YGS LYS DİL VE ANLATIM ANLATIM BİÇİMLERİ KONU TESTLERİ



Benzer belgeler
C) Öyküleme D) Betimleme E) Tanımlama

9. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Cumhuriyet Dönemi nde ;

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

KIRMIZI KANATLI KARTAL

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Bu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Ben yazabilirim! DÜNYA ÇOCUKLARI HAİKU YARIŞMASI - TÜRKİYE

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Doğada Keşif Yapıyoruz

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Bu dörtlükte geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin eş seslisi yoktur?

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

BuranoVenedik denince akla ilk

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

3 YAŞ EKİM AYI TEMASI

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Sayfa 130,131,132,133,134,1 35,136,137 Sular

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

TÜRKÇE DERSİ GÖRSEL OKUMA TESTİ Kubilay ORAL

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU YILDIZLAR SINIFI AYLIK EĞİTİM VE BRANŞ DERSLERİ PROGRAMI

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Minti Monti. Tilki Tilki Baksana. Bana bak! Hayır, bana bak! Yavru Tilki Neyin Peşindesin? Okula Hazırlık İçin 5 Öneri TİLKİ OKULU

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

ÖZEL EFDAL ANAOKULU UĞURBÖCEĞİ GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU

8. Sınıf SBS Deneme-1

Eber Gölü (Bolvadin-Afyonkarahisar) (10-11 Mayıs 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı,

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "soğuk" sözcüğü mecaz anlamda kullanılmıştır?

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM

SÖZCÜĞÜN ANLAMINI DEĞİŞTİREN EKLER TESTİ

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

BİZE KATILIR MISINIZ?

Transkript:

YGS LYS DİL VE ANLATIM ANLATIM BİÇİMLERİ KONU TESTLERİ www.edebiyatogretmeni.org Türk Edebiyatı Dil ve Anlatım Dersleri İçin Kaynak Site

1. Gök gürültüleri ve şimşek aydınlıklarıyla bölünmüş bir rüyanın hafifliğiyle işiyor yüzün. Sabah, bir masal gibi sarıyor eşyayı. Güneş saçlarını donuk, üşengeç sisler ardında gezdiriyor. Bu masalın içinden, içli bir şarkı gibi sesleniyor yüzün. İstanbul, Çamlıca'da, Sarayburnu'nda ve Boğaz'ın kendi masalına âşinâ sırtlarında kanayan güneşin utangaç ışıklarıyla konuşuyor. Güz çiçekleri gibi, ince ve soylu hüzünlerle, mutlu yalnızlıklarla besleniyor yaşama sevincin. ne yer verilmemiştir? A) İşitsel ve görsel öğelere B) Kişisel duygu ve düşüncelere C) Düşünceleri kanıtlayıcı örneklere D) Karşıt kavramlardan yararlanmaya E) Kişileştirme (teşhis) sanatına 2. Toprak, kuru dallar, otlar tanıdık bir şarkıyla gelen yağmurun serinliğine bırakıyor kendini. Sonbahar sapsarı ve serin bahçelerinden, ince yağmur tıpırtıları, gök gürlemeleriyle şehre doğru yürüyor. Bir adam, yağmurun mırıltısına kaptırıyor kendini, zamanı unutuyor. Gece ıssız bir orman gibi kaplıyor sokakları. Camlar ardına çekiliyor kadınlar. Camlarda yağmurun şarkıları yankılanıyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerine A) Öyküleme - Betimleme B) Tartışma - Açıklama C) Karşılaştırma - Öyküleme D) Açıklama - Betimleme E) Örnekleme - Tanımlama 3. Uzak bahçelerde güneş, ilk yaprakları sarartmanın rahatlığıyla, ardında ikindi serinlikleri bırakarak veda ediyor. Son çiçekler dal uçlarında sevinçli çocuklar gibi kıpırdıyor. Üzüm salkımları, yaprakların aralarından tanelerini ışıldatıyor. Akşama doğru kuşların saltanatı başlıyor tenha bahçelerde. Ağaçlar mesut bir yorgunlukla giriyor geceye. A) Doğayı bir devinim içinde verme B) Betimlemeye başvurma C) Benzetmelerden yararlanma D) İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarma E) Eksiltili cümlelerden yararlanma 5. Kendi kendime gülümsüyorum. Türküler söylemek geliyor içimden. Herkesin iyiliğini istiyorum. Yaşama sevinci dediklerinin bu olduğunu düşünüyorum. Gözlerimin önünde kırmızı, sarı ve mor lâleler beliriyor. Dokunmuyorum onlara. Nisan, bir şiir gibi caddeleri, sokakları ince ince dolduruyor. "Ey insanlar, nisandan haberiniz var mı?" demek geliyor içimden. Kuş seslerinden, lalelerden, akşam rüzgarlarına karışan erguvan renklerinden haberiniz var mı?" Bu parçanın yazarı aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez? A) Sevinçli B) Coşkulu C) Hayalci D) Gerçekçi E) İyimser 6. Bu kitaplar, bu çağa yöneltilmiş en ince eleştirilerdir. Vurdumduymazlığa, bağnaz düşüncelere, haksızlıklara, yanlışa... Bu çizgilerde eleştirici bağırmaz, sesini yükseltmez. Ama öyle bir söyler ki sözünü, yer yerinden oynar, en zalim yürek bile parçalanır, karanlık ters yüz olur. Bu parçadaki altı çizili cümleyle söz konusu eserin aşağıdaki niteliklerinden hangisi belirtilmektedir? A) Akıcılığı B) Etkileyiciliği C) Yoğunluğu D) Özgünlüğü E) Yalınlığı 7. Hep orada, yüksekçe bir yerde dururdu. (I) İrice bir şeydi. (II) Kocaman düğmeleri vardı. (III) Düğmelerden birini çevirince rakamların, şehir adlarının olduğu şeritin lambası yanardı. (IV) İlk çıkan radyolarda ışıklı şerit yoktu. (V) O ışıkla birlikte hışırtılar yerini bir şarkı, türkü ya da bir konuşma sesine bırakırdı. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 8. Yazar, kasabanın gerçeklerini anlatırken tarafsız bir tutum sergiliyor. (I) Olayları objektif bir gözle ve gerçeğe uygun olarak veriyor. (II) Birçok olayı, yaşayanların ağzından anlatıyor. (III) Olayla ilgisi olmayanların izlenimleriyle farklı boyutlan da ortaya çıkarıyor. (IV) Kendi düşüncelerini satır aralarına, konuşturduğu kişilerin cümlelerine sıkıştırıyor. (V) Bu kişilerin izlenimleriyle olayları tek yönlü olmaktan çıkarıyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın düşünce akışını bozmaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 4. Nisan saçlarını çözünce kendimi sınırsız bir zenginliğin ortasında buluyorum. (II) Tüm eski yorgunluklarım, ümitsizliklerim, kalbimin tortuları silinip gidiyor. (III) Nisan, ürkek sevinciyle bir güvercin gibi yaklaşıyor şehre. (IV) Daha tam belirlenmemiş renklerin arasından, sabahları içime bir nilüfer beyazlığı düşüyor. (V) Kalbim, o beyazlığın yaydığı serinlikle gün boyu kıpırdayıp duruyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde insana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır? A) I. ve II. B) I. ve III. C) III. ve V. D) II. ve IV. E) IV. ve V. 9. Günlükler daha çok içe dönüktür. Yazarın kişisel yanlarını, kişiliğinin kıvrımlarını içerir. Anılar ise dışa dönüktür. Yazar kendini anlatırken başkalarıyla ilişkilerine, onlarla yaşadıklarına da yer verir. Sınırlar ilişkide olduğu, bir şeyler paylaştığı insan sayısına göre genişler. Günlüklerde ben merkezli değerlendirmeler yer alır. Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine A) Öykülemeye B) Karşılaştırmaya C) Betimlemeye D) Tartışmaya E) Açıklamaya

