EDİTÖR. Bismillahirrahmanirrahim. Yıl 6 Sayı 62 Kasım 2010



Benzer belgeler
Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Hac Ve Kurban Perşembe, 04 Kasım :29

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

HAC ve UMRE. Memduh ÇELMELİ. dinkulturuahlakbilgisi.com

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

HAC ve UMRE. Memduh ÇELMELİ

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

8. SINIF 3. OTURUM A. Bu metni aşağıdaki ayetlerden hangisi destekler?

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

İslam'ın başlıca ibadetlerinden birisi de ramazan ayında oruç tutmaktır.

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

yerine getirmede ne iyi yardımcısın..! dedi..

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

HAC SEMİNERİ 2 HOŞGELDİNİZ

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Kur an ın Bazı Hikmetleri

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hac, sözlükte yönelmek, ziyaret etmek anlamına gelir

HAC ÖNCESİ DİNİ HAZIRLIKLAR

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Yazar Rehnüma Cumartesi, 20 Kasım :00 - Son Güncelleme Cumartesi, 20 Kasım :09

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI


Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

HAC ÖNCESİ DİNİ HAZIRLIKLAR

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

Yardımlaşma Kurumlarımız. Hac Nedir ve Niçin Yapılır? Hac ve Umre İle İlgili Kavramlar. Haccın İnsan Davranışları Üzerindeki Etkisi

Cahiliyye Döneminde Bir Bayram Günü

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

HAC KİTABIM İstanbul, 2013

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

ZEKAT, HAC VE KURBAN İBADETİ

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı. (İl Müftülüğü)

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

1- İhrama girmek(mikat), 2- Vakfe yapmak (Arafat), 3- Tavaf yapmak (Ziyaret).

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Mikat yerini geçtikten sonra ihrama girmenin hükmü

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

24 one. 26 referandum. için karar vakti. minute! evet çok doğru. 16 nisan ve sonrası. avrupa için utanç günü. notları. batı nın 16 nisan korkusu

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ TESTİ

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

TALAK (ERKEĞİN BOŞAMA HAKKI)

Güzel Ahlâkı Kazanmak

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Kurban Allah a yakınlaşmanın adıdır. Sahip olduklarımızın Allah yolunda feda edilmesidir, teslimiyettir, teşekkürdür.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Transkript:

EDİTÖR Yıl 6 Sayı 62 Bismillahirrahmanirrahim Selam ile Senin İsmail in kim? Okuduğum bir yazıda böyle soruyor yazar Nedendir bilinmez ama hep kendimize İsmail ararız ama hiç İsmail olmayı düşünmeyiz, düşünemeyiz. Çoğu kez kendi kendime sorarım: İsmail olmak mı, İsmail in babası olmak mı zordur? diye. Elbette her ikisi de zordur. Ama asıl zor olan İsmail olabilmektir. Seve seve canını feda edebilmek, hiçbir şeye aldırış etmeden Mevlaya kendini adamak Bıçağın altına kendi rızasıyla uzanmak Elbette müthiş bir adanmışlıktır. İsmail olmak Vaktini feda etmek, malını feda etmek, canını feda etmek Varlığını var edene sunabilmek Her şeyi sahibine terk etmek Edebilmek veya edebilmeyi düşünmek, konuşmak... Yoluna İsmail olunan bir Allah a inanmak, teslim olmak, teslimiyette zirve olmak Yoluna çıkacak tüm şeytanlara ve şeytanlaşmışlara aldırmadan kurban olmaya güle oynaya gidebilmek Sonunda da Allah ın yardımına ulaşabilmek Tek başına kalsa da Nemrutun ateşine atılırken Hasbunallahu ve nimel vekil- Allah bana yeter, o ne güzel vekildir diyerek ateşlerin gülistan olmasına sebep olan imana sahip tek kişilik ümmet İbrahimler olmazsa İsmailler de olmaz... Teslimiyetin zirvelerine sahip kendi öz evladını Allah ın emri gereğince gözünü kırpmadan kurban edecek babalar olmazsa bıçakların altına yatacak İsmailler de olmaz. Ya İbrahim olmalı ya da İsmail Ya da İbrahim in ateşini söndürmeye giden karınca gibi o yolda olmalı Hac ve kurban İbrahim ve İsmail olma eğitimidir. Vakitten, ömürden, maldan fedakârlık yapma İbrahim in, İsmail in ve onların evlatları olan iki cihan güneşi efendimiz aleyhisselatu vesselamın yolunda olma eğitimi Bu vesile ile bu ayki dosya konumuz hac ve kurbana ayrıldı. Prof. Dr. Mustafa Ağırman Ben iki kurbanlığın oğluyum Nihat Morgül Hâcer; Allah ın Evinin Ebedi Hizmetkârı Dr.Ramazan Şahan Hac ve kurban Mehmet Talu Kurban bir ibadettir Fuat Türker Allah'a Teslimiyetin Sembolleri: Hac ve Kurban Hasan Başar Can kurban çalışmalarıyla adeta bir ilim ziyafeti sundular. Aydın Başar kardeşimiz boş durmuyor. Sürekli bir çabanın içerisinde koşturuyor. Değerli yazar ve mütefekkirlere ulaşarak söyleşiler yapıyor. Bu ayki söyleşisi edebiyat alanında elli yıldır hizmet veren Sayın Rasim Özdenören beyefendi ile Mutlaka okumanızı öneririz. Alim ve velilerin sevdalısı değerli yazarımız Ahmet Haliloğlu, Bekir Sıdkı Uşşaki Efendi hazretlerini doyumsuz bir üslupla anlatıyor. Burhan dergimiz andığımız, anamadığımız bütün yazarlarıyla sizlere manevî bir ziyafet sunuyor. İki değerli yazarımız dergimizde yazmaya başladılar. Tefsir sahasında ki çalışmalarından tanıdığımız Dr. Ramazan Şahan ve kişisel gelişim, çocuk psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarından tanıdığımız Mehmet Emin Karabacak. Bu iki değerli hocamıza aramıza hoş geldiniz diyoruz. Son olarak siz değerli okurlarımızın ve tüm İslam âleminin mübarek kurban bayramını kutlar, Ümmet-i Muhammed in uyanış ve dirilişine vesile olmasını Cenab-ı Haktan dilerim.

içindekiler AYLIK İLİM KÜLTÜR DERGİSİ Yıl: Sayı: 62 SAHİBİ Burhan Basın Yayın Eğitim ve Tur. Ltd. Şti. SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Serdar TAŞAR YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. İbrahim BAYRAKTAR Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN Yard. Doç. H. Murat KUMBASAR YAYIN KURULU Yusuf ELİBOL Ramazan ÇAKIR Aydın BAŞAR Salih AYDIN Musa KARACA Redaksiyon Mürsel LÜLECİ DAĞITIM ORGANİZASYONU Asim AYDOĞDU 0538 233 5000 Fiyatı Tek Sayı: 6 TL 1 Yıllık (12 Sayı) Abone: 72 TL 6 Aylık Abone: 36 TL Yurtdışı 1 Yıllık Abone: 75 Euro Abonelik İçin Hesap Numaraları Posta Çeki No: 5091167 Türkiye Finans Sultanbeyli Şubesi Burhan Basın Yay.Eğt.Tur.Ltd.Şti. Müşteri No 291928 IBAN No TR67 0020 6000 6300 2919 2800 01 Ziraat Bankası Sultanbeyli Şubesi Hesap No: 1673 44165588-5002 IBAN TR690001001673441655885002 YAYIN VE İLETİŞİM ADRESİ Mehmet Akif Mah. Kuran Kursu Cad.No: 87 Sultanbeyli / İST. Tel: +9 (0216) 498 94 00 Faks: +9 (0216) 498 94 00 İNTERNET ADRESİ burhandergisi@hotmail.com www.burhandergisi.com BASKI Milsan A.Ş. 0212 697 1000 YAYIN TÜRÜ Aylık Süreli Yayın 4 BEN İKİ KURBANLIĞIN OĞLUYUM Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN 7 Şiir Dua 8 HAC VE KURBAN Dr. Ramazan ŞAHAN 16 Hâcer; Allah ın Evinin Ebedi Hizmetkârı Nihat MORGÜL 19 Allah'a Teslimiyetin Sembolleri: Hac ve Kurban Fuat TÜRKER 23 Haccın Kavramları Salih AYDIN 26 CAN KURBAN Hasan BAŞAR 29 KURBAN, BİR İBADETTİR Mehmet TALU 39 Rasim Özdenören: İnsan Elbette Okunmak İçin Yazar Röportaj: Aydın BAŞAR 42 ALLAH A VE RESÛLÜNE İTAAT Doç. Dr. Mehmet DAĞ 45 Bekir Sıdkı Uşşaki Efendi Ahmet HALİLOĞLU 49 İki Yabancı: Demokrasi Ve Laiklik Aydın BAŞAR 53 ÇOCUK TERBİYESİNDE HARAM LOKMANIN ETKİLERİ M. Emin KARABACAK 56 Muhabbetin Alametleri Seyyid Ahmed er Rufai Hazretleri 58 ÂLİMLER VE TASAVVUF Prof. Dr. Orhan ÇEKER 66 PEŞİNDE SÜRÜKLE(N)MEK Halil ATİK 68 SENİN İSMAİL İN KİM? Hatice FURAN 70 BURHAN ÇOCUK Musa KARACA Gönderilen yazılarda editör ve yayın kurulu değişiklik yapabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yayınlanan reklamlardaki ürün ve hizmetlerin sorumluluğu reklam verene aittir.

