Eski Yapanlar Plaza No. 1/1 K. 6 S.M. Fatih Öngül Sk. Kozyatağı İstanbul, 34742 T. +90 (216) 410 00 60 F. +90 (216) 410 00 90



Benzer belgeler
TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKĐYE DE DÖKÜM SEKTÖRÜ

Sektörün Beklenen Projesi 5 Litre Kombo Rotary Şişirme Dolum Kapatma Makinesi şişe/saat

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

Murat Değirmenci: Çelik servis merkezlerine fason üretim yapacağız

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

YİSAD Üyelerinden Çanakkale Şehitliği ne ziyaret Ağustos 2012 / Demir Çelik Store

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Doğru Çözüm.

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

ALBA KALIP ve OTOMASYON MAKİNALARI İMALAT SANAYİ ve TİC. LTD. ŞTİ.

2013 TE ÇİMEN HALI BÜYÜMEYİ HEDEFLİYOR!

ACP Yapı Elemanları Şirket Müdürü Erhan Karabağ

Gelenekler Geçmişimiz Geleceğin Teminatıdır,

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

İzmir İktisat Kongresi, Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm. Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

İHLAS EV ALETLERİ FABRİKASINDA YALIN ÜRETİM VE KAİZEN UYGULAMALARI

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Nr. 514, September 2014 Neslihan Sargut +90 (212 )

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

20 Ağustos 2015 DOMOTEX Turkey (25 28 Mayıs 2015) DOMOTEX Turkey, halının merkezinde uluslararası bir platform sundu

Rapor. Toyzeria Türkiye ve Orta Doğu nun Çocuk Fuarı.

2016 yılında Türkiye Döküm Sektörü

Kurumsal Politikamız. Hakkımızda


Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

ENDONEZYA MALEZYA TİCARET HEYETİ (27 Mayıs 1 Haziran 2012)


15 Ekim 2014 Genel Merkez

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Basın bilgisi. Şirketin olumlu ekonomik durumunu geliştirme

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TÜRKİYE TAKIM TEZGAHLARI ALT SEKTÖRÜ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

İstanbul Denizcilik AR-GE ve Danışmanlık A.Ş. Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Semineri, 6-7 Kasım 2012, GİSBİR, TUZLA

1995 TEN BUGÜNE STRATEJİK ORTAĞINIZ

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR


Bodrum-Kos arasındaki turizm ve ticaret işbirliği

Serüven Eski Sanayi de alınan bir dükkan ile başladı. Yeni gömlek fabrikamız 1.Organize Sanayi Bölgesinde imalatına başladı.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

BALIKESİR OSB DEN DÜNYAYA

Küresel Eğilimler ve Türkiye

Çelik sektörü önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri tartıştı

Makine Mühendisliğine Giriş. Rıdvan YAKUT

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

Forex Ek Kazanç Sistemi

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HİDROLİK PNÖMATİK SEKTÖRÜ NOTU

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Ana Metal. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Mart

Formplast üretimli her ürün çok titiz ve sabırlı bir çalışmanın ürünüdür ve kalitesi uluslararası belgeler ile onaylanmıştır.

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

"Hep birlikte ileriye..." sloganıyla firmamız 2015 yılında da yeni müşterileriyle büyümeyi hedeflemektedir.

Türkiye İstişare Toplantısı. Hayvancılıkta Kalkınma MÜSİAD Kasım 2017

AD DRONE. Tüm görüş ve önerileriniz için

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

Sayın Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyelerimiz ve Meslek Komite Başkanlarımız;

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Almanya dan Bodrum a tarifeli uçuşlar

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu


Doğa, dostlarına karşı daima cömerttir.

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

Sektör Haberleri 15 MART 2019

MESA MAKINA. Since 1979 MESA MAKİNA DÖKÜM GIDA SAN.TİC.A.Ş. Since 1979

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ


06 Temmuz 10 Temmuz 2015

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

MMM ERBA MAKİNA A.Ş. TANITIM DOSYASI

Profesyonel, verimli, yenilikçi sistemler...

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

MİLLİ GELİR VE BÜYÜME

TEB KOBİ BANKACILIĞI

GÜVEN ENDEKSLERİ. Kaynak: TCMB & TÜİK SANAYİ SEKTÖRÜ

İsmail Erdoğan. ZÜCDER Züccaciyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

BOZDAĞ ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER VE DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Türkiye nin İnşaat Demiri Üretim ve İhracatındaki Rekabet Gücü. Dr. Veysel Yayan Genel Sekreter Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

BASIN BÜLTENİ. ESİS Enerji 10.Yılını Kutladı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Transkript:

İmes Sanayi Sitesi C Blok 306 Sk. No. 4 Yukarı Dudullu, Ümraniye, İstanbul, 34775 T. +90 (216) 540 00 60 F. +90 (216) 540 00 61 www.aveks.com info@aveks.com Eski Yapanlar Plaza No. 1/1 K. 6 S.M. Fatih Öngül Sk. Kozyatağı İstanbul, 34742 T. +90 (216) 410 00 60 F. +90 (216) 410 00 90

Başkandan EKONOMİDEKİ İYİLEŞMENİN KIRILGAN OLDUĞU UNUTULMAMALI! Değerli Meslektaşlarım, krizin etkilerinin azalması, büyümenin eski oranlara çıkması yüzlerimizi güldürdü. Yaz sezonunda ihtiyacımız olan enerjiyi depoladık ve yeni bir heyecanla işlerimize sarıldık. Yönetim Kurulumuz da Dernek çalışmalarına yoğunlaştı. Sektörümüze rakip olma olasılığı olan ülkelere tetkik gezileri tertipleme taahhüdümüz kapsamında, İran seyahatimizi gerçekleştirdik. Bu seyahatimizin hazırlanmasında büyük emeği olan Sayın Adnan Aytekin e teşekkür ederim. Bir grup meslektaşımız da Sayın Uğur Kocaoğlu başkanlığında FOUN- DEX 2010 Fuarı ve 69. Dünya Döküm Kongresi ile ilgili olarak Çin e giderek, Çin döküm sanayisini inceleme fırsatını buldular. Gelecek tetkik gezisinin ise, bayram sonrası Ukrayna ya yapılmasını kararlaştırdık. Bu gezi ile ilgilenen üyelerimizin Dernek merkezimize bilgi vermeleri, organizasyonumuzu kolaylaştıracaktır. İran a yapılan sektörel tetkik gezisinde 6 dökümhane gezildi ve bu gezide elde edinilen bilgiler şöyle özetlenebilir; İran da çalışanların grev ve toplu sözleşme hakları yok. Haftada 5.5 gün çalışılıyor, perşembe günü yarım gün, cuma günü ise tatil. Sektörde 40 bin kişi çalışıyor, yaklaşık 1.100 dökümhanede yıllık 750 bin ton üretim yapılıyor. Bu tonajın yaklaşık 650 bin tonu pik, sfero ve çelik; kalan 100 bin tonu ise demir dışı metal döküm oluşturuyor. Her ne kadar yakın bir gelecekte zam olacağı söylense de yürürlükte olan elektrik, akaryakıt, doğalgaz birim fiyatları bizim fiyatlarımızla karşılaştırıldığında dörtte bir ila üçte bir seviyelerinde. KDV miktarı yüzde 3, ihracattan elde edilen kardan ve 450 doların altındaki gelirlerden vergi alınmıyor. Gelir vergisinin üst limiti yüzde 20, kurumlar vergisi yüzde 25, sosyal güvenlik ödemelerinin üst limiti ise yüzde 30. Irak savaşının mağdurları haricinde bizdeki gibi zorunlu istihdam da yok. Küresel kriz nedeni ile 2009 yılında sektörün ihracatı sıfırlanmış. Emisyon, sıvı ve katı atık gibi çevre koruma uygulamalarına hiç dikkat edilmiyor. Fire oranları ve verimsizlikler, işçilik maliyetleri ile enerji fiyatlarındaki avantajları götürdüğü için maliyetleri dökümhanelerimizden çok

