Ö ZCAN UZKUR Shitdeath
Ön kapak / Front cover : Detay, Direniş 2 / Detail, Resistance 2 130x80cm / Arka kapak / Back cover : Düzenleme, Kop-ma / Arrangement, Breaking off 120x100cm /
Ö ZCAN UZKUR Shitdeath 18 Aralık - 19 Ocak 2013 December 18th - January 19th 2013 Açılış : 18 Aralık Salı, 19:00-21:00 Opening : Tuesday, December 18th, 7pm - 9pm Hüsrev Gerede Cad. No: 37 Teşvikiye - İstanbul / Türkiye Tel:+90 212 227 92 92 Email: info@galleryilayda.com www.galleryilayda.com
Duyularla Algılanan Kabil Habil'i öldürdü Orta yerde bu kan nedir? Ali İzzet Özkan Özcan Uzkur un son yapıtları bir beden serisinden oluşuyor. İlk bakıldığında yalnızca geniş bir renk alanından oluştukları düşünülen bu imgeler, ikinci, yakın bir bakışla ortaya döküyorlar kendilerini. Ancak bu dökülüşle, yine de, izleyiciye kendilerini açık etmiyorlar. Görünenin ötesinde neyin gizli olduğunu sorduruyorlar bakan kişiye. Bu renk alanlarının içinde dolaşan bakış, bir bütünlüğe ulaşmaya çalışıyor. Ardından da, bütünlüğü bir benzeşime vardırmaya. Birer bedeni andırdıklarına karar verme güç değil. Ancak bedende görmeye alışık olunan nitelikler, bu imgelerde üstleri örtülmüş, saklanmış, arka plana itilmiş gibiler. Bu da ister istemez, görünenin bir beden mi olduğunu sorgulatıyor bakan kişiye. Kırmızının hakim olduğu bu imgeler, ikinci bakışın ardından, aslında siyahın da hakim olabileceği düşüncesini doğuruyor. Kırmızı ve siyah çizgilerin hareketlerinden oluşan beden ler, gözün çizgilerin üzerinde gidip gelmesine izin veriyor. Yakından, çizgilerin uzamında bir gezinti, uzaklaştıkça onlardan kurtulmuş, aydınlık ve karanlıktan oluşan bir toplama dönüşüyor. Çizgiler bir bütünü vücuda getirecek, kendilerinden farklı türden parçalar oluşturuyor. Kimi beden lerin yarıldığı, kimilerinin yalnızca başlardan, kimilerinin de baş ve gövdelerden oluştuğu görülüyor. Bedenin, beden oluşunu en çok imleyen parçanın baş olduğu düşünüldüğünde, ne kimliği ne de cinsiyeti belli olan bu imgelerin insan olmaktan başka amaçları olmadığı anlaşılıyor. Nedir insan olmak? Soru zihinde yankılanmaya başladığı anda, imgeler hareketleniyor. Kendi sınırları içinde, deviniyorlar. Aydınlık ve karanlığın oluşturduğu kontrast, çizgiler aracılığıyla, aslında sabit duran figürlerin içinde, kımıldanıyor. Sanki kendilerinden kaçmaya çalışıyor beden ler. İçine yerleştirildikleri çerçevenin, sınırlarının dışına çıkmaya. Bulundukları mekandan yalıtılmış olmaları, içlerindeki karşıtlığı şiddetlendiriyor. Şiddet in içinde ve onun içinden çıkan beden ler bunlar belki de. Bakış, böylece derinin altındakine uzanıyor. Çizgilerden oluşan sinir sistemi, damarlar, lifler, et parçaları ayrılıyor. Birleşseler de bir beden oluşturmuyorlar. Bir araya geldikleri anda parçalanmaya mahkümlar. Göz, tam bir bütün oluşturduğu anda, bakıştan kaçıyorlar. Bu da, hiçbir zaman beden olamayacak bu beden parçalarının ilerisine, tenin derinliklerine, görünenin ötesine uzanacak bir bakışa sürüklüyor izleyiciyi. Bedenin bilinen formunu, tenin sınırını aşmak, Uzkur un elinde, hakikatini görünen in ötesinde taşıyan ikon lara dönüşüyor. Monokrom planlar sonsuz zemin etkisi yarattıkça, geçmiş ile bugün birbirinin yerini alıyor, zaman, sürekli ama tek, bir an a indirgeniyor. Her an ve her yerde bulunan bir hissiyatın imgesi bu beden ler. Duyular aracılığıyla algılanan, derinin, bedenin ötesini işaret eden formlar şiddetin hakikatini ortaya döküyor. Beden tarafından yaratılan şiddet, sonsuz bir zamanda ve mekanda sabitlenerek bakan göz e görünür kılınıyor. Birbirlerinden ayrılmaya, uzaklaşmaya çalışan, kendilerine yabancı parçalar, şiddetle bir olan bedeni gösteriyor. Birbirleriyle ve kendileriyle savaşan, neredeyse kendilerini yok etmeye çalışan bedenler, göz e geldikçe tekrar kurulup tekrar yokoluyorlar. Bedenin oluştuğu anda yok olmaya başlaması, gözün onu tam olarak algıladığı anda parçalanması, çağdaş sanatın bedeni yapı bozuma uğratan yapıtlarına referans verirken, sinirlerin, liflerin yerini alan iplikler bedeni parçalıyor ve yeniden inşa etmeye devam ediyor, hiç durmadan. Sanatçının, bu noktada, figürün kendisini kullanarak, bir soyutlamaya gittiğini söylemek mümkün. Gilles Deleuze ün bakışından, Cézanne ı takip eden Bacon ın endişesi var Uzkur un yapıtlarında. Figürün sunması beklenen nesne ile arasındaki benzeşimin soyutlama yoluyla yıkılması, figürün temsil