DİL VE EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ. The Journal of Turkish Language and Literature Studies



Benzer belgeler
PANEL/КРУГЛЫЙ СТОЛ ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ TURKISH LANGUAGE OF ANCIENT ANATOLIA АНАТОЛИЙСКО-ТУРЕЦКИЙ ЯЗЫК

DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

TIP FAKÜLTESİ - Tıp Lisans Programı Sıra No Üniversite Program Puan T. Kont. Taban Tavan 1 İstanbul Üniversitesi Tıp (İngilizce) Cerrahpaşa MF-3 77

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU

genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

İŞTE TIP FAKÜLTELERİNİ 2017 TUS BAŞARI SIRALAMALARI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

Tıp Fakültesi Taban Puanları ve Başarı Sıralaması

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

YATIRIMLARI VİZE TABLOSU KURULUŞ: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BİN TL)

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (İZMİR) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 21 TS-2 418,

TARİH BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

YATIRIMLARI VİZE TABLOSU KURULUŞ: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BİN TL)

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ Öğretim Üyesi Sayıları

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Sosyal Hizmet YGS - LYS Taban Puanları Kitapçığı (Başarı Sıralamalı) -

ÖZEL BÜTÇELİ İDARELERİN FİNANSAL SINIFLANDIRMAYA GÖRE ERTESİ YILA DEVREDİLEN ÖDENEKLER CETVELİ

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

FARABİ KURUM KODLARI

Hemşirelik (MF-3) ÜNİVERSİTE

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

2014 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği MF , , Atatürk Üniversitesi

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

Tarihteki Türk Devlet Bayrakları Videosu. Tarihteki Türk Devlet Bayrakları Ders Notu

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

YÜKSEKÖĞRETİM TEMEL GÖSTERGELERİ

TASARI AKADEMİ YAYINLARI

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

TÜRKİYE SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMLERİ SIRALAMASI 2017 SBKY / KY İNDEKSİ 2017

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

DİKKAT! Tercih işlemlerinde ÖSYM nin kılavuzunu dikkate alınız. Bu çalışma sadece size bilgi vermek amaçlı hazırlanmıştır.

Sayı: 4 Yıl: 2016 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

EN BÜYÜK PUAN PUAN TÜRÜ EN KÜÇÜK PUAN

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

2013 sırası sırası

T.C. ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik. Sayı : E /08/2018 Konu : Sempozyum Duyurusu DAĞITIM YERLERİNE

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) Radyo, Tv ve Sinema (Tam Burslu) 4 TS-1 483,

Hemşirelik (MF-3 YGS-2) Taban Puan ve Başarı Sıralamaları ( Karşılaştırmalı)

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

1.7 BÜTÇE GİDERLERİNİN FONKSİYONEL SINIFLANDIRILMASI TABLOSU

Sıra No. Yükseköğretim Kurumu Adı

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) Sosyoloji (İngilizce) 52 TM-3 454,

2015 PROGRAM ADI ÜNİVERSİTE FAKÜLTE İL Türü Öğrenim Şekli Dili Burs KONT/YERLEŞEN

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

Elektrik-Elektronik Mühendisliği (MF-4)

5 ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ 6 ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

Kimya Mühendisliği YGS - LYS Taban Puanları Kitapçığı (Başarı Sıralamalı) -

GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ

A Y I NUMBER Y I L 10

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

2013 Eylül TUS Taban Puanları (bölüm ismine göre alfabetik sıralı liste)

Spor Yöneticiliği. Spor Yönetimi YGS - LYS Taban Puanları Kitapçığı (Başarı Sıralamalı) -

HUKUK GNL GRUP ÜNV ADAY ORT SAP GNL GRUP ÜNV ADAY ORT SAP GNL GRUP ÜNV ADAY ORT SAP

DİKKAT! Tercih işlemlerinde ÖSYM nin kılavuzunu dikkate alınız. Bu çalışma sadece size bilgi vermek amaçlı hazırlanmıştır.

FARABİ KURUM KODLARI

Üniversitelerin Elektrik, Elektronik, Bilgisayar, Biyomedikal Mühendislikleri Bölümlerinin. Alfabetik Sıralaması (2005 ÖSYM Puanlarına Göre)

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları PROGRAM KODU PROGRAM ADI KONTENJAN ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

1.7 BÜTÇE GİDERLERİNİN FONKSİYONEL SINIFLANDIRILMASI TABLOSU

2016 YILINDA PUAN TÜRÜ DEĞİŞEN PROGRAMLARIN 2015 YILI PUAN VE SIRA BİLGİLERİ VE YİNE 2015'E GÖRE DEĞİŞEN PUANDAKİ YERLERİ

Yükseköğretim Kurumu Adı. o Sayı

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

2018-TUS 2. DÖNEM EK TERCİH KILAVUZU Tablo 2 Üniversitelerdeki Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yapılacak Programlar ve Kontenjanları*

Ankara 1996 PUAN TÜRÜ TABAN PUAN ÜNİVERSİTE ADI BÖLÜM ADI KONTENJAN SIRALAMA

BAŞVURU BASLANGIÇ BAŞVURU BİTİŞ ÜNİVERSİTE

YGS 4 PUAN TÜRÜNDEN YERLEŞEBİLECEK BÖLÜMLER 2015 BAŞARI SIRASI 2015 TABAN PUANI ÖZEL DURUM DEVLET- VAKIF. Puan Türü

Okul Öncesi Öğretmenliği (İngilizce) Okul Öncesi Öğretmenliği (TamBurslu) Okul Öncesi Öğretmenliği (İngilizce)

Bu sayının editörleri: Doç. Dr. Üzeyir ASLAN Dr. Ümran AY

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Transkript:

DİL VE EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ The Journal of Turkish Language and Literature Studies

The journal of Turkish language and literature studies year 02 issue 03 Winter 2011 ISSN 1308-5069 DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ The Journal of Turkish Language and Literature Studies Sayı Issue: 03 Kış Winter- 2011 HAKEMLİ DERGİ Eyüp / İSTANBUL Yönetim Yeri Adress for Correspondence Dil ve Edebiyat Derneği Feshane Nr. 3 Eyüp / İstanbul-Türkiye www.ded.org.tr, bilgi@ded.org.tr Telefon / telephone : 90 212 581 6912 Faks / fax : 90 212 581 1254 Abone Servisi / Service of Subscribe : 90 212 581 61 72 Makale Gönderi / Article Sending : : dr.yusufakcay@gmail.com bilgi@ded.org.tr Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, yılda iki kez yayımlanan ulusal hakemli bir dergidir.

