BİR SÜRE ÖNCE NEREYE GELDİK, NE YAPMALI DEMİŞTİK, ŞİMDİ NEDEN ŞAŞIRIYORUZ!..



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

Dünyada servetin %99 u, nüfusun %1 ine aitmiş... Saddam ın arkasında %90 destek vardı; idam edildi... -Obama.

SİSTEM BİLİMİ AÇISINDAN TÜRK TİPİ DEVLET ANLAYIŞIYLA MARKSİST- LENİNİST DEVLET ANLAYIŞI ARASINDAKİ İLİŞKİ VE BUNUN ELEŞTİRİSİ!..

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

Yeni anayasa neyi hedefliyor?

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

Cumhuriyet Halk Partisi

DEMOKRATİK CUMHURİYETE GİDEN YOLDA BİR KERE DAHA İSTANBUL ANADOLU SAVAŞLARI!..NEDEN BU KONUDA DA YENİ BİR AÇILIM GEREKİYOR?..


Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

Cumhuriyet Halk Partisi

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015


Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Engin Erkiner: Orta Asya ve Kafkasya daki doğal gazı Avrupa ülkelerine taşıması beklenen Nabucco boru hattı projesiyle ilgili imzalar törenle atıldı.

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.


Çok Mikroskobik Bir Hikâye

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Cumhuriyet Halk Partisi

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, Haberleri, ).

ÖNEMLĠ OLAN NEDĠR, PKK NIN NE ĠSTEDĠĞĠ MĠ, YOKSA NE YAPILMASI GEREKTĠĞĠ MĠ?

Sadece 2 İstekle MySQL Blind SQL Injection. Canberk BOLAT canberk.bolat[-at-]gmail[-dot-]com

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

KOTAN A Personelinden Uğurlama

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Yenişimdir Sözü Girişimdir Yönü İnsandır Özü:

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Seçmen sayısı. Böylesine uçuk rakamlar veren bir YSK na nasıl güvenilir?

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

ÇalıĢan bağlılığı için Ģirketlerde iģ ve yaģam dengesinin kurulması Ģart

HERKES ĠÇĠN GEZĠ PARKI DERSLERĠ!.. EVET, ERDOĞAN I YEDĠRMEYECEĞĠZ..AMA HEPSĠ BU MU?..

EYLÜL 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Eylül 2014 Bülten

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN SYMES IN " TÜRKİYE DE ENFLASYON DİNAMİKLERİ: FIRSATLAR VE RİSKLER KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

En büyük gücümüz teşkilatlarımız

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

Somemto Big Data Somemto ile Gezi Parkı Eylemleri Haftasında Sosyal Medya Analizi. Copyright 2012 Etiya All Rights Reserved

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 11. Hafta Ders Notları - 16/07/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

GELECEGIN MUCITLERI ROBOT YAPMAYI ÖGRENIYOR

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

Niçin değişmek zorundayız?

Transkript:

