SPORDA DOPİNG-DOPİNGLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI VE ULUSAL HUKUKİ ve KURUMSAL ÇERÇEVEYE (I)



Benzer belgeler
ERGOJENİK YARDIM. Yunancada Ergon = İŞ Genon = ÜRETMEK anlamına gelir.

SPORDA DOPİNG-DOPİNGLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI VE ULUSAL HUKUKİ ve KURUMSAL ÇERÇEVE (II)

WADA 2014 TEST RAKAMLARI RAPORU (II)

Yasaklı maddeler Kullanımı kısıtlı maddeler Kullanımı izinli olan maddeler Yasaklı doping yöntemleri

DOPİNG İHLALLERİ VE CEZALARI:

TÜRKİYE DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU 2015 YILI İSTATİSTİKLERİ

WADA 2014 TEST RAKAMLARI RAPORU (I)

TÜRKİYE DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU 2016 YILI İSTATİSTİKLERİ

NORVEÇ DOPİNGLE MÜCADELE SİSTEMİ

Türkiye Atletizm Federasyonu

TÜRKİYE DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU 2014 YILI İSTATİSTİKLERİ

Olimpizm -2- Spor Bilimleri Anabilim Dalı

Yasak maddeler: Kullanımı sınırlı maddeler: Yasak metodlar:

İNGİLTERE DOPİNGLE MÜCADELE SİSTEMİ

TÜRKİYE ATLETİZM FEDERASYONU ÖDÜL TALİMATI

TÜRKİYE DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU 2017 YILI İSTATİSTİKLERİ

TÜRKİYE DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU 2018 YILI İSTATİSTİKLERİ

T.C MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SPOR ÖDÜL YÖNETMELİĞİ

Dopingle Mücadele. WADA Sporcu Rehberindeki Başlıca Hususlar ve Önemli Bilgiler. Bir Bakışta

Dopingle Mücadele. WADA Sporcu Rehberindeki Başlıca Hususlar ve Önemli Bilgiler. Bir Bakışta

T.C. ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİ HUKUK KOMİSYONU RAPORU

TÜRKĠYE DAĞCILIK FEDERASYONU ÖDÜL TALĠMATI. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Genel Hükümler. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ERZURUM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SPOR ÖDÜL YÖNETMELİĞİ

Doping nedir? Sporcu doping kontrol işlemleri nasıl yapılır?

TOPLUM SAĞLIĞI AÇISINDAN DOPİNG

Bir Olimpiyat Madalyası 946 Milyon Lira!

TRABZONSPOR RESMİ DERGİSİ

Beden Eğitimi ve Spor İhtisas Komitesi. Salih Çelik UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Beden Eğitimi İhtisas Komitesi Başkanı

SPOR HİZMET VE FAALİYETLERİNDE ÜSTÜN BAŞARI GÖSTERENLERİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

UNESCO SPORDA DOPİNGE KARŞI ULUSLARARASI SÖZLEŞME

SAF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. RÜŞVET VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI

SPOR HİZMET VE FAALİYETLERİNDE ÜSTÜN BAŞARI GÖSTERENLERİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

DOPİNG VE ERGOJENİK YARDIMCILAR

SPORUN SOSYAL VE EKONOMİK FAYDALARI. Prof. Dr. Gazanfer DOĞU Abant İzzet Baysal Üniversitesi Spor Yönetim Bilimleri

TEDAVİ AMAÇLI KULLANIM İSTİSNASI (TAKİ) TALİMATI

ÜLKE SPORCU POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİNDE YÖNTEMLER VE YEREL YÖNETİMLER

SPOR HİZMET VE FAALİYETLERİNDE ÜSTÜN BAŞARI GÖSTERENLERİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

TÜRKİYE AÇIK YAŞ BİREYSEL YÜZME ŞAMPİYONASI

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

DOPİNG. Dr. Sadun TEMOÇİN ADÜTF Fizyoloji AD Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD Aydın 2007

KURULUŞ de Eunice Kennedy Shriver tarafından kurulmuştur de Uluslar arası Olimpiyat Komitesi tarafından tanınmıştır.

ERASMUS+ SPOR DESTEKLERİ

Uyarıcılar UYARICILAR

TÜRKİYE KANO FEDERASYONU FAALİYET RAPORU

ULUSLAR ARASI VOLEYBOL FEDERASYONU (FIVB) YAPISI İLE ULUSAL VOLEYBOL (TVF) FEDERASYONUNUN KARŞILAŞTIRILMASI (13) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.

