KARIA. 54 national geo graphic eylül 2010 karia 55



Benzer belgeler
ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

Prof. Dr. Fahri Işık Hekatomnos Lahdini Akademia Vakfı için anlattı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias

Prof.Dr. ASLI SARAÇOĞLU

Urla / Klazomenai Kazıları

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ HADES

Bayraklı Höyüğü - Smyrna

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).


Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

BERGAMA [PERGAMON] DOSYASI

Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

BODRUM HALİME GÜNDOĞDU TURİZM İŞLETMECİLİĞİ

HİERAPOLİS KAZISI Hierapolis - Pamukkale Missione Archeologica Italiana

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI

İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos ta yapılacak çok şey vardır:

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

titi fer Dünyanın en güzel N efertiti nin Tüm Zamanların En Güzel Kadını:

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler

Yrd.Doç.Dr. MURAT ÇEKİLMEZ

TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI

SAGALASSOS TA BİR GÜN

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

MENTEŞE YÖRESİ Kıyı Ege Bölgesinün Büyük Menderes Oluğu güneyinde kalan kesimine "Menteşe Yöresi" denilmektedir. 13. yüzyılda Manteşe yöresi

LİKYA TURU MAYIS 2015

Figür 1. Euromos Ion Kymationu. Figür 6-7. Klazomenai lahitlerinde Ion kymationu. Figür 8. Klazomenai lahtinde Ion kymationu

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ POSEİDON

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları

EFES Meryem Ana'yı ağırladı

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

KARİA BÖLGESİ TARİHİ KENTLER SU YAPILARI DÖKÜMÜ MEHMET BİLDİRİCİ

BUNLARI BiLiYOR MUYDUNUZ

İzmir den İstanbul a akşamüstü uçağı.

DÜNYANIN ÇÖZEMEDİĞİ GİZEM: GÖBEKLİ TEPE

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Eski Mısır Tarihi Kaynakları


YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

MARSEILLES GEZİ MASSALIA MARSİLYA HAZİRAN 2011

Aspendos Antik Kenti Sponsorluk Dosyası

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

Figür 1. Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi ndeki XIII numaralı plaka Katalog 23

Ama hep kafam karışır Günümüze kadar gelemediğine göre neye dayanarak harika diyoruz onlara? Kim görmüş ki puan vermiş?

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

BAMBAŞKA BİR KONYA KONYA DAKİ ARKEOLOJİK İZLER. 6-7 Ekim 2012 / 1 Gece 2 Gün

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

Alanı gösterilmiş olan doğal sit alanlarımız, yerinin belirli olması nedeniyle gösterilmiştir. Resmi işlemlerde, ilgili Çevre ve Şehircilik İl

Antik Mısır & Nil Nehri. Tur Programı 1.Gün. Dünyanın en eski ve gizemli medeniyetlerinden biri Mısır...

Gizemli Komşu İran. Tur Programı

ARKEOLOG TANIM A- GÖREVLER

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

Latmos Dağları / Beşparmak Dağları Benzersiz bir doğal/kültür alanı kaybolmanın eşiğinde

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER

"Nereden başlasam, nasıl anlatsam..."

M.Ö. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI

BEYŞEHİR BELEDİYESİ BEYFOT 4. ULUSAL FOTOĞRAFÇILAR BULUŞMASI FOTOMARATONU


DESTİNASYON MARKA YÖNETİMİ

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Muhteşem Pullu

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

IDYMA (GÖKOVA AKYAKA) ÇEVRESİNDE IDYMA KENTİNE AİT

Sende şu sevgi, şu ölüm var ya, yani şu ölümsüzleri, ölümleri alt ettiğin, işte onları bana ver bugünlük. .çözdü göğsünden nakışlı memeliğini,

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

Mavi Kadın Saynur Gelendost u ölümünün 13 üncü yılında anıldı

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR

KÜRE DAĞLARI KARANLIĞIN GİZEMİ

Transkript:

yüksek dağlardaki tapınakları, SARP kayalıklara OYULMUŞ mezarları, SAKİN KOYLARDAKİ liman kentleriyle, çalışkan VE dürüst insanların ülkesi KARIA Lykia ülkesiyle sınır çizen Dalaman Çayı nın kıyısındaki liman kenti Kaunos un, bir Hellen tapınağının cephesi şeklinde kayalara oyulmuş mezarları, Karia uygarlığının en görkemli anıtları arasında. 54 national geo graphic eylül 2010 karia 55

ANADOLU UYGARLIKL ARI Yüzyılın buluntusu; Tutankhamun un mezarından bile daha önemli diyordu bir uzman. Bütün dünyanın gözü, Karia uygarlığının ilk başkenti Milas ta bulunan mezar odasındaydı. İÖ 4. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen lahit olasılıkla, Karia satrabı Hekatomnos ya da ondan satraplığı devralan Halikarnassos Mausoleion un sahibi oğlu Mausollos a aitti. Mezar odasındaki resimlere zarar veren nem kontrol altına alınmaya çalışılırken, lahit ve çevresi yaklaşık 200 yıldır araştırmacıların dikkatini çeken Karia uygarlığının önemli sırlarını barındırıyor olabilir. Labris (çift başlı balta) Karia nın simgesi (üstte). Heykeli Lagina kazılarında bulunan Cehennem Tanrıçası Hekate, iş hayatında başarı, savaşta zafer, tartışmada güç verebiliyor ya da geri alabiliyordu (karşı sayfada). Bereket Tanrıçası Demeter için bir adak: Hydria Taşıyan Kadın heykelciği Kaunos kazılarında gün ışığına çıkan eserler arasında (solda). karia 57