Dil ve Edebiyat Derneği Adına Sahibi owner in the name of DED Ekrem ERDEM Sorumlu Yazı İşleri Müdürü editor in chief Av. Şevket CANKUR YÜRÜTME KURULU executive board Recep GARİP Mehmet Kamil BERSE EDİTÖR editor Dr. Yusuf AKÇAY YAYIN KURULU editorial board Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR Prof. Dr. Erdoğan BOZ Dr. Yusuf AKÇAY DANIŞMA KURULU advisory board Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN Prof. Dr. Hayati DEVELİ Prof. Dr. Erdoğan BOZ Prof. Dr. Mehmet AYDIN Prof. Dr. Sadettin ÖZÇELİK Prof. Dr. Ayşe İLKER Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN Prof. Dr. Hatice ŞAHİN Prof. Dr. Şerif Ali BOZKAPLAN Prof. Dr. Mehmet KARA Prof. Dr. Cihan OKUYUCU Prof. Dr. İlhan GENÇ Prof. Dr. Ömür CEYLAN Prof. Dr. Turan KARATAŞ Prof. Dr. Alev Sınar UĞURLU Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL Prof. Dr. Ali ÇELİK Doç. Dr. Celal DEMİR Doç. Dr. Musa ÇİFTÇİ Doç. Dr. Hilmi UÇAN Ege Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Osmangazi Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dicle Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi Marmara Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Yıldız Teknik Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Kültür Üniversitesi Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Başkent Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Uşak Üniversitesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Kapak Görsel: Kültigin Anıtı

DİL VE EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ The Journal of Turkish Language and Literature Studies ULUSAL HAKEMLİ DERGİ DED İSTANBUL 2011

İÇİNDEKİLER Mustafa ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi...1-64 Erdoğan BOZ Ayşe Aslan DEMİRTAŞ Türkçe Öğretmenlerinin Okul Sözlüğü Kullanma Konusundaki Tutum ve Davranışları..65-134 Celal DEMİR Kül Tigin ve Bilge Kağan Kitabelerindeki Bir Cümle Üzerine.135-148 Keziban TEKŞAN Yazılı Anlatımı Geliştirmede Ön Hazırlık 149-178 Mehmet SAMSAKÇI Kültürel Devamlılık ve Zevk İnkırazı Bağlamında Ahmed Hamdi Tanpınar da Türk Mimarisi 179-222 Cüneyt AKIN Kırgız Türkçesinde Diyalektik Sinonimler 223-240 Mustafa GÜNEŞ Divan Şiirinin Son Ulu Çınarı Şeyh Galip in Yetiştiği Çevre ve Mürşitleri..241-272 Ahmet KARAMAN Sandıklı Ağzından Derleme Sözlüğüne Katkılar..273-286

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S.3, Kış 2011 ESKĠ ANADOLU TÜRKÇESĠ DÖNEMĠNDE ORTAYA KONAN TERCÜMELERĠN TÜRK DĠLĠNE ETKĠSĠ Mustafa ÖZKAN ÖZET Bir kültür ve medeniyet havzasındaki bilgi ve kültür birikimini diğer bir havzaya aktaran ve böylece alıcı havzadaki kültürün zenginleşmesine imkân sağlayan tercüme faaliyeti, kültürlerin oluşmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu yazıda Batı Türkçesinin ilk dönemi olan Eski Anadolu Türkçesi devresinde meydana getirilen tercümelerin genel çerçeveleri çizilip, bunların nitelikleri belirtildikten sonra Türkçenin bir bilim ve kültür dili olarak gelişmesine katkıları üzerinde durulacaktır. GĠRĠġ X. yüzyılda Türkler'in Ġslâmiyet'i kabul etmesiyle Türk devletleri, yavaģ yavaģ eski kültür sahalarından ayrılıp yeni bir Prof. Dr., Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. 1

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi kültür alanına girdiler. Böylece Türkçenin Eski Türkçe diye adlandırılan Ġslâmiyet'ten önceki dönemi kapanarak XI. yüzyıldan itibaren Ġslâm kültür ve medeniyeti altında geliģme gösteren yeni bir dönemi baģladı. 940 yılında Karahanlı Hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğra Han'ın Ġslâmiyet'i resmen devlet dini olarak kabul etmesiyle ilk müslüman Türk devleti kurulmuģ oldu. Karahanlılar önce KâĢgar, Balasagun ve Yedisu bölgelerinde kurulup sonra Fergana ve Maveraünnehir Ģehirlerini de ele geçirerek TürkleĢtirdiler. Böylece bu devletin sınırları içerisinde Eski Türkçe yazı dilinden geliģen ve Hakaniye Türkçesi veya Karahanlı Türkçesi diye adlandırılan yazı dili ile Ġslâmî bir Türk edebiyatı oluģmaya baģladı. Karahanlılar doğudaki Uygur hanlığına komģu idiler ve eski Burkancılığa bağlı kalan bu Uygurlar'la din farkı yüzünden aralarında zaman zaman mücadeleler olmaktaydı. Ancak onlarla aynı dili konuģmaktaydılar. Ayrıca Ġslâmiyet ile yeni bir kültür dairesine girmekle beraber, eski kültür izlerini de devam ettirmekteydiler. Bu bakımdan Karahanlı edebî dili, Uygur yazı dili geleneğinin Ġslâm kültürü ile beslenmesinden meydana gelmiģ bir yazı dili karakteri taģımaktaydı. 2

