33 BİLGELİĞİNİ VE ZERAFETİNİ LÂLE'N N SIRRINDAN ALAN ŞA R, ABDULLAH SATOĞLU. Hüsnü POYRAZ Prof.Dr. İhsan ERDOĞAN Özdemir ÜNSAL



Benzer belgeler
T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /

Doç.Dr.Sami Karacan. Doç.Dr.Sami Karacan 1

5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ UYARINCA KOOPERATİFLERİN MUAFİYET ŞARTLARI

Konut yapı kooperatiflerinde KDV uygulamasında tarih serüveni

T.C. TUNCELİ VALİLİĞİ. Defterdarlık Gelir Müdürlüğü. Sayı :

ŞİRKET AKTİFİNDE KAYITLI ARSANIN KAT KARŞILIĞI MÜTEAHHİDE VERİLMESİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

Sayı: İstanbul, Konu: Bazı Vergi Kanunlarında değişiklikler içeren Yasa Tasarısı nın Kurumlar Vergisi Kanunu ile ilgili düzenlemeleri.

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı. Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14)

ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULABİLECEK KIYMETLER VE BU İŞLEMİN VERGİLENDİRİLMESİ

KAT KARŞILIĞI ARSASINI YÜKLENİCİYE VEREN KOOPERATİFLERİN VERGİSEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.

İnşaat işlerinde Katma Değer Vergisine ilişkin bazı konular 2

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Arsa karşılığı bağımsız bölüm tesliminin gelir vergisi karşısındaki durum-1

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2017/85

ŞİRKETLERİN KAT KARŞILIĞI ARSA TESLİMLERİ TAŞINMAZ TİCARETİ YAPTIKLARI ANLAMINA MI GELİR?

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE BAŞLIK DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO:

DİĞER ÖZEL DOSYALAR. 1- Sahibi Oldukları Arsaları Kat Karşılığı Müteahhide Veren Gerçek Kişilerde Elde Edilen Kazanç Nasıl Vergilendirilir.

SİRKÜLER NO: POZ-2017 / 135 İST,

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Bu makale Eylül 2006 tarihinde Vergici ve Muhasebeci İle Diyolog Dergisi nin 222 numaralı sayısında yayımlanmıştır.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

Aşağıda söz konusu Kanun un Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları mevzuatına ilişkin düzenlemeleri sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır:

KOOPERATİFLERDE KURUMLAR VERGİSİ MUAFİYETİNİN KAPSAMI DARALIYOR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

ŞİRKET ARSASININ HASILAT PAYLAŞIMI YÖNTEMİYLE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ VE KDV İSTİSNASI UYGULAMASI

TORBA YASADA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞ

YAPI KOOPERATİFİNCE FİİLEN TESLİMİ YAPILAN ANCAK TAHSİSİ YAPILAMAYAN GAYRİMENKULLERİN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KİRALANMASI ORTAK DIŞI İŞLEM SAYILIR MI?

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

SUN BAĞIMSIZ DIŞ DENETİM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2010/48

Özelge: Arsa devri karşılığı inşaat yaptıran konut yapı kooperati nin vergisel yükümlülükleri hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/119. Konu : Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14) Hk.

Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinin Vergilendirilmesinde Ne Değişti?

KOOPERATİFLERİN ÜST KURULUŞLARA ORTAK OLMALARININ VERGİ MUAFİYETLERİNE ETKİSİ. İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

SİRKÜLER. Tarih: Sayı:2017/20 KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 10 SERİ NOLU KDV TEBLİĞİ HAKKINDA

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yeminli Mali Müşavirlik & Denetim & Danışmanlık

72 SERİ NO.LU EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ 2017 / 121

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sirküler no: 106 İstanbul, 10 Aralık 2009

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Kapsam Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı: [ ]-15442

Sirküler Rapor / NO LU KURUMLAR VERGİSİ KANUNU SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık

Özelge: Kat karşılığı inşaat işi yapan yapı kooperatifinin vergilendirilmesi hk.

SERBEST BÖLGEDEKİ MÜŞTERİLERE YAPILAN HİZMETLERİN KDV

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA YAPILAN ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE KDV UYGULAMASINDA BİR SORUN

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/76

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

KATILIMCILARA TAHSİSLİ VE TAPUSU VERİLMİŞ ARSALARIN DEVİR VE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI

ÖZEL MATRAH ŞEKİLLERİ İLE ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE KDV DÜZENLEMESİ

İNTERNET ÜZERİNDEN VERİLEN ARACILIK HİZMETLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

No: 2017/82 Tarih:

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

2009/ Konu: 15 ve 30 ncu Maddedeki Tevkifat Oranlarıyla İlgili Düzenlemeleri Açıklayan Kurumlar Vergisi Sirküleri

AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN BAŞKA ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASINDA KDV

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

SİRKÜLER RAPOR ( )

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

KOOPERATİFLERE AİT GAYRİMENKUL KİRA GELİRLERİNİN VE MEVDUAT FAİZLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ

SİRKÜLER. TARİH KONU Çalışanlara ramazan paketi verilmesi hk. ÖZET ÇALIŞANLARA RAMAZAN PAKETİ VERİLMESİNİN VERGİSEL BOYUTU

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

1 SERİ NO'LU KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

İŞTİRAK HİSSESİ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASINA İLİŞKİN MUHASEBE KAYITLARI VE SÖZ KONUSU İSTİSNANIN KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMESİNDE GÖSTERİLMESİ

KONUT TESLİMLERİNDE KDV ORANLARINA VE KDV İADESİNE VE VERGİLENDİRİLMESİNE YÖNELİK YAPILAN SON DÜZENLEMELER. Ali ÇAKMAKCI. Yeminli Mali Müşavir

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

T.C. ISPARTA VALİLİĞİ. Defterdarlık Gelir Müdürlüğü. Sayı : /05/2014

GİDER VERGİLERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2010/33 TARİH:

Finansal Kiralama Kapsamındaki Satıp Geri Kiralama İşlemlerine İlişkin Vergi İstisnaları*

1. KONU: 2. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER: 2.1. Vergi Mevzuatında Yer Alan Düzenlemeler:

Sirkülerimizin konusunu İlave İstihdama İlişkin Gelir Vergisi Tebliği Düzenlemeleri oluşturmaktadır.

DAMGA, HARÇLAR, EMLAK, BELEDİYE GELİRLERİ VE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNLARINDA DEĞİŞİKLİKLER YAPILDI

4325 sayılı, numaralı, nolu, kanun, yasa OLAĞANÜSTÜ HAL BÖLGESİNDE VE KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELERDE İSTİHDAM YARATILMASI VE YATIRIMLARIN

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/29. Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 10) Yayımlandı.

25 SERİ NOLU ÖTV GENEL TEBLİĞİ KAPSAMINDA İADE ALINAN ÖTV NEDENİYLE KDV İADESİ DOĞAR MI?

ADİ ORTAKLIK KASASINDAKİ NAKİT FAZLASININ ORTAKLARA

Bölüm 13.Tarımsal Kooperatifçilik

YÜKLENİLEN KDV YE AİT FATURANIN GEÇ DÜZENLENMESİ HALİNDE KDV İADESİ YAPILABİL

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/179 Ref: 4/179

Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu.

Transkript:

Eylül 2013 Yıl : 80 Sayı : 921 ISSN : 1300-1450 Eylül 2013 Yıl : 80 Sayı : 921 ISSN : 1300-1450 YIL : 80 SAYI : 921 Eylül 2013 Prof. Dr. Nurett n PARILTI Doç. Dr. M.Akif ÖZER Mehmet Akif ÖZER Ahmet BAYANER Hikmet KAVRUK Muharrem ÇETİN Eriman TOPBAŞ Hasan YAYLI Tevfik ERDEM Başyazı 1 Emrah ÇELİK AVRUPA'DA KOOPERATİFÇİLİK S. Tunahan BAYKARA KOOPERATİFLERİN KATMA DEĞER VERGİSİ VE KURUMLAR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMLARI Oğuz KARAAHMETOĞLU TARIMSAL KOOPERATİFLERİN ÖNEMİ 3 6 14 Prof.Dr. Nurett n PARILTI Prof.Dr. A. Fuat ERSOY Prof.Dr. Mehmet ARSLAN Prof.Dr. Nevzat AYPEK Prof.Dr. İzzet GÜMÜŞ Prof.Dr. Burhan AYKAÇ Prof.Dr. Rasih DEMİRCİ Prof.Dr. Harun TANRIVERMİŞ Doç.Dr. Mehmet Akif ÖZER Veli ÇELEBİ Osman BOSTAN 1271 sk. Gülsen SARAY BIR ALMAN KAMU YÖNETICISININ TOPLUMSAL VIZYONU VE ULUSLARARASI RAIFFEISEN BIRLIĞI'NIN (IRU) OLUŞMASI 17 www.koopkur.org.tr adm n@koopkur.org.tr M. Ak f ÖZER İMAJ YÖNETİMİ STRATEJİLERİ Met n EYİOĞLU EĞİTİMDE ERGONOMİ VE ÖĞRENMEYE ETKİSİ 21 27 Turgut AĞIRNASLIGİL 1271 sk. İlter YEŞİLAY 33 BİLGELİĞİNİ VE ZERAFETİNİ LÂLE'N N SIRRINDAN ALAN ŞA R, ABDULLAH SATOĞLU Ceng z YARDİBİ - Cem C hang r ÜSTÜN Ceng z AYDEMİR - Erol ALKAN Kamuran KURU - Muhammet BARAN GİRİŞİMCİLİK AÇISINDAN TEKNOKENT KONUŞLU BİR FİRMA İNCELENMESİ 36 Hüsnü POYRAZ Prof.Dr. İhsan ERDOĞAN Özdemir ÜNSAL M. Ak f ÖZER 21. YÜZYILIN YENİ HASTALIĞI: STRES 42 GEÇMIŞ ZAMAN OLUR KI... 47 25.09.2013 Derg m zde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına a tt r.

