ısbn 978-975-14-1655-1 Remzi Kitabevi, 2014



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ISBN :

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Kırmızı Şemsiye. Şiirler: Mavisel Yener. Öyküler: Aytül Akal. Resimler: Saadet Ceylan. Resimler: Ayda Kantar

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

LOGO. Özel Dedektiflik Eğitimi Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö.İ.U. MYO İsmail Yetimoğlu w w w. d e d e k t i f. o r g. t r

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

tellidetay.wordpres.com

tellidetay.wordpress.com

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ


Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

ÇOCUK İSTİSMARININ ÖNLENMESİ. Hoş Geldiniz BİLECİK REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Anna Branford. Violet Mackerel in Küçük Sürprizler Teorisi

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

Bilgin Adalı HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mustafa Delioğlu SÜMBÜLLÜ KÖŞK

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Perşembe İzmir Gündemi

ÇEVREMİZ VE BİZ 1.park 2.büfe 3.okul 4.banka 5.otel 6.market 7.alışveriş merkezi 8.kafe 9.hastane 10.köprü 11.nehir 12.kafe 13.spor salonu 14.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΕΘΝΙΚΟ ΚΑΙ ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΣΧΟΛΗ ΟΙΚΟΝΟΜΙΚΩΝ

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

İÇİNDEKİLER. Yeni Komşular 9 Kara İnsanı 22 Polis Ziyareti 38 Denizin Sesi 49 Önemli Ziyaret 65 Kütükhane 79 Korsan Ziyafeti 90 Hırsızlar 101

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı

Sevda Üzerine Mektup

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

LanguageCert AÜ TÖMER A1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

u fotoğrafı çekildiği günden sonra yıllar boyu hiç görmemiştim; ta ki bugüne kadar. Yine de, hakkında bilmek istediğiniz her şeyi anlatabilirim size.

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bu kitabın sahibi:...

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Transkript:

2

GÜLCE BAŞER 3

4 bir ceset bir söz / Gülce Başer Remzi Kitabevi, 2014 Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz. Editör: Seyit Göktepe Kapak Fotoğrafı: Red Edge / Girts Gailans Kapak: Ömer Erduran ısbn 978-975-14-1655-1 birinci basım: Şubat 2015 Kitabın basımı 2000 adet yapılmıştır. Remzi Kitabevi A.Ş., Akmerkez E3-14, 34337 Etiler-İstanbul Sertifika no: 10705 Tel (212) 282 2080 Faks (212) 282 2090 www.remzi.com.tr post@remzi.com.tr Baskı ve cilt: Remzi Kitabevi A.Ş. basım tesisleri 100. Yıl Matbaacılar Sitesi, 196, Bağcılar-İstanbul Sertifika no: 10648 BİR CESET BİR SÖZ_Gülce Başer_3_1

1 5 Y az erken gelmişti, çok sıcaktı. Marmara Denizi nin ikindi rüzgârı ancak alınlardaki teri soğutmaya yetiyor, gövdeye ulaşmıyordu bile Apartmandan içeri girdiğinde aklında tek bir şey vardı: yolu uzatmakla hata etmişti. Pekâlâ doğrudan eve gelip sessizce oturmayı da seçmiş olabilirdi. Muhtemelen bu daha hayırlı, en azından daha az terli bir seçim olurdu. Kapı kilitli değildi; Ahmet söylediği gibi, biraz dinlenmek için erken gelmişti demek. Hemen içeri girip yanına uzanmak için hızla açtı kapıyı. Ancak bir tuhaflık vardı. Televizyon açıktı, üstelik sesi ta dışarıdan duyulacak kadar yüksekti. Ahmet pek televizyon izlemez, izlese de sesini bu kadar açmazdı. Rahatsız edici bir hisle kocasına seslendi: Ahmet? Sezgilerini kaşıyan sıkıntı diyebilirdi buna tam olarak. Yatak odasına yöneldi; oda boştu, ebeveyn banyosu da Kocacığım? Sanki pek sık bir araya gelmeyen birtakım küçük keyifsizlikler bir anda birleşiyordu; adam çalışma odasında da yoktu. Markete gitmiş olabilir miydi? Hayır, spor ayakkabılarını ve mokasenlerini kapının önünde görmüştü. Mutfağa yöneldi, bir bardak su içip sakinleşmek için, içindeki tatsız hissi dağıtmak için Adımını atar atmaz onu gördü: şakağından kan sızıyordu. Aslında ilk anda anlamlandıramadı, daha doğrusu anlamın hakkını veremedi. Sonraki andaysa düşerken kafasını vurmuş olabileceğini düşündü, niye düştüyse Tabancayı yanına diz çöktüğünde fark etti. Kurşun yarasını çarpma yarasından ayırabilecek biri değildi, dahası ömründe kurşun yarasını ilk defa bu ka-

