EÜ Diþhek Fak Derg 2001; 22: 3- Cam Iyonomer Simana Komþu Minenin Demineralizasyona Direncinin in vitro Olarak Karþýlaþtýrýlmasý The Resistance of Enamel Adjacent to Glass lonomer to Demineralization: An in vitro Investigation Hüseyin TEZEL 1 Tijen DEMiRCi 1 Timur KÖSE 2 Ege Üniversitesi, 1Diþhekimliði Fakültesi, Diþ Hastalýklarý ve Tedavisi AD, 2Bilgisayar Mühendisliði Bölümü, izmir Aýet Amaç: Bu in vitro çalýþmanýn amacý, cam iyonomer simana komþu mýnenin, demineralizasyondan ne ölçüde etkilendiðýni saptamaktýr. Yöntem: Restoratif materyalolarak Ketac-Sllver, Chelon-Fil ve Durafil ile çalýþýldý. suz minede oluþturulan demineralizasyon alanlarý kontrol bölgeleri olarak alýndý. Demineralizasyon içýn kalsiyum ve fosfat içeren ph 'de sodyum asetatla tampon- Ianmýþ asetik asýt solüsyonu kullanýldý. Materyallerin etkileri mikrosertýlk ölçümleri yardýmýyla karþý laþtý rý Idý. Bulgular: Ketac-Silver'ln restorasyona komþu mlnede çürük benzeri lezyonlarý önlemede en iyi restoratif materyalolduðu gözlendi, bunu sýrasýyla Chelon-Fil ve Du rafi i izledi. Bununla birlikte, her üç restorasyona komþu minede, kontrol bölgesine oranla daha yüksek mikrosertýlk deðerleri elde edildi. Sonuç: Florun deminerallzasyonu azaltma ve remineralizasyona katký açýsýndan önemli bir element olduðu ortadadýr. Ancak, bunun yaný sýra materyallerden salýnan diðer elementlerin de bu süreçte etkisý olabilir. Anahtar sözcükler: mine, cam iyonomer siman, rezin kompozit, mikrosertlik, demineralizasyon Abstract Objectives: The purpose of this in vitro study was to determine the resistance of enamel adjacent to glass ionomer cements to demineralization. Methods: Ketac-Silver, Chelon-Fil and Durafil were used as restorative materials. Demineralization areas formed in enamel without restoration were taken as control sites. Acetic acid solution buffered with sodium acetate involved calcium and phosphate at ph was used for demineralization. The effects of these materials were compared by microhardness profiles. Results: The results indicated that Ketac-Silver, to a certain extent, was the best material for inhibition of caries-like lesions adjacent to restoration in enamel, followed by Chelon-Fil and Durafil, respectively. However, enamel adjacent to all of these materials gave higher hardness values than control sites. Conclusions: It is clear that flour is an important element for reducing demineralization and increasing remineralization. However, addition to flour, the other elements released from the materials may also be effective in the process. Keywords: enamel, glass ionomer cement, resin composite, microhardness, deminera/ization Günümüz diþhekimliðinde cam iyonomer simanlar oldukça yaygýn kullanýlan restoratif materyallerdir. Materyalin bu denli popüler olma nedenlerinden bir tanesi; mine ve dentine fiziko-kimyasal adezyonu, 1-3 bunun bir sonucu olarak da çürüðün temizlenmesi sýrasýnda minimal kavite preparasyonunu yeterli kýlmasýdýr. Bir diðer neden ise; materyalin fior salma kapasitesidir.i, Araþtýrmacýlar, bu özelliðinden dola- Kabul Tarihi: 0.0.2001
