AA ların kurucularından biri, üyelerin nasıl iyileştiklerini ve grubun nasıl çalıştığını anlatıyor. ONİKİ BASAMAK İÇİNDEKİLER



Benzer belgeler
Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

...Bir kitap,bir mesaj!

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

@BaltasBilgievi

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

Kendi sorumluluklarımızı taşımayı öğrendikçe de gelişiriz. Burada karşılıklı bir ilişki söz konusudur.

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller


Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

Hayata dair küçük notlar

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Sevgili dostum, Can dostum,

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor.

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Beraberliğimizin ne kadar süreceğini bilmediğimizin farkına vararak, birbirimizin değerini bilelim. - Joshua Loth Liebman

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

UYUŞTURUCU ÖZGÜRLÜĞÜN SONU!

Düşüncenin gücü ile istediğimiz şeylere sahip olabiliriz.

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YALAN SÖYLEME DAVRANIŞI

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, Haberleri, ).

TEOG ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİMİZE VE VELİLERİMİZE KÜÇÜK TAVSİYELER

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

İngilizce de duygu anlamına gelen "emotion" kelimesinin üstünde biraz durursak, motivasyon kavramını daha iyi anlayabiliriz.


TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser.

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR?

Yeni Başlayanlar İçin: NLP - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Cemal KONDU 1 / 9

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

Örnek Tarot Okuması

EFT ile POZİTİF HAYAT EĞİTİMİ EFT NEDİR?

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü

KENDİNİZE KARŞI BAHİS OYNAMAYINIZ!

AİLE İÇİ İLETİŞİM. Aile İçi İletişimi Etkileyen Ve Bozan Faktörler

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir.

Kıvılcımlar Programı Başvuru Formu

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

İngilizce öğretmenlerinin asenkron eğitimden ürkmeleri

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns

Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir?

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Ailenin çocuk yetiştirmedeki tutumunu ve çocuk yetiştirmeyle ilgili sorunlarını anlamak için aile tutum modeli ni bilmek yararlı bir yaklaşımdır.

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ EĞİTİMİ=FİLİAL TERAPİ UZM. KLİNİK PSİKOLOG&OYUN TERAPİSTİ ZEYNEP BETÜL TORUN

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Yukarıdaki soru, bu yazının meselesini tüm boyutlarıyla içermese de konuyla ilgili karşılaştığım soruların özünü teşkil etmektedir.


Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

Şimdi bu konuyu biraz daha açalım.

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ÇOCUĞUNUZUN RUH SAĞLIĞI Bu yazıyla ilgilenip okuduğunuza göre bir yetişkin olmalısınız. Çocuğunuza sevginizi göstermenin ya da ona yardımcı olacak en

SULTANGAZİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ

ENVAR EĞİTİM KURUMLARI

VERİMLİ ÇALIŞMA VE MOTİVASYON

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar

ÖFKE KONTROLÜ. Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi

3. sınıf öğretmenlerinin karne görüşleri şu şekildedir:

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

ENSAR VAKFI EĞİTİM PLATFORMU (EVEP) SEMİNER ATÖLYESİ ITESTPLUS EĞİTİM PLATFORMU - IT+# !!!!!!!!!!! TEOG - YGS-LYS NEDİR?GS-LYS Nedİr?

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

13 Mart 2009 Cuma, 12:20 GÜNCEL. A.A Nursel Gürdilek. İşitme engelli çocuklar için Türk-İsrail işbirliği

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Azrail in Bir Adama Bakması

Duygusal Zekaya Önem Verin!

8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ


Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Transkript:

AA ların kurucularından biri, üyelerin nasıl iyileştiklerini ve grubun nasıl çalıştığını anlatıyor. ONİKİ BASAMAK İÇİNDEKİLER Birinci basamak. Maddeye karşı güçsüz olduğumuzu ve hayatımızın kontrolümüzden çıktığını kabul ettik Kim mutlak bir yenilgiyi kabul etmek ister? Güçsüz olduğumuzu kabul etmek kurtuluş yolunda attığımız ilk adım oldu. Fikir saplantıları ve vücutça hissettiğimiz alerjiler. Neden her bağımlı bir kere dibi boylamalıdır? İkinci Basamak. Kendimizden daha üstün bir kuvvetin bize akıl sağlığımızı kazandırabileceğine inandık

1 Neye inanıyoruz? A.A. bizden inanç beklemiyor. Oniki Basamak sadece tavsiyelerden ibaret. Açık fikirliliğin önemi. İmana giden çeşitli yollar. AA nın o üstün kuvvetin yerine konulması. Yolunu kaybeden kimsenin çaresizliği. Kayıtsızlık ve ön yargı denilen engeller. Kaybolan imanın AA da yeniden kazanılması. Kendi kendine yeterli ve aydın bir kimse olamamanın getirdiği sorunlar. Olumlu ve olumsuz düşünceler. Kendini her şeyden haklı görme eğilimli. Her şeye karşı çıkmak bağımlıların başlıca vasıflarından biridir. İkinci Basamak, ruh sağlığına erişme gayretimizin dönüm noktasıdır. Allah ile dürüst ilişkiler. Üçüncü Basamak Arzularımızı ve yaşantılarımızı, bizim anladığımız manadaki Allah ın iradesine terk etmeye karar verdik. Üçüncü Basamak kilitli bir kapıyı açmak gibidir.