10. Okulumuzda üniversite öğrenimine yeni bir sistem getirdik. Bölümleri ilk iki yıl için genel hatlarıyla ayırdık. Her bölümde ilk iki yıl ortak olan temel bilimleri öğretmenin yanında genel kültür ağırlıklı dersleri vermeyi düşünüyoruz. Sonraki üç yıl ise branşlara ayrılacak ve herkes kendi alanının bilgisini öğrenecektir. Mühendislerimiz, sosyal bilimcilerimiz ikinci yılın sonunda alanlarını belirleyecek ve branş derslerini almaya başlayacaklardır. A) Açıklama B) Öyküleme C) Betimleme D) Tartışma E) Karşılaştırma 11. Karşıdan, beyaz kasketli, yetmiş yaşlarında bir adam, başı örtülü, kendisinden biraz daha genç gösteren altmış yaşlarında gözlüklü bir kadının koluna girmiş, birlikte park tarafından kahveye doğru, ağaçların arasından yavaş yavaş yürüyorlardı. Yaşlı adam ceketinin içine beyaz, uzun kollu bir gömlek, keten pantolon, keten ayakkabı, kadın ise uzun bir palto giymişti. A) Öyküleme B) Karşılaştırma C) Tanımlama D) Tartışma E) Betimleme 12. İstanbul u Avrupa ve Asya diye ikiye ayırabiliriz. Avrupa yakası biraz daha yoğun, biraz daha canlı, hareketli, biraz daha karmaşıktır. Avrupa'nın buhranlı, hızlı, sorunlu yaşamı buraya gelmiştir. Anadolu yakası ise karşıya göre sakin, mütevazi, doğuya has bir dinginliğe sahiptir. Karşının gösterişinden debdebesinden pek de haberli değildir. Yaşamı biraz daha içe dönüktür. A) Tanık gösterme B) Öyküleme C) Karşılaştırma D) Tartışma E) Betimleme 13. İnsanoğlunun başarısında, korkularını açık yüreklilikle tartışabilmesinin büyük bir payı vardır. Korkularımızı, ancak açık yüreklice tartışarak yenebiliriz. Bu korkular aslında çok basit nedenlere dayanır. Onları enine boyuna ele aldığınızda bu basitliği anlayacak ve yaşamınız olumlu yönde değişecektir. Bir psikoloji profesörü : "Korkularını tartışabilecek cesarette olanlar, yaşamın dizginini eline geçirmiş demektir." diyor. Tartışılmayan hiçbir gerçek yerli yerine oturmuş değildir zaten. Bu parçada düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine A) Karşılaştırmaya B) Tanımlamaya C) Örneklemeye D) Tanık göstermeye E) Duyulardan yararlanmaya 14. Bazı yazarlarda sanat edebiyat noktasında bir duyarlık görürsünüz. Bunun altını kurcaladığınızda kişisel bir kaygıya dayandığını anlarsınız ve duyarlığın gerçek olmadığını fark edersiniz. Bazı sanatçılarda ise toplumsal sorunlardan sanatsal sorunlara kadar uzanan geniş bir duyarlık görürsünüz. Bu tip sanatçıların duyarlığı gerçek bir duyarlıktır ve bencillik, kişisellik barındırmaz. ne A) Betimlemeye B) Öykülemeye C) Karşılaştırmaya D) Tanık göstermeye E) Tanımlamaya 15. Romancılarımız yıllar boyunca bize, Meşrutiyet devrinin Batı tipi konaklarında oturan, alafrangaya ilgi duyan paşa hanımlarından başlayıp, uzun soluklu bunalımlar içinde bunaldıkça bunalan feminist eğilimlere kadar uzanan geniş yelpaze içindeki Türk kadınından birçok romanda söz ettiler. Devlet Ana'dan Huzur'a, Yılanların Öcü'nden Sinekli Bakkal'a, Orda Kimse Var mı dizisinden Fatih Harbiye ye, Dersaadet'te Sabah Ezanları'ndan Hıçkırık'a kadar. Bu parçada yazar düşüncesini kanıtlamak için aşağıdakilerin hangisine başvurmuştur? A) Tanık göstermeye B) Örneklemeye C) Karşılaştırmaya D) Soyutlamaya E) Benzetmeye 16. Haşmetli ve yalçın uçurumların eteğinde beyazdan öfkelerle köpürüp yüksek köprüleri tınmadan geçen, yüksek yaylaların gözünü kamaştıran şimşeklerin yanık kokusunu düzlüklerde derviş gibi demlenerek efillenen sazlıklara taşıyan sular... Düzde toprak barışığı, gölde rüzgâr kırışığı, çavlanda heyecan sarhoşu sular... Bereketin atardamarı, yayla balıklarının evi, dağların denize ülfeti sular... A) İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarma B) Benzetmelerden yararlanma C) Karşıtlıklardan yararlanma D) Eksiltili cümlelere yer verme E) Anlatımda nesnel davranma 17. Nietzsche ile Namık Kemal miladi takvimin aynı yıllarını paylaşmış iki insandır. Hatta Namık Kemal, Nietzsche'- den dört yıl önce doğmuştur. Nietzsche metafizik buhranlarla yüreğinin kandilini durmadan parlatırken, Namık Kemal, anlık heyecanlarla yüzeyde kalmıştır. Biri içten içe olgunlaşıp bir fikir meşâlesi, ruhunda depreşen muhalifliğini derinlemesine kurcalayan bir filozof olmuştur. Diğeri yanıp sönen, içinde olma ve olgunlaşma yokken dışı oldurma ve olgunlaştırmaya kalkan bir ses olmuştur. A) Karşılaştırma B) Örnekleme C) Öyküleme D) Açıklama E) Tartışma 18. Şiir, insanın yüreğinde kopan fırtınaların ahenkli bir biçimde söze dökülmüş şeklidir. Bu "ahenk" sözü sizi yanıltmasın. Dize sonlarındaki ses benzerliği demek olan ahenkten daha geniş bir anlamda kullanıyorum onu. Buradaki "ahenk" söz konusu fırtınaların özlü dizeler halinde ve insanın kulağına hoş gelecek şekilde zaman zaman birbirini çağrıştıran seslerle, zaman zaman birbirini çağrıştıran sözcüklerle kurulan genel bir musikidir. Bu parçanın anlatımında yazar, aşağıdakilerin hangisinden yararlanmıştır? A) Betimleme B) Öyküleme C) Tanık gösterme D) Karşılaştırma E) Tanımlama