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 Karahanlı yazı dili ile kaleme alınmıģ kalmıģ olan Kutadgubilig, Atebetü'l-hakayık, Divanü Lugati't-Türk ve Kur'an tercümeleri 1 gibi eserlerde Türkçe, yüksek bir anlatım gücüne kavuģmuģ bir yazı dili olarak karģımıza çıkmaktadır. Gerçi Divanü Lugati't-Türk Arapça olarak kaleme alınmıģtı, ama bu da yine Türk dilinin o devir Orta Asya'sında kazanmıģ olduğu yüksek değeri ortaya koymaktadır. Çünkü KâĢgarlı, Türk milletinin yüceliğini anlatmak, Türk dilinin Arapça'dan geri olmadığını göstermek ve Araplar'a Türkçe'yi öğretmek maksadıyla eserini Arapça olarak kaleme almıģtı. XI. yüzyıl ve sonrası Orta Asya Türklüğü için devamlı bir göç devridir. Bir kısım Türk kolları orada kendilerini muhafaza ederlerken bir kısım Türk boyları da batıya doğru göç ettiler. Batıya göç edenler de çeģitli yönlere ayrıldılar. Kimisi kuzeyi takip etti ve Karadeniz in kuzeyine gitti. Bir kol Kafkaslar da konakladı; bir kol güneye indi, bir baģka kol Anadolu ya girdi. Böylece büyük kütleler halinde göç eden Türk boyları Ġran, Azerbaycan, Kafkasya, Suriye, Irak, Mısır, Anadolu ve Rumeli ye yayıldılar. Bu geniģ coğrafî dağılıģ, o 1 Abdülkadir Ġnan, "Eski Türkçe Üç Kur'an Tercümesi", Türk Dili, I/6 (Mart 1952), s.1215; a. mlf., "Eski Kur'an Tercümelerinin Dili Meselesi", Türk Dili, I/7 (Nisan 1952), s. 19 22, I/9 (Haziran 1952), s. 14-16. 3

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi zamana kadar Orta Asya da tek bir yazı dili hâlinde devam eden Türk dilinde bazı farklılaģmalara sebep oldu ve Türkçe birtakım dallanmalara uğradı. Ancak her kol bir yazı dili kurma imkânı bulamadı, bu yüzden dilleri sadece konuģma dili olarak kaldı. Bazı sahalarda ise meydana getirilen yazı dilleri geliģme imkânı bularak günümüze kadar devam etti. Ancak geliģme imkânı bulan Türk dili kolları da taģıdıkları özellikler bakımından bir birinin aynısı olmadı. Tarihî kaynaklardan edinilen bilgilere göre Oğuzlar, X. yüzyılda Sirderya boyları ile Aral gölü kıyılarında, merkezi Yenikent olmak üzere, bir yabgu devleti meydana getirmiģlerdi. Bu bölgelerde bazı Ģehirler de kuran Oğuzlar, buralarda yüksek kültürlü yerleģik bir hayata geçmiģ bulunuyorlardı. 2 Oğuzlar'ın bir kısmı daha sonra Buhara'ya göç ederek orada yerleģtiler. XI- XIII. yüzyıllar arasında Hârizm'in TürkleĢmesinde rol oynayan Oğuzlar, Aral gölü ve Siriderya yakasından Horasan'a kadar uzandılar ve burada Büyük Selçuklu Devleti'ni kurdular (1040). Büyük Selçuklu Devleti'ni kurduktan bir müddet sonra, büyük kütleler halinde Ġran, Azerbaycan yoluyla Irak ve Anadolu'ya 2 Faruk Sümer, Oğuzlar, Ankara 1967, s. 52; W. Barthold, Orta Asya TürkTarihi Hakkında Dersler, Ġstanbul 1927, s. 128. 4

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 gelerek Anadolu'yu TürkleĢtirdiler ve bu bölgede Anadolu Selçuklu Devleti'ni meydana getirdiler (1075). Böylece Aral ve Sirderya boylarından Anadolu içlerine kadar uzanan sahada büyük bir hakimiyet kurdular. Ancak Oğuzlar'ın bu siyasî varlıklarına paralel olarak XI. yüzyılda ayrı bir yazı diline sahip olup olmadığı henüz tam olarak aydınlatılmıģ değildir. Gerçi KâĢgarlı Mahmud Divanü Lugati't-Türk'te Karahanlı Türkçesi ile öteki Türk boylarının konuģtukları Türkçe'yi karģılaģtırırken "dillerin en yeğnisi" olarak nitelendirdiği Oğuzca ile de ilgili bir takım özelliklerden bahsetmektedir. 3 KâĢgarlı'nın Oğuzca hakkında verdiği bu bilgiler, Oğuz Türkçesinin XI. yüzyılın ikinci yarısındaki dil durumu hakkında bir fikir vermekteyse de, bunlar bir yazı dili özelliğinden ziyade Oğuz Türkçesini öteki kollardan ayıran bir ağız özelliği niteliğindedir. Çünkü KâĢgarlı, eserini yazarken o dönemdeki Türk boylarını dolaģarak malzeme toplamıģ ve sonra eserini yazmıģtır. Bu da Oğuz Ģivesinin XI. yüzyılın sonunda henüz ayrı bir yazı dili hâlinde bulunmadığına iģaret etmektedir. Bununla birlikte Oğuzcanın zengin bir halk edebiyatına sahip bulunduğu ve Gazneliler devrinde Oğuz 3 Bk. Divanü Lugati t-türk Tercümesi (Trc. Besim Atalay), Ankara 1939, I, 30. 5

