BAĞLARDA GÜBRELEME GÜBRELEME TEKNĠĞĠ VE BAĞLARDA BĠTKĠ BESĠN MADDE EKSĠKLĠKLERĠ Ca K Mg K Zir. Yük. Müh. Özen MERKEN Ca N Zn Mn Fe P Cu Makro elementler Mikro (iz) elementler
Gübreleme; asmanın gelişme periyodunda topraktan aldığı besin maddelerinin yeniden toprağa verilmesine denir. Bağcılıkta amaç kaliteli ve bol üzüm elde ederek yüksek fiyatla satmak ve daha iyi gelir elde etmektir. Hedefimizi gerçekleştirmede en önemli unsurlardan biri de bağların uygun şekilde gübrelenmesidir.
Asma Fizyolojisi Ġle Beslenme Ġlişkileri Asmanın yıl içinde iki ana hayatsal safhası vardır. Bunlar uyku (dinlenme) ve aktif hayat (büyüme ve gelişme) safhalarıdır. Bağlarda uyku dönemi sonbaharda yaprak dökümü ile başlar, ilkbaharda asmaya su yürümesi ve gözlerin uyanmaya başlaması ile sona erer. Aktif hayat dönemi de gözlerin uyanmaya başlaması ile yaprak dökümü arasındaki dönemdir. Asmanın uyku döneminde genelde beslenme ile ilgili herhangi bir olay olmayıp bazı içsel değişimler söz konusudur. Beslenme ile ilgili olaylar esas olarak aktif hayat döneminde görülmektedir. Ġlkbaharda toprak sıcaklığı 10 º C yi bulduğu andan itibaren gözler uyanmaya başlar ve bu tarihten itibaren sıcaklık, topraktaki rutubet ve besin maddesi durumuna göre sürgünler hızlı olarak büyümeye devam eder, çiçeklenme döneminde kısmen yavaşlar ve daha sonra büyüme hızı çiçeklenme dönemindekinden daha az olmak kaydıyla devam eder, ben düşme döneminde yine yavaşlar ve durur.
Asma, organik madde ve besin maddeleri açısından zengin, su tutma kapasitesi ve havalanması uygun, toprak ph sı 6-8 arasında olan topraklarda iyi gelişme gösterir Besin elementlerinin en fazla kullanıldığı dönem gelişmenin en hızlı olduğu periyot olup gelişme hızının düşmesi ile kullanımları da azalmaktadır. Gelişme döneminde besin elementlerinin asmanın kullandığı oranda ve dengeli durumda bulunması iyi bir beslenme açısından önemlidir. Besin elementlerinin az veya fazla bulunması bazı düzensizliklerin oluşmasına neden olur.
GÜBRELER KİMYASAL GÜBRELER ORGANİK GÜBRELER A- Azotlu Gübreler A- Çiftlik Gübresi a- Amonyum Sülfat B- Yeşil Gübre b- Amonyum Nitrat c- Üre B- Fosforlu Gübreler a-triple Süperfosfat b- Süperfosfat C- Potasyumlu Gübreler a-potasyum Sülfat b-potasyum Nitrat D- Kompoze Gübreler a- 15:15:15 b- Di Amonyum Fosfat E- Yaprak Gübreleri
Çiftlik Gübreleri Çiftlik Gübreleri N (%) P (%) K (%) Sığır Gübresi(kuru) 2,0 1,5 2,0 At gübresi(kuru) 2,0 1,5 1,5 Keçi gübresi(kuru) 1,5 1,5 3,0 Koyun gübresi(kuru) 2,0 1,5 3,0
Yeşil Gübreler Bunlar baklagillerden, bakla, fiğ, acı bakla gibi bitkiler olup Tam örtü olarak ekilmiş ise dekara 15 kg N verir. Aynı zamanda toprağa önemli miktarda organik madde sağlar.
