DVAN RNDE VAKT- SEHER DAWN IN THE OTTOMAN DIVAN POETRY



Benzer belgeler
Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

KÂBE VARAK YALDIZ + LAK ST-D001 KÂBE

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Betül Erdoğan.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

249- Yiğitler Unutulmuş

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Cenab Şahabettin. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Bizi biz yapan degerli ogretmenlerimizin onunde saygiyla egiliyoruz...

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

I. Musammat Kaside. 1. Esdi nesîm-i nevbahâr açıldı güller subh-dem. Açsın bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-ı Cem

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

LEYLA HER ZAMAN LEYLA VE LEYLA HER YERDE LEYLA

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Nakarat Alnımızın aklığı kafire kabus olur. Mazlumun canı yansa ahı bize dokunur. 2. Nakarat

ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI 4. SINIF SEÇMELİ DERS ISE4216 YAPILARDA TAŞIYICI SİSTEM BELİRLENMESİ Prof. Dr. Erdal İRTEM

Dua ve Sûre Kitapçığı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

Âmil Çelebioğlu nun Ölümü İçin Yazılanlardan

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran :59

Anneciğim (Çocuk Şarkısı) Bekle beni anneciğim Bir gün sana döneceğim Pamuk gibi ellerinden Doya doya öpeceğim

ran Edebiyatının Osmanlı iirindeki Etkileri

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Öğrenci - Ders Listesi ( Tüm Dersler )

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmış sana Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. lk Kilisenin Do u u. 60. Hikayenin 55.si.

Aşkın insanlar üzerinde etkin bir gücü, keskin bir egemenliği, yadsınamaz bir hakimiyeti, çürümeyen bir nüfuzu, dayanılmaz bir baskısı vardır.

Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak

Bu vesileyle hem vefk usülü tarihi hem de zaman içinde husule gelen bazı hissiyatımızı ifade eden manzumeleri bir araya getirmek istedik.

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

Yunus Emre Hakkında; Yunus Emre İlkokulu

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Mecazlar. mecaz vardır? 1. Benzetme (Teşbih)

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ

- Sorma, şişenin üzerinde iyice çalkalayın yazıyormuş, ben fark etmemişim

namazı kılmaları hususunda şöylesi bir yanlış ve tehlikeli bir uygulama vardır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

YOZGAT SORGUN CAFERLİ KÖYÜ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ ÜYE LİSTESİ

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Tanrı nın Güçlü Adamı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

AYDIN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz.

Dost ile bilişmeğe can gözü bidâr gerek. DOST, DERT ORTAĞI

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Transkript:

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 15 Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY Armaanı- DVAN RNDE VAKT- SEHER DAWN IN THE OTTOMAN DIVAN POETRY Hüseyin GÜFTÂ Özet Divan iirinde yıl, mevsim, ay, gün, akam, gece, gündüz, sabah ve seher gibi zaman bildiren unsurlar çok geni bir ekilde kullanılmıtır. Bu unsurlar, bir iin veya oluun içinde geçtii, geçmekte olduu veya geçecei süreyi belirtmenin yanı sıra tabiat hâlini de ifade ederler. Bu makalede, hem zaman unsuru, hem de tabiat hâli olarak zikredilen seher vaktinin divan iirinde hangi ilgilerle ve nasıl ele alındıı tespit edilmi, kiilerin ve kiiliklerin seherdeki tutum ve davranılarına yer verilmitir. Anahtar Kelimeler: Divan iiri, Zaman, Sabah, Seher. Abstract Such temporal concepts as year, season, month, day, evening, night, daytime, morning and dawn are widely used in the Ottoman Divan Poetry. These concepts express not only the time or process in which something happens, has happened or will happen but also the state of nature. This article studies dawn both as a temporal concept and natural state, and it explores how and in what respects it takes place in the Ottoman Divan Poetry and what attitudes poetic figures employ at dawn. Key Words: Ottoman Divan Poetry, Time, Morning, Dawn. Giri Divan iirinde, yıl, mevsim, ay, gün, akam, gece, gündüz, sabah ve seher gibi zaman bildiren unsurlarla, hem belli bir süre belirtilmi, hem de gözleme dayalı olarak tabiat hâli dile getirilmitir. Âıın ayrılık ve hasretle geçen zamanını ifade etmek için de bu unsurlar kullanılmıtır. Bu unsurlarla, sevgilinin ilgisizliinden dolayı, âıın ayrılık ve hasret hâlinin ne kadar çok uzun sürdüü, aradan günler, geceler, aylar, mevsimler ve yıllar geçtii hâlde âıın ayrılık hâlinin, alama, inleme, feryat ve figanının devam ettii ifade edilmitir. Divan iirinde hem zaman unsuru, hem de tabiat hâli olarak çok geni bir ekilde ele alınmı unsurlardan biri de seherdir. Seher, Arapça isimdir, çoulu eshârdır 1. Seher, Doç. Dr., Mustafa Kemal Üniversitesi Eitim Fakültesi Öretim Üyesi, hgufta@gmail.com 1 Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ferit Develliolu, 5. baskı, Aydın Kitabevi, Ankara 1982, s.278.

- 94 - sözlüklerde, tan yeri aarmadan biraz önceki vakit 2 ; sabah açılmaa baladıı vakit 3 ; sabahın güne domadan önceki zamanı, tan aartısı 4 ; tan yeri açılmazdan evvelce olan vakit 5 eklinde tanımlanmıtır. Divan iirinde zaman unsuru olarak seher, çok çeitli ilgilerle seher vakti, vakt-i seher, bir vakt-i seher, her vakt-i seher, beher vakt-i seher, seher demi, dem-i seher, hengâm-ı seher, seher-gâh/seher-geh, vakt-i seher-gâh, çın seher, seher, seherde, seherlerde, seherden, seherî, bir seher, her seher, her seher-geh/seher-gâh, beher seher, bu seher, ol seher ve tâ seher gibi Türkçe ve Farsça kurallara göre yapılmı birçok ekille ifade edilmitir. Tabiat hâli olarak seher ise, tan yeri aarmadan biraz önceki vakitte tabiatta olup bitenler çeitli tasavvurlarla, benzetme, mübâlaa, hayalî ve güzel sebeplerle dile getirilmitir. Bu makalede, seher vaktinin divan iirinde hangi ilgilerle ve nasıl ele alındıının tespit edilmesi amaçlanmıtır. Bu aratırmadaki her unsura ve konuya seher vaktiyle ilgisi oranında ve bu ilginin divan iirine yansıması ölçüsünde yer verilmitir. Divan iirindeki seherle ilgili yansımalar, din, tasavvuf ve ahlâk, cemiyet, kiiler ve kiilikler, tabiat, zaman, dört unsur, hayvanlar, bitkiler ve seher redifli iirler olmak üzere dokuz bölümde toplanmı ve incelenmitir. 1. Din, Tasavvuf ve Ahlâk: Bu bölümde, seher vaktinin din, tasavvuf ve güzel ahlâk açısından faziletinin ne olduu ve bu vaktin nasıl deerlendirilmesi gerektii ele alınmıtır. Seher vaktinde göklerin kapısı açılır, rahmet yeli eser ve rızık daıtılır 6 : Her tanla eh cenâbına arz it niyâzı kim Gökler kapusı açılur ey meh-likâ seher Necâtî, D.67 Yatanlarun yatlu hâli hiç nesneye irmez eli Seher eser rahmet yeli tanla seher vaktinde tur Rûhî sabâh uykuda olanlar aç kalur Rızkın virür ibâdına Mevlâ ale's-sabâh Yunus Emre, D.II.102 Rûhî-i Badâdî, KERB.116 Seherde ifa kapısı açılır, dertlere derman eriir ve en zor meseleler hallolur: Bîdâr olun ki derde iriür devâ seher Âdetdür açılur der-i dârü'-ifâ seher Necâtî, D.66 Seher-geh ki fettâh-ı her mükilât eb-i tîreden mihre virdi necât Cinânî, CK.162 2 Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, s.1115. 3 Kâmûs-ı Türkî, emseddîn Sâmî, Enderun Kitabevi, stanbul 1989, s.711. 4 Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, 7. baskı, Ankara 1983, c.ii, s.1030. 5 Lugat-ı Nâcî, Muallim Nâcî, Çarı Yayınları, stanbul 1987, s.469. 6 Cinânî, CK.127; Gelibolulu Mustafa Âlî, RS.82; Niyâzî-i Mısrî, D.192.

