Her yıl üniversiteye giren 50 milyon dolar son kuruşuna kadar eğitime harcanıyor.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Gençlerbirliği sınavı!..

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

Yalıkavak Spor İlk Maçını Kaybetti.

Habere göre. Quaresma sözü ortalığı karıştırdı

Siyah-beyazlılar, Beşiktaş Antalyaspor'u devirdi

Kampın iyi bir. Kendimi İspatlamak İstiyorum

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

15 Ekim 2014 Genel Merkez

BAKA BULUŞMALARI -I-

Beşiktaş Gazetesi. Q7 nin durumu arap saçı. Ben 3 milyona razıyım dedi.

Kenyada otele saldırı: 12 ölü

BODRUM BASKET KIRÇİÇEKLERİ SEZONA, MERHABA DEDİ

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

Cumhuriyet Halk Partisi

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Hazırlık çalışmaları. Takım toplanıyor

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

Dünya Kupası Futbol Organizasyon Teklifi. Fayda-Maliyet Analizi & ilgili analiz yöntemleri Birgit ten Cate & Dirk Roelofsen

Tutturursa. da kamp yapacak Ocak 2013 tarihleri arasında Antalya Mardan. 6 Ocak 2013

-1- Adres: A Blok AZ. Kat 1 Nolu Banko Oda: 12, TBMM, ANKARA Tel: +90 (312) (312) Faks: +90 (312) E-Posta:

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

kondisyon tutturdular Antalya'da Manuel Fernandes ile Mustafa Direktör Samet Aybaba yönetiminde Futbol Takımı, yaptı. Basına kapalı olarak

Cumhuriyet Halk Partisi

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti

Beşiktaş Gazetesi11 EKİM Antalya kampı başladı

Cumhuriyet Halk Partisi

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

Harcamaları kısıtladı

ENDA SPORTS 2015 KIŞ TURNUVASI KURALLARI

Derbide beraberlik!..

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Kadına Yönelik Şiddet

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Oğuzhan'dan iyi haber!..

Beşiktaş 1 Adanaspor 1

Kartal, Kuvvet çalışması

Kartal turu geçti. dışında müdahale etti, dönen topu Kaan ağlara gönderdi (1-2). İlerleyen dakikalarda başka gol olmayınca ilk yarı 1-2 rakibin

Hayri Ülgen Türk futbolunun ve Türk. basınının centilmenlerinin ilk sıralarında en önemli yerde olan örnek bir insandır. 16/04/195

Araştırmanın Künyesi;

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

Karakaya: İnanmayanlar ile Bizim İşimiz Yok

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

TRABZONSPOR RESMİ DERGİSİ


Beşiktaş Gazetesi. ve 2007 yılından bu yana Zamalek takımında forma. haklarını elinde bulunduran Yunan menajer Gerasimos Zapatinas, Shikabala'yı

16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu Sandık Sonrası Araştırması

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Devrim Öncesinde Yemen

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

Hakkımızda. Dönemlig, lise ve üniversite öğrencileri ile mezunlarından oluşan futbol takımlarının katılımıyla

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

Salı İzmir Gündemi

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

5 milyon kişi online ticarete 31 milyar lira harcıyor

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

3.Köprü ne zaman açılacak? Başbakan Davutoğlu açıkladı

Beşiktaş Teknik. Taksitle gitti

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Kartal tur arayacak

Demokrasi Nöbeti Araştırması

Kobe: Beşiktaş ile Görüştüm

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Siyah-beyazlıları. Statdaki son maçına çıkıyor

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Faik ÖZTRAK Tekirdağ Milletvekili

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

Transkript:

Dekanlarımız, öğrencilerimiz, mezunlarımız 10. yıla girerken üniversitemiz ile ilgili görüşlerini Ünivers ekibiyle paylaştı. Her yıl üniversiteye giren 50 milyon dolar son kuruşuna kadar eğitime harcanıyor. Türkiye de Avrupa Komisyonu nun verdiği diploma eki etiketi ni alan üç üniversiteden biriyiz. 2011 3 22 Ünivers Türkiye de kadınların, sadece fiziki şiddete maruz kalmadığını ifade eden Ege Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Sıdıka Yılmaz a göre medyanın erkek egemen yapısı, haber diline de yansıyor. > Fukuşima felaketinin ardından Almanya, nükleer santraller için kapatma kararı alırken; Türkiye Mersin Akkuyu Santrali nin yapımına başlıyor. > İzmir, Şubat ayından bu yana 50 noktada 100 kamerayla izleniyor. MOBESE uygulamasının başlamasıyla birlikte olumlu ve olumsuz yanları tartışılmaya başlandı. İzmir de kurulan sistem İstanbul daki mevcut sistemden daha ileri bir teknolojiye sahip. Projenin toplam bedeli 22 milyon 218 bin TL. İstanbul daki güvenlik kameralarının sayısı 100 bini aşıyor. Dünya genelinde ise 45 milyon adet güvenlik kamerası bulunuyor. > - Basit Bir Ev Kazası adlı tek kişilik oyunuyla Afife Jale, Muhsin Ertuğrul ve Sadri Alışık ödüllerini kazanan Günay Karacağlu, Bir daha ömrüm boyunca tek kişilik oyun sergilemem. Dünyanın en büyük yalnızlığı sahnede tek olmak, tutunacak en ufak dalın yok diyerek bir rolü kabul etmesinin tek koşulunun sadece senaryo olduğunu belirtti. > İzmir diziler için bu ara çok popüler oldu. Bunun nedenini İzmir Çetesi nin ilk yönetmeni Murat Şeker e sorduk. 2009 Avrupa Şampiyonu olan Arkas Voleybol Takımı, bu yıl da aynı kupada ikincilik elde etti. Ünivers Spor Servisi Arkas Spor Kulübü nün hikayesini yazdı. > www.radyoeko.org > Üniversite radyomuzun yayın akışı.» 2-3 4-5 6-7 8-9 10-11 >

2 2011 3 22 - - Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu ndan (TAPDK) alınan verilere göre, 2005 yılında 106 milyar 717 milyon adet olan sigara miktarı, 2006 yılında 107 milyar 908 milyon adede yükseldi. Söz konusu rakam, 2007 yılında ise 107 milyar 455 milyon adet olarak belirlendi. Kapalı alanlarda sigara içme yasağının 19 Mayıs ta uygulamaya girdiği 2008 yılında ise, iç piyasada 107 milyar 859 milyon adet sigara satıldı. 2009 yılının Temmuz ayında kapalı alanlardaki sigara yasağının kapsamı genişletildi ve kahvehane, bar, kafe ve restoranlarda da sigara içmek yasaklandı. 2009 yılında, ülkemizde içilen sigara miktarı, yasağın Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) verilerine göre, 2005-2010 döneminde Türkiye de satılan sigara miktarları adet olarak şöyle: genişlemesine paralel olarak 107 milyar 555 milyon adede geriledi. 2005 106.717.000.000 2006 107.908.000.000 2007 107.455.000.000 2008 107.859.000.000 2009 107.555.000.000 2010 93.354.000.000 Tüketim %13 düştü Geride bıraktığımız yıl, 2009 yılına göre tiryakiler 14 milyar 201 milyon adet daha az sigara içti. 2009 yılında 5 milyar 377 milyon 750 bin paket olan sigara tüketimi, 2010 yılında 4 milyar 667 milyon pakete indi. Buna göre, sigara satışlarında geçen yıl 710 milyon 50 bin paket azalma meydana geldi. Uzmanlar, sigara satışlarındaki bu düşüşte kapalı alanlardaki sigara içme yasağının yanı sıra, dumansız hava sahası ve sigaranın zararlarına ilişkin kampanyaların etkili olduğunu belirtiyor ve sigara fiyatlarındaki artış sonrası gündeme gelen sigara kaçakçılığının da mevcut tabloda payı bulunabileceğine dikkat çekiyor. Öte yandan 2006-2010 döneminde, Türkiye de 524 milyar 131 milyon adet sigara satıldı. Bu şekilde beş yılda, tiryakiler 26 milyar 206 milyon 550 bin paket sigara içti. Bu rakamlara göre, Türkiye de kişi başına yılda ortalama 7 bin 731 adet sigara tüketildi. Paket hesabıyla da yılda ortalama 387 paket sigara içildi. Beş yıllık süreçte sigara içen tiryakilerin cebinden her yıl ortalama 18 milyar çıktı. Bu rakamlara göre ülkemizde her ay 1,5 milyar liralık, her gün de 50 milyon liralık sigara tüketildi. Türk halkının büyük çoğunluğu da sigara yasağını ve cezalarını olumlu buluyor. Özellikle kapalı mekanlara daha çok giden kesim bu karardan oldukça memnun. Türkiye de halkın sigara yasağına olan desteği her geçen gün artıyor. kurulduğunda Tür- 1981 de YÖK kiye deki üniversite sayısı 19 du. Şu andaysa 102 si devlet ve 54 ü vakıf olmak üzere 156 üniversite bulunuyor. Birkaç sene içinde bu sayının 200 ü bulacağı tahmin ediliyor. Ancak görünen o ki, üniversite sayılarının giderek artması her ne kadar olumlu olarak görülse de beraberinde nitelikli öğretim üyesi ve elemanı bulma sorunu, ara elemanı ve yardımcı hizmetler sınıf sorunu, kalite sorunu, teknik eleman yetersizliği gibi bir takım sorunlar getiriyor. Akla gelen bir soru, üniversite sayılarındaki artışın istihdama katkısının olup olmadığı. Her yıl üniversitelerden 230 bin civarında öğrenci mezun oluyor. Ancak üniversiteyi bitirmek bir iş sahibi olmaya yetmiyor. İşsizler ordusuna her yıl on binlerce üniversite mezunu ekleniyor. Dört yıllık bir üniversite mezununun ailesine maliyeti 28 bin lira. Oysa, devletin resmi rakamlarına göre her üç üniversite mezunundan biri işsiz. Üstelik, Türkiye nin en iyi üniversitelerinden ODTÜ bile İki mezunumuzdan biri işsiz diyor. Türkiye de 10 bin doktor, 30 bin hemşire, 35 bin ziraat mühendisi, 50 bin mimar ve mühendis, 3 bin veteriner işsiz. Buna rağmen üniversite sayıları gittikçe artış gösteriyor. Bu ne iş, ne de eğitim alanında kendine bir yer bulabiliyor. Diğer bir ifadeyle üniversite mezunu gençlerin yüzde 40 ı atıl durumda. Ayrıca (OECD) Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü nün yapmış olduğu araştırmada en fazla üniversite mezunu işsiz Türkiye`de. Kaç üniversite öğrencisi var? Türkiye de üniversiteye giden öğrenci sayısı, üniversite sayısının ve dolayısıyla kontenjanların yükselmesi nedeniyle arttı. Yükseköğretimde okullaşma oranı lisansüstü eğitim hariç geçen yıl yüzde 38.18 olarak gerçekleşti. Bu oran, bir önceki yıl yüzde 36 olmuştu. ÖSYM nin verilerine göre, Türkiye deki tüm yükseköğretim kurumlarında 2007-2008 akademik yılında 1 milyon 90 bin 900 ü kız olmak üzere toplam 2 milyon 532 bin 622 olan üniversite öğrencisi sayısı 2008-2009 akademik yılında 1 milyon 274 bin 618 i kız toplam 2 milyon 924 bin 281 e yükseldi. 2008-2009 akademik yılında önlisans programlarında 352 bin 60, lisans programlarında 839 bin 391,ikinci öğretimde 397 bin 841, lisansüstü eğitimde 144 bin 950 öğrenci öğrenim gördü. Açıköğretimden ise önlisansta 306 bin 770, lisansta 835 bin 766 öğrenci yararlanıyor. Üniversitelerde görev yapan öğretim elemanı sayısı da bir önceki akademik yıla göre yüzde durum üniversite okuyan öğrencilerde gelecek kaygısı yaratıyor. Üniversite mezunlarının yüzde 40 ı atıl Genç nüfusunu büyük ölçüde atıl bırakan Türkiye, az sayıdaki yüksek eğitimli gencinden de yeterince yararlanamıyor. Atıllık oranı yüksek eğitimli gençlerde lise ve dengi okul mezunlarının üzerine çıkıyor. 691 bin üniversite mezunu gencin 333 bini bir işte çalışırken, 83 bini yüksek lisans veya öğrenimlerini destekleyecek dil ve diğer özel kurslar şeklinde eğitimlerine devam ediyor. 275 bin üniversite mezunu genç ise 1,7 artarak 2008-2009 akademik yılında 100 bin 504 oldu. Profesör sayısı 13 bin 494 den 13 bin 662 ye,doçent sayısı 6 bin 867 den 7 bin 360 a, yardımcı doçent sayısı 18 bin 74 den 18 bin 538 e, öğretim görevlisi 15 bin 292 den 15 bin 752 ye, okutman 7 bin 92 den 7 bin 320 ye, araştırma görevlisi 34 bin 784 den 34 bin 792 ye yükseldi. Üniversitelerde öğretim elemanlarında artış kadınlarda daha fazla oldu. Kadın öğretim elemanı sayısı bir önceki akademik yıla göre 1009 kişi (yüzde 2,5) artarken, bu yılki toplam öğretim elemanı artışı içinde kadınların oranı yüzde 58 olarak belirlendi.