farklı değil. İran döküm sanayi, ülkenin politik durumu, fabrikaların bakımsızlığı ve üretimlerinin düşük kalitede olması nedenleri ile kısa vadede sektörümüze rakip olacak gibi görünmüyor. Bu ay gerçekleştirilecek olan diğer etkinlikler, sektörümüzde dünyadaki en önemli fuarları kapsamında sayılan, 10. Ankiros Uluslararası Demir - Çelik ve Döküm Teknolojileri, 9. Annofer Uluslararası Demir Dışı Metal Teknolojileri ve 4. Turkcast Döküm Ürünleri İhtisas Fuarları dır. Son 8 yıldır bu üç ayrı etkinlik bir arada yapılıyor. Bu fuarlarla birlikte Metalürji ve Döküm Kongreleri de gerçekleştirilecektir. Bu kongrelerde teorik bilgilerle pratiğin kaynaşmasının sonucu ortaya çıkan teknolojik gelişmeleri ve ürünleri izleme fırsatını bulacağız. Bu fuarların ve kongrelerin sektörümüze çok yararlı olacağına inanıyorum. Döküm Kongresi nde emeği geçen herkese ve özellikle önceki Başkanımız, kıymetli meslektaşımız Yaylalı Günay a teşekkürlerimi sunuyorum. 01.10.2010 tarihli Yönetim Kurulu toplantımızı İzmir Denizciler Döküm Sanayi nde Umur Denizci nin ev sahipliğinde yaptık. Toplantıda diğer konulara ilaveten dünya ekonomisi ve sektörümüzle ilgili gelişmelere değindik. Daha sonra Ak Döküm ün Aliağa daki yeni yatırımlarını ziyaret ettik. Gezi sırasında üçüncü neslin de işe dört elle sarıldığını memnuniyetle gördük. Bu gibi modern teknolojilerle donatılmış tesislerin devreye girmesiyle, Türk döküm sektörü, dünya ve Avrupa sıralamasında daha da üst seviyelere yükselecektir. Yıllardır Türk sanayisine ve döküm sektörümüze büyük katkılar veren Atik ailesini böyle bir yatırım gerçekleştirdikleri için tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Dünyada alınan ekonomik önlemlerin, yeni bir durgunluk ve gerileme dönemini önleyeceği kabul edilse de, iyileşmenin çok kırılgan olduğu gerçeğini akıldan çıkarmamak gerekir. İleri dönemlerdeki büyüme beklentilerinde bir netlik görülmemekte. Kriz öncesi mevcut olan yapısal nedenlere, kriz nedeniyle yenileri eklendi. Finans sektöründe güven ortamının kaybolması bunun bir örneği. Ülkelerin mali yapıları bozuldu, borçlanma ihtiyaçları arttı. Amerika ve Avrupa da ikinci bir dibe vurma ihtimalinin mevcudiyetini ancak bunun yönetilebilir olacağını kabul eden ekonomistlerin sayısı her geçen gün artıyor. 2010 yılının ilk yarısında dünya ekonomisinin büyüme gösterdiği ancak büyümenin beklenenden düşük olduğu görüldü. Alınan ekonomik tedbirler nedeni ile enflasyonun artacağı, ancak bu artışın uzun vadeli enflasyon ortalamasının altında kalacağı öngörülüyor. Aralarında Türkiye nin de bulunduğu birçok gelişmekte olan ülke ekonomisinde belirgin bir canlanma gözlenirken, gelişmiş ülkelerde düşük seyrini koruyor. Gelişen pazarların, dünya ekonomisinin lokomotifi olacağı gerçeğini de bütün ekonomistler kabul ediyor. Ülkemiz ekonomisi, 2009 yılında GSYİH yıllık ortalamasının eksi yüzde 4.7 olmasına rağmen, 30 OECD ülkesi arasında 16. büyük ekonomi haline gelmiştir. Cari fiyatlarla kişi başı GSYİH değeri 13 bin 269 TL olmuştur. 2010 yılında ise GSYİH oranlarında, birinci çeyrekte yüzde 11,7, ikinci çeyrekte ise yüzde 10,3 artış kaydedildi. Bu sonuçlar, bu dönemde dünyadaki en yüksek büyüme oranları. TCMB verilerine göre, Ekim ayında sanayide kapasite kullanım oranı yüzde 73.5 olarak gerçekleşti. Sanayi üretimimiz yılın ikinci çeyreğinden itibaren artış eğiliminde. İşsizlik oranı yüzde 11.5 e, tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 14.4 e düştü. Karşılıksız çek oranlarında son dönemde belirgin bir azalma mevcut. Yeni kurulan şirket sayısında artış, kapanan şirket sayısında da düşüş gözleniyor. Bütün bu veriler ekonomik durumumuzun birçok gelişmiş ülkeden daha güçlü olduğunun göstergesi. Yüzde 82.3 katılımla yapılan TCMB İktisadi Yönelim Anketi nin sonucuna göre, iş dünyamız 2010 yılının devamı ve 2011 yılı için umutlu ve öncelikle üretim diyor; zira üretim olmadan işsizlik önlenemez, ekonomik kalkınma ve istikrar sağlanamaz. Sektörümüzde bu krizden aşırı derecede etkilendi ve dökümhanelerin toplam satışları ve ihracatlarında ortalama yüzde 25 35 civarında düşüşler yaşandı. Amerikan AFS ve Alman Dökümcüler Birliği nin tahminlerine göre dünya döküm sanayi 2007 lerdeki kapasitelere yüzde 5.9 büyüme oranı ile 2013 ve 2014 yıllarında ancak ulaşabilecek. Yeni kurulmakta olan tesisler ve kapasite artışları ile bizim bu tarihlerden çok önce 2007 üretim rakamlarına ulaşacağımızı ummaktayım. Son olarak evlenen mesai arkadaşımız Seyhan Tangül e yeni hayatında mutluluklar; hepinize bol üretimli, kazançlı ve sağlıklı günler diliyor, yaklaşan Kurban Bayramı nızı en içten dileklerimle kutluyorum. Saygılarımla...

SUNUŞ Yeni Başlangıçlar Elinizde tutmuş olduğunuz yayını Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği olarak 2006 yılının Eylül ayından itibaren düzenli olarak çıkarmaktayız. Dergi yayın kurulu olarak amacımız döküm sanayinin doğru ve anlamlı bilgi sahibi olacağı bir yayın politikası oluşturmak oldu. Geçen süre zarfında TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanları, Yönetim Kurulu Üyeleri ve dernek üyelerimizin değerli katkısı ile döküm sanayinin ihtiyaç duyduğu bilgiyi sizlere sunmaya gayret ettik. Kubilay Dal Tüdöksad Genel Sekreteri Elbet ki döküm sanayinin gelişim çizgisini aktarmayı hedefleyen TÜRKCAST/TÜRKDÖKÜM dergisi kendini sürekli geliştirmeyi de ilke edindi. Türk Döküm sanayinin yerel ve küresel ölçekte kazandığı başarıları anlatmaya, ağır ekonomik krizlerin etkisi altında dahi rekabetçi ve dinamik refleksler gösteren sektörümüzün satır aralarında kalmış hikayelerini aktarmaya çalıştık. Geçen süre zarfında eksik bıraktığımız noktalar da oldu. Ancak TÜDÖKSAD tarihinin bilgi birikimi ve deneyiminin bizlere bıraktığının bilinciyle, eksiklerimizi giderebilmek adına gayret gösterdik. Şimdi dergimizin ismi değişiyor. TÜRKCAST/TÜRKDÖKÜM olan ismimizi TÜRKDÖKÜM olarak kullanmaya başlıyoruz. İsmimiz değişiyor çünkü; artık iş yaptığı her coğrafyaya dinamizm katan Türk Döküm Sanayi kendi adını dergisinde de görmek istiyor. İsmimiz değişiyor çünkü; Türk Döküm Sanayi nin bugünlerine dair söylenecek her şey geçmiş deneyimlerimizi anlayarak ve gelecek günlerin analizini sağlıklı yaparak mümkün olacak, bundandır ki ismimiz geçmiş ile gelecek arasında net, anlaşılabilir ve iddialı bir rol üstlenmeyi hedefliyor. Yönetim Kurulumuz ve yayın kururlumuzun aldığı karar ile TÜRKCAST adı ile her yılın başında önceki yılın kapsamlı ekonomik ve ticari istatistiki bilgileri, sektörel değerlendirmeleri, üyelerimizden güncel bilgileri de kapsayan tamamı İngilizce olarak sektörel rehber/ kaynak doküman olarak yayınlanmayı ve bu rehberi katıldığımız yurtdışı fuarlarda ilgililere dağıtarak sektörün tanıtımını yapmayı hedefliyoruz. TÜRKDÖKÜM dergimiz ile sizlerle daha sık bir araya geleceğiz, TÜRKCAST ile de her yıl yerli ve yabancı hedef sektörlere ulaşacağız. TÜRKDÖKÜM ile herkese yeni bir merhaba diyoruz