4 Ben İki Kurbanlığın Oğluyum Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN Hacer; Allah ın Evinin Ebedi Hizmetkarı Nihat MORGÜL 16 23 Haccın Kavramları Salih AYDIN İki Yabancı: Demokrasi Ve Laiklik Aydın BAŞAR 49 58 Alimler Ve Tasavvuf Prof. Dr. Orhan ÇEKER Peşinde Sürükle(n)mek Halil ATİK 66 68 Senin İsmail in Kim? Hatice FURAN

BEN İKİ KURBANLIĞIN OĞLUYUM Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN Ey İbrahim! Gerçekten rüyâna sadâkat gösterdin. Şüphesiz ki biz, iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız. Hakikaten bu, apaçık imtihanın tâ kendisidir. (Oğluna karşılık) ona büyük bir kurbanlık (koç) fidye verdik. Kur ân-ı Kerîm de ismi geçen peygamberlerden biri de Hz. İbrâhim (a.s) dır.yüce Allah, Hz. İbrâhim (a.s) ın hayatının bir bölümünü Kur ân-ı Kerîm de anlatır. Kur ân sûrelerinin birinin adı da İbrâhim dir. Onun hayatının, Kur ân-ı Kerîm de anlatılmayan bölümlerinden bir kısmını Hz. Peygamberimiz bize anlatır. İslâm dininin bu iki temel kaynaklarından öğrendiğimiz bilgilere göre İbrâhim (a.s) ın iki oğlu vardır. Büyük oğlunun adı İsmâil, küçük oğlunun adı da İshâk tır. İsmâil in annesinin adı Hâcer, İshâk ın anesi de Sâre dir. Hâcer ve oğlu İsmâil, Mekke de yaşadı; Sâre ve oğlu İshâk da Filistin de yaşadılar. Hz. İbrâhim de bu iki şehir arasında gider, gelirdi. Her iki hanımı ve her iki oğluyla yakından ilgilenirdi. İSMÂİL: Hz. İbrâhim, ilk hanımı Sâre den çocuk sahibi olmadığı için ikinci hanımı Hâcer ile evlenmişti. Hâcer den İsmâil adındaki oğlu dünyaya gelince birinci eşi Sâre bu durumu kıskandı ve evde huzursuzluk çıkardı. Hz. İbrâhim de Yüce Allah ın yönlendirmesiyle ikinci eşi Hâcer i ve ondan olan oğlu İsmâil i Mekke ye getirdi. Aradan biraz zaman geçtikten sonra birinci eşi Sâre den de bir oğlu oldu. Yüce Allah, böyle takdir etmişti. Allah ın her takdirinde bir hayır vardır. Büyük oğlu İsmâil ile 4

birlikte Kâbe yi yeniden yaparken küçük oğlu ishâk ile de Filistin topraklarını ihya etti. İsmâil daha küçükken şöyle bir olay oldu: Hz. İbrâhim, bir gece rüyâsında oğlunu kurban ettiğini görür ve sabahleyin durumu oğluna anlatarak yavaş yavaş onu kurban olmaya hazırlar. Yüce Allah, bu durumu Kur ân-ı Kerîm de şöyle anlatır: (İbrâhim:) Ey Rabbim! Bana iyilerden (sâlih evlat) lütfet! diye duâ etti. Biz de ona yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Artık o (İsmâil), beraberinde (işe) koşma çağına erişince (babası): Ey yavrucuğum! Doğrusu ben, rüyâmda seni boğazladığımı görüyorum; artık (bak) düşün, ne dersin? dedi. (Oğlu:) Ey babacığım! Emredildiğin şeyi yap, inşâallah beni sabredenlerden bulacaksın dedi. Böylece ikisi de (Allah ın emrine) teslim olunca (İbrâhim) onu şakağı üzerine yatırdı. Biz ona (şöyle) seslendik: Ey İbrahim! Gerçekten rüyâna sadâkat gösterdin. Şüphesiz ki biz, iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız. Hakikaten bu, apaçık imtihanın tâ kendisidir. (Oğluna karşılık) ona büyük bir kurbanlık (koç) fidye verdik. (Kur ân-ı Kerîm, es-sâffât sûresi, 37/100-107) ve savaşlar uzun yıllar devam etti. Bir nesil gitti, diğer nesil geldi; onlarda gitti, sonrakiler geldi. Sonradan gelenler, düşmanlarını bertaraf ettiler ama dedeleri tarafından kaybedilen zemzemi bulamadılar. Mekkeliler, zemzem kuyusu kapatıldıktan sonra açılan kuyulardan aldıkları sular ile idare ederek hayatlarını devam ettiriyorlardı. Bu durum, Hz. Peygamber in dedesi Abdülmüttalib in, zemzem kuyusunu bulmasına kadar devam etti. Abdülmüttalib, bir gün Kâbe nin gölgesinde uyurken rüyâsında kendisine zemzem kuyusunun yeri gösterildi ve: Ey Abdülmüttalib! Kalk, burayı kaz! denildi. Abdülmüttalib de kalktı ve biricik oğlu Hâris ile gösterilen yeri kazmaya başladı. Abdülmüttalib, oğlu ve kendisinin çalışması ile işin ileri Ana, baba ve oğul birlikte imtihanı kazandılar. Onlara imtihanı kazandıran, îmanları, sadâkatleri ve teslimiyetleriydi. Mümin, işte böyle olmalıydı. Yüce Allah, bu olayı Kur ân-ı Kerîm de anlatarak Hz. İbrâhim i ve âilesini bize örnek göstermektedir. ABDULLAH: Hz. İbrâhim, eşi Hâcer i ve oğlu İsmâil i Mekke toprağına getirdiğinde orda hiçbir şey yoktu; su da yoktu. Hz peygamber efendimiz, onların yolculuğunu ve zemzem suyunun bir lütûf olarak çıkmasını uzun bir hadîs-i şeriflerinde anlatmaktadır. Hâcer e ve oğlu İsmâil e Yüce Allah ın bir lütfu olarak ikram edilen zemzem Mekke toprağına bir canlılık getirdi. Kâbe yapıldıktan sonra da insanlar bu şehri ve Allah ın evini ziyâret etmeye başladılar. Mekke, dînî ve ticârî bir merkez haline geldikten epey zaman sonra çevreden bazı zâlim ve çapulcular bu şehri ele geçirmek istediler. Hz. İsmâil (a.s) ın soyundan gelen güzel insanlar şehri ellerinden kaybedeceklerini anlayınca zemzem kuyusunu kendi elleri ile kapattılar. Bize yâr olmayacak olan zemzem, düşmanlarımızın eline de geçmesin. dedi ve kuyuyu kapattılar, yerini de belirsiz bir hale getirdiler. Karşılıklı çarpışmalar 5