2011 3 22 3 İllüstrasyon: Caner Dolgun Aile içi şiddet savaşın en az bilinen ve en vahim yüzü. Çünkü 100 metrekarelik alanda yaşanıyor. Bazen psikolojik bazen cinsel bazen de fiziksel. Medyada karşılaştığımız olaylardaki kişilerin isimleri farklı olsa da hepsi aynı başlıkta toplanıyor, Şiddete maruz kalan kadınlar. Son yedi yılda kadına şiddet yüzde 1400 arttı. Bu artışın sebepleri arasında çoğunlukla ataerkil toplum gösteriliyor, bununla beraber medyanın kadına şiddeti önemli ölçüde tetiklediği vurgulanıyor. Şiddeti Yaşayan Kadın Evlendiğimde 26 yaşındaydım ve üniversitede okuyordum. Severek evlenmiştim. Evlendiğimiz günden itibaren sorunlarımız başladı. Düğünümde gecenin prensesi olsam da düğün bitip eve gelince artık o evin kadınıydım. Okulumla ev hayatını kocama göre beraber yürütmeye çalışsam da olmadı, bir seçim yapmam gerekiyordu ya evim ya da okulum olmalıydı. Kadın dediğin evde otururdu. Önceleri şiddetin boyutu psikolojik olsa da sonraları fiziksele dönüştü. Bu sözler maalesef günümüz dizilerinden alıntı değil. Şiddetin çeşitli boyutlarını anlatan belki her gün gördüğümüz ama tanımadığımız bir kadının sözleri. A.S. için psikolojik şiddetle başlamıştı her şey ama o direndi. Okulunu bitirmeliydi. Bazı zaman kocasının baskısından okula gidemedi. Mezun olduğunda her şey daha zordu. Kadın kısmı çalışmazdı. Bu arada şiddetin boyutu arttı ve dayak seansları başladı. Evden çıkamıyordu çünkü kocasının bıraktığı izlerden utanıyordu. Vücudumdaki izleri gördüklerinde yalan söylüyordum. Bir gün eşimle yine kavga ediyorduk. Beni sekizinci kattan atmaya çalışıyordu. Sesimizi duyan komşular polis çağırmış. Polisler kurtardı kocamın elinden. A.S. baba evine dönemiyordu. Çünkü bir kadın baba evinden gelinlikle çıkar kefenle girerdi. Bir gün artık dayanamayacağını anlayınca A.S. evden ayrıldı. Kadın sığınma evine yerleşti. Tüm hayatını değiştiren bu kararı zor da olsa aldı. A.S. ile bu konuşmayı iş yerinde yaptık. Şu anda kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir kadın. Artık o etrafındaki şiddet gören kadınlara güç veriyor. Başarabileceklerini anlatıyor. Ataerkil bir toplumda yaşamanın en acı sonucuna kadınlar katlanıyor. Çoğu insan eğitimli kadınların şiddete maruz kalmadığını düşünür. Bu çok büyük bir yalan. Eğitimli veya eğitimsiz kadınlar bu ülkede şiddete maruz kalıyor. Medyada Kadına Şiddet Kadına şiddete medya açısından baktığımızda kadının basında ya çok zengin ve ünlü kadın profiliyle ya da şiddete uğrayan kadın profiliyle karşılaşıyoruz. Yazılı basındaki kadına şiddet haberlerini incelediğimizde kadın ya suçlu olarak gösteriliyor ya da kadından bir erkeğin üzerinden bahsediliyor. Kadına şiddetin medyadaki yansımasını Yrd. Doç. Dr. Sıdıka Yılmaz ile konuştuk. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yılmaz şiddet algımızın genellikle fiziksel şiddete yönelik olduğunu söylüyor. Oysa hayatın içinde etnik kökenli, cinsiyet ayrımına bağlı, ya da ekonomik nedenli şiddeti uyguluyoruz, gereksiz yere söylenmiş bir iltifat bile bir kadın tarafından şiddet olarak algılanılanabilir dedi. Medyanın erkek egemen bir yapısı olduğunu atlamayan Yılmaz basının bir erkek kulübü olduğunu vurguluyor. Bu kulübün çalışma koşullarının, haber dilinin, erkeğe bağlı olduğunu savunan Yılmaz, kadınların medyada veya her hangi bir iş yerinde daha fazla yer almasının bir şeyi değiştirmeyeceğini ifade etmekten kaçınmıyor. Önemli olan kadın bakış açısıyla bakabilen kadınların yer alması, kadınlar, iş yaşamında erkek diliyle konuşuyor, erkek gibi çalışıyorlar dedi. Ayrıca zihinlerimizin kirlendiğini ve bu yüzden kadının çokluğunun bir anlam ifade etmeyeceğini söyleyen Yılmaz, gazetecilik mesleğinin haber değeri üzerine kurulu olduğunu ve kadının medyada iki yerde durduğunu ifade ediyor. Medyada karşımıza öncelikle başarılı kadın profilinin çıkarıldığını; başarılı kadın imajının bakın kadınlar nasıl yapabilir imajını yansıtmak için yazıldığının altını çiziyor. Ayrıca ikinci konumda yer alan şiddet gören kadın imajının ise genellikle cinsellik içeren haberler olduğunu; kocasını aldatan ya da kocası tarafından aldatılan kadınların verilmesinin ise şiddeti meşrulaştırmak amacıyla yapıldığını belirtiyor. Günümüzde kadına yönelik şiddet haberlerinin pornografisinin yapıldığını düşünen Yılmaz, haberlerin başlıklarına ve içeriklerine bakıldığında kadının suçlu hale getirildiğini söylüyor. Kadına yönelik şiddetin gündelik hayatta varolduğunu; komşunun kızına davranışının, komşunun kocasının davranışı, işe gelen kadının mini eteği veya biraz fazla makyajlı halinin etraftaki insanlarca kötü karşılanması gündelik hayattaki şiddetin boyutunu gözler önüne serdiğini belirtiyor. Toplumumuzda 50 yaşına gelmiş bir kadının bile evleneceği insana kendinin karar verememesi veya günlük hayatında giyeceği kıyafete kendinin karar verememesi şiddetin boyutlarını gösterdiğini ifade ediyor. Ayrıca kadının bireysel zaafları ve suçu nedeniyle o şiddeti hak etmiş gibi gösterildiğini vurguluyor. Medeni Kanunda Kadına Şiddet Avukat Fatma Çakmak, Medeni kanunun kadını ne kadar koruduğunu incelediğimizde 4320 sayılı ailenin korunması na dair kanunun yeterli olduğunu ancak uygulanmasından aksaklıklar olduğunu vurguluyor. Aksaklıkların giderilmesi durumunda kadının korunmasında önemli bir adım atılacağının altını çizen Çakmak kadınları mağdur durumdan çıkarmanın çeşitli yolları olabileceğini belirtiyor. Kolluk kuvvetlerinin daha etkili olması kadının mağduriyetini azaltır, ayrıca sığınma evlerinin arttırılmasıyla beraber hem kadınların, hem de erkeklerin bilinçlendirilmesinin kadına şiddeti azaltacağını düşünüyorum dedi. Şu anda İzmir Barosu nda görev yapan Çakmak, şiddete uğrayan bir müvekkilinin dava sürecinde yaşadıklarını bizimle paylaştı. Müvekkili Fatma Çakmak a başvurduğunda şiddet gördüğünü belirttmiş. İlk olarak boşanma davası açmadan önce aile mahkemesine başvurduklarını ve şiddet uygulayan eşin altı ay boyunca evden uzaklaştırılması için tedbir kararı çıkarttıklarını anlatıyor. Bu konuda İzmir Barosunun kadınları ve çocukları şiddetten korumak adına Aile İçi Şiddete Karşı Çalışma Grubu nun olduğunu belirten Çakmak şiddete uğrayan kadınların baroya başvurmaları halinde en iyi şekilde yönlendirildiklerini ayrıca avukat tutacak gücü yoksa avukat tayin ettiklerini belirtiyor. Şiddete uğrayan kadınların ilk olarak karakollara başvurduğunu, karakollarda işlemlerin uygulanması sürecinde şiddete uğrayan kadınlara defalarca aynı olayların anlattırılması masadan masaya gönderilmesinin kadınları daha fazla yıktığını vurgulayan Çakmak şiddete uğrayan kadınlarla aynı dilde konuştukları kadın polislerin yardımcı olmasının gerekliliğini ifade ediyor. Ayrıca medyanın şiddeti tetiklediğini söyleyen Çakmak medyada erkek dili kullanılmasının şiddeti baskın hale getirdiğini belirtiyor. Aile yaşantımızda, iş yaşantımızda sosyal çevremizde şiddetle karşılaşıyoruz ve tüm kadınların tek bir dileği var şiddet görmeden yaşayabilmek. Kadınların şiddete maruz kaldıklarında başvurabilecekleri merkezler: Bornova Kadınlar Sosyal-Kültürel Dayanışma Derneği, Çağdaş Kadın Derneği, Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şubesi.

