MUSTAFA ÖZTÜRK E ARMAĞAN. Hazırlayan MUSTAFA ARGUNŞAH

Benzer belgeler
SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

Ahşap İşçiliğinin 700 Yıllık Şaheseri: Eşrefoğlu Camii [Beyşehir/KONYA]

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

Zeitschrift für die Welt der Türken Journal of World of Turks ORTA ÇAĞ TAŞ İŞÇİLİĞİNDE PALMET MOTİFİ: KAYSERİ ÖRNEĞİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Medeniyeti 2011 Takvimi

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KUZEYDOĞU ANADOLU KÜLTÜR ÇEVRESİNDE CAMİLER

ANADOLU SELÇUKLU MİMARİSİ

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW. Şakir Çakmak, Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Taçkapılar (I ), Ankara 200 ı.

Muhteşem Pullu

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 2/1, Haziran 2014, s

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti

Genel Hatlarıyla Hindistan daki Türk Sanatı

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

Kurşunlu Camii. Kayseri deki Sinan. Kurşunlu Camii, klasik dönem Osmanlı mimarisinin Kayseri deki özgün eserlerinden biridir. 16.

ERKEN OSMANLI SANATI. (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz

3. AHMET ÇEŞMESİ (İSTANBUL - SULTANAHMET MEYDANI)

BAYKAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

TİLLO İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

MÜHRÜ SÜLEYMAN. Osmanlı Paralarının üzerinde Hazreti Süleyman ın mührü bulunurdu..

Önce ıznik, sonra Konya yı başkent yapan Anadolu Selçuklularının ikinci derecede merkezleri Kayseri ve Sivas ile çevreleri olmuştur.

Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar

Kayseri Namazgah, genel görünüş. Kayseri Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri

2» Sergi. SELÇUKLU SANATI9ndaıı. örnekler. YAPI ve KREDİ BANKASI. MALAZGİRT ZAFERİ'nin. yıldönümünde. Kültür ve Sanat Hizmetlerinden : 900.

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

CAMÝÝ VE MESCÝTLER. Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa Camisi (Kurþunlu Cami) (Merkez)

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

MİMAR SİNAN'IN KÜÇÜK AMA

Th. Bossert, B. Alkım ve H. Çambel tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir.

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Sunuş. Kayseri Kültür Yolu Gezi Rehberi

Osmanlı mimarisinin oluşumuna etki eden faktörler nelerdir? Osmanlı mimari eserlerinin ihtişamlı olmasının sebepleri neler olabilir

Cumhuriyet Dönemi nde ;

Ahlat Arkeoloji Kazı. Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

ŞEYHÜLİSLÂMLIKTAKİ BİNALARIN MİMARÎ ÖZELLİKLERİ

D. KUBAN, Batıya Göçün Sanatsal Evreleri. İstanbul Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 382 sayfa. ISBN:

LEVENT KUM VE KURSİYERLERİ ÇİNİ SERGİSİ

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

SELÇUKLU MİMARİSİ BAHAR YARIYILI YRD.DOÇ.DR. BANU ÇELEBİOĞLU

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

Rönesans Heykel Sanatı

12. Hafta : Klasik Dönem Osmanlı Sanatı. Klasik Dönem Osmanlı Sanatı. Yıldız Demiriz


NİĞDE ALAEDDİN (Zeynettin Beşarebey) CAMİSİ

I.BURDUR SEMPOZYUMU ARKEOLOJİ

ZEMİN KAT: 1. NORMAL KAT: 2. NORMAL KAT: ÇATI KATI: ÇATI ARASI KATI: 230 ADA 22 PARSEL :

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

İlkçağ mimarisinde, öz'llikle Mezopotamya

Sinan ve Türbe. Mimarisi. Prof. Dr. Suphi Saatçi Sinan ve Türbe Mimarisi PROF. DR. SUPHI SAATÇİ FOTOĞRAFLAR: ALI İHSAN GÜLCÜ

Tarihi Yarımada yı İnci Gibi Süsleyen Camiler

Adres: Atatürk Mah. 75.Yıl Kültür Merkezi ERZİNCAN Tlf: ERZİNCAN KEMALİYE OCAK KÖYÜ ÖZEL MÜZESİ

BİR SELÇUKLU ÇİNİ TEKNİĞİ; SIR KAZIMA. Nevin AYDUSLU. Yrd.Doç.Dr., Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi. Seramik Bölümü

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

ALİ PASA KÜTÜPHAIIESİ

İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos ta yapılacak çok şey vardır:

SELANİK HORTACI CAMİSİ

ESERİN ADI : BÜYÜK BÜRÜNGÜZ ALAÜDDEVLE CAMİSİ

Edirne Hanları - Kervansarayları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ERUH İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

Sanılanın aksine her ormanın ve ağacın bir yaşı vardır ve zamanla ormanlarında yenilenmesi gerekir.