19. İnsanın tarımı öğrenmesi hayatında, içinde yaşadığı toplumda ve bütün düzende köklü değişikliklere yol açmıştır. Paylaşım kargaşası tarımı öğrenmekle başlamıştır. Bu, insanlar arasındaki ilişkilerin bozulmasına, insanoğlunun kötü yanlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Doğulu ünlü bir sosyolog "Tarım devrimiyle ortaya güçlü ve kötü bir insan çıktı." demekten kendini alamamıştır. Bu tarımla başlayan paylaşım ve kazanma kavgası sanayileşmeye doğru sosyoloğun haklılığını iyiden iyiye kanıtlamıştır. Bu parçada yazar düşüncesini geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur? A) Tartışmaya B) Örneklemeye C) Karşılaştırmaya D) Tanık göstermeye E) Tanımlamaya 20. Selçuklu mimarisinde binanın sağlamlığı, dayanıklılığı önemliydi. Duvar ve kubbe sisteminde estetiğe pek önem verilmezdi. Estetik süslemede, kitabelerde ve iç düzenlemesinde önemliydi. Osmanlı mimarisinde estetik oldukça ön plana çıktı. Duvarların, kubbelerin, kulelerin, minarelerin sağlamlığı kadar estetiğine de önem verildi. Kitabelerde ve iç süslemelerde ise daha da ileri gidildi. ne A) Karşılaştırmaya B) Betimlemeye C) Öykülemeye D) Tanık göstermeye E) Örneklemeye 21. Göçebeler aynı ülke sınırları içinde yerleşik bir düzene geçmemiş olan insanlardır. Yerleşiklerin, çeşitli sebeplerle bunların dönüp dolaşmasından rahatsız oldukları ve bunlara yerleşmelerini buyurdukları gözlemlenir. Göçmenlik ise daha farklı ve geniş bir durumdur. Tabii her şeye rağmen göçebelik, göçmenlikten daha az üzüntü doğuran bir olgudur. Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi A) Açıklama B) Betimleme C) Karşılaştırma D) Öyküleme E) Tanık Gösterme 22. Sende anlaşılmaz bir saplantı var. Bir şair, yapıtında kendini sergilerse, iç dünyası, çevresi, ilişkileriyle kendini şiirine koyarsa, biçimsel kaygılarını geriye iter diye düşünüyorsun. Bu çok yanlış. Tersine şairin biçimsel kaygıları dengelenir, gereksiz oyunlara sapıp yozlaşması önlenir. Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım biçimlerinden en çok hangisine A) Öyküleme B) Betimleme C) Tartışma D) Karşılaştırma E) Tanık Gösterme 23. Sokaktan bir asfalt delme makinesinin dayanılmaz gürültüsü geliyor. Matkabının asfaltı parçaladığı gibi, gürültüsü de sabırlı sessizliği paramparça ediyor. Her şey hızla değişiyorken yeni durumlara iyi kötü ayak uydurmaya çalışıyor olsam da biraz geride kalıyorum. Hayata karşı gerektiği kadar tutumlu davranamadığını!, bir zaman karar kılıp bir yere ait olmadığımı, giriştiğim işlerin sonunu önceden hesaplama yetimin pek gelişmemiş olduğunu ve önceliklerimin değişip durduğunu biliyorum. A) Duyguları yansıtma B) Benzetmeye başvurma C) İşitsel öğelerden yararlanma D) Kişileştirmeden yararlanma E) Örneklerden yararlanma 24. Sanatların kendilerine özgü nitelikleri var. Sanatçılar o niteliklerin dışına taşamazlar. Mimarlık müziğin yaptığını yapamaz, müzik de mimarlığın yaptığını yapamaz. Sanatların çakışan ortak alanları bulunabilir ama çakışmayan alanlarıdır asıl niteliklerini belirleyen. Müzik sizin için dünyanın en büyük sanatı olabilir ama müziğin içine girip oturamazsınız. Ondan böyle bir şey de beklemezsiniz zaten. Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım biçimlerinden en çok hangisine A) Tanık Gösterme B) Karşılaştırma C) Öyküleme D) Betimleme E) Tartışma 25. Çalışırken üstüne giydiği her yanı yağ lekeleriyle dolu beyaz gömleği, yorgunluktan kanlanmış gözleri, dağınık saçları ve üstüne sinen tuhaf mum kokusuyla, içinde binlerce mumun yandığı ateş sarayını terk edip çıktı. O çıktıktan sonra bütün mumlar birkaç dakika arayla sönmeye başladılar. Bahçenin ortasındaki o ışık küresi hızla soluklaşarak söndü. Bu paragrafta aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi kullanılmıştır? A) Betimleme - Karşılaştırma B) Öyküleme - Betimleme C) Tanık Gösterme - Açıklama D) Örnekleme - Öyküleme E) Betimleme - Tartışma 26. Henüz her şey yolundayken bedenim bana yabancılaşmaya başlamışken daha, bütün tanışmalardan, başlangıç ve bitişlerden, sevecenlik, aşağılanma, ayrılık ya da gidiş dönüşlerden, büyük bunalımlar ve şaşkın, yaralı dolaşmalardan sonra bir gün acı çekmekten bıkmış olduğumu düşünüp düz bir çizgiyi özledim. Yatağında uslu bir su gibi akmaya özendim. Yorgunluk belki. Güvenli bir limanda bir solukluk dinlenme. Çiçek yetiştirme, kedi besleme dönemi. ne başvurulmamıştır? A) Duyguları yansıtmaya B) Benzetme yapmaya C) Betimleyici anlatıma D) Görsel öğelere ağırlık vermeye E) Birinci kişinin ağzından anlatmaya 27. Günü parçalara bölüp her parçasına çeşitli anlamlar yüklediğimiz gibi, yılı da mevsimlere ayırırız. Günün bölümleri ve mevsimleriyle insan ömrünün devreleri arasında ilişkiler kurarız. Mesela tan vakti, bahara ve gençliğe; öğle, yaz ortasına ve insanın olgunluğuna; ikindi güz mevsimine ve ihtiyarlık dönemine; gurup vakti ise, güzün kışa dönmesine ve insanın dünyadan göçüşüne benzer v.s. ne A) Tartışma B) Örnekleme C) Öyküleme D) Betimleme E) Tanımlama