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi Ģiirinin varlığı tarihî kaynaklardan anlaģılmaktadır. 4 Bu dönemde Orta Asya'da müģterek bir yazı dilinin devam ettiği gözlenmekte olup henüz daha yeni yazı dilleri teģekkül etmemiģtir. KâĢgarlı nın verdiği örneklerden anlaģıldığı kadarıyla Oğuz Türkçesi, bir kısım dil özellikleri bakımından Karahanlı Türkçesi'yle ortaklaģmakta, bir kısım özellikler bakımndan da ondan ayrılmıģ görünmektedir. Fakat yeni yazı dilleri, ancak XII. yüzyılda ortaya çıkan geliģmelerle oluģmaya baģlamıģ ve bu geliģmeye beģiklik eden bölge ise Hârizm bölgesi olmuģtur. ĠĢte Oğuz Ģivesinin Karahanlı Türkçesinden ayrılmaya baģladığı dönem de XII-XIV. yüzyıllar arasını kapsayan dönem olmuģtur. Anadolu'ya gelen Oğuzlar buraya bütün edebî geleneklerini de getirerek Orta Asya ile olan bağlarını da devam ettirmiģlerdir. Bunun yanında öteki Ģivelerin edebî mahsulleri de çeģitli vesilelerle buralara gelmekteydi. Bu bakımdan Selçuklular devrindeki Anadolu Türkleri ile doğudaki diğer Türkler arasında sağlam bir kültür münasebeti bulunmaktaydı. Ancak Anadolu'da geliģen edebiyatın XI. 4 Bk. Fuat Köprülü, "Gazneliler Devrinde Türk ġiiri", Edebiyat Fakültesi Mecmuası, VII/2 (1929) s. 81-83. 6

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 yüzyılın ikinci yarısından XII. yüzyılın sonlarına kadar olan döneminde Oğuzca özellikleri yansıtan bir eser ele geçmemiģtir. Bu da Oğuzlar'ın XII. yüzyılın ortalarına kadar Karahanlı yazı diline bağlı bulduklarını göstermektedir. 5 Selçuklular DaniĢmendliler'in yönetimine son verip, Haçlı akınlarını da durdurduktan sonra, Anadolu'da ilim ve sanat hayatı büyük bir geliģme kaydetti. En verimli dönemini XIII. yüzyılda yaģayan bu geliģme mahsulleri, Arapça ve Farsça ile kaleme alınmıģtı. Çünkü gerek Büyük Selçuklu Devleti'nde gerekse bu devletin Anadolu'daki bir devamı niteliğinde olan Anadolu Selçukluları'nda Arapçanın özellikle de Farsçanın ağırlıklı bir yeri vardı. HaberleĢme ve Ģer î iģlerde Arapçanın, divan iģleri ile iç iģlerde Farsçanın, halk ile olan münasebetlerde ise Türkçenin kullanıldığı tahmin edilmektedir. Ancak Farsçanın etkinliği Arapçadan daha üstün bir durumda idi. Anadolu Selçukluları'nda Vezir Sahib Fahreddin Ali, vezirliği zamanında divan yazıģmalarının dilini Arapçadan Farsçaya çevirttirmiģti. 6 Ayrıca Arapça olarak meydana getirilen 5 Bk. Zeynep Korkmaz, "XI-XIII. Yüzyıllar Arasında Oğuzca", s. 47. 6 Kerimüddin Mahmud, Müsâmeretü'l-ahbâr (nģr. Osman Turan), Ankara 1944, s.64. 7

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi eserlerin herkes anlasın diye Arapçadan Farsçaya tercüme edildiği ve medreselerde ise Farsça eğitim yapıldığı anlaģılmaktadır. 7 Selçuklular, Ġran'a girdikten sonra Müslüman olmuģlardır. Yani Ġran kültürü ile doğrudan doğruya, Arap kültürüyle de Fars kültürü aracılığıyla temasa geldiler. Böylece Selçuklular, Ġranlılar gibi, Arapçayı din ve ilim dili olarak tanıdılar. Farsçayı da bir yazıģma dili olarak kabul ettiler. Hatta Selçuklu hükümdarları, Ġran'ın ünlü Ģairlerini ve edebiyatçılarını korumak, cesaretlendirmek suretiyle, Fars dili ve edebiyatının geliģmesine de hizmet etmekten çekinmediler. Büyük Selçuklulardan sonra Anadolu Selçuklularında da Arapça din ve ilim dili olarak kabul edildi; Farsça da Saray ve yazıģma dili durumunda kaldı. Türkçe ise konuģma dili olarak varlığını devam ettirdi. Selçuk sultanlarının Türkçeye karģı yüz çevirmeleri, Saray'ın gölgesinde yaģayan din bilginlerini de Türkçeyi hafif görmeye itmiģtir. Bu Ģekilde hareket edilmiģ olmasını, yalnızca Farsçanın iģlenmiģ bir edebiyat dili olmasına bağlamamak gerek. Bunda, Ġranlıları 7 Ahmet AteĢ, "Hicrî VI-VIII. (XII-XIV.) Yüzyıllarda Anadolu'da Farsça Eserler", TM, VII-VIII/2 (1945), s. 125. 8