6 dar yakından görüyordu. Saçma sapan bir film refleksiyle nabzını aradı. Filmler ve kitaplar kaskatı der, oysa ceset başta yumuşaktır, uykudaki birinin bedeni gibi. Ahmeeett çığlığını attığındaysa artık anlaşılmayacak bir şey kalmamıştı. Mutfağın ortasında kocasının cesediyle baş başaydı. Acıyla sarıldı hayat arkadaşına. Bu iş nasıl olmuştu? Bin türlü düşünce üşüştü kafasına. Takım elbisesini bile çıkarmadan bir bardak su içip sonra da intihar etmiş olabilir miydi? Ahmet intihar etmezdi ki, inancı vardı! Ahmeeettt! Gözleri açık değildi; bu bir göstergeyse Emin olamadı, yine de, sarstı, uyandırmaya çalıştı Hiçbir türlü kendine getiremedi adamı. Bir defa daha Ölmüşsün sen sevgilim, ama nasıl, kim, diye mızıklandı. Sonunda ağlaya ağlaya kocasıyla vedalaşıp polisi aradı. Ne kadar sürdüğünü bilemedi vedalaşmanın, Kocam öldürüldü memur bey, telefonunda tarazlı sesi kulaklarını tırmalayınca biraz fazla ağlamış olduğunu anladı. Dehşet içindeydi, bütün hayatı önünde kımıltısız yatıyordu. Kısa sürede gelen polisler olayı anlattırdılar, gördüklerini, hangi sözcüklerle anlattığını hiçbir zaman hatırlamayacaktı. Oysa onu dinleyen karakol memuru hiç unutmayacaktı, kadının kıpkırmızı yüzüyle verdiği delik deşik ifadeyi. Geldim, oraya baktım yok. Ama ayakkabıları evde Ben sadece yarım saat geciktim, eve dinlenmeye gelmişti. Ne yapacağım şimdi? Sonra mutfağa girdim, su bardağını gördüm, sonra da kıyafetleriyle kocamı, olabilir mi böyle bir şey?! diye boğuk boğuk olayı anlatışını Kadına da bir bardak su verdiler, ilk yudumu ağzına alır almaz püskürttü kadın İçemiyordu. Peçete getirdiler. Ağzını yüzünü sildi. Eve iyice bakın hanımefendi, hırsızlık var mı, çalınan, eksilen bir şey? Kadın kafası kesilmiş tavuklar gibi dört tur attı evde, Yok, dedi, cebi yanında mı? Iphone 5 i salondaki sehpada duruyordu. Polis, biraz sakin-

leşmesini rica etti. Onu anladığını ama biraz sakinleşmezse bu işi çözemeyeceklerini anlattı. Kadın cesedin etrafında dolaşıp ortalığı kolaçan eden takım elbiseli adamı tanrısal bir varlık olarak hatırlayabilirdi sonradan, oysa onun savcı olduğunu anlamayacak türden biri değildi. Zaman nasıl geçti, ona kim neler sordu, o ne yanıtlar verdi, yeniden kurgulayacak kadar bile hatırlamadı. Bütün algıladığı bir kalabalıktı, üniformalı polisler, birtakım siviller, halının gülkurusu rengi, koltuk örtülerinin beyazlığı ve yerden bir türlü kaldırmadıkları kocası, sevgili si Neden sonra memurlardan biri merkezi aradı. Cinayet ya da intihar olabilir, amirim. Eşiyle birlikte emniyete geliyoruz. Bunu duyan kadın koşup yerdeki adamın dudaklarına son bir öpücük kondurdu. Pardösüsünü giydikten sonra, elini yanaklarına götürdü. Sıcak ya da yapışkan gelmiş gibi, banyoya gidip yanaklarını yıkadığı duyuldu. Derin nefesleri yavaş yavaş vererek sakinleşmeye çalıştığı kapının dışından bile duyuluyordu. Polislerin hareketleri yavaşlamıştı. Bir sahne kapanırmış gibi bantlar çekiliyordu. Kadın artık susmuştu. Hazırdı. Sıradan bir Küçükyalı apartmanından çıkışta, kapıda güvenlik olmadığı da devriyenin raporuna girdi. Kapı zorlanmamıştı. Polis aracının kapısı açılıp akşamın ince rüzgârı gözyaşlarından hâlâ yanmakta olan yüzüne üflediğinde, kadın artık tamamen sakindi. Gerçi bu kırılgan bir sükûnetti, hâlâ her an yeniden ağlamaya başlayıverecekmiş gibi Dikkatini dağıtmak için, gözünü önünde durdukları binaya çevirdi. Küçükyalı karakolu, sokak içinde küçücük bir binaydı. Daha önce önünden bile geçmemişti, oysa evine ne kadar yakındı. Kapıdan girerken bir kadın polisin yaklaşmakta olduğunu gördü. Tesettürlü olduğu için onunla bir kadın polisin ilgilenmesini daha doğru bulmuş olabilirlerdi. Yeni mevzuatla verilen iletişim eğitimleri gereği söze kendini Nergiz Komiser olarak tanıtarak başlayan polis, kadını boş bir odaya aldı. Başınız sağ olsun. Bir çay alır mıydınız? Kadın, kı- 7