28. Gökova Koyu, körfezin kuzeybatısında küçük bir girinti şeklindedir. Beton rıhtım üzerindeki iskele koyun belirlenmesini sağlar. Doğusunda denize dökülen ırmak, kum bir sığlık oluşturur. Irmağın kuzeyindeki köyün meydanında küçük bir lokanta var. Çınar ağaçlarının altındaki bu lokantada kuş cıvıltıları iştahınızı açar. Çınar ağaçları yemek zevkinize eşlik eder. ne yer verilmemiştir? A) Betimleyici anlatıma B) Görme ve işitme duyularıyla seçilen ayrıntılara C) Sıfatlardan yararlanmaya D) Kişileştirmeye E) Örneklerden yararlanmaya 29. Bakırcılar çarşısından yükselen ritmik çekiç sesleri, başka nerede emeğin en yüce değer olduğunu vitrinin camında afişe eden isimlik yazıcısının feryadına karışabilir. Siyah takım elbisesi, sivri topuklu ayakkabıları, uzun gri saçları, pos bıyığı, parmağındaki iri gümüş yüzüğü ile dükkânının önünde oturan Kamil Usta'nın sessiz isyanıyla bütünleşebilir. Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmıştır? A) İşitme - koklama B) Görme - koklama C) İşitme - görme D) Dokunma - tatma E) Görme - dokunma 30. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte arkadaşlarla İshak Paşa Sarayını görmek için yola çıktık. Yolda giderken bazı arkadaşlar saray ve çevresinin korumaya alınmış, bekçili bir yer olduğunu söylediler. Saraya vardığımızda hayal kırıklığına uğramıştık. Sarayın çevresindeki duvarlar yer yer yıkılmış gedik gedik olmuştu. Kitabeleri okunmayacak kadar kararmış. İçerisini çobanların attığı yiyecek artıkları, naylon poşetler kaplamıştı. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerine A) Betimleme - Karşılaştırma B) Öyküleme - Betimleme C) Tartışma - Açıklama D) Karşılaştırma - Öyküleme E) Açıklama - Örnekleme 31. Yazar, yapıtında İstanbul u, semtleriyle sokaklarıyla anlatıyor. Semtleri sokakları ayrıntılarıyla zihninizde canlandırıyor, İstanbul u hiç görmeyen biri kitabı okuduktan sonra İstanbul a gitse "Ben bu şehri, bu semti, bu sokağı daha önce görmüştüm sanki" demekten kendini alamaz. Bu parçada sözü edilen kitabın anlatımında yazar, aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine başvurmuştur? A) Öykülemeye B) Açıklamaya C) Betimlemeye D) Tartışmaya E) Karşılaştırmaya 32. Kiraz çiçekleri düğün yapıyor. Sabahları kuşlar gelip şarkılar söylüyor dallar arasında. Gece ay ışığının altında, göğün mavisine doğru dipdiri, bembeyaz çiçeklerden bir buğu yükseliyor. Sanki kiraz yerinden çıkacakmış da, beyaz bir kütle şeklinde göğe yükselecekmiş gibi geliyor bana... A) Benzetmelerden yararlanma B) Düşsel öğelere yer verme C) Betimlemeye duygularını katma D) Koklama duyusundan yararlanma E) Görme duyusundan yararlanma 33. Cenap Şahabettin ile Tevfik Fikret aynı kuşağın, aynı anlayışın sanatçıları olarak bilinir. Oysa bu sanatçıların Servet-i Fünûn dergisinde yazmaktan başka ortak yönleri yoktur. Cenap Şahabettin müziğe önem verdi. Tabiatı izlenimleriyle yansıttı. Fikret ise şiirde resme önem verdi, tabiatı olduğu gibi yansıttı. ne A) Betimleme B) Örnekleme C) Öyküleme D) Tartışma E) Karşılaştırma 34. Bir handan çok, geniş avlusu olan bir konağa benziyordu bina. Avlu duvarlarının diplerine oturma yerleri yapılmıştı. Üç beş kişinin bir arada oturabileceği birbirinden farklı renklerde oturma grupları konulmuştu. Avlu duvarlarına, her oturma grubunun ardına belli aralıklarla insan boyunda aynalar yerleştirilmişti. Giriş kapısının sağ tarafına gelenlerin pardösülerinin asılması için büyük bir vestiyer yapılmıştı. A) Açıklama B) Karşılaştırma C) Öyküleme D) Betimleme E) Tartışma 35. (I) Bu kitabımdaki öykülerin olaya dayandırılmasıyla geleneğin sürdürülmesi amaçlanmamıştır. (II) Yeni öykü tarzı içinde de olayın olabileceği gösterilmiştir. (III) Olaya dayalı öykünün de çağdaş nitelikte olabileceği ortaya konmuştur. (IV) Olayın bittiği yerde öykünün başlayacağı kanısına bir cevap verilmiştir. (V) Aslında birçok öykü eleştirmeni de neyin değil, nasıl anlatıldığının altını çizmiştir. (VI) Okuyucuların da bu öykülere gösterdiği ilgi cevabı pekiştirmiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın düşünce akışını bozmaktadır? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. 36. Şehirlerde bahar sadece takvim yapraklarında geliyor. Eskiden şehirlerde de bahar takvimlerle değil gözlerimizin önünde al yeşil renklerle gelirdi. Ah nerede o eski şehirler hele o eski İstanbul. Şimdi takvim yapraklarıyla yetinmek zorundayız. Ama köy çocukları diz boyu gelincik tarlalarına, papatya denizlerine koşuyorlar. Yağmurdan sonra açılıveren güneşle ayna gibi ovalara bakıyor, annelerine kır çiçekleri topluyorlar. Yazık ki şehir çocukları bunları belki de hiç bilmeyecek. Bu parçadaki en belirgin iki duygu aşağıdakilerden hangisidir? A) Özlem - Üzüntü B) Karamsarlık - Telaş C) Acıma - Kıskançlık D) Kıskançlık - Ümitsizlik E) Özlem - Kıskançlık 37. Yazılı edebiyatımız 8. yüzyılda dikilen Göktürk Kitabeleri'yle başlar. Türk dilinin yazılı edebiyatının ilk örneği bu taşlardır. Bu kitabeler üç taştan oluşur. Birinci taşı Vezir Tonyukuk kendi adına diktirmiştir. İkinci taş, Bilge Kağan tarafından kardeşi Kültigin Kağan adına dikilmiştir. Üçüncü taş ise Bilge Kağan'ın ölümü üzerine onun adına dikilmiştir ve Yollug Tigin tarafından yazılmıştır. Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir? A) Betimleme B) Açıklama C) Öyküleme D) Tartışma E) Karşılaştırma

