Perspektif. NOVEMBER / KASIM 2011 Jg./Yıl: 17, Nr./Sa yı: 203 İslam Toplumu Millî Görüş Aylık Yayın Organı. Cami

Benzer belgeler
IGMG Gençlik Teşkilatı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Avrupa nın imamları Mainz de yetişecek. ACG nin mesajı: Gençler zenginliğimizdir. Maneviyatsız bereket olmaz. Bereketin anahtarları.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

YECDER. l.ulusal DIN GüREVLILERI SEMPOZYUMU TEBLIGLERI

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Kurban Allah a yakınlaşmanın adıdır. Sahip olduklarımızın Allah yolunda feda edilmesidir, teslimiyettir, teşekkürdür.

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

DİASPORA - 13 Mayıs

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Avrupa da Yerelleşen İslam

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

'Hayırlı Gece' Ramazan Proğramı

UKBA. e Bülten TACİKİSTAN DAN TÜRKİYE YE UKBA DERNEĞİ AMERİKA DA SOHBET MECLİSLERİ KURDU KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYİZ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İçindekiler. Hakkımızda Misyon Vizyon TKYD Üyelik Ayrıcalıkları Faaliyetler

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

SOMALİ YE YAPILAN YARDIMLARIN İNDİRİMİ

Cami Kavramı Üzerine Çözümleyici Bir Açılım Denemesi

Hac & Umre Kültür Turları Uçak Bileti

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler


ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ TESTİ

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

Seçim süreci hakkında sorular ve cevaplar

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI - TÜRKİYE DİYANET VAKFI. Allah a yakınlaşma ve muhtaçlara destektir. Kurbanlarımızla kardeşliğimizi güçlendirelim.

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Yaz l Bas n n Gelece i

CODE DE CONDUITE DU GROUPE GROUPAMA GROUPAMA GRUBU ETİK ŞARTLARI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

BACIM - Ağırlıklı olarak Türkiye kökenli göçmen kadınlar için buluşma ve danışmanlık merkezi

Hollanda Türkevi Topluluğu nun Ankara Ziyareti

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Madde 3 - (1) Bu Yönetmelik; 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

UFA. islam. Rusya Federasyonu Başkırdistan Cumhuriyeti nde UFA İSLAM ÜNİVERSİTESİ YAPILIYOR. ÜNiVERSiTESi TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSTANBUL ŞUBESİ

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

KURBAN BEDELI 100 Euro

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Yardım kuruluşlarının kurban bedelleri

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Transkript:

Perspektif NOVEMBER / KASIM 2011 Jg./Yıl: 17, Nr./Sa yı: 203 İslam Toplumu Millî Görüş Aylık Yayın Organı Cami ve Mimari Süleymaniye den Apart-Cami lere Camilerin Toplumsal Anlamı Bir Yönetim Modeli: Süleymaniye

bayramınız mübarek olsun Gelişi ile müşerref olduğumuz Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, Cenab-ı Hakk tan, tüm insanlık ailesi için hayırlara vesile olmasını niyaz ederiz. İslam Toplumu Millî Görüş Boschstr. 61-65, D- 50171 Ker pen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 www.igmg.de E-Ma il: info@igmg.de

