Bir l(utlu Doğum Şaheseri MEVLIDve SULEYMAN ÇELEBI -=Edi törler Bilal l(emildi Osman Çetin
Mevlid ve Süleyman Çelebi Bi/al Kemikli-Osman Çetin Yayın No: 476 Sempozyum ve Paneller Serisi : 45 ISBN 978-975-389-649-8 -, 1 o.ci6.y.ooo5.476 Yayıncı Sertifika No: 15402 Bütün Hakları Türkiye Diyanet Vakfı'na aittir. 1. Baskı, Eylül 201 O, Ankara 1.000 Adet ilksay Kurulu'nun 09.02.2010 tarihve 2/5 sayılı kararıyla uygun görülmüş ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti'nin 16.02.201 O tarih ve 1333 /16 sayılı kararıyla basılmıştır. Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret işletmesi'nin dizgi, fotomekanik, ofset ve cilt tesislerinde hazırlanıp basılmıştır. TÜRKiYE DiYANET VAKFI Yayın Matbaacılık ve Ticaret işletmesi Alınteri Bulvan 1256 Sokak No: 11 Yenimahalle 1 ANKARA Tel: 0312. 354 91 31 (pbx) Faks:O 312 354 91 32 web: www. diyanetvakfiyayin.com.tr. e-posta: tdvyayin@diyanetvakfi.org.tr
Mevlid ve Süleyman Çelebi 1 555 TESPİTLER VE TEKLiFLER Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Uludağ Ü. ilahiyat Fakültesi, Bursa Mevlid'in yazılışırun 600. yılını idrak ettik. Mevlid'in değerini anlamamız için bu bilimsel faaliyetin yapılması gerekiyordu; yapıldı. Bendeniz, projenin yürütücüsü olarak, evvela bize destek veren ilim ve sanat adamlarımıza, projeyi her aşamasında destekleyen Dekanırruza, maddi ve manevi himayesiyle projeyi uygulamaya koymamıza fırsat veren Diyanet İşleri Başkanırruza ve Diyanet Vakfı' nın hizmetkarlarına şükranlarımı sunmak isterim. Efendim, biz ilahiyatçılar geleneğe karşı biraz mesafeliyiz. Edebiyat, nedense ilahiyat ilmi içerisinde eski önemine sahip değil. Üstelik bir de popüler din olarak nitelendirilen, uygulanan ve yaşanan dini hayah da anlamak, anlayarak değerlendirmek ve görülmesi muhtemel yanlışlıklarını tashih ederek halkırruza yeni ufuklar sunmak durumunda da değiliz. Eleştirmek, kötülemek, yok saymak işiınize geliyor... Fakat anlamak ve anlamlandırmak çabasında olmamız gereken bir dini hayat ve zengin bir kültüre sahibiz. Bunun için edebiyat, bize ait olan metinleri, ilmi ve kültürel birikimimizi okumak, araştırmak ve oradan yola çıkarak yeni metinler yazmak için oldukça önemli bir alandır. Siz ne kadar küçük görürseniz görün, işte Vesiletü'n Necat, edebiyatımızın şaheseri, zamana meydan okuyor ve asırlardır bu milleti bir araya getirmeyi beceriyor. Evet, Süleyman Bey'in ifade ettiği gibi, Sultan Süleyman Çelebi'nin inşa ettiği kültür, örf, gelenek zaman ırınağına direnerek hizmetini sürdürüyor. önümüzde asırlardır okunan, tanzir ve tercüme yoluyla yeniden yeniden yazılan, şerh edilen büyük bir metin duruyor. Geçtiğimiz senelerde, 2007 yılında, Osmangazi Belediyesi'nin himayesinde, sayın Prof.Dr. Mustafa Kara'nın da desteği ile bir uluslararası sempozyum düzenlemiştik. O sempozyumda iki amacımız vardı: Birincisi, Mevlid' in metin değerini ortaya koymak. Bu metnin şairi kim? Kaynakları nelerdir? Hangi konuları işlemiştir? Nasıl bir şöhrete ulaşmışhr? Oluşturduğu kültürün mahiyeti nedir? Şiirsel İlmi değeri nedir? Tesirleri nereye kadar ulaşıyor? Hangi dillere tercüme edildi? Bu gibi soruların peşinde gittik; çok değerli bilgilere ulaştık. Bildiri kitabı yayınlandı, görüp, inceleyebilirsiniz.. değeri nedir?
