GÜLZÂR-I MA RÝFET ELL HACC HÜSEYÝN VEDAD. Ýstanbul



Benzer belgeler
Kapak Resmi: El Vedûd

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhari'ye yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

Metin 5. Ahmed-i Yesevî nin Menkabevî Hayatı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Serlevha düz çerçeve içine alýnmýþtýr. Yazýlar serbest olarak yazýlmýþtýr. Tanýmý : Son Durumu : Dibi ve tepesi kýrýk yere yatýktýr.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

GENEL YAYIN YÖNETMENÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ TALÝP ARSLAN

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Asr-ı Saadette İçtihat

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Bettina Knab Tel: / Þu anda çocuðunuzla tedavi için hastanede bulunuyorsunuz. Bu elbette sizin ve aileniz için kolay bir durum deðil.

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

Siz, Kimi Seviyorsunuz? Perşembe, 07 Ekim :38

Şeyh den meded istemek caizmidir?

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Su anda tahsis süreci devam eden OYAK uyelerine ozel Ýstanbul Ýkitelli OYAKKENT Projemiz bulunmaktadir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

AYDIN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

============================================================================

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Alevi vatandaþlarýmýz yas tutuyor

Müftülüðümüzden Haberler

Bir insan Allah (c.c.)'ın birliğine inanırım diyorsa o irfan sahibidir denemez. Çünkü onun sahip olduğu sadece onun bilgisidir.

20 Derste Eski Türkçe

Herkes bir arayış içinde

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı. (İl Müftülüğü)

HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

============================================================================

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri


ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Mehmet MARANGOZ C.vaiz Yunusemre C. T.Ö. Fatih YILMAZ C.vaiz 50. Yıl C. T.Ö. İsmail GÜVEN Vaiz Koca C. Ö.Ö. 2

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Bir Yazı da Gönül Dünyâsı ndan I. Şâh-ı Nakşîbend (RhA) Hazretleri nin talebelerinden Emîr Hüseyin (RhA) de birgün şöyle anlatmıştır:

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Peygamberler söylediklerinden başka şeylerde bilir fakat, onları söylemeğe memur olmadıkları için söylemezler.

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Kayýt Tarihi: Mar 2004Nerede: istanbul, kadiköy, Türkiye.Ýletiler: 6.220

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri


SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış...


Ýkbal in Düþünce Dünyasý der. Ahmet Albayrak Ýstanbul: Ýnsan Yayýnlarý, sayfa.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.


Transkript:

GÜLZÂR-I MA RÝFET ELL HACC HÜSEYÝN VEDAD Ýstanbul 1432/2011

GÜLZÂR-I MA RÝFET ELL HACC HÜSEYÝN VEDAD Editör: Þafak TUNÇ Redakte/Tashih: Hýzýr ERCAN Baský Tarihi 1432 / 2011 Ýletiþim h t t p : / / h u v a l l a h u. c o m ellhuve@mynet.com ellhuve@hotmail.com Basým Yeri: Seçil Ofset Matbaacýlýk ve Ambalaj Sanayi Ltd. Þti. Tel. (90) 212-629 06 15 pbx ISBN: 978-605-60630-8-4

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R Dibace...1-10 Hz. Ahmed Süreyya Emin Bey'in Hayat-ý Mecazîleri...11-13 Hz. Ahmed Süreyya Emin Bey'in Sülâle-i Tahiresi...15-17 Hz. Ahmed Süreyya Emin Bey'in Hayat-ý Maneviyyesi...19-23 Aslýmýz Allah'týr...25-26 Hz. Süreyya'nýn Ýrþadlarýndan Bihakkýn Hissemend Olanlar..27-28 Varis-i Muhammedî...29-30 Allah Verdiðini Geri Almaz...31-32 Hz.Hatice Atiyetullah...33-34 Ýman Hüve'nin Lütfu Ýlâhîsidir...35-36 Hz. Süreyya'nýn Mürþidi Hz. Bekr'ül Cezbî...37-38 Sohbet Þeyhi Hz.Ahmed Amiþ...39-42 Mürþid Gönüllerde Olaný da Bilir...43-44 Kiel Ýsyaný...45-47 Bu Akým Yaþama Uymaz...49 "Hem Kahve Ýçerim Hem Sizinle Konuþurum"...51-53 Zikr-i Dâim...55-56 Hakký Bulmak...57-59 "O'nun Adý Muhammed Ali'dir"...61-63 Bütün Gönüllerin "O" Gönle Dönük Olmasý...65 Nazar-ý Celâlî...67-68 "Evlatlar Bana Ýtimadýnýz Tammý?"...69-70 Dini Mürþid'den Öðrenmek...71 Mürþid'in Gönlüne Girmek...73 Fart-ý Riyazet...75-76 Mekrin Görünmeleri...77-78

Hz. Süreyya'nýn Yaptýðý Riyazet...79-80 Camide 40 Vakit Sabah Namazý...81 Ýki Saatte Bin Rekât Namaz...83 Rabb-i Celîl...85 Zâlike Hüvel Fevzül Azim...87-90 Zillet...91-95 Yoktan Var Olmak mý? Vardan Var Olmak mý?...97 Kendi Gibi Ölümlüye Tapan Mel'undur...99-100 Evlilik...101-102 Sultanýn Huzurunda...103-104 Hz. Süreyya'nýn Evlâdý Olmak...105 Yüksek Riyazet Yapan Velilerdeki Kerametler...107-109 Bezm-i Elest'te Þehadet...111 Mahfuzun Birahmetillah...113-114 Avukat Ýbrahim Bey...115-116 Prenses Haným'ýn Hocalarý...117-118 Ýnsanlarýn Bekledikleri Gibi Bir Kýyamet Olmaz...119-120 Beni Miraçta Hakk'a Mürþid'im Götürdü...121 Þifayý Veren...123 Kitab-ý Vücud...125 Borç Para...127-128 Tabiatta Bir Kuvvet Daha Var...129 Allah'ý Bul Ondan Sonra Elini Ver...131 Mýsýr Heyeti...133-134 Bizler Öldük De Defin Eylediler Sanma Sakýn...135-138 Hz. Ýsa ve Mehdilik Konusu...139-151 Lügatçe......153-164 Yayýmlanmýþ Eserler...165-166

Nice gelmiþ lisana öyle denmiþ hem yazýlmýþtýr Anýnçün mübtedi saliklere bir rehnümadýr bu Süreyya þerh ü tefsire giriþmiþ olsa bir tamm er Çýkar meydana esrar ü hikem cana safadýr bu Görürse zahid-i napuhte asla muterif olmaz Tefehhüm ettiði vech üzredir rahi Hudadýr bu Eðer göstermiþ olsam cevher-i esrarýný billah Gören ateþ alýr hahiþle bir müdhiþ belâdýr bu Bilin þol kenz-i mahfidir ana safiyyeler agâh Mariz-i aþk olan canlar için þafi devadýr bu HZ. AHMED SÜREYYA EMÝN

DÎBÂCE BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Gülzâr-ý Ma rifet Mehmed Ali Özkardeþ Hazretlerinin Cenâb-ý Pîr Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi ile ilgili olarak bizlere intikal ettirdiði beyan ve yazýlarýn bir kýsmýdýr. Bu kitaptaki yazýlar Hz. Süreyya'nýn manevi hatýralarý olup, onu seven muhabbetli gönüllere ithaf olunmak üzere kaleme alýnmýþtýr. Hz. Mehmed Ali Özkardeþ, Mürþidi Kadiri tarikatýnýn dördüncü Pir-i sânisi Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi Hazretleri ile olan beraberliðinde bizzat Mürþid inden görmüþ ve iþitmiþ olduðu bazý hadise ve sözleri Gülzâr-ý Ma rifet adlý kitapta toplamýþ ve bana vermiþlerdi. Bu kitapta yazýlanlar, Mehmed Ali Bey Hazretlerinin yazýlarýndan ve hatýralarýndan yararlanýlarak kaleme alýnmýþtýr. Bu kitapta Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi nin hayat-ý mecazisi ile ilgili bilgiler de verilmektedir. Kendisinin müstesna bir yaþamý olduðu muhakkaktýr. Bu hatýralarýn bir kýsmý Hz. Süreyya Beyefendi nin Nuruosmaniye deki konaðýnda yapmýþ olduklarý sohbetlerde bulunan manevi evladý Hz. Mehmed Ali Özkardeþ in bizlere intikal ettirdiði bilgilerden de derlenmiþtir. 1