Başyazı Ülkemizde, Eylül ayı genelde tüm insanlarımızın zamanlarının büyük bir kısmını eğitim ve öğretim hazırlıklarına ayırdıkları bir aydır. Yeni kayıtlar, yeni kayıtlarla birlikte ortaya çıkan okul kaygıları, okul masrafları vb gibi sorunlar Eylül ile birlikte aile gündemlerinin birinci konusu olurlar. Sistemle ilgili sorunlar ve çözüm önerileri ise eğitimle ilgilenen köşe yazarlarımızın öncelikli konuları arasında yer alırlar. Velilerimizin ve öğrencilerimizin eğitim-öğretim bağlamındaki oluşturdukları hazırlık manzaralarının önceki manzaralardan pek farklı olmadıkları gözlenir. Yine sistem sorunları üzerinde kafa yoran köşe yazarlarımızın ele aldıkları konuların da öncekilerle pek fazla benzerlik gösterdikleri görülür. Anlaşılan o ki, sistemle ilgili temel sorunlar bir yıldan öbürüne aktarılarak devam etmektedir. Hal böyle olunca Okul yolu düz gider dizesiyle başlayan okul şarkısı, anlaşılan bir gerçeklikten daha ziyade bir temenniyi yansıtmaktan öteye gitmiyor. Okul yolu düz gider/çocuklar bayram eder/öğretmenler olmasa/emekler boşa gider. Okul yolu şarkısının sözlerine baktığımızda, eğitim-öğretimle ilgili üç temel öğenin vurgulandığını görüyoruz. Bunlar şarkıdaki sırasıyla okul, çocuk ve öğretmendir. Buradaki üç öğenin etkileşimi bağlamında öğretmenin merkezi bir rol oynadığı gözleniyor. Hâlbuki bu üç öğeyi birbirinden ayırdığımızda eğitim-öğretim kavramı açıkta kalır. Yani kavramın temsil ettiği gerçeklik ortadan kalkar. Bununla birlikte, sınıf ortamında oyun kurucu olarak öğretmeni kabul ettiğimizde -ki öğretmenin sınıftaki temel rollerinden biri oyun kuruculuk- öğretmen eğitim-öğretim faaliyetinin kalbi durumundadır. İstenen öğrenmeler, öğretmenin rehberliğinde gerçekleştirilir. Onun eğitsel rehberliği olmaz ise, istenen öğrenmeler bağlamında emekler boşa gidebilir. Diğer yandan öğretmen yönettiği grubun en deneyimli kişisidir. Dolayısıyla, sınıf içindeki tüm faaliyetlerin yönetiminden o sorumludur. Görünen o ki, sorumluluğunun bilincinde olan öğretmenlerle çalışan çocuklar gerçekten bayram ederler ve emekler boşa gitmez. Okul yolunun düz gitmesini, çocuk açısından okula erişimin kolay olması anlamında da değerlendirebiliriz. Her hangi bir servis aracına binmeden okula gidebilmek, okulda sınıf arkadaşlarıyla ders çalışmak, teneffüsler- 1

2 de ve hafta sonlarında okul bahçesinde rahat rahat oynamak okul yolunun düz olmasıyla açıklanabilir. Yoksa coğrafi şartlar nedeniyle okul yolunun her zaman düz olması mümkün olmayabilir. Çocuğun okuluna seve seve gitmesi/ gitmemesi, kendini bilişsel, duyuşsal ve beceri yönlerinden geliştirme gayreti içerisine girmesi/girmemesi okul yolunun düz/engebeli olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Kim rahat olmadığı ortama isteyerek gider? Kim rahat ettiği ortama istemeyerek gider? Bu bağlamda, okul-öğrenci ilişkisi ve özellikle de sınıf-öğrenci ilişkisi önemlidir. Sınıf içinde de öğretmen-öğrenci ilişkisi birinci derecede önem arz eder. Özellikle okul öncesi ve ilköğretim birinci kademe öğrencileri için öğretmen-öğrenci ilişkisi hayati önem taşır. Söz konusu dönemlerdeki ilişkilerin niteliği öğrencinin gelecekteki eğitim hayatını anlamlı bir şekilde etkileyebilir. Dolayısıyla söz konusu dönemlerle ilgili öğretmen adaylarının seçimi ve yetiştirilmesi eğitim sisteminin birinci önceliği olmalıdır. Okul yolu şarkısının ikinci kıtası öğrencileri hedef almakta ve onlara; Okul yolu taş olur/çalışkanlar baş olur/tembel tembel gezenin/iki gözü yaş olur. dizeleriyle dolaylı olarak öğüt vermektedir. Eğer el üstünde tutulmak istiyorsanız, ağlamak istemiyorsanız mutlaka çalışkanlar arasında yerinizi almalısınız diyor. Motivasyon unsuru olarak da baş olmayı gösteriyor. Normal şartlar altında, başarı bilinçli çalışmanın sonunda elde edilen bir durumdur. Başarıdan birinci derecede öğrenci sorumludur. Veli ve öğretmen ise başarı şartlarının oluşturulmasında öğrencinin talep ettiği desteği vermekle yükümlüdürler. Bu bağlamda başarıyı; Öğrenci Sorumluluğu+Öğretmen Rehberliği+Aile Desteği şeklinde formüle edebiliriz. Bu formül her öğrenci için geçerlidir. Söz konusu şartlar sağlandığında başarı her öğrencinin kaçınılmaz kaderi olur. Okul yolunun düz olması, taşlı olmaması için öncelikle okul yönetimlerinin, öğretmenlerin ve velilerin öğrencilerle işbirliği halinde çalışmaları şarttır. Ancak söz konusu işbirliğinin sağlanabilmesi için adam akıllı bir eğitim politikasının olması gerekir. Adam akıllı bir eğitim politikasını olabilmesi için de adam akıllı devlet politikasının olması elzemdir. Adam akıllı devlet politikasını ise adam akıllı devlet adamları geliştirir. Eğer bir ülkenin insanları, çocuklarına iyi bir eğitim aldırmak için eve yakınlık ölçütü dışındaki eğitsel gerekçelerle okul arayışında oluyorlarsa, o ülkede adam akıllı devlet adamı kıtlığı var demektir. Buna bağlı olarak adam akıllı devlet politikası ve buna bağlı olarak da adam akıllı eğitim politikası oluşamaz. Hal böyle olunca da eğitim sistemi deneme tahtası olmaktan kurtulamaz. Yeni eğitim-öğretim yılı öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz ve eğitim sistemimiz için güzelliklere vesile olsun.

AVRUPA DA KOOPERATİFÇİLİK* Emrah ÇELİK ** AVRUPA DAKİ MODERN KOOPERATİFÇİLİK YAPILARI Modern kooperatifçiliğin kurucu liderleri kendi anlayışlarını hemen hemen eş zamanlı olarak İngiltere, Fransa ve Almanya da 19. Yüzyılın ortalarında geliştirmişlerdir. Burada temel nokta ortalama bir vatandaşın hayatını tehdit edebilecek ihtiyaçlarının belirlenebilmesi olmuştur. Bu kapsamda farklı sosyal ve politik çevrede bulunan hedef kitlelerin özelliklerine bağlı olarak odak noktaları her üç grupta (İngiltere, Fransa, Almanya) da farklılık göstermiştir. İngiltere de tüketici merkezli bir anlayış benimsenmiş iken Fransa da esnaf odaklı bir kooperatifçilik konsepti oluşturulmuştur. Almanya da ise çiftçiler, şehirdeki esnaflar ve tüccarlar hedef kitle olarak seçilmiştir. Avrupa daki modern kooperatifçilik anlayışının öncüsü olarak kabul edilen üç anlayış bulunmaktadır. Bunlar İngiltere, Almanya ve Fransa da uygulanan kooperatifçilik sistemlerdir. İNGİLTERE- ROCHDALE PRENSİPLERİ Rochdale liderleri tarafından kendi kooperatifleri için oluşturulan prensipler şu şekildedir: * Bu çalışma; Münkner H-H. (2013), Worldwideregulation of co-operativesocieties an Overview, Euricse Working Paper n. 53 13 (http://www.euricse.eu/sites/euricse.eu/files/db_uploads/documents/ 1371044429_n2351. pdf) isimli makaleden esinlenerek hazırlanmıştır. ** Yüksek Lisans Öğrencisi (emrah2212@mynet.com) Açık üyelik Demokratik yapı (Bir üye=bir oy) Artan karın kooperatif işletmesi ile yapılan iş miktarı ile doğru orantılı olarak üyelere dağıtılması Sınırlandırılmış sermaye geliri Yalnızca nakit satış Politik ve dini tarafsızlık Eğitimi teşvik Rochdale liderleri piyasa ekonomisinin sistemini değiştirmeyi amaçlamamışlardı. Onlar aslında mevcut sistem içerisinde kendi sermayelerini üretmeyi düşünmüşlerdi. Amaçları ise üyelerinin kendi kendilerine idare edebildikleri işletmeler kurabilmesiydi. Bu sayede Rochdale kooperatifi, üyelerinin kaliteli ve makul fiyatlı tüketim malzemeleri ile desteklenebilecekti. Kar fazlasının bir bölümü üyelere destek amaçlı olarak tekrar dağıtılmaktaydı. Müşteri iskontosu olarak da anılan bu uygulama insanların çok büyük ilgisini çekti. Günümüzde, Britanya da kooperatifçilik alanında özel bir kanun bulunmamaktadır. Fakat Uluslararası Kooperatifçilik Antlaşması(ICA) gereği, kooperatiflerin ihtiyaçları karşılanmaktadır. FRANSA- DEĞİŞEN EKONOMİK SİSTE- ME YÖNELİK FARKLI YAKLAŞIMLAR Fransa kooperatifçiliğinin kurucu liderleri, piyasaya hâkim olan ekonomik ve sosyal sistemi adaletsiz ve sömürücü olarak adlandırıyorlardı ve bu sisteme bir alternatif 3