YAZI: ŞENGÜL AYDINGÜN FOTOĞRAFLAR: MURAT TÜREMİŞ Latmos Herakleiası günümüzde Bafa Gölü kenarında yer almasına rağmen, yaklaşık 2 bin yıl önce denizle bağlantılı, korunaklı bir körfezdi (solda). Karia nın batı sınırı kuzeyde Menderes Nehri nin Ege Denizi ne döküldüğü yerden başlıyor, güneyde Dalaman Çayı na kadar uzanıyordu (üstte). Geçtiğimiz Ağustos ayının ilk günleriydi. Tarihi eser kaçakçılarının bulduğu bir mezar odasıyla ilgili haber bütün dünyanın gözünü Milas ta bir eve çevirdi. Halk arasında, Uzunyuva olarak bilinen, Zeus Karios Kutsal Alanı olarak adlandırılan yerde bulunan evin içinde, yerin 10 metre kadar altında, define avcıları tarafından soyulan bir kral mezarı bulunmuştu. Muhteşem kabartmalar ve resimlerle süslü mezar, pek çok arkeolog tarafından Anadolu da son yüzyılın en önemli buluntusu olarak değerlendirildi. Hatta bazı uzmanlar, mezar odası ve lahiti Tutankhamun un mezarından bile önemli buluyordu. Bunun nedeni, İÖ 4. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen mezarın, Pers krallığının ilk valilerinden Karia Satrabı Hekatomnos a ya da sartaplığı devrettiği, dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnassos Mausoleion un sahibi oğlu Mausollos a ait olduğuna yönelik tahminlerdi. Araştırmaları yakından izleyen arkeologlar mezar odasının ağırlıklı olarak Hekatomnos a ait olduğunda yoğunlaşıyordu. Bazı arkeologlar ise şu soruyu sormadan edemiyordu: Mausollos un lahti, Halikarnassos Mausoleion u bitirilene kadar, geçici olarak Milas taki bu mezar odasında tutulmuş olabilir mi? Hekatomnos un ölümünden sonra, oğlu Mausollos, başkenti Mylasa dan (Milas) Halikarnassos a taşımış, kız kardeşi Artemisia ile evlenerek Karia yı bağımsız bir hükümdar gibi yönetmişti. Adına yapılan Halikarnassos Mausoleion u, onun ve karısının ölümünden sonra inşaatı sürdüren ustalar tarafından bitiri- lebilmişti. Günümüzde Mausoleion un kalıntıları British Museum da bulunuyor. Arkeologların, buranın Hekatomnos ya da Mausollos un mezarı olabileceği üzerinde durmalarının nedenlerinden biri lahtin üzerindeki kabartmalar. Lahtin dört bir yanında mezar sahibinin farklı betimlemeleri Mausollos un British Museum daki heykeliyle benzerlikler taşıyor. Ancak mezar odasında kaçakçıların verdiği tahribat büyük. Mezarı bir süredir yağmalayanlar lahtin, kalınlığı yaklaşık 1,5 metre olan mermer bloklardan oluşan tavanını delmiş, lahtin içinde- Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Şengül Aydıngün daha önce NG Türkiye için Lydia makalesini kaleme almıştı. Fotoğrafçı Murat Türemiş NG Türkiye ye sık katkıda bulunan isimlerden. ki ve mezar odasındaki pek çok eseri kaçırmışlar. Kaçakçıların mezarın mermerini keserken su kullanmasının yanı sıra çevre foseptiklerden sızan sular da mezar odasındaki duvar resimlerinin kısmen bozulmasına neden olmuş. Kazıya başlayacak ekibin, mezar odasının çevresinde önemli arkeolojik yapılara rastlama olasılığı yüksek. Ama önce arkeolojik bulguları, dönüşü olmayacak şekilde tahrip edebilecek nemin nasıl kurutulacağının yolunu bulmaları gerekiyor. Dergimiz yayına girdiği sıralarda uzmanlar bu sorunun yanıtını araştırıyordu. Milas ta bulunan mezar, Karia tarihi için çok önemli sırları barındırıyor olabilir. Anadolu daki pek çok uygarlıkla karşılaştırıldığında hakkında az şey bilinen Karia uygarlığı yaklaşık 200 yıldır araştırmacıların dikkatini çekiyor. 58 national geo graphic eylül 2010 karia 59

Karia kentleri arasında yer alan Aphrodisias, her ne kadar Karia dönemine ait kabartmalar, seramikler ve heykelleri barındırsa da, daha sonra bu kente yerleşen Romalıların izleri çok daha belirgin. Kutsal alana girişi sağlayan tören kapısı Tetrapylon, restorasyon çalışması sonrasında ayağa kaldırıldı. 60 national geo graphic eylül 2010 karia 61

Bodrum Yarımadası nın iç kesiminde yerleşik Pedasa, Karia nın bilinen en eski halkı Lelegler tarafından kurulmuştu. Pedasa da üç yıldır sürdürülen kazılarda Athena Tapınağı ve Athena heykeliyle birlikte çok sayıda eser gün ışığına çıkarıldı. kerberos köpeği Karlar ın inancına göre, öteki dünyanın kapısını bekleyen üç başlı köpek Kerberos un gövdesi Lagina Hekate Kutsal Alanı nda yapılan kazılarda ele geçti. demeter e adak Kaunos kazılarında bulunan Bereket Tanrıçası Demeter için bir adak: Tapınak Çocuğu. İÖ 4. yüzyıla tarihleniyor. karia seramiği Aphrodisias kazılarında ele geçen Karia seramiği Aphrodisias Müzesi nde sergileniyor. Bu, inatla araştırmaya devam etme ve keşif duygusu, Karia uygarlığının önemli alanlarından olan Latmos Herakleiası nda 12 yıl önce Karia döneminin sosyal yaşamına dair önemli bulgulara ulaşmamızı sağlamıştı. Prof.Dr. Wolfgang Blüemel ile 1998 yılının Ağustos ayında, antik adı Latmos olan Bafa Gölü ve çevresinde epigrafik (artık kullanılmayan ölü dilleri, onların bıraktıkları yazıtları inceleyerek ortaya çıkaran bilim dalı) araştırma yapıyorduk. Sabah erkenden göldeki adalara doğru yola koyulup, 40 derecelik sıcaktan bunalmış halde eski yazılı taş bulma umuduyla çalı çırpı, yılan, çıyan arasında saatlerce dolaşıyorduk. Daha önce farklı bilim insanlarınca yayınlanmış birkaç yazıt dışında umduğumuzu bulamamıştık. Biraz dinlenmek, açlık ve susuzluğumuzu gidermek üzere Kapıkırı Köyü ndeki mazbut restoranlardan birisine girdik. Blüemel daha önceki yıllarda da bölgeye pek çok kez araştırmaya geldiğini, Latmos yazıtlarının kendisi ve başka araştırmacılarca yayınlandığını, artık yeni bir yazıt bulma konusunda pek de umutlu olmadığından söz ediyordu. Ancak bölgenin şaşırtıcı özelliklerini bildiğimden umutla araştırmayı sürdürmekten yanaydım. Bir yandan da restoranı işletenlere çevrede yazıtlı taşların olup olmadığını soruyordum. Servisimizi yapan genç adam Kapıkırı nın yayla evlerinin birisinin kapısı önünde, bir su küpünün altında yıllar önce böyle bir taş olduğunu söyledi. Bizi oraya götürebilecekti. Birkaç kilometrelik yürüyüşten sonra ahşap bir kulübenin önünde durduk. Her taraf kapalıydı ve yazıtlı taş ortada yoktu. Çok emin olduğu bir taşın ortada olmaması bizden çok genç adamı üzmüş ve hırslandırmıştı. Kulübenin etrafını dolaşırken birden bağırdı: İçerde, içerde! Yarım saat sonra kulübe açılmış içeride örümcek ağları arasından yazıtlı (su küpü altlığımız) taşımız çıkmıştı. duvara yaslanmış mermer bloğa doğru eğilen Prof.Dr. Blüemel, bir şey söylemeden uzun süre aynı şekilde kaldı. Gözünü yazıttan ayıramıyordu. Dikkatini dağıtmamak için uzun süre bekledim ve ilk hareketinden yararlanıp, ne olabileceğini sordum. Bir anlaşma metni dedi. Yaklaşık 1900 yıllık bir anlaşmayla karşı karşıyaydık. Bir gazete sayfası büyüklüğündeki taş yazıtı, Milas Müzesi ne götürmek üzere, elimizdeki resmi belgeleri göstererek köy muhtarı ve kulübenin sahibinden teslim aldık. Bu, bölge tarihiyle ilgili son derece önemli açıklamalarda genç adam, etrafı dolaşırken birden bağırmaya başladı: İçerde, İçerde! yarım SAAT sonra kulübe açılmış, örümcek ağları arasından yazıtlı taşımız çıkmıştı. bulunan bir belgeydi: İS 2. yüzyılda, bölgenin önemli iki kenti arasında yapılmış bir dostluk ve kardeşlik anlaşması. Çok az bir bölümü kırılmış, kaybolmuştu. Antik Çağ da Karia olarak tanınan bölgede, Latmos ve Pidasa kentlerinde dini törenlerden kız alıp vermeye, mal mülk edinmeden savaşlarda yaptıkları işbirliklerine kadar çok çeşitli konulara yazıtta yer verilmişti. (Yazıtın çevirisi sayfa 70 te.) Yazıtı bulunduğumuz dağlarla kaplı Karia bölgesinde, İÖ 1. binyıla kadar Lelegler hâkimdi. Bu tarihten sonra ise Anadolu nun güneybatı ucunda Karlar egemen oldu. Karlar, Leleglerin kültürel yapılarını sürdüren gelenekselci bir halktı. Leleglerin kurduğu sekiz kent Karialılar ın da kentleri olmuş, daha sonra yeni kentler inşa etmişlerdi. Leleg kentleri içerisinde ulaşılması en kolay yerleşim Pedasa ydı. Karialılar ın Persler i yenilgiye uğrattığı Pedasa kentinin yeri uzun süre tartışıldı. Ancak, W. R. Paton J. C. Myres tarafından yapılan çalışmaların yanında, Atina Vergi Listeleri nin de yardımıyla George Bean, A.B. Cook ve W. Radt, kentin Bodrum un yanı başındaki Gökçeler de yer aldığını belirledi. Dil bilimciler, Pedasa yakınlarındaki Bitez Köyü nün isminin de Pedasa nın etimolojik yansıması olarak günümüze ulaştığını düşünüyor. Pedasa İÖ 6. 5. yüzyıllarda oldukça söz edilen 62 national geo graphic eylül 2010 karia 63

