ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I BİLDİRİLER CİLT 1. Editörler. Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör B E L E D

Benzer belgeler
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

OSMANLI ARKA PLANINDA KOCAELİ VE ÇEVRESİNDE SELÇUKLU HÂKİMİYETİ

DOĞU ANADOLU YA İLK SELÇUKLU AKINI

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ NİN KURULUŞ TARİHİNE İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME * AN EVALUATION ABOUT THE ESTABLISHMENT DATE OF THE ANATOLIAN SELJUQS

TARİH 10 HAZIRLAYAN: ARİF ÖZBEYLİ

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Yılları Arasında Selçuklu-Bizans İlişkileri ve Ermeniler

ORTA ASYADAN TÜRK GÖÇLERİ

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

Türk İslam Tarihi Konu Anlatımı. Talas Savaşı (751)

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Selçukluların Anadolu ya geldiği dönemle ilgili bazı dönüm noktası savaşlar, antlaşmalar

TÜRKİYE SELÇUKLU TARİHİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

SELÇUKLU - BİZANS İLİŞKİLERİ

SÜLEYMAN ŞAH IN GÜNEY SEFERİ VE ÖLÜMÜ SÜLEYMAN-ŞAH SOUTH CONQUES AND HIS DEATH

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Gazneliler ( ):

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Türklerin Suriye ye Girişi ve Süleymanşâh

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU

Mekatronik Mühendisliği

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

HAÇLI SEFERLERi Orta Çağ'da Avrupalıların Müslümanların elinde bulunan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri almak için

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

FARABİ KURUM KODLARI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 5.Ders. Dr. İsmail BAYTAK I. HAÇLI SEFERİ

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

Osmanlı Devleti'nin kurucuları, Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı aşiretidir.

SAYFA BELGELER NUMARASI

Sınıf [ B-PİSA ] 1. Dönem - 1. Uygulama

Selçuklu Tarihini Derinden Etkileyen Bir Olay: Selçuklu-Yabgulu

ÇANKIRI NIN FATİHİ KARA TEKİN GAZİ. (NOT: Bu yazı, Çankırı ve Karatekin Gazi hakkında hazırladığımız kitabın küçük bir özetidir.)

ŞANLIURFA YI GEZELİM

TARİH BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

ÖZGEÇMİŞ VE YAYINLAR

SİKKELER IŞIĞINDA II. SÜLEYMANŞAH IN GERÇEK TAHTA ÇIKIŞ TARİHİ

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Edirne Tarihi - Osmanlı Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR

XI. Asırda Değişen Anadolu da Türkler: Malazgirt Savaşı (26 ağustos 1071)

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

II. KILIÇARSLAN IN BİZANS POLİTİKASI BYZANTINE POLICY OF KILIJARSLAN II

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI

BİZANS A SIĞINAN SELÇUKLU HANEDAN ÜYELERİ Alper DENİZLİ Yüksek Lisans Tezi Danışman: Yrd. Doç. Dr. İbrahim BALIK Haziran, 2010 Afyonkarahisar

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 6.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KÖKTÜRK DEVLET

UniversiteTuru FakulteYuksekOkulAdi ProgramAdi PuanTuru TabanPuanKontenjanOgretimTuruOgretimTuru BasariSirasi Ankara Üniversitesi Devlet Dil ve Tarih

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ. Karahanlılar -840 Tolunoğulları -868 Akşitler -935 Gazneliler -963 Büyük Selçuklu Devleti-1040

İSLAM TARİHİ II Doç. Dr. Metin YILMAZ

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (İZMİR) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 21 TS-2 418,

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Hemşirelik (MF-3) ÜNİVERSİTE

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

BEDİR SAVAŞI. Nedenleri Savaş Sonuçları UHUD SAVAŞI. Nedenleri. Savaş Sonuçları HENDEK SAVAŞI. Nedenleri. Sonuçları. Kaynakça

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

2013 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Transkript:

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I 23-25 MAYIS 2003 BİLDİRİLER CİLT 1 Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör Ü S K Ü D A R B E L E D Y E B A fi K A N L I I

Üsküdar Belediye Başkanlığı Üsküdar Araştırmaları Merkezi Yayın No: 10 ISBN Takım No: 975-97606-6-5 ISBN Cilt-1: 975-97606-7-3 Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör Kapak, İç Düzen Artus İletişim Sanatları 0212 347 02 20 Baskı, Cilt Seçil Ofset 0212 629 06 15 İstanbul, Ocak 2004 Üsküdar Sempozyumu Yer: Üsküdar Belediyesi Çamlıca Eğitim Merkezi Tarih: 23-25 Mayıs 2003 Düzenleyen: Üsküdar Belediyesi

29 SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR Abdurrahim Tufantoz* Türklerin Müslümanlığı kabul ettikten sonra Anadolu yu tanımaları XI. yüzyılın başlarında ve Selçuklular sayesinde olmuştur. Selçuk Bey in torunu Çağrı Bey, yurt bulma gayesiyle ilk defa 1018 de Anadolu ya girer. Vaspurakan (Van gölü havzası) bölgesiyle sınırlı olan bu seferden iyi izlenimlerle döner. Ermeniler açısından hiç de iyi olmayan bu akın Urfalı Mateos un Vekayinâmesi nde yer bulur 1. Bu ilk akından sonra Çağrı Bey, kardeşi Tuğrul Bey e Anadolu ya gitme önerisinde bulunur. Ancak Tuğrul Bey ağabeyinin bu teklifine pek sıcak bakmaz. Gerçekten de tarihî hâdiseler; Çağrı Bey in gözüpekliği ve savaşçı ruhunu ortaya koyarken, Tuğrul Bey de bu durum temkinlilik ve idarecilik vasfıyla belirmektedir. 1. Hanedan Mensuplarının Doğu Anadolu Seferleri (1018-1048) Bu cümleden olarak; Selçuklular zamanında Anadolu üzerine yapılan akınların üç safhada gerçekleştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bu seferlerin ilk dönemi Urfalı Mateos un kaydı başlangıç noktası olarak kabul edildiği takdirde, 18 Eylül 1048 de Selçukluların Bizanslılara karşı kazandığı Hasankale savaşına kadar sürmektedir. Bu akınlarda esas unsurun Anadolu yu tanımak olduğu müşahede edilmektedir. Doğu Anadolu sınırlarına münhasır kalan bu seferlerden sonra Bizans ın müdahalesi ve bu akınlara son verememesi söz konusudur ki; son direnme noktası Hasankale de gerçekleştirilmiş, ancak başarılı olunamamıştır. Nihaî nokta Hasankale savaşına gelinceye kadar da -XI. yüzyılın başlarından itibaren- Orta Asya da yaşanan gerginlikler yüzünden Anadolu bölgesi hep Selçukluların gözetiminde kaldı. Bu sıralarda Gaznelilerle yaşanan bir dizi savaş sonunda Tuğrul Bey adına 1038 de Nişapur da hutbe okundu. 22-24 Mayıs 1040 ta Dandanakan da Gazneli Mesud a karşı kazanılan savaşla Selçuklu Devleti kuruldu ve bu durum halife tarafından da onaylandı. Yeni bir devletin kuruluşu ortaçağda her zaman olduğu gibi nüfus dengelerini de değiştirmekteydi. Dinamik ve idealist Selçuklular, devlet güvencesi altında yaşamayı arzulayan Türklerin sığınma merkezi konumuna gelmişti. Bu yüzden Selçukluların hâkimiyet sahalarında büyük bir nüfus kesafeti oluştu.bu durum daha önce Anadolu sahasına yayılmaya pek sıcak bakmayan Tuğrul Bey e de cazip gelmeye başladı. * Yard. Doç. Dr., Yüzüncüyıl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. 1 Urfalı Mateos Vekayi-Nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor un Zeyli (1136-1162), Çev: H. D. Andreasyan, Ankara: TTK, 1987, 48.

