Çizmek. Okyanus. Dalgalarını



Benzer belgeler
Davetkar Atıf YAPI - HİZMET BİNASI - KAYSERİ

TEKNİK RESİM 6. HAFTA

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

PEYZAJ TASARIMI TEMEL ELEMANLARI

mimariye giriş BaÜ mimarlık / 2005

MESLEK RESMİ DERSİ. Giriş Özet Yapı Bilgisi Mimari Tasarım Esasları ve Mimari Proje Örnekleri İncelemeleri. Hazırlayan. Öğr. Gör.

Akustik Konut: Barbaros Evi

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

Yapıblok İle Akustik Duvar Uygulamaları: Digiturk & TV8

HAFTA-2 Norm Yazı Çizgi Tipleri ve Kullanım Yerleri Yıliçi Ödev Bilgileri AutoCad e Genel Bakış Tarihçe Diğer CAD yazılımları AutoCAD Menüleri

ÇELİK YAPILAR. Çelik Yapıda Cephe. Çelik Yapıda Cephe. Çelik Yapıda Cephe. Çelik Yapıda Cephe. Çelik Yapıda Cephe. Çelik Yapıda Cephe

COLLEC- TION

Yer İle Yalın Bir İlişki

SINIRSIZ ZİYARETLER. Nermin Er in ev atölyesi

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE VE RESTORASYON

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık

DUVARLAR duvar Yapıdaki Fonksiyonuna Göre Duvar Çeşitleri 1-Taşıyıcı duvarlar; 2-Bölme duvarlar; 3-İç duvarlar; 4-Dış duvarlar;

İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ HALİL KAYA GEDİK ÖĞRENCİ YARIŞMASI JÜRİ TOPLANTI TUTANAĞI

Peyzaj Yapıları I ÇATI ELEMANLARI. Çatı elemanlarının tasarımında görsel karakteri etkileyen özellikler Sığınma ve Korunma

YENĐ PROJE MĐMARĐ KONTROL LĐSTESĐ No: Tarih: Mimar müellif'in Adı, Soyadı:... Đşveren'in Adı, Soyadı:...

Muhlis Türkmen Mimarlığını okumak Aziz Rıdvan Kutlutan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Çiçek gibi bir yuvanız olsun...

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek

PLANLAMA VE TASARIM SAFHASI. Hazırlayan: Raci SELÇUK (Peyzaj Y. Mimarı)

Kopuk ve Ayrışık Bir Bütün

DENİZ EĞİTİM ATÖLYELERİ. OKUL ÖNCESİ, ATÖLYE ve OYUNLAR

İşyeri Mağazalar Teras Café Bar & Restaurant. Studio Home Ofisler

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

BETONARME. Çözüm 1.Adım

BAKU OLİMPİK STADYUMU

KLÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI MİMARİ PROJE IV KENT KÜTÜPHANESİ TASARIMI

MimED 2014 JÜRİ RAPORU 6-7 Aralık 2014

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Tünel kalıplar yardımıyla, yapının taşıyıcı elemanları bitirme işlemlerinin çoğunluğu geleneksel tekniklerle gerçekleştirilmektedir.

Modern Mimari -Kökeni ve Manifestoları

Bodrum Kat Planı. Zemin katın altında bulunan katlara bodrum kat denilir ve (-) kot ile ölçülendirilir. Zemin Kat Planı

GÜNEŞ ENERJISININ DIĞER UYGULAMA GÜNEŞ ENERJISI İLE KURUTMA GÜNEŞ MIMARISI. ALANLARı

GEBZE TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ

Düşlerinizin ötesinde bir gerçek var...

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ

Birlikte yapılmış olan değerlendirme sonucunda bu aşamada elenmesine karar verilen projeler şunlardır;

ITP13103 Yapı Malzemeleri

Betonarme Çatı Çerçeve ve Kemerler

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

ALÜMİNYUM KOMPOZİT PANELLER

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, Tuz Ambarı yla Dünya Mimarlık Festivali nde 1. lik kazandı.

YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÖRESEL MİMARİ ÖZELLİKLERE UYGUN TİP KONUT PROJESİ TRABZON-RİZE EVLERİ

Cumhuriyet Dönemi nde ;

Koolhaas ın Esasları

YAPI FİZİĞİ 1. YAPI AKUSTİĞİ 5. Bölüm. Prof. Dr. Neşe Yüğrük Akdağ. Yıldız Teknik Üniversitesi Yapı Fiziği Bilim Dalı

Sanılanın aksine her ormanın ve ağacın bir yaşı vardır ve zamanla ormanlarında yenilenmesi gerekir.