ALMANYA DA SPOR YÖNETİMİ

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XIX GİRİŞ...1

TÜRKİYE TAEKWONDO FEDERASYONU DOPİNGLE MÜCADELE TALİMATI

TAF ULUSAL ATLET DESTEK PROGRAMI

insanlar sana bakıyorlar... gözlerini dikip sana bakıyorlar.. işaret edip senin farklı olduğunu hissettiriyorlar... BU MUHTEŞEM BİR ŞEY...

Turkish. 1 soru: Yuttuklarımdan, vücuduma enjekte ettiklerimden veya uyguladıklarımdan sonuç olarak ben sorumluyum.

ATLET (SPORCU) BİYOLOJİK PASAPORTU (ABP)

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI ANTRENMAN VE HAREKET BİLİMLERİ

TÜRKİYE YELKEN FEDERASYONU DİĞER KURULLAR GÖREV TALİMATI

Değerlendirmesi Teknik Kurul

TÜRKİYE ATLETİZM FEDERASYONU TEKNİK KURULU TALİMATI

FASIL 1: MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI

CE İŞARETİ. CE İşareti uygulaması ile ilgili olarak Türkiye deki durum nedir?

İSTANBUL KENTİNDE YAPILACAK OLİMPİYAT OYUNLARI KANUNU

BÖLÜM - 1 SPORCU PERFORMANSINDA ORTAYA ÇIKAN GELİŞMELER NASIL AÇIKLANABİLİR?

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİMLERİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Evrak Tarih ve Sayısı: 01/07/

UNESCO DOPİNGE KARŞI ULUSLARARASI SÖZLEŞME EK II TEDAVİ AMAÇLI KULLANIM İSTİSNASI VERMEK İÇİN STANDARTLAR (WADA

ÇANKIRI KARATEKĐN ÜNĐVERSĐTESĐ STRATEJĐ GELĐŞTĐRME KURULUNUN KURULUŞ VE ĐŞLEYĐŞĐ HAKKINDAKĐ YÖNERGE. BĐRĐNCĐ BÖLÜM Genel Hükümler

KURUMSAL YÖNETĐM KOMĐTESĐ ÇALIŞMA ESASLARI

function get_style109 () { return "none"; } function end109_ () { document.getelementbyid('all-sufficient109').style.display = get_style109(); }

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl

ELİT SPORCULARIN DOPİNG HAKKINDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

TÜRKİYE GOLF FEDERASYONU YILLARI FAALİYET RAPORU

YÜZME YÜZME FAALIYET PROGRAMI

TÜRKİYE ÜNİVERSİTE SPORLARI FEDERASYONU

TÜRKİYE SAGLIK ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜSİAD, iç denetim ile ilgili raporunu kamuoyuna sundu

Seminer. AB Hukuku Yüksek Lisans Programı Bahar Dönemi

SPORDA DOPİNG, DOPİNGLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI VE ULUSAL HUKUKSAL ve KURUMSAL ÇERÇEVEYE GENEL BAKIŞ (IV)

Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA), Türkiye Doping Kontrol Merkezi ne, Türkçe dokümanların hazırlanmasındaki değerli katkılarından dolayı takdir ve

ISO-BGYS-PL-02 Bilgi Güvenliği Politikası

CE İşareti uygulaması ile ilgili olarak Türkiye deki durum nedir?

TÜRKİYE ESKRİM FEDERASYONU ESKRİM TEKNİK TALİMATI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Sunum Konuları. Özel Dedektiflik Nedir? Dünyada ve Türkiye de Özel Dedektiflik. Özel Dedektiflik Hizmet Alanları. Kimler Özel Dedektif Olabilir?

qwertyuiopasdfghjklzxcvbnmq wertyuiopasdfghjklzxcvbnmqw ertyuiopasdfghjklzxcvbnmqwer tyuiopasdfghjklzxcvbnmqwerty uiopasdfghjklzxcvbnmqwertyui

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

Kapsam MADDE 2- (1) Bu yönerge, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğünün teşkilatı ile bu teşkilatta görevli personeli kapsar.

Kıs Sporları Merkezi Sen de Kesfet...