ettiği nesneyi değil, onun hissiyatını aktarması görülüyor bu imgelerde. Biçimleri bozulmuş bedenler, bir hikayeyi değil, doğrudan bir hissiyatı geçiriyor izleyiciye, şiddetin her türünü yaratan ve aynı zamanda maruz kalan insanın dramını. Bedeni oluşturan ve onu parçalayarak dilimleyen ipliğin tercih edilmesi, bedenin yeni bir biçimde soyutlanmasını sağladığı gibi, aynı zamanda temsilin üst üste yıkılmasına da yardım ediyor. Klasik resim dilinin araçlarından ve ifade biçimlerinden uzaklaştıkça çağdaş sanata yakın duran bu işler, resmin kurallarının içinden, onu araştıran ama bir yandan da ona karşı duran yeni bir anlatım biçimini doğuruyor. Bu da, Uzkur un bedenleri parçalaması gibi, resmin de parçalanıp tekrar tekrar kurulmasına imkan veriyor. Bu tercih de, bozulmuş, biçimsizleştirilmiş bedenlerin imgeleriyle, onların bir adım ötesinde duran aşkın hakikatin birbirine bağlanmasını ve iç içe yankılanmasını sağlıyor. 2 Ceren ÖZPINAR
Perceived Through Senses Cain murdered Abel What is all this blood amongst? Ali İzzet Özkan Özcan Uzkur s last works are a series of bodies. At first glance, these images make one think as if they were only vast color fields, and they disclose themselves at a second close look. Nevertheless they do not fully reveal themselves to the viewer. Instead, they make you ask what it is that is hidden beyond the visible. Wandering within the color fields, the gaze strives for an entirety, and next for a resemblance. It is not tricky to decide that they are bodies. One might say, however, that the given character of the body seems to be covered, hid, and ignored in these images. That would be the main reason of the initial inquiry of the viewer. After the second gaze, images expose a doubt on the dominant color, even though domination of color red is far ahead of black. The bodies composed of almost equally motions of red and black lines, let the eye navigate upon them. In close-up, a stroll within the space of lines; from afar, a turn to a whole, liberated from them, consisted of light and dark. Thus the lines form pieces, completely different than themselves, in order to make a whole. One can see that some bodies split off, some composed only of heads, and some only of head and a stem. Since the head is the most prominent part of the body, one can tell that these images, which are both androgynous and anonymous, intend nothing but to be humans. What does it mean to be human? As soon as the question starts to echo in minds, images get into motion. They move within the boundaries. The contrast generated by lightness and darkness move by means of lines, within the figures that in fact stay put. Perhaps the bodies try to escape themselves. They try to go out of the frame they embedded in. Their isolated appearance within the space deepens the contrast. Perhaps they are bodies within a deep violence and at the same time stepping out of it. The gaze, thus, reaches for what it is under the skin. Nervous system, veins, fibers, fleshes which composed of lines, they all split up. They could not build up a body, even though they would unite. They are confined to tear apart, as soon as they come together. Hence they fly away from the gaze, once they become a whole. Viewer s gaze, therefore, has to go deep under the skin, has to reach beyond the visible, has to go further of this body parts, which will never become a body. Transcending the conventional form of body, boundaries of skin, in the hands of Uzkur, turn into an icon, which carries the truth beyond the visible. While the monochromatic fields create an infinite background effect, past and present switch places, and the time reduces into a single but constant moment. The bodies become the image of an omnipresent sensation. Perceived through senses, implying beyond the body and the skin, these forms reveal the truth of violence. The violence produced by the body, fixed in an endless time and space, makes itself visible to the gaze. Estranged pieces, which try to part and drift apart from each other, represent the body that becomes one with violence. The bodies, fighting and struggling to destroy themselves, build and instantly disappear, as soon as they touch the gaze. Disintegration of the body once it forms itself, once the eye perceives it completely, refers to the contemporary works