gitmediğini görünce de Mekkelilerden yardım istedi. Onlar da: Bizden önce burayı kazan ve zemzemi arayan çok kişi olmuş ama hiçbirisi bulamamış. Biz de boşuna kürek sallamayalım, boşuna yorulmayalım demişler. Abdülmüttalib, işi bırakmamış ve oğlu Hâris ile çalışmaya devam etmiş. Çok yoruldukları bir sırada: Bir gün gelir de on oğlum olursa, onlardan birini kurban edeceğim dedi. Ve nihayet yıllar sonra dediği gün geldi, on oğlu oldu. İşte şimdi rüyâsında kendisine yıllar önce yaptığı adağı hatırlatıldı. Abdülmüttalib de oğullarını toplayıp bu durumu onlara anlattı. Hepsi kurban olmaya hazır olduklarını söylediler. İçlerinden birini seçip almakta zorlanan baba, oğulları arasında kur a çekti. Kur a genç ve bekâr oğlu Abdullah a çıktı. Şimdi, Abdullah da çok yukarıdaki dedesi İsmâil gibi kurban edilmeye hazırdı. Ama Mekkeliler, bu işe karşı çıktılar. Abdülmüttalib in oğlu Abdullah ı kurban etmesinin bir gelenek haline gelmesinden korktular. Abdülmüttalib i bu işe bir çözüm bulması konusunda ikna ettiler. Abdülmüttalib de çözüm arayışına çıktı ve çeşitli yerlere gitti. Medîne de gittiği Arrâfe (bilgin kadın), kendisine şöyle bir soru sordu: Ey Abdülmüttalib! Sizin şehriniz Mekke de kan bedeli nedir? Yani, birisi birisini öldürürse kâtil veya kâtilin tarafından alıp maktûlün tarafına verdiğiniz kan bedeli nedir? Abdülmüttalib, bu soruya Bizde kan bedeli on devedir. diye cevap verdi. Bu cevaptan sonra Arrâfe, probleme şöyle bir çözüm yolu getirdi: Ey Abdülmüttalib! Mekke ye gidersin, on deve ile oğlun Abdullah arasında kur a çekersin. Kur a develere çıkarsa, on deveyi kurban eder oğlunu kurtarırsın. Kur a oğluna çıkarsa, develerin sayısını on tane daha artırırsın. Kur a, develere çıkıncaya kadar sayılarını onar onar artırarak yukarı doğru çıkarsın. Sonra da onları kurban eder, oğlunu kurtarırsın. Bu çözüm yolunu benimseyen Abdülmüttalib, hemen Mekke ye döndü. Getirdiği haber Mekkelileri de sevindirdi. Abdülmüttalib, Arrâfe nin öğrettiği çözümü gerçekleştirmek için develeri hazırladı ve herkesin gözü önünde oğlu ile on deve arasında kur a çekti. İlk kur a oğluna çıkınca develeri on tane artırdı. Develer yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan olunca her seferinde kur a Abdullah a çıkıyordu. Develer, yüz olunca kur a develere çıktı. Abdülmüttalib de yüz deveyi kurban edip oğlunu kurtardı. Hz. Peygamber efendimiz, bu olayın gerçekliğini doğrulayarak şöyle buyurur: Ben, iki kurbanlığın oğluyum. (Hâkim, Müstedrek, II, 609) Aziz ve değerli okuyucularım! Yukarıda anlatılan olaylardan birincisini Yüce Allah anlatıyor, ikincisinin doğruluğunu da Hz. Peygamber efendimiz tasdîk ediyor. Yüce Allah, bu olaylarla iki seçkin şahsiyeti ve onların iki güzel oğlunu bize tanıtıyor. Biz ve oğullarımız, emirlere bu derece itaatkâr olamayacağımız için Yüce Allah, bizden oğullarımızı kurban etmemizi istemiyor. Bizden istenilen, kurban olabilecek bir hayvanı kurban etmemizdir. Maddî durumu iyi olanlar da artık bunu yapsınlar. 6

Dua Biz,kısık sesleriz...minareleri, Sen,ezansız bırakma Allahım! Ya çağır şurda bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım! Mahyasızdır minareler...göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım! Bize güç ver...cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allahım! Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım! Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım! Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım! Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım! Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız; Ve vatansız bırakma Allah'ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım! Arif Nihat Asya 7

HAC VE KURBAN Dr. Ramazan ŞAHAN* Ahir zamanda devlet adamları seyahat için; zenginler ticaret için; fakirler dilenmek için; ham sofular da sırf gösteriş için hac yapacaklardır. Hac İbadeti 2 : Hac kelimesi, sözlükte kasd ve teveccüh mânasına gelmektedir. Terim mânası ise, belli bir yeri, muayyen bir zamanda, belli hareketlerle ziyaret etmektir. Belli bir yer, Kâbe-i Muazzama ve Arafat'tır. Muayyen zaman; Şevval, Zilka'de ve Zilhicce ayının ilk 10 günüdür. Belli hareketler ise; Kâ'be'yi tavaf, Arafat ta vakfe, sa'y gibi hacca mahsus hareketlerdir. O halde Hac; ihramlı olarak belirli bir zamanda Arafat ta durmak ve Kabeyi en az 7 kez dönmekten ibarettir. İslâm ın 5 temel esasından biridir. Hem beden, hem de mal ile yapılan evrensel bir ibadet olup hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Farziyeti (farz oluşu) Kitab (Kur an), Sünnet (Hadîs) ve icma' ile sabit olmuştur. Haccın farziyeti hususunda Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:...ona (Kâ'beye) bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hac (ve ziyaret) etmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır... 3 Peygamberimiz (s.a.v.) de Ey insanlar! Size hacc farz kılınmıştır. O hâlde haccediniz!... 4 buyurmuştur. Bu tür 8

rivayetlerin ayrıntısından anlaşıldığı gibi hac, şartlarını taşıyan her erkek ve kadına, ömürde bir defa olmak üzere farzdır. Haccın fazilet ve önemine dair bazı ayetler 5 ve hadîsler vardır. Allah (c.c.) bu konuda şöyle buyurmuştur: İnsanlar arasında haccı ilân et ki, sana (Kâbe'ye) gelsinler. Sonra kirlerini gidersinler; adaklarını yerine getirsinler ve o Eski Ev'i (Kâbe'yi) tavaf etsinler. 6 Peygamberimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: Kim hac eder de şehevâtı (nefsânî arzuları) terk edip günah işlemezse (kötü söz ve davranışlardan sakınırsa) geçmiş günahları bağışlanır. 7 Bir başka hadiste de Beyt'i (Kâbe-i Muazzama'yı) kim elli defa tavaf ederse, günahlarından çıkar ve tıpkı annesinden doğduğu gündeki gibi olur." 8 buyurmuştur. Daha başka hadislerde de haccın önemini vurgulayan Allah Rasulü çeşitli üslup ve ifadelerle haccın günahlara kefaret olduğunu, manevi kirleri giderdiğini belirtmiştir. 9 Ebu Hüreyre nin (r.a.) rivayetine göre de Bir umre, diğer umreye kadar arada işlenen günahlar için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı ise cennetten başka bir şey değildir! 10 Özürsüz yere haccı terk etmek, üzerine hac farz olduğu halde hacca gitmeyi aklına bile getirmemek çok ağır bir günahtır. Hazret-i Ali'nin rivayet ettiğine göre, imkanı olduğu halde haccı önemsemeyen kimselere Allah Resûlü, "Yahudi ve Hıristiyan olarak ölsünler" şeklinde bedduada bulunmuştur. 11 Bir kimsenin sıhhat, para, zaman ve yol emniyeti bakımından hiçbir engeli yokken hacca gitmek istememesi, onun îman zâfiyetine delil sayılmıştır. Buyur Allahım buyur! Davetine bütün samimiyetimle icabet ettim! Buyur Allahım buyur! Senin eşin, ortağın yoktur. Buyur Allah'ım buyur! Hamd senin, nimet senin, mülk senin. Bunların hiçbirinde eşin, ortağın yoktur! Resûlullah (a.s.) bir defasında şöyle buyurmuştur: Herhangi bir Müslüman telbiyede bulunursa onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç ve sert toprak da mutlaka onunla birlikte telbiyede bulunur. Bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikamette arzın son hududuna kadar devam eder. 12 Telbiye, hacc sırasında ihrama girildiği andan itibaren bayramın birinci günü (Zilhicce'nin 10. günü) Cemre-i Akabe'de ilk taşın atılmasına kadar yüksek sesle okunan şu duadır: Buraya kadar sunulan ayet ve hadislerden haccın önemini, mânevî değerini, haşmetini, sosyal ve siyâsî yönleriyle müstesna bir azamet taşıdığını anlamaktayız. Hacdaki Bazı Semboller Ve Manalar Hacdaki ibadetlerin çoğu bir manayı temsil etmekte, bir olayı simgelemektedir. Hacda birtakım semboller vardır. Bunlardan bir kısmını şöyle zikredebiliriz: Kabe: Beytullah da denir ki Allah ın evi demektir. Eve yönelmek demek sahibine yönelmektir. Kabe aynı zamanda gönüldür, nazargâhı İlâhidir. Edebiyâtımızda gönül yıkmakla Kabe yi yıkmak aynı kabul edilmiştir. Kabe yi kalbe benzetenler olaya şu açıdan da 9

