BETA YAŞAM EL KİTAPLARI DİZİSİ 1 MADDE YAŞAMDAN ENERJİ YAŞAMA GEÇİŞ CLAROS Apollon Kutsal Alanı Evrensel Birleşik Yaşam Platformu DOĞAL TERAPİ YÖNTEMLERİ Cemal BENCAN
CLAROS APOLLON KUTSAL ALANI EVRENSEL BİRLEŞİK YAŞAM PLATFORMU 1. Baskı OCAK 2004 Bu kitabın bütün hakları yazarına aittir. Dizgi : Mevlüt PARLAK Kapak Tasarım : İlyas TANDEMİR & Büge AKKANIM Derleyen: Loryn Fotokopi ve Yazılım Çizimler : Mustafa BENCAN Baskı : Temiz İş Matbaası Tic. Ltd. Şti. ISBN: 975-92055-0-5 İnisiye Evi: 0.232.788 11 33 İzmir İrtibat: 0.232.239 64 27 Cep: 0 532 292 22 00 Cemal BENCAN Eski Kuşadası Yolu Üzeri 40. Km Çile Köyü No:125 Menderes/İZMİR www.dogaterapi.com www.takemore.info/paradise Cemalbencan@dogaterapi.com 2
Cennet; takva sahiplerine yaklaştırılır. Uzakta olmayacaktır. Oraya selametle girin. İşte bu ebedi yaşamın başladığı gündür. Kaf Suresi 31-35 3
4
Evrimleşmiş, dönüşüme uğramış canlar bir üst realiteye, Beta yaşama geçtikleri halde, alışık oldukları eski ortam ve mekanlarda yaşamaya devam ettiklerinde birçok güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Bunlardan birçoğu; etraflarındaki azap verici negatif enerji yoğunluğuyla baş edemeyerek, ateşe koşan parvane gibi, daha yeni formuna has mucizevi hayatını yaşayamadan yanıp kül olmaktadırlar. Enerji beden formuna kavuşmuş bir insanın yeni formuyla, ailede, toplumda, şehir merkezlerinde nasıl yaşayıp, nelere dikkat etmesi hakkında etrafta çok az bilgi bulunmaktadır. Dolaysıyla enerjik yaşam klavuzu yada enerji yaşam el kitabı içerikli bir kitap ihtiyacı kendisini yoğun bir şekilde hissettirmektedir. Zamanın kıymetini göz önüne alıp, hazırlamakta olduğum kapsamlı kitabın yayımını beklemeden pratik bir el kitapçığı dizisiyle sizlere ulaşmak istedim. Asıl kitap basılıncaya kadar detaylı bilgi için web sayfalarıma girebilir, ya da bana yazabilirsiniz. Cemal BENCAN 5
6
ÖNSÖZ İnsanlar Dünyamıza ekildikleri ilk günden bu yana start almış bir grup atlet gibi büyük bir çaba ile hem evrim basamaklarını tırmanırken, hem de varoluşlarının sebep ve anlamını çözmek için adeta bir yarış başlatmışlardır. Bu yarışta öne çıkanlar olduğu gibi bazı unsurlar tarafından yavaşlatılan ve hatta yarış dışı bırakılan insanlar da olmaktadır. Her şeye rağmen bu gerçeğe ulaşan veya ulaşma yolunda azimle, cehd ile mücadele ederek çalışan tüm can'ların yolu ışıkla dolsun. Şu bir gerçektir ki; dünya üzerinde yeterince kalabalık bir sayıya ulaşan insan neslinin çok azı dışında büyük çoğunluğu tüm maddesel varlık ve imkanlarına rağmen bir türlü mutluluğu ve tatmini yakalayamamaktadır. Birbirinden yücedir nicelerin varlığı, Nice varlık var iken, gitmez gönül darlığı. Yunus Emre Birçok insan mutlu olduğunu düşünse bile yakasını hastalıklardan, kaza ve beladan, kendisinin değilse bile birinci ve ikinci dereceden yakınlarının biri bitince ötekisi başlayan sorun, problem ve bunalımlarından kurtaramamaktadır. Bunun sebebi ise varoluşunun sebep ve anlamını teşkil eden evrensel sırlara vakti gelip de geçtiği halde henüz ulaşamamış olmasıdır. İnsanlar gelişen teknoloji ile iyice katmerleşen vizyonik dünya aldatmacasının manyetik sarhoşluğu içerisinde fark etmese dahi için için bunun eksikliğini her hücresinde derin bir şekilde yaşarken, bu yaşayış birçoğunun yüzlerindeki bezgin ifadede kendisini göstermektedir. Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir Muhammet Suresi-36 7
İnsanlarımız bu evrensel sırları alıp özümseyebilecek olgunluğa ve tekamüle ulaştığında açığa çıkıp ortaya sunulan bu hikmet ve sırlardan herkes nasibi ve hak edişi oranında eksiğini tamamlayacak ve bu yeni bilinç hali ile açılacak pencereden birliğe ulaşarak asırlardır özlenen vuslat yaşanacaktır. Ayrılığın ezici acısı artık insanlar için dayanılması güç bir hal almaktadır. Nasibim oranında bana bahşedilen bilgileri ve bazı sırları hakiki insan olma yolunda ilerleyen insanlara ulaştırmak, alabilene vermek için yola çıktım. Allah hayırlara yolumu açık etsin. Cemal BENCAN 8
