28/2/2008 TEİS2008-351 Sayın, Sami Türkoğlu Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü ANKARA 2005 yılında SSK'nın serbest eczanelerden ilaç alımıyla başlayan süreçte yaşanan değişiklikler ve hayata geçirilen yeni düzenlemeler, 2007 yılında da eczacılar ve hastalar açısından bir takım sorunlar oluşturmuş, özellikle SGK'lı hastalara ilaç ve eczacılık hizmetinin sunumunda sıkıntılar yaşanmasına neden olmuştur. Bu sorunlar; -SGK provizyon sisteminin sık sık kesilmesinden dolayı yaşanan sıkıntılar, -İlaç firmalarının kamuya yapmaları gereken iskontolar yüzünden eczacıların yaşadığı kayıplar, -Hasta katılım paylarının geç ve eksik ödenmesinden kaynaklanan kayıplar, -Sağlık Uygulama Tebliği nin karmaşık ve yoruma açık düzenlemelerinin farklı farklı yorumlanmasından ve düzenlemelerin sık sık değişmesinden dolayı yaşanan sorunlardır. 2007 yılında yaşadığımız sorunların çözümü ve 2008 yılında da aynı sorunların yaşanmaması amacıyla Sendikamızın Kamu Kurumları Komisyonunca hazırlanmış bulunan, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini içeren rapor ekte bilgilerinize sunulmuştur. Gereğini bilgilerinize arz ederim. Saygılarımla... Ecz. Nurten SAYDAN TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI GENEL BAŞKANI
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU İLE ANLAŞMALI ECZACILARIN YAŞADIĞI SORUNLAR: 1-) SGK provizyon sisteminin sık sık kesilmesinden dolayı yaşanan sorunlar: 2007 Sağlık Uygulama Tebliği'nin 13. maddesine istinaden SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'ndan sağlık yardımı alan hak sahipleri ile bakmakla yükümlü oldukları yakınları için düzenlenen reçetelerde yer alan ilaçlar eczanelerimizden online olarak SGK Reçete Kontrol Sistemi nden provizyon alınarak karşılanmaktadır. Üç kurumun birleşmesinden önce her kurumun ayrı ayrı programlarından yapılan işlem tek bir program üzerinden yapılmaya başlanmış olmasına karşılık SSK'nın bilgi işlem merkezindeki bilgileri SGK'nın ortak provizyon sistemine aktarmaması yüzünden eczanelerden SGK sistemine reçete girişi yapıldığında, SGK sistemince SSK'nın Mamak'ta yer alan bilgi işleminden provizyon alınmaktadır. Birleşmiş gibi görünen provizyon sistemi SSK'nın bilgi aktarımını gerçekleştirmemesi yüzünden aslında birleşmemiş olup Mamak'taki sistemin yetersiz oluşu nedeniyle de provizyon sistemi sık sık kesintiye uğramakta, çalışmamaktadır. SGK provizyon sisteminin sık sık çalışmaması özellikle acil ilaca ulaşılması gereken durumlarda hastalar için ciddi sorunlar yaşanmasına neden olmakta, gün içinde uzun süreler kesilen provizyon sistemi yüzünden eczacılar hastalara ilaçlarını sunamamakta,eczanelerde gereksiz bir yoğunluk oluşarak hem hastaların hem de eczacıların sıkıntı yaşamasına neden olmakta ve hastalarla eczacılar karşı karşıya gelmektedir. Bu sorunun yaşanmaması için SGK ortak provizyon sitemine SSK bilgi işlemindeki bilgilerin aktarımının bir an önce gerçekleştirilmesi, sistemin bakım güncelleme vb. gibi durumlarda kesintiye uğramayacak şekilde alt yapısının hazırlanması ve 23 bin eczanenin aynı anda sisteme girmesi durumunda bile çalışır duruma getirilmesi gerekmektedir. 2-) İlaç firmalarının kamuya yapmaları gereken iskontolar yüzünden yaşanan kayıplar: 14 Aralık 2004 tarihinde Çalışma Bakanı, Maliye Bakanı ve Türk Eczacıları Birliği Başkanı arasında imzalanan Kamu İlaç Alım Protokolü ile ilaç firmalarınca kamuya %4 ve %11 oranında indirim yapılması kararı alınmıştır. Bu protokol çerçevesinde ilaç firmaları belirlenen şartlar doğrultusunda %4 veya %11 oranında indirim uygulaması gereken ilaçları indirimli fiyattan ecza depolarına verecek, ecza depoları da aynı indirimleri eczanelere yansıtacaktı. Ancak ilaç firmaları 14 aralık 2004 tarihli protokolde imzaları yer almaması yüzünden, protokol hükümlerine göre eczanelerin zarara uğramamaları için 10 şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girecek olan protokolden 45 gün öncesinde başlaması gereken indirimli ilaç akışına 10 şubat 2005 tarihinde dahi başlamamışlar ve bu yüzden eczacıların şubat 2005 tarihinde stoklarında bulunan ilaçlarda ortalama % 8 oranında zarara uğramalarına neden olmuşlardır. 