geliştirmek istiyorlardı. Fransa da esnaflar yeni endüstriyel üreticilerin birbirleri arasındaki rekabet nedeniyle çok büyük sıkıntılar çekiyorlardı. Çareyi fabrika işçisi olarak çalışmakta bulan esnaflar çok kötü iş ve yaşam koşullarına sahiplerdi. O zamanlarda Fransa da, devletin vatandaşlarının sosyal güvenliğini sağlayabildiği bir sistem mevcut değildi. Fransa kooperatifçilik sisteminin kurucu liderlerinin amacı, daha adil ve insani bir ekonomik ve sosyal düzen yaratabilmekti. Bu konuda Hristiyan sosyalistlerinin veya Marksist fikirlerin etkisinde kaldıkları söylenebilir. Kaynaklara göre ilk Fransa kooperatifleri, işçilerin üretken kooperatifleri, kendi kendilerine idare edilebilen işletmeler ve devlet tarafından finanse edilen fabrikalardı. Ayrıca kooperatif topluluklarındaki yaygın iş ve yaşam koşullarına alternatif bir model geliştirildi ve bu model daha sonra İsrail de de uygulandı. Fransa devleti ilk önceleri kooperatifçilik konusundaki gelişmeleri biraz şüphe ile karşılamıştı. Kooperatiflerin bağımsız yapısını ilan eden ilk kanun 1901 de yürürlüğe girdi. Kooperatifçilik konusundaki genel kanun ise 1947 yılında uygulanmaya başlandı. Günümüzde Fransa da kooperatifçilik anlamında bütünüyle bir kanunlaştırma bulunmamaktadır. Ancak özel kooperatif yapılarına ait sayısız kanun bulunmakta ve bu özel kanunlar 1947 den beri yürürlükte olan genel kanunu destelemektedir. ALMANYA- KOOPERATİFÇİLİĞİN ÖZEL BİR KANUN YAPISI İLE ORTAYA KONMASI Almanya da modern kooperatifçilik, toprak reformları ve endüstriyel devrime bir tepki olarak 19. yüzyıl ortalarında ortaya çıktı. Kredi şirketleri ile tarımsal tedarik ve pazarlama kooperatifleri, kırsal bölgelerde Raiffeisen ve Haas modellerini takip ederken, şehir merkezlerinde ise esnaf ve tüccarların tedarik kooperatifleri (ki aynı zamanda bütün halkın bankaları konumundaydılar),schulze- Delitzchkonseptine uygun olarak meydana getirildi. HermannSchulze-Delitzch (1808-1883) bir jürinin bilgi ve tecrübesini birleştirerek, kooperatifçilik sisteminde kurucu ve vekilliğin aynı kişi üzerinde toplanmasını öngören bir sistem kurdu. Bu ona bir kooperatif kanunu yazma fırsatını yarattı ve bu model dünya çapında taklit edilen bir seviyeye geldi. 1850 lerde kunduracılar ve marangozlar için bir tedarik kooperatifi formasyonu oluşturdu. Ayrıca yine 1850 de ilk kredi kooperatifini kurdu. 1858 e gelindiğinde yüzden fazla kredi kooperatifi faaliyet göstermekteydi. Bu kooperatiflerin sayısı giderek artıyordu ve bu işletmeler kendilerini Volksbanken yani halkın bankası olarak adlandırıyorlardı. Bu kooperatifler daha çok orta direk diye tabir edilen halk ile ilgiliydiler. Schulze-Delitzch Kooperatif Toplulukları Kanunu ilk kurumların yapılarına uygun olarak geliştirilmiş ve pratiğe oldukça yakın bir yapıdaydı. 1867 yılındaki Prusya Kurultayı nda önce Kuzey Almanya Federasyonu nda, 1889 da da bütün Almanya da yürürlüğe girdi. O dönem, bu kanun Alman hukuk geleneklerine uygun bir yapıdaydı ve tam anlamıyla bir kanunlaştırma olarak adlandırılmaktaydı. Bu kanun kooperatiflere kendi legal yapılarını kendi ihtiyaçlarına göre oluşturabilmek konusunda bir özerklik tanıyordu. Ancak o dönemde kooperatif toplulukları iş ortaklığı şeklinde adlandırılıyor ve kanun bu şekilde yorumlanıyordu. Daha büyük ölçekli işletmelerle rekabet edebilmek için esnaflar ve perakendeci tüccarlar, daha ucuz ve 4

daha kaliteli hammaddeye ulaşma ihtiyacı hissediyorlardı. Bu ihtiyacı gidermek için bir kasaba veya bölgedeki kooperatifler alım güçlerini ortak bir havuzda müştereken birleştirmeleri gerekiyordu. Bu maksatla esnaf ve perakendeci tüccarlarca tedarik kooperatifleri kuruldu. Bütün üyeler liyakatli oldukları ve müşterek hareket etmeyi kabul ettikleri için, kooperatif üyeleri arasında hiçbir sınırlama olmaksızın borçalacak dengesi sağlanıyor ve bütün alımlar kiralama yöntemi ile de yapılabiliyordu. Günümüzde, Almanya da 1867 den beri yürürlükte olan özel bir kooperatifçilik kanunu bulunmaktadır. Kooperatifler; ihtiyaç, işletim ve sorumluluk anlamında kendi gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde dizayn edilmiştir. Bu yapı 3S ile de ifade edilmektedir. (Self-help, Self-administration, Self-responsibility). Kooperatif kurumları üyelerinin kanuni olarak da belirlenmiş ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak zorundadırlar. Sonuç olarak, modern kooperatifçilik hareketinin Endüstriyel Devrim ile başlayan tarihinin üzerinden bir hayli zaman geçmiş olmasına rağmen, kooperatif işletmelerinin devlet ve ticari işletmelerden farklı bir yapısının olduğu ve bu nedenle farklı bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç duyduklarının anlaşılması çok uzun bir süre almıştır. Genel olarak ülkeler kendilerine özgü bir takım özel kanunlarla kooperatifçilik hareketinin yasal çerçevesini belirlemiş olsalar da bu konuda genel geçer bir düzenlemenin uluslararası platformda yapılması ihtiyacı göze çarpmaktadır. Tanım, değerler ve prensipler anlamında uluslararası ölçekte bir değerlendirme 1995 yılında Uluslararası Kooperatifçilik Antlaşması (ICA) ile yürürlüğe girmiş, Birleşmiş Milletler 2001 de ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2002 de olmak üzere kooperatifçiliği resmi olarak tanımışlardır. Kooperatifçilik konusunda kanunlaştırma çalışmalarının gelecekte de geliştirilerek devam etmesi gerekmektedir. 5

KOOPERATİFLERİN KATMA DEĞER VERGİSİ VE KURUMLAR VERGİSİ KARŞISINDAKİ DURUMLARI GİRİŞ Kooperatif Kelime kökeni olarak Fransızca coopérative kelimesinden gelmektedir. ** Kooperatifin Kanuni tanımının yapıldığı 24.04.1969 tarih ve 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu nda *** Kooperatif ; Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir. Şeklinde tanımlanmıştır. İlgili Bakanlığa göre Kooperatiflerin esas amacı; **** yeteri derecede iktisadi güce sahip olmayan gerçek kişilerin meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle rasyonel bir şekilde ve ekonomik olarak karşılamak ve temin etmekten ibarettir. Yoksa amaç, şirketlerde olduğu gibi ekonomik faaliyetlerden kâr elde etmek ve sermayeye maksimum düzeyde kâr dağıtmak değildir. Makalemizde ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacı olan Kooperatiflerin Türk Vergi Sistemindeki yeri ve Katma Değer Vergisi ve Kurumlar Vergisi mevzuatı karşısındaki du- * Sayıştay Başkanlığı Sayıştay Denetçisi (tunahanbaykara@sayistay.gov.tr) ** http://tr.wikipedia.org/wiki/kooperatif (Erişim Tarihi 25.07.2013) *** 10.05.1969 Tarih ve 13195 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır. **** http://www.giresuntarim.gov.tr/tr/dokuman/tar%20 koop.pdf (Erişim Tarihi 25.07.2013) Sorulu Cevaplı Tarımsal Kooperatifçilik Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü 2003 Ankara S. Tunahan BAYKARA * rumunu anlatılacaktır. Makalemizde Kooperatiflerin vergi mevzuatı karşısındaki durumu öncelikle her vergi türüne ilişkin ilgili mevzuat özelinde aşağıda değerlendirilecektir. KURUMLAR VERGİSİNDE KOOPERATİF VE İŞLEMLERİNİN DURUMU 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Verginin konusu başlıklı 1 inci maddesinde Aşağıda sayılan kurumların kazançları, kurumlar vergisine tâbidir Denildikten sonra (b) bendinde Kooperatifler sayılmak suretiyle, Kooperatiflerin KV ne tabi olacağı hüküm altına alınmıştır. Kurumlar Vergisinde kurum kazancı, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşmaktadır. Kanunun Mükellefler başlıklı 2 inci maddesinde Kooperatifler: 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri ifade eder. Denilerek 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatiflerin Kurumlar Vergisine mükellefleri arasında sayılacağı ifade edilmiştir. 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde kooperatiflerin muafiyet şartlarına yer verilmiştir. İlgili bende göre; a-ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı koopera- 6

tiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler, b- Yukarıda a bendinde yer alan kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri, Kurumlar Vergisinde muaf olacaklardır. 5520/4- (k) Bendinin Gerekçesinde de belirtildiği üzere Kooperatifler üyelerin mesleki ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ile sağlanması esastır. Bu ilkeden hareketle, günümüzde kooperatif görüntüsü altında yürütülen ticari faaliyetlerin vergilendirme kapsamı dışına çıkmasını önlemek için kooperatiflere sağlanan muafiyet sınırlandırılmıştır. Tüketim ve Nakliye Kooperatifleri vergilendirilme kapsamına alınırken, günümüzde yapı kooperatifi adı altında faaliyet gösteren ancak gerçekte Yap-Sat İnşaat faaliyetinde bulunarak haksız rekabete ve vergi kaybına yol açan ve kooperatifçilikten beklenen sosyal amaçlarla örtüşmeyecek şekilde faaliyet gösteren oluşumların da vergilendirilmesi amaçlanmıştır. 5520/4- (k) Bendinin Gerekçesinin devamında Kişilerin karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma amacıyla bir araya gelerek konut ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurmuş oldukları yapı kooperatifleri ise muafiyetten yararlanmaya devam edeceklerdir. Şeklinde ifade kullanılmıştır. Ancak Kanunlaşan metin ile Kanun metninin gerekçesinde bir çelişki vardır. Şöyle ki; gerekçede muafiyetten yararlanacak kooperatifleri Konut Yapı Kooperatifleri ile sınırlarken, Kanun metninde sadece konut değil aynı zamanda işyeri yapı kooperatiflerini de kapsayıcı şekilde Yapı Kooperatifleri denilmiştir. Sonuçta uygulanacak olan Kanun metni olduğu için ilgili bent ile tüm yapı kooperatiflerine muafiyetten faydalanma olanağı getirilmiştir. Diğer taraftan anılan Kanun ile ilgili olarak yayınlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin ***** 4.13.1 bölümünde Kooperatiflerin Kurumlar Vergisi muafiyetine ilişkin detaylı olarak konu ile ilgili gerekli açıklamalar yapılmıştır. İlgili 1 seri no.lu Tebliğin 4.13.1. bendinde muafiyet şartları genel olarak şu şekilde sayılmıştır: Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde; Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına, Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine, Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına, Sadece ortaklarla iş görülmesine dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir. Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır. Yasanın İstisnalar başlıklı 5 inci maddesinin (1) inci fıkrasının (i) bendinde; Kooperatif ortaklarının yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen kısımlar ile aşağıda belirtilen kooperatiflerin ortakları için; 1. Tüketim kooperatiflerinde, ortakların kişisel ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların değerine, 2. Üretim kooperatiflerinde, ortakların üreterek kooperatife sattıkları veya kooperatifin üretim faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların değerine, 3. Kredi kooperatiflerinde, ortakların kullan- ***** 03.04.2007 Tarih ve 26482 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır. 7

dıkları kredilere, Göre hesapladıkları risturnlar. Bu risturnların ortaklara dağıtımı, kar dağıtımı sayılmaz. Risturnların nakden veya aynı değerde mal ile ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel değildir. Ortaklardan başka kimselerle yapılan işlemlerden doğan kazançlar ile ortaklarla ortaklık statüsü dışında yapılan işlemlerden doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin istisna hükmü uygulanmaz. Bunların genel kazançtan ayrılmasında, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine olan oranı esas alınır. Bu bent hükümleri, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan Birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da uygulanır. Denilmiştir. Buna göre; yukarıdaki bentte, kooperatiflerde risturn istisnası düzenlenmiş olup tüketim, üretim ve kredi kooperatiflerinin ortakları için hesapladıkları risturnlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Kooperatiflerde, ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri tutarlardan harcanmayarak iade edilen kısımlar da kooperatifin türüne bakılmaksızın istisnadan yararlanacaktır İstisnalar ile ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin Risturn İstisnası başlıklı 5.11. kısmında ilgili alt bentlerde belirtilen bazı koşullar hakkında detaylı açıklamalar yapılmıştır. İlgili Tebliğe göre istisnalara ilişkin şu özel hususlara makalede yer vermekte yarar vardır: -Risturn istisnası, yalnızca ortaklarla ortaklık statüsü kapsamında yapılan işlerden kaynaklanan kazançlarla ilgilidir. Bundan dolayı, ortaklarla yapılan işlerden doğan kazançlarla, ortaklardan başka kimselerle yapılan işlerden doğan kazançların ayrılması gerekmektedir. A- yırma işleminde, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine oranı esas alınacaktır. Burada öncelikle, ortaklarla ortaklık statüsüne göre yapılan yıllık iş hacmi saptanacak, daha sonra bu tutar, ortaklık dışındaki kişilerle yapılan iş hacmi de dahil olmak üzere kooperatifin yıllık genel iş hacmine oranlanacaktır. Bu şekilde hesaplanan risturnların ortaklara dağıtılması halinde, dağıtılan bu kârlar ortaklar açısından kâr dağıtımı olarak değerlendirilmeyeceğinden, kazanç ve kâr dağıtımı niteliğinde sayılmayan bu tutarların kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması veya ortaklarca gelir vergisi beyannamesi ile beyanı da söz konusu olmayacaktır -Bütün kooperatifler için ortakların yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar, risturn istisnasından yararlanacaktır. Yönetim gideri olarak ödenen paraların risturn sayılabilmesi için kooperatif tarafından üyelere iade edilmesi gerekmektedir. İade nakden olabileceği gibi hesaben de olabilir -Tüketim kooperatiflerinde, ortakların satın aldığı malların kıymetine göre hesaplanan risturnların istisnadan yararlanabilmesi için satın alma fiilinin, kişisel ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılama amacına dayalı olması gerekmektedir. Kooperatiflerin ortaklarına bu maddelerin dışında sattıkları mallardan (elektrikli ev aletleri, halı, mobilya v.b.) sağladıkları kazançlar kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. -Üretim kooperatiflerinde, ortakların ancak kendileri tarafından üretilip kooperatife sattıkları mallar ile münhasıran kendi üretim faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanan risturnlar istisnadan yararlanacaktır. -Kredi kooperatifleri ve Tarımsal üretici birliklerinde risturn istinasına ilişkin olarak Tebliğde, Kanun metnindeki ifadeler aynen yer verilmiş, ilgili kısımda ayrıca farklı açıklayıcı ifadeler yer almamaktadır. KATMA DEĞER VERGİSİNDE KOOPERATİF VE İŞLEMLERİNİN DURUMU Katma Değer Vergisi Açısından durumu Maliye Bakanlığı Tarafından verilen özelgelerle anlat- 8

makta fayda vardır. Zira KDV mal ve hizmet teslimlerine ilişkin bir vergi olduğu için kurumsal ayrım yerine işlemsel ayrım yapılarak kooperatif işlemleri açısından vergisel mahiyetin izahı daha doğru yapılabilecektir. KDV Mevzuatına göre genel olarak Kooperatiflerce sunulan hizmetler ve yapılan mal teslimleri Bir bedel karşılığı sunuluyor ise, Ve bu hizmet ayrı bir tüzel kişiliği yahut muhasebe sistemi olsun olmasın kendi bünyesindeki birimlerce sunuluyor, mal teslimleri de bu birimler tarafından yapılıyorsa, 3065 sayılı Kanunda açıkça istisna olduğuna ilişkin bir hüküm mevcut değilse Sunulan hizmetler ve mal teslimlerinde süreklilik niteliği varsa Katma Değer Vergisine tabi olacaktır. Şimdi örnek Özelgelerle bazı kooperatiflerin işlemlerinin KDV karşısındaki durumunu izah etmeye çalışalım; *Özelge-1 ****** : Tarım Kooperatiflerine İlişkin verilen ilgili özelgede; KDV Kanununun; 1/1 inci maddesinde, Türkiye de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, 17/1 maddesinde, maddede sayılan kurum ve kuruluşların ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetleri KDV den istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Kanunun 17/1 inci maddesi metninde ifade edilen tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacı; toprak analizleri, tarla denemeleri, zirai araştırmaların yapılması; hububat, sebze ve meyve üzerine yapılan araştırma, inceleme ve ıslah çalışması, damızlık tohum ve hayvan yetiştirilmesi vb. gibi teslim ve hizmetleri ****** 20.03.2012 Tarih ve B.07.4.DEF.0.65.10.00 Sayılı Van Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü Özelgesi kapsamaktadır. Bu çerçevede, Kooperatifinizin ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptığı teslim ve hizmetler KDV den istisna olacak, başka faaliyetinizin bulunmaması halinde KDV mükellefiyetiniz tesis edilmeyecektir. Ancak, Kooperatifinizin söz konusu istisna kapsamına girmeyen işlemleri genel hükümlere göre KDV ye tabi olacak ve KDV mükellefiyetiniz tesis edilecektir. Diğer taraftan, Kooperatifinizin piyasadan mal ve hizmet alımları genel hükümlere göre KDV ye tabi tutulacaktır. Denilmiştir. *Özelge-2: ******* Arsasını kat karşılığı müteahhide veren konut yapı kooperatifinin KDV karşındaki durumu hakkında ilgili özelgede 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesi ile ticari, sınai, zirai, faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye de yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabi tutulmuş, 2 nci maddesinin 5 inci bendinde ise trampanın iki ayrı teslim olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 17/4-r maddesi uyarınca, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV den istisna bulunmaktadır. Arsa Karşılığı İnşaat İşinde Katma Değer Vergisi Uygulaması konusunda 30 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin (D) bölümünde; arsa karşılığı inşaat işinde iki ayrı teslimin söz konusu olduğu, bunlardan birincisinin, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisinin ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine verilen konut veya işyeri teslimi olduğu ve karşılıklı olarak gerçekleşen arsa sahibi tarafından müteahhide arsa tesliminin ve müteahhit tarafından arsa sahibine konut veya işyeri teslimlerinin her birinin KDV nin konusu- ******* 05/03/2012 Tarih ve B.07.1.G İB.4.16.16.02-300.11.92-105 Sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü Özelgesi 9