bakmaktadırlar. Nasıl ki kalp vücudun çeşitli bölgelerinde kirlenmiş olan kanları merkeze toplar temizler tekrar vücudun hücrelerine gönderir. Aynen bunun gibi İslâm aleminin çeşitli bölgelerinde maddî ve manevî yönden kirlenmiş insanlar merkezde yani Kabe de toplanıyorlar. Orada bütün günahlarından arınıp tertemiz olarak yine İslâm aleminin çeşitli bölgelerine dağılıyorlar. Bu açıdan da Ka be dünyanın merkezi, kalbi, anakenti gibidir. 13 Namazla ilgili; Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil. Diyen Yûnus Emre; Hacla ilgili de şunu ifade etmiştir: Ak sakallı bir koca, Hiç bilmez ki hal nice. Emek vermesin haca, Bir gönül yıkar ise. Everekli Aşık Seyrânî Baba da şöyle demiştir: Allah ın Emrine mutiim dersen Rasûlün sözüne itaat eyle. Helâl haram demez bulduğun yersen, Müminlik sözünden ferağât eyle. Nefsinin sözüne bakma Seyrânî Rızâ-î Bârî den çıkma Seyrânî. Gönül Beytullah tır yıkma Seyrânî Elinden geldikçe imârât eyle. Tavaf: Kabe nin etrafındaki tavaf din uğrunda pervane olmağa söz vermektir. Kâbe'nin etrafında dönme kâinat nizamını sembolize eden bir ibadettir. Kâinatta gezegenler, güneşin; elektronlar, çekirdeğin; pervaneler de ateşin etrafında dönerler. Bu dönüşle merkeze olan bağlılık ve aşklarını göstermiş olurlar. Bu bakımdan Tevhîd Dîni nin sembolü olan Kâbe etrafında dönüş de, dîne olan aşk ve bağlılığı sembolize eder. 14 BEYTULLAH'I GÖRÜNCE ŞU DUA YAPILABİLİR Ey Rabbim, şu mübarek Beyt'in şeref, hürmet, azamet, mehâbet, yücelik ve güzelliğini artır. Ey Rabbim, ona hacc, umre gibi ibâdetler yaparak (kurbanlar sunarak) ona tâzim ve hürmet edenlerin şeref, itibar ve makamlarını yücelt, iyiliklerini artır. Ey Rabbim, sen selâmsın, selâmet sendendir. Rabbimiz bizi selâmet üzere yaşat. Bizi selâmet yurdu olan cennetine koy. Ey celâl ve ikram sâhibi Rabbim, sen her şeyden yüce ve her varlıktan üstünsün! 10

Kâbe'yi her dönüş bir merhale ve menzil aşarak 7 kat göklerin üstüne çıkmak, iç dünyamızda 7 basamaklı olan nefsin en aşağı tabakasından en üst basamağına yükselmek, insanî hayatın gayesine varmak, ruhanî hayata kavuşmak manalarını da ifade eder. İhram: Hac boyunca hacılar, adına ihram denilen kefene benzer dikişsiz bir elbise ile örtünürler. Bu hareket insanın ölmesini ve dünya ile alâkasını kesmesini temsil eder. İhram kefeni, yalın ayak, başı açık tüm insanlarla eşit olarak İlâhî huzura çıkışı hatırlatır. Beyazlık ise temizlik ve aydınlığı temsil eder. İstilâm: Hacılar, Hacer-i Esved i (Siyah Taş) selamlamakla Allah a söz vermiş, O na yönelmek için biat etmiş olurlar. Telbiye ( Lebbeyk Allahümme lebbeyk... ) sözleriyle de bunu pekiştirirler. Dünyaya gelmişiz bizler pazara. Kefen alıp döneceğiz mezara. Arafatta vakfe: Mahşer gününün küçük bir nümûnesidir. Hac, mahşeri hatırlatır. Kefene benzeyen beyaz elbiseler dünyanın boş ve fani olduğunu sembolize eder. O duyguyu hisseden hacı her yönüyle Allah a teslim olur. 15 Mahşer ve kefen gerçeğini yakînen kavrayan insan kendince bir hesab, bir mühasebe yapar. Şeytanı taşlamak küfre cephe almaktır. Orada adeta Müslüman idman yapmaktadır. Arafatta vakfeden sonra tekbirlerle Müzdelife'ye gelen hacılar, bayram gecesini orada geçirirler, bayram günü de Şeytan Taşlamak ve Kurban Kesmek üzere Mina'ya yollanırlar. Şeytan taşlamak şeytanın hile, desise ve vesveselerine karşı nefret duymanın bir sembolü ve tezahürüdür. Bu olay Hz. İbrahim'in Şeytan Taşlama sünnetine imtisal etme mânâsını da ihtiva etmektedir. Kurban kesmek kulluğun zirvedeki timsalidir. Gerekirse canı verebileceğine dair bir semboldür. Hacılar kötülüğe olan düşmanlık ve nefretlerini, ellerinden geldiğince kötülüklerle mücadele edeceklerini, kötülüğün mümessili, şerlerin sembolü olan Şeytan'ı yine sembolik olarak taşlamakla ifade ettikten sonra, Allah yolunda canlarını vermeye hazır ve âmâde olduklarını göstermek üzere bir de kurban keserler. Hazret-i İsmail'in gösterdiği Hak yolunda kurban olma teslimiyetini yeniden yaşarlar. Bir dâva, hak dahi olsa uğrunda seve seve can verebilecek müdafi ve taraftarlarının varlığıyla ayakta durur. Bu bakımdan kesilen kurbanla hacılar gerekirse canlarını Allah yolunda feda edebileceklerini, nefislerini kurban etmekten çekinmeyeceklerini sembolik olarak ifade etmiş olurlar. Saçları kesmek beyninden İslâm a aykırı şeyleri söküp atmak, her türlü maddî ve manevi kirlerden arınıp kurtulmaktır. Safa- Merve Tepeleri arasında Sa y 16 ise tıpkı Hacer 11

annemizin Hz. İsmail e su araması gibi yanan gönüller için, Kur an a susamış ümmet için bir çare aramak, bunun için koşmak anlamlarındadır. Elbette hac bu anlattıklarımızdan ibaret değildir. O sözle de ifade edilemez bizzat yaşamak lazımdır, tatmayan bilemez. Sırf Allah için ihlas ve samimiyetle yapıldığı zaman anlaşılabilir. Ne yazık ki günümüzde diğer iş ve ibadetlerimiz gibi hac da bir çok açıdan anlamını ve önemini yitirmek üzeredir. Bazıları için hac ibadeti sırf şekilden ibaret, ruhsuz ve manasız kuru bir şekle dönüşebilmektedir. Nitekim bir rivayette şöyle buyrulmuştur: Ahir zamanda devlet adamları seyahat için; zenginler ticaret için; fakirler dilenmek için; ham sofular da sırf gösteriş için hac yapacaklardır. 17 HACCIN BAZI HİKMET VE FAYDALARI Haccın kendine has bir takım hikmet ve faydaları vardır. Bu konuda Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: İnsanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde, kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kâbe'ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin. 18 Bu ayetlerde de işaret edildiği gibi Haccın bir takım hikmeti, maddî ve mânevî faydaları vardır. Bunlardan bazılarını şöyle izah edebiliriz: Mü'minler, aynı gaye ve inançla hac ibâdeti dolayısıyla bir araya gelirler. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan mahşerî bir kalabalık, ibadet şuuru ve heyecanı ile kâinatın yaratıcısına yönelerek ondan dilekte bulunur, mağfiret isterler, kâmil bir îmanla yaşayıp öylece ölmeyi niyaz ederler. Kazanılan mânevî hazla eskiden mevcut kötü huy ve alışkanlıklarını terk ederler. Ve Allah'ın emirlerine daha sıkı sıkıya sarılma şevkini elde ederler. 19 Hac, tüm Müslümanları aynı potada eritir. Birlik, eşitlik ve kardeşlik duygularını geliştirir, pekiştirir. Nitekim bir ayette Hakikaten bu (bütün peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise (hep beraber) bana kulluk edin. 20 buyrulmuştur. Bu vb. ayetler ışığında anlaşılır ki Mü minler ancak ve ancak kardeştir ve sadece müminler kardeştir... 21 Bunu Müslüman orada bizzat yaşayarak öğrenir. 12