Mürþidimiz Hz. Mehmed Ali Bey Ýngilizce, Fransýzca, Almanca ve Rumca bilmesine, Almanya ve Fransa'da tahsil görmesine ve son derece ileri bir kültüre sahip olmasýna raðmen bir defasýnda; "Evlâd ben Hz. Süreyya'yý bulmasaydým hiçbir þey olmazdým sen de beni bulmasaydýn hiçbir þey olamazdýn" buyurmuþlardýr. Fevkalâde mükemmel yetiþmiþ bir insan olmasýna raðmen, "Hz. Süreyya'yý tanýdýðým zaman bir þey oldum" buyuran Hz. Mehmed Ali Bey'in sözü esasýnda bu vadide herkese bir mesajdýr. Çünkü bazý insanlara dünyevî yüksek tahsilin kibir verdiði görülmektedir. Avrupa'da diploma bile almadan sadece birkaç derse iþtirak eden bazý kimselerde büyük bir kibir ve kendini beðenmiþlik görülmektedir. Bu kibir, manevi yolda terakki etmenin önünde büyük bir engeldir. Bu, maneviyattan mahrumiyete sebep olur. Esas olan Allah'ýn insaný dünyaya yollamasýndaki maksat ve muradý idrak etmektir. Ýnsan nereden gelip nereye gittiðinin idraki içinde olmalýdýr. Dünya için edinilen ilmin hepsi dünyada kalmaktadýr. Hz. Ahmed Süreyya Emin; "Ýnsan ilâhî âleme intikalinde öyle bir sanayi-î ilâhîye ile karþýlaþacak ki dünya ile kýyasý kabil deðildir" buyurmuþlardýr. 2

Ýnsan elbette dünyevî ilimleri de tahsil edecektir. Ancak insaný terakki ettiren maneviyattýr. Ýnsan kendisindeki Allah arzusunu idrak edip terakki ederse o zaman güzel bir insan olur ve kendi yaratýlýþ mazhariyetinin ne olduðunu anlar. Maneviyatta ef'âli, sýfati ve zâtî tatbikatlar vardýr. Zâtiyetten görünen veliler Allah'ýn daha ileri tatbikat yaptýðý gönüllerdir. Rabbimiz bir gönülde; "Sen olan da Benim" buyurmuþsa o gönül zâta kalbolmuþ, zâtî velâyet noktasýný ihraz etmiþ olan hususi bir gönül noktasýdýr. Daha ileri olarak her þey Hüve'de neticelenecektir. Hüve hakikatini idrak ile zâtüz zât noktasý ayan olur. Geçmiþ manevi gönüllerin çalýþmalarý kendi zamanlarý için fevkalâde çalýþmalardýr. Onlarýn bu çalýþmalarýný takdir etmemek mümkün deðildir. Onlar o zamanýn manevi anlayýþ ve idraklerini sergilemiþlerdir. Allah hepsinden gani gani razý olsun. Ancak her zaman için Zamanýn Ýnsaný irsal olunmuþtur. Günümüzden üç yüz sene önce söylenen manevi sözler vardýr; beþ yüz sene önce söylenmiþ sözler vardýr; bin sene önce söylenmiþ sözler vardýr. O zaman zuhur eden insanlarýn sözlerinin daha sonra zuhur eden gönüller tarafýndan açýklanmasý daha ileri idrak ve terakkidir. 3

Nitekim Ýkdam Gazetesi'nin 9220 no'lu nüshasýnýn üçüncü sayfasýnda; "Mev'iza ve Kelime-i Tevhid" baþlýklý Unkapaný civarýnda Yeþil Tulumba karþýsýndaki Þazeli Dergâh'ýnda vaaz verileceði ve eþyanýn hakikatinin mebdei olan "Nokta-i Kül"den söz edileceðini duyan Hz. Süreyya; "Ey can-ý men "Nokta-i Kül"den bahsetmek için "Âlem-i  mâ"ya "Kitabü'l Vücud"a sahibiyyet ve malikiyet ister, buna ise "menem lâ gayre" ve "el mülkî lî" diyebilir bir lisan-ý mutlakýyyet'e sahip bir vücudu l mukaddes icap eyler ki bu nerede?" Buyurmuþ ve "Cenâb-ý Muhyiddin telifatý tetebbu edilmekle "nokta-i kül"den bahsetmeye cüret etmek hata ender hata olsa gerekir" buyurmuþlardýr. Hz. Süreyya Beyefendi; "Ey þeriat-ý garrayý Muhammediyyenin zahiri memurlarý bulunan ulema-i zahir hazeratý, ne anlamak istersin ki, diyelim ve anlatalým. Demiþ olsak ne anlayacaksýn? Þeriat-ý malume-i ammeden mi, þeriat-ý tarikattan mý, þeriat-ý marifetten mi, þeriat-ý hakikiyyeden mi? Yoksa þeriat-ý Hakikatu'l Hakayýktan mý anlamak istersin?" buyurmuþlardýr. Çünkü kendisi zâtüzzâttýr. O nu zahir þeriat anlayýþý ile deðerlendirmek doðru olmasa gerekir. Þeriatýn ilk merhalesindeki bir kimsenin þeriat-ý maneviyyenin küllisini idrak etmesi mümkün olmasa gerekir. Çünkü her zaman için manevi açýklama yapacak bir gönül vazifelidir ve o zamanýn tefsir ve açýklamasýný yapar. Allah ýmýzýn her an yeni bir þanda olduðu düþünülmelidir. 4

Ef'âli olan bir velinin kelamýný sýfati veliler anlar. Ama sýfati olan bir velinin sözünü ef'ali bir veli idrakte zorlanýr. Hüve noktasýna gelmiþ olan bir kiþiyi zâtî noktanýn bile idrak etmesi muhaldir. Hz. Süreyya; "Bizi zâtî veliler bile idrak edemez" buyurmuþlardýr. "Zâtüz zât" 'kendisi' demektir. Hz. Süreyya'nýn; "O tamm er ermiþ de aynolmuþ gelmiþ sýrr-ý insana" buyurmuþlardýr. Hatmül Velâyet ile ilgili olarak zuhur eden beyanlarda; "zâtüz zâtüz zâtüz zâtüz zâtüz zâtüz zât" buyrulmaktadýr. Zât noktasýnýn yedi (7) kere zikredilmesi Seb'an Minel Mesâni'yi de iþaret etmektedir. Hz. Süreyya'nýn; "Bizi ancak bir Tamm er anlatýr" sözü bu noktayý iþaret etmektedir ki, velâyetin tamma ermesinin Hatmül Velâyet ile olacaðýný göstermektedir. "Zât" Hüve'den baþka bir varlýk olmadýðýnýn idrakidir; "zâtüzzât" artýk yaratýlmýþlar ile meþgul olmayýp maneviyat ile yani Hüve ile meþgul olmaktýr; "zâtüzzatüzâtüzzât" Hüve'nin bilinmeyen hususiyetleridir. Maneviyatta her an binlerce makam geçilmektedir. Hüve her an yeni bir þanda olduðuna göre zâtüzzât olan 5

velisi de her an yeni bir idrak, anlayýþ ve þandadýr. Çünkü O noktada "tam tecelli" zuhur etmiþtir. Rabbimiz kendisinden halkeylemiþ olduðu gönüllere rahmet ve ihsanlarda bulunmuþtur. Bu bir tatbikat meselesidir. Rabbimizin bütün varlýk tatbikatlarý kendisine aittir. Bunun yanýnda maneviyattaki her insan ayný makamda olmayabilir. Maneviyatta Allah'ýn arzu buyurduðu hususiyetler vardýr. Bazý gönüllerde çok büyük rahmet ve tatbikat vardýr ve o gönüllere büyük ikram olduðu muhakkaktýr. ALLAH BÝR ÝNSANA NE KADAR YAKINLIK LÜTFEDER? Rabbimiz neden bazý gönüllere diðer insanlar ile kýyas kabul etmeyecek ikramlarda bulunuyor? Çünkü bu sonsuz yaþam içinde hususiyet lütfettiði gönüller ile gelecekte çok ileri tatbikatlar yapýlacaðý Kur an-ý Kerîm de iþaret buyrulmuþtur. Hz. Süreyya'yý bütün bu hususiyetler kendisinde zuhur etmiþ çok ileri bir gönül olarak da düþünmek lazýmdýr. Allah'ýmýz her velisinde bir zevk ve neþeden görünür. Her makam bir gönülde tecelli eder ve kemal bulur. Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi'de "piriyet" makamýnýn da kemalâtý görülmektedir. 6

