Dün ve Bugün Anadolu Anadolu Katolik Cemaati Kültürel ve haber Dergisi Sayı 11 Aralık 2007 1
Yeni çıkan kitabımız: Padre Pio nun Hayatı İsteme adresi: Katolik Kilisesi Mithat paşa Caddesi,5 İskenderun 2
Episkoposun Mektubu Sevgili Kardeşlerim, Noel Bayramı ve yeni yıl dolaysıyla sizlere en iyi dileklerimi sunarım. Hep beraber bir yılı daha geride bıraktık ve üçüncü yılımıza girdik. Eğer hayatlarımızı Allah ın gözleriyle değerlendirecek olsaydık, bu birlikteliğimizin O nun ilahi planının bir armağanı olduğunu anlardık. Geçen yıl, birçok önemli olayı doğurmuştur. Üzerinde yaşadığımız özel topraklara büyük ilgi gösteren birçok hacı bizi ziyaret etti. Birçok kişi, Kilise nin doğduğu bu topraklarda yaşadığımız için bizi şanslı sayıyor. Peki biz bunun farkında mıyız? Anadolu Kilisemiz bu aylarda Kapusen Rahipler Cemiyetine bağlı genç bir din adamı olan Peder Francis Dondu nun katılımı ile zenginleşti. Kendisi Noel bayramından sonra Adana kilisemizde göreve başlayacaktır. Şubat ayında da Milano bölgesinden Peder Giuliano Lonati, Samsun kilisemizde göreve başlayacaktır. Yeni gelecek olan bu pederler ve zaten sizlerle beraber çalışan din adamlarımız, cemaatimizin kendilerine yakın olduğunu hissetme ihtiyacı duyuyorlar. Ancak bir aile olup aile gibi hissedersek cemaatimiz yaşamaya devam edebilir. Bildiğiniz gibi, episkopos kardeşlerim bana Türkiye Episkoposlar Kurulu Başkanlığı görevini yüklediler. Bu, onların bana olan güvenlerinin bir işaretidir. Bu görev, benim için de Türkiye Kilisesi için yeni bir çalışma alanı anlamına geliyor. Dualarınızla bana eşlik ediniz. Ben sizi dualarımda hep hatırlamaktayım. Rab sizi takdis etsin. + Luigi Padovese Anadolu Havarisel Vekili ve Episkoposu 3
Türkiye Köşesi SİLİFKE Akdeniz bölgesinde, İçel ilinin ilçesi olan Silifke, Göksu Irmağı nın sağ kıyısında kurulmuştur. Silifke, coğrafi şartlarının elverişli olması nedeniyle bir süre dağlık Kilikya nın merkeziydi. M.Ö. VII. yy.da Silifke nin güneyindeki ovanın kıyısında Yunanlılar, Holmi kolonisini kurdular anacak geliştiremediler. Büyük İskender zamanında Suriye kralı Seleukos Nikator (M.Ö. 312 281), Holmi halkını Silifke nin bugünkü yerine taşıdı. Şehre Selevkia adını verdi. M.S. IV. yy.da Selevkia, İzavria saldırısına uğradı. Arapların Anadolu yu istilası sırasında, Selevkia nın önemi arttı. XII. yy.da Bizans yönetiminden çıkan Kilikya ile beraber Ermenilerin (Rupenler sülalesi) eline geçti. Konya Selçuklularının akınlarına karşı müstahkem bir konumdaydı. Osmanlılarla Karamamoğlu beyliği arasında çatışmalara neden oldu. 1471 de Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlılara katıldı. Silifke sanat eserleri bakımından zengindir. Silifke ovasında konik bir tepe üzerinde akropolis ve kale yer alır. Kalenin doğusunda Tekir ambarı denilen bir sarnıç vardır. Sarnıç kayalığın içine oyulmuş ve duvarları su geçirmeyecek şekilde yapılmıştır. Sarnıcın 180 m. Doğusundaki tiyatronun kemer ve kavea kalıntıları kalmıştır. Toprak tepe denilen tümseğin altındaki Tol adı verilen kemer, tiyatronun giriş yeridir. Göksu üzerindeki altı gözlü köprü, kitabesine göre Vespasianus ile oğulları Titus ve Domitianus tarafından Kilikya valisi I. Octavius Memor un yönetimi sırasında yapıldı. (M.S. 77 88) Şehrin doğusunda, Göksu kenarında stadion yer alır. Bu yapı 49x95 m. boyutlarındadır. Bugüne kadar bazı temel parçaları kalmıştır. Şehrin nekropoli, güneyde Mut yolunun sağındaki ve solundaki yamaçtadır. Buradaki mezarların bir kısmı kayalar içine oyulmuş, bazıları ise açıkta duran lahit şeklindedir. Bir mezarda yatan insan heykeli bulunmuştur. Bu mezarlar genellikle orta sınıfa aittir. Zenginler mezarlarını anıtlar halinde tepelere yapmışlardır. 4