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 hâkimiyetleri altında bulundurmak ve bu Ģekilde onları daha kolay yönetmek gibi siyasî bir düģüncenin varlığını da kabul etmek lazımdır. 8 Anadolu Selçukluları devrinde Arapça ve Farsçanın ilim, edebiyat ve devlet yazıģmaları gibi her alandaki üstünlüğüne rağmen Anadolu'da XIII. yüzyıl içinde Türkçe bazı eserler meydana getirildiği, bunların çoğu günümüze ulaģmamıģ bile olsa, tarihî kayıtlardan anlaģılmaktadır. Meselâ ġeyyad Ġsa'nın Salsalnâme'si bunlardandır. Hz. Ali'nin Salsal adlı bir devle cengini anlatan eser, nazım nesir karıģık olarak yazılmıģ bir kahramanlık hikayesidir. Aynı Ģekilde yazarı belli olmayan Şeyh-i San an Hikâyesi de Selçuklular zamanında yazılmıģtır. Yemen tarafında, San'an diyarında Abdurrezzak adında bir Ģeyhin bir Hıristiyan kıza aģık olmasını anlatmaktadır. Anadolu'da ilk Ġslâm fetihlerini yaģatan Battalnâme ise Battal Gazi'ye ait kahramanlık hikayelerini ihtiva eden bir eserdir. Yine bunlar gibi, XI. yüzyılda Ġç Anadolu'da Bizans'a karģı yaptığı fetihlerle Ģöhret bulan ve burada kendi adına bir devlet kuran DaniĢmend Gazi'nin adı etrafında 8 Bk. Enver Ziya Karal, "Osmanlı Tarihinde Türk Dili Sorunu", Bilim, Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe, Ankara 1978, s. 22,23. 9 Ahmet YaĢar Ocak "Battalname", DİA, V, 206. 9

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi teģekkül etmiģ fetih menkıbelerinden oluģan destanî bir roman niteliğindeki Dânişmendnâmede bu tür bir eserdir. Yazıldıkları ilk Ģekilleriyle günümüze ulaģmayan bu eserlerin yanında, Selçuklular döneminden günümüze kadar gelmiģ eserler de mevcuttur. Bunlar daha ziyade ahlâkî-dinî nitelikli, halka dinî konuları anlatmak maksadıyla yazılmıģ öğretici mahiyetteki eserlerdir. XI. yüzyıldan baģlayan Selçuklu fetihleri Anadolu'ya büyük miktarda Oğuz kütlelerinin akmasına sebep olmuģtu. Bu kütleler, baģlarında beyleriyle birlikte, sürekli çatıģmaların yaģandığı uç bölgelerine yerleģtirilmiģlerdi. Merkeze sıkı sıkıya bağlanamayan bu uç sakinleri, düģman saldırılarını önler ve zaman zaman da onlara karģı saldırılar düzenlerlerdi. Anadolu Selçuklu Devleti'nde I. Alâeddin Keykubad zamanında (1220-1237) kuvvetlenen merkezî otorite, onun ölümünden sonra yeniden bozuldu. Alâeddin Keykubad'ın ölümünden sonra ortanca oğlu Ġzzeddin Kılıcarslan ile büyük oğlu Gıyaseddin Keyhusrev arasında amansız bir mücadele baģladı. II. Gıyaseddin Keyhusrev'in tecrübesiz kiģilerle iģ birliği yapması, devletin yönetim mekanizmasının bozulmasına yol açtı. Devletin bu zayıf durumundan yararlanan büyük bir 10

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 Türkmen kütlesi "Babaîler Ġsyanı" denilen 10 bir ayaklanma baģlattılar. Öte yandan Yakındoğu'da hissedilir bir baskı kuran Moğollar, Selçuklu Devleti'nin bu karıģıklığından yararlanarak harekete geçtiler ve 1243 yılında Kösedağ SavaĢı'yla Anadolu Selçuklu Devleti'ni mağlûp ettiler. Bu yenilgiyle hızlı bir çöküģ devresine giren Anadolu Selçukluları Moğollar'a bağlı bir devlet haline geldi ve Anadolu'nun hakimiyeti Moğollar'ın eline geçti. Bundan sonra çeģitli suistimaller ve iktisadî sarsıntılar yüzünden Anadolu Selçuklu Devleti, yeniden eski kudretli durumuna gelemedi ve II. Gıyaseddin Mesud'un ölümüyle (1308) de son buldu. XIII. yüzyılın sonlarına doğru Moğol baskısının zayıflamasından yararlanan uç kuvvetleri olarak yerleģtirilen Türkmen beyleri, yavaģ yavaģ Selçuklular'la münasebetlerini keserek kendi adlarına bağımsız beylikler kurmaya baģladılar. Anadolu Selçuklu Devleti'nin hakimiyeti altındaki topraklarda kurulan bu beyliklere "Anadolu beylikleri" (tavâif-i mülûk) adı verilmektedir. 11 10 Ahmet YaĢar Ocak, Babaîler İsyanı, Ġstanbul 1980. 11 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Anadolu Beylikleri, Ankara 1988, s. XII; Erdoğan Merçil, "Anadolu Beylikleri", DİA, III, s. 138-139. 11

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi Bu beylikler içerisinde en güçlüsü Karamanoğulları Beyliği idi. Selçuklular, Oğuzların AfĢar boyundan olan Karamanoğulları'nı, Ermeniler'e karģı Ġçel ve Ermenek havalisine yerleģtirmiģlerdi. Karamanoğulları zaman zaman Selçuklu-Moğol yönetimiyle mücadele etti. Nihayet Karamanoğlu Mehmed Bey, "Cimri" lakabıyla tanınan Selçuklu Ģehzadesi Alâeddin SiyavuĢ ile birlikte Anadolu Selçukluları'nın baģģehri olan Konya'yı iģgal etti (1277). Karamanoğulları Orta Anadolu'nun Ege bölgesine bakan batı kesiminde, Akdeniz'e de inerek yaklaģık 230 yıl (1256-1483) saltanat sürmüģlerdir. Batı Anadolu'da Lâdik (Denizli), Honas ve Dalaman bölgesinde Mehmed Bey, II. Ġzzeddin Keykâvus'a karģı ayaklanarak Lâdik (Ġnançoğulları) Beyliğini kurdu (1261-1368). Bu beylik Lâdik beylerine kırk yedi yıl beylik yapan Ġnanç Bey'e izafeten Ġnançoğulları adıyla da anılmaktadır. Selçuklu veziri Sahib Ata Fahreddin Ali'nin oğulları ve torunları tarafından Karahisar (Afyon), Kütahya, Sandıklı, AkĢehir uç bölgesinde Sahib Ataoğulları Beyliği kuruldu (1275-1341). 12