1 BİR SÜRE ÖNCE NEREYE GELDİK, NE YAPMALI DEMİŞTİK, ŞİMDİ NEDEN ŞAŞIRIYORUZ!.. Münir Aktolga Kasım 2013 Bundan bir süre önce bir yazı kaleme almıştım (bu sitede yayınlandı): Türkiye de sınıf mücadeleleri..nerede bulunuyoruz? İstanbul-Anadolu Savaşları. Burada, içinde bulunduğumuz burjuva demokratik devrimi sürecinde yeni bir aşamaya geldiğimizin altını çizerek, bundan sonra artık önümüzde duran iki önemli sorunun (yeni, sivil bir anayasa yapımının ve Kürt sorununun) çözümü için mutlaka burjuvazinin kendi içindeki birliğin (eski sistemin içinde oluşup gelen Devletçi TÜSİAD cı İstanbul burjuvazisiyle, devrimin öncü kuvveti Anadolu burjuvazisi arasında işin ruhuna uygun bir ittifakın) sağlanması gerektiğini söylüyordum. Sonra, bir yazı daha kaleme alarak olayın bir kere daha altını çizmek istedim : Demokratik Cumhuriyete Giden Yolda Bir Kere Daha İstanbul-Anadolu Savaşları!..Neden Bu Konuda da Yeni Bir Açılım Gerekiyor?. Hemen bunun ardından da Nereye Geldik, Ne Yapmalı başlıklı yazı yayınlandı!..bunlar-bu yazılar- hep Gezi olayları öncesi ve sonrasına denk geliyor!.o zaman birçok kişi belki, bu da nereden çıktı şimdi, burjuvazinin birliğini savunmak sana mı kaldı diye düşündü, ama görüyorsunuz işte, kazın ayağı hiçte öyle değil! Elin adamı boş durmuyor! Sen tutar da süreci burjuvazinin kendi içindeki sınıf mücadelesi haline getirmeye kalkarsan, adamlar da, madem öyle, öyleyse böyle diyerek, bir yandan bir Sarıgül olayı yaratmaya çalışırken, diğer yandan da, Kürtleri ve Alevileri de işin içine katarak daha geniş çapta bir Gezi hareketi yaratmak için kolları sıvarlar! Tabii ki İstanbul un o büyük burjuvalarından bahsediyoruz! Herhalde kurbanlık koyun gibi önünüze yatacaklarını beklemiyordunuz değil mi! Son günlerin gündemi meşgul eden olaylarına- Erdoğan ın öğrenci evleri çıkışını da içine alacak şekilde- bir de bu gözle bakalım isterseniz!.. Başka işi mi yok da öğrenci evleriyle uğraşıyor bu Erdoğan diye şaşıranların olaylara bir de bu gözle bakmalarını öneriyorum!.. Bu yazılarda şöyle demiştik: Benim ifade etmeye çalıştığım burjuvazinin birliği olayı, TÜSİAD cı-devletçi burjuvazinin şimdiye kadar önerdiği gibi, gelişmekte olan burjuva devrimini sulandırarak yolundan saptırmak, devrimin öncü kuvveti Anadolu burjuvazisini de Devletçi sistemin içine çekmek için tasarlanmış bir uzlaşma -ya da birliktelik - değildir! Tam tersine, içinde bulunduğumuz burjuva devrimi sürecinin daha da ileriye gidebilmesi için kapitalist işletme sisteminin genel kuralları içinde bir tür fiili beraberlikten bahsediyorum ben. Bundan da amaç, Devletçi burjuvazinin Devlet sınıfıyla olan ittifakına son verebilmek, onu da devrimin saflarına çekebilmektir... Küresel dünyaya açıldıktan sonra onların da-eskinin Devletçi burjuvalarının da- artık Devletle ve Devletçi sistemle olan göbek bağlarının koptuğunun, Devletçi cepheyle olan geleneksel ittifaklarının artık eski varoluşsal anlamını kaybettiğinin altını çizerek, artık onları da demokrasi cephesinin içine çekmenin mümkün hale geldiğini anlatmak istiyordum. Hernekadar Devletin koltuğu altında iç pazarı sömürerek gelişmiş olsalar da, küresel demokratik devrimin onları da etkilediğini ve varoluş koşulları itibariyle onların da artık ulusalcı cepheden ayrıştığını (kafaları bir yanda gövdeleri başka bir yanda hale geldiklerini) ifade etmeye çalışıyordum. Ama sadece bu da değil! Burada altını çizmek istediğim bir başka nokta da, burjuvazinin birliğinin sağlanması olayının, aynı zamanda işçi sınıfının ve çalışanların birliğinin sağlanmasıyla da bağlantılı oluşuydu. Ancak bu şekilde, iki yüz yıldır süren yabancılaşmanın, kültürel ayrışmanın sona erebileceğini düşünüyorum ben. Batılılaşma adı altında sürdürülen kültür ihtilalinin toplumsal yapıda meydana getirdiği ikiliğin ancak bu şekilde aşılabileceğini düşünüyorum..