4 2011 3 22 Nur Batur un Dünyamızda neler oldu, neler olacak ve 20 yıl içerisinde bizi nasıl bir gelecek bekliyor? konuşması, tarihten bugüne doğru, katılımcıları kısa bir yolculuğa çıkardı.konuşmasına Bütün dünya son dönemde bir çalkantı ve kaos içerisinde diyerek başlayan Nur Batur; ilk olarak Birinci Dünya Savaşı nın dünya devletlerini nasıl etkilediğini anlattı. Batur; bütün dünyanın yeniden şekillendiğini şu sözleriyle söyledi; Birinci Dünya Savaşı döneminde 10 milyon insan öldü, imparatorluklar çöküş dönemine girdi. Sanayileşmeyi sağlayacak petrol bulundu. Avrupa yeniden şekillenmeye başladı dedi. İkinci Dünya Savaşı nda ise ideolojilerin ortaya çıktığını, Amerika nın giderek Avrupa da önemli bir noktaya geldiğini belirtti. Konuşmanın en dikkat çekici yeri ise; yazarın, günümüz Amerikasının artık eski gücüne sahip olmamasını söylemesiydi. Şu an bütün dünyada istikrarsızlığın olduğunu söyleyen Nur Batur, Bu bir tsunami gibi, Avrupa duraklama sürecine girdi ve korkuyor. Amerika, dünya üzerindeki etkisini kaybediyor. Obama çarkları döndürmekte zorlanıyor. Amerika nın olmadığı yerde Avrupa kendini gösteremiyor dedi. Avrupa Birliği nin dağılabileğine dikkat çeken Batur; mekanizmayı değiştirecek farklı bir yapının olacağına ve Avrupa nın değişmek zorunda olduğuna değindi. Önümüzdeki dönemde de Çin, Rusya ve Hindistan ın ön planda olacağını söyledi. Türkiye nin Dünya üzerindeki durumundan da bahseden yazar, Türk ekonomisinin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında olacağını ve 2030 a kadar Avrupa Birliği ne üye olacağını söyledi. Türkiye nin konum itibariyle çok önemli bir yerde olduğunu ve bütün iç sorunlarına rağmen yükseldiğini, arayış içinde olduğunu belirtti. Önümüzdeki seçimlerde sandıkta değişimin olması gerektiğini ve esas şekillendirenin bizler olduğunu da sözlerine ekledi. Ben siyasette türbanı, türbanlı milletvekilini ve Cumhurbaşkanı eşinin türbanını içime sindiremiyorum sözleriyle dinle siyaseti ayrı tuttuğunu, türbanın siyasi bir simge olduğunu da ekledi. Konuşmanın ardından katılımcıların sorularına yanıt veren Nur Batur, son dönemdeki medyanın durumuna ilişkin soruya şöyle yanıt verdi, Medya çok kötü durumda, daha fazla otosansür yapıyor. Türkiye de basın hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olmadı, çelişkiler yumağı içerisindeyiz. Yazı yazarken tüm gazeteciler rahatsız. Çok yönlü bir reforma ihtiyacımız var. Medya neden bu duruma geldi, bunun özeleştirisini yapmak lazım. Doğan medya grubu sendikayı ortadan kaldırdı ve sonuçları ortada, çok acı. Devlet radyo ve televizyonu diğerlerinden daha iyi yayınlar yapıyor. Siyaseti değiştirseydiniz nereden başlardınız sorusuna ise, Gençleri ve kadınları siyasete getirerek başlardım. Ez azından 400 kişisini 25-35 yaş arasındaki gençlerden oluşmasını sağlardım, kadınların yönetime girmediği alanda başarı yoktur diyerek cevapladı. Nur Batur söyleşinin sonunda ise; gençlere duyduğu güvenini dile getirerek, Dünyayı artık sizler yakalayacaksınız, sizin sırtınızda yükselecek dedi. İEÜ Uluslararası İlişkiler Ofisi önderliğinde başlatılan Challenge: Future Chapters, beş kıta, 17 ülkede yürütülmektedir. Gençler tarafından başlatılan ağın amacı, Sürdürülebilir ve herkes için eşit koşullar sağlayan daha iyi bir gelecek yaratmak. 2011 yılında Tunus tan başlayarak Libya, Mısır, Bahreyn, Şam ve diğer Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerine sıçrayan bir değişim arzusuyla başladı. Sizce bu arzu nereye kadar gidebilir. Bu arzuyu taşıyan halklar demokrasi hakkında ne kadar bilinçli? Bu arzu sömürülebilir mi? Arap dünyasında başlayan bu depremi bence soğuk savaşın getirdiği ikinci deprem olarak nitelendirmek lazım. Soğuk savaşın bittiği 1990 yılından yani Berlin duvarının yıkıldığı 89 dan alırsak ve bakarsak dünyaya ilk büyük deprem Sovyet imparatorluğunun yıkılması oldu. Demokrasi ve insan hakları idealleri bir anda halkların gündemine oturdu. Yani despot yönetimlerin artık ayakta kalamayacağı anlaşıldı. 89 dan 2001 e kadar geçen sürede Doğu Avrupa da büyük bir değişim yaşandı. Avrupa yeniden şekillenmeye başladı. Avrupa 27 ülkeli, daha demokratik yeni bir Avrupa kıtası ortaya çıktı. Bu dalgadan etkilenen en son Arap dünyası oldu. Soğuk savaş döneminde Arap dünyasında iki büyük oyuncunun olduğunu görüyoruz. Bir iki süper güç. Birisi Amerika ydı diğeri Sovyetler Birliği ydi. Sovyetlerin çöküşüyle birlikte Orta Doğu da ve bütün Arap dünyasında Sovyetlerin etkisi ortadan kalktı, Amerika ağırlıklı oldu. Yaşanan olay soğuk savaş sonrası kurulmaya başlanan yeni dünya düzeninde de Arap dünyasının da değişim süreci başladı. Bu değişim demokrasiyi getirecek mi? İnsan haklarını daha fazla ön plana çıkaracak mı? Kuşkusuz insan haklarına daha fazla ön plana çıkaracak ama demokrasiyi kısa sürede getirebileceği kanaatinde değilim. Bu deprem, ilk Tunus ta başladı. Mısır ve diğerlerine sirayet etti. Sadece Türkiye ye bakarsak, Türkiye nin demokrasi tecrübesi 1946 dan başlıyor ve bugüne geliyor. Aradan geçmiş bu kadar yıl. Buna rağmen Türkiye de demokrasi sancısını yaşıyoruz. O bakımdan 20, 30, 40 yıllık diktatörlerlüklerin tek parti yönetimlerin olduğu aşiretlerin hakim olduğu bir Arap dünyasında bugünden yarına bir demokrasi getirip yerleştireceğini düşünmek biraz fazla iyimserlik olur. Herhalde önümüzdeki 20, 30 yıllık dönemde ancak Arap dünyasında ciddi bir demokratikleşme döneminin yaşanacağını tahmin etmek gerekiyor. Wikileaks in kurucusu Julian Assange, Tunus taki ayaklanmalarda Wikileaks in büyük bir payı olduğunu söylemişti. Sizce de Wikileaks ve alternatif medyanın büyük bir payı var mı? Bence var. Şu nedenle; dünyanın son 20 yıllık değişim sürecini ve önümüzdeki 20 yıla bakarsak, üç milattan söz etmek mümkün. Bir tanesi Berlin duvarının yıkılışıydı ki soğuk savaşın bitiş tarihi. İkincisi 11 Eylül 2001, Amerika ilk kez kendi topraklarında fiziki saldırıya uğradı. Üçüncüsü de Wikileaks olayıydı. Wikileaks olayı, bir süper gücün tüm güvenlik sisteminin çökmesi anlamına geliyordu aslında. Bu teknolojinin hangi boyutlara geldiğini ve bu kadar güvenlikli olduğu düşünülen süpergücün çalınabileceğine ve dünyanın bile gizli odalarına girilip her türlü bilginin çalınabileceğini ve dünyanın her tarafına paylaşılabileceğini gördük. Bu büyük bir deprem ve tabii Arap dünyası teknolojiyle birlikte iletişim dünyasıyla, internetle birlikte bunların hepsini gençlerin okumasını sağlayan bir sistem ortaya koyacaktı. Bence, Arap dünyasında başlayan ve altyapısı zaten varolan olaylar Wikileaks, Facebook, Twitter üstünden yayılan bir olay oldu. Altyapı olmayasaydı hala Wikileaks bu kadar etkili olurmuydu? Olmayabilirdi.Yoksulluk ve diktatörlüklere artık halk isyan etti. Ancak bu dediğim gibi demokrasiyi getirecek mi? O henüz erken diye düşünüyorum. Özellikle Amerika ve Avrupalı liderler, ayaklanmalar sırasında hep halkın isteklerinin dinlenmelisi gerektiğini söylemişlerdi. Kuzey Afrika ve Orta Doğu daki bu değişimlerden Avrupa ve Amerika nasıl etkilenebilir? Avrupa ve Amerika... Amerika nın bu olaylardan çok ciddi etkileneceğini düşünüyorum. Şimdiye kadar son 40, 50 yıla bakarsak, geriye doğru Amerika kendi istediği liderlerin ve yönetimlerin başında kalarak, belirli kontrolü elinde tutmayı tercih etti. Amerika açısından ve Batı dünyası açısından iki önemli faktör vardı korunması gereken. Bir tanesi petroller, petrol yataklarıydı. Diğeri ise İsrail in güvenliğiydi. Yani 2. Dünya Savaşı ndan sonra Avrupa kendi vicdanını temizleyebilmek için Orta Doğu da İsrail i kurdu. Bu Yahudilerin gözünde Kutsal topraklardı, dönmek istiyorlardı, bunlar doğru topraklardı belki kendi açısından. Eğer ki Almanya bu Yahudileri toplama kamplarında öldürmeseydi, fırınlarda yakmasaydı, İsrail devletini bu kadar korumak, kollamak mümkün olmayabilirdi. Batı ve Amerika için bu iki faktörü korumak çok önemli. İsrail in güvenliği ve petrol. Önümüzdeki dönemde Arap dünyasındaki bu deprem Amerika nın bu bölgeye olan hakimiyetini sarsacak gelişmeler olacağını gösteriyor. İsrail açısından da güvenliğin giderek daha riskli bir noktaya geleceğini gösteriyor. Ve israil yaşayabilmek için mutlaka uzlaşmak durumunda kalacak. Aksi takdirde karşısına yeniden bir farklı ve giderek fanatikleşen bir Arap dünyası çıkabilir diyerek düşünüyorum. Sizce petrol piyasası bu durumdan nasıl etkilenir? Öyle görünüyor ki şimdiye kadar ki ekonomik değerler altüstü oldu. Kimse üstüne konuşamıyor, görünüyor ki önümüzdeki dönemde istikrarsızlık en büyük istikrar olacak gibi. Tek görebildiğimiz şey istikrarsızlık. Çünkü kitleler harekete geçti ve bir siyasetçinin deyimi vardır, kitleleri sokağa dökmek kolaydır. Bir defa döküldükten sonra bir daha içeriye giremezler ve kontrolleri olmalı. O yüzden kitleler şuan da başıboş gözüküyor. Sistemler çöktü yerine konulacak sistemler bir defa yok. Amerika giderek bölgedeki kontrolünü kaybediyor. Giderek kontrolünü kaybetmesindeki en önemli faktör Irak taki Bush yönetimindeki işgal oldu. Obama nın seçilmesinin prestijini arttırmış gibi görünse de Obama siyahi başkan olarak beyazların kurduğu sisteme hakim olamadı. Orta Doğu sürecini çözemiyor Orta Doğu da 50 yıldır kanayan yarayı çözecek bir ağırlığı yok Amerika nın ve Orta Doğu daha büyük depremlere gebe gibi.