30 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU Ancak bu sıralarda Tuğrul ve Çağrı Beyler idaresine girmeyi kabul etmeyen Oğuzlardan bir zümre, ki bunlar Selçuk Bey in oğlu Arslan Yabgu nun 1025 te Gazneli Mahmud tarafından tutsak edilmesinden sonra itaate girmeyip kendi başlarına hareket etmeyi tercih etmişlerdi. Bu cümleden olarak da; Musul ve Diyarbekir bölgelerinde bir çok yeri istilâ ederek, yağmalarda bulunmuşlardır. 419-435/1028-1044 yılları arasında faaliyetlerde bulunan ve tarihlerde Selçuklu Oğuzları ndan ayırtetmek için Irak Oğuzları ve Yabgulular adıyla zikredildiği gibi, Arapça ve Farsça eserlerde yabgudan bozma; Yavgıyya, Yavgıyân, Yavekiyye, Navekiyye gibi değişik imlâlarla da kaydedilmişlerdir. Tuğrul Bey, 434/1042-1043 yılında Rey de bulunan Oğuz beyleri Göktaş, Boğa ve diğerlerini yanına çağırarak, emrine girmelerini istedi. Ancak bu beyler elçiye: Tuğrul Bey e de ki; bizi tutuklamak için bir araya toplamak niyetindesin. Korktuğumuz için senden uzak duruyoruz. Şimdi burada konaklamış bulunuyoruz. Eğer üzerimize gelecek olursa, Horasan a veya Rum diyarına gideriz ve hiçbir zaman seninle beraber olmayız 2 dediler. Tuğrul Bey, onları takip etmek üzere amcası Yusuf Yınal ın oğlu -aynı zamanda anne bir kardeşi- İbrahim Yınal ı Rey e gönderdi. Onlar da bunun üzerine Azerbaycan güzergâhıyla Cezîret İbn Ömer e geldiler ve bu bölgelerde dolaşmaya başladılar. Irak Oğuzları 435/1043-1044 te Boğa, Mansur, Göktaş ve İsrail adlı beylerin emrinde Musul u işgal ettiler. Selçuklu Devleti nin emrine girmeyi bir türlü kabul etmeyen Oğuzlar buna rağmen Musul da hutbeyi Abbasî halifesi ve Tuğrul Bey adına okutuyorlardı. Mervanoğulları emîri Nasruddevle (403-453/1013-1061) Yabguluların Diyar-bekir bölgesinde yaptıklarını bir mektupla Tuğrul Bey e bildirdiler ve sultan cevabî yazısında: Bana ulaşan haberlere göre, adamlarımız ülkenize girmiş ve siz de onlara mal verip güzel muamele etmişsiniz. Halbuki sen sınır boylarında oturuyorsun, asıl sana mal vermek lâzım ki, kâfirlerle çarpışasın, 3 diyor ve onları Diyarbekir den uzaklaştır-mak için asker göndermeyi vaat ediyordu. Musul u ele geçiren Oğuzlar, daha sonra kendilerine karşı birleşen Araplara yenilerek, Diyarbekir e gittiler. Ukayloğlu Kırvaş onları Nusaybin e kadar takip etti. Diyarbekir den çıkan Yabgulular Ermeni ve Bizans topraklarında yağmalarda bulunarak Azerbaycan a geçtiler 4. Bu sırada da büyük kısmı Tuğrul Bey in emrine girdi. İbnü l-ezrak; Tuğrul Bey in, Boğa ve Anasıoğlu na Diyarbekir i iktâ olarak verdiğini ve maiyetlerine 10.000 atlı tahsis ettiğini söyleyerek, iktâ bölgelerine giden Boğa ve Anası-oğlu nun bölgede tekrar yağma faaliyetlerine giriştiklerini ve daha sonra aralarında çıkan bir kavgada birbirlerini yaralayarak ölümlerine sebep olduklarını, bunu fırsat bilen Nasruddevle nin başsız kalan Oğuzlara saldırarak birçoğunu öldürdüğünü ve bir kısmını esir ve mallarını da ganimet olarak aldığını, kaydeder 5. 1028-1044 yılları arasındaki kısacık tarihlerinde hayatları göçmek, ölmek ve öldürmekle geçen ve kaynaklarda itaatsiz bir zümre olarak anılan Irak Oğuzları nı İb- 2 İbnü l-esîr, el-kâmil fi t-tarih, IX, Çev: A. Özaydın, İstanbul: Bahar Yayınları, 1988, 388. 3 İbnü l-esir, IX, 301. 4 İbnü l-esir, IX, 302. 5 İbnü l-ezrak, Tarihu Meyyâfârikîn ve Âmid (Tarihü l-fârikî ed-devletü l-mervâniye), Neşr: B. A. Avad, Beyrut 1974, 160-161.

SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR 31 nü l-esir yaz bulutuna benzetir 6. Bununla beraber Arslan Yabgu Oğuzları ndan önemli bir nüfusun Doğu ve Güneydoğu Anadolu topraklarında kaldığını tahmin etmek pek güç değildir. XI. yüzyılın ortalarına doğru artık Oğuzlar Anadolu ya yerleşmek için göç ediyorlardı. Sultan tarafından da bunun için zemin hazırlanıyordu. İmparator Kons-tantin IX. Monomakhos (1042-1055) devrinde Bizans ile komşu olan Selçuklular, bundan sonra gayrimüslimlerle mücadeleye girişiyorlardı. Ancak bu mücadelede yeni bir yurt tutma gayreti var idi. Meselâ Müslüman Arapların yüzlerce yıl sürdürdüğü ve Anadolu üzerine her yaz tekrarladıkları savaşlarda böyle bir çaba sezilmemektedir. Selçukluların hızlı bir şekilde yayılmaları -özellikle Anadolu ya doğru- Bizans ın da dikkatini çekmekte ve bu ilerleyişi Anadolu sınırlarında durdurmanın hesaplarını yapmaktaydılar. Bunun için imparator 1045 Sonbaharı nda Gürcü Liparit komutasında bir orduyu Şeddâdîlerin merkezi Dvin e doğru göndermişti. Bu orduyu karşılamak üzere Tuğrul Bey Arslan Yabgu nun oğlu Kutalmış ı görevlendirdi. O da Musul ve Diyarbekir taraflarında bulunan babasına mensup Oğuzları da yanına alarak çıktı ve Bizans ordusunu Gence önlerinde büyük bir mağlubiyete uğrattı. Aynı yıllarda sultanın akrabalarından Asan (Hasan) Bey 7, Erzurum ovalarında harekâtta bulunarak, Vaspurakan bölgesine girdi. Fakat Zap suyu kenarında Bizans-lılarca pusuya düşürülerek ordusunun büyük bir kısmıyla beraber şehit edildi. İbnü l-esîr in 440/1048-1049 yılına ait kaydına göre: Mâverâünnehr de bulu-nan Oğuzların büyük bir kısmı İbrahim Yınal ın yanına gelmiş, bunun üzerine Yınal onlara: Sizin burada kalmanız ve ihtiyaçlarınızı buradan karşılamanızdan dolayı ülkem sıkıntı içine girdi. Bana kalırsa yapacağınız en doğru iş Rumlara karşı gazaya çıkıp Allah yolunda cihad etmenizdir. Böylece ganimet de elde edersiniz. Ben de sizin iziniz-den gelip yapacağınız işlerde size yardımcı olacağım, demiş, onlar da kabul edip sefere çıkmışlardı 8. İbrahim Yınal ın Anadolu içlerine gönderdiği Türkmenler, batıda Haldiya (Gümüşhane-Trabzon havalisi), kuzeyde İspir, güneyde Taron bölgesi (Muş) ile Ağrı taraflarına yayıldılar 9. Bu yüzden de artık Bizans, Selçukluların hedefinin Anadolu olduğunun farkına varmış bulunuyor ve Anadolu sınırlarındaki istihkâmlarını kuvvet-lendirmeye uğraşıyordu. Bu gelişmelerden de devletin kuruluşundan on yıl 10 sonra Bizanslıların Selçuklu Türkleri ni önemsediğini anlıyoruz. Bizans ilk ciddi müdafaaya Hasankale de girişti (18 Eylül 1048). Ancak büyük bir yenilgiye maruz kaldığı gibi, başkomutan Liparit de Yınal tarafından esir edilerek Tuğrul Bey e takdim edildi. 6 İbnü l-esir, IX, 302. Irak Oğuzları hakkında ayrıntılı bilgi ve bibliyografya için bakınız: A. Tufantoz, Mervanoğulları, Marmara Üni. Türkiyat Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 1994, 49-56. 7 İbnü l-esîr komutanın adını vermez (IX, 415). O. Turan (Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti (Selçuklular Tarihi), İstanbul Boğaziçi Yay. 1998, 121) ve M. A. Köymen (Tuğrul Bey ve Zamanı, İstanbul: MEB, 55-56) bu kişinin Musa İnanç Yabgu nun oğlu olduğunu söyler, İ. Kafesoğlu, Selçuklular, İA, X, 365; Cl. Cahen, Türklerin Anadolu ya İlk Girişi (Anadolu), Çev: Y. Yücel-B. Yediyıldız, TTK, Ankara 1992, S. 10. 8 İbnü l-esîr, IX, 415; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye (Türkiye), İstanbul: Boğaziçi Yay., 1998, 17-18; Aynı Müel., Selçuklular Tarihi, 113-114. 9 O. Turan, Selçuklular Tarihi, S. 122; Aynı Müel., Türkiye, S. 122; C. Alptekin, Büyük Selçuklular, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi (DGBİT), VII, Çağ Yay., İstanbul 1988, 108; C. Cahen, 10. 10 Burada Selçuklu Devleti nin kuruluşunu Mayıs 1038 de Gaznelilere karşı kazanılan Serahs savaşı olarak aldığımı belirtmek istiyorum. Çünkü bu savaştan sonra Tuğrul Bey sultan ilân edildiği gibi, adına Nişapur da hutbe okunmuş ve bu şehir başkent yapılmıştı. Hatta durum bir mektupla halifeye de bildirilmişti. Halife de elçisini 1038 Ramazan (Mayıs) bayramında Tuğrul Bey e göndererek devletinin varlığını kabul ettiğini göstermiştir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: O. Turan, Selçuklular Tarihi, 98-100.