İÇİNDEKİLER Önsöz 7 İçindekiler 9 Ben Kimim 13 Ön Cennetler 23 Claros (Apollon Kutsal Alanı ve Kehanet Merkezi) 25 Apollon Kutsal Alanında İnisiye ve arınma 30 Büyük Şehirler Ön Cehennem Platformları 33 Doğal Terapi Yöntemleri 49 Hastalıkların Nedenleri 53 Hastalık Yapan Enerjilerin Vücut Uzayından Gönderilmesi (Hastalıkların Sağaltılması) 62 Toprakla Terapi 63 Bitkilerle Terapi 66 Hayvanlarla Terapi 72 Taşlarla Terapi 75 Eller ve Parmaklarla Terapi 82 Parmaklarla Terapi 85 Dualar-Mantralar 85 Sonsuz Harfler 88 Hastalık Yapan Enerjilerin Vücudu Terk Ederken Verdikleri Hisler 89 Doğru Nefes Alma 90 Su ile Terapi 91 9
10
Gerçekleri; yüklenip taşımakta Sabır ve Selat ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz O; kalbi Allah'a saygı ile ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir. Bakara 45. 11
12
BEN KİMİM? Değerli okuyanlarım. 1961 yılında Anadolu'nun küçük bir köyünde bir bayram sabahı dünyaya gelmişim. On yaşıma kadar bir köy ortamında tamamen doğal bir hayat yaşadım. Daha sonra Gaziantep'e taşınarak ilk, orta ve lise tahsilimi orada tamamladım. Gaziantep Eğitim Enstitüsünde FizikKimya-Biyoloji öğretmenliği alanında eğitim gördüm. Ancak 80'li yılların siyasi olaylarından dolayı öğretmenlik yapamayıp asker oldum. Daha sonra imalat Sanayiine girdim ve ticaretle ilgilendim. 1998 yılına kadar bu böyle devam etti. Bu yıl benim için çok önemli bir yıldır. Çünkü bu yıl benim ikinci doğum yılım olmuştur. Şu anda bulunduğumuz yıla bakarak evrensel yaşamımın kaçıncı yılındayım, yani kaç yaşındayım diyebilirim, siz bulun. 1998'e kadar olan 37 yılın bir değerlendirmesini yaptığımda çok yoğun emek ve çalışmalar, sorumluluk bilinci, çekilen çile ve sıkıntılar sonucu nihai hedefim olan iş sahibi olup para kazanma ve geleceğini garantiye alma noktasına ulaşmıştım. Madde alemi dünya engel ve zorluklarını artık yenmiştim. Paraya ve onun sağladığı imkanlara kavuşmuştum. Refah içinde yaşabileceğim bir standardı yakalamış, yani yel değirmenlerini dize getirmiştim. Kendimce yukarılarda idim diğer yarış arkadaşlarıma epey fark atıp çok yukarılara çıkmıştım. İşte bu bakış açısı 1998'e kadar bende böyle zuhur etti. Oysa 98 yılında yaşadığım mucizevi dönüşümden sonra (bu on beş gün, üç ve altı ay süren üç ayrı inziva dönemiyle oluştu). Gördüm ki bu yukarılar aslında olmak istediğim yer değildi. Madde aleminde şehirler fethederken mana aleminde ruhsal ve enerji bedenimin en ince sokaklarına kadar girilmiş, harap edilmiş, taş taş üstünde bırakılmamıştı. Bir savaşı; topyekün yok olmanın hemen eşiğine gelinceye kadar, o ana kadar, kaybedecek komutana kazanıyor 13
imajını yaşatmak ne büyük bir gücün tasarrufu olsa gerek tahmin edebilir misiniz? Elime birkaç doktor raporu tutuşturulduğunda işte bende o durumda idim. Ruh ve beden sağlığımı tamamen kaybetmiştim ve en az beş adet, tıbben çözümü olmayan rahatsızlık yerleşmişti vücuduma. Yücelerden bir özlü söz geliyor aklıma Tarumar olmadan imar olunmaz İşte bu prensip dahilinde olsa gerek Allah'ın yüce ihsanı ile 1998 yılında bu hayattan vazgeçip ölmeden önce son gezimi yapayım diyerek bir ölüm öncesi gezisine çıktım. Artık hayatımdan vazgeçmiştim ve ölümü bekliyordum, buna hazırdım. En kıymetli şeyim canımdı ve benim bedenim bu canı artık taşıyamayacak kadar zayıf düşmüştü. Vakit gelmişti. Bu bedeni değişmek zamanıydı. Varlığından geçenler alemlere sultandır, Alemde nice esrâr ehli aºka ayandır. Çıktığım bu 13 günlük ilk seyahat sırasında olanlar oldu, vücudum tamamen her bir hücresine kadar yenilendi yani yeniden imar olundu. Bu Allah'ın bana bir lütfü, bir ihsanı idi. Ona her nefeste yüz binlerce hamd ediyor ve onu saygıyla yüceltiyorum. Hz. Muhammed'in (SAV) bir hadisinde ölmeden ölünüz cümlesinin gerçek anlamını şimdi daha iyi