Osman Güven ÇANKAYA Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Üyesi



Benzer belgeler
İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ UYGULAMASINDA FARKLI YAKLAŞIMLARDAN KAYNAKLANAN SORUNLAR

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/2 ZORUNLU SİGORTALI SAYILMANIN KOŞULLARI

İlgili Kanun / Madde 506.S. SSK/ 79

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

İdari Para Cezaları (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası)

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/130

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

İlgili Kanun / Madde 1475 S. İşK. /14 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2015/2861 Karar No. 2015/1523 Tarihi:

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve yönetim kurulu üyesi olan ortakları

BAĞ-KUR DAN GERİYE DOĞRU BORÇLANMA. Yazar Yönetici Salı, 09 Aralık :22 - YAZARLARIMIZ. Tarih: / 38

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

SERVİS ARACI ŞOFÖRLERİNİN SİGORTALILIĞI

BÜNYESİNDE SSK LI OLARAK ÇALIŞTIĞI ŞİRKETE ORTAK OLMA DURUMU

DENET VERGİ DUYURU. BDO Yayıncılık A.Ş. ŞİRKET ORTAK VE YÖNETİCİLERİNİN SİGORTALILIĞI VE BİLDİRİMLERİ

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

6111 SAYILI YASA İLE HİZMET ÇAKIŞMALARINDA GEÇERLİ OLAN SİGORTALILIK STATÜSÜ SİGORTALILAR LEHİNE DÜZENLENDİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/61 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA YÖNTEMİ

GENELGE NO: 14/108 İstanbul,

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI (2012 YILI )

MÜFETTİŞİN ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

YABANCI BİR ÜLKEDEKİ ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI MALULLÜK VEYA YAŞLILIK AYLIĞI ALMAKTA OLANLARIN SİGORTALILIĞI

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU ŞİKAYET NO : /572 KARAR TARİHİ:10/02/2014 RET KARARI ŞİKÂYETÇİ : F.Ş

İlgili Kanun / Madde 3201 YHBK/3

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK /41

ANONİM ŞİRKETLERDE ORTAK OLMADAN YÖNETİM KURULUNA SEÇİLENLERİN SOSYAL GÜVENLİK DURUMLARI

ÇALIŞAN EMEKLİDEN İKİ KERE DESTEK PRİMİ KESİLEMEYECEĞİ SGK GENELGESİYLE KESİNLEŞTİ

AVUKAT YASİN GİRGİN

İlgili Kanun / Madde 1475.S.İşK/ S.İşK/57 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/17310 Karar No. 2011/19792 Tarihi:

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTA VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI İDARİ PARA CEZALARI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

SİGORTACIYA KARŞI DAVALARDA FAİZ BAŞLANGICI

MERSİN SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI SOSYAL GÜVENLİK MEVZUATI KOMİTESİ EV HİZMETLERİ ÇALIŞANLARIN SİGORTALILIĞI

İŞ GÜVENCESİNİN KAPSAMI OTUZ İŞÇİ ÖLÇÜTÜNÜN HESABINDA DİKKATE ALINACAK ÇALIŞANLAR

Malullük Aylığı İle İlgili Yargıtay Kararları

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68

Sosyal Güvenlik Hukuku. Prof. Dr. Murat ŞEN Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ

EMEKLİ ŞİRKET ORTAKLARINDAN HANGİ KAYIT VE BELGELERE GÖRE SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ KESİLECEĞİNİN AÇIKLANMASI

3- ÖLÜM VE YARALANMALARDA ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /47

İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK/35

yargýtay kararlarý T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ YARGITAY ÝLAMI ESAS NO : 2002/6042 KARAR NO : 2002/6339 KARAR TARÝHÝ :

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

SGK TEFTİŞİNE İLİŞKİN İŞVEREN REHBERİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK/96


(4721 S. K. m. 28) (6100 S. K. m. 30, 50, 55, 114, 124, Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 41) (14. HD T. 2012/9222 E. 2012/10360 K.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

HUKUK YARGITAY KARARI YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ. dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU NDAKİ İDARİ PARA CEZALARI

Doğum - Yurtdışı - Askerlik Borçlanmaları İle İlgili Yargıtay Kararları

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

* TAZMİNATIN YABANCI PARANIN FİİLİ ÖDEME GÜNÜNDEKİ KUR ÜZERİNDEN TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

ÇÖZÜM. Murat ÖZDAMAR* Erden ÇAKAR**

İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIK İLE ZORUNLU SİGORTALILIĞIN ÇAKIŞMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR

SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNCA KESİLECEK İDARİ PARA CEZALARI (2016)

Yargıtay Kararları. İlgili Kanun / Madde 3201S.YHBK/3

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1727 T

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI (2014 YILI )

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /86

SĐRKÜLER : KONU : Đsteğe Bağlı Sigorta Đşlemleri Hk. Tebliğ

İlgili Kanun / Madde 5510.S.SGK/107

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

SESSİZ KALMA SURETİYLE HAKKIN KAYBI İLKESİ & MARKANIN TANINMIŞLIK DÜZEYİNİN TESPİTİ & MARKAYI KULLANMA ZORUNLULUĞU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

TÜM TEHLİKE SINIFLARI İÇİN KISA VADELİ SİGORTA PRİM ORANI AYNI ORANDA UYGULANACAK

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İŞ KAZASINA MARUZ KALAN İŞÇİ ( Maluliyet Oranı %0 Olsa Dahi Kusur Durumu Saptanarak Sonuca Göre Manevi Tazminata Karar Verilebileceği )

1479 SAYILI Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu(Bağ-Kur) 24.,25. ve 26. maddeleri ve tarihçesi

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI (2010 YILI)

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. / S. STSK/9

Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2015/3

SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNDA MÜEYİDESİ AĞIR BİR İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜĞÜ: İŞE GİRİŞ VE İŞTEN AYRILIŞ BİLDİRGESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

1- Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları Yönetmeliğinin 9, 10, 11 ve 12 nci maddeleri (R.G: 04/01/ , 15/01/ )

Yargıtay Kararları. İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK/120

Transkript:

AYNI SÜRELERDE DEĞĐŞĐK SOSYAL GÜVENLĐK KURULUŞLARINA TABĐ OLARAK ÇALIŞMA HALĐ VE BUNUNLA ĐLGĐLĐ YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN BĐR KARARININ ĐNCELENMESĐ Osman Güven ÇANKAYA Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Üyesi I. Giriş Hukukumuzda, sosyal güvenliği sağlayan sosyal sigortalarda çokluk ancak yükümlülüklerde ve sosyal sigortalardan yararlanmada teklik ilkesi geçerlidir. Sosyal güvenlik yasaları, yasa kapsamına girmeyen sigortalılar arasında Kanunla kurulan emekli sandıklarına aidat ödemekte olanları saymışlardır. Örneği 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu nun 3/I-f, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu nun 24/II-c, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu nun 4/a maddelerinde bu doğrultuda düzenlemeler mevcuttur. 506 sayılı yasanın 3/I-f maddesi ile ilgili Hükümet gerekçesinde, bu kişilerin istisna tutulmalarının nedeni, ödenti ödemekte oldukları sandıkça sosyal güvenliklerinin sağlanmış bulunması olarak gösterilmiştir. Teklik ilkesi yargı kararlarında da benimsenmiştir. (Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 8.10.1974 gün 3807 E, 6010 K, 21.Hukuk Dairesinin 3.4.1995 tarih 1810 E, 1115 K. sayılı kararları) Ancak bu ilkelerin kabulü tatbikatta birçok ihtilaf yaratmaktadır. Zira aynı şahsın aynı dönemde farklı sosyal sigortalar kapsamına giren çalışmaları olabilmektedir. Bu gibi hallerde hangi sosyal sigortalar kurumuna tabi sayılacaktır. Bu yönden ve incelemeye konu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.2.2003 gün 2003/21-60 esas, 2003/79 sayılı kararı çerçevesinde konuya açıklık getirilmeye çalışılmıştır. II.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Hukuk Genela Kurulunun 19.2.2003 gün 2003/21-60 esas, 2003/79 karar sayılı ilamında Taraflar arasındaki tesbit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Đş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.2.2002 gün 1