556 1 Mevlid ve Süleyman Çelebi İkinci olarak, 2009 yılına, yani yazilişının 600. yılına bir hazırlık olsun istedik. Bazı hedefler tespit ettik, bu süre içinde onu gerçekleştirdik. Hedeflerimizden birisi, bir belgesel hazırlamaktı. Bu niyetimiz bu sene gerçekleşti; "Sen Doğdun Diye" isimli belgesel, 13-17 Nisan 2009 akşamı TRT 2' de 19.10' da her gün gösterime girdi ve hepsi birlikte cumartesi günü, 12.10' da, gündüz, yine TRT 1' de gösterildi. Bu bakımdan ben, Sayın TRT Genel Müdürü'nü burada anmak istiyorum; kendisine teşekkür ediyorum. Dün de bir telgraf yollamıştı, telgraf hemen açılış toplantısından sonra geldiği içiiı okumamıştık. Bu vesileyle hem k~nçlisini anıp, hem de telgrafı okumak istiyorum. "Sayın Prof Dr. Ali Bardakoğlu (Tayı;are Kültür Merkezi, Bursa) Yazılışının 600.yılında bir kutlu doğum şaheseri, uluslararası Mevlid Sempozyumu'na nazik davetiniz için teşekkür ederim. Ancak, yoğun çalışma programım nedeniyle katılamayacağımı üzüntüyle bildirir, şahsınızda tüm davetlilere saygılar sunan m." Bu sempozyumun ön hazırlığı, 2007' de yapıldı diyebilirim. Orada hedeflerirnizi belirledik. Tabü her etkinlik, bize yeni sorular, yeni hedefler belirliyor. Şimdi Süleyman Çelebi'yi birazcık tanımaya başladık. Hayatı hakkında pek fazla bilgirniz olmadığını bilim adamlarımız söyledi. Sadece dönemiyle ilgili bazı tahliller yapıldı. Bu bakımdan hala meçhul meşhurlarımızdandır. Ama Mevlid hakkında birazcık bilgirniz oldu. Bundan sonra bir kısım yeni hedeflerimiz olması gerekiyor. - Yeni hedefler neler olabilir? Bursa için bir kısım hedefler belirledik. Bursa için hedeflerimiz yerel yönetiellerimizle alakalı, fakat hali hazırda şu anda salonda yerel yöneticilerimizden kimse yok. Ama biz yine de hedeflerimizi söyleyelim, onlara belki bir rapor ya da bir proje şeklinde bunları sunabiliriz. Bursa için birinci derecede yapılması gereken şey ~u: 2007 sempozyumunda biz Süleyman Çelebi'nin türbesinin bulunduğu yerle ilgili arkadaşlarımızdan birisinin araştırma yapmasını istemiştik; arşiv kaynaklarından yola çıkarak oradaki tekke ve hazireyle ilgili çok güzel bir inceleme ortaya koydu. Orada sadece Süleyman Çelebi'nin değil, Bursa'nın yetiştirdiği daha başka ilim, sanat ve devlet adamının mezarının olduğunu ve zamanla bu mezarlığın işgal edildiğini kanıtlarıyla.gösterdi. Gerçekten de Tarihçi Neşri başta olmak üzere Bursa'nın medar-ı iftihan olacak mümtaz zevatın mezarının orada olduğunu öğrendik. Bununla birlikte o mezarların birer birer kaybolduğunu da biliyoruz. Kayıp mezar, kayıp kimlik, kayıp tarih demektir. Bursa bu bakımdan kayıplar şehridir. Söz gelmişken şunu da ifade etmek
Mevlid ve Süleyman Çelebi 1 557 istiyorum: İleride fırsat olursa bir de Kayıp Bursa Sempozyumu yapılmalı. Kayıplar sadece mezarlar mı? Hayır. Elbette gönül adamları var, aşk adamları, ilim adamları var; bu kayıpları ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Süleyman Çelebi türbesinin bulunduğu yerin yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. En azından oradaki belli başlı çokça tanman isimlerin mezar taşlarının yeniden dizayn edilmesi yahut en azın_dan orada, "burada şu zatlar bulunuyor" diye bir isim listesinin mutlaka konulması gerekiyor. Ziyaretçiler en azından Süleyman Çelebi'nin komşularını da bilsinler, onlar için de Fatihalar okusunlar. Bir ikinci hedefimiz daha var: Büyükşehir Belediye Başkanı; belki bu ikinci hedefi gerçekleştirebilir. Biliyorsunuz Süleyman Çelebi'ye gelirken hemen, Karagöz isimli bir konak var. Elbette Karagöz ve Hacivat, Bursa için çok öneınli iki sembol kişiliktir. Şehir kültürü açısından, gerçekten çok öneınlidir. Onun için bir konak yapılmış ve konağın içerisinde pek fazla ayrıntı olmasa bile insanlar Karagöz'ün, Hacivat'ın Bursalı olduğunu düşünüyorlar, turistler bazen geziyorlar, öğrenciler bu konağı geziyor. Bu bakımdan bendeniz, Bir Süleyman Çelebi konağı inşa edelim diye düşünüyorum. Belki o türbenin yakınında olabilir. Süleyman Çelebi konağı bir kültür merkezi olsun ve bu kültür merkezinde müze