anlıyorum. Bu metamorfoz olayından sonra, yeniden imar sürecinde sayısız rüyalar, görüler, ilhamlar ve esinlenmeler, boyutlar arası seyahatler yaşarken bana kim olduğum yani asıl kimliğim yazılı ve sözlü olarak açıklandı. Dünyaya geliş amacım açıklandı ve tarafımdan teyidi alındı. Bu yaşadıklarımın detayına sonraki sayfalarda müsaade nispetinde değineceğim, ama geliş amacımın temeli insanlığa hizmet ve teknolojik (evrensel teknolojik) yardım idi. Şimdi bu kitapta; Yaratanın etrafımıza dağıtıp, ustaca gizlediği yaşama dair evrensel teknolojik bilgileri ve insani prototip kalıbıyla yaşayan biz canlar için hazırlanmış, yaşam el kitabı 14
niteliği taşıyabilecek basit, sade ve öz notlar bulacaksınız. Bu bilgiler önce bana yaşatıldı, sonra bunları yazıp, toparlayıp bir kitap halinde arkadan gelenlere bırakmam gerektiği ilhamı kalbime dolduruldu. Bu son derece hassas ve önemli vazifeyi ilahi yasalara mutlak teslimiyetle haddi aşmadan yerine getirmeye çalışıyorum. Allah yardımcım olsun 15
16
APOLLON KUTSAL ALANI BİLİCİLİK MERKEZİ CLAROS 17
18
Biz; tanrının vaadine göre, doğruluğun barınacağı yeri, gökleri ve yeni yer yüzünü bekliyoruz. 2.Petrus 3-13 19
CLAROS: Tahsis edilmiş arazi anlamına gelmektedir. Bir antik yazıt Cennetidir. Yazıtlardan anlaşıldığına göre tapınağın 3000 yıl önce inşa edilmesindeki amaç: Tanrıların; bölgede yaşayan insanların atalarına verdikleri bu yerde, tanrılara tapınak ve sunaklar inşa etmektir. Burası dinler öncesi dönemlerden kalan kutsal alanlardan birisidir. Çok güçlü bir manyetik alana ve titreşime sahiptir. İnanan insanları yıkayıp arındıran ve inisiye eden 13km yarıçapında bir siklon alandır. Bu beta siklon alanın hemen yanında Efes manyetik alanı yer alır. Meryem ananın evini merkez kabul edip, 13km yarıçaplı bir manyetik alan çizdiğimizde de Efes manyetik alanını belirlemiş oluruz. Ege bölgesi; özellikle de İzmir çevresi dünyadaki özel bölgelerden biridir. Claros'da bazı özel alanlar gibi kıyam dönemi denilen özel dönemlerde insanlara miras olacak, çok yüksek titreşimli, evrensel birleşik yaşam alanları diye adlandırdığım beta yaşam platformlarından biridir. 20
ÖN CENNETLER Kim Allah'a güzel bir ödünç verecek olursa, (iyilik ve sevgi denizine bir damla katkıda bulunursa) Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca ona çok değerli bir mükafatı vardır. Hadid-11 21
22
ÖN CENNETLER Yüce beyan, İslam'ın kitabı Kuran-ı Kerim; iyi olan, inanarak iyilik yapan insanları cennete kabul ile müjdelemektedir. Ancak Kuran-ı Kerimde birden fazla cennet ismi karşımıza çıkar. Bunlar: AND Cennetleri FİRDEVS Cennetleri KEVSER Cennetleri NAİM Cennetleri Cennet-ül MEVA Cennet-i ALA gibi. Bunların hepsi takva sahibi iyi kulları içindir. Ancak bu kural yalnız bir kavim için geçerli değil evrenseldir. Çünkü dini, ırkı, rengi, dili ne olursa olsun kimin daha iyi olduğunu ancak Allah bilir. Yada son nefeste kimin nasıl ve nereye intikal edeceği nüfus cüzdanından belli olmaz, diyebiliriz. Bu program herkes için, Dünyada yaşayan tüm insanlar içindir. Ahiret de bir tür programdır ve zamanı geldiğinde bazı insanlara bu program açılır. Program açıldığında ise bu, o insana özgün bir şekilde bildirilir. Hadiste geçen ölmeden ölünüz den kasıt budur. Haber ya da işaret gelen kişi için ahır zaman, yani gelecek zaman artık gelmiştir. Hücresel ve ruhsal olarak köklü bir dönüşüm yaşar. Eğer o zamana kadarki yaşam biçimi ve ameli karanlık ve kötü işlerle dolu ise yavaş yavaş bu dünyada ön cehennemlere alınır. Ölmeden gideceği asıl cehennemin ateşi ona yaklaştırılmaya başlamıştır. Dünyevi acıları artar, tüm aksilikler gelir onu bulur, burnu beladan kurtulmaz ve yanar, yanar, yanar. Eğer kişinin yaşam biçimi ve Ameli iyi ve iyiliklerle dolu ise onunda yönü belli olmuştur ve kendisine işaret edilir. Yavaş yavaş işleri ve dünyevi sorunları hallolmaya başlar, sırasıyla ön cennetlere alınır. Hastalıkları varsa iyileşir, ekonomik olarak rahatlar daha da ilerisi, yaşamını geçireceği temiz ve doğal ortama doğru çekilim başlamıştır. Bu ortamlar belli bazı coğrafik alanlarda gizlenmiş yerlerdir. Buraları herkes bilmez. Araf ehli bazı insanlar bu yerleri görür görmez tanırlar. Buralara layık insanları da. Buralarda korku, güvensizlik, hastalık sıkıntı barınamaz titreşimi çok yüksek yerlerdir. 23