Pers pek ti f IGMG AY LIK YA YIN OR GA NI NOVEMBER / KASIM 2011 Yıl/Jg.: 17, Sayı/Nr.: 203 Selamların en güzeli ile Hac ınız Mebrur Kurbanlarınız Kabul Olsun! Bu dergi elinize ulaştığında IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH nın düzenlediği Hac organizesi ile Hac a giden kardeşlerimizin çok büyük bir bölümü mübarek beldelere varmış olacak. Yine aynı şekilde IGMG Sosyal Yardım Derneği nin organize ettiği Kurban Kampanyası nda gönüllü olarak fedakârlık gösteren kardeşlerimiz, görev yapacakları ülke ve bölgelere hareket etmeye başladı. Allah, hacılarımızın Hac larını mebrur, kesilecek olan kurbanları da kabul etsin. Hac ve Kurban dinimizin temel ibadetleri arasında olduğu gibi, İslam ümmetini kardeşâne bir şekilde biraraya getiren ibadet. Her ülke, her bölge ve her milletten insanlar, âlemlerin Rabb inin çağrısına uyarak, İnsanlar için kurulmuş olan ilk ev i ziyarete gidiyor, Allah a şükür, secde ve hamd ediyor. Orada her makamdan insan, bütün sıfatlarından arınıp aynı seviyeye iniyor. Kurban Kampanya sı ile Avrupa daki Müslümanlar olarak ümmetin diğer mensupları ile mübarek günlerde, mübarek bir amaç için biraraya geliniyor. Mazlumlar, mağdurlar ve ihtiyaç sahipleri ziyaret ediliyor, Allah için kesilen Kurbanlar dağıtılıyor; karşılık olarak ise sadece bir dua bekliyoruz. Bu vesile ile İslam dünyasının Kurban Bayramı nı tebrik ediyor, Cenab-ı Allah tan bu bayramın insanlığa hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Dergimizin bu sayısında Kurban ibadetinin yanı sıra Cami ve mimarisini ana konular olarak belirledik. İlhan Bilgü camilerin toplumsal işlevini ele aldı. Ahmet Faruk Çağlar son yıllarda inşa ettiğimiz camilerimizin mimarisine ilişkin bir eleştiri yazısı kaleme alırken, Hasan Vural, Süleymaniye Camii ve Külliye mimarisi ile neyin amaçlandığını örnek bir çalışma eşliğinde bizlere bir kez daha hatırlattı. Gelecek sayımızda buluşmak üzere, kalbî selamlarımla. Mustafa YENEROĞLU Boschstr. 61-65, D- 50171 Kerpen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 www.igmg.de E-Mail: dergi@igmg.de YA YIN CI HE RA US GE BER IGMG-Is la misc he Ge me ins chaft Mil lî Gö rüş e.v. Amt sge richt Bonn, VR 6621 Vertreten durch den Vorstand: Kemal Ergün, Vorsitzender Oguz Ücüncü, Generalsekretär Hakkı Çiftçi, stellv. Vorsitzender Genel Yayın Yönetmeni / Chefredakteur: Mustafa Yeneroğlu (V.i.S.d.P) Editör: İlhan BİLGÜ Baskı Druck: Ya vuz söh ne-du is burg Ya yın la nan ma ka le ve fi kir ya zı la rı nın so rum lu luk la rı ya zar la rı na ait tir. Die in der Zeitschrift veröffentlichten Meinungen binden die Autoren, nicht die IGMG İLAN SER Vİ Sİ AN ZE IGEN SER VI CE: Tel.: 02237/ 656-201 Fax: 02237/ 656 555 E-Ma il: ta nit ma@igmg.de ABO NE SER VİSİ ABON NE MENT: IGMG-Is la misc he Ge me ins chaft Mil lî Gö rüş Mitgliederbetreung: Boschstr. 61-65, D- 50171 Ker pen Tel.: 02237/ 656-0 Fax: 02237/ 656 555 E-Ma il: mitg li ed@igmg.de Yıl lık abo ne üc re ti: 59,-EU RO Jah re sa bon ne ment: 59,-EU RO IGMG Ge nel Mer kez Üye le ri ne üc ret siz dir. Der Be zugs pre is ist für Ve re ins mitg lie der im Mitg li eds be it rag ent hal ten. HE SAP NO BANK VER BIN DUNG: BANK AUSTRIA: IBAN: AT 23 12 000 515 74 66 56 01 SWIFT: BKAUATWW

içindekiler gündem İslam Düşmanlığı Ciddîye Alınmalı!... Din Dersi Tartışmalarındaki Son Gelişmeler... Camilerin Toplumsal Anlamı... Süleymaniye den Apart-Cami lere... Bir Yönetim Modeli: Süleymaniye... Bir Davet ve Fırsat Olarak Açık Cami Günü... Mazlum, Mağdurlar için 100.000 Kurban, Kurban Olsun!... 5 6 8 10 12 14 16 10 SÜLEYMANİYE DEN APART CAMİ LERE islam ve hayat Kurban: Teslimiyet ve Adanmışlığın Zirvesi... Evlilik, Cennette de Devam Edecek Bir Akid... Hadis Literatürü nün Oluşumu... toplum Ana Dili nin Yeri... Medyanın Gücü, Gücün Medyası... 18 20 22 24 26 dünya Kırgızistan... kültür Sosyal Bilimler, Ekonomi, Haberleşme... 28 30 14 BİR DAVET VE FIRSAT OLARAK AÇIK CAMİ GÜNÜ gesellschaft Zur Rolle der Muttersprache... 32 aktuell Das Ringen um den Religionsunterricht... Bilder gerade rücken... 34 36 islam und leben Die Sunna als Quelle des Islams... 38 28 ANA DİLİ NİN YERİ

