AiLE HEKiMLERi DERNEKLERi FEDERASYONU İçindekiler: Askerlik Muayeneleri Portör Muayeneleri AHEF Sağlık Raporu Talepleri ilgili görüş
Sayı: 124 Tarih: 04.07.2012 Konu: Askerlik Muayeneleri SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU BAŞKANLIĞI NA, ANKARA 1111 sayılı askerlik kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair 6318 sayılı kanun, 03.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.1111 sayılı askerlik kanununun yürürlüğe girmesiyle sahada oluşan sorunlar ve çözüm önerileri aşağıda çıkartılmıştır. 1111 sayılı askerlik kanununun 14. Maddesinde; 1. Yükümlülerin sağlık muayeneleri Türk Silahlı Kuvvetleri sağlık yeteneğine ilişkin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara göre yapılır. denmektedir. Aile Sağlığı Merkezi şartlarında, bu kanunun tüm şartlarına göre muayeneleri yapmak ve kesin bir hükme varmak imkansızdır. Uzman hekim konsültasyonlarına ihtiyaç vardır. Bu yüzden eğer askerlik muayeneleri, aile hekimleri tarafından yapılacaksa muayene şartlarının yazıldığı ekler birinci basamağa göre tekrar düzenlenmelidir. Aile hekimi sadece ön kabul şeklinde bir işlem yapmalıdır. Diğer işlemler için Aile Hekimi, asker adayını mecburen asker hastanesine sevk etmek zorunda kalacaktır. Çünkü en zor olan bir kişiye sen sağlıklısın demektir. 2. Bu muayeneler, askerlik şubesinin bulunduğu yerde öncelikle varsa kayıtlı olduğu aile hekimi tarafından, yoksa en yakın resmi sivil sağlık kuruluşunda veya asker hastanelerinde tek tabip tarafından yapılır. Aile hekimince veya resmi sivil sağlık kuruluşunca hakkında karar verilemeyenler en yakın asker hastanesine sevk edilirler. denmektedir. Bu muayeneler askerlik şubesinin bulunduğu yerde, kendi aile hekimi tarafından yapılacaktır. Genelde askerlik şubeleri her ilçede bulunmadığı için bu durum misafir asker adaylarının kesin kayıtlı olmadıkları aile hekimlerine, askerlik raporu talebini doğuracaktır. Bu talep aile hekiminin görevi olmadığı için sürtüşmelere ve hekime karşı şiddete kadar varabilecektir. Bu yüzden askerlik şubesinin olduğu yerde kendi aile hekimi yoksa, asker adayları en yakın sivil sağlık kuruluşlarına yani devlet hastanelerine yönlendirilmesi gerekir. Askerlik şubesinin olup da, devlet hastanesi olmayan yerlerde ise askerlik şubesine en yakın devlet hastanesi tarafından veya en yakın asker hastanesi tarafından, askerlik raporlarının verilmesi gerekecektir. Bu karışıklığın sahada giderilebilmesi için askerlik raporlarının, askerlik şubesine en yakın devlet hastanesi veya asker hastanesi tarafından verilmesi en sağlıklı çözüm olacaktır. 3. Aile hekimince veya resmi sivil sağlık kuruluşunca hakkında karar verilemeyenler en yakın asker hastanesine sevk edilirler. karar verilemeyen durumlarda tek sevk yeri olarak asker hastaneleri gösterilmiştir. Bu da ülkemizde asker hastanelerinin sayısının yetersiz olduğu düşünüldüğünde; asker adaylarına ayrı bir külfet ve ciddi mağduriyet getirecektir. 4. Yükümlüler hakkında ertesi yıla bırakma, sevk geciktirmesi veya askerliğe elverişli değildir
kararlı sağlık raporlarını tanzim etmeye yetkili makam, asker hastanesi sağlık kuruludur. Askerleri muayene etme ve askerliğe elverişlidir raporu verme yetkisi verilen aile hekimleri ve devlet hastanelerinin, askerliğe elverişli değildir raporu verememeleri bu işin aslında asker hastanelerinin sağlık kurullarının görevi olduğunu açıkça göstermektedir. Yetki ya tam verilmeli ya da hiç verilmemelidir. Bu da 1111 sayılı askerlik kanunundaki en büyük çelişkidir. 5. Ancak, yatalaklar ile gözle görülür rahatsızlığı bulunanlar hakkında ertesi yıla bırakma, sevk geciktirmesi veya askerliğe elverişli değildir kararlı sağlık raporları, askerlik şubesi başkanı veya vekili ile mülki amirliklerce görevlendirilen resmi iki sivil (varsa biri aile hekimi) tabipten teşkil edilecek geçici sağlık kurulunca verilebilir. Geçici sağlık kurulunda aile hekiminin özellikle görevlendirilmesi, aile hekimliği mevzuatlarına aykırıdır. Çünkü aile hekimleri belirli bir mekanda, yani aile sağlığı merkezlerinde görev yapmaktadırlar. Bu yüzden kendi mekanları dışında (Mobil ve yerinde sağlık hizmetleri hariç) aile hekimlerinin görev yapması aile hekimliği mevzuatına aykırıdır. Ayrıca