MEZHEPLERİN ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ Cumartesi, 11 Nisan :39

Benzer belgeler
Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

Asr-ı Saadette İçtihat

İslam hukukuna giriş (İLH1008)

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Kur an ın Bazı Hikmetleri

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

DİN dersleri almak, din kültürü edinmek isteyen temiz niyetli bir gence:

ÖĞRETİM YILI. MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSLARI İBADET DERSİ DÖNEM DÜZEYE GÖRE DERS PLÂNI

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :27

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Günümüz Fıkıh Problemleri

Mehmet Emin YAĞCI ** * Makale Gönderim Tarihi: Makale Kabul Tarihi:

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

KUR AN I KERİM HAKKINDA KISA BİLGİLER. Soru 2 : Allah(c.c.) ın dilediği şeyleri Peygamberlerine bildirmesine ne denir? Cevap : Vahy denir.

Mezhep Meselesi ve Fıkhî İhtilaflar

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Ayşe KOÇ * * Yüksek Lisans Öğrencisi, e-posta:

Geleneğin Genel Kabulü ve Yenileşmenin Olumsuz Etkilerinin Nesih Konusuna Yansıması

Bundan kırk, elli sene önce ülkemizde böyle bir kötülük yoktu. Sonra iyi yetişmemiş icazetsiz kişiler kafa karıştırıcı, tahripkâr bir çığır açtılar.

8.SINIF 4.ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR DKB

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır.

ISLAM Kim, Îslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

İslam Hukukuna Giriş

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır?

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 5 TAKDİM... 11

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

PEYGAMBERLERE ÎMÂNIN HAKİKATİ. Hâfız el-hakemî

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

ﺐ ﺋﻟﺬﺮﻟ ﻼﺻ ﺔﻋﺪ ﺑ «ﺔﻴ ﻟ ﺘﺮ ﺔﻐﻠﻟﺎ ﺑ» ﺪﺠﻨﻟﻤ ﺢﻟﺎﺻ ﺪﻤﻣﺤ ﺪﻤﻣﺤ ﻴﻦﻫﺎﺷ ﻢﻠﺴﻣ ﺔ : ﺟﻤﺮﺗ ﻞﻴﺒﻧ 1 2 ﺔ:ﻌﺟ ﺮﻣ

Kâşif Hamdi OKUR, Ismanlılarda Fıkıh Usûlü Çalaışmaları: Hâdimî Örneği, İstanbul: Mizah Yayınevi, 2010,

Fıkıh Soruları Ramazan Bayramı Fitre ve zekâtlar bayram bittikten sonra da verilebilir mi?

Transkript:

Sözlükte, gitmek, takip etmek ve gidilen yol anlamlarına gelen mezhep kelimesi, terim olarak, dinin inanç esaslarını veya amelî hükümlerini anlama ve yorumlama konusunda kendine özgü yaklaşımlara sahip düşünce sistemi ve bu yaklaşımlar etrafında meydana gelen ekolleşmenin ürünü olan ilmî ve fikrî birikim anlamına gelmektedir. Ayrıca terim olarak, dinin aslî veya fer î hükümlerinin dayandığı delilleri bulmakta ve bunlardan hüküm çıkarıp yorumlamakta otorite sayılan âlimlerin ortaya koyduğu görüşlerin tamamı veya belirledikleri sistem anlamına da gelmektedir. Asli hükümlerden kasıt, dinin temel inanç esaslarını; fer i hükümlerden kasıt ise, ibadetler ve insanlararası münasebetleri içeren konulardır Kur ân-ı Kerim ve hadislerde mezhep kelimesine değil, fırka kelimesine rastlanır. (Tevbe, 9/122; En am, 5/159) İslam coğrafyasının genişlemesi ve diğer dinlere ait inanç grupları ile karşılaması sonucunda, dinler ve mezhepler anlamına gelen Milel ve Nihal kelimeleri ortaya çıkmıştır. Daha yaygın olduğu için Mezhep kelimesi kullanıla gelmiştir. Mezhep bir veya birkaç meselede kendine has bir anlayış getirip başkalarına muhalefet edenlerin oluşturduğu basit bir olgu olarak algılanmamalıdır. Çünkü mezhep, İslam ı benimseyen bir zümrenin fikir ve amel tarzları ile töre, adalet ve geleneklerin bütününü ifade eder. Mezhepler, yerel bir din olarak da algılanmamalıdır. Aksine bir dini benimseyen toplumların özellikleri sonucu oluşur. Zaten mezhepte sosyal çevrenin siyasi olayların, bazı inanç ve kültürlerin izleri görülür. Sosyal çevre ve siyasi olaylar mezheplerin çıkma sebebidir. Dinî İhtilaflarla İlgili Genel Durum Mezheplerin ortaya çıkmasını, imamların görüş ayrılıkları yaşamalarını, kimi insanlar dine sokulan şahsi görüşler olarak algılamış, kimi insanlar da daha ileri giderek yeni bir din çıkarıldığını söylemişlerdir. Buna sebep kendi tezini doğru kabul edip diğerlerini reddedenlerin mevcut olmasıdır. Oysa âlimlerin kitap ve sünnet üzerinde titiz bir çalışma yaparak şer i deliller çerçevesindeki açıklamaları mevcuttur. (Şer î: İslamiyet e uygun). Yani bir takım görüş ayrılıkları vardır, ama temelleri kitap ve sünnete dayalıdır. Bu ihtilaflar Müslümanların bölünmesine sebep olmamış, sadece 1 / 8

