BİENALDEN MERHABA SEMPOZYUMU 31/10/2010



Benzer belgeler
DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, Tuz Ambarı yla Dünya Mimarlık Festivali nde 1. lik kazandı.

INTERA İÇ MEKAN ÖDÜLLERİ Şartname

Davetkar Atıf YAPI - HİZMET BİNASI - KAYSERİ

IMM KÖLN ULUSLARARASI MOBİLYA FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU DEĞERLENDİRME RAPORU

SORU 3 Hedef kullanıcının çocuk-genç-yetişkin olması kararı tasarımcıdan mı beklenmektedir? CEVAP 3 Kullanıcıların yetişkin olduğu düşünülmelidir.

Dijital Uygulamalar Rehberi. bajsrcx.

Her güzelin bir kusuru var

Yapex 2014 Yapı ve Restorasyon Fuarı Sonuç Raporu..

MOBİLYANIN YENİ ADRESİ ŞEHRİN ÇEKİM MERKEZİNDE...

Hakkımızda. Vizyonumuz. Misyonumuz

YARIŞMA ŞARTNAMESİ. Başvuru Şekli

Derece Alan Üniversite Yıl. Sanatlar Fakültesi Y. Lisans Fotoğraf Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora

Gaziosmanpaşa Koza Sokak Numara 66 / ANKARA KOZA SOKAK, MESA KALİTESİYLE TANIŞIYOR!

STRATEJİK AMAÇLAR-HEDEFLER-PERFORMANS GÖSTERGELERİ

Work in Work. Tasarım ve uygulama konularında çözüm sunan ve sektörlerinde önder markalarla hizmet veren bir kuruluştur.

2017 ÖĞRENCİ TASARIM YARIŞMASI

Kara tarafından sunulmuş 3 boyutlu görseller. Siz hayal kurun Biz fark yaratalım.

7. VE SPONSORLUK DOSYASI.

İÇ MİMARLIK ÇÖZÜMLERİ

İç Mimari için BIM 1. bölüm

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

BÜYÜKPARK SOSYAL ODAKLI KAFETERYA TASARIMI

ALPEK İNŞAAT AŞ.; Haziran 1987 tarihinde PEÇEN, ERKILAVUZ ve KURT ailelerinin işbirliği ile kurulmuş bir aile şirketidir.

/elaresort /elaresort

ÇALIŞMA ALANLARINIZA YENİ BİR SOLUK GETİYORUZ

HAKKIMIZDA. Çalışmak bizden rahat ve huzur içinde yaşamak sizden ŞİRKETLER GRUBU İŞTİRAKİDİR

gffsad

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Liseler Arası III. DÜNYAYI KURTARAN SÜPER KAHRAMAN TASARIMI Yarışması ŞARTNAME

Değerli Gençler, Prof. Dr. Nevzat TARHAN Üsküdar Üniversitesi Rektörü. Levent YAZICI İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü

Değerli Gençler, Prof. Dr. Nevzat TARHAN Üsküdar Üniversitesi Rektörü. Ömer Faruk YELKENCİ İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü

INTERA İç Mekan Ödülleri 2010 Şartname Taslağı

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

Limana 1 dakika. Bankalar yanınızda

İSTANBUL OKAN ÜNİVERSİTESİ SANAT, TASARIM ve MİMARLIK FAKÜLTESİ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ

Guardian Glass, Guardian Öğrenci Tasarım Yarışması 2016'nın kazananlarını açıkladı

Halkla İlişkiler, Danışmanlık, Yaratıcı Çözümler, Proje Geliştirme ve Satış Danışmanlığı

Locksmith Software Technologies Ofisi

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ELEKTRİK-ELEKTRONİK FAKÜLTESİ BİTİRME PROJELERİ YARIŞMASI

GELECEĞiN YAPILARI. ŞEHiRLERi

İnovasyon Yarışması Şartnamesi

AB ÜRÜN TASARIMI YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ

GELECEĞiN YAPILARI. ŞEHiRLERi

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center

BAKU OLİMPİK STADYUMU

Türkiye nin En Çok Satan Yat ve Denizcilik Dergisi

İHTİŞAMLI BİR SATIŞ OFİSİNE DAVETLİSİNİZ

2017 YILI ERCİYES ÜNİVERSİTESİ. Stratejik Plan. İzleme ve Değerlendirme. Raporu

11- Tasarlayacağımız yer hakkında bilgilere nasıl ulaşabiliriz? Yanıt-11 Lütfen şartnameyi bir kez daha inceleyiniz.

MARKA İLETİŞİM SÜRECİ. Brif Toplantısı. Analiz ve Araştırma Süreci. İletişim Stratejisi. Konumlandırma ve İletişim Çalışmaları

05-21 ARALIK DECEMBER 2015 AÇILIŞ / OPENING: 05 ARALIK DECEMBER SAAT TIME

HEDİYE ALMAK HAYATIN GÜZEL ANLARINDAN BİRİDİR

Kente katbekat değer katan uzmanlık:

AKILTOPU & TAB TANITIM DOSYASI. tabds.com akiltopu.com

Her daim yenilikçi anlayış

ATRAXION MAGAZINE MEDYA KİTİ

KOÇTAŞ ÜRÜNLERİYLE İÇ MEKAN TASARIMI ÖĞRENCİ YARIŞMASI 2014

Gelin, Yarışın; Fikriniz Saklı Kalmasın...

İnsanlar yazdıkları eserler, besteledikleri müzikler, yaptıkları buluşlar ve yarattıkları sanat eserleri ile tarihe mal olur, takdirle anılırlar.

Milano da tasarlandı; Ankara İncek te hayat buluyor.

Bağlıca nın En Kapsamlı Projesi

İLETİŞİMDE TASARIM TASARIMDA İLETİŞİM KONULU ULUSLARARASI KATILIMLI SEMPOZYUM VE SERGİ GERÇEKLEŞTİ

ÖZEL ETKİNLİKLER DOSYASI

W ISTANBUL GENÇ TASARIMCI YARIŞMASI

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

26 EKIM TANITIM VE SPONSORLUK DOSYASI ENERJİ ALANINDA UZMAN FİRMALAR VE KONUŞMACI LAR SEKTÖRÜN KALBİ YTU DE ATACAK İKLİMLENDİRME (HVAC)

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

ARCHISECTIONS YEŞİL & MAVİ ULUSLARARASI PROJE YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

MAKSDER 6. MOBİLYA AKSESUAR ÜRÜNLERİ TASARIM YARIŞMASI ŞARTNAMESİ 2015

YEM ÖDÜLLERİ 2017 ALTIN ÇEKÜL YAPI ÜRÜN ÖDÜLÜ ve FİKİR ÖDÜLÜ JÜRİ RAPORU

Slow Cheese Bodrum Peynir Festivali

Yapıblok İle Akustik Duvar Uygulamaları: Digiturk & TV8

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center

ANKARA NIN İLK VE TEK GÜZELLİK FESTİVALİ ARALIK 2019 CONGRESIUM ANKARA

Stratejik Ortaklar Destekleyen Kurumlar Organizasyon

KURUMSAL KİMLİK KILAVUZU

MİMARLAR DERNEĞİ DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Otomotiv endüstrisinde geleceğin fikirleri, tasarımları ve projeleri her yıl yarışıyor.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İlaç Uygulama ve Araştırma Merkezi (ERFARMA) 2018 Yılı Stratejik Plan İzleme ve Değerlendirme Raporu

BİLECİKTE YATIRIMIN DOĞRU ADRESİ KAYI PLAZA.

COLLEC- TION

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

EMİNEVİM Konutta Yeni Fikirler Yarışması Soru ve Cevapları

Helenium Wings in. Teras Bahçeli Evlerinde, Daha Yaşanacak Çok Masal Var!

.88N BORNOVA KÜÇÜK PARK K*N9

H+Bredgatan H+ BREDGATAN KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ. Erik Giudice Architects sunar. Helsingborg, İsveç

hayallerin ötesinde ENERJİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

ÖZGEÇMİŞ. Doğum Tarihi : : YARDIMCI DOÇENT DOKTOR Y. MİMAR. Derece Üniversite/Okul Birim-Bölüm Tarih. Görev Üniversite / Birim-Bölüm Tarih

Dijital Pazarlama Ajansı

"1. İSTANBUL TASARIM BİENALİ" TEKNİK GEZİ RAPORU

Yer İle Yalın Bir İlişki

Serüvenimiz 1919 yılında Bayan Maruşya ile kurukahvecilikle başladı yılında Burhanettin Koçer ve 1949 yılında Nurettin Tunçay ile gelişimini

Doktora /Sanatta Yeterlik sonrası A.1 kategorisinde en az iki etkinlik

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

IEEE Türkiye Başkanlar Kurultayı

Transkript:

31/10/2010 3 Eray Çaylı eraycayli@gmail.com HALİÇ E PARAMETRİK MÜDAHALELER Üç farklı ülkeden gelen akademisyen ve öğrencileri buluşturan Parametric Synthesis çalıştayı 2-10 Ekim tarihleri arasında İTÜ Taşkışla Kampüsü nde düzenlendi. İngiltere, Yunanistan ve Türkiye den gelen yaklaşık 20 kişi Parametric Synthesis adlı mimari/tasarım çalıştayına katılmak üzere İstanbul da buluştu. Eyüp Mezarlığı ve Bahariye Adaları arasında kalan bölgenin çalışma sahası olarak belirlendiği çalıştayda temel hedef katılımcıların Grasshopper adlı yazılımla hızlıca tanışabilmesi ve bu taze tanışıklığın somut birer tasarım uygulamasına dökülmesiydi. Grasshopper, tasarımcıların bilgisayar ortamında üç boyutlu modelleme yapmak için en çok tercih ettiği yazılımlardan olan Rhino nun bir eklentisi. Program, özellikle iki yönüyle ön plana çıkıyor. İlki, arayüzünün grafik diliyle ilgili: Grasshopper da modelleme adına yapılan her hamle kutu, devre ve kablo gibi elektriği lise fiziği seviyesinde okumuş kullanıcıların bile aşina olduğu görsel elemanlarla temsil ediliyor. Böylece, daha önce programlama deneyimi olmayan kullanıcılar da Grasshopper a hızlıca alışabiliyor. Programın algoritma tabanlı modeller üretmeye imkân tanıması da dikkat çeken ikinci özelliğini oluşturuyor. Grasshopper bu özelliği nedeniyle son birkaç yılda tasarım çevrelerinde adını sıkça duyduğumuz parametrik tasarım yaklaşımını benimseyenler tarafından el üstünde tutuluyor. Sanırım bu noktada biraz da parametrik tasarım yaklaşımının ne anlama geldiğinden bahsetmek gerek. Parametrik tasarım ismiyle müsemma tasarım süreci zarfında gerçekleşebilecek olası değişikliklere kapalı bir formun geometrik özelliklerinin çarçabuk kesinliğe kavuşturulmasından çok, ortaya çıkarılması hedeflenen tasarımın temel ilkelerini tanımlayacak parametrelerin belirlenmesine vurgu yapan bir yaklaşım. Bu nedenle, bir yandan üretken tasarım ( generative design ) adı verilen ve seri-kişiselleştirmenin yanı sıra aynı tasarımdan temellenen çok sayıda özgün kopya nın üretilmesine de olanak tanıyan tasarım yaklaşımıyla dirsek temasında. Öte yandan, kendini tekrar eden formlar ve birbirine bağımlı olan çok sayıda değişkeni gündeme getirebilecek tasarım iş tanımı ve süreçleri söz konusu olduğunda da sıkça tercih edilen bir yöntem. Aslında, kullanıcıların Grasshopper ortamında modelledikleri de (örneğin, Rhino dan farklı olarak) geometri ya da şekil lerden ziyade, geometri/şekil üretici ler. Çalıştay katılımcıları da kendi şekil üreticileri nin nasıl modellenebileceğini Live Architecture Network ten Luis Fraguada nın verdiği hızlandırılmış kurs sayesinde öğrendi. Grasshopper da yapılan bilgisayar modellerinin tamamlanmasından sonra sıra bu modellerin maket kartonu ve lazer kesim yöntemi kullanılarak fiziksel uygulamalara dönüştürülmesine geldi. Kesimin sonundaysa ortaya, levha malzemeye atılmış kesik ve derzlerin olanaklı kıldığı bükme hareketleri sayesinde üçüncü boyutlarına kavuşan modüller çıktı. Çalıştay, üretilen fiziksel modellerin yanı sıra bu modelleri ortaya çıkaran tasarım süreçlerine de yer verilen serginin açılışı ve Londra Metropolitan Works ten Matthew Lewis in yaptığı kapanış konuşmasıyla sona erdi. Daha fazla bilgi için: http:// parametricsynthesis.tumblr.com, http:// www.livearchitecture.net BİENALDEN MERHABA SEMPOZYUMU Uluslararası İstanbul Tasarım Bienali hazırlık etkinliklerinin ilki, İstanbul Tasarım Sempozyumu, 2-3 Aralık ta. İstanbul Kültür Sanat Vakfı nın bir süredir hazırlıklarını sürdürdüğü ve 2012 yılında kapılarını açacak Uluslararası İstanbul Tasarım Bienali nin ilk basın toplantısı Ekim ayında gerçekleştirildi. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve Uluslararası İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Özlem Yalım ın konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, 2-3 Aralık 2010 tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi nde düzenlenecek Uluslararası İstanbul Tasarım Sempozyumu nun da programı duyuruldu. Sempozyumun hazırlık dönemi etkinliklerinin ilki olarak konumlandığını süreçte atölye çalışmaları ve sergilerden düzenlenmesi planlanıyor. 2-3 Aralık ta Kadir Has Üniversitesi nde düzenlenecek Sempozyum da, aralarında bienalin danışma kurulu üyelerinin de bulunduğu 16 konuşmacı, Tasarım ve tasarımın etkileşimde olduğu insan, çevre, kültür, politika, ekonomi, eğitim, teknoloji ve bilim gibi alanlar ile ilişkisini tartışıp, İstanbul özelinde tasarım ve kent konusunu irdeleyecek. Anlaşılan, tasarımı anlamak, anlatmak ve bu konudaki farklı tartışma noktalarını İstanbul un kültür ve sanat yaşamının gündemine getirmek maksadıyla düzenlenecek bienalin hazırlık süreci de bienalin kendisi kadar dikkat çekecek. Uluslararası İstanbul Tasarım Bienali, yaratıcı endüstrilerdeki tüm disiplinlere açık olacak. Çağdaş yaşam koşulları içerisinde tasarım odaklı düşünmenin hayati önemini vurgulamayı hedefleyen bienal kapsamında ulusal ve uluslararası tasarım sergileri, tematik sergiler, atölye çalışmaları, söyleşiler ve özel projeler yer alacak. Küratörün 2011 de kesinleşip açıklanacağı bienalin, ulusal ve uluslararası olmak üzere iki danışma kurulu bulunuyor: Ulusal Danışma Kurulu nda Fütürist ve Brightwell Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas, Endüstriyel Tasarımcı ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mehmet Asatekin, Mimar ve Arrademanto Mimarlık Dergisi Editörü Uğur Tanyeli, Grafik Tasarımcı ve Bek Tasarım Danışmanlık Kurucusu Bülent Erkmen, Mimar ve Koleksiyon Mobilya Kurucusu Faruk Malhan, Sanat Tarihçisi ve İstanbul Modern Sanat Müzesi Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu ile Endüstriyel Tasarımcı ve Defne Koz Studio Kurucusu Defne Koz yer alıyor. Uluslararası Danışma Kurulu nda ise Hong Kong Polytechnic Üniversitesi Tasarım Fakültesi Eski Dekanı John Heskett, Material Connexion CEO su George Beylerian, Londra Tasarım Müzesi Direktörü Deyan Sudjik ve Vitra Tasarım Müzesi Direktörü Alexander von Vegesack bulunuyor.