İÇİNDEKİLER Ekim / 2010 4 BAŞKANDAN 6 SUNUŞ 10 DERNEKTEN HABERLER TÜDÖKSAD İzmir de toplandı 12 KÖŞE Şener Muter - Fotoğraf sanatı / Yönetim sanatı 14 CAN AKBAŞOĞLU İLE EZBERDIŞI Can Akbaşoğlu ile ezberin dışına çıkarak, döküm sanayini, serbest dövme tesisini ve tekne üretimini konuştuk. 14 EZBER DIŞI Can Akbaşoğlu ile ezber dışı 22 ÜYELERDEN HABERLER Deutz motor projesinde Erkunt u tercih etti Demisaş ekip ruhunu sergiledi Foseco Ankiros ta yeniliklerini sergiliyor Atik Metal den yenilikçi yatırımlar Ferro Döküm, HWS e yeni kalıplama hattı siparişi verdi Atik Metal in ergitme tercihi Eges oldu Eges yeni teknoloji IGBT ocak geliştirdi 34 CAEF CEO lar Barselona da buluştu 36 ÇEVRE Katkı malzemelerinizin çevresel etkilerinden haberdar olun Kimyasallar için veri bankası oluşturuluyor 42 METALURJİ SEKTÖRÜNÜN DEV BULUŞMASI 42 FUAR Metalurji sektörünün dev buluşması KÜNYE TÜRKDÖKÜM / TÜRKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı NİYAZİ AKDAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN - UMUR DENİZCİ YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TÜRKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir.

52 44 RÖPORTAJ Ahmet Gök/RAYDER Genel Sekreteri AVRUPA DÖKÜM SANAYİSİ KRİZDEN ÇIKTI MI? 52 DÖKÜM SANAYİ Avrupa Döküm Sanayisi krizden çıktı mı? 60 HAMMADDE Tüdöksad hammadde fiyat endeksi Çolakoğlu hurda fiyatları Avrupa metalik malzeme fiyat endeksi Eurofer Avrupa hurda fiyat endeksi 64 İÇİMİZDEN BİRİ Mithat Ural meslek anılarını anlatıyor 70 MAKALE Basınçlı (enjeksiyon) döküm için alüminyum ergitme fırınları 80 NEDEN DÖKÜM? İNDEKS 44 RÖPORTAJ: AHMET GÖK / RAYDER Türkiye 50 yıl sonra yeniden demiryolu yatırımlarına başladı. Cumhuriyet in kuruluşunun 100. Yılı olan 2023 e kadar çok sayıda demiryolu ve kentiçi raylı sistem projesini hayata geçirmeyi hedefliyor. 5 M...63 AVEKS...3 ÇUKUROVA KİMYA...69 EGES...51 EVREN...13 EXPERT...47 FOSECO... 39 GİFA...82 HERAEUS...7 INDUCTOTHERM...59 LMA...28 MARMARA METAL...arka kapak MAGMA...33 MATES...21 METAFOR... 27 TEKNO METALURJİ...25 TOSÇELİK GRANÜL...ön kapak içi UNİKON... arka kapak içi

DERNEKTEN TÜDÖKSAD İzmir de toplandı Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği, Ekim ayı yönetim kurulu toplantısını İzmir de yaptı. Denizciler Dökümcülük ev sahipliğinde yapılan toplantının ardından Atik Metal tesisini ziyaret eden yönetim kurulu üyeleri akşam yemeğinde ise bölgedeki dökümcülerle bir araya geldiler. Şubat ayında seçilerek göreve gelen yeni yönetim kurulu faaliyetleri arasına aldığı tüm şehirlerdeki üyeleri ve dökümhaneleri tanımak ve tanınmak hedefiyle her iki toplantısından birini İstanbul dışındaki üye dökümhanelerde gerçekleştirmeyi planladı. Bu doğrultuda 1 Ekim 2010 tarihli TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu toplantısı İzmir de gerçekleştirildi. Yönetim kurulu yedek üyelerinin de davetli olduğu toplantıya Denizciler Dökümcülük evsahipliği yaptı. Toplantı, Dernek gündeminin değerlendirilmesi ve fabrikanın gezilmesinin ardından güzel İzmir in nefis deniz ürünlerinden oluşan keyifli bir öğle yemeği ile devam etti ve sonrasında Akdöküm ün yeni yatırımı ziyarete geçildi. Dernek yönetim kurulu üyeleri, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi nde göz kamaştıran en yeni ve son teknolojiye sahip Atikmetal tesislerini hep beraber ve tüm detayları ile inceledi. Döküm sanayi duayenlerinden Nuri Atik ve Atik ailesinin 10 Ekim - Kasım - Aralık / 2010

DERNEKTEN ikinci ve üçüncü kuşaklarının bu yatırımın gerçekleşmesindeki hevesleri geziye katılan herkes tarafından takdirle karşılandı. Mehmet Atik, TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu üyeleriyle bu yatırım kararını alırken yaptıkları değerlendirmeleri paylaştı. Mehmet Atik, kısa süre içinde 50 bin ton kapasiteyi planladıklarını müşterilerinin de tesislerin devreye girmesini kendileri kadar heyecan ile beklediklerini ifade etti. Niyazi Akdaş, Tüdöksad Yönetim Kurulu Başkanı olarak Atik ailesine ülke sanayine yaptıkları katkılardan dolayı şükranlarını ifade ederken, yetişen genç aile mensuplarının bu yatırımları daha geliştirerek büyütmeleri temennisinde bulundu. Atik Metal ziyaretinden sonra Yönetim Kurulu üyeleri, Mövenpick otelde bölgedeki meslektaşları ile dökümcüler yemeğinde bir araya gelerek sektörün güncel gündemini paylaşma fırsatı buldular. TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş yemekte yaptığı değerlendirmede, küresel krizin etkilerinin yavaş yavaş azalmaya başladığını otomotiv sektö- TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu toplantısı İzmir de gerçekleştirildi. Yönetim kurulu yedek üyelerinin de davetli olduğu toplantıya Denizciler Dökümcülük evsahipliği yaptı. ründen başlayan iyileşmenin sektörün tamamına yansımasının beklendiğini ifade etti. Akdaş, İzmir de uzun süredir hayata geçirilmesi için çaba harcanan Döküm Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi nin sektöre dinamizm ve verimlilik katacağını da hatırlattı. Şehir dışından gelen katılımcılar ile beraber uzun bir kordon yürüyüşü ile akşam sona erdi. TÜDÖKSAD ın mutlu günü Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği Genel Sekreter Yardımcısı Seyhan Tangül hayatını Ahmet Yılmaz ile birleştirdi. Şişli Evlendirme Dairesi nde 9 Ekim 2010 tarihinde Mustafa Sarıgül tarafından kıyılan nikâhta genç çifti çok sayıda davetli de yalnız bırakmadı. Türkdöküm dergisi olarak TÜDÖKSAD Genel Sekreter Yardımcısı Seyhan Tangül e ve değerli eşine ömür boyu mutluluklar dileriz. Türkdöküm 11