görüş ayrılığında kalmıştır. Kitap ve sünnet, bir meyve ağacı, ağacın dalları şer î deliller, meyveleri de ihtilafa düşülen fıkhı hükümlerdir. İhtilaf kitap ve sünnetin iyice anlamaya vesile olmuştur. Yine şu bir gerçektir ki, insanların düşünceleri değişiktir ve kâinata farklı açılardan bakarlar. Bu farklılığın sebebi, insanların hayalleri, gördükleri ve ilgilerini çeken şeylerin farklı oluşundandır. Medeniyet ve ilerleme yolunda gelişmeler oldukça ihtilaflar da artmış ve bu ihtilaflar çeşitli felsefî, sosyal ve ekonomik doktrinler meydana getirmiştir. İhtilaf hiçbir zaman dinin temel prensiplerinde olmamıştır. Mesela; Allah Teâlâ nın birliği, Hz. Muhammed in (sas) Peygamber olduğu, Kur ân-ı Kerimin Allah tarafından gönderildiği ve mütevatir yoluyla nesilden nesile aktarıldığı, Namaz, zekat, hac ve oruç gibi ibadetler ve yerine getirme şekilleri, İçki nin domuz etinin, leşin haram oluşu gibi kesin olarak bilinen hususlar ihtilaf konusu olmamıştır. Sadece ibadetlerin detaylarında ve insanlar arası münasebetler gibi fer i meselelerde ihtilaf edilmiştir. MEZHEPLERİN ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ Mezheplerin ortaya çıkışı birçok sebeple yakından ilgili görülmektedir: Ele alınan konuların anlaşılmasının zor olması, Bu meselelerle ilgilenen kişilerin isteklerinin değişik olması, Eğitim düzeyi ve ilgi alanının farklılığı Geleneksel sosyal yapının sorgulanmaksızın benimsenmesi, Bazı insanlarda olan liderlik hırsı. Bu hususlar açık göründüğü için, bunları açıklayarak sözü uzatmak yerine, aşağıda ele almayı düşündüğümüz konular hakkında açıklamayı yapmayı uygun görmekteyiz. İhtilaf Konusu Meselelerin Açık Olmayıp Kapalı Oluşu Eskiden beri felsefeciler, bazı kapalı konuları açıklamaya çalışmışlardır. Felsefecilerin açıklamaya çalıştıkları bu konuları idrak etmek zor ve anlama yolları da değişiktir. Bu sebeple de her felsefeci kendi gözünün gördüğü, idrak edebileceği hususları anlamaya çalışmıştır ve her birinin tek başına görüşü ise gerçeğin 2 / 8

