Polis devletine. doğru sağlam adım. Tarihi Eserler Sempozyumu nun 1. Duyurusu yapıldı. 1 Mart 2015 1



Benzer belgeler
TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

Mevzuat Değişikliklerinin Meslek Alanımıza ve Odamıza Yansıması

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Mevzuat Değişikliklerinin Mesleki Alanımıza ve Meslek Odamıza Yansıması

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DENİZLİ ŞUBESİ BÜLTENİ YIL : 1 SAYI : 3 EYLÜL

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

EKONOMİK, DEMOKRATİK ÖZLÜK HAKLARIMIZ; EMPERYALİZME, GERİCİLİĞE VE ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI MÜCADELEDE ŞUBEMİZ

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

: İstanbul Barosu Başkanlığı

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

İlerici Kadınlar Kimdir?

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BÖLÜM 15. TMMOB Çalışmalarında Odamız

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

İÇİNDEKİLER. A. Bülent Gürel (Üsküdar Hakimi) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları

Trans Olmak Suç Değildir!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi

6645 SAYILI SON TORBA KANUN İLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME

BÖLÜM 15 TMMOB ÇALIŞMALARINDA ODAMIZ

Neden TMMOB? Kıyı Kanunu, Mera Kanunu, 2B Kanunu gibi yasal düzenlemelere, Kentlerin yağmalanmasını amaç edinen kentsel dönüşüm politikalarına,

TAŞKIN YÖNETİMİ VE TAŞKIN KORUMA TESİSLERİNİN PLANLANMASINDA DSİ YAKLAŞIMI

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

1: İNSAN VE TOPLUM...

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR BİRER BİRER YARGIDAN DÖNÜYOR!

DENİZLİ ŞUBE. 28 Şubat 2014 tarihinde ilk yönetim kurulu toplantısında görev dağılımı yapıldı. 20 Mart 2014 te PAYEK, Jeoloi Mühendisliği

BALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

bülten YIL: 26 SAYI : 270 Mart/2012

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Makale. AKP İktidarı, Yeni Bir Torba Yasa Tasarısı ile Kamusal Alanlara El Koyma ve Rant Süreçlerinin Önündeki Son Engelleri Kaldırma Hazırlığında.

SAMSUN ŞUBE tarihinde Şube Genel Kurulu ve tarihinde de seçimlerimiz gerçekleştirildi.

İstismar Edersen Ceza, Delilin. Yoksa. Tedbir, Boşanırsan Nafaka

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Referans Belgesi Uygulaması Tanıtım Broşürü

MESLEK VE UZMANLIK ALANLARIMIZLA İLGİLİ ULUSAL ÖLÇEKLİ KONGRE, KURULTAY, SEMPOZYUM VE ÇALIŞTAYLAR

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Mesleğe ve Odanıza Hoşgeldiniz Etkinliği. LPG Sorumlu Müdürlük Eğitimi Gerçekleştirdik. Üyelerimizle Kahvaltıda Buluştuk!

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

KORUMA ve GÜVENLİK PLANI. Müdürlüğü. Tesisleri. Adres :.(açık ve güncel posta adresi) Tel :.(ilgili kurum ya da kurulusun) (Tarihli Güncel)

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

KADIN ve TOPLUMSAL CİNSİYET ÇALIŞMALARI BİRİMİ BİZ KİMİZ?

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ETKİNLİKLERİ

SPoD, Ruh Sağlığı Çalıştayının 5 incisini Düzenledi

Ocak 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

TEMİZLİK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

AÇIK AÇIK SÖYLEYELİM!

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX

NKP

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Transkript:

sayı 256/ 1 mart 2015 1 Mart 2015 1 Polis Devletine doğru sağlam adım...2 de TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR Polis devletine Özgecan İsyanımızdır, Kararlıyız, Kadın Cinayetlerini Durduracağız!...4 te Polis Devleti Yasa Tasarısına karşı tepkiler büyüyor...6 da Şubelerden Haberler...7 de doğru sağlam adım Kamuoyunda İç Güvenlik Yasası olarak bilinen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM Genel Kurulu nda görüşülmeye ve maddeleri kabul edilmeye başladı. Her ne kadar Meclis te yoğun tartışmalar, gerginlikler yaşansa da, değişikliklerin herhangi bir aksilik olmadan kabul edilmesi bekleniyor. AKP nin Meclis teki mutlak çoğunluğuna yaslanarak istediği değişiklikleri yaptığı, muhalefet partilerinden gelen önerilerin istinasız reddedildiği biliniyor. Açık ki bu durum, parlamenter tipi demokrasi olarak tanımlanan sistemin bile işletilmediğini gösteriyor. Demokrasinin ön koşulu, siyasi iktidarın karar ve tasarruflarının gerçekleşmesinde toplumsal mutabakat aranmasıdır. Demokratik işleyiş, kanun hazırlama süreçlerinin katılımcılığa açık hale getirilmesi, parlamentodaki partilerin, parlamento dışı muhalefetin, mesleki-demokratik kitle örgütleri vasıtasıyla farklı toplumsal kesimlerin görüş ve önerilerinin alınması ve kanun tasarılarına son halinin verilmesi ile mümkündür. Ülkemizdeki işleyişin bu genel kabulle uzaktan yakından ilişkisi bulunmamaktadır. Siyasi iktidar kendi ihtiyaçları doğrultusunda yasa ve yönetmelikleri hazırlamakta, şeffaflığı ve katılımcılığı devre dışı bırakmakta, toplumsal yaşamı kendi politik yaklaşımına uygun düzenlemeye çalışmaktadır. Buna uymayan politik-toplumsal kesimleri ise baskı altında tutmak, sindirmek, itiraz edemez durumda bırakmak istemektedir. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun la yapılmak istenen tam da budur. Polisin yetkilerini artırarak, polisiye önlemlerle kamu güvenliğini sağlamaya çalışmak, özellikle de parlamento dışı muhalefeti, bir başka deyişle sokak muhalefetini etkisizleştirme amacını taşımaktadır. Kaldı ki İç Güvenlik Kanunu nun Meclis teki görüşmeleri sırasında yaşananlar, siyasi iktidarın nasıl bir ülke yaratmak istediğinin bir başka ifadesi sayılmalıdır. İktidar milletvekilleri tarafından, muhalefet milletvekillerine uygulanan şiddet, Yeni Türkiye nin ilk habercisidir. İktidar, tabiri caizse, döve döve kanun maddelerini Meclis ten geçirmiştir. Belli ki, yine aynı yöntemle sokağı egemenliği altına alacak, uzun süredir görünür olan polis şiddeti, İç Güvenlik Yasası ile daha da artacaktır. Türkiye, yakın tarihindeki olaylardan da görüleceği gibi toplumsal-siyasal gerginlikler ve çatışmalar yaşayan bir ülkedir. 1980 lerdeki iç savaş günleri, 1990 lı yıllarda yerini Kürt sorunu merkezli savaşa bırakmış, etnik ve mezhep farklılıkları nedeniyle binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Siyasi iktidarlar, bırakalım sorunu çözmeyi, bizzat sorunun kaynağını oluşturan politikaları hayata geçirmeye çalışmış, çözümü polisiye tedbirlerde aramış, nispi demokratik hakların kullanımının yasaklanması çare olarak görülmüş, neticesinde Türkiye düşünce suçlularının, gazetecilerin, öğrencilerin cezaevlerine doldurulduğu, demokratik işleyişin askıya alındığı, en sıradan ve masum demokratik hak kullanımının bile şiddetle bastırıldığı bir ülke haline gelmiştir. Bu tablonun abartılı tespitler içerdiği iddia edilebilir ancak unutulmamalıdır ki, Gezi Parkı eylemleri sırasında polis şiddetiyle sekiz genç hayatını kaybetmiş, 6-7 Ekim olaylarında 50 ye yakın insan katledilmiştir. Siyasi iktidar, bir yandan başka odakları suçlu ilan ederek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışmış, diğer yandan polis şiddetini meşrulaştıran bir yaklaşım sergilemiş, etnik, mezhepsel ve dini farklılar üzerine siyaset bina ederek kitle desteğini pekiştirmek istemiştir. 2 de Tarihi Eserler Sempozyumu nun 1. Duyurusu yapıldı Odamız adına Erzurum ve İzmir Şubelerimizin yürütücülüğünü yaptığı 5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu nun 1. Duyurusu yapıldı. 1-3 Ekim 2015 tarihinde Erzurum da yapılacak olan Sempozyum için üniversitelerin mühendislik ve mimarlık fakülteleri ile sanat tarihi bölümlerine ve dekanlıklarına duyuru yapıldı. Sempozyum, disiplinler arası çalışmalardaki artış, koruyucu yapısal malzemelerin gelişimi, hasarsız analiz yöntemlerindeki gelişmeler, en önemlisi kültürel varlıkların korunması bilincinin gelişimi tarihi yapıların geleceğe güvenle devredilmesi konularında katılımcılara bilgi sunmak amacıyla düzenleniyor. 2 de