Teze/, Demirci, Köse yý, materyalin, antikaryojenik etkiye sahip olduðunu, minenin demineralizasyonunu yavaþlattýðýný ve restorasyona komþu mine yüzeylerinde hem primer çürüklerin hem de sekonder çürüklerin önlenmesinde büyük roloynadýðýný iddia etmektedir. Eðer asit ataðý sýrasýnda Qrtamda mevcut tlor varsa bu tek baþýna çürüðü önleyemez ama þiddetini azaltmaya yardýmcý olabilir. Flor üzerine yapýlan çalýþmalarda genellikle belirtilen nor alýnýmýnýn lezyonun bir dereceye kadar sertliðiyle iliþkili olduðu þeklindedir.-9 Cam iyonomer simanlardan flor salýndýðýný gösteren çalýþmalar bulunmakla birlikte salýnan flordan minenin yararlandýðýný kantitatif olarak gösteren çalýþma sayýsý azdýr. Bu in vitro çalýþmanýn amacý, cam iyonomer simana komþu minenin, asit ataðýndan ne ölçüde etkilendiðini kantitatif olarak saptamaktýr. Gereç ve Yöntem Çalýþmamýzda 2 adet ortodontik amaçla çekilmiþ küçük azý diþi kullanýldý. Diþler çekildikten sonra su altýnda eklentileri temizlendi. Üzerlerinde herhangi bir kýrýk veya çatlak olup olmadýðý stereo-mikroskopta incelenerek saptandý ve araþtýrma yapýlana kadar serum fizyolojik içinde saklandý. Diþler bu çözeltiden çýkarýldýktan sonra saf su ile yýkandý. Rastgele seçilerek üç grup oluþturuldu. Tüm diþler uzun eksenleri boyunca su altýnda elmas separe ile bukkal ve palatinal (Iingual) olarak ikiye ayrýldý. Diþlerin bukkal parçalarýnýn tam orta ý /3'lerinde yaklaþýk 2 mm çapýnda ve 2 mm derinliðindeki kaviteler su altýnda açýldý. Diðer parçalar (Iingual veya palatinal) ayný örneðin kontrol grubu (yapay çürük bölgesi) olarak ayrýldý. Birinci grup diþlerde açýlan kavitelere konvansiyonel cam iyonomer olarak Chelon-fil (ESPE, Almanya) firmanýn prospektüsünde önerdiði oranda kanþtmlarak, strip bant yardýmýyla yerleþtirildi. tamamlandýktan sonra eðer fazlalýklar var ise Soflex (3M, St. Paul, MN, ABD) diskler yardýmýyla alýnarak ayný firmanýn laký ile izole edildi. Ýkinci grup diþlerde açýlan kavitelere gümüþ katkýlý cam iyonomer olarak Ketac-Silver (ESPE, Almanya) firmanýn önerdiði karýþtmlarak bir strip bant yardýmýyla yer- tamamlandýktan sonra fazla- biçimde leþtirildi. Iýklar var ise ayný þekilde alýnarak izolasyonu yapýldý. Üçüncü grup diþlere açýlan kavitelere ilk önce bonding uygulamasý yapýlarak 20 sn ýþýnlandý. Daha sonra Duram (Heraus Kulzer, Almanya) kompozit dolgu materyali yerleþtirilerek 0 sn ýþýnlandý. Tüm restorasyonlar tamamlandýktan sonra 2 saat süreyle 3 C'de %100 nemli ortamda býrakýldý. Nemli ortamdan çýkarýlan çalýþma gruplarýndaki her örnekte yapýlan restorasyonun yarýsý ve restorasyon sýnýnna komþu olan saðlam mineyi açýkta býrakacak þekilde yaklaþýk 3,2 mm2 alana sahip daire þeklinde mumlar yerleþtirildi. Bu pencerenin dýþýndaki tüm alanlar pembe mum ile kaplandý. grubunda 3,2 mm2'lik açýklýk diþ minesinin orta 1/3'lerine yerleþtirildi. Hazýrlanan örnekler çalýþma baþlayana kadar saf su içinde saklandý. Çürük benzeri lezyonlar oluþturmak üzere ph 'de ýo mmol Ca++ ve 20 mmol H2PO- içeren sodyum asetat ile tamponlanmýþ asetik asit solüsyonu kullanýldý. Örnekler 0 ml'lik þiþelerde solüsyonlara yerleþtirildi. Solüsyonlar ' er gün ara ile tazesiyle deðiþtirildi ve bu iþlem kez tekrarlandý. Onaltýncý günün sonunda solüsyonlardan çýkarýlan örneklerin üzerindeki