TÜRKÇEDE İSTEMİ ARTIRAN BİÇİMBİLGİSEL KATEGORİLER *

Benzer belgeler
Evrensel Dilbilgisi ve Türkçede İstem

3. Snf Sözdizim Sunumu

DEDE KORKUT. Türkçede İstem Değiştirimi I: Ettirgenleştirme

TÜRKĐYE TÜRKÇESĐNDE ÖZNE DURUM BĐÇĐMBĐRĐMĐ ALABĐLĐR MĐ?

YÜKLEM, YALNIZ ÖZNEYİ Mİ İÇİNDE TAŞIR?

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

TÜRKÇEDE NESNE BELİRTME VE NESNE YÜKLEME: TÜRKÇE SÖZLÜ SÖYLEM ÜZERİNE BİR UYGULAMA *

ADIN YÜKLEME (NESNE) DURUMU VE TÜMCENİN NESNE ÖGESİ ÜZERİNE

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ( YENİ TÜRKDİLİ) ANABİLİMDALI TÜRKÇE FİİLLERDE İSTEM (ETTİRGEN YAPILAR)

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.

Sosyal Bilimler Dergisi 1

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

GEÇİŞLİ FİLLERLE KURULMUŞ DEYİMLEŞMİŞ BİRLEŞİK FİLLER İN YÜKLEM OLDUĞU CÜMLELERDE NESNE MESELESİ Selma GÜLSEVİN

Fiil kök ya da gövdeleri üzerine birtakım türetme ekleri getirilerek fiillerin özne ve nesnelerine göre göstermiş oldukları durumlara fiillerde çatı

GEÇİŞLİLİK-GEÇİŞSİZLİK NİTELİKLERİ DEĞİŞKEN OLABİLİR Mİ? MAY BE VARIABLE FEATURES OF TRANSITIVITY- INTRANSITIVITY

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TARİH İFADE ETMEK İÇİN KULLANILAN YAPILARIN SÖZ DİZİMİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ *

TÜRKÇEDE NESNEYİ BELİRLEME SORUNU THE PROBLEM OF IDENTIFYING OBJECT IN TURKISH

TÜRKÇE ZARF TÜMCECİKLERİNDE ÖZNE KONUMU *

TÜRK DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE ÜNLÜLERİN SINIFLANDIRILMASINA YÖNELİK ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Kaynakları

DİL ÜRETİMİ ve BEYİN

Türkiye Türkçesinde {-CA} Biçimbiriminin Türleri

Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 3 Sayı:4 Yıl:2000

BİÇİMBİRİMLER. Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı. İslam YILDIZ Funda Uzdu YILDIZ V. Doğan GÜNAY

EDİNİM SÜRECİNDE GÖRÜNÜŞ: İLKÖĞRETİM İKİNCİ SINIF HAYAT BİLGİSİ KİTAPLARINDAKİ EYLEMLER, DURUM TÜRLERİ VE GÖRÜNÜŞ ETKİLEŞİMİ

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

SÖZLÜKLER İÇİN YENİ BİR DİLBİLGİSEL BİLGİ ÖNERİSİ: İLGEÇLERİN ATADIKLARI BİÇİMBİRİMLER

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

KIŞ WINTER 2011 SAYI NUMBER 3 SAYFA PAGE ÖZET

TÜRKÇEDE ÜÇÜNCÜ GRUP (ARA) EKLER

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Dilbilgisi ve Diller

Türkçe'de Geçişim ve Sözcük Dizimine Etkisi

TÜRKÇEDE ROL VE GÖNDERİM DİLBİLGİSİ ÇERÇEVESİNDE AD ÖBEĞİ GÖRÜNÜMLERİ

METİNDE KATILANLAR (ACTANTS) NASIL BULUNUR? -BİR UYGULAMA-

NESNE ÜZERİNE. Arzu Sema Ertane Baydar * Özet

TÜRKÇEDE ORTA ÇATI THE MIDDLE VOICE IN TURKISH

DİL BİLGİSİ ÇALIŞMALARINDA DİLİN DİZGE OLUŞUNUN İZLERİ * Özet

Çok İşlevlilik Açısından Türkçe Edatların Söz Dizimsel ve Anlam Bilimsel Yapısı * 1

ESKİ TÜRKÇEDE İŞLEVSEL BAĞLAMDA ÇATI EKLERİ MUHARREM YILDIZ (YÜKSEK LİSANS TEZİ)

Türkiye Türkçesinde Dakikalı Saat İfadeleri ve Saat Grubu

BASICS OF ENGLISH SENTENCE STRUCTURE

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN SÖZ DİZİMİ ÜZERİNE BİR AÇIKLAMALI KAYNAKÇA DENEMESİ ÖZET

TÜRKÇE DE BELİRTME DURUMU EKİNİN ÖĞRETİMİ ÜZERİNE BİR GÖZLEM

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Türkçenin Biçimdizimsel İşlemlenmesinde Yapısal Hazırlama

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

+{DAn} DURUM BİÇİMBİRİMİ (Yükleyenlerin Üye Yapısı ve Anlamsal Rolleri)

EKLERİN ÖĞRETİMİ ÜZERİNE BİR İKİ SÖZ ÖZET. Türkçe, yapı bakımından sondan eklemeli bir dildir. Gerek yeni kavramlara karşılık

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Anlambilim ve Edimbilim. Giriş Konuları

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri, s. 31. Süer Eker, Çağdaş Türk Dili, s. 274.

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 11.Hafta

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ İNSANİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ/YENİ TÜRK DİLİ ANABİLİM DALI

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE CÜMLEDE TÜMLEÇLER ÜZERİNE. On the Sentence Complements in Turkey Turkish

İLGİ EKİ HÂL EKİ MİDİR? IS GENITIVE SUFFIX A CASE SUFFIX?

SÖZCÜK TÜRLERİNİN SÖZCÜK ÖBEKLERİYLE İLİŞKİSİ

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

İÇİNDEKİLER I. KISIM YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

TÜRKÇEYİ YABANCI DİL OLARAK ÖĞRENENLERDE BİLGİ YAPISI GÖRÜNÜMLERİ

GEÇİŞLİ DURUM EYLEMLERİNDE YAPTIRIM EKİNİN KULLANIMI

İNSTAGRAM:kimyaci_glcn_hoca

Turgay Sebzecioğlu Ana Yönleriyle Minimalist Program

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ...

Gaz. Gaz. Yoğuşma. Gizli Buharlaşma Isısı. Potansiyel Enerji. Sıvı. Sıvı. Kristalleşme. Gizli Ergime Isısı. Katı. Katı. Sıcaklık. Atomlar Arası Mesafe

FİİLER(EYLEMLER) 2-TÜREMİŞ FİLLER:FİİL YA DA İSİM KÖK VE GÖVDELERİNDEN YAPIM EKİ ALARAK TÜREMİŞ FİİLERDİR. ÖRN:SU-LA(MAK),YAZ-DIR(MAK)...

