Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış



Benzer belgeler
HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

ŞANLIURFA YI GEZELİM

GÜNÜMÜZ BALKAN ORTODOKS KİLİSELERİNE GENEL BİR BAKIŞ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

UKRAYNA DA KİLİSE SAVAŞLARI

Müslümanlar için yeni ve yabancı bir anlayış değildir. Zira yaşamalarına denir. İslam dini ilk zamanlardan itibaren farklı inançlara dinî

TARİH BOYUNCA ANADOLU

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

PAPA 1.FRANCİS İN KUDÜS ZİYARETİ

VEFEYÂT. Doç. Dr. Musa Süreyya Şahin

HAÇLI SEFERLERi Orta Çağ'da Avrupalıların Müslümanların elinde bulunan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri almak için

Avrupa da Yerelleşen İslam

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

Tez adı: Anadolu daki Amerikan Hastaneleri ve Tıbbi Misyonerlik (2011) EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TARİH BÖLÜMÜ

Dinlerin Buluşma Noktası: İstanbul

Günümüz Ortadoğu Coğrafyasında Süryaniler

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

YILI ERMENİ OKULLARI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

BURUNDİ. Demokratik Kongo Cumhuriyeti (Zaire) ile komşudur. Tanganika Gölü ile kıyısı vardır. Ülkede Ekvator

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

Sosyal Bilimlerde Dünya`nın En İyi Üniversiteleri. Harvard Oxford Yale

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

TEMEL GÖSTERGELER Coğrafi yapı

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

Byzantine History, Syriac History, History of Religions, History of İslam.

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE ORTODOKS HIRİSTİYANLIKTAKİ PATRİKLİKLER. Dr. Münir YILDIRIM

Avrupa Tarihi. Konuyla ilgili kavramlar

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

İÇİNDEKİLER. Karşılaştırmalı Eğitim Nedir?... 1 Yabancı Ülkelerde Eğitim... 4 Uluslararası Eğitim... 5 Kaynakça... 12

Konuyla ilgili kavramlar

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Kiliseler ile yap lan Resmi Sözleflmeler ve her iki ülkede ibadet yerlerininin yap m

İnanç-İbadet ve Dinî Hayatları

Dünya Tarihi I (IR101) Ders Detayları

içerisindeki tartışmalar dinmeyerek devam etmiştir. Bu aşamada tartışmaların iki temel odağı vardır:


Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

Demokrat Partiden Günümüze Siyasal Gelişmeler. XV. ve XVI. Yüzyıllarda Ortadoğu Ticaret Tarihi II

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

OSMANLINÜFUSU ( )

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih Celal Bayar Üniversitesi 2007 Y. Lisans Tarih - Ortaçağ Celal Bayar Üniversitesi

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 10.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. IV.-V. vd. HAÇLI SEFERİ

başlamıştır. Patrik fiili olarak görevine yerine getirmemesine rağmen, hâlâ hayatta

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

Dinler Tarihi Araştırmaları - III. (Sempozyum, Haziran 2001, Ankara) YILINDA HIRİSTİYANLIK. (DÜNÜ, BUGÜNÜ ve'gelecegi) Ankara

CAMİ İNŞA PROJESİ ÇAD ( 200 M² )

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TAR TAR TAR TAR TAR 722 Türk-Macar İlişkileri Tarihi

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Roma. Ostrogot. Konstantinopolis. a. Angllar, Saksonlar. b. Franklar c. Gotlar d. Vizigotlar e. Ostrogotlar f. Hunlar g. Vandallar. Piktler.

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

The Effects of the Crusades on Eastern Christianity

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

İzmit te (Nicomedia) Amerikan Misyoner Faaliyetleri

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI

American Missionaries and the Middle East: Foundational Encounters, ed. Mehmet Ali Doğan and Heather J. Sharkey

BLOG ADRESİ :

Skolastik Dönem (8-14.yy)

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Transkript:

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış Ramazan ADIBELLİ An Overview of the Present Situation of the Eastern Christians Citation/ : Adıbelli, Ramazan, (2013). An Overview of the Present Situation of the Eastern Christians, Milel ve Nihal, 10 (2), 133-172. Abstract: The purpose of this article is to present an overall picture of the current state of Eastern Christianity and especially of Christian groups living in Islamic countries. After tackling with such questions as: what is "Eastern Christianity" and how it was formed, who are the Eastern Christians, the article examines the formation process of Eastern Christianity and the various churches labeled with this term. Then some informations about the present situation of the christians belonging to these churches is given. Considered from the historical perspective it is clearly seen that these christian group who had lived for centuries under one rule and who were free in the domain of religious, economic, and educational activities found themselves after the the collapse of the Ottoman within different states, different administrations and faced different treatment. The collapse of the Ottoman Empire meant the collapse of the atmosphere of peace and tranquility which till now has not been regained in this geography. In search of peaceful surroundings, many Christians have left their homeland and many have migrated abroad. In front of the pessimistic picture of today s Eastern Christianity it is impossible to not see the disappearance of peace and stability consequently to the disappearance of the paradigm which reigned over this area till the 13th century. Even the fact that one can speak of the today s Eastern Christians is a gift of this paradigm. * Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Dinler Tarihi Anabilim Dalı. [adibelli@erciyes.edu.tr] inanç, kültür ve mitoloji araştırmaları dergisi cilt 10 sayı 2 Mayıs Ağustos 2013

Ramazan ADIBELLİ Key Words: Eastern Christianity, Islam, Ottoman Empire, Missionary Activities, Money-theism. Atıf/ : Adıbelli, Ramazan, (2013). An Overview of the Present Situation of the Eastern Chris-tians, Milel ve Nihal, 10 (2), 133-172. Öz: Bu makalenin amacı Doğu Hıristiyanlığının ve özellikle de İslam ülkelerinde yaşayan Hıristiyan grupların bugünkü durumu hakkında genel bir tablo oluşturmaktır. Doğu Hıristiyanlığı nedir ve nasıl oluşmuştur, Doğu Hıristiyanları kimlerden ibarettir gibi sorular ele alınarak Doğu Hıristiyanlığının oluşum süreci, bu kavram içerisinde yer alan farklı kiliseler incelenmiş ve sonrasında günümüzde bu kiliselere mensup olan Hıristiyanlar hakkında bilgi verilmiştir. Tarihsel perspektiften bakıldığında asırlar boyunca bir idare altında yaşayan, dini, ekonomik ve eğitimsel faaliyetlerinde özgür olan Hıristiyan grupların, Osmanlının çöküşüyle birlikte kendilerini farklı devletlerde, farklı idareler ve farklı muamelelerle karşı karşıya buldukları açıkça görülmektedir. Osmanlının çöküşü, bugün bu topraklarda hâlâ bir türlü sağlanamayan huzur ortamının çöküşü anlamına gelmiştir. Huzurlu ortam arayışına giren Hıristiyanların birçoğu bulundukları bölgeyi terk etmiş ve birçoğu da yurtdışına göç etmiştir. Doğu Hıristiyanlığının bugünkü karamsar tablosu karşısında söz konusu coğrafyada 13 asır hâkimiyet süren bir paradigmanın yok olmasıyla birlikte huzur ve istikrarın da yok olduğunu görmemek elden değildir. Bugün Doğu Hıristiyanlarından bahsedebilmemiz bile bu paradigmanın bir sonucudur. Anahtar Kelimeler: Doğu Hıristiyanlığı, İslam, Osmanlı, Misyonerlik, Money-teizm. Giriş Doğu Hıristiyanları kavramı, Latin Hıristiyanlık mensubu olan Batı Avrupa merkeze alınarak oluşturulmuş bir kavramdır. Geniş anlamda bu kavram öncelikli olarak 1054 yılında Papa nın otoritesini reddeden doğu ve güney-doğu Avrupa daki Ortodoks Hıristiyanları ifade etmektedir. Spesifik anlamda ise bu kavramla Yakın- Doğu ile Mısır da yaşayan Hıristiyanlar kastedilmektedir. Arap ülkelerinde yaşayan Hıristiyanların yanında bu gruba Ermeni Hıristiyanlar, Türkiye, İran, Hindistan, Pakistan, Endonezya ve Etiyopya da yer alan Hıristiyanlar da dâhil edilmektedir. 1 Doğu Hıristiyanlığından söz edildiğinde dikkati çeken ilk şeyin bu kavram içerisine dâhil edilen kilise sayılarının çokluğudur. Çok sayıda farklı kiliseden oluşan Doğu Hıristiyanları bir bütünden 134 1 Françoise Briquel-Chatonnet, Tout commence à Édesse, L'histoire, sayı: 337 (2008), s. 43.