2 1 Mart 2015 Polis Devletine doğru sağlam adım 1 den AKP iktidarının İç Güvenlik Kanunu ile ilgili ısrarının nedeni biraz da budur. Kanun, polisin yetkilerini arttıran, polisin elini rahatlatan özellikler taşımakta, bu yolla otoriter başkanlık rejiminin tahkimatı sağlanmak istenmektedir. Kamu güvenliğinin önemi üzerinden kamuoyu desteği sağlanmaya çalışan değişiklikler ifade, toplantı ve gösteri özgürlüğünün ve demokratik hakların kullanımının kısıtlanması, baskı altına alınması anlamına geliyor. Açık ki Kanun, zaten siyasi iktidar sözcüleri tarafından meşruluğu ilan edilen devlet şiddetini yasal dayanağa kavuşturuyor. Kanun ne getiriyor, ne götürüyor Kanun değişikliği AKP Hükümeti tarafından hazırlanarak Meclis e getirildi. Kanun maddeleri iktidar milletvekillerinin oylarıyla bir bir kabul edilmeye başladı. Meclis te grubu bulunan partiler; CHP, MHP ve HDP değişikliğe karşı çıkıyor. İdeolojik-politik açıdan birbirine taban tabana zıt partilerin kanun değişikliğine karşı çıkması ister istemez, değişikliğin ne gibi sonuçlara yol açacağına dair soruyu beraberinde taşıyor. Öz olarak denebilir ki, Kanun la kolluk kuvvetlerine geniş yetkiler veriliyor. Demokrasilerde olmayan ve ancak olağanüstü hâl rejimlerinde görülen yetkinin ülkeyi fiili olarak olağanüstü koşullara çekeceği anlaşılıyor. Mevcut işleyişte, gözaltı işlemi ya Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılıyor ya da yakalama sebebi öğrenildiğinde savcı talimat vermezse, şüpheli doğrudan bırakılıyordu. İç Güvenlik Kanunu ile birlikte, savcıya verilen yetki doğrudan polise bırakılıyor. Gözaltı için savcıya bilgi vermek yeterli oluyor. 24 saatlik gözaltı kararını savcı isterse 48 saate uzatabiliyor. Şüpheli hakim karşısına çıkmadan dört güne kadar gözaltında tutulabiliyor. Değişiklikte ise arama sürecinden savcı tamamen çıkarılıyor, kolluk amirinin yazılı emrine dahi gerek kalmadan, polise kişi ve araçları durdurma, kişinin üstünü, özel eşyalarını, aracının kapalı kısımları dahil her yeri arama olanağı getiriliyor. Kanun la, polise şüpheli ve tanıkların ev ve işyerlerinde ifade alma hakkı verilmesiyle, ifade almanın yargı yetkisinde olduğu şeklindeki evrensel hukuk kuralı yok ediliyor. Bu açıkça yargı yetkisinin kolluk kuvvetlerine devri olarak yorumlanıyor. Yapılan değişikliklerle polis ve jandarmaya hâkim kararı olmaksızın, Emniyet Genel Müdürü veya istihbarat daire başkanının emriyle 48 saate kadar dinleme olanağı verilmektedir. Bu değişiklikle ülkemizin yasadışı dinlemelerdeki bozuk sicilinin daha bozulacağı anlaşılıyor. Bir başka değişiklik eylemlerde yüz kapatılmasıyla ilgili. Türk Ceza Kanunu na göre, yüzü kapalı eyleme katıldığı tespit edilen sanığa altı aydan üç yıla kadar hapis cezası veriliyordu. Ancak gazdan korunmak için yüz kapatılması suç sayılmıyordu. Yeni düzenlemede yüz kapatmanın kapsamı genişletiliyor ve her ne sebeple yüz kapatılırsa kapatılsın 2,5 yıldan dört yıla kadar hapis cezası veriliyor. Göreceli ve yoruma açık bir hareket olan yüz kapatmanın bu denli ağır hapisle cezalandırılmasının hukuk normları içerisinde izah edilmesi mümkün görünmüyor. Mevcut Türk Ceza Kanunu na göre yakıcı ve patlayıcı madde olarak değerlendirilen molotof kokteyli bireysel kullanımda sekiz, örgütlü kullanımda 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılıyordu. Değişiklikte molotof kokteyli saldırı silahı olarak değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeden kaynaklı olarak polise molotof kullanılan eylemde doğrudan ateş açma yetkisi veriliyor. Kanun la polisin silah kullanma yetkisi genişletiliyor. Açık ki bu hüküm, toplumsal olaylarda polisin silah kullanma oranını artıracak ve yeni ölümler yaşanacak. Kanun la jandarmanın doğrudan İçişleri Bakanlığı na bağlanması, siyasi iktidarın jandarma teşkilatı üzerindeki belirleyiciliği görünür hale getiriliyor. Kanun değişikliği, toplanma ve gösteri hakkının kullanılmasını engellemeye yönelik düzenleme içeriyor. Polise toplanma ve gösteri hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla her türlü toplumsal gösteride yaygın tutuklama yetkisi veriliyor. Amaç açık: Sokak muhalefeti, protesto gösterileri, kitlesel basın açıklamaları istenmiyor. Yargının inisiyatifinde bulunan ve dolayısıyla savcılarca yürütülen suçun soruşturulması yetkisi vali ve kaymakamlara ya da onlar tarafından görevlendirilen kolluk kuvvetlerine devrediliyor. Suçun tarifini Hükümet yapıyor, suçlayan ve soruşturanları Hükümet atıyor dolayısıyla bu sistemde demokrasiden söz etmek mümkün görünmüyor. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, siyasi iktidarın onay vermediği hiçbir eylemin yapılamadığı, katılmadığı hiçbir düşüncenin açıklanamadığı, muhalif kimliğe sahip kişi ve kurumların baskı altında tutulduğu, uzun hapis cezası tehdidinin demoklesin kılıcı gibi sallandığı bir ülke yaratılmasını hedefliyor. İki nokta son derece açıktır: Birincisi bu düzenin adı demokrasi değildir. İkincisi Türkiye nin ilerici, yurtsever, devrimci, toplumcu geleneğin bir parçası olan İnşaat Mühendisleri Odası demokrasiyi sonuna kadar savunacak, bu tür baskıcı anlayışa karşı duracaktır. İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Tarihi Eserler Sempozyumu nun 1. Duyurusu yapıldı Sempozyum konuları şöyle: 1. Tarihi Yapılarda Yapı Sağlığı ve Envanter 1.a. Tarihi Yapıların Yapı Sağlığının Hasarsız Yöntemlerle Belirlenmesi ve İzlenmesi 1.b. Tarihi Yapıların Envanteri, Veri Bankası Oluşturulması, (Yerel, Ulusal ve Komşu Ülkeler ) 1.c. Arşivleme 2. Tarihi Yapıların Depremselliği, Yapısal Analizi ve Güçlendirilmesi 2.a. Tarihin Yapıların Deprem Performansının Belirlenmesi ve Güçlendirme 2.b. Yapısal Analiz, Güçlendirme Çalışmaları ve Uygulama Örnekleri 2.c. Deprem Hasarları ve Tarihi Yapıların Korunması için Somut Öneriler 3. Tarihi Yapılarda Malzeme 3.a. Tarihi Yapılarda Kullanılan Malzemelerin Özellikleri 3.b. Tarihi Yapıların Onarımında Hazır Harç Kullanımı 3.c. Kültür Varlıklarının Korunmasında Malzeme Kullanımı Üzerine Değerlendirmeler 3.d. Malzeme Analizi ve Malzeme Laboratuvarlarının Değerlendirilmesi 3.e. Restorasyon ve Korumada Çağdaş Malzeme Arayışları, Doğru Malzeme Kullanımı 4. Tarihi Yapılarda Zemin ve Geoteknik Değerlendirmeler 4.a. Tarihi Yapılarda Zemin-Yapı İlişkisi 4.b. Tarihi Yapılarda Zeminden Kaynaklanan Hasarlar ve Uygun Müdahale Önerileri 5. Tarihi Yapılarda Mevzuat ve Korumacılık İlkeleri 5.a. Kültür Mirasımızın Korunmasında Disiplinlerarası Çalışmanın Önemi 5.b. Restorasyon Karar Mekanizmalarında İnşaat Mühendisliğinin Yeri ve Önemi 5.c. Tarihi Yapılar ile İlgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Çalışma ve Değerlendirmeleri; İzlenen Yöntemlerin İrdelenmesi ve Gözlenen Sorunlar 5.d. Tarihi Yapıların Korunmasında Yaşanan Sorunlar 5.e. Tarihi Yapıların Geleceğe Güvenle Devredilmesinde Sağlıklı Bir Üniversite-Kamu-Özel Sektör İlişkisi 5.f. Tarihi Yapılarda Çevresel Etkiler 5.g. Tarihi Kültür Mirası Korumacılığının Hukuksal Yapı ve Mülkiyet kavramıyla bağlantıları 5.h. Koruma ve Restorasyonda teşvik uygulamalarının yaygınlaştırılması 6. Tarihi Yapılarda Uygulama 6.a. Tarihi Yapılarda Onarım 6.b. Tarihi Köprüler ve Tarihi Su Yapıları 6.c. Restorasyon Proje ve Uygulama Çalışmaları 6.d. Rekonstrüksiyon Uygulamaları 6.e. Mevzuat ve Koruma İlkeleri Kapsamında Olumlu ve Olumsuz Uygulama Örnekleri 6.f. Uygulamada Koruma Stratejileri ve Restorasyon İşlemleriyle bağlantılı konular