10 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren uygulama ile tüm eczaneler Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Konsolide Bütçeye tabi Kamu Kurumlarına bu tarihten itibaren eczane iskontosu dışında %4 veya %11 oranında kamu indirimi uygulamaya başlamışlardır. Eczacılar bu iskontoları bazı ilaç firmalarından 10 şubat 2005 tarihinde
almaya başlamış, ancak ilaç pazarında büyük paya sahip büyüklü küçüklü 30 ilaç firması 10 şubat 2005 tarihinden itibaren iskontolu ilaç akışı yapmadıkları için eczaneler söz konusu firmaların ilaçlarını iskontosuz almalarına karşılık kurumlara iskontolu olarak satmak zorunda kalmışlardır. Bu durum 6 ay boyunca devam etmiş, bazı firmalar bazı ilaçlarda iskontolu ilaç akışına başlamış,ancak bazı ilaçlarda iskonto uygulamamaya devam etmişlerdir. 14 Aralık 2004 tarihli protokolde yer almamasına rağmen ödeme sepetine girmek isteyen firmaların iskonto oranlarını nihai kurum iskontosu adı altında %60'lara varan oranlara yükseltmeleri sonucu eczaneler ellerinde bulunan ilaçlardan dolayı zarara uğramış, ücreti karşılığı ilacı alan hastaların mağduriyeti de artmış, ilaç firmalarınca eczacıların stoklarında oluşan zararlar karşılanmamış, eczacılar büyük oranda mağdur olmuşlardır. Hasta ve eczacı kayıplarının önlenmesi için kurum iskontolarının doğrudan ilaç fiyatına yansıtılması gerekmekte olup, protokolde yer almadığı halde uygulanan iskonto oranlarındaki artışların ilan edildiği tarihte hemen yürürlüğe girmesi, geçiş süreci tanınmaması eczacıların ellerinde bulunan ilaçlardan dolayı zarara uğrayıp mağdur olmasında en büyük etkendir. İskonto oranlarında artışın ilaç fiyat indirimlerinde olduğu gibi yürürlüğe girmesi için 45 günlük geçiş süreci tanınması ve eczane stoklarındaki kaybın telafi edilmesi için düzenleme yapılması gerekmektedir. Ayrıca Kamu Kurumlarına ilaç indirimi nedeniyle ( Örneğin % 8 KDV dahil perakende satış fiyatı 5,80 YTL olan bir ilaç, resmi kurumların provizyon sistemleri üzerinden 5,16 YTL' ye satılmakta ve bu indirim % 4 ila % 11 arasında değişmektedir. Bu oran ilacın ülkemizde ruhsatlandığı tarihe bağlı olup, ruhsat yaşı 6 yılı dolduran ilaçlarda % 11 şeklindedir ve ülkemizdeki ilaçlar çoğunlukla bu gruptandır. Eczane stoklarındaki ilaçlar bu sürenin 6 yıla erişmesi ile) otomatik olarak değer kaybetmekte ve meslektaşlarımızı zarara uğratmaktadır. Yine ayrıca alış-satış arasındaki fark sebebiyle ( örneğin 120 YTL'ye alınan bir ilaç için depodan alınan % 11 lik kurum iskontosu 13,20 YTL iken Eczacı bu ilacı kuruma 150 YTL'ye satıyorsa % 11 kurum iskontosu olarak 16,50 YTL iskonto yapmakta ve 3,30 YTL) zarara uğramaktadır. Hesaplamadan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar yüzünden yaşanan hasta ve eczacı mağduriyetleri artık dayanılmaz bir boyuta ulaştığı için 14 Aralık 2004 tarihli protokole istinaden uygulanmakta olan kurum iskontosunun ilaç fiyatına yansıtılması ve yaşanan bu mağduriyetlerin giderilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılarak bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. 