Aya Tekla Anadolu nun Hazineleri Pavlus ilk yolculuğu sırasında Konya dan geçiyor. Pavlus şehrin dışında iken, yanına Onesiforo isimli bir adam ailesi ile birlikte yaklaştı. Adam, Pavlus u kendisine mektup ile bildirilen fiziksel betimlemeler sayesinde tanıyabilmişti. Daha sonra bu betimlemeler, Aziz Pavlus un ikonalarında dikkat edilecek standartlar olacaklardı. ("kısa boylu, saçsız başlı, yay bacaklı, heybetli vücutlu, birleşik kaşlı, uzun burunlu"). Onesiforo nun evine konuk olan Pavlus, orada Allah ın var oluş ve diriliş hakkındaki kelamını vaaz etti. Orada bulunan Tekla isimli bekar bir kadın, evinin penceresinden Pavlus un vaazlarını dinliyor ve hayran oluyordu. Nişanlısı Timiri, Tekla ile yakın zamanda evlenmeyi planlıyordu ancak Tekla nın inancındaki değişmelerden ötürü Pavlus u şehrin yönetimine şikayet etti ve Pavlus u kırbaçlattı. Tekla ise öz annesinin ihbarı üzerine yakılarak ölüme mahkum edildi. Ancak mucizevi bir fırtına ve deprem, onların kaçmasına olanak verdi. Pavlus ve Tekla yan yana geldiğinde Pisidya Antakyası na gittiler. Tekla, İskender isimli zengin bir adam tarafından iftiraya uğradı ve yöneticilere şikayet edildi. Şehirdeki kadınların itirazına rağmen vahşi hayvanlara yem olarak verilecekti. Herkesin izlediği vahşi hayvanlara atılma gösterisinde, dişi aslan Tekla nın ayaklarını yalar ve Tekla da hayvanın sırtına oturur. Şehirli kadınlar, bu adaletsiz infazı protesto etmektedirler. Diğer vahşi hayvanlar da Tekla ya hiçbir saldırıda bulunmazlar. Tekla, adeta ilahi bir koruma altındadır. Tekla, kendi kendisini bir havuzun içine atarak vaftiz etti. Bu mucizevi olaydan sonra Tekla özgür kılındı ve şehirli kadınların kutlama çığlıkları arasında Triferna hanım ın evine gitti. Bu hanım da, tüm yakınlarıyla birlikte vaftiz oldu. Tekla, Pavlus un Mira şehrinde olduğunu duydu, erkek kılığına girdi, yanına gençler alıp onu görmeye gitti. Konya ya gidip İncil i vaaz etmek istediğini söyledi ve Pavlus onu onayladı. Konya da tekrar annesini görür. Daha sonra da Isaurya Seleukyası denilen yere gider. Bu noktadan sonra, değişik el yazması kaynaklar, Tekla nın sonu ile ilgili farklı öyküler anlatır. En çok bilineni, Tekla nın bir mağaraya kapandığı, orada bir keşiş gibi yaşadığı ve kendisini izleyen kadınlardan oluşan küçük bir cemaatin onun etrafında toplandığıdır. İçinde şeytan bulunanların ruhları ve hastalıklı kişiler bu dağa yaklaştıklarında şifaya kavuşurlarmış. 72 yıl sonra, Azize Tekla 90 yaşına ulaşmıştı ve şehrin putperest doktorları, müşterilerini kaybettikleri için bazı adamları onu öldürmeye gönderdiler. Ancak Azize Tekla, mucizevi bir şekilde bu adamların elinden de kurtulur. 5