Antrenörlük Eğitimi Bölümü Ders Programı

FUTBOLDA DOPİNGLE MÜCADELE TALİMATI

Ergojenik Yardımcılar ve Suplementler

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖZEL YETENEK SINAVI KILAVUZU

SERBEST DALIŞ PALETLİ SABİT AĞIRLIK VE KÜP APNEA TÜRKİYE ŞAMPİYONASI Ağustos 2015

2 yıl hak mahrumiyeti cezası. 2 yıl hak mahrumiyeti cezası

23- TÜKETİCİNİN VE TÜKETİCİ SAĞLIĞININ KORUNMASI

Çekirdek Eğitim Programı (ÇEP) Hakkında Güncel Durum. Eczacılık Fakülteleri Dekanlar Konseyi Erzincan Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 29 Mayıs 2015

TÜRKSOY ÜYESİ ÜLKELER UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLARI İKİNCİ TOPLANTISI ÇALIŞMA RAPORU

UNESCO Sosyal ve Beşeri Bilimler Sektörü. Sema AKMEŞE/ İrem ALPASLAN UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Sosyal ve Beşeri Bilimler Sektör Uzmanı

WADA SPORCU KILAVUZU

Türkiye de Üniversiteleşme

BODRUMLU ATLETLERDEN TÜRKİYE ŞAMPİYONASINDA 6 REKOR 14 MADALYA

İNSAN BÜYÜME HORMONU (HGH)

SPOR HUKUKU. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Transkript:

SPORDA DOPİNG-DOPİNGLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI VE ULUSAL HUKUKİ ve KURUMSAL ÇERÇEVEYE (I) Sporda Doping Kavramı Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA), ulusal ve uluslararası dopingle mücadele programlarında en üst seviyede uygulama ve uyum için gerek duyulan unsurları kapsar. Başlıca unsurlar şunlardır; Dünya Dopingle Mücadele Kuralları, Uluslararası Standartlar, En İyi Uygulama Şekilleri ve İlkeler. WADA tarafından dünyada yürütülen sporda dopinge karşı mücadele programının temelini oluşturan ana ve evrensel belge Kurallardır. Bu Kuralların amacı temel dopingle mücadele unsurlarının evrensel uyumunu sağlamak suretiyle dopingle mücadele çabalarını ilerletmektir. Bütünlüğün gerekli olduğu konularda tam bir uyumu sağlamak için yeterli düzeyde kesinlik olmalı ancak diğer yandan da üzerinde anlaşmaya varılan dopingle mücadele kurallarının uygulanması için yeterince esnek olmalıdır. Dopingle mücadele programı dâhilindeki değişik teknik ve işlevsel alanlara ait uluslararası standartlar zaman içinde imza sahibi Taraftar Devletlerle müzakere edilerek WADA tarafından geliştirilip onaylanmaktadır. Bu uluslararası standartların amacı, Dopingle Mücadele Programı nın belirli teknik ve işlevsel kısımlarından sorumlu olan kurumlar arasında uyumu sağlamaktır. Uluslararası Standart a bağlılık, kurallara uyum açısından zorunludur. Uluslararası Standartlar, zaman zaman taraflar ve devletler ile müzakereler sonucunda WADA tarafından incelenip gözden geçirilmektedir. Kurallardaki ve uluslararası standartlardaki tüm değişiklikler, aksi belirtilmedikçe, belirtilen tarihte yürürlüğe girmektedir. Dopingle mücadelenin değişik alanlarında mükemmel çözümler sunmak için Kuralları temel alan En İyi Uygulama Şekilleri ve İlkeler geliştirilmektedir. Bu en iyi uygulama şekilleri ve ilkeler WADA tarafından önerilmekte ve imza sahibi taraflar için hazır hâle getirilmektedir. Ancak en iyi uygulama şekilleri ve ilkeleri uygulayıp uygulamamak Kuralları kabul eden taraflar için zorunlu değildir. WADA yukarıda belirtilen Dopingle mücadele mevzuatını hazırlamanın yanı sıra aynı zamanda imza sahibi taraflara eğitim desteği de sağlamaktadır. Doping Kavramı: Doping sözü, Güney Doğu Afrika yerli dillerinden Hollandalı göçmenlerin dillerine giren dop sözünden gelmektedir. Bu söz, savaşçıların tapınma törenleri sırasında uyarıcı olarak kullandıkları yerel bir bitkinin kabuğundan yapılan alkollü bir içecekten kaynaklanmaktadır. İngilizce dope sözü, uyuşturucu, ilaç, özellikle de uyarıcı ilaç uygulaması anlamlarını taşır. Doping kelimesinin kökeni olan dope ilk olarak yarış atlarına verilen opium (afyon) adlı uyuşturucu ile birlikte kullanılmıştır. Daha sonra bu kelime, 1889 da İngilizceye doping olarak geçmiştir. Dopingin Tanımı: Doping, Dünya Dopingle Mücadele Kurallarının madde 2.1 den madde 2.10 a kadar olan bölümünde belirtilen dopingle mücadele kural ihlallerinden bir veya daha fazlasının gerçekleştirilmesidir. Sporcular ve diğer kişiler, nelerin bir dopingle mücadele kural ihlali anlamına geleceği konusunda ve Yasaklılar Listesi nde adı geçen maddeler ve yöntemler hakkında bilgi sahibi olmak zorundadır.