Hz. Süreyya nýn Divaný ndaki tecellilerine bakýldýðýnda Allah ýmýzýn çok ileri yakýnlýk verdiði görülüyor. O halde Allah bir insana ne kadar yakýnlýk lütfedebilir? Hz. Süreyya Beyefendinin Divanýný okuyan bazý manevi kimseler Hz. Süreyya'daki manevi terakkiye bakarak, Allah bir insana bu kadar yakýnlýk verebilir mi? taaccübüne düþmüþlerdir. Bu, insanlarda olan haset duygusundan kaynaklanmaktadýr. Peygamberlere itiraz edenler de Allah'ýn onlardaki yüksek tecellisine itiraz etmiþlerdir. Bugün Hüve nin açýlmasý ile ilâhi sýrlarýn hatmolduðu görülmektedir. Allah Hüve, insana ne kadar yakýnlýk verir? Zaten bütün varlýklardan O görünüyor. Allah her isimde bir arzu ile göründü. Her arzusunu o insanlarda çeþitli þekillerde tezahür ettirdi. Velâyet hususiyeti hakkýnda Allah ýn bir programý vardýr. Ef âlî, sýfatî, zâtî veliler vardýr. Onlar Allah'ýn o zamanki tecellilerini intikal ettirdiler. Ne kadar yakýnlýk sorusu Hakk ile Hakk olmak konusudur. Allah her zamanda yeni bir þanda görünmüþtür. Her zamanki görünmesinde çeþitli arzularýnýn tatbik noktasý olan gönülleri tespit etmiþtir. O gönüllerden halka açýk vazifeli olanlar var, gizli olanlar var. Allah kudretini o gönüllerde tecelli ettiriyor. Hz. Süreyya buyurur: Veliler kudrete tâbidir; çok hususi velilerde ise kudret veliye tâbidir. 7

Hz. Süreyya Hüve yi bildiði halde Vacib-ü l Vücud kelimesi ile mestur tutmuþlardýr. Burada Allah ýn nizamýna olan dikkat söz konusudur. Allah yaratma kudreti de verse velâyet Hakka karþý sýfýr olduðunu bilir. Allah ne kadar ileri tecelli eder? Son derece ileri tecellileri var. Ondan da daha ileri düþünmek mümkün müdür? O veli kendisindeki tecellinin an tecellisi olduðunu beyan buyuruyor. Allah'a karþý sýfýr olmuþ; yani Hakk ile Hakk olmuþ veli, Hüve'nin an tecellisine göre her an terakkidedir. Hz.Süreyya'dan sonra gelen evlâtlarýnda da çok hususi tecelliler vardýr. Ama nezâket-i ilâhîye icabý açmýyor. Âlemin þirazesi bozulur buyuruyor. Hadis-i Þerif'te buyruldu ki: Eðer cennet hurilerin saçlarýndan bir tel yeryüzüne düþse Güneþ onun aydýnlýðý karþýsýnda kararýp kalýr. Daha ileri olarak An tecellisine göre her varlýðýn ve tecellinin yok olmasý lâzýmdýr. (Yani her yeni An'da, geçmiþ An'ýn geride kalmasý icap etmektedir.) Ýleriye doðru da böyle olacaðý muhakkaktýr. Burada sonsuzluk ifadesi ortaya çýkýyor. En ileri ilim ve idrak Peygamberimizde olduðu halde bunun nihayeti olmadýðýnýn idraki içinde; Yâ Maruf künhü hakikatini lâyýkýyla bilemedik, Sen kendini övdüðün gibisin buyurarak ilticada bulunur. 8

Bugün çok ileri ilim ve idrak var. Bu suali soranýn o idrake tahammülü var mýdýr? Âlemi A'mâ nýn mânâsýný anlatmak çok zor. Bu tatbikat Deryayý Nuru Muhammed in programýdýr. O na olan muhabbetten Âlem-i A'mâ'nýn açýlmasý mümkün deðildir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz Âlem-i Âmâ yý açmamýþtýr. Bu noktada Hüve'nin açýlmamýþ isimleri ile, beyan edilmemiþ hakikatleri vardýr. Âlem-i Âmâ dan ancak bu bilgi verilebilir. Rabbimizin lütfettiði bir ilhamda þöyle buyruldu: Muhammed imin Ehl-i Beyt vardýr; Benim de Ehl-i Beytim vardýr. Bu ilham Allah'ýn çok hususiyedeki gönüllerini iþaret eder. Allah'ýn Deryayý Nuru Muhammed ile yaptýðý tatbikatta ifade edilmeyen bazý konularý hususiyede tutar. Çünkü bu tatbikat Allah'ýn dünyada ruhlarý deðerlendirmek için yaptýðý bir tatbikattýr. Hz. Süreyya: Zahirde ehliyyetimiz yok fakat ey can; mânâda neler iþleriz akl ermeye asla buyurur. Bir ilhamda þöyle buyruldu: Biz Hüve ile bilmediðiniz âlemler yaratýyoruz Bunlar bugün tezat 9

gibi gelebilir. Dünya hayatýnda bunlarý düþünmek hayal gibi ancak ahiretin de sonsuz olduðu unutulmamalýdýr. Hz.Ahmed Süreyya Emin Bey bir ara Posta ve Telgraf Nezareti Ýdare Meclisi azalýðýnda bulunmuþ, bilahire bu vazifeden kendi isteði ile istifa etmiþtir. Her peygamber ve velide menfi ile mücadele tatbikatý da vardýr. Lehte insanlar olduðu gibi, aleyhte olan ve bilir bilmez konuþan insanlar da vardýr. Rabbimizin Hz. Süreyya Bey e; Süreyya!.. Beyciðim buyurmasý hakikaten çok özel ve müstesna bir makamda olduðunu göstermektedir. Hz. Süreyya nýn bu müstesna makamý O nu seven gönüllerde idraktedir. Bu kitap din ve maneviyatýn tek yönlü olmadýðýný, bilakis çok geniþ bir anlayýþý ifade ettiðini açýklamaktadýr. Bu düþünce ile okunursa din ve maneviyat hakkýnda daha olumlu bir bakýþ açýsý getirecektir. Bu kitapta elimizde olmadan eksik bir ifade ve anlatým olmuþ ise Rabbimizden ve Hz. Süreyya dan af ve maðfiret dileriz. Huve't-tevfiku'r Refîk ELL HACC HÜSEYÝN VEDAD 10

HZ. AHMED SÜREYYA EMÝN BEY'ÝN HAYAT-I MECAZÎLERÝ BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi, Kadiri tarikat-ý celilesinin dördüncü pir-i sanisidir. Miladi 1848 senesinde Ýstanbul da doðmuþ ve 1923 senesinde Ramazan-ý Þerif in dokuzunda yine Ýstanbul da intikali vaki olmuþtur. Hayat-ý mecazisi 75 senedir. Ýbtidai ve rüþdiye tahsillerini Ýstanbul da yapmýþlardýr. Makamý Ortaköy'deki Yahya Efendi Camii'nin de bulunduðu özel aile kabristanýndadýr. Babasý, Enderun-u Hümâyun'da yetiþmiþ olan Mabeyn-i Hümâyun baþ kâtibi merhum Emin Bey'dir. Büyük babasý Mihriþah Valide Sultan'ýn yaðlýkçýbaþýsý El Hac Ýbrahim Aða'dýr. Hz. Süreyya'nýn refika-i muhteremeleri Hz. Hatice-i Þerife Atiyetullah hanýmefendidir ki, Aþere-i Mübeþþereden Hz. Said ve Halid bin Velid'in torunlarýndandýr. Hz.Hatice Atiyetullah Hanýmefendi'nin Ýstanbul'daki ilk Ümmi Sinan dergâhý olan ve halk arasýnda Oruç Baba Tekkesi olarak bilinen, Þeyh Mustafa Zekâî 11