1 Mart 2015 TMMOB-DİSK-KESK-TTB den İç Güvenlik Yasa Tasarısı na TBMM önünde protesto TMMOB, DİSK, KESK ve TTB, TBMM Genel Kurulu nda İç Güvenlik Yasası olarak bilinen yasa tasarısının görüşmelerine başlanmasına üzerine temel hak ve özgürlükleri askıya alan yasanın geri çekilmesi için 18 Şubat 2015 Çarşamba saat 12.30 da TBMM Dikmen Kapısı önünde kitlesel basın açıklaması yaptı. BASIN AÇIKLAMASI Kamuoyunda İç Güvenlik Yasası olarak bilinen Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın görüşmelerine emekçilerin, demokrasi güçlerinin ve kamuoyunun yoğun tepkisine rağmen Meclis Genel Kurulunda başlanmıştır. Görüşmelerin daha ilk saatlerinde AKP milletvekillerinin muhalefet milletvekillerine çekiçli, bardaklı, tekme, tokatlı saldırısı yasa ile neyi amaçladıklarını da kanıtlamıştır. Yasanın provasını polisten önce AKP li milletvekilleri yapmıştır. Bizler öncelikle AKP nin bu tutumunu protesto ediyor, kınıyoruz. Özü itibariyle AKP yi koruma ve kollama yasası olarak hazırlanan tasarı 12 Eylül cunta anayasasından bile geri olmasının yanı sıra uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına almaktadır. Kısa süre önce Kanun mu hukuk mu derseniz ben hukuktan yanayım diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın talimatı ve bilgisiyle hazırlanan tasarı söylediklerinin tam aksine kanun ve polis devleti rejimini ve uygulamalarını kurumsallaştırmaya, yaygınlaştırmaya yöneliktir. İki gün önce Başbakan Davutoğlu nun tasarıya ilişkin açıklamaları tipik AKP algı yönetimi ve manipülasyonlarının son örneğidir. Tasarının temel hak ve özgürlükleri askıya alan içeriğini es geçerek bonzai satışını, molotof kullanımını ve eylemlerde yüzün çeşitli araçlarla gizlenmesini engellemeye yönelikmiş gibi sunmak kocaman bir yalandan ibarettir. Her üç konuda da yasalar mevcut olup yüzlerce çocuk taş ya da molotof attıkları iddiasıyla cezaevlerine atılmış, onlarca yıllık cezalar verilmiştir. Bırakalım yüzünü gizlemeyi sırf boynunda puşi olduğu için aylarca cezaevine konan Cihan Kırmızıgül e 11 yıl ceza verildiğini unutturacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Sorun uyuşturucu ve bonzai satışı ise tek bir maddelik düzenleme getirsinler sonuna kadar destekleyelim. Meselenin bunlar olmadığı, her üç konuyu öne sürerek kamuoyu desteği sağlamayı amaçladıkları açıktır. Kaldı ki, kanun yapma tekniği açısından bu durum AKP ile özdeşleşmiş olup tüm torba kanunlarda aynı yol izlenmektedir. Yalanları bir yana bırakıp tasarının özüne ilişkin gerçeklere dönecek olursak; Tasarı ile fiilen devam eden OHAL ve sıkıyönetim uygulamaları olağanlaştırılmak ve süreklileştirilmek istenmektedir. Tasarı çok açık şekilde yükselen toplumsal muhalefete, sendikal örgütlenmelere, hükümet protestolarına ve Kürt halkının temel hak ve özgürlükleri için yürüttüğü mücadeleye saldırı amacı gütmektedir. En son Birleşik Metal-İş grevinin toplanmayan Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanması da göstermektedir ki, AKP hükümeti emekçilere, gençlere, kadınlara ve bir bütün olarak toplumsal muhalefete karşı topyekûn bir saldırı içerisindedir. Tasarı ile hayata geçirilmek ve kamu güvenliği yalanıyla gizlenmek istenen tedbirler açıkça faşizan tedbirlerdir. Tasarının devletleşen AKP nin dokunulmazlığını saldırgan bir biçimde pekiştirmek dışında hukuksal ya da siyasal bir değeri bulunmamaktadır. Tasarının yasallaşması durumunda tüm toplumsal muhalefet darbe dönemlerini bile aratacak bir saldırı altında olacaktır. Çünkü; Kısa süre önce çıkan yasa ile makul şüphe standardına geri dönülmesi de gözetildiğinde basın emekçilerine, avukatlara, sendikacılara, üniversitelilere, kadınlara yönelik şafak baskınları yaygınlaşacak, toplu tutuklamalar sıradanlaştırılacaktır. Soruşturma sırasında el koyma yetkisi genişletildiğinden, gerçek ve tüzel kişi muhaliflerin malvarlıklarına da el konularak çok yönlü faşizan bir baskı kurulacaktır. Dinleme, gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkileri genişletilecek, sahte ve hukuk dışı kanıt yaratma faaliyeti sistematikleştirilecektir. Avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakkı, gizlilik kararları ile ortadan kaldırılacağından, savunma hakkı ihlalleri yaygınlaşacaktır. Polise 24-48 saatlik bağımsız gözaltı yetkisi verilmesi yoluyla yargı devre dışı bırakılacağından ve savcıların polis gözaltılarıyla ilişkisi kesileceğinden kayıt dışı gözaltılar, kaçırma, yok etme, infaz, işkence uygulamalarının önü açılacaktır. Anayasaya da aykırı olan, yargı kararı olmaksızın idari görevliler tarafından verilecek önleme araması, durdurma ve kimlik sorma kararı ile her tür keyfiliğin önü açılacak, muhaliflerin her davranışı gözaltı için yeterli görülecektir. Koruma altına alma maddesi ile bireyi özgürlüğünden mahrum etme polisin insafına bırakılacaktır. Aynı madde ile OHAL uygulamalarından aşina olduğumuz seyahat özgürlüğü keyfi şekilde kısıtlanabilecektir. Geç olmadan tasarının içeriğinde var olan vahim sonuçlara yol açacak bir duruma daha dikkat çekmek istiyoruz. Tasarı ile polisin silah kullanma yetkisi artırıldığından Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, dün doğum gününü kutladığımız Ahmet Atakan ve 12 yaşındaki Nihat Kazanhan cinayetleri gibi yeni polis cinayetleri yaşanacaktır. Bu şekilde cinayet işleyen polislerin cezalandırılmaları bir yana, haklarında dava bile açılamayacaktır. Açılmış davalarda yargılanan polislere ise af getirilecektir. Yoğun biber gazı saldırılarında bir korunma aracı olarak ağız ve burunun çeşitli yollarla kapatılması; yüzün maske ile kapatılması kabul edilerek ağır cezayla cezalandırılacaktır. Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kamu güvenliğini tehdit adı altında ortadan kaldırılacak, AKP uygulama ve politikalarına muhalefet niteliğindeki toplantı ve gösterilere katılanların tümü tutuklanabilecektir. Valiler, kaymakamlar sıkıyönetim ve OHAL dönemlerinde olduğu gibi yetkilendirilecek, güçler ayrılığı ilkesi ortadan kalkacak, kendilerini yargıç ve savcılar yerine koyup kararlar alabileceklerdir. Suçun unsurlarını belirleme yetkisi illerde valilere, birden çok ilde ise İçişleri Bakanına verildiğinden AKP nin herhangi bir uygulamasını protesto etmek suç kapsamına girebilecektir. Ortada hiçbir suç ya da şüphe olmasa da herkesin telefonu dinlenebilecek, haberleşme özgürlüğü engellenecek, özel hayatın dokunulmazı tarih olacaktır. İktidarın vatandaşlara büyük hizmet, ifade almak kolaylaşacak diye çarpıttığı tasarıdaki bir maddeye daha dikkat çekmek istiyoruz. İddianın aksine tasarı ile polisin ifade alması yaygın bir yetkiye dönüştürülerek denetimden uzak ve avukatsız ifade alma normalleştirilecektir Öte yandan sosyal medyaya getirilen sınırlamalar arttırıldığından haber alma ve iletişim ağı özgürlüğü daraltılacaktır. Gözaltı süreleri uzayacak, belli kararların denetimi kamuoyunda hükümetin yönlendirmesi altında olduğuna yönelik yaygın bir kanının olduğu Ağır Ceza Hâkimi tarafından yapılacaktır. Kamu görevlisine tehdit temelli ek korumalar ve cezasızlık alanı yaratılacak, AKP nin uygulamalarını aklamaya yönelik ısmarlama teftiş raporları hazırlayanlar yasal korumaya alınacaktır. Bu tasarı ile Hükümet güvenlik güçlerine açıkça sık la sık demektedir. Çünkü tasarı ile sakatlanmalara, yaralanmalara ve ölümlere yol açan TOMA lar tarafından sıkılan basınçlı suların içinde yer alan boya gibi kimyasal madde kullanımına yasal kılıf oluşturulmaktadır. Halen neredeyse her gün AKP polisinin gaz fişekleriyle, copuyla, silahıyla bir insanımızı yitirdiğimiz bugünleri de geride bırakacak yasa tasarısı birçok yönüyle Anayasaya ve AİHM kararlarına da aykırıdır. Yasa tasarısı; tüm temel anayasal hak ve özgürlükler mücadelesinin tırpanla biçilmesi amacı taşımaktadır. AKP nin 14 yıllık baskıcı politikaları artık toplumu bir sosyal patlama noktasına getirmiştir. Aynı politikalarda ısrar edilirse hiçbir kanunun bu patlamayı durduramayacağı tarihsel gerçekliklerle sabittir. Dolaysıyla AKP nin emek ve demokrasi mücadelesine karşı hukuk tanımaz politikasının ve otoriter karakterinin yansıması olan yasa tasarısı derhal geri çekilmelidir. Hükümete sesleniyoruz, temel hak ve özgürlükleri askıya alan bu sıkıyönetim yasasını derhal geri çekin. Halklarımızın ve emekçilerin ihtiyacı yeni bir SS yasası değil barış ve demokrasinin tesisine yönelik düzenlemelerdir. Bizler emek ve demokrasi güçleri olarak tasarı geri çekilinceye ve anti demokratik uygulamalara son verilinceye kadar ülkenin dört bir yanında alanlara çıkarak mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