T.C. MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU MİMARİ RESTORASYON PROGRAMI ÖN LİSANS DERS BİLGİ FORMU

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

"MİMARİ ÖZELLİKLERİ VE SÜSLEMELERİ AÇISINDAN ADANADAKİ ESKİ CAMİLER VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMLARI"

Transkript:

MUSTAFA ÖZTÜRK E ARMAĞAN Hazırlayan MUSTAFA ARGUNŞAH İstanbul, 2015

H. Neşe Koçak ŞAH CİHAN HATUN TÜRBESİ VE MİTOLOJİK ÖGELERİ Yarattı yaşıl çeş, Sawurdı ürüŋ kaş. Tizildi kara kuş Tün kün üze yürkenür. H. Neşe KOÇAK * (Piruze gibi göğü yarattı. Üzerine beyaz yüzük kaşları saçtı. Karakuş yıldızı dizildi, Gece gündüz üzerine örtüldü.) Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lugati t-türk 12. ve 13. yüzyıllarda, Türkler tarafından fethedilen Anadolu topraklarında, yüksek bir sanat kültürü üretimi başlamıştır. Bizans İmparatorluğu nun elinden alınan topraklarda yeşeren yeni sanat ortamı, İslamiyeti yeni kabul etmiş göçerlerin İslamiyet öncesi kendi kültürleriyle birlikte Hıristiyan kültürünü ve İslam kültürünü kaynaştırmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Farklı kültürlerin etkileşime girmesi, Anadolu sanatını şekillendirmiş, sanatçılara sınırsız bir cesaret ve hayal gücü kazandırmıştır. Selçuklu nun Anadolu ya ayak basmasından, kurulan Selçuklu Devleti nin yıkılışına kadar geçen sürede, Selçuklu kültürünü, düşünce yapısını, yaşam tarzını, hayata bakışını ortaya koyan sayısız mimari yapı inşa edilmiştir. Bu yapılardan günümüze kadar ulaşanlar ise, denizde damla kadardır. Bunlar da birkaç türbe ve harap durumda kervansarayla sınırlıdır. Bütün Selçuklu sarayları yok olmuştur. Divriği, Niğde, Alâeddin ve Beyşehir Ulu Camileri dışındaki bütün camiler, bütün büyük görkemli medreseler, harabe halinde Cumhuriyet dönemine ulaşabilmişlerdir. (Kuban 2002). Günümüze kadar ulaşanların bir kısmının ise bilimsellikten çok uzak, yanlış restorasyonlar sonucunda, daha önce taşıdıkları önemli bilgiler de yok olmuş durumdadır. Selçuklu sanatından geriye kalanları, bir hazinenin talan edildikten sonra kalan birkaç mücevherine benzeten Doğan Kuban (2002) şunları söyler: Ortaçağın * Heykeltıraş, yazar. 298