38. Adaçayımdan birkaç yudum aldım. Etrafıma bakındım. Gelen giden yoktu. Yerimden kalktım kapının önüne kadar geldim. Cep telefonum çaldı. Telefonu açtığımda daha evden yeni çıktığını, on beş yirmi dakikada burada olacağını söyledi. Ben çay ocağına döndüğümde oturulacak yer kalmadığını gördüm. O gelinceye kadar ayakta dikildim. ne A) Tartışmaya B) Örneklemeye C) Karşılaştırmaya D) Öykülemeye E) Tanık göstermeye 43. Romancı, psikologla yolunu zaman zaman birleştirip zaman zaman da ayıran bir kişidir. Yalnız bir psikolog gibi bütün insan davranışlarını çözmeye çalışmaz. Onun nedenlerini kurcalama gereği duymaz ve doğrudan sonuçlarıyla ilgilenir. Psikolog İse neyin, niçin, nasıl yapıldığını enine boyuna kurcalar. Nedenlere, sonuçlardan çok daha önem verir. Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur? A) Betimleme B) Öyküleme C) Tanımlama D) Karşılaştırma E) Örnekleme 39. Babam çiftliğe gelir gelmez benimle uzun bir yürüyüşe çıkmak isterdi. Hem yürür, hem de konuşurduk. Bu konuşmalar esnasında çiftliğe dönük plânlar yapardık. Bunların içinde kendimize dönük planlar da vardı. Her sabah saat altıda yüzmeye gitmek bunlardan biriydi. Sabah erkenden yataktan kalkardı, gözlüklerini takar, pencereden dışarı bakardı. Her gün bir bahane uydururdu ve yüzmeye gidemezdik. A) Betimleme B) Öyküleme C) Açıklama D) Tanımlama E) Tartışma 40. Sabahın köründe kalkar işinin başına geçerdi. Akşam da herkes dükkânını kapattıktan sonra o da kapatırdı. Etrafındaki esnaflar akşam üzeri dükkânlarını olduğu gibi bırakıp kapatırlardı. Sabahleyin geldiklerinde temizlikle, düzenlemeyle uğraşırlardı. Onun dükkânı akşamdan temizlenmiş ve düzenlenmiş olurdu. Zaten gün içinde de dağılmasına izin vermezdi. Sabahleyin etrafındakilerin hepsine "hayırlı işler" diler, hallerini hatırlarını sorardı. Ödemelerinde sıkışan esnaf ona koşunca eli boş dönmeyeceğini bilirdi. Bu parçada tanıtılan kişi, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez? A) Kıskanç B) Yardımsever C) Düzenli D) Çalışkan E) Titiz 41. Kapıdan içeri girerken ilk dikkati çeken sol tarafta yere konmuş ufak kömür mangallarıydı. Üzerlerine ufak bacalar konmuş, kömürler çıtır çıtır yanıyordu. Bazıları daha yeni yanmaya başlamış, kömürlerin küçük bir köşesi kızarmış, bazılarının ise bütün kömürleri kor haline gelmişti. Girişin üstü kapalı olduğu için sürekli gölgelikti ve bu nedenle yosun tutmuştu, çevrede ağır bir yosun kokusu vardı. A) Betimleme B) Tartışma C) Karşılaştırma D) Öyküleme E) Tanık gösterme 42. Edebiyatımızın ilk ürünleri göçebe bir kültürün belirleyici izlerini taşımaktadır. Kimi araştırmacılara göre 5. yüzyılda oluşan, bir bakıma daha da öteye götürebileceğimiz bu ürünlerde, yiğitlik, kahramanlık, doğaya ve hayvanlara sevgi, binicilik, ata ve savaş araçlarına bağlılık, doğal olaylar karşısındaki şaşma ve ürküntü gibi konular işlenmiştir. ne A) Açıklamaya B) Betimlemeye C) Öykülemeye D) Tanık göstermeye E) Örneklemeye 44. Ölüm olgusu ve ölüm korkusu bütün insanlarda önemli bir yer tutar. Buna rağmen tartışılmaz, gündeme getirilmez, onunla ilgili fırtına yüreğinizde esip durur. Ancak toplumun bireylerinin geneline yakınının örtbas ettiği bu korku sanatçıların elinde ölümsüz dizelere dökülmüş, birçok şair bunu dile getirmiştir. Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Yahya Kemal, Abdülhak Hamit, Ziya Osman Saba dizelerinde ölümün abidesini dikmişlerdir. Bu parçanın yazarı, düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur? A) Tanımlamaya B) Karşılaştırmaya C) Tanık göstermeye D) Örneklemeye E) Tartışmaya 45. Gençler bütün yaz boyunca bu sahilde yaşarlar. Voleybol oynarlar, denize girerler, yemeklerini yerler, kısacası burada yaşarlar. Tuttukları balıklara saldıran martılarla eğlenirler. Balık pişirmek için yaktıkları ateşin üzerinden atlarlar. Sahil boyunca uzun yürüyüşlere çıkarlar. Akşam güneş battı mı tatlı bir yorgunluk içinde eve dönerler. Onlar eve döndüklerinde evdekiler akşam yemeğini çoğunlukla yemiş olur. A) Betimleme B) Örnekleme C) Öyküleme D) Tanık gösterme E) Tanımlama 46. Şair, yoksullar kadar olmasa bile zenginlerin de yaşantısından ufak kesitler sunuyor. Sözgelişi akşamleyin yorgun argın evine dönen bir işçinin iç dünyasını, otobüsle şehre gidip gelen köylülerin konuşmalarını, ince hastalığa yakalanarak ölen bir emekçinin serüvenini, meyve bahçesine kimseyi sokmayan cimri Hacı Beyin hikâyesini anlatıyor. Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım biçimlerinden en çok hangisine A) Açıklama B) Öyküleme C) Tanık Gösterme D) Örnekleme E) Betimleme 47. Yüksek tavanlı bir koca oda, solda iki büyük pencere, yokuşa ve girişe bakıyor. Hemen yanlarında üç tane masa, içeride üç hanım var. Biri kısaca boylu, tıknaz, kısa sarı saçları var, üzerinde koyu yeşil tayyör, ayakta ve arkası dönük, ortadaki masada duran klasörlerde bir şeyler arıyor. Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi A) Açıklama B) Betimleme C) Öyküleme D) Örnekleme E) Tartışma