3-) Hasta katılım paylarının geç ve eksik ödenmesinden kaynaklanan kayıplar: 2007 Sağlık Uygulama Tebliği'nin 6.2.3. maddesine istinaden ayaktan tedaviye ait reçetelerin hasta katılım payları SSK ve Bağ-Kur çalışan ve yakınlarından eczanelerde nakit olarak tahsil edilmekte, bunların dışında kalan hak sahibi emekli ve yakınlarının maaşlarından SGK tarafından kesilerek eczanelerin hesaplarına aktarılmaktadır. Ancak emeklilerin maaşları tahakkuk etmeden katılım payı kesilemediği için katılım paylarının eczane hesaplarına aktarımı gecikmekte, emekli maaşının tahakkukundan sonra çeşitli (ölüm, hak sahipliğinin sona ermesi vb.) nedenlerden dolayı kesilemeyen katılım payları eczanelere ödenememektedir. Bu yüzden eczanelere ödenmesi gereken katılım paylarında %10 oranında kayıp yaşanmaktadır.
Özellikle Emekli Sandığı'ndan emekli maaşı alan hak sahiplerinin maaş tahakkukları farklı aylarda olduğu için herhangi bir eczane faturasına ait katılım payının maaştan tahsili ancak 3 ay içinde 3 parça halinde mümkün olmakta, reçete kontrolleri yapılmadığı, faturalara avans ödemesi yapıldığı için bütün eczanelerin hasta katılım payları da eczane hesaplarına aktarılmaktadır. Bu belirsizilik yüzünden 15 haziran 2007 tarihinden önceki döneme ait reçeteleri içeren Emekli Sandığı faturalarında hasta katılım paylarının ne kadarının tahsil edildiği eczanelerce bilinemediği için eczanelerce bu döneme ilişkin hesap mutabakatı sağlanamamaktadır. Eczanelerin tek bir faturasına ait hasta katılım payını farklı tarihlerde parça parça almasından, eczacıların hesaplarına yatırılan tutarların eksik olmasından ve bu paranın hangi faturaya ait olduğuna dair herhangi bir açıklama olmamasından dolayı eczacılar ciddi anlamda mağdur olmaktadırlar. Bu sorunların yaşanmaması amacıyla; hasta katılım paylarının fatura bedeli ile birlikte eczanelere tek seferde ödenmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir. 4-) Sağlık Uygulama Tebliği nin karmaşık ve yoruma açık düzenlemelerinin farklı farklı yorumlanmasından ve düzenlemelerin sık sık değişmesinden dolayı yaşanan sorunlar: 25 Mayıs 2007 tarih 26532 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nde yer alan düzenlemeler karmaşık, farklı yorumlara açık ve muğlak ifadelerden oluşmaktadır. Bu yüzden farklı il müdürlüklerinin farklı yorumlarının yanı sıra; aynı kurum içinde aynı masada karşılıklı olarak eczane reçetesi kontrol eden eczacılar dahi aynı reçete için farklı yorumlar yapmakta, birinin ödenir kabul ettiğini diğeri ödenmez kabul etmektedir. Sağlık Bakanlığı'nın rapor formatında sık sık yaptığı değişiklikleri zamanında uygulamaya geçirmeyen hastanelerin eksiklik ve hatalarının bedeli eczacılara ödetilmektedir. Özellikle bazı özel hastalıklara ait ilaçların (rapora tabi ilaçların) kullanımına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 12.7. madde ve alt başlıklarında yer alan düzenlemeler; düzenlemelerin karmaşık olmasının yanı sıra istenen bilgi, belge ve prosedürlerin çokluğu nedeniyle hem hastaların hem de eczacıların ciddi anlamda sorun yaşamasına ve mağduriyetine neden olmaktadır. Sağlık Uygulama Tebliğinde ve tebliğin eki konumundaki 2007 Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin Protokol'de yer alan düzenlemeler, suistimalleri tespit etmek ve bunları önlemek yerine, hataları suistimal olarak değerlendirmeye yöneliktir. 16 sayfalık 2007 Porotokol'ünün 8 sayfası eczacılara verilecek cezaları düzenlemekte, bunlardan Protokolün 6.3.24 maddesinde yer alan düzenlemeye göre eczacının isteği ve bilgisi dışında gerçekleşen olayda bile eczacının sorumlu tutularak cezalandırılması ise kurumun hataları suistimal olarak algıladığının en somut örneğini oluşturmaktadır. Bu çerçevede; Tebliğ'in 12.7.maddesinin altında yer alan özellikle antipsikotik ve antidepresan ilaçlarda teşhis uyumu aranması nedeniyle hem hastalar hem de eczacılar mağdur olmaktadır.reçeteyi düzenleyen doktorlar gerek hasta hakları açısından, gerekse hastanın sosyal konumu ve görevi gereği teşhisleri hastaları mağdur etmeyecek şekilde