Neden Kilisede Evleniyoruz? Gençlerin büyük kısmının neden kilisede evlendiğini kendi kendimize sorarak işe başlayalım. Evlilik Bu sorunun yanıtını bulmak için onların düşüncelerini anlamamız gerekir. Çoğu kişi kilisede geçen zamanı, evlilik töreninin birçok dakikası gibi, gelenekler öyle istediği için geçirilen bir zaman olarak değerlendirirler. Kiliseye, ardından bir restorana gider, birkaç saati fotoğraf çekimine adar ve en sonunda balayı için yola çıkarlar. Hâlbuki Kilisede geçirdikleri zamanın onların gelecekteki hayatlarına temel teşkil eden dakikalar olarak değerlendirilmesi gerekir. Kiliseye, eş olarak geçirecekleri uzun yolculuğu Tanrı'nın evinden başlatmak için giderler. Amaçları yalnızca Tanrı tarafından kutsanmak değil ama O'nunla sonsuza dek sürecek bir antlaşma yapmaktır. O'nu evliliklerinin ve ailelerinin ömür boyu sürecek hikâyesinde yol arkadaşı olarak seçmişlerdir: Kalıcı bir misafir, nasihat veren ve Söz'üyle yöneten bir bilge, zor anlarda destek olan, sevmeyi öğreten ve sevme gücü veren bir güç, herhangi bir güçlükte başvurulacak bir nokta... Hayatlarını ve sevgilerini O'nunla kuracaklardır. Günlük hayatın düzenini belirleyen işler arasında (yeme, uyuma, konuşma, tercih yapma, mutluluk verme, katlanma ve affetme, barışı ve mutluluğu beraberce kurma vs.) Tanrı ile inanç birliği de yer almalıdır: dualar, Tanrı Sözü'nü dinleme, dini inançlar, acıma... vs. Tanrı, her şeye burnunu sokan bir misafir değildir. Olağanüstü şeyler istemez. Tek istediği varlıklarına bir anlam ve yeni bir zenginlik kazandırmak için aileye dâhil olmaktır. Ayrıca sözleri dikkatle dinlensin diye biraz sükûnet, varlığı hafif bir esinti gibi algılansın diye de biraz dikkat ister. Kendi varlığı, temiz bir aynaya benzeyen insan ruhunda yansısın, kendi hayatı inananın hayatına tatlı su gibi karışabilsin diye biraz "ruh temizliği" ister. TANRI İLE İLİŞKİ VAFTİZLE BAŞLAR Tanrı ile ilişki evlilik günü başlamaz. Bu ilişki, kadın ve erkeğin vaftizle İsa'ya katıldığı gün başlamıştır. Ve bu dakikadan sonra da bütün bir hayat boyunca O'nunla yaşar. 6
Böylece Tanrı'nın düşünceleri ve tasarıları onlara geçer. Tanrı gibi düşünüp, olayları Tanrı'nın gördüğü gibi görürler. Düşmanlarını Tanrı'nın kendilerini yargıladığı gibi yargılar, hayatlarını ve sevgilerini Tanrı'nın ölçülerine göre planlarlar; O'na ve O'nun Sözü'ne güvenirler. Söylediklerinin, yaptıklarının ve bıraktığı mirasın gereksiz olmadığını bilirler. Doğru, gerçek ve hayatın ta kendisi olduğu için O'nu ciddiye almayı öğrenmişlerdir. Bu yüzden içlerinde sevgi doğduğu zaman, Tanrı'ya bu sevgiden ne beklemeleri gerektiğini sorarak bu mantıkta yaşamaya devam ederler: "Efendim, sen bizim sevgimizden ne bekliyorsun? Nasıl sevilir? Bize sevmeyi öğret, bize senin beklentilerini karşılama gücü ver. Biz biliyoruz ki, senin gösterdiğinden farklı bir şekilde yaşanan her şey boşa yaşanmış demektir". Tanrı'nın yeniden keşfedildiği an olabilir Bunun bir hayal olduğu söylenecektir. Bu mantık ve inançla Hıristiyanlığı kim yaşıyor? Günümüzde, düşüncenin ara sıra Tanrı'ya yönelmesi bile çok sayılıyor. O'na zaman ayıramayacak ve onu düşünemeyecek kadar çok şeyle uğraşılıyor. Hâlbuki bu doğru değildir. Fakat hiçbir zaman çok geç olmadığını hatırlatmamız gerekir. Sevgi, Tanrı'nın yeniden keşfedildiği bir dönem olabilir. Eğer gerçek sevgiden bahsediyorsak, o bizi hayata ait birçok şeyi yeniden gözden geçirmeye ve düşünmeye zorlayacaktır. İki kişiden birinin diğeri için Tanrı'yı yeniden keşfetme ve O'nu bulma fırsatı olduğu durumlar hiç de az değildir. Tanrı'ya yer verildiği zaman, önceden imkânsız gözüken birçok şey yapılabilmekte ve anlaşılmaktadır. 7