32 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU Hasankale savaşıyla Selçukluları Anadolu dan uzaklaştıramayacağını anlayan İmparator Konstantin, ertesi yıl elçisini Tuğrul Bey e gönderip meseleyi barış yoluyla çözmeye çalıştı. Yapılan antlaşmanın şartları Selçuklu Devleti nin Bizanslılarca resmen tanındığının bir göstergesidir. Tuğrul Bey, tutsak Liparit i fidye-i necat almadan serbest bıraktı. İmparator İstanbul daki -Emevîlerden Mesleme nin şehri kuşattığı yıllarda (715-717) yaptırdığı- camii tamir ettirdiği gibi, mihrabına Tuğrul Bey in alâmeti olan ok ile yay yaptırıp adının hutbede okunmasına müsaade etti. 1018-1048 yılları arasında gerçekleşen Anadolu seferlerinde dikkatimizi çeken en önemli mesele; bu akınların bizzat birinci dereceden hanedan mensubu olan; Çağrı Bey, Asan Bey, Kutalmış, İbrahim Yınal gibi beyler tarafından yürütüldüğüdür. 2. Selçuklu Beylerinin Anadolu Seferleri (1049-1071) 1049 yılında gerçekleşen Bizans-Selçuklu antlaşması ile Anadolu nun Türkleş-mesi nde ikinci safhanın açıldığı görülmektedir. Çünkü Anadolu üzerinde yoğunlaşan Türkmen göçleri yüzünden Bizans, kaldırmaya söz verdiği Doğu Anadolu daki istihkâmları güçlendirmeye başlayınca bizzat Tuğrul Bey 1054 yazında Doğu Anadolu üzerine sefere çıktı. Bu sefer sonunda Bargiri (Muradiye) ve Erciş ele geçirildi. Malazgirt kuşatıldığı halde, güz mevsiminin gelmesi dolayısıyla muhasara kaldırılarak geriye dönüldü 11. Tuğrul Bey ertesi yıl Bağdad Abbasî halifesi el-kaim Biemrillah ın daveti üzerine burada 120 yıldır hâkimiyetlerini sürdüren Şiî Büveyhoğul-ları üzerine yoğunlaştırmış ve bir daha da Anadolu üzerine sefere çıkamamıştır. Selçuklu-Bizans mücadelesi, Tuğrul Bey in ölümünden sonra (4 Eylül 1063) yerine geçen yeğeni Alparslan devrinde Anadolu nun tamamına yayıldı. 1066 yılında Hacib Gümüştekin, Sultan Alparslan ın emriyle, Afşin, Ahmetşah ve daha bazı Selçuklu emîr ve Türkmen beyleriyle birlikte, Murat ve Dicle ırmakları havzalarında ilerleyerek el-cezire bölgesine inip Urfa, Harran, Seruc, Ergani, Nizip yörelerindeki birtakım kaleleri ele geçirdiler ve Nusaybin i kuşattılar. Fırat ırmağını geçip Adıyaman yörelerine akınlar yaptılar. Bunun üzerine, Bizans uç kumandanı Aruandanos, Selçuklu kuvvetleri ile Hoşin kalesi önünde giriştiği savaşta yenildiği gibi tutsak da oldu 12. Bu seferden sonra Gümüştekin ve diğer emîrler, büyük ganimet ve tutsaklarla birlikte Ana-dolu da Selçuklu askerî üssü haline gelen Ahlat a döndüler. Fakat burada Emîr Afşin, Gümüştekin le bozuştu. Tutuştukları kavga sırasında da Afşin, Gümüştekin i öldürdü. Bu hadise üzerine Afşin, Sultan Alparslan ın kendisini cezalandıracağından korkarak, buyruğu altındaki Türkmenlerle batı yönüne hareketle Anadolu ya akınlara başladı 13. Karargâhını Amanos dağlarındaki Karadağ da kuran Afşin in kuvvetlerinden bir kısmı Gaziantep in Kuzeybatısındaki Dülük ü ele geçirdi 14. Diğer bir kısmı da Antakya yörelerine inip geniş yağma ve talan hareketlerinde bulundu (Ağustos 1067) 15. Afşin daha sonra Malatya ya yöneldiği gibi, Tohma çayı vadisi boyunca ilerleyerek Kayse-ri yi işgal etti. Bunu izleyen günlerde Afşin, Karaman yörelerine de akınlar yaptıktan sonra 11 Urfalı Mateos, S. 100-103; İbnü l-esîr, IX, 454-455; Cl. Cahen, Anadolu, 1992, S. 11-12; Aynı Müel., Osmanlılardan Önce Anadolu da Türkler (Anadolu da Türkler), Çev: Y. Moran, e Yay., İstanbul 1994, S. 41. 12 Urfalı Mateos, S. 134-135 13 Ebû l-ferec, Tarih, I, Çev: Ö. R. Doğrul, TTK, Ankara 1987, S. 318. 14 E. Honigmann, Dülûk u kuşattığını söyler. (Bizans Devleti nin Doğu Sınırı, Çev: F. Işıltan, Edeb. Fak. Yayınları, İstanbul 1971, S. 117.) 15 Urfalı Mateos, S. 133-134.

SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR 33 Toros ve Gavur dağları yoluyla Kuzey Suriye ye gelerek Anadolu dan ele geçirdiği çok sayıdaki tutsak ve ganimeti Halep pazarlarında sattı (1067 sonları). Sultan Alparslan da, Afşin in Bizans a karşı giriştiği akınlar sebebiyle ona bir mektup yollayıp kendisini affettiğini bildirdi. Antakya yörelerinde iken bu mektubu alan Afşin, huzura çıkmak üzere atlı kuvvetleriyle birlikte buradan ayrıldı (Nisan 1068). Selçuklu akınlarını durdurmak ve özellikle Doğu ve Güney Anadolu da tahrip edilen kaleleri onartmak amacıyla Doğu Orduları Başkomutanlığına atanan Nikepheros Botaneiates, Sivas, Malatya, Divriği ve diğer kent ve ilçelerin kalelerini tamir ettirip kuvvetlendirdi. Fakat bütün bu tedbirler Selçuklu akınlarını önlemeye yetmedi 16. Bu sırada Bizans ise taht mücadeleleri ve isyanlarla boğuşuyordu. İmparator Konstantin X. Dukas 1067 de ölmüş ve vasiyeti gereğince karısı Eudokia, üç oğlu adına Bizans tahtına geçmişti. Eudokia nın imparatorluk makamına vekâleti ancak yedi ay sürdü. Saraydaki askerî kanadın baskısı sonucunda imparatoriçe, askerî aristokrasiye mensup Kayserili General Romanos Diogenes ile evlenmek zorunda kaldı. Böylece, Romanos Diogenes, Ocak 1068 de Bizans imparatoru oldu 17. Sıbt İbnü l-cevzî nin Garsünni me den naklettiği 460 (1067-68) yılı hadiseleri arasında Sultan Alparslan ın Gürcü ve Abhaz memleketleri üzerine sefere çıktığı 18, belirtilmektedir. Daha sonra Alparslan, Doğu sınırlarında ortaya çıkan karışıklıklar sebebiyle fetih plânlarını tam anlamıyla gerçekleştiremeden geri dönmek zorunda kaldı. Bununla beraber ordusunun bir kısmını Anadolu sınırlarında bırakarak, Kutalmışoğlu Mansur ve Süleyman ile kardeşi Azerbaycan Genel Valisi Yakutî, eniştesi Erbasgan (Erbasan) 19 ve Emîr Sunduk u fetih hareketlerini devam ettirmekle görevlendirmişti. İmparator Romanos Diogenes, Selçuklu akınlarını durdurmak amacıyla Mart 1068 de Suriye ye sefere çıktı. Kayseri ye gelmeden önce, Selçukluların Niksar ı alarak yağma ettiklerini haber aldı ve Sivas a, oradan da Divriği yönünde yürüyüşüne devamla buralardaki Selçuklu kuvvetlerini geri çekilmek zorunda bıraktı. Bundan sonra imparator, Maraş a gelip buradan Fırat boylarına gönderdiği birliklerle sol yanını güven altına almak istedi. Ancak bu yörelerde harekâtta bulunan Selçuklu emîri Has İnal, bu kuvvetleri yenilgiye uğratıp imparatorun bu harekât plânını uygulamasına engel oldu. Çok geçmeden Kuzey Suriye ye gelen imparator, Halep ve yörelerini yağma ve tahrip etti, Menbic i ele geçirdi. Arkasından da Hanoğlu Harun un kısa bir süre önce aldığı Artah 16 A. Sevim, Anadolu nun Fethi (Selçuklular Dönemi), TTK, Ankara 1993, S. 63-65. 17 Urfalı Mateos, 136-137; Ebû l-ferec, C. I, 318; A. Sevim, Anadolu, S. 65-66. 18 A. Sevim, Sıbt İbnü l-cevzî nin Mir atü z-zaman fî Tarihi l-âyân Adlı Eserindeki Selçuklularla İlgili Bilgiler II. Sultan Alp Arslan Dönemi, TTK Belgeler, C. XIX/23, TTK, Ankara 1999, S. 24-25. Bu çevirinin metni için bkz; A. Sevim, Mir atü z-zaman fî Tarihi l-âyân (Kayıp Uyûnü t-tevarih ten Naklen Selçuklularla İlgili Bölümler) Sıbt İbnü l-cevzî, TTK Belgeler, C. XIV/18, TTK, Ankara 1992, S. 152. 19 Kurdcı/Kurtçu olarak da bilinen Erbasgan/Erbasan ın isminin yazılışı kaynaklarda çeşitli imlâlarla gösterildiğinden okunuş biçimi de farklılık arz etmektedir. Meselâ Sıbt İbnü l-cevzî: Erısıgı; Mateos ta: Gıdric, S. 137, 138,141, 142; İ. Kafesoğlu; Yusuf Yınal ın oğlu ve İbrahim Yınal ın kardeşi Er-Sığun der (İA, X, 367), Cl. Cahen ise Erişgen olarak yazar, fakat (?) ile şüphesini belirtir (Anadolu da Türkler, S. 45, 90). Ayrıca Cl. Cahen, Türklerin Anadolu ya İlk Girişi adlı çalışmasında bu ismin okunuşunu; Arîsîgî olarak kaydedip (21, 35) verdiği dipnotta Bryennios un Chrysosculos olarak kaydına işaret eder (21 h32). Erbasan ın İstanbul a sığınması üzerine eşinin ona yardım etmek isterken sultan tarafından öldürülmesi hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: A. Sevim, TTK Belgeler, XX/24 (1998), S. 11; TTK Belgeler, C. XIV/18 (1989-1992), S. 192-193.

34 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU ve İmm i de tekrar zaptetti (Kasım 1068) 20. İmparatorun Suriye seferi sırasında Emîr Afşin, Ahmetşah la birlikte Orta Anadolu yönünde akınlarda bulunarak, Sakarya ırmağı vadisine kadar harekâtını sürdürdü. Emirdağ yörelerindeki ünlü Amuriye yi yağma etti (461/1068-69) 21. Amûriye nin fethi hakkında kaynaklarımız içinde en büyük katkıyı Sıbt yapmaktadır: Afşin, birtakım öldürme ve yağma eylemlerinde bulunup aldığı tutsaklarla birlikte şehirden [Amûriye] ayrıldı; daha sonra da İstanbul a Haliç e değin süratle ilerledi ve imparatora ait çayırlardaki hayvanları yağmalayıp bunlardan aşağı yukarı 6000 at aldı. Bu sıralarda Menbic te bulunan imparator, bunu haber alır alınca derhal İstanbul a döndü; Afşin ise Antakya ya gelerek bu yörelerini tahrip edip şehri kuşattı ve fakat kuşatmayı kaldırma karşılığında şehir hâkiminden 20 bin altın aldı 22. 1069 yılında Afşin, Sunduk, Ahmetşah, Türkman, Demleçoğlu Mehmet, Duduoğlu, Serhenkoğlu ve Arslantaş tekrar Anadolu ya girerek akınlara başladılar. Bu akınları önlemek üzere imparator, Manuel Komnenos komutasında Sivas a, Philaretos Brachamios kumandasında da Malatya ya iki ordu sevkettikten başka, üçüncü bir orduyla da bizzat harekete geçerek Kayseri yörelerine geldi. Buralarda harekâtta bulunan bir Selçuklu birliğini geri püskürttü ve Fırat ırmağına kadar harekâtını sürdürdü. İmparator, Harput a geldiği zaman akıncılar da Malatya ya saldırarak kenti savunan Philaretos u yenilgiye uğrattılar. Mağlup Bizans komutanı güçlükle imparatora katılabildi. Diogenes, Murat suyu boyunca ilerleyerek Palu ya geldi. Fakat Selçuklu kuvvetleri, başta Karaman ve Konya olmak üzere, birçok il ve ilçeleri istilâ ile ele geçirmeyi başarmıştılar. Özellikle Orta Anadolu nun önemli kenti olan Konya nın Selçuklular eline geçtiğini haber alan imparator, daha ileri gitmekten vazgeçerek onların dönüş yollarını kesmek amacıyla Sivas üzerinden Kayseri ye geldi. İmparatorun bu plânını tespit eden Selçuklu kumandanları, onun bütün çaba ve önlemlerine rağmen Toros dağları geçitlerinden güneye inerek Kuzey Suriye deki hareket üsleri olan Haleb e ulaşmayı başardılar. Böylece Romanos Diogenes, giriştiği bu ikinci seferde de başarılı olamayarak İstanbul a döndü 23. Diogenes 1070 yılında yeniden Anadolu ya bir sefer düzenlemek istediyse de saray erkânı buna engel oldu. İmparator da, Manuel Komnenos u Anadolu ya gönderdi. Bu sıralarda Sultan Alparslan a isyan sebebiyle arası açılan eniştesi Erbasgan (kızkar-deşi Gevher Hatun un eşi), Nâvekiye (Yabgulu) Türkmenlerinin başında Kızılırmak a kadar ulaşmış idi. Bu sırada Afşin ve diğer Selçuklu beyleri sultanın emriyle kendisini takip ve yakalamakla görevlendirildiler. Erbasgan, yolunu kesme harekâtına girişen Manuel i Sivas yörelerinde bozguna uğrattı. Hatta onu, Nikephoros Melissenos ve daha bazı Bizans generalleriyle birlikte tutsak aldı. Erbasgan ın Selçuklu emîrleri tarafından izlenmekte olduğunu öğrenen Manuel, onu Bizans a sığınması hususunda ikna etti. Erbasgan da, Manuel ve diğer Bizans 20 Mikhail Psellos, Khoronographia, Çev: I. Demirkent, TTK, Ankara 1992, S. 226; Urfalı Mateos, 137; İbnü l-esîr, el-kâmil fi t-tarih, X, Çev: A. Özaydın, Bahar Yay., İstanbul 1987, S. 68; A. Sevim, Belgeler, XIX/23, 27; Aynı Müel., Belgeler, XIV/18, 156; Ebû l-ferec, I, 318-319; A. Sevim, Anadolu, S. 67-68; Cl. Cahen, Anadolu da Türkler, S. 46; Aynı Müel., Anadolu, 20. 21 Azimî, Tarih, Çev. ve Neşr: A. Sevim, TTK, Ankara 1988, Çev: 18, Metin: 14; A. Sevim, Belgeler, C. XIV/18, S. 156; Belgeler, C. XIX/23, S. 27; Ebû l-ferec, C. I, S. 319; Cl. Cahen, Anadolu da Türkler, S. 45. 22 A. Sevim, Belgeler, C. XIV/18, S. 160-161; Belgeler, C. XIX/23, S. 31; A. Sevim, Anadolu, S. 68; F. Sümer, Afşin, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (TDVİA), C. I, S. 440. 23 A. Sevim, Anadolu, S. 67-68.

SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR 35 generallerini serbest bıraktı ve bu daveti kabul ederek İstanbul a gitti. İmparator Romanos Diogenes, onu çok parlak bir törenle karşılayıp kabul etti. Öte yandan Erbasgan ı takip etmekte olan Emîr Afşin, batı yönünde ileri harekâtına devamla Kayseri-Sivas bölgesini istilâ etti. Daha sonra da Afyon-Uşak-Denizli bölgesine girip Honas ve Laodicea kentlerini yakıp yıkarak Marmara kıyılarına kadar gitti. Üsküdar a ulaşan Afşin 24, imparatora bir elçi göndererek Selçuklu-Bizans devletleri arasında barış olduğunu ve bu sebeple, sultana isyan halinde olan Erbasgan ı beraberindekilerle birlikte kendisine teslim etmesini sultan adına bildirdi ise de bu istek kabul edilmedi. Bundan dolayı Afşin, 1070 yılı sonbaharında, dönüşünde de Bizans kent ve kalelerini âdeta yerle bir ederek, harekât üssü Ahlat a döndü 25. Mısır Şiî Fatımî halifesi Mustansır devrinde (1036-1094), mülkî yönetimin bozulması ve devlet hazinesinin boşalması, askerî unsurların yetki çatışmalarına girişmelerine sahne olmuştur. Halifelik veziri Nasıruddevle Hasan, Şiî halifeliğin yerine Sünnî bir devlet kurulması amacıyla Sultan Alparslan a; Mısır a gelmesini, ülkeyi kendisine teslim edeceğini ve Şiî hutbesini kaldırıp yerine Sünnî hutbesini okutacağını bildirdi. Böyle bir çağrı alan sultan, Mısır a gitmek için yola çıktı ve Azerbaycan yoluyla Doğu Anadolu ya girdi (Temmuz 1070). Alparslan, amcası Tuğrul Bey in kuşattığı halde alamadığı Malazgirt i kısa sürede aldı. Görevlendirdiği birlikler, Murat, Yukarı Dicle ve kolları arasındaki birtakım kaleleri ele geçirdikten sonra, Diyarbekir topraklarına girdi. Daha sonra Urfa ya yürüyerek şehri kuşattı. Urfa valisi Vasil ile yapılan bir antlaşmadan sonra Mısır üzerine yürüyüşe geçti. Mayıs 1071 başlarında Haleb i muhasara etti. Halep hâkimi Mahmud ile de bir antlaşma yaparak Mısır a doğru Dımaşk (Şam) yönünde bir günlük yol almıştı ki; Bizans İmparatoru Romanos Diogenes ten kendisine gelen elçi: Menbic, Ahlat ve Malazgirt in Bizans a geri verilmesini istedi. Ayrıca bu isteğin yerine getirilmemesi halinde imparatorun kuvvetli bir orduyla harekete geçeceğini de bildirdi. Ancak imparatorun, Doğu Anadolu (Erzurum) yönünde ilerlemekte olduğunu haber alan sultan, imparatoru karşılamak üzere derhal hareket etti. Bir süre sonra yaklaşık bir yıldır kendisiyle birlikte seferde olan ordusundaki Irak askerlerini memleketlerine göndermek zorunda kaldı. Böylece sultanın yanında hassa askerlerinden oluşan 4.000 kişilik bir kuvvet kalmıştı. Musul a ulaştığı sırada, Ahlat ve Malazgirt kadısı yardım istemek üzere karşısına çıktı. Böylece Bizans ordusunun nerede bulunduğunu öğrenen sultan, Mervanoğulları toprak-larından geçerek Ahlat a geldi. Malazgirt savaşına kadar olan devrede Anadolu, Selçuklu Türkleri ne hiç de yabancı olmayan bir bölge idi. Selçuklu beylerinin akınları sayesinde Konya, Kayseri, Sivas vb. şehirler muhtelif zamanlarda akıncıların istilâsına maruz kalmış ve Anadolu da Türk iskânı başlamış bulunuyordu. Özetle zikredeceğimiz Malazgirt savaşı sonunda ise Türklerin Anadolu daki sahiplenme alanları Doğu Anadolu dan Batı Ana-dolu ya uzanmış olmaktadır. Türklerin Bizans ve Anadolu için nasıl bir tehlike oluşturmaya başladığının bilincine varan Romanos Diogenes, Balkanlar daki Peçenek, Uz (Hıristiyan Oğuz), Kıpçak ve Hazar Türkleriyle Islav (Rus), Alman (Gotlar), Bulgar, Frank, Ermeni ve Gürcülerden oluşan büyük bir ordu hazırlamıştı. İmparator sayısı 200 bin kişiyi bulan ordusu ve büyük idealleriyle, bütün İslâm ülkelerini ele geçirebilme umuduyla Mart ayında Ayasof- 24 Ebû l-ferec, C. I, S. 320-321. 25 Cl. Cahen, Anadolu, S. 20-21; A. Sevim, Anadolu, S. 69-71.

36 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU ya da yapılan ayinle kutsanmış ve Anadolu ya doğru hareket etmişti. Ancak Romanos Diogenes in yakınları arasında yer alan Mikhail Psellos: Barbarlar şimdi açıkça düşmanlık gösteriyorlardı. Gerçekten, yağma akınlarıyla Roma arazisini talan ediyorlardı. İlkbahar geldiğinde oldukça büyük bir kuvvetle saldırdılar. Bunun üzerine Romanos da, onlarla savaşmak için başşehirden bir defa daha ayrıldı. Yanında öncekinden daha fazla bir kuvvet ve daha kalabalık müttefik birlikleri vardı. Sivil veya askerî olsun hiçbir tavsiyeye aldırmadan kendi kararı uyarınca orduyla yola koyuldu ve acele Kayseri ye gitti. Bu hedefe varınca, daha ileri gitmek istemedi ve sadece kendisi için değil, ordu için de Byzantion a dönmek için bahaneler aramaya başladı. Ancak böyle bir ricatın şerefsizliğini dayanılmaz bulunca, düşmanla anlaşma yapmalı ve onların her sene tekrarladıkları saldırılara son vermeliydi. Halbuki o, ya ümitsizlikten, ya da kendisine gereğinden fazla güvendiğinden, hem de gerisini korumak için yeterli tedbir almadan, saldırdı. Düşman onun ilerlediğini görerek, onu daha da ileriye çekip tuzağa düşürmeye karar verdi. Bu sebeple, plânlandığı şekilde bir ricatle onun önünden geri çekilmeye başladılar. Bu taktiği birkaç defa tekrarladılar ve bazı kumandanlarımızın yolunu keserek onları esir aldılar. İmparator farkında değildi ama, ben Perslerin (Türklerin) hükümdarı Sultan ın bizzat ordusunun başında bulunduğundan haberdardım ve zaferlerinin çoğu onun liderlik vasıflarından kaynaklanıyordu. Romanos, bu başarılarda Sultan ın etkili olduğunu söyleyen kimselere inanmak istemiyordu. Gerçekte barış yapmak istemiyordu. Savaşmadan barbarların karargâhını ele geçirebileceğini düşünmüştü. Ne yazık ki, askerî bilgi bakımından cahil olduğu için kuvvetlerini dağıtmıştı; bir kısmı etrafında idi, bir kısmı da başka taraflara gönderilmişti. Bu sebeple, düşmana bütün kuvvetleriyle karşı çıkacağına, aslında yarısından daha az bir güç ile savaşa girdi, 26 derken hem imparatorun hem de Alparslan ın durumunu gözler önüne sermektedir. Sultan Alparslan Ahlat a ulaştığında Anadolu daki seferinden dönen ve kendi-sini beklemekte olan Afşin ve emrindeki 10 bin askeriyle karşılaştı. Sultanın emrinde 4 bin hassa askerinden başka, çeşitli Müslüman beyliklerinden gelen 10 bin kadar atlı kuvvet de kendisine katılmış idi. Böylece Selçuklu kuvvetlerinin sayısı 20-24 bin civarında olmaktaydı. Alparslan ın beraberinde, Gevherayin, Afşin, Savtekin, Sunduk, Aytekin, Tarankoğlu (Serhenkoğlu), Ahmetşah, Demleçoğlu Mehmet, Duduoğlu gibi Anadolu ya sürekli akınlarda bulunan deneyimli Selçuklu emîrleri vardı. Ayrıca Kutalmış Oğullarından Mansur, Süleyman, Devlet ve Alpilek ile Artuk, Tutak, Daniş-mend, Saltuk, Mengücük, Çavlı, Çavuldur ve Porsuk gibi emîrlerin de savaşa katıldığı, bazı kaynaklarda ifade edilmiştir. 26 Ağustos 1071 Cuma günü yapılan savaş sonunda Bizans ordusu büyük bir yenilgi aldığı gibi, İmparator Romanos Diogenes de esir edildi. Bizans ile yapılan antlaşma mağlup Diogenes yerine VII. Mihael Dukas (1071-1078) ın imparator ilân edilmesi 27 sebebiyle bozuldu. Sultanın Malazgirt savaşının ertesi yılında öldürülmesi (24 Kasım1072) üzerine oğlu Melikşah Büyük Selçuklu tahtına 26 Mikhail Psellos, S. 228-229. 27 A. Sevim, Belgeler, C. XIX/23, S. 35-41; Aynı Müel., Belgeler, C. XIV/18, S. 166-172; Urfalı Mateos, S. 138-144; İbnü l-esîr, C. X, S. 71-73; Ebû l-ferec, C. I, S. 321-324; Mikhail Psellos, S. 228-229; M. H. Yinanç, Türkiye Tarihi (Selçuklular Devri), İstanbul 1934, S. 44-54; Bu eserin 1944 baskısında aynı hadise için bakınız: S. 70-82; Ali Sevim, Anadolu nun Fethi (Selçuklular Dönemi), TTK, Ankara: 1993, S. 74-93; Ayrıca Malazgirt savaşı hakkında bakınız: F. Sümer-A. Sevim, İslâm Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı (Metinler ve Çevirileri), TTK, Ankara 1971.

SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR 37 geçti. Saltanatta bu değişiklikler yaşanırken de Selçuklu şehzade ve emîrlerinin Anadolu daki harekâtları devam etmekteydi. 3. Anadolu da Türk Devletlerinin Kurulması (1072) Malazgirt savaşından sonra Anadolu nun Türkleşmesi ndeki üçüncü safha; yani devlet kurma safhası başlamıştır. Bu devrede; Saltuklular, Mengücükler, Dânişmend-liler, Demleçoğulları, Sökmenliler (Ahlatşahlar), Yinaloğulları, Artuklular adlarında Türk devletleri kurulmuştur. Bu dönemde Artuk, Tutak gibi Selçuklu emîrlerinin Kızılırmak ı geçip Orta Anadolu yönünde harekâtlarına devam ettiklerini görüyoruz. Bunun üzerine İmparator VII. Mihael Dukas da İsaakios Komnenos ve kardeşi Aleksios u Frank komutanlarından Ursel (Roussel de Bailleul) ile birlikte Anadolu ya gönderdi. Ancak bunlar da birbir-lerine düştüler. Çünkü 1071 yenilgisinden sonra Anadolu da baş gösteren egemenlik kargaşası ve Ursel in isyanı üzerine Anna Komnenos un ifadesi Türklerin Anadolu daki durumlarını açıklaması açısından önemlidir: Türklerin bahtının, Rumların bahtına üstün geldiği ve Rum egemenliğinin pek sarsılmış bulunduğu, onların (Türklerin) ayak altında çıtırdayan kum taneleri kadar kalabalık sayıda sökün ettiği zamanda, işte tam bu sırada, bu kişi de (Ursel) Rum devletine karşı saldırıya geçti. 28 Ursel, Diogenes in yerine VII. Mihael in imparator olmasına karşı çıkarak isyan etmiş ve Dukas ailesinden İoannes i tahta geçirmek üzere ayaklanmıştı. Mihael, Ursel in isyanı karşısında Artuk Bey den yardım istedi. Artuk Bey de imparatorun teklifine sıcak bakarak, bu isyanı önlemeye çalıştı. Bu yüzden de Ursel in Sapanca Dağı ndaki karargâhına bir baskın düzenledi. Ursel, imparator adayı İoannes Dukas ile birlikte esir alındı. Artuk Bey, her ikisini de büyük bir kurtuluş akçası karşılığında serbest bıraktı ve bu hadiseler sebebiyle imparator rahat bir nefes alabildi (1073) 29. Kafesoğlu, Attaleiates i kaynak göstererek; 100 binden fazla Türk bu savaş münase-betiyle İzmit ten Üsküdar a kadar olan sahaya yayılmıştı, der 30. Ancak Artuk Bey daha sonra Melikşah tarafından Anadolu daki görevinden alınarak Ahsa ve Bahreyn Karmatîleri nin isyanı üzerine Arabistan da görevlendiril-mişti (1073). Bu yıldan sonra Anadolu akınları içinde yeni simalar görmekteyiz ki; bunlar arasında birinci dereceden hanedan üyesi Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile kardeş-leri Mansur, Alpilek ve Devlet dikkat çekmektedir. el-aksarayî, Kutalmış ın taht iddiası ile Alparslan a isyanını ve çıkan savaşta öldürüldüğünü anlattıktan sonra Sultan, akrabalarından Kutalmış la beraber olanların öldürülmelerini, hatta küçük yaştaki oğlu Süleyman Şah ı da ortadan kaldırmalarını buyurdu. Fakat veziri Nizamülmülk, dirayeti ve iyi tedbirinden dolayı onun o işi yapmasını uygun görmedi ve Akrabayı öldürmek doğru olmaz. Uğursuzluk getirir. Devlet çabuk yıkılır deyince Alparslan, Kutalmışoğlu Süleyman Şah ı ve adamlarını ülke sınırları içinde bırakmak uygun olmaz. Onların zararı dokunur cevabını verdi. Niza-mülmülk, Onlar sınır boylarına gönderilsinler ve orada ikâmet etsinler. Onlardan meliklik 28 Anna Komnena, Alexiad, Çev: B. Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1996, 16. 29 M. H. Yinanç, Türkiye Tarihi, 1934, S. 57; 1944, 86; İ. Kafesoğlu, Melikşah, S. 66-67; O. Turan, Türkiye, S. 51-52; A. Sevim, Ünlü Selçuklu Komutanları, TTK, Ankara 1990, S. 47-49; Aynı Müel., Artuk b. Eksük, TDVİA, C. III, S. 414; Cl. Cahen, Anadolu, S. 26; Aynı Müel., Anadolu da Türkler, S. 88. 30 İ. Kafesoğlu, Melikşah, S. 67.