mumlar bir spatül yardýmýyla uzaklaþtýrýldý. Çýkan örnekler yatay eksene, uzun eksenleri dik olacak þekilde mikrosertlik ölçümleri için polyester kalýplara gömüldü. Polyester sertleþtikten sonra da fazlalýklarý zýmpara ile düzeltildi. Daha sonra örneklerin yüzeyleri açýk býrakýlan pencerenin yarýsýna kadar 0, 120, 300, 00, 1200 no' lu zýmpara ile akarsu altýnda aþýndýrýldý. Bundan sonra 'Nap keçe' kullanýlarak mm elmas parçacýklar içeren pasta ve incelticisi yardýmýyla parlatma yapýldý. Alkolle silinip ýlýk hava ile kurutuldu. Hazýrlanan tüm örnekler yansýtmalý ýþýk mikroskobu (Meteval Cari Zeis Jena, Almanya) ve bu mikroskoba baðlanabilen mikrosertlik cihazý (MHP ý 00; Cari Zeis Jena, Almanya) kullanýlarak deðerlendirildi. Tepe açýsý ýý,93 g'lýk kuwet uygulanarak örneklerin yüzeylerinde izler oluþturuldu. Bu izler ölçekli tamburdan yararlanýlarak okundu ve kaydedildi. Þekil 1 'de görüldüðü gibi yapay çürük oluþturulan kontrol grubundaki örneklerde, mine yüzeyinden yaklaþýk 30 il mesafeden baþlayarak 30 il ara ile iz oluþturuldu. Yani, A bölgesi mine yüzeyinden 30 il mesafede iken B, C, D bölgesi mine yüzeyinden sýrasýyla 0, 90, 120 il mesafelerdeydi. Bu izler üç kez tekrarlanarak her bir bölge için ortalama bir deðer elde edildi.
EÜ Diþhek Fak Derg 2001,. 22: 3- Yapay çürük oluþturduðumuz deney grubunda mine yüzeyinden ve restorasyon maddesinden yaklaþýk 30 il uzaklýkta A izi oluþturuldu. Sonra, A izinden baþlayarak ve mine yüzeyinden 30 Il'luk uzaklýk korunarak, As' A' A' AB izleri 30 il arayla oluþturuldu. Bunun ardýndan, bu kez restorasyon maddesinden 301ý'luk uzaklýk korunarak ve izler arasýnda yine 30 il mesafe býrakýlarak B, C, 0 izleri oluþturuldu. B, C, ve O pozisyonlarina ait diðer izler de benzer biçimde gerçekleþtirildi. izler, Vickers mikrosertlik deðerine çevrilerek Tekrarlayan Ölçümler Ýçin Varyans analizi ve Duncan testi yapýldý. deðerleri açýsýndan fark saptanmýþ, ancak restorasyon materyallerinin etkileri birbirlerinden farklý olmuþtur. Her materyal, çevresindeki mineye farklý oranda direnç kazandýrmýþtýr. Bu açýdan en iyi materyal, çevresindeki minede en yüksek mikrosertlik deðerleri saðlayan Ketac-Silver olmuþ, bunu sýrasýyla, Chelon-fil ve Durafil takip etmiþtir (Grafik 1). Tablo 2'de Ketac-Silver, Durafil ve Chelon-fil'e farklý pozisyonlarda, dolgu maddesinden uzaklýða göre, ortalama mikrosertlik deðerleri verilmiþtir. dan uzaklýða göre dolgu maddelerinin etkileri deðerlendirildiðinde, Durafil ve Ketac-Silver için anlamlý herhangi bir sonuç izlenemezken, Chelon- Fil için restorasyondan farklý uzaklýk seviyelerinde maddenin etkisinin benzer olduðu saptanmýþtýr.,,, ve noktalarý arasýnda fark p=o.o düzeyinde istatistiksel açýdan anlamsýz bulunmuþ ve bu durum A, B, C ve D pozisyonlarýnda benzer þekilde izlenmiþtir. Benzer etkiler gösteren tüm bu uzaklýklarda, kontrol bölgesine göre, mikrosertlik ait deðerleri anlamlý derecede yüksektir (p<o.o) (Grafik 2). 