Ancak onlara yaptıklarının kat kat fazlası karşılık vardır. Onlar cennet odalarında güven içendedirler. Sebe-37. Buralar Beta korunma alanlarıdır. Belki de kevser cenneti yada firdevs cenneti ölmeden ölenlerin daha bu dünyada iken yararlanacakları ve hayat sürecekleri bölgelerdir. Elbette ki o sizi en güzel yerde barındırır ve en iyi bir şekilde korur Beyti. Bu alanlara kavuşan insanların burayı hak edinceye kadar yaşadıkları dünyasal cehennem hayatının yara ve yanıkları, hasarları burada iyileştirilir. Allah'ın tavsiyesi orada kalmaları ve mutlu yaşamalarıdır fakat bazı insanlar evlat, iş, eş, şöhret, mal mülk gibi tutkulara yine yenik düştüklerinden tekrar dönerler. Oda onların tercihidir. Özgür irade yasası gereği kimseye müdahale edilmez. Ey kavmim. Allahın size yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin. Yoksa kaybederek dönmüş olursunuz. Maide-21 Şimdi İzmir yakınlarında bulunan böyle manyetik alanlardan bir tanesini size anlatmaya çalışacağım. Burasını iki yıllık bir araştırmadan sonra üç yıl önce tesbit etmiştim. Titreşimlerini fark ettiğimde tam aradığım yer demiştim. Bu yerin adı Claros. (Apollon kutsal alanı ve kehanet merkezi diye biliniyor). Şu anda kazı halinde bir arkeolojik alan olan bu tapınakta: Kutsal pınar, Sunaklar ve dev heykeller gün ışığına çıkarılmış daha bir çoğu da çıkarılmayı bekliyor. Dinler öncesi dönemde insanların yüce alemle ve üst boyutlarla iletişim kurdukları bir bilicilik merkezi burası. Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. Uzakta olmayacaktır. Oraya selametle girin. İşte bu ebedi yaşamın başladığı gündür. Kaf-31-35 Biz Tanrının vaadine göre, doğruluğun barınacağı yeri; gökleri ve yeni yeryüzünü bekliyoruz. 2 Petrus. 3/13 24
CLAROS (APOLLON KUTSAL ALANI VE KEHANET MERKEZİ) ADININ ANLAMI Claros: Adının kleros (tahsis edilmiş arazi) sözcüğünden geldiği ileri sürülmektedir ve bir yanıt cennetidir. İzmir'den 50 km uzaklıkta, eski kuşadası yolu üzerinde, yoldan 300 m. içeride kazı alanı halindedir. (Doç. Dr. Nuran ŞAHİN, Arkeolog Kazı Sorumlusu) Tapınağın 3000 yıl önce inşaa edilmesindeki amaç: Tanrıların; orada yaşayan insanların atalarına verdikleri bu yerlerde Tanrılara tapınak ve sunaklar inşaa etmek dir. Buradan ve yazıtlardanda anlaşılıyor ki tahsis edilmiş bu alanın tahsis edilme zamanı 3000 yılın çok daha öncelerine dayanmaktadır. Clarosu inşa edip sınırları içerisine alan Kolophon kenti; Miletos-Myus-Priene-EphesusLebedos-Teos-Klazomezia-Erythrai-PhokaiaSamos-Khios-Dodekapolies- adı verilen 12 kentin oluşturduğu lon birliğinin üyesidir. Daha sonra Symirna'nında bu birliğe katılmasıyla sayılar 13'e çıkmıştır* (12 ve 13 sayılarına dikkat edelim). Latin yazar, Coğrafyacı pomponius mela, Claros ve Kolophondan söz ederken, Kolophonun kurucusu olarak Mantonun oğlu mopsos'u göstermekte, Mantoyu Claros kutsal alanının kurucusu olarak nitelemektedir. (Burada bir kutsal manyetik alan kurucusu olarak meryem ana ile de benzerlik teşkil ederken aralarının sadece 20 km olması bir tesadüf değildir). Babası gibi Mantonun'da bir Apollon rahibesi olduğu ileri sürülmektedir. Claros bilicilik merkezinin üne kavuşması, Büyük iskender döneminde gerçekleşmiştir. Öyküye 25