ve 2001/927 E,-2002/49 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 9.5.2002 gün ve 2002/2942 E, - 4201 K.sayılı ilamı ile; (...Davacı 1.9.1995 tarihinde zorunlu sigortalı olarak işe başladığını, 19.11.1998 tarihli Bağ-Kur yazısı ile 23.2.1995 tarihi itibariyle meslek odası kayıtlarından Limited Şirket ortağı olduğu anlaşıldığından Bağ-Kur lu olduğunun bildirildiğini oysa bu şirkette 6-7 ay çalıştıktan sonra zorunlu sigortalı olduğunu bundan sonra fiilen bu şirkette faaliyet göstermediğini, 23.2.1995-1.9.1995 arası Bağ-Kur lu, bu tarihten itibaren zorunlu SSK lı olduğunun tesbitini talep etmiş mahkemece de talep aynen kabul edilmişse de, bu sonuca noksan inceleme ve araştırma sonucu ulaşılmış olup usul ve yasaya aykırı olmuştur. Gerçekten davacının 1479 sayılı Yasa'nın 24-1 d maddesi gereğince Limited Şirket ortağı olması nedeni ile Bağ-Kur lu olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının 1.9.1995 tarihinden sonraki dönemde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı mı yoksa 506 sayılı Yasa anlamında sigortalımı sayılacağı noktasında toplanmaktadır. Bu tür davalarda mahkemece öncelikle davacının ortağı olduğu limited şirketin, vergi kaydı uyuşmazlık dönemine ilişkin kazanç durumu ödenen vergiler Ticaret sicil kayıtları, şirket faaliyetinin devam edip etmediği davacının paydaş olup olmadığı gibi olgular araştırılmalı, öte yandan davacının zorunlu SSK lı çalıştığı dönemlerde aldığı ücret işin devamlılığı vs.de tesbit edilmeli, tüm bu veriler birlikte değerlendirilerek fiilen çalışılan ve baskın kazancın öne çıktığı hizmete geçerlilik tanımak gerekirken noksan inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz edenler : 1- Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili : 2- Davalı Bağ-Kur vekili Hukuk Genel Kurulu Kararı Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 2

Sonuç : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince bozulmasına,19.2.2003 gününde oyçokluğu ile karar verilmiştir. Karşı oy yazısında ise Davacının 23.2.1995 26.10.2001 tarihleri arasında Aldo Đnşaat Ticaret Ltd.Şti.ortağı bulunduğu konusunda ihtilaf mevcut değildir. Diğer taraftan davacının 1.9.1995 tarihinde Hayri Öner e ait 21020097 sicil sayılı işyerinde hizmet akdi ile çalışmaya başladığı ve bu tarihte davacının ilk kez SSK.na sigortalı olarak tescil edildiği 30.9.1997 tarihine kadar tam olarak sigorta primlerinin ödendiği 1.10.1997 tarihinde 71037641 nolu işyeri girdiği primlerinin ödenmesinin süreli olduğu 1.9.1995 31.8.2000 tarihleri arasında adına 1892 gün sigorta primi ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı adına SSK.na prim ödendiği sürelerde davacının hizmet akdi ile çalışmadığı, bildirgelerin gerçeği yansıtmadığı ve sahte olduğu iddia edilmemiştir. Bu hususta kanıtta yoktur. Davacının SSK.na sigortalı olarak tescil edildiği 1.9.1995 tarihinde davacı Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilli değildir. Davacı daha sonra 24.11.1999 tarihinde Bağ-Kur tarafından resen 24.2.1995 tarihinden itibaren Bağ-Kur kapsamına alınmıştır. Davacı tarafından Bağ-Kur a hiç pirim ödenmemiştir. Çözümlenmesi gerekli olan davacının hizmet akdi ile çalıştığı itilafsız olup çalıştığı işyerinden adına S.S.Kurumuna pirim bildirgesi verilen ve primleri ödenen dönemlerin,s.s.kurumuna bağlı sigortalı hizmetimi,yoksa Bağ-Kur sigortalısı mı sayılması gerektiği hususlarıdır. 1479 Sayılı Bağ-Kur yasasının 24/I bendi bağkur sigortalı sayılanları belirtmiş bu bendin d şıkkında limited şirket ortaklığının Bağ-Kur sigortası sayılacağını açıklamıştır. Đlk bakışta bu düzenleme gereği Limited Şirket ortağı olan davacının Bağ-Kur sigortalı sayılması gerektiği düşünülebilir Ancak aynı yasa 24/II bendi ise I. bendin istisnaları olan Bağ-Kur sigortalısı sayılamıyacakları saymıştır. 24/II-c bendinde Kanunla veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulu Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına prim ve kesenek ödeyenler in Bağ-Kur sigortalısı sayılamıyacakları açıkça belirtilmiştir. Davacı, Bağ-Kur tarafından resen Bağ-Kur kapsamına alınmasına karar verildiği 24.11.1999 tarihinde ve önceki 1.9.1995 tarihinden itibaren SSK. Sigor- 3