2 Allah ı kendi yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline nasıl getireceğiz? Niyet etmek bu işin anahtarıdır. Bağımlılık yoluyla bağımsızlığa erişmenin sırrı. Aşırı derecede kendi kendine yeterli olma gayretinin tehlikeleri. İrademizi kendimizden daha üstün bir kuvvete teslim ediş. İradenin yanlış kullanılması. Allah ın iradesine uymak için devamlı ve samimi bir gayret gerekmektedir. Dördüncü Basamak Kendimizi aramaya koyulduk ve korkusuzca moral dokümanlarımızı yaptık İçgüdüler gayelerini nasıl aşarlar? Dördüncü Basamak kusurlarımızı tanımak yolunda yaptığımız gayretlerden ibarettir. İçgüdülerimiz bizi nasıl çöküşe sürükler? Gayesinden saptırılmış moral dokümanları, suçluluk duygusu, kendini olduğundan yüksek görme ve başkalarını suçlama eğilimleri doğurabilir. Kendini haklı görme duygusunun tehlikesi. Doğru moral dokümanı yapma arzusu bize nasıl ferahlık ve güven kazandırabilir?

3 Dördüncü Basamak, hayat boyu uygulayacağımız alışkanlıklarımızın başlangıç noktasıdır. Güvensizlik duygusunun alametleri endişe, kızgınlık, kendine acıma ve ruhsal çöküştür. Yapacağımız doğru doküman, ilişkilerimizi yeni bir açıdan gözden geçirmemizi sağlar. Hiçbir şeyi saklamaksızın dürüstçe yapılacak bir dokümanın önemi. Beşinci Basamak Allah a, kendimize ve başka bir kimseye zaaflarımızı ve kusurlarımızı itiraf ettik Oniki Basamak balon gibi şişerek kabarmış nefsimizi söndürüp normal halimize getirir. Beşinci Basamak zor olmakla beraber, huzurumuzu kazanmak ve ayık kalmamızı sağlamak için gerekli basamaktır. İtiraf ve ikrar çok eski bir tedavi yöntemidir. Kusurlarını korkmadan kabul etme cesaret ve dürüstlüğünü gösterebilen pek çok kimse sürekli bir ayıklığa erişebilir. Beşinci Basamaktan ne elde ederiz? İnsanlarla ve Allah ile dürüst bir ilişkinin ilk adımlarını. Yalnızlık duygusundan kurtuluş, kusurlarımızın başkaları tarafından affedildiğini görmek bizim de başkalarının kusurlarını bağışlama arzumuzu ve

4 tevazu denen erdemi tanımayı, kendimize karşı dürüst ve gerçekçi olma yeteneğini elde etmek. Mutlak bir dürüstlük neden çok önemlidir? Her şeyi kendi mantığımıza uydurma çabasının tehlikeleri. Kendisine açılacağımız kimseyi nasıl seçeriz? Elde edilecek neticeler huzur ve Allah ın bilincine varıştır. Allah ile ve çevremizle elde ettiğimiz uyum bizi gelecek basamaklara hazırlar. Altıncı Basamak Allah ın bütün kusurlarımızı düzeltmesine hazır hale geldik. Altıncı Basamak ruhsal ve manevi olgunluğa erişmek için çok önemlidir ve ömür boyu sürecek bir uğraşının başlangıcıdır. Gayeye erişmek için çabalamakla, kusursuz olduğuna inanış arasındaki farkın anlaşılması. Neden yılmadan gayret göstermek önemlidir? Hazır olmak neden her şeyin başıdır? Harekete geçmenin önemi. Gecikme neden tehlikeli olabilir? İsyankârlık her şeyi yıkabilir. Kısıtlı gayeleri bırakıp, Allah ın bizim için çizdiği yolda ilerlemeye karar vermenin önemi.

5 Yedinci Basamak Tevazu içinde, Allah tan bizi tüm kusurlarımızdan Azad etmesini istedik. Tevazunun anlamı; bize ne ifade eder? İnsan ruhunu tam serbestliğe eriştirecek yol. Yaşamımızı sürdürmeye yardım eden şeyler. Nefsimizin şişkinliğini sürdürmemenin önemi. Tevazu, başarısızlık ve mutsuzluğu olumlu yönlere nasıl çevirebilir? Zaaftan doğan kuvvet. Acı çekmek, yeni bir hayata kavuşmanın bedeli olabilir mi? Korku, zaaflarımızın baş kaynağıdır. Yedinci Basamak kendi kabuğumuzdan sıyrılıp Allah a doğru ilerleme cesaretini kazandığımız davranış değişikliğidir. Sekizinci Basamak İncittiğimiz ve kırdığımız kimselerin bir listesini yaptık ve onlara karşı işlediğimiz hataları tamir etmeye karar verdik Bu ve bundan sonraki iki basamak kişisel ilişkilerimizle ilgilidir.

6 Çevremizle uyum içinde yaşamak haz verici bir olaydır. Bunu engelleyen duygular, hoşgörüsüzlük, başkalarına karşı işlediğimiz hataları kabul etmemek ve kasıtlı bir unutkanlıktır. Geçmişe ısrarlı ve ayrıntılı bir bakışın önemi. Dikkatli bir incelemenin kazandırdığı derin nüfuz ve anlayış. Başkalarına karşı işlediğimiz kusurların türleri. Aşırı hükümlerden ve ön yargılardan kaçınmak ve tarafsız bir görüş açısını kazanmanın yolları. Sekizinci Basamak yalnızlığın sona erdiği dönemdir. Dokuzuncu Basamak Kendilerine karşı hata işlediğimiz kimselerden mümkün olduğu nispette doğrudan doğruya özür diledik. Bu gibi durumların başkalarına zarar verebileceğine inanıyorsak o zaman daha ölçülü ve temkinli davrandık. Huzur içinde olmak doğru bir yargı yürütebilmek için gereklidir. Özür dileme olayında doğru zamanlama da çok önemlidir. Cesaret dediğimiz vasıf nedir? İhtiyat risk almadan önce her şeyi etraflı bir şekilde düşünmek demektir.

