir, sanat galerileri açıldı, açılıyor fakat galeri mekanları ile burada yaşayanlar arasında bazı çatışmalar da yaşanıyor. km: Sanatçılar daha önce neredeydi peki, yani neden Tophane yi tercih etmeye başladılar? gö: Daha önce toplandıkları, belirli ve yoğunlaşmış bir sanat üretim bölgesi olduğunu söyleyemeyeceğim. km: Derslerde New York kentinde sanatın bir yerden bir yere nasıl taşındığını konuşuyoruz genelde. Bu hareketin bir kısmı sanatçıların ne yaptığıyla ve onu nasıl bir çevrede göstermek istediğiyle ilgiliydi. Bu sebeple diyebilirim ki 1968 yılında Paula Cooper, Soho daki galeriyi açtığında bunun en büyük nedenlerinden biri sanatçıların üretimlerini değiştirmeye başlamasıydı. Soyut dışavurumculuk yerine minimalist işler üretmeye başlamışlardı. Bu yüzden ürettikleri bu yeni akım sanat işleri, daha önce işlerin sergilendiği yerlere uygun değildi. 57. Cadde mesela çok geleneksel bir çevreydi, galeriler koltuklara ve perdeli pencerelere sahipti, eskiydi. Sanatçılar istediği ortamın bu olmadığını kavramaya başladı ve üretimlerini yavaş yavaş başka yerlere kaydırdılar. Daha endüstriyel bölgelerde göstermek istediler yaptıklarını ve bunu yaparken oldukça temiz beyaz bir yüzeyi tercih ettiler, beyaz küp tasarımı yani. Bu yüzden sanatçılar mimarlığın doğrudan kendileri ile ilgili olduğu bir yere gitmek istediler. İstanbul'daki sanatçıların Tophane'ye gelmelerinin sebebi mimarlık mı? gö: Tophane'yi düşünürken çeşitli katmanları hayal edebiliriz. Buradaki mimari kültür etkili olabilir, sokaklarda dolaştığınızda mesela mimari katman dışında görebildiğiniz ilginç şeyler de oluyor. Çöpler, yazılar, duvardaki rutubet, belediye kazısı vs. Sokak sanatı da bunlara dahil edilince etkileyici ve çok anlamlı bir görüntü sunabiliyor. Istanbul Modern buraya çok yakın ve geçmişi oldukça kısa aslında. Tophane'de galerilerin açılmasında etkili olmuş olabilir ama tek nedeni olamaz. Tophane'nin dönüşümünü sanat üzerinden açıklamak zor sanırım, başka kentsel olgular da var. km: Sanatçılar Soho'da vakit geçirmeye başlayınca Soho çok hızlı değişti ve soylulaştı. Birdenbire Channel, Gucci gibi mağazalar açıldı. Sanatçılar bu durumu sevmeyerek Chelsea'ye gittiler. Chelsea'deki galeri mekanları biraz daha büyüktü ve buraya yerleşerek işlerini ürettiler. Richard Serra mesela Soho'dakilerden daha büyük bir galeriye