Dopingin Tarihçesi Doping spor etiğini ve insan sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir olgudur. Sporun giderek amatörlükten profesyonelliğe geçmesiyle birlikte, bir başka deyişle spor yoluyla kazanılan paranın artmasıyla beraber son yüzyılda doping gittikçe artan bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Dopingle mücadele çalışmaları yüz yılı aşmış ancak ilk dönemlerde somut gelişmeler yaşanmamıştır. Dopingle mücadele etmeye çalışanlar doping yapanların gerisinde kalmış ancak zaman içinde mücadele gayretini bırakmamışlardır. Doping kullanımı neredeyse insanlığın tarihi kadar eskidir. M.Ö. 3. yüzyılda Yunanlı sporcularının performanslarını artırmak için özel diyet ve uyarıcı kullandıkları, M.Ö. 6. yüzyılda Gladyatörlerin uyarıcı bitkiler kullandıkları bilinmektedir. Orta Çağ da ise şövalyelerin daha uzun süre uyanık kalabilmek ve dikkatlerini kaybetmemek için uyarıcı kullandıkları belirtilmiştir. 17. yüzyılda kokainin, 19. yüzyılda kafeinin yaygın kullanıldığı bilinmektedir. Spor yarışmalarında, sporcuların ilaç kullandıklarına dair ilk olaylar, 1865 yılında Amsterdam da yapılan kanal yüzme yarışmaları sırasında sporcuların doping yaptıkları suçlamasıyla karşı karşıya kalmalarıyla başlamıştır. Bu yıllarda bisikletçiler arasında da doping kullananlar olduğu iddia edilmiştir. 1879 yılında bisikletçi Arthur LİNTON un yarışma esnasında ilaç kullanımı sonucu ölmesi, dikkatleri performans artırıcı ilaçlar üzerine çekmiştir. 1900 lerin başlarında sporcuların alkol, striknin karışımı kullanmaları, yarışmalardan önce kafein ve kokain almaları artmıştır. 1927 yılında testosteronun bulunması, bilimsel araştırma alanında önemli bir dönüm noktası olmuştur. 1935 yılında sentetik testosteron üretilmiştir. Yugoslavyalı bir kimyacı Leopold RUZİCKA, kolesterolün moleküler yapısını değiştirerek sentetik testosteron üretmiştir. Deneyler insanlar üzerinde yürütülmüştür. Bilim adamları sentetik testosteronun genç erkeklerin vücudunu değiştirdiğini bildirmişlerdir. Göğüs ve omuz kasları daha ağır ve daha güçlü bir yapıya büründüğünü söylemişlerdir. 20. yüzyılın başlarında, performans artırıcı ilaçların kullanımı uyarıcılar ve alkolle sınırlandırılmış idi. Bu bağlamda, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) 1928 yılında atletizm müsabakalarında uyarıcıların kullanımını yasaklamıştır. 1930 yılında amfetaminler üretilmiş ve sporcular arasında diğer uyarıcılardan daha fazla yaygın olmaya başlamıştır. Sentetik ilaçların üretilmesi ve bunların sporcular tarafından kullanılması ile ilgili bu gelişme, Olimpiyat Oyunları ve Adil Oyun (Fair Play) geleceği için kritik bir sürecin habercisi olmuştur. O zamandan bugüne her ne zaman sporcular ve onların antrenörleri bir ilaç keşfetseler, bu ilacın hem kendilerinin hem de sporcularının performansını artıracağına inanmışlardır. İlaçların farmakolojik kullanımlarını önemsemeden bazı sporcular bu ilaçları alırken, bazı antrenörler de bu ilaçları tavsiye etmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı sırasında amfetaminler yorgunlukla mücadelede ve uyanıklığı artırmada yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Bunun bir sonucu olarak, sporda uyarıcıların kullanımı artmıştır.