geçici sağlık kurulunun da kendisine kesin kayıtlı olmayan, asker adayları için o aile hekiminin karar vermesinin istenmesi, yine aile hekimliği mevzuatına aykırıdır. Bu kişiler misafir hasta tanımına girmemektedirler. Çünkü bu hastaların sağlık kayıtları, kesin kayıtlı olmadıkları için, kurula katılacak olan aile hekimlerinde yoktur. Ayrıca misafir hastalara sadece birinci basamak sağlık hizmeti verilmekte, sağlık raporu tanzim edilmemektedir. Sonuç olarak; yeni değişen 1111 sayılı askerlik kanunu, aile hekimlerinin ve sahanın görüşleri alınmadan hazırlanmış olup, sahanın ihtiyaçlarına ve asker adaylarının durumuna, çözüm olmaktan uzaktır. Aksine misafir hastaların, askerlik raporu almak için aile hekimlerine şiddet uygulama riskini artırmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri sağlık yeteneğine ilişkin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara göre, askerlik raporlarının, birinci basamak sağlık hizmeti olarak, verilebilecek bir rapor olmadığı aşikardır. Sahadaki karışıklığın giderilmesi için, ilgili makamlarla bir an önce görüşülerek gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ederiz. Dr. Murat GİRGİNER AHEF Yönetim Kurulu Adına Başkan
Sayı: 125 Tarih: 04.07.2012 Konu: Portör Muayeneleri SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU BAŞKANLIĞI NA, ANKARA Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Aile Hekimliği Uygulama Şube Müdürlüğünün 20.08.2010 tarih ve 36076 sayılı Görüş Bildirilmesi konulu yazısında 25.05.2010 tarih ve 27591 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin Aile Hekiminin görev,yetki ve sorumlulukları başlıklı 4. Maddesi 3. Fıkrası (l) bendinde yer alan İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmi tabiplerce kişiye yönelik düzenlenmesi öngörülen her türlü sağlık raporu, sevk evrakı, reçete ve sair belgeleri düzenler hükmü gerekçe gösterilerek portör muayenelerinin Aile Hekimlerinin görev,yetki ve sorumlulukları arasında olduğu mütalaa edilmiştir. Anayasa Mahkemesi 2008/63 sayılı kararı ile Aile Hekimlerinin Anayasamızın 128. maddesinde belirtilen diğer kamu görevlileri grubunda görev yaptıklarını tescil etmiştir. Anayasa nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında; Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır denilmiştir. Anayasa nın 128. maddesinde yer alan kanunla düzenleme ilkesi, kanunun düzenlediği alan ile ilgili temel ilkelerin konulmasını ve sınırlarının belirlenmesini gerekli kılar. Bu takdirde uzmanlık ve teknik gerektiren konularda ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir. Anayasa da yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda, yürütme organın genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisi bulunmamaktadır. Yürütme organının düzenleme yetkisi sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Buna göre, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin hakları ve yükümlülüklerinin yasa ile düzenlenmiş olduğunun kabul edilebilmesi için, düzenleme ile temel ilkelerin ortaya konulması ve sınırların belirlenmesi, belirsiz ve geniş bir alanın yürütmenin düzenleme alanına terk edilmemesi gerekir. Bu kurallar çerçevesinde Aile Hekimlerinin görev ve yetkilerinin temel ilkeleri ve sınırları 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu ile Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti vermek şeklinde belirlenmiş olup Bakanlığımızın hazırladığı Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ile de bu görevlerin ayrıntıları belirlenmiştir. 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunun Hizmetin Esasları başlıklı 5. Maddesi 2. paragrafında Aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı merkezleri tarafından verilir ve bu merkezlerin organizasyonu, kadroları, görevleri ile çalışma usûl ve esasları Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenir (değ: 02.11.2011 tarih ve 663 sayılı KHK) ve aynı maddenin 3. paragrafı son cümlesinde İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmî tabiplerce düzenlenmesi öngörülen her türlü rapor, sevk evrakı, reçete ve sair belgeler, aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde aile hekimleri tarafından düzenlenir. hükmü yer almaktadır.