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış ziyade adeta bir mozaiği andırmaktadır. Dolayısıyla Doğu Hıristiyanlığını anlamak, tarih boyunca oluşan ve değişen bu mozaiği analiz etmekten geçmektedir. Bu makalenin amacı Doğu Hıristiyanlığının ve özellikle de İslam ülkelerinde yaşayan Hıristiyan grupların bugünkü durumu hakkında genel bir tablo oluşturmaktır. Doğu Hıristiyanlığı nedir ve nasıl oluşmuştur, Doğu Hıristiyanları kimlerden ibarettir gibi soruların öncelikle izah edilmesi gerekmektir. Dolayısıyla makalenin birinci bölümünde Doğu Hıristiyanlığının oluşum süreci, bu kavram içerisinde yer alan farklı kiliseler ele alındıktan sonra ikinci bölümde günümüzde bu kiliselere mensup olan Hıristiyanlar hakkında bilgi verilecektir. I. Tarihsel Arka Plan Filistin topraklarında dünyaya gelen İsa nın mesajını kabul edenlere Hıristiyan adının, Roma İmparatorluğunun Suriye eyaletinin başşehri olan Antakya da ilk kez verildiği ifade edilmektedir. 2 M.S. 50 li yılların başında Kudüs te toplanan havariler konsilinde Hz. İsa nın bıraktığı misyon Yahudi kökenlerinden ayrılarak bağımsız bir dini hareket olma yoluna girmiştir. 3 Hem Yahudilere hem de Gentillere hitap eden bu dini hareket, Roma İmparatorluğunun resmi dini hâline geldiği IV. yüzyıla kadar merkezi bir idareye sahip olmadığı için kendi içerisinde ciddi bir ihtilaf yaşamadan yayılmıştır. Bu döneme kadar Hıristiyan topluluk üç piskoposluk tarafından idare ediliyordu: İskenderiye piskoposluğu Mısır, Roma piskoposluğu Batı, Antakya piskoposluğu ise Doğu Hıristiyanları üzerinde hâkimdi. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra İstanbul, Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti olduğu gibi aynı zamanda Küçük Asya ve Yunanistan dan sorumlu piskoposluk hâline gelmiştir. Kudüs ise tarihsel ve sembolik rolünden dolayı otoritesi Filistin ile sınırlı bir piskoposluk konumunda kalmıştır. 4 Hıristiyanlığın farklı gruplara bölünmesinin hareket noktasını paradoksal olarak bütün Hıristiyanları tek itikadi çatı altında toplama gayretinde olan siyasi otoriteden kaynaklandığı dikkat çek- 2 Elçilerin İşleri, 11:25-26. 3 Kudüs konsiliyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Philip Schaff, History of the Christian Church, Michigan 1955, c. 1, s. 339 vd. 4 Briquel-Chatonnet, Tout commence à Édesse, s. 47. 135

Ramazan ADIBELLİ mektedir. Örneğin İskenderiyeli rahip Arius un Oğul un Baba tarafından yaratıldığı için ezeli olamayacağı ve dolayısıyla da onunla aynı cevhere sahip olmasının mümkün olmadığı yönündeki görüşünü mahkûm etmek üzere 325 yılında İznik te toplanan ve ilk Hıristiyan genel (ökümenik) konsili olarak kabul edilen İznik konsilinin toplanma emrini veren bizzat İmparator Konstantin in kendisidir. 5 Zira İmparator, ebedi kral olan İsa Mesih in temsilcisi olarak insanlığı Tanrı ya sevk etmeyi ilk görevi olarak görüyor ve dolayısıyla sadece dünyevi idareyi değil dini yönetimi kendi şahsında temsil etmiş oluyordu. 6 Böylece IV. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğunun sıkı bir ittifaka girdiği Kilise, devletin ideolojik desteği konumuna gelmiştir. 7 Devlet de karşılıklı olarak Kilise nin finansal desteği olmuştur. 8 Bundan dolayı, daha sonra gerçekleştirilen konsillerde teolojik ve dini meselelerin yanında siyasi gerekçelerin de etkili olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekmektedir. Ariusçu itizalden sonra Hıristiyanlar arasındaki en önemli bölünmelerden birine İstanbul patriği Nestorius un kristolojik görüşleri neden olmuştur. Hıristiyanlarca III. genel konsil olarak kabul edilen Efes konsili 431 yılında toplanarak Nestorius un fikirleri reddedilmiş, Meryem e Teotokos yani Tanrı Annesi denilmesi kararına varılmıştır. Bizans Devleti içinde baskılardan dolayı Nestorius Kristolojisini benimseyenler İran a sığınmış ve böylece Nestorius un fikirleri İran üzerinden Orta Asya da kadar ulaşmıştır. İslam ın Orta Asya ya yayılmasından sonra yerini bu yeni dine bırakan Nesturililik in günümüzde, İran ve Irak ta az sayıda olsa da mensupları bulunmaktadır. 9 Nestorius un teolojik görüşleri İsa nın 5 Eusebius, Life of Constantin, Oxford 1999, s. 123. Arius teolojisi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Rowan Williams, Arius: Heresy and Tradition, Cambridge 2001, s. 100-103. 6 Bkz. Francis Dvornik, Konsiller Tarihi. İznik'ten II. Vatikan 'a, Ankara 1990, s. 4. 7 M. V. Levçenko, Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, İstanbul 1999, s. 24. 8 Emma Loosley, Peter, Paul, and James of Jerusalem: The Doctrinal and Political Evolution of the Eastern and Oriental Churches, Eastern Christianity in the modern Middle East, Anthony O'Mahony, Emma Loosley (eds.), London 2010, s. 3. 9 Brock a göre Nesturi Kilisesi tabiri hem yanlış hem de yanıltıcıdır. Geçmişte bu Kilise, kendini Doğu/Şark Kilisesi diye tanımlarken daha sonra Asurî Şark/Doğu Kilisesi adını benimsemiştir. Fakat geçmişten günümüze kadar kaleme alının Kilise tarihi ile ilgili kaynaklarda Nesturi Kilisesi kavramı kullanıldığı için bu kavram standart hale gelmiştir (Sebastian Brock, The 'Nestorian' 136

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış ilahi tabiatını zayıflattığı yönünde yorumlanarak buna tepkiler oluşmakta gecikmemiş ve İsa nın ilahi tabiatı üzerinde daha çok vurgu yapılmaya başlanmıştır. Bu karşı görüş sahiplerinden biri olan Euthyches, İsa nın iki tabiatının, insan olduktan sonra tek ve ilahi tabiat hâline geldiğini, İsa nın insani tabiatının tıpkı okyanusta bir damla sirkenin kaybolması gibi ilahi tabiatı içerisinde tamamen eridiğini ileri sürmüştür. Bu görüş etrafında toplananlar, İsa da tek tabiat kabul ettikleri için Monofizit (Tek Tabiatçı) olarak nitelendirilmişlerdir. 391 392 tarihlerinde Theodosius, Hıristiyanlığı Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak empoze ettiğinde kendisini bütün Hıristiyanların lideri ve hamisi olarak ilan etmesi daha önce Antakya piskoposluğuna bağlı olan fakat Sasanilerin hâkim olduğu Mezopotamya bölgesinde yaşayan Hıristiyanları zor durumda bırakmıştır. Hele de Sasanilerin resmi dini olan Zerdüştlük Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde yasaklanıp müntesiplerine zulüm ve baskı uygulandığı bir dönemde Sasani topraklarında yaşayan Hıristiyanların Romalılara bağlı kalması düşünülemezdi. Bundan dolayı 424 yılında toplanan sinod, Sasani İmparatorluğunun başkenti olan Selevkos-Ktesifon un piskopusu kendisini Doğu Kilisesinin Piskoposu/Reisi olarak ilan ederek Roma İmparatorluğunun otoritesini reddetmiş ve böylece özerk bir Kilise meydana gelmiştir. Teolojik nedenlerden ziyade siyasi sebeplere dayanan bu gelişme sonucunda oluşan bu Kilise Nesturi Kilisesi adıyla meşhur olmasına rağmen kendini Doğu Apostolik Kilisesi diye nitelendirmiştir. 10 Church: A Lamentable Misnomer, Bulletin of the John Rylands University Library of Manchester, c. 78, sayı: 3 (1996), s. 23). Fakat ileride görüleceği üzere bu Kilisenin adının başına daha sonra getirilen Asur nitelendirmesi de onu, asıl/başlangıçtaki hüviyetinden ayırarak etnik bir kimlik etrafından şekillendirme çabasının bir ürünü olduğu için aynı derecede yanıltıcı görünmektedir. 10 J. Labourt, Le christianisme dans l'empire perse sous la dynastie sassanide (224 632), 1904, s. 328; Briquel-Chatonnet, Tout commence à Édesse, s. 47-48; Philip Jenkins, The Lost History of Christianity: The Thousand-Year Golden Age of the Church in the Middle East, Africa, and Asia--and How It Died, San Francisco 2008, s. 57-58; W. A. Wigram, An Introduction to the History of the Assyrian Church 100-640 A.D, New York 1910, s. 123. Jenkins e göre bu olayın gerçekleştiği tarih 498 dir. Micheau ya göre ise Pers Kilisesi, bağımsızlığını 486 yılında kazanmıştır (Françoise Micheau, "Eastern Christianities (Eleventh to Fourteenth Century): Copts, Melkites, Nestorians, and Jacobites", The Cambridge History of Christianity V: Eastern Christianity, Michael Angold (ed.), Cambridge 2006, s. 378). 137