7 Hatalarımızı tamir etme olayı AA ya katıldığımız anda başladı. Başkalarının sırtından kendi huzurumuzu temin edemeyiz. İhtiyatlı ve basiretli olmanın gerekliliği. Geçmiş yaşantımızın doğurduğu neticelere katlanıp başkalarının daha iyi olabilmeleri için kendimize sorumluluk payı çıkarmamız Dokuzuncu Basamağın ruhudur. Onuncu Basamak Kişisel dokümanlarımızı yapmaya devam ettik ve yanıldığımızı gördüğümüz an hatalarımızı kabul ettik. Her türlü şartlar altında ayık kalıp duygusal dengemizi korumak acaba mümkün mü? Kendini arama eylemi günlük alışkanlıklarımız arasında yer almalıdır. Kusurlarımızı ve hatalarımızı görmeli, kabul etmeli ve sabırla düzeltmeye çalışmalıyız. Duygusal sarhoşluktan kendini kurtaramamak. Ancak mazi ile hesabımızı gördükten sonra bugünün sorunlarıyla başa çıkabiliriz. Çeşitli şekillerde yapacağımız dokümanlar. Kızgınlık, öfke, kıskançlık, haset, kendine acıma ve kırılan gurur insanı içmeye götüren sebeplerdir. İlk gaye kendine hâkim olmasını öğrenmektir.

8 Kendini olduğundan fazla gösterme eğilimine karşı en etkili sigorta. Dokümanlarda GELİR ve GİDER hanelerini bir arada gözden geçirmeliyiz. Sebeplerin incelenmesi? Onbirinci Basamak Dua ve tefekkür yoluyla bizim anladığımız manadaki Allah ile olan bilinçli ilişkilerimizi devam ettirmeye gayret ettik. Onun bizim hakkımızdaki tasavvurlarını bize açıklaması için dua ettik ve bizim de onları yerine getirebilmemiz için bize kuvvet ihsan etmesini niyaz ettik. Tefekkür ve dua bizi üstün kuvvete ulaştıran kanallardır. Kendini yoklama, tefekkür ve dua arasındaki ilişkiler. Hayatın sarsılmaz temeli. Tefekkürü nasıl yapacağız? Tefekkürün sınırı yoktur. Kişisel bir macera. İlk elde edilen netice duygusal dengedir. Duanın sırrı nedir? Allah ın bizim hakkımızdaki tasavvurlarını öğrenebilmek ve onları yerine getirebilmek için

9 bize lütufta bulunmasını niyaz ettiğimiz gündelik dualar. Duanın etkisini kanıtları. Tefekkür ve dua nın mükâfatları. Onikinci Basamak Yukarıdaki basamakların bize getirdiği iman dolu uyanışa erince bu mesajı bağımlılara götürmeye ve o kuralları bütün işlerimizde uygulamaya karar verdik. Yaşamaktan duyulan haz Onikinci Basamağın özüdür. Bu yolda girişilen eylem temel unsurdur. Hiçbir karşılık beklemeden vermek, hiçbir bedel istemeden sevmek. Manevi uyanıştan ne anlıyoruz? Yeni bir bilinç hali ve yeni bir benlik bize cömertçe sunulan hediyelerdir. Bu hediyeleri almaya hazır olmanın sırrı Oniki Basamağın uygulanmasında yatmaktadır. Muhteşem hakikat. Diğer bağımlılara yardım etmenin mükâfatı. Oniki Basamağın prensipleri ile bağdaşan çeşitli diğer işler. Onikinci Basamağın sorunları.

10 Bu prensipleri bütün diğer işlerimizde de uygulama yolları. Tekdüzelik, acı ve felaketler Oniki Basamağın uygulanması sayesinde faydalı sonuçlar doğurabilir. Uygulamada karşılaşılan zorluklar. Çift Basamak, Oniki Basamağa dönüş ve imanın tezahürleri. Sorunlarımızın cevabı manevi olgunluktadır. Manevi olgunluğa nasıl ön plana koyabiliriz? İnsanları hâkimiyeti altına alma dürtüsü veya başkalarına aşırı bağımlılığa meyletmenin etkileri. Hayat düzenimizi alıp - verme prensibi üzerine nasıl kurabiliriz? Allah a bağlanmak bağımlılar için yegâne kurtuluş yoludur. Bu prensiplerin bütün günlük işlerimizde uygulanması. A.A. üyeleri arasında ailevi ilişkiler. Maddiyat konularına bakıştaki değişiklik. Önemli kişi rolü oynama arzusu. İçgüdülerin gerçek gayelerine yöneltilmesi. Anlayış doğru davranışın anahtarı ve doğru davranış ta iyi yaşamın anahtarıdır.

11 ONİKİ BASAMAK Birinci Basamak Maddeye karşı güçsüz olduğumuzu ve hayatımızın artık yaşanmaz bir hale geldiğini kabul ettik Tam bir yenilgiyi kim kabul etmek ister? Tabi ki hiç kimse. İnsanların içgüdüleri kişisel zaaflara karşı isyan eder. Hele elimizde kullanacağımız madde varken ve mantığımız kahredici bir madde tutkusu ile çarpılmışken bundan ancak Allah ın inayeti ile kurtulabileceğimizi kabul etmek hakikatten çok zordur. Başka hiçbir türlü yenilgi bununla kıyas edilemez. Madde acımasız bir tefeci gibi bütün benliğimizi sömürmekte ve onun tahakkümüne karşı çıkacak her türlü irade gücümüzü elimizden almaktadır. Bu apaçık hakikati fark etmeye başladığımız an artık bu kronik yenilgi hükmünü tamamlamış demektir.