Bağlarda Gübreleme Asma uzun yıllar aynı toprak üzerinde yaşayan bir bitki olması sebebiyle gübreleme genç bağlar için ayrı, normal verime yatmış bağlar için ayrı uygulanmalıdır. Genç bağlarda dip veya taban gübrelemesi şeklinde, diğerinde ise verim çağı ( mevsimsel) gübrelemesi şeklinde yapılmalıdır.
Tesis Gübrelemesi *Tesis gübreleme tavsiyesi amacı ile (0-30), (30-60) ve (60-90) cm derinliklerden ayrı ayrı toprak örneği alıp analiz yaptırarak tesis gübrelemesi için gerekli öneriler alınmalıdır. *Tesis gübrelemesinde asmanın kök sistemini iyi geliştiren fosfor ve bunun yanında potasyumlu gübreler esas alınır. *Toprak çok kumsal yapıya sahip ise toprakta yeterli düzeyde magnezyum bulunmayacağı için magnezyumlu gübreler de tesis gübresi olarak kullanılabilir. *Ülkemizde yapılan çalışmalarda topraklarımızın büyük çoğunluğunda mikro element olarak çinkonun yetersiz olduğu belirlenmiştir.toprak ph değerine ve toprakta çinko miktarına bağlı olarak tesis gübresi olarak çinkolu gübrede kullanılabilir. *Toprağın ph değeri istenilen seviyenin üstünde ise kükürt ile ph düşürme işlemi, *Toprağın ph değeri çok düşük ise kireçleme (dolomit) ile toprağın ph değerinin yükseltilmesi gerekir.
Verim Çağı Gübrelemesi * Verim çağı gübreleme tavsiyesi amacı ile (0-30) ve (30-60) cm derinliklerden ayrı ayrı toprak örneği alıp analiz yaptırarak gübreleme için gerekli öneriler alınmalıdır. * Gübreleme zamanı olarak göz kabarması (uyanma) öncesi TABAN GÜBRELEME, * (daneler saçma iriliğinde veya daneler koruk iriliğinde iken) ilk sulamadan önce ÜST GÜBRELEME yapılmalıdır.
Bağlarda gübre tavsiyesinde sadece Toprak analizi yeterli olmayıp toprak analizinin yanında yaprak analizlerinin de yapılması yararlıdır.
TOPRAK VE YAPRAK ÖRNEKLERĠNĠN ALINMASI Toprak Örneği Alınması Toprak örneği almak için şekilde görülen sonda, burgu veya bel, kürek kullanılır.
Arazinin genel görünümüne bakılarak eğim, yükseklik, drenaj, toprak derinliği, toprak rengi, bağın yaşı, çeşidi, anacı, değerlendirme şekli, sulanıp sulanmayacağı ve diğer özellikleri yönünden benzer olan her 20 dekar için bir toprak örneği gübrelemeden yaklaşık 1-2 ay önce alınmalıdır. Arazide farklılık gösteren her alan için ayrı örnek alınmalıdır.
Toprak örnekleri arazinin bir ucundan diğerine uzanan düz bir hat üzerinden alınmayıp, şekilde gösterildiği gibi zig-zag bir çizgi üzerinde 15-20 adımda bir alınmalıdır. 5 dekardan 5 adet çukur bundan sonraki her 5 dekar için artı 1 çukur hesabı ile 20 da arazi için, 8-10 farklı yerden örnek alınması yeterlidir.
Tesis gübrelemesi için (0-30), (30-60), (60-90)cm den olmak üzere üç farklı derinlikten, Verim çağı gübrelemesinde (0-30), (30-60)cm den olmak üzere 2 farklı derinlikten örnekler alınmalıdır.
20 dekar arazi için 8-10 adet ayrı ayrı (0-30) ve (30-60) cm örnek alınarak kovalara konur ve her noktadan aynı şekilde alınan toprak örnekleri kova içerisinde iyice karıştırılır. Bu karışımlardan yaklaşık 1-2 kg. toprak örneği iri taş, çöp ve diğer yabancı maddelerden temizlenerek ayıklanır. Üreticinin adı - soyadı, toprak örneğinin yeri, derinliği, tarihi 2 adet etikete kurşun kalemle yazılır. Etiketin biri torbanın içine konur, diğeri torbanın ağzına bağlanır. Ayrı ayrı (0-30) ve (30-60)cm den birer örnek halinde vakit geçirilmeden laboratuvara ulaştırılır.