Karia her ne kadar Dağların Ülkesi olarak anılsa da Kaunos gibi (bugünkü Dalyan) pek çok liman kentini barındırıyordu. Öncesinde adalarda yaşarken daha sonra Anadolu Egesi ni yurt edinen Lelegler in ardından gelen Karlar, denizle bağlı bir Anadolu halkıydı. FOTOĞRAF: prof.dr. cengiz ışık 64 national geo graphic eylül 2010 karia 65

Pedasa, Karia Bölgesi yerleşmelerinde kentleşme döneminin en iyi izlenebildiği merkez olarak öne çıkıyor. Lelegler in yuvarlak yapı geleneği Pedesalılar tarafından da kullanılıyordu. Karia Satrabı Mausollos döneminde (İÖ 4. yüzyıl) yeniden inşa edilen Myndos liman kentinde yürütülen sualtı araştırmaları, Karlar ın deniz ticaretiyle ilişkisi konusunda ipuçlarına ulaşmaya çalışıyor. bir kent konumuna gelmişti. Herodot un aktardığına göre, Persler İÖ 546 yılında Sardeis i ele geçirdikten sonra Harpagos yönetimindeki bir orduyu Karia üzerine göndermiş ve sadece Pedasa kentinde dirençle karşılaşmış. İÖ 499 yılından sonra İonia ihtilaline katılan Karialılar ı cezalandırmak için, Daurises komutasında sefere çıkan Pers ordusu, Labranda da düşmanlarını bozguna uğratmış olsa da, Pedasa yolunda pusuya düşürülmüş. İÖ 494 yılında Miletos u ele geçirdikten sonra zorluk çıkaran Pedasalılar ın bir bölümü yeni kurulan bir kente yerleştirilmiş ve bu kent Pedasa adını almış. Kent imar edilirken Tanrıça Athena adına bir tapınak da inşa edilmiş. Herodot ayrıca Pedasalılar ın başına kötü bir şey gelecek olursa Athena rahibesinin sakalının uzayacağına inanıldığını ve bu olayın kentin tarihinde üç kez gerçekleştiğini aktarıyor. Bölgede üç yıldır Muğla Üniversitesi adına araştırma ve kazıları yürüten Bilim Heyeti Başkanı Prof.Dr. Adnan Diler, Henüz kazı başlangıcında olmamıza karşın önemli keşiflerden söz edebiliriz diyor ve ekliyor: Athena Tapınağı, aynı yerde bulunan Athena heykeli, yazıt ve diğer buluntularla gün ışığına çıkarıldı. Bu yazıtla birlikte kentin Herodot un sözünü ettiği Pedasa olduğu netlik kazandı. Araştırmalar, Pedasalılar ın eski bir Anadolu geleneği olan ölülerin tanırlaştırılması inancını taşıdıklarını ve Lelegler e özgü yaygın bir gelenek olan taş tümülüslerin tapınak olarak kullanıldığı gösteriyor. Karia Bölgesi yerleşmelerinde kentleşme döneminin en iyi izlenebildiği merkez olarak öne çıkan Pedasa nın bir diğer önemli özelliği de geleneksel Leleg mimarisinin tüm öğelerini barındırması. Yuvarlak çiftlik evleri, Lelegler in yarımadada yarattığı kendine özgü yapı türlerinin başında geliyor. Pedasa, Karia Bölgesi nin hem dip tarihine hem de ilerleyen dönemlerine ve kentleşme sürecine ilişkin sorulara yanıtların bulunabileceği bir merkez olarak öne çıkıyor. Ancak Leleg ve Kar kavimlerini bünyesinde barındırmış ve denizciliğiyle ünlü bu iki topluluğun hem birbiriyle kaynaşmasına hem de Mausollos dönemiyle birlikte Hellenleşmesine sahne olmuş Karia Bölgesi nin daha kapsamlı çalışmalara ihtiyacı var. Kökenleri İÖ 3. binyıla kadar uzanan eski Anadolu halklarından olan Karialılar ın bilinen yazılı tarihi İÖ 1. binyıla kadar uzanıyor. İÖ 1200 lerde Anadolu da hâkim uygarlık Hititler dağılmış, tüm coğrafyada büyük bir ekonomik çöküntü yaşanıyordu. Dor akınları sonucunda Anadolu nun kıyı kentleriyle Yunan adaları arasında göçler başlamıştı. Bir kaç yüzyıl boyunca, arkeologların Karanlık Çağ olarak tanımladığı bir dönem yaşanmıştı. Bu döneme ait yazılı belge olmadığından, daha sonra yazılmış bazı yazıtlardan bu çağın sonunda kültürel yapıda ve ekonomide hareketlenmenin başladığını öğreniyoruz. Anadolu nun batısında, IonIa, Lydia, Karia ve Lykia uygarlıklarının yeşermesi, İÖ 1. binyılın ilk çeyreğine rastlıyor. Bu uygarlıklardan Karia, Dağların Ülkesi olarak tanınıyordu. Bugünkü Muğla nın tamamını Aydın ve Denizli nin bir kısmını kaplayan Karia nın üç bin yıl önceki sahipleri tarihçi Herodot a göre; Ege adalarından bu kıyılara gelmiş olmalıydılar. Ancak Herodot, Karialılar bunu kabul etmez, kendilerini Anadolu nun yerlisi ve hep şimdiki adlarını taşıdıklarını söylerler diye açıklıyor. Troya Savaşı nda Troya halkının yanında yer almaları, Anadolu halklarından olduklarının bir göstergesi sayılabilir. Karia ülkesinin batı sınırı, kuzeyde Menderes Nehri nin Ege Denizi ne döküldüğü yerden başlıyor, güneyde Dalaman Çayı na kadar uzanıyordu. Karialılar dağlık, ancak bereketli ülkelerinde, aynı dili konuşan, dillerine başka dillerin karışmasına izin vermeyen, komşularıyla iyi geçinen, haklının yanında, çalışkan ve dürüst insanlar olarak tanınıyorlar. Prof. Blüemel ile bulduğumuz antlaşma metninde sözü geçen Karia kentlerinden Latmos, günümüzde Bafa Gölü kenarında yer almasına rağmen, yaklaşık iki bin yıl önce denizle bağlantılı, oldukça korunaklı bir körfezdi. Burası denizciler için güvenli bir barınaktı ve bu nedenle deniz ticareti burada çok yoğundu. Deniz kıyısında inşa edilmiş kent zamanla, yarı tanrı yarı kahraman Herakles e (Herkül) adanmış ve Herakleia adını alarak anıtsal yapılarıyla Antik Çağ ın en ünlü kentleri arasına girmişti. Günümüzdeki adı Beşparmak olan Latmos dağlarından fışkırarak çevreye saçılmış volkanik kaya bloklarının Herakles in eliyle fırlatıldığı düşünülmüş olmalı ki kente, gücü eksilmeyen mitolojik kahramanın adı verilmiş. Jeolojik olarak 66 national geo graphic eylül 2010 karia 67