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 Anadolu'nun batısında Milas, Muğla ve çevresinde Aydın ve Denizli illerinin güneyini içine alacak Ģekilde kurulmuģ olan beylik MenteĢeoğulları idi (1280-1424). Batı Anadolu'da kurulan beyliklerden biri de, Anadolu Selçukluları'nın ortadan kaldırdığı DaniĢmendliler'den olup Bizans sınırında uç beyi olarak görev yapan Kalem Bey ile oğlu Karesi Bey'in, merkezi Balıkesir olmak üzere Çanakkale taraflarında kurdukları Karesi Beyliği'dir (1297-1360). Kütahya, UĢak, Denizli, Afyon illeri çevresinde hüküm sürmüģ olan beylik ise Kerimüddin AliĢîr'in oğlu I. Yakub Bey tarafından kurulan Germiyanoğulları Beyliği'dir (1300-1429). XIII. yüzyılın ikinci yarısında, önce BeyĢehir, SeydiĢehir taraflarında, daha sonra geniģlemek suretiyle Ilgın, Bolvadin ve AkĢehir havalisinde kurulan beylik ise EĢrefoğulları Beyliği'dir. Beyliğin kurucusu EĢrefoğlu Süleyman Bey'dir. Yerine geçen oğlu Mübarizüddin Mehmed Bey, beyliğin sınırlarını geniģletmek imkânı bulmuģsa da Moğollar'ın Anadolu'ya hakim olmalarıyla, Moğol Valisi TimurtaĢ beyliğe son vermiģtir (1326). Hârizmliler'in kumandanı iken Anadolu Selçukluları'nın hizmetine giren Saruhan ismindeki bir emîrin torunu olduğu 13

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi ifade edilen Saruhan Bey'in, Manisa merkez olmak üzere Gördes, Demirci, Turgutlu, Menemen, Ilıca, Akhisar, Kayacık ve Urganlı'yı içine alan sahada kurduğu Saruhanoğulları da Batı Anadolu'da kurulan bir Türk beyliği idi (1302-1410). Batı Anadolu'da kurulan güçlü beyliklerden biri de Aydınoğulları Beyliği idi (1308-1426). Anadolu'nun güney sahillerinde kurulan beyliğin adı ise Alâiye Beyliği idi (1293-1471). Isparta, Eğridir, Burdur, Yalvaç ve daha sonra da Antalya taraflarına yerleģtirilen Hamid Bey idaresindeki Türkmen aģireti de, 1301 yılında reisleri Feleküddin Dündar Bey'in idaresinde Hamid Bey'in adına izafeten Hamidoğulları Beyliği'ni kurdular. Osmanlılar ile Mısır Memlük Sultanlığı arasındaki MaraĢ ve Elbistan yöresinde faaliyet gösteren beylik ise Dulkadıroğulları Beyliği idi (1339-1521). Uygur Türkleri'nden olan Eretna tarafından Orta Anadolu'da kurulan beyliğin adı ise Eretnaoğulları Beyliği idi. Bu beylik Sivas, Kayseri, Niğde, Tokat, Amasya, Erzincan, Niksar, Canik, Develi sınırlarını içine alan bir bölgeye hakimdi. 14

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 1381 yılında Kadı Burhaneddin'in hükümdarı bertaraf ederek kendi devletini kurmasıyla beylik sona ermiģtir. Kuzey Anadolu'da Karadeniz bölgesinde kurulan beyliklerden ilki, Kastamonu'da uç beyi oyarak bulunan Hüsameddin Çoban tarafından kurulan Çobanoğulları Beyliği idi. Beylik sonradan yerini Candaroğulları Beyliği'ne bırakmıģtır. Candaroğulları'nın 1291-1461 yılları arasında 170 yıllık bir hakimiyetleri olmuģtur. Karadeniz bölgesinde hüküm süren beyliklerden biri de Pervaneoğulları Beyliği idi (1277-1322). Malazgirt SavaĢı'ndan (1071) sonra Orta ve Doğu Anadolu'da muhtelif yerlere iskân edilmiģ olan Kayı Oğuzları'ndan küçük bir kısmı, XIII. yüzyılın sonlarında Kuzeybatı Anadolu'da Türk-Bizans sınırında yaģamaktaydı. Moğollar'ın Anadolu Selçuklu Devleti'ni yenmesinin ardından (1243) Osman Bey de Kuzeybatı Anadolu'daki küçük uç beyliğinin emîri olarak sivrilmeye baģlamıģ ve o bölgede Bizanslılar'a karģı savaģan gazilerin önderliğini üstlenmiģti. Bizans topraklarının o zamanki anarģisinden ve metrük durumundan yararlanan Osman Bey, topraklarını yavaģ yavaģ geniģletmeye baģladı. 1300 yıllarına gelindiğinde EskiĢehir ve Ġznik ovasına kadar uzanan alanı ele geçirmiģti. Gerek 15