İslam Düşmanlığı Ciddîye Alınmalı! gündem İlhan Bilgü ibilgu@igmg.de Yabancı düşmanlığı, aşırı sağın en önde gelen eylem alanlarından birini oluşturuyor. Avrupa da Müslüman nüfusun artması ve dünyadaki gelişmelerle orantılı olarak bu tutum İslam düşmanlığını da kapsamaya başladı. Aşırı sağ düşüncenin kapsamında daha önceleri özellikle Yahudi düşmanlığı yer alıyordu. Asırlardır devam eden bu aşırı milliyetçi anlayışa şimdi İslam düşmanlığı da eklenmiş bulunuyor. Son yıllardaki toplumsal gelişmeler ise, aşırı sağın İslam düşmanlığına özellikle ağırlık verdiğini gösterirken, İslam düşmanlığının toplumun merkezine ve büyük kitle partilerine de kaydığına şahit oluyoruz. Aşırı sağa karşı toplumda oluşan duyarlılık İslam düşmanlığı ekseninde buluştuğunda, bu duyarlılığın zaman zaman kaybolduğunu görüyoruz. İşin endişe verici boyutu ise, Federal Almanya Hükümeti nin, İslam karşıtlığı ve düşmanlığını ziyadesiyle önemsiz görmesi ve İslam düşmanlığı ile bilinen pek çok yayın ve İnternet platformundaki düşünce sahiplerini ve onların düşüncelerini ülkenin demokratik yapısını sarsıcı nitelikte görmemesi ile ortaya çıkıyor. Bilindiği gibi Federal Almanya da Sol Parti (Linkspartei) federal hükümete Müslüman karşıtı ırkçılık ve aşırı sağcılık başlıklı bir soru önergesi sunmuş, hükümet de bu soru önergesine verdiği cevapta, ilgili internet sitelerinde yer alan ve Alman hukukuna göre suç teşkil eden ifadeleri dahi, extremizmin (aşırılığın) ifadesi olarak görülmesi ve dolayısıyla, anayasayı koruma görevi açısından dikkate alınması gereken eylemler arasında sayılması zorunlu değildir şeklinde değerlendirmişti. Üstelik verilen cevaba eklenen Anayasayı Koruma Dairesi nin zihniyet kontrol aracı olmadığı ifadesi ile de bunu gerekçelendirmişti. Ne var ki, hükümetin, Anayasayı Koruma Dairesi ni Müslümanlara karşı bir zihniyet kontrol aracı gibi kullandığını mevcut tüm İslamî cemaatler çok iyi biliyor. Genel Sekreterimiz Oğuz Üçüncü, bu açıklamayı eleştirmiş, hükümetin çifte standartlı davranmayı bırakmasını istemişti ve İslam düşmanlığını tehlikesiz olarak gösterme çabası çifte standardın zirvesidir demişti. Oğuz Üçüncü nün de ifade ettiği gibi, hükümetin aşırı sağın tutumu karşısında bir tehlike görmediği yolundaki ifadesi aslında, bir çelişki ve elbette ki bir çifte standartı da yansıtıyor. Çünkü, Almanya da emniyet birimleri, sınır tanımayan önlem ve güvenlik politikaları çerçevesinde Müslümanlara yönelik olarak açıkca düşünce kontrolü uygulaması yapıyor. Müslümanlara yönelik önlemler, Müslümanlar arasındaki dindarlaşmayı dahi radikalleşme yönünde bir adım olarak gösteren, masa başında hazırlanmış sözde radikalleşme senaryolarına dayanıyor. Fakat, İslam düşmanı çevrelerin, cezai yaptırım gerektiren ırkçı söylemleri ise ektremist bir düşüncenin ifadesi olarak değerlendirilmiyor. Örneğin hükümet, Politically Incorrect (PI) adlı İslam düşmanlığı yayan internet sitesinin açıktan açığa Müslüman düşmanlığı ve ırkçı içerikli yayınlar yaptığını belirtiyor. Fakat hükümet bu yayınlardaki ifadelerin, klasik bir aşırı sağ diliyle değil de, sadece bir İslam eleştirisi olduğuna inanıyor. Tuhaflık burada bitmiyor. Hükümet, sitede yer alan Müslümanlara karşı düşmanlık aşılayan ifadeleri yabancılaşmaya yönelik korkunun bir ifadesi şeklinde tanımlıyor. Halbuki, hükümetin yabancılaşma kavramının ırkçı düşünce ve hareketlerin merkezî ve temel kavramlarından olduğunu bilmesi gerekiyor. Ki, hükümet bu tutumuyla ırkçıların bu temel kavrama dayanan düşüncesini de meşrulaştırmış oluyor. Alman hükümetinin bu tutumu, ülkedeki milyonlarca Müslümanı elbette ki incitiyor ve dahi ürkütüyor. Ve biz bu noktada, hükümetin İslam düşmanı propaganda ve hareketlerin, klasik ırkçılık kavramı altında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini tekrar ve daha dikkatli düşünmesi tavsiyesinde bulunuyoruz. Zira İslam düşmanlığı, bu düşmanlığın düşünsel altyapısı ve eylem alanı, hakikaten ciddîye alınması gereken durum arzediyor. NOVEMBER KASIM 2011 sayfa 5

