MÜSİAD Otomotiv Sektör Zirvesi Kocaeli 18 Ekim 2014 Cumartesi T. C. Kocaeli Valisi Sayın Hasan Basri Güzeloğlu, AK Parti Kocaeli Milletvekili Sayı Zeki Aygün, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Ticaret ve Sanayi Odamızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, Otomotiv Sektörümüzün Değerli Temsilcileri, Basınımızın Güzide Temsilcileri, Hanımefendiler, Beyefendiler MÜSİAD Otomotiv Sektör Zirvesi nde hepinizi saygıyla selamlıyor, aynı saatlerde Çanakkale'de düzenlenen Hizmet Sektör Zirvesi'ne de selamlarımı iletiyorum. İnsanlık tarihini oluşturan önemli unsurlardan biri ulaşım olmuştur. Yaya olarak başlayan seyahat süreci; binek hayvanlarının kullanımı, faytonlar, sallar, kayıklar, bisikletler, derken icatlar-keşifler eşliğinde yüzyıllar içinde gelişmiş; deniz, kara ve hava ulaşım araçlarının ileri tasarımlarına ulaşmıştır. Tüm bu gelişmeler eşliğinde teknoloji insanlığın ulaşım ihtiyacı ile ilgili çok farklı seçenekler de geliştirmiştir. Ancak bunların içinden özel otomobil adıyla öyle bir seçenek sunmuştur ki, bu ihtiyaç aygıtı zamanla tutkuya dönüşen bir maceraya dönmüş, özgürlüğün ve birey olmanın önemli sembollerinden biri olmuştur. İnanın, bu değişimi biz de teşkilatımızın genişlemesinde görüyoruz. Son zamanlarda hazırlanan sinevizyonumuzdaki rakamlar bile değişti, bugün yurtiçinde 8.000 üyemizle 79 noktada, yurtdışında 63 ülkede 159 noktada faaliyet gösteren bir STK'yız.
Son yapılan otomobil reklamlarını analiz ettiğimizde otomobilin farklı bir yere oturtulduğunu görmekteyiz. Bundan 5-6 yıl önce yapılan bir araştırmada, otomobil reklamlarında artık mitolojik argümanların kullanıldığı, araçların sürücülerinin görülmediği, kendi iradeleri olan canlılar gibi metafizik vurgularla lanse edildiği ortaya konulmuştu. Bunlar, her ne kadar söz konusu reklamları hazırlayan ajansların fikirleri gibi görünse de, günümüzdeki otomobil algısının geldiği noktayı ortaya koyması bakımından önemli. 1898 yılında Recaizade Mahmut Ekrem in Araba Sevdası adını verdiği romanını hâlâ cazibesini korumaktadır. Roman başka bir konuyu, yanlış batılılaşma konusunu araba/fayton üzerinden anlatır. Fakat başlığı, bizim özlemimizi ortaya koyması bakımından önemlidir. Bu, aynı zamanda ilk realist romandır. Dolayısıyla, toplum olarak Araba sevdamız yani buradaki bağlamıyla, "yerli otomobil üretimi" geçekleşmedikçe, kendimizi reel dünyadan kopuk addediyoruz. MÜSİAD olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonominin lokomotif sektörlerinden birinin de otomotiv olduğunu hep vurguladık, vurguluyoruz. Konu önemlidir. Dünyanın en büyük yatırımlarından biri bu sektörde yoğunlaşmıştır. Gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsinde, ekonominin öncü sektörlerinden olan otomotiv sanayisi, doğrudan ya da dolaylı olarak birçok sektöre etki etmesi sebebiyle, ülke ekonomileri için büyük bir önem arz etmektedir. Ayrıca petrokimya ve demir-çelik endüstrilerinin en büyük alıcısı konumunda olması, otomotiv sanayiinin önemini daha da artırmaktadır. Sayın Valim, Değerli Misafirler, Türkiye nin otomotiv sanayiinde son yıllardaki durumuna baktığımızda; 2001 yılında meydana gelen ekonomik krizden, 2008 yılında tüm dünyayı etkisi altına