04 Bir tasarım yarışması neden düzenlenir? Tasarım konusunda kamuoyu oluşturmak, yeni ve farklı fikirleri ortaya çıkarmak, öğrencileri teşvik etmek, üniversite sanayi iş birliğini desteklemek Günümüzde özgün tasarımlar olmadan marka olabilmek neredeyse imkansız. Çünkü rekabetin temelinde yalnızca üretim kapasitesi, kalite ve fiyat gibi unsurlar bulunmuyor. Bu noktada fark yaratacak etkenin farklı kitlelere, farklı ihtiyaçlara ve farklı beğenilere hitap edebilen tasarım gücü olduğu ortada. Bunun farkında olan birçok firma düzenledikleri tasarım yarışmaları ile yeni fikirleri yakalamaya ve uygulamaya çalışıyor. Şu an gündemde olan tasarım yarışmalarından bazılarını sizler için toparladık. İzocam Yalıtım Yarışması İzocam ın bu yıl 11.sini düzenlediği Yalıtım Yarışması nda proje konusu yüksek binalarda enerji etkin yapı kavramına yaratıcı yaklaşımlar getirilmesi oldu. Yarışmanın amacı Multi Konfor Bina tanımına göre çok amaçlı bir kule tasarlanması. Yalıtım Yarışması nda öğrenciler, Aşağı Manhattan bölgesinin Güney Greenwich olarak adlandırılan kısmında, sürdürülebilir bir gökdelen tasarımı ortaya koyacaklar. Kulede; Greenwich te ve Aşağı Manhattan ın İş Merkezi Bölgesi nde farklı seviyelerdeki sürdürülebilirliklere ulaşmak için başta gelen projelerden biri olması kriteri aranacak. Ayrıca binanın tasarımının dışında, inşaat alanının yakın çevresi için de kentsel mekan çözümleri sunulması bekleniyor. Öğrenciler projelerini en geç 1 Nisan 2011 e kadar teslim edecek ve dereceye giren projelerin duyurumu 15 Nisan 2011 tarihinde yapılacak. Ulusal etapta ilk üç dereceyi paylaşan proje sahipleri, 18-21 Mayıs 2011 tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti nin başkenti Prag da düzenlenecek uluslararası etapta ülkemizi temsil edecekler. Ulusal yarışmanın birincisi 6.000 TL, ikincisi 4.000 TL ve üçüncüsü 3.000 TL ile ödüllendirilecek. www.yalitimyarismasi.com Ahşap Oyuncak Tasarım Yarışması Düzce Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi Bölümü ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü Türkiye genelinde Ahşap Oyuncak Tasarımı Yarışması düzenliyor. 15 Haziran 12 Kasım 2010 tarihleri arasında yapılacak olan yarışma ile; yaratıcı düşünmeyi sağlama ve orijinal ürünler çıkartmayı destekleme, yarışmayı geleneksel hale getirip, oyuncak müzesi kurumunu gerçekleştirebilme ve özgün ve eğitici oyuncakların üretimini Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com YARIŞMA SEZONU AÇILDI Tasarım dünyasında sonbahar bir kez daha yarışmalarla beraber geldi. Artık ahşap oyuncaklardan yalıtıma her konuda bir yarışma bulmak mümkün. sağlayabilmek amaçlanıyor. Yarışma için yaş sınırı yok. Katılan eserlerin özgün, daha önce üretilmemiş ve herhangi bir yerde yayınlanmamış olması gerekiyor. Yarışmacılar tasarım zarflarını, 15 Haziran 12 Kasım 2010 tarihleri arasında Mobilya Dekorasyon Eğitimi Bölümü Yarışma Sekreterliği ne şahsen veya posta/kurye/ kargo ile ulaştırabilirler. Ödül töreninin 24 Aralık tarihinde yapılacağı yarışmada birinciye 4.000 TL, ikinciye 2.000 TL ve üçüncüye de 1.000 TL ödül verilecek. Gayrimenkul Ödülü Kentsel Kalite için Diyalog teması altında düzenlenecek olan ArkiPARC 2011 kapsamında sahiplerini bulacak Gayrimenkul Ödülü ile fiziksel çevrenin niteliğinin iyileştirilmesine katkı sağlayan kişi ve kurumların onurlandırılması ve bu sayede benzer yatırımların gelişmesinin teşvik edilmesi amaçlanıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen ve son başvuru tarihi 31 Ocak 2011 olan ödül, Konut, Ofis, Otel, Alışveriş Merkezi, Alternatif Yatırımlar ve Karma Kullanım olmak üzere toplam altı kategoride veriliyor. Ödülün Seçici Kurulu Avi Alkaş, Alaeddin Babaoğlu, Hakan Eren, Kerem Erginoğlu, Duygu Erten, Celal Abdi Güzer, Hakan Kodal, Firuz Soyuer ve Feyzi Tecellioğlu ndan oluşuyor. Ödüller, 30 Mart Çarşamba akşamı ArkiPARC 2011 kapsamında yapılan ödül töreni ile sahiplerini bulacak. www.gayrimenkulodulu.com Ytong Ulusal Mimari Tasarım Yarışması 2010 yılı Dünya Mimarlık Günü dolayısıyla Dünya Mimarlar Birliği nin belirlediği Daha İyi Kent, Daha İyi Yaşam - Tasarım Yoluyla Sürdürülebilir temasına destek amacıyla Ytong, ulusal bir Mimari Tasarım Yarışması düzenliyor. Çatılar ve Sürdürülebilirlik konulu yarışma ile; sürdürülebilir kentsel çevre için mevcut yapı stoğunun iyileştirilmesi gerekliliğine dikkat çekmek ve var olan mekânların yeniden değerlendirilerek barınma sorununa da yenilikçi çözüm önerileri getirilmesi hedefleniyor. Özellikle büyük kentlerde atıl durumda bulunan yapıların çatı ve/veya son katlarının, donatılı Ytong plakları kullanılarak güvenli, sağlıklı ve ekonomik bir biçimde yeniden değerlendirilmesi üzerine tasarım fikirleri üretilmesi teşvik ediliyor. 14 Şubat 2011 tarihinde son bulacak yarışmada birinci 30.000 TL, ikinci 20.000 TL, üçüncü ise 15.000 TL para ödülü kazanacak. Ayrıca 5 adet 5.000 TL değerinde mansiyon ve 3 adet de 2.500 TL değerinde satın alma ödülü verilecek. www.ytong.com.tr/yarisma. Koçtaş İç Mekan Tasarım Yarışması Koçtaş ve İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen İç Mekan Tasarım Yarışması nda öğrenciler, Koçtaş ta satılan ürünlerle kendi hayallerindeki mekanları yaratacaklar. Sadece iç mimarlık ve mimarlık lisans öğrencilerinin katılabileceği yarışmada öğrencilerin kendi seçtikleri bir evi Koçtaş ürünleriyle tasarlamaları isteniyor. Projelerde genel olarak aranacak nitelikler arasında; iç mekan tasarımı özgünlüğü, kullanılacak ürünlerin kendi aralarındaki ve mekanla uyumları, uygulanabilir olma özellikleri ve kendine has bir tarzı yansıtıyor olması yer alıyor. İfade tekniğinin serbest olduğu yarışmada tasarımların; kavramsal anlatımlar (yazılıgrafik sunumlu), kararları yeterince anlatan ölçekte plan, kesit, görünüşler, 3 boyutlu anlatımlar, farklı ölçeklerde detay anlatımları ve Koçtaş ürün listesinin yer alması bekleniyor. 6 Ekim- 6 Aralık 2010 tarihleri arasında başvuruların kabul edileceği yarışmada birinci olan tasarımcı 5000 TL ödül almaya hak kazanırken, ikinciye 2500 TL, üçüncüye ise 1250 TL para ödülü verilecek. www.koctas.com.tr Ulusal Mobilya Tasarım Yarışması Mobilya üreticileri ile tasarımcıları buluşturan Türkiye nin en kapsamlı mobilya tasarım yarışmasına başvurular başladı. Ev, ofis ve mutfak-banyo mobilyaları olmak üzere üç ana temada düzenlenecek yarışmaya profesyoneller, uygulayıcılar ve lisans öğrencilerinin yanısıra ilk ve orta öğretim öğrencileri de katılabilecek. Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinatörlüğü, Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri organizatörlüğü ve İstanbul İhracatçı Birlikleri, Ege İhracatçı Birlikleri ile Akdeniz İhracatçı Birlikleri nin katkısıyla düzenlenen yarışmada Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Onur Jüri Üyesi olarak yer alıyor. Prof. Önder Küçükerman, Reşit Soley, Aziz Sarıyer, Jan Nahum, Mustafa Toner, Memduh Şen, Kaan Dericioğlu, Ahmet Kaleli, Didem Çapa ve Fatih Kıral ise yarışmanın asli jüri üyeleri olarak tasarımları değerlendirecekler. Ödül alan projeler 4 Mart 2011 tarihinde İstanbul da Rahmi Koç Müzesi nde yapılacak olan törenle belirlenecek. www.designforexport.org

31/10/2010 05 Bilgen T. Manzakoğlu bilgen@bilgentm.com BOAT SHOW UN GETİRDİKLERİ Uluslararası İstanbul Shop&Miles Boat Show Ekim sonunda kapılarını açtı. Boat Show, eleştirilere maruz kalsa da tekne tasarımcılarını buluşturdu 01 İstanbul un denizde düzenlenen tek fuarı olma özelliğini taşıyan Uluslararası İstanbul Shop&Miles Boat Show Fuarı nda Türkiye nin tekne ve yat tasarım gücü sergilendi. Marinturk İstanbul City Port- Pendik te gerçekleşen fuarda Türkiye nin en seçkin yat tasarımları ile dünyaya ihraç edilen en önemli mega yatlar görücüye çıktı. Tekne üretiminde ve mühendislikte artık belli bir standarda gelen Türk tekne üreticileri, dünyaya açılmanın ve marka olmanın olmazsa olmazı tasarım ın nimetlerinden sonuna kadar yararlanmakta kararlı görünüyorlardı. Numarine, Peri Yachts ve Azuree markasının sahibi Sirena Marine gibi Türk firmaları, kuruluşlarının üzerinden çok kısa bir zaman geçmesine rağmen tasarımın gücünü kullanarak büyük başarılara imza attılar ve yurt dışındaki fuarlardan önemli ödüllerle döndüler. Sirena Marine in ikinci teknesi olan Azuree 33 dünya lansmanının yapıldığı Genoa Boat Show da dünyanın en iyi teknesi (Barca dell Anno) seçildi. Azuree nin tasarım ve mühendisliğini yıldızlar topluluğu olarak sıfatlandırılan bir grup mühendis gerçekleştiriyor. Son yedi yılda iki defa America s Cup a katılan İtalyan takımının teknesini tasarlayan Giovanni Ceccarelli ile ileri üretim teknolojilerinin yaratıcı ve uygulayıcısı Paolo Ballerini ekibi, Sirena Marine deki tasarım ve mühendislik gücünü de birleştirerek yepyeni bir konsept yaratmış durumda. Günümüz teknolojisinin sağladığı en iyi crusing deneyimini vaat eden Azuree 33 ve Azuree 40, yarış teknesi performansını gezi yelkenlisi konforuyla buluşturmayı başarmış. Avrupa daki Boatshow ların en önemli katılımcıları arasında yer alan ve geçen yıl Cannes Boat Show da ödül alan Peri Yachts ın tasarımları Selçuk Koçak ın önderliğindeki Scaro Design tarafından gerçekleştirilmekte. Peri Yacht Türkiye de ilk kez İstanbul Shop&Miles Boat Show a katılarak 99 feetlik Peri 29 modelini Pendik deki fuarda sergiledi. Dünyada ilk kez İstanbul Shop&Miles Boat Show ziyaretçileri Peri 29 u deniz üstünde test 02 etme imkanı buldular. Tasarımları ve kullandığı ileri teknoloji ile öne çıkan firmalarımızdan biri de Numarine. Numarine geçtiğimiz yıl Fransa`nın Cannes kentinde düzenlenen Avrupa Yat Trophy`sinde en iyi ikinci yat ödülünü aldı. Tekne tasarımlarını, İspanya Kralı Juan Carlos`a ve ünlü modacı Roberto Cavalli`ye de yat tasarlayan Tommaso Spadolini ile ve ülkemizin iddialı isimlerden biri olan Can Yalman gerçekleştiriyor. Numarine teknelerinin üretiminde, yalnızca uçaklarda kullanılan uzay teknolojisini kullanmakta. Bu sayede yatlar çok daha hafif ama dayanıklı oluyor. Son yirmi yılda 150 nin üzerinde tekne üretimi gerçekleştirerek sektörün köklü ve başarılı üreticilerinden biri olmayı sürdüren Viçem Yacht da fuarda tekne severlerle buluştu. Bu başarısında tasarımcı ve mühendislerden oluşan güçlü bir ekibe sahip olmasının yanı sıra, Frank Mulder, Art Line ve Wetzels Brown gibi dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışmasının da katkısı büyük görünüyor. Üretim ve tasarım kalitesini göz önüne alırsak, bahsetmeden geçemeyeceğimiz bir diğer firma da Koç Holding e ait olan RMK Marine. 22 Mayıs ta Londra da gerçekleştirilen gala gecesinde, RMK Marine tarafından inşa edilen 52 metre uzunluğundaki Nazenin V, 45 metre Üstü En İyi Yelkenli Yat kategorisinde Jüri Özel Ödülü nün sahibi oldu. Teknenin dış tasarımı Sparkman&Stevens, iç tasarımı ise Redman Whitelly Dixon imzası taşıyor. Şu anda ise RMK dünyaca ünlü tekne tasarımcısı Ronn Holland ile birlikte 45 metrelik klasik Explorer tipindeki yatın inşası ve iç donanımı sürdürmekte. Görünen o ki, kaliteli üretim ve başarılı mühendislik e tasarım ın gücünü de ekleyerek mükemmel karışımı yakalayan Türk firmaları yurt dışında daha adından uzun süre söz ettirecek gibi. 01-02. Azuree 40 ve Numarine 78 ht