de olsun. Mesela divan şiiri müzesi, o konağın içinde kurulabilir diye düşünüyorum. Bana Bursa'yı tanımla derseniz, ben derim ki: Bursa şiir şehridir. Bursa şiir şehirdir ve Osmanlı şiirinin de, dün Prof.Dr. Kemal Yavuz hocam söylediler, ilk başlı başına müstakil eseri Vesilet'ün-Necat'tır. Dolayısıyla bir Bursa ve divan şiiri müzesi o konağın içinde kurulabilir. Soma, tabii Mevlid deyince aklımıza hemen musıkl geliyor. Bursa deyince de şiirden soma musıkl akla gelıneli, diye düşünüyorum; bilhassa Türk müziği. Bu, konağın bir bölümü de Bursa Türk müziği müzesi olarak düzenlenebilir. Bu müzede Bursalı bestekarlar tanıtılabilir, onların bir kısım şarkıları dinlenebilir. Böyle bir müzenin, bir kültür müzesinin Bursa'ya kazandırılması gerekiyor, diye düşünüyorum. Bu iki ufku, iki hedefi belediye başkanlarıyla, yerel yöneticileriyle paylaşacağız; ama siz dostlarımızla da paylaşalım. Efendim, hedefi büyütmek, ileri, daha ileri bir ufka gitmek gerekir. Demek ki, ulusal düzeyde de bir hedefimiz olınalı. Daha evvet 2009 yılının Süleyman Çelebi yılı olarak ilan edilmesini istemiştik, daha doğrusu söylemiştik. Eğer müracaat edilseydi, 2009 yılı Süleyman Çelebi yılı olurdu, ilkokul öğrencilerinden lise öğrencilerine kadar pek çok öğrenci Süleyman Çelebi'yi birazcık tanımış olurlardı. Süleyman Çelebi ve Mevlid daha geniş çevrelerce tanınmış olurdu. İnsanlar acaba bu Mevlid' de ne diyor sorusunu sorar, üzerinde düşünürlerdi. Fakat bu
558 1 Mevlid ve Süleyman Çelebi geçmiş değil, 2010 yılı en azından Süleyman Çelebi yılı olabilir fakat sadece Süleyman Çelebi değil de, Süleyman Çelebi ve Türk Dili yılı olabilir, diye düşünüyorum. Türkçe'nin önemini ortaya çıkartan, dilimizle dinimizi birleştiren, edebiyabmızı yeniden tanırnanuzı sağlayan bir yıl olabilir ve bu yıl içersinde bir kısım faaliyetler gerçekleştirile bilir. Eğer 2010' a ilişkin bu hedef gerçekleşirse, bu yıl da Süleyman Çelebi' den yola çıkarak dil ve estetik duyarlılığı geliştiren bir kısım etkinlikler yapılabilir. Bu çerçevede, TİKA'ya, Türk Tanıtma Fonu'na, TUBA-~gj.bi bir kısım bilimsel kuruluşlara, Kültür Bakanlığına, yine Diyanet İşleri Başkanlığı'na, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesine, Bursa Valiliğine, Büyükşehir Belediyesi'ne ve Bursa tarihi ile ilgili araştırmalar yapan vakıflara mutlaka görevler düşer. Bu anlattıklarımın büyük bölümü hayaldir; hayal olarak telakki edilebilir. Biz bilim adamları hayal kurmalıyız, sanat adamları hayald olmalı... Yoksa hayal kurmayınca yeni şeyler yapamıyoruz, hayal biraz da bizim hedefimizi belirliyor; hayalin peşinden giderken yoruluyoruz. Ama sonuçta güzel bir eser de ortaya çıkıyor, hayıda anılmış oluyoruz. Bunları yapmak zorundayız ki Prof.Dr. Süleyman Uludağ, birlikten bahsetti, gerçekten de sabahki oturumlar bizim birliğimizin en büyük işaretleriydi, dünkü konser de öyleydi. Farklı dillerde Mevlidler okunurken ben birlik duygulan hissettim. Ama ben kimlik açısından da bakıyoruro olaya. Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i bizim kimliğimizin sembolü, bizi biz yapan temel eserlerden birisi. Mevlid, kaybedilmiş kimliğimizi bulmanuza, bulduğumuz o kimliğimizi yeniden keşfetrnemize, kendimizi tamamlamanuza katkı sağlıyor. Sonuç olarak, her sempozyumun mutlaka kitabı yayınlanıyor. Biz geçen 2007 yılında sürpriz yapmıştık; sempozyum başlarken tebliğleri önceden almıştık, tebliğcilere kitaplarını hemen verdik. Çünkü o sempozyumda müzakere yoktu, sadece tebliğler verilmişti. Şiı:İıdi müzakereler olduğu için tebliğ kitaplarını yayınlayamıyoruz; ama en kısa zamanda yayınlanmalı. Uğur Derman Bey, değerli sanatçımız ve müzikoloğmuz Cumhur Enes Ergür' ün tebliğinden hemen sonra, besteli Mevlid'in cdsini kitabın ekinde verınemizi önerdiler. Bunu sanıyorum ilgililer dikkate alacaklardır. Bu millet, harniyetli ve gayretli hizmet adamlarını bekliyor. Sizler, siz değerli dostlarımız gerçekten de birer hizmet adamısınız. Siz dinleyiciler, Mevlid' e gönül veren dostlar olmasaydınız bilim adamları burada olmazdı.