BALTAYI BİLEMEK. "Çalışacağım ve kendimi hazırlayacağım. Ve bir gün şans kapımı çalacak." Abraham LINCOLN



Benzer belgeler
MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

MERHABA. Psikolojik Danışman D.Ali EKİZ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Hayal-hedef farkı nedir? Bir gemi doğuya gider, biri batıya. Esen aynı rüzgârla. Hangi yöne gideceğini belirleyen. Rüzgâr değil, yelkendir

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

"Çalışacağım ve kendimi hazırlayacağım. Ve bir gün şans kapımı çalacak." Abraham LINCOLN

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

ISBN :

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

3. Sınıf Yazım Yanlışı ( Engelsiz) Kesme İşareti ( ) Sol Kolum. Cevaplayalım. 1. Küçük çocuğun tek hayali neydi?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ANA SINIFI B AYLIK BÜLTEN - 1 SANAT

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Adım Adım Başarıya...

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ÇALIŞKANLIK NİSAN 2017

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

13 Mart 2009 Cuma, 12:20 GÜNCEL. A.A Nursel Gürdilek. İşitme engelli çocuklar için Türk-İsrail işbirliği

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5


AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR!

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2)

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

BEBEĞİNİZİN BİR SORUNU VAR

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Serap Deliorman

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI DAHA İYİ OLABİLMEK BAŞARMA DUYGUSUNU YAŞAMAK KENDİN OLABİLMEK BASKIYI TAKDİRE ÇEVİREBİLMEK KIYASLANMAYI ENGELLEMEK İÇİN

EYLÜL 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Eylül 2014 Bülten

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

VİZYONERLİK. Ali Özel

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim


ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı


Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

NASIL ÇALIŞILIR? NASIL BAŞARILI OLUNUR?

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

Sevgili Medine Abla - O Artik Bir YIBO Öğretmeni

ÖZEL GÖKYÜZÜ İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

CİN ALİ İLE BERBER FİL

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

ilkokul Yeşilcan la Zararsız Teknoloji

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

SUNUM KONUSU VERİMLİ DERS ÇALIŞMA

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

tellidetay.wordpress.com

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

ama yüreğe dokunanlar

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Öğretmen Ek deki resmin çıktısını sınıf mevcuduna göre alır.

SATRANÇ. Satranç öğrenmek benim için her zaman zor olmuştur. Yirmi yaşıma gelmeme rağmen

Behiye Hanım Anaokulu - Aylık Bülten. Ocak Sayı: 4

AFYONKARAHİSAR REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Transkript:

BALTAYI BİLEMEK "Çalışacağım ve kendimi hazırlayacağım. Ve bir gün şans kapımı çalacak." Abraham LINCOLN Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırmıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?" İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş : "Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir." Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu zihnimizin, ruhumuzun karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Delfi'deki ünlü tapınakta Sokrates'in şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı" Kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında açı olmaması anlamına gelir. Bireysel ve iş yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız... EŞEK Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş iste. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı, belki üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, üzerindeki toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm diye eşeği yuttu kuyu. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kütü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek ve hayvanı kuyuya gömmek Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe doktu. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz Daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık kalakaldı. Kıssadan hisse; Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.(ne bazeni, çoğu zaman.) Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adim atmaktır. Kör kuyuda olsak bile! TEK KOLLU ŞAMPİYON Çoğu insan eksik düşündüğü yönlerini göstermek istemez. Eksikliklerini herkesten saklamanın daha büyük bir eksiklik olduğunu anlamaz. Aşağıdaki hikâyeyi okuduğunuzda bir eksikliğin üstünlüğe nasıl dönüştüğünü göreceksiniz. 9 yaşındaki bir Japon çocuğun en büyük hayali günün birinde çok iyi bir judocu olmaktır. Fakat talihsiz bir trafik kazası sonucu sol kolunu tamamıyla kaybeder. Hem çocuk hem de ailesi yıkılır. Ailesi sırf çocuk oyalansın diye, Japonların en unlu hocalarından birini tutarlar. Hoca kolları sıvar, çocuğa tek kolla yapabileceği yegâne fırlatma hareketini öğretir. Gece gündüz çocukla beraber bu hareketi çalışırlar. Bir müddet sonra çocuk hareketi gayet iyi ve hızlı bir şekilde yapmaya baslar, fakat hocası çocuğa her gün saatler boyu ayni hareketi adeta ezberletir. Çocuk bu hareketten sıkılır ve yeni hareketler öğrenmek istedikçe hocası bu hareketi dünyada en hızlı sen yapana dek çalışmasını ve başka hareket öğretmeyeceğini söyler. Bir müddet sonra çocuk bu hareketi