06 Şanel Şan sanelsanel@gmail.com YENİ YORUMLARLA ve sergilenmeye değer bulunan toplam 20 eserden oluşacak bir sergi ve kitap Kasım ayında yayınlanacak. MAHYALAR İstanbul 2010 Geleneksel Sanatlar Yönetmenliği tarafından, İstanbul da 400 yıldır yaşayan bir gelenek olan mahyayı çağdaş dünyanın bir tasarım nesnesi olarak gündeme getiren Mahya Tasarım Yarışması sonuçlandı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı tarafından 20 Temmuz 5 Ekim 2010 tarihleri arasında düzenlenen Mahya Tasarım Yarışması sonuçlandı. İstanbul da 400 yıldan beri kesintisiz yaşayan bir gelenek olan mahyayı çağdaş dünyanın bir tasarım nesnesi olarak yeniden gündeme getirmek amacıyla düzenlenen yarışmada Hakan Karaman ın başvurusunu oyçokluğu ile birinci seçildi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Geleneksel Sanatlar Yönetmenliği tarafından düzenlenen, İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Grafikerler Meslek Kuruluşu (GMK) ve Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programı nca desteklenen yarışmaya 64 kişi/gruptan toplam 90 başvuru yapılmış. Değerlendirme sürecinde eserler; salt aydınlatma tasarımı olmayıp mahya tasarımı olmaları, yarışma şartnamesinde belirtilen koşullara uygunlukları, özgünlükleri, tasarımın uygulanabilirliği, mimariye zarar verici nitelikte olmamaları ve yerine uygunlukları ölçütlerine göre oylanmış. Yarışmanın Seçici Kurulu nda yer alan isimler farklı disiplinlerden alanında önemli isimlerden oluşuyordu. Kurul da yer alan isimler ise şöyle: Beşir Ayvazoğlu, Yeşim Demir, Zeynep Fadıllıoğlu, Prof. Dr. İsmail Kara, Komet, Nevzat Sayın, Ömer Faruk Şerifoğlu ve Kahraman Yıldız. Seçici Kurul tarafından belirlenen 5 projenin her birine 5 bin TL para ödülünün yanı sıra, ödül kazanan İstanbul 2010 AKB, Geleneksel Sanatlar Yönetmeni Ömer Faruk Şerifoğlu Genel olarak mimarlar, mimarlık öğrencileri, sanatçılar, endüstri tasarımcıları, grafikerler ve bilgisayar mühendislerinin katılım gösterdiği yarışma ile edebiyatçıların ilgilenmemesi, başvuruların edebiyatla ilişki kurmaması dikkatimizi çekti. Hâlbuki mahyada yazılan ifadeler de zaman içinde bir birikime dönüşmüş, kalıplar oluşmuştur. Mahya ifadesi olarak yeni cümleler gündeme gelebilirdi diyor. Mahyanın bugünkü durumu, yarışmanın getirdikleri ve getireceklerini sorduğumuzda Ömer Faruk Şerifoğlu: Mahya uygulaması günümüzde Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından İstanbul Valiliği ve İstanbul Müftülüğü denetiminde yapılıyor. Kurumsal olarak kazanan projelerin uygulanmasına yaklaşımları ne olur bilemiyoruz. Ancak mahyacılığın da bir dönüşüm yaşayacağı muhakkak. Bunun kurumsal zemini oluşmadan toplumsal zeminini oluşturduğumuzu düşünüyorum. İşin profesyoneli olan 100 e yakın kişi yarışma vesilesiyle mahya konusunda düşünüp, öneriler geliştirmiş oldu. Proje kapsamında geçen yıl Göklere Yazı Yazma Sanatı Mahya adlı bir kitap yayımladık ve oldukça da ilgi gördü. Bu yıl da İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesindeki Mahya Atölyesi nin teknik yenilemesi ve takviyesi yapıldı. Dolayısıyla mahyanın bugünü ve geleceğine önemli bir veri oluşturduğumuzu ve katkı sağladığımızı düşünüyorum. Kitaplar ve sergi ile bu önerileri görünür kılmış olacağız. Ama ödüllendirilen projelerden en azından birinin uygulanmasını umut ediyorum diyerek açıklamada bulundu. Mahya da ilk 5 1. Hakan Karaman (1978), Mimar 2. Canan Dağdelen (1960), Sanatçı 3. Burak Gür (1986), Mimar 4. Seyfettin Kalaycıgil (1986), Mimar Selin Şentürk (1985), Mimar 5. Kaan Aşer (1987), Öğrenci Mete Aşer (1987), Öğrenci Seyit Ali Güzel (1990), Öğrenci

31/10/2010 07 Özlem Akın Tapçalap ozlem.akin@izmirekonomi.edu.tr.com KULLANICILARI TARAFINDAN TASARLANAN BİNA Öğrencileri ve akademik kadrosu tarafından tasarlanan İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi nin yeni eğitim binası Ekim ayı sonunda kapılarını açtı. Bu sebeple düzenlenen bir dizi etkinlik, İzmir i ilgi odağı yaptı. 20.10.2010 tarihinde, saat 20:10 da İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEU), Balçova kampüsünde, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi nin yeni eğitim binasının açılış töreni gerçekleşti. Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş ın ve İEU Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin in açılış konuşmalarının ardından kurdele kesimi ile başlayan açılış partisi, binanın bir tasarım okuluna yakışır, yaratıcı mekanlarında, farklı etkinlikler ile eğitim ve eğlenceyi birleştirir bir şekilde, gece boyunca devam etti. Fakülte üyeleri ve öğrencileri, sergiler, multimedya gösterileri, enstalasyonlar, müzik, oyunlar ve renk temalarıyla hazırlanmış sofralar eşliğinde takım çalışması ve yenilikci anlayışını, tasarım ruhu ile birleştirerek, yeni mekanlarının enerjisini ve aktif hayatını adeta görselleştirdiler. Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülesi Dekanı Tevfik Balcıoğlu nun esas aldığı Bütünleşik Tasarım Anlayışı ile farklı tasarım disiplinlerinden oluşan 5 bölüm, bu anlayış doğrultusunda tasarlanan binada, İzmir Ekonomi Üniversitesi nin 10. eğitim yılında, bir çatı altında birleşti. Tasarım eğitiminin ihtiyaçlarına uygun olarak planlanan binanın mimarisi evrensel tasarım standartlarını uygulamada Türkiye deki eğitim yapılarına öncülük eder nitelikte. Tek bir girişi olmayan yapı, açık avlusu, kat açıklıkları, asma katları ile görsel iletişimi vurgularken fakültenin eşitlikçi, demokratik ve yenilikçi tasarım felsefesini desteklemekte. Binanın şeffaf dış cephesi, cam ve brüt beton uygulaması, doğal ve geri dönüşümlü malzemelerin kullanımı aynı anlayışın mimariye yansımaları. İşbirliğinin ve takım çalışmasının ön plana çıktığı fakülte eğitim anlayışı ile farklı bölümler, bina içindeki mekanlarda bir arada konumlandırıldı. Fakülte üyeleri ve bölüm başkanlarının ofisleri disiplinlerarası iletişime olanak verecek şekilde yerleştirildi. Aynı anlayış ile stüdyo ve atölye katlarında da tüm bölümlerin entegrasyonunu sağlayacak şekilde kat planları yapıldı ve bölümlere ait mekan sınırları tanımlanmadan birbirleriyle, sunum ve lobi alanları aracılığı ile içiçe çalışmalarına olanak sağlandı. Birinci yıl öğrencileri üst katta, geniş bir perspektif içinde, ufukları açık bir şekilde şehri görerek, ortak tasarım stüdyosunda tüm disiplinler ile birarada eğitimlerine başlamaktalar. Her yıl bir kat alta inerek, uygulama ağırlıklı olan son yıllarını 1. katda tamamlayıp, sembolik bir deyimle ayakları yere basan tasarımcılar olarak üniversiteden ayrılmaktalar. Bu yerleşim planı sayesinde hem alt sınıfların merdivenlerden inerken üst yıllarda yapılan projelere aşina olunması sağlanmakta, hem de aynı katta bulunan farklı bölümlerin birarada çalışmalarına ve birbirlerinin proje sunumlarını izlemelerine olanak verilmekte. Açıklık, şeffaflık, görsel iletişim, eğitimin ve de binanın ana temaları arasında yer alıyor. Yeni yapının projesi, farklı uzmanlık alanlarında çalışmalarına devam eden fakülte mensupları ve öğrencilerin katılımı ile tasarlandı. Bu süreçteki araştırma ve çalışmalar, Türkiye deki tasarım eğitimi ve uygulamasında önemli bir değişime örnek teşkil edecek nitelikte. Mimari proje, üniversite bünyesinde farklı tasarım aşamalarında biraraya gelen üç ayrı grubunun ortak ürünü. Mimarlık Bölümü öğretim üyelerinden olan Michael E. Young, Özlem Akın ve öğrencileri tarafından Ekotam (Ekonomi Üniversitesi Tasarım Araştırma Merkezi) kapsamında tasarlanan ve geliştirilen projenin, uygulama detaylarını ve ihale dokümanlarını yarı zamanlı öğretim elemanlarından Erguvan Ünal ve Mahir Ünal üstlendi. Uygulama projesi, Üniversitenin Proje ve İnşaat müdürü ve mimarı Hüsnü Alpan ve fakültenin mimarlık bölümü mezunlarından Pelin Doğan kontrolünde Kuryap İnşaat firması tarafından hayata geçirildi. İç mekan tasarımında çeşitli projeler, mobilya ve görsel iletişim tasarımları, öğrenci ve öğretim elemanlarının ortak çalışmasının sonucunda ortaya çıktı. Çorbada tuzunuz olsun sloganı ile başlayan tasarım çalışmaları, üniversite çalışanlarının uyumlu işbirliği ve işbölümü sayesinde keyifli bir sofraya dönüştü. Açılış etkinlikleri çerçevesinde, simgesel bu sofra, Mimarlık Bölümünün yeşil, kırmızı ve beyaz temalı yiyecekleriyle gerçek bir ziyafete dönüştü. İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünün ağaçtan bir elma kopar projesi, Endüstriyel Tasarım Bölümünün lüks hayat müzik performansı görmeye değer etkinliklerlerden sadece birkaç tanesi. Görsel İletişim Tasarım bölümünün hazırladığı multimedya gösterileri ile mekanlar renklendi ve Moda Tasarımı Bölümünün enstelasyonu aryalarla süslenince iyiden iyiye tarih içinde bir gezinti şölenine dönüştü. 20/20 adını verdikleri sergi salonunda gerçekleşen Design School Design sergisi, ODTÜ, Mimar Sinan, Kadir Has ve Bilgi Üniversitelerinin mimarlık fakültelerini bir çerçevede yanyana getiriyor. Tasarımın yaşam kalitesini ve ürünün değerini arttırdığı günümüzde, bu yapı, detaylara verilen hassasiyet, özgün tasarımları sayesinde eğitim yapıları mimari standartlarını arttıran nitelikte. İzmir Ekonomi Üniversitesi nin, yeni eğitim binası, çağdaş, yenilikçi, demokratik İzmir e yakışır bir tasarım merkezi olabilecek mimari nitelikleri ile görsel olduğu kadar, eğitim ve çalışma anlayışı ile de kültürel bir kazanım oldu. Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi ile içindeki etkinlikleri.