1 Mart 2015 Özgecan İsyanımızdır, Kararlıyız, Kadın Cinayetlerini Durdurduracağız! TMMOB Yönetim Kurulu Üyeleri Gölay Şakiroğulları, Zeyneti Bayrı Ünal, TMMOB Kadın Çalışma Grubu Başkanı Ülkü Karaalioğlu, Özgecan Aslan ın vahşice öldürüldüğü Mersin e giderek TMMOB Adana ve Mersin İl Koordinasyon Kurulları Kadın Çalışma Gruplarının da katılımıyla Mersin Forum Alanı nda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasından sonra Özgecan Aslan ın ailesine taziye ziyaretinde bulunuldu. Aileyle görüşmenin ardından TMMOB Kadın Çalışma Grubu olarak Özgecan anısına açılan deftere de yazı yazıldı. ÖZGECAN I, BİR CAN IMIZI DAHA YAKTILAR! ÖZGECAN İSYANIMIZDIR, KARARLIYIZ, KADIN CİNAYETLERİNİ DURDURACAĞIZ! Gitmesin kulaklarınızdan, Büyüdükçe büyüsün çığlıklar. Kapanmasın gözleriniz Uykuya hasret kalsın akşamlar. Kör gözlere, sağır kulaklara inat İsyan bu! Dinmeyecek acısı yüreklerde, Renklerimizle Açtıkça açacağız her yerde Kızımım tek suçu minibüse binip eve gelmek miydi? Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi diyen ÖZGECAN ın annesinin sözleri çınlasın kulaklarımızda ve göz yummayalım bundan sonra hiçbir yürek acısına. Bilindiği üzere 20 yaşındaki Özgecan Aslan kardeşimize vahşice saldırıldı, yakılarak katledildi. Bu vahşet, haklı bir toplumsal infiale yol açtı, kadınların, kadın-erkek duyarlı herkesin haklı tepkilerine neden oldu. Zira AKP nin yeni Türkiye si, kadınların sürekli olarak aşağılandığı, ikincilleştirmenin sistematik hale geldiği, kadın cinayetlerinin yüzde 1.400 arttığı, kadın bedeninin, kimliğinin ve emeğinin bir bütün olarak sömürüldüğü, nesneleştirildiği, kadın cinayetlerinin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin arttığı; sokaklarında Türkiyeli-Suriyeli kadın ve çocukların dilenci yapıldığı ve pazarlandığı bir ülke haline gelmiştir. Ülkemizde kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin her geçen gün artarak yükseldiğini çok değil, daha 2 ay önce, 25 Kasımda, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü nde söylemiştik. Kadına yönelik şiddetin, olağan, günlük hale gelmesinin nedeni; içinde yaşadığımız bu coğrafyada savaşın ve şiddetin etkileri bu denli korkunç boyutlara ulaşmışken, AKP yönetimindeki devletin, inatla, ısrarla vahşi kapitalizmin uygulamalarını hayata geçirmesi ve özellikle dini referanslarla güçlendirerek kurumsallaştırdığı kadın düşmanı politikalarıdır. İktidar, erkek kadın fıtratının farklı olduğu yaklaşımı ile kadına yönelik anlayışının çerçevesini çiziyor. Erkek egemen bakışın yansıdığı yargı, 26 kişinin tecavüz ettiği 13 yaşında kız çocuğu için istese karşı koyabilirdi kararı vermekten imtina etmiyor. Kadınlara sömürü, şiddet ve ölüm bir yaşam biçimi olarak dayatılıyor. Devletin desteğini alan katiller öldürme hakkımı kullandım diyecek kadar pervasızlaşıyor. Dün Güldünya yı, bu gün de Özgecan Aslan ı katlediyor. Özgecan ın katili; diğer kadın cinayetlerinde olduğu gibi, devletin hemen her kademesinde ve kurumunda yer bulan kadın düşmanı gerici ve baskıcı anlayıştır. Yaşanan vahşetin sorumlusu; iktidara geldiği günden beri, açıkça kadın erkek eşit değildir, kızlı erkekli aynı merdiveni kullanıyorlar, kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar, her kürtaj bir Uludere dir demekte hiçbir sakınca görmeyen; kahkaha atmayı iffetsizlik olarak gören; hamile kadınların sokağa çıkmasını gayri ahlaki bulan, annelik bir kariyerdir diyerek anneliğin kazandırdıklarıyla, sadece erkeklerin adaletine sığınarak var olabileceklerini söyleyen; tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar, tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur diyebilen; kadına yönelik şiddetin değil, konuyla ilgili çıkan haber sayısının arttığını iddia edebilen AKP dir. Yaşanan vahşetin sorumlusu; kadın istihdamının engellenmesine yol açan, kadının kimliğini yok eden, aile içine hapseden ve kadın bedenini namus kavramının odağına koyan anlayışı/yaşam biçimini topluma bir model olarak dayatan iktidardır. Bizler, TMMOB li kadınlar olarak, evde sokakta ya da çalıştığımız yerlerde kadınlar olarak yaşadığımız baskı, şiddet ve sömürünün arkasında erkek egemen anlayışın olduğunu biliyoruz. Dilimiz, rengimiz, etnik kökenimiz, inancımız, statümüz, yaşımız farklı olabilir ama maruz kaldığımız sömürü, baskı ve şiddet aynıdır. Bizi yok sayan, emeğimiz ve bedenimiz üzerine çöreklenen bu erkek egemen tahakkümünü, eşitliğin değil adaletin savunulması gerektiğini söyleyenlerin adaletini reddediyoruz. TMMOB olarak; bu zulüm, bu işkence, bu karanlık dünyanın karanlık yüzleri çekin ellerinizi üzerimizden diyerek, ÖZGECAN ın canına kıyanları, bedenini yakanları, şiddetle ve nefretle kınıyoruz. TMMOB üyeleri, kadınların ülke genelinde düzenleyeceği eylemleri destekleyecektir. Kadına yönelik sömürüye, tacize, tecavüze ve şiddete karşı kadın erkek omuz omuza, yaşamın her alanında mücadeleye devam edeceğiz. Yasta Değil, İsyandayız, Kadın Cinayetlerinin Hesabını Soracağız! Susmadık Susmayacağız, Tecavüze Sessiz Kalmayacağız! Özgecan İsyanımızdır, Kararlıyız, Kadın Cinayetlerini Durduracağız! TMMOB Kadın Çalışma Grubu 43.Dönem Olağanüstü Genel Kurulu Üzerine TMMOB Örgütlülüğüne TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, TMMOB 43. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu katılımcılarına ilişkin teşekkür mesajı yayımladı. 14 Şubat 2015 de Ankara da TMMOB 43. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu nda buluşmak ve sözümüzü sokakta söylemek üzere, 9 Şubat Pazartesi gününden itibaren ülkemizin örgütlü bulunduğumuz her noktasından Ülkemize, Halkımıza, Mesleğimize, Örgütümüze Sahip Çıkıyoruz diyerek AKP nin TMMOB yasası değişikliğine karşı başlattığımız yürüyüşümüzde bulunan, yürüyüş kollarımızı karşılayan, uğurlayan, Ankara ya gelerek Olağanüstü Genel Kurulumuza katılan ve Genel Kurul Sonuç bildirimizi sokakta hep birlikte okuyan herkese, hepinize Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum. Bu etkinliğimizde bizi yalnız bırakmayan siyasi partilerimize, milletvekillerimize, emek ve meslek örgütlerine, doğasına, havasına, suyuna, toprağına sahip çıkan platformların temsilcilerine, demokrasi güçlerine, TMMOB dostlarına Yönetim Kurulumuz adına özellikle teşekkür ediyorum. 14 Şubat ta Ankara da sokakta TMMOB 43. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu katılımcıları olarak oybirliği ile ve hep birlikte AKP Gericiliği, Piyasacılığı ve Diktasına Teslim Olmayacağız dedik. 14 Şubat ta hep birlikte TMMOB nin ne olduğunu dosta düşmana bir kez daha gösterdik. TMMOB söylüyor: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! Mehmet Soğancı TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