TÜRKİYE TÜRKÇESİ SÖZ DİZİMİNDE ÖZNE SORUNU- DİL BİLİMSEL BİR YAKLAŞIM ÖZET

Ölçme Yöntemleri 1) Dilbilgisi ve dil bilimin temel kavramlarını tanır. 1,2 1,2

TAMLAYAN AD DURUMU ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

Türk Dili, TDK, 9/2001, s Dr. Ayfer Aktaş. -DIktAn/-DUktAn sonra ZARF-FİİLİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

TÜRKÇEDE ÖZNE BELİRTME VE ÖZNE YÜKLEME: İŞLEVSEL DİLBİLGİSİ ÇERÇEVESİNDE BİR ÇALIŞMA

ŞİRKETLER TOPLULUĞUNDA HÂKİM VE BAĞLI ŞİRKETLERİN KONTROL ÖLÇÜTÜ

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI GENEL DİLBİLİM PROGRAMI DOKTORA TEZİ TÜRKÇEDE EDİLGENLİK

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

TÜRKÇENİN ÇEKİRDEK TÜMCELERİNDEKİ KURUCU YAPILARA ÜRETİMSEL-DÖNÜŞÜMLÜ DİLBİLGİSİ AÇISINDAN BÎR YAKLAŞIM Işıl İnce

TÜRKÇE'DE KİŞİSİZ GİZLİ ÖZNE VE 'İNSAN' Ümit Deniz Turan Anadolu Üniversitesi

Eylemlerin öznelerine ve nesnelerine göre gösterdikleri özelliklere, girdikleri biçime çatı

Günümüz Sözdiziminde Üretimsel Yaklaşımlar

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

(Bu örnekte görüldüğü gibi aktive cümlenin nesnesi, pasif cümlenin öznesi konumuna geçmektedir.)

TÜRKÇEDE ÖZNE SEÇME HİYERARŞİSİ Subject Choice Hierarchy in Turkish

Doç. Dr. Emine Yarar

Doç. Dr. Emine Yarar

TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE TATAR TÜRKÇESİNİN KARŞILAŞTIRMALI SÖZ DİZİMİ

Fiilde Çatı (Eylemde Çatı)

VERİ TABANI YÖNETİM SİSTEMLERİ Melih BÖLÜKBAŞI

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

TÜRKÇEDE GÖRÜNÜŞ VE DİLBİLGİSEL ZAMAN: TÜRKÇE 1. SINIF DERS KİTABI ÖRNEĞİNDE EYLEM TÜRLERİ, ÜYE YAPI, BİÇİMBİRİM ve BELİRTEÇ ETKİLEŞİMİ

TÜRKLER İÇİN TÜRKÇE DİLBİLGİSİ

Doktora Tezi ve Tez Danışman(lar)ı : Abdulvehhâb bin Yusuf un Müntahab-ı Fi t Tıbbı (Dil İncelemesi-Metin Dizin) Prof DR. H.

YALIN DURUM KARMAŞASI

Transkript:

The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss7175 Number: 60, p. 183-195, Autumn II 2017 Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 15.07.2017 10.11.2017 TÜRKÇEDE İSTEMİ ARTIRAN BİÇİMBİLGİSEL KATEGORİLER * VALENCY-INCREASING MORPHOLOGICAL CATEGORIES IN TURKISH Arş. Gör. Dr. Işıl Aydın Özkan ORCID ID: orcid.org/0000-0002-0932-7638 Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öz İstem, bir sözcüğün etrafında açtığı mantıksal, anlamsal ve sözdizimsel boşluğu ifade eder. Bu boşluk, bahsi geçen sözcüğün isteği veya gereksinimine uygun olarak, öbek yapıda yer alan ve katılan adı verilen belirli unsurlarla tamamlanır. Bir sözcüğün istem yapısı çeşitli nedenlerle değişebilir. İstemin değişmesi genel olarak, çeşitli anlamsal ve biçimbilgisel süreçler sonrasında sözcüğün istem çerçevesinin farklılaşması anlamına gelmektedir. Bu nedenle istemi değiştiren süreçler genel olarak anlamsal süreçler ve biçimbilgisel süreçler olarak ikiye ayrılabilir. İstemi değiştiren anlamsal süreçlerin, öncelikle sözcüğün anlamını, sonrasında mantıksal, anlamsal ve sözdizimsel çevresini değiştiren anlam değişmesi, çokanlamlılaşma gibi anlam olayları olduğu görülmektedir. İstemi değiştiren biçimbilgisel süreçler ise özellikle çatı kategorisi altında ele alınan ettirgenleştirme, edilgenleştirme vb. dilsel türetimlerle ortaya çıkar. Ettirgenleştirme, nesne eklenmesi gibi kategoriler özellikle eylemlerin ve istem potansiyeli taşıyan eylemsilerin istemlerini arttırırken, edilgenleştirme, karşıettirgenleştirme, nesne geçişmesi vb. süreçler ise istemi azaltır. Türkçede istemin artması sözdizimsel açıdan değerlendirildiğinde yeni bir EDEN öznenin tümceye katılmasıyla ya da nesnesiz bir tümceye nesne eklenmesiyle gerçekleşir. İstemin azalması ise tümceden öznenin ya da nesnenin silinmesi sonucu meydana gelir. Bu çalışmada ilk olarak istemle ilgili temel kavramlar ve istem değiştirme kavramı kısaca ele alınacak, sonrasında Türkçede istemi arttıran biçimbilgisel kategoriler olan ettirgenlik ve nesne eklenmesi incelenecektir. Anahtar Kelimeler: İstem, İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler, İstem Değiştirme, Ettirgenlik, Nesne Eklenmesi * Bu makale Evrensel Dilbilgisi ve Türkçede İstem (Valenz) adlı yayımlanmamış doktora tezinin ilgili bölümü genişletilerek üretilmiştir (bkz. Aydın Özkan, 2017a).