- 95 - Seher, ibadet zamanıdır. Müezzin, dokunaklı sesiyle salâ verir, namaz kılınır. Seherde namaz, her eyin baı ve niyaz ehlinin arkadaıdır, seherde kiiyi uyanık tutar, gecenin karanlıında ona dost olur: Fasl-ı bahâr bülbül okur i r-i gül redif Vakt-i sabâh mukri ider ho salâ seher Cümlenün oldı ser-efrâzı namâz Ki odur hem-dem-i erbâb-ı niyâz Seherî h v âbdan eyler bîdâr eb-i târ içre olur mûnis ü yâr Necâtî, D.66 Nev î-zâde Atâî, SE.42 Seher vaktinde yalı gözlerle Allah'a yalvarıp yakarılır, dua ve niyaz edilir. Seherde yapılan samimî dualar kabul olunur, açılan eller bo döndürülmez, gönüller tesellî bulur: Bir seher hâke sürüp yüzümi giryân giryân Dergeh-i Hakka teveccüh idüp itdüm efgân âhâ Necâti medhüni kıldı seher redif K'olur karîb icâbete ekser du â seher Açdı seher sînesin buldı tesellî gönül Oldı refû-kâr-ı dil çâk-i girîbân-ı subh Rûhî-i Badâdî, KERB.2 Necâtî, D.69 Mezâkî, D.309 Seher, zikrin en feyizli olduu zamandır. Uykunun en tatlı olduu bir vakitte yapılan zikir, Allah'ın katında dier vakitlere göre daha faziletlidir. Seher vaktinde Allah'ı güzel ismleriyle zikretmek, canı güçlü kılacaı için 7, can gözünü rahat uykusundan uyandırıp seher bülbülleriyle birlikte Mevlâ'yı zikretmelidir: Seherde Sadreddîn zikrün idüp dir Ki yâ Hannân ü yâ Mennân Hudâyâ Sadrî, DET.26 Uyandur çem-i cânı h v âb-ı râhatdan seher-hîz ol Çemen bülbülleriyle subh-dem zikr eyle Mevlâyı Bâkî, D.36 Seherde tövbe ve istifar edilir. Geceleri az uyuyup seher vaktinde ibadet edenlerin, seherde Allah'ı zikredenlerin, dua ve niyazla Allah'tan baılanma dileyenlerin mekânı cennet olur 8. Seherde uyumamalı ve tövbe seccadesinde Allah'a yönelmelidir: 7 Gelibolulu Mustafa Âlî, RS.190. 8 Kur ân, Âl-i mrân, 3/15-17 (15. De ki: Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah'a karı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kullarını hakkıyla görendir. 16-17. (Bunlar), Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı

- 96 - Hamdülillâh ki yine ükre ser-âgâz itdük Ele aldukça seher sübha-i istifârı Ve bi'l-eshârihüm yestafirûne 9 Bak istifâr eyle her seher-gâh Yatma hengâm-ı seher bîdâr ol Vakf-ı seccâde-i istifâr ol Mezâkî, D.235 Seyyid Azîz Mahmûd Hüdâyî, D.II.145 Nâbî, HN.185 Seher, ükür zamanıdır. Allah'ı sabah ve akam zikretmeli, verdii nimetler için Allah'a ükretmelidir. ükür, her vakit eker misâli aızda olmalı ve seher bülbülleriyle birlikte Allah'a binlerce kez ükretmelidir: Dehânında halkun misâl-i eker Gerekdür ki ükr ola âm u seher âm u seher zâkir-i pür-hâlet ol Subh u mesâ âkir-i bî-minnet ol Kıl ey Bâkî seher bülbülleriyle Cinânî, CK.49 Gelibolulu Mustafa Âlî, RS.110 Hezârân hamd pâk ol Lâ-yezâle Bâkî, D.382 Seher vaktinde uyuyan kiinin iki gözü pimanlık uykusunda kalır. Seherde uyanık olanı ruhlar ziyaret eder. Seher vaktinde uyanık kalmalı, dua, münacat ve ibadet etmelidir: Vakt-i seher kim gözüni h v âb ala Nevm-i nedâmetde dü çemün kala Her kii kim ola bîdâr-ı seher Anı ervâh ziyâret eyler Gelibolulu Mustafa Âlî, RS.82 Nev î-zâde Atâî, SE.44 2. Cemiyet: Bu bölümde seher vaktiyle ilgileri ölçüsünde edebî hikâye kahramanlarına ve sosyal hayata dair unsurlara yer verilmitir. baıla. Bizi ate azabından koru diyenler, sabredenler, doru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) baılanma dileyenlerdir). Kur ân, Zâriyât, 51/15-18 (15-16. üphesiz Allah'a karı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdii eyleri alarak cennetlerde ve pınar balarında bulunurlar. üphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi. 17. Geceleri pek az uyurlardı. 18. Seherlerde baılama dilerlerdi). 9 Ve bi'l-eshârihüm yestafirûn: Kur'ân, Zâriyât, 51/18 Seherlerde baılama dilerlerdi.