48. Akşamüstü gidin Hasankeyf'e. Güneş keskinliğini kaybedip güzelliğine büründüğünde bir başkadır Hasankeyf. Ona giden yolda sağınızda bizi kollayan dağlar, kesilmişçesine iner Dicle'nin suyuna. Bazen nehirden çıkıp kayaların göğsüne yaslanmış yemyeşil bir bayır, bazen yolla nehir arasında kadife çimenler görürsünüz. Yukarıdaki parçada aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır? A) Kişileştirmeden yararlanmaya B) Benzetme yapmaya C) Duygulara yer vermeye D) Nesnel bir anlatıma E) İzlenimleri belirtmeye 53. Bütün şiir severler okumalı bu kitabı. Yazarın hoşsohbet üslubundan sevecenlikler doldurmalı koynuna. Yazar yüreğinden kopanların kılına bile dokunmadan geçirmiş yazıya. Ağır, bilimsel bir anlatım yok. Anlama yeteneğinizi zahmete sokacak hiçbir cümleye, sözcüğe rastlamazsınız. Cümleler kısa, ama değişik anlamlar çağrıştıracak zenginlikte. Hem de anlam sandukasının bırakın kapağının açılmasını tahtaları komple sökülmüş olarak Bu parçada söz edilen kitapla ilgili olarak aşağıdaki anlatım özelliklerinin hangisinden söz edilmemiştir? A) İçtenlik B) Doğallık C) Bütünlük D) Yoğunluk E) Açıklık 49. Şifalı bitkileri toplama işlemi sırasında dikkatli olmak gerekir. Yalnızca temiz olan ve böceklerden arınmış olan bitkiler toplanmalıdır. Bunlar güzel ve güneşli günlerde kuruyken yani üzerinde çiy yokken koparılmalıdır. Kimyasal maddelerle ilaçlanmış topraklar, tarlalar, çayırlar, kirli kıyılar, tren yolu kenarları, otoyol kenarları bitki toplamak için elverişsiz bölgelerdir. Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi A) Öyküleme B) Açıklama C) Tanık Gösterme D) Betimleme E) Tartışma 50. Tekne geldi, önlerinden geçti, buruna vardı, oradan geriye döndü. Teknenin içinden çok uzun boylu, uzun sarı sakallı, kırmızı kuşaklı, avurdu avurduna geçmiş, püsküllü kırmızı fesli, kalın kaşlı, beyazı çok büyük yeşil gözlü bir adam iskeleye atladı. Arkasındaki fistanı kırmızı, yeşil, mavi çiçekli kadın çocuklarını teker teker alıp iskelenin üstündeki kocasına veriyordu. Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi A) Örnekleme B) Betimleme C) Açıklama D) Tanık Gösterme E) Karşılaştırma 51. Dışarıda haziran güneşi Okul kapılarında tenhalık Uzakça bir bahçede leylakların açtığını burnumuz haber verir. Sahil yolunda dolaşanlar geleceğe gülerek bakarlar. Martı çığlık atar. Muazzez Abacı nın buğulu şarkıları duyulur. Karpuz sergilerinde büyülü lambalar yanar. Uyku bizi bekler. Sonra duman, gri deniz, ay ışığı, yakamoz Denizden ıslak, serin bir esinti başlar Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır? A) Görme B) İşitme C) Koklama D) Tatma E) Dokunma 52. Masum bir çocuk yüzü Yumrukları çenesinde, gözleri derin bir rüyaya dalmış gibi Bir gençlik fotoğrafı Yüzünde ergenlik rüzgârları. Delikanlı bir gülümseyiş. Ümitler, kararsızlıklar Pencerede parmaklıklar ardında bir kadın başı. Sokağa sarkan sarmaşıklar, hanımelleri Ve gökyüzünü bulut gibi kaplayan martı çığlıkları Şehrin kokularını dağıtan ılık bir lodos A) İşitsel öğelere yer verme B) Koklama duyusundan yararlanma C) Betimleyici anlatıma başvurma D) Dokunma duyusundan yararlanma E) Öykülemeye yer verme 54. Merdivenin başında, yüksekte yuvası dağılmış bir anne güvercin gibi boynu bükük duruyordu. Ayrılık yaman şeydi. Yıl ortasında tayini çıkmıştı da bize söyleyememişti. Aşağı inip topladı hepimizi bahçede, zeytin ağaçlarının altında. Ağzından Ben gidiyorum. sözü hıçkırıklar eşliğinde çıktı. Küçük, kara gözlerimiz birbirine değdi. Bir elektrik akımı geçti minicik yüreklerimizden. Tıkandık ağlayamadık bile! ne yer verilmemiştir? A) Betimleyici anlatıma B) Kişisel yorumlara C) Eksiltili cümlelere D) İşitme duyusuyla seçilebilen ayrıntıya E) Benzerliklerden yararlanmaya 55. Deneme yazarlığı ciddi bir iştir, geniş bir bilgi, titiz bir hazırlık gerektirir. Deneme yazarı yazılarını ancak geniş bir kültür ve iyi bir hazırlıkla sürdürebilir. Şundan bundan yapılan alıntılarla, bir noktadan sonra tükenecek bilgilerle deneme yazılamaz. Yazılsa bile sürdürülemez. Taşıma suyla değirmen dönmez çünkü. ne A) Tartışmaya B) Betimlemeye C) Öykülemeye D) Karşılaştırmaya E) Örneklemeye 56. Uzak gri bir çizgide Birleşiyor gökle deniz. Bir martı tek başına uçuyor Maviliklere Sandalda bir kayıkçı Sanki yalnızlığı topluyor ağlara Bu dizelerde aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi A) Betimleme B) Açıklama C) Örnekleme D) Karşılaştırma E) Tartışma 57. Geçen haziranda İç Anadolu yu gezdik, ilk durağımız Ankara nın Gölbaşı ilçesiydi. Daha sonra geniş bozkırlarda yol aldık. Yıkılmış, duvarları çatlamış birçok kervansarayı gezdik. Ne var ki görmek istediğimiz birkaç önemli yeri görmeden döndük. Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangilerine A) Betimleme Örnekleme B) Açıklama Tartışma C) Öyküleme Betimleme D) Karşılaştırma Öyküleme E) Açıklama Tartışma