Peder Francis Bize kendinizi tanıtır mısınız? Adım Fransua Dondu. Hindistan ın Bangalor kentinde doğdum. 39 yaşındayım ve rahiplik yapıyorum. 9 kardeşiz. Öğreniminiz nedir? İtalya da 3 yıl boyunca Dogmatik Teoloji dersi aldım. Türkiye ye ne zaman geldiniz? 3 Eylül 2007 de Türkiye ye geldim. Nerelerde görev yaptınız? Hindistan da papazlık yaptım. Daha sonra 5 yıl Uganda da çalıştım. En son İtalya ya döndüm. Türkiye de görev yaptınız mı? Türkiye de henüz göreve başlamadım. Çünkü şu an Türkçe öğrenmekteyim. İşime başlamadan önce Türkçeyi iyice öğrenmek istiyorum. Türkiye hakkında bir bilginiz var mı? Evet, Türkiye hakkında birçok şey duydum. Öncelikle Türkiye çok güzel bir yer. Denizleri ve dağları çok hoş. Konuşma zorluğu çektiğim için insanları hakkında henüz bir bilgim yok. Türkiye Hıristiyanlığın doğduğu bir yer. Burada bulunmaktan çok memnunum. Gelecekle ilgili düşünceleriniz neler? İlk düşüncem Adana daki Bebekli Kilisesi ne gidip oradaki insanlarla tanışmaktır. Daha sonra oradaki insanları ziyaret etmek, yardımda bulunmak ve din dersleri yapmak gelecekle ilgili bazı planlarım arasında yer alıyor. 8
50. Tanrı her şeye gücü yetendir İfadesinin anlamı nedir? Tanrı kendini güçlü, yaman olarak açıklamıştır (Mz 24,8), Onun için imkânsız yoktur. (Lk 1,37). Her şeye gücünün yetmesi evrensel ve gizemlidir. Her şeye gücünün yettiğini, evreni hiçten insanı sevgisinden yaratmış olmasıyla, özellikle Oğlunun dünyaya gelmesi ve dirilişiyle, insanları çocukları olarak kabul etmesi ve onları bağışlamasıyla gösterdi. İşte bu nedenledir ki, Kilise dualarını Her şeye gücü yeten ebedi Tanrı ya yöneltir. 51. Başlangıçta Tanrı, yeri ve göğü yarattı (Yar 1,1) demek neden önemlidir? Çünkü yaratılış Tanrı nın bütün kurtarış tasarılarının temelini oluşturur. Yaratılış Tanrı nın bilge ve her şeye gücü yeten sevgisinin tezahürüdür; tek Tanrı yla halkı arasındaki ahde atılan ilk adımdır; Mesih le doruk noktasına ulaşan kurtuluş tarihinin başlangıcıdır; insanın kendi kökeni ve kendi sonu ile ilgili sorduğu temel sorulara ilk cevaptır. 52. Evreni kim yarattı? Her ne kadar yaratılış eseri özellikle Baba ya mal edilmiş olsa da, yaratılışın görünmeyen ve biricik kaynağı Baba, Oğul ve Kutsal Ruh tur. 53. Tanrı dünyayı neden yarattı? Dünya, Tanrı nın yüceliğini belirtmek ve iletmek için yaratılmıştır. Tanrı yarattıklarının kendi gerçeğine, iyiliğine ve güzelliğine katılmalarını istedi. Yaratılışın nihai akıbeti, Tanrı nın hem kendi yüceliği hem bizim mutluluğumuz için Mesih te, herkeste her şey (1 Kor 15, 28)olması olacaktır. 54. Tanrı evreni nasıl yarattı? Tanrı evreni özgürce, bilgelikle ve sevgiyle yarattı. Dünya herhangi bir zorunluluğun, kör yazgının ya da rastlantının sonucu değildir. Tanrı hiçlikten düzenli ve iyi bir dünya yarattı ve onu sonsuz derecede aşmaktadır. Tanrı yarattığı evrenin varlığını korur ve onu destekler, ona hareket etme yeteneği verir ve onu Oğlu ve Kutsal Ruh aracılığıyla tamamlanmaya doğru götürür. 55. İlahi takdir neden ibarettir? İlahi takdir, bütün yaratıkları çağırdığı nihai akıbetlerine sevgi ve bilgelikle götüren Tanrı nın düzenlemeleridir. Tanrı kendi tasarısının yüce sahibidir. Ama tasarısını gerçekleştirmek için kendi yarattıklarının yardımından yararlanır. Aynı 9