2011 3 22 5 Nükleer konusunda hükümete zaten kızgın olan Almanlar, Fukuşima daki patlamaların hemen ardından kitlesel protestolar için meydanlardaydı. (Fotoğraf: Simon Engel) Japonya da meydana gelen 8.9 şiddetindeki deprem ve tsunaminin ardından nükleer santrallerde meydana gelen hasar ve patlamalar, nükleer politikaların gözden geçirilmesine neden oldu. Türkiye de konu, hararetli tartışmalara sahne oluyor. Fukuşima daki nükleer sızıntıların yarattığı tehlike, Sinop ve Mersin de yapılması planlanan nükleer santrallerle ilgili tartışmaları beraberinde getirdi. Mersin Akkuyu daki santral yapımı için geçen yıl Rusya ile anlaşma yapılmıştı. Sinop taki santral için ise bugünlerde Japonya ile görüşülüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da konu ile ilgili olarak Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur. Yani eve Aygaz tüpü de koymamak gerekir dedi. Geçtiğimiz günlerde CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Mahkeme kararıyla Rusya da kurdurulmayan VVER tipi nükleer santral teknolojisinin, Mersin Akkuyu da uygulanmak istendiğini belirtti ve hükümeti bu kararından vazgeçmeye çağırdı. Japonya daki felaketin Akkuyu da kurulması düşünülen nükleer santral için uyarı niteliği taşıdığını belirten Öztürk, santralın Ecemiş Fay Hattı na 25-30 kilometre, Doğu Anadolu Fay Hattı na 150 kilometre ve Kaş-Adana arasında denizin içinden geçen dalma-batma kuşağına 30 kilometre uzaklıkta olduğunu ifade etti. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Soğancı, Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Cengiz Göltaş ve Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir, Japonya da yaşanan felaketin Akkuyu Nükleer Santralı nin çok tehlikeli bir proje olduğunu söylediler. Açıklamalarında hükümetin Akkuyu daki santralın yapımından derhal vazgeçmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ndan yapılan açıklamada ise, Türkiye de 99 noktada kurulu istasyonlar vasıtasıyla sürekli olarak radyasyon doz hızı ölçümleri yapıldığı ve artışların anında tespit edilebildiği belirtilerek, Ülke sınırları içerisinde radyasyon doz hızı açısından herhangi bir olağandışı durum gözlenmemektedir denildi. Diğer ülkelerde durum 58 reaktörle Avrupa nın bir numarası olan Fransa da nükleer enerji tartışılmaya başlandı. Nükleer enerji santrali üretiminde dünya ikincisi olan ve toplam enerji ihtiyacının yüzde 80 ini de bu santrallerden karşılayan ülkede, nükleer enerji santrali inşasına karşı eleştiriler arttı. Ekoloji ve Yeşil Hareketi, gelecek yıl yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasında bu konuyu gündeme getireceklerini açıkladı. Avrupa Parlementosu Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit, nükleer enerji santrallerinin inşası konusunda bir referandum yapılmasını istedi. Almanya da da nükleer enerji santralleriyle ilgili tartışmalar yaşandı. Konu hakkında bir kriz toplantısı yapan Başbakan Angela Merkel, reaktörlerdeki nükleer erimenin olağanüstü ciddi bir durum olduğunu belirterek Almanya nın nükleer santrallerdeki güvenlik standartlarının gözden geçirileceğini açıkladı. Merkel, Japonya gibi yüksek güvenlik standartlarının geçerli olduğu bir ülkede bile bir deprem ve su baskınının nükleer etkileri önlenemiyorsa, yüksek standartlara sahip Almanya gibi bir ülke de konuya tepkisiz kalamaz dedi. Ayrıca Merkel, kapatılma zamanı gelmiş olan santrallerin yöneticileri ile görüşüleceğini ve santrallerin kapatılacağını söyledi. Muhalefet liderleri ise Merkel i seçime yatırım yapmakla ve Almanya da nükleer enerji konusunda demokratik bir tartışma yürütmemekle suçladı. Bunun yanında Merkel in lideri olduğu Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi, Wuerttemberg eyaletinde 1953 den bu yana ilk kez seçimi kaybetti. Yeşiller, nükleer enerji karşıtı yürüttükleri seçim kampanyasıyla, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi ni geride bıraktı. Ülkedeki nükleer enerjinin geleceğiyle ilgili tartışmalar, seçim sonuçları üzerinde etkili oluyor. Fukuşima nükleer reaktöründen havaya karışan radyoaktif maddelerin, Çin in kuzeydoğusundaki Heylongciang eyaletine ulaşması üzerine açıklama yapan Çinli yetkililer, bölgede bu durumun herhangi bir kargaşaya neden olmadığını ve verilerin internet üzerinden halka açık olacağını söylediler. Fukuşima Nükleer Güç Santrali sahasında doz değerleri düşme eğilimi göstermesine rağmen durum ciddiyetini koruyor. Sızıntının meydana geldiği Fukushima dan kaçanları ise otellerin kabul etmediği söyleniyor. İsviçre, yeni nükleer santral planlarını askıya aldığını açıkladı. ABD li senatör Joe Liebermann da tüm dünyada nükleer kalkınmaya mola verilmesi gerektiğini söyledi. Hindistan Başbakanı Manmohan Singh ise nükleer santrallerinin güvenliğinin denetleneceğini açıkladı. Avusturya ise Avrupa daki tüm nükleer reaktörlere dayanıklılık testi yapılmasını istedi.. 1 Eylül 1923 tarihinde meydana gelen, 7.9 büyüklüğündeki Büyük Kanto Depremi ve depremden sonra meydana gelen büyük Tokyo yangınında 143.000 insan hayatını kaybetti.. 1964 Haziran ında meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki depremde, 37 kişi hayatını kaybetti.. 1995 Nisan ında meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremde, yaklaşık 39 kişi hayatını kaybetti.. 16 Ocak 1995 tarihinde meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem, batıdaki liman kenti Kobe yi vurdu ve depremde yaklaşık 5.500 kişi hayatını kaybetti.. 23 Ekim 2004 tarihinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem, Niigata bölgesini vurdu ve 67 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 4.800 kişi yaralandı.. Mart 2006 tarihinde Tokyo da meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki depremde, 5.600den fazla insan hayatını kaybetti ve yaklaşık 160.000 kişi yaralandı.. 25 Mart 2007 tarihinde meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem, Ishikawa bölgesindeki Noto yarımadasını vurdu. Bir kişi hayatını kaybetti ve 200 den fazla insan yaralandı.

6 2011 3 22 www.radyoeko.org RadyoEko Nisan2011 13.00 ve 17.00 11.30-12.30 - Okul Saati 12.30-13.30 - Okul Saati 13.30-14.30 Okul Saati 15.30-16.30 - Vizyondakiler 20.00-21.00 Spora Dair 22.00-23.00 - Vizyondakiler (Tekrar) SALI 10.30-11.00 - Okul Saati 11.30-12.30 Okul Saati 15.00-17.00 Hamam (Tekrar) 18.30-19.30 Spora Dair (Tekrar) 20.00-21.00- Sokak Futbolu 00.00-02.00 XYZ www.radyoeko.org 09.30-10.30 - Sokak Futbolu (Tekrar) 12.30-13.00 - Okul Saati 13.30-14.00 Okul Saati 16.30 17.30 Okul Saati (Tekrar) (Tekrar) 22.00 24.00 Kritik 00.00-02.00 XYZ (Tekrar) 11.30-12.30 Okul Saati 12.30-13.00 Okul Saati 17.00-19.00 Kritik (Tekrar) 23.00-24.00 - Nena 00.00-01.00- Distortion 09.30-10.00 Okul Saati 10.45-12.00 ASOP 12.30-13.30 Okul Saati 19.00-20.00 - One PAZAR 14.00-15.00 Nena (Tekrar) 16.00-17.00 One (Tekrar) 20.00-22.00 Hamam 22.30-23.30 Distortion (Tekrar) 00.00-02.00 Kritik (Tekrar) İl Özel İdaresi ve Emniyet Genel Müdürlüğü nün ortaklaşa yürüttüğü Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) projesi, İzmir de 40 adet kamerayla test çalışmalarına başladı. İzmir de kullanılacak sistem Türkiye de bir ilk. Bu sistem İstanbul un MOBESE sinin daha geliştirilmiş bir versiyonu. İzmir de birkaç ay içerisinde hırsızlık oranları düşecek. Trafik kuralları daha az ihlal edilecek. Yankesicilik, kapkaç sorunu belki de son bulacak. Bunlar bir gecede olmayacak ama; İzmir Özel İl Yönetimi ve Emniyet Genel Müdürlüğü İzmir halkına çözüm yolu için çalışmalara başladı bile. Nasıl mı? MOBESE (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu), Türkiye nin en modern güvenlik yönetim sistemi, İzmir deki adıyla KGYS, test çalışmalarına başladı. İlk etapta 40 kamera ile deneme sürecine başlanan projenin, haziran ayına kadar 100 e yakın kameraya ulaşması planlanıyor. Siemens, 20 den fazla ülkede geliştirdiği Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ni İzmir de de uyguladı. Sistem, tüm çağrı merkezlerinin ortaklaşa yönlendirildiği bir komuta merkezine bağlı olarak işleyecek. Örneğin; 155 e gelen aramalar sırasında, sistem sağlıkla ilgili bir problem algılarsa, otomatik olarak 112 ve diğer çağrı merkezleri de alarma geçecek. Çağrı operatörü, görüntü operatörü ve kameralar hepsi aynı siteme bağlı olarak çalışıyor. 155 i aradığınızda adres verilmese bile, sistem adresi tespit edebiliyor. Bu sistem neden Türkiye de bir ilk? İlk olarak bu teknolojiye yakın bir sistem 2005 yılında, İstanbul da kuruldu. Aradan geçen zaman, gelişen teknoloji kullanılan bu sistemi daha geri planda bıraktı. İzmir de kurulan sistem bu nedenle Türkiye de bir ilk olma özelliğini taşıyor. Kurulan komuta kontrol yazılımı, 155 acil çağrı sistemine ge len talepleri en kısa zamanda değerlendirme, sorumlu ekipleri olay yerine yönlendirme işlevlerini kullanıcıya sunmaktadır. Sistem iki aşama olarak projelendirildi. Şubat ayında test çalışmalarına başlanan birinci aşamada ana merkez tam fonksiyonel olarak çalışmakta ve 50 noktada 100 adet kameradan kent izlenmekte. İkinci aşamada çalıştırılmaya başladıktan sonra İzmir, Türkiye de en modern MOBESE e sistemine sahip olacak. İkinci aşamada yedek merkez ve tüm izleme, yönetim merkezi tam fonksiyonel olarak çalıştırılacak. Ana merkez ve yedek merkez birebir ve gerçek zamanlı olarak çalışır hale getirilecek. Projenin toplam bedeli 22 milyon 218 bin lira. İki yıllık bir süreç sonunda oluşturulan proje, 911 in bir alt vesiyonu olarak çalışıyor. Dünyada 911 nasıl çalışır? Acil bir durumda telefonla yardım istemeye kalktığımızda içinde bulunduğunuz ülkeye göre farklı numaralar, farklı organizasyonlarla karşılaşırız. Amerika da 911, Almanya da 112 İngiltere de 999, Fransa da 15, Japonya da 119, İsrail de 101, bunlara birkaç örnek. Ayrıca birçok Avrupa ülkesinde bunların yanında polis, yerel ambulans organizasyonlarının ayrı numaraları da mevcut. Ancak bu sistem tek telefon numarasından acil yardım hizmetlerine ulaşılabilme kolaylığı sunuyor. 911 Acil Çağrı numarası, Amerika ve Kanada gibi ülkelerde her türlü acil çağrı ( sağlık, güvenlik, yangın, patlama, saldırı vb.) için kullanılan ve güvenlik teşkilatının daha ön planda olduğu bir sistem. Bu organizasyonda o bölge veya şehirde görev yapan polis, itfaiye ve ambulans ekiplerinin tek bir kişiye bağlı olmasının getirdiği bir kolaylık var. Önce kamu Güvenliği Önce Kamu Güvenliği diyen Emniyet Teşkilatı ve İl Özel İdaresi, hukuksal altyapıyı oluşturabilmek için çalıştay kararının çıkmasını bekliyor. MOBESE kullanımı hakkında hukuksal bir altyapı oluşturulduktan sonra, bireysel alanlarla ilgili sınırlar belirlenecek. MOBESE görüntülerinin kayıt altında tutulması hakkında herhangi bir süre tespitinin bulunmamasına karşın, normal, doğal bir akış sürecinde iki ay sonunda kayıtlar siliniyor. Herhangi şüpheli durumda ise, kayıtlar süresiz olarak arşivleniyor. MOBESE kameralarının şehrin belirli noktalarına yerleştirilmesi ile birlikte, farklı yorumlar da yükselmeye başladı. Bir taraf kameraları güvenliği arttırıcı bir tedbir olarak görürken, diğer taraf MOBESE kameralarını özel hayatın gizliliğine ihlal olarak görüyor. Emniyet, özel hayatın ihlalinin sınırları hakkındaki soruyu, Sizin özel hayatınız benim güvenliğimi tehdit ediyorsa sorun var diyerek cevaplıyor. Güvenlik kameralarının kullanımı Özellikle 11 Eylül olayları sonrası, batılı ülkelerde oluşan güvenlik endişesi güvenlik kameralarının kullanım sayısını arttırdı. Dünyada güvenlik kamerasının kullanım sayısı 45 milyon adet. Sadece Dubai Havalimanı nda 3.000 güvenlik kamerası 24 saat çalışıyor. Bu sayı dünyanın en büyük metropollerinden biri sayılan İstanbul da 100 bini aşıyor. İngiltere de kurulu 4.2 milyon adet kamera bulunmakta. Londra da bir İngiliz sokağa çıktığında gün boyunca 300 kez, yani 4.8 dakikada bir güvenlik kameralarına yakalanıyor. Her 14 İngiliz vatandaşına bir kamera düşüyor. Kolaj: Art Crimes, Flickr