58. Sofaya açılan kapıların üstü renkli camlarla süslüydü. Sofanın iki yanına minderler serilmişti. Minderlerin arkalarında ot yastıklar vardı. El dokuması ince halılarla kaplı yastıklar büyük ve renkli yapı taşları gibi görülüyordu. Sofadan mutfağa açılan kapı her zaman açıktı. Kapıdan ocak ve yanındaki büyük masa görünüyordu. Masanın üstünde kenarları saçaklı, işlemeli bir örtü vardı. A) Öyküleme B) Betimleme C) Açıklama D) Karşılaştırma E) Tartışma 59. Beyoğlu nun ara sokaklarından birinde, bir kebapçıdaydık o gün. Masada ayran, acılı kebaplar, yeşillikler Kulaklarımızı tırmalayan bir arabesk müzik. Dışardaysa İstanbul un o inanılmaz güzellikteki eylülünün son günü. Ayranlar kebapların dilimizdeki acısını dindirmeye yetmiyor. Pencerelerden vuran güneşin sıcaklığı bize rehavet veriyor. Bu parçanın anlatımında ayrıntıların seçiminde aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır? A) İşitme B) Tatma C) Görme D) Dokunma E) Koklama 60. İlkokul üçte öğretmenimdi. Yeniydim, okul değiştirmiştim. Elimden tuttu, sınıfa götürdü. Öğrencilere tanıttı beni. Saçları kısaydı ve yüzü beyaz bir zambağı hatırlatıyordu. Aylardan eylüldü. Şimdi hatıramda yalnız küçük bir hayali, temiz ve solgun yüzü kaldı. Bir de bizi gözyaşları içinde bırakıp gidişi ne başvurulmamıştır? A) Benzetmeye B) Öykülemeye C) Kişisel duygu ve düşüncelere D) Kişileştirmelere E) Betimlemeye 61. Dostoyevski, yaşamında rahat yüzü görmeyen büyük romancı, yazdıklarının yüzyıllık sınavını geçip yirmi birinci yüzyıla ulaşacağını biliyor muydu? Bunu bilmem; ama onun ustası olmayan bir roman ustası olduğunu, dünya romanı içinde başlı başına bir imza olduğunu biliyorum. Romanda kendine ait bir kanal açıp teknesini yüzdürdüğünden eminim. Bu parçada Dostoyevski nin romanlarının hangi özellikleri belirtilmektedir? A) Kalıcılık Özgünlük B) Yalınlık Yoğunluk C) Açıklık Duruluk D) Sadelik Akıcılık E) Doğallık - İçtenlik 62. (I) Günlükler, yazarın yüreğinin objektifinden kendi yaşamını kare kare belgeleyen tutanaklardır. (II) Yazar, günü gününe yaşadığı olayları, tanık olduğu durumları yüreğinden geçirerek döker sayfalara. (III) Kendi yaşamını günbegün filme alır. (IV) Bazen bir şey yazamaz duygularına tercüman olacak bir beyit düşer o güne ait sayfaya (V) Kimi sayfalar, ise Kafam karışık, bugün kayda değer bir şey olmadı. gibi ifadelerle yetinir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir tanımlama yapılmıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 63. Kulübenin doksan yüz metre ilerisinde çitlerle çevrilmiş büyük bir bahçe vardı. Çitlerin dışında kalan alanda dereye yakın yerlerde söğütler, uzak yerlerde ise yabani badem ağaçları Çitlerin hemen içinde bahçeyi tepeden tırnağa beyaza bürümüş olan kiraz ağaçları Bu ağaçların ötesinde bahçe sahibinin ahşaptan yapılma, şirinlikte Üsküdar daki Şemsipaşa Camii ni aratmayacak evi Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yolların hangisine başvurulmamıştır? A) Benzetmeden yararlanma B) Kişisel duygulan belirtme C) Bitirilmemiş cümleler kullanma D) Gözlemlere yer verme E) Kişileştirme sanatından yararlanma 64. Yalnızca onda birini görebildiğimiz buzdağına oldukça yaklaştık. Ancak görsel ihtişam işin sadece bir yanı. Buzdağları büyük gürlemelerden yumuşak iç çekişlere ve mutlak sessizliğe kadar olağanüstü ses olayları yaratan bir orkestrayı andırıyor. Buz parçaları bir buzdağını iteklemeye başladığında ya da buzdağı hareket edip de kendi yüzeyini parçaladığında binlerce avizenin paramparça oluşunu çağrıştırıyor. A) İşitsel öğelerden yararlanma B) Görsel öğelere yer verme C) Dokunma duyusundan yararlanma D) Benzetmelere başvurma E) Betimleyici anlatıma başvurma 65. O dönemde Şirket-i Hayriye (Şimdiki Şehir Hatları) vapurlarının satıcıları simitlerini Beylerbeyi nden alırlardı. Yukarı Boğaz a ya da İstanbul un içine akraba, eş dost ziyaretlerine giden kadınlar yirmi beş otuz simidi hediye olarak götürürlerdi. Başka semtlerde oturan ehli keyf beyzâdeler faytonlarla Beylerbeyi ne simit yemeye gelirdi. ne A) Öykülemeye B) Betimlemeye C) Tartışmaya D) Karşılaştırmaya E) Örneklemeye 66. Çavdarhisar da Aizanol kalıntılarını gezmeye başlıyoruz. (I) O dönemlerin çarşısı ve borsası olduğu söylenen galerilerin etrafında dolanıyoruz. (II) Burası tel örgülerle çevrilmediği için köy evleriyle bir iç içelik görüntüsü çiziyor. (III) Bu çarşının ve borsanın bulunduğu caddenin adı Taksim Caddesi. (IV) Borsa binasının kalıntısı tıpkı Taksim deki Borsa Lokantası gibi, meydanın tam ortasında yer alıyor. (V) Etrafı Bizans harfleriyle bezeli taş sütunlarla çevriliyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın anlam akışını bozmaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 67. Yazar, gazete köşesinde arada bir yazdığı yazılarda öne sürdüğü düşüncelerini kanıtlıyor. Onlara okurun da inanması için ne gerekirse yapıyor. Ele aldığı konuda, tek doğru kendi düşüncesiymiş gibi bir tutumla düşüncelerini açıklıyor. Bu parçanın yazarı, yazılarında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine başvurmuş olabilir? A) Açıklama B) Öyküleme C) Karşılaştırma D) Tartışma E) Betimleme

