İngilizcede Comparative Kullanımı ve Örnek Cümleleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim



Benzer belgeler
Lesson 45: -er, more, less Ders 45: -er, more, less

Get kelimesinin temel anlamları

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

İNGİLİZCE AİLE VE AKRABA BİREYLERİ, SOY AĞACI (FAMILY AND RELATIVE INVIDUALS, FAMILY TREE)

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Lesson 58 : everything, anything. each, every Ders 58: her şey, herhangi bir şey. Her biri, her

1. A lot of; lots of; plenty of

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

Let s, Shall we, why don t. Let s, let us: Öneri cümlesi başlatır. Let s elim anlamına gelir. Let s play basketball. Haydi basketball oynayalım.

BÜTÜN ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR

Grade 6 / SBS PRACTICE TEST Test Number Konuşma balonunda boş bırakılan yere uygun olan ifadeyi işaretleyiniz.

E-Learning, Sınıf ve Özel eğitimlerimiz için adresinden bilgi alabilirsiniz.

UNIT 1 APPEARANCE AND PERSONALITY

Lesson 47: like better, like the best, much more, more and more. Ders 47: tercih etmek, en çok sevmek. kat kat fazla, gitgide

Lesson 21: Who. Ders 21: Kim

THE LANGUAGE SURVIVAL GUIDE

UNIT 2 YUMMY BREAKFAST BOOKLETS

İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE TO BE (OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. SIMPLE PAST (to be)

EYLÜL ÜNİTELERİ SEPTEMBER UNITS AGE

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

He eats meat. She eats meat. It eats meat.

SUPERLATIVE FORM OF ADJECTIVES (SIFATLARIN EN ÜSTÜNLÜK DERECESİ) Sıfat tek heceli ise superlative(en üstünlük) şeklinde sıfatın başına The sonuna -est

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

Lesson 56 : One, Other, Another. Ders 56: Bir, Diğer, Başka

ÜNİTE 3 TO BE FORM YABANCI DİL I BATURAY ERDAL İÇİNDEKİLER HEDEFLER

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

a) Must: meli malı. Bir eylemin yapılmasının zorunluluğunu belirten must ile ifade edilen kişinin kendi isteğinden kaynaklanmaktadır.

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

Lesson 57 : all, both, each. Ders 57: Hepsi, her ikisi de, her biri


5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

ÜNİTE 1. Baturay ERDAL PRONOUNS YABANCI DİL 1 İÇİNDEKİLER HEDEFLER

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

Lesson 59: Negative yes-no Questions Ders 59: Olumsuz Evet-Hayır Soruları

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Surfing On The Net ? K VOCABULARY


4. S n f. Bu konuflman n geçti i resim afla - dakilerden hangisidir? name is Engin. Konuflmay resme göre tamamlayan ifade afla dakilerden hangisidir?

Lesson 53 : Passive Interrogative Form of Passive Voice

ÜNİTE 7 QUANTIFIERS (2) İÇİNDEKİLER HEDEFLER YABANCI DİL I. Quantifiers: - lots of - a lot of - several - a bit - How many - How much

Ünite 6. Hungry Planet II. Kampüsiçi Ortak Dersler İNGİLİZCE. Okutman Hayrettin AYDIN

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

How many - How much - some - any- a few - much - a little - only a few - a lot of

Çimen biçtin mi? Ne kadar süre aldı? Ne kadar sıklıkla buzdolabınızı eritirsiniz? Ne zaman kardeşin hamster besledi?

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

ÜNİTE İNGİLİZCE - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER MOUNT ARARAT IS THE HIGHEST


Appearance and Personality

İngilizce Türkçe Gramer 1

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

Genellikle onlar bahçede mı? Onlar şimdi bahçede mı? Yazın bir otelde kalır mısın? O her gün evde mı? Ödev zor mu? Ben yiyorum çünkü açım.