08 Şanel Şan sanelsanel@gmail.com VE KAZANAN ŞEKERLE BESLENEN SALYANGOZ! 2050 nin yaşamı için geliştirilen yeni çözümler Electrolux Design Lab de yarıştı. Gözleri üzerine toplayan yarışmanın galibi Yuriy Dmitriev oldu. Bu yıl sekizincisi gerçekleşen Electrolux Design Lab, geleceğin yaşam alanları için yaratıcı çözüm önerilerine odaklanıyordu. Birleşmiş Milletler in araştırmalarından yola çıkan Design Lab 2010, endüstriyel tasarım bölümü öğrencilerini ve ilgili bölümlerden yeni mezun olanları dünya nüfusunun yüzde 74 ünün şehirlerde yaşayacağı 2050 yılının evleri için yiyecek hazırlama, saklama, çamaşır ve bulaşık yıkama çözümleri üretmeye davet etti. 50 yi aşkın ülkeden bin 300 den fazla katılım sağlanan yarışmada yarışmacılara verilen brief çevreci, zamana ve mekâna uygun, kişileştirilebilen ev aletleri tasarlamak üzerine kuruluydu. Hintli tasarım enstitüsü öğrencisi Peter Alwin in Snail (Salyangoz) adını verdiği mikro indüksiyonlu ısıtıcıyla birinci olduğu Design Lab 2010 un kazananlarını INEKEHANS/ARNHEM tasarım ofisinin kurucusu Ineke Hans, 2010 Britanya Tasarım Ödülüleri nde yılın tasarımı ödülüne sahip olan Benjamin Hubert, BarberOsgerby in Stüdyo Müdürü Jon Marshall ve Electrolux Global Tasarım Başkan Yardımcısı Henrik Otto dan oluşan jüri belirledi. İngiltere nin önemli tasarım ve mimari etkinliklerinden olan 100% Design London da gerçekleşen finallerde Rus yarışmacı Yuriy Dmitriev, Bio Robot isimli buzdolabıyla ikinci olurken Amerikalı genç tasarımcı Matthew Gilbride da Elements Modular Kitchen la (Modüler Mutfak Ekipmanı) üçüncülüğe hak kazandı. Yarışmanın birincisi 5000 Avro para ödülünün yanı sıra Electrolux Global Tasarım Merkezi nde 6 ay ücretli staj imkanı, ikinci olan Bio Robot un tasarımcısı Yuriy Dmitriev 3000 Avro, üçüncü Matthew Gilbride ise Elements Modular Kitchen la 2000 Avro para ödülünün sahibi oldu. Online oylamayla People s Choice Award (Halkın Seçimi Ödülülü) nü de kazanan Bio Robot, Rus tasarımcı Dmitriev e iki mutluluğu aynı anda yaşattı. Halkın seçimi kategorisinde ise finale kalan isimler şöyle: Bio Robot Buzdolabı, Havalı, Çevreci, Yiyecek Muhafızı ve tasarımcısı Yuriy Dmitriev, The Kitchen Hideaway (Gizli Mutfak ve tasarımcısı Daniel Dobrogorsky, Clean Closet (Temiz Gardırop) ve tasarımcısı Michael Edenius, Dismount Washer (Demonte Çamaşır Makinesi) ve tasarımcısı Lichen Guo, External Refrigerator (Harici Buzdolabı) ve tasarımcısı Nicolas Hubert, Eco Cleaner (Eko Temizleyici). Portatif bir ısıtıcı ve pişirici olan Snail, manyetik indüksiyon sistemiyle çalışıyor. Isıtacağınız malzemeye göre bir tavaya, cezveye ya da fincana yapıştırılıyor. Yüksek kapasiteli şeker kristali bataryasıyla çalışan portatif pişirici, şekerden elde ettiği enerjiyle bobini ısıtarak manyetik indüksiyon işlemini yönetiyor. Özlem Devrim ozlem.devrim@etmk.org.tr PROMOSYON SEKTÖRÜNDEN DAVETİYE ETMK İstanbul Şubesi ve Promotürk Derneği tarafından 25. Uluslararası Promosyon Fuarı nda temelleri atılan Promosyon Ürünleri Tasarım Yarışması başlıyor. 2010 Eylül ayında gerçekleşen Uluslararası Promosyon Fuarında, ETMK İstanbul Şubesi başkanlığında, Promotürk Derneği Başkanı Ahmet Özdem in daveti ve Promotürk dernek yönetim desteğiyle, küratörlüğünü Işık Gençoğlu nun yaptığı İyi, Yeni, Doğru ve Güzel konseptli bir sergi düzenlendi. Sergi ile birlikte, Promosyon Fuarı kapsamında ilk kez gerçekleşen ve promosyon sektörü temsilcilerini ve Endüstri Ürünleri Tasarımcılarını bir araya getiren bir panel de gerçekleşti ve bu panelde yarışmanın basın duyurusu yapıldı. Tüm bu gelişmeler doğrultusunda, Promotürk Derneği ve ETMK İstanbul Şube arasındaki görüşmeler sonucu planlanan yarışmanın salt ödülkutlama sistemi ile sınırlı kalmayıp, uluslararası arenada Türk endüstriyel tasarımcısının tanıtımına yönelik bir proje haline getirilmesi kararı alındı. Bu önemli karar doğrultusunda projenin, 2010 senesinde Türkiye nin 4. büyük katılımcı ülke olarak yer aldığı PSI-Promotional Product Service Institute Fuarı 2011 katılımı için çalışmalar başlatıldı. Promosyon Ürünleri Tasarım Yarışması nda dereceye giren ilk 10 tasarım ETMK İstanbul Şube ve Promotürk Derneği işbirliği ve desteğiyle ile PSI Düsseldorf Uluslararası Promosyon Fuarı nda sergilenecek. 12-14 Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek fuarda yarışma projelerinin sergilenmesi için özel bir alan oluşturulacak. Promosyon Ürünleri Tasarım Yarışması sergisi yanı sıra PSI fuarında bir etkinlik daha planlandı. İyi, Yeni, Doğru ve Güzel konseptli sergi yine Promotürk Derneği desteğiyle PSI Fuarına götürülecek. Eylül ayında Uluslararası Promosyon Fuarı nda 15 katılımcının ürünleriyle gerçekleşen serginin PSI fuarında daha kapsamlı olması planlanıyor. İyi, Yeni, Doğru ve Güzel sergisinin küratörlüğü Işık Gençoğlu tarafından yapılacak. Detaylı bilgi için; www.promoturk.org