1 Mart 2015 5 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü TMMOB, İş cinayetlerine dikkat çekmek için 2013 yılından bu yana düzenlediği 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü nde kentlerde kitlesel basın açıklamaları düzenleyecek. İş cinayetlerinin faili meçhul kalmaması ve iş cinayetlerine dikkat çekilmesi amacıyla ilki 2013 te düzenlenen 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü, TMMOB ve bağlı Meslek Odaları ile sendikalar tarafından çeşitli eylem ve etkinliklerle karşılanacak. 2015 3 Mart ında Birliğimiz, hemen bütün illerde İKK lar aracılığıyla düzenlenecek kitlesel basın açıklamaları konuya dikkat çekmeye çalışacak. Odamız da üye ve yöneticileri ile basın açıklamalarında yer alacak. İllerde yapılacak basın açıklamalarının programı belli oldu. Programın detaylarına TMMOB web sitesinden ulaşılabilir. 3 Mart ta Alanlara! Diyarbakır İKK: Kobane Uluslararası Afet Alanı ilan edilmeli İMO Diyarbakır Şube Başkanımız Turan Kapan ile İMO Su Yapıları Kurulu Üyemiz Ahmet Göksoy un da aralarında bulunduğu TMMOB Diyarbakır İKK heyeti Kobanê de yaptığı incelemeleri tamamladı. 11 Şubat 2015 tarihinde bölgeyi ziyaret eden heyet, hazırladığı ön inceleme raporunu kamuoyuyla paylaştı ve Kobanê, Uluslararası Afet Alanı ilan edilmeli dedi. TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu üyeleri, Kobanê de yaptığı incelemeler sonucu hazırladığı ön inceleme raporu kamuoyuna açıkladı. İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Konferans Salonu ndaki açıklamaya, TMMOB İKK Sekreteri Turan Kapan ve TMMOB a bağlı odaların yöneticileri katıldı. Raporu açıklayan TMMOB Diyarbakır İKK Sekreteri Turan Kapan, 12 kişilik heyetle Suruç Kaymakamlığı nın özel izniyle 11 Şubat 2015 tarihinde Kobanê yi ziyaret ettiklerini belirterek, Heyet, Mürşitpınar Sınır Kapısı ndan Kobanê ye giriş yapmış, sınırda Kobanê Kanton yönetimi görevlilerince karşılanmıştır. Heyetin teknik inceleme çalışmalarına; Kanton yönetiminden bir avukat başkanlığında, Kobanêli bir Makina Mühendisi, bir İnşaat Mühendisi ve bir İletişim Mühendisi eşlik etmiştir. Teknik inceleme Kanton yönetimi tarafından belirlenen güvenli alanlarda yapılmıştır. Bu rapor, DAİŞ in yaptığı saldırı, işgal ve katliamın meydana getirdiği yıkımları, talanı ve yeniden inşa sürecini yerinde incelemek amacıyla yapılan ziyaretin ardından hazırlanan Kobanê ön inceleme raporudur dedi. Kapan, yaptıkları tespitleri şöyle sıraladı: -Krokide kırmızı ile gösterilen; yaklaşık 4.5 km uzunluğundaki güzergah üzerinden inceleme yapılmıştır. -Kobanê kent merkezi krokide mavi hat ile gösterilen yerleşim alanı yaklaşık olarak 871 ha dır. -Kuzeydoğu ve doğu bölgesinde krokide yeşil ile gösterilen; ağır hasarlı binaların bulunduğu alan yaklaşık olarak 456 ha dır. -Kobanê batı bölgesinde bulunan sarı hat ile gösterilen, yapıların az ve orta hasarlı olduğu alan yaklaşık 239 ha dır. Yapıların yüzde 80 i yıkılmış Kentin hızlı yapılaşması, nüfus artışına paralel olarak arttığını kaydeden Kapan, Yapıların büyük çoğunluğunun zemin, Z+1, Z+2 olarak yapıldığı gözlenmiştir. Kobanê ve çevresinin 4. derece deprem bölgesi olması nedeniyle binaların gayet narin kesitlerle inşa edilmiş olduğu gözlenmiştir. Yapılarda mühendislik hizmetinin oldukça zayıf olduğu tespit edilmiştir. DAİŞ saldırısından sonra kentteki yapı stoğunun yaklaşık %80 i yıkılmış ve yakılmış olduğu tespit edilmiştir. Ağır hasar gören bu yapıların tekrar onarılması veya bu haliyle yerleşime açılmasının ekonomik olmadığı tespit edilmiştir. Savaşın ağır izlerin taşındığı bazı alanlar açık hava müzesi olarak planlanabilir. Kentteki savaşın yapılardaki etkisi iki aşamalı olarak tespit ettiklerini kaydeden Kapan, 1. DAİŞ saldırılarında yıkılan, yakılan ve tahrip edilen alanlar, 2. Koalisyon güçlerinin hava saldırıları sonucu yıkılan, tahrip olan alanlar diye konuştu. Kentte şu anda 10 bin kişi yaşıyor Kentin kuzeyi Türkiye sınırı olup, Kobanê nin tek güvenli kapısının Mürşitpınar sınır kapısı olduğu görülmektedir. Bu kapı referans alındığında; kuzeydoğu, doğu ve güney cephelerine uzanan alanlarda yapılaşmanın % 80 inin enkaz halinde olduğu tespit edilmiştir diyen Kapan, Savaş ile birlikte kentin bütün altyapı hizmetleri (yol, su, kanalizasyon, enerji) vb. tahrip olduğu belirtilmiştir. Kentin batı bölgesindeki yapıların %20 si tahrip olmasına rağmen, onarılabilir durumda olduğu gözlemlenmiştir. Kentte savaş esnasında 5000 kişinin olduğu, şu an yaklaşık 10.000 kişinin yaşadığı ve geri dönüşlerin devam ettiği Kanton yönetimince belirtilmiştir. Ayrıca geri dönen nüfus için çadır kentlerin yapılmasının planlandığı Kanton yönetimince ifade edilmiştir dedi. Enerji, su, gıda, tarım ve sağlık sorunları Kentin, enerji, su, gıda, tarım ve sağlık sorunlarına olduğuna işaret eden Kapan, Kentin elektrik enerjisi daha önce Suriye deki bir hidroelektrik santralinden (HES) alınmakta olup, Suriye deki iç savaşın başlamasından sonra enerji nakil hatların, merkezi hükümet tarafından kesildiği ve bu santralden enerji verilmediği belirtilmiştir. Mevcut HES in halen DAİŞ kontrolünde olduğu ve enerji kesintisinin devam ettiği belirtilmiştir. İhtiyaç duyulan elektrik enerjisi temini acilen Türkiye den (Suruç) sağlanmalıdır. Bu sorunun siyasi olarak aşılması durumunda; teknik olarak hiçbir zorluğu ve yüksek maliyeti olmayacaktır. Bunun yanında yeniden inşa sürecinde enerjinin sürdürebilirliği açısından; rüzgar, güneş ve fosil yakıtlı enerji üretiminin hayata geçirilmesi için, kentin bu konudaki kaynakları için teknik çalışmalar yapılmalıdır. Petrol rafinerilerinin imha olması nedeniyle; rafinerinin yeniden onarılması için teknik çalışma yapılması gerekmektedir. Enerji sorununun çözümü; diğer bütün altyapı sorunlarının eksenini oluşturmaktadır. Fırat nehri kıyısındaki akiferlerden (kuyulardan) pompaj ve terfi sistemiyle alınan su membada Suriye hükümeti tarafından kesildiği, Kanton yönetiminin suyu kendi olanaklarıyla başka alanlardan temin ettiği, DAİŞ saldırısı sırasında su kuyularının tahrip olması nedeniyle ciddi bir su sıkıntısı olduğu tarafımıza iletilmiştir. Yeniden su temini için, çöken/ tahrip edilen su kuyularının tekrar açılması gerekmektedir. Yapılan incelemede arazi yapısı ve yeraltı su seviyesinin kuyu açılmasına müsait olduğu tespiti yapılmıştır. Bir teknik heyetin etüt çalışması yaparak, yeni kuyuların hayata geçirilmesi anlamında acilen çalışmalar yapılmalıdır diye konuştu. Yeniden inşa için Kobanê nin özgürleşmesinde önemli rol alan kadın özgürlük savaşçılarının direnişleri adına kent merkezine sembol bir anıtın yapılmasını öneren Kapan, Kobanê nin yeniden inşa süreci çalışmasına ilişkin de yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: -İnsani yardımların ve Kobanê nin yeniden inşası için gerekli olan ihtiyaçların sağlanması için Mürşitpınar Sınır Kapısı nın (resmi) yardım koridoru olarak açılması gerekir. -DAİŞ çetelerinin kaçarken alanda bıraktıkları füze, havan, mayın gibi patlamamış patlayıcı vb. maddelerin temizlenmesi gerekmekte olup, bu işlem için gerekli uzman ekiplere ihtiyaç duyulmaktadır. -Savaşın Kobanê de yaratmış olduğu hasarın genel düzeyi ve yapılardaki hasar tespiti yapılmalı, -Kobanê, Uluslararası Afet Alanı ilan edilmesi gerekir. Ciddi bir enkaz sorunu olup, enkazın kaldırılması için uluslararası iskan ve mülteci kuruluşlarına acil yardım çağrısı yapılması gerekmektedir. İşin ekolojik boyutuna dikkat çekilmelidir. -Geri dönüşlerin örgütlenmesinde ve yeniden inşa sürecinde NEOLİBERALİZM politikaları değil, mekan, kimlik ve ekolojik kentte yaşayan insanların özgür iradesi ve öz yönetimiyle gerçekleştirilmelidir. -Enkaz kaldırma işleminden önce kent merkezine ait yerleşim alanının havadan fotoğraflarının çekilmesi ve hasar tespit çalışmalarında kullanılması gerekmektedir. -Kent merkezinin alt yapısına ait haritaların varsa temini yok ise yeniden hazırlanması gerekmektedir. -Kentin şu anki halinin, her sokağının veya önemli yerlerinin fotoğraflanarak, geleceğe bellek oluşturulması açısından bir veri olarak saklanmalı ve yeniden inşa sürecinde bunun yerinde sergilenmesi önerilmektedir.