KÖŞE Fotoğraf sanatı Yönetim sanatı Fotoğraf sanatı ile yönetim sanatı arasında bir takım benzerlikler göze çarpıyor. Önce fotoğraf sanatını incelersek, fotoğraf çekmek öyle sıradan görüntü kareleri oluşturmak anlamına gelmiyor. Başarılı bir fotoğrafçı, çekmek istediği görüntüleri öncelikle kendi kafasında canlandırmak zorunda. Ayrıca bir fotoğrafçı çektiği fotoğraflara iç dünyasını da yansıtabilmeli. Sıra dışı bir fotoğrafçı olabilmek için özgün fotoğraflar tasarlama yeteneğine sahip olmak gerekiyor. Fotoğraf çeken bir kimse sıra dışı bir fotoğraf tasarlamak için yaşama farklı açılarından bakmak zorunda. Fotoğraf sanatı eğitim görerek ve çok sayıda fotoğraflar çekerek geliştirilebiliyor. Başarılı bir fotoğrafçı olmak isteyen bir kimse başkalarıyla değil, önce kendisiyle yarışmalı ve kendisini de eleştirebilmeli. Fotoğraf çekiminde sadece teknik yönler değil fotoğraf sanatına bakış açısı ve fotoğrafın kompozisyonu da büyük bir önem taşıyor. Kalıcı Olmak Fotoğraf çekiminde amaç görüntüyü vurgulayıcı bir biçimde belirlemek ve o anı kalıcı kılmak. Ancak fotoğrafın kompozisyonu ve iletilmek istenen görsel mesajların sunumu büyük bir önem taşıyor. Bir fotoğrafta farklı bir kompozisyon sağlanabilirse izleyiciler üzerinde ilgi uyandırabiliyor. Fotoğraf sanatçıları genel olarak çekilen bir fotoğrafın sıradan bir görüntü olmamasına, insanlarda zihinsel ve duygusal izler bırakmasına özen gösteriyor. Bir cisim olduğu gibi görüntülenirse, sıradan bir fotoğraf elde ediliyor. Sıra dışı ve yaratıcı fotoğraflar çekmek öyle kolay bir şey değil. İyi bir fotoğrafçı olabilmek için eğitim ve deneyim aşamalarından geçmek gerekiyor. Fotoğraf sanatının ipuçlarını öğrenmeden de başarılı bir fotoğrafçı olunamıyor. Fotoğraf sanatı bir görsel sanat dalı olarak kabul ediliyor. Görsel sanatlarda yapılan çalışmalar çok daha esnek ve yaratıcı olmak zorunda. Fotoğraf sanatı sadece hatıra fotoğrafı, bire bir manzara fotoğrafı ya da çoğu ürünlerin tanıtım kataloglarında görüldüğü gibi durağan fotoğraflar çekmek değil. Alışılmışın dışında farklı bakış açılarına ve yeni yaklaşımlara gerek duyuluyor. İnsan faktörü büyük bir önem taşıyor. Fotoğraf sanatının ipuçlarını öğrenmeden başarılı bir fotoğrafçı olunamıyor Şener Muter Artık fotoğraf dünyasında bilgisayarlı, özel yazılımlı ve çözünürlüğü yüksek yeni teknoloji ürünü fotoğraf makineleri giderek çoğalıyor. Dijital (sayısal) fotoğraf makinelerindeki teknolojik üstünlükler nedeniyle klasik filmli fotoğraf makinelerinin kullanımı ekonomik ve pratik olamıyor. Teknolojik gelişmeleri izlemeden fotoğraf sanatında başarı sağlamak söz konusu olamıyor. Fotoğrafı çekilecek kimse ile önceden konuşup iletişim kurmakta yarar var. Bir bireyin fotoğrafı çekilecekse onu görür görmez hemen fotoğrafını çekmek iyi sonuç vermiyor. O kimse ile diyalog kurarak doğal davranması ve günlük yaşantısından bir duruş sergilemesi sağlanabiliyor. Fotoğrafı çeken kimse göz, beyin ve yürek uyumunu sağladığı an fotoğraf çekerse daha başarılı oluyor. Yöneticilik te Sanat Buraya kadar söz ettiğim fotoğraf sanatıyla ve fotoğraf sanatçılarıyla ilgili öngörülerin ve bireysel niteliklerin yönetim sanatı açısından da geçerli olduğunu düşünüyorum. İnsan faktörüne duyarlı olmak, teknolojik gelişmeleri izlemek, doğal davranmak, sıra dışı ve yenilikçi olmak ortak nitelikler olarak karşımıza çıkıyor. Fotoğraf sanatıyla ilgili değil de yönetim sanatıyla ilgili olarak yazılmış olduğunu düşünerek bu yazıyı bir kez daha gözden geçiriniz. Sizde de aynı etkiyi yaratıyor mu? 12 Ekim - Kasım - Aralık / 2010 Türkdöküm

CAN AKBAŞOĞLU Bu sayımızda ezber dışı başlığıyla yeni bir köşe açıyoruz. Köşemizin ilk konuğu Akmetal Metalurji Genel Müdürü Can Akbaşoğlu. Özel sektörde Türkiye nin ilk serbest dövme tesisini kuran Can Akbaşoğlu, denize olan tutkusuyla yarış teknesi üretti. Türk yarış camiasına Türkiye de de çok kaliteli ve yarış kazanabilecek tekne yapılabileceğini göstermek amacıyla üretilen tekne, yarışlarda başarı da kazandı. Can Akbaşoğlu ile ezberin dışına çıkarak, döküm sanayini, serbest dövme tesisini ve tekne üretimini konuştuk. 14 Ekim - Kasım - Aralık / 2010