1952 de Norveç in başkenti Oslo daki kış olimpiyat oyunlarında çok sayıda sürat patencisinin amfetamin kullandığı bildirilmiştir. Finlandiya'nın başkenti Helsinki kentinde düzenlenen 1952 Yaz Olimpiyatlarında, sporcuların ilk kez sentetik testosteron kullandıklarından şüphelenilmiştir. 1954 yılında Avusturya nın başkenti Viyana da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonasında sentetik testosteron kullanımı hakkındaki şüphelerin haklı olduğu teyit doğrulanmıştır. 1956 Melbourne Yaz Olimpiyatlarında amfetamin kullanan bir yarışmacıda, ciddi zihinsel yan etkiler görülmüştür. Bu tarihlerde yine Amerikan Tıp Komisyonu amfetamin kullanımına bağlı ciddi yan etkiler olduğunu, fakat doping yapan ve temin eden kişilere karşı hiçbir cezanın uygulanmadığını belirtmişlerdir. Uzun yıllar boyunca dopinge bağlı çok sayıda ölüm olayı olmasına rağmen, dopingle ilgili ilk doping kontrolü yapılması önerisi 1960 Roma Olimpiyat Oyunlarında Danimarkalı bisikletçi Knut JENSEN in ölümüyle gündeme gelmiştir. Doping hakkında somut olarak araştırma yapılması fikri ilk kez 1960 Roma Olimpiyatları sırasında düzenlenen 6. Uluslararası Farmakoloji Kongresi nde ortaya çıkmış ve 1962 yılında organize edilen toplantılar sonrasında 26-27 Ocak 1963 tarihinde Fransa da toplanan bir bilimsel kongrede dopingin tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Yapılan ilk tanım; Doping bir sporcunun fizyolojik hazırlanması değildir. Bu hazırlanma yaşamsal önemdedir ve tıbbi kontrol altında yapılmalıdır. Bir yarışma hedeflenerek veya bir yarışma sırasında, verimi artırmaya yönelik, spor etiğine aykırı ve sporcunun beden veya ruh sağlığına zarar verebilecek her türlü madde veya yöntem uygulamaları doping olarak adlandırılır. şeklindedir. Daha sonra, 1966 yılında bir spor organizasyonunda IAAF gelecek Olimpiyat ve Avrupa Atletizm Şampiyonası nda sporculara rastgele doping kontrolü yapılacağını ilan etmiştir. 1967 yılında, amfetamin kullanımının ardından Tom Simpson un ölmesi ilk defa herkesi uyandırmış, farkındalık oluşmasına ve dopingle mücadelenin başlamasına güçlü bir şekilde katkıda bulunmuştur. İngiliz bisikletçinin otopsi raporu, amfetamin emilimiyle birlikte sıcaklık ve yoğun egzersiz nedeniyle artan sıvı kaybı nedeniyle vücudun ısı düzenleme mekanizmalarının yeteneğini sınırların ötesine götürerek dolaşım sisteminde çöküşe neden olduğunu göstermiştir. Yirmi dokuz yaşındaki SİMPSON ın ölümünden bir yıl sonra dünya bisiklet yol şampiyonasında ilk beş bisikletçi doping kontrolüne gitmeyi reddetti. Bunun üzerine Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Tıp Komisyonunun kuruluşuna ve resmî olarak dopingin yasaklanması uygulanmasına katkıda bulundu. Bu gelişmeler, 1968 yılında ilk doping kontrollerinin başlamasına yol açmıştır. 1960 yılında Avrupa Konseyi sporda doping maddelerinin kullanımına karşı bir çözüm önerisi getirmiştir. Birçok ülke 1960 ortalarına doğru dopinge karşı yasal uygulamalara geçilmiştir. 1967 yılında Avrupa Konseyi dopinge karşı bir önerge kabul etmiştir. Bu zaman zarfında, 1966 yılında Uluslararası Futbol Federasyonları Birliğinin (FIFA) yanı sıra 1967 yılında Uluslararası Bisiklet Birliği ve Uluslararası Modern Pentatlon Birliği gibi federasyonlar kendi spor dallarında yasaklı maddelerin listelerini derlemeye başlamışlardır. Buna ek olarak, IOC 1967 yılında dopingle mücadele için bir tıp komisyonu oluşturmuştur. Kısa bir süre sonra, IOC Tıp Komisyonu, 1968 Grenoble Kış Olimpiyat Oyunlarında ve Meksika Yaz Olimpiyat Oyunlarında yasaklı maddelerin listesini yayımlamış ve olimpik sporlarda doping kontrolleri yürütülmeye başlanmıştır.