Yatağan yakınlarındaki Lagina Hekate Kutsal Alanı ndaki kutsal alana giriş kapısının (Propylon) üzerinde Roma İmparatoru Augustus un, Lagina ya bağış kitabesi yer alıyor (solda). Bu kapı ilk Türk arkeolog ve müzecilerinden Osman Hamdi Bey in 891 1892 yıllarında alanda yürüttüğü kazılarda ortaya çıkmıştı. Osman Hamdi Bey in Lagina kazılarında gün ışığına çıkardığı Karia dönemine ait pek çok eser bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri nde sergileniyor (üstte). ilginç bir oluşum gösteren bu coğrafya aslında mitolojik kahramanlar çağından çok daha önce insanlar için yaşam alanı olmuş. Alman Prof.Dr. Anneliese Peschlow Bindokat tarafından keşfedilen prehistorik kaya resimleri (İÖ 6000), Kalkolitik Çağ a tarihlenen (İÖ 5500 3200) kap kacaklar, heykelcik parçaları ve hatta Hitit hityeroglifleri bölgenin bilinen tarihini şaşırtıcı bir şekilde değiştirdi. Antik Latmos Dağları nda bulunan kaya resimleri, benzersiz tasvir dili ve renkleriyle Anadolu nun tarih öncesi arkeolojisine dair en önemli keşiflerden biri. Latmos daki kulübede bulduğumuz antlaşma metninde adı geçen iki kent dışında, Karia da Mylasa, Halikarnassos, Aphrodisias, Lagina, Stratonikeia, Iassos, Bargylia, Euromos, Alinda, Alabanda, Gerga, Kaunos, Keramos, Nysa, Tralleis, Amyzon gibi pek çok kent vardı. Önceleri Mylasa olan KARIA NIN başkenti, Persler in kentin önemli ailelerinden Hekatomnos ailesini satrap olarak atamasıyla, bu aileden Mausollos un (İÖ 377 353) yönetimi sırasında Halikarnassos a taşındı. İÖ 334 te, Büyük İskender in eline geçen Karia yönetimi, Mausollos un kız kardeşi Kraliçe Ada ya bırakıldı. 1989 yılında Bodrum da bir temel kazısı sırasında bulunan ve canlandırılması yapılan iskelet ile seçkin takı ve mücevherlerle dolu lahtin Kraliçe Ada ya ait olduğu tahmin ediliyor. Eski başkent Milas taki antik kapı üzerindeki Karia labris i (çift yüzlü balta) ise Karia nın inanç sembolleri hakkında bilgi veriyor. Girit in eski uygarlığı Minos ve Yunan anakarasındaki Mikenler de aynı labrisi kullanmışlardı. Kültürel etkileşimi gösteren bu seçkin örnek, Karialılar ın sembolü olarak kabul ediliyor. Bodrum un Karia çağındaki adından etkilenerek Halikarnas Balıkçısı adını kullanan Cevat Şakir Kabaağaçlı, Anadolu efsanelerinden söz ederken labris in aslanla birlikte Kilikyalı Herküles in belirtileri olduğundan söz ediyor ve ekliyor: Bu iki belirticiye Sardis te de rasgeliniyor. Efsanelerin kraliçesi Omphale den ta Kandaules e kadar bu belirteçler Lydia krallarının kutsal belirtileri olarak tanınırdı. Gyges kral olduğu zaman bu simgeleri Güneybatı Anadolu da, Karia daki Zeus a armağan gönderdi. Ondan sonra Karia Zeus u Labrandeos sanını aldı. 2008 yılında Yatağan yakınlarındaki Lagina ve Gökova Ören deki Keramos antik kentinde yapılan kazılarda Zeus Labrandeos un çift ağızlı kutsal baltası labris in, altından yapılmış küçük sembolleri gün ışığına çıkarıldı. Lagina kazı başkanı Prof.Dr. Ahmet Adil Tırpan a göre; Tanrı Zeus 68 national geo graphic eylül 2010 karia 69