Lesson 40: must, must not, should not. Ders 40: gereklilik(olumlu), gereklilik(olumsuz), tavsiye edilen gereklilik(olumsuz)

ÖZEL YILDIZ İLKOKULU 3-A SINIFI ŞUBAT AYI ÇALIŞMA BÜLTENİ

İmran Ünal ER 1. AŞAMA. Vocabulary of the Second Week

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÇIKMIŞ SORULAR

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü şu that (something relatively nearby) şu ekmek o that (something further away) o dondurma

Lesson 42: have to, don t have to. Ders 42: -meli/-malı, zorunda olmamak

YABANCI DİL I Okutman Salih KILIÇ

Lesson 46: -est, most, least Ders 46: -est, en çok, en az

(Bu örnekte görüldüğü gibi aktive cümlenin nesnesi, pasif cümlenin öznesi konumuna geçmektedir.)

ata aöf çıkmış sorular - ders kitapları - ders özetleri - ders notları

«Sık kullanılan slang ifadeleri»

İNGİLİZCE SORU CÜMLELERİ

DERS YILI 4.SINIF 2.SEVİYE TESPİT SINAVI 06 MAYIS 2015 ÇARŞAMBA. Sınıf :... Süre: 90dk. 1.OTURUM SORU KİTAPÇIĞI MATEMATİK- İNGİLİZCE

Seyahat Konaklama. Konaklama - Bulma. Konaklama - Rezervasyon. Konaklama için yön sorma. ... a room to rent? kiralamak için... oda?

Seyahat Konaklama. Konaklama - Bulma. Konaklama - Rezervasyon. Konaklama için yön sorma. Konaklama türü. ... bir hostel?... a hostel?

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Cases in the Turkish Language

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 1

Travel Accommodations

amerika birleşimiş devletleri

Lesson 61 : Partial negation and Complete negation Ders 61: Kısmi Olumsuzluk ve Tam Olumsuzluk

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Lesson 33: Interrogative forms of be going to, be + verb~ing for expressing near future

YABANCI DİL 1 Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

ÜNİTE 6 QUANTIFIERS (1) YABANCI DİL I YILDIRAY KURNAZ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Quantifiers: - Some - Any - Much - Many - Little - A little - Few - A few

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 4. A Plural Nouns (Regular / Irregular) 1 B This / That / These / Those 3 C Have Got & Has Got 5

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

7. SINIF 2011 SBS SORULARI SBS SORULARI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 6

Start Streamin. now! MiniPod Bluetooth Streamin speakers

1. She traveled the world. a. over b. across c. on d. around. 1. There s a park across the street the hospital. a. of b. to c. from d.


DERS YILI 4.SINIF 1.SEVİYE TESPİT ve SIRALAMA SINAVI. Sınıf :... Tarih: 26/12/2015 II.OTURUM SORU KİTAPCIĞI MATEMATİK VE İNGİLİZCE SORULARI

Lesson 48:... enough to + verb, too... to + verb Ders 48:... yeterli/kafi + fiil, çok fazla/ aşırı... (to) + fiil

Lesson 29: "It" in Various Usages. Ders 29: "It" Zamirinin Farklı Kullanımları

PERSONS in ENGLISH (İngilizcede Şahıslar)

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

GENİŞ ZAMAN SIMPLE PRESENT TENSE

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

Şimdi de kesin bir zorunluluğun bulunmadığını ifade eden cümlelere örnekler verelim:

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

Transkript:

İngilizcede iki şeyden birisinin üstün olmasına göre yapılan karşılaştırmaya COMPARATIVE diyoruz. Türkçede kıyaslama diyebilecğeimiz durum yani. Bunu da karşılaştırılan isimlerin önüne more getirerek, sıfatlarda ise ya yine başına more getirerek ya da sonuna -er takısı getirerek yapıyoruz. Örnek vermek gerekirse beautiful > more beautiful than, experienced > more experienced than, great > greater than, small > smaller than olur. Burada önemli bir nokta, bazı sıfatların değişiklik gösterdiğidir; good, better olur; bad, worse haline gelir. İsimlerde ise money > more money than, water > more water than olurlar. Karışık gibi gözükmesi gözünüzü korkutmasın sevgili dostlar, emin olun çok kolay. Zaten örnek cümlelerimizde de bunu göreceğiz: Plane is faster than bus. > Uçak otobüsten daha hızlı. Hidayet is taller than İbrahim. > Hidayet, İbrahim den daha uzun. Our grandfather is older than my mother. > Büyükbabam annemden daha yaşlı. All new dresses look more beautiful than the old ones. > Yeni elbiseler eskilerinden daha güzel gözükürler. In the last years downtown became less attractive than suburban. > Son yıllarda şehir merkezi, şehir dışından daha az çekici oldular. Many films are more boring than others on TV. > TV de çoğu film, diğerlerinden daha sıkıcı. Mehmet cooks more delicious than his wife. > Mehmet karısından daha lezzetli yemek pişirir. 1 / 5