12 AA ya geldikten sonra, bu mutlak yenilgiyi değişik bir açıdan görmeye başladık. Ancak bu mutlak yenilgiyi tattıktan sonra kurtuluş ve güçlenme yolunda ilk adımı atabileceğimizi idrak ettik. Kendi güçsüzlüğümüzü kabul edebilmek, üzerine mutlu ve gaye dolu bir hayatın kurulacağı temelin ilk taşı olmuştu. AA ya her yeni katılan bağımlı bu zaafını ve onun neticelerini kabullenmediği takdirde bu programdan pek fazla bir fayda sağlayamaz. Tevazu ve alçak gönüllülüğe tam olarak erişmedikçe zaman zaman ayık kalmayı başarsa bile bu sağlam ve devamlı bir başarı olmayacaktır ve gerçek mutluluğa bir türlü kavuşamayacaktır. Bu gerçekler deneylerle kanıtlanmıştır. Tam bir yenilgiyi kabul edinceye kadar sağlam bir güce sahip olamayacağımız prensibi ve inancı kuruluşumuzun temel kavramıdır. Yenilgiyi kabul etmemiz istendiğinde çoğumuz isyan ettik. Bizler, AA da kendimize güvenmeyi öğreneceğimizi sanıyorduk. Şimdi ise bize, madde konusunda kendine güvenmenin hiçbir faydası olmadığını, hatta bunun ters sonuçlar doğurabileceğini söylüyorlardı. Rehberlerimiz, bizim, sinsi ve aynı zamanda kuvvetli bir tutkunun esiri olduğumuzu, hiçbir insan iradesinin tek başına onu yenemeyeceğini, ancak başka bir iradenin yardımıyla bu zaferin kazanılabileceğini ifade ettiler. Sanki içinde bulunduğumuz çıkmazı daha da karmaşık hale getirmek için, rehberlerimiz maddeye karşı gittikçe artan eğilimimizden söz ettiler ve bunun bir nevi alerji olduğunu öne sürdüler. Bağımlılık denen despot iki ucu keskin bir bıçak gibi çıkmıştı karşımıza. Bir ucu bizi doymamacasına maddeye sürüklerken, diğer ucu da alerji yoluyla bizim kaçınılmaz, sonumuzu

13 hazırlamaktaydı. İstatistiklere bakılırsa, insanoğlunun üzümün suyunu ilk sıkmaya başladığından günümüze kadar bu akıbetten tek başına kurtulabilen bir bağımlı görülmemiş. AA nın ilk kurulduğu dönemlerde, bu gerçeği ancak son nefesine erişmek üzere olan çok ümitsiz durumdakiler kabul edebilmişler. Bunlar dahi ümitsizliklerinin pek farkında değillermiş. Farkında olan ufak bir grup ise A.A. prensiplerine sanki boğulmak üzere olan bir kimsenin can yeleğine sarılması gibi gayretle sarılmışlar ve hemen hepsi iyileşmişler. Bu yüzden Adsız Alkolikler adlı kitabın ilk baskısındaki hikâyeler en zor günleri yaşayanların hikâyeleridir. AA yı deneyip te başarısız olanlar sadece çaresizliklerini kabullenemeyen kişilerdir. Sonraki yıllarda bu durumun değişmesi bize huzur ve sevinç verdi. Sağlığı, işi ve aile durumları bozulmadan bağımlı olduklarını kabul edenler çoğalmaya başladı. Bu anlayış geliştikçe bağımlılığa doğru gittiğini hisseden gençler de aramıza katılmaya başladı. Ama onlar son on, on beş yıldan beri bizlerin çekmekte olduğu cehennem azabını tatmamışlardı. Birinci Basamak artık hayatımızın kontrolden çıktığını tespit etmekle başladığına göre, bu gibi kimseler bu adımı nasıl atacaklardı? Bu durumda en çıkar yol bizlerin içine düştüğümüz uçurumun tabanı onların bu dönemlerde düştükleri düzeye çıkarmaktı. Kendi geçmişimizi misal göstererek, yıllar önce daha madde tutkumuz farkında değilken aynen onların bu gün içinde bulundukları durum gibi, maddenin masum bir itiyat olmaktan çıkıp öldürücü bir hastalık gibi bütün benliğimizi sarmış olduğunu anlattık. Kendileri için endişe edecek bir durum olmadığını sananlara Şimdilik bağımlı değilsiniz, ama bizim geçirdiğimiz tecrübeleri göz önünde tutarak yaşadığınız süreci

