Sayı: 80 Tarih: Mart 201 Ermeni Tasarısı Temsilciler Meclisi Alt Komitesi nden Geçti Amerikan Kongresi nde sık sık gündeme gelen Ermeni tasarılarından sonuncusu 4 Mart ta Temsilciler Meclisi (TM) Dış İlişkiler Komitesi nde 1 oy farkla kabul edildi. 2007 yılının aksine tasarının TM Genel Kurulu'na götürülme girişiminde bulunulma ihtimali yok denecek kadar az. Girişimde bulunulsa bile oylanma, oylansa bile geçme olasılığı çok düşük görülüyor. Yönetim, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ın son gün yaptığı girişim dışında aktif olarak tasarı aleyhinde girişimde bulunmadı. Ancak, Kongre de tasarının bu aşamadan ileriye götürülmesi gündeme geldiği takdirde Yönetim in yoğun bir şekilde bu tasarıyı engellemeye çalışması bekleniyor. Bu sene tasarının görüşülmesine giden süreçte üç faktörün Türkiye aleyhine önemli bir rol oynadığı görüldü. Bunlardan ilki, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirme sürecindeki tıkanmanın esas olarak Türkiye den kaynaklandığı şeklindeki algılama. Buradaki, özellikle Yönetim ve Kongre nezdindeki algılama, esas itibarıyla Başbakan Erdoğan ın Bakü de yaptığı konuşmayla bu süreci Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun çözülmesine bağladığı ve işi çıkmaza soktuğu şeklinde. İkinci konu ise Türkiye nin İran konusundaki yaklaşımıyla ilgili. Türk Hükümetinin İran ın nükleer programının barışçıl amaçlı olduğuna inanması ve bunu sıkça ifade etmesi Amerikan Yönetimi ve Kongresi nezdinde kaygı yaratıyor. ABD deki genel kabullenme, İran ın niyetinin nükleer silah edinmek olduğu şeklinde. Dolayısıyla, Türkiye nin, İran a karşı olası yeni ekonomik yaptırımlar BM Güvenlik Konseyi gündemine geldiğinde oyunun hangi yönde olacağına dair ciddi bir endişe var. Türkiye nin
ekonomik yaptırımlara karşı olduğunun bilinmesi de bu kaygıyı artırıyor. Son olarak, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin son dönemde artan bir şekilde gerilmesi, özellikle Kongre nezdinde sıkıntıları artırmış görünüyor. Musevi-Amerikalıların Kongre deki ağırlıkları dikkate alındığında bu durum beklenmeyen bir sonuç değil. Örneğin, söz konusu Ermeni tasarısını oylamaya götürmeye karar veren TM Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Berman hem Musevi, hem de seçim bölgesi Kaliforniya nın Los Angeles şehri. Amerikan Kongresi nde gündeme gelen Ermeni tasarılarına ilişkin bazı temel bilgiler aşağıda özetlenmiştir: Öncelikle, söz konusu tasarılar bir yasa tasarısı değil. Bazen Senato da da benzer bir girişim eşanlı yapılsa da, bu tür tasarıların Senato'dan geçmesi ve Başkan tarafından onaylanması gerekmiyor. Dolayısıyla, Başkan'ın veto ederek bunu geçersiz kılması diye bir olasılık söz konusu değil. Tasarının TM'nden geçmesi, Ermeni diyasporasının kısa vededeki amacına ulaşması açısından gerekli ve yeterli bir aşama olarak algılanıyor. Tasarı, Amerikan dış politikasının Ermeni soykırımıyla ilgili olarak, insan hakları, etnik temizlik ve soykırımla ilgili belgeler ışığında bir anlayış ve duyarlılığı yansıtması ve her sene 24 Nisan'da yayımladığı mesajda olanları "soykırım" olarak tanımlaması için ABD Başkanına çağrıda bulunuyor. Başkan'ın buna uyma zorunluluğu yok. Uymamanın, Başkan açısından bir yaptırımı da yok. Bu tür tasarılar özellikle seçim yıllarında gündeme getiriliyor. Amerikan Kongresi nin TM kanadında seçimlerin her 2 yılda bir yapılması, işin politik boyutunun hep sıcak tutulmasına imkan veriyor. ABD siyasi sisteminde güçler ayrılığı prensibi oldukça katı