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

PROJE I Ders III ALAN ANALİZİ. Doç.Dr.Reyhan ERDOĞAN. Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü

TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE ve RESTORASYON DERSİ. Restitüsyon Rölöve Restorasyon Rehabilitasyon Renovasyon

ARI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

TEKNOLOJI VE TASARıM DERSI

Erkki Elomaa'nın Ardından

Güvenli bir hayatın yapı taşı. /akggazbeton

2419 ADA 45 PARSEL MİMARİ PROJE RAPORLARI

"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

SU HALDEN HALE G İ RER

Ankara - Amasra. Sapanca - Amasra. İstanbul - Amasra. Amasra. 3 saat 330 km. Amasra. Amasra. 35 dk 350 km. 4 saat 430 km 3 saat 325 km

Madalyonun diğer yüzü

DUVAR BOŞLUKLARI 4/13/2015

BEŞĐKTAŞ TEKNĐK GEZĐ RAPORU

PEYZAJ TASARIMI TEMEL ELEMANLARI

CS 155 / CP 155-LS Aluminyum

Geçmiş zaman olur ki...

DRENAJ YAPILARI. Yrd. Doç. Dr. Sercan SERİN

Ç.Ü. GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ İÇ MİMARLIK BÖLÜMÜ BAHAR YARIYILI İÇM 402 DİPLOMA PROJESİ

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ JANDARMA KARAKOLU

bütünleşen mimari Denizle

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

ev nantucket Hazırlayan Akgün Akdil Fotoğraflar Donna Dotan Photography

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı

T.C. GEDİK ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR VE MİMARLIK FAKÜLTESİ MİMARLIK BÖLÜMÜ. I.yarıyıl :

Rönesans Heykel Sanatı

DİLATASYON DERZİ. Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü. Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi

RÜZGAR VE DOĞAL HAVALANDIRMA. Prof. Dr. Gülay ZORER GEDİK Yapı Fiziği Bilim Dalı

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Teknik Resim ve Perspektif (GRT113 ) Ders Detayları

TEKNİK GEZİ RAPORU. Ders: MİM 121 MİMARİ TASARIM I. Tarih: Gezi alanı: Antrepo 3 & 5

DİYARBAKIR TARİHİ EVLERİNİN DOĞAL AYDINLATMA AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Gelecek nesilleri yeşille buluşturuyoruz.

TEMALARIMIZ KULELER DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ DÜNYA EL YIKAMA GÜNÜ KURBAN BAYRAMI KIRMIZI GÜNÜ

Mağusa da yaşam değişiyor... Yepyenİ bir anlayış, NorthernLand kalitesiyle birleşerek hayatımıza giriyor...

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

2017 HAZİRAN / 1. HAFTA KONU

BİNA BİLGİSİ VE PROJESİ KAT PLANLARI- SIĞINAKLAR- TAŞIYICI SİSTEM 4. HAFTA

YAPI FİZİĞİ 1. YAPI AKUSTİĞİ 3. Bölüm. Prof. Dr. Neşe Yüğrük Akdağ. Yıldız Teknik Üniversitesi Yapı Fiziği Bilim Dalı

TOPRAK İŞLERİ- 2A 1.KAZI YÖNTEMLERİ 2.DOLGULARIN OLUŞTURULMASI

ÖĞRENME VE ÖĞRETME SÜRECİ

İNŞAAT PROJELERİNİN YAPIM SÜRECİNDE KEŞİF VE METRAJ

Yrd. Doç. Dr. Selim BARADAN Yrd. Doç. Dr. Hüseyin YİĞİTER

BRİKET DUVAR. Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü. Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi

Özgürlüğün Ev Hali.

Transkript:

Okyanus Çizmek Dalgalarını Pietilä ismi, mimarlık dünyamızda, modernizmden sonraki yeni bir döneme geçişte, bu değişimin kuzeydeki önemli temsilcilerinden biridir. Modernizm sonrası deneyselliğin kilidini açan öncülerdendir. HÜSEYİN YANAR Pietilä ismi ile tanışmam mimarlık okulunun ilk yıllarında olmuştu. İstanbul'da, Fındıklı'daki Akademi'nin kütüphanesinde, bir kitapta Aalto'yu ararken, Raili ve Reima Pietilä'nın tasarladığı Dipoli Öğrenci Merkezi'ne rastlamıştım. Bir tarafı dik açısal, diğer tarafı farklı organik doğa parçalarının olduğu iki dünyanın bir araya gelişine benziyordu. Okyanus dalgaları gibi özgür çizgilerdi. Önce Alvar Aalto'nun bir tasarımı sandım. Ama bu dalgalar Aalto'nun çizgilerinden, Aalto'nun dalgalarından farklıydı. Doğanın bu kadar binanın içinde olabileceği ya da dışına taşabileceğine ilk defa tanık olmuştum. Çok kişisel bir tavırdı. Bu ismi unutmadım. Daha sonra bu binanın ve bazı diğerlerinin hikayesini ve Reima'nın Aalto ile olan uzaktan uzağa diyaloğunu, yıllar sonra bir diğer Pietilä'dan, eşi ve ortağı Raili'den dinledim. Alvar Aalto'nun, Pietilä'yı kendi bürosunda çalışması için istediğini, ama Reima'nın bunu kabul etmediğini ve kendi yolunda gittiğini anlattı. Reima'nın "Büyük bir ağacın gölgesi altındaki ağaçlar yeterince büyüyemezler," dediğini hatırladı. Aalto, Pietilä'nın yaptıklarını dikkatle izlemekteydi. 1961 yılında kazandıkları 48