Mustafa Öztürk e Armağan sanatsal görkemi, hastalıkla bütün fizyolojisi değişmiş bir insanın, güzelliğini koruyan gözleri gibi, hemen hemen sadece taç kapılarda kalmıştır. Onlar da zamanın, iklimin ve hoyrat sözde restorasyonların zararlı etkilerine açıktır. Anadolu Selçuklu mimari yapılarının en fazla örneği türbelerde görülmektedir. Konya, Sivas, Kayseri, Erzurum gibi önemli Selçuklu şehirlerinde günümüze ulaşabilmiş olanlarına rastlamak mümkündür. Bu türbeler, sadece birer mezar yapısı değildir. Aynı zamanda süslemeleriyle, kitabeleriyle ve bulundukları yer itibarıyla saltanat sembolü olarak da kabul edilebilir. Selçuklu taht şehirlerinden biri olan ve askerî-siyasal yönetim merkezi işlevi gören Kayseri ve çevresinde 12. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar muhtelif dönemlerde inşa edilmiş otuzdan fazla türbe bulunmaktadır. Ve bu türbelerin yarısına yakınının kadınlar için yapılmış olması oldukça anlamlıdır. Selçuklu Dönemi tarihî kaynakları, Konya gibi, bölgeler arası-milletler arası ticaret potansiyeline de sahip olan Kayseri nin Selçuklu için öneminden bahseder. Buna rağmen Selçuklu nun başka şehirlerde ortaya koyduğu yapıların süslemeleriyle mukayese edildiğinde Kayseri deki Selçuklu eserlerinin oldukça mütevazı, ağırbaşlı, kendi halinde oldukları görülür. Kayseri nin taşıdığı, belki de taşıyamadığı Selçuklu ruhu, diğer Selçuklu şehirlerinden melankoliktir. Bezemelerinde, taç kapılarında, hareketlilik, neşe, enerji yoktur. Genellikle en sade haliyle kesme taştan inşa edilmiş yapılarda, sebebi belirsiz bir hüzün hissedilir. Kayseri deki türbelerin içinde en fazla süslemeye, hareketliliğe sahip olanı, özgün mimarisiyle dikkati çeken bir kadın türbesidir. Kayseri de, 13.-14. yüzyıl içinde, özellikle de 13. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş büyük ölçekli bazı eserlerin banilerinin kadın olması, sanıldığının aksine, bu yüzyıllarda, Anadolu Türk toplumunda, kadının, erkekler kadar güçlü ve saygın bir yeri olduğuna işaret etmektedir. Kayseri deki önemli yapılardan, Külük Camisi nin Atsız Elti Hatun tarafından tamir ettirilmesi, Çifte Medrese nin Gevher Nesibe Sultan ın vasiyeti üzerine inşa edilmesi, Mahperi (Hunat) Hatun un eşi Alâeddin Keykubat ın başlattığı yapı topluluğu inşaatini tamamlatması, Sivasi Hatun un Develi Ulu Camisini inşa ettirmesi, Barsama Camisi nin ise Mahpeyker Hatice Hatun tarafından inşa ettirilmiş olması, Ortaçağ Kayseri sinin imarında, kadınların rolünü göstermesi bakımından önemlidir. (Özbek, 2000: 87). Bu türbelerden biri olan Şah Cihan Hatun Türbesi, Seyit Gazi Mahallesi nde Talas Caddesi üzerinde, Seyyid Burhaneddin Mezarlığı nın batısında, Şah Cihan Hatun adına yaptırılmıştır. Fakat burada yatan Selçuklu kadını hakkında tatmin edici bilgiler mevcut değildir. Padişah, şah, paşa gibi unvanlara 13. yüzyıl son çeyreğinden başlayarak 14. yüzyılda fazlasıyla rastlanması, Şah Cihan Hatun un da o dönemlerde yaşamış bir İlhanlı prensesi olması ihtimalini güçlendirmektedir. Şah Cihan Hatun un kendisi tarafından yaptırıldığı sanılan bu türbe, onun 299