Efendinin ismine izafeten Þehremini Zekâi Dergâhý olarak anýlan dergâhýn, Ümmi Sinan Hazretlerinden sonraki Þeyhi ve Ümmi Sinan Hazretlerinin damadý Hâlebli Þeyh Arab Þerif Mehmed Halvetî Efendi'nin soyundan ve Kureyþ sülalesinden olduðu ve makamýnýn orada olduðu anlaþýlmýþtýr. Hz. Ahmed Süreyya Emin Beyefendi, Hatice Atiyetullah Hanýmefendiden iki oðlu dünyaya gelmiþtir. Bir oðlu Dr. Fuad Süreyya Paþa'dýr. Kadýköy'de Moda semtinde oturmuþtur. Dr. Fuad Süreyya Bey'in Mehmed Kudretullah ve Fatin Ýsfendiyaroðlu adlý iki oðlu olmuþtur. Fatin Ýsfendiyaroðlu elektrik mühendisi yetiþmiþ, 1957 yýlýnda bekâr olarak vefat etmiþtir. Diðer oðlu Mehmed Kudretullah Ýsfendiyaroðlu Almanya'da makine mühendisi olarak mezun olmuþtur. Bu zâtýn da Ahmet Nejat Ýsfendiyaroðlu adlý bir oðlu olmuþtur. Ýstanbul Teknik Üniversitesi de Kimya Bölümünde öðretim üyesi olarak çalýþan Prof. Dr. Ahmet Nejat Ýsfendiyaroðlu 1987 yýlýnda vefat etmiþtir. Ahmed Süreyya Bey'in diðer oðlu Münir Süreyya Bey, 1871 yýlýnda Ýstanbul'da doðmuþtur. Ýlkokuldan sonra Mekteb-i Sultani'yi bitirmiþtir. 13 Eylül 1892'de 22 yaþýnda Mekteb-i Sultani'de Fransýzca öðretmenliði ile devlet memuriyetine baþlamýþ, bu görevine ilaveten 26 Eylül 1892'de Hariciye Tahrirat 12

Kalemine stajyer olarak atanmýþtýr. 9 Temmuz 1896'da gösterdiði baþarýlardan dolayý Niþan-ý Âlî-i Osmânî ile taltif edilmiþ, 17 Ocak 1897'de ise rütbe-i sâlise tevcih buyrulmuþtur. 8 Kasým 1898'de rütbe-i saniye sýnýf-ý sanisi tevcih edilerek, unvaný Fransýzca Baþkâtip Muavinliðine yükseltilmiþtir. 15 Ocak 1899'da üstün baþarýlarýndan dolayý kendisine üçüncü rütbeden Niþân-ý Âlî Osmânî verilmiþtir. Ahmed Süreyya Emin Bey'in oðlu Münir Süreyya Bey sýrasýyla Barcelona, Siroz, Nis Baþþehbenderliði, Viyana ve Brüksel sefareti Baþkitabeti, daha sonra da Brezilya, Sao Paulo, Tiflis ve Cenevre Baþþehbenderliðine atanmýþtýr. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanýndan sonra, 19 Aðustos 1927'de New York Baþþehbenderliðine atanan Münir Süreyya Bey, en son olarak 1 Aðustos 1931'de Hariciye Vekaleti Protokol Umum Müdürlüðü görevine getirilmiþtir. 10 Nisan 1932 tarihinde vefat etmiþtir. Hz. Süreyya fevkalâde bir aileden gelen ve maneviyatta fevkalâde ileri olan bir zâttýr. Ondaki hususiyeti idrak edemeyenler, Hz. Süreyya nýn makamýný anlayamadýklarýndan dolayý itiraz etmiþlerdir. Ancak idrak edilemeyen bir noktaya itiraz etmek doðru olmasa gerekir. Hz.Ahmed Süreyya Emin Bey'in dünyada ilk olarak seri atýþlý bir sahra topu icad etmesi onun fevkalâde üstün bir fýtri kabiliyete sahip olduðunu göstermektedir. 13

HZ. AHMED SÜREYYA EMÝN BEY'ÝN SÜLÂLE-Ý TAHÝRESÝ Emin Mehmed Paþa (Yaðlýkçýzâde) Hind elçisi Yusuf Aða'nýn oðludur. 1136 (1724) da doðmuþtu. Babasý sefaretinde Hind'e birlikte gitmiþti. Döndükten sonra Sadâret Mektubî Kalemine girdi. Cemaziyelevvel 1171 (Ocak 1758) de serhalife olup Safer 1175 (Eylül 1761) de mektupçu ve Safer 1178 (Aðustos 1764) de reisülküttab oldu. Zilhicce (Haziran 1765) de vezirlikle tevkii ve Mora valisi, 1180 (1766/7) de kapdân-ý deryâ vekili, Aydýn valisi ve tevkii olmuþtur. Þaban 1181 (Ocak 1768) de þah Sultan'a namzet olunup þevval (Mart 1768) ilâveten Haleb valisi oldu. 8 Rebiülevvel 1182 (23 Temmuz 1768) de Sadâret kaymakamý olup 8 Cemaziyelâhir 1182 (20 Ekim 1768) de sadrazam olmuþtur. O sene þevvalinde (Þubat 1769) Serdar-ý ekremlik verilerek harbe memur oldu. 9 Rebiülâhir 1183 (12 Aðustos 1769) de azledilmiþ olarak Dimetoka'ya sürüldü. Edirne'ye varýnca katlolundu. Orada, Saray arkasýnda boþ bir yerde medfundur. Sadâretten birkaç defa istifa ederek alýþýk olmadýðý harp iþinden kurtulmak istediyse de isteðine müsaade olunmamýþtý. Güzel hat ile meþhur olup mukaddemât-ý ulûme muttali, fatin, zekî, vakar ve sekinete ifrat ile riayet eden idi. Beytülmal'de tutumlu olduðundan bu cihetten halk hoþnut olmadý. Oðlu sudûrdan Emin Bey olup damadý Süfyan Aða'dýr. 15

Emin Mehmed Bey (Yaðlýkçý Emin Paþazade) Babasý eski Sadrazam Emin Paþa'dýr. 27 Ramazan 1171 (5 Haziran 1758) de doðdu. Alâiyeli Kadýzade Mehmed, Karamânî Âbid, Çatalcalý Ahmed, Gelenbevî Ýsmail, Enver Efendi'lerden ilmi, heyeti ve edebiyatý, Tatarcýk, Numan ve Benlizade'lerden nücum, istihrâc-ý düstur ve âlât-ý irtifâiye'yi ve Yesâri'den ta'lîk hattýný öðrenmiþ ve 1182 (1768/9) de ehliyetsiz olarak aldýðý müderrisliðin, 1206 (1791/2) da Galata mollalýðýnda hakkýný ifa eylemiþtir. Rebiülevvel 1210 (Eylül/Ekim 1795) da Edirne payesi, Rebiülâhir 1211 (Ekim 1796) de Mekke payesi ve Cemaziyelevvel 1215 (Eylül/Ekim 1800) de Ýstanbul kadýsý olmuþtur. Bitiminde Cemaziyelevvel 1216 (Eylül 1801) da Anadolu payesiyle taltif olunmuþ, Zilhicce 1218 (Mart 1804) de 2. defa Ýstanbul kadýsý olmuþ ve Rebiülâhir 1220 (Temmuz 1805) de Anadolu kazaskeri olup ayrýldýktan sonra Receb 1223 (Eylül 1808) de Rumeli payesini almýþtýr. 8 Rebiülevvel 1224 (23 Nisan 1809)de vefat etti. Eyüp'te Cemaziyelevvel 1209 (Ocak 1795) de vefat eden annesi Hâfize Haným yanýna defnedilmiþtir. Muhakkýk, dindar, fakih, fazýldý. Oðlu, sudûrdan Abdülkadir Bey'dir. Kudretullah Mehmed Bey (Yaðlýkçýzade) Yaðlýkçý Hacý Ýbrahim Aðazâde Hamdullah Efendi'nin oðludur. Mektub-i sadrýalî ve sonra âmedî kalem- 16

lerine girmiþtir. 18 Ramazan 1292 (18 Ekim 1875) de vefat etti. Yahya Efendi Türbesine defnedilmiþtir. Abdülkâdir Bey (Emin Paþazade) Sudurdan Emin Bey'in oðludur. Müderris, 1238 (1822/23) de Eyüp mollasý, 1242 (1826/27) de Mekke payesi, 1243 (1827/28) da Mekke mollasý, döndükten sonra Ýstanbul kadýsý payesi, 1245 (1829/30) de Anadolu payesiyle Rusya müsalahasýnda murahhas-ý sânî ve sonra mükâlemat meclisi memuru oldu. Rebiülevvel 1250 (Temmuz 1834) de Anadolu kazaskeri oldu. 1252 (1836) de Rumeli payesi ve Zilhicce 1253 (Mart 1838) de Meclis-i Vâlâ müftüsü oldu. Ramazan 1262 (Eylül 1846) da vefat eyledi. Ulûm ve çeþitli fenlere vakýf ve hünerli idi. Oðlu Mehmed Kerim Bey Rebiülevvel 1262 (Mart 1846) de Selanik mollasý olup sonra vefat etmiþlerdir. (Sicill-i Osmani (Tezkere-i Meþâhîr-i Osmaniye) Mehmed Süreyya) 17