KALEVA VE DİPOLİ RAILI VE REIMA PIETILÄ 2 Dipoli yarışma projesinin jürisinde Alvar Aalto da yer alıyordu. Sohbetlerimizden birinde duyduğum önemli şeylerden biri de, birincilik kazandıkları Dipoli projesini (1961-1966) gerçekleştirdikten sonraki yaklaşık on yıl boyunca doğru dürüst proje alamamalarıydı. Ama bu yapı, doğa ve mimari mekanı bir araya, yepyeni bir sentezle bir araya getirme çabalarında Pietilälar için çok önemli bir atlama taşıydı. Çevrelerindeki binlerce yıllık taşları, ormanları, gölleri, buz tutan denizleri, ışığı, gölgeleri, birçok değişimi gözleyerek, bunlarla beraber yaşayarak, doğayı dinleyerek yaptıkları bir başka deneydi. Alvar Aalto'nun da içinde birçok binasını tasarladığı Helsinki Teknoloji Üniversitesi'nin kampüsündeki Dipoli'nin boş arsasına Reima'nın projeyi çizmeden önce bazen gidip oturduğu ve sessiz doğayı dinlediği, hissettiği gibi Binanın yapılacağı yerde uzun uzun düşündüğü gibi İşte bu yazı da yukarıda sözünü ettiğim ikilinin ilginç mimarlık serüvenlerinde, öncesi ve sonrası ile yorumlamaya ve okumaya çalışacağım, bir diğer atlama taşı ya da nirengi noktası olan Kaleva Kilisesi (1959-1966). Burası doğa ile mimarinin yine el ele, kol kola girdiği bir mekan. Bugünlerde kırkıncı yapım yılı kutlanacak, Dipoli'den iki yıl önce tasarlanmış başka bir çözümleme. Beton ile ışığın buluştuğu bir yer. Bir beton heykel. İçi adeta ormanın bir parçası. Sessizliğin Mekanı Orman Finlandiya'da ağaçların arasına, ormanlara ilk kez gittiğimde oldukça etkilenmiştim. Yanımda fotoğraf makinem vardı. Kendimi tutamadım. Birçok fotoğraf çektim. Bir süre dolaştık. Şaşkınlığım geçtikten sonra burası bir mabede benziyor demişim. Bu tür duygular ancak ibadet yerlerinde hissedilir gibi bir duygu kaplamıştı içimi. Yürürken durduğumuzda, sessizlik çok derindi. Hiç ses yoktu. Hani durgun suya taşı atarsınız da halkaları izlersiniz, su sessizleştikçe sessizleşir ya, bu da öyle bir şeydi. Derinleştikçe derinleşiyordu kat kat. Evet dediler, burası bizim bir 1 Kaleva Kilisesi adeta bir ormanın yapılaşmış hali 2 Dipoli projesinin maketi 49