03.08.2011 tarih ve 25143 sayılı Makam Olur u ile yürürlüğe giren Aile Hekimliğinin Uygulandığı İllerde Toplum Sağlığı Merkezleri Kurulmasına ve Çalıştırılmasına Dair Yönergenin Çevre Sağlığı Hizmetleri başlıklı 24. Maddesinin 3. fıkrasında yer alan Gayri sıhhi müesseselerin, sıhhi müesseselerin, umuma açık işyerlerinin denetiminde mevzuattan kaynaklanan görevleri yerine getirir, 12.05.2006 tarih ve 26166 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli personele döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmasına dair yönetmelikte yer alan Toplum sağlığı merkezi performans kriterleri 20. Maddesinde yer alan İşçi ve esnaf muayenesi, ruhsat verme gibi işleri yapmak ve konu ile ilgili Bakanlığımız Strateji Geliştirme Başkanlığının 2007/79 sayılı Genelgesinde de belirtildiği üzere işçi ve esnaf muayenesi yani portör muayeneleri Toplum Sağlığı Merkezlerinin görevleri arasındadır. Konu ile ilgili olarak Sayın Bakanımızın 16.12.2010 tarihinde katılmış olduğu bir televizyon programında kendisine yöneltilen aile hekimi kimdir, ne yapar, nedir diğer sağlık sisteminden farkı ortaya çıkan, genel olarak sizden öğrenmek istiyoruz şeklindeki bir soruya vermiş olduğu Eski sosyalizasyon sisteminin doğrusu sistemle alakalı, artık biraz dönemin değişmiş olmasıyla alakalı sorunları vardı ama sorunların önemli bir kısmı da, o sistemin bile Türkiye de çalıştırılamayışıydı, yani yeterince bu işe emek verilmemişti, sağlık ocaklarının durumu iyi değildi vesaire. Peki, eski sistemle aile hekimliğinin ana farkları neler? Bir defa eskiden sağlık ocağı tabibi dediğimiz kişi birçok işle ilgilenirdi. Sadece bireyin hastalığıyla ya da koruyucu sağlığıyla değil çevre sağlığından tutun da, ne bileyim gıda kontrolüne varıncaya kadar. Tabii bu kadar kompleks bir işin içinde doğrudan bireyle ilgilenme imkanı da bulamıyordu. Biz şimdi bir defa aile hekimlerini tamamen vatandaşa, bireye hizmet edecek, onun koruyucu sağlık hizmetini yapacak, onun sağlık danışmanlığını yapacak ve birinci basamakta tedavi edilebilecek hastalıklarını tedavi edecek bir konuma getirdik. Toplum sağlığı hekimliğini ayırdık, öyle bir alan var, onlar yine çevre sağlığıyla, toplum sağlığıyla ilgilenen merkezler olacak ama aile hekimleri sadece kendilerine emanet edinmiş olan, yaklaşık 3500 kişinin sağlık danışmanlığını yapacaklar, koruyucu hizmetlerini verecekler ve söylediğim gibi hastalıklarının tedavisini yaparak onları gerekirse başka bir yere de yönlendirecekler, tıbbi kayıtlarını yapacaklar. Burada bizim vatandaş olarak şöyle bir hakkımız var: Kendi aile hekimimizi dilediğimiz gibi kendimiz seçiyoruz. Şeklindeki cevabından da Portör Muayenelerinin Aile Hekimlerinin görevi olmadığı, aksine sayın Bakanımızın Aile Hekimlerinin Sağlık ocağı sisteminin aksine vatandaşların bireysel sağlık sorunlarına ve koruyucu sağlık hizmetlerine odaklanmasını uygun görmektedir. Yukarıda zikredilen hususlar değerlendirildiğinde esnaf muayenelerinin yani portör muayenelerinin Aile Hekimlerinin değil Toplum Sağlığı Merkezlerinin asli vazifeleri olduğu, konu ile ilgili yasal düzenlemenin 81 ilde aynı aile hekimliği uygulaması standartını sağlamak gerekliliği ile 81 il Halk Sağlığı Müdürlüğüne hatırlatılmasını görüşlerinize arz ederiz. Dr. Murat GİRGİNER AHEF Yönetim Kurulu Adına Başkan