H. Neşe Koçak cennete gitme arzusunun bir belirtisi olan gökyüzü ve cennet temalı motif ve figürlerle bezenmiştir. Şah Cihan Hatun un, Birinci Alâeddin Keykubat ın kızı olduğu rivayetler arasındadır. Fakat beyaz mermerden kitabesinde bunu doğrulayan herhangi bir ibareye rastlanmaz. İnşa edildiği tarihin de bilinmediği eserin, Ahlat türbelerine benzerliğinden dolayı 1300 lü yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Döner Kümbet olarak da bilinen yapı, üst kat duvarları bir metre kalınlığına sahip düzgün kesme taştan inşa edilmiştir ve 14. yüzyıl Selçuklu Dönemi eseridir. Köşeleri pahlanmış kübik bir kaide üzerinde 12 kenarlı bir biçime sahiptir. Yapının, kuzey cephesindeki taç kapısına, iki yönden kullanılabilen beş basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Kaidenin yüksekliği, bu bölümün mumyalık olarak kullanıldığını düşündürse de bunu doğrulayacak, kapı, pencere, havalandırma gibi bir açıklık bulunmamaktadır. İçerden daire şeklinde olan yapı, dışardan kör kemerlerle on iki yüzeye ayrılmıştır. Bu kemerlerin içinde kalan kısımlar, birbirinin aynısı olmayan yüksek kabartmalı geometrik şekillerle bezenmiştir. Kabartmalar, yalnızca geometrik şekillerle sınırlı değildir. Cephelerde, bitkisel motiflerle hayvan figürleri heykele yakın biçimlere sahip kabartmalar vardır: Basık kemerli kapı sövesinin önündeki sütunceler mukarnas başlıklıdır. Beş sıra mukarnaslı kavsara, bir sivri kemerle çerçeve içine alınmıştır. Kapıyı ters U şeklinde saran asıl çerçeve bordürü ise, rumi ve palmet dizinden oluşan, bitkisel kompozisyonla süslenmiştir. (Arslan, Özbek 2008: 415). Kitabenin altına denk gelen bordürün üstünde ise, kanatlarından ve insan başına sahip olmalarından dolayı fantastik bir yaratık olarak da değerlendirilen ve Niğde Hüdavent Hatun Türbesinde de (1312) örneğini gördüğümüz bir çift harpy figürü durmaktadır. Figürlerin büyük bölümü tahrip edilmiştir. Yine giriş kapısının doğu ve batı cephesinde, kökleri hilalden çıkan iki hayat ağacı kabartması mevcuttur. Hayat ağaçlarının üzerinde, geometrik bezemelerin altında, doğu cephesinde, incelikle işlenmiş zarif bir çift başlı, kulaklı kartal, kartalın kuyruğunda ise yine aynı estetiğe sahip bir yıldız kabartması göze çarpmaktadır. Batı cephesinde ise hayat ağacının üzeri boş bırakılmıştır. Yine doğu cephesindeki hayat ağacının altında, biri tahrip edilmiş karşılıklı iki aslan figürü işlenmiştir. Batı cephesindeki palmet motifinin altında ise, tahrip edildiği için tam olarak anlaşılamayan harpy ya da siren kabartmaları bulunmaktadır. Kaideden gövdeye geçişi sağlayabilmek için köşeler pahlanmışken, bu sefer kubbeye geçişi sağlamak için gövde dışarıya doğru hafif bir kavisle genişletilmiştir. Gövdenin üzerini örten koni şeklindeki kubbeye bağlantı vazifesi sağlayan üç farklı kompozisyonla bezeme uygulanmıştır. En üstte iki sıra geometrik bezeme, orta sırada sekiz kollu yıldızlar, en alttaki sırada ise, yaprak yüzeyleri yivlenmiş 300

Mustafa Öztürk e Armağan dilimli rumiler ve üç dilimli palmetlerden meydana gelmiş arabesk motiflerle süslenmiştir. İki satırdan oluşan kitabesinde, barok tarzdaki kabartmalarla bezenmiş bir çerçeve içinde; Bu türbe, saide (mutlu, Allah a karşı görevlerini yapmış olan) Şah Cihan Hatun a aittir. Allah onu rızasıyla kaplasın. mealinde ibareler yazmaktadır. Türbe, geometrik bezeme ve mitolojik figürlerin çokluğuyla benzerlerinden ayrılır. Fakat dikkatle bakıldığında özenli bir işçilikden uzak olduğu hemen anlaşılır. Bazen panoların tezyinatı çerçeveden taşmış, bazen de tam olarak doldurulmadan nihayetlendirilmiştir. İçteki pencere niş kemerleri dengeli olmayıp mihrap kavsarasının mukarnasları ahenkten uzaktır (Önkal, 1996:194). Bu türbeyi benzerlerinden ayıran özelliği, üzerindeki heykele yakın kabartmalarda gözlemlediğimiz, hayat ağacı motifi, kuşlar, aslanlar, siren ya da harpylerdir. Orta Asya gök tanrı inancından taşınan bu süslemeler, öbür dünya ile bu dünya arasında bir bağ kurarlar. Hayat ağacı üzerinde resmedilen kuş çeşitleri, şamana refakat eden hayvanlardır. Bazen de şamanın kendisi olarak kabul edilirler. Hayat ağacı gök ile yeri birbirine bağlar. Altındaki hayvanlar da ağacı korurlar. Şah Cihan Hatun Türbesi nde olduğu gibi, Selçuklu ya ait taş kabartmalarda, saray çinilerinde rastlanan kartal ve avcı kuşlara, çok fazla anlam yüklenmiş olup, bu kuşlar, Türklerin millî sembollerindendir. Gök tanrının timsali olarak, en yüksek ruhları taşıdığına inanılır. Ayrıca, adaletin ve koruyucu ruhun sembolüdür. Beyleri ya da hükümdarı, Güneş i, güç ve kudreti temsil eder. Bu özelliğinden dolayı, kartalın güç ve kudreti temsil etmesi günümüze kadar devam etmiş, bütün Türk devirlerinde arma olarak kullanılmıştır. Türbe üzerinde görülen bir başka kuş türü, simurg dur. Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra çok popüler olan simurg, anka kuşu olarak da bilinir. Bu kuşa, iki farklı anlam yüklenmiştir. İlki, İslamiyetten önceki Türk inançlarında yer alan, koruyucu ruha benzer. İkincisinde ise pençeleriyle vahşi hayvanları kaldıran bir canavar olarak resmedilmiştir. İslamiyeti kabul edişlerinden sonra, zümrüdü anka kuşuna tasavvufi anlamlar yüklenmiş, Allah ın yarattığı bütün kuşları temsil ettiği düşünülmüştür. Feridüddin Attar ın Mantıku t- Tayr ı ile Nevai nin Lisanü t-tayr ı gibi bazı kaynaklarda, simurg, vahdet-i vücut düşüncesine dayanır. Evrende bir tek olan vahdet-i vücuttur ve her şey onun ilahi yansımasıdır. Birtakım merhalelerden geçen otuz kuş, menzile ulaştıklarında aynada tecelli eden simurgu görürler ve simurgun aslında yolculuğu tamamlayan otuz kuş olduğunu anlarlar. Hayat ağacı da kartal figürü gibi eski Türklerde önemli bir yere sahiptir. O, adından da anlaşılacağı gibi, hayatın kaynağıdır. İlk insan, inanışa göre, ağaçtan türemiştir. Bu türeyişi anlatan, Oğuz, Manas, Alpamış, Kara, Ural, Batır gibi 301