gündem Din Dersi Tartışmalarındaki Son Gelişmeler Kısa bir Analiz Engin Karahan ekarahan@igmg.de 30 yıldan fazla bir süredir, Almanya da okullarda İslam din dersi verilmesi ile ilgili tartışmalar yapılıyor. Bu tartışmalar, çeşitli eyaletlerde farklı muhataplar ve farklı yaklaşımlarla devam ediyor. Eyaletin birinde yerel bir veli derneği ile tüm eyaleti kapsayacak bir sözde din dersi programı oluşturulurken, bir diğerinde Müslümanlar için istisnaî özel düzenlemeler getiriliyor. Ne var ki, bu müzakerelerde Müslüman cemaatlerin beklenti ve önerileri neredeyse hiç yer almıyor. Okul ve din politikası, ilgili eyaletlerin yetki alanında bulunması sebebiyle, din derslerinin oturabilmesi için o eyalete has kimi özel durumların da dikkate alınması gerekirse de, bunun esas olarak anayasa hukukuna uygun bir çerçeveye oturması gerekiyor. Buna göre, kamu okullarında inanç eksenli bir din dersi ancak bir dinî cemaat ile işbirliği halinde verilebilir. Din derslerinin hukukî çerçevesi apaçık ortadadır. Okullarda, uzun yıllardan beri Katolik ve Protestan din dersleri veriliyor. Böylece gerek işbirliği yapılan dinî cemaatlerin gerek devletin uyduğu, devletin tarafsızlığını zedelemeden ilgili dinî cemaatin kendi inançlarını öğretebilmesini garanti eden süreç ve kurallar oluştu. sayfa 6 Perspektif Müslüman dinî cemaatlerin, din derslerinin şekillendirilmesi çalışmalarına, yalnızca, ya bir veli derneği statüsünde katılması isteniyor, ki bu durumda anayasal ölçülere göre bir etkinlik söz konusu olamayacaktır ya da Müslüman dinî cemaatlerin, bu yetkilerini bir Danışma Kurulu na devretmesi bekleniyor. Müslüman Dinî Cemaatlerin Beklentileri Müslüman dinî cemaatlerin beklentisi, yerleşmiş bulunan bu çerçevenin devam etmesi yönünde. Müslüman cemaatler özel muamele değil, eşit muamele istiyorlar. Ancak tam da bu eşit muamele beklentisi ilgili eyaletler tarafından sorgulanıyor. Diğer dinî cemaatler kamu okullarında din derslerini Anayasanın 7. maddesinin 3. fıkrasına göre verebilirken, Müslümanlar için ya özel bir kanun çıkarılmak ya da başka özel yollar bulunmak isteniyor. Bu tür özel çözümler ise mevcut sorunları çözmek yerine aslında yeni sorunlar ortaya çıkarıyor. Zira, anayasanın 7. maddesinin 3. fıkrasına göre, örneğin, bir kamu sözleşmesi temelinde bir din dersi yerine, böylece, özel yollarla Müslümanların entegrasyonu tartışılıyor. Ama böyle bir özel yol Müslümanların eşit katılımını değil, aksine, dışlanmaları için oluşan zemini kuvvetlendiriyor. Böylesi özel yollar, bir taraftan Müslüman cemaatlerin bir dinî cemaat olarak konumunu ikinci sınıf bir konuma yerleştirirken, diğer taraftan da, Almanya daki devlet-din ilişkilerindeki dengeyi bozuyor. Müslüman dinî cemaatlerden bir dinî cemaat olma statülerinden vazgeçmeleri, hattâ anayasal garanti altında bulunan İslam din derslerine etki etme haklarını yalnızca kısıtlanmış olarak kullanmaları bekleniyor. Müslüman dinî cemaatlerin, din derslerinin şekillendirilmesi çalışmlarına, yalnızca, ya bir veli derneği statüsünde katılması isteniyor, ki bu durumda anayasal ölçülere göre bir etkinlik söz konusu olamayacaktır ya da Müslüman dinî cemaatlerin, bu yetkilerini bir Danışma Kurulu na devretmesi bekleniyor. Bu Danışma Kurulu üyelerinin sadece bir kısmı dinî cemaatlerin temsilcilerinden oluşacaktır. Eğer Müslüman veli ve öğrencilerin bu derslere güven duymaları ve rağbet göstermeleri isteniyorsa, o zaman her şeyden önce bu derslerde söz konusu dînin mensublarının temel din algıları ve prensiblerinin yer alması gerekiyor. Siyasî basiret sahibi olmanın, bu güveni, Müslümanları dışlama ve evcilleştirme mekanizmaları ile muhatap etmekten geçmediğini bilmek gerekir. İslamî Dinî Cemaatleri İçin Yapılan Ayrıcalıklı Muamele nin Eleştirisi Aslında, Müslümanları ikincil bir konuma iten uğraşlara karşı ortaya konulan eleştiriler sadece Müslüman cenahtan gelmiyor. Kuzey Ren Westfalya Eyaleti inde kamu okullarında İslam din derslerinin verilebilmesi için tasarlanan müslümanlara özel yasanın tartışmalarında, Almanya Müslü-