31/10/2010 09 Aylin Sayek aylin@goodnewsistanbul.com TASARIM TADINDA KAHVE Illy nin tasarım hikayesinin fincandan sergiye pek çok ürünü var. Ekim ayında Nişantaşında (da) açılan gezici platform Galleri Illy, bunların en önemlilerinden. Kahve ve sanat ikilisini düşününce, aklınıza sadece cappucinonuzun üzerindeki köpükte baristanızın hünerlerini gösteren çiçek şekilleri geliyor olabilir. Oysa ki içtiğiniz kahve fincanı dünyaca ünlü bir tasarımcı tarafından tasarlanmış, icinde oturduğunuz cafeyi hayal edip gerçekleştiren bir mimar var ve tüm dedikodularınıza şahit olan kahvenin tarladan fincanınıza yolculuğu da aslına bakarsanız sanat ve tasarım dolu. Şöyle başlayalım: Dünyanın en ünlü kahve markalarından illy icin kahve, 5 duyuyu da doyurmalı. Espressonun önce görüntüsü, yani rengi, üzerindeki kremasının yoğunluğu Sonra kokusu. (Kahvenin icinde 10 binden fazla aroma var!)ardından içimi Öncelikle diliniz kadifemsi dokusunu anlayacak, acıyla tatlı arasında doğru yerde duracak espresso... Bıraktığı tadın rafine, zengin ve tutarlı olması gerek diyor espresso uzmanları, cünkü illy e gore iyi bir espresso tadımında ağızda kalan lezzet cok önemli. Bütün bunları icinde tutan fincan ise kahve kültürünün görsellik kısmının en önemli bileşeni. Üzerinde ünlü kırmızı kare illy logosu, yuvarlak kulbu ve -kahveyi sıcak tutarken dudakları yakmayan- gerektiği kadar kalın olmasıyla tanınan o ikonik illy fincanını 1992 de ünlü Italyan mimar/tasarımcı Matteo Thun tasarlamış. illy nin güzellik, kalite ve çağdaş sanat dünyasına olan bağlılığı Thun un ünlü fincanının bir araç olarak kullanıldığı illy Art Collection serisine ilham vermiş. Hersey 1992 de, Arts and Crafts adı verilen ilk illy art collection serisiyle başlamış. Illy Art Collection, sanatı müzeler, sergiler ve galerilerin dışına çıkarıp, günlük hayatımıza sokarak kahve molasını zenginleştiren bir unsur haline getirmeyi ve sanatla kahveyi bir fincanda buluşturmayı amaçlamış. Fincan, günümüze dek aralarında Jeff Koons, Atelier Van Lieshout, Marina Abramovic, Michelangelo Pistoletto ve James Rosenquist gibi dünyaca ünlü sanatçıların da bulunduğu 70 den fazla ünlü ismin yorumladığı bir tuval haline gelmiş. Tanınmış ve gelecek vaadeden sanatçıların yanı sıra efsanevi film yapımcıları Federico Fellini ve Francis Ford Coppola ile müzisyen David Byrne gibi isimler de illy den ilham alarak bu ünlü koleksiyonda yerlerini almışlar. Yılda sadece iki kez yaratılan bu çok özel serinin, bugün dünya üzerinde pek çok koleksiyoneri bulunduğunu söylemeden geçmemek gerek. Illy nin sanat ve tasarıma bağlılığı bu 30 ml lik küçük fincanla bitmiyor tabii. Illy nin dört fırça darbesi ile yazılmış ünlü kırmızı kare logosu pop-art in oncülerinden James Rosenquist tarafından 1996 yılında tasarlanmış. Sonra, kahve fincanda biter ama kahve tarlalarında başlar denmiş ve halka kahve üreticilerinin katkılarını halka göstermek için 2003 yılında ünlü fotoğrafçı Sebastião Salgado nun çektiği fotoğraflardan olusan In Principio projesi baslamıs. Brezilya, Hindistan, Etiyopya, Guatemala ve Kolombiya da cekilen fotograflarla baslayan sanat projesi, diğer kahve üreticisi ülkelerle devam ediyor ve tüm dünyada sergileniyor. illy nin en önemli sanat projesi Galleria illy, ise New York, Milano, Trieste ve Berlin den sonra dünyada beşinci kez geçtiğimiz ay İstanbul da gerçekleşti. Galeri Işık Teşvikiye de, 2-23 Ekim 2010 tarihleri arasında düzenlenen Galleria illy sanat, edebiyat, tasarımın yaratıcı yıldızlarını geniş kitlelerle buluşturan, gezici bir platform. Başlı başına bir sanat eseri olarak tanımlanan ve dünyaca ünlü çağdaş sanatçı Alman Tobias Rehberger, Istanbul daki etkinliğe özel olarak, Galeri Işık Teşvikiye yi Türkiye de ilk defa `içinde gezilebilir bir sanat eserine` dönüştürdü. Everything happens for a reason `Herşeyin bir sebebi var` sloganıyla düzenlenen Galleria illy nin gerçekle optik yanılgıların arasındaki sınırları yok eden geometrik şekillerin oluşturduğu özel mekan tasarımı, Altın Aslan ödülü sahibi Tobias Rehberger e ait. Bu olağanüstü mekanın odak noktası, kültür ve kahveyi büyük uyum içerisinde harmanlayan bir espresso bar. Etkinlik şimdiye dek, ünlü film yönetmeni Julian Schnabel den çağdaş sanatçı Marina Abramovic e, tasarımcı Ron Arad dan mimar Matteo Thun a kadar pek çok farklı alandan yaratıcı ismi ağırladı. İstanbul ayağı ise ünlü İspanyol tasarımcı Marti Guixe, Magnum Photos fotoğrafçılarından Harry Gruyaert, İtalyan mimar/tasarımcı Aldo Cibic, Vogue Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Seda Domaniç, maybedesign kurucu ortaklarından tasarımcı Erdem Akan ve Dirty Cheap Creative kurucusu yönetmen, yapımcı ve yeni medya stratejisti Ali Yorgancıoglu nu ağırladı. Üç hafta boyunca açık kalan Galleria illy de ziyaretçiler Universita del Caffe nın baristaları tarafından verilen kahve derslerine de katıldılar. Illy nin dergisi illywords ün Galleria illy de lanse edilen son sayısında ise İstanbul Bilgi Üniversitesi nin öğrencilerinin çalışmalarına yer verildi. Galleria Illy ve tasarımcısı Tobias Rehberger.