# " ( $ = /C/ # # # # ' # ( L Güvenlik kameralarının suçluluların tespitinde ve güvenlik tedbirlerini artırma konusundaki rolü tartışılamaz ama tersi görüşlere sahip kişilerin bireysel hayata tehdit endişesi de yersiz değil. T ürkiye de güvenlik kameralarının kullanımı 10-15 yıllık geçmişe sahip. Bu kameraların özellikle son beş yılda kullanımı artınca, her yıl yüzde 20 büyüyen güvenlik kamerası pazarının boyutu da 500 milyon doları (770 milyon TL) buldu. İngiltere de geçen sene Megan Franklin isimli kadın CCTV kameralarının yatak odasını gözetlediğini öne sürmüştü. Surrey kentinde yaşayan kadın, internette gezinirken yatak odasının görüntüsünü gördüğünü söyleyerek güvenlik kameralarından rahatsız olduğunu basına du- Fotoğraf: Dominik Starosz, Flickr yurmuş ve haklı çıkmıştı. Bu vakalar göz önünde bulundurulduğunda George Orwell in 1984 adlı kitabındaki Big brother is watching you ütopyasını akıllara getiriyor. Var olup olmadığı bile bilinmeyen ama aslında iktidardaki tek partiyi sembolize eden Big Brother (Büyük Birader) insanları, evlerinin içine kadar, 24 saat boyunca izler. Toplumun üzerinde bu baskıyı hissettirmek için de, her yere Big Brother is watching you! yani Büyük Birader sizi izliyor diyen afişler asılmıştır. Özellikle 11 Eylül olaylarıın ardından Avrupa nın güvenlik endişesi ile yaygınlaşan kameralar, Big Brother is watching you endişesini doğuruyor. Bütün gün çarşıda, markette, alışveriş merkezlerinde, bankada... Yani tüm kamusal alanlarda izleniyoruz. Tüm bu güvenlik tedbirleri bizi güvenlik kaygısı ve mahremiyet endişesi arasında bırakıyor. Peki güvenlik tedbirleri alınırken, özel hayatımız nelerle sınırlandırılıyor? Bu sorunun cevabını öğrenmek için çalıştay kararını bekleyeceğiz.

8 2011 3 22 - Son zamanlarda dizilerin yeni gözdesi İzmir. Peki ne oldu da İzmir keşfedildi? Şu an ekranlarda İzmir de çekimlerine devam edilen İzmir Çetesi, Derin Sular ve Cennetin Sırları adlı üç dizi yer alıyor. Ne oldu da birden yayına yeni giren üç dizinin de çekimi İzmir de yapılıyor? Bu soruların cevaplarını İzmir de çekimlerine devam edilen İzmir Çetesi adlı dizinin ilk yönetmeni Murat Şeker den aldık. Murat Şeker, İzmir de çekilen dizi sayısının artmasıyla ilgili, İzmir biraz da geç bir şekilde sinemacılar tarafından yeniden keşfedildi. Aslında daha önce keşfedilmeliydi. Çünkü İzmir özel bir şehir, hem coğrafi yapısıyla hem kentsel özelliğiyle zaten filmciler için bir cennet. Şehir merkezindeki yaşam biçimi, mimari tarzı çekim yapmak için çok uygun. Kuşadası, Çeşme, Alaçatı, Efes gibi yerlere ulaşım çok rahat ve İzmir yılın 10 ayı güneşli. Amerika da New York ve Los Angeles film merkezidir. Los Angeles in özelliği güneşli ve ılıman bir iklime sahip olmasıdır. Bu o şehri genç kılar. İzmir in keşfine ek olarak, AK Parti iktidarıyla beraber İzmir in net tavır, duruş sergilemesi ve modern yaşam figürlerinin daha belirgin olmasıdır dedi. İzmir de olmaktan mutlu olduğunu belirten Şeker, mümkün mertebe çekimleri şehir merkezinde yapmaya çalıştıklarını, çünkü İzmir in dokusunu ve ruhunu arka plana yansıtmaya çalıştığını söyledi. Şeker, Yapmaya çalıştığım şey İzmir i bütün özellikleriyle yansıtmak, mesela şu an röportajı Kordon boyunda yapıyoruz, şehrin kalbinin attığı yerde. Aslında bu tarz yerlerde çekim yapmak çok zordur ama en azından hayatın içinden bir şeyler yapmaya çalışıyorum dedi. Murat Şeker dizi süreleriyle ilgili, İnsan haklarına aykırı, utanç verici bir durum. Dünyanın her yerinde drama 45-50 dakika, komedi 25-30 dakikadır. Bizde sırf kapitalizmin uşağı olunduğu için televizyonculuk anlayışı itibariyle dizi süreleri 90 dakika. Ben şöyle açıklıyorum; futbolda çok seviliyor Fenerbahçe-Galatasaray maçının inanılmaz bir reytingi var ama maç 90 dakika oynanıyor Yönetmen Murat Şeker (Fotoğraf: Dilan Gılıç) 150 dakika değil. Her şeyin bir kuralı var. Günde ortalama 15 saat çalışıyoruz. İyi para kazanıyoruz ama ben bu durumu pahalı ve modern kölelik olarak tanımlıyorum, bu böyle gitmez dedi. İzmir Çetesi ne adı nedeniyle EXPO 2020 de İzmir in şansını düşürdüğü gerekçesiyle dava açıldı ve bunu Murat Şeker şizofrenik bir düşünce tarzı olarak yorumladı. Dünyanın her tarafında filmciler aykırılıklarıyla ve sıradışı düşünceleriyle para kazanırlar, ekmek yerler, İzmir in içinde böyle düşüncelere sahip olan insanlar olabilir diyen ama genelinin böyle bir şeye takılmadığını düşündüğünü belirten Şeker sözlerine şöyle devam etti, Dünyanın her şehriyle ilgili her ülkesinde inanılmaz senaryolar yazılıyor ve yapılıyor, hem o zaman İstanbul un yüzüne kimse bakmamalı. Biz İzmir i Türkiye tarafından sevilip sempati duyulabileceği bir kent olarak gösteriyoruz dedi. Murat Şeker dizinin adının değişmesinin mümkün olmayacağını belirtti. Bakalım İzmir i ekranlarda ne kadar daha göreceğiz? İstanbul dan sonra ışığı parlayan şehir İzmir de daha kaç dizi çekilecek? - Last Night İzmir Kitap Fuarı bu sene onaltıncı kez 16-24 Nisan 2011 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı nda okurlarla buluşmaya hazırlanıyor. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ ve Türkiye Yayıncılar Birliği ile düzenlenen 16. İzmir Kitap Fuarı, 16-24 Nisan 2011 tarihleri arasında Water For Elephants Blue Valentine Rabbit Hole Uluslararası İzmir Fuar Alanı nda gerçekleştirilecek. Yaklaşık 300 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek 16. İzmir Kitap Fuarı nda söyleşi, şiir dinletisi, panel ve çocuk etkinlikleri gibi 120 etkinlik gerçekleştirilecektir. Girişin ücretsiz olduğu fuar 16-23 Nisan 2011 tarihleri arasında 11.00-20.00, kapanış günü olan 24 Nisan 2011 tarihinde ise 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. 1 100 - - 22 11 67 Irak ın Erbil kentinde konut inşaatı işine başladığında İbrahim Tatlıses, eski günlerine dönüp bu kez kameralar karşısında işe koyulmuştu. Yaklaşık otuz yıl önce inşaatlarda işçilik yapan İbrahim Tatlıses, hem müzik hem de iş dünyasında hatırı sayılır bir yere sahip. Müzik, televizyon ve sinemanın yanında İbrahim Tatlıses in gıda, turizm, inşaat, iletişim (TV kanalı, radyo istasyonu), ulaşım gibi birçok alanda yatırımı bulunuyor. Müzik ve ticaret dışında, siyasetle de dirsek teması içinde olan Tatlıses siyaset sahnesine Cem Uzan ile çıktı. Genç Parti den aday olan Tatlıses Şarkı söylerken mesleğini, meclisteyken de millet için çalışacağını belirtmişti. Hizmet sektörüne giren Tatlıses, sektörde varlığını sürdürebilmek için halkın görüşüyle paralel gitti. Son dönemde AK Parti den İbrahim Tatlıses in aşkları: mikrofon, Urfaspor ve çiğköfte aday olmayı düşünen İbrahim Tatlıses, bunun nedenini ise şöyle açıklamıştı, Hayatım boyunca muhalefet olmayı sevmedim, muhalefeti hiç sevmem. İktidar partisi olursa, onun yanında yürümek isterim. 9 Mart tarihinde bu sözleri söyleyen İbrahim Tatlıses, bundan birkaç gün sonra silahlı saldırıya uğradı. İbo Şov çekimini tamamladıktan sonra çıkıp, arabasına binerken, silahlı saldırıya uğrayan Tatlıses, başından vuruldu. Hastanede yapılan müdahaleden sonra ölüm tehlikesini atlatan İbrahim Tatlıses in durumu iyiye gidiyor. Ülkemizde ve dünya basınında büyük ses getiren silahlı saldırının ardından azmettirici olduğu şüphesiyle Abdullah Uçmak ile beraber toplam üç kişi tutuklandı. İbrahim Tatlıses in doktoru, yoğun bakımdan çıkan sanatçının iyi olduğunu, fakat henüz ayağa kalkabilicek durumda olmadığını açıkladı. Tatlıses sevenlerine Süperim, süper! dedi.