230 Bulgular Çalýþýlan dört pozisyonda (A, B, C, D) kontrol grubu, Ketac-ilver, Durafil ve Chelon-fil'e mikrosertlik deðerleri Tablo I' de gösterilmiþtir. ait ortalama Yapýlan istatistiksel analizlere göre maddeler arasýndaki fark, p=o.o önem seviyesinde anlamlý bulunmuþtur. Her üç materyalde de restorasyonlar çevresindeki mine ile kontrol bölgeleri arasýnda sertlik E 210 E "Bo ~ 190 10 --+- Ketac-Silver Durafil Grafik 1. Maddelerin kontrol bölgelerine göre sertlik açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý (p<o,o). Tablo 1. Çalýþýlan dört pozisyonda ortalama mikrosertlik deðerleri (kp/mm2). Ketac-Silver Duralil Chelon-Fil Mine Yüzeyinden Olan Uzaklýk (Lezyon Bölgesi) Bölgesi (Lezyon Bölgesi) Bölgesi (Lezyon Bölgesi) Bölgesi A B C D 1,:t12, 19,:t10,O 1,1:t11, 19,3:t11, 210,1:1:12, 223,:1:10,0 20,1:1:11, 21,:1:11, 13,3t, 10,t,1 12,Ot3,1 19,1t3,1 1,t., 19,t.,1 20,9t.3,1 203,t.3,1 1,9:t3, 13,:t, 12,3:t, 191,:t, 19,2:t3, 211,1 :t, 21,1:t, 223,3:t, Ortalama 19, 22, 1, 191, 1,1 212,0
Teze/, Demirci, Köse Grafik 2. Chelon-fil'e ait farklý pozisyonlarda, restorasyondan farklý uzaklýklarda mikrosertlik deðerleri (p>o,o). Tablo 2. Çalýþýlan dört pozisyonda, dolgu maddesinden uzaklýða göre Mine Yüzeyinden Olan Uzaklýk A B c D Tartýþma ortalama mikrosertlik deðerleri (kp/mm2). Dolgudan Uzaklýk Ketac-Silver Duralil Chelon-fil o O O O 1,:t12, 1,9:t12, 22,:t12, 21,2:t12, 21,3:t12, 210,O:t12, 19,:t10,O 202,:t10,O 213,9:t10,O 23,O:t10,O 230,O:t10,O 232,9:t10,O 1,1 :t11, 20,:t11, 233,:t11, 23,1:t11, 29,O:t11, 2,9:t11, 19,3:t11, 230,:t11, 231,3:t11, 23,:t11, 21,:t11, 20,:t11, 13,3.+., 10,.+., 10,.+., 1,.+., 10,0.+., 12,3.+., 10,.+.,1 1,1.+.,1 19,9.+.,1 1,1.+.,1 1,0.+.,1 192,0.+.,1 12,0.+.3,1 213,2.+.3,1 212,9.+.3,1 200,.+.3,1 20,1.+.3,1 199,.+.3,1 19,1.+.3,1 20,2.+.3,1 20,0.+.3,1 199,.+.3,1 20,.+.3,1 20,.+.3,1 22,3:!:, Cam iyonomer simanlardan flor salýndýðý ve bu salýnýma baðlý olarak materyalin antikaryojenik özellik açýsýndan flor salýnýmý göstermeyen diðer restorasyon materyallerine üstünlük saðladýðý bildirilmiþtir.3-.9-1 ý Bu Ýn YÝtro çalýþma bulgulan da daha önce bildirilen bulgularla paralellik içerisindedir. 1,9:!:3, 199,1:!:3, 19,9:!:3, 199,2:!:3, 19,3:!:3, 19,:!:3, 13,:!:, 220,2:!:, 212,:!:, 20,3:!:, 20,:!:, 20,t., 12,3t., 21,:!:, 211,3:!:, 21,:!:, 21,3:!:, 219,:!:, 191,:1:, 22,t., 22,1:!:, 22,:!:, 21,2:!:, Serra ve arkadaþlarý 12 cam iyonomer siman çevresinde in vitro çürük geliþimini mikrosertlik ölçümleri kullanarak deðerlendirmeyi amaçladýklarý çalýþmalarýnda, materyalin, yapay çürük benzeri lezyonlarýn geliþimini tamamen önleyememekle birlikte, restorasyona komþu minede lezyon geliþimine engel olma kabiliyetinde olduðunu saptanmýþdýr. Söz konusu araþtýrmacýlarýn çalýþmalarýnda yapay çürük lezyonlarý oluþturmak üzere dinamik bir model kullanýlmýþ ve kontrol bölgesi olarak saðlam mine alýnmýþtýr. Çalýþmamýzda ise farklý olarak, lezyonlar, çürük geliþim sürecine flordan gelen etkiyi yalýn olarak izleyebilmek için, statik bir modelolan ph 'de kalsiyum ve fosfat içeren sodyum asetatla tampon- Ianmýþ asetik asit solüsyonu kullanýlarak oluþturulmuþtur. 