H. Neşe Koçak birçok efsane vardır. Ağaçtan türeme ile ilgili en önemli efsane, Uygurların Türeyiş efsanesidir. Ağaçtan türeme ile ilgili efsaneler, çıkışı tarih öncesi devirlere uzanan, orman kültünün bir neticesidir. Bazı Türk boylarında, kötü ruhlardan arındırılmak istenen bölgeye ağaç dikilir, kurban olarak da yere bir koyun gömülürdü. Eski Türklerde, en değerli ağaç, kayın ağacıdır. Şamanizme göre, kayın ağacı kutsaldır, tanrı Ülgen ve Umay ile gökten inmiştir. Ayrıca inanışa göre ağaç, gökyüzüne ulaşmak için bir köprü vazifesi görürdü. Şaman olmak isteyen gençler, bir ağaç dikerler, öldükleri zamansa, ağaçları yok edilirdi. Dünyada bir dikili ağacı olmak deyimi buradan gelmiş olabilir. Yine bazı Türk toplulukları, Göktürkler, Uygurlar ve Osmanlılarda dahi ağaç, hükümdarlığın simgesi ve ata ruhların makamıdır. Hayat ağacının altında görülen arslan figürleri, zafer kazanan hayvan olarak gücü, kudreti, savaşı, zaferi, iyinin kötüyü yenmesini temsil eder. Eski dünya topluluklarının hemen hepsinde benzer ifadelerle görülen arslan figürü, aynı zamanda, yiğitlik, cesaret, hükümdarlık ve hatta tanrı sembolü olarak da kullanılmıştır. Arslan sembolünün Türk toplumlarında asıl yer almaya başlaması, Maniheist ve Budist dinlerin kabulü ile olmuştur ve İslamiyet sonrası döneme aktarılmıştır. Bu aşamadan sonra, daha çok hükümdarları temsil eder hale gelmiştir. Grifon, siren (harpy), sfenks gibi fantastik yaratıkların figüratif motifler arasında özel bir yeri vardır. Figürler, İç Asya İslam Öncesi Türk kültürüne dayanırlar. Hayvan üslubunun izlerini taşıyan bu canlılar diğerlerine göre daha gelişmiş mistik güç ve kudrete sahiplerdir. Bu mitolojik yaratıkların, üzerinde bulundukları yapıyı, kötü ruhlardan ve beddualardan koruduklarına inanılmıştır. İnsan başlı ve kuş gövdeli harpy, Türk İslam sanatından başka, Antik Yunan, Hindistan, Arap ve İran sanatında da yer alır. Kadın başlı ve kuş gövdeli olarak betimlenen harpilerin en dikkat çekici yanı Orta Asya Türk tipine benzemeleridir. Genelde uzun saçlı, uçları dilimli taçlı ya da başlıklı gösterilen bu figürün siması, Anadolu Selçuklu saraylarında ve hamamlarında betimlenmiş kadın figürlerine çok benzer. Orta Asya kökenli olan bu masal yaratığı, ikonografik olarak kimsesizlere, yardıma muhtaç olanlara el uzatan bir melek olarak düşünülmüştür. Kaf Dağı nda yaşayan melek, olağanüstü güçlere sahip olduğu için, insanları korumakla görevlendirilmiştir. Siren ya da harpi, diğer mitolojik semboller gibi çok anlamlıdır. Ayrıca, evrenin merkezini belirlediğine, uğur getirdiğine, yolcuları koruduğuna inanılır. Yine, Kam geleneği ile ilişkilendirilen harpi, ölen kişinin ruhunu koruyan ve hayat ağacını bekleyen yaratık olarak, Orta Asya Türk mitolojisinde yer almaktadır. (Avşar 2012:7). 302