ancak bir kısmını yansıtabilir. Eflatun şöyle der; İnsanlar her yönüyle bir yönü idrak eder. Mesela birkaç kör bir filin yanına varırlar her biri onun organını tutar, eliyle kontrol eder ve onun ne olduğunu kendine göre hayal eder. Onun ayağını yakalayan, filin ağaç gövdesine benzeyen uzun ve yuvarlak bir yaratık olduğunu, sırtına ulaşan onun yüksek tepelere benzeyen bir yaratık olduğunu, kulağını tutan onun düz ince katlanan ve açılan bir yaratık olduğunu söyler. Görüldüğü gibi bunlar sadece gerçeğin bir kısmını idrak edebilmiş diğer arkadaşlarını yalanlamış ve filin yaratılışını anlatımda hata ettiklerini göstermişlerdir. Zaten ihtilaflar meselenin kapalı veya zor oluşundan değil, ihtilaf eden taraflardan her birinin diğerinin görüşünü bilmeyişinden doğmaktadır. Arzu, Mizaç, Heves ve İlgilerin Değişik Oluşu Kişilerin arzuları, hevesleri ve mizaçları birbirinden farklıdır. Herkes meseleleri kendi istek ve eğilimlerine göre kavrar. Bu konuda Spinoza, Bize eşyayı gösteren basiretimiz değil, arzu ve meyillerimizdir der. Yani insanların ilgi alanını oluşturan şeylerin farkından kaynaklanan bir duruma işaret etmiştir. İnsanın mesleklerinin değişik olması onların kendi mesleğine uygun bir şekilde düşünmesine ve görüşlerinin o yönde olmasına sebep olur. Ayrıca sanat ve bilimin de kendine göre bir ölçüsünün olduğu ve insanları şekillendirdiği de bir hakikattir. Sosyo-Kültürel Sebepler Müslümanların, eski din ve kültür mensuplarından birçoğuna komşu olmaları ve eski din sahiplerinden bir kısmının İslam a girmeleri de mezheplerin çıkışında etkilidir İslam ın gelmesiyle birçok Yahudi, Hıristiyan ve Mecusiler Müslüman oldular. Fakat Müslüman olsalar da eski inançlarından kalma düşüncelerinden tamamen kurtulamamışlardır. Bu yüzden onlar İslami meseleleri kendi görüşlerine uydurarak bunları İslam ın getirdiği şeyler olarak yaymışlardır. Bunun yanında samimi olarak İslam ı kabul edenler olduğu gibi, gerçekte Müslüman olmayıp Müslüman mış gibi görünenler de olmuştur. Bunların amacı, insanları şaşırtmak, sapık fikirler yaymak ve Müslümanların ayrılığa düşmesini sağlamak olmuştur. Mesela bunlar çeşitli hikâyeler ortaya çıkarmışlardır. Bu hikâyeciler bir mezhep sahibinin, düşünce liderlerinin, bir hükümdarın taraftarı olunca, hikâye halk tabakasında daha çok yayılmıştır. Tefsir ve İslam tarihi 3 / 8