- 97-2.1. Edebî Hikâye Kahramanları: Seherle ilgileri oranında edebî hikâye kahramanlarından Leylâ, Mecnûn ve Ak'tan bahsedilmitir. 2.1.1. Leylâ: Leylâ vü Mecnûn mesnevisinin kadın kahramanı ve divan iirinde sevgili timsâlidir. Leylâ'nın seherle ilgisi, perian hâlini seher vaktinde ay, rüzgâr ve buluta anlatması ve hâlini Mecnûn'a bildirmeleri konusunda onlardan yardım talep etmesine dayanır. Leylâ, çok kötü bir hâlde olduunu ay a söyler ve seher vaktine kadar perianlıktan kurtulamadıını Mecnûn'a bildirmesini ister. Leylâ, daha sonra, seherde seher kuu ötmeye baladıında, ömür sermayesinin tükendiini, hayatının gölgesinin günee ulatıını, gündüz ölüp gece dirildiini ve gündüzünün geceye benzediini ihtiva eden garip bir aıt tutturur: Hâl-i dilüm ana arz eyle Billâh nie gördün ise söyle Tâ vakt-i seher bu idi hâli Tevîden olmaz idi hâlî Mürg-i seherî çekende âvâz Eylerdi bir özge nevha ââz. K'ey vây tükendi mâye-i ömr Hurîde iridi sâye-i ömr Fuzûlî, LM.218 Leylâ, hâlinden rüzgâr a söz ederken, sonbahar gibi zayıf ve solgun olduunu anlatır, yıldız gibi sehere kadar uyanık kaldıını, gün aydınlanıncaya kadar ak ateiyle inleyip sızladıını ve zamanını alayarak geçirdiini söyler: Eylerdi sabâya derdin ızhâr K'ey bâd-ı sabâ dur imdi zinhâr. Hâlâ ki esîr-i dâm-ı derdem Mânend-i hazân za îf ü zerdem. eb-tâ-seher ol büt-i semen-ber Bîdâr kalup misâl-i ahter Eylerdi bu sûzi ile îven Ol dem ki olurdı rûz rûen Fuzûlî, LM.220-222 Leylâ, bulut a ise Ey âhım ile sırda olan, gerçi baın göklere deiyor, ama sanma ki ben dertliden daha betersin, gök gürültüsü, imek ve yamur göstererek benimle ayrılık günü hususunda yarımaya kalkma. Seher vakti feryat kılıp âhımın alevini göklere yükselterek gözyaı selini akıttıımda, alayıp inleyen bu zavallıyı gel de gör. Ey bulut, suyun her eksildiinde denizlere yalvarıp durma, gel o suyu bu kan saçan gözümden al, hatta ondan denizlere de baıla. Ey bulut, bir an için bana vefa göster, sana iim dütü, bunu gör. Var,

- 98 - benim tarafımdan o gül yüzlü sevgiliye git, alayıp inle ve yârime benim dilimden de ki 10 diyerek, hâlini Mecnûn'a bildirmesi konusunda ondan yardım ister: Ebr ile tekellüm itdi ââz K'ey âhum ile hemîe hem-râz Ger baun ile göge yetersen Sanma men-i zârdan betersen Arz eyleme ra d ü berk u bârân Bahs itme menümle rûz-ı hicrân Feryâd kılup dem-i seher-gâh Eflâke çekende u le-i âh Seylâb-ı sirik idende cârî Gel gör men-i zâr u bî-karârı Ey ebr her eksilende suyun Deryâlara tökme âb-ı rûyun Al suyı bu çem-i hûn-feândan Deryâlara hem baıla andan Ey ebr demî mana vefâ kıl Düdi sana hâcetüm revâ kıl Var ol yüzi gül nigâre menden Zâr ala vü söyle yâre menden Fuzûlî, LM.230 2.1.2. Mecnûn: Leylâ vü Mecnûn mesnevisinin erkek kahramanı ve divan iirinde âık timsâlidir. Divan iirinde, seher vaktinde vahi hayvanlarla gezmesi, babasının mezarı baında sehere kadar alaması ve seherde mezarına nur inmesi ilgileriyle konu edilmitir. Ak derdi dolayısıyla çölü mekân tutan Mecnûn, seher vaktine kadar uyumaz, seherde vahi hayvanlarla gezer, dolaır: Bir gün seher ol mücâvir-i det Eylerdi gürûh-ı vah ile get Fuzûlî, LM.270 Ayrılık esiri olan Mecnûn, babasının ölüm haberini alınca, mezarına koar. Mezarı görünce üstünü baını paralar, tırnaklarıyla gösünü parçalar. Mezarın baında matem tutup sehere kadar alar, âh ve figan eder: eb-tâ-seher ol esîr-i hicrân Mâtem dutup itdi âh u efgân Fuzûlî, LM.366 10 Fuzûlî, Leylâ ve Mecnûn, Haz. Muhammet Nur Doan, Çantay Kitabevi, stanbul 1996, s.231.

- 99 - Seher vaktinde Mecnûn'un mezarına nur iner. Seherde daa ıık verenin güne ıınları olmadıı, Mecnûn'un mezarına nur indii söylenerek günein douu güzel bir sebeple izah edilir: u â -ı ems degüldür ziyâ viren daa Seherde nûr iner ey meh mezâr-ı Mecnûna Behitî, D.473 2.1.3. Ak: Hüsn ü Ak mesnevisinin erkek kahramanı ve bu mesnevide seven, dervi veya manevî yolcu timsâlidir. Mesnevide, seherin aydınlıı Ak'ın hâlini tasvir etmek için benzetme unsuru olarak kullanılmıtır. Ak'ın hâli, O aslan ruhlu, ama bedeni hasta ve perian Ak, kalbini yakan gizli gizli âhlar çekerek birkaç gece zamanını ho geçirdi. Mumunu kıvılcımlardan sakınıp, ııını seherin fitilinden aldı. Yani sevgilisinin yüzünün hayali, gecesini sabaha konuk ederdi. Kederli düünceler zincir gibi birbiri ardınca geldiinde (sevgilisinin) saçlarını hayal ederdi. (Hüsn'ün) özleminin arabı ile sarho olduunda tatlı dudaklarını kapatır, susardı. Adı sanı gam denizine battıında da Hüsn'ün adını anarak sükûn bulur, ferahlardı. (Sanki) limon bahçesi, emelinin baını kimyon vaat ederek aldatıyor, oyalıyordu. Sözün kısası, kadri yüce olan Ak, kavuma ümidi ile gönlünü rahatlatıyordu 11 eklinde tasvir edilmitir: Evvel ise Ak-ı bî-serencâm Ol îr-nihâd ü haste-endâm Tenhâ yakup âh-ı sîne-sûzın Birkaç gice ho geçürdi rûzın Kâfûrını sakınup ererden Nûr aldı fetîle-i seherden Ya nî ki hayâl-i rûy-ı cânân Eylerdi ebin sabâha mihmân Efkâr-ı gam eylese teselsül Gîsûsın iderdi hep tahayyül Kıldıkca arâb-ı evkı ser-hô Lâ l-i nemekin iderdi hâmû Oldıkca muhît-i gamda güm-nâm Hüsn adın anup bulurdı ârâm tmidi firîb va d-ı kemmûn Bâ-ı emele riyâz-ı lîmûn El-hâsıl olurdı Ak-ı çâlâk Ümmîd-i visâl ile ferah-nâk eyh Gâlib, HA.222-223 2.2. Sosyal Hayat: Bu bölümde, seher vakti ile elence hayatına dair unsurların divan iirinde birlikte nasıl ele alındıkları ilenmitir. 11 eyh Gâlib, Hüsn ü Ak, Haz. Muhammet Nur Doan, Ötüken Neriyat, stanbul 2002, s.223-224.