RAILI VE REIMA PIETILÄ KALEVA VE DİPOLİ olduğum sessizlik olgusunun daha önce hiçbir yerde rastlamadığım en etkili ve en rahatlatıcı mekanlarından birinin ormanlar olduğunu anladım. Burada kişi kendini dinliyordu. Ve anladım ki herkesin kendi özel bir mekanı vardı. Burası, sadece kişinin kendisinin olduğu özel bir yerdi. Buraların her mevsimde ayrı ayrı özellikleri, havası, renkleri oluyordu. Herkesin ayrı bir ormanı vardı aslında, kendi mizacına göre sevdiği, olmayı istediği. Nüansların farklılaştığı, dekorların değiştiği bir yerdi. Ormanın da ötesinde devamlı kendini yenileyen deneysel bir mekandı. Kuzeyde yaşamın bir parçası olan orman, kentlerde yaşasanız da yanı başınızda olan, sizi doğaya bağlayan, insana doğanın bir parçası olduğunu hatırlatan bir yerdi. Fin insanının vazgeçemeyeceği sessiz dünyasıydı. Beton ile Çevrili Doğa 3 4 3, 4 Dipoli Öğrenci Merkezi Finliler in doğaya karşı duruşunu temsil ediyor. 5 Kaleva Kilisesi'nin maketi anlamda ibadet yerimizdir, kilisemizdir. Uzun beyaz kavakların, değişik türden çamların, söğütlerin arasından başka türlü bir güneşle tanışmıştık. Bütün orman yarı geçirgen üç boyutlu bir mekan olmuştu. Yerdeki hafif ortaya çıkmış kökler birbirine sanki iplerle bağlanmıştı. Doğal arazinin yerine göre, eğimli yerlerde kaya parçaları ile organik kontrastlığı vardı. Ormanda, ağaçlar arasında çektiğim mekanların dialarını tekrar tekrar seyrettiğimde, bu mekanları yeniden hissettim. Mimar olarak, bu ağaçlar arasındaki gördüklerim şaşırtıcı bir mekan dersiydi. Bizim taraftakilerden, güneydeki orman mekanlarından çok farklıydı, başka bir şeydi. Işığı, gölgesi, zemini, tavanı, topografyası her metrekaresinde değişen, sürprizlerle dolu, sanki yüzlerce odanın yan yana geldiği bir yerdi orman. Daha sonra burada yaşamaya başlayınca, Fin dünyasındaki ustaların doğadaki bu ışık oyunlarından mekan yaratmak için nasıl yararlandıklarını daha da iyi gördüm. Ayrıca Fin dünyasında genel olarak tanık Kaleva Kilisesi, işte böyle bir ormanın atmosferini kentin içine taşımış bir mekan. Kapıdan içeriye girdiğinizde, kendinizi uzun ağaçların orta yerindeki bir boşlukta hissedersiniz. Kentin ortasındayken karşılaştığınız bu yüksek boşlukta, bir doğa parçasının içindesinizdir. Mekan ağaçlar arasından süzülen ışığın yorumu gibidir. Kentteki ana yollardan birinin uzantısında, yolun eksenindeki kavşakta, hafifçe tepeleşen bir topografyada yer alır. 1959 yılında açılan yarışmada Reima Pietilä önerisi ile birinciliği kazanır. Bu projenin uygulanmasında ve sonraki diğer projelerinde, Reima'nın kendisi gibi mimar olan eşi Raili de ona katılır. Bina iri gövdesi ile kendi kişiliğinde hafif yükseltinin üzerinde bir taçlama yapar. Gece karanlıkta büyük bir lamba gibidir. Yaklaştıkça büyür. Çevredeki sabun kalıbı gibi prizmatik işçi evlerinin uzun hacimlerinin arasında, onlara tam ters tavrı ile, standardizasyona baş kaldıran organik bir anlayıştadır. Dikdörtgenler prizması şeklindeki taş bir blok sanatçının önüne konmuş, o da elindeki çekici ile etrafını yontarak onu bu hale getirmiş gibidir. Reima ile Raili Pietilä'nın kutulardan yollarını ayırma sürecinde betonu adeta heykeltıraş gibi kullanarak yaptıkları şey, önemli bir aşamadır. Her biri birbirinden ayrı ölçüde yüksek, içbükey beton bloklarla konturlanmış tek defaya özgü bir mekandır. Beton 50

KALEVA VE DİPOLİ RAILI VE REIMA PIETILÄ ana kısım ile yana doğru yükselen kısım birleşerek ilginç bir topografya oluşturur. Kilisenin planlaması bu dışa hamle yapan beton vantuzları ile nefes alan bir yaratık gibidir. Kimilerine göre balığa, kimine göre balığın içeri girip de çıkamadığı geleneksel balık avlama süzgecine de benzer. Raili ise partneri Reima'nın kartondan keserek yaptığı deneyi sırasında bu mekanın prensiplerinin, konturlarının giderek berraklaştığını, kimliğini bulduğunu söyler. Ona göre kilisenin etrafındaki, bugün beton olan bloklar o maket eskizinde ayakta durabilmek için aklın gereği bükülen duvarlara dönüşür Reima'nın ellerinde. Sohbetimiz sırasında Raili'nin içeriden hızla getirdiği çınara benzer bir yaprağın ana ve yan damarlarının doğal yapısı, ona göre kilisenin planlamasıyla benzerlik taşımaktadır. Geleneksel kalın kilise duvarları anlayışı konturlardaki dönüş ve pencere boşluklarıyla hafifletilse de, alt katta küçük kilise salonu ve diğer ek mekanların tasarlandığı bir katı daha olan kilisenin girişteki ana mekanında, yine de oldukça anıtsal bir hava sezilir. Üç boyutlu, beton ayakların üzerindeki altı kaplanan çatı, kesitte oldukça narin olan, sadece uçları gözüken keskin kirişler tarafından rahatça taşınır. Ana açıklığı çevreleyen taşıyıcıların yan yana sıralanması ile oluşan mekan bizi ortaçağa, hatta daha eskilere, dolmenmenhir dönemlerine götürür. 5 konturların yarattığı yönlendirmeler, boşluk ve doluluklar, hem dışarısını içeri, hem de içerisini dışarı taşır. İçbükey dönüşlerin yan yana gelmesi ile oluşan uçlar adeta abartılı bir biçimde ileri atılırlar ve aynı ağaçlar arasından gelen kuvvetli ışık sızıntılarına benzer şekilde ışığı içeri çekerler. Üç boyutta, bu konturlar çepeçevre çok etkili bir ışık filtresi yaratır. Hemen her beton kıvrım, beton dönüş, standardizasyondan uzak, ölçü olarak birbirinden farklıdır. Yüksek şerit pencerelerin yan açıklıkları da değişiktir. Planın konturlardaki ana ritmini oluşturan içbükey ve dışbükey dönüşler, güçlü fırça darbelerini de hatırlatır sanki. Bu darbeler geriye doğru yanda bulunan ana mekandan ayrılmış diğer bölümlerde daha yayvan savrulmalara dönüşür. Bölümlerin arasında, giriş ve kilise apsisinin bulunduğu ana eksene 90 derece dik, geriye doğru gittikçe küçülen yandaki ek bir oturma yeri bulunmaktadır. Dev kilise orgu hemen bu bölümün sağında yer alır. Mekana girildiğinde kolayca hissedilen abartılı yükseklik altındaki ahşap oturma yerleri, zemini oluşturan uzun çizgilere dönüşür. Bu çizgiler, yandaki ek oturma mekanında arkaya doğru yükselir. Dış cephelerdeki yüksek şerit pencerelerden gelen, günün her saatinde değişen ışıkların oturma banklarına vurmasıyla oluşan atmosferde Raili'ye göre Kaleva Kilisesi beklenenin aksine özellikle yapım süresi açısından oldukça ekonomik bir yapıdır. Yapım sırasında, yan duvarların oluşturduğu dış cepheler, beton kalıpların yukarı belli aralıklarla ve sürelerde çekilip aynen tekrarlanmasıyla, kolayca iki-üç hafta içinde inşa edilip, tamamlanır. Bütün bina kolayca, yaklaşık 30m yüksekliğinde kalıba dökülür. Beton ayakların içe yansıyan yüzlerinin aksine dış cephe, hem kışın soğuğa karşı izolasyonu gerçekleştirmek, hem de bölgedeki çevre kirliliğinin beton üzerinde yaratacağı etki varsayılarak, kolayca temizlenebileceği düşüncesiyle Danimarka yapımı, hafif sarıya kaçan beyaz tuğla ile kaplanır. Bu yanı bir anlamda eleştirilse de, hemen Kaleva Kilisesi'nden sonra tasarlanan ve yaklaşık aynı anda biten Dipoli projesinin aksine, bu bina kamuoyu ve profesyoneller tarafından, kararları ve kişiliği ile oldukça kabul görür, olumlu eleştiriler alır. 51