talısı olduğundan, 1479 sayılı Bağ-Kur yasasının 24/II-c maddesinde açıklanan ve Bağ-Kur sigortalısı sayılmayan sigortalılar kapsamına girmektedir. Bu nedenle anılan tarihlerde davacı Bağ-Kur sigortası sayılamaz. 21. Hukuk Dairesinin, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenen bozma kararında somut olayda uygulanması gereken 1479 sayılı yasanın 24/II-c maddesinin tartışılmamasını ve bu maddenin açık düzenlemesi nazara alınmadan yazılı şekilde bozma kararı verilmesini dosya içeriğine ve anılan yasa hükmüne aykırı bulduğumuzdan Hukuk Genel Kurulu kararına katılamıyoruz. Mahkeme kararının ısrar gerekçesi de yerinde değilse de, yukarıda açıkladığımız değişik gerekçe ile kararın onanması görüşündeyiz. denilmiştir. III. Yargıtayın ilgili kararının değerlendirilmesi 1- Genel olarak: Yukarıda kısmen açıklandığı gibi bir sosyal güvenlik kurumu ile ilişkili bir kimsenin aynı sürelerde diğer bir sosyal güvenlik kuruluşuna üyeliğinden söz edilemeyecektir. Öncelikle belirtmek gerekirki bu kuralın uygulanabilmesi için tabi olduğu sosyal sigortalar kurumuna sigortalı olabilmesi için aranın şartların gerçek olması gerekir. Eğer bu şartlar gerçeğe uygun değilse başka bir anlatımla muvazaalı ise kanuna karşı hileli sigortalığın primleri ödenmiş olsa dahi sigortalı hizmet sayılması mümkün değildir. Burada incelenecek olan yasanın aradığı şartlara uygun fiili çalışma sonucu kazanılan sigortalılık halleridir. Muvazalı sigortalılık hallerini somut olayların özelliklerine göre mahkemelerce değerlendirilmesi gerekir. Ancak, çok tartışılan 1479 sayılı yasanın 24/Ib,c,d,e,f,g maddelerinde Bağ-Kur kapsamına alınan, Kollektif şirketlerin ortakları, Adi Komandit Şirketlerin komandite ve komanditer ortakları, Limeted Şirketlerin ortakları, sermayesi paylara bölünmüş Komandit şirketlerin komandite ortakları, donatma iştirakleri ortakları, Anonim Şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının, ortakları oldukları şirketlerde hizmet akdi ile çalışmalarının mümkün olup olmadığı, bu gibi kişilerle yapılan hizmet akitlerinin muvazaalı sayılıp sayılamayacağı hususlarına değinmek gerekir. Ülkemizde bilinen bir gerçektirki Anonim Şirketler dışında kurulan şirketler genelde aile şirketi şeklinde oluşmakta az sayıda ortaklardan birisi yönetici olarak atanmakta 506 sayılı yasaya tabi olarak çalıştıkları sosyal sigortalar kurumuna bildirilmekte ve adına prim ödenmektedir. Bu tür şirket ortaklarının ve kurucularının üçüncü şahısların işyerlerinde 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak çalışmalarına mani bir yasal düzenleme mevcut 4