kitaplarına İsrailiyatın girme sebeplerinden biri de bu hikâyelerdir. Kabile Asabiyeti ve Arap Irkçılığı İslam ümmetini parçalayan ihtilafların temelini teşkil etmektedir. Gerek Peygamber Efendimiz (sas) gerekse halifeler döneminde ırkçılık tasvip edilen bir durum olmamıştır. Bir Hadis-i Şerifte, Ey insanlar biliniz ki Rabbiniz birdir, Babanız birdir. İyi bilin ki Arap ın Arap olmayana, Arap olmayanın Araba hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (sas) devrinde ırkçılık kaybolmuş, Halife Hz. Osman ın devrine kadar su yüzüne çıkmamıştır. Peygamberimiz döneminde yaşama imkânı bulamayan Emevî-Haşimî mücadelesi o zaman tekrar alevlenmiş, yani asabiyet yeniden sahneye çıkmıştır. Irkçılığın en baskın şekli Emeviler döneminde görülmüştür. Bu, halkın genelde isyanına ve yönetimden hoşnutsuzluğuna sebep olmuştur ki, Emevilerin yıkılma sebeplerinin en büyük nedeni de bu tutumlarıdır. Kader Problemi Kader, Allahın her şeyi belli bir ölçüye göre planlanması, yaratması, hükmetmesi ve tabiî ve sosyal olayların cereyan edeceği kuralları koymasıdır. Kaderin anlaşılması konusunda meydana gelen ihtilaflardan dolayı da, itikadî mezhepler ortaya çıkmıştır. Nassların Özelliği Nass, ayet-i kerimeler veya hadis-i şerifler anlamına gelir. Kur ân ve sünnetteki ana ilkeler genel hatlarıyla anlaşılır olmasına rağmen, bunun ayrıntılarıyla ilgili hususlar naslarda her zaman açık şekilde yer almamıştır. Bu yüzden Ehl-i Sünnet âlimleri de nasların açık olan manalarını vermişler, zaruret olmadıkça onları yorumlamamışlardır. Kendi bilgileri ve görüşleri doğrultusunda keyfi olarak değişiklik yapmamışlardır. Çünkü Kur ân-ı Kerimde muhkem ve müteşâbih ayetler bulunmaktadır. (Müteşâbih: Manası açık olmayan ayetler. Muhkem: Manası açık olan ayetler) ve bu ayetler ancak ilimde derinlik kazanabilenler tarafından anlaşılabilmiştir. (Al-i İmran 7) Naslara inanmayan veya şüphe eden imansız olur. Fakat nasları yanlış anladığı için inanmamak bid at olur. (Bid at: Sonradan ortaya çıkan dinî şey; ilk defa benzersiz bir şey ortaya koymak.) Nass ile bildirilmiş olan hükümler hiçbir zaman değişmez. Örf ve adetlerin hüküm ifade edebilmesi için, bunların naslara muhalif olmaması ve ilk devir Müslümanlarından 4 / 8

gelmiş olması lazımdır. Hz. Ömer in vebadan kaçış örneğini verebiliriz. Resulullah (sas) Hayattayken Meydana Gelen İhtilaflara Örnek: Ebu Said el-hudrî (ra) rivayet eder: İki kişi sefere çıkmıştı. Derken namaz vakti girdi, ama yanlarında su yoktu. İkisi de teyemmümle namazlarını kıldılar. Daha sonra da henüz vakit dolmadan su buldular. Onlardan biri bu suyla abdest aldı ve namaz kıldı, diğeri ise bunu yapmadı. Daha sonra Resulullah a (sas) gelerek durumu anlatmışlar, Peygamber efendimiz (sas) namazını tekrar etmeyene, sünnete uygun hareket ettin, namazın mükâfatını alacaksın demiş. Namazı iade edene de, Sana da iki mükâfat vardır diye buyurmuştur. (Cem u l-fevaid) Nebi (sas) Hendek gününde, çok hızlı bir şekilde Kurayza oğullarının yurduna gidilmesini emretti. Bunun için de, Beni Kurayza ya varmadan ikindi namazını kılmayın! buyurdu. Gidenlerden bazıları oraya ulaşmadan, ikindi namazının vakti girdiği için, namazlarını kılarken; diğer bazıları da Resulullah'ın emrine binâen namazlarını kılmamışlar. Konaklama esnasında Hz. Peygamber e (sas) durumu anlatmışlar. O da hiçbirine haksız olduğunu söylememiştir. (Buharî ve Müslim) Hz. Peygamber (sas) zamanında da insanlar çeşitli ihtilafa düşmüşler ve bu ihtilafa çözüm bulmak için içtihada gerek duymuşlardır. Çünkü Peygamber Efendimizin (sas) varlığı ve gerektiğinde vahyin indirilmesi söz konusudur. Eğer Allah isteseydi insanları düşünme ve anlama hususunda tek bir ümmet yapardı. Kitabı tüm ayrıntılarıyla, ihtilafı önleyecek şekilde açık ve seçik bir halde indirir, onda ihtimalli kısımlara yer vermezdi ve yine dileseydi insanları ihtilaf ettikleri dini hükümler üzerinde anlayış ve görüşlerini birleştirirdi. Sanki Allah bununla yeni görüşlerin ve anlayışların çoğalmasında insanlara bir genişlik murat etmiş, Allah ve Resulü nün (sas) kelamlarından istinbat ve amel için insan aklı için çeşitli olanaklar sunmuş diyebiliriz. (İstinbat = Bir söz veya işten gizli bir manayı çıkarmak, içtihat etmek.) Ömer b. Abdulaziz, Resulullah (sas) ın ashabının ihtilaf etmemeleri bence hoş olmazdı. Çünkü onlar tek bir görüş üzerine birleşmiş olsalardı, insanlar zor durumda kalırlardı. Sahabe-i Kiram, kendilerine uyulan önderlerdir. Bir kimse onlardan herhangi birinin sözünü 5 / 8