HZ. AHMED SÜREYYA EMÝN BEY'ÝN HAYAT-I MANEVÝYYESÝ BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Sýrr-ý tevhide vukufu olan anlar sözümü Kalb gözün maliki canlarda görürler özümü HZ. AHMED SÜREYYA EMÝN Gülzâr-ý Ma rifet kitabý, büyük veli Hz.Süreyya Bey'in yaþam hatýralarýndan derlenmiþtir. Öncelikle Hz. Süreyya'nýn manevi yönünden bahsetmek icap eder. Hz. Süreyya'nýn hayat-ý mecazisinden çeþitli kitaplarda bahsedilmiþ olmasýna raðmen bugüne kadar ki malumatlarýn onun manevi halini tam olarak aksettirmediði görülmektedir. Son peygamber Hz.Muhammed e (s.a.v) kadar pek çok peygamberler gönderilmiþtir. Hz. Muhammed'den (s.a.v) sonra da kýyamete kadar velilerin zuhur edeceði haber verilmiþtir. Nitekim Rabbimizin; Ben gizli hazineydim, bilinmekliðime muhabbet ettim... beyanýnýn hususiyeti olarak veliler zuhur etmiþtir. O halde Hüve'nin arzu ettiði gönüller ile halka ilâhi ilmi talim etmesi için gönderilen veliler pek çok makamlarda görün- 19

düler. Nasýl ki peygamberler içinde kitap verilenlerin ileri mazhariyetleri varsa, kýyamete kadar zuhur edecek olan veliler içinde de pekçok hususi gönüller zuhur etmesi variddir. Onlar Allah'ýn ilâhî tertibini Hüve'nin arzu ettiði þekilde daha ileri anlayýþ ve idrake taþýmýþlardýr. Peygamberimiz maneviyatýn en ileri açýldýðý ibadet ve taatin deðiþtiði bir peygamber olarak göründü. O halde O'nu evliyasý da en ileri görünecektir. O'nun evliyasý arasýndan seçilen çok ileri mazhariyete sahip hususi gönüller ile Allah ýmýz en ileri terakkiyi lütfetmiþtir. Peygamberimizin devri için, nasýl baþladýysa öyle bitecek buyrulmuþtur. Sona yaklaþtýkça nasýl dünyevî yaþam en ileri seviyeye ulaþýyorsa, manevi ilim ve idrak de en kâmil ve en yüksek seviyeye ulaþmýþ demektir. Peygamberimiz, kendisinden sonra zuhur edecek olan manevi gönüller için; Ah kardeþlerim.. buyurdu. Bu ilâhî gönülleri bizzat Peygamberimizin zikrettiði görülmektedir. Bu bakýmdan nasýl ki velâyet Hz. Ýmam-ý Ali ile bildirildi, Gavsiyyet Hz. Pirimizle bildirildi. Pir olarak çok ileri gitmiþ gönüllerin yani Piriyet makamýnýn kemalatýnýn Hz. Süreyya'da zuhur ettiði görülmektedir. Dolayýsýyle Hz.Süreyya'da Piriyet makamýnýn manevi anlayýþ ve idrakinin en yüksek seviyede olduðu anlaþýlmaktadýr. Ancak Hz. Süreyya'nýn yaþamýna ve Divaný na baktýðýmýzda maneviyattaki en ileri idrakin 20

aslýnda bir hususiyet taþýdýðý görülmektedir. Yani artýk manevi idrak ve anlayýþýn en yüksek noktaya varmasýyla nihayete varýldýðý anlaþýlmaktadýr. Bütün Piriyetin hususiyetinin toplandýðý gönül olarak Hz. Süreyya'yý görmek icap eder. Hz. Süreyya; Benim gibi zuhur muhal ender muhaldir, buyurmakla nihayeti iþaret buyurmuþ olmaktadýr. Hz. Süreyya'dan hemen sonra dergâhlar kapanmýþtýr. Piriyet makamý ile manevi eðitim noktasýnýn nihayete erdiði görülmektedir; artýk yeni bir tarik kurulmamýþtýr. Hz. Süreyya nýn Divaný nda manevi hâl ve makam hususiyetlerini en ileri olarak ifade ettiði görülmektedir. Hz. Süreyya, tatbikattan ziyade Allah'a imandaki en ileri hususiyeti ve en yüksek idraki ifade etmiþtir. Allah'a iman ve idrakte eksiklik varsa gerçek yakýnlýk bulunmamýþ demektir. Hz. Süreyya maneviyatýn en temel konularýndan bahsetmiþtir. Ondan ileri tatbikatlar için de artýk dünya idrakinin kâfi gelmeyeceði iþaret edilmiþ oluyor. Doðru bir Allah anlayýþýnýn nasýl olmasý gerektiði hususunda tüm dünyaya davet yapan Sýrr-ý Mehdi hususiyetinin açýldýðý Hz.Mehmed Ali Bey, Hz. Süreyya'dan görünen bir gönül olarak vazifesini icra etmiþtir. S ý r r- ý 21

Hatmül Velâyet artýk bu terakkinin tescilini yaparak dünyanýn âhirete hazýrlanmasýný ifade etmektedir. Hüve anlayýþýna varýlmýþsa, en yüksek noktaya gelinmiþ demektir. Buradan da görüldüðü gibi bunun Allah'ýn programý olduðu ve nihayete gelindiði anlaþýlýyor. Ancak tatbikatý bilemeyiz. Bunun ilâhî bir program olduðu görülmektedir. Hz. Süreyya bu þekilde idrak edilirse, kabul ve tasdik edilirse ondaki manevi hususiyetten bir nebze haberdar olunduðu müþahede edilebilir. Cenâb-ý Ahmed Süreyya Emin buyurur: Bende Muhammed lik, Ali lik, Gavsul A zâm Abdülkadir lik vardýr. Kemâl-i zuhurdur. Birkaç asýrda bir böyle zuhur olur. Hz. Süreyya gönlünde Gavsiyyet dahil velâyet makamlarýnýn hepsinin hususiyetinin cem olduðu görülmektedir. Hz.Süreyya Divanýnda; Bir Tam Er gelir divanýmý þerh eder, benim hakikatimden haber verir buyuruyor. O Tam Er bu hakikatleri zamana göre haber verir. Bir canda þöyle zuhur etmiþtir: Ne kadar eski anlayýþlar var ise hepsini tarumar etti Hakk 22

Sýrr-ý Süreyya'da ne varsa hepsini Hatmül Velâyet e lütfetti Hakk Gün gelir anlaþýlýr dediklerim bir lâfz-ý kelime deðil Hakk sende, sen Hakký bulunca anlaþýldý ki Hakk sözü lâfz-ý kelîl deðil. Enel Ell Hacc Hüseyin Vedad 23

ASLIMIZ ALLAH'TIR BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Bilen kendin temayül eylemez Allah u mevhuma Uyandýrmýþtý evvelden yanar ol þema pervane (16 Kânunu Sani 1321 (29 Ocak 1906) Hz.Süreyya Beyefendi, dört yaþýndan itibaren mevhum Allah'a ibadet etmediðini, asýllarýnýn Allah olduðunu bildiðini ve güneþin kendisini bu yaþtan itibaren yatakta yakalamamýþ olduðunu beyan buyurmuþtur. Bu beyandan anlaþýlacaðý üzere, Hz. Süreyya Beyefendinin Allah'ýn arzuyu ilâhîsinin bir tecellisi olduðu görülmektedir. Bu durumda çok küçük yaþta bile manevi yetiþmede olduðu anlaþýlmaktadýr. Aslýnda Allah'ýn arzu buyurduðu isimler her an nerede bulunurlarsa bulunsunlar manevi terakki etmektedirler. Onlarýn terakkisi Hüve'nin arzuyu ilâhîsine baðlýdýr. Bu konu manevi yetiþme ile ilgilidir. Bu hususu fiiliyatla bilerek ifade etmeye gayret ettik. Nitekim bendeniz beþ yaþýmda iken bir gece vakti evde anne ve babamýn arasýnda uyurken birden uyandým ve oda kapýsýnýn açýldýðýný gördüm. Ýçeriye uzun boylu, yeþil cübbeli, be- 25

yaz sarýklý ve sarýðýnýn bir ucu sað tarafýndan aþaðýya sarkan yakýþýklý bir zâtýn içeriye girdiðini gördüm. Bana bakarak tebessüm etti. Ancak çocukluðun verdiði heyecan ile yorganý baþýma çekince annem ve babam uyandý. Onlara odada birisi olduðunu söyledim. Iþýklarý yakýp baktýðýmýzda kimsenin olmadýðýný gördük. Seneler sonra bu olayý Mürþid'im Hz.Mehmed Ali Bey'e anlattýðýmda Hazretim þöyle buyurdular: "O gelen zât Hz.Süreyya evladým. Sizin yetiþmenizle ilgili olarak nazar buyurmuþlar" 26