bir şekilde uygulanıyor. Parti disiplini oldukça zayıf. Kongre üyeleri, kendilerini seçmene ve seçim kampanyasına katkıda bulunan şahıs ve kuruluşlara karşı sorumlu hissediyorlar. Aynı partiden bile olsa Başkana/Yönetime duyulan sadakat oldukça zayıf. Bu yapı, seçmenin ve parasal katkı yapanların Kongre üyeleri nezdindeki ağırlığını artırıyor. Nitekim, bu tasarıyı gündeme getirip, imzaya açan TM üyeleri hep Ermeni-Amerikalıların yoğun olarak ikamet ettikleri (genellikle Kaliforniya) seçim bölgelerinden oluyor. Ermeni diyasporası bu tasarıyla, Amerikan Kongresi'ne, 1915'te olanların "Ermeni Soykırımı" olduğunu tesçil ettirmeye çalışıyor. Bu amacına ulaştıktan sonra, hiçbir yaptırımı olmayan bu tasarıyı kullanarak, yaptırımı olabilecek, tazminat veya siyasi baskı doğuracak başka adımlar atacakları veya en azından atmaya çalışacakları tahmin ediliyor. Dolayısıyla, bu tasarının, ABD Kongresi'nde bu tasarıyı destekleyen bazı üyelerin iddia ettikleri veya Türkiye'de bazı insanların düşündükleri gibi burada bitecek bir konu değil, asıl bu noktadan sonra başlayacak bir süreç olarak algılanması gerekiyor. Türk Hükümetinin, milletvekillerinin ve aralarında TÜSİAD ın da bulunduğu Türk ve Türk-Amerikan kuruluşlarının çabalarına rağmen tasarı Dış İilişkiler Komitesi'nden 23'e karşı 22 oyla geçti. Ancak, bu noktada şu gerçeğin farkında olmamız gerekiyor: Tasarıya karşı olanların bile çok azı olanların soykırım olmadığını veya bunun yerinin ABD Kongresi olmadığını söylüyor. Yıllardır, bu tür tasarılara karşı çıkan ABD Yönetimleri ve politikacılarının ağırlıklı olarak kullandıkları argüman, bu tasarı geçerse Türkiye'nin tepki vereceği ve Amerikan menfaatleriin zedeleneceğidir. Bu noktadan sonra, ABD'deki bu temel kabullenmeyi değiştirmenin imkansıza yakın zor olduğu görülüyor.
Şu anda gözler Başkan Obama nın Ermeniler için önemli olan 24 Nisan da yayımlayacağı mesaja çevrilmiş durumda. Geçen yıl yayımladığı mesajda Obama 1915 olayları için büyük felaket terimini kullanmıştı. Bu seneki mesajda da durumun çok farklı olmayacağı bekleniyor. Sağlık Reformu (Nihayet) Kabul Edildi Başkan Obama nın en önemli seçim vaatlerinden birisi olan sağlık reformu, yaklaşık 1 yıllık yoğun bir mücadeleden sonra geçen hafta iki aşamalı bir şekilde Kongre tarafından onaylandı ve Obama nın imzasıyla yaşama geçti. Yasa hükümleri zaman içerisinde aşamalı bir şekilde yürürlüğe girecek. Sağlık reformunun önemi, en son Clinton olmak üzere bugüne kadar birçok başkanın niyetlendiği ama başaramadığı bir konu olması. Obama nın kuvvetli bir şekilde bu konuya asılmasına rağmen Cumhuriyetçilerin yoğun ve etkili muhalefeti, bir ara, özellikle Massachusetts Eyaletindeki