8 saca Sağ olun, dedi, başıyla evetlerken. Konuşabilecek durumdaysanız, sizden biraz bilgi almak istiyorum, olur mu? Komiserin konuşma şekli, sanki biraz cahil ya da aptal, daha yaşlı ve kırılgan birine hitap edercesineydi. Kadın buna alışkındı aslında, başını örttüğünden beri hemen herkesten bu muameleyi görüyordu, o an yine aklına bu geldi. Belki de alınganlık ediyordu. Acılı olduğunu düşünerek özenli davranmaya çalışıyor olabilirdi Nergiz Komiser. Kadın çantasından kimliğini çıkarıp komisere uzatırken kuru bir sesle Konuşabilirim, dedi. Soğukkanlı, diye düşündü buna karşılık komiser ve kimliğe bakarak sormaya başladı: Adınız, soyadınız? Nihal Gürsoy. Ahmet Gürsoy un nesi oluyorsunuz? Karısıyım. Olay nasıl oldu, bir anlatır mısınız? Olayı görmedim. Eve geldiğimde televizyonun sesi fazla açıktı ve kapı kilitli değildi. Seslendim; cevap vermedi. Markete mi gitti derken, mutfakta onu buldum. Sonra sizi aradım işte. Ahmet Bey le en son ne zaman görüşmüştünüz? Dört gibi aradım. Eve erken gideceğini, yorgun olduğunu söyledi. Tamam, dedim; ben de altı buçuk gibi gelirim. Sen dinlen. İşten beşte çıktım. Evde yemek de vardı. Eve gidersem gürültü edip onu rahatsız edeceğimi düşünüp bir saat fazladan dolaştım. Sonra eve girdim. Sonrasını biliyorsunuz. Ne iş yapıyordu Ahmet Bey? Sigorta acentesi vardır. Serbest meslek yani. Bildiğiniz bir hasmı, düşmanı var mıydı? Valla iş dünyası, mutlaka birileri vardır, ama öyle hayatımıza kasteden biri yoktu, yani. Bir tehdit aldığını filan duymadım. Doğrusu pek iş anlatmazdı ama, öyle bir şey olsaydı herhalde söylerdi, değil mi? Kaç yıldır evlisiniz? Bir buçuk. Ama evveliyatı da var. 12 yıldır tanışırız.