yıldırım hızıyla yapmaya alışır. Bunun üzerine hoca çocuğa artık bir turnuvaya katılma zamanının geldiğini söyler. Olacak şey değildir. Tek kollu bir judocu tek hareketle turnuvaya katılacak. Çocuk itiraz ettikçe hocası "Evlat; sen öğrendiğin hareketi yap, gerisini merak etme" diye öğütte bulunur. 1. tur 2. tur derken çocuk turlar? Gayet rahat geçer. En nihayet finale gelir. Tek hareket bilgisi ile finale kadar gelen çocuğun finaldeki rakibi bölgenin en iyi judocusudur. Çocuk dev cüsseli rakibini görünce korkar. Hocası yine sakindir, "evlat sen bu harekette dünyada teksin, kendi oyununu yap yeter" der. Çocuk rakibine kendi hareketini simsek hızıyla uygular, rakip kalktıkça ayni hareketi yineler. İnanılır gibi değildir, çocuk tek kolla tek hareket sayesinde şampiyon olmuştur. Çocuk dayanamaz ve hocasına sorar "hocam inanamıyorum, ben nasıl şampiyon oldum?" der. Hocası yine sakin ifade ile söyle cevaplar, "Bu zaferin iki sırrı var oğlum. Birincisi judonun en güç hareketlerinden birini çok iyi yapabilmendir. İkincisi bu harekete karşı tek bir savunma vardır. O da hareketi yapanın sol kolunu tutmak! HAYAL HIRSIZI Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının isi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kâğıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı. "Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk."bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız" ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." çocuk evine döndü ve uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatin için oldukça önemli bir secim!" çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi. "Ben de hayallerimi." O, orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asili. Öykünün en can alici yani su: Ayni öğretmen, gecen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, "Sana simdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah" tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın." MUTLU KALIN, ESEN KALIN, SEVGIYLE KALIN. BU ADAMI KİMSE DURDURAMAZ Glenn Cunningham beş yaşında bacakları feci şekilde yandıktan sonra sakat kalmış ve yaşamının geri kalanını tekerlekli sandalyeye mahkûm geçirir düşüncesiyle doktorlar tarafından kendi haline bırakılmıştı. Bir daha yürümesi mümkün değil. Hiç şansı yok demişlerdi. Doktorlar bacaklarını incelemişler, ama Glenn nin kalbini dikkate almamışlardı. O doktora kulak asmadı ve yürümeye çalıştı. Yatakta yata yata zayıf kalan kıpkırmızı bacakları yara içindeydi. Glenn, Gelecek hafta, yataktan kalkacağım ve yürüyeceğim dedi. Bunu başardı. Annesi perdeyi açtığında Glen in bahçedeki eski tırmığa nasıl ulaştığını camdan izlediğini anlatıyordu. Her birini bir elinde tutarak çarpılmış bacaklarına hareket kazandırmıştı. Her bir adımda acıyı yaşayarak, yavaş yavaş yürümeye başladı. Önce hızlı hızlı yürümeye başladı, pek zaman geçmeden de koşmaya. Koşmaya başladıktan sonra daha kararlı biri olup çıkmıştı.