değildir. (incelenen Hukuk Genel Kurulu Kararlarında olduğu gibi) Ancak bizzat ortağı olduğu şirkette hem işveren hem işçi statüsünü taşıması mümkünmüdür. Mümkün görülmesi halinde çalışmanın hangi hallerde gerçek hangi hallerde muvazalı olduğunu ayrıt etmek için kıstaslar belirtmek çok zordur. Esasen yasaların düzenleniş şekilleri ve amaçları nazara alındığında yukarıda sayılan şirket ortaklarının çok istisnai haller dışında (örneğin faaliyet alanı geniş olan şirketlerin yönetiminde söz sahibi olmayan ve çok az bir hisse sahibi ortağın şirketin yönetimi dışındaki faaliyet alanında fiilen çalışma halleri) kendi şirketlerinde hizmet akdi ile çalışmalarının mümkün olmadığı, bu şirketlerde yönetimde görev alan ortaklarla şirket arasındaki ilişkinin vekalet akdi olduğunun kabulü gerektiği kanaatindeyim. Şunu da belirtmek gerekirki Anonim Şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları dışındaki ortaklarının anonim şirkete ait işyerlerinde hizmet akdi ile çalışmaları mümkündür. 2. Hukuk Genel Kurulu Kararının Kapsamı: Hukuk Genel Kurulu kararında çatışan farklı sigorta kurumlarına tabiyetin gerçek olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş ve somut olayda her iki kuruma (SSK.ve Bağ-Kur a) zorunlu sigortalık söz konusudur. 506 sayılı yasanın sigortalı sayılmayanları düzenleyen 3/I-F ve 1479 sayılı yasanın 24/II-c maddelerinde kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödeyenler kanun kapsamı dışında tutulmuştur. Anılan maddelerde prim ödemenin zorunlu ve isteğe bağlı olması şeklinde bir ayırıma gidilmemiştir. Ancak burada amaca göre yorumla sonuca gitmek gerekir. Esas olan zorunlu sigortalılıktır. Bir sigorta kurumuna zorunlu sigortalı olan bir şahsın aynı süre için diğer bir sosyal güvenlik kuruluşuna isteğe bağlı sigortalı olamaması gerekir. Đsteğe bağlı sigortalık zorunlu sigortalığı sona eren ve yasa ile kurulmuş başka bir sosyal güvenlik kuruluşuna zorunlu sigortalı olmayan kişilere getirilmiş bir sigorta kolu olarak kabul edilmelidir. Kanunla kurulu bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında zorunlu sigortalı olan bir şahsın, kanunla kurulu başka bir sosyal güvenlik kuruluşuna isteğe bağlı sigortalı olabileceğini kabul etmek kaos doğuracağı gibi sosyal güvenlik kurumunun amaçları ile de bağdaşmadığı kanaatindeyim.esasen 506 Sosyal Sigortalar Kurumu Yasasının 85 ve 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının 79.madde düzenlemeleride bu doğrultudadır. Yargıtay 10.Hukuk Daireside 12.11.1991 gün, 6951-8987 sayılı kararında aynı görüş benimsemiştir. Değişik sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çakışan zorunlu sigortalıkların hangisine geçerlik tanınması gerektiği araştırılırken zorunlu sigorta primi ödemesinin tesbiti ile yetinilmemeli, bu primin ödenmesini gerektirecek yasal koşulların mevcut olup olmadığı araştırılmalıdır. Prim ödemekle birlikte sosyal sigortalılık 5