Mustafa Öztürk e Armağan Şah Cihan Hatun Türbesi ndeki mitolojik ve mistik ögeler sadece figürler ve bitkisel motiflerle sınırlı değildir. İslam bezeme anlayışında mistik anlam, mukarnas olarak adlandırılan geometrik biçimler ve düzenlemelerin kurgusunda gizlenmiştir. Evrensel birlik ve denge düşüncesi çokgen ve çok köşeli yıldızlarla somutlaştırılmıştır. Anadolu Türk Sanatı nda 12. yüzyılın başlarında, bezemede tek anlatım aracı çokgen ve çok köşeli yıldızlar olmuştur. Yüzeysel bezemede geometrik tasarım birikimi prizmatik ögelere dönüştürülmüş, prizmatik ögelerin yan yana ve üst üste gelerek geliştirdikleri bu bezeme türüne mukarnas bezeme adı verilmiştir. Sonuç olarak; Anadolu Selçuklu Türk İslam mimarisinde, mezar yapılarının önemli bir yeri vardır. Bu önemseyiş, İslam öncesi inançlar vasıtasıyla yerleşmiş alışkanlıkların devamı olarak görülebilir. Türbe geleneği, öteki âlemle bu dünya arasında iletişim kuran bir araç olarak görülmüş olabilir. Üzerindeki figürler, bezemeler, ölen kişinin cennete gitmesini kolaylaştıran göksel ulaşım araçlarıdır belki de. Bu mezar yapılarının arasında, kadınlar için yapılmış olanları erkekler için yapılmış olanlara göre biraz daha süslü ve hareketlidir. Anadolu Selçuklu Devleti nin başkentleri arasında yer alan Kayseri deki kadın türbelerinden biri olan Şah Cihan Hatun türbesi, geometrik bezemeleriyle, özellikle de mitolojik figürleriyle Kayseri deki diğer türbelerden ayrılır. Türbenin süslemeleri, bezemeleri, heykele yakın duran kabartmalarındaki hayvan ve mitolojik figürleri, İslamiyeti seçmiş Anadolu Selçuklu insanının, zengin ruh dünyasının, hayal gücünün, sanata verilen değerin, ilginin ispatıdır. Bu süslemeler, engin bir özgüvenden kaynaklanan hoşgörünün, gelenekler ışığında, sanatla vücut bulmuş halidir. 303

H. Neşe Koçak KAYNAKÇA ARSLAN, Celil, ÖZBEK Yıldıray (2008), Kayseri Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri, Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayınları. AVŞAR, Lale (2012), Kubadabad Çinilerindeki Harpi-Siren Figürünün İzini Sürerken, Akademik Bakış Dergisi, 2012/ 31:7 ÇORUHLU, Yaşar (2012), Türk Mitolojisinin Ana Hatları, İstanbul: Kabalcı Yayıncılık. ÇORUHLU, Yaşar (2014), Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi, Konya: Kömen Yayınları. KUBAN, Doğan (2002), Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, İstanbul: Y.K.Y Yayınları. ÖNKAL, Hakkı (1996), Anadolu Selçuklu Türbeleri, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Sayı 91. ÖZBEK, Yıldıray ( 2002 ), Kayseri deki Kadın Türbeleri, Women 2000 Dergisi, Cilt 3: 88-114 YETKİN, Suud Kemal (1965), İslam Mimarisi, Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınevi. 304