Ayaklar yalın, başlar açık olarak bütün hacıların beyaz örtülere bürünmesi âdeta mahşer gününü hatırlatır. Böylece kalpler yumuşar, bakışlar başkalaşır, duygular heyecana gelerek mânevi bayram yapılır. Bir emirle asırlardan beri milyonlarca insanı bu mukaddes beldelere koşturan Allah'ın azametini kavrayan hacılar, milyonlarca insanın kendileri gibi düşünüp inandığını da bizzat görüp müşahede ederek insî ve cinnî şeytanların şübhe ve vesveselerine kıymet ve ehemmiyet vermezler. İmanları kat kat kuvvet kazanır. Orada insan tarihî olaylardan etkilenip bilgilenerek dostunu düşmanını tanır, cihad ruhu gelişir. Zira o yerler Kur an vahyinin indiği, İslam ın ilk yıllarında Hak ile batılın mücadele ettiği yerlerdir. Yolculuk esnasında karşılaşılan zorluklar ve mahrumiyetler insana nimetlerin kıymetini ve bunlara şükretmeyi, mal ve mülkünden uzak kalmak, akraba ve dosttan ayrı düşmek, istirahat imkânı bulamamak, insana muhtaçlarla fakirlerin sıkıntılarını hatırlatır ve böylece onlara şefkat elinin uzanmasına vesile olur. Hac da diğer ibadetler gibi bir eğitim olayıdır. Hacca gidip gelen kişi bir çok şeyi öğrenmiş, eğitiminin büyük bölümünü tamamlamış demektir. Hacda cihad sevabı vardır. Çünkü onda hem sefer hali hem nefisle mücadele, hem eziyet ve yorgunluklara tahammül vardır. Hac, aynı zamanda bir kıyam, diriliş ve cihad eğitiminin verildiği yerdir. 22 Hac, varlıklara, özellikle de canlılara saygıyı öğretir. Müslüman normal zaman ve mekanlarda helal olan bazı fiillerini dahi orada terk etmek zorundadır. Hele haram ve yasaklara hiç yaklaşamaz. Zira orası emniyet yeridir. 23 Hac ibâdetinin bu gibi mânevî-ruhî fayda ve hikmetlerinin yanı sıra maddî ve ictimaî bâzı faydaları da vardır. Şöyle ki: Hac, İslâm âleminin senede bir defa akt edilen umumî bir kongresi hükmündedir. Hac mevsiminde İslâm ülkeleri iç ve dış meselelerinde fikir birliğine vararak dış dünyaya karşı yenilmez bir kuvvet hâlinde top yekûn hareket etme imkânı bulurlar. Birbirleriyle tanışıp kaynaşır; kültür, fen ve san'at mübadelesinde bulunurlar. Hac, Müslümanlar arasında ticarî, iktisâdî ve kültürel işbirliği sağlar. Hacda meşrû ticaretin bir sakıncası yoktur. Allah (c.c.) bir ayette şöyle buyurmuştur: (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz. 24 Hac Müslümanların yıllık genel kongresi, tarihi belli, pek dakik bir randevudur. Hacca gidip gelen bir Müslüman artık verdiği randevulara azami derecede dikkat eder. Zamanını en iyi bir şekilde ayarlar. Zira Arafat ta bunun eğitimini almış olur. İslâm ülkelerinin beynelmilel bir fuarı mahiyetini arz eden hac mevsiminde her devlet maddî ve mânevî varlığını teşhir edebilir. Geri kalmış İslâm ülkelerine elbirliği ile yapılan yardımlarla o ülkeler kalkındırılır. İslâm dîninin zuhur edip âleme yayıldığı, mücadelesinin verildiği, uğruna canların feda edilip kanlar akıtıldığı mukaddes beldeleri ve muhterem ve muazzez İslâm kahramanlarının mezarlarını ziyaret etmekle hacıların gönlünde İslâm'ı bütünüyle yaşama ve ona hizmet etmek aşk ve 13

şevki uyanır. O eşsiz mücahidlere mânen hitab ederek: Bize bıraktığığınız mukaddes emanetleri biz de bizden sonraki nesillere lâyık-ı vechile tevdi edeceğimize dair size söz veriyoruz... derler. Bu yönüyle hac insanları tarihine bağlayan önemli bir turizmdir. Zira orada bir takım tarihî belgeler, Hz. İbrahim den kalan bazı hatıralar vardır. 25 Her biri ibret gözüyle bakıp incelenmelidir. KURBAN Hac mevsiminin en önemli simgelerinden biri de kurbandır. Kurban, Allah Teala'ya yaklaşmak, O'nun hoşnutluğunu kazanmak için kurban niyetiyle kesilen özel hayvana denir. Kur'ân-ı Kerîm de, Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes! 26 ayetleriyle kurban emredilmiştir. Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, İlâhınız, bir tek İlah'tır. Öyle ise, O'na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazi insanları müjdele! 27 ayetiyle de bütün dinlerdeki ortak özelliğe dikkat çekilmiştir. Buna göre bütün ilahi dinlerin aslı birdir ve hepsinin tahrif edilmemiş ortak adı İslam dır. Hacda olduğu gibi kurbanda da bir takım hikmet ve faydalar vardır. 28 Ancak burada DİKKAT ÇEKEN BAZI ÖNEMLİ NOKTALAR Hacca Kaç Kez Gidip Gelmek Lazımdır? İmkanları müsait olanların ömürlerinde bir kez hac yapmaları farzdır. Bunu inkar eden, hafife alan dinden çıkar. Ancak bir kere gittikten sonra tekrar tekrar gitmek sünnettir. 5 vakit namazın dışında kılınan namazlar, Ramazan orucunun dışında tutulan oruçlar gibidir. Fakat burada bir duruma dikkat çekmek gerekir. Eğer bir yerde senin yardıma muhtaç insanlar var ise nafile ibadet yerine önce o insanların ihtiyacını gidermek gerekir. Nasıl ki bir hastayla ilgilenen kişi eğer o hastaya bakacak başka biri yok, hastanın durumu da tehlike arz ediyorsa, onu bırakıp Cum a ya bile gidemez. Her ne kadar Kabe nin kendine has bir çekiciliği var ise de ibâdetleri önem sırasına göre işlemek gerekir. Bişr-i Hâfî ismindeki meşhûr bir alimin müridi der ki: - Üstâd bu yıl tekrar, ikinci kez hacca gitmek istiyorum. Ne buyurursunuz? - Hacca gitmeyip yoksullara yardım etmeni tavsiye ederim. Yani Hac da kapı da ac da kapıda. demek ister. Mürid illâ da hacca gitmek için ısrar edince, bu sefer; Evlâdım! Anlaşılan sen bu malı helal yoldan kazanmadığın için onu münasip olmayan yere harcamadan rahat edemeyeceksin. Bâri hepten boşa harcama, hadi hacca git. diye sitemkâr bir şekilde izin verir. Not: Bu anlatılanlardan hareketle hiç kimse aç ve fakirleri bahane ederek haccı tamamen kaldırma hak ve yetkisine sahip değildir. Hac sırf bir turizm olayı değildir. Maksad iyi bir hayır yapmaksa olayları bir birine karıştırmamak gerekir. Farz olan haccı Allah tan başka hiç kimsenin iptal etme yetkisi yoktur. Zekat ya da sadaka hiçbir zaman haccın yerine geçmez. Nitekim namaz da orucun yerini tutmaz. Mesela elektrik faturası ödemekle telefon ya da su faturasından muaf sayılmazsınız. Ya da bir komşunuza yardım ettiniz, öğrencilere burs verdiniz diye devlete olan borcunuz ve vergiden kurtulamazsınız Hac Dönüşü Hediye Pakistan ın ünlü şair ve bilim adamı Muhammed İkbal bu konuyu şöyle dile getirir: Hurma, zemzem, tesbih vs. bunları herkes getiriyor. Önemli olan oradan dönerken şunları getirebilmektir: Hz. Ebubekir in sadakat ve sahavetini (doğruluk ve cömertliğini), Hz. Ömeri in adaletini, Hz. Osman ın haya ve iffetini, Hz. Ali nin takva, ilim ve cesaretini alıp getirebildiyseniz ne mutlu size! En önemlisi de hacdan döndükten sonra Allah a hakiki kul, Peygambere gerçek ümmet, gönül ehli (ehl-i dîl) bir Müslüman olmaktır. Gayrisi beyhudedir, hay-u huydan ibarettir. 14