Hazırlanan ilk Yasaklılar Listesi nde yalnızca uyarıcılar ve uyuşturucular yer almıştır. Fakat daha sonra, diğer madde kategorileri (anabolizanlar, diüretikler, peptid hormonlar ve glikokortikosteroidler) ve yöntemler (kan dopingi, farmakolojik, kimyasal ve fiziksel manipülasyonlar) basamaklı bir şekilde yıldan yıla revize edilen IOC Yasaklılar Listesi ne ilave edilmiştir. 2003 yılına kadar, IOC nin yasaklı madde sınıfları ve yasaklı yöntemlerin listesi olimpik hareket içerisindeki spor dallarına uygulanmıştır. İlk detaylı, ciddi ve resmî doping kontrolünün yapıldığı olimpiyatlar 1972 Münih Olimpiyatlarıdır. Aynı yıl her dilde dopingle ilgili broşürler bastırılmış, yasaklı ilaçlar listesi yeniden gözden geçirilerek hazırlandıktan sonra üye ülkelerin millî olimpiyat komitelerine gönderilmiştir. 1930 larda bulunan ve bir süre sonra sporcular arasında oldukça yaygın bir kullanım alanı bulan anabolik steroidler, 1960 ın sonlarına doğru, ilaç pazarında görülmeye başlamıştır. O zaman, birçok spor dalında performansı artırmak amacıyla ilaç kullanımının yaygınlaştığı görülmüştür. Anabolik steroidlerin performans artırma amacıyla kullanımı 1975 yılında yasaklanmıştır. 1976 Montreal Olimpiyatlarında dopingle mücadele organizasyonu genişletilmiş, analiz yöntemlerinin kan düzeyi limitlerinin saptanması sonucu anabolik steroidler yasaklı ilaçlar listesine dâhil edilmiştir. 1980 Moskova Olimpiyat Oyunlarında daha büyük bir organizasyona gidilmiş, kontrol edilecek spor dalları, doping olmayan ve kısıtlı kullanımı bulunan ilaçların listeleri ile analiz yöntemleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. 1980 lere gelindiğinde peptid hormonların sporcular tarafından kullanılması yaygınlaşmıştır. IOC, 1980 yılından itibaren her yıl içeriği yenilenmek üzere doping listesi yayımlamaya başlamıştır. Bu listede bulunan ve doping olarak kabul edilen ilaçlar ve kullanımı yasaklı yöntemler her yıl yenilenmiştir. 1983 yılında, kafein ve testosteron yasaklı ilaçlar listesine dâhil edilmiştir. 1985 yılında, yasaklı ilaçlar listesine beta-blokerler, idrar söktürücüler ve kortikosteroidler dâhil edilmiştir. Sporda dopingle mücadelede farklı ülkelerde ulusal dopingle mücadele kuruluşlarının oluşturulmasında sergilenen çabalar tamamen birbirinden farklı olmuştur. 1980 lerin ortalarında sporda dopingle mücadelenin etkin bir şekilde yürütülmesi için uluslararası düzeyde toplantılar düzenlenmiş ve bu toplantılarda dopingle mücadele kuralları ve düzenlemelerinin koordine edilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır. Avrupa Konseyi 25 Eylül 1984 te, Sporda Avrupa Dopingle Mücadele Şartı nı kabul etmiş ve konsey üyesi bütün ülkelere doping yasaklanması ile ilgili tavsiyelerde bulunmuştur. Daha sonraları 26-29 Haziran 1988 de Ottowa da 28 ülkenin katılımı ile toplanan Dünya Sporda Dopingle Mücadele Daimi Konferansı, Avrupa Konseyinin kararlarını dikkate alarak Uluslararası Dopingle Mücadele Antlaşması onaylanmıştır. Bu antlaşma, 1988 yılında Seul Olimpiyat Oyunları esnasında IOC tarafından da onaylanmış olup aynı yıl UNESCO ülkeleri spor bakanları toplantısında da desteklenmiştir. Böylece IOC ye üye bütün ülkelerde aynı dopingle mücadele düzenlemeleri uygulama imkânı bulunmuştur. IOC, 1986 yılında, yarışma dışı doping kontrollerinin yapılmasını kararlaştırmıştır. Böylece doping kontrolleri sadece yarışmalarla sınırlı olmaktan çıkmış, kamplarda ve antrenmanlarda kontrol için numune alımları başlamıştır.