1:.1 Dinamik modellerdeki demineralizasyon-remineralizasyon sikluslarý ihmal edilmiþ, kontrol bölgesi olarak da restorasyon içermeyen saðlam mine yüzeyinde oluþturulan demineralizasyon bölgesi alýnmýþtýr. Her iki çalýþmada da benzer sonuçlar elde edilmiþtir. Hicks ve arkadaþlarý in vitro olarak yaptýklarý çalýþmalarýnda, çekilmiþ diþlerin koroner yüzlerine yerleþtirdikleri cam iyonomer restorasyonlar çevresindeki çürük benzeri lezyonlarý ve mine restorasyon arayüzünü polarize ýþýk ve taramalý elektron mikroskobu kullanarak incelemiþlerdir. Çalýþmanýn sonucunda cam iyonomer materyalin kavite duvarlarýndaki mineyi yalnýzca çürük ataklarýndan korumakla kalmayýp, ayný zamanda materyale komþu lezyon oluþumunun boyutlarýnda da önemli ölçüde azalmaya neden olduðu bulunmuþdur. Araþtýrmamýzda kullanýlan restorasyon materyali ile iliþkili olarak minenin demineralizasyona karþý diren-
EÜ Diþhek Fak Derg 2001,. 22: 3- cinin artýp artmadýðýný saptamak amacýyla kantitatif bir yöntem olan mikrosertlik ölçümleri kullanýlmýþ ve benzer bulgular elde edilmiþtir. Mineral kaybý ya da kazancýný göstermek amacýyla genellikle kullanýlan teknikler, polarize ýþýk mikroskobu, mikroradyografi ve mikrosertlik ölçümleridir. Polarize ýþýk n-ýikroskobu por hacmini ölçmesinden dolayý, mineral içeriðin indirekt ölçüsü niteliðini taþýrken; kantitatif mikroradyografi ve mikrosertlik ölçümleri mineral içeriðin ölçülmesinin direkt yöntemleridir. Bu çalýþmada mikroradyografinin aksine, inorganik materyal ve organik matrisin birleþik etkisinin muhtemelen birlikte ortaya konmasýndan oluþan mikrosertlik ölçümleri kullanýlmýþtýr.,12,1 Ölçümler lezyon þartlarýnýn daha ayrýntýlý deðerlendirmesini saðlayabilmek için yalnýzca dýþ mine yüzeyinde deðil transversal bir düzlemde gerçekleþtirilmiþtir. Ölçümlerden çýkan sonuç; demineralizasyon solüsyonuna tabi tutulan, hiç restorasyon içermeyen ve kontrol grubu olarak ayrýlmýþ bulunan minenin en fazla yumuþama gösterdiði, buna karþýn kullanýlan her üç materyal e komþu mine dokularýnýn her birinin kontrol bölgesine oranla istatistiksel açýdan önemli derecede farklý sertlik deðerleri gösterdiði þeklindedir. Materyallerden uzaktýða baðlý olarak ortaya çýkan sertlik farklarýysa yalnýzca konvansiyonel cam iyonomer siman olan Chelon-fil için stabil bir durum sergilemektedir. Materyal, restorasyondan tüm uzaklýklarda benzer etkiler göstermiþ ve bu etki her dört pozisyonda da izlenmiþtir. Bu durum belki de materyalin uzun süreli, sürekli ve istikrarlý fior salýným mekanizmasý ile iliþkili olabilir. Çalýþmada asit ataklarýna karþý diþ dokusunun direncinin arttýrýlmasýnda gümüþ katkýlý cam iyonomer siman olan Ketac-ilver en iyi sonucu vermiþ, bunu sýrasýyla konvansiyonel cam-iyon om er siman (Che- 10n-Fil) ve rezin kompozit (Durafil) restorasyonlar izlemiþtir. Bununla birlikte kontrol bölgesi gözönüne alýndýðýnda her üç materyal de demineralizasyona karþý dokuya bir dereceye kadar direnç saðlamýþtýr. Ortamda fior varlýðýnýn demineralizasyonu yavaþlattýðý, remineralizasyonu arttýrdýðý, hem daha az þiddetteki lezyonlarýn ortaya çýkmasýndan hem de lezyon tamirini ve sertleþmeyi arttýrdýðýndan söz edilmektedir.,1 Çalýþma sonuçlan flor alýmý ile sertlikte bir miktar artýþý iliþkilendirmektedir. Bununla birlikte, flor alýmý ile sertlikte net bir artýþ olmadýðýný bildiren çalýþmalar da vardýr..1.1 Aynca, gümüþ katkýlý Ketac- Silver'ýn, diðer konvansiyonel ve rezin modifiye cam iyonomerlerden çok daha düþük oranda fior saldýðý bildirilmiþtir. 