Yaprak Örneği Alınması Asma için arazide ya zig-zag şeklinde veya köşegenler boyunca yürünerek arazi büyüklüğüne göre 20 dekardan bir örnek olacak şekilde alınır. Çiçeklenme ve ben düşme döneminde sürgünlerde ilk salkımın karşısındaki yapraklar sapı ile birlikte ve bir omcanın 4 yönünden olmak üzere 25 omcadan (bağın yaşı, çeşidi, anacı, değerlendirme şekli, sulanıp sulanmayacağı,toprak özellikleri ve diğer özellikleri yönünden benzer ) 100 adet yaprak örneği alınmalıdır. Bu şekilde alınan yaprak örnekleri delikli naylon torbaya konulup, hazırlanan iki etikete kurşun kalemle üreticinin adı soyadı, örnek alındığı mevkii, tarih yazılır, biri torbanın içine atılır diğeri ağzına bağlanır. En kısa zamanda ilgili laboratuvara ulaştırılır. Aynı gün getirilemeyen örnekler buzdolabının sebzelik kısmında kısa bir süre için saklanmalı ve ertesi gün laboratuvara getirilmelidir.
YAPRAK ÖRNEĞĠ ALIRKEN DĠKKAT EDĠLECEK KURALLAR 1- Alınan yaprak örnekleri tek çeşide örneğin Sultani Çekirdeksize ait olmalıdır. Karışık olarak örnek alınmamalıdır. 2- Farklı yaşlarda örneğin 5 ile 25 yaşındaki omcaların yaprakları karıştırılarak örnek alınmamalıdır. Ancak 15-20-25 yaşlarında olanların yaprakları karıştırılabilir. 3- Arazide bir yaprak örneğinin (100 adet yaprak) temsil ettiği alan 20 dekarı geçmemelidir. 4- Arazinin bir kısmı, toprak tipi bakımından diğer kısmından tamamıyla farklı olabilir. Belirgin farklılıklar göz önüne alınarak her farklı toprak tipine göre örnekleme ayrı olmalıdır. 5- Yapraklar mümkünse sabah erken saatlerde alınmalıdır. Bununla birlikte yapraklar ıslak olmamalıdır. 6- Hastalık, zararlı belirtisi olan, yanmış, kurumuş, kıvrılmış ya da herhangi bir böcek tarafından yenmiş yırtılmış yapraklar alınmamalıdır.
GÜBRELERİN VERİLME ZAMANI Gübrelerin toprağa verilmesi ile bitkilerin bunlardan faydalanması arasında belirli bir süre geçmektedir. Bunun için azotlu gübrelerin dışında kalan gübrelerin toprağa gömülerek veya kök bölgesine yakın olarak verilmeleri gerekir. Azotlu gübreler 1-2 haftada kök bölgesine ulaşır. Potasyumlu gübrelerde ise bu süre 12-15 ay arasındadır. Fosforlu gübrelerde ise hareket hemen hemen hiç yoktur. Bu yüzden N, P ve K lu gübreler gerek verilme şekli ve gerekse verilme zamanları bakımından farklılıklar gösterir. Fosforlu gübreler toprakta hareket etmediklerinden yaprak dökümünü takiben derine verilmelidir. En uygun uygulama şekli bağın ilk tesis yılında depo veya taban gübrelemesi şeklinde olanıdır. Potasyumlu gübrelerde fosforlu gübreler gibi yaprak dökümünden sonra toprağa karıştırılarak verilmelidir. Büyük hareket kabiliyetine sahip azotlu gübrelerde ise durum diğer iki temel gıda maddelerine göre daha değişiktir. Bağ için hesaplanan azotlu gübrelerin yarısı amonyum sülfat kış içinde ( şubat-mart ayı ), diğer yarısı da ilk sulamadan önce verilmelidir. Çiftlik gübresinin bitki tarafından alınması ilk üç yıl içinde olacağından yaprak dökümünden sonra sonbaharda veya kışın ilk günleri içerisinde verilmesi gerekir. Ülkemizde yeşil gübre olarak kullanılan bakla, fiğ vb. bitkiler genellikle sonbaharda ekilir. Çiçeklenme devresinde ise toprağa karıştırılırlar.