1 Mart 2015 Trabzon İKK Kadın Komisyonu ödüllü fotoğraf sergisi düzenliyor Polis Devleti Yasa Tasarısına karşı tepkiler büyüyor TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri devam eden, temel hak ve özgürlüklerimizi daha da sınırlayan İç Güvenlik Yasa Tasarısı na karşı, 24 Şubat 2015 tarihinde emek ve demokrasi güçlerinin çağrısıyla TMMOB önünde toplanarak Ankara-Sakarya caddesine yürüdü. Sakarya meydanına kurulan kürsüde, TMMOB adına Özgür Topçu konuştu. Konuşmanın tam metni şöyle: TMMOB Trabzon İKK Kadın Komisyonu, Sizin Objektifinizden mimar, mühendis, plancı kadınlar isimli ödüllü fotoğraf sergisi düzenliyor. Sergide mühendis, mimar ve şehir plancı kadınların objektiflere yansıması yer alacak. Son fotoğraf kabulü 27 Şubat 2015 tarihinde sona erecek olan sergide dereceye giren fotoğraflar 5 Mart 2015 tarihinde açıklanacak. Ödül töreni ise 8 Mart ta yapılacak. Sergiyle ilgili yapılan duyuru şöyle: A-SERGİ KAPSAMI 1. Mimar, Mühendis, Şehir Plancı Kadın ın herkesin gözünden yansımasını fotoğraf sergisi aracılığıyla geniş toplum kesimleri ile buluşturmak. 2. Sergiye katılımı teşvik etmek amacı ile ödüller verilecektir. B- SERGİYE KATILIM 1. Sergiye katılacak fotoğrafların konusu Mimar, Mühendis, Plancı Kadın dır. 2. Fotoğraf sergisine Trabzon ilinden herkes katılabilir. 3. Fotoğraflar renkli ya da siyah beyaz teknikte olabilir. Fotoğrafın orijinal olması ve dijital ortamda değiştirilmemiş olması gerekmektedir. Fotoğraflarınızın kenarı 50 cm olmalıdır. 4. Sergiye katılan fotoğraflar seçici kurul tarafından değerlendirilip, farklı ödüller verilecektir. Değerlendirmede konunun yanı sıra, çekim kalitesi, ışık kullanımı vb. hususlar da göz önüne alınacaktır. C- YAPITLARIN YAYIMLANMASI 1. Sergiye katılan fotoğraflar geri verilmeyecektir. 2. Sergiye katılan tüm fotoğraflar TMMOB`ye bağlı tüm yayın organlarında veya TMMOB tarafından düzenlenecek başka bir sergide yayımlanabilir. D- DEĞERLENDİRME 1. Sergiye gönderilen fotoğraflar TMMOB Trabzon İKK Kadın Komisyonu tarafından saptanmış bir seçici kurul tarafından incelenir. 2. Sergiye en son fotoğraf kabulü 27.02.2015 tarihidir. 3. Seçim sonuçları 5 Mart 2015 tarihinde imotrabzon@imo. org.tr ve tüm TMMOB`ye bağlı odaların web sitelerinde açıklanacaktır. Ödüller 8 Mart kapsamındaki etkinlikte verilecektir. E- FOTOĞRAFLARIN TESLİMİ 1. Fotoğraflar dijital ortamda (JPEG) 300 dpi çözünürlükte, CD ye kayıtlı olarak ve basılı teslim edilecektir. Katılımcı CD içine ve üzerine fotoğrafın adını,5 harften oluşan bir Rumuz yazmalıdır. Rumuz açık bilgilerini aşağıda verilen adrese kayıt yaptırırken vermelidir. 2. Fotoğraflar bugünden başlayarak Trabzon İnşaat Mühendisleri Odası na elden teslim, iadeli taahhütlü posta veya kargo ile gönderilebilir. 3. 27 Şubat tarihinden sonra gelecek fotoğraflar değerlendirmeye alınamayacak, fakat sergide yer alabilecektir. AKP, iç güvenlik yasası ile faşist baskılarını kurumsallaştırarak kendi iktidarını korumaya çalışıyor. Tasarı çok açık bir şekilde yükselen toplumsal muhalefete, sendikal örgütlenmelere, hükümet protestolarına saldırı amacı gütmektedir. AKP hükümeti emekçilere, gençlere, kadınlara ve bir bütün olarak toplumsal muhalefete karşı topyekûn bir saldırı içerisindedir. Bu yasa faşizm yasasıdır. AKP faşizminin resmen ilan edildiği yasadır. AKP ülkeyi yönetemiyor. Baskı ve zorla iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Bir iç savaş hükümetine dönüşen AKP, polisi bir iç savaş gücü olarak konumlandırıyor. Tüm toplumu polis zorbalığıyla susturmanın hatta ses çıkaranı öldürmenin yasal dayanakları oluşturuluyor. Polise verilen yetkiyle yeni Ali İsmail ler, Ethem ler, Berkin ler hukuka uygun bir şekilde öldürülecek! Hukukun, adaletin bittiği yerde direniş en meşru haktır. Özgürlüklerimiz ve haklarımız için tüm gücümüzle mücadele edeceğiz, direneceğiz Faşizme geçit vermeyeceğiz.