- 100-2.2.1. Elence Hayatı: Rint, meyhane, pîr-i mugân, sâkî ve arap elence hayatının önemli birer unsurudur. Divan iirinde rint âık, arap içip seherde sarho olan ve nara atan; meyhane, elence yeri ve rintlerin seherdeki duraı; pîr-i mugân, meyhaneyi çekip çeviren güngörmü kii; sâkî, meyhanede arabı sunan; arap ise meyhanede seherde vazgeçilmeyen içecek olarak ifade edilmitir. Meyhane, elence hayatının merkezidir, rintlerin duraıdır, arabın içilip satıldıı yerdir. Rint âık, her seher, saadet kapısı olarak gördüü meyhaneye gelir, kadrinin yücelmesi için sabah akam meyhanenin kapısını bekler: Her vakt-i seher azm iderüz kûy-ı mugâna Sadr-ı harem-i mey-gede ser-menzilimüzdür Sâkin-i hâk-i der-i mey-hâneyüz âm ü seher rtifâ -ı kadr içün bâb-ı sa âdet beklerüz Mezâkî, D.340 Fuzûlî, D.190 Rint, zevk ehlidir, elenceye dükündür, arabı yasaklayan kaba sofunun sözlerine itibar etmez 12. Dünyanın fânî ve ömrün kısa olduunu düünerek rindâne bir hayat sürer, mey ve ney ile geçirecei seher vakti için hogörü bekler: Mey ü neyle seher demin ho gör Ki cihân bu bir iki üç demdür Necâtî, D.180 Rint, yeme ve içmenin keyfine devamlı varmayı arzu ettii için meclisin akam ve sabah kurulu kalmasını, her seher mecliste arkı söyleyenlerin sesinin ara kadar çıkmasını ister: Bezmimüz âm u seher böyle müretteb tursun Hisse-dâr-ı tarab-ı ay-ı dem-â-dem olalum Çıksun firâz-ı ar-ı berîne beher seher Sıyt u sadâ-yı name-serâyân-ı bezm-i mey Mezâkî, D.477 Mezâkî, D.544 Rint, mesttir, gamını gidermek için seherden içmeye balar ve selâse-i gassâle ile yetinmez 13, pîr-i mugânın himmetiyle sabah akam evkle ratl-ı girân 14 çeker 15. Sevgilinin arap renkli dudaından ayrı iken meyhanelerde sabah ve akam Câm-ı Cem çeker 16. Sarho olunca narası felee kadar yükselir. Seherde arap içip sarho olan rindin feryadını iiten sevgili, ona Yine rindâne içmisin seherden bülbül olmusun, der 17 : Benüm selâse-i gassâleden gamum yunmaz 12 Necâtî, D.368; Muhibbî, D.191; eyhülislâm Yahyâ, D.241. 13 Selâse-i gassâle, üç yıkayıcı demektir; içki içilirken ilk üç kadehe verilen addır (Ansiklopedik Divan iiri Sözlüü, skender Pala, 13. baskı, Kapı Yayınları, stanbul 2004, s.396). 14 Ratl-ı girân, büyük, aır ve dolu kadehtir (Ansiklopedik Divan iiri Sözlüü, s.374). 15 Mezâkî, D.304. 16 Câm-ı Cem, Cem(Cemîd)'in, üzerinde yedi hat bulunan kadehidir (Ansiklopedik Divan iiri Sözlüü, s.83). 17 Hayâlî, D.222.

- 101 - Seherden eylemesem nû-ı cân be on kâse Mey-gûn lebünden ayru Mesîhî-i haste-dil Meyhânelerde âm u seher Câm-ı Cem çeker Hayâlî, D.277 Her seher-geh kurılup bezm-i cinân-sân-ı sabûh Çıkar evc-i felege na re-i mestân-ı sabûh Mesîhî, D.175 Mezâkî, D.310 Rint, sâkînin ezel seherinde sunduu arabın ba arısını ebede kadar çeker. Nerede evvelki seher vaktindeki ba arıları, diyerek seherde içtii arabın tesiriyle meydana gelen ba arısını hasretle anar: Ezel seher-gehi bir câm içürdi sâki-i vakt Ebed günine degin cânumı humâr iderüm Kanı evvelki humâr-ı seherî Çekilürdi nice ba arıları eyhî, D.214 Nev î-zâde Atâî, SE.163 3. Kiiler ve Kiilikler: Bu bölümde, seher vakti ile dorudan veya dolaylı olarak ilgi kurulan sevgili, âık, rakîb, zâhid, em ve pervâne gibi kii ve kiiliklerden bahsedilmitir. 3.1. Sevgili: Divan iiri geleneinin sevilen kiisidir; âıın bakı açısıyla, güzel, nazlı, âıına karı ilgisiz ve merhametsiz olarak tanımlanmıtır. Divan iirinde, seherin aydınlık ve parlak hâli sevgilinin güzellii ve güzellik unsurları için benzetme unsuru olarak kullanılmı, sevgilinin, âıın seherdeki âhına ilgisiz kaldıı belirtilmitir. Sevgili güzeldir, seherde amber kokulu daınık saçı ve nergis gibi mahmur gözleriyle Firdevs cennetinden gelmi bir hurîye benzer. Ay yüzlü sevgili, seherde gül bahçesine gezintiye çıkınca, güne onun güzelliini seyretmek için gökyüzünün tepesine çıkar: Mu anber zülfini çözmi seher nergislerin süzmi Sanasın bir hurî çıkmı gelür Firdevse bâından Ser-âverde olur bâm-ı felekden seyrine hurîd Seher-geh çıksa ol meh-tal atüm get-i gülistâna Ahmed Paa, D.242 Neylî, D.168 Sabah, her seher, çeraını sevgilinin güzelliinden yakarak aydınlanır. Güne varken mumun ıık verememesi gibi, sevgilinin güzelliinin aydınlıı varken de seher mumu ıık saçamaz: Yakdı hüsnünden çerâı her seher Dikdi em -i em -dânı rûze subh Karamanlı Aynî, D.370