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi merkezde gerekse Balkanlar'da türlü gailelerle meģgul olan ve Batı Anadolu'da Germiyanoğulları ile ona tâbi sahil beylikleriyle uğraģan Bizans, uzun süre Osman Bey'e karģı koyabilme imkânını bulamadı. Osmanlılar sürekli ilerleme kaydetmekteydiler. 1326'da Orhan Bey Bursa'yı ele geçirdi. Bu fetih beyliğin artık devlete dönüģtürülmesini sağlayacak idarî, malî ve askerî gücün biriktirilmesinde ilk büyük adımı oluģturdu. Osmanlılar'ın sürekli ilerleyiģinden ve Ġznik'in tehdit edilmesinden telâģa düģen Bizans Ġmparatoru III. Andronic, Orhan Bey'le yaptığı savaģı kaybetti ve Ġznik 1331'de Osmanlılar'ın eline geçti. 1338'de de Ġzmit'i ele geçiren Orhan Bey, 1345'te Karesi topraklarını ilhak etti. Kocaeli yarımadasına hakim olan Osmanlılar, Orhan Bey'in tecrübeli kumandanları sayesinde 1360 seferiyle Trakya'nın stratejik bakımdan en mühim yerlerini ele geçirmiģlerdi. I. Murad tahta çıktığı zaman Türkler Avrupa kıyısında kesin olarak yerleģmiģlerdi. I. Murad, 1389 yılına kadar devam eden saltanatı sırasında Balkanlar'da Osmanlı hakimiyetinin sarsılmaz bir biçimde yerleģmesini temin etti. Balkanlar'daki güçlerini arttıran Osmanlılar, I. Murad zamanından itibaren Anadolu'da da sınırlarını geniģletmeye baģlamıģlardı. Bu hükümdar zamanında Osmanlılar Konya'ya kadar ilerleyerek, 16

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 Selçuklu vârisi iddialarıyla öteki Türkmen beyliklerinin koruyuculuğunu üstlenmiģ olan Karamanoğulları üzerindeki baskıyı arttırdılar. 1387 yılındaki Frenkyazısı SavaĢı'nda Karamanoğulları yenildi ve Konya kuģatıldı. Böylece Karamanoğulları I. Murad'ın üstünlüğünü tanımak zorunda kaldı. Artık Osmanlılar Anadolu'da da rakipsiz hale gelmiģlerdi. I. Murad bu hareketiyle Anadolu'da Türk birliğini sağlama yolunda önemli bir adım atmıģ bulunuyordu. Böylece Osmanlılar sınırlarını geniģletmek ve Anadolu'da siyasî birliği sağlamak maksadıyla artık harekete geçmiģlerdi. Bu hareketin tabii sonucu olarak birçok beyliğe son verildi. Özellikle Yıldırım Bayezid zamanında (1389-1402) Karaman, Germiyan, Hamid, MenteĢe, Aydın, Saruhan beylikleri ortadan kaldırılmıģ ve Osmanlı Devleti Anadolu ve Balkanlar'da sağlam bir imparatorluk Ģeklinde kurulmuģ bulunuyordu. 12 Ancak Yıldırım Bayezid'in Ankara SavaĢı'nda Timur'a yenilmesi, kurulan birliğin dağılmasına ve beyliklerin yeniden canlanmasına sebep oldu. Fakat Osmanlılar hızla eski güçlerini kazanarak beylikleri teker teker ortadan kaldırdılar ve Anadolu'da siyasî birliği yeniden sağlamayı baģardılar. 12 Fuat Köprülü, Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu, Ankara 1994, s. 105. 17

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi Anadolu beyliklerinde aralarındaki mücadelelere rağmen XIV ve XV. yüzyıllarda ilim ve fikir hayatı parlak bir Ģekilde devam etmiģ, belli baģlı Anadolu Ģehirleri Kastamonu, Ankara, Sinop, Kütahya, Tire, KırĢehir, Amasya birer ilim merkezi haline gelmiģti. Ġlim adamlarına büyük değer veren beyler, diğer yandan ilmî faaliyetlerin rahatça yapılabilmesini sağlamak amacıyla medrese, kütüphane gibi yapılar kurmaya da büyük önem vermekteydiler. Hükümdarların bu yakın ilgi ve teģviki sayesinde tıp, astronomi, riyaziye, edebiyat, tarih, tasavvuf vb. çeģitli alanlarda pek çok kıymetli eser meydana getirildi. Anadolu Selçukluları'nda sadece basit muhtevalı eserlerde görülen Türkçe, Beylikler zamanında Ģuurlu olarak bir yazı dili olma hedefine doğru ilerleme kaydetmekteydi. Bunda da baģta bulunan beylerin tutumları büyük rol oynamaktaydı. Yıkılan Selçuklu Devleti'nin yerini almak isteyen her beylik, kendi hükümet merkezini bir kültür ve sanat merkezi haline getirmek için uğraģmaktaydı. Bu devir, Selçuklulardaki dil tutumuna karģı bir uyanma, millî dile dönüģ ve geliģme devri olarak değerlendirilebilir. Anadolu Selçukluları'nda XII. yüzyılın ikinci yarısından sonra, Ġzzeddin Kılıcarslan zamanından bu yana ilim dili olarak Arapça, Ģiirde 18

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 de Farsça, hükümdar ve devlet erkânının saraylarında rakipsiz bir hâkimiyet elde etmiģti. Sultan ve emirlerin himayesinde birçok Ġran Ģairinin yanı sıra, değiģik ülkelerden ilim ve fikir adamlarının bir araya geldikleri saraylar ve medreseler, Fars dili ile büyük bir edebî ve ilmî faaliyete sahne olmaktaydı. Bunun tabii sonucu olarak da Farsça birçok edebî ve ilmî eser ortaya konmaktaydı. Selçuklu hükümdarları daha çok Fars diline ve Fars edebiyatına değer veriyorlardı. Çünkü kendileri bu dile vâkıftılar. Oysa Anadolu Türk beyliklerini kuran Türk beyleri Arap ve Fars kültürünü fazla tanımıyorlardı, bu yüzden Arap ve Fars kültürüne itibar göstermeyerek kendi millî dillerine değer verdiler. XIII. yüzyılın ortalarından itibaren, Moğol baskısı yüzünden sürekli olarak batıya doğru akan Oğuz kütleleri, Anadolu'daki Türk nüfusunun artmasına ve önceden burada var olan edebî geleneklerin yeni gelenlerle beslenerek daha da zenginleģmesine sebep oldular. Böylece artan Türk nüfusun tesiriyle Türkçe, Farsça karģısında gittikçe kendini kabul ettirmeye ve Farsçanın hâkimiyetine son vererek bir yazı dili olarak yavaģ yavaģ filizlenmeye baģladı. Beyliklerin baģında bulunan hükümdar ve beylerin kendi millî dil ve kültürlerine değer verip Türkçe yazan ilim adamlarını ve Ģairleri koruyup 19