zamanda yarattıklarına kendi başlarına hareket etme onurunu ve birbirlerinin nedeni olma durumunu bahşeder. 56. İnsan, İlahi Takdir e nasıl yardımcı olur? Tanrı özgürlüklerine ilişmeden, onlarda tasarısını benimseme ve uygulama isteği uyandırarak (Fil 2,13) insanların davranışlarıyla, dualarıyla hatta çektikleri acılarıyla tasarısına katılmalarını ister ve sağlar. 57. Eğer Tanrı her şeye gücü yeten ve ilahi takdir ise kötülük niye vardır? Acı olduğu kadar gizemli de olan bu soruya ancak Hıristiyan inancının bütünü ile yanıt verilebilir. Tanrı hiçbir şekilde kötülüğün ne doğrudan ne de dolaylı nedenidir. Tanrı kötülük gizemini insanları, tüm diğer kötülüklerin kaynağı olan büyük ahlaki günahtan kurtarmak için ölmüş ve dirilmiş olan Oğlu Mesih İsa aracılığıyla aydınlatıyor. 58. Tanrı kötülüğe neden izin veriyor? İmam bize Tanrı nın kötülükten iyilik çıkarmamış olsa kötülüğe izin vermeyeceğini kesin olarak söylemektedir. Tanrı da bunu zaten Mesih in ölümü ve dirilişi ile şahane bir biçimde gerçekleştirdi. Gerçekten de, en büyük ahlaki kötülük olan Oğlu nun ölümünden, çok büyük iyilikler çıkardı: Mesih in yüceltilmesi ve bizim kurtuluşumuz. 59. Tanrı neyi yarattı? Kutsal Kitap şöyle yazıyor: Başlangıçta Tanrı yeri ve göğü yarattı. (Yar 1,1) Kilisenin iman ikrarında, Tanrı nın görünen ve görünmeyen her şeyin, spritüel ve maddi tüm varlıkların kısacası melekler ve görünen dünyanın özellikle de insanın yaradanı olduğunu söylüyor. 60. Melekler kimlerdir? Melekler tamamen spritüel, bedensiz, görünmeyen ve ölümsüz varlıklardır. Melekler kişilik, akıl ve irade sahibi varlıklardır. Sürekli olarak Tanrı yı seyrederek onu yüceltirler; Ona hizmet ederler, tüm insanların esenliğinin gerçekleşmesinde görevli elçilerdir. 61. Meleklerin kilise yaşamındaki yeri nedir? Kilise meleklerle birlik olarak Tanrı ya tapınır; onların yardımını diler, litürjide bazılarının adlarını anar. 10
Ekim Aralık Arası faaliyet Raporu Caritas Anadolu Bu aylarda 42 muhtaç aileye kömür ve odun dağıttık. Kurban Bayramı ve Noel bayramı münasebeti ile 85 ailemize erzak yardımı yaptık. * 4 mülteciye erzak, ısınma, elbise ve ilaç yardımı yapıldı * 3 kişinin ameliyat masraflarını karşıladık. * 8 aileye kira yardımı yapıldı. * 15 aileye elektrik, su yardımı yapıldı. Mons. Luigi Padovese, Türkiye Caritas Başkanı, Caritas Anadolu Sorumluları, verdiğiniz destekler için hepinize teşekkür eder Yeni Yılınızı kutlarlar ve yeni yılda aileleriniz ve sizin için Rab den sağılık, bereket ve huzur dilerler. 11
Haberler ve Mons. Luigi Padovese 28 Kasım 2007 tarihinde Türkiye Episkoposlar Kurul Başkanlığına atandı. Resimler Onu tüm kalbimizle tebrik edip başarılar diliyoruz. Padre Waldek Ağrı dağının zirvesinde 12
Mersin gençleri Roma da 13
Episkopos ve Kilisenin geleceği! Episkopos un Mersin cemaatini ziyareti 14
Biliyor muydunuz? Kurtuluş Savaşı sonuna kadar Adana da Gayrimüslimlerinde yaşadığını biliyoruz. Adana nın Müslüman hoşgörüsüyle, mutlu yaşadıkları o günlerde kentte 7 adet kilise olduğu söylenir. Biri bugün hala ibadetin devam ettiği Bebekli Kilisesi olmalı. Diğerlerinden bazıları ise günümüzde yıkılmış olan, Merkez Bankası nın yerindeki ve büyük Postane civarındaki binalar olmalı. Fotoğraflarda uzaktan Ulucami yi görünce fotoğrafçının da o günlerde yaşanan hoşgörünün tesirinde kalarak görüntülerini ürettiği düşünmeden edemedim. (Hürriyet Gazetesi Ekim 2007) Aziz Pavlus Kilisesi (Bebekli Kilisesi) 15
İyi Noeller Mutlu yıllar 16