184 Işıl Aydın Özkan Abstract Valency means logical, semantic and syntactic structural slot that a word creates in his surroundings. In accordance with mentioned word s demand and requirement, this structural slot is completed with definite elements named actants that are located in phrase structure.the valency structure of a word can change because of a variety of reasons. The valency change means differentiation of valency frame of a word following semantic and morphological processes. Thus valency changing processes can be divided into two as semantic processes and morphological processes. It is seen that valency changing semantic processes are meaning events such as semantic change and polysemy that change primarily the meaning of the word and then its logical, semantic and syntactic frame. Valency changing morphological processes emerge with linguistic derivation like causativisation and passivisation tackled under voice category. While categories like causativisation and applicative increase especially the valency of verbs and verbals that have valency potential, the processes like passivisation, anticausativisation and object incorporation decrease the valency. If the valency increase in Turkish is evaluated from the syntactic viewpoint, it is seen that it happens with a junction of a new AGENT to the sentence or with the junction of an object to an intransitive sentence. The decrease of valency occurs as a result of deletion of subject or object from the sentence. In this study, primarily the fundamental notions about valency, valency change will be tackled and then morphological categories causativity and object incorporation that increase valency in Turkish will be analysed. Keywords: Valency, Valency-increasing Categories, Valency Change, Causative, Applicative Giriş İstem terimi, dilbilim alanına hem Bağımsal Dilbilgisinin kurucusu olan hem de İstem Dilbilgisinin kurucusu sayılan Fransız dilbilimci Lucien Tesnière tarafından aktarılmıştır. Tesnière, bu sözcüğü kimyada zıt elektrik yükündeki atomların diğer atomlarla birleşmesini ifade eden valence teriminden esinlenerek (Tesnière, 2015: 239) bir tür sözcükler arası ilişkiyi tarif eden istem kavramı için kullanmıştır. İstem, bir dil biriminin isteği veya gereksiniminin daha büyük bir birimdeki çeşitli yapılarla tamamlanmasını ifade eder. Hem tümcesel yapıda hem öbek yapıda istem ilişkisi iki farklı tipte unsurdan oluşur: İlk unsur tamamlanmamış, diğer bir deyişle doymamış bir ögedir. Bu öge sözcük sınıfı açısından değerlendirildiğinde eylem, ad, önad veya ilgeç olabilir. İkinci unsuru ise tamamlanmamış ögeyi tamamlamak ve doyurmak için uygun olan ad ya da ad soylu yapılar oluşturur. İstem, aynı zamanda, bir tümcede bulunan adların, tümcede yönetici konumunda olan eylem, ad, önad ya da ilgece bağlanırken hangi durum işaretleyicisiyle işaretlendiğini, sözdizimsel açıdan hangi pozisyonda bulunduğunu ve anlamsal olarak hangi rol ü yüklendiğini anlatan çok yönlü bir terimdir. İstem, Türkiyede yapılan çalışmalarda son yıllarda gündeme gelen bir dilbilgisel kategoridir. İngilizcede valency, valence, Almancada valenz, Fransızcada valence terimleriyle ifade edilen bu kavram için Türkolojide birçok farklı terim kullanılmıştır: istem (Banguoğlu, 2007), değerlik (Ozil, 1980), fiil rejimi (Korkmaz, 1995), durum ekli tamlayıcı (Kahraman, 1996), fiil-tamlayıcı ilişkisi (Karahan, 1997), birleşim değeri (Vardar, 2002) vb. Ancak Türkolojide konuyla ilgili yapılan çalışmaların bir çoğu ve bu çalışmalarda kullanılan terimler istem kavramının düzeylerinden biri olan biçimbilgisel istem üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalarda genellikle eylemlerin hangi durum biçimbirimleriyle kullanıldığı incelenmiştir. İstemi bütün düzeyleriyle ele alan modern ve kapsamlı çalışmalar ise Nuh Doğan tarafından yapılmıştır (bkz. Doğan,

Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler 185 2011; Doğan, 2014; Doğan 2015a, Doğan 2015b; Doğan, 2016). İstem kuramının temel varsayımına göre eylem tümcede merkez konumundadır. Çünkü dilbilgisel bir tümce oluşturabilmek için tümcede kaç unsurun bulunması gerektiğine tümcenin merkezi, diğer bir deyişle yöneticisi olan eylem karar vermektedir: (1) a. Ali uyudu. b. Ayşe çiçek topladı. c. Hasan Ahmet e topu attı. Bu nedenle, yukarıdaki tümcelerden de anlaşılacağı üzere uyu- gibi kimi eylemler gerçekleşmek için yalnızca bir unsura ihtiyaç duyarken topla- eylemi iki, at- eylemi üç unsur gerektirir. Diğer bir deyişle uyu- eylemi gerçekleşmek için yalnızca EDEN rolünü üstlenen bir özneye gereksinim duyarken toplaeylemi EDEN rolünde bir özneye ve KONU rolünde bir dolaysız nesneye, at- eylemi ise EDEN rolünde bir özneye ve HEDEF rolünde bir dolaylı nesneye gereksinim duyar. Bu tür unsurlar istem kuramında tamamlayıcı (complement) olarak adlandırılırlar. Bir eylemin aldığı tamamlayıcıların sayısı eylemin istemini oluşturur. Kuram terminolojisine göre tamamlayıcılar aynı zamanda tümcesel yapıda birer katılandır (actant). Diğer bir deyişle eylemin isteminin gerektirdiği yapılar katılan (actant) olarak adlandırılır. Tümcenin yapısı büyük ölçüde eylemin istemine göre belirlenir. Bu sebeple eylem, katılanların yöneteni olarak görülür. Katılanlar tümcede genellikle ad öbeği olarak gerçekleşirler. Katılanlar yapısal ve işlevsel özelliklerine göre, anlambilgisel ve sözlüksel özelliklerine göre ya da zorunlu ve seçimlik olmalarına göre çeşitli açılardan sınıflandırılabilirler. Tümcede katılan niteliği taşımayan unsurlar da bulunabilir. Yönetici eylemle istem ilişkisi içerisinde olmayan bu unsurlara istem kuramında eklenti (adjunct) adı verilmektedir: (2) a. Ali iki saat uyudu. b. Ayşe gün boyu çiçek topladı. c. Hasan Ahmet e topu kaleden hızla vurarak attı. Yukarıdaki örneklerde iki saat, gün boyu, kaleden, hızla vurarak gibi yapılar eklentilerdir. Eylemin anlamını tamamlaması ve gerçekleşmesi için bu yapılara ihtiyacı yoktur. Eklentiler yalnızca eylemin anlamını kimi bakımlardan genişletmeye yardım ederler. Eklenti işlevindeki yapılar eylemle istem ilişkisi değil, bir bağımsallık (dependency) ilişkisi kurarlar. Katılan, yukarıda da açıklandığı gibi istem dilbilgisinde, işlevi, eylemin istemi tarafından belirlenen işlevsel bir birimdir ve yüklemle kurduğu ilişkinin, bağımsallığın yanı sıra istemi de içermesinden ötürü eklentinin karşıtıdır. Tümcenin temel kurucuları sayılan özne ve nesne, tümcesel yapıda eylemin gerektirdiği birinci ve ikinci katılandır. Durum işaretleyicileri aracılığıyla katılan-eylem ilişkisi tamamlanır. Zorunlu ve seçimlik istemler tümcenin katılanlarıdır. Eklentiler ise yüklemcille yalnızca bağımsallık açısından ilişki kurarlar, istem ilişkisi kurmazlar. Onlar da öbek yapıda birer üyedir. Tümcesel yapının dış katmanını eklentiler oluşturur. Sözdizimsel düzeyde ele alındıklarında genellikle belirteç tümleci olarak gerçekleşirler. İstem Düzeyleri İstem, konuyla ilgili ilk çalışmalarda yalnızca eylemlerin anlamını tamamlamak için gereksinim duyduğu biçimbilgisel katılanların sayısını ifade eden bir kavram olarak incelenmiştir. Ancak son yıllarda, katılan yönetme potansiyelinin sadece eylemlere özgü bir özellik olmadığı; kimi adların, önadların ve ilgeçlerin de istemlerinin olduğu ortaya konulmuştur. Bununla birlikte, istemin biçimbilgisel ve niceliksel yönünün yanı sıra anlamsal ve niteliksel yapısının da incelenmeye muhtaç olduğu anlaşılmış ve istemi düzeyler halinde ele alma düşüncesi ortaya çıkmıştır. Alman dilbilimciler Helbig ve Schenkel, Almancadaki eylemlerin istemlerini ve dağılımlarını inceledikleri Wörterbuch zur