EZBER DIŞI Döküm serüveniniz nasıl başladı? Sahne tozunu ilk ne zaman yuttunuz? Sahne tozunu ilk olarak 3 yaşındayken yuttum. Ben 1960 yılında doğdum, Akmetal ise 1963 yılında kuruldu. Babam 1949-1954 yılları arasında Almanya da Makine Mühendisliği okumuş. İlk sene zorunlu stajları varmış, stajını da meşhur bir torna dökümhanesinde yapmış, sanayi boyutunda dökümcülüğü ilk defa Almanya da görmüş. Türkiye ye dönünce ben de bu işi yapmak istiyorum demiş. Burada hurdaların ortadan kaldırılıp yerine güzel şeylerin yaratılması felsefesiyle başlamış. Düşünün torna talaşları, eski demirler, kırık parçalar eriyor yerine ışıl ışıl yepyeni bir ürün çıkıyor, onun heyecanıyla 1963 yılında dökümcülüğe başlamış. Ben de çocukluğumda ve lise hayatımda her tatil döneminde dökümhaneye geliyordum, bir de o zaman dökümhaneye her geldiğimde babam küçük bir harçlık da verirdi, yani dökümcülüğe öyle başladım. Sonra İngiltere de Metalurji okudum ve doktoramı yaptım. Geldiğimde Akmetal de çalışmaya başladım. 1989 yılı 1 Aralık tarihinde resmi olarak kadroya dahil oldum. İlk olarak kum testlerinde çalıştım, ISO 9000 e başladık, komple bir beyaz sayfa ile ISO 9000 i sisteminin kurduk. 1999 yılında şu anda bulunduğumuz Tepeören deki binaları kurmaya başladık, burada da ilk krizli yıllarla başladık tabi herkes ile birlikte krizli yılları birlikte yaşadık. Sonra her sene kapasitemizi yüzde 20-30 arttırarak ciddi boyutlarda bir büyüme yaşadık. Bu büyümeyle birlikte yüzde 95 ihracat rakamına ulaştık. Bu ihracatın tamamı da Batı Avrupa ya yapılıyor. Kaliteli ve başka dökümhanelerin girmek istemediği işlere giren bir çalışma felsefesi güttük. Döküm sektörüne kendi isteğinizle mi girdiniz? Yoksa biraz mecburiyet de var mıydı? Çocukluğumdan beri içinde olduğum için gireyim mi girmeyeyim mi diye bir soru hiç gündeme gelmedi. Ben eğitimimi tamamlayıp döndüm, hoş geldin dediler ve başladım. Zaman zaman babam şöyle derdi; Seni bu mesleğe sokmakla iyi mi ettim, bilmiyorum. Ancak söylediğim gibi girip girmemem konusunda bir sorun ve tartışma olmadı bende. Döküm sektöründe, üründe kalite, fiyat ve zamanında teslimat gibi üçgen var ise mühendiste de iyi eğitim, lisan ve merak üçgeni olmalı Sizden önceki kuşak da genelde dökümü yurt dışında görmüş ve eğitimini de alıp gelip burada başlamışlar. Türkiye de hiç döküm yapılmıyor muydu? Biz Türkiye deki 5. çelik dökümhanesiydik. Tabiî ki Türkiye de de döküm yapılıyordu ama bugünki gibi yaygın değildi. Misket kabinini biz ilk olarak 1974 yılında yaptık, birçok makineyi kendimiz ürettik. O zamana kadar yani 11 yıl boyunca biz misketlenmemiş ürünler verdik ama piyasada da kabul görüyordu. Birçok kişinin ısıl işlem fırını yoktu ki şimdi ısıl işlem fırınının ötesinde elektronik kontrol, kalibrasyon, termo kupollar gibi noktalara geldi. Şimdi denetim geçirdiğimiz zaman kaynak tamir bölgesine geliyorlar, elektrotların kurutulacağı fırını istiyorlar, o fırının kalibrasyonunu istiyorlar, ayrıca o fırında iki tane göz olmasını istiyorlar ki iki ayrı parçayı kaynatırken birinin elektrotu öbürüne karışmasın. Yani iş hangi noktalara geldi. Halbuki babamlar başladığı zaman böyle değildi. Ardöksan kurucusu Sabahattin Karalar anlatır; pik dökümcüler dökümü döktükten sonra pavyon kapatıp pavyona giderlermiş, müşteri gelir kumdan kendi dökümünü kendi çıkarırmış. Yani yolluğu ve besleyicisi de üstünde. O noktalardan şimdiki duruma geldik. Örneğin Trakya Döküm ün, Ferro Döküm ün, Erkunt un geldiği noktalara bakın, her şey müthiş bir şekilde değişti. Döküm sektörünün geldiği nokta nedir? Türk döküm sanayi oldukça iyi bir noktaya geldi. Ben çelik dökümhaneler için konuşmak istiyorum, bence pik dökümhaneleri birinci ligde oynuyor, biz de çelik dökümhaneleri olarak ikinci ligin en üstünde oynuyoruz. Yani birinci lige hazırız veya çok az eksiğimiz kaldı diye düşünüyorum. Birinci ligde ne var? Nükleer reaktörlere parça, türbinlere parça üretmek var. Bunların bir kısmı Türkiye de üretiliyor. Biz de üretiyoruz, Akdaş Döküm de üretiyor, fakat biz türbinlerin soğuk kısmını üretiyoruz. Bir de türbinlerin ılık ve sıcak kısımları var. Sıcak kısımları Türkiye de üreten kimseyi bilmiyorum. Bunlar Almanya, Fransa ve Japonya da üretiliyor ve onların satın almacıları da bize halen kuşku ile bakıyor. Politikacıların dediği gibi yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir. Çok çok zayıf bir konumdan yani amatör kümeden ikinci ligin üstüne kadar geldik, tahminim 5 yıl içinde birinci ligde oynuyor olacağız. Çünkü bu konularda çok büyük ve akıllıca yatırımlar yapıldı. Türkiye nin dünyadaki imajı gelişti. Hüsamettin Kavi nin bir sözü vardır: Önce Türkiye yi satacaksınız sonra Türk malını satacaksınız diye, hakikaten Türkiye artık dünyada adı geçen, itibar gören, sanayisi küçümsenmeyen bir ülke. Dolayısıyla 5 yıl içinde birinci ligin başlarına oynayacağımıza eminim. Değişim ve büyümeden bahsettiniz. Burada kişilerin sektöre etkisi nedir? İnsan olmadan hiçbir şey olmaz. Mutlaka çok kaliteli insanlara, lisan bilen ve meraklı insanlara ihtiyacımız var. Üniversitede okuyan gençler burada staj yapıyorlar, örneğin 10 günlük stajları var, 3 günün sonunda biz burada göreceğimizi gördük, öğreneceğimizi öğrendik deyip gitmek istiyorlar; bu durum meraksızlıktan kaynaklanıyor, o çocuk ne kadar zeki olursa olsun, ne kadar lisan bilirse bilsin sektörümüze hiçbir faydası olmaz.döküm sektöründe, üründe kalite, fiyat ve zamanında teslimat gibi üçgen var ise mühendis de iyi eğitim, lisan ve merak üçgeni olmalı. Peki Türkiye deki potansiyel bu anlamda nasıl? Çok daha iyi olabilirdi. Türkdöküm 15

EZBER DIŞI Burada sanırım duygusal bir bağ var. Para kazanmaktan öte bir şey bu, çünkü olmayan bir şeyi ellerinle var ediyorsun? Para kazanmanın çok çok ötesinde bir duygu, bizim teknik müdürümüz Mehmet Bey de 74 yaşında dökümhanede vefat etti. Pazar günü makinelerin yerini değiştirirken kalp krizi geçirdi, banyoda elini yüzünü yıkarken yığıldı kaldı dökümhanede. Artık ben yaşlandım oturayım, torunlarımla oynayayım demedi. Düşünün 74 yaşında ve pazar günü dökümhanede makinelerin yerini değiştiriyor. Dolayısıyla sadece firma sahipleri eski dökümcüler değil, çalışanlar da bu işe gönül vermiş. Herkeste merak ve heyecan var. Niye çok daha iyi olmadı? Onu eğitim sistemine sormak lazım. Ben İstanbul Sanayi Odası nda çalışmalar yaparken dönemin sanayi bakanı Ali Coşkun gelmişti. Onlara şunu önermiştim. Babamın yaptığı gibi üniversitelerde bir sene staj olsun. Yani üniversite öğrencisi Metalurji Mühendisliği ni kazandığı zaman okula başlamasın, önce bir sene staj yapsın. Orada neyin ne olduğunu görsün, bir yıl daha olgunlaşsın, ayrıca bu işi sevip sevmeyeceğini değerlendirsin. Sevmeyecekse bütün hayatı boyunca o işi yapmak veya metalurji fakültesinde bir masayı sandalyeyi işgal edip mezun olduktan sonra gidip başka işlerle uğraşmasın. Böyle bir öneri sundum. Aslında Türk üniversitelerinin de kapasitesini yüzde 25 arttıracak bir öneriydi. Düşünün çocuk önce üniversitede yer işgal etmeden sanayiye gidiyor, böylece yüzde 25 daha fazla öğrenci alınabiliyor. Tabi bu öneri ilgi görmedi. Döküm sektöründe sizden önceki kuşak başarılı mıydı? Bence başarılıydı. Yoktan bir döküm sanayi var ettiler. Biz şimdi sadece üstüne inşa ediyoruz. Çok başarılılar ve çok meraklılar, babam 74 yaşında vefat etti, her gün dökümhaneye gelen bir insandı. Yani bugün başka işim var, arkadaşlarımla oturayım diye bir düşünce davranış yoktu, 9 günlük bayram tatiline çok sinir olurdu, bayramın üçüncü gününde, Can, gidip bir bakmak lazım derdi. Ben de, Kimse yok, herkes tatilde derdim. Yani dökümhaneye gitmeden rahat etmezdi. Hayatta olanlar da öyle, hepsi hala dökümhanenin yolunu tutuyor. Peki ondan sizin kuşağınız, onlar da bu mesleğin üstüne bir şeyler koydular mı? Tabi onlar da koydu. Baktığınız zaman Akdaş, Akman gibi ikinci jenerasyonun işleri sürdürdüğü en az 15 dökümhane var. Bence son 5-10 yılda yaşanan gelişme de onların eseri. Babalarımız bir yere kadar getirdi ama orada artık yapacakları da bitmiş gibiydi. Mesela babamın 60 yaşında hadi ISO 9000 i kuralım demesini beklemezdik. Ha kalite sisteminin önemini biliyordu ama ISO gibi bir sistem kuralım firmaya diye aklından geçirmezdi. Bu iş ikinci jenerasyonun bayrağı devralıp ileriye götürme hevesiyle oldu. Ben de bugün benden sonra gelecekleri yetiştirmeye çok önem veriyorum. Benim kapım gençlere her zaman açık, sürekli geliyorlar, gidiyorlar. Benim de 20 senem doldu, yıllardır edindiğim tecrübeleri gençlere aktarmaya çalışıyorum. Siz başladığınızda ben şunu gerçekleştireceğim dediniz mi? Şunlar eksik değiştirmek gerekiyor, şunu görmek ya da yakalamak gerekiyor, bu yolda ilerlemek gerekiyor dediniz mi? Evet, mesela ihracat. Ben çok önem veriyordum ve eksiklikti. Bizde ihracat benimle başladı. 1994 krizinde Hannover Fuarı na katıldık. Hannover Fuarı yla ilişkili olarak Rotterdam Dünya Ticaret Merkezi nde bir sergi yapıldı. İlk defa benim çektiğim fotoğraflarla amatörce, siyah beyaz bir broşür hazırladık, o broşürü sergiye koyduk. O broşürü Hollandalı bir imalatçı firma almış, ondan sonra bizden bir talepte bulundu. Çok basit bir şeydi 10 tane 50 cm çapında dişli, biz de o zamanki teknolojimizle onu en iyi şekilde üretmeye çalıştık, ama nasıl? O zaman ark ocağından 2.5 tonluk bir potaya alıyordu, ark ocağı 6 ton çelik eritiyor, onu 2.5 tonluk potaya veriyor, 2.5 tonluk pota dökümhanenin ortasına geliyor, 3 işçinin taşıdığı el potalarına transfer ediliyor (100 er kiloluk pota) oradan gidip ka- Bizden önceki kuşak, yoktan bir döküm sanayi var etti. Biz şimdi sadece üstüne inşa ediyoruz. Onlar çok başarılı ve çok meraklıydılar 16 Ekim - Kasım - Aralık / 2010