na girdiği belirtilmiştir. Söz konusu Tebliğde yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında gerçekleşen işlemlerde vergiyi doğuran olay inşa edilen konutların arsa sahibine devir ve teslimi anında meydana gelecektir. Buna göre, arsanın bağımsız birim inşa edilmek üzere müteahhide tevdii sırasında arsa teslimi ile ilgili olarak vergiyi doğuran olay vuku bulmamakta, bağımsız birimlerin arsa sahibine teslim edildiği tarihte her iki teslim için (arsa ve bağımsız birimler) karşılıklı ve eş zamanlı olarak vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir. Ancak, arsaya karşılık verilecek konutların tesliminden önce mülkiyetinin konut tesliminde bulunacak kişi ya da kurum adına tapuda tescilinin yapılması halinde arsa teslimi bakımından vergiyi doğuran olay tapuya tescil anında gerçekleşecektir. Yine aynı Tebliğde müteahhit tarafından arsa sahibine yapılan işyeri veya konut teslimlerinde emsal bedel üzerinden katma değer vergisi uygulanacağı ifade edilmiş olup, arsa sahibi tarafından arsa karşılığı bu bedel esas alınarak fatura düzenlenmesi gerekir. Öte yandan, 5904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile KDV Kanununun 17/4-k maddesinde yer alan konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri ibaresi madde metninden çıkarılmış; 5904 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle KDV Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede de, Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır. hükmüne yer verilmiştir. Konu ile ilgili yayımlanan 113 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin 4 üncü bölümünde, 03.07.2009 tarihinden itibaren bina inşaat ruhsatı alan konut yapı kooperatifleri adına, bina inşaat ruhsatının alındığı tarihten itibaren KDV mükellefiyeti tesis edileceği, vergiye tabi işlemleri bulunmasa dahi sözü edilen konut yapı kooperatifleri tarafından takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle KDV beyannamesi verileceği, 03.07.2009 tarihinden önce veya sonra kurulan konut yapı kooperatifleri adına bina inşaat ruhsatı alınmadığı müddetçe KDV mükellefiyeti tesis edilmesine gerek bulunmadığı belirtilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, kooperatifinize ait arsanın müteahhit firmaya işyeri veya konut karşılığı teslimi KDV ye tabi bulunmakta olup, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih itibariyle söz konusu arsanın kooperatifiniz aktifinde en az iki tam yıl süreyle kalmış olması halinde arsanın devri işlemi KDV Kanunun 17/4-r maddesi uyarınca KDV den istisna olacaktır. Öte yandan, kooperatifiniz adına bina inşaat ruhsatı alınmadığı müddetçe KDV mükellefiyeti tesis edilmesine gerek bulunmamakta olup, vergiye tabi işleminizin bulunduğu tarihte KDV mükellefiyetinizin tesis ettirileceği tabiidir. Denilmiştir. İlgili özelgeye göre işlem esasen KDV ye tabidir. Ancak arsa kooperatifin mülkiyetine geçtiği tarihten itibaren 2 yılı aşan süre sonra müteahhide devir edilirse KDV Kanunun 17/4- r maddesi uyarınca KDV den istisna olacaktır. *Özelge- 3 ******** : Yapı Kooperatifi aktifinde kayıtlı taşınmazların üçüncü kişilere satışının vergi kanunları karşısındaki durumu hakkında verilen ilgili özelgede; Kurumlar Vergisi Yönünden: Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Ancak, kooperatifinizin aktifinde kayıtlı dükkanların üçüncü kişilere satılması, Kurumlar Vergisi Kanununun 4/1-k maddesinde belirtilen şartlardan sadece ortaklarla iş görülmesi şartını ihlal etmiş olacağından, bu satış işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren kurumlar vergisi ******** 25.07.2012 Tarih ve B.07.1.G İB.4.34.19.02-105[267-2012/VUK-1-...]-2285 Sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Özelgesi 10

mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75 lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Diğer taraftan, iki yıldan fazla süredir aktifinizde kayıtlı olan dükkânların satılması, taşınmaz ticareti kapsamında değerlendirileceğinden, bu dükkânların satışından elde edilecek kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesi kapsamında kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün değildir Katma Değer Vergisi Yönünden: Kooperatifiniz aktifinde kayıtlı iş yerlerini üyeniz olmayan üçüncü kişiye satılması işlemi, Kooperatifin gayrimenkul ticareti yapan kurum mahiyetinde olması sebebiyle KDV Kanunu nun 17/4-r maddesinde düzenlenen istisna hükmünden faydalanması mümkün olmayıp, Kooperatifiniz aktifinde kayıtlı iş yerlerinin 3. kişilere satışı genel oranda (%18) katma değer vergisine tabi olup, satış bedelinin emsaline göre açık bir şekilde düşük olması ve bu düşüklüğün sebebinin haklı bir sebeple açıklanamaması halinde emsal bedel üzerinden katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir. Denilmiştir. *Özelge- 4 ******** : Kooperatife ait arsanın kat karşılığı bir inşaat firmasına verilerek her bir hisse için bir konut elde edilmesi durumunda vergilendirmenin nasıl olacağı hakkında verilen ilgili özelgede; Kurumlar Vergisi Yönünden: Kooperatifinizin muafiyet hükmünden yararlanması mümkün olup kooperatifinize ait arsanın kat karşılığı bir inşaat firmasına verilerek her bir hisse ******** 22.03.2012 Tarih ve B.07.1.G İB.4.34.19.02-105[267-2012/VUK-1-...]-1123 Sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Özelgesi için bir konut elde edilmesi halinde de, bu işlem ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecek ve muafiyetinizi etkilemeyecektir Katma Değer Vergisi Yönünden: Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun; -1/1 inci maddesinde, Türkiye de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, -2/5 inci maddesinde, trampanın iki ayrı teslim olduğu, -4/2 inci maddesinde, bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması halinde bunların her birinin ayrı işlem olduğu, hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrı ayrı vergiye tabi tutulacağı, -10/a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, 10/b maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği, -17/4-r maddesinde ise kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin vergiden istisna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisseleri teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu, -27 inci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, hükme bağ- 11

lanmıştır. Ayrıca, KDV oranları KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Kararname eki I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, listelerde yer alanlar hariç olmak üzere vergiye tabi işlemler için %18 olarak tespit edilmiştir. Kararname eki I sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan «net alanı 150 m² ye kadar olan konut teslimleri» % 1 oranında, Kararname eki listelerde yer almayan net alanı 150 m² yi aşan konut ve işyeri teslimleri ise % 18 oranında KDV ye tabi tutulmaktadır. Öte yandan, KDV Kanununun geçici 28 inci maddesine göre, 03/07/2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatifleri tarafından üyelerine yapılan konut teslimleri KDV den müstesnadır. 30 Seri No lu KDV Genel Tebliğinin (D) bölümünde arsa karşılığı inşaat işinde KDV uygulamasına ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Buna göre, arsa karşılığı inşaat işinde iki ayrı teslim söz konusudur. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine verilen konut veya işyeri teslimidir. Arsa sahibi tarafından müteahhide arsa tesliminde, arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımının mutat ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürülmesi halinde, konut veya işyeri karşılığı müteahhide yapılan bu arsa teslimi KDV`ye tabidir. Ancak arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi bir faaliyet olarak arsasını daire veya işyeri karşılığında müteahhide tesliminde KDV uygulanmayacaktır. Ayrıca, 60 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin 1.8. Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde başlıklı bölümü ile 8.2.2. Konut Yapı Kooperatiflerinin Üyelerine Konut teslimi başlıklı bölümlerinde konuya ilişkin açıklamalar yer almaktadır. Bu açıklamalar çerçevesinde, 1- Kooperatifiniz tarafından müteahhit firmaya yapılan arsa teslimi genel oranda KDV ye tabi olacaktır. Ancak, söz konusu arsanın en az iki tam yıl süreyle kooperatif aktifinde kayıtlı olması halinde arsa teslimi işlemi Kanunun 17/4-r maddesi kapsamında KDV`den istisna olacaktır. 2- Müteahhit firma tarafından Kooperatifinize arsa karşılığında yapılan konut tesliminde emsal bedel üzerinden fatura düzenlenerek, net alanı 150 m² ye kadar olan konutlar için %1, net alanı 150 m² yi aşan konut ile arsa ve işyeri teslimleri için %18 oranında KDV hesaplanacaktır. 3- Kooperatifiniz adına düzenlenen yapı ruhsatının; 3/7/2009 tarihinden önce alınmış olması halinde üyelerinize konut tesliminiz KDV Kanununun geçici 28 inci maddesi kapsamında KDV den istisna olacaktır. Ancak, yapı ruhsatının 3/7/2009 tarihinden sonra alınmış olması halinde üyelerinize net alanı 150 m² ye kadar konut tesliminiz %1, 150 m² nin üzerindeki konut teslimleriniz ile işyeri ve arsa teslimleriniz %18 oranında KDV ye tabi tutulacaktır. Denilmiştir. Son özelgeyi KDV açısından kısaca açıklarsak öncelikle ortada 3 işlem vardır: 1-Kooperatifin-müteahhite arsa teslimi: Genel oranda KDV ye tabidir olacaktır. Ancak, söz konusu arsanın en az iki tam yıl süreyle kooperatif aktifinde kayıtlı olması ve kooperatifin arsa ticareti yapmaması halinde arsa teslimi işlemi Kanunun 17/4-r maddesi kapsamında KDV`den istisna olacaktır. 2-Müteahhitin-Kooperatife konutları teslimi: Müteahhit ticari olarak bu işi yaptıgından dolayı her halükarda KDV mükellefi olup Kooperatife teslim ettiği konutlarda KDV hesaplayacaktır. 3-Kooperatifin-Üyelerine konut teslimi: Bura- 12