HZ. SÜREYYA'NIN ÝRÞADLARINDAN BÝHAKKIN HÝSSEMEND OLANLAR BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Hz. Süreyya'nýn yüksek manevi sohbet ve irþatlarýndan bihakkýn hissemend olanlar arasýnda, Hüsnü Sarýer Ceyhun, Lütfü Gerçek ve Hz.Mehmed Ali Özkardeþ bulunmaktadýr. Haným manevî evlâtlarýndan, Naciye Karatekin, Zeynep Birkan, büyük ve küçük iki Fahriye ve Begâm Özkardeþ olduðu intikal etmiþtir. Hz. Hüsnü Sarýer Ceyhun Üsküdar'da Rufaî dergâhý þeyhidir. Kadiri-Mevlevi olan Lütfü Bey ile; Zamanýn Sahibi'ni bulursak birbirimize haber verelim diye konuþmuþlardýr. Hüsnü Bey bir sebep ile Hz. Süreyya'yý tanýr ve Lütfü Bey'e anlatýr. Her ikisi de kendi makamlarýný terk ile -ki Hüsnü Bey dergâh þeyhi iken þeyhliði býrakmýþtýr- sahibüzzaman olan Hz. Süreyya Beyefendiye derviþ olmuþlardýr. Hüsnü Bey, Hz.Süreyya'yý bulunca dergâha gelir, derviþlerine; "Hz. Süreyya güldür güldür çaðlarken ben burada þeyhlik yapamam, Hz Süreyya'ya derviþ olmak bir dergâha þeyh olmaktan evlâdýr" diyerek, Hz.Süreyya'nýn kapýsýnda derviþ olur. Tayinle ve- 27

rilen halifeliði terk eder, Hz.Allah'ýn vereceði hilafete talip olur. Mehmed Ali Bey Hazretleri de doðrudan doðruya Hz. Süreyya'ya mülâki olmuþ ve yalnýzca O nda yetiþmiþ bir zâttýr. 28

VARÝS-Ý MUHAMMEDÎ BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Hz. Süreyya Kadiri tarikat-ý celîlesinin 4. Pîr-i Sânîsi dir. Hayat-ý mecâzisinin 20 senesi bekâbillah da geçmiþtir. Mürþid-i Âmm dýr (umuma Mürþid); Varis-i Muhammedî dir. Mehmed Ali Bey Hazretleri buyurur: Hz.Süreyya Beyefendi Hazretlerinin intikalleri sýrasýnda, huzur-u alîlerinde Sarýer ismiyle yâdedilen Þeyh Hüsnü Efendi namýnda bir zâtýn elini tuttular ve; Bundan sonra feyz-i namütenahiyi evladlarýma ver buyurdular. Sýrr-ý Süreyya dan Kadirî-Mevlevi Lütfü Bey namýnda bir zât-ý âlikadir de hissemenddir; Muhammed Ali Özkardeþ de hissemenddir. Kalb gözü maliki canlar, Hz. Süreyya nýn ba del intikal tasarruf kudretini görmektedirler. Hz.Süreyya, Lütfü Bey e de; Sen de güzel evlat yetiþtirirsin buyurmuþ ve da- 29

ha sonra da PTT fabrikasýnda müdür olacak olan Mehmed Ali Bey Hazretlerine dönerek nazar buyurmuþ ve elini kanapenin tahtasýna "týk, týk" vurarak "Telgrafçý! Bu sesi duyuyor musun?" "-Duyuyorum efendim" diyen Mehmed Ali Bey'e; "-Seni de böyle yetiþtireceðim" buyurmuþlardýr. O anda Hz. Mehmed Ali Bey'in algýlamasý þöyle olmuþtur: "Demek ki beni fiiliyatla yetiþtirecek " Ve nitekim de öyle olmuþtur. Bugün manevi yetiþmeleri maalesef hafife alarak birkaç kelimeden sonra kendisinin sufi olduðunu ve manevi yolda yetiþtiðini iddia eden, hatta kulaktan dolma iþittiði makamlarýn sahibi olduklarýný iddia eden birçok kimseler bulunmaktadýr. Ama görülüyor ki Hz. Süreyya'nýn buyurduðu gibi: "Yanlýþ bilgiler ile insanlara hitap etmek doðru olmasa gerekir." Hz. Süreyya; "Can yakma hanûman söndürme, maneviyat oyuncak deðildir ha!" buyurmuþlardýr. Yanlýþ bilgi insanlarý inkâra, doðru bilgi ise rahmete götürür. 30

ALLAH VERDÝÐÝNÝ GERÝ ALMAZ BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Bir gün sohbette Hüsnü Baba Hz.Süreyya'ya þöyle dedi; "Ben Allah'ýn ilâhî varlýk feyizlerini bile istemem, zira Allah isterse yine benden alýr. Asaleten feyizler kendisinindir, sýrf fakri daha zevkli buluyorum." Hz. Süreyya cevaben buyurdu: "Allah verdiðini geri almaz; o büyüklüðe yakýþmaz. Ýlâhî teârüfte kuldan görünen kemâl hakikatta Hakk'ýndýr. Kul bu durumda kemâl mertebeden Hakk'a karþý acezül avâciz durumda olduðunu hakkal yakîn bilir, kulluðunun da Hakk'tan Hakk'a olduðunu Hakk ile bilmiþ, ikilikten geçmiþtir. "Hakkým" dese söz Hakk'ýn, "kulum" dese söz Hakk'ýndýr, Ýkilik yok." Allah ýn feyz vermesi konusu þöyle olsa gerekir: Allah her þeyi zaten kendisi yapýyor. Kiþideki arzuyu ilâhî zaten Allah a aittir. O arzu Allah ýn zatîyyet-i ilâhîyesine aittir. Allah bana verse deðil, Allah bende böyle tecelli etse denilirse tevhid-i ilâhîyeye daha uygundur. 31

Nitekim Hz.Pir Abdülkadir Geylâni deki tatbikatlar da Allah ýn o noktadan tecelli buyurmasý olarak anlaþýlmalýdýr. Allah tan ayrý bir Pîr mi var ki o kerametler zuhur etti? Bu tatbikatlar Allah ýmýzýn o gönüldeki arzuyu ilâhîsidir. Allah bana bunu verse ben istemem cümlesi ikilik doðurur. O zaman Allah da var kiþi de var gibi olur. Kiþideki istek ve red O ndan zuhur eder. Allah bunun talimini kiþide yapar ve o da bunu idrak eder. Hadis-i Þerif te; Þüphesiz ki Allah, verdiði nimetinin eserini kulunun üzerinde görmekten hoþlanýr. buyrulmuþtur. (Tirmizî, Edeb 54. Ebû Dâvûd, Libâs 14) Allah ýmýz namütenahidir. O nun vahdaniyet-i ilâhîyesini idrak mümkün deðildir. Daima Allah tarafýný tercih edip O na iltica etmek icap eder. Rabbimiz bir güzellik lütfettiði zaman; Ya Rabbi! bu Senin rahmetindendir. Hamdolsun! Þükürler olsun! demek lazýmdýr. 32