EZBER DIŞI Buradan serbest dövme tesisine geçersek, onu da bir eksiklik olarak mı gördünüz? Babanızdan başlayan bir süreç olduğunu biliyoruz, onun bir hayaliydi? 1980 li yıllardan önce malum işçi ve sendikal hareketler yaşandı. O zamanlar babam hep şunu diyordu: Çok insan az makine değil, çok makine veya enerji az insan ile işimizi yapmamız lazım. Serbest dövme konusu öyle gündeme geldi. Çelik ergitme kapasitemiz yüksekti. Dökümhanenin kapasitesi bunu tüketemiyordu. Hep bir çelik fazlamız olabiliyordu. Bu çelik fazlasını serbest dövme gibi metotla değerlendirebilirdik. Serbest dövme Türkiye de sadece Makine Kimya Endüstrisi nde vardı. Özel sektörün de buna çok ihtiyacı vardı ve o zamanlar ithalat biraz zordu, ark ocağının elektrotları için 24 ay beklediğimizi biliyorum. Babam her zaman kendi makinelerini kendi yaptığı gibi, dövme presini de o zaman yapmaya başladı. Kolon milleri olarak kullanacağı gemi şaftlarını 35 sene önce aldı. Fakat kuracak yerimiz yoktu. Daha büyük bir arsaya taşınma mecburiyeti de, depremler, krizler, istimlaklar gibi Türkiye nin iyi bildiği problemler başımızdan geçtikten sonra kurmak bana nasip oldu. Babam hastanedeyken, Bana nasip olmadı, inşallah sana nasip olur demişti, o göremedi. Teknik müdürümüz Mehmet Bey, Baban göremedi inşallah ben görürüm demişti, o da göremedi. Pres devreye girmeden önce çok korkuyordum bana bir şey olacak diye. Bu kadar yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik yoksa bana da mı nasip olmayacak diye korkuyordum. Neyse ki bunu başardık. Türkiye nin ilk serbest dövme tesisi lıplara döküyorlar. Şimdi bu çok zaman alan ve metalin soğumasına neden olan bir işlem, dolayısıyla metali ocaktan müthiş sıcak alıyorduk, pota geldiği zaman ilk dökülen işler sıcak dökümden kaynaklanan döküm hatalarıyla doluydu. Bu işlem bile bile yapılıyordu, elimizde başka bir imkan yoktu. İlk dökülenler felaket şekilde sıcak, döküm hatalarıyla dolu, ondan sonra metalin sıcaklığı normal düzeye geliyor, hadi şimdi Hollanda nın işini dökelim diyorlar, Hollanda nın 5 tane işi dökülüyor, ondan sonraki metal de bu defa çok soğumuş oluyor, bu sefer de soğuk döküm hataları meydana geliyor. Tabi iç piyasa bunu kabul ediyor ama Hollanda ya hatasız mallar gidiyordu. Böyle olunca işlerimizi geliştirmek gerekti. Yeni teknolojilere geçildi ve işler gelişti. Şimdi üretimimizin yüzde 95 ihracata gidiyor. Diğer dökümhaneler de bu gelişmeyi gösterdi mi? Tabi onu yapamayan dökümhaneler kapandı, dayanamazlardı zaten. O ürünleri bugün artık kimseye satamazsın. Misket kabinine girmemiş, doğru dürüst ısıl işlem görmemiş, kalite belgeleri düzenlenmemiş, kopma testleri yapılmamış döküm ürünlerin devri geçti. Bundan sonra artık sadece kaliteli olan ayakta kalacak. Nasıl başladı bunun hikayesi? Babam presin modellerini yaptı, parçalarını döktü, işledi, kolon millerini vs. işledik, yavaş yavaş montaj aşamasına geldik, ondan sonra fark ettik ki bu iş normal bir presle aynı değil, bir ekstrüzyon presi ile aynı değil. O zamanki hidrolik firmalarından bir tanesini çağırdık, dedik ki bunun bir hidrolik şemasını hazırlar mısın? Tamam dediler, 120 kw gibi kurulu güç çıktı ortaya. Biz de yurt dışından getirdiğimiz Almanca, İngilizce kitaplardan takip ediyoruz, bu boyda bir pres 1200 kw da çalışıyor. Adam bize 120 kw bir projeyle geliyor ama aslında 1200 kw. Avrupalı da bunu bilmiyor 1200 kw ile yapmış değil, dolayısıyla değişik özelliklerinin olduğu kesin, o zaman bir Hollandalı arkadaşımıza sorduk, o dedi ki Romenler bu konuda çok iyi. Romanya dan bu konuda bize yardımcı olabilecek birini buldum, babamı arayıp Bu adam mükemmel bizim işimizi yapabilir dedim, ben dönüş yolunda uçakta iken babam yoğun bakıma kaldırıldı. Babamla da son görüşmem bu oldu. Sonra bu şahıs geldi bizim tesiste nasıl bir şeyler olacağını konuştuk. Romanya ya dönünce orada çok az kullanılmış bir ikinci el pres bulunduğunu, onu bizim şimdiye kadar yaptığımız parçalarla birleştirerek, modernize edip çok verimli çalışabileceğimizi söyledi. Ekonomik şartlardan dolayı ancak iki yıl sonra getirip kurduk, çalıştırdık ve mutluyuz. Şimdi nasıl devam ediyor? Karşılığını almaya başladınız mı? Bu dövme tesisini kurarken açıkçası hiç fizibilite çalışması yapmadık. Ne kadar yatırım yapacaksınız dediler, gerektiği kadar dedik. Çünkü bunun Türkiye de yapılması artık baş koyduğumuz bir davaydı. Akmetal geçen seneye kadar kazandığını tekrar yüzde 100 yatırıma dönüştürdü. Dolayısıyla kazandığımız çok olduğunda hızlı hareket ettik, az olduğunda da yavaş hareket ettik, ama sürekli çaba harcadık. Bunu yapmış olduğumuz için gururluyuz. Yurt dışından talep alıyoruz. Bir nebze de yurt içinden talep var. Yurt içinden talep azlığı piyasanın şeklinden kaynaklanıyor. Üreticiler sadece fiyata bakarak gerekirse Çin, Hindistan, Ukrayna, Romanya gibi ülkelerden bazen de kali- Türkdöküm 17