da 3.7.2009 tarihi çok önemli, yapı ruhsatının; 3/7/2009 tarihinden önce alınmış olması halinde üyelerinize konut tesliminiz KDV Kanununun geçici 28 inci maddesi kapsamında KDV den istisna olacaktır. Ancak, yapı ruhsatının 3/7/2009 tarihinden sonra alınmış olması halinde teslimler KDV ye tabi tutulacaktır. SONUÇ 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu nun 3 üncü maddesinde;.vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. İspat:Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Denilerek Vergi Kanunlarında lafzın açık olmadığı durumlarda, vergilemede gerçek mahiyet esastır prensibinden hareketle vergi kanunlarının konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanacağı vurgulanmıştır. Kooperatiflerin 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu karşısındaki durumun değerlendirilmesinde de Kanun maddelerinin birbirleri ile ilişkisi iyi analiz edilmelidir. Zira bir maddenin istisna kabul ettiği bir işlem bir başka maddede özel bir durumun ihlali şartına bağlı olarak vergiye tabi olabilmektedir. Bu açıdan makalemizde, kooperatiflerin Katma Değer Vergisi ve Kurumlar Vergisi karşısındaki genel durumları ile birlikte özelgelere de yer verilerek özel durumları da izah edilmeye çalışılmıştır. 13

TARIMSAL KOOPERATİFLERİN ÖNEMİ Oğuz KARAAHMETOĞLU * * Dr. Araştırmacı Yazar (koopkur@gmail.com) Demokrasinin temel kuralı, herkesin toplum içinde vatandaşlık hakkını kullanabilmesidir. Her birey bir işe sahip olma hakkına sahiptir. Türkiye Anayasası her vatandaşın yaşına ve cinsiyetine bakılmaksızın eşit haklara sahip olduğunu söyler. Maalesef bu eşit haklar dezavantajlı vatandaşlara iş sağlamada yetersiz kalmaktadır. Sorun sadece Türkiye de değildir, bütün toplumlarda dezavantajlı vatandaşlar aynı sorunla karşı karşıyadır. İlk elde sosyal amaçları olan, demokratik değer yargıları üzerine kurulmuş ve resmi sektörden bağımsız faaliyetlerdir. Organizasyon yapıları; dernek, vakıf veya kooperatif olabilir. Topluma veya üyelerine yönelik çalışan, asıl amaçları kâr gütmek olamayan faaliyetlerdir. Sosyal ekonomi endüstriyel gelişimle ortaya çıkan bir ekonomik modeldir. Avrupa da endüstri devrimi ile toplumda bazı sıkıntılar doğmuştur. Bu sıkıntıların çözüm arayışları sosyal ekonomiyi doğurmuştur. 18. yüzyıl başlarında Katolik kilisesinin harmonisi ile çözümler üretilmeye çalışılmıştır. Ancak 18. yy sonlarında bu harmoni çözüm üretemez duruma geldi. Sosyal ekonomi terimi ilk başlarda tutucu çevreler tarafından kullanılmaktaydı. Bu dönemde toplumdaki sosyal patlamaları ve devrimleri önlemek için sosyal ekonomi terimi ortaya atıldı. Ancak sosyal ekonominin gelişmesi 19. yy.da gerçekleşti. Amaç yerel e- konominin kalkınmasıdır. İsveç te yerel kalkınmanın gerçekleşmesi için öncelikle kırsal kesim üzerinde çalışılmıştır. Özellikle insanlarının göç etmesi engellenmeye çalışılmıştır. 1980 ve 90 yıllarda köylerdeki okullar göç nedeniyle kapanmış ve köylerde yaşayan yaşlıların bakımı sağlanamamaya başlanmış. Sosyal kooperatifçilik anlayışı böylelikle kırsal kesimde gelişmeye başlamış, şehirlerde ise işsizliğin çözümü için sosyal kooperatifçilik uygulanmaya başlanmıştır. Kuzey İsveç teki işsizliği önleyebilmek için bu bölgede çok sayıda turizm kooperatifi kurulmuş, banliyölerdeki işsizliği önleyebilmek için de özellikle göçmenler için yeni sosyal kooperatifler kurulmuştur. Bu bölgelerde özellikle evlerde hizmet kooperatifleri açılmıştır. İsveç kooperatif hareketleri açısından incelendiğinde birçok ülkeye model olabilecek bir kooperatif tarihi geçmişine sahiptir. İsveç de Ceatiring, kahve, Meyve satışı, Fuarlar, el sanatları, tekstil üretimi, gibi çeşitli alanlarda kurulan kooperatifler, hiç şüphesiz bu ülkenin sosyal yapısının bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Doğru olan budur, İsveç de kurulan Sosyal iş kooperatifleri amacı, iş hayatına giremeyen insanlara iş ortamı sağlamaktır. Sosyal firmaların amacı kâr etmek değil, sosyal gelişime katkı sunmak ve katılımcılığı artırmaktır. Türkiye tarımsal yapıya sahip bir ülke idi. Bu sebeple tarım kooperatifçiliğin ilk defa kurulması ve yaygınlaşması şüphesiz doğru bir gelişmedir. Zira Ülkemizde esnafın kalkınması için çiftçilerin kalkınması gereklidir. Parası olan çiftçi, esnafı da kalkındırır. Bu zincir neticesinde kırsal kalkınma için örgütlenme çalışmalarında kooperatifçilik çok büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde, kırsal alanda yaşayan ve geçimini topraktan sağlayan insanlarımızın gelirini artırmak ve refah düzeylerini yükseltmek için kullanabileceğimiz en önemli araçlardan biri de tarımsal kalkınma kooperatifleridir. Mahsulü ya da ürünü para eden çiftçinin ilk yaptığı, evlenecek çocuğu varsa düğün yapmak, yoksa ev eşyası almak ya da yenilemektir. Yapılan bu alışverişler neticesinde, çiftçi sayesinde esnaf da kalkınır. 14