dikkat çekmek istediğimiz her ikisinin de amacı Hz. İbrahim 29 ve diğer peygamberlerin sünnetini yaşatarak takvaya ulaşmak, 30 insanların yardımlaşarak dimdik ayakta kalabilmesini sağlamaktır. 31 Hac olayında Hz. İbrahim den kalan birçok hatıra olduğu gibi kurbanda da Hz. İbrahim den kalma hatıralar vardır. Teşrik Tekbirleri ve Telbiye nin Kaynağı Müslümanlar Arefe günü yâni Kurban bayramından önceki gün, sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar yirmi üç vakit her farz namazdan sonra Allahü ekber, Allahü ekber, lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahil-hamd diye tekbîr getirirler. Buna Teşrik Tekbîri denir. Bu da Hz.İbrahim in oğlu İsmail i kurban etmesinden kalma bir hatıradır. Hz. İbrahim oğlunu kurban edeceği esnada Cebrail getirdiği koç İsmail in yerine kurban edilmiştir. Koçu getiren Cebrail (a.s.): Allâhü ekber, Allâhü ekber!, Bunu gören İbrahim (a.s.): Lâ ilâhe illallahü vellâhü ekber!, Bunu işiten İsmail (a.s.): Allâhü ekber ve lillahi'l-hamd! demiştir. İşte Müslümanlar Arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakitte bu hatırayı yaşamaktadırlar. Yine İbrahim (A.S) oğlu İsmail'e kurban edileceğini söyleyince o hemen; Kabul ettim, emrin başım üstüne ey Allahım! anlamında Lebbeyk Allahümme lebbeyk deyip teslim olmuştu. Şimdi hacılar bu mevsimde harem bölgesinde sürekli bu cümleleri tekrara ederek aynı hatırayı canlandırmaktadır. Hacıların şeytanı taşlama olayı da İsmail'in bu hadisesinden kalmadır. Şeytan Hz. İbrahim in ve İsmail in ilahî emre boyun eğmesini kıskandığı için Hz. İbrahim, oğlu İsmail ve hanımı Hacer validemizin kalplerine vesvese sokmak istemiştir. Ancak her biri 7 taş atarak insan suretinde görünen şeytanı kovalamıştır. Şu anki şeytanı taşlama olayı da oradan kalma ve Müslümanların her yıl tekrar ettikleri bir hatıradır. Sonuç: biz burada hac ve kurbanın fıkhi yönünden ziyade ihtiva ettiği anlam ve önemine vurgu yaparak İslamî şuurun canlanması ve kutsal tarihin yad edilmesine katkıda bulunmak istedik. Olayın ayrıntısı fıkıh ve ilmihal kitaplarında mevcuttur. 32... 1)Dr. Ramazan Şahan. KAİHL Meslek Dersleri Öğretmeni. 2)Hac konusu hazırlanırken başlıca şu eserlerden yararlanılmıştır: Ali Rıza Demircan, İslam Nizamı, Eymen Yayınevi, İstanbul 1991, I, 41-46. Süleyman Uludağ, İslam da Emir ve Yasakların Hikmeti, TDV Yayınları, İkinci Baskı, 1989 Ankara, s. 94-98. Saffet Senih, İbadetin Getirdikleri Nil Yayınları, İzmir ts., s. 185-205. Faruk Başer, Hanımlara Özel İlmihal, Nûn Yayıncılık, İstanbul 1995, s. 137-138. Mehmed Dikmen, İslam İlmihali adlı eserinin, Hac İbadeti bölümünden özetlenerek alınmıştır. 3)Âl-i İmrân 3/97. 4)Buhârî, İ'tisam, 4; Müslim, Hacc, 412, Fedâil, 130; Nesâî, Hacc, 1. 5)Âl-i İmrân 3/96-97; Hac 22/26-33. 6)Hac 22/27-29.7)Mansûr Alî Nâsıf, et-tâc el-câmiu li l-usûl fî Ehâdîsi r-rasûl, II, 106. Burada Bakara 2/197. ayete de işaret edilmiştir. 8)Tirmizî, Hacc 41. 9)Ebu Dâvud, Menâsik, 9; İbnu Mâce, Menâsik, 3, 49. Nesâî, Menâsik, 6. 10)Buharî, Umre, 1; Müslim, Hacc 437; Tirmizî, Hacc 90; Nesâî, Menâsik 3; İbnu Mâce, Menâsik, 3; Muvatta, Hacc, 65. 11)Tirmizî, Hacc, 3.12)Tirmizî, Hacc, 14.13)En am 6/92; Şûra 42/7. Bu ayetlerde de Mekke evrensel anlamda başkent/anakent diye nitelenmektedir. 14)Heyet, İlmihal, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2006, I, 512. Bakara 2/127-128; Hac 22/34-37. 15)Bakara 2/158. 16)Gazalî, İhyau Ulûmi d-dîn, I, 269. 17)Hac 22/27-28. Aslında 22/25-37. ayetlerin tamamı haccın mana ve önemini anlatır. 18)Bakara 2/197. 19)Enbiya 21/92. 20)Hucurat 49/10. 21)Maide 5/97. 22)Bakara 2/125, 197; Maide 5/2, 95-96; Ankebût 29/67. 23)Bakara 2/198. Bakara 2/189-203. ayetlerin tamamı hacla ilgilidir. 24)Bakara 2/124-129; Al-i İmran 3/96-97; İbrahim 14/35-41; Saffat 37/99-110. 25)Kevser 108/1-2. 26)Hac 22/34. 27)Hacc 22/26-37. 28)Saffat 37/99-111. ayetlerde Hz. İbrahim in oğlunu Allah (c.c.) için kurban etmesi açıkça anlatılmaktadır. 29)Hac 22/37. 29)Maide 5/2, 97; Hac 22/36. 30)Kurban konusu hazırlanırken başlıca şu eserlerden yararlanılmıştır: Ömer Özsoy- İlhami Güler, Konularına Göre Kur an, Ankara 1997, s. 373-374. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1991, s. 607-621. Mevlüt Özcan, Din Görevlisinin El Kitabı, İstanbul 1989, s. 404-435. Süleyman Uludağ, İslam da Emir ve Yasakların Hikmeti, Ankara 1989, s. 99-103. 15

Hâcer; Allah ın Evinin Ebedi Hizmetkârı Yine bir hac zamanı geldi. Hac ve kurban denince akla öncelikle Hz. İbrahim ve Hz. İsmail gelir. Oysa ailenin çok önemli bir parçası var ki onun üzerinde yeterince düşündüğümüz söylenemez: Hz. Hâcer. Nihat MORGÜL 16 Safa Merve arasında Hacer gibi koşuşturan ve en nihayet canı, cananı, hiçbir şeytanın veya nefsin iğvasına kapılmadan, onun yolunda feda edebilen, kısaca Hacer gibi olabilenlerin de geçmiş tüm günahlarını affedeceğini müjdelemiştir. Zaten hac ve kurban, Hacer olmaktan başka nedir ki? Kimdir? Nedir? Nereden gelmiştir? Mısır dan Filistin e, oradan Mekke ye uzanan yolculuğun hikâyesi neydi? Uçkuruna düşkün bir zalimin sarayında hizmetçilik ederken nasıl olup da Allah ın evinin ebedi bekçisi bir hanım, bir peygamber eşi ve neslinden iki peygamber gelen mübarek bir anne oluvermişti? Hac ayı vesilesiyle bu yazıda Hz. Hâcer annemiz ve onun ibretlik hikâyesi üzerinde duralım istedik. Hâcer in Hz. İbrahim le Karşılaşması Bilindiği gibi Hz. İbrahim, yaşadığı dönemde büyük bir tevhid mücadelesi vermişti. Onun mücadelesi, kendini tanrı zanneden nemrutlara ve taştan yonttukları putları tanrı kabul edip onların önünde ibadet etmeyi normal gören cahilî anlayışa karşıydı. Hz. İbrahim, Urfa da İslam ı yaşama imkânı kalmayınca eşi Sâre ile beraber Mısır a gitti. Ne var ki, bir gammazın fitlemesiyle, uçkuruna düşkün zalim kral şehre gelen Hz. İb-