Peki, bir sıkıntısı, mutsuzluğu, yani dikkatinizi çeken bir huzursuzluğu var mıydı, son dönemde? Nihal bu soruyu yanıtlamadan önce biraz düşündü. Sanki gördüğüyle demesi gereken arasındaki mesafeyi ölçüyordu. Nergiz kadının ağlama izlerine baktı, yüzündeki derin hüznü ve bitkinliği fark etti. İki şeyden emin oldu; cahil bir kadın değildi ve belli ki kocasını sevmişti. Özenle alınmış kaşları, iri elâ gözleriyle kesinlikle güzel bir kadındı ve yeni kuşak bakımlı muhafazakâr kadınlardandı. Hafifçe kemerli burnu, biçimli ağzıyla aslında dikkatle bakıldığında görüntüsü de başörtü önyargısına uygun değildi; kültürlü, akıllı ve en çok da oldukça özgüvenli görünüyordu. Gözlerinde en ufak bir çekingenlik izi yoktu. Haklılar, galiba, diye geçirdi içinden, önyargılıyız. Valla göründüğü kadarıyla intihar etmesini gerektirecek bir sıkıntısı yoktu. Ama kimse kimsenin içini iyi bilemez. Bazen karısı bile Bana söylemediği bir sıkıntısı vardıysa onu bilemem. İntihar etmeyeceğini düşünüyorum, çünkü eşim inanç sahibi biriydi ve intihar büyük günahtır. Ama depresyon da bir hastalıktır; onu ben bilemem. Yani evet, çok yakınındaki birinin fark edebileceği belirtiler verir depresyon. Onların hiçbirinin olmadığını söyleyebilirim. Öte yandan bazı özel durumlarda vaka kesinlikle çıkmazını gizli tutar. Gizlilik zaten eşimin mizacıdır. İşte öyle bir durum varsa, benimle paylaşmak istemediği bir çıkmazsa, bu onu intihara sürüklemiş midir? Depresyon da bir hastalıktır, bilmiyorum. Bence kesin olarak depresyonda değildi. Olay da intihara benzemiyor zaten, öyle mi olur, bilmem ki Kitaplardaki örnekler sınırlı İçinde kabaranı dökecek bir yer bulmuş gibi upuzun bir açıklama yaptıktan sonra derin bir soluk alıp sustu. Gözlerini tek pencereyle sokağa bağlanan loş odada dolaştırdı. Çayından bir yudum aldı; bardağı tutan eli hafifçe titriyordu. Biraz tarazlı olmakla birlikte titremiyordu sesi; beden diliyse aksine hücreleri bir arada tutmakta zorlandığını söylüyordu. Nihal Hanım, nerede çalışıyorsunuz, mesleğiniz ne? 9

10 Bir anaokulunda görev yapıyorum. Bağdat Caddesi nde. Sosyoloğum. Anaokulunun adını ve telefonunu verdi Nihal. Bilgi alabilirsiniz, size söylediklerimin tamamı doğrudur. Size inanıyorum, Nihal Hanım. Bunlar normal prosedür. Tek tanık sizsiniz. Burada zanlı değil, tanık olarak bulunuyorsunuz. Üzerinize alınmayın, lütfen. Yalnız, şüpheli ölüm nedeniyle bu gece ve bir-iki gün daha evinizde kalamayacaksınız. Gidebileceğiniz bir yer var mı? Yoksa yardımcı olalım. Varsa sizi oraya bırakalım. Bir telefon edebilir miyim? Nihal, Sanem dediği biriyle konuştu. Durumu anlatmadan önce, birkaç gece onda kalıp kalamayacağını sordu. Küçükyalı karakolundayım, dedi. Gelen yanıt üzerine de Tamam bekliyorum, diyerek telefonu kapattı. Bu arada, eşiniz eğer öldürüldüyse, size de göz kulak olmamız gerekebilir. Herhangi bir şeyden kuşkulanırsanız, ürkerseniz, ya da aklınıza bir ayrıntı gelirse, lütfen bizi arayın. Nihal kâğıdı alırken, Size kaldığım yerin bilgilerini de vermeliyim, değil mi? diye sordu, bir kalem-kâğıt isterken gerçekten soğukkanlıydı. Bir de rica etsem eşimin eski eşine siz haber verebilir misiniz? Takatim yok buna Hafifçe titreyerek kâğıda ikinci bir isim ve numara yazdı: Mehtap Şahin: 05xx xxx xx xx. Altına acentenin iletişim bilgilerini de ekledi. Ahmet Gürsoy, xxxx Sigorta Bostancı Temsilciliği, Tel: 0216 xxx xx xx. Adres: xxxxxxx. İki saat sonra Sanem in evinde televizyon kumandasıyla oynuyordu, görüntülerin akışına kapılmış görünerek. Pek bir şey yiyememişti. Kahve istemişti, üstelik, yarı boş mideyle Sanem in dostane endişesi, normalde oldukça konuşkan olduğunu bildiği bu eski arkadaşına kilitlenen gözlerinde anbean büyüyordu. Evlenmeden önce çalıştığı şirkette Nihal in yıllarca en yakın arkadaşıydı genç kadın. Bekârdı, akrandı. Evlendikten sonra pek görüşememişlerdi, haftada bir telefonlaşıyorlardı. Nihal in Ahmet