- 102 - Belürmez hüsnüne karu çerâ-ı subh-dem nûrı Ne denlü fer vire hurîd öninde em -i kâfûrî Bâkî, D.400 Sevgilinin yüzü, seher gibi aydınlık, parlak ve beyazdır. Seherin aydınlıı, gecenin karanlıını yok ettii gibi, sevgilinin aydınlık yüzü de gönüldeki siyah saça dair karanlık fikirleri giderir. Dünyayı aydınlatan güne, sevgilinin yüzünün parlaklıından az bir ey görecek olursa, bu parlaklıa oranla, eriyip sönmü ve karanlık içinde kalmı bir seher mumu gibi olur: Yüzün gördükçe mahv olur gönülden zülfünün fikri Nitekim götrülür irdükde hengâm-ı seher zulmet Ziyâ göster yüzünden zerrece mihr-i cihân-tâba Seher em i gibi anun cihân baına âm olsun Mesîhî, D.128 Behitî, D.438 Sevgilinin yanaı, aydınlık ve parlaktır, seherdeki aydınlıın kaynaıdır. Sevgilinin yanaı, seher güneinin yanaından daha parlaktır. Günein, seherde çıplak bir ekilde dalara dümesi, sevgilinin yanaının parlaklıını görünce delirmesinden kaynaklanır: Ârızundan nîk-baht oldı seher Buldı andan tâli -i fîrûze subh Bana arz itmesün mihr-i seher ruh Degül haddün gibi ferhunde ferruh Karamanlı Aynî, D.371 evk-ı izârun ile delirmidür âftâb Bakî, D.120 Uryân olup tekin mi düer dalara seher Necâtî, D.67 Sevgilinin alnı, seher gibi aydınlık, sinesi ise seherin nur kaynaıdır. Sevgilinin mest gözü ile seher aydınlıındaki alnını vasfetmek, âıa arap neesi verir. Gül yanaklı sevgilinin sinesi seherde nurun dou yeri gibi aydınlık ve parlaktır: Çem-i mestünle cebînün seheri vasf itdüm Mey kadar ne e virür âdeme her feyz-i sabâh Vakt-i seher sînesin açsa o gül-ruh n'ola Matla ü'l-envârdur çâk-i girîbân-ı subh Sâlim, D.388 Mezâkî, D.309 Sevgili, nazlı bir güzeldir; seherde uykudan uyanmayıp açılmayan taze bir goncaya benzer; âheste âheste nazlanarak yürüyüüyle, seher yelinin önünde sürüklenen gül yapraını andırır:

- 103 - H v âbdan kalkup seher-gâhî açılmaz nâzlıdur Gülenün benzer hemân bir gonca-i nev-hîzine Nâz ile âheste âheste yürür ol eh-süvâr eyhülislâm Yahyâ, D.214 San nesîm-i subh ile gül-berg-i ra nâdur gider Nev î, D.320 Sevgili, nazlı bir zalimdir, nazlanmaya devam ederse âıın gece vaktindeki figanını da, seherdeki âhını da bilemez. Sevgilinin çok nazlanması, âıın seher vaktinde âh etmesine sebep olur. Âıın seherde âh etmemesi için, sevgilinin çok nazlanmaması istenir: Dâd o zâlimden eger böyle kalursa nâzı Ne figân-ı eb ü ne âh-ı seher-gâh bilür Nâzı ço itme ki itmeye âık seherde âh Ey gün yanaklı göklere çıkar kemerde âh Nef î, D.300 Necâtî, D.389 Cefakâr sevgili, âıın âh ve feryadından sakınmaz 18. Âık, seher vaktinde ettii âhlar sevgiliye tesir etmeyince, insaf vermesi için onu Allah'a havale eder. Gam askerinin gönlüne baskın yapması üzerine seher vaktindeki âhlarından Allah'a sıınılmasını ister: Eser itmez n'idelüm âh-ı seher-gâh sana Meger insâf vire dostum Allâh sana Gam lekeri iridi ebîhûn ider dile Sultânum Allâh âh-ı seher-gâhdan meded Necâtî, D.151 Necâtî, D.173 3.2. Âık: Divan iiri geleneinin seven kiisidir; vuslat urunda sevgilinin her türlü cefasına tahammül eden, felek, zaman, baht ve ayârın eziyetlerine göüs geren bir dert ehlidir. Divan iirinde âık, hem geceleyin sehere kadar olan, hem de seherdeki tutum ve davranılarıyla zikredilmitir. Seher, ak hastası olup geceleyin uykusuz kalanların dört gözle bekledikleri vakittir. Ak derdi olup da uzun geceyi bitiren seher vaktini dilemeyen âık var mıdır? Ruh-ı yâri esîr-i zülf olan dil-besteler gözler Gice bî-h v âb olup bîmâr olan dâ im seher gözler Ne âık ola ki dîdâra olmaya mütâk Cihânda var mı ki bîmâr ola seher dilemez eyhülislâm Yahyâ, D.83 Necâtî, D.248 18 Necâtî, D.252.

- 104 - Âık, akında sadıktır; sevgilinin eiini sehere kadar beklese de, sevgilinin souk muamelesine maruz kalır, eiin ve seherin souundan üür. Sevgilinin kapısında sehere kadar inleyerek uyanık kalmasına ramen kendisine bir it kadar deer verilmediine üzülür: Dün gice subh olunca eigini bekledüm Sovukluk itdi bir yana ol bir yana seher Âh kim olmadı kapunda bir itce rabet Giceler subha degin zâr ile bîdâr olana Hayâlî, D.31 Necâtî, D.354 Âıın ömrü, ayrılık ve hasretle geçer. Âık, vuslatı sabah ve akam Allah'tan dilerken, felek onu güzellerin ahı olan sevgiliden ayırır. Ayrılık zamanında yalnızdır, gece akıttıı gözyaından ve seherdeki inlemesinden baka dostu yoktur, sehere kadar yalnızlık köesinde tesellisi sevgilinin hayalidir: Kıldı ben bî-tâli i devrân cüdâ sen âhdan Umar iken vaslını âm u seher Allâhdan Hem dem ü hem nefes-i âık-ı eydâ kim olur Girye-i âm u enîn-i seherinden gayrı Sen bî-haber hayâlin ile gûelerde biz Tâ subh olunca her gice ay u dem eylerüz Necâtî, D.345 Mezâkî, D.556 Nedîm, D.299 Âık, ayrılık hâlindeyken geceleri uyumaz, sehere kadar yıldız sayar ve rahatı rüyasında göremez, bir anlık uyku âıın can gözüne sürme olur. Sevgiliyi görmemesi, sevgilinin yüzünü sehere kadar hayal etmesi 19, sevgilinin ayar tarafından kucaklanması endiesi, ak derdi ve eleminin çokluu, âıın gam yastıında sehere dek uyumamasına ve döne döne inlemesine sebep olur 20 : Gice tâ subh olınca hicr ile encüm-ümârum ben Hayâl-i h v âb-ı râhat dîdeme eb-tâ-seher gelmez Ne mümkin düde görmek râhatı eb-tâ-seher imdi Bana bir lahza uyhu tûtiyâ-yı çem-i cân oldı Mezâkî, D.409 Neylî, D.180 19 Nedîm, D.318. 20 Bâkî, D.387.