Hep yürüyeceğime inandım ve başardım. Şimdi de herkesten daha hızlı koşacağıma inanıyorum. Bunu da başardı. 1934 yılında 4.06 yla dünya rekorunu kırarak maratonda da kendini ispat etmişti. Madison Sguare Garden da yüzyılın en başarılı atleti olarak onurlandırılmıştı. Jeff Yalden KAZANAN VE KAYBEDEN Kazanan her zaman çözümün bir parçasıdır, Kaybeden her zaman problemin bir parçasıdır. Kazananın her zaman bir programı vardır, Kaybedenin her zaman bir özrü vardır. Kazanan "Bu isi senin için yaparım" der, Kaybeden "Benim isim değil ki" der. Kazanan her sorunda bir çözüm görür, Kaybeden her çözümde bir sorun görür. Kazanan "Uzak ama yolu biliyorum" der, Kaybeden "Yakın ama yolu bilmiyorum" der. Kazanan çakılların yanındaki çimeni görür, Kaybeden çimenin yanındaki çakılları görür. Kazanan "Zor olabilir ama mümkün" der, Kaybeden "Mümkün ama çok zor" der. Kazanan konuşmak yerine yapar, Kaybeden yapmak yerine konuşur. Kazanan ağlamak yerine çalışır, Kaybeden çalışmak yerine ağlar. Kazanan beynini çalıştırır, Kaybeden çenesini... YETENEK YETMEZ BİR ŞEY DAHA...! Mutlu insan, karşısına çıkan engelli yolda bile manzaranın güzelliğinin hazzını yaşayabilen insandır. Beklenilenden fazlasını vermek, başarının kurallarından biridir. Bir ajansa çaycı olarak giren ilkokul mezunu Ömer, kapak düzeni yapan Selma nın bilgisayarda yeni motifler yaratmasını hayranlıkla izliyordu. Selma akşam saat tam altıda mesaisini bitirip evine gidiyor, Ömer ise bilgisayarının başına geçiyor, gün boyu göz ucuyla izleyerek öğrendiği bilgilerle bilgisayarı keşfetmeye çalışıyordu. Gece yarılarına kadar bilgisayarın başından ayrılmıyordu. Güvenilir bir eleman olduğu için patronu onun bilgisayar sevdasına engel olmuyordu. Ömer iki sene boyunca kendini geliştirdi. Patronu, hala Ömer in yapacak işi olmadığı için bilgisayarla oyalandığını sanıyordu. Bir gün iki kitap kapağının ertesi sabaha kadar bitmesi gerekiyordu. Selma, mesaisinin saat altıda bittiğini söyleyerek bir dakika daha fazla kalmayacağını söyledi. Aksi ve yeteneğine çok güvenen bir kadındı. Patron burnundan soluyordu. Sessizce olan biteni izleyen Ömer bilgisayarın başına geçti ve patronun şaşkın bakışları altında iki harikulade kapak yarattı. Son iki kapak eskilerden kat kat güzel olduğu için patron çok memnundu.