yazdıkları için hastalar ilaca ulaşmakta zorluk çekmekte, teşhisi uygun olmayan ilaçları veren eczacıların ilaç bedelleri ise kesintiye uğramaktadır. Teşhisin saklı kalması hasta hakları açısından bir zorunluluk olmasına karşın, pratikte istatistiki bilgi toplamaktan ve eczacıların verdikleri ilaç bedelini kesebilmekten başka hiçbir yarar sağlamayan teşhis uyumu zorunluluğunun kaldırılması gerekmektedir. Protokolün 3.8. maddesinde yer alan Kabil-i Rücü kaşesi uygulaması eczacının ve hastanın zaman kaybına neden olmakta ve hastanın ilaca ulaşımını kısıtlamaktadır. Söz konusu ibarelerin, hastaların kuruma rücu davası açmasını engelleme amacıyla imzalatıldığı açıktır. Kurum sigortalısından böyle bir taahhütname alabilecek olsa da, bu görev eczacıya ait olmamalıdır. Kurum eczacı için angarya teşkil eden bu uygulamayı ortadan kaldırmalıdır.hastanın henüz doğmamış bir alacağından vazgeçmesini ve dava açma hakkını engellemeyi amaçlayan bu düzenleme hukuka aykırı olup yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Protokolün 3.9. maddesi 2. fıkrasının 3. cümlesi; İnsülin kalem iğne ucu bedelleri, insülin kartuşları ile birlikte reçete edildiğinde ödenir. şeklindedir. Bu Protokol maddesi, insülin kullanan hastaların, iğne uçlarının insülinlerinden önce bitmesi durumunda, hastaların insülin iğne uçlarına ulaşmalarını engellemektedir. Hastaların hayati öneme sahip insülinlerini kullanamamalarına sebep olan bu düzenlemenin düzeltilmesi gerekmektedir. Eczanelerin fatura bedellerinin ödenmesi ile ilgili düzenlemeyi içeren Protokolün 4.3.1 maddesi : Kuruma teslim edilen faturalar teslim edildiği ayın 15 inci gününden itibaren 45 gün içinde Ödeme Genelgesi ne göre örnekleme yöntemiyle incelenerek ödenir. hükmünü içermekle birlikte hastane eczanelerinin yatan hastalara verdikleri ilaç bedellerinin ödenmesine ilişkin düzenlemenin yer aldığı Sağlık Uygulama Tebliğinin Fatura inceleme ve ödeme işlemleri başlıklı 25.6. maddesinde, Kurumun muhasebe birimince fatura ekinde teslim alınan talep yazısında belirtilen yatan hastalara kullanılmış toplam ilaç ve malzeme tutarı, fatura teslim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde sağlık kurumunun fatura üst yazısında belirtilen banka hesap numarasına ödenir. hükmü yer almaktadır. Bu düzenlemelere göre hastanelere 15 günde ödeme yapılırken eczanelere 45 günde ödeme yapılmakta, hastanelere açıkça ayrım yapılmaktadır. Bu hüküm uygulamada eşitlik ilkesine aykırı olup eczanelerin fatura bedellerinin de bu hüküm çerçevesinde işlem görmesi için gerekli düzenlemenin yapılması gerekmektedir. 5-) Günübirlik Tedavi uygulaması ile yaşanacak sorunlar: Tıbbi literatürde ve tüm yasal düzenlemelerde yatarak tedavi ve ayakta tedavi olmak üzere iki tip tedavi şekli belirlenmiştir. Yataklı tedavi kurumlarında hastanın yatırılarak tedavisinin yapılmasına yatarak tedavi, Bunun dışında yatış işlemi yapılmaksızın yapılan tedaviler de ayaktan tedavi olarak tanımlanmıştır. Bu güne kadar bütün uygulamalar da bu ayırım esas alınarak yapılmıştır. Sağlık Uygulama Tebliği'nin 4. Tedavi kategorileri ve ilişkili tanımlar başlıklı ve 4.1. Yatarak tedaviler alt başlıklı 4.1.2. maddesi ile: Aşağıda belirtilen ve sağlık kurumlarında yatış ve taburcu işlemi yapılmadan, 24 saatlik zaman dilimi içinde yapılan tedaviler, günübirlik tedavi olarak değerlendirilir... şekindedir. Bu düzenleme ile ayaktan tedavi kapsamındaki bu tedaviler, yatan hasta tedavisi kapsamına alınmıştır.