186 Işıl Aydın Özkan Valenz und Distribution deutscher Verben adlı sözlükte istemi mantıksal istem, anlamsal istem ve sözdizimsel istem olarak üç düzeye ayırmışlardır (Helbig & Schenkel, 1991: 65). Mantıksal istem, basit bir tanımla bir eylemin, adın, önadın ya da ilgecin kaç tane isteminin olduğunu belirten bir kavramdır. Helbig e göre bu düzeyde mantıksal yüklemcillerle onlara bağlı üyeler arasındaki zihinsel ilişkiler çözümlenir. İngilizce swim yüzmek eyleminin mantıksal yapısı, sözgelimi, yüzme işi tek bir kişiyle gerçekleştiği için tek unsurdan, diğer deyişle bir katılandan oluşur. Diğer yandan visit ziyaret etmek eyleminin mantıksal yapısı ise ziyaret etme işi bir ziyaretçi ve ziyaret edilecek bir yer ya da kişi gerektirdiği için iki ögeden meydana gelir. Derin yapıda gerçekleşen mantıksal istem düzeyi, eylemin ya da öbeğin yöneticisi konumundaki ad, önad ya da ilgecin gerçekleşme sürecini tamamlayabilmek için tam olarak neye ihtiyaç duyduğunu seçtiği ve belirlediği düzeydir. Derin yapıdan itibaren süregelen yönetim ilişkileri düşünüldüğünde yönetici konumundaki ögenin gerçekleşebilmesi için çevresinde açtığı boşlukların mutlaka belli sayıdaki çeşitli üyelerle doldurulması gerekir. Bahsi geçen bir eylemse o eylemin gerçekleşmesi için zorunlu olan herhangi bir üyenin eksik olması eylemin anlamını tamamlamasına engel olur. Eylemin yönetici konumunda bulunduğu tümcesel yapı ise eğer tüm katılanlar tümcede yer almazsa hem anlamsal hem de sözdizimsel yönden tamamlanamaz. Anlamsal istem, mantıksal isteme çok benzemekle beraber istem kuramını ortaya atarken istemin niteliksel yapısını göz ardı eden Tesnière den sonra, istem dilbilgisini geliştiren tüm araştırmacılar tarafından ayrı bir istem düzeyi olarak incelenmiş ve önemi vurgulanmıştır. Bu düzeyde öbeğin ya da tümcenin derin yapısı anlamsal yorumunun tamamlanması için anlamsal bileşene (semantic component) aktarılır (Chomsky, 1965: 135). Anlamsal istem, katılanların anlamsal niteliklerinin, anlamsal durumlar kullanılarak belirlenmesiyle ortaya çıkar (Helbig, 1992: 8). Yani bu istem düzeyi, eylemin katılanlarını belirler ve kesin bir anlamsal özellik ya da bileşenle sınırlar. Anlamsal istem aynı zamanda belli bir yüklemcilin alabileceği anlamsal üyelerin sayısına da işaret eder (Van Valin & LaPolla, 1997: 147). Diğer bir deyişle istem potansiyeli taşıyan bir sözcüğün kaç anlamsal bileşenle tamamlanacağı bu düzeyde belirlenir. Basit anlamda anlamsal istem, sözlüksel yapının tamamlayıcılarının anlamsözdizimsel altkategorilere (semantosyntactic subcategories) göre belirlenmesidir. Sözgelimi varsayımsal etken bir E eyleminin istem çerçevesinde iki zorunlu ve bir seçimlik istem bulunsun. Bu istemi taşıyan katılanların birincisi olan özne, *+CANLI+ bir varlık olmalıdır. E eylemi edilgen bir eylem olsaydı bu katılanın *-CANLI] nitelikli olması gerekecekti. Çiftgeçişli bir F eylemi tasarlayalım. Bu F eyleminin dolaylı nesnesi zorunlu olarak yönelme durumuyla işaretlenecek ve HEDEF rolünü üstlenecektir. Eylemin sıfır biçimcikle işaretlenen dolaysız nesnesi ise [-BELİRLİ+ özellikte olacak ve yüklem konumundaki F eylemi bu üyeyi tümcede konumsal olarak kendisinden hemen önce isteyecektir. Eğer bu koşullar gerçekleşmezse E ya da F eyleminin belirttiği süreçler gerçekleşmeyecek, her iki varsayımsal eylemin de yönettiği tümcesel yapı dilbilgisidışı olacaktır. İşte burada varsayımsal eylemlerden yola çıkılarak verilen bu özelliklerin hepsi derin yapıda anlamsal istem düzeyinde belirlenmekte, sınırlanmakta ve ortaya çıkmaktadır. Sözdizimsel istem, eylemin derin yapıda mantıksal düzeyde, yönetim çerçevesinde yarattığı boşlukların anlamsal düzeyde seçtiği ve sınırladığı anlamsal özellikler ve rollerin yüzey yapıda dilbilgisel ilişkiler ve bağlantılar göz önünde bulundurularak tamamlanması ve gerçekleşmesidir. Bu düzey, eylemin alacağı biçimsözdizimsel olarak kodlanmış ögelerin sayısını da ifade eder (Van Valin & LaPolla, 1997: 147). Sözdizimsel istem, artık bu seviyede zorunlu ve seçimlik istemlerle eklentiler olarak adlandırılan tüm katılanların sözdizimsel özellikleriyle, diğer bir deyişle sözdizimsel

Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler 187 gerçekleşme durumlarının zorunlu ya da seçimlik olmasıyla ilgilidir (Helbig, 1992: 9). Daha basit bir deyişle sözdizimsel istem düzeyi, mantıksal ve anlamsal istemlerin biçimbilgisel görünümüdür. Mantıksal istem, eylemin gerçekleşme sürecini oluşturan yapıların soyut bir ilişkisel kararlaştırımını, anlamsal istem bu eylemin bu süreçte kurduğu anlamsal ilişkileri, sözdizimsel istem ise eylemin bu çerçevede sahip olabileceği ve ona yönetme, bağımsallık ve istem ilişkisiyle bağlı katılanların sayısını işaret eder. Biçimbilgisel istem düzeyi, istemin sözdizimsel görünümünün biçimbilimsel ifadesidir. Yani eylemin mantıksal yapıda yarattığı boşlukların ve bu boşlukları dolduran anlamsal katılanların yüzey yapıda çeşitli yapılarla biçimbilgisel olarak işaretlenmesidir. İstem potansiyeli taşıyan her yapı farklı sayıda ve türde mantıksal ve sözdizimsel istemi yönetebilir. Bu yapılar, çevresinde açtığı boşlukları dolduracak olan katılanların biçimbilgisel yapısını da belirler. Diğer bir deyişle istem potansiyeli taşıyan her yapı aynı sayıda katılan almaz ya da her durum işaretleyicisiyle işaretlenemez. İstemi düzeyler halinde incelemek tümcedeki yönetici unsurla yönetilen unsurların birbiriyle ilişkilerini hem derin yapıda hem de yüzey yapıda çözümleyebilmeyi sağlamaktadır. İstem Değiştirme Her dilde yüklemcil üyeleri etkileyen bazı eylemsel türetimler (verbal derivations) vardır. Bu türetimlerin her biri sözdizimsel, anlambilimsel ve söylem-edimsel (discoursepragmatic) vb. birçok görünüme sahiptir. Bazı durumlarda, belli bir türetimin, basitçe, sözdizimsel olduğu iddia edilebilir. Ancak bu varsayım, sözdizimsel değişmelerin belli anlamsal sonuçları olduğunu da göz ardı etmek anlamına gelecektir. Bazı durumlarda ise belli bir türetimin en iyi anlamsal süreçlerle açıklanabileceği düşünülebilir. Fakat anlamsal bir süreç sonrasında anlamın değişmesinin sözdizimini de değiştireceği açıktır. Sözdizimsel, anlambilimsel veya edimsel süreçler sonrasında bir eylemin yönetim çerçevesinin farklılaşması, istem değiştirme (valency change) terimiyle açıklanır. İstemin değişmesi, eylemin yönetim çerçevesinde yer alan bir veya birkaç üyenin silinmesi ya da eylemin yönetim çerçevesine bir ya da birkaç üyenin eklenmesi aracılığıyla olur. Diğer bir deyişle istemi değiştiren süreçler sonrasında eylemin istemi genel anlamda değişir, özel anlamda ise azalır ya da artar. İstemi değiştiren süreçleri anlamsal süreçler ve biçimbilgisel süreçler olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. İstem potansiyeli taşıyan kimi sözcüklerin istemlerinin değişmesi öncelikle anlam değişmesi, çokanlamlılaşma vb. gibi anlamsal süreçlerle açıklanabilir (bkz. Aydın Özkan, 2017b; Doğan, 2011). Özellikle eylemlerin çeşitli dilbilgisel türetimler sonucu istemlerinin artması veya azalması ise biçimbilgisel süreçlerle ilgilidir. Eylemlerin istemlerini, istem değiştirme açısından değerlendirdiğimizde iki gruba ayırmak mümkündür: Temel istem (basic valency) ve ikincil istem (secondary valency). X dilinde bir yıkamak eylemi düşünelim. Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere bu eylem gerçekleşmek için eylemi yapacak bir özneye ve yıkanacak bir nesneye ihtiyaç duyar. Bu, eylemin hem mantıksal hem anlamsal hem de sözdizimsel istem düzeyi için aynıdır. Eylemin istediği zorunlu katılanlar, derin yapıda mantıksal düzeyde belirlenir, anlamsal düzeyde belli roller yüklenir ve sözdizimsel düzeyde X dili istemi ne şekilde işaretliyorsa yüzey yapıda o şekilde işaretlenir. Bu eylem var olduğu her dilde, derin yapıda içsel anlamıyla beraber aynı istem potansiyelini sergiler. Bu istemler, eylemin çekirdek ya da içsel üyeleri de olarak da nitelendirilebilir. İşte, eylemin bu istemi temel istem olarak adlandırılır. Diğer bir deyişle istem potansiyeli olan bir sözlüksel unsurun temel istemi onun sözlüksel kütüğünde kayıt-

188 Işıl Aydın Özkan lı olan istem bilgisidir. (3) a. Ayşe[EDEN] çamaşırlar+ınesne*+ yıkadı. b. Ali*EDEN+ kitap+ønesne*+ okudu. (3)a ve (3)b de yıka- ve oku- eylemlerinin temel katılanları görülmektedir. Her iki eylem de tümcenin zorunlu katılanı olan özne ve rolünde dolaysız nesneler isterler. Ancak temel biçimbilgisel istem çerçevesinde birinin dolaysız nesnesi belirtme durumuyla işaretlenirken, diğerininki sıfır biçimcikle işaretlenmiştir. Dillerde katılanların işlev açısından aşamalı (hiyerarşik) bir yapısı vardır. Türkçe gibi yalın-belirtme tipi dillerde katılanların aşamalı yapısı şu şekildedir: > DOLAYSIZ NESNE > DO- LAYLI NESNE Diğer bir deyişle yalın-belirme tipi dillerde yönetici-katılan ilişkisi sözdizimsel işlevler açısından değerlendirildiğinde, tümcede birinci katılanın özne, ikinci katılanın dolaysız nesne ve varsa üçüncü katılanın ise dolaylı nesne olduğu görülecektir. Eylem, ettirgenleştirme, edilgenleştirme gibi dilbilgisel olaylara maruz kaldığında isteminde artma ya da azalma olabilir. Eylemin bu yeni halinde kazandığı ya da kaybettiği istem; yani yeni istem potansiyeli ise ikincil istem olarak adlandırılır. Bu durumda eylemin çekirdek ya da içsel üyelerine yeni bir katılan dahil olacaktır veya var olan katılanları arasından bir katılan azalacaktır. (4) a. Ayşe*EDEN+ çamaşırlar+ıdolaysiznesne*+ yıkadı. b. Ayşe*SEBEPOLAN+ çamaşırlar+ıdolaysiznesne*+ Ali +(y)edolaylinesne[sebepolunan] yıka-t-tı. (4)a ve (4)b incelendiğinde ilk tümcenin yüklemi olan yıka- eylemi ettirgenleştirildiğinde öznenin EDEN rolünün SEBEP OLAN (causer) rolüne değiştiği, tümceye SEBEP OLUNAN (causee) rolünde yeni bir dolaylı nesne dahil olduğu görülür. Bu nedenle eylemin anlamsal istem çerçevesi değişir ve hem mantıksal hem anlamsal hem de sözdizimsel istem çerçevesine yeni bir katılan eklenir. Bu yeni oluşan yapının istem çerçevesi ikincil istem olarak adlandırılır. Sola doğru dallanan dillerde bir tümcenin yüklemi ya da bir öbeğin yüklemcil ögesi istemi değiştiren süreçlerden birine maruz kaldığında tümcede ya da öbek yapıda bir katılan, tümce dizilişi içerisinde öznenin konumu temel alındığında, soldan sağa doğru hareket ederse indirgenmiş, sağdan sola hareket ederse yükseltilmiş olur. Tümcenin yüklemi ya da öbeğin yüklemcil üyesi olan eylemler ya da eylemsiler istemi değiştiren süreçlerden etkilenirse ve istem çerçevelerine eklenen yeni katılan tümcede gerçekleşmezse, tümcenin anlamı bağlamı bilmeyen bir dinleyici için bulanık olur: (5) a. Ali *EDEN+ kitap+ø DOLAYSIZNES- NE[KONU] okudu. b. *Ali kitap+ø oku-t-tu. c. Ali *SEBEPOLAN+ Ayşe +(y)e DOLAY- LINESNE[SEBEPOLUNAN] kitap+ø DOLAYSIZNESNE[KONU] oku-t-tu. Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler İstemi arttıran kategoriler genel olarak iki özellik gösterir. Birincisi, yeni bir EDEN öznenin tümceye katılması; yani tümcenin ettirgenleştirilmesi yoluyla istemin artmasıdır. İkincisi ise nesnesiz bir tümceye bir nesnenin eklenmesi; diğer bir deyişle yüklemin oldurganlaştırılmasıdır. Bu nedenle istemi arttıran bu kategoriler üye-ekleyen kategoriler (argument-adding categories) olarak da adlandırılırlar. Türkçede istemi arttıran kategoriler ettirgenleştirme ve nesne eklenmesidir. 1. Ettirgenleştirme Ettirgenlik birçok dilde gözlemlenen bir biçimbilgisel kategoridir. Bu kategori Türkçede genellikle çatı başlığı altında ele alınır. Genel olarak ettirgenlik, neden olma anlamı taşıyan ve tümceyi yöneten eylemin istem çerçevesine SEBEP OLAN (causer) rolündeki yeni bir katılanın girdiği bir yapıdır. Bybee ye göre eylemin gerektirdiği katılan sayısında bir değişiklik olması için bir biçim-

Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler 189 birim ya da kök değişikliği gerekir. Bybee nin incelediği diller arasında bu işlevle en çok kullanılan biçimbirimin ise ettirgenlik biçimbirimleri olduğu sonucuna varmıştır. Bu nedenle ettirgenliğin dünya dilleri arasında en çok rastlanan istem değiştiren kategori olduğu söylenebilir (Bybee, 1985: 29). Bir eylemin istem çerçevesine SEBEP OLAN rolündeki bir katılanın eklenmesi eylemin yönetici konumunda olduğu tümcede köklü bir değişikliğe yol açar. Çünkü SEBEP OLAN rolünü yüklenen katılan daima özne konumunu ele geçirir ve eskiden özne konumunda olan katılan ettirgenleşme sonrası meydana gelen yeni eylemin istem yapısında farklı bir dilbilgisel ilişki ile yer alır: (6) a. Çocuk*EDEN+ uyudu. b. Annesi*SEBEP OLAN+ çocuğ+udolaysiz NESNE*+ uyu-t-tu. (6)a da tümcenin yöneticisi konumunda olan uyu- eyleminin tek bir zorunlu katılana; yani bir isteme sahip olduğu görülür. Bu istem sözdizimsel düzeyde özne işlevindedir, anlambilgisel düzeyde ise EDEN rolünü yüklenmiştir. (6)b de ise eylem ettirgenleştirilmiştir. Ettirgen tümce yapısında tümceye SEBEP OLAN rolünde yeni bir özne girdiği görülür. (6)a da özne işlevini üstlenen katılan ise ettirgen yapıda dolaysız nesne konumuna indirgenmiştir. Eylemin ettirgenleştirilmiş biçiminin iki zorunlu katılanı olduğu görülmektedir. Her iki eylemin katılan yapısındaki değişiklikleri şu şekilde gösterebiliriz: uyuçocuk EDEN +Ø Tablo 1. uyu- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri uyut- Anne Çocuk SEBEP OLAN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X Tablo 2. uyut- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri Ancak geçişli bir eylemin ettirgenleştirilmesinde istem her zaman artmayabilir. Böyle bir durumda özne ve nesnenin yer değiştirdiği görülür: (7) a. Ali*EDEN+ Ayşe +(y)idolaysiz NESNE*+ düşünüyor. b. Ayşe*SEBEP OLAN] Ali +(y)idolaysiznesne*+ düşün-dür-üyor. 7(a) da geçişli bir eylem olan düşüneyleminin aklından geçirmek anlamıyla kullanıldığında EDEN rolünde bir özne ve rolünde bir dolaysız nesne olmak üzere iki zorunlu katılana ihtiyaç duyduğu görülür. Eylem ettirgenleştirildiğinde ise yeni meydana eylemin istem çerçevesi yine iki zorunlu katılandan oluşmaktadır. Ancak ilk eylemin yönetim çerçevesinde Ali özne, Ayşe dolaysız nesne işlevindeyken, ikinci eylemin yönetim çerçevesinde Ali ve Ayşe nin dolayısıyla, özne ve nesnenin yer değiştirdiği gözlemlenmektedir.

190 Işıl Aydın Özkan düşün- Ali Ayşe EDEN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X Tablo 3. düşün- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri düşündür- Ayşe Ali SEBEP OLAN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X Tablo 4. düşündür- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri Ettirgenleştirilen eylem bu süreçten önce geçişsizse sözdizimsel yapıda büyük bir değişiklik ortaya çıkmaz. Çünkü SEBEP OLAN rolündeki katılan, nesne konumunda yer alabilir. Diğer bir deyişle geçişsiz eylemler ettirgenleştirilirken dolaylı nesne konumundaki öge de özne konumuna yükselebilir. Böyle bir durumda özne ise belirtme durumuyla işaretlenerek nesne konumuna indirgenir (Sebzecioğlu, 2016: 287). Bu, diller için neredeyse evrensel bir özelliktir ve anlamsal olarak da makul bir açıklaması vardır. SEBEP OLAN nedensellik ilişkisinde ETKİLE- NEN dir ve dolaysız nesne işlevinde yer alması gerekir: (8) a. Ali *EDEN+ Ayşe +(y)edolaylinesne*+ bağırıyor. b. Ayşe *SEBEP OLAN+ Ali +(y)idolaysiz NESNE*+ bağır-t-ıyor. 8(a) da bağır- eyleminin özne işlevindeki üyesinin Ali, dolaylı nesne işlevindeki üyesinin ise Ayşe olduğu görülmektedir. Geçişsiz olan bu eylem ettirgenleştirildiğinde ise 8(a) nın öznesi olan üyenin belirtme durumuyla işaretlendiği ve nesne konumuna indirgendiği gözlemlenir. Geçişsiz eylemin dolaylı nesnesi ise ettirgen yapıda özne konumuna yükselmiştir. Bir tümcede birden fazla özne işlevli öge bulunamayacağından ettirgenleştirme sürecinde eylemi yapan özne dolaysız nesne konumuna indirgenmektedir. SEBEP OLAN ise EDEN olma derecesinin yüksekliği sayesinde özne konumuna yükselir (Sebzecioğlu, 2016: 285). bağır- Ali Ayşe EDEN DOLAYlı NESNE +Ø +A Tablo 5. bağır- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri bağırt- Ayşe Ali EDEN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X

Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler 191 Tablo 6. bağırt- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri Ettirgenleştirme sonrası tümceye yeni bir genel anlamda EDEN, özel anlamda ise SEBEP OLAN rolünün eklenmesi edilgenleştirme süreciyle bir karşıtlık oluşturur (Erguvanlı-Taylan, 2015: 161). Bu nedenle bu iki süreç birbirinin tam zıttı süreçler olarak değerlendirilmelidir. (9) a. Ali Osman +ı dövüyor. b. Ayşe Osman +ı Ali +(y)e dövdürüyor. c. Osman dövülüyor. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi eylem ettirgenleştiğinde eylemin istemi artarken, edilgenleştirildiğinde istem azalmıştır. (9)a, (9)b ve (9)c incelendiğinde ettirgenleştirme ve edilgenleştirme süreçlerinin döveyleminin istem çerçevesi üzerindeki etkileri aşağıdaki tablolarda görülmektedir: döv- Ali Osman EDEN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X Tablo 7. döv- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri dövdür- Ayşe Osman Ali SEBEP OLAN SEBEP OLUNAN DOLAYSIZ NESNE DOLAYLI NESNE +Ø +X +A Tablo 8. dövdür- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri dövül- Osman +Ø Tablo 9. dövül- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri Birçok dilde yalnızca geçişsiz eylemler ettirgen yapılabilir (Haspelmath & Müller- Bardey, 2004: 1137). Kimi dillerde ise geçişli eylemler ettirgen yapılırlar. Böyle dillerde SEBEP OLAN üç ayrı konum üstlenebilir. Bunlardan ilki SEBEP OLAN ın dolaylı nesne olması, ikincisi bir araç öbeği olması, üçüncüsü ise dolaylı nesne olması ve eylemin ettirgenleştirilmiş halinin istem çerçevesinin iki dolaysız nesne içermesidir. Ettirgenliğin iki anlamsal tipi vardır. Bunlardan birincisinde SEBEP OLAN, eylemin bildirdiği işe etkin olarak katılır ve eylemi yapan varlık *+CANLI+ özellikteyse, bu bir tür zorlama anlamı taşır. Bu tür ettirgenliğe dolaysız ettirgenlik (direct causative) adı verilir. Bunun karşıtı olan dolaylı ettirgenlikte (indirect causative) ise birine bir şeyi yaptırmak anlamı vardır. SEBEP OLAN bu ettirgenlik türünde eylemin gerçekleşmesinde katkısı olmayan; fakat eylemi gerçekleştirecek varlığa azmettiren, eylemin gerçekleşmesine uzaktan etki

192 Işıl Aydın Özkan eden varlık olarak düşünülebilir (Haspelmath & Müller-Bardey, 2004: 1138). (10) Ayşe çocuğ+u ye-dir-di. yedir- Ayşe çocuk EDEN+SEBEP OLAN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X Tablo 10. yedir- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri (11) Ali Hasan+ a ekmek+ø al-dır-dı. aldır- Ali Hasan ekmek SEBEP OLAN SEBEP OLUNAN AMAÇ DOLAYSIZ NESNE İKİNCİ DOLAYSIZ NESNE +Ø +A +Ø Tablo 11. aldır- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri Yukarıdaki tümcede al- eylemi ettirgen yapıldığında ettirgen eylemin istem çerçevesinde iki dolaysız nesne yer alır. Sözdizimsel ilişkiler daha dikkatli incelendiğinde sebep olunan olaydan in aslında gerçek bir dolaysız nesne olmadığı, çünkü dildeki dolaysız nesne kavramının bütün özelliklerini taşımadığı görülür. Çünkü bu ikinci nesne, eylem edilgenleştirildiğinde tümcenin öznesi konumuna yerleşemez. Eylemin ettirgenleştirme sonrası oluşan yeni biçiminin istem çerçevesinde SEBEP OLUNAN ın yeri, SEBEP OLUNAN rolünü üstlenen katılanın eylemin içeriğinin gerçekleşmesindeki potansiyel kontrol derecesine bağlıdır. Diğer bir deyişle burada SEBEP OLUNAN rolünü üstlenen katılanın olayın gerçekleşmesinden etkilenme derecesi ön planda tutulur. Tam olarak bağımlı bir SEBEP OLUNAN, bir dolaysız nesne olarak ya da belirtme durumuyla işaretlenmiş olarak gerçekleşecektir. Daha az etkilenmiş veya daha etkin [+CANLI] bir SEBEP OLUNAN ise dolaylı nesne veya yönelme durumuyla işaretlenmiş olarak gerçekleşir. Ettirgenleştirmede anlamsal rolleri sözdizimsel işlevlerle ilişkilendirmek kimi zaman zor olabilir, çünkü diller yeni anlamsal roller için kısa yoldan yeni sözdizimsel işlevler yaratamazlar. Bunun yerine ettirgen eylemler var olan işlevsel yapılara uydurulurlar. Geçişsiz bir eylemin EDEN i, nesne rolünü üstlenebilir; fakat geçişli bir eylemin EDEN i sık sık dolaysız nesne işlevini üstlenir. Çünkü diller tümcesel yapıda aynı anda iki denk nesneye izin vermez. Türkçede ettirgenleştirme eylemin katılanlarını, dolayısıyla sözdizimsel istemini arttıran süreçlerin başında gelir. Normal şartlarda bu süreç, eylemin istem yapısına yeni bir genel anlamda EDEN, özel anlamda ise SEBEP OLAN rolünün eklenmesine, yani sözdizimsel yapıya +1 yeni katılan girmesine neden olur. Dolayısıyla eylemin sözdizimsel istemi de +1 artmalıdır. Ancak Türkçede kimi durumlarda geçişsiz bir eylemin ettirgenleştirilmesi tümceye iki yeni katılan eklenmesine; yani eylemin katılan sayısının +2 artmasına ve dolayısıyla da sözdizimsel isteminin de +2 artmasına neden olur: (15) a. Ayşe*EDEN+ öldü. b. Ali*SEBEPOLAN+ Ayşe +(y)idolaysiznesne*+ öl-dürdü. c. Ali*SEBEPOLAN+ Ayşe +(y)idolaysiznesne*+ Hasan +adolaylinesne[sebepolunan] öl-dür-

Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler 193 t-tü. 2. Nesne Eklenmesi Geleneksel dilbilgisinde oldurganlık, geçişli olmayan bir eylemi geçişli hale getirmek olarak algılanır. Aslında oldurganlık, temelde, nesne alamayan bir eylemin istem çerçevesine bir ya da birkaç nesne eklenmesidir. Türkçede bu yapı geçişsiz eylemlere, geleneksel dilbilgisinde oldurganlık biçimbirimleri olarak tanımlanan; fakat temelde ettirgenlik yapan {-DXr}, {-T} biçimbirimleri getirilerek yapılır. Yani Türkçe alanyazında oldurganlık olarak tanımlanan yapı, modern dilbilgisi çalışmalarında genellikle bir tür ettirgenlik olarak ele alınmaktadır. Nesne eklenmesi, eylemin istem çerçevesine nesne ekleyen, dolayısıyla eylemin istem sayısını arttıran bir kategoridir. Bu eklenme süreci eylemin istem yapısında ve kurduğu tümcesel yapıda nesne konumunda tamamen yeni bir üye yaratılması yoluyla olabilir ya da eylemin istem çerçevesinde bulunan; ancak nesne olmayan bir üyenin nesne pozisyonuna yükseltilmesiyle (Haspelmath, 2010: 242) ya da indirgenmesiyle de gerçekleşebilir: (13) a. Ayşe yüzüyor. b. Ayşe bebeğ+i yüz-dür-üyor. yüz- Ayşe EDEN +Ø Tablo 12. yüz- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri yüzdür- Ayşe bebek EDEN DOLAYSIZ NESNE +Ø +X Tablo 13. yüzdür- Eyleminin Mantıksal, Anlamsal, Sözdizimsel ve Biçimbilgisel İstemleri Nesne eklenmesi hem işlevsel yapıyı hem de anlamsal yapıyı değiştirir. Dolayısıyla hem anlamsal istem yapısını hem de sözdizimsel istem yapısını etkiler. İstemi arttıran kategoriler eylemlere genellikle türetimsel süreçler gibi etki ederler. Özellikle üretimsel yapı üzerinde biçimsel ve anlamsal yapı özelliklerini etkileyen ve sınırlayan bir yapı sergilerler. Ayrıca istemi değiştiren biçimbirimleri alan eylemler sözlükselleşme eğilimi gösterirler (Haspelmath & Müller-Bardey, 2004: 1139). İstemin ettirgenleştirme ve nesne eklenmesi gibi biçimbilgisel süreçler aracılığıyla artması eylemler gibi, istem potansiyeli taşıyan eylemsiler için de mümkün olabilir: (14) a. Ayşe*EDEN+ yemeğ+idolaysiznesne*+ yaptı. b. Ayşe*EDEN+ yemeğ+idolaysiznesne*+ Mikail +edolaylinesne*+ yap-tırdı. c. Ayşe*EDEN+ yemeğ+idolaysiznesne*+ yapmayı düşündü. d. Ayşe*EDEN+ ye- yap-tırmayı düşündü. Mikail +edolaylinesne*+ Sonuç meğ+idolaysiznesne*+

194 Işıl Aydın Özkan Yukarıda Türkçede istemi arttıran ettirgenleştirme ve nesne eklenmesi süreçler ele alınmıştır. Bu kategoriler dilbilgisinde genellikle çatı başlığı altında ele alınır. Türkçede çatı biçimleri tabana yakınlık hiyerarşisine uygun hareket ederler. Tüm biçimbirimlerin köke ya da gövdeye diziliş sıraları ve işlevleri arasında bir ilişki bulunmaktadır. Çatı biçimbirimleri kökün ya da gövdenin hemen yanına eklenirler; çünkü eylemin özünde olan anlamı ve eylemin yönetim çerçevesine uygun olarak oluşturulan diğer üyelerle ilişkisini değiştiren ve düzenleyen bir özelliğe sahiptirler. Örneğin ettirgenlik biçimbirimlerinin eylem kök ya da gövdesine edilgenlik biçimbirimlerinden daha önce eklenmesinin sebebi, ettirgenliğin yükleme daha yakın olan bir öge olan nesneyi doğrudan etkilemesidir. Ettirgenleştirme süreci sonrasında yeni bir EDEN özne tümceye katılır ve böylelikle eylemin istem çerçevesine yeni bir üye eklenmiş olur. Nesne eklenmesi ise nesnesiz bir tümceye yeni bir nesnenin dahil edilmesi ya da daha önce yer alan bir ögenin nesne konumuna indirgenmesi veya yükseltilmesiyle gerçekleşir. KAYNAKÇA Aydın Özkan, I. (2017a). Evrensel Dilbilgisi ve Türkçede İstem (Valenz). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi. Aydın Özkan, I. (2017b). Türkçede İstemi Değiştiren Anlamsal Süreçler. International Journal of Language Academy (IJ- LA), 5(4), 33-46. Banguoğlu, T. (2007). Türkçenin Grameri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Bybee, J. (1985). Morphology: A Study of the Relation between Meaning and Form. Amsterdam/Philadelphia: John Benjamins Publishing. Chomsky, N. (1965). Aspects of the Theory of Syntax. Cambridge: The M.I.T. Press. Doğan, N. (2011). Türkiye Türkçesi Fiillerinde İsteme Göre Anlam Değişiklikleri. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi. Doğan, N. (2014). Çok İşlevlilik Açısından Türkçe Edatların Söz Dizimsel ve Anlam Bilimsel Yapısı. Dil Araştırmaları Dergisi, Güz 2014(15), 105-119. Doğan, N. (2015a). Türkçe Sıfatların İstem Bilgisi. MTAD(12(3)), 77-90. Doğan, N. (2015b). Türkiye Türkçesinde İsimlerin İstem Bilgisi. 8. Uluslararası Türkçenin Eğitimi-Öğretimi Kurultayı Bildirileri içinde, İstanbul. Doğan, N. (2016). İstem Sözlükleri ve Türkçe. The Journal of Academic Social Science Studies (42), 251-258. Erguvanlı Taylan, E. (2015). The Phonology and Morphology of Turkish. İstanbul: Boğaziçi University Press. Haspelmath, M., & Müller-Bardey, T. (2004). Valency Change, (Editör: G. Booij, C. Lehmann, & J. Mugdan). Morphology: A Handbook of Inflection and Word Formation içinde (s. 1130-1145). Berlin: de Gruyter. Haspelmath, M., & Sims, A. U. (2010). Understanding Morphology. UK: Hodder Education. Helbig, G., & Schenkel, W. (1991). Wörterbuch zur Valenz und Distribution Deutscher Verben. Berlin: de Gruyter. Helbig, G. (1992). Probleme der Valenz- und Kasustheorie. Tübingen: Max Niemeyer Verlag. Kahraman, T. (1996). Çağdaş Türkiye Türkçesindeki Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Karahan, L. (1997). Fiil-Tamlayıcı İlişkisi Üzerine. Türk Dili(549), 209-213. Korkmaz, Z. (1995). Batı Anadolu Ağızlarında Yazı Dilinden Ayrılan İsim Çekimi Ekleri ve Fonologie-Morphologie Bağlantısı. Türk Dili Üzerine Araştırmalar II içinde (s. 222-231). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Ozil, Ş. (1980). Almanca ve Türkçede İlgeçler.

Türkçede İstemi Arttıran Biçimbilgisel Kategoriler 195 Bağlam(2), 13-24. Sebzecioğlu, T. (2016). Dilbilim Kavramlarıyla Türkçe Dilbilgisi. İstanbul: Kesit Yayınları. Tesnière, L. (2015). Elements of Structural Syntax (Çeviren: T. Osborne, S. Kahane), Amsterdam: John Benjamins Publishing Company. Van Valin, R. D., & LaPolla, R. J. (1997). Syntax: Structure, Meaning and Function. UK: Cambridge University Press. Vardar, B. (2002). Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Multilingual Yayınları.

196 Işıl Aydın Özkan