RAILI VE REIMA PIETILÄ KALEVA VE DİPOLİ 6 7 8 Mimarlığın Başladığı Yer: Buz Dağının Altındaki Mimarlık Pietilälar bu deneylerini sadece genel kamu binalarında, dini binalarda değil değişik ölçeklerdeki bazı konut ve yerleşme binalarında da sürdürürler. Örneğin Helsinki'nin biraz dışında, ağaçların arasında, hala eskiden savaş için kazılan tünel izlerinin olduğu alanda bunları takip ederek gerçekleştirdikleri Suvikumpu (1962-1969, 1979-1983) gibi büyük ölçekteki yerleşme projesi, bunun en bilinen örneklerinden biridir. Plan şemalarında dik açısal olmasına karşın yine organik bir anlayışta doğayla iç içe planladıkları konut kompleksinde, her birim dışarıdan evlerin farklı karakterlerini belli edecek şekilde ayrı ayrı planlanmıştır. Değişik renkli brüt beton çizgilerin, cephe yüzeylerinde ısrarla yatay olarak bir araya geldiği, birbirlerine bitişik konut birimleri alçalarak ve yükselerek uzar gider. Mekan Bahçesi yorumlamaları (1971) aklın nasıl imajları oluşturduğunu gösteren ikilinin, kariyerlerindeki değişik sergilerden bir tanesidir. Kuveyt'teki Sief Saray Bölgesi Binaları (1973-1982), Dubai'deki Deira Deniz Kıyısı için Master Planı (1974) bir başka çevrede yaptıkları yerleşme ve yönetim binası projeleridir. Ülke dışında gerçekleştirdikleri diğer projeler arasına Venedik Bienali'nde sergilenen İskandinav Pavyonu (1958), Zürih Üniversitesi Ek Binaları yarışma projesi (1966) ile Monte Carlo sahilindeki yarışma tasarımları da (1969) eklenebilir. Monte Carlo'daki Çok Amaçlı Merkez Bina tasarımında çatıda yarattıkları üç boyutlu dalgalanmalar ve suni tepelerle amorf formlar denenir. Farklı karakteri ile çok özel bir diğer proje, işlenmiş bir taşı anımsatan, topografyanın eğimiyle flört eden, heykel gibi bir kilise projesi, Malmi Kilisesi'dir (1967). Pietilä Mimarisi'nin dünya ölçeğinde çok önemli örneklerinden biri olabilecek bu proje, ne yazık ki inşa edilemeyen birincilik aldıkları bir başka projedir. Bugün artık olmayan, Tampere'deki Brender Cafe (1964), Oulu Üniversitesi (1967-1968) için yaptıkları diğer bir yarışma projeleri, tanınmış bir sanatçı, müzisyen için ahşaptan tasarlanan, onun ismi ile anılan Särastö Galeri (1972), Tampere, Hervanta'daki Batı Aksı için Çok Amaçlı Merkez Planlaması (1975-1979), Tampere'deki Leiska Kilisesi (1979-1982), Metso adlı bir kuştan yola çıkarak gerçekleştirilen, yuvarlak dönüşleri ve ana kubbesi ile önemli bir betonarme çalışması, oldukça 52