Tebliğin 4.1.2 maddesindeki düzenleme, her ne kadar yatarak tedaviler başlığı altığında yer alsa da...sağlık kurumlarında yatış ve taburcu işlemi yapılmadan... ibaresini içerdiğinden, bu tedavilerin yatan hasta tedavisi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Söz konusu düzenlemede yer alan tedavi; ayaktan tedavi kapsamındadır ve bu tedavinin ilaçlarının hastanelerden temini yasal açıdan mümkün değildir. Sözkonusu maddede düzenlenen tedavilerde kullanılan ilaçlar pahalı ilaçlar olduğundan; suistimalin önlenmesi ve kamunun zarara uğratılmasının önlenmesi amacıyla bu tedavilerde kullanılan ilaçların reçetelenmesinde ve serbest eczanelerden temininde zaman içinde bir çok özel düzenleme yapılmıştır.bu özel düzenlemeler 2007 protokolünde de aynı şekilde devam etmekte olup, sözkonusu maddenin yürürlüğe girmesi ile suistimalin önlenmesine yönelik olarak yapılmış olan tüm düzenlemeler işlevsiz kalacaktır. Zira ; tetkik ve tahlilleri yapan, buna bağlı olarak tedavi planını belirleyip rapor çıkaran ve reçete eden yer ile ilaçları temin edip uygulayan yer aynı hastane olacağı için bu reçetelerin içerikleri, miktarları, hastalıkların gerçekliği ile tedavinin gerekli olup olmadığının kontrolü mümkün olmaktan çıkacak, bu tip tedavilerin sayısında ve maliyetinde büyük artış yaşanacaktır. Bu artışın yaşanmasındaki en büyük etken Tebliğin 12.1.2. maddesinde yatan hastalara kullanılan ilaçların ayrı faturalandırılması ve bu faturaların 15 gün içinde avans olarak ödenmesi yönündeki düzenleme olacaktır. Zira; yeni yürürlüğe giren Kamu İhale Kanununda değişiklik yapan kanunun Ek-2. maddesinde yapılan düzenleme ile hastaneler yapacakları çerçeve sözleşme ile ödenek olup olmadığına bakılmaksızın etiket fiyatının %10-%20 si bir bedelle günlük olarak dahi ilaç temin edebilecekler, ve tedaviyi uyguladıktan sonra faturalandırdıkları ilaç bedellerini çok yüksek oranda kar elde ederek 15 gün içinde avans olarak tahsil edebilecektir. Bu şekilde tahsil edilen ödemelerden elde edilen yüksek kar hastane döner sermayelerine katılacağı için, daha çok döner sermaye payı almak amacıyla bu ilaçların ihtiyaç dışında reçetelenmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura edilmesi çok yüksek oranda artacaktır. Bu uygulamanın hayata geçmesiyle, hastane yakınlarındaki yatan veya günübirlik tedavi uygulanan hastaların ihtiyaçlarını karşılayan eczaneler süreç içinde kapanacak, sistemin işleyişinde yaşanacak en ufak bir aksaklıkta yatan hasta tedavisinde kullanılan ilaçlara ulaşımda hastalar açısından ciddi sorunlar yaşanabilecek olup GÜNÜBİRLİK TEDAVİ ye ilişkin düzenlemenin kaldırılması gerekmektedir. 