Kapıkırı da bir yayla evinde bulunan Grekçe yazıt, Karlar ın sosyal hayatı ve inancı hakkında önemli bilgiler içeriyor. Milas ta, tarihi eser kaçakçıları tarafından soyulan, Karia Satrabı Hekatomnos a ya da oğlu Mausollos a ait olduğu tahmin edilen lahit, mezar sahibinin kabartmalarıyla bezeli. Labrandos a, Karia da İÖ 9 ila 7. yüzyıl arasında tapınılıyordu. Bu, batı Anadolu daki uygarlığın, Antik Yunan uygarlığından bağımsız ve en az onun kadar eskiye dayalı olduğunu kanıtlıyor. Milas ın hemen kuzeyinde Karia halkının kutsal saydığı Labranda Dağı nın tepesindeki Labranda kenti, kartalların ya da mitolojide yer alan kanatlı atların ulaşabildiği yükseklikte konumlandırılmış, Karialılar ın tanrılara olan bağlılığını simgeleyen bir anıt gibi yükseliyor. Milas a 13 km uzaklıktaki Labranda, Milas Ovası nın doğusundaki dağların üzerinde yer alıyor. Mitolojiye göre, Labranda adını ana tanrıça Kybele nin toprağın oğulları olarak adlandırılan rahiplerinden olan Labrandos tan alıyor. Antik döneme ait kaynaklar; kutsal Labranda ya ilkbaharda bembeyaz papatyalarla birlikte, zeytin, incir, nar, çam ve çınar ağaçlarıyla kaplı kıvrılarak yükselen bir yolla ulaşıldığını aktarıyor. Söylenceye göre, yolda aralıklarla yer alan küçük kulübelerde sıcakta susayan yolcular için toprak testilerde buz gibi Labranda suyu dururmuş. Kutsal Labranda, Pers Valisi Mausollos tarafından, her yıl bahar ayında Latmos tan buraya yapılan kutsal yürüyüş için, Karia uygarlığının en büyük tanrısı Zeus Labrandos un adına yaptırılmış. (İÖ 546 dan, İÖ 334 Büyük İskender in gelişine kadar Persler tüm Anadolu yu ve Ege yi işgal etmiş ve buralara kendi yöneticilerini atamışlardı.) Labranda da büyük bir tapınak, kapılar, merdivenler, şölen (Andronlar) evleri vardı. Zeus Labrandos la ilgili söylenceler de dilden dile dolaşıyor: Zeus, Labranda ya kanat takıp indiğinde oradaki tüm atlar şahlanırmış. Güneşin altın rengine boyadığı merdivenlerden ulaşılırmış tapınağa. Halikarnassos, Herakleia, Mylasa, Sardeis ve diğer kentlerden gelen binlerce insan sıra beklermiş tapınağa girip, ona adaklar sunmak için. Keçiler, inekler, boğalar kurban edilirmiş Zeus a. Testilerde şarap, zeytinyağı, sepetler dolusu meyva ve erzak getirilirmiş hayvanların sırtında. Genç tapınak rahibeleri şarkı söyler gibi dua edermiş... Andronlar da (yalnızca soylu erkeklerin girebildiği şölen odaları) soylular için kurulan zengin sofralarda yemekler sunulur, diğer konuklar için meydanlarda kurulan mutfaklarda lezzetli yemekler pişirilirmiş. Kutsal tören günlerinde Labranda sessiz, sakin görünümünden çıkar, --- Şehir dirlik ve düzen içinde yaşasın diye görevliler kurban bayramı düzenlemeliler; (4) bundan başka var olan mahalle örgütünün yanı sıra yeni mahalle örgütü oluşturulmalı ve bu Asandris adını taşımalıdır. Bu örgütlenmenin içinde kura çekme yöntemiyle hem Latmos ta ve hem de Pİdasa da bulunan mahalle örgütü temsilcileri ve dostluk dernekleri temsilcileri yer almalıdırlar; (8) fakat geri kalan Pİdasa vatandaşları kura çekme yöntemiyle olabildiğince eşit sayıda halen mevcut olan diğer mahalle örgütlerine dağıtılmalıdır. Bu şekilde paylaştırılmış olan Pİdasalılar tüm dini tapınım törenlerine katılma hakkına, dostluk derneği üyeleri olanlar dostluk haklarına, mahalle örgütleri, bunların daha önceden sahip oldukları haklara sahip olmalıdırlar; (13) Pİdasa ve Latmos lular ın kutsal yasalar ve diğer nedenlerle hak ettikleri gelirler ortak (mal) olmalı ve ayrı bir mülk ya da gelir sahibi olmak her iki şehre de yasaklanmalıdır; (17) ve her iki şehrin şimdiye dek Dios ayına kadar mevcut olan borçlarını kendileri ödemeliler; (19) ve Latmoslular Pİdasalılar a bir yıl yetecek kadar konut ve ahır tahsis etmeliler; (21) ve aralarında evlenme yoluyla akrabalık tesis etmeleri için, hiçbir Latmoslu bir başka Latmoslu ya kızını verememeli veya ( bir Latmos ludan) kız almamalı ve hiç bir Pİdasalı bir Pİdasalı ya da kız vermemeli veya almamalı, altı yıl süreyle Latmoslu Pİdasalı ya ve Pİdasalı Latmoslu ya kız verip almalı;(25) ve tüm yönetim kurumları Pedasa ve Latmoslular dan oluşturulmalı;(27) ve Pİdasalılar a belediye arazisi dahilinde istedikleri yerde konutlar inşa etmelerine;(29) ve Pİdasalılar arasından Latmoslular ın önereceği 100 yetişkin erkek ve Latmoslular dan Pİdasalılar ın önereceği 200 yetişkin erkek, bir boğa ve bir erkek domuz üzerine agora da bu halk meclisi kararına ve bu devletsel oluşuma sadık kalacaklarına dair yemin etmelidirler; (33) ve bu karar taştan steller üzerine yazılıp bunlardan biri Zeus Labraundos (kutsal alanına) ve biri de Latmos daki Athena kutsal alınına yollanmalı ve adanmalı; (36) ve Aropos döneminde görevlendirilmiş olan memurlar bu hususun gerçekleştirilmesini sağlamalıdırlar. (38) Latmoslular ın etmesi gereken yemin: Zeus Ge Helios Poseidon Athena Areia ve koç koruyan (= Artemis) (ve diğer tanrılar üzerine) yemin ediyorum ki; --- Pİdasalılar la birlikte vatandaş olarak yaşayacağım--- 70 national geo graphic eylül 2010 FOTOĞRAF: MİLAS MÜZESİ ARŞİVİ fotoğraf: şengül aydıngün. kaynak: Prof. Dr. Wolgang Blümel yayını. Epigrahıca Anatolica dergisi. 30, 1998, s.185