38 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU ve emirlik sıfatları alınsın ki sefalet içinde yaşasınlar dedi. Sonra onlara Birecik ve Urfa arasında Diyarbekir de bir yer belirlediler. Süleyman Şah ı akraba ve adamlarıyla birlikte oraya gönderdiler. Onlar bir süre orada sıkıntı içinde yaşadılar, demektedir 31. Ancak Anonim Selçuknâme de; Sultan Alparslan Şam ı, amcasının oğlu Kutalmış oğlu Süleyman Şah a vermişti. Şam ve Diyarbakır onun hükmü altında bulunuyordu, diyerek Şam ın da ona verildiğini söylemektedir 32. Suriye taraflarında bir süre akınlarda bulunan Süleyman Şah, Marmara Denizi ne kadar ilerledi. İstanbul varoşlarına kadar sokularak müstahkem İznik i fethetti ve kendisine başkent yaptı (1075) 33. Ancak M. H. Yinanç: Anadolu nun ve Türkiye nin ilk sultanı olan bu padişahın, vukuatın cereyanından ve eski müverrihlerin menkulâtından anlaşıldığına göre, evvelâ Konya şehrini payitaht yaptığı anlaşılmak-tadır, 34 derken, eski müverrihlerin menkulâtını zikretmez. Fakat Anonim Selçuknâme: Süleyman Şah, ittifak etmiş olan bu Şam emirlerini askerlerinin çokluğundan ihtiyat ederek Rum a karşı harbe hazırlattı. Saadet yardım etti, devlet yüz gösterdi. Horasan Türkmenleri bunun tarafına yüz tuttular. Evvelâ Antakya ya geldi. Fakat burasını feth edemediği için Rum a yöneldi. Evvelâ Konya yı Martava Gusta dan, Gevale kalesini Romanos Makri den aldı. Az bir zaman zarfında o civardaki bir çok muhkem kaleler elde ederek İslâm topluluğuna mal etti. Rum padişahının hazinelerini kılıç kuvvetiyle ele geçirdi. Kâfirlerin kalbi, bunun korkusu ile doldu. Kegonya (Şebinkarahisar) dan İznik e kadar şecaatı sayesinde memleketleri aldı. Hiçbir ordu buna karşı duramadı. Kâfir memleketlerinden Konya ya haraç getirdi. Rum âsileri gelip onun seraperdesinin önünde yüzlerini yere koydular, 35 der. Fakat yıl olarak kesin bir rakam vermez. Süleyman Şah İznik te yerleşirken, Bizans ın Rumeli orduları komutanı N. Bryennios 1075 te isyan ederek, 1077 de Edirne de imparatorluğunu ilân etmişti. Bu sıralarda Anadolu orduları komutanı N. Botaneiates de isyan etti. Kütahya dan İzmit e yürüyerek Erbasan ile birlikte İstanbul üzerine hareket etti. Ancak Süleyman Şah ın gücünü göz ardı edemediğinden amcaoğlu Erbasan ı ona gönderdi ve ittifakını sağlamaya çalıştı. Botaneiates Süleyman Şah tan da sağladığı 2000 kişilik kuvvetle 24 Mart 1078 de İstanbul u ele geçirerek imparator ilân edildi. Yeni imparatorla birlikte İstanbul a gelen Türk 31 Mahmud el-aksarayî, Müsâmeretü l-ahbâr ve Müsâyeretü l-ahyâr, Çev: M. Öztürk, TTK, Ankara 2000, 11; O. Turan, Türkiye, S. 45-46; C. Alptekin, Türkiye Selçukluları, DGBİT, C. VIII, S. 211. 32 Anonim Selçuknâme, Çev: F.N. Uzluk, Ankara 1952, S. 23. 33 el-azimî, Tarih, Çev. ve Neşr: A. Sevim, TTK, Ankara 1988, Metin: 16, Çev: 21; O. Turan, Türkiye, 37, 54; A. Sevim, Anadolu nun Fethi, 116-117; C. Alptekin, Türkiye Selçukluları, DGBİT, VIII, 213. İznik in Türkler eline geçişini 1080 senesinde gösteren M. H.Yinanç: Arap tarihçisi Azimî başta olmak üzere İbn Dokmak ve diğer müellifler İznik in 1075 senesinde alındığını söylüyorlar. İbn Hamdun el-bağdadî ile onu mehaz ittihaz eden müellifler ise daha muahhar bir zamanda yani 1085 de bu şehrin açıldığını zikrederler. Fakat bunlar vak aların cereyan mahallinden uzakta oldukları için Bizans müverrihlerinin rivayetleri daha doğrudur, demektedir. Türkiye Tarihi, 109 h ı. İ. Kafesoğlu ise; Türk kıtalarının 1078 den beri garnizon kurdukları tarihî İznik şehrinin katiyetle Türklere intikali olmuştur. Süleyman Şah buradan artık çıkmamış, Bizans ın kalbgâhına doğrudan doğruya yapılacak taarruzlar için pek mükemmel bir üs teşkil eden bu kale-şehri hâkimiyeti altındaki Anadolu kıtasının başkenti ittihaz etmek suretiyle ileri harekâtın mihrak noktası yapmıştır (1080), (Sultan Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu (Melikşah), İstanbul: İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1953, S. 77.) demek suretiyle Yinanç ın görüşünü paylaşmaktadır. 34 M. H. Yinanç, Türkiye, 1934, S. 63; 1944, S. 107. 35 Anonim, S. 23-24; C. Alptekin, Türkiye Selçukluları, DGBİT, C. VIII, S. 212-213.

SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR 39 askerleri Üsküdar (Chrysopolis) da çadırlarını kurarak bir bayram şenliği içinde eğleniyor, şarkı söylüyor ve İstanbul da itibar görüyorlardı 36. Ostrogorsky, Botaneiates dönemini ve Bizans ta yaşanan karışıklıklara Süleyman Şah ın nasıl müdahale ettiğini şu sözlerle ifade etmektedir: Ancak ihtiyarlamakta olan Botaneiates in gücü devleti karışıklıklardan kurtarmaya yetemezdi. Onun kısa saltanat devresi sadece bu çözülme ve inhitat devrinin son sahnesini teşkil etmiş ve isyanlar, iç savaşlarla geçmiştir. Çünkü senato hâkimiyetinin çökmesinden sonra generallerin en yüksek iktidara ulaşmak için birbirleriyle amansız mücadelesi başlamıştı. İmparatorluk sonunda bunların en kabiliyetlisine, genç Alexios Komnenos a düştü. Alexios önce yeni hükümdarın hizmetinde mukabil imparator Nikephoros Bryennios u bertaraf etti ve bundan sonra da Bryennios a halef olmuş bulunan Nikephoros Basilakios u yere serdi. Ancak 1080 yılı sonunda Nikephoros Melissenos İznik te kendisini imparator ilân edip Botaneiates i örnek alarak Süleyman ı yardıma çağırınca Alexios bîtaraf kaldı. Çünkü şimdi o, kendisini imparatorluğa yükseltme hazırlıklarına başlamış bulunuyordu. Botaniates ve daha sonra da Melissenos un Süleyman ile işbirliği yapmaları Türklere Anadolu nun fethini oldukça kolaylaştırmıştı. Daha 1080 yıllarında Süleyman Kilikya dan Marmara ya kadar bütün Anadolu ya hâkim olmuş bulunuyordu 37. Askerî aristokrasinin imparatorluk tacını kazanmaya çalışan bütün temsilcileri içinde Alexios Komnenos sadece en büyük kumandan değil, aynı zamanda amcası Isaakios Komnenos ile bedbaht Romanos Diogenes e de üstün vasıfta yegâne gerçek politikacı idi. Zemini gerek ordu içinde ve gerekse başşehirde uzak görüşlü bir akıllılık ve büyük bir diplomatik maharetle kendisi için hazırlamayı ve aynı zamanda mukabil parti ile de anlaşmayı başardı. ( ) Ümitsiz mücadeleyi bırakan Botaniates, patriğin tahtından feragat etmesi teklifini kabul etti ve 4 Nisan 1081 Pazar gününde Alexios Komnenos Bizans devletinin imparatoru oldu 38. Alexios tahta geçer geçmez, Balkanlar ve İtalya daki karışıklıkları önlemeye çalıştı. Bu yüzden de Süleyman Şah ın yardımına müracaat etti. Bu ittifak sayesinde Türkler Üsküdar a kadar olan bölgelerde rahatlıkla dolaşıyorlardı.bir süre sonra bu durumdan rahatsız olan Aleksios Komnenos kızı Anna nın ifadesiyle: Gözlerinin dibine [Üsküdar] kadar sokulmuş bulunan düşmanlarına karşı kullanılabilecek tüm savunma olanaklarını inceleyip durmakla birlikte, o anda var olan ve ağırlığını duyurarak kendisini tehdit eden tehlikeye karşı hazırlandı. Gerçekten anlatımım, pek dinsiz Türklerin nasıl [Aleksios un] gözleri önünde Marmara Denizi yöresine yerleştiğine ve tüm Anadolu da buyruk yürüten Süleyman ın Nikaia/İznik i üs edindiğine, bizim imparatorluk dediğimiz Sultanlık ının merkezinin de orada bulunduğuna, sürekli olarak akıncılar gönderdiğine, Bithynia [Bursa, Bilecik, Bolu, Sakarya, Kocaeli ve Zonguldak ın Filyos Çayına kadar uzanan bölümü] ile Thynia [Kocaeli yarımadası diye anılan, İzmit ile İstanbul Boğazı arasındaki yarımada] nın komşu [kendi başkenti İznik e komşu] tüm ülke bölümünü talan ettiğine, İstanbul Boğazında şimdi Damalis [Üsküdar] denen kente kadar atlı ve yaya akınlar yaptığına, pek çok ganimet devşirdiğine, hatta neredeyse denizi bile aş- 36 O. Turan, Süleyman-Şah, 206; Aynı Müel., Türkiye, 55; G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, Çev: F. Işıltan, TTK, Ankara 1986, 322; C. Alptekin, Türkiye Selçukluları, DGBİT, C. VIII, S. 213. 37 Urfalı Mateos, S. 155-156; G. Ostrogorsky, S. 322-323; Cl. Cahen, Anadolu, S. 35-36. 38 G. Ostrogorsky, S. 323-324.

40 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU maya kalkışacak olduğuna işaret etmişti Byzantionlular bu istilâcıların hiç korku duymadan, her tarafta, kıyı boyundaki küçük kentlerde ve [hatta] kutsal yapılarda yaşamakta olduğunu, kimsenin de onları o yerlerden kovmadığını görmekle tam bir dehşete düşmüş bulunuyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Böylesine bir durum karşısında, İmparator, çeşitli davranış yöntemleri tasarladı. (.) Yeni devşirdiği askerlerden onbaşılar seçti, sonra bunları [küçük] gemilere bindirdi; askerlerin kimi yay ve kalkandan başka silâh taşımayarak, hafif silâhlı idiler; diğerleri tolga, kalkan ve mızrakla donatılmışlardı. [Aleksios] bunlara, gece vakti gizlice kıyıdan ilerleyip sonra karaya çıkmalarını ve onların [Türklerin] sayısının kendi sayılarından çok fazla olmadığını görüp anladıktan sonra, Barbarların üzerine baskın vererek çullanmalarını; arkasından hemen, ayrıldıkları [gemiden ayrılıp karaya çıktıkları] yere [gemiye] dönmelerini buyurdu. (.) Bu düzen üst üste birkaç gün boyunca böyle iyi uygulanınca, Barbarlar, yavaş yavaş kıyı bölgelerini bıraktılar ve arazinin iç bölümlerine çekildiler. İmparator, bunu görerek, gönderdiği kişilere, eskiden Türklerin elinde bulunan kasabaları ve [tek başına duran, manastır gibi] yapıları işgal etmek ve orada, duvarların içinde gecelemek buyruğunu verdi. ( ) Böylece, çok geçmeden Barbarlar yeniden daha da uzağa çekildiler; o zaman İmparator, tutumunu sertleştirdi; o güne değin hep yaya giden adamlarına, ata binmelerini, mızrak kullanmalarını ve sık sık baskın vererek düşmana atlı saldırısında bulunmalarını buyurdu; bunu yalnız gece vakti ve gizlice değil, artık güpegündüz de yapacaklardı. Bunun üzerine o zamana dek onbaşı görevi yapanlar, ellibaşı oldular. Düşmanla yaya olarak, gece vakti ve korku içinde çarpışan adamlar artık onlara gün doğar doğmaz saldırıyorlardı ve güneş göğün tam ortasında iken özgüvenle, tantanalı çatışmalara giriyorlardı. Böylece işler kimi için gittikçe daha kötüleşirken, Rum devletinde kül içinde gizli olan güçlülük kıvılcımı, yavaş yavaş parlamaya başlamaktaydı. Gerçekten Komnenos, Türkleri yalnız İstanbul Boğazından ve denize komşu bölgelerden kovup çok uzağa sürmekle kalmadı; onları tüm Thynia ile Bithynia nın sınırlarından ve keza Nikomedeia/İzmit in dolaylarından sürüp atarak, Sultanı çok ısrarla barış dilemek zorunda bıraktı. Yapılan antlaşma gereğince onlara sınır olarak Drakon Deresini verdi ve onlara, bunu kesinlikle aşmamayı, ayrıca Bithynia sınırlarından içeriye hiçbir akına girişmemeyi kabul ettirdi 39. Bizans 1048 de Doğu Anadolu sınırlarında Hasankale savaşını kaybettikten sonra 1049 da Büyük Selçuklu Devleti ile antlaşma yaparak devletini korumaya çalışırken, bu olaydan takriben 30 yıl sonra Türkiye Selçuklu Devleti ile antlaşma masasına oturmak zorunda kalıyordu. Fakat bu sırada Selçuklu Türkleri İstanbul önlerine dayanmış ve Üsküdar dan Bizans başkentini göz hapsine almış bulunmaktaydılar. Bütün bunlara rağmen Süleyman Şah ile yapılan antlaşmaların pek geçerli olmadığı ve Türklerin Bizans için ne kadar büyük bir tehdit unsuru oluşturduğu, Aleksios Komnenos un 1091 de Papa Urbain a müracaat edip Avrupa nın da desteğini sağla-yarak bu sayede Türkleri Anadolu dan atmak istemeye çalışmasıyla ortaya çıkacaktır. 39 Anna Komnenos, S. 124-126; Cl. Cahen, Anadolu da Türkler, S. 91.

SELÇUKLULARIN İSTANBUL U GÖRDÜKLERİ İLK MEKÂN: ÜSKÜDAR 41 Kaynaklar el-azimî, Tarih, Çev. ve Neşr: A. Sevim, TTK, Ankara 1988. el-aksarayî, Müsâmeretü l-ahbâr ve Müsâyeretü l-ahyâr, Çev: M. Öztürk, TTK, Ankara 2000. Alptekin, Coşkun, Büyük Selçuklular, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi (DGBİT), VII; Çağ Yayınları, İstanbul 1988, 95-183., Türkiye Selçukluları, DGBİT, VIII, Çağ Yay., İstanbul 1988. Anna Komnenos, Alexiade, Çev: B. Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1996. Anonim Selçuknâme, Çev: F. N. Uzluk, Ankara 1952. Cahen, Claude, Türklerin Anadolu ya İlk Girişi, Çev: Y. Yücel-B. Yediyıldız, TTK, Ankara 1992., Osmanlılardan Önce Anadolu da Türkler, Çev: Y. Moran, e Yayınları, İstanbul 1994. Ebû l-ferec (Gregory Bar Hebraeus/İbnü l-ibrî), Tarih (Kronografya), I, Çev: Ö. R. Doğrul, TTK, Ankara 1987. Honigmann, Ernst, Bizans Devleti nin Doğu Sınırı, Çev: F. Işıltan, Edeb. Fak. Yayınları, İstanbul 1971. İbnü l-ezrak, Tarihu Meyyâfârikîn ve Âmid, Neşr: B. A. Avad, Beyrut 1974. İbnü l-esîr, el-kâmil fi t-tarih, C. IX-X, Çev: A. Özaydın, Bahar Yay., İstanbul 1988. Kafesoğlu, İbrahim, Sultan Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu, İÜ Edeb. Fak. Yayınları, İstanbul 1953., Selçuklular, MEB İA, C. X. Köymen, Mehmet Altay, Tuğrul Bey ve Zamanı, MEB, İstanbul 1976. Mikhail Psellos, Khronographia, Çev: I. Demirkent, TTK, Ankara 1992. Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, Çev: F. Işıltan, TTK, Ankara 1986. Sevim, Ali, Anadolu nun Fethi (Selçuklular Dönemi), TTK, Ankara 1993., Ünlü Selçuklu Komutanları, TTK, Ankara 1990., Artuk b. Eksük, TDVİA, C. III, 414-415. Sevim, Ali- Faruk Sümer, İslâm Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı (Metinler ve Çevirileri), TTK, Ankara 1971. Sevim, Ali, Mir atü z-zaman fî Tarihi l-âyân (Kayıp Uyûnü t-tevarih ten Naklen Selçuklularla İlgili Bölümler) Sıbt İbnü l-cevzî, TTK Belgeler, C. XIV/18 (1989-1992), TTK, Ankara 1992, 1-260. Bu neşrin aynı müellif tarafından hazırlanmış bir muhtasarı için bakınız: Mir atü z-zaman fî Tarihi l-âyân, DTCF Yayını, Ankara 1968., Sıbt İbnü l-cevzî nin Mir atü z-zaman fî Tarihi l-âyân Adlı Eserindeki Selçuklularla İlgili bilgiler I. Sultan Tuğrul Bey Dönemi, TTK Belgeler, C. XVIII/22 (1997), TTK, Ankara 1998, 1-90; II. Sultan Alp Arslan Dönemi, TTK Belgeler, C. XIX/23 (1998),TTK, Ankara 1999; III. Sultan Melikşah Dönemi, TTK Belgeler, C. XX/24 (1999), TTK, Ankara 2000. Sümer, Faruk, Afşin, TDV İA, C. I. Turan, Osman, Süleyman-Şah I, MEB İA, C. XI., Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Tarihi, Boğaziçi Yay., İstanbul 1998., Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yay, İstanbul 1998. Tufantoz, Abdurrahim, Mervanoğulları, Marmara Üni. Türkiyat Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 1994. Urfalı Mateos Vekayi-Nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor un Zeyli (1136-1162), Çev: H. D. Andreasyan, TTK, Ankara 1987. Yinanç, Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi: Selçuklu Devri I Anadolu nun Fethi, İstanbul 1934; Genişletilmiş II. Baskı: İstanbul 1944.