6-) Yatan hasta reçetelerinin hastane eczanelerinden karşılanması ile yaşanan sorunlar: Sağlık Uygulama Tebliği'nin 12.1.2 maddesine istinaden Yatan hastalara ait ilaçlar 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren hastane eczanelerinden verilmesi uygulamasına başlanmıştır. Hastane eczaneleri, hastanelerin içinde olan sadece yatan hastanın ilaçlarını, hastaneler için hazırlanmış olan özel ambalajlı yani ekonomik ambalajlı ilaçların, yine yetkili eczacıların eliyle verildiği yerlerdir.bütün gelişmiş ülkelerde, yatan hastaların ilaç ve medikal ürünleri hastane içindeki eczanelerden ve yetkili eczacılar tarafından verilmektedir. Bundan amaç; **Hastanede yatmakta olan hastaların ilaçlarının acil olarak verilmesi **Hasta ve yakınlarına külfet getirmemek **Ve en önemlisi DEVLETİN BÜTÇESİNE TASARRUF SAĞLAMAKTIR. Hastane eczanelerinden hastane ambalajlı ürünler verilebilir ve bu hastane ambalajlı
ilaçların verilmesi ile kamuya tasarruf sağlanabilir. Örnek vermek gerekirse; Novalgin amp 2cc 10 ampul (eczanelerimizde satılan ambalajı) 4.99 YTL dir 1 adet ampulü 49.9 YKR yani 50 kuruştur. Ama Novalgin 2cc 50 ampul (hastane eczanelerindeki ambalajı) 14,36 YTL dir. 1 adet Novalgin ampul 28 kuruştur. Hatta eşdeğeri olan,aynı etkili Adepiron ampul 2cc 100 ampul fiyatı 18,98 ytl dir. Yani 1 adet ampül 19 kuruşa kadar inmektedir. Hastane ambalajı sayesinde % 60 'a varan oranda devletin kazancı olacaktır. Hastanedeki hekimler hastalarına isterlerse tek ampülü acil olarak kullanabilirler. Bu aynı zamanda eczane ambalajındaki ilaçların içinde kalan,kullanılmayan ilaçların kalmasını önleyecek bir uygulamadır.ülkemizde hastane ambalajlı ilaçlar bulunmaktadır, en azından ruhsatları mevcuttur. Eczanelerimizde bulunan ambalaj formlarındaki ilaçların hastane eczanelerinden SGK tarafından alınması tasarruf sağlamayacak aksine tedavi giderlerinde artış yaşanmasına neden olacaktır. Zira Sağlık Uygulama Tebliği'ne göre sağlık kurumunca ilaç bedellerinin faturada belirtilmesi kaydıyla ilaç bedellerinin 15 günde ödenmesi ve aynı tebliğin 14.1. maddesi gereği de sağlık kurumunca %3,5 iskonto yapılması düzenlenmiştir. Aynı tebliğle serbest eczanelerin %4,5 oranında iskonto yapması ve 45 günde ödeme yapılması düzenlenirken neredeyse bir çok Anadolu şehrindeki eczanelerin toplam cirosu kadar ilaç cirosu yapan bir hastanenin %3,5 iskonto yapması yönündeki düzenleme hak ve adalet ölçülerine aykırı olduğu gibi Sosyal Güvenlik Kurumunun yani kamunun aleyhine olan bir düzenlemedir. Ülkemizdeki hastanelerde bu uygulamayı sağlıklı bir şekilde yürütecek sayıda eczacı olmadığından, hatta bir çok hastanenin eczacısı bile bulunmadığından bu hizmetin eczacılar eliyle sağlıklı bir şekilde sunumu mümkün değildir. Bu uygulama ile kapatılan SSK eczanelerinin bir benzeri durum hayata geçirilmiş olacak bir başka deyişle eski, terk edilen uygulamaya geri dönülmüş olacaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu bu düzenlemelerle tasarruf etmek bir yana açıkça zarar edecek, hastaların ilaç ve eczacılık hizmetine ulaşımı güçleşecek ve eczacılar telafisi imkansız kayıplar yaşayacak olup yatan hastalara ait ilaçların teminine ilişkin düzenlemede sadece hastane ambalajlı ürünlerin verilmesi yönünde yeniden düzenlenme yapılmalıdır. Saygılarımızla... TEİS Kamu Kurumları Komisyonu