Kooperatifçiliğin temeli, işbirliği, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşmadır. Bu temel değerler, Türk toplumunun her kesiminde yer bulduğu gibi; tarım kesiminde özellikle imece, keşik vs. isimler altında yardımlaşmanın çok güzel örnekleri olarak, tarihin içinden süzülerek günümüze kadar gelmiştir. Kooperatifler, ucuz girdi temininden başlayarak, verimli üretim ve yetiştiriciliğe, tarımsal hammaddelerin işlenmesine ve ürünlerin etkin pazarlanmasına kadar birçok ekonomik faaliyette bulunan çiftçi örgütleridir. Tarımsal amaçlı kooperatiflerin en önemli yararlarından biri de tarım-sanayi entegrasyonunu sağlamak ve insanlarımızı kendi toprakları üzerinde doyurmak tır. Bu suretle kırsal yörelerde yaşayan ve ülke nüfusunun tamamına besin üretmek gibi meşakkatli bir görevi üstlenen insanlarımızın, atalarından devraldıkları kökten bağlı bulundukları ve üzerinde atalarının mezarlarının da bulunduğu bu topraklardan kopmadan, yerinde istihdamları, ürünlerini işleyerek kıymetlendirmeleri ve değer fiyatına satabilmeleri imkân dahilinde olmaktadır. Kooperatifçilik, birlikte iş yapma, birlikte çalışma, kısaca işbirliğidir. O halde kooperatifçilik, ortakları için bir fayda unsuru, yöneticiler için bir ekonomik faaliyet, çalışanlar için, bir istihdam kaynağı ve ülkemiz için de bir kalkınma aracıdır. Tarımsal amaçlı kooperatifler ekonomik hizmetleri yanında belirli bir grubun korunması, toplum refah ve huzurunu oluşturan fikri ve ahlaki kalkınmanın desteği oluşu, ortaklarının bilgi-görgü ve disiplinlerinin artması konularındaki çabalarıyla uygulama alanları oldukça genişleyen organizasyonlardır. Kooperatiflerle bir araya gelen insanlar, yalnız müşterek ekonomik ihtiyaçlarını sağlamak bakımından değil, aynı zamanda müşterek his, toplumsal ve ahlaki hayat anlayışı konularında da birbirlerine ve topluma katkıda bulunmuş olmaktadırlar. Kooperatifler başlı başına bir amaç olmayıp, daha ziyade araç durumunda bulunduklarından, rasyonel üretim için sermayeyi veya emeği teknikle birleştiren yolları ve usulleri arayıp buldukları gibi, üretim araçlarının ve tek başına çok büyük varlıklar gösteremeyecek olan küçük üreticilerin bir araya gelmelerini sağladıklarından ve dolayısıyla da ferdi ekonomiye olan faydaları yanında, toplumsal kalkınmanın da temellerinden birini oluşturmaktadır. Tarımsal amaçlı kooperatifler yetiştirilen veya üretilen ürünlerin pazarlanmasında aracıları tamamen ortadan kaldırmazsa da çoğalmalarını frenler ve aşırı kazanç hırsı ve uygulamalarını ciddi ölçüde zayıflatır, hayat pahalılığını hafifletir, spekülasyon eğilimlerini önler. Bu bakımdan kooperatifler kurucu, yapıcı, birleştirici ve eğitici amaçlara hizmet ederler. Tarımsal amaçlı kooperatifler çok defa tarımsal reform programlarının vazgeçilmez araçları olarak da kabul edilirler. Zira kooperatifler, tarımsal üretim dalında, yeni çıkan yetiştiricilik usullerinin uygulanmasında, bitkisel ve hayvansal üretim ve tarımsal hammaddelerin işlenmesi konularında yeni çeşitlerin geliştirilmesi, adaptasyonu, uygulamaları ve tanıtımlarında, pazarlamada, satın almada, kredi sağlamada ve diğer hizmetlerin sağlanmasında oldukça etkili olabilmektedirler. Ayrıca kırsal alanda çiftçilerin gelirlerinin yükselmesi, kırsal kesimde endüstrinin kurulması, dağınık arazilerin kooperatifçilik bünyesi ve mantığında toplulaştırılması, arazi ıslah çalışmalarının yapılması, sulama şebekelerinin yapımı ve tadili, tarım sigortası uygulamalarının yapılması, kalifiye hayvan yetiştiriciliğinin teşviki gibi konularda toplum ve ortakları yararına çalışan vazgeçilemez oluşumlardır. Ayrıca kuruldukları merkezlerde ve çalışma bölgelerinde yarattıkları bir çok sosyal etkinlik de mevcuttur. Bu kapsamda kırsal hayatın iyi organize olmamış, dağınık yaşam tarzı, beraber çalışma faaliyetleri ile daha uyumlu hale getirilmektedir. Kırsal kesimin durgun ortamı dinamik bir ortama dönüşmekte, dayanışma ve yardımlaşma duygularının gelişmesi ile 15

daha açık görüşlü, daha az ferdiyetçi bireyler oluşması ile yüksek karakter anlayışlı gruplar oluşturur. Kooperatifler kitle eğitimine olumlu katkılar yaparak çiftçilerin çeşitli iş metotlarına aşina olmalarına, demokratik olarak idare etme-edilme koşullarına alışmalarına yardım eder. Bu şekilde iyi çiftlik idarecisi, pazarlamacı, pazarlık gücünü kullanabilen, fikirleri tartışılan, fikirleri tartışan, doğruları araştıran yerel halk liderlerinin gelişmelerine de yardım eder. Bu gelişmeler, az gelişmiş toplum gruplarının daha üst düzeyde toplumlar haline gelmesini sağlar. Gerek fertler gerekse onun ait olduğu toplum, birlikte alım-satım, ödünç alma- verme, makine kiralama, değişik üretim faktörlerini tanıma, alıp deneme ve benzeri dışa dönük tutumlarla, kapalı ekonomi tipinden ayrılarak pazar için üretimde bulunan üretici gruplarına dönüşürler. Bu faaliyetler sonucunda insanlar arasındaki ekonomik ilişkilerin yanı sıra sosyal bağlar da kuvvetlenir ve iyi ve kötü günlerde dayanışma içerisinde olabilen toplumlar ortaya çıkar. Gerek ekonomik gerekse sosyal kazançlarla toplumların hayat standartları yükselir, güçlü orta sınıflar doğar, değişik ekonomik güçte bir sürü küçük oluşum, kişi ve çiftliklerin yerine bir arada ortak amaç için çalışan belli bir refah düzeyine ulaşmış toplumlar oluşur. Bu nedenle kooperatifçilik ve kooperatifçilik mantığı, kırsal kalkınmanın gerçekleşebilmesi için vazgeçilmez bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek eğitim, gerek sosyal yaşam gerekse ekonomik güçler açısından farklılıklar gösteren kırsal alandaki insanların belli bir standardı yakalayarak kalkınabilmesi için ülkemizde kooperatifçilik ve kooperatifçilik faaliyetleri mutlak surette desteklenmelidir. Kırsal alanda kalkınmanın yanında kırsal üretim ile elde edilen ürünlerin en sağlıklı yöntemlerle elde edilebilmeleri, muhafazaları ve işlenmeleri konusundaki çalışmaların ortak bir güç altında yapılması ile kırsala taşınacak olan tarımsal sanayi işletmeleri ile kırsaldaki istihdam sorunu da çözülmüş olacaktır. Araştıran, ilgilenen merakla sorular soran bir üretici kitlesinin oluşması hem üretimi hem de üretimin kalitesini arttıracaktır. Üretimde kullanılan çeşitli yöntemlerle pazara arz konusundaki sıkıntılar da çözülmüş olacaktır. Klasik üretimlerin yanında globalleşen dünyada oldukça büyük bir hızla talebi artan organik üretim yöntemleri kırsala da yerleşecek ve bu da pazarlama da bir çok kolaylıklar ve alternatifler getirecektir. Kısacası kooperatifçiliği kırsal kalkınmanın temeli olarak görür ve ona göre çalışmalar yaparsak kırsalda hedeflediğimiz kalkınmaya çok daha kolay ve kısa zamanda ulaşabilir, ülke ekonomisinde ve istihdamda mevcut birçok sorunu yerel olarak çözme şansına sahip olabiliriz. Gerek ekonomik gerekse üretimsel alternatifler kırsalın sosyo-ekonomik dengelerinde ciddi artışlar yapacak, eğitim seviyesi yükselecektir. Kooperatifçilik sayesinde, kooperatifler ve dolayısıyla ortakları tarafından yetiştirilen ürünlerin artan kalitesi esnafa da aynı oranda yansıyacaktır. Üretilen mallar kaliteli olunca esnafın rafına gelen, esnafın sattığı mal da kaliteli olacaktır. Arz ve talep dengesinde artan kaliteden dolayı bir artış olacak ve bu da esnafın cebine kazanç olarak girecektir. Ülke ekonomisinin aslında temel taşlarını oluşturan esnaf ve çiftçi, kooperatifçilik vasıtasıyla sosyo-ekonomik açıdan birlikte kalkınacaktır. Kırsal kalkınma amaçlı kooperatifler aracılığıyla yapılan yatırımlar, sadece çiftçilerin sosyoekonomik kalkınmalarını sağlamakla kalmayıp esnafın da çiftçi aracılığıyla ekonomik olarak kazanç ve refah elde etmesini sağlamaktadır. 16

BIR ALMAN KAMU YÖNETICISININ TOPLUMSAL VIZYONU VE ULUSLAR- ARASI RAIFFEISEN BIRLIĞI NIN (IRU) OLUŞMASI* Gülsen SARAY ** Alman halkında eski çağlardan beri kooperatif mahiyette bir düşünce ve eğilim mevcuttu. Köylerdeki ortaklaşa tarla, orman, koruluk, bent, sulama kanalı, fırın ve değirmenler, esnaf birlik ve loncaları ve Hanse denilen ticaret birliği gibi davranışların bir kısmı zamanımıza kadar gelmiştir. 1743 de Oberharz-Lehbach köyünde Cenaze Kaldırma Sandığı, 1778 de Hamburg da bir Tasarruf Sandığı, 1816 da Breslau da Çuhacılar Kooperatifi kurulmuştur. 1964 de Mainz Kardinali Emmanuel von Kettler, İşçi Meselesi ve Hıristiyanlık Die Arbeiterfrage und das Christentum eserinde, kooperatifçilik fikrinin insanlığın tabii ve temel kanunu olduğunu söyleyerek kooperatifçiliği, Hristiyan ahlakı ile bağdaştırıyordu. 19.yy da sanayileşme, kırsal kesimdeki çiftçilere özgür düşünce ile beraber ekonomik mobilite ve otonomi kazandırdı. Bu çiftçiler ekonomi konusunda bilgisiz olmalarından dolayı aşırı borçlandılar ve simsarların elinde topraklarını kaybetmeye başladılar. *Bu çalışma, http://www.iru.de/ ; http://www.raiffeisen. de/der-drv/drv-historie/ ; http://en.wikipedia.org/ wiki/raiffeisen web sitelerinden ve Nurettin Hazar ın, T.C. Ziraat Bankası Kültür Yayınları tarafından 1988 tarihinde basılan Kooperatifçilik Tarihi adlı kitabında yararlanarak hazırlanmıştır. ** Gazi Ün. SBE Doktora Öğrencisi (synergy.saray@gmail.com) Raiffeisen in felsefesine göre, fakirliğe karşı savaşta önce bağımlılıktan kurtulmak gerekmekte idi. Kendi kendine yardım, kendi kendini yönetmek ve kendi kendisi için mesul olmak (Selbsthilfe, Selbstverwaltung and Selbstverantwortung) ilkelerini yaşama geçirerek sadakadan, politikadan ve borç simsarlarından kurtulmanın mümkün olabileceğini düşündü. Sosyal reformcu ve bir kamu yöneticisi olan Friedrich Wilhelm Raiffeisen (1818-1888) dokuz çocuklu Alman bir çiftçi ailenin yedincisiydi. Flammersfeld Belediye Başkanı iken kendi kendine yardım gayesiyle kooperatif fikrini geliştirdi. 1864 de Thrift and Loan Society - Darlehnskassen-Verein ilk kooperatif tasarruf ve kredi bankasını ve kırsal- bölgesel kesim kredi birliğini kurdu. Karşılıklı yardım esasına dayanarak ekmek birliği ve tahıl için kooperatif öncesi bir örgütlenmeye gitti. Raiffeisen kooperatifi çiftçilere önce tohum ve sığır verdi. Kredi kurumları para işlemlerini ve özel birimler de kırsal emtia işlerini devraldı. Süt, şarap, satın alma ve pazarlama kooperatifleri kuruldu. Birkaç sene içinde kooperatiflere rehberlik etmek için bölgesel düzeyde ilk merkezi kurum olan Rhine-Prusya Tarım Toplumu nu oluşturdu. 1872 de Neuweid de küçük kredi bankaları arasında likidite dengesini sağlamak için 17