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi teģvik etmeleri de filizlenmeye baģlayan bu yazı dilinin geliģmesine yardım etti. Artık Türkçe hükümdar ve beylerin saraylarında itibar mevkiine oturmuģtu. Beylikler devri Türkçesi, konuģma dilinin yazı diline aktarılması Ģeklinde kurulmuģtur. Bu bakımdan konuģma dilindeki pek çok Ģekil yazı diline de aksetmiģtir. Yani yazı dili ile konuģma dili arasında bir paralellik göze çarpar. Ayrıca bu devrin Türkçesi kelime haznesi bakımından, Eski Türkçeden gelen arkaik Ģekillerle, Oğuzca Ģekilleri kaynaģtırmak suretiyle yeni bir ilim ve edebiyat dili niteliğini de taģımaktadır. Edebî eserlerde kullanılan kelimeler halk tarafından da rahatça kullanılmaktadır. Bu kelimelerden bazıları Ģunlardır: agu "zehir", alda-mak "kandırmak, aldatmak", alkış "övme, dua", arkuru "ters, aykırı", assı "fayda", ayruk "baģka", artuk "fazla", ayuksız "aklı baģında olmayan, sarhoģ", bayak "önceki", bayık "acık, belli", bezek "süs", biti "mektup", bun "sıkıntı", Çalab "Tanrı", çeri "asker, ordu", dükeli "hepsi, bütün", iley "ön, huzur", karı-mak "ihtiyarlamak", keleci "söz, laf", koldaş "yardımcı", emcek "meme", genez "kolay", görklü "güzel", ırıl-mak "ayrılmak", kiçi "küçük", ogrı "hırsız", öt-mek "geçmek", sayru "hasta", sındı "makas", sınuk "kırık", sin "mezar", sünük "kemik", süci "Ģarap", şeş-mek "çözmek", tudaş ol-mak "rast gelmek", usan "ihmalkar, 20

Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 3, KıĢ 2011 gevģek", viribi-mek "göndermek", yağı "düģman", yarak "hazırlık, alet edevat", yort-mak "hızlı koģmak", yazuk "günah", yazuklu "günahkâr". Beylikler döneminde Türk Ģairleri genellikle Ġran edebiyatındaki örneklerden etkilenerek eserler ortaya koyduklarından, bağlı bulundukları kültür alanının gerektirdiği kimi kelimeleri Türkçeye taģımıģlardır. Böylece Türkçeye pek çok Arapça ve Farsça kelime girmiģtir. Ancak bu kelimelerin sayısı, klasik Osmanlıca dönemine göre oldukça azdır. Bu bakımdan bazı kelimelerin Arapça ve Farsçaları ile yan yana kullanıldıkları görülmektedir: Çalap-Tanrı-Allah, uçmak-cennet, tamu-cehennem, sevi-aşk, yazuk-günah, süci-şarap, esrük-sarhoş, sayru-hasta, kul-bende gibi. Sanatta ve edebiyatta, Ġran edebiyatını estetik bir saha olarak örnek alan edebiyatçılar, Türkçeyi aruz ölçüsüne uyarlamakta zorlanıp, Farsçadaki dil musikisine eriģemeyince de, zaman zaman Türkçenin yetersizliğinden yakınmıģlardır. Bu yüzden eserlerinde görülen kusurların kendi bilgisizliklerinden değil, Türkçeden kaynaklandığını ifade etmiģlerdir. Meselâ, XIV. yüzyılın önemli Ģairleri arasında yer alan ve Türkçeye Süheyl ü Nevbahar ve Ferhengnâme-i Sadi Tercümesi gibi iki de önemli eser kazandıran Hoca Mesud, bu 21

M. ÖZKAN Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Tercümelerin Türk Diline Etkisi eserleri meydana getirirken hayli zorlandığını belirtmektedir. Öyle ki Süheyl ü Nevbahar 'ın sonunda, bu eseri bitirdiğinde vücudunun yarısının eridiğini söylemektedir. 13 Hoca Mesud'un talebelerinden olan ġeyhoğlu Mustafa da eserlerini yazarken çok zorlandığını, çünkü Türkçenin edebî bir dil olarak yeteri kadar iģlenmediğini ve bilinmediğini ifade ederek, Türkçenin kuru, sert, tatsız tuzsuz, yavan bir dil olduğundan söz eder. 14 Bu anlayıģ, devrin daha sonra gelen baģka Ģair ve yazarlarında da görülmektedir. Meselâ XV. yüzyılda Gülistan'ı Anadolu sahasında ilk defa Türkçeye tercüme eden Manyaslı Mahmud, Selatinname yazarı Sarıca Kemal, Vikaye Tercümesi'ni yazan Devletoğlu Yusuf, Ferahname yazarı Hatiboğlu, Tazarruname yazarı Sinan PaĢa gibi pek çok Ģair ve yazar, Türkçe yazdıkları için adeta özür dilemektedirler. Ancak bütün bu tenkit ve Ģikâyetler, beraberinde Türkçenin müdafaasını da getirmiģtir. Bu Ģairlerin baģında da AĢık PaĢa ve GülĢehri gelmektedir. 13 Mesud b. Ahmed, Süheyl ü Nevbahar ( nģr. J.H. Mordtmann), Hannover 1924, s.371. 14 ġeyhoğlu Mustafa, Kenzü'l-kübera ve mehekkü'l-ulema ( haz. Kemal Yavuz), Ankara 1991, s. 27. 22