14 samimi bir şekilde incelerseniz sonucun nereye varacağını tahmin etmek zor değil? diyorduk. Bu yaklaşımımız olumlu etkisini hemen gösterdi. O zaman anladık ki, bir bağımlının diğer bir bağımlıya veya bağımlılığa meyilli olan bir kimseye kendi illetinin sebeplerini ve geçirdiği dönemleri anlattığı zaman o kimselerde değişme meydana gelebiliyordu. Her madde krizinden sonra bu kimse kendi kendine Belki de şu an AA lar pek o kadar haksız değiller diyebilirdi. Böyle bir iki denemeden sonra da muhtemelen henüz vahim bir devreye girmeden, inanmış olarak aramıza katılabilirdi. Şimdi gelelim, her bağımlının selamete erişmesi için önce kafasını taşa çarpmasının gerekli olduğunda neden ısrar ettiğimize. Ancak artık bulunan ve başka bir çıkış noktası kalmadığına inanan bir kimse A.A. programına içtenlikle sarılacaktır. A.A. programını uygulamaya başlayanlar için ilerideki on bir basamak, henüz bu illetin pençesinde olan bir bağımlının aklından bile geçiremeyeceği bir yaşam düzeni ve davranışlarıyla doludur ki tam anlamıyla dürüst ve hoşgörü sahibi olabilir? Kim kusurlarını başkalarına itiraf edip yapılan zararları tamir etmek ister? Tefekküre dalıp dua etmek bir tarafa kendinden üstün bir güçten kime ne? Kim AA nın mesajını ıstırap çekmekte olan diğer bir bağımlıya iletme zahmetine katlanır? Bağımlılığın tutkusuna kapılmış hiçbir kimse, zaten kendinden başkasını da düşünmediğinden, bu gibi hislerden uzaktır. Bunları ancak hayatta kalabilmek için kendisinin de yapması gerekiyorsa, o zaman düşünebilir.

15 Sonunda bağımlılığın amansız tutkusuyla kendimizi AA da buluruz ve durumumuzun vahametini idrak ederiz. Ancak o zaman büyük bir istek ve açık fikirlilikle her şeyi dinlemeye ve öğrenmeye hazır hale gelebiliriz. Artık bu insafsız tutkudan kurtulmak için her türlü yolu denemeye ve her şeyi yapmaya kararlıyızdır. İkinci Basamak Kendimizden üstün bir gücün bizi iyileştireceğine inandık Aramıza katılanların çoğu İkinci Basamağı okuduklarında derin bir çıkmaza girerler. Bizlere hep şunu söylerler: Şu yaptığınızı görüyor musunuz? Bizi, bağımlı olduğumuza ve hayatımızın kontrolden çıktığına inandırdınız. Tam çaresizliğimize inandığımız anda, daha üstün bir gücün bizi tutkularımızdan kurtarabileceğini söylüyorsunuz. Oysa bazılarımız Allah a inanmıyor, Allah ın varlığına inananlar da O nun böyle bir mucizeyi gerçekleştiremeyeceğini söylüyorlar. Peki, bunun sonu ne? İlk önce inanmayı reddedenlerin durumunu ele alalım. Bu tipler ancak ilkellikle izah edebilecek bir düşünce tarzına sahiptir. Göklere çıkardıkları yaşam felsefeleri tehdit altındadır. Maddenin kendilerini yıkıp perişan ettiğini kabul

16 etmek bile zorken, daha bunun acısı geçmeden şimdi büsbütün olanaksız bir şeyle karşı karşılar. İnsanların tek bir hücreden var olarak evrimin öncülüğünü yaptığını, onun için evrende ondan başka Allah olamayacağı fikrini nasıl da benimsemişlerdi. Şimdi sırf kendilerini kurtarabilmek için bundan vazgeçmeleri mi gerekiyor? Genellikle, bu noktaya gelindiğinde rehberlerimiz gülmeye başlarlar. Yeni katılan kimse ise bunun bardağı taşıran son damla olduğunu ve sonun başlangıcı olduğunu düşünür. Nitekim öyledir de: Eski yaşamının sonunun başlangıcı ve yeni bir yaşam ilk adımın atılışı. Bu kişinin rehberi büyük bir ihtimalle şunu söyleyecektir: Sakin ol, yürüyeceğin yol zannettiğinden daha çetin. En azından benim için öyleydi. Bir zamanlar, Amerikan Allah Tanımazlar Derneği nin başkan yardımcılığını yapmış olan bir arkadaşım için de öyleydi, fakat bu arkadaşım o yolu büyük bir ferahlıkla kat etti. Peki, der yeni katılan, bana gerçeği söylediğinize inanıyorum. Şüphesiz, A.A. bir zamanlar benim gibi düşünen insanlarla dolu; fakat bu koşullarda insan nasıl olur da sakin ve rahat olabilir? Bunu öğrenmek istiyorum. Bu gerçekten çok yerinde bir soru, der rehber, sanırım sana nasıl sakin olunacağını anlatabilirim. Bir defa, bunun için çok gayret etmen gerekmeyecek. Söyleyeceğim şu üç şeyi iyi dinle. Birincisi, AA lar senden hiçbir şeye inanmanı beklemez. Oniki Basamağın tümü önerilerden başka bir şey değildir. İkincisi, maddeden uzak durmak ve ayık kalabilmek için İkinci Basamağın tamamını şimdi uygulaman gerekmez. Geriye baktığımda, ben de bu basamağı kısım kısım hazmettiğimi hatırlıyorum. Üçüncüsü, tek ihtiyacın olan şey açık fikirliliktir. Tartışma ortamından kaçın ve tavuk mu yumurtadan, yumurtamı tavuktan çıktı türünden derin