Ramazan ADIBELLİ İmparatorluk içerisinde inanç farklılıklarından dolayı ortaya çıkan tartışmalardan rahatsız olan İmparator Marcian, bu farklılıkları gidermek amacıyla, 451 yılında Kadıköy de bir konsil toplatmıştır. Hıristiyanlarca 4. genel konsil olarak kabul edilen bu konsilde, İsa nın tam teşekkül etmiş, birbirinden ayrılmaz ancak birbirine de karıştırılamaz iki tabiatı olduğu kabul edilmiş ve Monofizit doktrin reddedilmiştir. 11 Bu konsilin kararları, Roma İmparatorluğunun Batı kesimlerinde kabul edilirken Doğu kesimlerinde özellikle de Suriye de çoğunluk tarafından reddedilmiştir. Kadıköy konsilinde alınan kararlar Hıristiyanlıktaki ilk büyük mezhep ayrılığının başlangıcı olmuştur. Monofizit görüşü, yani teslisin ikinci unsuru olan Oğul İsa da insani ve Tanrısal tabiatların katışma ve değişme olmaksızın birleşerek tek tabiata dönüştüğünü kabul eden Kiptiler, Ermeniler ve Süryaniler böylece ana kitleden uzaklaşmışlardır. Doğu kilisesi, Batı kilisesi tarafından Monofizit diye nitelendirirken, Batı kilisesi, Doğu kilisesi tarafından Diyofızit ya da İmparator taraftarları anlamında Melkit şeklinde adlandırılmıştır. 12 Nitekim küçük düşürücü bir nitelendirme olarak değerlendirdikleri için Kiptiler kendilerini hiçbir zaman Monofizit diye adlandırmamışlardır. 13 Her ne kadar Mısır da halkın büyük çoğunluğu Kadıköy taraftarlarını baskıcı bir iktidarın temsilcileri olarak görüp ve böylece Bizans idaresine tepki olarak monofizit doktrine sahip çıkmışlarsa da aşağı Mısır ve özellikle de Grek kültürünün hâkim olduğu İskenderiye de Bizans Kilisesine intisap etmeye devam edenler vardı. Bundan dolayı İskenderiye de biri Ortodoks Kipti Kilisesini (monofizit) diğeri de Rum Ortodoks Kilisesinin başkanlığını yürüten iki piskopos ortaya çıkmıştır. 14 Kadıköy konsilinin kararlarını resmen destekleyen İmparator Justinien in karısı Theodora, bu kararlara muhalefet edenlerin arka- 11 Ahmet Hikmet Eroğlu, Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel bir Bakış, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 41 (2000), s. 313. 12 Aziz S. Atiya, Doğu Hıristiyanları Tarihi, İstanbul 2005, s. 87. Monofıtizmin Eutyches kristolojisi ile karıştırılmaması gerekir. Örneğin Eutyches doktrinini bir sapkınlık olarak gören Kiptiler, insani ve tanrısal olmak üzere İsa'nın iki doğasını açıkça kabul eder, ancak bu doğanın tek bir bünyede karışma, bozulma ve değişme olmadan mistik bir biçimde birleştiğine inanırlar (Atiya, Doğu Hıristiyanları Tarihi s. 88). 13 Atiya, Doğu Hıristiyanları Tarihi s. 76. 14 Briquel-Chatonnet, Tout commence à Édesse, s. 49. 138

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış sında durmuş ve sürgünde olan eski İskenderiye patriğine iki monofizit piskopos tayin ettirmiştir. Bunlardan biri Yakup Burdaya dır (Jacob Baradaeus). 542 yılında Edessa (Urfa) 15 piskoposu olan Burdaya, Doğu Roma İmparatorluğu, Suriye ve Küçük Asya yı dolaşarak papazlar ve piskoposlar tayin etmiştir. Böylece Suriye de Kadıköy hiyerarşisine paralel bir hiyerarşi oluşmuş ve bu da bağımsız bir Kilisenin doğuşuna yol açmıştır: Yakubi Kilise ya da Ortodoks Süryani Kilisesi. 16 Bizans ile Pers imparatorlukları arasındaki tampon bölgede yer alan Ermeni Kilisesi de Bizanslılara muhalefetinden dolayı Kadıköy konsilindeki kararları reddetmiş ve 300 tarihi civarında Aydınlatıcı Gregorius tarafından kurulduğu için ona atfen Gregoryen Ermeni Kilisesi şeklinde adlandırılmıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1462 senesinde Bursa Ermeni piskoposu Ovakim i bir kısım Ermeni aileleriyle birlikte İstanbul a getirterek Ermeni Patriği tayin etmiş ve Samatya daki Sulu Manastır denilen kiliseyi kendilerine patrikhane olarak vermiştir. 17 Bu sosyal organizasyon yapısal olarak reformlar dönemine yani XIX yüzyılın ortalarına kadar olduğu gibi kalmış ve 15 Romalılar 216 yılında Edessa yı ele geçirdiklerinde burada yaşayan Hıristiyanlar Sami kökenli bir dil olan Süryanice konuşuyorlardı. Roma İmparatorluğunun Antakya gibi büyük merkezlerinde hâkim olan dil Grekçeydi. Dolayısıyla Edessa da oluşan Hıristiyan cemaat Grekçe yerine Süryanice konuşuyordu. Bu kültürel atmosfer Edessa daki Hıristiyanlığın milli bir karaktere sahip oluşuna yol açmıştır (F. Crawford Burkitt, Early Eastern Christianity, London 1904, s. 10). 451 Kadıköy konsilinde ortaya çıkan ihtilafları yalnızca doktrinel zeminde değerlendirmek yetersiz görünmektedir. Siyasi ve kültürel etkenlerin bu bölünmelerde önemli bir yer aldığı ortadadır. Plato nun logos teorisi üzerine bir Kristoloji inşa eden Kadıköy taraftarları ile Yahudi anlayışa daha yakın olan Nestorius taraftarlarının Tanrı yı beşeri formdan uzak tutma gayretlerinin altında Helenist kültür ile Sami kültürün bir çatışmasını görmek de mümkündür. 16 Briquel-Chatonnet, Tout commence à Édesse, s. 48. Şehirlerde İmparatora sadık kalan piskoposlar hâkim olduğu için Yakubi piskoposlar ancak şehirlerin dışındaki manastırlara yerleşebilmişlerdir. Bizans devletinin baskısından dolayı Antakya Yakubi patriği hiçbir zaman şehre girememiştir. Bundan dolayı Süryani Kilisesi, Bizans idaresine karşı muhalefet etmiştir. Müslüman fetihleri sonucunda Bizans boyunduruğundan kurtulan bu Kilise ancak 7. yüzyıldan sonra tam anlamıyla bir gelişim gösterebilmiştir. 17 Azmi Süslü, Yusuf Hallaçoğlu, Selçuklulardan Osmanlılar a Ermeniler, Türk Tarihinde Ermeniler (Temel Kitap), Azmi Süslü ve diğer. (ed.), Ankara 1995, s. 103. 139