A- Gübrelerin Verilme Şekli 1- Serpme şeklinde 2- Çiziye uygulama 3- Yağmurlama ile 4- Damla sulama sistemiyle 5-Yapraktan gübreleme
Yapraktan Gübreleme Yapraklardan püskürtme suretiyle asmayı beslemek mümkündür. Yapraktan gübreleme devamlı bir tedbir olmayıp, yıl içinde görülen besin maddesi noksanlıklarını geçici olarak gidermek için kullanılan bir gübreleme şeklidir.
Yapraktan Gübrelemeyi Gerektiren Nedenler: Topraktan gübre uygulamaları tamamlanmıştır. Buna rağmen element noksanlıkları görülmektedir. Sulama dönemi tamamlanmış veya yeteri kadar yağış meydana gelmemiştir. Bu nedenle topraktan gübre uygulama imkanı yoktur. Topraktan uygulanması durumunda uygulanacak elementin alınmasını engelleyen bir çok faktör vardır. Bu nedenle yapraktan uygulama yapmak gerekir. Kısa sürede etki görmek ve element noksanlıklarının düzeltilmesini sağlamak amacı ile yapraktan gübreleme yapılır.
Yaprak Gübresi Uygularken Dikkat Edilecek Hususlar * Hangi element veya elementler bitkide noksan ise o elementleri ve o elementin fonksiyonuna yardım eden elementleri içermelidir. * Sabah erken veya akşamüzeri (gece) yapraktan gübreleme yapılmalıdır. * Çok ince zerrecikler halinde pülverize edilmelidir. * Yaprakların hem alt ve hemde üst yüzeylerine püskürtülmelidir * Yaprak yüzeyinden akıp gitmemesi için yayıcı yapıştırıcı içermelidir. * Kalsiyumlu yaprak gübreleri sülfatlı ve fosforlu gübrelerle birlikte uygulanmamalıdır. * 15-20 gün ara ile iki üç kez uygulama yapılmalıdır. * Üzüm olgunlaşma dönemine (ben dönemine) gelmişse uygulamanın etkisi pek fazla görülmez.
BİTKİ BESİN MADDE EKSİKLİKLERİ
Bitkilerde besin noksanlıklarının en çok rastlanan nedenleri; I. Toprakta besin maddesinin mutlak noksanlığı, II. Alınabilirliği sınırlandıran toprak ve diğer çevre faktörleri, III. Dengesiz gübreleme, IV. Alınmasını ve kullanılmasını güçleştiren bitkisel özellikler,
Besin elementi interaksiyonları Potasyum Mangan Kalsiyum Demir Bakır Fosfor Magnezyum Bor Azot Çinko Molibden
Besin elementlerinin birbirine antagonistik etkileri: Bir besin elementinin, başka bir elementin alınabilirliği üzerine olumsuz etki yapması anlamına gelmektedir. Kireci yüksek topraklarda yetiştirilen bağlarda kaçınılmaz olarak ortaya çıkan demir noksanlığı buna iyi bir örnektir. Aynı şekilde, kalsiyum fazlalığının neden olduğu çinko noksanlığı pratikte sık rastlanan antagonistik etkileşimdir.