2011 3 22 9 Günay Karacaoğlu Basit Bir Ev Kazası adlı oyunuyla İzmr deydi (Fotoğraf: Varsan Çekiç) 2008 yılından bu yana Basit Bir Ev Kazası adlı tek kişilik oyunuyla ve bu oyunda aldığı ödüllerle adından söz ettiren Karacaoğlu yla erkek egemen komedi dünyasından İzmir in tiyatro seyircisine, tek kişilik oyunun zorluklarından yeni projelerine kadar birçok konuyla ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Basit Bir Ev Kazası adlı oyununuzun dizi olarak çekileceği doğru mu? Evet yapılacaktı ama yapamadık, senaryolaştırılamadı. Yarım Elma dizisinin tekrar çekileceği haberleri doğru mu? Evet doğru. Yonca karakterini Burcu Esmersoy oynayacak. Aynı zamanda bir dizi oyuncusu olarak çalışma saatleri ve koşulları hakkında ne düşünüyorsunuz? 90 dakika olmasın eylemi yaptık en son, bu da galiba ses getirdi. Dizilerin süreleri seneye 60 dakikaya inecek inşallah. Dizilerde ve tiyatroda bir rolü kabul etmek için bir sıralama yapsanız ilk önce hangisi gelir? Senaryo, senaryo, senaryo. Yönetmen kreatif anlamda tabii ki çok manidar biri ama iyi bir zemin olmayan yerde kimse kayamaz. O yüzden senaryo her zaman birinci sıradadır, sonra yönetmendir, oyunculuk çok önemli değil. İyi bir senaryoda herkes çok güzel dans edebilir. Türkiye de herşeyde olduğu gibi komedi dünyasında da erkeklerin egemen olduğunu söyleyebiliriz. Hem kadın hem komedyen olmak çok mu zor, sizce neden kadın komedyen sayımız yok denecek kadar? Komedyen sayısı çok az bir kere Türkiye de. Erkeklerin ön planda olmasının da mizahi açıdan onların daha rahat, daha elini kolunu sallayarak hareket etmeleri büyük bir avantaj, ama aslında Türkiye de komedyen yok ki kadın komedyen eksiği olsun. Toplamda ancak beş-altı komedyen var. Mizaha açık bir ülke değiliz öyle gibi görünsek de pornografiyi çok seven bir ülkeyiz. Tek kişilik bir gösteri yapıyorsunuz. Tüm gözler sizin üzerinizde, sahnede tek başına olmak sizi zorluyor mu? Çok zor tabii, çok zor hem de. Öyle böyle değil. Sahne üstünde olmak zaten zor bir de tek başına olmak daha da bir zor. Bir daha ömrüm boyunca yapmam. Dünyanın en büyük yalnızlığı sahnede tek olmak, tutunacak en ufak dalın yok yani. Sanatçıların üzücü bir olay karşısında dahi sahneye çıkmaları sizce normal mi? Sizce de Show must go on mu? Evet öyle. Ben geçenlerde yaşadım bunu. Eşim ameliyat oldu. (Aşırı kortizona bağlı kemik ölümü.) Saat 18.00 de odaya getirdiler ve ben saat 18.10 da yola çıktım ve saat 20.00 de Bakırköy de oyun oynadım. Yani her şeyde olduğu gibi hayat devam ediyor. Komik ve gülünç olmak arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Karakter yaratarak. Ekşi sözlükte sizin için günümüzün Adile Naşit i deniyor. Sizce birine benzetilmek oyuncuya daha çok sorumluluk yükler mi? Güzel birine benzetilmek iyi bir şey. Kendi sorumluluğumuz zaten bize yetiyor. Adile Naşit ya da Kemal Sunal şimdi yaşıyor olsalardı, hep aynı rolleri oynuyor olsalardı tek tip oyuncu diye onları çok fena karalarlardı. O kadar tehlikeli bir dönemdeyiz ki televizyonda sizin belli bir kalıbınız var. Örneğin Hürrem Sultan ya da kocasını aldatıp diğer adamla fingirdeyen kadın rolü bana hiçbir zaman gelmeyecek. Bana kendi kalıplarını ve kendi işlerini kolaylaştıran roller gelecek. Onlar da Yarım Elma nın Goncası, Gönülçelen in Gülnazı.. Kendi aralarında benim kendi kendime eğleneceğim farklar yaratmaya çalışıyorum, ama televizyon karşısında seyreden hep aynı gibi seyrediyor beni, o aradaki çizgiyi anlayacaklarını sanmıyorum. Çünkü seyirciler o kadar da kafa patlatmıyorlar televizyon karşısında, ama şimdi Adile Naşit e benzetseler ve Adile Naşit yaşıyor olsaydı ve bütün rollerinde hep aynı karakteri oynuyor olsalardı; Türkiye nin ya da dünyanın sayılı kötü oyuncuları arasına girerlerdi çünkü değişmelerine izin vermediler. Eleştirdikleri şey bu ya. Allahtan zamanında ölmüşlerde kaliteli bir yerde duruyorlar. Benim Adile Naşit e benzemek benzememek gibi bir derdim yok. Ne güzel keşke benzeyebilsem, onlar gibi olabilsem. Size göre bir insan sadece tiyatronun eğitimini alarak, okuluna giderek tiyatrocu olabilir mi? Yetenek ne kadar önemli? Yetenek yüzde yüz gerekli bir şey. Teknik bilgi besleyen ve kaliteli hale getiren bir durum. Ben oyuncu olucam diye karar verilecek bir şey değil. Ben üç çocuklu bir ailenin son çocuğuyum, oyun kurmayı, oynamayı, oyunun içinde kendime değişik bir karakter yaratmayı çocuk yaşımdan beri seviyorum. Aslında biz oyun oynuyoruz, çok eğlenceli bir şey yapıyoruz olmayan bir şey yaratıyoruz, buna seni inandırıyoruz, kendimi inandırıyorum deli saçması çok şizofren bir durum yani. Bu da içten gelen bir şey işte buna yetenek diyoruz. Yetenek allah vergisi bir şey, kişide varsa üstüne de akademik eğitimi ve kariyeri koyarsak çok şahane bir şey olur ama hiç yeteneği olmayan bir insan Sheakspeare sonelerini ezbere bilsin manalı olmaz. Sonbahar sokak, Solmaz apartmanı sakini Songül... Günay Karacaoğlu Basit Bir Ev Kazası adlı tek kişilik oyunuyla 15 yıllık evliliği boyunca mutsuz olmuş, birçok intihar girişiminden başarısızlıkla çıkmış ancak yine de hayal dünyasında mutluluğu arayan Songül karakteriyle izleyenlere kahkaha dolu dakikalar yaşatıyor. Bugüne kadar Basit Bir Ev Kazası adlı oyunuyla komedi dalında en iyi kadın oyuncu kategorisinde Sadri Alışık, Muhsin Ertuğrul ve Afife Jale ödüllerini kazanan Günay Karacaoğlu, Songül karakteriyle aslında bize hiç de yabancı olmayan bir kadın portresi çiziyor. Songül, gerçekle hayalleri arasında gelgitler yaşayan ve asıl mutluluğu hayallerinde bulmaya çalışan, yarattığı hayaller uğruna evini ve kocasını terk eden ancak sonunda kocası tarafından terk edilen bir kadın. Ailesi tarafından kız evlat olması nedeniyle hep hor görülen Songül Annem ağabeyimi hep daha çok sevdi.. Çünkü onun çükü(!) vardı diyerek toplumdaki ataerkil yapıya da şaka yollu eleştiri getiriyor. Aynı zamanda yarattığı kurmaca dünyasında Hayri karakteriyle mutluluğu ararken kimi zaman Merzifon saat kulesinin altında flemonka yapacak kadar da hayalperest. Günay Karacaoğlu nun, oyun boyunca bitmeyen enerjisi, seyirciyle sürekli iletişim halinde olması, seyircinin oyuna dahil olmasını sağlıyor. Karacaoğlu nun performansı kadar, senaryosu ve sahne tasarımıyla da dikkatleri çeken Basit Bir Ev Kazası her tiyatro seyircisinin izlemesi gereken içten bir oyun.