ilk kez Kırsal- bölgesel merkez bankası olan Ren Tarım Kooperatif Bankası nı (Rheinische Landwirtschaftliche Genossenschaftsbank -Rhenish Agricultural Cooperative Bank) oluşturdu. 1881 de kurduğu ve bugün hala adını taşıyan yayınevi, 1975 de Alman Kooperatif Yayınevi (Deutscher Genossenschafts-Verlag) ile birleşti. 1877 de Kırsal Bölge Kooperatiflerinin Avukatlar Derneği (Anwaltschaftsverband ländlicher Genossenschaften) ilk bölgesel kooperatifler birliği oldu. Raiffeisen 1881 yılında kooperatifler için ortak satın alma avantajlarından yararlanmak amacıyla, bir ticaret toplumunu ilk emtia merkezi olarak kurdu. Raiffeisen, çiftçilerin çoğunun az parası olduğu için köylerde, kar amacı gütmeyen mali kooperatiflerden olan kredi birliklerinin kurulmasında hisseli sermayeye karşı çıktı ve sınırsız ortak yükümlülük esasına dayandı. Bugün sosyal sermaye olarak da adlandırılan kırsal kesimin güçlü toplumsal bağlarının suiistimal edilmesine karşı çıkarak idarecilerin gönüllü olarak çalışmalarını, etik ve maddi sorumluluklarını vurguladı. Raiffeisen Bankaları kırsal kesimin dinamiklerini kullanarak hizmet sundular. Bugün Raiffeisen Kredi Birlikleri, Raiffeisen Merkez Bankası, Alman Halk bankaları ve Raiffeisen Bankaları Birliği, Raiffeisen Romanya, Hollanda Robobank, Luxembourg Banque Raiffeisen, gibi birçok kuruluş bu ismi taşımaktadır. 1897 de Fransız Raiffeisen Kooperatiflerinin kongresinde Louis Durand tarafından Internationale Raiffeisen-Genossenschaftsverband (Uluslararası Raiffeisen Kooperatifleri Birliği) kurulması önerilmiştir. Frederich Wilhelm Raiffeisen in 150. doğum yıldönümü olan 30 Mart 1968 de, Türkiye dahil birçok ülkeden Tarım ve Zirai kredi kooperatifleri temsilcilerinin de katıldığı Dünya Raiffeisen Günü nde Uluslararası Raiffeisen Birliği (IRU- International Raiffeisen Union) kurulmuş ve Raiffeisen kooperatifçiliği ülküsünün korunması, geliştirilmesi, gelecek nesillere aktarılması ve uygun araçlarla yeryüzünde gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Birliğin asil üyeler (regular members- Ordentliche Mitglieder) ve geliştirici üyeler (Promoter members- Fördernde Mitglieder) olmak üzere iki türlü üyesi vardır. Türkiye den Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, Pancar Ekicileri İhtihsal Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik) birliğin asil üyeleri ve Türk Kooperatifçilik Kurumu geliştirici üyeleri arasındadır. Şimdiki IRU Yönetim Kurulu 11 kişiden ibarettir. Temsil edilen ülkeler: Avusturya, Belçika, Almanya, Fransa, Hindistan, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İsviçre ve Türkiye. IRU nun eylemleri gönüllüdür ve ücret ödenmez. IRU nun bugün 36 ülkeden 61 üyesi mevcuttur. Dünyada 900.000 den fazla kooperatifte, 100 ülkeden 500.000 üye Raiffeisen in fikirlerine dayanmaktadır. IRU dünya çapında ülkelerdeki birçok kooperatiflerin örgütlerinin gönüllü katıldıkları bir birliktir. Birliğin hedefleri, Raiffeisen fikriyatını korumak, yaymak ve uygun araçlarla küreselleşmek üzere, üyeler arasında fikir ve tecrübe alışverişinde bulunmak ve özellikle bir dokümantasyon merkezi kurulmasını sağlamaktır. IRU, herhangi bir ticari faaliyet veya politik ekonomi tasavvurunda değildir ve mevcut kurumlarla rekabet yarışına girmez. IRU, gelişmekte olan yarı ve tam ve sanayileşmiş ülkeler arasında tecrübe alış verişi 18

yapmakta ve birikimlerine dayanarak kooperatifçiliği düzenleyici çerçevenin dünya çapında iyileştirilmesine ve farklı ülkelerdeki kooperatifçilik anlayışının yanlış gelişmesini önlemeye çalışmaktadır. IRU bu tecrübe ve gelişmeleri, merkezi bilgi merkezi olarak üyelerine çeşitli vasıtalarla iletmektedir. Hindistan da Bombay, Kanada da Montreal ve Panama dokümantasyon merkezleri üyelerine çeşitli raporlar, ülke raporları ve malzemeler sunmaktadır. IRU, kooperatif-kalkınma projelerine kendisi girişmez fakat üyelerinin faaliyetlerini koordine ederek, kim, nerde, kiminle, hangi projeyi yapıyor ve ne tür problemlerle karşılaşıyor soruları üzerinde bilgi verir. Her iki senede bir IRU seminerleri düzenlenir. Bunlar Türkiye, Belçika, Uruguay, Hindistan, İtalya, Kenya, Arjantin, Tayland ve Macaristan da düzenlenmiştir. Bu seminerlerin ana temaları kural olarak kooperatif denetimi, eğitim, danışmanlık, kredi ve emtia kooperatifleri için temel yasal koşullar, kooperatif bağlantı ağları oluşturmak, bankacılık denetimleri ile kooperatiflerin işbirliği ve Devlet ile kooperatifler arasındaki ilişkiler başlıklarını kapsamaktadır. Raiffeisen in Temel Prensipleri şöyle sıralanabilir: Kendi kendine yardım: Güç birliği ile mali imkânlarını artırarak sermaye eksikliğini telafi etmek; Ortak bir kooperatif girişimle pazara erişim ve rekabetle piyasada kendi konumunu iyileştirmek; Daha iyi ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak. Öz yönetim: Raiffeisen kooperatif toplumun iç koşullarını üyeler iç demokrasi ile kendileri düzenleyerek dış etkilerden korurlar ve böylelikle herhangi bir üçüncü tarafın emrine tabi olmazlar; Ortak ekonomik girişimlerde Üyeler karar alır. Öz sorumluluk: Kurumsal bakımdan ve üçüncü taraflara cevap vermekten üyeler kendileri sorumludur. Karşılıklı ortak sorumluluk ekonomik yaşamda güven oluşturur. Raiffeisen Kooperatiflerine üyelik gönüllüdür ve hak ve yükümlülükleri kapsar. İsteyen kooperatife girmekte ve çıkmakta serbesttir. Üyelerin promosyonu: Raiffeisen Kooperatifleri toplumu üyelerini ihtiyacı olan hizmete yönlendirir. Üyenin terfi alması demek, uzun vadede pazar paylarının sürekliliği, pazarın genişlemesi, varlık değerleri ve ödeme gücünün korunması demektir. Sosyal politika veya ekonomik çıkarlar gaye olmaz. Açık- serbest üyelik: Yasal çerçevede kooperatife isteyen katılır. Raiffeisen Kooperatifleri toplumu kısıtlı üye sayısına dayanmaz. Kimlik ilkesi: Raiffeisen ayni zamanda hem kişilerin, hem de üyelerin ortak sahiplendiği kurumsal bir birliktir. Üye ve Kooperatif arasında üç aşamalı bir bağlantı vardır. Üye sermaye sahibidir, karar ve denetim işlevini tutar ve hizmet alıcıdır. Üyeler arasındaki ticari ve sosyal gurup ilişkileri karşılıklı bağlantılıdır. Kenetlenme prensibi: Büyüklük, yerelleşme ve bölgesel eğilimlerden dolayı kenetlenme, kendi kendine yardım prensibini büyütür ve bağlı olan her kooperatifin promosyon kapasitesini artırır. Danışmanlık, rehberlik ve eğitim işlevleri olan idari kurumların denetim işlevleri, bölgesel kooperatiflerin kendilerinin gerçekleştiremedikleri görevleri yaptıkları için hayati önem taşır. Yerindenlik ilkesinin kooperatif prensibi bu kenetlenme içinde işbirliğinin temelidir. 19