- 105 - Târ olur görmez isem çemüme sensiz âlem Gice tâ subha dek alatdı beni derd ü elem Fikr ü gam cânuma kâr eyledi bilmem bilmem Âh hercâyi koculdun mı ki ayâre aceb Nedîm, D.240 Güzellerin sultanı olan sevgilide naz ve istinâ, âıkta da âh ve feryat bitmez. Âık, daima âh eder, alar ve inler. Sinesi yangın yeri, gözyaı da umman hâlinde sevgiliyi arayan âıın sabrı ve kararı kalmaz, uzun gecelerde sehere kadar âh ve figan eder 21. Ayrılık karanlıına düen âıın seherde ettii âh felee çıkar: Ey eh-i hûbân ne sende nâz u istinâ biter Ey meh-i tâbân ne bende âh u vâveylâ biter Uzun uzun giceler tâ seher figân iderüm Görünmemek bana ey mâh yâr ânı mıdur Firkat ebine dümüüm ey mâh esirge Çıkdı felege âh-ı seher-gâh esirge Antakyalı Âsaf, AYÂ.67 Âsaf (Mahmûd Celâleddîn Paa), D.168 Necâtî, D.380 Âıın seher vaktinde ettii âh en tesirli olanıdır. Seherde samimiyetle yapılan duanın kabul edilmesi gibi, çaresiz âıın âhı da bir ok gibi hedefine isabet eder. Mazlumun âhı yerde kalmadıı gibi, mazlum âıın bedduası da tutar. Âıın seherde ettii âhlar felee dokunmakla kalmaz, birçok zalimin evini de yıkar: Ey meh felegün hırmenin od tutdı seher-gâh Yâ yerde mi kalsa gerek idi benüm âhum Yalınız çarha tokunmaz benüm âh-ı seherüm Nice zâlimler evin âh-ı seher-gâh yıkar Zâtî, D.II.407 Âhî, D.93 Âıın âhı, seher vaktinde ok gibi göklere çıkar, seherdeki âh oku felein siperinden geçer, gök kubbeyi deler 22, yedi kat gökten geçer 23. Her gece sehere kadar âıın âh çeraının parıltıları görünür 24, seherdeki âh ateinin bir alevi günei bile aratmaz. Seherde gönlünün derinliklerinden gelen âhının parıltıları gecenin karanlıını aydınlatır, âhının atei felekleri tututurur 25, âhının siyah renkli dumanı âlemi kaplar 26 : 21 eyhülislâm Yahyâ, D.159; Sezâyî-i Gülenî, D.61. 22 Necâtî, D.319. 23 Necâtî, D.314. 24 Ahmed Paa, D.185. 25 Necâtî, D.294. 26 Enverî, ÜD.188.

- 106 - Âıkun nâvek-i âh-ı seheri Siper-i çarhdan eyler güzeri Mesîhî, D.296 Kes mihrüni ey çarh güneden sana her subh Bir u le yeter âte-i âh-i seherümden Fuzûlî, D.236 Her seher-geh od düer eflâke âhumdan benüm Her gice âlem dolar dûd-ı siyâhumdan benüm eyhî, D.222 Âık, âh ettikçe gözlerinden yalar dökülür 27, sehere kadar alar ve durmaksızın gözyaı döker. Âıın seherdeki âhı dünyayı harap edince 28, gözyaı da dünyayı sele verir: Tâ seher eyler dü çemimde tedâfü ek ü h v âb âhid-i hâlim benim seyyâre-i eflâkdir Antakyalı Yahyâ Efendi, AYED.20 Dehri bir âh-ı seher-gehleri berbâd eyler Âlemi seyle virür gözlerinün yaları Bâkî, D.400 3.3. Rakîb (Ayâr): Divan iirinde, âıın karısında yer alan kötü, çirkin ve zararlı bir engeldir. Divan iirinde, seherde sevgiliye daha yakın olması ve âıın âhına maruz kalmasıyla zikredilmitir. Rakip, sevgiliye vuslat yolunda âıın önündeki en büyük engeldir. Âıa oranla sevgiliye daha yakındır, her gece, sehere kadar sevgiliyle oturur ve elenir. Rakibin sevgiliye daha yakın olması âıı kıskandırır, öfkelendirir. Sevgilinin köyünde âıın alama ve inlemesine engel olan rakip, âıın seherdeki âhına maruz kaldıında ne yapacaktır? Subh-dem her gice ayâr ile ol yâr oturur Dest-bâzî kılup ayâr ile oynar oturur Her gice mâni olur nâleme kûyunda rakîb Göreyin kim okına uraya âh-ı seherün Ahmed Paa, D.169 Mesîhî, D.199 3.4. Zâhid: Divan iirinde, aklı ve zâhir bilgiyi temsil eden, ilmin ve imanın kabuunda kalan, vâkıf olmadıı konuda hüküm verip yasaklamaya bavuran, iç dünyasını bilmeden rint tabiatlı âıa saldıran kaba sofudur. Divan iirinde, seher vaktindeki zikri ile anılmıtır. Zahit, seherde tesbih çekip Allah'ı zikretmekle megul olur: 27 Bâkî, D.446. 28 Bâkî, D.400.

- 107 - Zühhâda vird ü âıka mestâne na reler Buna cemâl-i yâr-i semen-ber ana seher Necâtî, D.66 3.5. em ve Pervâne: em mumdur, pervane ise geceleri ııın çevresinde dönen küçük kelebektir. Divan iirinde mum, genellikle ıık kaynaı olması, sehere kadar yanması ve vuslatına talip olan pervaneleri yakmasıyla, pervane ise mumun alevi etrafında dönmesi ve bu alevde yanmasıyla çeitli tasavvurlarda ele alınmıtır. Mum, ıık kaynaıdır, gece boyunca sehere dek yanar; sevgilinin yanaından ayrı kalmanın hasretiyle sehere kadar bir an bile gözünü yummaz: Nigâr evkına bel baladı meger kandîl Ki yanar odlara her gice tâ seher kandîl Hamdullâh Hamdî, D.179 Hecr-i ruhunla irteye çıkmayıyazdı em Bir pâre yummadı gözün olunca tâ seher Necâtî, D.66 Mum, sehere kadar yanarak erir, seherde aydınlatmaz olur ve söner. Mumun bulunduu meclis, geceleyin pervanelerle sıcacık iken, seher vaktine gelindiinde ne meclisi süsleyen mum, ne de mumun vuslatına talip olan pervane kalır: Gitmi ol em -i eb-efrûz diyâr-i âme Seherî peyk-i sabâya virelüm bir nâme Neylî, D.170 Gice pervânelerle bezmi germ-â-germ idi em ün Seher bakdum ne em -i meclis-ârâ var ne pervâne eyhülislâm Yahyâ, D.201 Mum, her gece pervaneleri yakarak canlarını alır 29. Pervaneleri birer birer yakan mum, baından balayarak sehere kadar yana yana tükenir. Mumun, her akam pervaneye ettikleri, sehere kadar bir bir baına gelir: Pervânesine em her ahamın itdigin Bir bir gele baına u anı bula seher Necâtî, D.66 Pervane, âık sembolüdür; pervanenin mum karısındaki durumu sevgili karısındaki âıı temsil eder. Seher vaktinde, âıklar gibi, pervanelerin de âhı yükselir. Gaflet uykusuna dalmı göz, alayan âıkların hâlini bilemez. Yıldız seyrini, gözyaının yıldız gibi dökülüüne veya yıldızlara bakarak sevgiliyi düünmeyi sehere kadar gözüne uyku girmeyenden sormalıdır. Ak derdinden mum gibi yanıp tükenen âıın hâlini seher yeli bilemez, âıın hâlini ayrılık gecesinde sırdaı olan mum ve pervaneden sormalıdır: 29 Muhibbî, D.605.