2 Ama tabi öyle, birilerinin bazı şeyleri ifade etmesi yetmiyor! Çoğu durumda, bunların hayatın içinde yaşanılarak anlaşılması da gerekiyor! Hernekadar toplumsal etkileşim süreçleri bilişsel öngörüler yoluyla daha önceden açıklanabilirlermiş gibi görünseler de, pratikte işler gene de böyle yürümüyor; çünkü, sürece katılan unsurların bilinçlerini belirleyen maddi varoluş koşulları herkes için aynı değil!. Statükoyu temsil edenlerle, eskinin içinden çıkıp gelenlerin algıları arasındaki farklar, son kararı ve problemin çözümünü gene de sosyal pratiğe bırakıyor!. Şu son on yıllık süreçte AK Parti ve Erdoğan hayatın önlerine koyduğu problemleri çözmeye çalışarak ilerlediler. Bu aşamada sorun Devlet Sınıfını iktidardan indirmek olduğu için, ortak hedefe karşı kendiliğinden oluşan bir koalisyon vardı ortada. Ve bu koalisyon öyle bazılarının ifade ettikleri gibi sadece bir liberaller AK Parti koalisyonu değildi (nedir ki o liberaller denilenler ki! İstanbul burjuvazisini çıkarıverin aradan ne kalır ki geride!). İstanbul burjuvalarının da içinde yer aldıkları-aktif olarak olmasa bile, en azından karşı çıkmadan pasif kalarak-bir koalisyondu bu!. AK Parti nin ve Erdoğan ın yaptığı da aslında doğal olarak oluşan bu koalisyonun başını çekmekten, devrimin lokomotifi Anadolu burjuvaları olarak burjuva demokratik devrimini yönetmekten ibaretti. Bu görevi layıkıyla da yaptılar doğrusu.. Ergenekon, Balyoz Davaları, Askerin artık darbecilik modundan çıkarılarak demokratik sisteme entegre edilmesi, 12 Eylül Referandumuyla yapılan anayasa değişiklikleri.. ve dönülen dönemeç..bütün bunlar hep bu dönemin kazanımları arasındadır. Ama işte ne olduysa bundan sonra-aslında tarih bile verebiliriz, 2013 başlarından beriolmaya başladı ve bu koalisyon hızla dağıldı!.. Ve daha ne olup bittiğini tartışmaya bile fırsat bulamadan bir anda kendimizi Gezi Olaylarının içinde buluverdik..şöyle demiştik o zaman: İşin özü, dönüp dolaşıp, bazılarının dediği o güç zehirlenmesi olayına mı dayanıyordu acaba? Kendi gücünü olduğundan fazla değerlendirmeye mi dayanıyordu? Düşünebiliyor musunuz, ucu ta o II.Mahmut lara kadar falan uzanan bir kültür ihtilali süreci vardı ortada. Bunun son doksan yılı da Kemalist bir yeniden kuruluş dönemiyle taçlandırılmıştı. Sonuç olarak, pozitivist dünya görüşünün toplum mühendisliği harikası olarak yarattığı bir ülke çıkmıştı ortaya.. AK Parti olarak siz, tutuyorsunuz, bu yapıyı, tereyağından kıl çeker gibi adım adım, hiçkimsenin burnunu bile kanatmadan değiştirmeye-aslına döndürmeye- çalışıyorsunuz!. Ve yavaş yavaş, yeni, demokratik bir cumhuriyet çıkıyor ortaya. Kürt sorunu, Alevi sorunu falan gibi, eski yapıdan miras kalan sorunların da çözülerek, bütün kazanımların yeni bir anayasayla taçlandırılacağı, kalıcı hale getirileceği yeni bir süreçten bahseder hale geliyor herkes.. İşte tam bu noktada bir virüs girmeye başlıyor beyine, ve, vay anasına ben ne imişim dedirterek başlıyor beyinde tahribata! Madem ki bu işin ceremesini şimdiye kadar ben çektim, o halde, yeni kurulacak düzende sistemin nimetleri de benim olmalıdır, niye artık bunları başkalarıyla-şimdiye kadar eski yapının destekçisi olmaktan başka birşey yapmamış olan o Devletçi burjuvalarla- paylaşacakmışım ki diyerek, bir anda, burjuvazinin kendi içindeki yapısal çelişkileri ön plana çıkarmaya başlıyorsun!. Sanki süreç tamamlanmış gibi, daha ileriki bir dönemde, belkide çok daha kolay bir şekilde çözülebilecek olan problemleri öne alarak (Devlet sınıfının halâ pusuda beklediği gerçeğini gözardı ederek), bir anda, burjuva devrimi sürecini burjuvazinin kendi içindeki kanatların savaşı-bu anlamda bir sınıf savaşı-haline getirmeye çalışıyorsun!. Bütün o kazanımların, on yıldır tereyağından kıl çeker gibi elde edilen başarıların hepsini sadece kendi sınıfsal gücüne malederek, bir anda, hayatın içinde kurulan bütün o dengeleri altüst ediyorsun!. Sonuç: GEZİ PARKI!..Ondan sonra, otur ağla sen, bütün dünya bize niye karşı da, neden herkes bize ihanet etti diye!.. Ama kime söylüyorsun!..