EZBER DIŞI tesi uygun olmayan mallar getiriyorlar. Fakat yurt dışında daha katı kalite şartlarında çalışan büyük üreticiler gelip bizden talepte bulunuyorlar. Şu anda haftanın 2 günü dövme yapıyoruz. Diğer günlerde kesme, deney çubuğu hazırlama gibi çalışmalar yapıyoruz. Çünkü küçük bir kadro ile çalışıyoruz. İki gün yapıyoruz derken sabah saat 8 den akşam 5 e kadar değil de akşam saat kaça kadar devam ederse, yani fırınlardaki malzemelerin tümü dövülünceye kadar gece saat 2-3 e kadar sürüp gidiyor. Yani onu normalde 8 5 arasına alsak biz haftada 5 gün dövme yapabiliriz ama verimli olmaz. Türkiye de şimdiye kadar yapılmamış çelikleri yapmış olduğumuz için kendimizle övünüyoruz. Yurt dışından da bizi denetlemeye gelenler bunları yaptığımızı görünce Türkiye de bu da mı yapılıyor, bunu bilmiyorduk diyorlar. Sulama tesisi kurduk, Bursa daki Akyapak firması 10 tonluk millerini Ukrayna dan alıyordu, onları Türkiye ye getirip kaba işleyip sulama için İtalya ya gönderiyordu, şimdi Akmetal e getiriyor. Bunları yaptığımız için de memnunuz. Peki bu yatırımınızın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Pişman mısınız? Hiç pişman değilim. Pişman olmamamın birinci sebebi duygusallık, yani bu verimli bir yatırım mıydı diye soruyorsanız Türkiye de en verimli yatırım arsa almaktır. Dökümcüler de geriye dönüp geçmişe baktıkları zaman, 20 yıl çalışmış ne kazanmış? Eski dökümhanesinin arsasının değer artışını kazanmış. Biz burada dövme tesisine başladığımızda karşımızdaki organize sanayi bölgesinde arsa fiyatları 50 dolar idi, şimdi oldu 400 dolar. 8 kat arttı. Ben ağzımla kuş tutsam bu sektörde 8 kat kârlı iş yapmam mümkün değil. Dediğim gibi duygusal olarak çok memnunum. Hakikaten öldüğüm zaman gözüm açık gitmez. Yapmak istediğim şeyler vardı ve yaptım. Ama dediğim gibi illa bu sektörde yatırım yapılacak ise, kötü bir sektör değil. Serbest dövme konusunda Almanya, Fransa, özellikle de İtalya da muazzam kapasiteler ve bilgi birikimleri var. Çin ve Hindistan muazzam boyutlarda yatırım yapıyor. Biz bunların arasında nerede kalırız? Biz yine bir köprü konumundayız, yine bir köprünün ortasındayız, hani İtalya nın belki uygun fiyata yapamayacağı, Çin in belki az miktarda olduğu için ilgilenmeyeceği, böyle niş bir pazarda, belki değişik alaşımlarda mesela bizim ocağımız 9 ton, AOD konventerimiz de 9 ton, İtalya da bir üreticiye gittiğiniz de 50 tonun altında sipariş kabul etmiyor, ama senin ihtiyacın 2, 5.9 tonlarda ise Akmetal ona tam uyuyor. Böyle niş pazarlarda mutlaka yaşamaya devam edeceğiz. Modern bir tesis kurduk, hep bilgisayar sistemleriyle donattık, dolayısıyla işletme maliyetlerimiz de işçiliklerimiz de yüksek değil. Durum bu ve bu arada biz de yaşayacağız. Ama bir tane daha pres kurar mısınız dediğinizde, yok derim ben duygusal tarafımı tatmin ettim. 2 bin 500 tonluk pres için Romanya ya teklif vermiştim, ama olmadı, çünkü firmayı alanlar Güney Korelilerdi, o presi söküp G. Kore ye götürdüler, iyi ki olmamış, 630 ton demir ağırlığı vardı, tam şimdi krizin içinde bizim bahçemizde 630 ton demir yığını duruyor olacaktı. Her işte bir hayır vardır, çok inandığım bir şeydir. Türkiye de niye kimse bu konuya hiç eğilmemiştir? Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum. Benim kadar duygusal değiller herhalde. Dökümcüler bu kadar yatırım yapmışken, döküm sanayi bu kadar gelişmişken, serbest dövme niye gelişmedi anlamış değilim, kapalı kalıp dövmede gelişme var, onu da büyük bir ihtimalle otomotiv sektörü sürükledi. Fakat serbest dövmeye niye ilgi duyulmamış hakikaten anlamak mümkün değil. Serbest dövme, üzerine çok düşünülmesi gereken spesifik bir konu. Avrupa daki tesisler nasıl yaşıyor, onlar daha eski tesisler, amortismanları vs. bitmiş, teknolojiye de sahipler, 150 yıl- 18 Ekim - Kasım - Aralık / 2010

EZBER DIŞI dır bu işi yapıyorlar, artık onlar hayatlarının bir parçası olarak devam ediyor. Para da kazanıyorlar, küçük yeni yatırımlar da yapıyorlar. CAEF toplantılarının çelik döküm grubuna katılıyorum, orada herkes yaptığı yatırımları söylüyor, ben diyorum ki binalarımızı yüzde 60 büyüttük, İtalyan bana eternitleri değiştirdim diyor, biz bir AOD kurduk diyoruz, adam 2 tonluk vinç aldım diyor, yaptığımız yatırımlar arasında korkunç boyut farkı var. Zaten bu yatırımlar sayesinde bugünkü noktaya gelebildik. Eğer biz onlar gibi küçük yatırımlar yapsa idik hala az önce bahsettiğim cayır cayır metalle kötü döküm yapıyor seviyelerinde olurduk. Türk dökümcüsü yemedi içmedi yatırım yaptı. Siz döküm sanayisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Neler yapılması gerekir? Temel prensiplerden hareket edersek, kalite, fiyat ve zamanında teslimat. Demek ki bu temel prensiplerden yine üç madde üzerinden gideceğiz. Maliyetlerimizi düşürmeye, kalitemizi arttırmaya çalışacağız ve zamanında teslimata yoğunlaşacağız. Süreçlerimizi daha iyi kontrol yoluna gideceğiz. Formül basit, önemli olan bunu gerçekleştirebilmek. Her süreci kendi içinde değerlendirmek lazım. Döküm konusunda son sorumuzu soralım, döküm sizce nedir? Sizin için neyi ifade ediyor? Döküm hayatımızın her aşamasında farkında olmadan kullandığımız, olmasa çok büyük eksiklerin olacağı, hayatımızın farklı olacağı bir üretim metodu. Bugün döküm olmazsa arabalar, trenler, uçaklar, bilgisayarlar olmaz. Yani olmazsa olmaz. Paşabahçe nin cam eşyayla ilgili bir reklamı vardı, kadın vazo taşıyor bir anda vazo yok oluyor, sular yerlere dökülüyor, arabayla gidiyorlar bir anda arabanın camları yok oluyor rüzgarda kalıyorlar gibi dökümü de öyle düşünün, şimdi tren gidiyor tekerlekleri yok veya motoru yok oluyor bir anda, çünkü trenin motoru döküm gövde, pistonları, volanı döküm bir anda yerde bulursun kendini. Pencere kolları döküm, araba desen; motoru, şanzımanı ve birçok aksamı döküm, bunların bir anda yok olduğunu düşünün, biz dökümcüler sabah dökümhaneye geldiğimizde bunları düşünmüyoruz ama döküm olmayınca hayat durur Döküm mesleğinizin dışına çıkarsak, sizin deniz ve teknelere olan tutkunuzu biliyoruz. O, tutku değil, bende fanatizm. Fanatik boyutta deniz meraklısıyım, çocukluğumdan beri hep denizin içinde, kıyısında, üstünde, altında bir şeyler yaptım. Büyükbabam armatördü, gemi işletirdi, o da denize çok bulaşmış biriydi, önce küçük bir motorlu sandalla başlamış denizciliğe, sonra küçük bir yelkenli almış, ben 3 yaşındayken o yelkenliye binmeye başladım. Doğru dürüst yürüyemezken kürek çekmeyi öğrendim, ondan sonra da denizden hiç kopmadım diyebilirim. Balık adamlık yaptım, yelkencilik yaptım, Türkiye ye ikinci windsörfü ben getirdim, yelken, kürek, deniz sürat motorlarına fazla bulaşmadım, doğayı da seven bir insanım dolayısıyla gecesiyle gündüzüyle her şeyiyle denize acayip şekilde tutkunum Bir tekneniz vardı? Eğer botları windsörfleri sayarsak 9 tane teknem var. Büyük babamın hep teknesi vardı, dolayısıyla benim de çocukluğum, gençliğim hep tekne üstünde geçti. Sonra bir de tekne üretmeye başladınız? Tekne inşasına çok meraklıydım, yani kullandığım teknelerin üzerinde de bir sürü değişiklikler, iyileştirmeler, ilaveler zaten hep yapardım. Tekne üretme işine de daha ileriki bir dönemde, emekli olduktan sonra ciddi şekilde girmeyi düşünüyordum. Sonra süreç hızlandı, birden bire kendimi tekne yapar konumda buldum. Yarışmak istiyorduk Türkdöküm 19