HZ.HATÝCE ATÝYETULLAH BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Atiyyem ta ezelden vechinin mecnunýyým billah Esir-i zülfün hem gözlerinin meftunýyým billah Firakýn hançeri saplandý ta bekabza cangâha Nasýl kan kusmayým ben ki ânýn pürhunýyým billah l5 Haziran 1319 (28 Haziran 1903) Hz. Süreyya'nýn refika-ý muhteremeleri Hatice Atiyyetullah olduðu için divan-ý mübareklerine Hatice Atiyyetullah a olan (O simadan beliren) ilâhî aþký izhar ve ifade suretiyle riyazetlerinin 4 üncü senesi sonlarýnda 15 Haziran 1319 da (28 Haziran 1903) baþlamýþ oldular ve ayný sene içinde 1 Teþrinievvel 1319 da (14 Ekim 1903) sohbeti Hakk'a mazhar olup menzil-i fakre erdiler ve erdikleri ilâhî makamatý divan-ý þeriflerinde tarihleri sýrasý ile ilâhî bir lisan ile natýk olmuþlardýr. Hz.Hatice Atiyetullah intikal edince Hz. Süreyya'da cezbe-i Rahman zuhura gelip derhal Posta ve Telgraf Nezareti'nden istifa ederek dört sene müddetle emsali görülmemiþ bir riyazette bulundular. Bu riyazet þeklini anlamak için Hz. Süreyya'nýn dört sene her gün oruçlu bulunduðunu ve her iftar vaktinde içtiði ve yediði 250 gra- 33

mý geçmemek üzere suda piþmiþ pirinç, fasulye gibi þeyler olduðunu ve zevkli günlerinde üç yüz bin ve zevksiz günlerinde yüz yetmiþ bin "Allahul Kahhar" esmasýný zikrettiðini ve geceleri iki saat kadar ancak uyuduðunu, feraizden (farz ibadetler) baþka nevafile (nafile ibadetler) de devam ederek ibadet eylediðini düþünmek kâfi gelir. Hz.Süreyya, genç yaþta vefat eden muzmer-i zâtîsi refika-i muhteremeleri Hz. Hatice-i Þerife Âtiyetullah hanýmefendi için, ilerleyen zamanlarda; "Bugün hayatta olsa idi, durum daha deðiþik bir þekilde neticelenirdi" buyurmuþtur. Dirilikte diledikçe bana tabidi memat Benim emrimde idi çünki o sultan-ý hayat 1 Teþrinievvel l3l9 (14 Ekim 1903) 34

ÝMAN HÜVE'NÝN LÜTFU ÝLÂHÎSÝDÝR BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Ne denlü küfr ile alûde olmuþ olsa bir kâfir Süreyya bir nazar etse gelir imana derlermiþ Ne gam ey dil muhayyersin meyaný her dü âlemde Beka billahý geçmiþ can erer canana derlermiþ (29 Aðustos 1320-11 Eylül 1904) Manevi yetiþme Hakk yakýnlýðý bulmuþ ilâhî bir gönle tâbi olmak ve o gönülde terakki etmek demektir. Nitekim Hz. Süreyya'yý ziyaret eden ve kendilerine tâbiyetle terakki etmeyi arzu eden gönüller bu arzularýný Hz. Süreyya'ya arz ettiklerinde ne gibi bir vazife yapmalarý gerektiðini sormuþlar. Hz. Süreyya onlara; "Hiç kimseye art niyetle bakmayýnýz. Ýlâhî nizama uymaya çalýþýnýz ve arada sýrada benim simamý göz önüne getirerek hatýrlayýnýz. Rabbim sizi yetiþtirecektir." buyurmuþlardýr. Hz. Süreyya Beyefendi manevi evlâdý olan Hz. Mehmed Ali Bey e; Hakký bulmadan elini verme evlâdýný kurtaramazsýn. Sen yetiþtirmiyorsun, Allah yetiþtiriyor buyurmuþlardýr. 35

Buradaki mânâ insaný yetiþtiren kiþi deðil Allah týr. O evlattaki tatbikat Hakk yakýnlýðý bulmuþ bir ilâhî rehber ile Allah ýn programýna göre olacaktýr. Allah, bu tatbikatý Mürþid noktasýndan yapacaktýr ki, maneviyatta bu makam, Babullah/ Allah a varan kapý olarak ifade edilir. 36

HZ. SÜREYYA'NIN MÜRÞÝDÝ HZ. BEKR'ÜL CEZBÎ BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Hz.Süreyya'nýn mürþidi, Kadiri tarikat-ý celîlesinin 3. Pîr-i Sanisi olan Seyyid Ziyaeddin Abdurrahman Talebani'nin halifelerinden Seyyid Bekr ül Cezbî'dir. Hz.Süreyya bu mübarek hazrete 31 yaþýnda iken intisap etmiþ yedd-i feyzini tutmuþ ve 45 yaþýna kadar manevî terbiyesinde bulunmuþtur. Bekr ül Cezbi keþf-i sahih ashabýndan idi. Hz. Süreyya, Mürþid'leri Bekr ül Cezbî hazretleri için bir defasýnda þu ifadede bulunmuþlardý: "Hz.Bekr ül Cezbî'yi Sultan Aziz Rodos a nefyetmiþti, bu zât Rodos ta bir Cuma namazýnda camide ayaða kalkarak cemaate hitaben, "Bugün Cuma namazý kýlýnamaz, Padiþah Aziz vefat etti, yerine yeni bir padiþah geçsin, ondan sonra Cuma namazý kýlýnýr." buyurmuþlardýr. Rodos valisi telgrafla keyfiyeti Ýstanbul'dan tahkik etti ve ifadesinin doðruluðunu görerek Ýstanbul'u haberdar etmiþ ve Bekrü'l Cezbî' nin Ýstanbul'a gelmesine muvafakat edilmiþ. 37

Bir kere de Hz.Süreyya Mürþid leri için þu bilgiyi vermiþti: "Bekr ül Cezbî'ye intisabýmýn ilk senesi idi, kendisine dedim, Þeyhim, Allah ýn tuhaf iþlerine hayret ederim, mesela hasta bir adamý senelerce yatakta biçare býrakýr; kendisi ve bakanlarý nice elem ve zahmet çekerler ve sonra o hastayý vefat ettirir; hemen vefat ettirse de bu eziyetler olmasa ne olurdu?" Hz.Mürþid i; "Neden böyle yapýyorsun? Allah'a sor. Bakalým ne cevap verecek" buyurur. Hz.Süreyya Mürþid ine; "Nasýl sorayým?" diye sual edince, Hz. Bekr; "Gözünü yum, dediðini Allah'a içinden sor" buyurur. Hz.Süreyya gözünü yumup sorunca sadrýnda þu beyaný duyar: "Ýcraatýmý beðenmiyorsan mülkümden dýþarý çýk." Gülerek gözünü açar ve duyduðunu þeyhine söyler. Mürþid'i de; "Elbette Allah ýn mülkünden dýþarý çýkamayýz, O bizi sarmýþtýr" buyurur. Bu durum maneviyatta fiiliyatla yetiþmenin bir ifadesi olsa gerekir ki, bu da Allah ýn bir tatbikatýdýr. 38

SOHBET ÞEYHÝ HZ.AHMED AMÝÞ BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Sen benim feryadresim imdadresimsin pîrim âh Gel yetiþ ki lutfuna þâyeste bir derviþim âh Darbe-i firkat temelden yýktý câným evini Gel yetiþ ki lutfuna þâyeste bir derviþim âh Hazreti Þâh-ý Velâyet aþkýna imdâde gel Hazreti Fâtýma aþký çün aman feryâde gel Sadme-i berk-i tahassürle harab oldum harâb (5 Aðustos 1319-18 Aðustos 1903) Hz. Süreyya Bey Mürþid i Bekr ül Cezbî Hazretlerinin Hakka yürümesinden sonra riyazet ve zikir ile meþgul olmuþ ancak arzu ettiði terakkiye ulaþamayýnca yukarýdaki beyitte buyurduðu þekliyle Hz. Pir Abdülkadir Geylâni Sultanýmýzdan istimdat eylemiþlerdir. Abdülkadir Geylâni Hazretleri ruhen ve cismen zuhur etmiþ ve Hz.Süreyya'yý dizine oturtmuþ; "Evladým her halinden haberim var, mülâkat yapmak için Fatih türbedarý Hz.Ahmed Amiþ e git ve onun sohbetinde bir müddet bulun," 39

buyurmuþ. Bunun üzerine Hz. Süreyya, Sohbet þeyhi olarak Ahmed Amiþ hazretlerine gitmiþ ve kendisi ile iki sene kadar ilâhî sohbette bulunmuþtur. Hz. Amiþ kendisine iltifat ederek, çok ileri namzetliði olduðunu, zamanýn sahibi olacaðýný müjdelemiþtir. Burada dikkat edilecek olan hususiyet, Hakký bulmak için hâl-i hayattaki bir Mürþid-i hakikiye mülâki olunmasýdýr. Ayrýca Hz. Sultanýmýzýn Allah ýn nizamýna ne kadar dikkatli olduðu da görülmektedir. Hz. Süreyya'nýn imdat istemesindeki hususiyet þöyle olsa gerekir: Allah'ýn bazý isimleri ile tatbikatýný daha ileri götürdüðü muhakkaktýr. Hz. Pirimiz Abdülkadir Geylani hem þeyh hem tarikat sahibidir. Onun ilâhî feyzi ile kendisinden sonra kendisine baðlý olan gönüllere de yardým ettiði muhakkaktýr. Bu, Allah'ýn bir arzuyu ilâhîsidir. O gönüller Kadiri yolunda yetiþerek ahz-ý feyz etmektedirler. Nitekim Hz. Süreyya Hz. Abdülkadir Geylâni'den bahsederken sað elini havada hareket ettirerek; "Onu ayýrýn öyle konuþun" buyurarak Hz. Pir'i ayrý tutar ve O'nun baþka veliler ile kýyaslanmasýna müsaade etmezdi. Maneviyat tek yönlü deðildir, çok yönlüdür. Mane- 40