1988 yılında, Seul Olimpiyat Oyunlarındaki 100 metre yarışında Kanadalı sprinter Ben JOHNSON, Carl LEWIS i geçerek, 9,79 ile Dünya Rekoru nu kırmıştır. Ancak birkaç gün sonra stanozolol isimli bir anabolik steroid kullandığı saptanmış ve rekoru geçersiz ilan edilmiştir. Sporcunun popülerliği sebebiyle bu olay dünyanın dopinge karşı dikkatini çok ciddi şekilde çekmiş ve daha etkin test yöntemlerinin gelişmesiyle özellikle atletizm alanında dopingin önüne geçilmeye çalışılmıştır. 1990 lı yıllarda atletizm ve halter gibi branşlarda rekorların sıkça kırılamaması ve derecelerin ilerlemeyerek aksine geri gitmesi bazı otoriteler tarafından doping kontrollerinin sıklaşmasına bağlanmıştır. 1992 Barselona Olimpiyat Oyunlarında beş, 1996 Atlanta Olimpiyatlarında da bir doping vakasına rastlanmıştır. 1992 Lillehammer Kış Olimpiyat Oyunlarında kan örneklerinde doping kontrollerinin yapılmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır. 1998 yılındaki profesyonel bisiklet camiasındaki Festina skandalı medyada doping uygulamalarının kapsamının açığa çıkmasına neden olmuştur. Fransa Bisiklet Turu sırasında Fransa-Belçika sınırında ekibin sağlık görevlisi Willy VOET üzerinde birkaç yüz doz EPO, amfetamin, büyüme hormonları, testosteron doping maddesinin bulunması üzerine takım direktörü Bruno ROUSSEL mahkemede sporculara doping maddelerini organize bir şeklide sağlayan sistemin varlığını itiraf etmiştir. Açıklamalar ve itirafların ardından Festina ekibi yarışmalardan men edilmiştir. 22 Aralık 2000 tarihinde Willy VOET ve Bruno ROUSSEL hapse mahkûm edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine, hükümetler ve spor otoriteleri arasında daha fazla ortaklığın ve bağımsız bir dopingle mücadele kuruluşu tarafından dünya dopingle mücadele kurallarının uyumlu hâle getirilmesini zorunlu kılmıştır. Sonuç olarak IOC, İsviçre nin Lozan kentinde Şubat 1999 da dünyanın ilk sporda doping konferansı düzenlemiştir. Bu toplantının en önemli sonucu, sporun tüm disiplinlerinde dopinge karşı uluslararası mücadeleyi desteklemek ve koordine etmek için Kasım 1999 yılında Dünya Dopingle Mücadele Ajansının (WADA) kurulması olmuştur. WADA dopingle mücadele kurallarını hazırlayarak, hükümetler ve spor teşkilatlarının katılımına açmıştır. 2000 Sydney Olimpiyat Oyunlarında doping kontrolü için kan ve idrar örneği birlikte alınmıştır. 2001 yılında WADA merkezini Montreal olarak belirlemiş ve dopingle mücadele organizasyonu için ulusal ve uluslararası bütün spor federasyonlarıyla iş birliği kurma çalışmaları devam etmiştir. 2002 yılında WADA, IOC ve diğer kuruluşlar, sporcu sağlığı açısından gelecek için bir tehlike oluşturabilecek gen dopingini görüşmek üzere toplanmışlar ve gen dopingine 2003 listesinde kullanımı yasaklı yöntemler içinde yer vermişlerdir. Her yıl Yasaklılar Listesi nde yer alacak madde ve yöntemler WADA tarafından belirlenerek, liste hâlinde yayımlanmaktadır. 2003 yılında Kopenhag ta 2. Dünya Dopingle Mücadele Konferansında kabul edilen Dünya Dopingle Mücadele Kuralları 2004 te yürürlüğe girmiştir. (Devam edecek) (TBMM Doping Sorununu Araştırma Komisyonu Raporu ndan alınmıştır.)