10 2011 3 22 Duerden, maç sayısı için servis kullanıyor. Duerden, Duerden ve Şampiyon Arkas... Arkas Avrupa Şampiyonu. Bu sözlerle 2009 yılında Avrupa Voleybolu yepyeni bir takımla tanıştı. Arkasspor, İzmir in ev sahipliği yaptığı dörtlü finallerde Avrupa Challenge Kupası nı müzesine götürerek o dönem için erkek voleybolunda tekrarlanması zor bir başarıya imza attı. Bu kupa bir daha zor gelir dediler, tıpkı 2000 yılında Galatasaray ın UEFA şampiyonluğuna yaptıkları gibi ama bu ezberi de yine Arkasspor bozdu. Bu kez yıl 2011 Arkasspor yine Avrupa Challenge Kupası nda, yine finaldeydi. Rakip İtalyan Lube Banca Marche. Çizmenin voleyboldaki Milanı. Hüzün ve gurur bir arada Daha önce kupayı dört kez kazanan rakibine karşı ilk maçı deplasmanda oynamanın dezavantajını sonuna kadar yaşadı mavi beyazlılar, ama ilk randevuda alınan 3-0 lık mağlubiyet hiç kimsenin boynunu bükmedi. Bunun İzmir i de var dediler. Kendi evinde Arkas a destek vermek için binlerce İzmirli Atatürk Spor Salonu na akın etti. Genellikle Türkiye de futbol müsabakalarında görmeye alışkın olduğumuz izdiham manzaraları bu kez bir voleybol maçı öncesinde yaşandı. Maç sanki maraton yarışında son düzlükte yalnız kalan iki atletin mücadelesini anımsattı. Bir seti Arkas, bir seti Lube Banca kazanıyordu. Sonra uzatma setine geçildi. Tüm bir sezon verilen mücadele 15 sayı üzerinden oynanacak sete kaldı. İtalyan temsilcisi Lube Banca Marche dört kez şampiyon olmanın verdiği tecrübeyi kullanarak temsilcimizi 3-2 mağlup etti. Bu sonuç Arkas ı Avrupa nın en iyi ikinci voleybol takımı yaptı. Ancak maçtan sonra salonda öyle bir hava vardı ki, üç sene içinde ikinci kez finale çıkıp şampiyonluğu burun farkıyla kaybetmenin üzüntüsü, Avrupa ikinciliğinin gururuyla karıştı. Bir Efe nin Doğuşu Şimdi sıra biraz da işin mutfağında. Bizlere bu gururu yaşatan, İzmir i Avrupa ve Türkiye de başarılı bir şekilde temsil eden Arkasspor Kulübü bu günlere nasıl geldi? 1999 2000 sezonu yeni filizlenen bir takımın ortaya çıktığı yıldır. Voleybol 2. Ligi nde toy bir delikanlı edasıyla Körfez Spor olarak başladı Arkasspor un yolculuğu. Ancak hiç kimse bilmezdi bu toy delikanlının 12 yıl içinde voleybolun İzmirli Efesi olacağını. 2001 yılında Saint Joseph, 2003 yılında ise Arkas Saint Joseph ismiyle mücadele veren mavi beyazlılar son olarak 2005 Mayıs ta yapılan genel kurulda Arkas Spor Kulübü ismini aldı. Yelken ve briçte de faaliyet gösteren Arkasspor un başkanlığını Lucien Arkas, voleybol şubesinde ise oğul Bernard Arkas görev yapıyor. Arkas Challenge Kupası nı alırken(fotoğraf: Murat Şeker) Altı yılda iki Türkiye, bir Avrupa Şampiyonluğu 2005 yılında gelişimini tamamlayan Arkasspor, Türkiye Voleybol 1. Ligi ndeki şampiyonluğuna 2005-2006 sezonunda ulaştı. Hemen ardından 2006-2007 sezonunda da aynı başarıyı tekrarlayarak gözünü Avrupa ya dikti. Başarı zincirinin üçüncü halkası 2008 2009 sezonunda elde edilen Avrupa Şampiyonluğu yla tamamlandı. Arkasspor Kulübü nün Türkiye 1. Ligi nde mücadele eden erkek takımının yanı sıra Türkiye 3. Ligi nde mücadele veren kadın ve yine Türkiye 2. Ligi nde mücadele eden diğer bir erkek voleybol takımı bulunuyor. Maçlarını 3000 kişilik Atatürk Spor Salonu nda oynayan Arkasspor, kısa zamanda elde ettiği bu başarılarla taraflı tarafsız kamuoyunun beğenisini kazandı. Az zamanda çok iş yapan voleybolun İzmirli Efeleri gerek istikrarlı yönetimi, gerekse kalite kadrosuyla gelecekteki başarıların sinyalini veriyor. Futbolda 2013 yılında düzenlenecek Erkekler 20 Yaş Altı Dünya Şampiyonasına Türkiye ev sahipliği yapacak. FIFA Yönetim Kurulu, İsviçre nin Zürih kentinde düzenlediği toplantıda son elemeye kalan Özbekistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ni geride bırakan Türkiye nin kupaya ev sahipliği yapmasına oy birliğiyle karar verdi. 10 Şehir, 13 Stad Türkiye nin dünya futbol sahnesindeki yerini sağlamlaştıracak FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası ev sahipliği için hazırlanan adaylık dosyasında 10 şehir ve 13 stada yer verildi. Türkiye nin adaylık dosyasında Antalya, Bursa, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Manisa, Rize, Şanlıurfa ve Trabzon şehirleri yer alıyor. Turnuvanın hangi şehirlerde düzenleneceği FIFA heyetinin Türkiye de yapacağı incelemeler sonucunda belli olacak. Ekonomiye katkısı 300 milyon dolar Bir ay sürecek turnuvanın Türkiye ye ekonomik girdisinin yaklaşık olarak 300 milyon doları bulacağı tahmin ediliyor. Ayrıca turnuva süresince ülkemizde bir ay boyunca önemli bir istihdam ortamı oluşması bekleniyor. Kral Arjantin 20 Yaş Altı Dünya Futbol Şampiyonası nda en başarılı ülke olarak Arjantin ön plana çıkıyor. İlki 1977 yılında Tunus ta gerçekleştirilen ve bugüne dek 17 kez düzenlenen şampiyonada Arjantin altı kez mutlu sona ulaştı. Arjantin in ardından kupayı en çok kazanan takım kupayı dört kez kaldıran Brezilya oldu. 2009 yılında Mısır da düzenlenen son organizasyonda Gana kupayı müzesine götürmeyi başardı. İzmir in siyah beyazlı ekibi istikrarsız bir dönem yaşıyor. Ligde oynadığı 26 maçta 6 galibiyet, 11 mağlubiyet ve 9 beraberlik ile düşme hattında yer alan Altay geçtiğimiz yılları mumla arıyor. Miladını doldurmuş futbolcu transferleri ve girilen ekonomik kriz bu sezon Altay ın ligde alt sıralarda olmasının en önemli sebeplerinden. İzmir futbolunun sekiz yıl süren Süper Lig hasretinde iki kez play off oynayarak İzmirlilere umut ışığı olan siyah-beyazlılar o dönemlerden çok uzakta. Samet Aybaba yla değişim yaşayan Bucaspor kendini ateş hattından kurtarmak için büyük çaba sarf ediyor. Bülent Uygun un sezon başındaki savunmacı takımından, ligin ikinci yarısında hücum futboluna geçiş yapan takım, kadro kalitesi el verdiğince futbolunu sahaya yansıtıyor. Gaziantepspor maçında oynanan istekli, futbol umutları yeşertse de, Sivasspor maçındaki 4-0 lık ağır mağlubiyet hırslı futbol Bucaspor un ligde kalma umudunu son haftalara kadar taşıyacağını gösterdi. Bucaspor u Süper Lig e taşıyan Özcan Kızıltan ve eski BJK li Ali Gültiken i sportif direktör olarak atayan Göztepe, birinci lig umuduyla sezona başladı. Bu sezon 23 golle takımı sırtlayan Tayfun Özkan ve Türker gibi tecrübeli oyuncularla, Schalke alt yapıdan yetişen Emin Yalın gibi gençleri harmanlayan Göz-Göz Spor Toto 2. Lig de Marmara temsilcisi Bandırmaspor la kıyasıya bir şampiyonluk mücadelesi veriyor. Düğüm ligin son haftasında Bandırmaspor maçında çözülecek. Bu sezon üç teknik adam değiştirerek ligde kırılması güç bir rekora imza atan Karşıyaka, son olarak umutlarını Reha Kapsal a bağladı. Puan cetveli Karşıyaka nın durumunu gözler önüne seriyor. Bir sezon içinde dört teknik adamla çalışan bir kulübün başarılı olma şansı zaten çok düşük. Play off şansını mucizelere bırakan İzmir temsilcisinde bu sezonun tek tesellisi genç takımından iki oyuncunun A takıma çıkarılıp gelecek sezon planlamasının şimdiden başlaması.