19.20 Daha az fior salan bir restoratif materyalolan Ketac-Silver'a komþu minenin, çalýþmamýzda en yüksek mikrosertlik deðerlerini göstermesi ilginçtir. Daha önceleri baþka araþtýrmacýlar tarafýndan, fior dýþýnda sodyum, kalsiyum, stronsiyum ve alüminyum gibi elementlerin de salýnýmý incelenmiþ ve Ketac-Silver'dan salýnan kalsiyumun, mineyi demineralizasyondan koruyabileceði ve kalsiyum fiorür oluþumunu hýzlandýrabileceði öne sürülmüþtür.21.22 Tüm bu bulgulann ýþýðý altýnda; bu çalýþmanýn sonuçlarý daha önceki çalýþmalardan elde edilen, asit ataklarý karþýsýnda ortamda flor bulunmasýnýn diþ dokusunun demineralizasyonunu tam olarak önleyememekle birlikte azalttýðý, remineralizasyonu baþlatýp arttýrdýðý bulgularý ile uyumludur..lo.1 Florun demineralizasyonu önleme ve remineralizasyona katký açýsýndan önemli bir materyalolduðu ortadadýr. Ancak, çürük geliþim sürecine etkisi olduðu bildirilen, baþta kalsiyum ve çinko olmak üzerel.23 sodyum, alüminyum gibi baþka iyonlann da materyallerden salýmmýnýn çürüðü önlemede flor kadar önemli rolü olabileceði, ya da florun etkisini arttýrabileceði düþüncesindeyiz. Ayrýca materyallerden flor salýnýmýný gösteren birçok çalýþma olmakla birlikte, remineralizasyon ya da demineralizasyonun inhibisyonu için gerekli flor miktan bildirilmemiþtir.2 Bu açýdan, bundan sonraki çalýþmalar bu miktarýn ortaya konmasýna ayrýca baþta kalsiyum salýmmý olmak üzere diðer elementlerin salýmmý ve bu salýmma baðlý olarak materyallerin çürük önleme kapasitelerinde fark olup olmadýðý konusunun araþtýrýlmasýna yönlendirilebilir. Sonuç Çalýþmamýzda Ketac-Silver çevresindeki mine dokusuna en fazla direnç kazandýran materyalolarak belirlenmiþtir. Bunu sýrasýyla Chelon-fil ve Durafil izlemiþtir. Bu çalýþmada florun demineralizasyonu yavaþlattýðý, mineye belli oranda direnç kazandýrdýðý saptanmýþtýr. Ancak konvansiyonel cam iyonomer simanlara oranla daha az flor salan bir materyal olan Ketac-Silver'in çevresindeki minede en yüksek
Teze/, Demirci, Köse mikrosertlik deðerlerine neden olmasý, baþta kalsiyum ve çinko olmak üzere, materyallerden salýnan diðer iyonlarýn da bu süreçte deðerlendirilmesi zorunluluðunu ortaya koymaktadýr. Kaynaklar 1. Gao W, Smales RJ, Yip NK. Demineralisation and remineralisation of denline caries, and the role of glass-ionomer cements. Int Dent J 2000; 0: 1-. 2. Mc Lean JW, Wilson AD. The clinical development of the glass-ionomer cements I-Formulations and properties. Aust Dent J 19; 22: 31-3. 3. Saito S. Characteristics of glass-ionomer cements and clinical application Part ll. J Den Med 199; ýo: 1-23.. El Mallakh BF, Sarkar NK. Fluoride release from glassianümer cements in de-ionized water and artificial saliva. Dent Mater 1990; : 11-122.. Nicks MJ, Flaitz CM, Silverstüne LM. Secondaýy caries formatian in vitro around glass-ionomer restaratjang. Quintessence Int 19; 1: 2-32.. Donly KJ, Istre S,.Istre T. In-vitro enamel remineralization at orthodontic band margins cemented with glass ianümer cements. Am J Orthod DentofaciaI Orthop 199; 10: 1-.. Bynum AM, Donly KJ. Enamel dejremineralization on teeth adjacent to fluoride releasing materials without dentifrice exposure. J Dent Child 1999; : 0-92.. Wefel JS. Effects of fluoride on caries development and progression using intra-oral models. J Dent Res 1990; 9 (Spec.lss.): 2-33. 