Jutus van LIEBING Fıçısı Minimum Kanunu
Bağlarımızda yaygın olan besin maddesi ve noksanlıklarını sırası ile incelersek;
Azot; Bitkide birçok önemli organik bileşiğin yapısında yer alır. Proteinler, amino asitler, nükleik asitler, enzimler, klorofil, ATP, ADP azot içeren önemli organik bileşiklerdir. Bitkilerde yeni hücrelerin oluşumu için azot gereklidir.
Azot noksanlığında yapraklarda görülen kloroz, bütün yaprağın homojen olarak sararması şeklinde ortaya çıkar. Sararma ilk önce yaşlı yapraklarda görülür. Azot noksanlığı bitkinin özellikle vegetatif gelişmesini olumsuz etkiler.yaprak ve gövde sistemi oldukça zayıf kalır.
Fosfor; * Bitkide çok önemli bir takım organik bileşiklerin yapısında bulunur. * Bitkide enerji transferi yapan ATP bu bileşiklerin en önemlilerindendir. * Fosfor, bitkide genetik özellikleri belirleyen DNA nın oluşumu için gereklidir. * Fosfor, bitkinin generatif organlarında diğer organlara göre daha çok bulunur.
* Noksanlık belirtileri ilk önce yaşlı yapraklarda görülür. * Noksanlığında sürgün büyümesi yavaşlar, yapraklar küçülür ve yaprak adedinde azalma görülür. * Yaprak renginde çok ileri fosfor noksanlığında erguvanımsı kırmızı renk meydana gelir. *Salkımlarda meyve tutumu azaldığı için verim azalır. * Bitkinin kök gelişmesi yavaşlayacağı için asmanın genel olarak beslenmesinde büyük problemler yaşanır.
Potasyum; Bitkide karbonhidrat metabolizmasında şekerlerin oluşumunda, protein sentezinde, bitkinin su tüketimini ayarlayan gözeneklerin açılıp kapanmasında, bitkinin stres şartlarına dayanıklılığının artmasında, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılıkta ve hücre bölünmelerinde görev alan bir elementtir. Potasyum bitkilerde bir çok kalite unsurunu etkileyen bir besin elementidir. Bu nedenle potasyum noksanlığı bitkinin özelliğine göre çeşitli kalite özelliklerinin bozulmalarına neden olmaktadır.
Noksanlık simptomları, genelde önce yaşlı yapraklarda görülür. Yaprak kenarlarında ve uçlarında noksanlık belirtileri görülmeye başlar. Yaprak kenarları önce sararır, daha sonra bu kısımlarda koyu kahverengiye döner. Noksanlığın çok şiddetli olması durumunda bu kısımlar siyaha döner ve ölür, kuruyarak dökülür.
Potasyum Noksanlığı
Magnezyum; Klorofilin merkez atomu olan magnezyum fotosentezde oynadığı önemli rol ile hayatın devamlılığını sağlayan anahtar elementlerden biridir. Magnezyum noksanlığında hemen klorofil miktarı düşer ve fotosentez geriler. Bunun doğal sonucu olarak da bitkide gelişme geriliği ve ürün kaybı olur.
Magnezyum noksanlık belirtiler önce yaşlı yapraklarda görülmektedir. Noksanlığın tipik belirtisi yaşlı yapraklarda damarlar arasında görülen lokal sararmalardır. Noksanlık belirtileri yaprak sapından itibaren önce damar aralarında renk açılması şeklinde görülür. Yaprağın kıyı kısmından başlayan noksanlık belirtileri damarlara doğru ilerler, yeşil renk ileri safhada damar aralarında yerini kırmızımsı renge bırakır.
Magnezyum Noksanlığı
Pratikte mikro elementlerin öneminin makro elementlere göre daha az olduğu gibi yanlış bilgilendirmeler bulunmaktadır. Böyle bir düşünce tamamen yanlıştır. Fizyolojik bakımdan mikro elementlerin önemi, makro elementlerden daha az değildir. Çünkü hangi besin elementi olursa olsun, ortamda yeterli miktarda bulunmaması halinde, bitkinin normal bir şekilde büyümesi ve hayat devresini tamamlaması mümkün değildir.