göre: Tanrıça Nemesisler Pagos tepesindeki (Bugünkü kadifekale) bir ağaç altında uykuya dalan büyük İskender'e yeni Symirna'yı burada kurmasını ve halkı oraya taşımasını söyler. Büyük İskender Apollon Clarosa başvurarak bu rüyayı yorumlamasını ister ve yanıt şöyledir: Kutsal Meles Çayının dışındaki Pagos'da (Kadifekale) oturacak olan halk üç hatta dört kat daha mutlu olacak Bunun üzerine İskender yeni symirnayı Pagos da kurar. Tanrı Apollonun kahin tanrı olmasının ötesinde, Clarosta simgelendiği kimliklerden biride onun kötülüklerden arındıran kimliğidir. Bu kimlik Adianus'un bir pasajında şu şekilde dile getirilmektedir. Clarosun kutsal korusunda ne engerek yılanı, ne zehirli örümcekler, nede akrep yaşar. Zira Phoibos bu derin vadinin dişbudakları altında saklanmış olan zehirli sürüngenleri korudan kovdu. Bu günde kutsal alan ve eski kazı evinin (bugün depo olarak kullanılmaktadır) bulunduğu alanda; Yılan, Akrep ve halkın büğü olarak adlandırdığı, zehirli bir örümcek türü bulunmamaktadır. Yedi metre yüksekliğinde, heykeller grubunu oluşturan Leto - Artemis ve Apollon bütün görkemiyle kazı alanında çok uzaklardan bile fark edilmektedir. Apollon ortada elinde kitharasıyla oturur durumda iken, annesi Leto ile kız kardeşi Artemis sağında ve solunda ayakta durmaktadırlar. İ.Ö. üçüncü y.y. dan itibaren Roma İmparatorları, Apollonun oğlu olarak adlandırılmışlardır. Ayrıca Roma İmparatorları Claros kutsal alanına birçok ayrıcalıklarda tanımışlar, örneğin dokunulmazlık hakkı vermişlerdir. Apollon aynı zamanda bir ışık tanrısı oluşuyla da tanınmaktadır. Apollon ışık tanrısı olma işlevini mezopotamya patheonundan almıştır. Yakın doğuda, Utu ve samilerin Shamash olarak adlandırdıkları Babil Tanrılarına büyük benzerlikler 26
gösterir. Shamash Güneş ve Gün ışığının Tanrısıdır, ama Apollon onun sadece gün ışığı işlevini almıştır. Claros biri her yıl, diğeri ise beş yılda bir kutlanan bayramlarına Sadece Hellenleri değil, Barbarları'da davet etmiştir. (kim olursan ol gel ister puta tap ister mecusi gibi) İ.Ö. 2. yy.'ın son çeyreğinde bölgede düşünsel bir evrimin oluşumunu gözlenir. Artık ırkçı (Hellen) yaklaşım giderek yerini insanlık kavramı dayanışması üzerine oturan ve insanlık olgusunu ön plana çıkaran düşünceye bırakmıştır. Claros bu düşünce yaklaşımına Anadolu'da ilk davetiye çıkaran kutsal alanlardan biri olmaktadır. Bu bayramlarda verilen ziyafetlere İ.Ö. 2. yy. başından itibaren tüm insanlar Tanrının Sofrasına katılmaya çağrılmaya başlanmıştır. Apollon Claria bayram ve şenliklerine Barbarların katılımının olumlu sonuçları İ.Ö. 2. ve 3. yüzyıllarda çok net görülmüş ve burasının ırkçı politika izlememesi nedeniyle başucunda bulunan kentlerin (Kolophon ve Notion bugünkü Değirmendere ve Sahilevleri köyleri) Coğrafi dağılımı kısa sürede çok genişleyerek bir tür Antik Dünya İnsanı kavramının gelişmesini sağlamıştır. Apollonun Tanrılık işlevlerinden bir diğeride müzik Tanrısı oluşudur. Mytos'a göre Lyra çalmayı, Hermes'ten öğrenmiş ve bu aleti Hermesten olarak Müzik Tanrısı olmuştur. Ayrıca Apollon yine bir telli saz olan, Kitharanın bulucusu olarak kabul edilir. Lyra; dinsel törenlerin müzik aleti, Kithara ise; Profesyonel müzik yarışmalarının müzik aletidir. Ayrıca kolophon kenti ve bu topraklar Homeros dahil birçok ünlü ozanı ve müzisyeni yetiştirmiştir. Bunların isimleri (Claros-S.53 de) yer almaktadır. (Claros Doç. Dr. Nuran Şahin S 20-53 arası) Burası Dinler öncesi dönemlerden kalan kutsal alanlardan birisidir. İnanan insanları yıkayıp arındaran bir titreşime sahiptir. Burası Dünyadaki 27