alan küresel krize kadarki sürede bir ivme yakalandığını görmekteyiz. Sonraki yıllarda ise, dalgalı bir seyir izlemiştir. MÜSİAD olarak hazırladığımız 2013 Ekonomisi Raporu muzda, Otomotiv Sektöründe Altyapı eksikliklerinin giderilmesi gerektiği ifade etmiştik. Eğer Türkiye, iddia sahibi bir ülke ise, sadece yerli otomobil değil, yerli uçağı da yapılabileceğine, hem inanmalı, hem de bunu gerçekleştirebilmelidir. Şunu da göz ardı etmemek gerekir ki, Türkiye aslında otomobil üretiyor. Burada yerliden kastedilenin, A dan Z ye her şeyin yerli olması iddiası olmadığının da farkındayız. Üretilecek araç, mutlaka konvansiyonel otomobil olmak durumunda da değildir, elektrikli ve hibrit sistemler, özellikle değerlendirilmelidir. Bizim MÜSİAD olarak buradaki rolümüz, bu ve benzeri başka organizasyonlar ve platformlar ile konuyu gündemde ve güncel tutmak, doğru mesajların yüksek sesle verilmesine, doğru adımların atılmasına altyapı hazırlamak, farkındalığı perçinlemektir, bundan sonrası, hem kamunun konuyu sahiplenmesi ve desteklemesi, hem de özel sektörün ticari görebildiği noktada devreye girmesidir. Bu noktada, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın belirleyici, yol açıcı, koordine edici rolünü özellikle vurgulamak isterim. Sayın Bakanımız ile Çarşamba günü birlikteydik ve bir değerlendirme yapma fırsatı bulduk, önümüzdeki günlerde daha güzel gelişmeleri hep birlikte göreceğimizi ifade etmek isterim. Yine, bu konuda güzel çalışmaları olan, YK üyemiz ve Bilim ve Teknoloji Komisyonu Başkanımız Sayın Hakan Altınay'ın değerlendirmelerini de kısaca dinlemeyi arzu ederim.
Sayın Valim, Değerli misafirler, Coğrafyamız oldukça hareketli dönemlerden geçiyor. Özellikle sınır komşumuz Suriye ve Irak ta yaşanan gelişmeler ülkemizi doğrudan etkiliyor. Öncelikle Suriye den gelen mültecilere kucak açmamızı eleştirenlere şunu hatırlatmak gerekir ki, 500 yıl önce İspanya'dan kaçan 500.000 Yahudi'ye, 93 harbi başta olmak üzere, çeşitli dönemlerde yaşadıkları zulümden kaçan insanlara nasıl kucak açtıysak simdi de aynı şekilde 1.700.000 komşumuza kucak açtık ve kucak açacağız. 1917 Rus İhtilali nden sonra İstanbul a gelen 100.000 Çar yanlısı Beyaz Rus a, 1980 lerin ortalarında Türkistan ve Bulgaristan dan gelen soydaşlara, 90 ların ortalarında Azerilere, Boşnaklara, Çeçenlere nasıl kucak açtıysak bu da ondan farklı değildir. Bize yakışan ve olması gereken budur. Suriye ve Irak ta, asla hak etmediği bir isim kullanan IŞİD ve benzeri örgütler, maalesef bölgemiz için çok ciddi bir sorun olarak büyümektedir. Terörün, anlamı barış olan bir dinin ismi ile anılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Terör, hangi din, ideoloji ve felsefe, kurum veya devletten gelirse gelsin, yanlıştır, yok edilmelidir. Kobani bahanesi arkasına sığınarak, Doğu ve Güneydoğu illerimizde ve farklı bölgelerimizde güvenlik güçleriyle çatışan, can ve mal kayıplarına neden olanlar da, büyük bir yanlışın içindedirler. Bilmeliler ki, en başta kendi gelecekleri olmak üzere, tüm ülkenin geleceğiyle oynuyorlar. Şiddet ve terör yıllarca ülkemizin her yurttaşına doğrudan ve dolaylı olarak büyük bedeller ödetmiştir. Büyük barış projesi olan çözüm sürecinin arifesinde gerçekleşen bu provokasyonlara geçit vermemek, sağduyu çağrısında bulunmak hepimizin tarihi sorumluluğundadır. HSYK seçim sonuçlarının da hayırlı olmasını dilerim. Umarım, daha az sorunlu bir yargı sistemini hızla elde ederiz. Unutmayalım, yabancı yatırımcı, sadece kredi
derecelendirme kuruluşlarının notlarına değil, adil işleyen bir yargı sistemi olup olmadığına da bakar. Sözlerime son verirken, organizasyonumuzun gerçekleşmesini sağlayan MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Başkanımız Sayın Cengiz Arslan ve Sektör Kurulu üyelerimize, Kocaeli MÜSİAD Şube Başkanımız Sayın Bilal Şengün'e, yönetimine, üyelerine, emeği geçenlere ve değerli katılımcılara teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Nail Olpak Genel Başkan MÜSİAD