saplantısı nı en iyi bilendi. Çok acı çekiyor olmalıydı Nihal. Ağlamıyordu, zaten Ahmet o kadar tuhaf bir meseleydi ki, o söz konusu olduğunda Nihal hiçbir zaman pek ağlamamıştı, ağlayamamıştı bile, aslında Tuhaf, karanlık bir aşktı işte. Adam için hayatını değiştirmişti, ki Sanem bunu kimse için asla yapmayacağını düşünüyordu. Sevmek, aşk güzeldi de Bir kadın hayatta o kadar zorlu bir mücadele içindeydi ki! Neyse, dedi içinden, bunlar sonra konuşulacak işler Tatlı getirtelim mi? Dondurmalı ekmek kadayıfı, sufle, ne istersen? Olur mu! Yarın helva yiyeceğiz Göz göze gelip ince bir gülümsemeyle anlaştılar. Nihal in kara mizahçı olduğunu biliyordu Sanem. Sanem iyi kadındı, onca zaman, resmen evliliği için arkadaşını sattıktan sonra kocasını yitirdiğinde aklına ilk o gelmiş, o da samimiyetle evini açmıştı, Nihal bunu düşünüyordu o anda. Nihal, kimselerde kalamayanlardandı. Aslında Sanem de Sekiz yıllık dostluklarında ilk defa aynı evde geceliyorlardı. Nihal sanki bir uzvu kesilmiş de hayatının bir sayfası tamamen kapanmış gibi davranıyordu; tıpkı evlendiğindeki gibiydi. Sanem yemekte asıl bundan endişelenmişti. Kendine zarar verecek insanlardan değildi ama Ahmet için kendine o kadar çok zarar vermişti ki, insan ister istemez tedirgin oluyordu. Helva bir tür iyiyim, merak etme, mesajıydı aslında, eski müdür onu işten atmakla tehdit ettiğinde de olaydan on beş dakika sonra böyle bir mesajla iyi olduğunu anlatmıştı. Altı ay sonra adam istifa ediyordu! Dolayısıyla bu mesajla biraz rahatladı arkadaşı. Adamlar evde gezip duruyorlardı, ama ortada hiçbir şey bırakmamıştı katiller Ayak izi filan çıkar belki O işler filmlerde olur bence Hangi katil durup dururken düğmesini düşürür ki? Nihal, gözünü ekrandan ayırmadan, yüzünü ne bileyim anlamında buruşturarak mırıldandı: Olay yeri ne işe yarar, bilmiyorum ki 11

12 Biraz dinlenmek ister misin, yatağını hazırlayayım mı? Üzerine adeta yapışan endişeli bakışlardan yorulmuştu Nihal. Uyuyor gibi yapmak daha iyi bir fikir olabilirdi. Ayağa kalkarken çantasından telefonu çıkarıp baktı Daha annemlere haber vermedim. Yarın bir de iş var Arkadaşının bitkin, hareketleri ağırlaşmış bedenine bakarak, Deli misin, kızım, ara ve durumu anlat! diye haykırdı beriki, Evde dinlen sen yarın. Uçuk mor duvara bakarak son kez konuştu kadın: Evde oturup duvarlara mı bakacağım? Sabahtan işe giderim. Öğleden sonra da izin alır, biraz erken çıkar, gelir helva yaparım. Ahmet e önce otopsi filan yaparlar herhalde, değil mi? Zaten uyumak için uzanmamıştı yatağa Gecenin önemli bir kısmını duvarlara bakarak geçirdi. Sanem in geceliğinin ve çarşaflarının içinde onun perdelerinin desenlerini, desenlerin sıcak gecede açık bırakılan pencereden gelen esintiyle kımıldanışını duvarda gezinen gölgeleri karanlıkta birer küçük hayalete dönüşen eşyaları izlerken arada dalmış olabilirdi birkaç dakikalık periyotlar halinde Cesedin görüntüsüyle açtı her seferinde gözlerini ve kendisini beklediğini düşündüğü büyük yalnızlığıyla İnsanın kocasının eski karısının telefonunu ezbere bilmesi ne kadar sıradışıysa, sabah çalan ilk telefondaki eski eşe ait sesin bu kadar dostane olması da o kadar sıradışıydı, Nihal için de. Samimiyetle başsağlığı diledi Mehtap. Nihal, belki uykusuzluğun da getirdiği sersemlikle mırıldandı: Senin de Mehtap. Çocuklar nasıl? Kulağına yapıştırdığı telefonla pencere önünde konuşurken sokakta sabahın bu ilk saatlerinde çocukların okullarına, büyüklerin işlerine yetişmek için koşturmalarını izliyordu. Telefondaki ses de oldukça hüzünlü ancak sakindi. Sanki bu hep beklenen ya da ihtimal dahilinde tutulan bir ölümmüş gibi: Üzülüyorlar. Okula göndermedim bugün onları. Bir şeye ihtiyacın var mı? Evde misin?