Sayı: 126 Tarih: 04.07.2012 Konu: AHEF Sağlık Raporu Talepleri ilgili görüş MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, ANKARA Türkiye de görev yapan 22.000 aile hekimini temsil eden bir meslek örgütüdür. AHEF Türkiye deki aile hekimlerini dernekleri aracılığıyla tek çatı altında toplayarak, ulusal ve uluslararası platformlarda temsil etmeyi, Aile Hekimlerinin haklarını korumayı ve geliştirmeyi görev edinerek, sosyal, bilimsel, ekonomik ve hukuki olarak en iyi koşullarda, çalışmalarını sağlamayı, Aile hekimliği uygulamasını yönlendirmeyi ve oluşan sorunların çözümüne hizmet verdiği toplumun sağlığını da dikkate alarak katkıda bulunmayı, faaliyetlerini uluslararası normlar, etik ilkeler ışığında, şahıslardan ve siyasi kurumlardan bağımsız bir şekilde, yasal sınırlar çerçevesinde yerine getirmeyi görev edinen bir federasyondur. AHEF Ülkemizdeki Aile Hekimliği uygulamasını Dünya da Birinci Basamak Sağlık Hizmeti olarak model alınan bir noktaya getirmeyi ve bu konuda söz sahibi olmayı amaçlamaktadır. Bakanlığınıza bağlı eğitim kurumlarında görev yapan personel ve öğrenim gören öğrenciler tarafından Aile Hekimlerimize çeşitli amaçlar ile sağlık raporu talepleri gelmektedir. Söz konusu sağlık raporu talepleri genellikle Sağlık durumunun toplu yerlerde yaşamaya elverişli olduğuna dair resmi bir kurumdan alınan sağlık raporu, bulaşıcı hastalık taşımadığına dair rapor, geziye gidebilir,satranç müsabakalarına katılabilir, çırak ve kalfa olarak çalışabilir, Halk Eğitim Merkezinde görev yapabilir, sözleşmeli öğretmen olarak görev yapabilir,yüzme havuzuna girebilir,vs şeklinde olmaktadır. Aile Hekimleri tarafından rapor talebi ile gelen personel ve öğrencilerin sağlık şartlarının hangi kriterler doğrultusunda sorgulanacağını tanzim eden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan herhangi bir mevzuata sıklıkla ulaşılamamaktadır. Bu sebeple her aile hekimi muayenelerini kendi inisiyatifleri ve tıbbi bilgi-tecrübeleri doğrultusunda yapmakta ve uygulamada standart sağlanamamaktadır. 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun 5. Maddesi son bendinde İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmî tabiplerce düzenlenmesi öngörülen her türlü rapor, sevk evrakı, reçete ve sair belgeler, aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde aile hekimleri tarafından düzenlenir. ve 8. Maddesi ilk bendinde hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği, kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. hükümleri yer almaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığımız arasında yürütülen ortak bir yönetmelik olmaması nedeni ile hekimler arasında standart uygulama yapılamamakta, kişilerin sağlık durumlarının
değerlendirilmelerinde eksik ve gözden kaçan hususlar olabildiği gibi ayrıca gereksiz tetkik ve sevk işlemleri yapılabilmektedir. Federasyonumuz tarafından geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve onlara eğitim veren eğitimcilerimizin sağlık durumlarının eksiksiz bir şekilde değerlendirilebilmesi amacı ile Bakanlığınıza bağlı eğitim kurumlarında görev yapan personel ve öğrenim gören öğrenciler için hangi yönetmeliklerde sağlık raporu talebinin yer aldığı ve sağlık raporu talep edilen faaliyetlerin mahiyetleri gibi bilgilerin Federasyonumuza gönderilmesi yapacağımız çalışmalarda bize büyük katkı sağlayacak, dünyada örnek olacak bir Türkiye Aile Hekimliği uygulaması için süren çalışmalarımıza güç katacaktır. Bilgilerinize arz ederiz. Dr. Murat GİRGİNER AHEF Yönetim Kurulu Adına Başkan