rahim in yanındaki güzel hanımdan haberdar olmuştu. Hz. İbrahim e onun kim olduğunu sordu. Hz. İbrahim de onun, (din) kardeşi olduğunu söyledi. Bunun üzerine zalim kral Hz. İbrahim e bir takım hediyeler verdi ve Sâre yi yanında zorla alıkoydu. Sâre, namaza durdu ve kendisini ondan koruması için Allah a dua etti. Kral, Sâre ye sahip olmak isteyince sara hastası gibi yere düştü. Sonra Sâre ye dokunmayacağına dair söz verdi ama iyileşince aynı kötü arzusunu yine gerçekleştirmek istedi. Bu durum üç kez tekrarlandı. Üçüncüsünde kral bu ailedeki olağan dışılığı anladı ve emelinden vazgeçti. Sâre ye cariyelerinden Hâcer i hizmetçi olarak hediye verip onu salıverdi. Hâcer annemizin Hz. İbrahim ve ailesiyle tanışması ilk böyle gerçekleşti. Hz. İbrahim in, iki kişi ile başladığı Mısır yolculuğu üç kişi ile tamamlandı. Artık yanlarında hizmetçileri Hâcer olduğu halde Mısır ı terk edip Filistin bölgesine, Ken an diyarına gelip yerleştiler. Zalim kralın evinde hizmet eden sıradan zenci bir cariye olan Hâcer annemizin serüveni de böylece başlamış oldu. Sonraki olaylara bakınca insan, Hz. İbrahim in Mısır a gitmesi, kader planında acaba sırf Hâcer in oradan alınması ve İbrahim ile tanıştırılması için miydi? diye düşünmeden edemiyor. Hz. İbrahim İle Evliliği Hz. İbrahim in Sâre den çocuğu olmamıştı. Sâre, kendi arzusu ve talebi ile hizmetçisi Hâcer i kocası Hz. İbrahim e ikinci eş olarak verdi. Böylece İbrahim in evinde bir çocuk sesi duyulabilecekti. Çocuğa duyduğu özlem Sâre yi böyle bir çözüme itmişti. Artık Hâcer, Allah teala nın kendisine halil im (dostum) dediği bir Peygamberin eşiydi. Hz. İbrahim seksen yaşının üzerinde olmasına rağmen bu evlilik meyve vermiş ve İsmail adında bir çocukları olmuştu. Bu çocuktan birkaç sene sonra o yıla kadar çocuğu olmayan Sâre validemizin de bir çocuğu oldu. Ona da İshak adını verdiler. Doğan bu çocuk Hâcer annemizin Filistin bölgesinden ayrılıp kutsal belde, mescid-i haram ın bulunduğu vadi ye göç etmesinin gerekçesi oldu. Zaten Hâcer isminin anlamı da hicret eden değil miydi? Onun hicreti henüz bitmemişti. İkinci çocuk, Hâcer in Mekke ye gidişinin bir bahanesi olmuştu. Evet, Hâcer Mekke vadisine gitmeliydi. Çünkü onun neslinden olacak son peygamber o topraklarda dünya ya gelecekti. Mekke Vadisine Gidişi Bazılarının zannettiği gibi aile içi bir kavganın neticesi olarak değil, ilahi bir işaretle Hz. İbrahim, Hâcer i ve henüz kundaktaki İsmail i aldı ve bin kilometrelik yolu yaya giderek onları Mekke vadisine götürdü. Eğer bu hicret ilahi bir işaretle değil de Sâre nin kıskançlığının sonucu olsaydı Hâcer i Sare nin göremeyeceği yakın bir yere, bir köye gidip bırakırdı. Neden hiçbir yerleşimin olmadığı, yaşama olanaklarının bulunmadığı bir yere gidip onları bıraksın? Mekke vadisi volkanik dağların arasında dar bir vadiydi. Su ve yeşillik olmadığı için yerleşmeye uygun değildi. Hz. İbrahim, hanımı Hâcer ve ufak çocukları İsmail den oluşan kafile bu vadide konakladı. O tarihte Mekke'de hiç kimse yoktu. Hz. İbrahim Hâcer 'le İsmâil'i Mescid-i Harâm'ın bugün bulunduğu yerin yakınına bıraktı. Yanlarında 17

sadece içi hurma dolu meşin bir dağarcık ve içi su dolu bir kırba vardı. Sonra İbrahim gitmek üzere geri döndüğünde Hâcer de peşi sıra onu takip etti ve: Ey İbrahim, bizi bu vadide bırakıp da nereye gidiyorsun? Burada ne bir insan ne de bir hayat eseri var dedi. İbrahim ona dönüp bakmayınca Hâcer: Bizi burada bırakmanı Allah mı sana emretti? diye sordu. İbrahim: Evet, Allah emretti! diye cevap verdi. Bunun üzerine Hâcer : Öyle ise Allah bize yeter, O bizi bırakmaz! dedi. İşte Hâcer i Hâcer yapan bu teslimiyetiydi. Hangi insan buna razı olabilir ki. En ufak bir tereddüt yok. Madem Allah ın emridir başım gözüm üstüne demek, İslam ın ve imanın özü olan tam bir teslimiyet ifadesinden başka bir şey değil. Hz. İbrahim oradan ayrılmadan önce onları Allah a ısmarladı ve onlar için dua etti sonra dönüp gitti. Artık Hâcer, oğlu ile baş başa kalmıştı. Bir müddet sonra yiyecek ve içecekleri tükendi. İşte o andan sonra yer ve gök o annenin oğlu için çırpınışına, Safa ve Merve tepeleri arsındaki çaresiz koşuşturmasına şahit olmaktadır. Bu çaresizlik içerisinde son defa Merve tepesi üzerine çıktığında çocuğun ağlayışının kesildiğini fark etti. Onun tarafına baktığında zemzem kuyusunun yerinde bir melek (Cebrail) gördü. O Melek ayağının topuğuyla yahut kanadıyla yeri kazıyordu. Nihayet su göründü. 1 Demek, Hacer teslimiyeti gösterebilsek Allah çöllerden nice billur pınarlar çıkaracaktır bizim için. Zemzem, Hacer sabrını, sa yini ve teslimiyetini gösterebilenlerin hakkıdır. Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmek demek olan sa yin kelime anlamı, çalışmak, çabalamaktır. Bu gün, üzerine düşen sorumlulukları yeterince yerine getirmeyen, Hacca gittiği halde Hacer tavrı gösteremeyen dünya Müslümanlarının, sıkıntılı zamanlarda gönüllerine su serpecek zemzem beklemeleri ve Allah tan yardım ummaları ham hayalden ibaret boş bir avunmadır. İsmail büyüdü, yetişkin delikanlı oldu. Hz. İbrahim onları ziyarete geldiği bir gün Allah Teala, İsmail in kurban edilmesi emrini verdi. Bu, elbette Hz. İbrahim için bir imtihan olduğu kadar, belki ondan daha çok bir anne olarak Hz. Hacer için daha büyük bir imtihandı. İşte o çok sevdiği, kendinden bir parça olan İsmail, canlı canlı bıçak altına yatacaktı. Hz. Hacer şeytanın bütün iğvasına rağmen yine tevekkül etmiş, Allah ın emrine rıza göstermişti. Bu rızalarının karşılığı olarak Allah, İsmail lerini onlara bağışlamıştı. Hz. Peygamberimiz Hz. Hacer soyundan gelmiştir. Onun babası Abdullah da kurban edilecekken son anda kurtulmuştu. Bu yüzden Hz. Peygamberimiz ben iki kurbanlığın oğluyum buyurur. Allah, haccı, gücü yeten tüm Müslümanlara ömürde bir defa farz eylemiş, Kurban ı da çok büyük bir ibadet olarak bizden istemiştir. Hz. Hacer in bastığı yerlere basan, safa Merve arasında Hacer gibi koşuşturan ve en nihayet canı, cananı, hiçbir şeytanın veya nefsin iğvasına kapılmadan, onun yolunda feda edebilen, kısaca Hacer gibi olabilenlerin de geçmiş tüm günahlarını affedeceğini müjdelemiştir. Zaten hac ve kurban, Hacer olmaktan başka nedir ki. Hâcer annemiz, doksan yaşında vefat ederek Hicr'e defnedilmiştir. Hicr, Kâbe nin içi sayılmaktadır. Allah, Hacer validemizden o kadar memnun olmuş ki onu kendi evine almış, evinin halkı yapmıştır. Şimdi o, Beytullah ı ziyarete gelen Allah ın misafirlerini onun evinde beklemekte, onları Allah ın evinde ağırlamaktadır. Hz. Hacer, uzaktan gelen misafirlerine bugün bile zemzem ikram etmeye devam etmektedir. O artık, Allah ın evinin ebedi hizmetkârıdır.... 1)Bkz. Buhari, 1381 18