KALEVA VE DİPOLİ RAILI VE REIMA PIETILÄ 9 10 bilinen bir diğer yarışma binası, Tampere Merkez Kitaplığı (1978-1985), Pori'deki yaşlılar yurdu, çocuk yuvası, günlük bakım evleri (1981-1987) Reima ve Raili Pietilä'nın diğer önemli yapıtlarıdır. Bu çalışmalar arasındaki tanınmış bazı Pietilä klasiklerinde, birbirini takip eden adımları, yorumlamaları, devamlılıkları, adeta uzaktan uzağa atışmaları görebiliriz. Uluslararası alandaki ilk önemli deneyimlerinden biri olan 1958'deki Brüksel Dünya Sergisi'nde yer alan Finlandiya Pavyonu (1956-1958), birçok düşey yüzeyin düşeyde ritmik bir şekilde yan yana gelmesinden, kaydırılmasından oluşur. Sverre Fenn'in tasarladığı Norveç Pavyonu'nun hemen bitişiğinde yer alan Fin Pavyonu, sağa sola, aşağı yukarı çekilmiş hissi veren bu esnek mekan, Raili'ye göre yüzden daha fazla köşesi olan bir projedir. Fin Pavyonu'ndaki planda ve kesitte izlenen bu ritmik duvar kaydırmaları Suvikumpu konut yerleşmesinde konutları oluşturan hacimlerin düşey ve yatay eksende hareketlenmelerine ve çok köşeliliğe dönüşür. Sanki prizmatik kayalar ormanın içinde üst üste yığılır. Yaptıkları son binalarından biri olan Helsinki Mäntyniemi'deki Finlandiya Cumhurbaşkanlığı Evi (1984-1987), içinde ve dışında yine sayılamayacak kadar köşesi olan bir tasarımdır. Bu tasarımda Fin Pavyonu'nun dik açısal planlama anlayışı tamamen değişir, çok sayıda farklı açının bir araya geldiği bir kompozisyonda hacimler vaziyet planı gereği doğanın içinde farklı yönlere hareketlenir, kütleyi oluşturur. Kaleva Kilisesi'nin dış konturlarında başlayan ve aslında modern anlamda bir süsleme olarak nitelendirilebilecek düşey bükülmelerin, iç ve dış duvar dönüşlerin, yapımı ancak birincilik ödülü aldıkları 1963 yılından 22 yıl sonra gerçekleşen Finlandiya'nın Hindistan'daki Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde (1980-1985) yataydaki daha özgür bükülmelere dönüştüğünü, yatayda katlamalar olarak geliştirildiğini görüyoruz. Burada çatı, çatı olmanın ötesinde binaya adını veren yatay bir örgüdür, etkili, suni bir topografyadır. Aynı, yine önemli bir proje, Monte Carlo Sahili kıyısında tasarladıkları çok amaçlı salonun ana kütlesinin etrafında katlanarak savrulan, dalgalanan ekler gibi. 6 Kilisenin yapım aşamasındaki görüntüsü 7-9 Yükseklik ve organik form binanın en etkileyici unsurları 10 Yalın mekanlar Finliler için gerekli olan özel ibadet alanının yaratılmasında başrol oynuyor. 53

RAILI VE REIMA PIETILÄ KALEVA VE DİPOLİ 11 11 Dipoli'nin konferans salonundan aşağı düşen ışık 12 Dipoli zemin kat planı Dipoli ise özel bir binadır, özel bir heykeldir. Ywe Jalander'in 2004 yılında Raili ve Reima Pietilä'nın mimarisi üzerine yaptığı belgeselde vurgulandığı gibi, bu tasarım tamamlanmamış bir mimariyi gözler önüne serer. Dipoli adeta bir tartışma yaratmayı hedeflemektedir. Provoke eder, zaten amacı da budur. Mimarların genelde sevdiği geleneksel kriterlere uyan beğeni anlayışına karşı bir yapıdır. Başkalarının istediği tadı aramaz. Denge anlayışı farklıdır. Estetik kuralları alt üst eder. Stili olmayan bir mekandır, farklı olmayı ister. Şok edici bir tarafı vardır. Binada kullanılan taş, beton ve ahşap malzemesinin ötesinde bina planlaması ile doğanın ayrılmaz bir parçasıdır. Hatta bunun ötesinde, bina içi ile, dışı ve örtüsü ile suni bir doğa yaratma iddiasındadır. İçine girdiğinizde kimine göre mağarada, kimilerine göre garip bir yaratığın, hayvanın içinde olma hali vardır. Kimine göre kitsch bir duygu yaratır. Ama doğadan gelip adeta doğaya doğru gidersiniz. Ve çok kuvvetli kişisel bir karakteri vardır. Bunlar onu uluslararası arenada da çok özel bir bina statüsüne taşır. Proje çalışmalarında ortaya çıkan hacmin ya da hacimlerin kendisi bir estetik objedir. Bir heykel, sanki bir küçük takı olabilecek bir broş ya da bir biblodur. Çoğunlukla malzeme doğadan gelir. Tampere Metso örneğinde olduğu gibi bazen bir kuş başlangıç noktası olarak alınıp yorumlanır, bazen Malmi Kilisesi örneğinde olduğu gibi kaya gibi bir şey binaya dönüşür, Dipoli de sanki su ya da buzun yayılmasını andırır, binanın sınırlarını zorlar. Tavanı ise daha önce maketlerde denenen varyasyonlar gibi topografyaya benzer bir kalınlıktır, kabuktur. Bazen de Brüksel Fin Pavyonu'nun hacminde olduğu gibi, Vasarelly'nin yapıtlarını hatırlatır türden soyut çizgilerle, hacim tasarımında bir ilüzyon yaratma isteği göze çarpar. Bu anlayış erken morfolojik hacim maketlerinde açıkça kendini gösterir. Efsanevi altın oran söylem ve örneklemelerinin, standardizasyonun her yeri sardığı dönemlerde Reima Pietilä, Raili ile adeta ters tarafa koşar. Aalto'nun uçarı çizgilerinin ritmi Reima Pietila'nın Raili ile yaptığı tasarımların çizgilerinde 54