Demir; Bitkinin bünyesinde en çok bulunan bir mikro elementtir. Bitkiye yeşil rengi veren klorofilin yapısında bulunmamasına rağmen, klorofilin meydana gelmesinde rol oynar. Bitkide birçok enzimatik reaksiyonlarda, enerji metabolizmasında rol oynar. Demir noksanlığının bağlarda ortaya çıkmasının birçok nedeni vardır. Bunların başında toprakta fazla miktarda bulunan kireç, kirecin ayrışması sonucu sulama suyuna ve toprağa geçen bikarbonat (HCO 3 ), ph değerinin yükselmesi, toprağın kötü havalanması, toprakta yetersiz organik madde ve taban suyunun yüksekliği gibi nedenler sayılabilir. Topraklarda genellikle demir miktarı yeterli olmasına rağmen yukarıda sayılan nedenlerle demirin alınması engellenir.
Demir bitkide özellikle büyüme noktalarında ve genç yapraklarda noksanlığı görülür. Yapraklar normale oranla daha küçük ve ince yapılı olur. Noksanlık belirtileri önce damar aralarında yeşil rengin azalması ve daha sonra sararması ile ortaya çıkar. Çok ileri safhada demir noksanlığında damarlar da sararır. Demir noksanlığı kireçli topraklarda özellikle yağışı bol olan yıllarda daha çok görülür. Bunun nedeni kirecin çözünerek ortama kalsiyum (Ca) ++ ve bikarbonat (HCO 3 ) - anyonlarının çıkmasındandır.
Çinko; Bitki bünyesinde demire oranla daha az bulunmasına rağmen ürün miktarını ve kalitesini en çok etkileyen mikro besin elementidir. Ülkemiz topraklarında bitki tarafından alınabilir formda çinko miktarının genellikle yetersiz düzeyde bulunuşu ve toprakta fazla kireçten dolayı ph değerinin yüksek oluşu, topraklarda gereksiz yere fazla miktarda fosforlu gübre kullanılması çinko noksanlığının hemen hemen tüm bitkilerde ve bağlarda ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Topraklarda fazla miktarda kalsiyum, demir ve manganın bulunması ve yetersiz organik maddenin varlığı çinko noksanlığının çıkmasına diğer nedenlerdir. Çinko elementi bitki bünyesinde biyokimyasal olayların bir kısmında katalizör görevi yaparken, karbonhidrat, protein ve yağ oluşumunda görev alır. Bitki bünyesinde demirde olduğu gibi klorofil oluşumunda ve nişasta sentezinde rol alır.
Çinko noksanlık belirtileri önce genç yapraklarda görülmektedir. Noksanlık belirtileri sürgün ucundaki gözlerin (boğumların) birbirine yaklaşması ve yaprakların küçülerek rozet şeklinde görülmesine neden olur. Sürgün ucundaki genç yaprakların damar aralarında nokta şeklinde renk açılması (sarımsı-yeşil sarımsı beyaz) görülür. Salkımlarda tane tutumu azalır ve salkımda küçük taneler (boncuklaşma) meydana gelir.
Demir Noksanlığı Çinko Noksanlığı
Mangan; Demirinde yardımı ile bitkide klorofil oluşumuna yardım eder. Genellikle klorofile sahip bütün yeşil bitki organları, yüksek düzeyde mangan kapsar. Klorofilin yapısında yer almamakla beraber mangan noksanlığında bitkilerde klorofil oluşumu azalır. Bunun yanında meydana gelen birçok enzimatik ve fizyolojik tepkimelerde mangan katalizör olarak görev yapar.
Noksanlığı çoğu kez kireçli topraklar üzerinde yetişen bitkilerde görülür. Mangan noksanlığına ait simptomlar magnezyum noksanlığına benzer, yapraklarda damarlar arası sararma görülür. Ancak, magnezyum noksanlığında simptomlar önce yaşlı yapraklarda görülmesine karşın, mangan noksanlığı genç yapraklarda görülmektedir.
BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM