EDİTÖR. Manevi buhrandan Hakk ın Burhan ına



Benzer belgeler
Ramazan aynı zamanda Kur'an'ın indirilmeye başlandığı aydır. Kur'an, 27 Ramazan 610 tarihinde (Kadir gecesi) indirilmeye başlamıştır.

Ramazan Ayı Ne Değildir? (Nureddin Yıldız)

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Ramazan Ayı Ne Değildir? Perşembe, 11 Ağustos :50

Hz. Peygamber in Âile Hayatı Perşembe, 11 Ağustos :01

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

İslam'ın başlıca ibadetlerinden birisi de ramazan ayında oruç tutmaktır.

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.


HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

dinkulturuahlakbilgisi.com

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir.

ÖĞRETİM YILI. MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSLARI İBADET DERSİ DÖNEM DÜZEYE GÖRE DERS PLÂNI

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

CEVAP ANAHTARI SINIF

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Ramazan Ayı ve Önemi. Ramazan Orucu. Ramazan Ayı ve Oruçla İlgili Kavramlar. Muharrem Orucu BÖLÜM: 1

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

ÜNYE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN DÖNEMİ VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

NAMAZ. 2 Namaz kimlere farzdır? Ergenlik çağına gelmiş, akıllı ve Müslüman olan herkese farzdır.

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN!

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Mehmet MARANGOZ C.vaiz Yunusemre C. T.Ö. Fatih YILMAZ C.vaiz 50. Yıl C. T.Ö. İsmail GÜVEN Vaiz Koca C. Ö.Ö. 2

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

5.SINIF SINIF : 5 ÖĞRENME ALANI : AHLAK : 5 / SEVİNÇ VE ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM MATERYAL TÜRÜ : TEST SORUSU

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

ŞUHUT MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI II. DÖNEM (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN) VA'Z VE İRŞAD PROGRAMI

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE DUA

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

ÖĞRETİM YILI YERKÖY İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSU DİNİ BİLGİLER (EK ÖĞRETİM) PROĞRAMINA GÖRE DERS PLANI

İslamiyet in dirilmesi bizden fidye ister. Cenab-ı Hak:

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

13. Aşağıdakilerden hangisi Ramazan ayı hakkında yanlıştır?

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE SADAKA-I FITR İbni Abbas (r.a) şöyle buyurmuştur:

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz)

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2013 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

dinkulturuahlakbilgisi.com Ramazan ve Oruç Hazırlayan: Memduh ÇELMELİ İzmir / 2016 dinkulturuahlakbilgisi.com

FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Transkript:

Manevi buhrandan Hakk ın Burhan ına EDİTÖR Ebu Sa lebe (r.a.) den rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v); - Birbirinize iyiliği emredin, kötülükten sakındırın. Ancak cimriliğe boyun eğildiğini gördüğünde, insanların arzu ve hevesleri peşinde gittiklerini gördüğünde, dünyanın dine tercih edilip herkesin kendi görüşünü beğendiği dönemlerde sadece kendi kendinin çaresine bak ve avamı bırak. Çünkü ondan sonra öyle günler gelecek ki, o günlerde, dinin emirlerine uyma hususunda gösterilecek sabır, ateş parçasını elde tutmak gibi zor olacaktır. O günlerde, Müslüman olarak yaşamaya çalışanlara bugünkü sizin elli kişinin amelini isteyen kimselerin sevabı kadar sevap yazılacaktır buyurdu. (Buhârî, Halku Ef ali l-ibâd, (224); Ebu Dâvud, Melahim 17 (4341); Tirmizî, Tefsiru l-kur an 6 (3058); İbn Mâce, Fiten 21 (4014)) Ne hizmet ama! Günler çok çabuk geçiyor. Ömür sermayemiz hızlıca tükeniyor. Kar ve zarar bilânçomuz ne durumda? Gönüller, aileler, sokaklar dünden çok farklı. Her geçen gün kötüye doğru değişim, başkalaşım artarak devam ediyor. Ramazan ruhunu öldürüp yerine oyun ve eğlence kültürü getirdik. Bunu muhafazakâr kesim yapıyor maalesef. Belediyeler eliyle Osmanlı daki azınlıkların oyunları Müslümanlara nostalji sosuyla sunuluyor. Teravih vakitleri, namaz ve ibadet yerine kadın erkek ihtilatının bolca yapıldığı mahrem namahrem sınırlarının gözetilmediği nefsaniyet panayırlarına çevrildi. Ne yazık ki bunun adı da İslam a hizmet kondu. Ne hizmet ama! Müslümanlar kendi dinlerine başkalarının yapmaya cesaret edemediği şeyleri kendi elleriyle yapıyorlar. Kendilerini kurtarmış gibi güya dinlerini kurtaracaklar. Siz kendinizi kurtarın. Kendi akıl ve düşüncelerine uymayan ne varsa onları ayıklama yok etme peşindeler. Ne hizmet ama! Ka b b. Mâlik el-ensârî (r.a.) tan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: Bir koyun sürüsü üzerine salıverilen iki aç kurdun, o sürüye verdiği zarar; kişinin, mal ve makam hırsının dine verdiği zarardan daha fazla (Tirmizî, Zühd 43 (2376); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/556) değildir. Şöhret peşinde avurtlarını doldura doldura köşeli laf yapma peşinde koşan sözde alimler!!! kadim kültürü yok edip onun yerine çok mütevazi!!! bir şekilde kendi anlayış ve düşüncelerini din olarak sunma ve birileri tarafından beğenilme derdinin peşindeler. Kabir azabı yok demekten tutun, kaderi inkâra, nüzulü İsa yı inkârdan Yahudi ve Hıristiyanların cennete gideceğine fetvalar savurmaya kadar birçok konuda kendi düşüncelerini din olarak kitlelere beğendirme peşindeler. Bütün bu hengâmede bizlere düşen uyanık olmak ve uyarı görevini yapmaktır. Ramazanımızı ramazan gibi değerlendirmeye çalışalım. Ramazanın hakkını, orucun hakkını, teravihi, sahuru, iftarı, fitreyi hakkıyla yerine getirenlerden olmaya özen gösterelim. Sonunda affedilerek bayrama çıkanlardan olmak için gayret edelim. İftar sofralarımız sadece hali vakti yerinde olanların değil fakirlerinde olduğu sofralar olsun. Özellikle fakirleri görüp gözetmeye çabalayalım. Mükemmel iftar sofralarında ilk kaşığı, lokmayı ağzımıza götürdüğümüzde yoksulların ne halde olduklarını düşünelim ve bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalışalım. Ümmeti Muhammed in derdiyle dertlenelim. Filistin i, Kudüs-ü Şerifi unutmayalım. Dünyanın dört bir yanındaki Müslüman kardeşlerimizin kalpleriyle kalplerimiz atsın. Dualarımız dilimizden eksik olmasın. Hem kavli hem de fiili duaya dikkat edelim. Dua müminin silahıdır buyruğunca özellikle iftar vakitlerinde, sahur vaktinde ve beş vakit namaz sonrası mümin kardeşlerimizi duadan unutmayalım. Ebü'd-Derdâ (r.a)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (s.a.v): "Müslüman kişinin din kardeşine gıyabında duası müstecabdır. Onun başında görevli bir melek vardır. Din kardeşi için hayr duasında bulundukça, ona görevli olan melek: Âmin! Senin (Müslim, Zikr 88 (2733) için de bir misli var, der." buyururdu. Ramazan-ı şerif ayımızın, Kadir gecemizin, Ramazan Bayramımızın ümmetin dirilişine, uyanışına, birlik ve beraberliğine vesile olması dileğiyle Allah a emanet olunuz.

AYLIK İLİM KÜLTÜR DERGİSİ Yıl: 6 Sayı: 71 Ağustos 2011 İÇİNDEKİLER Hz. Peygamber in Âile Hayatı 4 Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN SAHİBİ Burhan Basın Yayın Eğitim ve Tur. Ltd. Şti. Ramazan Ayı Oruç Ve İnfak Bilinci 10 Dr. Ramazan ŞAHAN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Serdar TAŞAR Ramazan Ayı Ne Değildir? 16 Nureddin YILDIZ YAYIN DANIŞMANLARI Prof. Dr. İbrahim BAYRAKTAR Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN Yard. Doç. H. Murat KUMBASAR YAYIN KURULU Yusuf ELİBOL Ramazan ÇAKIR Aydın BAŞAR Salih AYDIN Musa KARACA Redaksiyon Mürsel LÜLECİ Ömrünü Ramazan Eylemek 22 Evveli Rahmet, Ortası Mağfiret, Sonu Cehennem Ateşinden Kurtuluş Olan Ramazan Ayı 24 Hava Sıcaktır, Fakat Din Ondan Daha Kuvvetlidir 34 Hasen Ve Sahih Hadislerden Seçmeler (31) 22 Nihat MORGÜL Mehmet TALU Ersan BİLGİN Prof. Dr. İbrahim BAYRAKTAR DAĞITIM ORGANİZASYONU Asim AYDOĞDU 0538 233 5000 Fiyatı Tek Sayı: 6 TL 1 Yıllık (12 Sayı) Abone: 72 TL 6 Aylık Abone: 36 TL Yurtdışı 1 Yıllık Abone: 75 Euro Dursun Gürlek: Tekkeler Mükemmel İnsanlar Yetiştirirdi. 42 Oruç Ve Takva 46 Ebedi Benin Fani Olan Kendisiyle Mücadelesi 50 Röportaj Aydın BAŞAR Hatice FURAN Hasan BAŞAR Abonelik İçin Hesap Numaraları Posta Çeki No: 5091167 Türkiye Finans Sultanbeyli Şubesi Burhan Basın Yay.Eğt.Tur.Ltd.Şti. Müşteri No: 291928 IBAN:TR67 0020 6000 6300 2919 2800 01 Ziraat Bankası Sultanbeyli Şubesi Hesap No: 1673 44165588-5002 IBAN:TR690001001673441655885002 YAYIN VE İLETİŞİM ADRESİ Mehmet Akif Mah. Kuran Kursu Cad.No: 87 Sultanbeyli / İST. Tel: +9 (0216) 498 94 00 Faks: +9 (0216) 498 94 00 İNTERNET ADRESİ burhandergisi@hotmail.com burhandergisi@mynet.com www.burhandergisi.com Kur an ın Bazı Hikmetleri 52 İnfak Et, Arşın Rabb'i Eksiltir Diye Korkma 54 Yerli Demokrasi Mümkün Mü? 56 Genç Öncü ve Örnek Neslin İnşası 60 Müslümanın Bilinçaltı Nasıl Olmalı? 66 Burhan Çocuk 70 Seyyid Ahmed er Rufai Hazretleri Fuat TÜRKER Aydın BAŞAR Yusuf KARAGÖZOĞLU M. Emin KARABACAK Musa KARACA BASKI Milsan A.Ş. 0212 697 1000 YAYIN TÜRÜ Aylık Süreli Yayın Gönderilen yazılarda editör ve yayın kurulu değişiklik yapabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yayınlanan reklamlardaki ürün ve hizmetlerin sorumluluğu reklam verene aittir.

10 Ramazan Ayı Oruç Ve İnfak Bilinci Dr. Ramazan ŞAHAN Ramazan Ayı Ne Değildir? Nureddin YILDIZ 16 24 Evveli Rahmet, Ortası Mağfiret, Sonu Cehennem Ateşinden Kurtuluş Olan Ramazan Ayı Mehmet TALU Ebedi Benin Fani Olan Kendisiyle Mücadelesi Hasan BAŞAR 64 68 Genç Öncü ve Örnek Neslin İnşası Yusuf KARAGÖZOĞLU

Başyazı Manevi buhrandan Hakk ın Burhan ına HZ. PEYGAMBER İN ÂİLE HAYATI Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN "Fâtıma, cennet ehli hanımların öncülerindendir. Fâtıma onun yüreğinden bir parçaydı, Onu üzen Peygamberimizi üzmüş olurdu" (Buhârî, Fedâilü Ashâbi'n-Nebî, 12, 31). İnsanların koşuşturmadan ibâret bir hayat yaşadıkları, başkalarını bırakalım kendilerine bile zaman ayıramadıkları bir dünyada ben, sizden, Hz. Peygamber Efendimizin evine gidebileceğiniz ve kendisine kısa bir müddet de olsa misâfir olabileceğiniz bir zaman ayırmanızı istiyorum. Terkedelim bu dünyayı, çıkalım bu kalabalıktan, kurtulalım bu sıkıntılardan, arınalım bizi sık-boğaz eden günahlarımızdan ve tertemiz bir yüzle, pâk bir alınla varalım o yüce sultanın huzuruna. Kısa bir müddet bırakalım işlerimizi, geçici bir zaman için durduralım çalışmalarımızı, tutalım eşimizin, çocuklarımızın, yakınlarımızın elinden; hep birlikte yumalım gözlerimizi, uçarak varalım o sultanın huzuruna ve o nur yüze bakmak için hep birlikte orada açalım gözlerimizi. Doya doya bakalım yüzüne, kulak verelim sözüne, baş koyalım yoluna. Evet, herkes hazırlığını yapsın; gidiyoruz, nurlu Medine ye gidiyoruz. O nun şehrine, o yüce sultanın şehrine gidiyoruz. O güzel şehirde, dünyanın en güzel insanının evini ziyâret edeceğiz. O nun eşleri bizim de annelerimiz olan örnek hanımefendilerle tanışacağız; onların gül gibi çocuklarını koklayacak, nur topu gibi 4

torunlarını öpüp kucaklayacağız. İçimiz rahatlayacak, kendimize geleceğiz, huzur bulacağız. Huzur bulmak isteyenler takılsın peşimize. Yüce Allah, Hz. Âdem i yarattıktan sonra eşi Havva yı yaratmış ve ikisini cennete koymuş sonra da cennetten dünyaya göndermiştir. Dünya üzerinde ilk âile yuvası kuran ve çocuk sahibi olan bu ikisidir. Âile yuvası, îmân, ibâdet ve ahlâk değerlerinin sonraki nesillere aktarılması açısından vazgeçilmez bir kurumdur. Yeni nesillerin sevgi, şefkat ve merhametin hâkim olduğu huzurlu bir âile ortamında yetişmeleri fevkalâde önemlidir. Âile, toplumun en küçük birimidir. Toplumun sağlam olması âile yapısının sağlam olmasına bağlıdır. Yüce Allah Kur'ân-Kerim'de sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için âilenin kurulmasını emreder, âilenin temelini oluşturan eşler arasındaki sevgi ve merhameti (en-nûr, 24/32; erde varlığının delillerinden biri kabul eder Rûm, 30/21). Peygamber Efendimiz de sürekli âilenin önemine dikkat çekmiş, gençleri yuva kurmaya teşvik etmiş, yoksul gençlerin âile kurabilmeleri için çaba göstermiştir. Âilede huzur için eşlerin birbirlerine sevgi ve saygılı davranmalarını, olumsuzlukları değil, güzellikleri öne çıkararak iyi geçim ortamını oluşturmalarını istemiştir. Hz. Peygamber, "En hayırlınız âilesi için hayırlı olandır. Bana gelince ben, âileme karşı en hayırlı olanınızım." buyurmuştur (İbn Mâce, Nikâh, 50). Hanımlarına iyi davrananların en hayırlı kişiler olduğunu bildiren Hz. Peygamber, mü'minlerin îmân bakımından en mükemmel ve ahlâkça en güzel olabilmelerini de, âileleriyle sağlıklı ilişkilerine bağlamıştır. Bir müslümanın eşine ve çocuklarına sarfettiği her şeyin sadaka olduğunu söyleyen Peygamberimiz, "Sen, ev halkına bir harcamada bulunduğun zaman şüphesiz ki ondan sevap alırsın, hatta hanımına (Buhârî, Nafakât, ikrâm ettiğin lokmadan bile." demiştir 1; Müslim, Vasiyyet, 1). Hz. Peygamber in Eşleri ve Ev Hayatı: Hz. Peygamber Efendimiz de diğer peygamberler gibi zamanı gelince evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur. Kurduğu yuvada çocuklarını çok güzel bir şekilde yetiştirmiş, eşleri ile çok güzel bir evlilik hayatı yaşamış ve müminlere bu yönüyle de örnek olmuştur. Peygamberimizin ilk eşi, yirmi beş yaşında iken evlendiği Hz. Hatice'dir. Hz. Peygamber Efendimizle Hz. Hatice annemizi, Hz. Peygamber in amcası Ebû Tâlib evlendirmişti. O sırada kırk (veya yirmisekiz) yaşında dul bir hanım olan Hz. Hatice, ticâretle meşgul oluyordu ve Mekkeliler arasında Tâhire yani, saf, temiz unvanıyla tanınıyordu. Kendisine yapılan evlenme tekliflerinin hepsini geri çevirmiş ve el-emîn (doğru, güvenilir) unvanıyla tanınan Hz. Peygamber'le evlenmeyi tercih etmişti. Hz. Peygamber ile yirmi beş yıl evlilik hayatı yaşayan Hz. Hatice, ölünceye kadar Peygamberimize içten bir sevgi duymuştur. Hz. Peygamber in dâvetini kabul ederek İslâm'a giren ilk mü'min olma şerefini kazanmış, çeşitli sıkıntılara karşı O na her zaman destek olmuştur. Peygamberimiz de onu çok sevip saymış, iyiliklerini hiçbir zaman unutmamış, ölümünden sonra da onu sürekli rahmet ve minnetle anmış, kabrini ziyaret etmiş, geride kalan yakınları ve dostlarıyla ilgilenmiştir. Hz. Peygamber in nikâhı altında aynı zamanda bir arada bulunmadıkları halde Hz. Âişe, Hz. Peygamber in ona olan bu ilgisini zaman zaman kıskanmıştır (Buhârî, Menâkıbü l-ensâr, 20; Müslim,Fezâilü s-sahâbe, 74-76). Hz. Peygamber Efendimiz, Hz. Hatice'nin vefatına kadar başka bir evlilik yapmadı. İlk eşi vefat ettiğinde kendisi elli yaşına ulaşmıştı. Diğer evliliklerinin tümünü bu yaşından sonra gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla sonraki evliliklerinde bazen iddia edildiği gibi cinselliğin değil, bir takım özel sebepler ve hikmetlerin sözkonusu olduğu açıktır. Peygamberimiz'in Hz. Hatice'nin vefatından sonra çeşitli gayelerle, çeşitli za- Ağustos 2011 5

eşi ile Mekke ye dönmüşler ve eşi burada vefat etmişti. Hz. Peygamber Efendimiz, Hz. Hatice annemizin vefatından sonra bu yaşlı hanımla evlenerek ona kolkanat gerdi. Ümmü Habibe annemiz, Ebû Süfyan ın kızıdır. Mekke döneminde babası İslâm düşmanı olmasına rağmen kendisi İslâm ı kabul etmiş soylu bir hanım efendidir. Müslüman olan eşi Ubeydullah ile birlikte Mekke den Habeşistan a hicret etti. Ubeydullah, dinden döndü ve orada öldü. Eşi dinden dönünce ondan ayrılan Ümmü Habibe, biricik kızı Habibe ile çok sıkıntılar çekmiş olmasına rağmen îmânından ve İslâmî yaşantısından asla tâviz vermedi. Onun bu durumunu öğrenen Hz. Peygamber Efendimiz, kendisiyle evlenerek sıkıntılarına son verdi ve kadrini yüceltti. Kızının Hz. Peygamberle evlendiğini duyan Ebû Süfyan, Hz. Peygamber e ve İslâm a ilgi duymaya başladı. manlarda evlendiği hanımlar, Hz. Sevde, Hz. Âişe, Hz. Hafsa, Hz. Zeyneb bint Huzeyme, Hz. Ümmü Seleme, Hz. Cüveyriye, Hz. Zeyneb bint Cahş, Hz. Ümmü Habîbe, Hz. Safıyye, Hz. Meymûne ve Hz. Mâriye'dir. Hz. Peygamber'in eşleri "mü'minlerin anneleri=ümmehâtü'l-mü'minîn olarak kabul (el-ahzâb, 33/6) edilirler Hiçbir şeyi sebepsiz ve boş yere yapmayan Hz. Peygamber'in evliliklerinde de çeşitli hikmetler vardır. Bu hikmetleri şu şekilde sıralayabiliriz: a-)çok zeki olan Hz. Âişe ve Hz. Hafsa annelerimiz vasıtasıyla hanımlara dînî alanda bilgi aktarımı yaptığı ve İslâmî hizmetlerde önceliği olan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'le dostluğunu pekiştirdiği düşünülebilir. Bilindiği gibi Hz. Âişe annemiz, Hz. Ebû Bekir in kızı; Hz. Hafsa annemiz de Hz. Ömer in kızıdır. b-)bazı hanımlarla evliliği, onların İslâm'daki fedakârlığına bir vefa şeklinde gerçekleşmiştir. Habeşistan'a göç etmiş olan Hz. Sevde, Hz. Ümmü Habîbe ve Hz. Ümmü Seleme buna örnektir. Hz. Sevde, ilk müslüman hanımlardandır. Eşi Sekrân b. Amr ile ikinci Habeşistan hicretine katılmıştı. Bir müddet sonra Ümmü Seleme annemizin durumu da Ümmü Habibe annemizin durumu gibidir. O ve eşi Ebû Seleme, ilk müslümanlardandır. Habeşistan a hicrete etmişler, Mekke ye geri dönmüşler, ordan da Medine ye hicret etmişerdi. Ebû Seleme, Uhud savaşında aldığı bir yaradan dolayı şehid olunca, Ümmü Seleme dört çocuğu ile dul kalmıştı. Hz. Peygamber, onu nikâhladı ve çocuklarına da kol-kanat gerdi. Tecrübeli ve gün görmüş bir hanımefendi olan Ümmü Seleme annemiz, yolculuklarında Hz. Peygamber Efendimize refâkât eder ve tecrübelerini onunla paylaşırdı. c-)peygamber Efendimiz bir kısım evlilikleriyle de bazı kabilelere dostluk mesajları vermek istemiştir. Necid bölgesinin en büyük kabilelerinden Âmir b. Sa'saa'ya mensup olan Hz. Zeyneb bint Huzeyme ile Hz. Meymûne buna örnek sayılır. d-) Hz. Cüveyriye ve Hz. Safiyye ile evliliği ise siyâsî amaçlıydı. Bunlardan Cüveyriye ile evliliği, Mustalik oğulları kabilesinin İslâm'a girmesine vesile olmuştur. Safiyye ile evlilikten maksat ise Yahûdîlerin dostluğunu kazanmaktı. e-)zeyd b. Hârise'den boşanan Zeyneb bint Cahş ile evliliği ise Câhiliye döneminde evlâtlıkları öz çocuk olarak gören anlayışa karşı İslâm hukukunda yeni bir ilkenin uygulanması şeklinde olmuştur. Üstelik bu evliliği gerçekleştiren Yüce Allahtır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki ifâdelerinin geçtiği (el-ahzâb, 33/37) âyet-i kerime, bu evliliğin nikâhını kıyanın Yüce allah olduğunu apaçık 6 Ağustos 2011

bir şekilde beyan etmektedir. Bütün bu gerçekler ortada iken çok evliliği sebebiyle Hz. Peygamber'i şehvete düşkünlükle itham etmek hakikate aykırı bir durum olup, yalan ve yanlış bir iddiadan ibarettir. Hz. Peygamber Efendimiz, hicretten sonra ilk iş olarak devesinin çöktüğü yere bir mescid yaptırdı. Mescidin doğu tarafında da Sevde annemiz ve Âişe annemiz için birer oda (ev) yaptırdı. Sonradan evlendiği eşleri için de birer oda yaptırdı. Yani her annemizin kendine âit müstakil bir odası (evi) vardı. Önceki eşlerinden çocukları olan Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe annelerimizin çocukları ile, diğer annelerimizin de birinci derecedeki mahrem yakınları ile kalabilecekleri müstakil evleri vardı. Hz. Âişe nin yeğeni (ablası Esmâ nın oğlu) Abdullah b. Zübeyir, teyzesinin yanında kalırdı. Çocuğu olmayan Hz. Âişe, yeğeni Abdullah ile çok yakından ilgilendiği için Hz. Peygamberimiz ona Ümmü Abdullah=Abdullah ın annesi künyesini vermişti. Hz. Ömer in oğlu Abdullah, sık sık ablası Hafsa nın yanına uğrar, zaman zaman onun yanında kalırdı. Hz. Peygamber in, kazâ umresinde Mekke de evlendiği hanımı Hz. Meymûne, Hz. Abbas ın baldızıydı. Yani Hz. Peygamber bu evliliği ile, amcası Abbas Ağustos 2011 ile bacanak oldu. Mekke nin fethinin hemen öncesinde Medine ye yerleşen Hz. Abbas ın çocukları, özellikle oğlu Abdullah, teyzesinin evinden çıkmazdı. Bu üç Abdullah, Hz. Peygamber in terbiyesinde yetişmiş şanslı sahâbîlerdendir. Hz. Peygamberimizin hayatını sesli ve görüntülü olarak kameraya alıp bize nakleden bu güzel sahâbîlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Hz. Peygamber, âile fertlerini vahyin ışığında eğitirdi, İslâmî konularda sürekli bilgilendirir, onların din ve ibâdet hayatlarıyla yakından ilgilenirdi. Âile fertlerinin görüşüne önem verirdi. Hanımlarına nazik ve güleryüzlü davranırdı; selâm verir, hal hatır sorar, elini tutup yüzüne sevgi ile bakardı. Âile fertlerinin yakınlarıyla da ilgilenir, bunlardan ziyaretine gelenlere iltifat eder, hediyeler verirdi. Nitekim ev halkından saydığı Hz. Enes'in annesi, teyzesi, dayısı ve büyük annesiyle ilgilenirdi. Peygamber Efendimiz, eş ve çocuklarına zaman ayırır, onlarla gezintiye çıkar ve kendileriyle çok güzel sohbetler ederdi. Geleneksel folklor gibi meşru eğlenceleri seyretmelerini teşvik ederdi. Bayramlara âile fertleriyle birlikte katılırdı. Spor amaçlı yürüyüşe çıkar, bazen Hz. Âişe örneğinde olduğu gibi koşu yarışı ya- 7

pardı. Bir defasında Hz. Âişe ile yarışmışlar, Hz. Âişe geçmişti. Birkaç yıl sonra tekrar yarıştıklarında bu sefer yarışmayı Hz. Peygamber kazanmış ve Hz. Âişe'ye gülümseyerek "bu önceki yarışmanın rövanşıdır" demişti (Ebû Dâvûd, Cihâd, 61; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 264). Hz. Âişe'nin anlattığına göre Peygamber Efendimiz ev işleriyle de yakından ilgilenirdi. Gerektiğinde kendi elbisesinin söküğünü diker, ayakkabılarını tâmir eder, koyunları sağar, ev işlerinde hanımlarına yardımcı olurdu. Çarşıya pazara gittiğinde alışveriş yapar, yükünü de kendisi taşırdı. Hz. Peygamber, Arap toplumunda yaygın olarak görülen hanımlara şiddet uygulanmasına kesinlikle karşı çıkardı. Ashabını da "Dövdüğünüz kadınla akşamleyin aynı yatağı utanmadan nasıl (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, paylaşırsınız?" sözleriyle uyarırdı 17). Hanımlarına kötü davrananların iyi kimseler olmadığını söylerdi. Çocukları: Hz. Peygamber Efendimizin çocukları biri dışında Hz. Hatice'den doğmuştur. Tercih edilen görüşe göre bunlar Kâsım, Abdullah, Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma'dır. Oğlu İbrahim ise Mısırlı Mâriye'den dünyaya gelmiştir. Bilindiği gibi oğulları Kâsım, Abdullah ve İbrahim küçük yaşta vefat etmişlerdir. Araplarda herkesin bir ismi, bir künyesi, bir nisbesi bir de lakabı vardır. İsmi doğdukları zaman annebabalarından veya büyüklerinden alırlar, künyeyi de ilk çocuklarının ismine göre alırlar. Peygamberimiz, ilk çocuğu Kâsım sebebiyle "Ebü'l-Kâsım=Kâsım ın babası" künyesini almıştır. Kureyş kabilesinin Hâşim oğulları koluna mensup olduğu için Hâşimî nisbesiyle, ayrıca doğruluğundan ve güvenilirliğinden dolayı herkesin ittifakla uygun gördüğü el-emin lakabıyla anılmıştır. Peygamberimizin kızı Zeyneb, peygamberlikten 10 yıl önce doğdu. Mekke'de teyzesi Hâle bint Huveylid'in oğlu Ebü l-âs b. Rebî' ile evlendi. Bedir'de müşrikler tarafında savaşarak esir düşen kocası serbest bırakılırken Hz. Peygamber Zeyneb'in Medine'ye gönderilmesini şart koştu. Hicret yolculuğunda bir müşriğin saldırısına uğrayan Zeyneb, bineğinden düştü ve karnındaki çocuğunu kaybetti. Daha sonra Ebü l-âs, Müslüman olarak Medine'ye geldi, âile birliği yeniden kurulmuş oldu. Çok geçmeden Hz. Zeyneb 8 /630 yılında vefat etti. Ebü'l-Âs ile Zeyneb'in, Ali ve Ümâme adlarında iki çocukları dünyaya gelmiş, bunlardan Ali küçük yaşta ölmüştür. Ebu l-âs, eşi Zeyneb in vefatından dört yıl sonra 12/634 yılında vefat ederken kızı Ümâme yi dayısını oğlu Zübeyir b. Avvâm ın himâyesine bırakmıştı. Zübeyir de Ümâme yi Hz. Ali ile evlendirdi (Ümâme nin Hz. Ali ile evliliğinin teyzesi Hz. Fâtıma nın ölümünden sonra olduğu unutulmamalıdır). Bu evlilik, Hz. Ali nin şehid edilmesine kadar devam etmiştir. Hz. Ali ve Ümâme çiftinin Ali Evsat adında bir oğulları dünyaya gelmiş ve bu çocuk küçük yaşta vefat etmiştir. Ümâme, Hz. Alinin şehâdetinde sonra Muğîre b. Nevfel b. Hâris b. Abdülmüttalib ile evlenmiş; ondan da Yahya adında bir oğlu dünyaya gelmiştir. Yahya da küçük yaşta vefat ettiğinden Zeyneb in nesli de tükenmiştir. 8 Ağustos 2011

Hz. Peygamber'in ikinci kızı Rukıyye, Zeyneb'ten üç yıl sonra dünyaya geldi. Yetişkin bir kız olduğunda Ebû Leheb'in oğlu Utbe ile, kızkardeşi Ümmü Gülsüm de diğer oğlu Uteybe ile nişanlanmıştı. Rasûl-i Ekrem'in, peygamber oluşunun hemen ardından Ebû Leheb, oğullarına baskı yaparak nişanı bozdurdu. Nişanın bozulmasından sonra Hz. Osman, Rukıyye ile evlendi ve eşi ile birlikte Habeşistan'a hicret etti. Bir müddet sonra Mekke ye döndüler, ordan da Medine ye hicret ettiler. Rukıyye, hicretin ikinci senesinde Medine'de hastalandı. Hz. Peygamber, ordusu ile Bedir e hareket ettiğinde kızı hastaydı. Osman, izinli sayıldı ve eşi ile ilglenmesi istendi. Bedir zaferinin haberi Medine ye geldiğinde Rukıye vefat etmişti (2/624). Hz. Osman ve Rukıyye'nin Abdullah adlı bir çocukları dünyaya gelmiş, ancak küçük yaşta ölmüştür. Daha sonra Hz. Osman, Ümmü Gülsüm le evlenmiş, o da 9/631 yılında Medine'de vefat etmiştir. Hz. Osman ve Ümmü Gülsüm çiftinin çocukları olmamıştır. Hz. Fâtıma, Peygamber Efendimizin Hz. Hatice'den dünyaya gelen çocukları arasında en küçüğü olup Peygamberliğin ilk yılında doğmuştur. Hz. Peygamber, kızı Fâtıma yı Hicretten sonra 2/624 yılında amcası Ebû Tâlib in küçük oğlu Hz. Ali ile evlendirdi. Ali ve Fâtıma çiftinin bu evlilikten Hasan, Hüseyin, Muhassin, Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adlarında beş çocukları dünyaya geldi. Hz. Fâtıma, Peygamberimizin vefatından altı ay sonra vefat etti. Peygamber Efendimiz, Fâtıma'yı çok severdi. Kendisi henüz altı yaşındayken kaybettiği annesinin hasretini onunla gidermeye çalışırdı. Bu sebeple Fâtıma "Ümmü ebîhâ=babasının annesi künyesiyle de anılmaktadır. Ayrıca "beyaz, parlak ve aydınlık yüzlü kadın" anlamında Zehra, "iffetli ve namuslu kadın" anlamında Betûl lakaplarıyla da anıldığı (Ebû Nuaym, II, 39). bilinmektedir Hz. Peygamber'in son çocuğu İbrahim'dir. Mısırlı Mâriye'den dünyaya gelen İbrahim, yaklaşık iki yaşında iken vefat etti. Rasûlullah'ın Hz. Fâtıma dışındaki bütün çocukları kendisinden önce vefat etmiştir. Peygamber Efendimiz, çocuklarını ve torunlarını çok sever, onların her biriyle ayrı ayrı ilgilenirdi. Çocuk ve torunlarının dünyaya gelişinde sevincini belli eder, doğum müjdesi getirenlere bahşiş ve Allah'a şükür için yoksullara sadaka verir, akika kurbanı keserdi. Peygamberimiz, Hz. Fâtıma' yı çok severdi. Hz. Peygamber, onun eğitimiyle özel olarak ilgilenmiş, o da babasının tüm edep ve nezâketini kapmıştı. Peygamberimiz, Fâtıma'yı görünce sevinir, onu ayakta Ağustos 2011 karşılar, elini tutarak yanaklarından öper, ona iltifat ederek yanına oturturdu. Hz. Fâtıma da babası kendi evine geldiğinde onu, sevgisine layık olacak bir içtenlikle karşılardı. Hz. Peygamber bir yolculuğa giderken âile fertlerinden en son onunla vedalaşır, yolculuktan dönünce de ilkönce onunla görüşürdü. Peygamberimizin bildirdiğine göre "Fâtıma, cennet ehli hanımların öncülerindendir. Fâtıma onun yüreğinden bir parçaydı, Onu üzen Peygamberimizi üzmüş (Buhârî, Fedâilü Ashâbi'n-Nebî, 12, 31). olurdu" Peygamber Efendimiz, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'i çok severdi; onlar için "dünyada kokladığım reyhanlarım, çiçeklerim" derdi, "cennet gençlerinin beyefendileri olduğunu" söylerdi ve "Allahım! Ben bunları seviyorum, sen de sev (Buhârî, Fedâilü Ashâbi'n-Nebî, 24). bunları" diye dua ederdi Peygamber Efendimiz, kızı Zeyneb'ten torunu olan Ümâme ile ve diğer bütün torunlarıyla ilgilenirdi. Deve taklidi yaparak onları sırtında taşır, namazda omuzuna tırmanmalarına müsaade ederdi. Aile fertleriyle birlikte iken torunlarından biri su istese müsaitse hemen kalkıp su verirdi. Sık sık verdiği hediyelerle onları sevindirirdi. Hz. Peygamber Efendimizin çok kalabalık bir âilesi vardı. Medine mescidinin doğu tarafındaki duvara bitişik yapılan odalarda yaşayan âile fertleri ve bunların yakınları, İslâm a çok büyük hizmetler yapmışlardır. Biz, bundan sonraki yazılarımızda bu âileyi daha yakından tanımaya ve bunlardan bir şeyler öğrenmeye devam edeceğiz. Bizi okumaya devam edin! 9

Manevi buhrandan Hakk ın Burhan ına RAMAZAN AYI ORUÇ VE İNFAK BİLİNCİ Dr. Ramazan ŞAHAN En kötü davet, zenginlerin çağrılıp da, fakirlerin unutulduğu davetlerdir. İslam da oruç tutmanın farz olduğu ay Ramazan dır. Mübarek üç ayların üçüncüsüdür. Kamerî/Hicrî aylar arasında dokuzuncu sıradadır. 11 Ayın Sultanıdır. Ramazan ayına yetişen akıllı ve bâliğ (ergen, evlenecek yaşa gelmiş olan) Müslümanlara oruç tutmak emredilmiştir. Terk eden günahkâr; inkâr eden kâfir olur. Çünkü oruç Kur'ân-ı Kerîm in açık ve net ayetleriyle sabittir. 1 İslam'da ibadetler Kamerî Aylara göre ayarlandığı için Ramazan Ayı vb. mübarek gün ve geceler her yıl 10-11 gün önce gelir. Çünkü Hicri Yıl 354 Gün olup, Şemsî/Mîlâdî yıldan 10-11 gün noksandır. Ramazan aynı zamanda Kur'an'ın indirilmeye başlandığı aydır. Kur'an, 27 Ramazan 610 tarihinde (Kadir gecesi) indirilmeye başlamıştır. 2 Oruç ibadeti daha önceki dinlerde de vardı. 3 Ancak bu günkü şekliyle Oruç Hicretin 2. yılında, Şaban Ayı'nın 10. günü (Şubat 624), Bedir Gazâsı ndan bir ay evvel Medine de farz kılınmıştır. 10

Ramazan ayına has bazı temel kavramlar vardır. Bunlardan bir kısmını şöyle açıklayabiliriz: ORUÇ: Allah ın rızasını kazanmak için, imsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. İMSAK: Orucun başladığı vakit. Fecrin veya tan yerinin ağarması, şafak vakti, seher vakti. İnsanın bazı bedeni zevk ve ihtiyaçlara karşı kendini tutması ve oruç tutmaya başlaması demektir. SAHUR: Oruç tutmak niyetiyle imsaktan önce yemek yeme eylemine ve yemek yenilen vakte denir. İftar: Güneşin battığı an; orucu açma eylemine ve zamanına denir. Bu eylemler aynı kavramlarla olmasa bile Kur ân-ı Kerîm de açık ve net ifade edilmiştir. ORUÇ ZAMAN VE MEKAN AÇISINDAN EVRENSEL BİR İBADETTİR A.ZAMAN AÇISINDAN: Her yıl 10 gün önce gelen oruç, 33-34 yılda bir yılın bütün mevsimlerinde tutulmuş olur. Böylece dünyanın hiçbir yerinde ne sadece sıcak mevsimlerde ne de sadece soğuk mevsimlerde oruç tutulmuş olur. Bir insan ortalama ömründe bir veya iki kez senenin her gününü oruçlu geçirmiş olur. B.ZEMİN/MEKAN AÇISINDAN: Yer yüzündeki bütün Müslümanlar yılın değişik mevsimlerinde aynı anda oruç tutarlar. Nasıl ki namaz ve hacda Kabe ye yönelen Müslümanlar aynı duyguyu yaşayıp ümmet olma bilincine varırlarsa oruçta da aynı zamanda aynı duyguları paylaşan bütün yeryüzü Müslümanları aynı ibadeti yapmanın şuuruyla kardeş olduklarını hissederler. ORUCUN FAYDALARI: İFTAR DUASI: ALLAHIM! SENİN RIZANI KAZANMAK İÇİN ORUÇ TUTTUM, SENİN VERDİĞİN RIZIKLA ORUCUMU AÇTIM. SANA İNANIP GÜVENDİM. EY LÜTUF VE İKRAMI BOL OLAN RABBİM, BENİ BAĞIŞLA! Bizler orucu bir takım faydaları için tutmayız. Sırf Allah (c.c.) emrettiği için tutarız. Ama bu sayede manevi ve maddi bir çok faydayı da elde etmiş oluruz. Orucun bazı faydalarını şöyle sıralayabiliriz: I. MANEVİ YÖNDEN (ORUCUN KAZANDIRDIĞI İYİ ALIŞKANLIKLAR) 1. Allah a kulluk borcumuzu yerine getirmiş oluruz. Dolayısıyla Allah ın rızasını kazanmış oluruz. Ağustos 2011 11

2. Oruç ahlakımızı güzelleştirir; Alçak gönüllü yapar. Oruçlu insan kızmaz, kalp kırmaz, kimseyi hatta hayvanları bile incitmez. Çevremizle iyi ilişkiler kurarız. Oruçlu insan sevabı boşa gitmesin diye kavga ve tartışmalardan uzak durur. 3. Oruçlu kimse nefsine hakim olur, nefsini yener (iradesi güç kazanır). Bu da üstün bir ibadettir. Nefis en iyi açlıkla terbiye edilir. 4. Oruç tutmakla şeytanı da yenmek mümkündür. Oruç tutan, meleklere benzemiş olur. Zira melekler yemez içmezler. 4 5. Oruç haramlardan uzak kalmasını öğretir. Oruçlu iken kendi helaline bile el uzatmayan mümin, başkasının haramına asla göz dikemez. İftara 5 dakika var. Önünde harika bir sofra var. El uzatamıyorsun. Niçin? Çünkü bu nimetler Allah'ındır. O izin verirse yersin, O izin vermezse yiyemezsin. Allah Rabbü'l-âlemin'dir. Tüm evrenleri Yaratan, Yaşatan ve Yöneten O'dur. Allâhü Ekber sesleriyle O'nun en büyük olduğunu anlarım, O na hamd ve şükr ederim. O'nun huzurunda boyun bükerim. 6. Oruç zorluklara karşı dayanma gücü kazandırır. Sabırlı olmaya alışırız. Nitekim hadiste Oruç sabrın yarısıdır. buyrulmuştur. 7. Oruç gizli bir ibadettir. İnsanı riyakârlıktan, gösterişten alıkoyar. Sırf Allah için ibadet ve iş yapmasını öğretir. 8. İnsanlar arasında yardımlaşma ve merhamet duygusunu geliştirir. Özellikle Ramazan aylarında verilen fitre, zekat, iftar ziyafetleri bunun fiili uygulamalarıdır. Oruç tutarak aç kalan Müslümanların aç kalan fakirleri hatırlama ve onlara yardım etme arzusu ve gayreti artar. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Bizler de açlığın sayesinde tokluğun kıymetini ve açların perişan halini anlarız. Ayrıca iftar davetleriyle dostluk ve akrabalık bağları kuvvetlenir. Tabii ki sırf reklam ve gösteriş (riya) olsun diye verilen iftarların sevab adına bir değeri olamaz. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurmuştur ki: En kötü davet, zenginlerin çağrılıp da, fakirlerin unutulduğu davetlerdir. 5 9. Hayatımız belirli disiplin ve düzene girer. Sahur, namaz, iftar gibi zamana bağlı ibadetler bizi planlı davranışlara alıştırır. Aynı zamanda oruç sayesinde bütün dünya Müslümanları sanki bir aile imiş gibi aynı hayatı paylaşır, birlik ve dirlik sağlanır. II. BEDENSEL YÖNDEN (MADDÎ VE FİZİKSEL AÇI- DAN) ORUCUN FAYDA VE HİKMETLERİ 1. On bir ay devamlı çalışan mîde ve ona bağlı olan vücut organları dinlenir. Adeta vücudun yıllık ba- 12 Ağustos 2011

kımı yapılmış olur. Vücutta birikmiş enerjiler harcanır, fazlalıklar dışarı atılır (perhiz, rejim). Vücut dinlenmiş ve sıhhate kavuşmuş olur. Bunun için iftarda tıka basa yememek, terâvihi de mutlaka kılmak gerekir. Hem bir ibadettir hem de sindirimi kolaylaştırır. 2. Oruç tutanlarda gündüz kan hacminin azaldığı, doku suyunun azaldığı ve sonuçta küçük tansiyonun düştüğü, kalbin rahatladığı bilimsel araştırmalar sonucu anlaşılmıştır. 3. Oruç tutan kişinin sinir sistemi de bir rahatlama içindedir. Bir ibadeti yerine getirme mutluluğu gerginlikleri azaltır ve sıkıntıları giderir. 4. Oruç düzenli beslenmeyi sağlar. Ancak aç kalacağım korkusuyla sahur ve iftarda aşırı şekilde yemek yenirse bu maddi menfaat elde edilemez. Ayrıca sindirimin kolaylaşması için de kesin bir farz olan namaz ibadetini eda etmek gerekir. 5. Oruç kötü alışkanlıkları giderir. Özellikle sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar Ramazan'da rahatlıkla bırakılabilir. NOT: Oruç, insanı hasta yapmaz. Oruç zayıfları kuvvetlendirir, zihinleri açar, Allah Teâlâ, faydalı şeyleri emreder. Zararlı şeyleri emretmez. Orucun uzmanlar tarafından açıklanan daha birçok faydaları vardır. Ancak oruç tutamayacak derecede ciddi bir hastalığı olan kişiler helal ve haramlara dikkat eden işinin ehli bir doktora danışarak alacakları bilgiye göre davranabilirler. Daha sonra sağlıkları elverirse gününe gün kaza ederler. İyileşme imkânı bulunmayan hastalarla, oldukça yaşlıların tutamadıkları gündelik oruçları için fakirlere fidye öderler. Ödemeleri gereken bu bedele Fidye(Fitre) denir. Bu da ortalama bir kişinin bir günlük (en az iki öğün) yiyeceğinin bedelidir. Oruçla ilgili bilinmesi gereken çok önemli bazı temel konular vardır: 1. Orucun şartları nelerdir? Kimlerin oruç tutması zorunludur? 2. Oruç hangi hallerde bozulur? Bozulursa ne olur? 3. Kefaret orucu ve kaza orucu nedir? Bunları gerektiren durumlar nelerdir? 4. Farz olan oruç nedir? Adak ve nafile oruç nedir? Ancak bütün bunlar birer ilmihal konusudur. Burada zaman ve imkân darlığından bunların ayrıntısına giremeyiz. Bunlar ilgili kitaplardan okunarak ve işin uzmanlarından sorularak öğrenilebilir. RAMAZAN'DA ORUÇ DIŞINDA YAPILACAK İBADETLER A. TERAVİH NAMAZI: Ramazan da yatsı namazından sonra vitir namazından önce kılınır. BU NAMAZ; -20 rekat olup sünnettir. Kadın erkek herkes kılmalıdır. Özellikle çocuklarımıza camilere götürerek bu tür ibadetlere alıştırmalıyız. En güzel eğitim yerinde ve yapılarak verilen eğitimdir. - Hem evde, hem camide tek başına veya cemaatle kılınabilir. Ancak cemaatle kılınması daha uygundur. B. KUR AN OKUMAK: Ramazan ayında yapılan bir diğer ibadet de Kuran okumaktır. Kur'ân-ı Kerîm tek başına okunacağı gibi bir kişinin okuması, diğerlerinin dinlemesi şeklinde mukabele olarak da karşılıklı okunabilir. Ramazan ayı Kur'ân ayıdır. Kur'ân-ı Kerîm bu ayda indirilmiştir ve Cebrail (a.s.) her sene Ramazan ayında gelerek o ana kadar indirilmiş olan Kur'ân ayetlerini Peygamberimiz (s.a.v.) ile karşılıklı okumuş- Ağustos 2011 13

lardır. Peygamberimiz (s.a.v.) vefat etmeden önce de bütün Kur'ân-ı Kerîm i bu şekilde karşılıklı iki kere bitirmiş, hatmetmişlerdir. Bu nedenle bir gelenek halinde bu hatim işi asırlardır devam etmektedir. Ancak Müslümanlar Allah ın ne dediğini, maksad ve muradını anlamak için manasını da okumalıdırlar. C. FITIR SADAKASI: Zenginin evinde bulunan her insan için bir fitre (bir günlük ortalama yiyecek parası) fakirlere verilir. Ülkemizde her yıl Fıtır Sadakası'nın asgari miktarı müftülüklerce tesbit edilir, açıklanır. Bunun Ramazan'da, mutlaka Bayram'dan önce fakire verilmesi gerekir. D. ZEKAT İBADETİ: Belli mal türlerinin belirli bir bölümünü (1/40 = %2,5) Allah Teala nın belirlediği bir kısım insanlara 6 mülk olarak vermek gerekir. Bunu da temel ihtiyaçların dışında 80 gr. altından fazla bir yıldır birikmiş fazlalık parası veya o değerde bir serveti ve eşyası olan zengin Müslümanların vermesi gerekir. Zekat apayrı bir araştırma konusudur. 7 Burada sadece şunu belirtmek isteriz ki Zekat yılda bir kez senenin her mevsiminde verilebilir. Ancak özellikle ülkemizdeki Müslümanlar bu mâlî/ekonomik ibadeti Ramazan Ayı nda vererek fakir fukaranın bu kutsal oruç ve Kur'an ayını daha mutlu ve rahat bir halde geçirmelerine yardımcı olurlar. Bu adet Ramazan ayında sosyal ve ekonomik hayatta bir takım değişikliklerin görülmesine de vesile olur. Zekat konusunda kısaca şunu söylemek gerekir ki bu da Allah ın kesin bir emridir. Zekat vermek Farzdır. 8 Bu ibadeti yapmayan günahkâr olur, inkâr eden dinden çıkar. Zekat ve sadakalarımızı mutlaka vermeli, fakir fukaraya mutlaka infak etmeliyiz. Çünkü; 1. Toplumda mali denge farklıdır bu da doğaldır. Zekat zenginle yoksulun kaynaşmasını sağlar. Kıskançlıkları giderir, mülkiyet düşmanlığını azaltır. 2. Zekat çalışamayanlara hayat imkanı verir. Toplum kalkınır, devlet güçleşir. 3. Zekat kişiyi cömertliğe, diğergamlığa alışır. Cimrilikten korur. 4. Zekat servetin bir şükrüdür. Şükür malı artırır. Dolayısıyla zekat malı temizler, korur, artırır ve ekonomiyi canlandırır. Toplum bir bütündür. Zengin servetini topluma borçludur. Toplumun yoksullarını gözetmelidir. 5. Zekat sayesinde hem mal, hem nefis arınır, saflaşır, temizlenir. Sosyal adalet sağlanır. Ayrıca o para fakirin hakkıdır. Mal Allah ın emanetidir. Emanet yerine ulaşmış olur. 6. Zekat ahiret için yapılan en güzel yatırımdır. Ahirete azıksız gidilmez. Bu vesileyle insan büyük ecir ve geniş rahmeti kazanır. Azaptan kurtulup, rahmete ulaşır. Her iki cihanda mutlu olur. Kur'ân-ı Kerîm de zekat, sadaka ve infakla ilgili pek çok ayet vardır. Ancak burada zekat verirken dikkat edilmesi gereken bazı hususlara değinmekte yarar görüyoruz. Bir müslüman mutlaka fakire yardımcı olmalıdır. Yardımcı olurken de şu hususlara özellikle dikkat etmelidir: 9 14 Ağustos 2011

1. Yardımı sırf Allah rızası için vermeli, minnet ve eziyet etmemelidir. 2. Fakirin gönlünü almalı, ona hoş şeyler söylemelidir. (Bakara 2/263; İsra 17/28.) 3. Malın değersizini değil, kendinin de alabileceği iyi ve değerlisini vermelidir. 10 4. Fakirlikten korkmamalı. Cimrilik ve israftan kaçınıp, orta yolu tutmalıdır. 11 5. Yardımı mümkün mertebe gizli vermeli, riya ve reklam yapmamalıdır. 12 6. Araştırıp gerçekten muhtaç olana yardım etmelidir. Yardım için son anı beklememelidir. 13 7. Tarihteki zenginlerden ibret almalı; yaptığı yardımı çok görmemelidir. 14 BİR AYETİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ Onlar gayba (görmeden, tatmadan) iman eder/inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiklerimizden (mal vs.) infâk ederler (Allah yolunda harcarlar). 15 İnfâkta Dikkat Edilecek Hususlardan Bazıları 1. Normal şartlarda sadakaya muhtaç hale gelecek kadar sadaka vermek doğru değildir. ( mimmâ daki min bazısını, bir kısmını demektir.) 2. Başkalarının malından değil, kendi malından vermek gerekir. (razeknâhum) 3. Mal Allah ındır. Veren emanetçidir. Bu duyguyla verip, verdiğine verdiğini minnet etmemek gerekir. ( kendilerine verdiklerimizden kısmı bunu anlatır.) 4. Yardımın makbûl olması için ihtiyaç olan yere vermek lazımdır. ( infâk ederler kısmı bunu anlatır. Zarûrî ihtiyaç demek olan nafaka ile aynı kökten türemişlerdir.) 5. İnfâk sadece mal ile değil, ilim ve fikirle, güç ve kuvvetle, ihtiyaç duyulan her türlü şekilde olabilir. (Ayetteki Mâ=O şeyler, nesnelerden... kısmı umumiyet/genellik ifade eder. 16... 1)Bakara 2/183-187. 2)Bakara 2/185; Kadir 97/1-5. 3) Bakara 2/183. 4) Hud 11/69-70. 5) Buhârî, Nikâh, 72; Müslim, Nikâh, 107. 6) Tevbe 9/60. 7) Zekat konusunda pek çok eserden faydalanılabilir. Özellikle şunları tavsiye ederiz: Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, s. 484 vd.; Ali Rıza Demircan, İslam Nizamı, I, 35-40. 8) Tevbe 9/103; Mearic 70/24; Bakara 2/43, 110; Nur 24/56. 9) Bakara 2/263-272; Ra d 13/22; İnsan 76/9. Leyl 92/17-21. 10) Bakara 2/267; Al-i İmran 3/92. 11) Bakara 2/3, 268; Nisa4/ 37; İsra 17/26-30; Furkan 25/67. 12) Bakara 2/264, 271; Nisa 4/35-39. 13) Bakara 2/177, 215, 254, 273; Nisa 4/ 36; Nur 24/33; Münafikun 63/10-11; İbrahim14/31, 44. 14) Müddessir. 74/6. İbrahim 14/45; Kehf 18/32-46; Kasas 28/76-83; Kalem 68/17-33. 15) Bakara 2/3. 16) Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 25. Söz, s. 343-344; Suat Yıldırım, Kur an-ı Kerim ve Kur an İlimlerine Giriş, s. 136-137. Ağustos 2011 15