veya Bağ-Kur sigortalığının koşulları mevcut değilse prim ödenmesine rağmen prim ödenen sigorta kurumu sigortalığına değer verilemez. Sigortalığın çatışması halinde yukarıda açıklanan geçerlilik ve prim ödeme koşulları birlikte gerçekleşmeyen sosyal sigorta kurumundaki sigortalığa değer verilmemesi gerekir. Farklı sigorta kurumlarındaki çakışan zorunlu sigortalılıkların gerçeği yansıttığı anlaşılması halinde; Birisinin tescili daha önce yapılmış ve primleri ödenmişse (incelenen Hukuk Genel Kurulu kararında olduğu gibi) bu sigorta kurumuna zorunlu sigortalık devam ettiği sürece, diğer sigorta kurumunda zorunlu sigortalı olmasına rağmen tescil yapılmamış ve primleri ödenmemişse, tescili yapılan ve primleri ödenen sigorta kurumuna sigortalığına değer vermek gerekir. Her iki sigorta kurumuna tescil yapılmış ve primleri ödenmişse önce hangi sigorta kurumuna tescili yapılmışsa bu sigorta kurumuna bağlı olarak zorunlu sigortalığı devam ettiği sürece bu sigorta kurumundaki zorunlu sigortalığına geçerlilik tanınmalıdır. Ancak ilk tescil edildiği ve primleri ödenen sigorta kurumuna zorunlu sigortalığı sona erdiğinde, diğer sigorta kurumuna zorunlu sigortalığı devam ediyorsa bu ikinci kurumdaki zorunlu sigortalığına değer verilip primler bu kurumca alınmalıdır. Bazı yazarlar, bu gibi durumlarda tescil tarihine değil, hangi faaliyetin daha önce başladığına bakılarak sonuca varılması gerektiğini savunmaktadırlar. Ancak tatbikatta hangi faaliyetin daha önce başladığını tesbit etmekteki zorluklar, bu konulardaki ihtilafların genelde yargı kararlarıyla çözümlenmesi yoluna gidilmesi, özellikle hizmet tesbit davalarında 506 sayılı yasanın 79. maddesinde düzenlenen beş yıllık dava süresinin Yargıtay ca hak düşürücü süre olarak kabul edilmesi gibi nedenlerle bu görüşün kabulü halinde sonuca ulaşmak güçleşecektir. Bu nedenledir ki tescile değer vermek ihtilafları azaltacak ve daha çabuk sonuca varılabilecektir. Farklı iki sosyal sigorta kurumunu aynı tarihte ayrı ayrı tescil edilme ve primlerini ödeme halinde ise Hukuk Genel Kurulunca benimsenen baskın hizmet kıstası tartışılabilir. Ancak; Hukuk Genel Kuruluna iki üye tarafından yazılan karşı oy yazısından da anlaşıldığı gibi karara konu somut olayda iki ayrı sigorta kurumuna aynı anda tescilin söz konusu olmadığı, sosyal sigortalar kurumuna 1.9.1995 tarihinde tescili yapılan davacının 31.8.2000 gününe kadar 506 sayılı yasaya göre zorunlu sigortalığının devam ettiği, hizmet akdi ile çalışmanın ortağı olduğu Limited Şirket işyerlerinde gerçekleşmediği üçüncü kişilere ait işyerlerinde hizmet akdi ile çalıştığı, 506 sayılı yasa gereği tescil edildiği tarihte Limited Şirket ortağı olmasına rağmen Bağ-Kur a tescil edilmediği ve dava tarihinde dahi Bağ- Kur a prim ödemediği görülmektedir. 6

Bu nedenle karara konu olayda baskın hizmet kıstasına başvurulmaması gerekir. Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı somut olaya uygun düşmemektedir. Hukuk Genel Kurulu kararında fiilen çalışılan ve baskın kazancın öne çıktığı hizmete geçerlik tanınması gerektiği gerekçesine dayanılmıştır. Dava konumuzda 506 sayılı yasaya göre kuruma bildirilen ve primleri ödenen sürede fiilen çalışılma ve Bağ-Kur sigortalık sebebi olan Limited Şirket ortaklığı ihtilaf konusu değildir. Böyle hallerde fiilen çalışma kıstasına dayanılamaz. Zira hizmet akdinde fiilen çalışma arandığı halde, Limited Şirket ortaklığında ortak olmak yeterlidir. Baskın kazanç kıstasına bu tür davalarda dayanılması ihtilafları artırır niteliktedir. Zira başka bir yerde hizmet akdi ile çalışan ve 506 sayılı yasa gereği Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olan bir kimsenin aynı zamanda şirket ortağı olması nedeni ile şirketin kar ettiği ve ortağına hizmet akdinden kazandığından fazla kar payı verdiği dönemlerde ortak Bağ-Kur sigortalısı, şirketin zarar ettiği veya hizmet akdinden kazanılan ücretten az kar payı dağıttığı dönemlerde S.S.Kurumu sigortalı sayılacaktır. Ülkemizde resmi kayıtlardaki ücret ve kar payları ile gerçek ücret ve kar paylarının farklılıklara çok sık raslanan bir gerçek olduğuda göz önünde bulundurulduğunda baskın kazanç kıstası ihtilaf ve davaları artırmaktan başka işe yaramayacaktır. Bu sebeplerle ülke gerçekleride göz önünde bulundurularak aynı anda kanunla kurulu sigorta kurumlarına tescil edilen (SS.Kurumu ve Bağ-Kur a) sigortalının Sosyal Sigortalar Kurumuna olan sigortalığına değer vermek gerekir. Zira Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığı hizmet akdine ve fiili çalışmaya dayanmaktadır. Şirket ortaklığından doğan Bağ-Kur sigortalığı ise sermaye ile katılınan bir ortaklığın sonucudur. Zorunlu sigortalıkta fiili çalışmanın öncelikli olduğunun kanıtı sigorta müesseselerinin doğuşu ve gelişimindeki aşamalar ve konulan kurallardır. IV. Sonuç : Đhtilaflar çözülürken konulacak kıstaslar yeni sorunlar yaratmamalıdır. Objektif esaslara değer verildiğinde kurumların uygulamaları kolaylaşacağı gibi mahkemelere intikal edecek dava sayısıda azalacaktır. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu nun kararı ile sınırlı olarak özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu zorunlu sigortalılığı ile Bağ-Kur zorunlu sigortalılığının çatışması durumunda hangi hallerde hangi kurum sigortalanacağına değer verilmesi gerektiğinin ölçütlerinin ortaya koymaya çalıştık. Bu kıstaslar her iki kuruma sigortalılık şartlarının gerçek yani hileli olmadığı hallerde geçerlidir. Bunları kısaca özetlersek; -Kurumlardan birisine tescil daha önceki tarihi taşıyorsa, bu tescile değer verilerek sigortalının tescil edildiği bu kuruma zorunlu sigortalığı devam ettiği sürece diğer sigorta kurumuna zorunlu sigortalılık şartını taşısada bu ikinci sigorta 7