manları Koordinasyon Konseyi nin (KRM) tasarısı ile ilgili açıklamasında dile getirtiği eleştiri noktalarının pek çok uzman tarafından da onaylandığını gösterdi. Çok sayıda uzman tasarının anayasal çerçevede problemli olduğuna dair somut örnekler verdi. Aynı uzmanlar, bu tasarının yasalaşması durumunda anayasaya uymayacak olan bir kanunun ortaya çıkacağı uyarısında bulundular. Tasarının taraftarları ise, siyaseten gerekli bir adım atıldığını savunsalar da, tasarının hukukî sıkıntılarını onlar da red edememektir. Özellikle tasarıda İslamî dinî cemaatlerin konumunun değerlendirilmesi eleştirilere yol açtı. Burada, anayasa hukukunun kısmen ilgası uyarısı yapıldı. Çünkü, anayasaya göre bir dinî cemaat olmadan, din dersleri verilememesi gerekiyor. Uzmanların çoğunluğuna göre, eyalet hükümetinin Müslüman dinî cemaatlerin eksiklikeri olduğuna dair argümanlarının bir karşılığı yok. Cami cemaatlerinin bir dinî cemaat olup olmadığı da tartışma götürmeyen bir konu olarak kabul edilmekte. Mevcut çatı dernekleri de bu durumda ya bu dinî cemaatlerin bir araya geldiği bir dinî cemaat, ya da en azından cami cemaatlerinin temsilcileri olarak bulunuyorlar. Her iki durumda da eyalet bu kurumlarla anayasaya uygun bir din dersi düzenleyebilirler. Aksi takdirse, bu yasa tasarısına göre verilecek olan sözde bir İslam din dersinin içerik olarak gerçekten de bir İslam din dersi olup olmayacağı kuşkulu olacaktır. Bunun da ötesinde, Müslüman cemaatlerin bu derslere etkisi oldukça kısıtlı olacağı için önerilen bu yeni din dersi, sadece mevcut İslam bilgisi derslerinin biraz geliştirilmiş şekli olacak. Yasa tasarısının şimdiki şekline göre öngörülen Danışma Kurulu, İslamî cemaatlerin cemaat olma haklarına karşı da bir müdahele olarak değerlendirilmekte. Özellikle, kurulun İslamî cemaatlere mensup olmayan üyelerinin herhangi Kuzey Ren Vestfalya daki yasa tasarısına göre verilecek olan sözde bir İslam din dersinin içerik olarak gerçekten de bir İslam din dersi olup olmayacağı kuşkulu olacaktır. Bunun da ötesinde, Müslüman cemaatlerin bu derslere etkisi oldukça kısıtlı olacağı için önerilen bu yeni din dersi, sadece mevcut İslam bilgisi derslerinin biraz geliştirilmiş şekli olacak. Yasa tasarısının şimdiki şekline göre öngörülen Danışma Kurulu, İslamî cemaatlerin cemaat olma haklarına karşı da bir müdahele olarak değerlendirilmekte. bir meşruiyeti yok. Çünkü söz konusu bu üyelerin hiçbirinin herhangi bir İslamî cemaat tarafından görevlendirilmesi sözkonusu değil. Uzmanlar, Danısma Kurulundaki cemaat temsilcileri ve sözde bağımsız üyeler arasındaki bir ihtilaf halinde, devletin temsilcisi olarak Eğitim Bakanlığı nın İslam dininin ne olup olmadığı konusunda karar vermesinin söz konusu olabileceği uyarısında bulunuyorlar. Uzmanlara göre bu durumda, anayasanın öngördüğü devletin dîni konularda tarafsızlığı ilkesi ağır bir şekilde ihlal edilmiş oluyor. Eleştirilerin bu noktlarının yalnızca Kuzey Ren Vestfalya eyaleti için yapıldığını sanmak yanlış olur. Söz konusu edilen sorunlar farklı şekillerde de olsa ilgili tüm eyaletlerde söz konusu. Bu zamana kadar İslam din derslerinin verilmesinin başarılamamasının sebebi ne hukukî çerçeve eksikliği, ne de İslamî dinî cemaatlerin statüsüdür. Bu başarısızlığın sebebi, tartışmaları sürekli bir şekilde sıfır noktasına geri çeken eyalet hükümetleri nezdindeki siyasî irade yoksunluğudur. Aslında Müslüman dinî cemaatlerin statüleri üzerindeki tartışma aslında göstermelik bir tartışmadan öte bir tartışma değildir. Çünkü eyaletler istese, hemen bugün mevcut İslamî dinî cemaatlerle, anayasanın 7. maddesinin 3. fıkrasına göre bir İslam din dersi uygulamaya koyabilir. Bunun yerine hâlâ, Müslüman öğrenci, veli ve dinî cemaatlerin aleyhine olacak bir temsili tartışma yürütülüyor. Çünkü, kamuoyunda İslam hakkında bir tartışma yürütülürken her zaman aslında konu İslam olmuyor. Böylece İslam ve Müslümanların entegrasyonu konuları, eşitlik ilkesi üzerine bina olan Almanya nın anayasal hukuk düzenini sorgulamak için istismar ediliyor. Burada mağdur duruma düşenler ilk etapta Müslümanlar olsa da, öyle görünüyor ki Müslümanlar bu alanda daha fazla yalnız kalmayacaklar. NOVEMBER KASIM 2011 sayfa 7