45 İşaretli Dil: Karca Bugüne kadar ortaya çıkarılan az sayıda Karca yazıt, kendine özgü harflerden oluşuyor ve Grek alfabesiyle benzerlikler taşıyor. Karia dilinde yazılmış metinlerin en eskileri Karia bölgesinde değil, Mısır da Abu Simbel, Abydos, Memphis ve Sakkara da ortaya çıktı. Sayısı 150 den fazla olan Karca yazıtların Mısır da bulunmasının nedeni, Mısır firavunlarının emrinde paralı asker olarak görev yapan Karialı askerlerdi. İÖ 7. ve 6. yüzyıllara tarihlenen bu metinler, genellikle kutsal alanlarda duvarlarda yazılan grafitti türü yazıtlarla adak eşyaları ve mezar hediyeleri üzerine yazılmış isimlerden oluşuyor. Mısır dışında bulunan Karca yazıtların sayısı ise şimdilik 51 i geçmiyor. Bunların bir kısmı duvarlara kazınmış şekilde Kos, Sardeis, Smyrna ve Ephesos ile Tire arasındaki Belevi mezar anıtı yakınındaki taş ocağında görülürken, İÖ 6. yüzyıla tarihlenen Karca Eski Yunanca çift dilli bir yazıt Atina da, bir bronz kap da İran da bulundu. Karia ya komşu Lykia da ise sadece iki Karca yazıt gün ışığına çıkarılabildi. Anadolu da bulunan en eski Karca yazıt, İÖ 6. yüzyıla tarihlenen ve Sardeis kazılarında bulunan grafittiler. Diğerleri ise Euromos, Tralleis, Kildara, Hyllarima, Sinuri, Mylasa, Stratonikeia ve Kaunos ta ortaya çıkarıldı. İÖ 5. yy a ait pek çok keramik kap ve kap parçası üzerindeki Karca yazıtlar kapların işçiliği yorumlanarak tarihlendi. Taş üzerindeki Karca yazıtların ise eski Yunanca yazıtların harf karakterleriyle karşılaştırılarak İÖ 4. yüzyıla ait olduğu belirlenebildi. Karca yazıtlar Karia dilinin kendine özgü harf yazısıyla yazılmış. Karia alfabesi 45 işaretten oluşuyor ve kısmen Grek alfabesi ile benzerlikler gösteriyor. Bu işaretlerin bir kısmı yerel nitelikte, bir kısmı da ses değerleriyle ilgili vurgulamalar için kullanılmış olmalı. Halen tam olarak çözümlenememiş olan Karia dili harflerinin ses değerleri, bilinen Grek harfleriyle karşılaştırılarak anlaşılmaya çalışılıyor. Uzmanlar, Mısır da Hititler hakimiyetinin geniş topraklara tasvir sanatına ait imgelerin karışmasını hiyeroglif ve Karca yazıtların yan yana bulunduğu geniş. mezar yazıtlarındaki şahıs isimlerinden hareketle Karca nın ses değerlerini bulmak için çabalıyor. Bu çalışmalar Karia bölgesinde bulunmuş Karca Grekçe iki dildeki yazıtlardaki şahıs isimleriyle Karca alfabenin çözümlenmesi çalışmalarıyla daha da gelişti. Kaunos ta 1996 da bulunan, İÖ 320 yılına tarihlenen ve iki Atinalı ya vatandaşlık hakkı veren Karca Grekçe çift dilli yazıt ise bu dilin Grek harflerine benzeyen harflerinin ses değerlerinin her zaman Grekçe deki ses değerleriyle aynı olmadığını ortaya koydu. Karca yazıtların İÖ 4. hatta 3. yüzyıl ortalarına kadar uzanan döneme tarihlendikleri biliniyor.karia dilinin Karia da İÖ 3. yy dan sonra ne kadar kullanıldığı sorusunun yanıtı için Karia da yeni Karca yazıtlar bulunmasını beklemek gerek. Kaunos çift dilli yazıtı, Karca nın İÖ 4. yy son çeyreğinde halen yaşayan resmi dil olduğunu gösteriyor. Karca nın yazı dili olarak kullanımının İÖ 3. yy ın ikinci yarısından itibaren bırakıldığı tahmin ediliyor. Karia Satrapı Mausollos ise, Milas ta taş üzerine, devlete ihanet eden üç Karialı ya uygulanan cezaları yazdırdığı metinlerde Karca yı değil Grekçe yi tercih etmiş. Karialılar kültürel benliklerini korumaya özen göstererek Grekçe yi bölgelerarası iletişim ve resmi yazışma dili olarak olarak kullanırken Karca yı da ana dilleri olarak kullanmaya devam etmiş ve bu dili yazılı hale getirerek Karca nın yazılı belgelerinin günümüze ulaşmasını sağlamışlar. Karia dilindeki yazılı belgelerin Karia dışında daha fazla Karialılar ın ana vatanında daha az olmasının nedenlerinden biri Karia bölgesindeki kentlerde yapılan kazıların sayısının azlığı olabilir. Diğer neden ise anavatanları dışında yaşayan Karialılar ın kökenlerini Karca yazarak özellikle vurgulamaları ve bazen de Karialı olduklarını şahıs isimlerinin yanında belirtmeleri olabilir. Bununla birlikte bugüne kadar elde edilen buluntulara bakarak, Karialılar ın günlük hayatla ilgili her konuyu yazılı hale getirmeye çok fazla önem vermediklerini söyleyebiliriz. Prof.Dr. Mustafa H. Sayar sabaha kadar sönmeyen ateşlerle aydınlanan bir doğa şenliğine sahne olurmuş... Karia nın aslında pek çok kutsal alanı var ve törensel yollarla kentler ve kutsal alanlar birleşiyor. Karialılar ın birlikteliklerini uzun süre koruyabilmelerinin nedeni de bu inanç birliği olmalı. Muğla, Yatağan daki Turgut Kasabası nda yer alan Lagina Hekate Kutsal Alanı Karialılar ın en önemli dini merkezlerinden biri. Yakın zamana kadar beldenin ismi Leyne olarak biliniyordu. Ele geçen yazıt ve buluntular Lagina Hekate Kutsal Alanı nın İÖ 4. yüzyılda iki satrap ile yönetilen Koranza adlı bir kent içinde yer aldığını ve yakın çevresinde İÖ 3000 yılına kadar giden bir yerleşme bulunduğunu gösteriyor. Seleukoslar döneminde Lagina Hekate Tapınağı nın önem kazanmasıyla Koranza ismi geri planda kalmış ve kent Lagina olarak isimlendirilmiş. Yıllar önce Lagina ya yaptığım ziyaretlerden birinde girişte, yerde yatan bir sütun başlığına oturmuş bir adam hafif baygın gözlerle bana bakıp Burası dünyada bir tane demişti. Yüzüne garip ve gizemli bir hava vermeye çalışarak gülümsemesinden, ne anlatmak istediğini az çok anlamıştım. Hekate Tapınağı ndan söz ediyor olmalıydı. Lagina, antik dünyada Cehennem Tanrıçası na tapınıldığı bilinen tek yer di. Hekate, Anadolu kökenli bir tanrıça (kimilerine göre Kybele den geliyor). Kymeli Hesiodes, Anadolu dan göç ettikten sonra tanrıçayı Grek inanç sistemine taşımış. İş hayatında başarı, savaşta zafer, tartışmada ise güç verebiliyor ya da bunları geri alabiliyor. Zamanla, ölülerin yöneticisi ve yeraltı dünyasının tanrısı Hades in kapı anahtarının bekçisi olarak anılmaya başlıyor. Ayrıca büyücülük ve büyü işlerinden de sorumlu. Tanrıça betimlemeleri de üç başlı bir kadın ya da birbirlerine bitişik üç kadın şeklinde ve elinde yolunu aydınlatan meşalesini tutuyor. Hekate ye adak olarak yol kavşaklarına yapılan sunaklarda peynir, balık, çörek ve yumurta sunuluyordu. Aynı zamanda Ay Tanrıçası oldugu için gece karanlığında, yolların kesiştiği bu yerlerde Hekate ye yol gösterici olarak tapınılıyordu. Lagina kutsal merkezi, eski çağda iki önemli yolun kesişme noktasındaymış. Stratonikeia nın Bouleterionu ndaki (meclis binası) bir yazıttan öğrendiğimize göre, Latmos ile Labranda da olduğu gibi Lagina da, yakındaki bir başka Karia kenti olan Stratonikeia ya kutsal bir yolla bağlanmıştı. TANRIÇA HEKATE YE ADAK OLARAK YOL KAVŞAKLARINA YAPILAN SUNAKLARDA PEYNİR, BALIK, ÇÖREK VE YUMURTA SUNULUYORDU. Lagina Kutsal Alanı 18. yüzyıldan bu yana bir çok seyyah ve araştırmacının ziyaret ettiği önemli tarihi mekanlardan biri olmuş. Anadolu daki tarihi kalıntıların talan edildigi bu dönemde ilk Türk müzecilerinden Osman Hamdi Bey ve kardeşi Halil Edhem Bey, 1892 yılında burada arkeolojik kazı çalışmalarını başlatmış. Bu çalışmalar sonucu ele geçen çok sayıdaki röliyef ve heykel İstanbul Arkeoloji Müzesi ne taşındı. Bir asır boyu unutulan Lagina Hekate Kutsal Alanı, 1993 yılında Prof.Dr. Ahmet Tırpan başkanlığındaki bir ekip tarfından yürütülmeye başlanan arkeolojik çalışmalarla yeniden gündeme geldi. Bu alanda bugüne kadar yürütülen arkeolojik kazılarda Kutsal Havuz, Propylon (kutsal alana giriş kapısı), Altar (kurban ve sunak yeri), Tapınak ve kutsal alanı çevreleyen Stoa yapıları ortaya çıkarıldı. Bugün Lagina daki Kutsal Havuz, suyunu yakındaki bir kaynaktan temin etmeyi sürdürüyor. Kutsal Alan a girecek olanlar bu havuzda temizleniyorlardı. İon tarzı kaide ve sütunlara sahip Propylon un önünde uzanan ve siyasi merkez Stratonikeia Antik Kenti ne bağlanan kutsal yolun uzunluğu 8 km yi buluyordu. Hekate Tapınağı na ait buluntular, yapının İÖ 4. 1. yüzyıllar arasında çeşitli inşa aşamaları geçirdiğini gösteriyor. Son haliyle tapınak Korinth nizamında ve 5 basamaklı bir podyum üzerinde 72 national geo graphic eylül 2010 FOTOĞRAF: PROF.DR. CHRISTIAN MAREK karia 73