NUREDDIN YILDIZ mtur06@hotmail.com RAMAZAN AYI NE DEĞİLDİR? Kendilerini Allah ın dinini yok etmeye, yok edemezlerse sulandırmaya adamış güçlerin ve onlara bilerek bilmeyerek alet olanların ortaya çıkardığı, kulların zevkine uyumlu İslam anlayışının eritmeye başladığı ramazan düşüncesine karşı asıl ramazanın ve orucun ne olduğunu anlayabilmek için önce, ramazanın ne olmadığını kavramalıyız. 1- İFTAR AYI DEĞİLDİR Ramazan ayı, dünya nimetlerini elinin altında bulundurduğu halde, Rabbinin emri olduğu için yemeyen-içmeyen, şehvetlere karşı sabır imtihanını kazanmaya gayret eden müminlerin ayıdır. Abartılı bir israf şovuna dönüşen iftar sofraları Rabbani niteliği olmayan sofralardır. Bir saat sonraki teravih namazını kılmakta zorlanacak hale getiren bir iftar sofrası ramazana ait değildir. Ramazandan önce müminlerin kerih gördüğü müsrif harcamaları ramazanın gölge-sinde mubahlaştırmak hatalıdır. Ramazan bir açlık terbiyesi iken, onu açlık edebiyatına dönüştüremeyiz. Dün alkol tüketilen otellerde bugün iftar sofralarının kurulması, bunun adının da Allah rızası için iftar vermek olması en azından gülünçtür. Müslümanlar iftarlarına sahip çıkmalıdırlar. İçilip içilmeyeceği, yenilip yenilmeyeceği şüpheli olan şeylerle iftar sofrasına nasıl oturulur? İftarımızın, birilerinin bütçelerini doldurmalarına alet edilmesinden, ramazan gününde yemek yenmesi kadar tiksinmeli ve buna karşı tepkili olmalıyız. * SAHUR AYIDIR, ORUÇ AYIDIR Bizim iftara gösterdiğimiz hassasiyet sahurdadır. Orucun başlangıcı sahur yemeği, bitişi iftardır. Bitişi olan iftara gösterilen ilgi, başı olan sahura gösterilmiyorsa bunun anlattığı şey hoş değildir. Oruç ayı ramazan, iftar ayına dönüşmemelidir. İftar, kelime anlamı ile dahi yanlış kullanılmaktadır. İftar sadece açış yapma anlamınadır. 2- İSRAF AYI DEĞİLDİR Mal ve vakit israfı zamanların hiçbirinde hoş değildir şüphesiz. Hele hele ramazan ayı mal ve vakit israfı için asla uygun değildir. Tüketilemeyip atılan gıdalar, bir selamlaşma-hatır sorma bahanesi ile tüketilen saatler, 16 Ağustos 2011

ömürler ramazanın heder edildiğini gösterir. Mutfak masraflarının yenen yemek öğününün ikiye düşmesine rağmen- artması neyin göstergesi olabilir? Gece yarım saat azaltılmış uykudan ötürü saatlerce uyku ilave etmek, gündüzleri uyku ile çarçur etmek ramazanla çelişen şeylerdir. Malda ve vakitte israf varken ramazan dibi delik bir kovaya dönebilir. ÿ ZÜHD VE BEREKET AYIDIR Gıda tüketimini, ikinci dereceden olan ihtiyaçlar listesini azaltma, ahiret âlemine hazırlanma zamanıdır. Malımız ve zamanımız bereketlenmelidir. Önceki on bir ayda yapamadıklarımızı, yapabilme imkânı ve vakti oluşturmalıyız. Kadınlarımızın en mübarek günleri mutfaklarda ve bulaşık yıkamada geçmemelidir. Mümin bir erkek sıcak bir pide kuyruğunda vakit harcamamalıdır. Malımız, vaktimiz, ibadetimiz, şuurumuz, uhuvvetimiz bereketlenmelidir. Ramazan ayına girerkenki kimliğimiz ve değerimiz değişmiş olarak ramazan-dan çıkmalıyız. 3- GERGİNLİK AYI DEĞİLDİR Oruçlu olduğu için sinirlenen, esip gürleyen, vurup kıran Müslüman hatalıdır. İftara yetişemediği için, teravihi kaçırdığı için kul hakkı ihlal eden, ahlaki olmayan sözler sarf eden mümin ramazanını harcayan mümindir. Aile bireylerini rencide eden, iş arkadaşlarını, mescit dostlarını kıran mümin, imtihanını riske sokan mümindir. Ramazanda sinirlenen diğer zamanlarda ise sabırlı Müslüman, doğrulanması zor iddiaların sahibidir. Orucu bozan içecekler ve yiyecekler gibi, sözler de sakıncalılar listesinde olmalıdır. ÿ TAHAMMÜL AYIDIR Sadece açlığa değil, nefsin kabardığı her şeye tahammül gösterme ayıdır. Dile, ele, göze, cebe hakim olabilmektir. Diyebileceği halde dememek, yiyebileceği halde yememek kadar önemlidir. Sahurla iftar saatindeki ramazan ve oruç ciddiyetini gün ortasında da sürdürebilmek, ramazan ruhu ile yaşamanın göstergesidir. Ramazan sabrın kolay olmadığı bir zaman dilimi olabilir. Çünkü o, diğer zamanların hiçbirinde elde edilemeyen sevap ve bereket kaynaklarını ihtiva etmektedir. Gülü seven dikenine katlanmasını bilmelidir. Tahammül etmek zorundayız: Günahlardan kaçınmanın zorluğuna, İbadetlerin eda edilmesindeki ağırlığa, Mal, çocuk ve bedenlerimize isabet eden belalara, Ümmet-i Muhammed in yaşadığı afetlere tahammül etmesini bilmek gerek. 4- SEYAHAT AYI DEĞİLDİR Şehir şehir, cami cami dolaşmak ramazanla bağlantısız işlerdendir. Adeta Müslümanlar için tatil ve gezi sezonuna dönüştürülmüş bir ramazan anlayışı ruhsuz ve ihlâssız bir anlayıştır. Ağustos 2011 17

Camileri büyüklüklerine veya tarihiliklerine göre ölçüp gezmek, onun türbesini bunun eserini resimlemek Allah ın ibadet olarak saydığı işlerden olmadığına göre mümin, ramazanın bereketli anlarını gezilerde, ziyaretlerde harcamamaya özen göstermelidir. Ramazan ayında hangi sokaklarda, hangi trafikte gezilebilir ki, göz, kulak ve dil afete düşmüş olmasın? Öyleyse... ÿ İTİKÂF NERE GEZİ NERE? Ramazanda tavsiye edilen itikâftır. İtikâf da camiye kapanmaktır. Camiye kapanmakla camileri gezmek aynı değildir. Ramazanda tavsiye edilen tek gezi umredir. Reklâmsız, riyasız güzel bir umre büyük bir ibadettir. 5- TAMAMI BİR AYDIR İlk günlerini heyecanla karşılayıp, henüz onun bayramı gelmeden yarıda bırakıvermek, hız kesmek, ibadetleri ve kaçınılması gereken şeyleri sulandırmak en azından başlamak, ama bitirememektir. Son günlerinde gevşemek, alışveriş gibi bir maksatla bile olsa, şeytanın en keskin tuzaklarının kurulu olduğu çarşılarda o mübarek saatleri tüketmek daha sonra esef edilecek hatalardır. Çocuklar için bayramlık adı altında büyüklerin bayramı harcanır mı? ÿ SONU BAŞINDAN DEĞERLİDİR; SEVAP DERYASI SONUNDADIR! Bunun için son on gününü ilk on gününden daha heyecanlı ve daha umutlu geçirmek esastır. Ne bayram alışverişine, ne de geziye feda edilebilecek bir tek saati olmamalıdır. Her gecesi yeni bir umut, her sabahı yeni bir güneş vaktidir. İlk gününe göre son demlerinde heyecan kaybını, içimizi istila eden günahlardan arınamamış olarak, ramazana gidememiş olarak anlayabiliriz. İlla bir bayram alışverişi gerekli ise, onu ramazandan önce bitirmek akıllıca bir iş olur. 6- NAMAZI, GEVŞEK BİR NAMAZ DEĞİLDİR Teravih başta olmak üzere ramazan ayında çok namaz kılınıyor diye- namazın genel kuralları gevşetilemez. Eğer ramazan mümin için hassasiyeti yüksek bir ay ise, müminin ibadetlere bakan gözü, ezanı duyan kulağı, okuyan dili o hassasiyete göre görmeli, duymalı ve konuşmalıdır. ÿteravih GECE KIYAMIDIR Heba edilmemelidir. Mümkünse hatimle kılınmalıdır. O mümkün değilse iyi kıraati olan bir imamın arkasında ve namaz gibi kılınmalıdır. Teravihlerin heba edilmesi bir nedamet kaynağıdır. 7- KADİR GECESİ ŞANS OYUNU DEĞİLDİR Önce kadir gecesini belirli bir güne sıkıştırdılar. Hâlbuki o ramazanın içinde saklı bir hazine idi. Sonra da 18 Ağustos 2011