diğer bazı örnekleri gibi bir güçlü manyetik alan, cevher yüklü bir siklon alandır. Harita üzerinde gördüğümüz Claros merkezine pergelin ucunu batırırsak, 13 km. yarıçaplı bir daire çizdiğimizde Claros manyetik alanının sınırlarını belirlemiş oluruz. Bu Beta siklon alanın hemen yanında Efes manyetik alanı bulunmaktadır. Aynı şekilde Meryem ananın tapınağının olduğu tepeye merkezli 13 km yarıçapında bir daire çizdiğimizde de bir İsevi manyetik alan olan Efes beta siklon alanın sınırlarını belirlemiş oluruz. İkisinin ortasında bulunan Selçuk kasabasındaki devlet hastanesinde on yıldır, acil hekimliği yapan bir doktor bir gün şöyle söylemişti; On yıldır burada görev yapıyorum, akrep ve yılan sokmasından ölen hiçbir vakaya rastlamadım. bu bölgenin zehirlileri öldürmüyor. Burası kıyam dönemi denilen özel dönemlerde insanlara miras olarak, çok yüksek titreşimli, evrensel birleşik yaşam alanları diye adlandırdığım Beta yaşam alanlarından birisidir. Sizin için kalma yeri, birde emanet olarak konulacağınız yer vardır. Enam-98. Medyamik kanalları açılıp, yüksek farkındalığa ulaşan, özüyle bütünleşip dünyevi heva ve heveslerden ayırıp Tarı yoluna giren bir insan buraya geldiğinde; Kendini evinde gibi, son derece güvende ve mutlu hissetmektedir. Dilsizin doyduğunda sessizce gülümsemesi gibi. Cloros'u ziyarete gelenlerden medyamik kanalları açık olanlar burada daha geldikleri gün bazı görümler gördüklerini söylediler. Bu görümlerden bazılarında geçmiş yaşamlarında kendilerinin tapınakta görevli ya da misafir halde olduklarından, bazıları ise at üstünde bu bölgede savaştıklarını, bazıları ise burada ağaçlar ve vadideki hayvanların ruhları ve yüksek benlikleri ile sohbet ettiklerini ifade ettiler. Başta da söylediğim gibi burası Tanrılar tarafından inanan çocukları için tahsis edilmiş bir Beta siklon yaşam alanlarından biridir. İhtiyaç duyan insan ve inanan insan buraya gelip, bir süre kalmalı. 28
Burasının yüksek titreşimi ile, şehirde kalabalık insan ve makine topluluğundan aldığı enerjik kirlilik ve hastalıklarından temizlenmelidir. Burası rejenerasyon, Şifa-inisiye ve rahmet Yeridir. İnanlıların hepsi Tanrının Çocuklarıdır. ve tanrının vaadine göre mirasçıdırlar. İncil-Galatyalılara giriş. Ş ü p h e s i z k i y e r y ü z ü A l l a h ' ı n d ı r, kullarından dilediğini ona varis kılar. Araf-128 Buraya inanarak gelen insan, bir ön cennet olarak nitelendirebileceğim bu arazi üzerinde bir süre zaman geçirdiği ve kendini, tüm hücrelerini rahat bir şekilde buradaki doğanın, doğal titreşimlerine bıraktığında mucizevi bir şekilde vücut uzayında bulunan korku, endişe, üzüntü, panik v.s. gibi negatif aktif fonksiyonlara sahip porlar bu insanın vücut uzayını terk etmeye zorlanmakta ve başka çıkar yolları olmadığından ya yok olmakta, ya da o bedeni ve vücut uzayını terk etmektedirler. Böylece Normal şehir hayatını yaşarken hiçbir ilaç ve terapi ile, hatta evrensel terapilerle (reiki Tai - Chi akapunktur vs. gibi) bile atamadıkları ruhsal ve bedensel sıkıntı, stres ve rahatsızlıkları burada kısa sürede üzerlerinden atmaktadırlar. Burada eğitmenin gözetiminde Ceviz ve Çınar ağaçlarıyla, Topraklarla, Vadideki kayalar ve taşlarla, Kristal piramitlerle Şifa çemberleri oluşturularak, gece ve gündüz çalışmaları ile antik toplumlarda uygulanan inisiye ve terapi yöntemleri hem öğrenilebilmekte, hem de uygulanabilmektedir. 29
APOLLON KUTSAL ALANINDA İNİSİYE VE ARINMA Manyetik alana giriş ve program: 1. Buraya inanarak gelinmelidir. Çünkü burası inananlar içindir. Bir hastanın doktoruna inanması tedavide ne kadar önemliyse burada da inanç o kadar önemlidir. 2. Arkada düşünecek bir şey bırakmamalı. Geliş sebebinin ciddiyeti oranında tüm işlerini ayarlayıp gelmeli. (Saçı arkadan çekilmemesi lazımdır.) işini, eşini, çocuklarını ihtiyacı olduğu kadar süre, 1 hafta, 15 gün-3 ay-6 ay gibi hangi süreye ihtiyacı varsa o süreye kadar kaygısız kalacak şekilde düzenleyip öyle gelmelidir. Çünkü aynı zamanda bu bir inziva ve inisiyasyon programıdır. 3. Eğer kişi ciddi bir hastalığa yakalanmışsa ve hastalığı için tıbben yapılacak her şey yapılmış ve artık yapacak bir şey kalmamış ise, her şeyden vazgeçmeli ve uzun sürecek bir programa göre valizini hazırlamalıdır. Bu program 6 ay dan az olmayıp üç yıla kadar uzayabilen bir programdır. İlk üç ay ziyaretçi kabul edilmez, ama üç aydan sonra ziyaretçi gelebilir. Kişi burada sadece doğal hayatı yaşayacaktır. Bu kutsal alan içinde yetişen buğdaydan yapılan ekmeği yiyecek, bu alana ait inekten sağılan sütü içecek, buranın tavuğundan yumurta toplayıp yiyecek, buranın şifalı suyunu içecek ve buranın titreşimine akort olacaktır. 