alırsa, o söz kişi için sünnet gibidir. demiştir. (Şatıbî, el-i tisam) İÇTİHAD İçtihad: Bir şeye nüfuz etmek veya bir şeyin kemal noktasına ulaşmak için çaba sarf etmek anlamındadır. Fıkıh terimi olarak: Fakîhin tafsilî delillerden amelî hükümleri çıkarmak için bütün gücünü harcaması demektir. İçtihat yapan kişiye müçtehit denir. Herkes içtihat yapamaz, içtihat yapabilmesi için müçtehidin bazı şartlara sahip olması gerekir. Mesela Arap dilini çok iyi bilmesi gerekir. Çünkü Kur ân-ı Kerim Arap dili ile nazil olmuş ve onun tefsiri durumunda olan sünnet de aynı dil ile ifade edilmiştir. Bu yüzden de Arapçadaki kelimelerin zahiri ve mücmel manalarını gerçek ve mecaz anlamlarını, kesin ve kapalı ifadeleri, doğru ve yanlış olanları, kelimelere yüklenen geleneksel anlamları müctehidin bilmesi gerekir. Kısaca müctehidin ilmi, Arap dilinin inceliklerini kapsamak mecburiyetindedir.müctehidin Kur ân-ı Kerim i ve sünneti bilmesi gerekir. Müctehidin doğru bir anlayış ve takdir gücüne sahip olması gerekir. Müctehidin üzerinde icma hâsıl olan konularla ihtilaflı konuları bilmesi gerekir. Müctehidin kıyası da bilmesi gerekir. Müctehidin iyi niyetli ve sağlam itikad sahibi olması gerekir. REY Rey, lügatte görüş ve hüküm anlamındadır. Terim olarak da, İslam alimlerinin, açıkça bildirilmeyen bir mesele hakkında dinî delillerden yararlanarak çıkardıkları hüküm anlamına gelmektedir. Peygamberimiz, vahiyle emredilmediği meselelerde sahabeye danıştığı istişare ettiği ve onların görüşlerini kabul ettiğine dair görüşler vardır. Kur ân ın farklı meselelerde sahabeyi istişareye teşvik ettiği, problemleri hükme bağlamada kişisel görüşün uygulanmasını uygun gördüğü açıktır. Mesela Bedir savaşı için Peygamber Efendimiz (sas) Müslüman güçlerin ordugâhı olarak belli bir yer tespit eder. Sahabelerden Hubab b. Munzir Peygamber e, bu yeri kendi görüşüne dayanarak mı, yoksa vahiy üzerine mi seçtiğini sorar. Peygamber Efendimiz (sas) de, kendi görüşlerine dayanarak seçtiğini söyler. Sahabe daha uygun bir yer önerir ve Hz. Peygamber (sas) ona, Sen doğru görüş belirttin diyerek, 6 / 8