gündem Camilerin Toplumsal Anlamı İlhan Bilgü ibilgu@igmg.de Açık Cami Günleri sebebiyle Almanya da pek çok gayr-i müslim, cami lere ziyarete geldi. Ziyaret edilen camilerin çoğunluğunun, ziyaretçilerin hafızalarına yerleşmiş olan cami tasavvuru ile ne kadar uyuştuğu bir yana; ziyaretçilerin, camileri, kilise, sinegog ve diğer dinlerin mabedleri ile bir mukayese yapmak durumunda kaldıklarına da şahit olundu. Gayr-i müslim ziyaretçilerin böyle bir mukayesede bulunması elbette ki olağan bir durum. Nasıl ki biz Müslümanlar diğer dinlerin mabedlerini cami lere nisbetle yorumlama durumunda kalıyorsak, onlar da camiyi anlayabilmek için böyle bir mukayesede bulunuyorlar. Bu vesile ile İslam tarihi boyunca cami dediğimiz mekânın icra ettiği foksiyonları kısaca değerlendirmek istiyoruz. Her şeyden önce temel İslamî metinlerde cami ismi veya sıfatı kullanılmamakla birlikte, El Mescidu l Câmi (Cemaatleri bir araya getiren mescid) tanımlamasının Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından kullanıldığı yönünde zayıf rivayetler bulunuyor. Fakat bu tabirin daha sonraları kullanıldığı yönündeki görüşler daha kuvvetli görünüyor. Şimdilerde, Osmanlı kültürünün yaygın olduğu Anadolu ve Balkanlarda neredeyse tüm mescidler için cami tanımlaması yapılırken, diğer yerlerde, ya sadece mescid ya da camia mescid tanımlaması kullanılmaktadır. Camia mescidler, 5 vakit namazların yanı sıra Cuma ve Bayram Namazları için gelen kalabalıkları içinde ya da bahçelerinde barındıracak şekilde büyük alanlara kurulmuşlardır. Fakat ilk mescid olan Ka be ile birlikte Mescid-i Aksa ve Medine deki Mescid-i Nebevî nin adı hep mescid olarak kullanılmıştır. Bu mescidlerin ilk ikisi, İsra Sûresi nin ilk ayetinde Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir... (İsra Sûresi [17:1]) şeklinde isimlendirilmiştir. Ka be ayrıca ev olarak sıfatlandırılmıştır: Şüphesiz insanlar için kurulan ilk ev, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan beyt (ev)dir. (Âli İmran Sûresi [3:96]) Ka be nin, cahiliye döneminde de önemli toplumsal fonksiyonu vardı. Müşriklerin baskıları sonucunda, Müslümanların gizlice bir araya gelerek İslam ı öğrenmeleri için kurulan Dâru l Erkâm ile birlikte özellikle eğitim in, öğrenmenin ve kaynaşmanın merkezi haline gelen camiler, Medine de kurulan Mescid-i Nebevî ile İslam toplumunun her türlü işinin görüldüğü, tartışıldığı toplumsal ve merkezî bir mekân şekline dönüşmüştür. Her şeyden önce günlük 5 vakit namazın cemaatle kılındığı bir mekân olan cami, bu fonksiyonunu aslî olarak hâlâ sürdürürken, Müslüman cemaatin ihtiyaç, sosyal konum ve eğitim seviyesine göre diğer fonksiyonlarını da kısmen icra edebilmektedir. Camilerin eğitim fonksiyonu, Allah Resûlü (s.a.v.) zamanında zirveye çıkmış, hatta eğitimin mal ve varlık bakımından toplumun üst kesiminin imtiyazında bulunduğu bir dönemde, en yoksul kimselerin dahi, ileride İslam toplumuna bilgi bakımından öncülük etmesine imkan sağlamıştır. Ashab-ı Suffe bunun en iyi örneğidir. İslam tarihinde de ülke idare sisteminin geliştiği dönemlerde dahi, kurulan ihtisas üniversiteleri sayılabilecek temel eğitim müesseseleri olan medreseler, cami külliyeleri içerisinde yer almıştır. Bununla birlikte camiler, ahâlînin dinî bilgileri, ahlâk ve adâb-ı muâşeret gibi temel toplumsal davranış kurallarını öğrendikleri mekanlar olarak devam edegelmişlerdir. Mescid-i Nebevî, kimsesizlerin, misafirlerin, yolcuların ve yoksulların barınabildiği bir mekân olarak da, daha sonra diğer camilere örnek teşkil edecek şekilde, sosyal hizmet veren bir önderlik yapmıştır. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma merkezi olarak, birbiri ile kavgalı, dargın, küskün olanlar, borçlu veya geçim derdi içinde olanlar da dertlerini mescidde, ya Efendimize arzetmişler ya da onun vekil bıraktığı kimse- sayfa 8 Perspektif

lere giderek bu meselelerinin hallini istemişlerdir. İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkların çözümü, toplumsal bir yaptırım yapılması gereken kişi veya kabilelere karşı alınacak tedbirler de burada görüşülmüş, istişareler burada yapılmıştır. Evlilik ve nikâh merasimleri de benzer şekilde mescidde yapılmış, evlenmek isteyenler bu isteklerini mescidde dile getirerek kendilerine yardımcı olunmasını istemişlerdir. Toplumun ortak meselelerinin müzakere edildiği bir mekân olarak cami, çok önemli bir fonksiyon üstlenmiş, Peygamber Efendimize veya halifelere gelen yabancı heyetler de burada kabul edilmiştir. Bu haliyle camilerin, yalnızca bir mâbed, yani ibadet alanı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü, yeryüzünün temiz olan her tarafı Peygamber Efendimizin tanımlaması ile benim için bir Mescid ve temizleyici kılındı ğı için, temiz olan her yerde, secdenin de içinde bulunduğu namazın edâsı mümkündür. O halde, arzın herhangi bir yerinin secde etme mekânı olarak tahsis edilmesinde bu yukarıda saydığımız ve saymadığımız daha pek çok toplumsal fonksiyon bulunsa gerektir. Dikkat edilirse Ayetlerde gerek Ka be ve gerekse Mescid-i Aksa, mukaddes mekânlar olarak tanımlanmamış; aksine, bereketli mekân lar olarak tanımlanmış, Peygamber Efendimiz ve diğer Müslümanlar da, Mescidi Nebevî olsun, Kur an da övülen Kuba Mescidi ni olsun kutsamak yerine, onları toplumsal meselelerin görüşüldüğü mekânlar haline dönüştürmüşlerdir. Yani, mescidin bir mekân olarak kendisi değil, bu mekânda icra edilen faaliyet daha önemlidir. Fakat, Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır (Tevbe Sûresi [9:18]) ayeti, bu mekânları Allah a nisbet ettiği ve Peygamber Efendimizin de her mescide girdiğinde iki rek at olmak üzere sürekli bir şekilde Tahiyyatu l Mescid (mescidi selamlama, mescide hürmet gösterme) namazı kılmış olması hakikatini de göz ardı edemeyiz. Bu Ayet ve Efendimizin Hadisi, bizlere, mescidlerin, yani camilerin, sıradan mekânlar olmadığını göstermektedir. Özellikle Allah'ın mescidlerini, içlerinde Allah'ın isminin anılmasından meneden ve onların harap olmalarına çalışan kimselerden daha zâlim kim olabilir! (Bakara Sûresi [2:114]) ayetinde de vurgulandığı gibi camilerin, Allah ın isminin anıldığı, Allah a ta zim ve ibadet edildiği bir alan olarak da sıradan yerler olmadığı görülmektedir. Bunun içindir ki bugün, Avrupa daki camiler, İslam tarihi boyunca camilerin fonksiyonlarının bir kısmını, İslam dünyasındaki pek çok camiye nisbetle daha etkin bir şekilde icra ediyorlar. Bunun elbette ki en önemli sebebi, İslam ın ilk dönemlerinde camilerin icra ettikleri kimi fonsiyonların, İslam ülkelerinde, alanlarında uzmanlaşmış müesseselerce icra edilmesidir. Bu açıdan bakıldığında, Avrupa daki camilerin, bir ibadet mekânı olmasının yanısıra, asli görevlerinin bir diğerinin, Müslümanları bir araya getirip, birbirine kaynaştırma ve Müslümanlara böylece İslamî bir kimlik kazandırma görevi olduğunu söylemek mümkündür. NOVEMBER KASIM 2011 sayfa 9