3 Gezi Parkı eylemleri başladıktan sonra karşılarında hiç beklemedikleri bir anda, kendilerini saklama ihtiyacı bile duymayan İstanbul burjuvazisinin temsilcilerini gören AK Parti kurmayları, savunma psikolojisiyle hah dediler, işte tamam, suçüstü yakalandılar, demek ki bize karşı yapılan bütün komploların altında bunlar yatıyormuş! Demek ki, o faiz lobisi diye bas bas bağırarak bizi uyaranlar doğru söylüyorlarmış!..ve, bütün güçleriyle bu yöne doğru asılmaya başladılar!. Peki asıldılar da ne oldu? İki şey oldu: Birincisi, Barış Sürecinin öldüğünü ilan ederek, Kürtleri de Gezi Parkı direniş cephesinin içine çekmeyi amaçlayan HDP olayını çıkardılar ortaya! İkincisi de, artık AK Parti den umudu kesen İstanbul burjuvazisinin Sarıgül ü sahneye sürerek hadi bakalım, öyleyse böyle demesi oldu! Sarıgül deyip geçmeyiniz ha! Adam açıyor ağzını bismillah, Allah, din vs., kapıyor gene öyle! Baksanıza, açıktan, Gülen Cemaatiyle de aram çok iyi deyip çıkıverdi işin içinden! Ve dikkat ediyorum, onlardan da bu konuda hiçbir ses çıkmadı! Müthiş bir sahtelik, müthiş bir demagoji tamam, ama dikkat edin, bütün bunlar gerçeğin sahtesini türeterek, herkesi kucaklama vaadiyle birlikte tezgahlanıyor!. Geçenlerde facebook da bir arkadaş Sarıgül fotoğrafının altına, tek bir insanın, bunca sahte ifadeyi destekleyecek kas demetine sahip olması mümkün müdür diye yazmıştı da ben de, mümkündür, çünkü arkasında koskoca bir Osmanlı geleneği var!..devletçi burjuvazi var!..onunla aynı kulvarda koşan bir jöntürk geleneği var..20.yy kalıntısı koskoca bir ittifaklar zinciri var diye cevap vermiştim! Bunların bütün varoluş koşulları, herşeyin sahtesini türeterek gerçek yaşamı yolundan saptırmaya dayanıyor!..al o işçi aristokrasisini!..o "solu"..lafa baktığın zaman bal damlar ağızlarından, ama nerede durduklarına bakınca işin rengi çıkıverir ortaya!..baksanıza, şimdi de, göz göre göre Kürtleri, Kürt siyasetini "solcularla"-devletçi cepheyle bütünleştirerek Kemalist cephenin içine hapsetmenin-onları bu şekilde cephe içi bir güç olarak kullanmanın- pratiğini yapıyorlar! Evet, AK Parti ve Erdoğan bu konularda çok hata yaptılar, yapıyorlar!..kitle desteğine güvenerek bunları küçümsüyorlar!..sarıgül olayının altından İstanbul burjuvazisini çek çıkar geriye ne kalır bu gerçeği görmek istemiyorlar!..istemiyorlar, çünkü gözlerindeki Anadolu burjuvazisi gözlüğü buna engel oluyor!.. Alın son günlerdeki şu öğrenci evleri tartışmasını! Bu olayın iki yanı var bence. Birincisi tamam, bir tür politik manevra bu! Şöyle: Dünkü gazetelerde öğrenci evleri tartışmaları arasında pek dikkati çekmeyen bir haber daha vardı: Valiliğin emri ile Diyarbakır daki tüm ırkçı tabelalar (aralarında ne mutlu Türküm diyene tabelası da var!) toplatılıyor!.doğu da bunlar olup biterken Batı öğrenci evleriyle meşgul olduğu için sessiz sedasız oldu bitti bütün bunlar! Aksini düşünsenize, sadece o andımızın kaldırılması olayında bile ne kadar gürültü kopmuştu!! İşin bu yanını düşününce insanın ağzı uçukluyor doğrusu nereden öğrendi bunlar bu kadar politika yapmayı diye!!.yani, Sarıgül lü cepheye diyor ki Erdoğan, hadi bakalım bu işe de sahip çıkın da görelim!!.kendisinin bu konuda bir sorunu yok tabi!..çünkü, halkın büyük çoğunluğu bu işi destekler diye düşünüyor.. e, önünde de seçim var!..sarıgül çıksında şimdi öğrenci evleri sorunundan dolayı Erdoğan ı eleştirsin bakalım!!.. Liberalleri boşver zaten diyor Erdoğan, onların esamesi bile okunmuyor!!.. Öğrencilerin, kız erkek karışık olarak aynı evde kalmaları tartışılması gereken bir konu. Bazıları nasıl ki bunu savunuyorlarsa Erdoğan da bu konudaki farklı görüşlerini ortaya koyabilir, bunda bir tuhaflık yok. Ama nokta!. İşi buradan daha ileriye götürerek araya Devleti sokmaya, bir tür ahlak polisliğine soyunmaya kalkarsanız bu farklı birşey olur! Herkes gibi sen de düşünceni söylersin biter!. Bunun dışında kimsenin ne yapacağına karışamazsın!. Hele hele öyle muhafazakarlığa falan sığınarak ideolojik tavırlar geliştirmeye kalkarsan bu işin sonunun nereye varacağını kimse bilemez!. Burjuva devrimi sürecini onun kendi kuralları