68. Avcılar, Atıcılar ve Balıkçılar Derneği Lokali nde fötr şapkalı minnoş bir ihtiyar olan İsmail Dede yle karşılaştık, İsmail Dede her şeyi öğrenme dürtüsüyle laf atıyor bize. Yıllar yılı rençberlik yapmış şimdi tek başına ömür tüketiyor, iki kızı mı? Kırk yılda bir akıllarına eserse hal hatır soruyorlar, o kadar. Zaman zaman yemeğini yapabiliyor, rahatsız olduğu dönemlerde aç kalıyor. Sadece anıları ona yetiyor. Bu parçada söz edilen kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Yalnız bir insandır. B) Meraklı bir kişiliği vardır. C) Anılarıyla avunan biridir. D) Başkalarına muhtaç olmama çabasındadır. E) İhtiyaçlarını zorlukla karşılamaktadır. 72. Bizde sözlükler kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketirler. Günler ve geceler boyu, sırtlarında bir insan elinin sıcaklığını hissetmek hülyasıyla tutuşur, bilinmedik bir kelime çıksın da hatırlayalım diye dua eder dururlar. Bu uzun dua ve sükûnet zamanlarında tahmin edilir ki, iki kapak arasında toplanmış eski yeni, yerli yabancı binlerce kelime, eğlenceli oyunlar icat eder; hayat hikâyelerini anlatarak vakit geçirirler. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Örnekler verilmiştir. B) Kişileştirmeye başvurulmuştur. C) Benzetmelere yer verilmiştir. D) Öznel anlatıma başvurulmuştur. E) Betimleyici bir yol izlenmiştir. 69. Bineceği at, yelesi ve kuyruğu siyah, sağ ön bacağında beyaz bir leke olan, güneşte kısa tüyleri parlayan sütlü kahve renginde, bin altınlık, heybetli bir İngiliz kısrağıydı ki yürüyüşünde bile bir asalet vardı. Dörtnala kalktığında bir yay gibi geriliyor, karnı yere değecek gibi oluyor, küçük kulakları arkaya yatıyordu. Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi A) Açıklama B) Betimleme C) Öyküleme D) Tartışma E) Örnekleme 73. İstanbul sokaklarında el ayak çekilmişti. Şans eseri önünden geçen bir arabayı çevirdi. Karanlık sokaklarda evi arayıp bulması epey zaman aldı. Sonunda bitap bir halde eve vardı. Kapıyı her zamanki asık yüzüyle açan annesi, ifadesi hiç değişmeyen gözleriyle uzun uzun yüzüne baktı. Elinden tutup yavaşça içeri çekti. Yukarıdaki parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden en çok hangisine A) Açıklama B) Öyküleme C) Tartışma D) Örnekleme E) Karşılaştırma 70. Kötülerin ve kötülüklerin sesi fazlaca yükseliyor, iyilikler kendini gösteremiyor toz duman arasında. Güzel olan, iyi olan çoğu şeyle birlikte, güzeli arayıp bulma yeteneğimiz de silinip gidiyor. Selim İleri Gramafon Hâlâ Çalıyor da çocukluğundan devşirebildiği iyi şeyleri bir araya getiriyor. Sade hayatlar, aşklar, manolya demetleri; huzurlu evler, eşyalar; çocukluk düşleri, masallar, radyo oyunları, sinemalar, artistler İstanbul semtlerinin şiirli günleri; Cihangir, Moda, Boğaziçi Hayatın henüz tüketim çılgınlığına tutulmadığı günler ne başvurulmamıştır? A) Duyguları yansıtmaya B) Örnek vermeye C) Nesnel anlatıma D) Eksiltili cümleler kullanmaya E) Kişileştirmeden yararlanmaya 71. Yılda en çok iki kez görürdüm onu. İzmir in tahta banklarda oturur, fıskiyeli havuza bakardık. Az konuşurduk. Tuzak sorulara yanıtlar bulmayla uğraşırdık hep. Onun yanında, mevsim bahar da olsa, yaz da olsa güz duygusu olurdu içimde. Akşam olunca gidip Kemeraltı nda bir yerde yemek yerdik. Hep aynı yerde. Duruşu, bakışı içimdeki umutsuzluğu artırırdı. A) Değişik yapılı cümleler kullanma B) Birinci ağızdan anlatma C) Duyguları yansıtma D) Kişileştirmeden yararlanma E) Öyküleyici anlatımdan yararlanma 74. Deneme, makale gibi düşünce yazıları tamam da, bir romanda insanın gönlünde çiçekler açtıracak sözler döktürmek her yazarın harcı değildir. Bu konuda başarılı olanın sayısı çok azdır. Bunu en çok Oscar Wilde de gördüm ben. Oscar Wilde, neredeyse her sayfada kahramanına öyle oturaklı sözler söyletir ki sözün kudreti karşısında şapka çıkarırsınız. Pervasızdır Wilde. Üslubunun üstünü kapattığı hiç görülmemiştir. Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisine A) Örneklemeye B) Tanık Göstermeye C) Açıklamaya D) Öyküleme E) Karşılaştırmaya CEVAP ANAHTARI 1 C 21 C 41 A 61 A 2 A 22 C 42 A 62 A 3 E 23 E 43 A 63 E 4 B 24 E 44 D 64 C 5 D 25 B 45 C 65 A 6 B 26 D 46 D 66 B 7 D 27 B 47 B 67 D 8 D 28 E 48 D 68 D 9 B 29 C 49 B 69 B 10 A 30 B 50 B 70 C 11 E 31 C 51 D 71 D 12 C 32 D 52 E 72 A 13 D 33 E 53 C 73 B 14 C 34 D 54 C 74 A 15 B 35 D 55 A 16 E 36 A 56 A 17 A 37 B 57 C 18 E 38 D 58 B 19 D 39 B 59 E 20 A 40 A 60 D