- 108 - Pervânelerün âh-ı seher-gâhı görünsün Meclisde hele em -i eb-ârâ turı tursun Nev î, D.449 Gözi yalılarun hâlin ne bilsin merdüm-i gâfil Kevâkib seyrini eb-tâ-seher bîdâr olandan sor. Gamundan em tek yandum sabâdan sorma ahvâlüm Bu ahvâli eb-i hicrân benümle yâr olandan sor Fuzûlî, D.171 4. Tabiat: Bu bölümde seher vaktiyle ilgisi dolayısıyla kozmik âleme dair unsurlardan aydınlık-karanlık, güne, ay, yıldız ve afak gibi unsurlara yer verilmitir. 4.1. Aydınlık-Karanlık: Aydınlık, bir yeri aydınlatan güç, ııktır; karanlık ise ıık olmama hâlidir. Aydınlık, huzur verir ve ferahlatır; karanlık ise örter, gizler, engeller ve iç karartır. Seher, hem karanlıın sonu, hem de aydınlıın balangıcını kapsamakta ise de, divan iirinde daha çok ıık ve aydınlık hâliyle, beyaz ve gümü renklerle birlikte zikredilmitir. Seher, siyah-beyaz ve karanlık-aydınlık gibi zıt unsurları kapsayan bir zaman dilimi olsa da, siyaha ve karanlıa oranla, daha çok beyaz, ıık ve aydınlık hâliyle zikredilir 30 : Fezâ-yı gülenüm berg-i gülüm hârumdan efzûndur Seher-gâhum ki nûrâniyyetüm târumdan efzûndur Hîleni hâyil idemezsin bana Sihrüne mânend-i seher vir ziyâ Gelibolulu Mustafa Âlî, RS.155 Nâbî, D.I.531 Seher, karanlıktan aydınlıa geçi vaktidir. Seherde karanlıın yok olup aydınlıın balaması hâli, güne (aydınlık), seherde, kılıcını çekince Habe (karanlık) ordusu askerlerinin kaçtıı; devlet güneinin baht marıkından karanlıı götürüp yerine seheri getirdii; seherin beyazlar giyip memduhun (II. Bâyezîd) kapısına kul olmak için am'dan (am'dan; akamdan) gelen bir asker olduu ifadeleriyle dile getirilir: Seher-geh ki cünd-i diyâr-i Habe Gürîz itdi çekdükde tîgin güne Devlet güni baht marıkından Zulmet götürüp seher getürdi Cinânî, CK.156 eyhî, D.270 30 Necâtî, D.68.

- 109 - Bir cündidür ki memleket-i âmdan gelür Kul olmaa kapuna giyer ak abâ seher Necâtî, D.69 Seherde aydınlık ve karanlıı temsil eden unsurlar genellikle tezat oluturacak ekilde kullanılmıtır. Seher vaktindeki aydınlık-karanlık zıtlıı, âıın sevgilinin zülfünü hayal edip âhını canana sunduu, müsveddesini seherde beyaza çekip sultana arz ettii; âıın, sevgilinin yüzünü gördüünden beri saçı ve yanaının zikrini her akam ve seher tekrarlayıp durduu; en uzun geceye dair ikâyetler felee ulatıı hâlde seherin nazenin yanaının bir türlü belirmedii eklinde ifade edilir: Hayâl idüp o zülfi âhumı cânâna arz itdüm Seher tebyîz idüp müsveddemi sultâna arz itdüm Cânâ göreli yüzüni dil vird idinüpdür Zülf ü ruhunun zikrini her âm u seher-gâh ikâyet-i eb-i yeldâ yetidi tâ felege Açılmıyor yine ruhsâr-ı nâzenîn-i seher Sâlim, D.475 Mahmûd Paa, Adnî, D.50 Âsaf (Mahmûd Celâleddîn Paa), D.167 4.2. Güne: Bütün âlemi aydınlatan bir ıık kaynaıdır. Seherin son deminde doar, gün boyunca hareket eder ve akama doru batar. Divan iirinde seher vakti ile güne münasebeti, ekil, renk, deer, güzellik, parlaklık, hareketlilik ve yükseklik ilgileriyle, günein ufukta belirmeden önceki, belirdii andaki ve belirdikten sonraki hâllerine dayanır. Seher, güne domadan önce ufukta tanın aardıı vakittir. Günein henüz domamı olduu bu an, Ey padiah (II. Bâyezîd), aydınlık içini görüp de kendi içinden utanmasaydı, seher, güne aynasını arkasına tutmaz, saklamazdı, eklinde güzel bir sebeple ifade edilir: âhâ görüp zamîr-i münîrün utanmasa Tutmazdı mihr âyinesin ardına seher Necâtî, D.68 Seher, karanlıın daılmaya baladıı, yıldızların sönmeye yüz tuttuu ve günein domaya hazırlandıı vakittir. Seher, günein öncü vaktidir; güne, her seherin son deminde doar ve ıınlarıyla âlemi aydınlatır 31 : Dünyâyı tutmaa sana baht oldı bedraka Nite ki âftâba olur pîvâ seher Her seher tâ ki ziyâ-güster olup mihr-i felek Eyleye pertev-i pâkiyle cihânı pür-nûr Necâtî, D.68 Neâtî, D.54 31 Necâtî, D.138; Nef î, D.122, 150.