Ramazan ADIBELLİ bu tarihten sonra da Ermeni Milleti bölünerek yeni milletler meydana gelmiştir. 18 Fransa nın tavassutu ile 22 Aralık 1831 de Hagop Çukuryan isimli bir papaz, II. Mahmut tarafından Katolik Ermeni Patriği olarak atanmıştır. Katolik Ermeniler ayrı bir millet olarak tanındığı bu tarih aynı zamanda yaklaşık bir asır sonra millet sistemine son verecek olan sürecin başlangıç noktasını teşkil etmektedir. 1846 yılında İstanbul Ermeni Patriği Çamurcuyan, cemaatinden Protestan olan Ermenileri aforoz etmiştir. Fakat buna rağmen para yardımı ve eğitim kurumlarıyla desteklenen ve teşvik edilen mezhep değiştirme olayları hızlanmıştır. 1850 de Protestan Ermeni cemaat İstanbul daki Gregoryen Ermeni Patrikhanesinden ayrılmış ve 1859 yılında ayrı bir millet olarak Osmanlı idaresince resmen tanınmıştır. 19 Bu sürecin sonunda, 19. asrın ortalarına kadar bütünlüğünü muhafaza eden Ermeni Milleti, bu dönemden sonra bölünerek üç parça hâline gelmiştir; Gregoryen Ermeni Milleti, Katolik Ermeni Milleti ve Protestan Ermeni Milleti. Ermeni Apostolik Kilisesi'nin en büyük ruhani lideri, Katolikos unvanını taşımakta ve günümüzde bu görevini Ermenistan'ın Eçmiadzin kentindeki II. Karekin yürütmektedir. 20 Ermenistan dışında Rusya, Gürcistan, Fransa, ABD, Lübnan, Suriye, Kanada, Türkiye ve İran'da Ermeni Ortodoks Kilisesine bağlı topluluklar mevcuttur. Türkiye'deki Ermenilerin ruhani lideri İstanbul Ermeni Patriğidir. Şu andaki patrik Mesrob II Mutafyan'dır. Fakat 2008'de Alzheimer hastalığına yakalanan Mutafyan hâlen patrik ve başpiskopos olsa da, fiilen tüm görevlerinden çekilmiştir. 21 Ermeni Katolik Kilisesi Vatikan'a, yani Latin Kilisesine tabii olmasına rağmen kiliselerde icra edilen dini törenlerin dili Ermenice- 18 Kemal H. Karpat, Millets and Nationality: The Roots af the Incongruity of Nation and Stati in the Post-Ottoman Era, Christians and Jews in the Ottoman Empire, Benjamin Braude & Bernard Lewis (ed.), New York 1982, c. I, s. 142-143. 19 Davut Kılıç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler Arasındaki Dinî ve Siyasî Mücadeleler, Ankara 2000, s. 164-181; James Thayer Addison, The Christian Approach to the Moslem. A Historical Study, New York 1942, s. 87. 20 Michael Papazian, Armenian Apostolic Church, J. Gordon Melton, Martin Baumann (eds.), Religions of the World, 2. Bsk., Santa Barbara 2010, s. 187. 21 The Armenian Apostolic Church, http://www.cnewa.us/default.aspx?id=5&pagetypeid=9&sitecode=us&pageno=2, 14.05.2014. 140

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış dir. Bu Kilisenin cemaati günümüzde yoğunluklu olarak Ermenistan, Fransa, ABD, Arjantin, ve Kanada'da yaşamaktadır. 22 Ermeni Katolik Kilisesinin şu anki Katolikos-Patriği ise Beyrut a ikamet eden Nerses Bedros XIX Tarmouni dir. 23 Bu Kilisenin 2008 yılı rakamlarına göre 540.000 civarında mensubu olduğu tahmin edilmektedir. 24 Maruniliğin tarihi ise Yuhanna Marun un dördüncü yüzyılda manastır hayatını benimseyerek Asi nehri kıyısındaki bölgeye gelişiyle başlatılmaktadır. Rivayete göre Marun un manastırına katılan 800 genç keşiş, çevreye dağılarak yeni dini civardaki halka yaymaya çalışmıştır. 25 Marunilerin Batılı milletler ve Roma Kilisesi ile doğrudan temasa geçmesi haçlı seferleriyle başlamıştır. Ermeniler gibi Maruniler de haçlıları kurtarıcılar olarak görmüş ve onları desteklemişlerdir. Bölge coğrafyasını, yollarını, dağlarını, geçitlerini çok iyi bildikleri için hiç tanımadıkları bir muhite giren ilk haçlılara kılavuzluk ederek paha biçilmez bir hizmeti yerine getirmişlerdir. Sonraki zamanlarda bunlar, okçu birlikleri kurarak haçlıların saflarında Müslümanlara karşı savaşmışlardır. Rivayete göre 1182 yılında 40.000 Maruni kutsal esinti ile kitle hâlinde dağdan inerek Antakya nın Latin patriği Amaury nin de hazır bulunduğu bir törenle eski sapkın tek iradeci akideleri nden dönmüş ve Katolikliği kabul ettiklerini ilan etmişlerdir. 26 Kiptiler, İslam orduları Mısır ı fethettikten sonra dinsel ve siyasal özgürlüklerini ortadan kaldıran Bizans boyunduruğundan 22 J. Gordon Melton, Armenian Catholic Church, J. Gordon Melton, Martin Baumann (eds.), Religions of the World, 2. Bsk., Santa Barbara 2010, s. 189-191. 23 Bkz. Ermeni Katolik Kilisesi nin resmi internet sitesi: http://www.armeniancatholic.org/inside.php?lang=en&page_id=21, 14.05.2014; Melton, Armenian Catholic Church, s. 191. 24 Betty Jane Bailey, J. Martin Bailey, Who are the Christians in the Middle East?, Michigan 2003, s. 82. Krş. http://www.cnewa.org/source-images/roberson-eastcathstatistics/eastcatholic-stat08.pdf, 14.05.2014. 25 Atiya, Doğu Hıristiyanları Tarihi, s. 421-422. 26 Atiya, Doğu Hıristiyanları Tarihi, s. 425. Hıristiyan grupların Haçlıları desteklemesi ve bazen onların yanında savaşması, daha sonra Moğol istilası döneminde işgalcilere kucak açmasının Müslümanların Hıristiyanlara bakışında önemli bir değişiklik meydana getirmiştir (Bkz. Emmanuel Sivan, Notes sur la situation des chrétiens à l'époque ayyubide, Revue de l'histoire des religions, c. 172, sayı: 2 (1967), s. 117-130). 141

Ramazan ADIBELLİ kurtularak din hürriyetine kavuşmuşlardır. 27 Dini özgürlük ortamı sağlayan ve Hıristiyan grupların cemaat düzenine karışmayan İslami idare anlayışından dolayı Melkitler dışındaki diğer Hıristiyan gruplar İslam fetihlerini olumlu karşılamışlardır. Ehl-i Kitap tan kabul edildikleri için bütün İslam devletlerinin hüküm sürdükleri topraklarda yaşayan Hıristiyanlara zimmî statüsü verilmiş ve cizye adındaki vergi karşılığında can, mal ve namus güvenliği, eğitim, inanç ve ibadet özgürlüğü gibi hakları devletin güvencesi altına alınmıştır. 28 Bu anlayış Osmanlı döneminde de devam etmiştir. 632 yılında fethedilen Suriye ve Irak, 651 de İslam topraklarına dâhil edilen İran da yaşayan Nesturilerin durumunda pek bir değişiklik olmamıştır. Ortodoks Süryani Kilisesi ise Bizans ve Sasani İmparatorlukları zamanındaki baskılardan kurtularak Müslüman idare altında kendi işlerini serbestçe yürütme ve dinini yaşatma imkânına kavuşmuştur. 29 27 Atiya, Doğu Hıristiyanları Tarihi, s. 101. Müslümanların Mısır ı fethettikleri 641 yılında İskenderiye nin monofizit patriği olan Benjamin şöyle dua ediyordu: Sana şükürler olsun kurtarıcı İsa Mesih im ki Ortodoks inancının özgürleştiğini, kutsal kiliselerin neşvünema bulduğunu ve Allahsız sapkınların yıkılıp yok olduklarını görmeyi bana nasip ettin. (Mark N. Swanson, The Coptic Papacy in Islamic Egypt (641 1517), New York 2010, s. 5) 28 Bu vergiye karşılık askerlik muaf tutuldukları için Gayrimüslimler ziraat, zanaat ve ticaret gibi alanlarda faaliyetlerini rahatlıkla yürütebilmişler ve zenginleşmişlerdir. Örneğin 19. asrın sonlarına doğru Kayseri deki ticaretin neredeyse tamamına hâkim olan Gayrimüslimler çok zengindi. Kayseri deki zengin Ermenilerin çoğu şehrin 6 km güney doğusunda bulunan Talas ta ikamet ediyor ve şehre sadece günlük işlerini halletmek için gidiyorlardı (Henry C. Barkley, A Ride Through Asia Minor and Armenia, London, 1891, s. 148). Bundan dolayı Talas a, Kapadokya nın Versailles ı adı takılmıştı (Vital Cuinet, La Turquie D'Asie. Vol. VI: L'Anatolie centrale Angora, Koniah, Adana, Mamouret-ul-Aziz, Sivas, Istanbul 2001, s. 53). Lübnan Dağı ve etrafından yaşayan Marunîler, Batılı güçlerin desteğiyle zimmilik statüsüne girmeyerek Osmanlı coğrafyasında yaşayan diğer Hıristiyanlardan ayrılmışlardır (Fiona McCallum, The Maronites in Lebanon: An historical and political perspective, Eastern Christianity in the modern Middle East, Anthony O'Mahony, Emma Loosley (eds.), London 2010, s. 28-29). 29 Örneğin bkz. Rubens Duval, Histoire politique, religieuse et littéraire d'édesse jusqu'à la première croisade, Paris 1892, s. 228. Müslümanların Hıristiyanlara yönelik tutumlarını belirleyen elbette Kuran ve Hz. Peygamber in uygulamalarıydı. Shedd in de belirttiği gibi İslam hukukunun ilkelerine uymak zorunda olan Müslümanların Hıristiyanlara karşı zalimce davranması imkânsızdı. Zira İslam böyle bir şeye izin vermemektedir (William A. Shedd, Islam and the Oriental Churches: Their Historical Relations, New York 1908, s. 136. Krş. Pierre Rondot, Le destin des chrétiens d'orient, Politique Etrangère, sayı: 1 (1986), s. 48-49). 1166-1199 142