sahabenin gösterdiği yeri ordugâh olarak benimser. (İb Hişam, Siretün Nebi) Rey üzerindeki ihtilaf, reyin aslı ve metodu hakkındadır. Rey kabul edenler, onun metodunda ihtilafa düşmüşleridir. Bazıları, rey ile içtihadın metodu, kıyastır demişlerdir. (Kıyas: Hakkında nass bulunmayan bir meseleyi hakkında hükmün sebebi olan ortak illetlerden dolayı hakkında nass bulunan bir meseleye göre halletmektir.) Mesela Şâfiîler şer î bir hükmün ya nass ile yada nass üzerine kıyas yoluyla olduğunu düşünürler. Hanifiler de Şâfiîlerle bu konuda aynı görüştedir, fakat Hanefiler Rey ile içtihat kapısını daha çok genişletmişlerdir ve istihsan prensibini kullanmışlarıdır. (İstihsan: Örf zaruret veya sabit bir nassa bağlanabilen maslahat gibi hususlardan dolayı kıyas kaidelerine muhalif olarak hüküm vermek.) Rey konusunda ihtilaf konularından biri de, nass bulunan bir yerde reyin değeri meselesidir. Hakkında delalet bakımından kesin olan mütevatir bir nass bulunan herhangi bir meselede reyin yeri yoktur. Bu konuda ittifak edilmiştir fakat nass ahat hadisler gibi zanni olduğu zaman, kıyasla bu naslardan hangisinin tercih edileceği tartışma konusu olmuştur. İCMA İcma: Kıyas ile içtihadın kullanımı sonucu ortaya çıkan hukuk külliyatının geçerliliğini garantiye almak için konulmuş bir esastır. Aslında icma kıyasın yanlış olabilirliliğinin karşısında bir denetimdir. Bir kısım icma vardır ki, onu inkâr etmek bir Müslüman için imkânsızdır. İslam ın esasları, namazın rekâtları ve rukünleri, farz namazlarının sayısı, ramazan orucu ve zekatın farz oluşu gibi hususlar, bu tür icmalara dâhildir. Bu gibi icmaların inkârı bu esaslardan birini inkâr etmek olduğundan böyle bir inkâra sapan kimse İslamiyet in dışına çıkmış olur. İttifak edilen bazı konular icma sayılmış olmasına rağmen, yine de bu konularda ihtilafa düşüldüğü de olmuştur. Mesela: Belirli bir mesele hakkında müctehidler arasında bir görüş ileri sürülür ve bu görüşün ilan edilmesinden sonra bütün müctehidler susarlarsa bu konuyu inceleyecek bir zaman geçtikten sonra bu icma sayılır mı? Bazı mezhep imamları bunu kesin olarak hüküm ifade eden bir icma saymışlardır. Bazısı zanni hüküm ifade eden bir delil olarak kabul etmiştir. Bir kısmı onu delil kabul ettiği halde icma saymamıştır. Diğer bir kısmı 7 / 8

da ona hiç itibar etmemiş ve onun dayandığı delilide itibara almamıştır. Herhangi bir asırda bir konu üzerinde bilginler iki veya üç türlü görüş ileri sürerlerse bu bir icma olur mu? Daha sonrakiler için dördüncü bir görüşü ortaya atmak caiz midir? Bu dördüncü görüş de bir icma sayılmaz mı? Bilginlerin bir kısmı bunun icma olmayacağını söylemiştir. Çünkü burada müctehidlerin ittifak ettiği bir görüş mevcut olamayıp birçok görüş vardır. Bir kısmına göre bu, icmadır. Çünkü öncekilerden ayrı bir görüş ortaya atmak onların görüşünü kabul etmemektir. Böylece son görüşün bulunduğu asra göre icma sayılır. Bazıları da bir meselede görüş biriliğine varamamış fakat, umumi olarak meselenin bir yönünde ititifak hasıl olmuşsa, bu bir icma sayılacağını; ve buna muhalif davranışta bulunmanı doğru olmayacağını söylemişlerdir. Müctehidlerin ekserisi bir görüş üzerinde ittifak ederlerse bu bir icma sayılır mı? Müctehidlerin bir kısmı bunu icma saymamıştır, çünkü icmanın manası, bütün müctehidlerin bir hüküm üzerinde birleşmesidir. Burada ise, böyle bir durum söz konusu değildir. Diğer bir kısmı da, birkaç kişinin muhalefetinin icmayı bozmayacağını söylemiştir. 8 / 8