4. Buraya gelen kişi önce bir duş alıp kıyafetlerini hemen değişecek. Çıkardığı kıyafetleri derhal yıkanacak ve bir poşete konup kaldırılacaktır. Gidinceye kadar da hiç çıkarılmayacaktır. Yeni, mümkünse kullanılmamış kıyafetleri burada giyecektir. 5. Midesinde ve sindirim sistemindeki geldiği yere ait gıda maddeleri vücudunu tamamen terk edinceye kadar, yani ilk 4-5 gün geçinceye kadar iyileşmenin ve arınmanın belirtileri çok az ya da hiç fark edilmeye bilir (eğer kişi farkındalığı düşük biriyse. Farkınladığı yüksek olanlar bu 30
manyetik alana daha girer girmez hücrelerindeki değişikliği hemen hissedeceklerdir.) Fakat ilk 4-5 günden sonra iyileşmeyi ve arınmayı bariz bir şekilde fark etmeye başlayacaktır. İşte o anda bölgenin titreşimleri ile akort başlamış demektir. 6. Kişi kaldığı süre zarfında bölgenin tarihi ve özellikleri hakkında ve kendisine anlatılan arınma, inisiye ve terapi bilgileri ve bu bilgilerin sunuş biçimi hakkında saygıyla dinlemeli ve hayatına geçirmeye çalışmalıdır. (Örneğin 2 gün konuşma orucu, gece terapisi yürüyüşü, ağaç evde uyuma, vs gibi) benzer meditasyon ve terapileri gerektiği gibi uygulamalıdır. 31
32
BÜYÜK ŞEHİRLER ÖN CEHENNEM PLATFORMLARI 33
Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz. O halde şehre inin. zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte; bu hadiseden sonra üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Bakara-61. 34
BÜYÜK ŞEHİRLER ÖN CEHENNEM PLATFORMLARI Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz. O halde şehre inin. zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte bu hadiseden sonra üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Bakara-61. Kıyamet ile ilgili ayetlerde, O gün geldiğinde; herkes dirilecektir ve Rabbin huzurunda toplanacaktır diyor. Burada bahsettiği o gün bizim zamanımızda yaşadığımız bir gün değildir (miktarı elli bin yıl olan bir günde) ya da (sizin saydıklarınıza göre bin yıla denk gelen bir günde) Secde 4-5. gibi. Demek ki ilahi zaman bizim gezegensel zamana göre Allahın isteği doğrultusunda çok esnek ve değişkenlik gösterebiliyor. O halde o gün de diye bahsedilen kıyamet, hesap günü, haşr olmak gibi ilahi olayları kendi zaman anlayışımıza göre sınırlandırıp, bir an'a sığdırmaya kalkarsak yanılgıya düşeriz. Sonrada şüphe götürmeyen kıyamet gününde sizi diriltip bir araya toplar. (Büyük şehirlerde). Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Casiye 26. Burada Cennet ve Cehennem olgularına bilinenden biraz farklı bir açıyla bakmayı deneyeceğiz. İnsanların çoğu bunu bilmezler dediğine göre, demek ki bazı şeyler çoğunluğun bilip anladığı şekilde değil, biraz daha değişik düşünmek gerekebiliyor. O gün herkes dirilecek diyor. Evet o gün diye bahsettiği gün bizim zamanımızla 2000 yada 3000 yıl olabilir. yazılı tarihimize bakalım ve bir çizgi çizelim (Şekil-1) 35
1960 yılında dünya nüfusu üç milyar iken çok kısa bir zaman diliminde (40 yıl gibi) bir misli daha artmış acaba bir 50 yıl ya da 100 yıl sonra ne olacak? Bu kadar nüfus planlaması çalışmalarına rağmen. Ben bunu şöyle değerlendiriyorum. Dünya planında hesabı olan (kul hakkıyla gelmeyin) her ruh eksiğini tamamlamak ya da hesabını kapatmak için bir beden giyinerek burada mevcutlu bir şekilde bulunmaktadır. Yine bir ayet de Hepiniz mahşer yerinde toplanacaksınız diyor. Metropollerden daha iyi bir toplanma yeri olabilir mi? İşte 13 milyon kişiyi sadece İstanbul sınırları içerisinde karga tulumba toplamışlar zaten ve diğer büyük şehirler. Newyork'u, Tokyo'yu düşünün. Nitekim son 40 yıldır da köylerden şehirlere büyük bir akın gözlemekteyiz. Herkes bir şeyi bahane edip, köyünü bırakıp şehre taşınıyor ve kent merkezlerindeki kalabalığa karışıyor. İşte size Mahşer yeri, Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. Bakara 148. 36