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış VIII. yüzyılda Abbasilerin iktidara gelmesiyle birlikte Nesturilerin altın çağı başlamıştır. Bizansın baskılarından dolayı Sasani İmparatorluğunu sığınan Nesturilerin birçoğu Abbasiler döneminde devlet idaresinde önemli mevkilere gelmişler ve büyük saygınlık kazanmışlardır. 30 Bağdat başkent yapıldıktan sonra Süryani patriği de bu yeni başkente yerleşerek halife nezdinde kendi cemaatinin hem dini hem de siyasi temsilcisi konumuna yükselmiştir. XI. yüzyılda ise İskenderiye de yer alan Kıpti patrikhanesi Kahire ye taşınmıştır. Hıristiyan dini liderlerle devlet idaresi arasındaki ilişkiler Osmanlı döneminde de aynı düzeyde devam etmiştir. Doğu Hıristiyanlığının tarihindeki en önemli olaylardan biri de Haçlı seferleridir. Papa II. Urban tarafından günahlarının affedileceği vaadiyle Avrupa dan hareket eden Hıristiyan orduları, 7 Haziran 1099 da Kudüs e ulaşmışlardır. Bir aylık muhasaradan sonra 15 Haziran da ele geçirdikleri Kudüs teki çocuk, yaşlı, kadın demeden bütün Müslümanlar kılıçtan geçirilmiş sağ kalabilenler ise şehirden kovulmuştur. 31 Maalouf un verdiği bilgilere göre bir hafta boyunca Mescid-i Aksa da öldürülen Müslüman sayısı 70.000 i aşarken haçlıların barbarlığından Yahudiler de nasibini almış, ve onlar da sinagoglara doldurularak diri diri yakılmışlardır. 32 Bölgeye yerleşen Frenkler, burada bir Haçlı devleti olarak Kudüs krallığı devletini kurduktan sonra ilk Kudüs kralı olarak Godefroy de Bouillon u seçmişlerdir. Askalon Muharebesi nde Fatimileri yenerek Filistin topraklarına iyice yerleşmişlerdir. Bundan bir yıl sonra da Trablus-Şam şehrini ellerine geçiren Frenkler tarafından Trablus kontluğu kurulmuştur. Yakın Doğu daki dini ve siyasi dengeleri altüst eden haçlı seferlerinden en büyük zararı, Haçlı devletlerinde sayıları en fazla olan Melkitler görmüştür. Antakya ve Kudüs ü ele geçiren Haçlılar, yılları arasında Antakya da Süryani Ortodoks Kilisesi/Yakubi patriği olan Süryani Mihail in verdiği bilgilere göre İmparator Heraclius, Kadıköy konsilindeki kararlara tabi olmayan herkesin burun ve kulaklarının kesilmesini, evlerinin yağmalanmasını emretmiştir. Mihail in ifadesiyle manastırları ve kiliseleri yağmalayan ve işkence eden Romalıların ellerinden kurtarmak için Tanrı, güney bölgesinden İsmail in oğullarını [Müslümanları] göndermiştir (Chronique de Michel le Syrien, Jean-Baptiste Chabot (ed. ve çev.), Paris 1901, c. 2,, s. 412-413). 30 Micheau, Eastern Christianities, s. 378. 31 Jean Richard, Face aux croisés, L'histoire, sayı: 337 (2008), s. 52. 32 Amin Maalouf, Les croisades vues par les Arabes. La barbarie franque en tere sainte, Paris 1999, s. 69. 143

Ramazan ADIBELLİ Bizans taraftarı olarak gördükleri Melkit patrikleri ve piskoposları görevden alarak yerlerine Latin patrik ve piskoposlar atamışlardır. Haçlıların diğer Hıristiyan gruplara da pek olumlu yaklaşmadıkları görülmektedir. Haçlılar, Yakubileri ve Kıptilerin Kudüs e hac etmesini engellediği gibi şehre yaklaşmalarına bile izin vermemiş, bunlara nefretle yaklaşmış ve bunları dinsizlikle suçlamışlardır. Haçlı seferlerinin diğer bir sonucu ise Latin Kilisesinin, Doğu Kiliselerini daha iyi tanımasına yol açmış olmasıdır. Bu temas sonucunda Latin Kilisesi, ister patrik, ister katolikos olsun, Doğu Hıristiyan grupların liderlerini Roma nın üstünlüğünü kabul etmeye ikna ederek kiliseleri birleştirmeye teşebbüs etmiştir. 12. yüzyılda başlatılan bu strateji, Dominiken ve Fransisken misyonerlerin faaliyetleriyle 13. yüzyılda devam etmiştir. Fakat bu yüzyılda ortaya çıkan Moğol istilası ve akabinde Haçlı devletlerinin yıkılışı, bu teşebbüsün akim kalmasıyla sonuçlanmıştır. 33 Harita 1 Birinci Haçlı Seferinden sonra kurulan haçlı devletleri 34 144 33 Micheau, Eastern Christianities, s. 383-384. 34 Bkz. Patrick K. O Brien (ed.), Philip s Atlas of World History, London 2007, s. 35.

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış Böylece bu çok başarılı olduğu kabul edilen Birinci Haçlı Seferi 1100 lülerin başında Anadolu nun güneyi, Suriye, Lübnan ve Filistin de hükümdarları Frenk asıllı olan dört Haçlı devletinin kurulmasına yol açmış oldu: Edessa (Urfa) kontluğu ve Antakya prensliği (1098), Kudüs krallığı (1099), Trablus kontluğu (1102). 1182 yılında Lübnan daki Maruniler Papa ya tabi olarak Katolikliği benimsediler. 35 1291 yılında Frenklerin kurdukları bu devletler İslam orduları tarafından yeniden fethedilerek bu bölgelerde Müslüman hâkimiyeti sağlanmıştır. Fatih Sultan Mehmet in 29 Mayıs 1453 te İstanbul u fethi, daha sonra 1516 yılında Yavuz Sultan Selim in Mısır daki Memluklular üzerindeki zaferinden sonra Doğu Hıristiyanlarının büyük bir kısmı Osmanlı idaresi altına girmiştir. Osmanlı idaresine geçen Ortadoğu coğrafyasında seyahat eden Kapusen tarikatına mensup misyoner Michel Febvre, Osmanlı İmparatorluğunun nüfus bakımından üçüncü büyük şehri olan Halep teki sosyal yapıyı şu şekilde tasvir etmektedir: Din, ibadet, dil ve giyinme tarzları birbirinden farklı olan on dört Mezhep ya da Millet vardır. Bunlardan yedisi Kâfir [Infidelles], yedisi de Hıristiyandır. Kâfirler, Türkler ya da Osmanlılardan, Araplardan, Kürtlerden, Yezidilerden, Dürzilerden ve Yahudilerden oluşmaktadır. Türklerde olduğu gibi Yahudiler arasında da dini duygu bakımından birkaç mezhep ya da fırka bulunmaktadır [...] Yedi Hıristiyan mezhep: Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Maruniler, Nesturiler, Kiptiler ve Şemsilerden oluşmaktadır. Bu mezheplerin sadece 35 Richard, s. 55. Peter O Brien e gore Avrupa da keşifler çağının XV. yüzyılda tam olarak Kristof Kolomb un 1492 te Amerika kıtasına ayak basmasıyla başladığı genellikle kabul edilse de aslında bu dönemi Papa II. Urban ın 27 Kasım 1095 günü ilk Haçlı seferini emrettiği tarihten başlatmak gerekir. Sözde İsa uğruna düzenlenen seferler, Akdeniz in etrafında bilinen dünyanın en önemli bölgesini, yani evrensel medeniyetin merkezi olarak algılanan bölgeyi sömürmekten başka bir şeyi temsil etmiyordu. Uzaktan sömürme çağının ilk dört yüzyılı (paradigmatik Avrupa-merkezcilik tarafından) büyük keşiflerden biri olarak gösterilmiyor çünkü bu dönem, sonraki yüzyıllarda Amerika gibi diğer bölgelerde yapılan keşifler kadar başarılı olmadı. Fakat şurası kesin ki Avrupalılar bu ilk dört yüzyılda bir şey keşfettiler. Keşfettikleri şey, daha ileri seviyede olan İslam medeniyeti karşısındaki mutlak geri kalmışlıklarıydı (Peter O Brien, European Perceptions of Islam and America from Saladin to George W. Bush: Europe's Fragile Ego Uncovered, New York 2009, s. 47). 145