Allah'a Teslimiyetin Sembolleri: Hac ve Kurban Hac mahşerin sembolik provasıdır. Allah a teslim olmanın, yeniden dirilişin, Allah ile ahdini yenilemenin, dünyevi bağımlılıklardan kurtulup, özgürlüğe kavuşmanın sembolüdür. Fuat TÜRKER ftturker@hotmail.com Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O'nun size hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz için Güzellikte bulunanlara müjde ver Hac, ırk, renk, millet ayırımı olmaksızın İslam kardeşliğinin göstergesidir. Allah ın Tanışasınız diye sizi milletler ve kabileler halinde yarattık. (Hucurat Suresi, 13) buyruğunun yaşama geçirilmesidir. Kur'an'da hac ibadetiyle ilgili ayetlerde genellikle kurban konusundan da söz edilir. Müminler, kutsal topraklarda huşû içinde yaptıkları hac ibadeti vesilesiyle, Hz. İbrahim(as) gibi Allah a yakınlaşmayı umut ederler. Kurban, Allah a yakınlaşmak adına çok sevdiği oğlunu feda etmeyi göze alabilen Hz. İbrahim in(as) mübarek anısıdır. Allah a itaatin, teslimiyetin, güçlü ve derin bir imana sahip olma gereğinin bir hatırlatmasıdır. Allah'a Ulaşan Kurbanın Eti ve Kanı Değil, Takvadır Kur'an, " Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır (Bakara Sûresi, 184) âyetiyle, yapılan tüm 19

ibadetlerin gönülden olması gerektiğini haber verir. Namaz, oruç, infak, itaat ve diğer tüm ibadetlerde, niyet ve kalpten geçenler önemlidir. İnsanlar ibadetlerini, Allah'ı ve O'nun karşısında ne denli acz içinde olduklarını düşünmeden, yalnızca alışkanlıkla yapıyor olabilirler. İnsan, kulluğun gereklerini Allah'ın kendisinden hoşnut olmasını dileyerek, O'na muhtaç olduğunun bilincinde olarak değil de alışkanlıkla yapıyorsa, ibadetleri Allah katında geçerli olmayabilir. (Doğrusunu Rabb'im bilir.) Kur an, insanların kestikleri kurbanların kanlarının değil, yalnızca kalplerindeki takvalarının kendisine ulaşacağını bildirerek tam da bunu hatırlatır: Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O'nun size hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz için Güzellikte bulunanlara müjde ver (Hac Sûresi, 37) İnanan insanlar her kurban kesiminde, Hz. İbrahim(as) ile oğlu Hz. İsmail'in(as) Yüce Allah'a koşulsuz itaat konusunda verdikleri başarılı imtihanın anısını tazeler ve kendilerinin de benzer bir itaate hazır olduklarını sembolik olarak gösterirler. Hz. İbrahim(as) ve Hz. İsmail'in(as) Örnek Teslimiyeti Kur ân'da bizlere örnek gösterilen müminler, her olayın Allah tarafından kendileri için bir hikmet ve hayırla yaratıldığını bilirler. Allah müminin karşısına bir olay çıkarıyorsa, onda kesinlikle bir hayır vardır; şer gibi de görünse her olay hayra dönüşecektir. Allah, samimi kullarına kaldıramayacakları bir zorluk yüklemeyecek ve çektikleri sıkıntıların karşılığını da ahirette ödül olarak verecektir. Kur ân'da birçok ayette Allah'a güven ve teslimiyet üzerinde durulur. Bu konudaki ayetlerden birinde, De ki: Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlâmızdır. Ve müminler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler" buyrulur. (Tevbe Suresi, 51) Kur ân da önemli bir itaat ve teslimiyet örneği olan Hz. İbrahim(as) ve oğlu Hz. İsmail'in başından geçen imtihan, ayetlerde şöyle bildirilir: Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik. Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): Oğlum dedi, gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun? (Oğlu İsmail) Dedi ki: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah, beni sabredenlerden bulacaksın. Sonunda ikisi de (Allah'ın emrine ve 20

takdirine) teslim olup (babası, İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. Biz ona: Ey İbrahim diye seslendik, gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik (Saffat Sûresi, 101-107) Elmalılı Hamdi Yazır, Kur ân-ı Kerim tefsirinde, Hz. İbrahim'in rüyasında gördüklerinin bir vahiy olduğunu yazar. Alınan emrin yerine getirilmesi aşamasında Hz. İbrahim in(as) oğluyla istişaresini de şöyle açıklar:... Bunun üzerine onu zorla yapmaya kalkışmayıp, önce yerine getirilme şeklini istişare etmek üzere böyle görüşünü sorarak tebliğ etti ki, bununla ilk önce onun itaat ve boyun eğmekle ecir ve sevaba ermesini temin etmek istedi. Düşünmeli, bunu söylerken Ey yavrucuğum! diye hitap eden bir babanın kalbinde ne yüksek bir şefkat duygusu çarpıyor ve ona ne kadar büyük bir vazife aşkı, Allah sevgisi hâkim bulunuyordu... İşte bunun böyle ilâhî bir emir olduğunu anlayan ve Allah'ın sabredenlerle beraber olduğunu bilen o yumuşak huylu oğul, Ey babacığım! dedi, ne emrolunuyorsan yap. Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın" Yüce Allah ın dost edindiği peygamberi Hz. İbrahim in(as), oğlu İsmail i(as) Allah için feda edebileceğini kanıtlaması, güçlü ve derin imanının göstergesidir. Bu üstün ahlâk iman edenler için çok güzel bir örnektir. Bu nedenle müminler, İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır (Mümtehane Sûresi, 4) âyetinde haber verildiği üzere, onların yolunu izlemeli ve Allah'ın âyetlerini uygulamadaki titizlikleri, zorluk zamanlarındaki tavizsiz davranışları, sabırlı ve tevekküllü kişilikleriyle onları örnek almalıdırlar. Rabb i ona, Teslim ol dediğinde", "Âlemlerin Rabb ine teslim oldum" (Bakara Sûresi, 131) diyen Hz. İbrahim'in(as), gönülden itaati ve üstün ahlâkı bir Kur an âyetinde şu şekilde vurgulanır: "Rabb imiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin" (Bakara Sûresi, 128). Hz. İbrahim'in(as) imanındaki samimiyeti, tevekkülü, itaati, sadakat ve kararlılığı kuşkusuz her müminin sahip olması gereken önemli ahlâk özellikleridir: Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi (Nahl Sûresi, 120) Bu Kur ân âyetiyle en güzel dinin, Rabb imize gönülden teslim olup, Allah'a şirk koşmadan iman 21

edenlerin dini olduğu belirtilir ve koşulsuz bir bağlılığın önemi hatırlatılır. Allah anıldığı zaman yüreği ürperecek imani olgunluğu kazanmış mümin, Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığının, kendisinin O nun karşısındaki aczinin, her işin bir kader dahilinde ve bir hikmetle yaratıldığının bilincinde olarak, bedenini ve ruhunu Allah'a emanet eder. Kurban Adanıştır Kur ân âyetlerinde söz edilen kurban kesme, ete duyulan ihtiyaç nedeniyle hayvan kesme değil, bir tür manevî adanış göstergesidir. Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah'ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun. (Hac Sûresi, 28) Müminlerin, kestikleri kurbanı Allah'a yakınlaşmaya bir vesile olarak görmeleri, Allah'a olan sadakatlerini, O'nun rızasını hiçbir dünyevî nimete değişmeyeceklerini, bu uğurda -en sevdikleri de dâhil- her şeyi feda edebileceklerini ortaya koyar. Dr. Ali Şeriati, "yalnızca kesmiş olmak için koyun kesmek kasaplıktır!.." der ve kurban kesmedeki niyetin samimiyetine vurgu yapar. Kurban, Allah a yakınlaşmak niyetiyle, O nun dışındaki her şeyi kurban etmektir. Bizler de Hz. İbrahim(as) ve Hz. İsmail(as) gibi, tam bir teslimiyetle teslim olalım ve o sapasağlam/kopmayan kulba tutunalım "Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o, kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a varır" (Lokman Sûresi, 22). 22