10 Umut Kart umut@kaletasarimmerkezi.com DÜŞÜN VE ÇİZME! Yemek tasarımının -yemek pişirmeyen- ünlü ismi Marti Guixe sıradışı bakış açısını İstanbul da, Galleria Illy de yaptığı konuşmada paylaştı. New York Times da bir makalede konsept tasarımcı olarak kendinizi yeniden keşfettiğiniz bir dönemden bahsediliyordu. Öncesinde ve sonrasında neler değişti? Yazıyı tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım şunu kastediyor: 5 yıl kadar tasarımcı olarak çalıştıktan sonra ürünlerin kültürleri hakkında yeniden düşünmeye başladım. 1997 de, daha yeni bir yaklaşımla işe yeniden koyuldum. Daha algısal... Daha az resmi, daha çok fikirlerle ve konseptlerle ilgili! Bu, yaptıklarınızı tasarımdan daha çok sanata mı yaklaştırdı? Bilmiyorum; tam olarak sanat değil. Sonuçlara dokunan ürünlerle, malzeme kültürünü yeniden düşünmekle ilgili; ki bu da tasarıma yaklaştırıyor. Evet doğru, bu ürünler pazardan önce sanat galerilerinde sergilenmek üzere yapıldılar. Bir açıdan, tasarımla sanat arasındaki köprüyü geçiyor. Benim için buradaki durum da ürün tasarlamak; sadece ürünler yenebilir o kadar. Dolayısıyla büyük bir fark yarattığını zannetmiyorum. Bir tasarımcı için yenebilir ürün yapmak motivasyon sebebi mi? Olabilir... Plastik bir sandalye tasarlıyorsanız mesela, onu plastik mühendisiyle beraber yürütürsünüz. Eğer yenebilir bir ürün yapacaksanız, çalıştığınız kişi bir şef olur. Tasarım ekibiniz nasıl peki? Orada da şefler olduğunu varsayabilir miyiz? Finlandiya dan bir şefle işbirliği yapıyorum. Birlikte güzel çalıştığım biri. Şeflerle bazen zor olabiliyor; çünkü gastronominin ötesindeki fikirlere açık olmaları gerekiyor. Türk yemeklerini deneme fırsatınız oldu mu? Hayli geleneksel olduğunu söyleyebilirim... İşleriniz eleştirel tasarım olarak kategorize ediliyor.bu tanım hakkında ne düşünüyorsnuz? Evet tabii. Geleneksel yemekleri oldukça ilginç buluyorum açıkçası. Küçük şeyler, parmağınla yiyebileceğin falan... Bir ara da anti-designer dediler bana... Ben ise ex-designer ı yeğliyorum. Tasarıma sınırlar olmadan bakmak anlamına geliyor bence. Bu aslında pek çok tasarımcının amacı; nasıl başarıyorsunuz? Çok kolay değil, yıllarımı aldı. Bir noktada herşey değişmişti; yaşam biçimimiz, ilteşimimiz. Öyleyse ürünün ya da algının da değişmesi gerekiyordu. Bu açıdan, daha güncel diyebileceğim bir şekilde görmeye ve öyle yaşamaya başladım. Sizi yemek tasarımına yaklaştıran ne oldu peki? Gerçekten ilginç bir hikaye. 1995 ti... Seri üretimle çok ilgiliydim. Farkettim ki en çok seri üretilen şey yemek. Ama kimse yemeği obje olarak görmüyor. Ben de bunu yapmaya başladım; yani yediğimiz şeylere obje gözüyle bakmaya! Bir objeniz varsa onu ürün tasarımı parametreleriyle ele alabilirsiniz. Kullanılabilirlik, ergonomi... Yemek tasarımında ergonomiyi nasıl ele alacağız peki? Yutması, çiğnemesi kolay olandan mı bahsedeceğiz? Mesela şu anda kahve içiyorsun... Kahve, MARTI GUIXE KİMDİR? Barselona da iç mimarlık, Milano da ise endüstriyel tasarım okuyan Guixe in ürünleri Moma, Centre Georges Pompidou gibi dünyanın en önemli müze ve galerilerinde sergilendi. Alessi, Camper, Vitra gibi markalara yaptığı tasarımların yanısıra, Droog Design la yaptığı çalışma ve aldığı Design Plus ödülüyle de. geçmişteki alışkanlıklara göre tasarlanmış. Oysa, şu anda, günümüzde bir köşede oturmuş, kayıt cihazını tutarken farklı bir ergonomi anlayışının gerektiğini söyleyebiliriz. Bu durumda kahvenin kendisinden değil, fincandan bahsediyoruz anladığım kadarıyla? Evet ama konu, neden kahve içtiğinle de alakalı... Yani, sadece ritüellerle mi ilgili kahve içişin yoksa kafeine mi ihtiyacın var? Kafein ihtiyacı hapla da karşılanabilir... Ritüelse mesele, daha sofistike olabilir. Yemek tasarımı konusunda edindiğiniz deneyim sizin diğer alanlardaki bakış açınızı nasıl etkiledi dersiniz? Aslında tasarım ve Türk yemekleri ilişkisine bakıldığında, sokak yemekleri kısmı da ilginizi çekebilir? Evet bu da önemli; her yerde telefon açabiliyorsan, her yerde de yiyebilmelisin aslında. Bu sebeple sokak yemeklerini ilginç buluyorum. Barselona da ise sokak yemekleri yasak... Okulda öğrenip, profesyonel hayatta doğru olmadığını farkettiğiniz birşey oldu mu? Ben akademik öğretileri kırma uzmanıyım. Toplum çok değişti... Post endüstriyel değil, ex-endüstriyel toplumdan bahsediyoruz. Üretim çok fazla şey ifade etmiyor; algı önemli. Fikirler, konseptler... Katmanlar var... Tek malzeme, tek şekil değil; anlamı, içeriği, pazara nasıl sürüldüğü.. Çok karmaşık! Aslolan bu karmaşayla uğraşmak. Okula 80 lerde gittim. Bilgisayarın olmadığı, internetin olmadığı... Zor olan güzel birşey çizmek ve pazara koymaktı. Oysa bunun bir değeri yok artık. Peki bugünün öğrencilerine ilk öğreteceğiniz ne olurdu? Sadece düşünün, ve çizmeyin! derdim...

31/10/2010 11 Emine Merdim Yılmaz emine.merdim@arkitera.com ARKİTERA, EN İYİ İÇ MEKANLARI SEÇTİ Arkitera nın yeni yarışması Intera İç Mekan Ödülleri ne zamandır bekleniyordu. Geçtiğimiz ay sonuçlanan yarışmanın kazananları toplam 70 proje arasından seçildi. Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından bu yıl itibariyle İntera İç Mekan Ödülleri adında yeni bir ödül hayata geçirildi. İç mekan tasarımlarının değerlendirildiği ödülün seçici kurulu Aziz Sarıyer, Hasan Mingü, Faruk Malhan, Melda Narmanlı Çimen, Meltem Eti Proto, Senem Onur ve Yıldırım Kocacıklıoğlu ndan oluşuyordu. Konutlar, Eğlence, Yeme-İçme ve Kültürel Mekanlar, Ticari Mekanlar, Ofis Mekanları ve Konaklama Mekanları olmak üzere 5 ayrı kategoride düzenlenen ödülün değerlendirme kriterleri fonksiyona uygunluk, formfonksiyon ilişkisi, estetik bütünlük, uyum, konsept ve uygulama kalitesi olarak belirlendi. Konut Kategorisi Kempinski Bellevue Residence TO Stüdyo tarafından tasarlanan Kempinski Bellevue Residence 210 metrekarelik bir konut projesi. Konut içerisinde yer alan tüm mekanik ve altyapısal düzen, duvar, tavan ve zemin ilişkileri, malzeme geçişleri, kapı detayları gibi temel elemanlar bir derz sistemi üzerinde kurulmuş. Bu sistem detay çözümlemeleriyle mekanın bütününe, sessizce ve kullanıcısına kendini göstermeden yayılıyor. Eğlence, Yeme-İçme ve Kültürel Mekanlar Kategorisi 11:11 Restoran - Bar Uras Dilekci Mimarlık tarafından tasarlanan 11:11 İstanbul gece hayatı için yeni bir çekim alanı oluşturuyor. Tepebaşı nda eski bir yapının zemin katında yer alan proje, tasarlanmış kabuk strüktürün mekanın içine uygulanması olarak görülebilir. Blaise Pascal ın Sayı Üçgeni, kabuk tasarımının omurgasını oluşturuyor. Ticari Mekanlar Kategorisi MARS ATHLETIC CLUB (Bebeköy) Uras Dilekci Mimarlık tarafından tasarlanan spor klubü Bebek de bulunuyor. MAC, eski bir Fransız yetimhanesinin restorasyonu ve dönüştürülmesi projesinin bir parçası... Spor merkezinin geniş cephesi, bahçe ile bütünleşiyor ve gün ışığına açılıyor. Mekanın içindeki malzemeler, dönüştürülmüş ürünlerden seçilmiş. Bu malzemelerin yalın kullanımı ve ışık, mekanın genel duygusunu ortaya çıkarıyor. Ofis Mekanları Kategorisi P Blok Proje, Maslak taki 450 m² taban alanlı 8 m iç yüksekliğe sahip hangar binasını fotoğraf ve prodüksiyon stüdyosuna çevirmek üzere, ofis fonksiyonlarını da içerecek şekilde İglo Mimarlık tarafından tasarlandı. Sınırlı bir bütçe içerisinde tamamlanması gereken projede çıkış noktası ekonomik çözümlerle çekici bir atmosfer ve ferah mekanlar yaratmaktı. Eski cephe yalnızca boya ile dönüştürüldü. Mevcut girişteki rampa ve kepenk korunarak araba gibi büyük ölçekli çekimler için düzenlendi. Yaya girişi için sağda düzenlenen resepsiyon bölümüne yeni bir giriş eklendi. Giriş tarafında üstte 2 ilave kat oluşturularak ofisler ve post prodüksiyon bölümleri üst katlara yerleştirildi. Arka bölümde ise tüm kat yüksekliğini kullanarak iki adet stüdyo oluşturuldu. Konaklama Kategorisi Radisson SAS Oteli Lobisi Havalimanına ve fuar alanlarına yakınlığı sebebiyle otel kimliğini daha çok iş dünyası üzerine Radisson SAS Oteli lobi yenileme projesi, işlev ile estetik ilişkisini bu kimliği farklı bir bakış açısıyla güçlendirecek şekilde kurmayı amaçlıyor. 1.400 metrekarelik lobi alanı, aydınlık bir atriyum çevresinde kurgulanan bar, resepsiyon, business center, tütün mağazası, tuvaletler ve banket satış ofislerinden oluşuyor. Mansiyon Ödülü Esse Container Bukalemun Tasarım tarafından tasarlanan 212 Alışveriş Merkezi ndeki Esse Container deki ana fikir konteynerler. Konteynerleri mağaza boşluğu içinde başka hacimler odacıklar yaratmak için kullanılmış. Konteynerler mümkün olduğunca orijinal halleri ile kullanılmış. Kimi yerde kapakları sökülmüş, mağaza değo kapısı veya separatör olmuş.