Ramazan ADIBELLİ aynı ülke ya da şehir içerisinde değil aynı mesken içerisinde dilleri ve dinleri farklı olan Türklerin, Rumların ve Ermeniler iç içe ve birbirleriyle karışmış vaziyette yaşamaları dikkate şayandır. 36 Farklı kültürlerin bir arada yaşamasına alışık olmayan bu Batılı seyyahın nazarında Babil kulesini andıran o manzara, 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı topraklarını karış karış dolaşan Roma ve Fransa ya bağlı Katolik misyonerlerin ve bunlardan birkaç yıl sonra gelen Protestan misyonerlerin yoğun faaliyetleri (sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri, basın yayın gibi kültürel hizmetler vs.) sonucunda daha da karmaşık hâle gelmiştir. Anadolu ya gelen ilk Protestan misyonerler British and Foreign Bible Society ye mensupturlar. Bu cemiyet, 1804 yılında İzmir e yerleştikten sonra Anadolu nun her tarafına misyonerler göndermiş, çok sayıda kitap yayımlatarak bunları yerli halka ücretsiz dağıtmıştır. 37 1818 de American Board of Commissioners for Foreign Missions, Ortadoğu ya bir misyon kurma kararı almış ve bu iş için Pliny Fisk ve Levi Parsons isimli iki misyoneri görevlendirmiştir. 38 Bu misyonerler, 1822 de Ortadoğu ya yönelik faaliyetlerde kullanılacak yayınları neşretmek üzere Malta da bir matbaa kurmuşlardır. 1824 te iki Ermeni din adamı Protestanlığı kabul etmiş ve bunlar, ilk misyoner okulunu Beyrut ta açmışlardır. 1831 yılında William Goodell adındaki misyoner Beyrut tan İstanbul a gelmiştir. 39 Mısır da misyonerlik faaliyetleri ise United Presbyterians of America tarafından 1854 yılında başlatıldıktan sonra 1882 yılından itibaren Church Missionary Society of England ın iştirakiyle devam etmiştir. 40 XIX. yüzyılın sonunda Ortodoksluğu yaymak ve Rusya nın 146 36 Michel Febvre, Théâtre de la Turquie, Paris 1682, s. 345. 37 Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1983, s. 40; Ilias Anagnostakis & Evangalia Balta, La découverte de la Cappadoce au dix-neuvième siècle, İstanbul 1994, s. 47, dip. 1. 38 Daniel O. Morton, Memoir of Rev. Levi Parsons, First Missionary to Palestine, 2. bsk., New York 1830, s. 155; Alvan Bond, Memoir of the Rev. Pliny Fisk, A.M.: Late Missionary to Palestine, New York 1977, s. iv; Rufus Anderson, History of the Missions of the American Board of Commissioners for Foreign Missions to the Oriental Churches, Boston 1872, c. 1, s. 9. 39 E. D. G. Prime, Forty Years in the Turkish Empire; or, memoirs of Rev. William Goodell, D. D., Late Missionary of the A.B.C.F.M. at Constantinople, New York 1876, s. 112. 40 Charles R. Watson, Egypt and the Chrsitian Crusade, New York 1907, s. 150; A Handbook of Foreign Missions, London 1888, s. 85.

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış bölgedeki menfaatlerini gerçekleştirmek üzere Rus misyonerler de faaliyete geçmiş ve böylece Doğu Hıristiyanlarına yönelik Protestan, Katolik ve Ortodoks misyonerler arasında kıyasıya bir yarış başlamıştır. Her ne kadar aralarında önemli farklılıklar bulunsa da değişik misyoner grupların ortak sloganları, Doğu Hıristiyanlarının geri kalmışlığı ve bunları medeniyete ulaştırarak bunları yeniden canlandırmak şeklindeydi. Bu bağlamda değişim ve dönüşümün en etkin aracı olarak düşünülen eğitim ve öğretim faaliyetleri ön planda tutulmuştur. 41 Misyonerlik faaliyetlerinin amacının sadece dini nitelikte olmadığını, misyonerleri destekleyen devletlerin Osmanlı devletini parçalamak için kendi saflarına çektikleri grupları kendi siyasetleri ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklarını göz önünde bulundurmak gerekir. 42 Bu siyasetin en bariz göstergesi, misyonerler tarafından açılan okullarda dini aidiyet duygusuyla asırlardır yaşayan Hıristiyan gruplara etnik ve dilsel temele dayalı yeni bir kimlik aşılanmış olmasıdır. 43 Misyonerlik faaliyetleri, bütün Hıristiyan grupları kendi aralarında bölmüş, zamanla her bir grubun ana çatısı (Ortodoks) yanında bir Katolik bir de Protestan kolu meydana gelmiştir. XVIII. yüzyıldan itibaren ana Kiliselerinden ayrılan Hıristiyanlar şiddetli itiraz- 41 Bernard Heyberger, "Le "bon temps" des Ottomans", L'histoire, sayı: 337 (2008), s.60. 42 Armand Pierre de Cholet nin verdiği bilgilere göre Fransa'dan gelen Katolik misyonerler, 1884 yılında Kayseri'de bir erkek okulu kurmuşlardır. 1891'de öğrenci mevcudu üç yüz ellinin üzerinde olan bu okulun öğrencilerine, Türkçe derslerinin yanında Fransızca ve Ermenice dersleri de veriliyordu. Fransız Katoliklerin kurdukları okulu ziyaret eden De Cholet'nin ifadeleri, misyonerlerin kurdukları okulların amacını ifşa etmesi bakımından son derece önemlidir: "Kolejde ne kadar az zaman geçirmiş olsalar da [Ermeni çocukları] yine de dilimizi öğrenmiş oluyor ve aynı zamanda efendilerini sevmeyi ve onlara hayranlık duymayı, güzel ülkemizi tanımayı ve onu takdir etmeyi öğreniyorlar. Seyahatim esnasında bu okullarda bize gösterilen sıcak karşılamalar kadar pek az şey beni duygulandırmıştır. Anavatandan binlerce kilometre ötede dilinizin konuşulduğunu birden duymak ve yürekten "Yaşasın Fransa!" diye bağıran bu genç talebelerin çocuksu iltifatları karşısında duygulanmamak elden bile değil. Oysa bunlar öğretmenlerinin verdiği birkaç genel bilgi dışında Fransa'yı pek tanımasalar da zihinsel canlılığını yayarak denizlerin ve dağların ötesinde bunları kendi medeniyetinin nimetlerine iştirak ettiren cömert millete karşı minnettarlıklarını ve muhabbetlerini yüksek sesle ifade ediyorlar" (Armand Pierre de Cholet, Voyage en Turquie d'asie. Arménie, Kurdistan et Mésopotamie, Paris 1892, s. 61-62). 43 Bkz. Heyberger, "Le "bon temps" des Ottomans", s. 61. 147

Ramazan ADIBELLİ lara göğüs gererek Katolik Kiliseler kurmuşlardır: Kıpti Katolik Kilisesi, Keldani diye de adlandırılan Şark/Doğu Katolik Kilisesi, Süryani Katolik Kilisesi, Ermeni Katolik Kilisesi ve Melkit Katolik Kilisesi. Protestanlar ise Osmanlı idaresine yaptıkları baskılar sonucunda 1850 yılında yeni bir Millet statüsünü elde etmişlerdir. Atiya nın da belirttiği gibi misyonerler ana gruptan kendilerine çekebildiklerinin sayısı nispeten az olmuştur. Fakat bu bölünmelerin ve cemaatten kopuşların bir kez daha cemaat içerisinde ciddi sıkıntılara yol açtığı görülmektedir. 44 1880 li yıllarda Kayseri yi ziyaret eden İngiliz demiryolu mühendisi Henry C. Barkley in naklettiklerine göre: Anadolu Ermenileri, Ermeni, Katolik ve Protestan olmak üzere kendilerini üç kısma ayırmışlardı. Onlara göre din bir milliyetti. Bu yüzden Hayır, ben bir Ermeni değilim, ben bir Katoliğim veya Protestanım türü sözler sıkça duyuluyordu. 45 Roma Katolik Ermenilerinden ayırt etmek için Gregoryen Ermenilere kadim Ermeniler denilirdi. 46 Türkler için gâvur kelimesi ne kadar ağır bir hakaretse, Gregoryen Ermenilere de Protestan demek o kadar ağır bir hakaretti. Nitekim kendisi de bir Protestan olan Barkley, bu kelimenin onlara göre en büyük hakaret olduğunu bildiği için Türkiye seyahati esnasında Gregoryen Ermenilerin kendisine Protestan demesinden son derece rahatsız olmuştur. 47 Bu bölünmeler sonucunda Ermeniler arasında meydana gelen gerginliğin boyutlarını diğer taraftan Batılıların Anadolu yu Türklerden arındırma niyetlerini Barkley şöyle dile getirmektedir: Eğer Türkler, kısa bir süreliğine ortadan yok olsalar bu üç Hı- 44 Spesifik bir örnek olarak Kayseri ele alındığında XIX. yüzyılda ortaya çıkan Katolik Ermeni ve Protestan Ermeni cemaatin her ikisinin toplum nüfusunun toplam Ermeni nüfus içerisindeki oranının hiçbir zaman % 11 geçmediği görülmektedir (Ramazan Adıbelli, XIX. Yüzyılda Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda Misyonerlik Faaliyetlerinin Rolü: Kayseri Örneği, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 26 (2009/1), s. 323). 45 Barkley, A Ride Through Asia Minor and Armenia, s. 146. 46 William F. Ainsworth, Travels and Researches in Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea and Armenia, London 1842, c. I, s. 220. 47 Barkley, A Ride Through Asia Minor and Armenia, s. 161. 148