17 sorularla uğraşmaktan vazgeç ve açık fikirlilikten şaşma. Mesela benim durumumu ele alalım. Ben pozitif bilim eğitimi gördüm. Doğal olarak bilime saygı duyuyor ve hatta tapıyordum. Aslında, tapmak hariç, hala da öyleyim. Okulda hocalarım bilimsel gelişmenin temel ilkesinin yılmadan, açık fikirlilikle yapılan araştırma ve inceleme olduğunu söylerlerdi. AA ya ilk katıldığımda tepkim aynen seninki gibi oldu. Bu A.A. olayının bilimle hiçbir ilgisi yok diye düşündüm. Bunun kabul edemezdim, böyle bir saçmalığı düşünemezdim bile. Daha sonra uyandım. AA nın çok büyük işler başardığını kabul etmek zorundaydım. Benim bu konuda takındığım tavır ise alışageldiğim bilimsellikten çok uzaktı. Dar görüşlü olan A.A. değil, bendim. Tartışmayı bıraktığım anda ben de görüp hissetmeye başladım. O anda İkinci Basamak usulca hayatıma girmeye başladı. Kendimden üstün bir gücün varlığına nasıl ve ne zaman inanmaya başladığımı pek söyleyemem, fakat bugün kesinlikle bu inanca sahibim. Bunu elde edebilmek için tartışmayı bırakıp, A.A. programına elimden geldiğince kendimi vermem gerekiyordu. Bu, sadece bir kişinin kendi tecrübelerine dayanarak geliştirdiği bir fikir. İman arayışlarında AA lar sayısız yol denemişlerdir. Eğer benim önerdiğim yöntem seni ilgilendirmediyse, diğerlerini dinleyerek veya gözlemleyerek sana uygun gelen bir yol bulabilirsin. Birçokları bu sorunu Allah ın yerine başka bir mefhum koyarak çözdüler. Örneğin, AA yı kendinden üstün bir güç olarak alabilirsin. Onlar madde sorunlarını çözmüş çok büyük bir grup teşkil ediyorlar; bu bakımdan, onlar senden daha üstün sayılabilir. Onun için onlara inanç duyabilirsin. Eşiği bu kadarcık bir inançla atlayan pek çok üye göreceksiniz.

18 Hepsi de bir kez eşikten atladıktan sonra imanlarının ne denli güçlendiğini söyleyecektir. Madde saplantılarından kurtulunca yaşamları inanılmayacak kadar değişmiştir. Üstün bir gücün varlığını kabul ederek Allah tan bahsetmeye başlamışlardır. Bir de, evvelce inanca sahip olup sonradan kaybedenler var. Bunların bir kısmı kendilerine yaratabileceklerini düşünerek Allah tan kopmuşlar, diğer bir kısmı ise dine karşı bir önyargı oluşturmuşlar, bazıları da, isteklerini yerine getirmediği için, Allah a küsmüşlerdir. Acaba A.A deneyimleri tüm bu insanlara tekrar imana kavuşabileceklerini söyleyebilir mi? A.A programı, bazen inancını yitirmiş ya da inanmaktan vazgeçmiş olanlara, o zamana kadar hiçbir inanca sahip olmamış olanlardan daha zor gelir. Çünkü onlar inanmayı denemiş fakat bunun bir şeye yaramadığı görmüşlerdir. Kısacası, onlar inanç yolunu olduğu kadar inançsızlık yolunu da denemişlerdir. Denedikleri bu iki yolda da hayal kırıklığına uğradıkları için, başak bir çıkış yolu olmadığı sonucuna varmışlardır. Kayıtsızlık, kendi kendine yetme hayalleri, önyargı, isyankârlık gibi engeller, şüpheciler ve Allah Tanımaz militanların çıkarabileceği engellerden daha çetin ve yenilmesi daha zordur. Din Allah ın varlığının kanıtlanabileceğini, şüpheciler (agnostik) kanıtlanamayacağını, Allah Tanımazlar ise Allah ın olmadığını kanıtlanabileceğini söylerler. Tabii, inancını terk eden bir kimse büyük bir bocalama içindedir, zira bir şeye inanmanın rahatlığını yitirmiştir. Hiçbir zaman belirli bir inancın takipçisi olamayacağını düşünür. İnanç sahibi şüpheci veya Allah Tanımazın sahip olduğu kararlılıktan onda eser yoktur o bir şaşkındır. A.A. üyeleri, bu inançsız kimseye kendilerinin de çocukluk inançlarından koptuklarını söyleyeceklerdir. Gençliğin verdiği

19 aşırı güvenlik duygusu bizler için çok fazlaydı. Elbette ki iyi bir aile ve din eğitiminin bizlere kazandırdığı bazı değerlerden dolayı mutluyduk. Hala, dürüst, hoşgörülü ve adil olmamız gerektiğine inanıyorduk, çalışkan ve ihtiras sahibi olmalıydık. Bu tür temel kuralları uygulayarak dürüst bir şekilde yaşamanın yeterli olduğuna inanmıştık. Bu kuralları uygulayarak maddi başarılar elde etmeye başladığımızda yaşam denen oyunda kazandığımızı hissettik. Bu bize coşku ve mutluluk verdi. İlahiyatla ilgili soyutlamalarla ve dinsel görevlerle, ya da ruhsal benliğimizin dünyada ve ahrette ne olacağını düşünmeye ne gerek vardı? Yaşadığımız an ve yer bizim için önemliydi. Başarılı olma arzumuz bizi sürükleyecek güçte idi. İşte bu sıralarda hayatımıza madde girdi. Git gide, bütün başarılı olduğumuz alanlarda sahip olduğumuz her şeyi kaybettik. Artık bir darbe daha yersek hayat oyununda yer alma şansımızın kalmayacağını anladık ve başladık yitirdiğimiz inancımızı aramaya. Bunu ancak AA da bulabildik. Sizinde orada bulacağınızdan eminim. Şimdi de birer aydın olarak kendi kendine yetebilen kadın ve erkeklerin sorununa bir göz atalım. Bu insanlara AA ların pek çoğu şöyle diyecektir. Bir zamanlar bizler de sizin gibiydik. Fazla akıllı olduğumuzun zararını çektiğimizden haberimiz yoktu. İnsanların bize ne kadar bilgili gözüyle bakmaları hoşumuza gidiyordu. Aldığımız eğitimden dolayı koltuklarımız kabarıyordu, ama bunu başkalarına göstermemeye çalışıyorduk. İçimizden, sadece beyin gücümüz sayesinde başkalarına tepeden bakabileceğimizi hissediyorduk. Bilimsel gelişmeler, bize insan gücünün sınır tanımadığını ispatlıyordu. Bilgi kuvvet demekti. İnsan zekâsı doğayı fethedebilirdi. Çoğu insanlardan çok akıllı olduğumuza göre (biz öyle sanıyorduk), zafer ganimetleri düşünme