4 içinde ele alarak geliştirmek gerekir. Sen bu alanda yapman gerekenleri yapma, sıkışınca da muhafazakarlığa, İslama sığın, olmaz bu! Ama sakın ha, bütün bu olup bitenlere bakıpta oyuna gelip, bunlardan yola çıkarak anti Erdoğan cepheye göz kırpar hale gelmeye çalışmayalım! Baksanıza, neredeyse zil takıp oynayacak bazıları! Sakın, pireye kızıpta yorganı yakmaya çalışmayalım!..erdoğansız olmaz bu iş..hata da yapsa, özünde niyeti kötü değil, yaptığı şeyin doğru olmadığını anlayınca telafi edecektir onu..yiğidi öldür hakkını yeme demişler!..eleştirerek, yanlışlarını göstererek, ama öte yandan da ona sahip çıkarak, onu daha da ileriye doğru iterek başaracağız bu işi.. Bir yanda toplumun sanki "anti maddesini" oluşturan bir anti toplum cephesi var ortada, diğer yanda ise, bu cephe gerçeğini görerek politikalarını ona göre oluşturması gerektiğini kavrayamayan, onu bölmek, onun içinden kazanılabilecek unsurları kazanmak yerine, burjuvazinin kendi içindeki mücadeleleri öne çıkarmaya çalışan bir zihniyet!..ince bir çizgi üzerinde gelişiyor herşey ve doğrusu biraz da endişe ediyor insan! Fakat sonra diyorsun ki, korkma, bu işin güvencesi 21.yy paradigmasıdır. Bunun dışında başka bir çıkış yolu yok Türkiye nin..yani, hata da yapsak bizi kulağımızdan tutup yola sokacak küresel bir dinamik var ortada!.. Kafamızı bir an için şöyle bir kaldırarak etrafımıza kuşbakışı olarak bakmaya çalışalım.. Farkında olalım olmayalım gerçek anlamda bir savaş durumunun içindeyiz..peki bu savaş neyin savaşıdır dersiniz? Bakın, bu savaş özünde 20.yy paradigmasıyla 21.yy paradigması arasındaki savaştır. Yani sadece cephede cereyan etmiyor, aynı zamanda zihinlerde de sürüyor!..bütün o aktörleri, onların neyin peşinde olduklarını getirin şöyle bir gözünüzün önüne..bu savaşın her alanda iki dünya arasındaki savaş olduğunu göreceksiniz!.. Bir yanda, bölgede Türkiye nin başı çektiği, gücünü 21.yy paradigmasından-onun yumuşak gücünden - alan unsurlar var ortada..mümkün olduğu kadar sınırların kalktığı bir ortamda daha çok işbirliği yaparak, daha çok üreterek, üretici güçleri daha çok geliştirerek, kendi varlığını bu türden bir sürecin içinde yeniden üretmeye çalışan güçler var..diğer yanda ise, 20.yy paradigması içinde kalarak kendine yeni bir yer tutmaya çalışanlarlarla birlikte, varolan dengeyi muhafaza etmeye çalışan eskinin egemenleri!.. Büyük tabloyu bir kere bu şekilde ortaya koyarsak ondan sonra puzzelin parçalarını onun içine daha kolay yerleştirebiliriz.. Alin Kürtleri! Barış süreci şöyle mi olsun, böyle mi diye tartışıp duruyoruz, nedir bu işin altında yatan?..bir kere olayı bu şekilde koymak yanlış artık..söze öyle, Kürtler, ya da Türkler diye başladığınız zaman olaya eksik bakıyorsunuz demektir!.. Kürtler var Kürtler var, tıpkı Türklerin de kendi içinde farklılaşmış oldukları gibi!..bir yanda, 21.yy paradigmasına uygun adımlar atarak Türkiye ile birlikte yeni bir Ortadoğu-barış projesinin geliştirilmesine imza atmaya çalışan Kürtler var, diğer yanda ise, 20.yy paradigması içinde kalarak Kemalistlerle işbirliği içinde kendilerine pozitivist anlamda "ulusalcı" bir yaşam alanı-solcu bir krallıkaçmaya çalışanlar!..olay çok açık aslında..kemalistlerle-ergenekoncularla işbirliği yaparak kaos ortamı yaratacaksın..sonunda da Ergenekoncular Batı da, sen de Doğu da birer Beyaz Türk-Beyaz Kürt ulus devleti kurarak bu coğrafyayı paylaşacaksınız!!.. Kim var peki etrafımızda böyle bir amaç için işbirliği yapılabilecek? Başta Suriye nin Esad ı!..e, İran ın ve İsrail in de işine gelir böyle bir gelişme, öyle değil mi!..en azından karşı çıkmazlar buna, güçlü, modern bir Türkiye nin yerine bu türden bir oluşumu tercih ederler!..çünkü onlar da aynı 20. yy kalıntısı paradigmanın birer parçası!..abd den AB ye kadar eskinin gelişmiş ulus devletleri de karşı çıkmazlar böyle bir sürece!!..niye karşı çıksınlar ki, kaçıp giden, küreselleşme süreci içinde kendilerini yalnız bırakan sermayeyi tekrar kendi anavatanlarına geri döndürmek için bundan daha iyi firsat olabilir mi!..türkiye de,