o geceyi, insanların kendi kafalarından oluşturdukları törenler ve ibadet kılıflı gösterilerle eritip götürdüler. Kadir gecesi bir şans oyununa döndü. Bir simit çeşidi ile uçurulur oldu. Yarına tesiri olmayan, sadece geçmişi akladığına inanılan bir kadir gecesi üretildi. Neredeyse kadir gecesi müziği bile icat edilecek hale geldi. ÿ BİR İSTİĞFAR GECESİDİR, DÖNÜ- ŞÜM GECESİDİR Kadir gecesinin bize bağışlanmasının nedeni günahlarımızdan arınma umudumuzdur. O gece ki ramazanın bütün geceleri kadir gecesi olma ihtimalini taşır- Allah a dönüş yapma kararı verdiğimiz, Kur an ve Sünnete aykırı hareketlerimizden kurtulduğumuz, kul haklarından arındığımız gece ol-malıdır. Ramazanın 27. gecesinde bizi gelip bulan bir kadir gecesi değil, bizim bütün ramazan boyunca peşinde koştuğumuz kadir gecesi bir ömre bedel gecedir. 8- TEKNOLOJİYE KUR AN OKUTMA AYI DEĞİLDİR Ramazan Müslümanlar için Kur an ayıdır. Tam anlamı ile Kur an ayıdır. Çeşitli teknolojik aletlere yüklenmiş Kur an surelerini dinleyerek Kur an dinlemiş ve böylece ramazana yaraşır bir iş yapmış olmayız. Kur an kime indi ise onu, o okumalıdır. Kur an insana inmiş bir kitaptır. Onu okuyup dinlemeyi insanın ameli olmaktan çıkaran uygulamalarla Kur an okunmuş olmaz. Ticarileşmeyen meclislerde Kur an okuma ve dinleme düzeyi yakalanmalıdır. ÿ NE KADAR KUR AN O KADAR RAMAZAN! O halde ramazana mahsus bir Kur an gayreti sergilemeliyiz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bu ayda Kur an okumayı artırdığına bakılırsa, bizim de çokça Kur an okumamız gerekmektedir. Her gün sabah ve akşam aynı saatte ve belli bir miktarı (mesela on sayfayı) düşmeyecek şekilde okumamız uygun olur. Okuyuşumuz mümkünse sesli olsun. Maiyetimizdekiler dinleme imkânına sahip iseler onlar da dinlesinler. Ayrıca onların da okumalarını sağlamalıyız. Kur an ı okumak gibi dinlemek de bir ibadettir. İyi okuyan bir hafızı dinlememiz ayrı bir ecir olur. Kur an okumada sünnet, sesli ve manası bilinmiyor olsa bile, onun deruni âlemine dalıp, mahzun bir eda ile onu okumaktır. Kur an okurken, meleklerin okuduğumuz harfleri tek tek saydıklarını, herbiri için sevap yazdıklarını bilerek okumalıyız. 9- ZEKÂT RAMAZAN İBADETİ DEĞİLDİR Müslümanlar zekâtlarını, daha fazla ecir elde etmek için ramazan ayında vermeye çalışırlar. Bu, ilke olarak doğrudur. Ancak ramazan ayında zekât vermekle yetinmek, her- hangi bir türü ile sadaka verme- Ağustos 2011 19

mek, sadaka olacak işlerle meşgul olmamak fırsat tepmektir. Cimrilikten uzaklaşmak için iyi bir fırsat olan ramazanı bu açıdan da yanlış anlamamak gerekir. Zekat, sadaka, zikir, ilim, ibadet bizim yol işaretlerimizdir. ÿ UÇAN KUŞLAR GİBİ HÜR YA- TIRIMLARIN ZAMANI Ramazanda sadaka ve cömertlik, davaya hizmet, sınırsız düzeyinde olmalıdır. Biri bine, bini milyona katlayarak, alanın Allah olduğunu bilerek sadaka yollarında koşmak gerekir. 10-EĞLENCE AYI DEĞİLDİR Ümmet-i Muhammed in en derin değerlerinden birisi olan ramazan ve orucu, siyasi ve ticari girdilerine alet edip, ramazan eğlencesi üretenler, gaflette bulunup böyle bir organizeye katılanlar, İslamî değerlerin safiyetini bozmak gibi bir cürmün sahibi olmuşlardır. Okunan gazeteden, izlenen TVye, dinlenen radyoya kadar, bizi kimin ne ile meşgul ettiğine göre bir ayırım getirmek şarttır. ÿ GÖZYAŞI AYIDIR Peygamber aleyhisselam öyle yaptı. Onun sahabileri, onla rın yolundan gidenler gözyaşı akıttılar. Onlar eğlenmediler. Onlar, ebedi gülenlerden olmak için mahzun gittiler. 20 Ağustos 2011

İDEAL BİR RAMAZAN GÜNÜ -Sabah namazı kesinlikle camide kılınır. Mümkünse işrak vaktine kadar beklenir, iki rekat namaz kılınıp eve veya işe çıkılır. Bu esnada sabah zikirleri ve Kur an kıraati yapılır. (İş ortamını aksatmayacak kadar kısa bir uyku olabilir.) -Eve ve işe giderken yolda göz ve kulağın, dilin menhiyata yakalanmamasına dikkat edilir. Kur an dan ezber bilinen yerler okunur. -Namazlar kesinlikle camide kılınır. Ezandan önce abdest hazırlığı yapılır. Sünnet namazlar ihmal edilmez. -Bütün ara ve boş vakitler, zikir veya Kur an ile değerlendirilir. Merdiven basamaklarında bile tesbihat yapılır. -Aile fertlerinden birinin mutfak ve benzeri ev hizmetlerinde vaktinin büyük bir bölümünü harcamaması için ev işlerine yardım edilir, ki onların da ibadete ve zikre vakti kalsın. Yemek pişiren, çamaşır yıkayan bayan da zikirsiz kalmaz, ezber bildiği yerleri okur. -İftar saati heyecanla beklenir. Bu an çocuklar için cazip hale getirilir. İftar etmeye dakikalar kala duanın en derin kapıları açılmış olacağından duaya geçilir. Aile fertleri duaya âmin der. İftar edilir, ifrat edilmez. İftar yüzünden akşam namazının tehlikeye girmemesine çok dikkat edilir. -Teravih için özel hazırlık yapılır. Düğüne gider gibi teravihe gidilir. Evden teravihe uğurlanan şehadete uğurlanır gibi uğurlanır. Dua etmesi talep edilir. -Teravih öncesinde ve sonrasında müminler arasında muhabbeti artıracak sohbetlere katılınabilir. Gıybet, nemime ve malayani olmayan bir sohbet olmalı-dır. -Teravihten sonra eve kapanmak en güzelidir. Sahura rahat kalkabilmek için uykuyu engelleyecek yiyecek ve içeceklerden kaçınmak uygundur. -Sahura muhakkak kalkılır. Aile fertleri de kaldırılır. Güzel sahur sofraları kurmakta bereket vardır. Orucun da faziletini artırır. Sahur sofrasını dua sofrasına dönüştürmek mükemmel bir iş olur. -Sahur yemeğinden sonra vakit kalmışsa, teheccüd kılınabilir. -Sabah namazını kılmadan uyumamaya dikkat edilmelidir. Sabah namazına camiye gitmelidir. -Her duada, ramazan ayında yaptıklarının kabulünü ve bir dahakine kavuşturmasını Allah tan dilemek gerekir. Ağusthos 2011 21