20 yeteneğimize karşılık bizin olmalıydı. Böylece akıl Allah ı, giderek geleneksel Allah ın yerini aldı. Pek çok AA nın vaktiyle bizim gibi düşündüğünü gördük. Bu bakımdan, onlar bizim aşırı şişirilmiş azametimizi hemen fark ettiler ve bizi tabii cesametimize indiriverdiler. Kendi tecrübelerinin ışığında, bize alçak gönüllülüğe öncelik vermek şartıyla akıl ve alçak gönüllülüğün bir arada yaşayabileceğini gösterdiler. Bunu uygulamaya başlayınca, karşılığında bize bir hediye verildi, bu da inançtı, hayata uygulanabilir bir inanç! Bu inanç sizin içinde geçerlidir, siz de bu inanca sahip olmak istediğinizde onu içinizde duyacaksınız. Diğer bir grup A.A. ise şöyle diyordu: Dinden ve uygulamalarından tiksiniyorduk. İncil saçmalıklarla dolu diyorduk, hurafelerden kutsiyetin güzelliği görünmüyordu. Bazı bölümlerindeki ahlak güzellikleri gerçekleştirilmesi olanaksız hayaller, diğer bölümleri ise inanılmayacak kötülüklerle duluydu. Fakat asıl bizim tepki gösterdiğimiz dindar geçinen kimselerin ahlaklılık taslamalarıydı. Onların, pazar günleri takındıkları ruhani görünüşün altından sırıtan ikiyüzlülüklerini, taassuplarını ve yalnız kendilerini haklı ve adil görmelerini dilimize dolamaktan bir haz duyuyorduk. Dindar geçinen milyonlarca insanın Allah adına birbirlerini öldürdüklerini öne sürmek nasıl da hoşumuza gidiyordu. Bütün bunlar, kafamızda, yapıcı düşüncenin yerini olumsuz düşünceye bıraktığı anlamına geliyordu. AA ya katıldığımızda, bu düşünce tarzımızı sırf bencilliğimiz tatmin olabilsin diye sürdürdüğümüzü fark ettik. Bazı dindar insanların günahlarına açığa vurmakla onlardan üstün olduğumuzu vurguluyorduk. Tabii bu arada, kendi kusurlarımızı da görmezlikten geliyorduk. Başkalarında sürekli bir şekilde eleştirdiğimiz, yalnız kendini haklı görme eğilimi bizim de yakamıza yapışmıştı. İnanç konusundaki bu

21 kof saygı taslamamız aslında bizi yıkan en büyük unsurdu. AA ya yönelince bunu daha iyi anladık. Ruhbilimcilerin genellikle gözlemledikleri gibi, saldırganlık pek çok bağımlının en belirgin özelliğidir. Bu yüzden çoğumuzun bir zamanlar Allah a bile meydan okumuş olmamız rastlantı değildir. Açgözlü bir çocuğun Noel Baba dan her aklına geleni istemesi gibi, biz de kendimiz için güzel şeyler dileyip bunları elde edemeyince Allah a karşı gelmişizdir. Ya da çoğunlukla başımıza bir felaket geldiğinde Allah ın bizi terk ettiğini düşünmüşüzdür. Evlenmeyi düşündüğümüz kimse bizden farklı düşüncelere sahipse Allah a onları değiştirmesi için dua ederiz. Ama çoğu zaman böyle bir şey olmaz. Sıhhatli çocuklarımız olsun diye dua ederiz, ya hastalıklı çocuklarımız olur, ya da hiç olmaz. İşimizde başarılı olup ilerlemek isteriz, pek bir şey olamayız. Candan bağlandığımız sevdiklerimiz Allah tarafından elimizden alınıverirler. Sonunda madde illetine tutulduğumuzda, Allah tan bizi kurtarmasını istedik, o da olmadı. Üstelik bu dert çok acımasız bir dertti, batsın bu inanç davası diye söylendik. AA ya katılınca, isyankâr davranışımızın sakatlığı ortaya çıktı. Allah tan hiçbir zaman onun bizim hakkımızdaki tasavvurlarını sormamıştık; bilakis, Allah a onların ne olması gerektiğini biz söylüyorduk. Bildiğimiz kadarıyla hiç kimse Allah a hem meydan okuyup hem de iman edemez. İman, meydan okumak değil güvenmek ve sığınmak demektir. AA da bu inancın meyvelerini gördük, bunlar maddenin son darbesini yemekten can havliyle kurtulmuş kadın ve erkeklerdi. Bir araya gelerek hayatın diğer acılarını ve zorluklarını aşabildiklerine şahit olduk. İmkânsız durumları, kimseyi suçlamadan ve hakikatlerden kaçmaya çalışmadan