Ömer, bugün grafikçi. Selma ise cahil bir çaycıyı ona tercih eden patronu suçluyor. Haddini bilmediği için Ömer i suçluyor. Değerinin bilinmediğini söylüyor. Patronun onu sömürdüğünü söylüyor, söylüyor Suçluyor Söylüyor Suçluyor. Selma bugünlerde iş arıyor. Ona iş vermek isteyeniniz var mı? Hem de okullu olduğu için kendisinin layık olduğunu düşündüğü bir maaşla? Ömer, bugünlerde TV de gördüğü reklamlara daha iyi metinler yazmaya çalışıyor. Bunu oyun olarak yapıyor ve etkili reklam sloganları yaratıyor. Daima deneyimli metin yazarı arayan reklam firmaları, ilkokul mezunu Ömer i ne zaman keşfedecek? Ömer kendisini geliştirmek, öğrenmek ve eğlenmek için düzenli çaba gösterdi. Patronun gözüne girmek, hatta grafiker olmak onun bilinçli amacı değildi. Sadece yaratıcılığını kullanmaktan zevk alıyordu Ömer. İşinizde ve özel hayatınızda bir çaycı gibi hep aynı şeyi mi tekrarlıyorsunuz? Yoksa yaratıcılığınızı mı ifade ediyorsunuz? Kullan beni diyerek sabırla bekleyen öyle çok yeteneğiniz var ki. Sevgiyle hoşça olun. SEYAHATTEKİ MUTLULUK İki kardeş evlerinin arkasına büyük bir delik kazmaya karar vermişlerdi. Çalıştıkları sırada onlardan daha büyük iki çocuk da onları izliyordu. Ne yapıyorsunuz diye sordu? diye sordu çocuklardan bir tanesi. Diğer çocuklar kahkahalarla gülmeye başladılar ve onlara dünyanın içinden geçecek bir delik kazmanın imkânsız olduğunu söylediler. Uzun bir sessizlikten sonra kazı yapan çocuklardan bir tanesi yerden içi örümcek solucan ve geniş bir böcek çeşidini içeren bir kavanoz aldı. Kapağı açarak kendileriyle dalga geçen ziyaretçilerine kavanozun içindeki muhteşem manzarayı gösterdi. Sonra da sakin ve kendinden emin bir şekilde Sonuna kadar kazamasak bile bakın yol boyunca neler bulduk dedi. Hedefleri elbette ki çok iddialıydı ama onların kazmaları için bir amaç teşkil ediyordu. Ki hedefler de zaten bunun için değil midir? Hedefleri olmasa o yolda ilerleyebilirler mi? Şimdi kendinize sorun: Her hedefe eksiksiz bir şekilde ulaşılacak her iş başarılı bir şekilde tamamlanacak. Her umut gerçekleşecek her sevgi kalıcı olacak her çaba sonuçlanacak diyenlerden misiniz? Yoksa hedefine yürümenin zevkini tadabilen ve Evet ama yol boyunca elde ettiklerime bir bak! Bir şeyler yapmayı denediğim için kazandığım şu mükemmel şeylere bak! diyebilenlerden mi? HAYAT UZUN BİR MARATON Hava çoktan kararmış maraton koşusu sonuçlanalı bir saati geçmişti. Seyircilerin neredeyse hepsi stadyumu boşaltmış temizlik görevlileri etrafı toplamaya başlamıştı. Sona kalan birkaç seyirci de yerlerini terk etmeye hazırlanıyordu ki stadyumun giriş kapısından zenci bir atlet gözüktü. Koşmuyordu sekme ile yürüme arasında bir hareketle bitiş çizgisine ulaşmaya çalışıyordu. Yüzünden aksayan ayağından dolayı ıstırap çektiği belli olan Tanzanyalı atlet John S. Akhwari sonunda bitiş çizgisine ulaşmayı başardı. Akhwari 1968 olimpiyatlarındaki bu koşuyla spor tarihine geçti. Ama bunun nedeni yarışı birinciden saatler sonra bitirmesi değil bitiş çizgisine ulaştıktan sonra gazetecilere söyledikleriydi. Tanzanyalı atlet yarış sırasında bir kaza geçirmiş ve yaralanmıştı. Tedavisi yapılmıştı ama bacağı hala kanıyordu. Buna rağmen devam etmeye karar vermiş ve kalan birkaç seyircinin takdir dolu alkışlarıyla yarışı bitirmişti. Şimdi yanına yaklaşan gazetecilere sordular:

Yarışı kazanma şansınızı zaten yitirmişsiniz neden mutlaka bitiş çizgisine ulaşmak için kendinizi zorladınız? Atlet bu soruya şaşırdı ama verdiği cevap soruyu soran gazetecileri utandırmaya yetti: Çünkü halkım beni buraya yarışa başlamam için değil yarışı bitirmem için gönderdi. YAZI MI TURA MI? Savaşın en kritik anıydı. Japon general düşman ordusu kendi ordusundan sayıca fazla olmasın rağmen, hücum etmeye karar vermişti. Bu çarpışmayı ve dolayısıyla da savaşı kazanacaklarından emindi, ama askerlerinin bu zaferden şüphe duyduğunu biliyordu. Savaş meydanına ilerlerken, yolda bir mabede mola verdiler. Adamlarıyla birlikte orada dua ettiler. Duadan sonra, general cebinden metal bir para çıkardı ve askerlerine şöyle seslendi: Şimdi bu parayı havaya atacağım. Eğer tura gelirse kazanacağız demektir. Yazı gelirse kaybedeceğiz demektir, o zaman geri döneceğiz. Kabul ediyor musunuz? Havaya atılacak para ile kendilerine ilahi bir mesaj gönderileceğini düşünen askerler bu teklifi kabul ettiler. Herkes nefesini tutmuş, çıkacak sonucu bekliyordu. General de aynı fikirdeydi: Kaderimiz belki de bu parayla kendisini gösterecek. Bu sözlerden sonra parayı havaya attı. Metal para yere düştükten sonra bir müddet döndü, sonra durdu. Tura gelmişti! Askerler coşkuyla birbirlerine sarıldılar. Evet, kazanacaklardı! Kimsenin içinde şüphe kalmamıştı. Düşmana bu şevkle hücum ettiler ve sayıca az olmaların rağmen kendilerine duydukları güven sayesinde kısa sürede çarpışmayı da, savaşı da kazandılar. Zaferden sonra bir teğmen generalin yanına geldi ve sevinçle: Komutanım, bir kez daha gördüm ki, kimse kaderi değiştiremiyor. Doğru dedi general, sonra elini cebine sokup çarpışmadan önce havaya attığı metal parayı gösterdi teğmene. Paranın her iki tarafı da turaydı. BAŞARININ ORANI Hayatta hedeflediği şeyleri bir türlü başaramadığını düşünen bir adam, yaşlı bir baba dostunu ziyarete gitmişti. Yaşlı adam, çevresindeki insanların bilgi ve tecrübesinden istifade ettiği akıllı ve babacan bir adamdı. Halini hatırını sorduğunda, adam: Vallahi durumum pekiyi değil dedi ona. Bir türlü hayatımda istediğim noktaya gelebilmiş değilim. Bakıyorum da, yaptığım işlerin yarıdan fazlasında başarısız oldum. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Yaşlı adam: Buna mı sıkılıyor canın? diye sordu. Adam: Evet dedi, size de, akıl danışmaya geldim. Bu durumu düzeltmek için ne yapmam gerekiyor? Bunun üzerine yaşlı adam şu cevabı verdi: Sana tavsiyem, bugün evine giderken bir kütüphaneye uğrayıp New York Times ın 1970 almanağını bulman ve 930. sayfasına bakmandır dedi. Orada sana lazım olan şeyi bulacaksın. Adam, yaşlı baba dostunun evinden ayrıldıktan sonra, koşar adım bir kütüphaneye gitti. New York Times ın 1970 almanağını buldu ve 930. sayfasını heyecanla açtı. Ama hayal kırıklığına uğradı.