gündem Süleymaniye den Apart-Cami lere Ne isterseniz yapınız, her yaptığınız şey mutlaka inancınızın tam bir inikâsı (yansıması) olacaktır. Hadis-i Şerif Ahmet Faruk Çağlar a_faruk@hotmail.fr Mimarlık kaçınamadığımız sanattır; yaşamımızın her anında üzerimizde, altımızda ve çevremizdedir Kültürel önceliklerimizi nasıl düzenlediğimizin, kim ve ne olduğumuzun ve neye inandığımızın inşa edilmiş kaydıdır. Taşlarla yazdığımız vasiyetimizdir. Bugün inşa ediyor olduğumuz vasiyet nedir? Bizim başlamak için seçtiğimiz bu cümlelerle ve bu soruyla bitirir Leland M. Roth, Mimarlığın Öyküsü nü. 1 Bizim sormaya henüz cesaret edemediğimiz, belki de sormayı akıl edemediğimiz bu soruyla, bugün inşa ediyor olduğumuz vasiyetimizin ne olduğu sorusuyla. İnsanın dünyadaki esas vazifesi dünyayı güzelleştirmektir. Hadis-i Şerif ini kendi mimarî anlayışının temelleri kabul edip, yine kendi ifadesiyle, bu uğurda çaba sarfetmeyi kaçınılmaz bir görev addeden Turgut Cansever de benzer şekilde, mimarlığı, varlığın bütün alanlarını kapsayan bir disiplin olarak tanımlar. 2 Ona göre, yapılar hayat düzenimizin çerçevesini oluştururken, hayat tarzımızı da şekillendirir. Churchill in 1943 de Avam Kamarası nda yaptığı konuşmada da, mimarî mekan ın güçlü bir davranış şekillendiricisi olduğu, Cansever Hoca yı teyit eder şekilde açıkça ortaya konmuştur: "Önce biz yapılarımızı şekillendiriyoruz, daha sonra da onlar bizi şekillendiriyor." Churchill bu konuşmayı, 13. yy da meclise tahsis edilen dar ve uzun şapelin özelliklerini taşıyan (1834 deki büyük yangının ardından yine Gotik tarzda inşa edilen) Parlamento binalarının, 1941 de Alman bombardımanıyla tamamen tahrip olmasının ardınan, yine aynı şeyin yapılması isteği dolayısıyla yapmıştı. Zira İngilizler önce mimarîlerini şekillendirmişlerdi, ama daha sonra bu mimarî İngiliz hükümetini ve tarihini şekillendirmişti. Ve Churchill İngiliz Parlamento sunu ikna etti. Bir başka İngiliz, Sir Christopher Wren (1632-1723) ise, (eğitimi itibariyle matematikçi ve astronom olmasına rağmen, mimarlığa ve yapı sanatına düşkünlüğü dolayısıyla 1669 da Kraliyet Yapılarının Başdenetçisi, yani hanedanlığın başmimarı yapılmıştır), Londra daki büyük yangının ardından, ortaçağdan beri kilise inşa edilmeyen İngiltere de yanan kiliselerin yerine yenilerinin nasıl tasarlanması gerektiği sorunuyla karşı karşıya kalır. Wren, yok olan seksenyedi Gotik kilisenin yerine inşa edilen ellibir kiliseyi, döneminin metafizik (ve mekan) anlayışının da etkisiyle geleneksel plan ve Rönesans/Barok formel öğelerini kullanıldığı karmaşık (ama parlak) bir üslup ile inşa eder. İnşa edilen kiliselerin en görkemlisi, Londra ya giden herhangi bir turistin kendini ziyaret etmek zorunda hissettiği ve dahi ziyaret etmeden dönmediği Saint Paul Katedrali dir. Benzer bir sorunla Cumhuriyet dönemi mimarlarımız da karşılaşmıştır. 3 Cumhuriyet dönemi Türk mimarlığının programı içinde caminin yer almadığı bilinir. Bu du- sayfa 10 Perspektif