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış ristiyan cemaatin/mezhebin her biri diğerlerinin boğazını keseceği gerçeği dışında onun [Talas taki Ermeni Protestan pastörün] din değiştirmesi bizlere inandırıcı gelmedi. Türklerin buradan çıkarılmasının arzu edilecek bir durum olduğundan hiç de emin değilim. 48 Misyonerlerin etnik kimlik oluşturma faaliyetlerinin uzantılarından bir diğeri de yeni adlandırmaların üretilmiş olmasıdır. XIX. yüzyılda İran daki Nesturiler arasında ilk misyonerlik faaliyetlerini yürüten Anglikan misyonerler kendilerini Süryani olarak adlandıran bu topluluk için Asurî terimini kullanmaya başlamışlardır. 49 Bu etnik kimlik aşılama süreci sonunda bu topluluk mensupları kendilerini Nesturiler olarak isimlendirmeyi bırakmışlar ve eski Asurilerin soyundan geldikleri tezini kabul ettikten sonra kendilerini Asuriler şeklinde adlandırmayı tercih etmişlerdir. Fakat çağdaş Asuriler sadece onlar değillerdir; Süryanî-Ortodoks ya da Yakubiler ve bazı Süryanîce konuşan Roma Katolikleri ve Protestanlar da Asuri Hıristiyanlar olarak isimlendirilmektedirler. 50 II. Günümüzde Doğu Hıristiyanları Mayeur-Jaouen e göre Doğu/Şark Hıristiyanları kavramı, kendi toplumlarında İslam ın yükselişinden endişe duyan Avrupalılar (özellikle Fransızlar) tarafından kullanılan pratik ama modası geçmiş bir kavramdır. Doğu/Şark kavramının kendisi de zihinlerde Osmanlı İmparatorluğunu, Şark meselesini ve Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için Avrupa emperyalizmi tarafından amaç ve gerekçe gösterilen Hıristiyan toplulukların korunması konusunu çağrıştırmaktadır. 1955 yılında yazdığı Les Chrétiens d Orient adlı kitabında Pierre Rondot, kendi topraklarında ve dağlarında asırlardır yaşayan ve kadim geleneklerini devam ettiren toplulukları tasvir edebiliyordu. Fakat aradan yarım asırlık bir zaman geçtikten sonra artık günümüzdeki Müslümanlar kadar Doğu Hıristiyanları da global çağın meydan okumaları ve bunun doğurduğu kimlik problemleriyle karşı karşıyadırlar. 51 48 Barkley, A Ride Through Asia Minor and Armenia, s. 154. 49 Bkz. Isabella L. Bird, Journey of Persia and Kurdistan, London 1891, c. 2, s. 237; John A. McGuckin, Assyrian Apostolic Church of the East, The Encyclopedia of Eastern Orthodox Christianity, John A. McGuckin (ed.), Oxford 2011, c. 1, s. 55-56. 50 Edward Every, Asuriler, Fırat Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, c. 10, sayı: 1 (2005), s. 97. 51 Catherine Mayeur-Jaouen, "Dans la tourmeme", L'histoire, sayı: 337 (2008), s. 63. 149

Ramazan ADIBELLİ Doğu Hıristiyanlığının tarihsel sürecine ana hatlarıyla bakıldığında bu kavram altında toplanmaya çalışılan Hıristiyan grupların bölünmeler sonucunda farklılaştığı ve bundan dolayı da Doğu Hıristiyanlığının monolitik bir yapıdan ziyade bir mozaği andırdığı dikkat çekmektedir. Örneğin Nesturi Kilisesi, Şark/Doğu Kilisesi ya da diğer bir adıyla Pers Kilisesi, zaman içerisinde üç ayrı kiliseye bölünmüştür. Nesturi Kilisesinin devamı olan Apostolik Asur Şark Kilisesinin reisliğini 1976 dan bu yana Chicago yakınlarındaki Morton Grove da ikamet eden Mar Dinkha IV yürütmektedir. 1964 yılında Gregoryen takvimin kabulü, patriklerini tayin usulü ve bunların Irak dışında ikameti gibi konulardaki ihtilaftan dolayı 1968 yılında bir bölünme meydana gelmiştir. 52 Bu bölünme sonucunda ortaya çıkan Kadim Şark Kilisesinin başındaki Katolikos-Patrik 1972 den beri Mar Addai II dir. Patriklik merkezi Bağdat ta yer almaktadır. 53 Nesturi Kilisesinin diğer bir kolu olan Keldani Katolik Kilisesinin Patriği, Ocak 2013 tarihinde görev başına getirilen Louis Raphaël I. Sako olmuştur. Bu Kilisenin patrikhanesi de Bağdat tadır. 54 Marunilerden sonra Doğu kiliselerinden Katolikliğe geçenleri, Doğu/Şark ya da diğer adıyla Nesturi Kilisesinden ayrılan ve 1551 yılında Keldani Patriği ilan edilen John Sulaka nın etrafında toplanan grup oluşturmuştur. Bu gelişmeden yaklaşık bir asır sonra Batı Süryanilerinde de bir bölünme meydana gelerek Katolik Süryani Kilisesi ortaya çıkmıştır. On yedinci yüzyılda Halep te yaşayan Ortodoks Süryanilerden bir grup, 1662 yılında ilk Süryani Katolik patriği unvanını alan Andreas Ahijan adında Katolik bir piskoposa intisap etmişlerdir. Süryani Katolik Patrikhanesi 1783 yılında resmi bir hüviyet kazanarak kurumsallaşmıştır. 55 Süryani Ortodoks Kilisesi patriği ortaçağdan itibaren Mardin 52 John Healey, The Church across the Border : the Church of the East and its Chaldaean Branch, Eastern Christianity in the Modern Middle East, Anthony O'Mahony, Emma Loosley (eds.), London 2010, s. 49 53 J. Gordon Melton, Ancient Church of the East, J. Gordon Melton, Martin Baumann (eds.), Religions of the World, 2. Bsk., Santa Barbara 2010, s. 110-111. 54 J. Gordon Melton, Chaldean Catholic Church, J. Gordon Melton, Martin Baumann (eds.), Religions of the World, 2. Bsk., Santa Barbara 2010, s. 536-537; Abp. Louis Sako elected Patriarch of the Chaledean Church, http://www.news.va/en/news/vatican-abp-louis-sako-elected-patriarch-of-thech, 14.05.2014. 55 Loosley, Peter, Paul, and James of Jerusalem, s. 10. 150