viyat terakkisinde her makamýn öðreticisi ve yetiþtiricisi vardýr. Hz.Abdülkadir Geylani, Hz.Mevlâna ve diðer velilerin de Mürþid elinde yetiþtiði bilinmektedir. Fakat velâyette makam olarak terakki ettikçe terakki ettiði makamýn lisanýný kullanmak icap etmektedir. Hz. Süreyya terakki ettikçe maneviyatta zuhur eden ve O na tâbi olan evlatlarý daha ileri terakki etmektedirler. Bu hâl Allah'ýmýzýn arzu buyurduðu makama göre deðiþiklik göstermektedir. Çünkü her ilerinin daha ilerisi vardýr. Bu, Allah'ýn namütenahiliðini iþaret eden bir hususiyet olsa gerekir. Nitekim Rabbimiz, Hz. Süreyya'ya Hz. Ahmed Amiþ'i iþaret eylemiþ, onun sohbet þeyhliði ile kendisine lütfedilen beyanlarý karþýlýklý mülâkat ederek terakki etmiþtir. Allah'ýmýzýn Hz. Süreyya'da olan tecellisi daha ileri olduðu için Hz. Süreyya Beyefendi daha ileri makam olarak terakki ettikçe Hz. Ahmed Amiþ'e sohbet þeyhliði yapmýþtýr. Böylelikle ikisi de birbirlerinden ahz-ý feyz etmiþlerdir. Bu tecelli kümmelini evliyaullah arasýndaki bir hususiyet olsa gerekir. Hz. Ahmed Amiþ, Hz.Süreyya'nýn riyazetteki emsalsiz durumu için kendisine þöyle buyurmuþtur, "Evliya ervahý senin Hakk için yaptýðýn riyazet, say' ve faaliyetine karþý mahcup oluyorlar, gýbta edip za- 41

manlarýnda neden daha fazla çalýþamadýk diye esef ediyorlar." Vakteriþti aþikâr ettim duyan gelsin bana Ageh olsunlar müridaným þu dem satý' menem Ketmedem hacet ne baran-ý füyuzat iþte men Bilmeyen bilsin ki pîrüs saniyür rabi menem Þimdi tac ü hýrka-i Sultan-ý Ceylî mendedir Hatemül Pîrem Süreyya kudretüs sani menem 3 Kanunuevvel 1322 (16 Aralýk 1906) rûz (gündüz) 42

MÜRÞÝD GÖNÜLLERDE OLANI DA BÝLÝR BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Hz. Mehmed Ali Bey bir gün Hz. Süreyya'yý ziyarete gider. Ýçeri girdiðinde ayakta duran Hz. Süreyya'nýn üzerinde gayet güzel kalýn bir palto olduðunu görür. "Ne kadar güzel bir paltosu var" diye düþünür. Bunun üzerine Hz. Süreyya eliyle paltosunu okþamaya baþlar. Hz. Mehmed Ali Bey Hz. Süreyya'nýn elini öper ve þöyle düþünür; "Ne kadar yakýþýklý bir Mürþid'im var. Gustosu fevkalâle yerinde. Þemsiyesininin sapýnýn üzerinde kuþ figürü bile var. Ne kadar ince bir zerâfet" Tam bu sýrada Hz. Süreyya eliyle þemsiyenin sapýnýn üzerinde bulunan kuþ figürünü okþamaya baþlar. Karþýsýndaki insan ne ilham alýyorsa kendisinde de aynýsý zuhur etmektedir. Böyle bir gönlün huzurunda insan ne düþünebilir? Ýnsanlarýn aklýndan geçeni bile anlayabiliyorsa o insan baþka insanlarla nasýl bir araya gelebilir. Buna tahammül etmek kolay mýdýr? Bu makamlar ancak bu ileri hâllere tahammül gösterecek olan hususi gönüllere lütfedilir. 43

Yoksa devamlý insanlarla çatýþma içerisinde kalýnýr. Bu, çok hususi bir makam meselesidir. Bu makamda olan bir gönül karþýsýndaki kiþinin menfi düþüncesine göre hareket etmez. O kiþi zahiri olarak edebini ve nezaketini muhafaza ediyorsa Mürþid noktasý onun o haline göre karþýlýk verir. 44

KÝEL ÝSYANI BÝSMÝLLAHÝRRAHMANÝRRAHÝM Hz. Mehmed Ali Bey Almanya'ya tahsil için gitmeden evvel Hz. Süreyya'ya uðramýþ ve elini öperek müsaade istemiþ, kendilerinden bazý tavsiyeler almýþtýr. Hz. Süreyya; "Güle güle git, güle güle gel evlâdým" buyurmuþtur. Arkadaþýyla birlikte Almanya'ya giden Hz. Mehmed Ali Bey bir gün yorgun bir þekilde dersten çýkmýþ eve gelmiþ istirahata çekilmiþ ve uyumuþ. Mânâsýnda kendisini Hz. Süreyya'nýn karþýsýnda görmüþ. "Evlâd bugünlerde heyecanlý günler geçirirsiniz, gürültü patýrtý olabilir ama merak etme benimle berabersin, Rabbim seni korur, selamettesin" buyuran Hz. Süreyya baþýný yukarýya doðru kaldýrmýþ, kaldýrýnca sakalý yüzünü kapatarak kaybolmuþ ve Hz.Mehmed Ali Bey uyanmýþ. O sýrada arkadaþý otel penceresine yaklaþmýþ ve heyecanlý bir sesle; "Mehmed Ali uyuyor musun" deyince Hz.Mehmed Ali Bey Hayýr demiþ, arkadaþý tekrar; "Baksana karþýda silahlý askerler var bizim ote- 45

li gösteriyor ve buraya doðru geliyorlar." Arkadaþý korku ile; Biz burada yabancýyýz gelip bizi de vurmasýnlar diye söylenmiþ. Bunun üzerine Hz.Mehmed Ali Bey; "Sen düþün! Benim Mürþid'im korkma bir þey olmaz buyurdu" diye karþýlýk vermiþ. Arkadaþý "nereden çýkardýn þimdi bir Mürþid baþýmýza" demiþ. Nihayet askerler içeriye girmiþler ve ardýndan silah sesleri yükselmeye baþlamýþ. 1918 senesinde Almanya da denizci askerlerin çýkardýðý Kiel Ýsyaný sýrasýnda yaþanan bu hadisede bir deniz subayýný otelde vurmuþlar. Hz.Mehmed Ali Bey sonralarý; "O subayý biz de görmüþtük uzun boylu, sarýþýn, yakýþýklý birisiydi" buyurmuþlardý. Mürþid korumasýna aldýktan sonra, insana sadece maneviyatýn hâkim olduðu görülüyor. Bir söz vardýr; maneviyata girdikten sonra her hâl maneviyatý ilgilendirir. Kiþi maneviyata girdikten sonra maneviyat onu götürür. Güzel günler de olur tatsýzlýklar da olur. Ancak o tatsýzlýklarý, o kiþinin ileriye doðru terakki etmesi için Allah'ýn tatbik buyurduðu bir lütfu ilâhî olarak görmek icap eder. Mürþid'in muhafazasý zamana ve mekana tabi deðildir. Evlâd yetiþtirmek kolay deðildir. Mürþid evlâdýnýn her þeyiyle ilgilenir. 46

Ama her þeye raðmen maneviyata giren bazý kimseler, çok güzel ilham ve beyanlar alýr ve çok güzel bir takip yaparken, birden bire Müþid'ini terk ediyor, kendi baþýna yürümeye çalýþýyor. Bu da bir tecelli... Tabiîdir ki terakkide eksik kalýnýyor. Bir kiþi okuduðu üniversiteyi yarým býrakýrsa ona tam denebilir mi? 47