of art, which deconstruct the body. Meanwhile the threads replacing the nerves and fibers shatter and constitute the body, over and over again, repeatedly. At this point, it is likely to say that the artist employs abstraction through the use of figure itself. Uzkur s concern is similar to that of Bacon s, which follows Cézanne, according to Deleuze. Collapse of resemblance, which is supposed to be introduced by the figure, through abstraction, allows the artist to make the figure transfer the sensation of the object, not representation of it. Thus, deformed bodies convey senses to the viewer, not stories. And that is the human drama that creates all kinds of violence and exposed to it as well. The use of threads, composing and slicing the body, besides abstracting it in a new form, also help to bring down the notion of representation over and over again. Departing from the tools and shapes of the classical painting, these works stand closer to the contemporary art, and reproduce a new form of expression, which explore and challenge it. And that, as in Uzkur s way of dismantling the bodies, enable the painting to be shattered and brought together all over again. Yet, the deformed, fragmented images of the body, and the transcendental truth standing beyond them, connect to each other and echo within. Ceren ÖZPINAR 3
4 Savaşçı Warrior 130x50cm
Direniş 1 Resistance 1 80x60cm 5
6 Direniş 2 Resistance 2 130x80cm
Bağıranlar Yellers 150x100cm 7
8 Tutsak Captive 100x65cm
Kop-ma Breaking off 120x100cm 9
10 İkarus İcarus 160x80cm
Provakasyon Provocation 210x100cm 11
12 Av 1 Hunt 1 200x80cm
Av 2 Hunt 2 180x70cm 13
14 Avcı 1 Hunter 1 210x80cm
Avcı 2 Hunter 2 200x100cm 15
Özcan UZKUR 1952 yılında Balıkesir de doğdu.1978 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (M.Ü.G.S.F) Tekstil Sanatları Bölümünden mezun oldu. 1982-2011 yılları arasında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Sanatları Bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı. Halen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Altı kişisel sergi gerçekleştirdi; ( 1988 Turkuaz Sanat Galerisi, Ankara. 1989 Galeri Vinci, İstanbul. 1990 Galeri Vinci, İstanbul. 1992 Turkuaz Sanat Galerisi, Ankara. 2000 Galeri Vinci, İstanbul. 2006 Galeri Selvin, İstanbul ). Ulusal ve uluslararası workshoplar yönetti, çeşitli sergi ve projelere katıldı. Özcan Uzkur, son dönem iki ve üç boyutlu çalışmalarında tekstil ve her türlü yumuşak malzeme kullanarak plastik sanatların farklı alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir. He was born in Balıkesir in 1952. Graduated from State School of Applied Fine Arts in Istanbul, Turkey (1978). Associate Professorship at Marmara University, Fine Arts Faculty, Department of Textile Arts (1982-2011) 2011 Özcan Uzkur, who still works as Associate Professor in Kemerburgaz University School of Fine Arts and Design, Department of Fashion and Textile Design. He participated six personal exhibition ( 1988 Turkuaz Art Gallery, Ankara. 1989 Gallery Vinci, İstanbul. 1990 Gallery Vinci, İstanbul. 1992 Turkuaz Art Gallery, Ankara. 2000 Gallery Vinci, İstanbul. 2006 Gallery Selvin, İstanbul ). He directed national and international workshops, participated in various exhibitions and projects. Özcan Uzkur has been working in different fields of plastic arts by using textiles and all kinds of soft materials in his recent two and three dimensional works. 16
Bu katalog 18 Aralık - 19 Ocak 2013 tarihleri arasında Galeri İlayda da düzenlenen Özcan Uzkur Shitdeath sergisi nedeniyle 1000 adet basılmıştır. This catalog is printed in total 1000 copies for the exhibition of Özcan Uzkur Shitdeath held at Gallery İlayda from December 18th to January 19th 2013 Yayıncı / Publisher Galeri İlayda Metin / Text Ceren Özpınar Galerimiz Pazar günleri hariç 10:00-19:00 arası açıktır. The gallery is open from 10 am to 7 pm Monday through Saturday. Fotoğraf / Photography Ramazan Tunç Can Sabuncuoğlu Sanatçı Portresi / Artist Portrait Zeynep Uzkur Bütün görseller / All images Özcan Uzkur izniyle Tasarım / Design Can Sabuncuoğlu - Videographic Unit Galerimizin karşısında ve altında otopark mevcuttur. Parking is available below and across the gallery. Hüsrev Gerede Cad. No:37 Teşvikiye 34330 İstanbul - Türkiye +90 212 227 92 92 Email: info@galleryilayda.com www.galleryilayda.com