37 Zaman çizgisi M.Ö. 3000 M.Ö. 1000 Milat Şekil-1 M.Ö. 1000 Dünya Nüfusu 3 milyar M.S. 1960 Dünya Nüfusu 7,5 milyar M.S. 2000
Mah ve şer iyi ile kötü birbirine karışmış durumda. Bir büyük şehirde yaşıyorsanız eğer, bir pazaryerine girdiğinizde, aynı çağrışımı sizde mutlaka yaşayabilirsiniz. Bu büyük şehirlerde iyi ve kötü birbirine öyle karışmış ki tam bir kaos yaşanmakta. Şöyle düşünün: Bir hapishane ki azılı katil suçluları ile bir elma yürüten biri aynı koğuşa atılmış. Dolayısıyla bir dilim ekmek için herkes birbirinin gırtlağını sıkıyor. Şuursuzca bir koşturmaca var geçim derdi adı altında. Ekmek parası diyor; ihtiyacı olan şey otomatik giderlerini karşılayacak kadar para, yani elektriksutelefoncep telefonu, arabanın benzini, çocukların kılık, kıyafet ve okul masrafları, kira v.s. listenin içinde ekmeğin payı ne oranda siz bulun. Burada modayı takip etmeyi, çifte çifte alınan ayakkabı ve kıyafetleri, makyaj malzemelerine ve israfa yönelik bir çok şeyi saymıyorum. Ekmek parasının çok ötesindeki harcamalar içinde ekmek parası tabirinin kullanılması ne kadar garip. Evet köyden kent merkezlerine akın öyle bir safhaya gelmiştir ki birçok köy ve mezra tamamen boşalmış, bir çoğunda ise birkaç ev kalmış durumdadır. İnsanların kimi çoluk çocuğunu okutabilmek, kimi daha iyi bir hayat yaşayabilmek, kimi sinema, tiyatro, kimi gazino, eğlence yani daha sosyal bir hayat için sahip oldukları temiz havayı, temiz gıdayı, doğa ile iç içe uyum halinde yaşama imkanını, çeşitli hevâ ve heves uğruna elinde olmayarak terk edip, bir şeylerin bahanesiyle mah-şer yerlerinde toplanmaktadırlar. O gün Anadan evlada, kardeşten kardeşe bir hayır olmayacak diyor, herkes birbirinden kaçacak. Evet gerçektende hatırın gönlün kalmadığı büyük şehir ortamlarında insanlar birkaç kuruş çıkar uğruna en yakınını bile harcayabiliyorlar. Bir apartman toplantısında küçücük bir sorun yüzünden on yıllık iki komşu bir birine girebiliyor ya da oto park yeri için birbirini boğazlayabiliyorlar. 38
İnkar edip kafir olanların dünya hayatı süslendi Bakara 212 Süslenen dünya hayatlarını TV ekranlarında izliyoruz. Eğlence ve magazin programları giderek çoğalıyor, neredeyse medya haber programlarını bile magazin programlarına benzetmeye başladı. Bu programlarda benim en çok dikkatimi çeken şu ki; Belki de şu ana kadar hiçbir ağaç dikmemiş, bir domates bile yetiştirmemiş, elbise dikmemiş, çivi bile çakmamış, bir şey üretmemiş, hayata ve insanlara somut hiçbir katkısı olmayan bir sürü insanın yaşamı, ibret olacak şekilde süslü ve çalkantılı bir hale getirilmiş. Medya reyting uğruna böyle bir sürü insana ve yaşamına neredeyse tüm zamanını ayırmakta. Bakın M. Aktif yıllar öncesinden nasıl bir öngörüde bulunuyor? Medeniyetteki insanlar için matbuat; Şimdi kürsilerin en yükseği, Lakin, hey hat M. Akif Artık cehenneme istediğiniz kapısından girin Bu büyük şehir ön cehenneminin insanı cezbeden bir sürü kapısı var ve öyle mantıklı sebeplerle sizi çekiyor ki engel olmak elde değil, kendi ayağınızla tıpış tıpış giriyorsunuz. Eş kapısı: Eşiniz büyük şehirde, çarşıya yakın, kalabalık ve en kesif yerinde yaşamak istemektedir. (esfe-i safirin) Siz ise daha sakin sessiz bir semte taşınıp bahçeli bir evde oturmak isteyebilirsiniz ama eş buna karşı çıkar. Ya da doğada, doğal bir ortamda bir dağ kasabasında yada köy evinde yaşamak istersiniz ama bu sadece bir hayal olarak kalır. Çünkü eşiniz sosyal, süslü yaşamdan vazgeçmeyi asla düşünmemektedir. mecburen sizde kalırsınız. Bu bir tercih meselesidir. Evlat kapısı : Şöyle söylenen sözlere hep şahit olmuşumdur. Çocukların okulu bitmeden doğal bir ortama taşınamayız, ya da; aslında çok istiyor ve düşünüyoruz ama, kızın düğünü, oğlanın nişanı,. 39