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış yakınlarındaki Deyrul Zafaran manastırında ikamet ederken, 1933 yılında Suriye deki Humus şehrinde taşınmış ve 1959 yılında buradan Şam a taşınmıştır. Süryani Katolik Kilisesi Patrikliği ise Beyrut ta yer almaktadır. 56 Nesturi ve Ortodoks Süryani Kilisesi gibi misyonerlik faaliyetleri sonucunda kadim Kıpti Kilisesi de bölünmüştür. Ortodoks Kıpti Kilisesi patriği Shenouda III ün 17 Mart 2012 tarihindeki ölümü üzerine 4 Kasım 2012 de Kahire deki Sen Mark Katedralinde düzenlenen bir törenle Tawadros II (Théodore II) yeni patrik (İskenderiye Papası, Tüm Afrika ve Sen Mark Tahtı Patriği) seçilmiştir. 57 XIX. yüzyıldaki misyonerlik faaliyetleri sonucunda ana kiliseden ayrılanların kurdukları iki kilise ortaya çıkmıştır. Mısır Evanjelik Kilisesi diye de adlandırılan Kıpti Evanjelik Kilisesi, Presbiteryen eğilimli Protestan bir Kilisedir. 58 Bu Kilise, üç yüz binden fazla mensubuyla Yakındoğu nun en önemli Protestan topluluğunu oluşturmaktadır. 59 Kıpti Katolik Kilisesi olarak da bilinen Katolik Kıpti Kilisesi, Léon XIII tarafından 1895 yılında kurulmuştur. 60 Ocak 2013 tarihinden itibaren Kilisenin başındaki patrik, Ibrahim Isaac Sidrak tir (İskenderiye Kıpti Patriği). Merkezi Kahire de bulunan patrikhane, İskenderiye Patrikhanesi unvanını taşımaktadır. 61 Oysa İskenderiye 56 Sebastian Brock, "The Syrian Orthodox Church in the modern Middle East", Eastern Christianity in the modern Middle East, Anthony O'Mahony, Emma Loosley (eds.), London 2010, s. 18. 57 BBC News, Bishop Tawadros new pope of Egypt's Coptic Christians, http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-20192922, 14.04.2013; Yasmine Saleh, Jean-Philippe Lefief, Tawadros II devient le 118e primat de l'église copte, Reuters/Nouvel Observateur, 18/11/2012, http://tempsreel.nouvelobs.com/monde/20121118.reu0963/tawadros-ii-devient-le-118e-primat-de-leglise-copte.html, 14.05.2014. 58 Samuel Habib, Coptic Evanjelical Church, The Coptic Encyclopedia, Aziz S. Atiya (ed.), New York 1991, c. 2, s. 603. 59 Bailey, Bailey, s. 106. XIX. yüzyılda yoğun bir biçimde yürütülen misyonerlik faaliyetleri bugün dünyanın birçok yerinde olduğu Mısır da özellikle Protestan misyonerler tarafından devam ettirilmektedir. 60 Petro B. T. Bilaniuk, Coptic Catholic Church, The Coptic Encyclopedia, Aziz S. Atiya (ed.), New York 1991, c. 2, s. 601. Kıptilere yönelik misyonerlik faaliyetlerinin tarihsel arka planı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Alastair Hamilton, The Copts and the West, 1439-1822: The European Discovery of the Egyptian Church, New York 2006, s. 74 vd.; Charles R. Watson, Egypt and the Christian Crusade, New York 1907, s. 130 vd. 61 J. Gordon Melton, Coptic Catholic Church, J. Gordon Melton, Martin Baumann (eds.), Religions of the World, 2. Bsk., Santa Barbara 2010, s. 794; Le patriarche 151

Ramazan ADIBELLİ üzerinde hak sahibi olduklarını ileri süren başka patrikler de vardır. İskenderiye de ikamet eden İskenderiye Ortodoks Kilisesi patriği Théodore II (İskenderiye ve Tüm Afrika Patriği), ile 2000 yılından bu yana Rum-Katolik Melkit Kilisesinin başında bulunan ve Şam da ikamet eden Grégoire III Laham (Antakya ve Tüm Doğu, İskenderiye ve Kudüs Melkit Patriği) da İskenderiye nin kendi yetki alanında olduğunu savunmaktadır. 62 Doğu Hıristiyanlarının Ortadoğu daki bugünkü dağılımı hakkında aşağıdaki harita genel bir fikir vermektedir. Harita 2 Doğu Hıristiyanlarının Ülkelere Göre Nüfusu 63 copte catholique confirmé par Benoît XVI, http://www.zenit.org/fr/articles/lepatriarche-copte-catholique-confirme-par-benoit-xvi, 14.05.2014. 62 http://copticchurch.net/topics/pope/pope_tawadros_ii.html, 14.05.2014; Rum- Katolik Melkit Kilisesinin resmi sitesi: http://www.pgc-lb.org/fre/gregorios/view/biographical-notice, 14.05.2014. 63 Le Monde, "Carte: les chrétiens d'orient", http://www.lemonde.fr/europe/infographie/2012/09/18/carte-les-chretiens-dorient_1760131_3214.html, Türkçeye tarafımızdan uyarlanmıştır. Uluslararası din özgürlüğü 2011 raporuna göre Doğu Hıristiyanlarından Türkiye de Ortodoks Ermeni Kilisesine mensup 60.000, Süryani Ortodoks Kilisesine mensup 10.000 ve Keldani Kilisesine mensup 3.000 kişi yaşamaktadır (Bureau of Democracy, Human Rights and Labor, Turkey, International Religious Freedom Report for 2011, http://www.state.gov/j/drl/rls/irf/religiousfreedom/#wrapper, 14.04.2013). Türkiye de dine dayalı nüfus istatistiği yapılmadığı için ülkedeki Süryani sayısı hakkında kesin bilgi vermek mümkün değildir. Ancak Türkiye de yaşayan Süryanilerin büyük çoğunluğunun İstanbul da yaşadığı bilinmektedir. Süryaniler İstanbul dışında başlıca Mardin, Mersin, Diyarbakır, Adıyaman, Elazığ, Ankara, İzmir, Malatya, Şanlıurfa, Gaziantep, Antakya, Antalya ve Adana da yaşamaktadır. Osmanlı döneminde Patriklik 152

Doğu Hıristiyanlarının Bugünkü Durumuna Genel Bir Bakış Bu haritada dikkati çeken ilk şey, Doğu Hıristiyanlarının yaşadıkları Yakın Doğu ülkelerinin Ermenistan hariç hepsinin nüfus çoğunluğunun Müslüman oluşudur. Diğer bir husus ise bu coğrafyanın büyük bir bölümünün yalnızca bir asır önce Osmanlı Devletine tekabül etmesiydi. Asırlar boyunca bir idare altında yaşayan, dini, ekonomik ve eğitimsel faaliyetlerinde özgür olan Hıristiyan gruplar, Osmanlının çöküşüyle birlikte kendilerini farklı devletlerde, farklı idareler ve farklı muamelelerle karşı karşıya buldular. Osmanlının çöküşü, bugün bu topraklarda hâlâ bir türlü sağlanamayan huzur ortamının çöküşü anlamına gelmiştir. Huzurlu ortam arayışına giren Hıristiyanların birçoğu bulundukları bölgeyi terk etmiş ve birçoğu da yurtdışına göç etmiştir. 64 Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışından sonra XX. yüzyıl boyunca Ortadoğu daki Hıristiyanların Avrupa, Amerika ya da Avustralya ya göçleri başlamıştır. Bu göç dalgaları dini nedenlerden ziyade ekonomik gerekçeler ve güvenli bir ortama bulma arayışı çerçevesinde gerçekleşmiştir. 65 Bir türlü huzur ve istikrara kavuşamayan Ortadoğu coğrafyasındaki savaşlar yüzünden demografik Merkezi Mardin iken patriklik merkezi bugün Şam'da yer alan Süryani Kadim Kilisesi/Süryani Ortodoks Kilisesine bağlı yirmi metropolitten dördü Türkiye'de yer almaktadır. Antakya, Tüm Doğu Patriği ve Süryani Ortodoks Kilisesi Genel Ruhani Lideri unvanını taşıyan Süryani Kadim Kilisesi/Süryani Ortodoks Kilisesi Patriği Mor Iğnatius I. Zekka Ayvaz, 21 Mart 2014 tarihinde öldü. Süryani Ortodoks Kilisesi İstanbul metropoliti Tarlabaşı'ndaki Meryemana Kilisesinde ikamet eden Mor Filuksinos Yusuf Çetin'dir (Nihat Durak, İstanbul un Kadim Süryanileri, Turkish Studies, c. 8, sayı: 12 (2013), s. 435). 64 Örneğin yüzyıl öncesine kadar Patriklik makamları Mardin de yer alan Süryaniler, Mardin merkez ve çevresinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Osmanlı devletinin yıkılışıyla yeni sınırların oluşması ve cemaatin fiziki ve coğrafi yönden bölünmesi, 1980 li yıllardan sonra ortaya çıkan terör gerginliği, Kuzey Irak taki güvenliğin yokluğu, bölgede yaşayan Süryanilerin başta İstanbul olmak üzere Türkiye nin muhtelif şehirlerine göç etmelerine sebep olmuştur. Bu göçler yalnızca ülke içinde olmamıştır. Anayurtlarını terk eden Süryaniler arasında Amerika, İsviçre, Almanya, Fransa, Hollanda, Brezilya, Hindistan gibi ülkelere göç edenler de olmuştur (Zeynep Gül Küçük, Mardin ve Çevresinde Süryaniler, Yüksek Lisans Tezi, Adana 2008, s. iv). 65 Mayeur-Jaouen, "Dans la tourmeme", s. 65. Birinci Dünya Savaşı esnasında tıpkı Ermeniler gibi Süryaniler ve Nesturiler de Rusya, Fransa veya İngiltere gibi dış güçler tarafından tahrik edilerek kendi saflarında Osmanlıya karşı savaşmaları sağlanmıştır. Yüzyıllarca birlikte yaşadıkları Müslümanlara silah çeken ve bunları dış düşmanlarla birlikte katletmişlerdir. Düşman safhalarında yer alan grupların düşmanlar mağlup edilip ülkeden kovulması sonucunda destekçi grupların da aynı kaderi paylaşması kaçınılmazdı (Bkz. Aubrey R. Vine, The Nestorian 153