kurumu sigortalısı sayılmayacak, ancak birinci sigorta kurumu zorunlu sigortalığı sona ermişse ve bu tarihte ikinci sigorta kurumu zorunlu sigortalılık koşulları devam ediyorsa ancak ikinci sigorta kurumuna sigortalılığı bu tarihten başlayacaktır. (Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 16.2.1992 T. 1992/291-6663, 17.2.1992 T, 1991/9686 E, 1992/1798, 4.3.1993 T, 1991/10154 E, 1993/2173 K, 24.12.1993 T, 1992/7278-12161, 21.Hukuk Dairesinin 3.4.1995 T, 1995/1810-1115, 9.2.1998 T, 1998/485-690, 22.2.2001 gün, 2001/1243-1381 sayılı kararlarında da bu görüş benimsenmiştir.) Burada ölçüt zorunlu sigortalılık olmalıdır. Đsteğe bağlı sigortalılık esas alınmamalıdır. -Bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumuna ve Bağ-Kur a aynı tarihte tescil edildiği anlaşılması halinde fiili çalışmaya üstünlük tanıyarak Sosyal Sigortalar Kurumu zorunlu sigortalığı devam ettiği sürece Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalığına değer verilmeli, Sosyal Sigortalar Kurumu zorunlu sigortalığı sona erdiğinde Bağ-Kur zorunlu sigortalılık koşulları devam ediyorsa Bağ-Kur sigortalığı sayılmalıdır. -Başlangıçta zorunlu sigortalı sayıldığı sosyal güvenlik kuruluşundaki zorunlu sigortalığı sona ermesi sebebiyle ikinci sosyal güvenlik kurulu zorunlu sigortalısı sayılan ve ikinci sosyal sigorta kurumu üyeliği devam eden sigortalının, ikinci sigorta kurumuna zorunlu sigortalılık şartları devam ettiği sürece, birinci sigorta kurumu zorunlu sigortalık şartlarına tabi olarak yeniden çalışmaya başlasada ikinci zorunlu sigorta kurumu sigortalısı sayılmalıdır. Ancak ikinci sigorta kurumu zorunlu sigortalılık şartlarını yitirdiği tarihte, birinci sigorta kurumu sigortalısı olabilecektir. Bu esaslarla uyumlu olmayan inceleme konusu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararındaki bozma gerekçesi kanımızca zorunlu sigortalıkta güdülen amaca ve somut olaya uygun ve doğru bir gerekçe olarak nitelendirilemeyecektir. Bu nedenlerle karşı oy yazısındaki görüşler benimsenmiştir. KAYNAKÇA Çemberci, Mustafa : Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi 1985 Çemberci, Mustafa-Uygur Turgut : Bağ-Kur Kanunu Şerhi 1979 Güzel, Ali/Okur, Ali Rıza : Sosyal Güvenlik Hukuku 1992 Aslanköylü, Resul : Sosyal Sigortalar Kanunu Yasası 2003 Araslı, Utkan : Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar 2002 Akın, Levent : Bağ-Kur Sigorta Yardımları 1996 Çakmak, Đhsan : Şerhli Sosyal Sigortalar Kanunu 2002 Tuncay, A.Can : Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri 1998 8