KALEVA VE DİPOLİ RAILI VE REIMA PIETILÄ 12 çok başka bir anlam ve kişilik kazanır. Ahşabı ve betonu adeta aynı esneklikte özgürce kullanırlar. Birçok örnekte taş da bunlara katılır. Ahşabın izleri, brüt betonun üzerinde ormanda yan yana gelir. Fin insanının geleneğinde, çok derinlerden gelen, hatta belki de dinsel değerlerin de etkisiyle sadeliğe dönüşen tasarımların aksine onların yapıtlarında başka bir yol aranır. Azlıktan öte, çokluk önemsenir. Aradıkları mimari deneyseldir. Fikirler tasarımlar ve metaforların üzerinde yükselir. Mimarlığın başladığı yer onlar için farklıdır. Bir buzdağına benzer. Görünen ucun altındaki derinlikte saklıdır. Mimarlığın başladığı yer, binadan başlanmayan, derin, karmaşık ve kişiseldir ve malzemesi ise hiç bitmeyen doğadan gelir. Pietiläların son binaları 1980'li yılların sonuna doğru tamamlanır. Bu tarih mimarlıkta eskilerin deyimi ile mertliğin bozulduğu paralel cetvellerin, kalemlerin yavaş yavaş bir kenara atılmaya başlandığı yıllardır. Öncesi ve hala devam eden etkileri ile Postmodernizm dönemi aradadır. Sonra da 1990'lı ve 2000'li yılların experimental (deneysel) mimari arayışlarına gidişi izleriz. Bir kulvarda, binayı artık sadece bina olarak görmemeye başladığımız yıllar gelir. Bilgisayarın da verdiği kolaylıkla, sınırlar genişler. Çekmeler, abartmalar, savrulmalar, katlanan yüzeyler, binanın kendisi ile landscape oluşturmalar, topografyayı hatırlatan yayılmalar, aşağı yukarı, içeri dışarı itmeler ve bugün bütün hızı ile devam eden, her yere yayılan örnekler önümüze serilir, globalleşir. Reima Pietilä ise bunlara bilgisayarların olmadığı 1950'lerde el işi morfolojik maket deneyleriyle, çubuk çalışmalarıyla başlar ve sonra da Raili ile birlikte projelerinde devam eder. Pietilälar, Kaleva Kilisesi ile ekspresyonist tarafta yer alır. Gaudi, Mendelsohn, Sharoun gibi ustaların arasındadırlar artık. Bunun da ötesinde özellikle Dipoli projesi ile deneysel, hatta tamamlanmamış bina, eskiz halindeki bina kavramı konulur, ki bence bu Pietilä isminin mimariye çok önemli bir katkısıdır. Bu tür bir anlayışın değişik yaklaşımları, Brüksel Fin Pavyonu, Finlandiya Yeni Delhi Elçiliği ve Suvikumpu Konut Projesi ve hatta çok 55