1 Mart 2015 Şubelerden haberler Ankara Şube üyelerle Torba Yasayı değerlendirdi Ankara da Yaklaşık Maliyet-Hakediş Kursu Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, Şubat ayı içerisinde düzenlenen kurslarda üyelere Torba Yasa hakkında bilgi verdi. Karayolu Tasarımı, İngilizce, Sap2000, Yaklaşık Maliyet-Hakediş ve İdeCAD kurslarında yapılan bilgilendirmeleri Yönetim Kurulu Üyelerinden Lezgin Aras, Aysel Duru, Özlem Kaya ve Emrah Alp yaptı. Yapılan bilgilendirmede; Torba Yasa da 3194 sayılı İmar Kanunu, 5543 sayılı İskan Kanunu, 6235 sayılı TMMOB Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 2872 sayılı Çevre Kanunu nda düzenlemeler olduğu ve bu düzenlemelerle Torba Yasa ya bir bütün olarak bakıldığında, şu anda torbayı hazırlayanlarca yapı üretim süreci önünde engel olarak görülen tüm hususların yasa ile ortadan kaldırılarak bu alanın kendileri açısından kuralsızlaştırılması hedefi olduğu dile getirildi. Yönetim Kurulu Üyeleri bu tasarının hem mühendis-mimarlar için hem de ülkemiz ve halkımız için yaşadığımız çevre, suyumuz, havamız ve yaşamımız için aklımıza gelen ne varsa hepsi için bir yıkım tasarısı olduğunu belirttiler ve tasarının getirdiklerini ve yasalaşması ve işletilmesi sonrasında ortaya çıkacakları örneklerle anlattılar. Ankara Şubemiz, 2 Şubat 2015 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi nde Yaklaşık Maliyet - Hakediş kursu başlattı. Toplam 24 saat devam eden ve 18 kişinin katıldığı kursu İnş. Müh. Zafer Keskin verdi. Keskin, kurs süresince; Genel Tanımlar, Projenin Çözümlenmesi ve İş Gruplarının Oluşturulması, İmalatların Gruplandırılması, Saha İşleri - Beton İşleri - Duvar İşleri - Metal İşleri - Isı ve Su Yalıtımı - Kapı, Pencere ve Cam İşleri - Ahşap ve Plastik İşleri - Kaplama İşleri - Aksesuarlar ve Özel İşler Müteferrik İşler vb, İmalat Miktarlarının Hesaplanması (Metraj), Birim Fiyatların Tespiti (Fiyat Analizleri), Maliyet Tablolarının Oluşturulması (Yaklaşık maliyet Hakediş), Aşırı Düşük Teklif Sorgulamaları, Teknik Şartname Hazırlanması başlıklarında bilgiler verdi. Ankara da Inroads Kursu Ankara Şubemiz, 14 Şubat 1015 Cumartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi nde Inroads kursu başlattı. 18 kişinin katıldığı ve toplam 32 saat devam eden kursun eğitimini İnş. Yük. Müh. Kıvanç Karakaş verdi. Karakaş, kurs süresince nokta program yüklemelerinin yapılması, OpenRoads teknolojisine genel bakış, MicroStation Workspace ayarları, ayar dosyalarının kullanımı, dgnlib kütüphanesi oluşturma ve kullanılacak stil ve şablonların hazırlanması, Feature tanımlama ve 2B-3B görüntüleme ayarları-yüzey oluşturma ve görüntüleme, Design Intend mantığı-yatay geometri araçları ve yatay geometri oluşturma, dinamik profil görünümü-düşey geometri tanımlama-inroads modelleme mantığı, koridor oluşturma ve 3 boyutlu model yaratımı, platform genişlemeleri, şev/duvar, üstyapı kalınlığı vb. ayarların yapılması, Civil Cell kullanarak otomatik kavşak yerleşimi-tipkesit kütüphanesi oluşturma-nokta-çizgi farkı, nokta kurallarının tanımlanması-şev tanımlarının yapılması-en kesitlerin oluşturulması, raporların alınması-çıktıların InRoads temel araçlarına aktarılması-dever tanımlama ve Dever kuralları, kavşak tasarımı-kavşak çiziminin yapılması-kot taşımaların yapılması, kavşak üstyapısının oluşturulması-şevlerin oluşturulması konularında bilgiler verdi. Ankara da Proje Maliyet Yönetimi ve İş Programlama Kursu Üyelere yönelik eğitim çalışmalarını sürdüren Ankara Şubemiz, 12 Şubat 2015 Perşembe günü ise Proje Maliyet Yönetimi ve İş Programlama Kursu kursu başlattı. İMO Kongre ve Kültür Merkezi nde Toplam 8 saat devam eden ve 30 kişinin katıldığı kursun derslerini İnş. Müh. Özkan Öz verdi. Öz, kurs süresince; proje yönetimi genel bilgilendirme, proje yönetimi temel bilgi ve terminolojileri, proje maliyet çeşitleri ve yapısı, proje maliyet hesabi, bütçe ve planlama, proje ilerleme ölçümü ve kazanılan değer (earned value management), iş programı yönetimi, mali ve fiziksel ilerleme performans indeksleri (CPI ve SPI), proje kontrol entegrasyonu konularında bilgiler verdi, örnek çalışma yaptı ve soruları cevapladı.