5 Orta Doğu da istikrar bozulsun ki sermaye buraları yurt edinmekten vazgeçsin!..bitti artık o Kopenhag Kriterlerini öne sürmek falan!! Darbeye darbe diyemeyen bir Batı var artık karşımızda! Geride kalan dönemdeki bütün o demokrasi talepleri falan hep küreselleşmeyi yanlış anlamanın sonuçlarıydı! Ne zaman ki demokratikleşmenin kendi aleyhlerine işlediğini farkettiler o andan itibaren işler değişmeye başladı artık!.. Rusya mı dediniz! O da zaten 20.yy kalıntısı bir güç..ya Çin?..İyi güzel de, özünde bir dinazor değil mi o da; ne zaman patlayacağı belli olmayan devletçi bir güç değil mi!.. Ne mi demek istiyorum: İçinde yer aldığı bölgede Türkiye tek!..bu yüzden de kendi varlığını 21.yy paradigması içinde üretmeye mahkum Türkiye..Bu öyle birşey ki, Türkiye yi yönetenlerin iradelerinden de bağımsız bir dinamik!.. İşte savaş tam bu noktada veriliyor!..bir yanda, içerden ve dışardan Türkiye nin ayağına çelme takmaya çalışanlar, diğer yanda ise, Türkiye nin daha ileriye doğru gidişini temsil eden dinamikler.. Ben diyorum ki, bu savaş burjuvazinin kendi içindeki bir paylaşım savaşı değildir..mücadeleyi bu hale getirmeye çalışanlar yanlış yapıyorlar..tam tersine, Türkiye nin iç dinamiğini oluşturan bütün güçleri 21.yy paradigmasına göre ele almak, siyaseti bu çerçeve içine oturtmak gerekir..eğer karşındaki düşman güçlüyse, gücünü eskiden beri varolan dengelerden alıyorsa, sen de kendi saflarını ona göre konsolide etmeye calışmalısın..karşı taraf nasıl kimi kendi tarafımıza kazanabiliriz diye hesaplar yapıyorsa, sen de ona göre davranıp cepheyi mümkün olduğu kadar geniş tutmaya calışmalısın!... Bakın size, bütün bu anlatmaya çalıştıklarımızı çok açık bir şekilde anlatan dünkü gazetelerde yer alan bir haber: Ekonomik tasarruf gerekçesiyle eski sömürgesi Afrika'daki büyükelçiliklerini tek tek kapatan Fransa'nın yarattığı boşluğu Türkiye kapatıyor. Sabah'ın haberine göre; doğal zenginliği ve sunduğu ekonomik fırsatlar ile gelecek yüzyıla damga vurması beklenen Afrika'da Türkiye son 4 yılda 23 büyükelçilik açtı. Fransa'nın diplomatik iş yükünü ve maliyeti azaltmak amacıyla geçen hafta Afrika'da kapısına kilit vurduğu dört ülkeden biri olan Gambiya'da ise Türkiye rüzgârı esiyor. Enseyi karartmayalım, güzel şeyler de oluyor bu arada!