- 110 - Oldı seher âikâr mihr-i dırahân-ı subh Virdi eref âleme emse-i eyvân-ı subh Mezâkî, D.309 Seher vaktinin sonuna doru, yıldızların sultanı olan güne dounca bu âlem karanlık elbisesinden kurtulur. Seher (Hz. Ebû Bekir), yalnızlıın karanlıını ortadan kaldırmak için günele (Hz. Muhammed) dostluk kurar. Günein douuyla seher karanlıktan arınır, saflık, parlaklık ve berraklık kazanır: Seher çün âh-ı encüm oldı zâhir Cihân zulmet donından oldı tâhir Dervî Muhammed Yemînî, FN.I.529 Her lahza tâze-rûy cevân olsa tan mıdur Bir mihr-i mâh-rûy ile sürer safâ seher Sıddîk gibi k'ola mukârin Muhammede Mihr ile tutdı ülfet-i vahet-zedâ seher Necâtî, D.67 Günein domasıyla birlikte karanlıın daılması, seher vaktinin, günei gecenin karanlıından kurtardıı 32 ; güne doan kuunun her seher uçup gece kargasını avladıı; gece kargasının ay yumurtasını kanatları altına alınca seherde ondan altın kanatlı bir tavus (güne) doduu; seher yelinin, karanlıın peçesini kaldırmakla, bir gelin gibi, günein gül çehresinin göründüü; günein seher vaktinde kılıcını çekmesi üzerine Habe ordusu askerlerinin kaçtıı 33 eklinde hayalî sebeplerle ifade edilir: Olalı marık ilinde âhbâz-ı zer güne Her seher zâ-ı ebi uçup ikâr eyler güne Zâ-ı eb meh beyzasın alınca zîr-i bâline Dodı andan çın seher tâvûs-ı zerrîn-per güne Nâgehân burka -ı âmı götürüp bâd-ı seher Mihr-i gül-çehre ıyân itdi arûsî ruhsâr Nev î, D.76 Hayâlî, D.32 Mavi gökyüzü kasrının, her seher güne tarafından altın yaldızla bezendii için yenilendii; seher vaktinde gökyüzü kalesi burçlarına dou sultanının (günein) altın sancaının dikildii; gökyüzündeki tahtına yaslandıktan sonra, günein, firûze tabaklardan altın ve inci saçtıı 34 ; her seher güne sancaı çekilmek suretiyle dou askerinin akama galip geldiinin ortaya çıktıı 35 ; dounun sultanı olan günein her seher kılıcını çekince, Behrâm'ın, felek kalesini teslim ettii söylenerek devlet idaresi ve sava geleneine ait unsurlar kullanılmak suretiyle seher vaktinde günein douu anlatılır: 32 Cinânî, CK.162. 33 Cinânî, CK.156. 34 Ahmed Paa, D.64. 35 Neylî, D.40.

- 111 - Nitekim ola mücedded ibu kasr-ı lâciverd Her seher anı zer-endûd eyleye mihr-i cihân Burûc-ı kal a-i gerdûnda yine vakt-i seher Dikildi sancak-ı zerrîn-i husrev-i hâver Her seher tâ ki çeküp husrev-i hâver tîgin de Behrâm-ı felek kal a-i çarhı teslîm Nev î, D.115 Hayâlî, D.30 Neâtî, D.33 Seher vaktinde günein douu, günein seherde altın ilemeli yuvarlak yastıını memduhun (II. Bâyezîd) sol tarafına dayanak yaptıı; göklerin, övülenin (II. Bâyezîd) eiine her sabah gümü (seher) ve altın (güne) saçtıı; günein, her seher, eii felek kadar yüce olan padiahın (III. Ahmed) eiine yüz sürdüü 36 ; Utarid'in her seher günein altın renkli divitiyle memduhun (Kânûnî Sultan Süleyman) dergâhına gelen bir divan kâtibi olduu eklinde devlet adamlarının övgüsüne konu edilir: âd ol ki gird-i bâli-i zer-beftin âftâb tdi yesâr-ı devletüne müttekâ seher. Her subh sîm ü zer döker eflâk eigüne Oldur ki mihr zer gibidür sîm-sâ seher Âftâbun zer devâtiyle gelürsin her seher Ey Utârid dergehinde kâtib-i dîvân mısın Necâtî, D.68 Hayâlî, D.57 4.3. Ay: Dünyanın uydusu ve ıık kaynaı olan bir gök cismidir. Gece görünür, güneten aldıı ııkla gecenin karanlıını sehere kadar aydınlatır. Divan iirinde, geceyi aydınlatması ve seher vaktinde günün aarmaya balamasıyla birlikte ııının hükmünün kalmaması dolayısıyla zikredilmitir. Dünya, gündüz günele, geceleyin de ay ile aydınlanır. Ay, günein batıından seher vaktine kadar dünyayı aydınlatır; seherin sonuna doru günein domasıyla ay ııının hükmü kalmaz 37 : tmi dürüst maribi-i âftâbı kim em -i kamerle tâ-be-seher âsmân arar Erzurumlu Hâzık, D.242 Ay ve günele zamanın süreklilii belirtilir. Ay ve güne, felek gül bahçesinin iki goncasıdır, biri akamleyin, biri seher vakti açar. Ay ve güne, felekte vahdet bahçesinin iki tavusudur, bu tavusların biri akam, biri seherde gezer: 36 Neylî, D.275. 37 Enverî, ÜD.190.

- 112 - Çemen-i ahzar-ı sipihr içre Anladun mı nedür bu ems ü kamer Gülen-i dehrün iki goncasıdur Birin aham açar birini seher Çölde gâh sipihr-i fânîde Bildünüz mi nedür bu ems ü kamer ki tâvûs-ı bâ-ı vahdetdür Biri aham gezer birisi seher Neylî, D.336 Behitî, D.541 Ay ve güne, felek sultanının iki tacıdır, sultan bu taçların birini akamleyin, birini seherde giyer. Ay ve güne, lacivert gökyüzü tekkesinde, felek pîrinin iki çocuudur, pîr, ayı geceleyin, günei de seherde görevlendirir: Tahtgâh-ı cihân içinde dilâ Anladun mı nedür bu ems ü kamer Husrev-i dehrün iki efseridür Birin aham giyer birini seher Tekye-i çarh-ı lâciverd içre Bildünüz mi nedür bu ems ü kamer Pîr-i dehrün iki cevânıdur Neylî, D.336 Birin aham koar birini seher Behitî, D.541 4.4. Yıldız: Iıklı gök cisimlerinden her biridir. Divan iirinde, hem seher vaktinin sonlarında güne dounca sönmesi ve kaybolmasıyla, hem de seher yıldızı olarak zikredilmitir. Güne dounca yıldızlar söner, Zühre görünmez olur 38. Parlak güne, her seher, dünyayı tutan kılıcını (ıınlarını) gece kınından çekip yıldızların üzerine sallayınca yıldızlar söner ve kaybolur. Dounun sultanı olan güne, seherde altın renkli kılıcını çekince, gökyüzünde yıldız askerinden eser kalmaz: Bugün çi fâ ide evvel Utârid olmısun Güne dounca seher Zühreden kalur mı eser Her seher tâ ki nücûm üzre niyâm-ı ebden Çıkara tîg-i cihân-gîrini mihr-i rahân Âsaf (Mahmûd Celâleddîn Paa), D.157 Bâkî, D.11 38 Zühre; Nâhid, Çobanyıldızı, Venüs, sa d-ı asar (küçük kutluluk) sayılır (Ansiklopedik Divan iiri Sözlüü, s.494).