1 Mart 2015 Şubelerden haberler Bursa da taahhüt işleri yapan üyelere seminer Erzurum daki seminere üyelerden büyük ilgi Bursa Şubemiz, taahhüt işleri yapan üyelere katkı sağlamak için Taahhüt İşlerinde İnşaat Muhasebesi Kayıtları, Vergi ve SGK Uygulamaları Semineri düzenledi. Seminerde, Serbest Muhasebeci, Mali Müşavir Erkan Çeziker, Ekonometrist Dr. Halil Kaya üyelere konuyla ilgili bilgilerini aktararak, sorularını yanıtladı. İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Söylemez, taahhüt işlemleri gerçekleştiren üyelerin karşılaşabilecekleri sorunların çözümü için eğitimlerin faydalı olacağını söyledi. İhalede en önemli evrak teminat mektubu Seminerde inşaat işletmelerinde vergilendirmeyi anlatan Serbest Muhasebeci, Mali Müşavir Erkan Çeziker, Kamu İhale Kurumu tarafından gerçekleştirilen ihale ve sözleşme sürecinde yapılması gerekenleri aktardı. İhalelerin genel olarak kapalı zarf usulünde yapıldığını kaydeden Çeziker, eksik evrakı olan firmaların ihaleden men edildiğine dikkat çekti. İhalelerde çoğunlukla en düşük teklifin kabul edildiğini belirten Çeziker, İhaleyi aldıktan sonra en önemli evrak kesin teminat mektubudur. Projenin yapımı sırasında herhangi bir sıkıntı yaşanırsa mektubunuz nakit para yerine geçer ve Kamu İhale Kurumu kendisi bozdurup zararı tazmin etmek ister. Sözleşmede işin başlangıcı, yer teslimi öngörülmüş ise yerin teslim edildiği tarihtir. Yer teslimi belirtilmemişse sözleşmede belirtilen işin başlangıç tarihi. Hiç biri belirtilmemişse sözleşme tarihidir. İşin bitiş tarihini geçerseniz kamu kurumuna ceza ödersiniz. Bu süre çok önemli. Bu süre hava muhalefeti nedeniyle uzayabilir. Bu gibi durumlarda ihale makamı ek süre talep ettiğinizde verebilir. Projede farklılıklar istendiğinde de size ek süre verilebiliyor dedi. Ara dönemde geçici beyannamede iş bitişi bildirilebilir Taahhüt işlerinde geçici kabul süreci uygulana bildiğini dile getiren Çeziker, işin kesin kabulünün bu süre geçtikten sonra gerçekleştiğini ifade etti. Vergi beyannameleri hakkında tavsiyelerde bulunan Serbest Muhasebeci, Mali Müşavir Erkan Çeziker, Firmalar için finansman önemli. Taahhüt firmaları yoğun kredi hacimlerinde çalışırlar. Bu yüzden ara dönemde olsa geçici beyannamede işin bittiğini bildirebilirler. Banka nezdinde rakamsal olarak gelir gözükür şeklinde konuştu. Yıpranma payı giderleri önemli yer tutuyor Taahhüt işlerinin muhasebeleştirilmesini anlatan Ekonometrist Dr. Halil Kaya, maliyet muhasebesinin en büyük sorununun genel üretim giderleri olduğunu belirterek, inşaat sektöründe yıpranma payı giderlerinin oldukça fazla yer tutuğunu söyledi. Dönem sonu işlemlerin ikiye ayrıldığını dile getiren Kaya şunları söyledi: Muhasebe dışı envanterde sayım ve değerlendirme yapılıyor. Muhasebe içi envanterde de, muhasebe dışı envanterde belirlenen fiili durumlar ile kayıtlar arasında fark varsa düzenleniyor. Dönem gelir ve giderleri belirleniyor. Resmi nizamdan sonra bilanço ve gelir tablosunu düzenleyip dönemin hesapları kapatılıyor. Erzurum Şubemiz, meslek içi eğitim kapsamında 20 Şubat 2015 Cuma günü yoğun katılımlı seminer düzenledi. Atatürk Üniversitesi Mavi Salon da düzenlenen ve yaklaşık dört saat süren eğitime Ege Üniversitesi Öğretim Görevlileri Prof. Dr. Kambiz Ramyar, Doç. Dr. Selim Altun ve Yrd. Doç. Dr. Cahit Yerdelen katıldı. Prof. Dr. Kambiz Ramyar, Betonda Alkali-Silis Reaksiyonu başlıklı sunumu, Doç. Dr. Selim Altun Zemin İyileştirme Yöntemleri ve Uygulama Örnekleri sunumunu, Yrd. Doç. Dr. Cahit Yerdelen ise Doğu Anadolu Bölgesinin Türkiye Su Potansiyelindeki Yeri konusunda seminer verildi. Seminerin ardından Erzurum Şube Başkanı İlhan Tohumcu öğretim görevlilerine teşekkür plaketi verdi. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adına Sahibi Nevzat Ersan Yazı İşleri Müdürü Zeki ERGİNBAY Zeki ERGİNBAY (1976-1977) Bülent Tatlı Yönetim Yeri: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Necatibey Cad. No: 57 06440 Kızılay / Ankara Tel: 0.312.294 30 00 Faks: 0.312.294 30 88 E-Posta: teknikguc@imo.org.tr Web: www.imo.org.tr 1 Mart 2015, Sayı:256, onbeş günde bir yayınlanır, yerel süreli yayın. ISSN: 1307-2412 Elektronik ortamda hazırlanıp üyelerine ücretsiz dağıtılır