22 sükûnetle kabullendiklerini gördük. Bu kuru kuruya inanç değildi, bu her türlü şartlar altında çalışan ve fayda temin eden bir inançtı. Sonunda iman ettik ki, alçak gönüllülüğün bedeli ne olursa olsun buna değerdi ve biz de ödemeye hazırdık. Şimdi de, inanç sahibi olduğu halde maddeden başını alamayan bir kimseyi ele alalım. Bu kimse kendince dindardır, ibadetini yapar. Allah a kesinlikle inanmaktadır, fakat Allah ın ona inandığına emin değildir. Maddeyi bırakacağına dair yeminler eder, sözler verir. Ama ne yazık ki her seferinde yeniden maddeye başlamakla kalmaz, eskisinden de beter olur. Allah ın yardımını dileyerek, bütün gücünle maddeyle mücadele etmeye çalışır, ama beklediği yardım gelmez. O zaman sorun nedir? Din adamları, doktorlar, arkadaşları ve ailesi için, iyi niyetli, maddeyle ciddi bir şekilde mücadele eden bir bağımlının durumu içler acısı bir bilmecedir. Diğer taraftan, pek çok bağımlıda bu durumun muamma olmadığını savunmaktadırlar. Aramızda bir zamanlar onun durumunda olup da bilmeceyi çözebilen o kadar çok kimse var ki. Çözüm, inancın niteliğinde değil niceliğindedir. O zamana kadar işte bunu görememiştik. Her zaman alçak gönüllü olduğumuzu zannettik, aslında değildik. Dini uygularken ciddiyetle davrandığımız zannettik, hâlbuki dürüst bir değerlendirme yapınca yüzeysel kaldığımızı gördük veya aşırı duygusallık içinde yüzerken bunu dinsel duygularla karıştırdık. Her iki durumda da hiçbir şey vermeden hep almaya çalışıyorduk. Vicdanımızı gerçek anlamda arındıramadığımız için Allah ın inayeti bize ulaşıp saplantılarımızdan kurtaramıyordu. Hiçbir zaman, hakiki manada, dürüstçe kendi

23 kendimizle hesaplaşmıyor, kırdığımız kimselerden özür dileyemiyor veya karşılığında hiçbir şey beklemeden başkalarına bir şey veremiyorduk. Gerektiği gibi dua bile etmiyorduk. Her zaman, Allah ın dediği olur, yerine benim arzularım yerine gelsin dedik. Allah ve insan sevgisi bizim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Böylece kendi kendimizi aldatarak, bizi ıslah edecek olan Allah ın lütfuna hiçbir zaman sahip olamadık. Bağımlılığa kendini kaptırmış kimselerin pek azının ne kadar mantıksız oldukları hakkında bir fikri vardır; bunlar da mantıksızlıkları ile yüz yüze gelmeye cesaret edemezler. Bazıları kendilerine madde sorunu olanlar denmesini kabul etseler de, akli bozuklukları olduğunu reddederler. Aklı başında olmak, sağlıklı düşünebilmek demektir. Hiçbir bağımlı, ayıldığında, kendi kendine veya etrafına verdiği zarara bakarak sağlıklı düşünebildiğini söyleyemez. Bu yüzden, İkinci Basamak bizin için bir toparlanma ve kalkınma noktasıdır. İster şüpheci, ister Allah Tanımaz veya inancını yitirmiş biri olalım, bu basamakta yekvücut olabiliriz. Gerçek alçakgönüllülük ve açık fikirlilik bizi imana götürecektir. Eğer Allah a yaklaşıp onunla ilişkimizi kurarsak ve de bir uyum tesis edersek, her A.A. toplantısı Allah ın bizi ıslah edeceğinin bir teminatıdır. Üçüncü Basamak

24 İrademizi ve hayatımızı kendi anladığımız şekliyle Allah ın ihtimamına emanet etmeye karar verdik Üçüncü basamağın uygulanması tüm çabalara rağmen açılamayan bir kapının aralanmasına benzer. Gerekli olan bir anahtar ve kapıyı açmaya karar vermektir. Bu anahtara isteklilik diyoruz. Bu anahtarı kullandığımızda kapı sanki kendiliğinden açılır. İçeri baktığımızda önümüzde üzerinde Bu yol hayatta uygulanabilir inanca giden bir yoldur yazan bir patikanın uzandığını göreceğiz. İlk iki basamak düşünmek, algılamak ve yorumlamakla ilgili idi. Maddeye karşı güçsüz olduğumuzu ve herkes için kendine göre bir inanç kaynağı olabileceğini gördük. Bu sonuçlara varmak için de herhangi bir eylem gerekmiyordu; sadece kabullenmek yeterliydi. Bundan sonraki tüm basamaklar gibi, üçüncü basamak da olumlu eylem gerektirmektedir. Çünkü şimdiye kadar Allah ın veya üstün bir gücün hayatımıza girmesini engellemiş olan kişisel direnimden ancak bu şekilde kurtulabiliriz. İnanç gerekli de olsa, soyut bir inanç bize hiçbir şey veremez. İnancımıza rağmen Allah a hayatımızın dışında tutabiliriz. Bundan sonra artık sorunumuz, Allah ı nasıl ve ne şekilde hayatımızın bir parçası yapabileceğimizdir. Üçüncü basamak bunu gerçekleştirmek yolunda attığımız ilk adımdır. Aslında tüm A.A. programının etkili olabilmesi, irademizi ve hayatımızı kendi anladığımız manada bir Allah ın ihtimamına emanet etmeye ne denli içten ve sağlam karar verdiğimize bağlıdır. Aramıza yeni katılan, dünyaya dönük ve pratik görüşlü herkes için bu basamak zor, hatta imkânsız görünür. Ne kadar iyi niyetli olursa olsun, kim tam olarak tüm hayatını ve iradesini