EZBER DIŞI bir ekip kurduk. Türkiye de yarışan teknelerin çok büyük bir kısmı, ithalatın zor olduğu yıllarda genelde Türk teknesiydi. Fakat ithalat kolaylaşınca hepsi Avrupa teknelerine döndü. Ve bu konuyla ilgili olanlar bilirler, Beneteau, Jeanneau, Baverya gibi markalar etrafında bir kümelenme olmuştur. Sanki Türkiye de yapılan tekne olmaz, becerilemez, yürümez, başarılı olmaz gibi bir intiba oluştu. Burada da tabi tekne ithalatçılarının çok büyük payı var. Ben bir tekne yapayım dediğim zaman amacım; Türk yarış camiasına Türkiye de de çok kaliteli ve yarış kazanabilecek tekne yapılabilmesini göstermekti. Bu amaçla girdim, Türkiye de de bu yapılır, bakın göstereceğim size mantığıyla girdim. Çok meşhur bir İngiliz dizaynerden dizayn haklarını aldık, kalıp yaptık, polyesterden tekneyi ürettik ve ilk girdiğimiz sene ki normalde birinci senede tekneler çok başarılı olmazlar bir alışma süreci vardır, hem kulüpler ortak trofesini hem Türkiye Açık Deniz Yarış Klübü (TAYK) trofesini kazandık, kendi sınıfımızda en başarılı tekne olduk. Birçok yarışta ya birinci ya da ikinci geldik. Ve bütün Türk yarış camiasına hakikaten bu iş Türkiye de yapılabiliyormuş dedirttik. Tekneye binenler; ya bu Türk teknesi mi, inanmıyorum gibi tepkiler bile verdiler. Bu işin düzgün bir şekilde yapılacağını gösterdik. İki hafta önce 50. Yıl Donama Kupası Yarışması yapıldı, orada da ne mutlu ki IRC 1, 2 ve 3 yarış sınıfında denize yeni inen Türk tekneleri birinci oldu. Ayrıca IRC3 sınıfında 1. ve 2. bizim ürettiğimiz tekneler oldu. O da çok güzel bir tabloydu. Bu devam edecek mi? Deniz işi sağlığım elverdiği sürece devam edecek. Tekne üretimi de talebe bağlı olarak sürecek. Elimizde kalıbı var, şimdi üniversitelerin takımları, özel şirketlerin takımları oluşmaya başladı. Bunlardan gezmeye değil de yarış tekneleri talepleri oluyor, bizim ürettiğimiz tekne de tam onlara göre, ne büyük, ne de küçük tam ideal boyda bir tekne, üzerindeki yükler acemilerin zarar görmeyeceği ağırlıkta. Örneğin büyük bir tekneye bindiğinizde yelkenin uyguladığı yükler tonlar seviyesinde, eğer orada acemi bir insan ellerini bacağını bir şekilde araya kaptırırsa kopartır, dolayısıyla onların işi iyi bilen amatörler tarafından kullanılması lazım, o yüzden bizim teknemizde her şey tam makul. Bundan daha küçük olsa bu sefer de içine giremezsin, üstünü değişemezsin, tuvaleti olmaz, çok hafif kalır, bizim tekne tam ihtiyaca cevap verebilecek bir tekne. Talep olduğu sürece yapmaya devam edeceğiz. Türkiye Açık Deniz Yarış Klübü (TAYK) trofesini kazandık, kendi sınıfımızda en başarılı tekne olduk Dökümhane, tekne üretimi, deniz tutkusu ve yarışlar. Birbirine karıştırmadan nasıl zaman ayırıyorsunuz? Zor olmuyor mu? Öncelikle deniz bir dinlenme vesilesi. İnsan sevdiği bir hobiyi yaptığında, mesela kimi gider bahçede çapa yapar, kimisi yürüyüşe gider, ben de tekne yapıyorum veya denize çıkıyorum, bunların hepsi birbirine ilintili, benim boş vakitlerim buraya gidiyor. Yoksa haftanın 5 günü sabahtan akşama kadar dökümhanedeyim, ama hafta sonları, akşamları veya çarşamba günleri öğleden sonra iki saat çalınır, o zaman bu işlerin peşinden koşturuyorum. Tabi tekneyi de ben şahsen yapmıyorum, ekiplerimiz var. Polyesterini döken, güvertesini zımparalayan, direğini diken, elektriğini döşeyen, motorunu yerleştiren ekiplerimiz var. Bunları sadece koordine ediyorum. Böylece asıl mesleğim olan dökümcülüğe devam edebiliyorum. Ailenize daha fazla zaman ayırabiliyor musunuz? Eşiniz ve kızınızın yaklaşımı nasıl? Keşke daha fazla zaman ayırabilsen diyorlar, demiyorlar desem yanlış olur. Ama her akşam evdeyim, gece hayatım zaten yok. Dolayısıyla normal bir çark içinde dönüyoruz. Fakat zaman çok hızlı geçiyor. Hakikaten hiçbir gün akşam da olmadı veya sabah da olmadı demiyorum, gerçekten hayat çamaşır makinesi içinde gibi müthiş hızlı geçiyor. Can Bey, dökümhaneden ne zaman emekli olacaksınız? Daha doğrusu günü geldiğinde bırakacak mısınız? Hep sorarlar bana ne zaman emekli olacaksınız diye, ben de her zaman 50 yaşında emekli olacağım derdim, fakat 10 ay geçti, olamadım. Çünkü yerimi bırakacağımı düşündüğüm ve hazırladığım kişiler çeşitli nedenlerle iş değiştirdiler, dolayısıyla şimdi tekrar aynı süreci yaşıyorum, yeniden genç arkadaşları eğitmeye çalışıyorum. İşin güzel tarafı sadece dökümhanedeyim ama dökümhanenin içinde değilim, yani bir hafta boyunca dökümhanede üretim yapılan alana girmediğim oluyor, çünkü gençler kendi başına yapsın istiyorum, sadece aşamadıkları noktalarda, eksik kaldıkları noktalarda işin için giriyorum. Orada da yine yol gösterici pozisyonundayım. Fiilen buradayım ama üretim ile neredeyse hiçbir alakam yok. Ama mesela AOD konventerin kurulması, devreye alınması veya AOD konventer kampanyalarında her an bir müdahaleye ihtiyaç olur diye içeriden çıkmıyorum. Sakin bir insanım zor durumlarda işi kolaylaştırmak için müdahale ederim. Yetki devrine inanan biriyim. Üretime karışmak istemem. 20 Ekim - Kasım - Aralık / 2010 Türkdöküm