9. Nicks MJ, Flaitz CM. Resin-modified glass-ionomer restoraljang and in vitro secondaýy caries formatian in coronal enamel. Quintessence Int 2000; 31: 0-. ýo. Creanor SL, Awawdeh LA, Saunders Wp, Faye RN, Gilmour WHo The effect of a resin-modified glass ionomer restorative material on artificially demineralized dentine cari es in vitro. J Dent 199; 2: 2-31. 1 1. Weerheijm KL, de Soet JJ, van Amerongen WE, de Graff J. The effect of glass ianümer cement on carious dentine: An in vivo study. Caries Res 1993; 2:1-23. 12. Serra MC, Cuýy JA. The in vitro effect of glassianümer cement restoratian on enamel subjected to a demineralization and remineralization model. QuÝntessence Int 1992; 23: 13-1. 13. Forss N, Seppa L. Prevention of en~el demineralization adjacent to glass ianümer filiing materials. Scand J DentRes 1990; 9: 13-1. 1. Tezel N. ph') olan ve çeþitli konsantrasyonlarda kalsiyum ve fosfat iyonlarý içeren çözeltilerde minenin çözülmesine etki eden faktörlerin araþtýnlmasý (Doktora tezi). Ege Üniversites; Ýzmir, 1991, 1-1. 1. Featherstone JDB, ten Cate JM, Shariati M. Comparison of artificial carieslike lesions by quantitative microradiography and microhardness profiles. CariesRes 193; 1: 3-391. 1. Koulourides T, Phantumvanit p, Munksgaard EC, Housch T. An intfaoral model used for studies of fluoride incorporation in enamel. J Oral Patho119; 3: 1-19. 1. Reintsema H, Arends J. An in vivo study of microhardness and fluoride uptake in partially demineralized human enamel covered by plaque. J DentRes 19; : 1-3. 1. ten Cate JM, Rempt HE. Comparison of the in vivo effect of a O and 100 ppm F MFP toothpaste on fluoride uptake, acid resistance and lesian remineralization. Caries Res 19; 20: 193-201. 19. McKnight-Hanes C, Whitford GM. Fluonde release from three glass ianümer materials and the effects of varnishing with or without finishing. Caries Res 1992; 2: 3-30. 20. Williams JA, Billington RW, Pearson GJ. A Jang term study of fluoride release from metal-containing conventlana! and resin-modified glass-ionomer cements. J Oral Rehabil2001; 2: 1-. 21. Seppa L, Torppa-aarinen E, Luoma H. The effect of different glass ianümer on the acid production and electrolyle metabolism of streptococcus mutans lngbritt. Caries Res 1992; 2: 3-3. 22. Forss H. Release of fluoride and other elements from light-cured glass ionomers in neutral and acidic conditions. JDentRes 1993; 2: 12-122. 23. Demirci T. Yabancý iyonlardan Mg++, Zn++ ve Sr+'nin diþ çürüðü üzerine etkisinin atomik absorbsiyon spektrofotometresi ile araþtýrýlmasý (Doktora tezi). Ege Üniversitesi, Ýzmir, 199. 2. Donly KJ. Gomez C. In vitro demineralization and remineralization of enamel caries at restoratian margins utilizing fluoride-releasing composile resin. Quintessence Int 199; 2: 3-3. Yazýþma Adresi: Dr. Tijen DEMiRCi Ege Üniversitesi, Diþhekimliði Fakültesi Diþ Hastalýklarý ve Tedavisi Anabilim Dalý 3100 Bornova, izmir Tel. : (232) 3 03 2 Faks: (232) 3 03 2 E-posta: tijen_d@hotmail.com