Hayır, eve giremiyorum, olay yeri incelemesi sürüyor. En azından dün öyleydi. Bugün de arkadaşımda kalırım ama yarın dönerim herhalde. Senin bir şeye ihtiyacın var mı? Nafaka hangi gün yatacaktı? Yok çok şükür, nafakam pazartesi yatmıştı. Bizi merak etme şimdi. Yalnız kalma sen. Telefonu kapattıktan sonra bir şey düşünmeye fırsat bulamadı, çünkü daha Mehtap la konuşurken, telefon gelen ikinci bir çağrının sinyalini vermişti. Bu kez arayan Nazif ti, Ahmet in acentedeki sağ kolu, onun olmadığı zamanlarda bütün işleri yürüten nazik, saygılı elemanı. Nihal Hanım, dün gece karakolda işleri halletmem gerekti, geç geldim, arayamadım. Başınız sağ olsun. Sağ ol, Nazif. Siz hiç meraklanmayın, ben her şeyi takip ediyorum. Ama siz iyisiniz, inşallah? Bir şeye ihtiyacınız olursa hemen bir alo deyin, gelirim. Cenaze işlerini kastediyordu, belli ki Sağ ol Nazif, Allah razı olsun. Şimdi otopsi olacak herhalde, ondan sonra Sesinin incelmesini engelleyemedi Nihal in, birden gözleri dolmuştu, hiç beklemediği bir anda otopsisi yapılacak kişinin kendi sevgilisi olduğu gerçeği dank etmişti kafasına. Nihal Hanım, inna ileyna ve inna ileyhi raciun, ölüm Allahın emri Telefondaki adam kadının başını salladığını göremezdi, hafifçe burnunu çektiğini duydu sadece. Nazif, Ahmet in bağlı olduğu dergâh içinde Nihal e soğuk davranmayan tek insandı. Çok temiz adam, diye düşünürdü Nihal hep. Nazif de saygıda kusur etmemekle birlikte ilk anda pek hoşlanmadığı Nihal e zamanla ısınmış, onun iyi bir kadıncağız olduğuna kanaat getirmişti. Bir kere çok kibardı. Sonra çok içtendi, riyanın zerresi yoktu. Yapmacığı yoktu. İyi kadındı vesselam. Kocasını da çok seviyordu gerçekten, ona bakarken gözleri parlıyordu kadıncağızın. Ahmet abisi de onu çok seviyordu Aşk ancak gönül sahiplerine nasip olur, 13

14 diye düşünürdü Nazif. Ahmet abi kesin gönül sahibi biriydi ya, bu kadıncağız da belli ki gönül sahibiydi İkisinin önce imam nikâhında zoraki şahit olmuştu Nazif. Sonra resmi nikâhta dergâh büyükleri yanaşmadığından Ahmet in yine şahitliğini üstlenmişti. Zaten sade bir nikâh olmuştu, kızın öfkeli babası da gelmemişti. Resmi nikâhtan sonra hep birlikte Yahya Efendi türbesine gidip oradaki camide nikâh tazelemişlerdi. Bu kez de şahit Nazif ti. Ahmet, kızın ailesi bilmediği için dini nikâhlarının geçerliliğinden hiçbir zaman emin olamamıştı. Bu iş ancak resmi nikâhtan sonra tazelenen imam nikâhıyla içine sinmişti. Dergâhsa hiçbir zaman Nihal i benimsememişti, çünkü Mehtap oraya kapılıydı, oranın kızıydı. Ahmet i onunla dergâhın şeyhi Hüseyin Efendi evlendirmişti. Mehtap ın ailesi de dergâhın eski müritlerindendi. Öksüz ve yetim Ahmet oraya geldiğinde ve izleyen yıllar boyunca Şeyh Hazretleri ona öz oğlu gibi sahip çıkmış, onu yetiştirmiş, sonunda da evlendirmişti. Ahmet, Hüseyin Efendi Hakk a yürüdükten iki yıl sonra Nihal i nikâhına almış, Hüseyin Efendi nin varisi Mehmet Efendi de bu nikâhı kerhen onaylamış, Nihal i Mehtap ın gelmediği bir gün çağırıp el öptürmüş, ama sohbetlere katılmasını istemediğini Ahmet e açıkça söylemişti. Nihal dergâha kabul edilmemişti. Gerçi istemiş miydi, o da ayrı bir konuydu ya, istenmediği kesindi. Nazif, dedi, kendini toparlayan ses, şimdiden söyleyeyim, işimi bırakmayı düşünmüyorum, Ahmet in maaşı ailesine kalsın, öyle ayarla. Acenteyi de dergâhtan birine devrederiz. Mehtaplar hisselerini alsınlar. Hak geçmesin. Altı hisse onlara, bir hisse bana. Banka hesaplarının filan da dökümlerini yaptır. Ben bir tek oturduğum evi ve arabayı istiyorum. Silivri deki yazlığı ve Küçük Çamlıca da yeni aldığımız villayı Mehtaplara devredelim. Onda iki çocuk var. Nazif duygulanmıştı, Nihal Hanım, siz de Ahmet abinin ailesisiniz. Kadıncağız alt tarafı anaokulu öğretmeniydi ama kendi yağıyla kavrulmayı planlıyordu işte. Acentenin devrinden gelecek paranın yedide birine talipti, ki aslında hak-

kı daha fazlaydı. O da onu yıllarca geçindirecek bir para değildi. Koskoca iki evden vazgeçmiş, Küçükyalı daki mütevazı daireyle yetinmişti. Sonra darda kalmayın Nihal Hanım Ahmet abi böyle olsun istemez Sen benim dediğimi yap. Merak etme, evelallah, ben bir kişiyim zaten Evet, koca İstanbul da bir kadıncağız Gerçi Nihal Hanım ekmeğini taştan çıkaracak türden bir hanımdı. Şimdi belki ailesiyle de barışırdı. Akşam altı gibi şimdi vereceğim adrese uğra, sana helva vereceğim, dağıtırsın, acenteye de götürürsün. Tamam Nihal Hanım, siz hiç merak etmeyin. Saat dokuz buçuk olmuştu. Nihal giyinip fırladı. 15 Hakan, masana bir dosya bıraktım. Şüpheli intihar. İş sende. Pembe dosyada bu kez bir sigortacının cenazesi vardı. Beş-altı tane ifade, balistik raporu, olay yeri, hemen eksiksiz görünen bir dosya ve sıfır şüpheli. İntihara çok benziyor ama intihar değil gibi. Adam yanlış yerde intihar etmiş. Besbelli intihar süsü verilmeye bile çalışılmamış, intihar deyip kapatın, diye adam kendi silahıyla öldürülüp, gerçi bu da adli tıp raporundan sonra kesinleşecekti, silah da yanına bırakılıverilmiş. Aslında açılmadan kapanmış bir dosya sayılabilirdi, bu tür işlerin sonunda genelde Delil yetersizliği sonucu maktulün intihar ettiği tahmin edilmektedir, yazardı raporlarına. Bu hukuken kesinlik içermeyen ifadeyi özellikle tercih ediyordu, ki ileride birileri bir itirafta bulunacak olursa dosya kolayca yeniden açılabilsin. Arkasına yaslanıp bina damlarından başka bir şey göstermeyen pencereye dikti gözlerini Buradan insan yalnız damları görüyordu, dünyanın her yerinde birtakım zavallılar her gün infazlara kurban gidiyorlar, katilleriyse güncel piyonlarıyla işlerini yürütmeyi sürdürüyorlardı. Emniyetin penceresi gibi işleyişi de damları hesaba katmaktan ibaretti. Kafasına üşüşenleri hızla kovaladı, sonuçta bu ülkede herkes işini yapıyordu. Üstelik he-

16 nüz birilerinden dosya kapatma talimatı gelmediğine göre, bu kez başka türlü olur mu, diyerek dosyayı incelemeye başladı, böyle yapmak zorundaydı çünkü Yoksa çalışamazdı. Sadece altı kişiden ifade alınmıştı: Eşi, eski eşi, iki elemanı ve iki müşterisi. Bostancı ve çevresinde beş bin kadar müşterisi vardı oysa adamın. Oldukça başarılı bir sigortacıydı belli ki. On iki kişi çalıştırıyordu. Ama ölü bulunduğu yer eviydi. Eğer bu bir cinayetse kurgu pek karmaşık değildi. Eve yalnız girmişe benziyordu. Her koşulda ortada bir silah vardı, bu silah da maktule aitti. Silahını üzerinde taşıyan biri değilse ya kuşkulu bir ziyaretçiyle, silahını kapıyı açmadan çıkarmıştı ya da katil silahını nerede sakladığını bilecek kadar yakınıydı. Evde kameralı güvenlik sistemi vardı ama olaydan on beş dakika önce kapatılmıştı. Apartman güvenlik kamerası olmayan, bir bakkaldan başka dükkân bulunmadığı için işyerlerine ait güvenlik kameralarının da bulunmadığı küçücük bir sokaktaydı. Kapı zorlanmamış, evde herhangi bir itiş kakış olmamıştı. Besbelli katil tanıdık biriydi. Adamın elinde bulunan, nerede olduğu bilinen ya da kuşkuyla ele alınıp gelen tanıdık çıkınca masaya bırakılan tabancayı almış ve mutfakta yüzü evyeye dönük durumdaki şahısa arkadan yaklaşmış, tam şakağından vurmuştu. Tabancanın susturuculu olması da maktulün pek masum biri olmadığını ortaya koyuyordu. Maktule bu kadar hızlı yaklaşıp intihar noktasından ateş edebilmesi, katilin de pek amatör olmadığının açık göstergesiydi. Adamın karısının verdiği ifadeye göre, katil televizyonun sesini açarak susturuculu silahın sesini iyice gömecek kadar da soğukkanlıydı. Belki konuğuna bir şey ikram etmek üzere mutfağa giden adamı sağ şakağından vurarak öldürmüş, tabancayı da eline tutuşturup oyalanmadan, hiçbir dirence de maruz kalmadan evden çıkıp gitmişti. Ayakkabılarını dışarıda çıkarmış olabilirdi, burası karakol polisinin raporuna göre dindar insanların yaşadığı bir evdi. Ahmet Gürsoy un mafyayla ya da istihbaratla ilişkisi olabilir miydi? Belki de Kürt hareketi Diyarbakırlı bir Kürt tü. Aile

ve özgeçmiş bilgilerini istetti. Yetimhanede yetişmişti. Bu arada adam 1992-2005 arasında emniyette görev yapmıştı, hem de Özel Harekât ta. Üniversite, çalışarak okuduğu için biraz uzamıştı. Sonrasında yüksek lisans yapmak üzere yurtdışına gönderilmişti, devlet bursuyla. Sigortacılığın yanında devlet kurumlarına danışmanlık veriyordu, yüksek lisans yaptığı ihale hukuku ve uluslararası güvenlik konularında. Ama bürokrasiyle resmi bir bağı yoktu. Oldukça başarılı bir adammış merhum Ahmet Gürsoy, diye düşündü. Bir amcası İstanbul da yaşıyordu, oldukça yaşlıydı, Ahmet e o sahip çıkmış olmalıydı yetimhaneden sonra Arkadaşları? Bağlı olduğu dergâhtan iki-üç yakın dostu vardı mutlaka, ama kayıtlarda görünmüyordu. Evet, adamın bir dergâha kapılı olduğunu söylüyordu kayıtlar. İki eşi arasında bir aylık bir boşluk olduğuna göre, bir aşk cinayeti ihtimalini de dikkate almak gerekiyordu. Önce bir gidip olay mahallini görmeye, sonra da sırasıyla Nihal Gürsoy ve Nazif Asyalı yla konuşmaya karar verdi. Mahallede tanıdık ihtimali pek yok gibiydi ama bakkalla da bir konuşmak işe yarayabilirdi. Dosya komşuların çoğunun evde bile olmadığını ortaya koyuyordu. Sonra da dergâhına giderdi. Damlarla dolu pencereye bir daha bakıp harekete geçti. Eşref, işin var mı? Buyur abi? O sırada Burhan Amir koridordan seslendi, Bayanla git, adamın karısı tesettürlü, seninle hane içinde kalamaz! Bayan, yani Özlem Komiser kıkırdadı. Bir soruşturmada kadının biri Size anlatamam, ben bayanla konuşacağım, diyeli beri Özlem in adı Bayan kalmıştı, cinayet bürosundaki iki kadın polisten biriydi. Öbürü de zaten masa başında, istihbarattaydı. Midesi kolay kalkmayan Özlem, biraz mücadeleden sonra kendini bu erkek büro ya kabul ettirmiş, cinayetin Bayan ı olmuştu. 17 Esmer, ufak tefek adam kimliğini gösterip binaya girdi, güvenlik bandından geçti, hızla asansöre binip üçüncü kata çıktı. En BC 2