The life of very poor children are more tragic than many others. > Çok fakir çocukların hayatı çoğu diğerinden daha acıklı. In India cows are holier than any other animals. > Hindistanda inekler başka her hayvandan daha kutsal. Dolphines are more clever than whales. > Yunuslar, balinalardan daha akıllı. Radio is stil more common than television today. > Radyo, bugün hâlâ televizyondan daha yaygın. I am more doubtful nowadays than I used to. > Bugünlerde eskisinden daha çok şüpheciyim. My brother is taller than me. > Erkek kardeşim benden daha uzun. The new book is more expensive the old one. > Yeni kitap eski kitaptan daha pahalı. Ships are slower than submarines. > Gemiler, denizlatılardan daha yavaş. Kızılırmak is longer than Çoruh River. > Kızılırmak, Çoruh nehrinden daha uzun. The Pacific Ocean is broader than the Mediterranean. > Pasifik Okyanusu, Akdeniz den daha geniş. Ayşe is older Fatma. > Ayşe, Fatma dan daha büyük (yaşlı). 2 / 5

My camera is more expensive than yours. > Benim fotoğraf makinam sizinkinden daha pahalı. Taxi drivers drive less carefully than others. > Taksi sürücülerinden diğerlerinden daha az dikkatli araba kullanırlar. This winter is hotter than the winters of 1970 s. > Bu kış, 1970 lerin kışlarından daha sıcak. İstanbul is more expensive than Malatya. > İstanbul, Malatya dan daha pahalı. Maybe I am happier than you. > Belki de ben senden daha mutluyum. A great computer is better than PC s. > Büyük bir bilgisayar PC lerden daha iyidir. Pelin is stronger at bridge than I am. > Pelin briçte benden daha güçlü. Learning English is easier than learning Japanese. > İngilizce öğrenmek, Japonca öğrenmekten daha kolay. Kader is shorter than her son. > Kader oğlundan daha kısa. My suitcase is heavier than your suitcase. > Benim bavulum seninkinden daha ağır. Wool is warmer than cotton. > Yün pamuktan daha sıcak. 3 / 5

Truck is bigger than car. > Kamyon arabadan büyük. May be this grammar topic, comparative, is easier than others. > Belki de bu dilbilgisi konusu, Comparative, diğer konulardan daha kolay. There are more flowers in my balcony than in my kitchen. > Balkonumda mutfaktakinden daha çok çiçek var. In the refrigerator there is more cheese than jam. > Buzdolabında reçelden daha çok peynir var. Our grandfather drinks more tea than anyone else in our family. > Büyükbabam ailemizdeki herkesten (herhangi birinden) daha fazla çay içer. Our daughter eats more vegetables than her elder brother. > Kızımız abisinden daha fazla sebze yer. There are fewer watches than clocks in the watchseller. > Saatçide duvar saatinden daha az kol saati var. There was more air pollution in the 1970 s than in 1960 s in Turkey. > Türkiye de 1970 lerde, 1960 lardan daha çok hava kirliliği vardı. Men wear out more shoes than women. > Erkekler kadınlardan daha çok ayakkabı eskitirler. Women take care of clothes more than men. > Kadınlar, giyime erkeklerden daha çok özen gösterirler. 4 / 5

Women are generally shorter than men. > Kadınlar genellikle erkeklerden kısa olurlar. 5 / 5