Labranda her yıl bahar aylarında Latmos tan başlayan kutsal yürüyüş için Karia Satrabı Mausollos tarafından Karia uygarlığının en büyük tanrısı Zeus Labrandos un adına yaptırılmış. Söylenceler, Zeus un tapınağına, güneşin altın rengine boyadığı merdivenlerden ulaşıldığını anlatıyor (solda). Labranda da törenlerin yapıldığı şölen odasının köşe taşındaki aslan vücutlu insan başlı, sakallı sfenks, Bodrum Müzesi nde sergileniyor (üstte). yer alıyor. Tapınağın dar cephesinde sekiz, uzun kenarında 11 sütun, giriş cephesinin antresindeyse iki İon sütunu bulunuyor. Sütunlar üstündeki frizlerde doğuda Zeus un doğumu, batıda tanrılarla gigantların savaşı, kuzeyde Amazonlar la yapılan barış, güneyde Karia tanrılarının toplantısı motifleri işlenmiş. Duvar frizlerine ait ele geçen iki bloğun üzeri, ortalarında Artemis in yer aldığı yarı giysili dokuz esin perisi (Muse ler) ile Troya savaşlarının betimlendiği bir sahneyle kaplı. Diğer frizdeyse Hermes, Demeter, Hades, Persephone röliyefleri var. Kutsal Alanı Dor nizamında, stoa olarak adlandırılan üstü kapalı sütunlu galeriler çevreliyor. Prof.Dr. Tırpan ın yönetimindeki kazıların başlamasından altı yıl sonra arkeologlar Hakate nin büyük bir heykeliyle karşılaştı. Tanrıçanın, elindeki meşalesiyle haydi buyrun karanlık yeraltına der gibi ürkütücü bir hali vardı- Ancak bu heykelin bulunması arkeologları yeni bir heyecana sürükledi. Kazı ekibi mitolojik anlatılarda Hekate nin yanından ayırmadığı üç başlı Kerberos Köpeği ni merak ediyor ve ona ulaşmaya çalışıyordu. Bunun için dokuz yıl beklemeleri gerekti. 2008 yılında Kerberos Köpeği de ortaya çıkarıldı. Ancak üç başı da yoktu. Tırpan, Anadolulu Hekate, önemli bir tanrıça. Gökyüzü, yeryüzü, yeraltı ve denizlerde yetkisi var. Buralara hâkim olduğu için heykelleri üç başlı veya dört başlı yapılır diyor ve açıklamasını sürdürüyor: Hekate nin en iyi bildiğimiz özelliği, öteki Dünya nın kapısının anahtarını elinde bulundurması. Ruhları, mezarlıklardan teslim alır ve öteki Dünya da güç gösterir. Bu yüzden işareti meşaledir. Kerberos Köpeği ise öteki Dünya nın kapısını bekler. Böylece Hekate nin izni olmadan ne kimseyi içeri sokar, ne de dışarı çıkarır diyor. Kimilerine Lagina çok küçük gelir ve tanrıçasına pek ısınmazsa, Karia başka seçenekler de sunar. Aydın ın Karacasu ilçesinden güneye doğru yol aldığınızda, sizi aşk ve güzellikler tanrıçası Aphrodite nin kenti Aphrodisias karşılar. Lagina ne kadar gizemli ve kapalıysa burası da tanrıçası gibi o kadar açık ve güzeldir. Hesiodos, Theogonia da Aphrodite nin denizin köpüklerinden doğduğunu yazar (Yunanca Aphros köpük demek). Homeros a göreyse Aphrodite, Zeus ile Okeanos kızı Dione den doğmadır. Tanrıça hep gülümser, işveli, cilveli ve gönül alıcıdır. Ancak Aphrodite nin öfkesi ve öç almaları korkunçtur: Kendisine yeterince tapınmayan Lemnos kadınlarına ceza olarak kocalarının bile dayanamayacağı bir koku verdiği söylenir. Paris le Helena nın başına getirdiği bela nedeniyle dillere destan olan Troya Savaşı nın çıkması gibi... 74 national geo graphic eylül 2010 karia 75