Zira, bu sayfada, beyzbol oyunuyla ilgili istatistiklerden başka bir şey yoktu. Dünyanın en iyi beyzbol oyuncuları ve isabet yüzdeleri vardı yalnızca. Almanağın verdiği rakamlara göre, bu alanda birincilik, Ty Cobb a aitti. Ty Cobb, kendisine atılan her on topun 3.67 sine isabetle vurmayı başarmıştı. Beyzbol tarihinin en ünlü oyuncularından Babe Ruth bile bu orana ulaşabilmiş değildi. Adam, evine vardığında, ilk iş olarak yaşlı baba dostuna telefon etti: Almanağa baktım. Ty Cobb, 3.67 yazıyor dedi. Yaşlı adam, kısık kısık güldükten sonra: Gördün mü? dedi. Beyzbolda topa isabet bakımından bir numaralı oyuncu bile 3.67 de kalmış. Bunun anlamı nedir? Kendisine gelen her üç topun ancak birine doğru düzgün vurabilmiş. Sen ne umuyorsun ki? Adam: Şimdi anladım dedi, pek de başarısız olmadığımı, ama beklentilerimi makul bir düzeye indirmem gerektiğini söylüyorsunuz. DENEMEZDİM George Dantzing anlatıyor: Berkley de California Üniversitesi Matematik bölümü öğrencisiydim Her zamanki gibi sınıfa geç girdim ve tahtadaki iki soruyu ev ödevi sanarak defterime geçirdim. O akşam, soruların üzerinde çalışırken bunun profesörün verdiği en zor ödev olduğunu gördüm. Her gece, başarmasam da sırasıyla her iki problemin üzerinde saatlerce çalıştım. Bir kaç saat sonra beynimde bir şimşek çaktı ve her iki problemi birden çözdüm. Ertesi gün cevapları okula götürdüm. Profesör masanın üzerine bırakmamı söyledi. Masanın üzerinde kâğıttan bir tepe olmuştu. Benim kâğıdımın bunların arasında kaynayacağını düşünüp sırama üzgünce oturdum. Altı hafta sonra bir Pazar sabahı kapının vurulmasıyla uyandım. Kapıda profesörü görünce dondum kaldım.- George George diye bağırıyordu. Problemi çözmüşsün dedi. Tabi ki diye cevap verdim. Çözmem gerekmiyor muydu? Diye sordum. Profesör tahtaya yazılmış olan o iki problemin ev ödevi olmadığını dünyanın en önde gelen matematikçilerin şimdiye kadar çözememiş oldukları iki ünlü problem olduğunu açıkladı. Bir kaç gün içerisinde ikisini birden çözebildiğime inanmıyordu. Birisi bana onların iki ünlü çözülmemiş problem olduğunu söyleseydi, sanırım onları çözmeyi denemezdim bile