rum Cumhuriyet ideolojisinin dinle olan ilişkisi ile bağlantılıdır hiç kuşkusuz. 1957 ye kadar, yani Menderes in Ankara Kocatepe Camii nin yapılmasını istemesine kadar devlet tek bir camii inşa etmemiş, ettirmemiştir. Ve Kocatepe Camii nin mimarîsinin nasıl olacağı sorunu dönemin ilgili mimarları arasında (çok kısa da olsa) tartışma konusu olmuştur. Tartışmanın nasıl neticelendiği ise ortadadır. Dondurulmuş ve içi boşalmış kalıpların taklit edildiği, dolayısıyla aslında neyin taklit edildiği dahi bilinmeden inşa edilmiş Kocatepe Camii ni Ankara ya yolu düşen kaç kişi ziyaret etmiş (ve/veya camiinin içinde ibadet etmiştir) ya da kendini etmek zorunda hissetmiştir? Ortaya koyduğumuz her şey, bilinçli yahut bilinçsiz olarak inançlarımızın ifadesidir. 4 Süleymaniye yi belirli bir varlık bilinci, bir dünya görüşü (weltanschauung), Tanrı ve insan tasavvuru şekillendirmişti kuşkusuz ve fakat Süleymaniye de asırlarca içinde ibadet edenlerin tasavvurlarının şekillenmesinde rol oynadı, bilincinde olsak da, olmasak da. Sadece Süleymaniye mi? Valide-i Atik Camii de, Şemsi Ahmet Paşa (Kuşkonmaz) Külliyesi de Peki bugün inşa ettiğimiz mescidleri, camiileri şekillendiren referanslar sistemi nelere dayanıyor? Bunlar uzun süre önce sormaktan vazgeçtiğimiz sorular belki ve fakat unuttuğumuz, mimarînin (estetik ve teknoloji alanının konusu olduğu kadar) ahlâk ve dinin konusu olması değil sadece, bu yoksunluğun bizim gibi, bizden sonraki nesillerin tasavvurlarını ve karakterlerini de şekillendirecek olması. Sorunun belki de en önemli kısmının, bu "görevin" devlet kurumlarından alınıp, halkın omuzlarına yüklenmiş olmasından kaynaklanıyor olduğunu görmezden geliyor değiliz ya da imkanları kısıtlı halkın bunu kendine vazife edinmesinden. Ancak imkanların (görece) kısıtlı olması bahanesinin, sadece bir bahane olmaktan öteye geçemeyeceğini artık idraka mecburuz ve Turgut Cansever Hoca nın ifadesiyle; belki konfor standartları ve geometrik standartları düşük fakat kültür standartları yüksek yapılar (ibadethaneler) inşa etmek mecburiyetindeyiz. Cansever Hoca nın bununla neyi kastettiği, Aykut Köksal ile yaptığı bir söyleşide fakir Anadolu halkının gecekondu mahalleleri kurarken, saygıyla karşılanacak teşebbüsler olarak mahallenin çatı dokusundan ayrılmayan küçük mescitler inşa ettiklerini hatırlatması ile belki daha iyi anlaşılacaktır. İmkanların kısıtlılığı, bu fakir ve göçmen halkı, "çirkin" ibadethaneler inşa etmeye itmemiştir. Bugünkü gecekondu mahalleleri ise dört katlı betonarme apartmanlardan oluşuyor ve tabii betonarme camilerden, betonarme, Apart-Camilerden Ne bütünüyle apartman, ne bütünüyle cami olan camilerden Ne ki bu Apart-Camiiler sadece büyük şehirlerdeki gecekondu mahallelerinde değil, Köln de, Berlin de, Hamburg da, Viyana da, Belçika-Beringen de John Ruskin, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz ın gavurcasını şu kelimelerle ifade eder: "Büyük milletler otobiyografilerini edebiyat, siyasal tarih ve sanat kitaplarına (yani mimarîlerine) yazarlar; bu üçünden tek güvenilir olanı sonuncusudur." İnsanın kendine karşı dürüst olmasının, zaaf ya da zayıflıklarını kabul etmesinin ve bunu itiraf etmesinin zorluğu bilinir, bu zorluğu belki de en kolay bir "şeyler" inşa ederken aşarız. Artık kendimizi kelimeler aracılığıyla ifade etmeye ihtiyacımız yoktur çünkü. Ne olduğumuz ya da olmak istediğimiz konusunda muhatabımıza (hedef kitleye/kişiye) sunacağımız cümlelerin kelimeleri arkasına saklanma şansımız varken, inşa ettiğimiz yapıların taşlarının arkasına saklanma şansımız yoktur. Orada ne isek o yuzdur. "Öyleyse, bir yapıyı inşa ederken Bu öylesine bir yapıt olsun ki torunlarımız bize şükran duysunlar; bu nedenle taş üstüne taş koyarken şöyle düşünelim, gün gelecek, insanlar bu emeğe ve çıkarılan işe bakacaklar ve Bak! İşte bunu babalarımız bizim için yaptı, diyecekler." der John Ruskin, bir başka yerde. 5 Daha fazla söze ne hacet! Dipnotlar: 1 Mimarlığın Öyküsü, Leland M. Roth, Kabalcı Yayınları. 2 İslam da Şehir ve Mimari, Turgut Cansever, Timaş Yayınları. 3 A.g.e. 4 Kubbeyi Yere Koymamak, Turgut Cansever, Timaş Yayınları. 5 The Seven Lamps of Architecture, John Ruskin, Kindle Edition. NOVEMBER KASIM 2011 sayfa 11