Kraliçe ada 1989 yılında Bodrum da bir temel kazısı sırasında, bulunan iskelet ve mücevherlerin Kraliçe Ada ya ait olduğu düşünülüyor. Kraliçenin kafatasının Manchester Üniversitesi nde etlendirilmesiyle ortaya çıkan büstü, taç ve diğer takılarıyla birlikte Bodrum Müzesi nde sergileniyor. 1960 da kazıların başladığı kenti, müzenin hemen yanındaki yoldan gezmeye başlarsanız, önce sekiz sütun üzerinde yükselen Tetrapylon u görürsünüz. Bu anıtsal yapının hemen güneyinde küçük bir mezar vardır. Antik çağda kentleri için önemli işler yapan insanların kent içine gömülme geleneğine uygun olarak, Aphrodisias kazılarını başlatan Prof. Kenan Erim in mezarı da burada. Günümüzde kazılar New York Üniversitesi adına R. R. R. Smith tarafından yürütülüyor. Toprak patikayı izlediğinizde, 300 metre kuzey batısında antik stadyumla karşılaşırsınız. Güneyde ise Aphrodite Tapınağı durur. Ayağa dikilmiş sütunlarıyla eski görkemini arar gibidir. Tapınak, İS 5. yy da bazilikaya çevrildiğinde içindeki dev Aphrodite heykelinin kolları ve başı kırılmış, gövdesi de yeni yapılan savunma duvarlarında kullanılmış. Kent tiyatrosunun yaslandığı tepe aslında insan yapısı; binlerce yıl aynı yerde yerleşimler kurulmasıyla yükselmiş bir höyük. Pekmez Tepesi olarak tanınan höyükte yapılan kazılarda yerleşimin tarihi İÖ 5800 e kadar gidiyor. Karia nın en güney kıyısında, Dalaman Çayı yla ayrılan Lykia sınırındaki Kaunos un, bir Hellen Tapınağı cephesi şeklinde kayalara oyulmuş mezarları, bu uygarlığın en görkemli anıtları arasında. Kaunos, özellikle doğu Akdeniz ve Ege Denizi arasında seyreden gemiler için stratejik önemi olan bir liman şehriydi. Bu nedenle, bölgenin siyasi ve ticari yaşantısında çok önemli roller oynadığı biliniyor. Bir Karia kenti olarak anıldığı İÖ 4. yy ın başlarında, kentin Hekatomnidler aracılığıyla Persler tarafından ekonomik açıdan güçlendirilmesinin nedeni de, Lykia yı, Kaunos üzerinden ele geçirmeyi planlamış olmalarıydı. Son yıllarda Kaunos ta restorasyon ve onarım çalışmalarına ağırlık veren kazı başkanı Prof.Dr. Cengiz Işık, Kaunos un Anadolu nun geçmiş tarihi içinde de ayrı bir yeri var diyor ve ekliyor: Diliyle ayrıdır; diniyle ayrıdır; örf ve adetleriyle ayrıdır. Kendine özgün bir kenttir Kaunos. Kentin anıtsal mermer yapıları yoktur, ama arkeoloji bilimine hep ilkleri sunmuş ve de sunmaya devam ediyor. 1996 yılında burada bulununan çift dilli yazıt sayesinde Karca, okunabilen bir dil olmaya aday. Prof. Işık, Kaunosluların kullandığı dil, Karca ile birbirine çok yakın. Bu nedenle hem Karca/Kaunosça, hem de Grekçe olarak yazılmış bu yazıt, dilin çözümünde bugün için anahtar belge niteliğinde diyor. 1996 ylılında Kaunos ta bulunan Kaunosça/Karca ve grekçe çift dilli YAZIT, KARCA NIN ÇÖZÜMÜ İÇİN BİR ANAHTAR NİTELİĞİNDE. Bununla birlikte Kaunos süprizlerle dolu bir kent: Ziyaretçilere geçmişin dilsiz şahitleri gibi bakan ve cephesi İon tapınaklarının cephesi gibi işlenmiş kaya mezarları; kentlerin cadde ve sokaklarının rüzgâr yönüne göre planlanmasında gerekli Ölçüm Platformu ; gemicilere iyi yolculuklar ve tüccarlara bol kazançlar ihsan eden tanrıça Aphrodite Euploia ya ait Altar ve O nun Kutsal Odası ; son yıllarda gün ışığına çıkartılan Tuzla ve tiyatrolardaki sahne sistemlerinden biri olan döner perde Periaktos. Prof.Dr. Cengiz Işık, kentin kurucularının yerli Anadolu insanı olduğunu kanıtlayan pek çok epigrafik ve arkeolojik belgeye de dikkat çekiyor: Artık biliyoruz ki diyor, kentin yerel ismi Kbid dir ve bu isim, bugünkü bilgilerimize göre Hellenistik Dönem e kadar kullanılmıştır. Eski Çağ da, Ionia, Lydia, Phrygia ve Lykia arasında yer alan Karia, verimli toprakları, akarsuları ve yerleşime uygun coğrafyasıyla her dönemde yaşam alanı olarak tercih edilmiş. Eski çağlardan bu yana kent sınırları tarihsel gelişime uygun olarak zaman zaman genişleyip daralmış. İÖ 1. binde Karlar ın ülkesi olan bu coğrafya zaman içinde siyasal gelişmelere bağlı olarak değişik eyaletlere, imparatorluklara bağlanmış olsa da bunlar sadece idari yönden anlam taşımış ve bölgenin yerel halkı yüzyıllar boyu geleneklerinden kopmamış. j 76 national geo graphic eylül 2010 karia 77