2011 3 22 11 Vakıfbank GSTT, kadınlarda Avrrupa şampiyonu Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom ülkemize büyük bir gurur yaşatarak kadınlarda Avrupa nın en büyük kupasını müzesine götürdü. İstanbul da düzenlenen Voleybol Kadınlar Avrupa Şampiyonlar Ligi dörtlü finali maçında, Azerbaycan ın Rabita Bakü takımını 3-0 yendi. Yenilgisiz Vakıfbank, finale Fenerbahçe Acıbadem i eleyerek gelmişti. Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom bu başarısıyla Türkiye de bir ilkin de sahibi oldu. Rabita Bakü de Mammadova ile Starovic in çabalarına karşın, Glinka, Nikolic ve Poljak ile etkili bir oyun çıkaran Vakıfbank Güneş Sigorta, ilk seti rahat bir şekilde 25-13 aldı. İkinci sette Rabita Bakü, savunmasını biraz daha düzeltmesine karşın, bu performans Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom u durdurabilmeleri için yeterli olmadı. Başarılı bir savunma yapan ve Poljak ile Nikolic in sayılarıyla üstünlüğünü devam ettiren Vakıfbank Güneş Sigorta, bu seti de 25-20 kazanarak 2-0 öne geçti. Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom, son sette de rakibine şans tanımazken, bu bölümü 25-18 kazanarak mücadeleden 3-0 galip ayrıldı ve şampiyonluğa ulaştı. Sorunun cevabını sahada oyuncular gösterdikleri takım ruhu, hırsları ve arzularıyla veriyorlar. Beko Basketbol Ligi nde yıllardır İzmir i başarıyla temsil eden ve bu yıl en iyi sezonlarından birini geçiren Pınar Karşıyaka, hem Türkiye yi Euro Challange kupasında başarıyla temsil ediyor, hem de ligde iddialı bir konumda play-offlara kalma mücadelesini başarıyla sürdürüyor. Bu sezon Avrupa kupalarında Türkiye basketbolunu temsil eden tek takım olan Karşıyaka verdiği mücadeleyle herkesin takdirini toplamayı başardı. Dokuz yıldır Avrupa kupalarına katılamayan Pınar Karşıyaka tarihinde de ilk kez Avrupa kupalarında çeyrek finale yükselmeyi başardı. Sezona iyi bir başlangıç yapan ve evinde kolay kolay maç kaybetmeyen Kaf-Kaf, seyircisinin desteğini de arkasına alarak şu anda ligde bulunduğu konuma geldi. Genç kadro yapısı ve kısıtlı bütçe imkanları ile bu sezon evinde lig lideri Fenerbahçe Ülker i yenerek sarı-lacivertlilere ligdeki ilk yenilgisini tattıran Pınar Karşıyaka evinde ne kadar güçlü bir takım olduğunu herkese gösterdi. Pınar Karşıyaka, bu sezon şu ana kadar ligde oynadığı 20 maçın 13 ünü kazanarak ligin altıncı sırasındaki yerini aldı. Avrupa kupalarında ise gruplarda iyi performans sergileyerek rakiplerine gücünü gösteren ve kolay kolay evinde de deplasmanda da maç kaybetmeyen Pınar Karşıyaka adım adım çeyrek finale çıkmayı başardı. Pınar Karşıyaka sezon içerisinde bazı olumsuzluklar da yaşadı. Bunların en önemlilerinden ilki Furkan Aldemir in sakatlanması ve takımdan ayrı kalması oldu. Pota altında etkili oyunuyla herkesin beğenisini toplayan Furkan ın oynayamadığı maçlarda eksikliğini hisseden Karşıyaka genç oyuncunun eksikliğini diğer pota altı oyuncularıyla kapatmaya çalıştı. Diğer üzücü bir olay ise, Kıbrıs Rum temsilcisi APOEL ile Kıbrıs ta oynanan mücadelede Rum takımının taraftarlarının saldırısına uğramasıydı. APOEL taraftarlarının taşlı, sopalı ve gaz bombalı saldırılara maruz kalan Karşıyaka takımı zorlu bir yolculuk sonunda İzmir e döndü. Kıbrıs ta hırpalanan ve psikolojik anlamda kötü bir yara alan Karşıyaka, oynayacağı Beşiktaş Kola Turka maçının ertelenmesini talep etti. Olumsuz yanıt alan İzmir temsilcisi maça genç takım oyuncularıyla çıkarak Türkiye Basketbol Federasyonu nu protesto etti. Bu durumdan zarar gördü, bekli de kazanacağı maçı kaybetti. Bu olumsuzluklara rağmen şuan ki başarıya ulaşan Pınar Karşıyaka da hedeflerin artık büyüdüğünün de altı çizildi. Pınar Karşıyaka genel menajeri Nihat Mala, önce çeyrek finaldeki rakipleri Saint Petersburg u eleyerek dörtlü finale kalmak istediklerini daha sonra ise final oynamak istediklerini vurguladı. Takımın sınıf atladığını ve gelecekte de bu başarılarının devam edeceğini belirtti. Göztepe, geçen sezon Ali Gültiken i sportif direktörü olarak göreve getirdikten sonra yeni sezona Bucaspor u Süper Lig e taşıyan teknik direktör Özcan Kızıltan ile sözleşme imzalayarak başladı. Flaş transferler Teknik kadro ilk iş olarak Göztepe yi bu sene zirveye oynatacak bir kadro kurmanın peşine düştü. Bu uğurda Bucaspor u Süper Lig e taşıyan kadronun iskeletini oluşturan Yılmaz Özlem, Türker Demirhan ve İzzet Kaya yı kadrosuna kattı. Bu oyuncuların yanına da Akın Sinan Dağdelen, Tayfun Özkan, Serdar Samatyalı, Orhan Terzi, İlhan Şahin, Abdulvahit Karacabey gibi tecrübeli oyuncuların yanı sıra Emin Yalın, Uğur Kıllı, Raşit Sevindir gibi gelecek vaad eden isimleri de monte etti. Yapılan transferlere rağmen sezona iyi başlayamayan Göztepe ilk 4 haftada 1 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldı. İlerleyen haftalarda toparlanan İzmir in sarı kırmızılı ekibi Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup ta devreyi 37 puanla Bandırmaspor un önünde lider tamamladı. İlk devrede 11 galibiyet, 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan Göz-Göz bu performansıyla ilk yarının İzmir takımları içinde en başarılısı olmayı başardı. Devre arasında Yılmaz Özlem le yollarını ayıran Göztepe, kadrosunu Hakan Hacıbektaşoğlu, Halil Zeybek, Ramazan Kahya ile güçlendirdi.. Göztepe, ikinci devrede oynadığı 10 maçta 6 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak puanını 58 e çıkardı. 21. haftada alınan İskenderun Demir Çelik mağlubiyeti ve 22. haftada İzmir de oynadığı Yeni Malatyaspor maçında kaybedilen 2 puandan sonra homurdanmaya başlayan taraftarlar ardı ardına gelen galibiyetlerle rahatlamış görünüyor. Yarış kızıştı Sarı-kırmızılıların en yakın rakibi olan Bandırmaspor, bir maç eksiğine rağmen 54 puanla yakın takibini sürdürüyor. Üçüncü sırada bir maç eksiği bulunan Bugsaşspor da 51 puanla ilk 2 sıradaki takımların puan kaybetmesi için pusuda bekliyor. İkinci devrede puan farkını açıp ligin son haftalarında korkulu rüya görmek istemeyen Göztepe bunu şu ana kadar başaramadı. Kritik haftalar 27 maçta 58 puan toplayan Göztepe, son 8 haftada Bugsaşspor(D), Sarıyer, Hacettepe(D), Körfez Spor, Adıyaman(D), Çankırı Belediye, Bandırmaspor(D) ile karşılaşacak. Göztepe son haftalardaki yükselen performansını 3-4 hafta daha sürdürdüğü takdirde zirvedeki yerini sağlamlaştıracaktır. Aksi durumda sarı kırmızılılar son hafta gideceği Bandırmaspor deplasmanında ecel terleri dökebilir.

12 2011 3 22 Yüzyıllardır İzmir ve çevresinde tüketilen boyoz aslında bir Musevi yiyeceğidir. Zaten artık kullanılmasa da geçmişte boyozun adı Yahudi Böreği olarak da geçer. Araştırmalar bu yiyeceğin kökeninin Sefarad kültürüne dayandığını gösteriyor. Sefarad kökenli Musevilerin İspanya dan gelirken yanlarında getirdikleri bir ürün olan boyoz, doğal olarak yalnızca Ege bölgesine has bir ürün değildir. 1942 yılında İspanya dan kaçan Sefarad Yahudilerin, beraberinde getirip, kültürümüze kazandırdıkları lezzetli bir yiyecektir. Asıl adı Yahudi Böreği olup; İspanya kültürünün uzantıları olan, Arjantin, Şili, Peru ve Meksika gibi, Seferad kültürünün yaygın olduğu bölgelerde de rastlanan bir hamur işidir. İzmir e ait olmayan bu yiyecek, zamanla İzmir damak tadı ile özdeşleştiğinden dolayı, İzmir e özgü bir lezzet olarak benimsenmiştir. Boyoz kelimesi, İspanyolca bollos (bohça), kelimesinden türetilip, okunuşundan dolayı boyos/ boyoz dilimize de bu şekilde yerleşmiştir. Seferad Yahudileri, Ege bölgesi başta olmak üzere İstanbul ve Anadolu nun pek çok yerine dağıldıklarında da boyozu Anadolu halkına tanıttılar. Ancak sadece İzmir ve çevresinde beğenilip, ticari bir ürün haline geldi. Rivayete göre İzmir in en güzel boyozunu Boyozcu Avram Usta yaparmış. Kemeraltı nda bulunan fırınında yaptığı boyozlar çok büyük bir üne sahipmiş. Şimdilerde ise pek çok fırın onun ününe sahip çıkıyor. Boyoz tarifi 2 su bardağı un 1 su bardağı sıvı yağ 1 su bardağı ılık su 1 tatlı kaşığı sirke 1 tatlı kaşığı şeker 1/2 tatlı kaşığı tuz Hamur yoğrulup top şeklinde 2-3 saat tavada dinlendirilir. Daha sonra elle tabak genişliğinde açılıp bir süre daha dinlendirilen hamur, daha sonra yine elle sallanır ve tekrar açılır ve rulo yapılıp 1-2 saat daha dinlendirilir. Kulak memesi kıvamında kopma noktasına geldiğinde tavalara sıralanır ve küçük toplar halinde kesilerek yarım saat ile bir saat arasında nebati yağ içinde bekletilir. Çok yüksek ateşte tepsi ile fırınlanmadan önce kat kat, ipince açılmış olan milföy yufkanın arasına içlik malzemesi (peynir, ıspanak vs.) de konulabilirse de, hakiki boyoz sade olur. Sefarad Sefarad ifadesi, günümüz Yahudi dünyasında Aşkenaz kökeninin dışında kalan tüm Yahudileri tanımlamak için kullanılmaktadır. Brani dilinde Sfarat, İspanya anlamına gelmektedir. İspanya dışında Portekiz, İtalya, Kuzey Afrika, İstanbul, Anadolu, Ege Adaları ve Bizans İmparatorluğu ndan kalan Musevilerin de hepsi bu adla anılır. 1492 de İspanya dan atılan Museviler, İspanya kökenli oldukları için kendilerine Sefarad adını koymuşlardır. Eğer rakıyı kendiniz için içiyorsanız, rakıyla eşlik edilmemiş bir balığın ağlayacağına inananlardansanız doğru yerdesiniz. Mekanımız Seferihisar Teos Marina da. Denize sıfır, turistik bir yer. İzmir e yaklaşık 45 dakikalık mesafede. İtalyanca da sığınak anlamına gelen Riparo Teos Marina nın en büyük balık restaurantı olarak balık severlere eşsiz lezzetler sunuyor. Izgara balık çeşitlerinin yanı sıra tuzda balık, levrek buğlama, fırında ahtapot gibi farklı lezzetleri de tadabilir ve daha önce denemediğiniz birçok tadı Riparo da bulabilirsiniz. Balık sevmeyenler içinde alternatif sunan Riparo da ızgara et çeşitleri de bulunuyor. Menüde bulunan ve sizin için seçtiğimiz bazı spesiyaller; portakallı balık buğlama, kestirmeli enignarlı levrek, arasıcak olarak; patlıcanlı deniz mahsüllü sarma, bonbon balık, karides cheezing ve deniz mahsüllü İspanyol böreği. Tatlı olarak da her damak tadına uyan italyan sufle ve dondurmalı irmik helvası. 80 i aşkın çeşitle açık büfe kahvaltı her pazar Riparo Balık ta. Riparo nun kendi fırınında kahvaltı süresince çıkan, taze ekmek çeşitleri büfede sıcak sıcak yerini alırken, hepsi o sabah yapılmış olan tatlı ve tuzlu kurabiyeler de açık büfede yer buluyor kendilerine. Seferihisar bölgesinin zeytinyağının içinde kendini bulan çeşit çeşit zeytinler, her çeşit peynir, börekler, menemen, reçel çeşitleri, mevsimin taze ve en güzel meyveleri açık büfede yerini buluyor. Üstelik kahvaltı boyunca sınırsız portakal suyu hizmeti de sunuluyor. Tüm bunları ve daha fazlasını denizin hemen kıyısında, güneşin batışını ve ardından gelen renk cümbüşünü izlemek ve leziz yemeklerden tatmak istiyorsanız, Riparo sizleri Teos Marina içerisinde bekliyor. Ünivers Ünivers in bu sayısı yeni bir ekip tarafından hazırlandı: Biz, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Habercilik opsiyonu öğrencileriyiz. Kendimize Haber Ekibi diyoruz. Bu ekip gerçek bir haber merkezinde çalışıyor, RadyoEko nun haber bültenlerini, Haber Ekibi sitesini (çok yakında göreceksiniz) ve şimdi de Ünivers gazetesini hazırlıyor. Bir süre sonra, televizyon haberlerimizi de izleyeceksiniz. Fotoğraf: Felat Atan Şehir-toplum, dış haberler, Türkiye, kültür sanat, üniversite ve spor olmak üzere toplam altı servisten oluşan haber merkezimiz, hocalarımız Tuğrul Eryılmaz, Hakan Tuncel ve Burak Doğu nun danışmanlığında çalışıyor. Bu gazete, günler ve geceler (gerçekten) boyunca süren bir çalışmanın ürünü; yine de ilk sayımızda hatalar görebilirsiniz. Ama biliyoruz ki, bu ekip, aldığı eğitimdeki farklılığı, yaptığı farklı gazetecilikle gösterecek.