senato koltuğunun kaybedilmesi sonrasında, reformun geçme umudunu ciddi bir şekilde zayıflatmıştı. Dolayısıyla Başkan Obama nın politik konumu da oldukça riskli bir noktaya gelmişti. Ancak, Obama nın ağırlığını koymasıyla Demokratlar tekrar bir ivme kazanıp son bir aydaki yoğun çaba ve mesaiyle reformu Kongre den geçirdiler. Sağlık reformu, Obama nın hedeflediği kadar kapsamlı olmadı. Obama nın, özel sağlık sigortası şirketlerine karşı bir fiyat dengesi sağlamak üzere sisteme sokmak istediği kamu sağlık opsiyonu, sadece Cumhuriyetçilerin değil, Demokrat Parti içindeki merkeze ve merkez sağa yakın Kongre üyelerinin de muhalefeti nedeniyle
kapsamdan çıkarıldı. Aslında Amerikan toplumu, sağlık reformunu tartışırken, Amerikan toplumunda devletin gücü ve rolüne bakışı, bireyin ve özel teşebbüsün toplum içindeki yerini de tartıştı. Bu tartışmalar, aralarında çok büyük benzerlikler olsa da, Amerikan toplumu ile Avrupa toplumlarının aslında oldukça farklı bakış açılarına sahip olduklarını bir kez daha ortaya serdi. Reformla Amerikan sağlık sistemine gelen değişiklikler ana başlıkları itibarıyla şu şekilde: Şu anda sağlık sigortası bulunmayan 32 milyon ilave Amerikalının sigortalanması sağlanıyor. Bu ilave rakam, sağlık hizmetlerine olan talebin yaklaşık %10-15 artması anlamına geliyor. İstisnalar dışında toplumun büyük çoğunluğuna (%95) sigorta satın alma zorunluluğu getiriliyor. Aksi takdirde ceza uygulanıyor. Geliri belli bir düzeyin altında olup sigorta almakta zorlananlara devlet yardımı geliyor. Sağlık hizmetlerindeki vergiler düşürülerek hizmetlerin ucuzlatılması sağlanıyor. Sigorta şirketlerinin fiyat artırımlarına kontrol getiriliyor. Sigorta şirketlerinin önceden varolan sağlık problemlerini bahane ederek insanları sigorta etmemesinin önüne geçiliyor. Bireylerin daha ucuza sağlık sigortası alabilmelerine imkan verecek havuz sistemi getiriliyor. Emeklilere verilen sağlık hizmetlerinde iyileştirmeler yapılıyor. Obama nın Kendine Güveni Artarken Yönetim den Yeni Adımlar Bekleniyor
Sağlık reformunun geçmesi ve Rusya ile nükleer silahları sınırlandırma anlaşmasının imza aşamasına gelmesiyle birlikte Obama Yönetimi nde tekrar bir canlanma başladı. Bu canlanmanın hem iç politika, hem de dış politikada yansımalarının olacağı bekleniyor. İç politikada Obama Yönetimi ilk olarak Finans Reformunu gündeme getirme eğiliminde. Bu reformla, küresel krize yol açan Amerikan finansal sistemindeki sorunların üzerine gidilmesi amaçlanıyor. Obama, aynı zamanda ekonomideki canlanmayı hızlandıracak ve işsizliği azaltacak ilave adımlar planlıyor. Ayrıca, eğitim, enerji ve göçmen reformları da gündemde. Dış politikada ise İran konusu ilk sırada. Beklentiler, ekonomik yaptırımlar konusunda ABD nin yakında yoğun girişimler başlatacağı şeklinde. İsrail le son günlerde gerginleşen ilişkiler ışığında İsrail e karşı daha sert bir Amerikan yaklaşımıyla birlikte Orta-Doğu barış sürecinin önümüzdeki aylarda yeniden canlandırılması da bekleniyor. Afganistan-Pakistan, Irak ve Rusya ile ilişkiler de gündemde önemli bir yer tutacak gibi görünüyor.