RAILI VE REIMA PIETILÄ KALEVA VE DİPOLİ 13 14 15 13 Başbakanlık Konutu 14 Yeni Delhi 15 Metso 16 Suvikumpu daha sonra gerçekleştirdikleri Cumhurbaşkanlığı Evi'ni de içine alacak şekilde genişletilebilir. Kuveyt ve Hervanta projelerinde olduğu gibi 1970 hatta, 1980'lere doğru sarkan yıllarda ise Pietilälar için postmodern mimarlık dünyasıyla paralellikler olan başka türlü arayışlar başlar. Ama bunlar yukarıda sık sık değindiğimiz klasik olarak değerlendirilebilecek yapıtlardan daha farklı yorumlardır. Missukka Haklarında yazılan çok sayıdaki kitaplar arasında iki tanesinden özellikle söz etmek istiyorum. Bir tanesi Roger Connah'ın Pietilä üzerine yazdığı Writing Architecture - Fantomas, Fragments, Fictions- An Architectural Journey Through the 20th Century (The Building Book LTD,MIT Press, Helsinki, 1989) adlı çok geniş bir araştırma, her yana sıçrayan, yayılan, özgün bir yorumlar dizisidir. Connah sanatın birçok dalına, mimarlığa, eskiye yeniye Pietilä ile birlikte girer çıkar. Bir kuzey belgeseli, bir kuzey destanı izlenir. Adeta bu destanın köklerinin nerelere gittiğini anlatır, çok yoğun bir biçimde sıralar, seviye seviye, kat kat, birçok boyutu ile. Bu kitapta vurgulandığı gibi Reima meslektaşları arasında bir "Cult Figüre" (kült figür), "An Arctic Shaman" (Kuzeyli bir Şaman)dır. Bir tarafı etrafındaki geleneksel, diğer tarafı da evrensel dünyaya meyleden bir mimardır. Efsanevi bir kişiliktir. Hala birçok hikayesi dilden dile dolaşır. En hoşuma gidenlerden biri, arşivde bana yardım eden gencin de anlattığı, daha önce ciddi bir yayında da rastladığım bir kedi hikayesi. Malmi yarışmasını yaparlarken Reima eskiz çiziyormuş. Kedileri gelip Reima'nın çizdiklerinin üzerine oturmuş. O da kedinin konturlarını çizerek, işte bu yarışmanın planı budur diyerek yoluna devam etmiş. Her şeyden mimarlık çıkaran Reima'ya bu kilise yarışmasında kedisi Missukka yol göstermiş. Sözünü edeceğim diğer yayın ise, Reima Pietilä'nın kendi notlarını topladığı Notion- Image-Idea başlıklı, çok küçük bir el kitabı (TKY Otapaino, Espoo, Helsinki, 1975). Bu da tasarımcının kendisinin 56

KALEVA VE DİPOLİ RAILI VE REIMA PIETILÄ 16 kişisel bir analizler özetidir. Kendisinin görme biçimlerini sıralar. İkincisinden, Reima'nın notlarının bir yerinden üç satırı alt alta veriyorum. "Do not design a house but an environment" "One does not see forest because of trees or architecture because of buildings" "Building+Nature+Man=Basis for Universe of Relationship" Reima şunu söyler bize adeta: "Tasarlarken bir şeyi birebir göremeyiz, arkasını görmeliyiz ve doğa bize bütün bunları öğretebilecek, bütün bunların içinde olduğu bir deney alanıdır. Ve doğanın da arkasını görmek gerekir." Son bir not, Pietilä adının mimar olarak ülkesindeki yeri ile ilgili. Reima Pietilä yaşadığı dönemde kendisine devlet tarafından verilen "Akademisyen" ödüllü bir mimardır. Daha önce bu ödül Alvar Aalto'nun olmuştur. Şu anda ise Juha Leiviska, Fin mimarlık tarihindeki, yalnız yaşayan bir mimara verilen bu ödül sahibi olan üç mimardan biridir. Pietilälar yaptıkları projelerin ve inşa edilen binaların sayısı Aalto'dan çok daha az olmasına karşın, özellikle yaptıkları klasikleri ile deneysellik açısından Fin mimarisinde çok özel bir yere sahiptir. Aalto'nun modernizme bağlılığı ve özgün yorumları bilinir. Pietilä çalışmalarında ise, modernizmin değerlerinin çeşitli formlarda eleştirildiği belirgin bir şekilde izlenir. Pietilä ismi, mimarlık dünyamızda, modernizmden sonraki yeni bir döneme geçişte, bu değişimin kuzeydeki önemli temsilcilerinden biridir. Modernizm sonrası deneyselliğin kilidini açan öncülerdendir. Ülkesinin özgün malzemesi ile bunu gerçekleştirir. Pietilä'nın deneyleri Finlandiya kokar. Ama Pietilä adı kendi ülkesinde yaptıkları ve yazdıkları ile kendi döneminde de, hatta bugün bile, büyük çoğunluğun kabullendiği, geçerli mimarlık söyleminin uzağında, hatta başka bir uçtadır. Bir başka deyişle, kendi ülkesinde, modernizmin kalesi Finlandiya'da kutuların, dikdörtgenlerin arasında onları paramparça eden bir yabancıdır hala. Müge Doğan'a ithafen FOTOĞRAFLAR 1, 2, 5, 6, 9, 12 Raili ve Reima Pietilä Arşivi 3, 4, 7, 8, 10 Martti İlmari Jaatinen / Raili ve Reima Pietilä Arşivi 11 Hüseyin Yanar 13 Voitto Niemelä / Fin Mimarlık 14, 15, 16 Fin Mimarlık Müzesi Arşivi 57