12 RADİKAL İN RAD A. Selim Tuncer (Reklamcı) Metro ulaşımı birkaç yüz kilometreye bile ulaşmayan bir ülkede tabloid gazete yapmak doğru muydu? Bu, bir anlamda içeriğin uzamını daraltmak anlamına gelebilir. Tabloid tercihinin, geniş ufuklu alanlara alışmış okur için bir sıkıntı yaratacağını, ayrıca küçük ebadın rekabetçi ortamda itibar açısından da zararlı olacağını düşünüyorum. Türkiye de tabloid boy gazete denemelerinin şimdiye kadar hep başarısızlıkla sonuçlanmış olmasını bu duyguya bağlayabilir miyiz, bilmiyorum. Bu gazetelerin kısa süreli denemelerden sonra kategorinin boyut alışkanlıklarına dönüş yapmaları bu yöndeki şüphelerimi artırıyor doğrusu... Ebadın küçülmesi bazı kolaylıklar sağlasa bile, bununla bağlantılı olarak sayfa sayısının artması, sürekli sayfa çevirme yorgunluğu ve bağlamın zihnen dağılması sonuçlarını doğurabilmektedir. Gazetenin raftaki manşet ve manşet üstü etkilerinin ciddi olarak zayıflaması da ayrı bir sorundur. Radikal in, başta grafik tasarım Umut Südüak (Tasarımcı) Radikal gazetesi sanıyorum fiziksel boyut değişikliği ile birlikte kendi duruşunu da değiştirme kararı almış. Bu karar bilinçli bir editoryal duruş da olabilir kuşkusuz. Tabloid boyutun verdiği fiziksel ölçüler bağlamında tasarımın da etkisiyle gazete, gazete eki gibi durma tehlikesinden kurtulamamış. Bu anlayışı destekleyen bazı veriler öncelikli olarak içindekiler sayfa bilgisiyle daha da netleşmiş. Bir de tabii ki her sayfada tek bir ana haberin yerleşmesi ve diğer sayfalara haberin devamının olmayışı da bu etkenlerden. Başlıkların hep sol üst taraflarda kalıp, parça parça bir yapı oluşturması da süreklilik konusunda gazete mantığını zayıflatmış. Gazetede kullanılan yazı karakterinin yapısı ve harf büyüklüğünden dolayı popüler bir durum yaratılmaya çalışılmış. Radikal Gazetesi, tabloid boy seçiminde Türkiye için doğru zamanı ya hız kazanan yayıncılıktaki değişim, bu kararı haklı çıkaracak mı? kaldırmaya yetecek mi? Grafik tasarım dünyasının önde gelen isim İlhan Bilge (Tasarımcı) Tabloid boyuta geçmek, bir günlük gazete için gerçekten de radikal bir karar. Radikal in bu değişiklikle büyük bir risk aldığını düşünüyorum. Bu değişimin tasarım sorumluluğu bana verilseydi, tek hedefe odaklanırdım: gazete eki algısından uzaklaşmaya. Çünkü Türk okuru, tabloid boyutu gazete eklerinden tanıyor ve gazeteler, genellikle ekleri için satın alınmaz; ekler, okuyucuya, her sayfasına bakma zorunluluğu hissettirmez. Gördüğüm kadarıyla Radikal in yeni tasarımında, dediğimin tam tersi hedeflenmiş. Büyük başlıklar, büyük fotoğraflar ve illüstrasyonlar, her bir sayfayı, okumak yerine göz atıp çevirme isteği uyandırdı bende. Öte yandan, köşe yazılarını da haberlerden ayırt etmekte zorlandım. Radikal i bir fikir gazetesi kimliğinden uzaklaştırmamak için; daha az renk, daha küçük başlık, daha az ve küçük görseller kullanılmalıydı. Bunlar, gazeteyi kimileri için daha sıkıcı hale getirebilirdi ama magazin eki gibi görünme ihtimali, daha korkutucu. Tabloid in, ev dışında okuma kolaylığı sağladığı doğrudur ve umarım bu riski almaya değecek sonuçlar verir. Aydan Çelik (Çizer) Radikal yeni tasarımını sokağa daha yakın diye konumlandırmış. Akşama kadar sokak sokak dolaşan babamdan rica ettim. Pazar günü ilk sayıyı o aldı. Radikal in kendisi kalmamış mecmuasını verdiler diye geldi. Şaka bir yana, ilk günler ben de yadırgadım yeni boyutu. Guardian a benzeten, metroda okumanın zevkine değinen arkadaşlarıma cevabım hazırdı: İyi de bizim metromuz Londra kadar uzun değil ki! Ama giderek alışmaya başladım. Gazete de alışacak bu yeni boyuta sanki. Eray Makal (Tasarımcı) Amaç gazeteyi magazin kıvamına getirmekse yeni Radikal bunu başarmaktadır. Vuruş sayısı az olan metinler, sayfaları hareketlendirmek adına kullanılan bol ve gereksiz dekupeler, her sayfada bolca kullanılan kutu mantığı gazetenin light gözükmesini yeterince sağlamaktadır. Bu, genel okuyucu kitlesini hafifleştirme operasyonudur. Editörler kadrosu bunu istiyor, reklamcı bunu sever diyorlarsa söylenecek fazla bir şey yok. Bu nitelikler içinde tipografi kullanımı, sayfa ızgara kullanımı, fotoğraf kullanımı, tabloid boyut, haber hiyerarşişi, gözün sayfayı taraması, sayfaların art arda akışkanlığı gibi gazetenin temel taşlarının tartışıldığını hiç zannetmiyorum. Aman sıkıcı bi gazete olmasın, ana kural olarak direksiyona geçmiş bulunmakta! Emre Senan (Tasarımcı) Radikal gazetesindeki değişiklik salt tasarıma dair bir değişiklik değil, sadece öyle olduğu düşünülürse ortada temiz pak bir ürün olduğu söylenebilir. Ancak değişiklik daha kapsamlı ve ben ciddi bir avans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Günlük dergi olmaktan günlük gazete olmaya doğru geliştikçe, yeni boyutun ve tasarımın kimileri için yadırgatıcı olması önemsiz olacak. Günlük basında bu boy denenmeliydi, iyi oldu, umarım gelişerek yaşatılabilir.

31/10/2010 13 İKAL DEĞİŞİMİ! kalamış olabilir mi? İnternetle başlayan ve i-pad benzeri cihazlarla Daha da önemlisi, yeni tasarımı, tabloid boyun önündeki engelleri leri günlerdir gündemi meşgul eden değişimi değerlendirdi. Bülent Erkmen (Tasarımcı) gazeteyi tuttuğunuz tek elinizle köşe yazarınızı okursunuz. Oturduğumuz yerde, elimizde tuttuğumuz bir metni ortalama 30 40 cm lik bir uzaklıktan okuruz. Bu elimizde tuttuğumuz şey, sayfa boyutu 15x21 cm olan bir kitap da olsa, sayfa boyutu 24x30 cm olan bir dergi de olsa, ya da sayfa boyutu 40x55 cm olan bir gazete de olsa bu okuma mesafesi değişmez. Kitap dergi boyutları bu okuma uzaklığına daha uygun. Gazeteyi daha uzaktan göre okumadığımıza gore 30 40 cm lik uzaklık için 40x55 cm lik gazete boyutunu kitap-dergi boyutuna indirmeye çalışırız. Katlarız, kıvırırız yani boyutu küçültürüz. Ama rahat okumak için boyutunu küçülttüğümüz gazetenin, bir diğer sayfasına geçmek için, küçülttüğümüz gazeteyi tekrar büyültür, bir sonraki sayfaya geçer, elimizin tersiyle ortasına vurur, kıvırır, iki elimizle yatay tabloid boyutta okuruz, ya da bir kere daha kıvırıp dergi boyutuna indiririz. Eğer gazete okuma (gazete bakma değil!) müptelası iseniz gazeteyi uzunluğuna ikiye katlar sonra ortadan kıvırarak tekrar küçültür, oturduğunuz koltuğa biraz daha yerleşir, diğer elimizdeki çayı yudumlarken Büyük boy gazete okuma hali, işte bu tür gazete okuma ritüelleri geliştirir ve gazeteyi büyük boyda okuma alışkanlıkları yaratır. Okuma alışkanlığının sınırlı olduğu toplumlarda gazete budur, bu boyut gazete dir. Yani içerik hafifliğini/ ağırlığını dikkate almazsak (ki almalıyız) boyutla tiraj arasında bir doğru orantı görürürüz. Türkiye de dergi gazeteden, kitap dergiden daha az satar.bildiğim kadarıyla Türkiye deki tüm tabloid teşebbüslerinin sonuçları olumsuz oldu. Bir de unutmamak lazım, büyük boy gazete eklerinin genellikle tabloid boyutta olması, bu okur profili için tabloidi bir ikincil unsur olarak konumlandırma alışkanlığı yaratmış olabilir.radikal in sınırlı sayıdaki okurunun, okuma alışkanlığına sahip olduğunu ve bu nedenle bu okurun tabloidle olan ilişkisinin olumlu olacağını söyleyebilirim. Ama Radikal in artırmak istediği (100 binlik) okur sayısını tabloid bir gazete ile sağlayabileceğini söylemek zor. Yeşim Demir (Tasarımcı, GMK Rauf Kösemen (Tasarımcı) Ömer Durmaz (Tasarımcı) Geçmişte tabloid boyla ilgili ne hesaplar döndü, nasıl çıktı, yayıldı, kimler nasıl kullandı gibi önyargıları bir kenara bırakırsak ve önümüzdeki yılların teknolojik gelişmelerinin, yayıncılığı, dolayısıyla tasarımı nasıl şekillendireceğine odaklanırsak, tabloid boyun anaakım medya için belki de kaçınılmaz olduğunu düşünebiliriz. Bu anlamda Radikal doğru bir zamanlama yakalamış olabilir; ancak rüzgârı arkasına alması da şart. (Kendisini takip eden başka gazeteler olursa işi kolaylaşabilir de.) Yeni tasarımı, tabloid boyun önündeki kullanıcı deneyimlerine bağlı önyargıları aşacak güçte görünmüyor. Evet, tasarım kokuyor, taze görünüyor, ancak belli ki işin tipografik mühendislik kısmı biraz aceleye getirilmiş. Yine de kendi adıma sabırlıyım, bu deneyimi destekliyorum, sonuçlarını merakla takip ediyorum. Farklı boyutla, farklı seslerin ilişkisine de bakmak gerek; zarf ve mazruf ilişkisi de sürecin kaderini belirleyecek gibi görünüyor. Umarım bir gün, gazetelerin web sitelerinin de tasarımını konuşabiliriz! Ya da artık hepsinin bir bütün olduğunu kavrarız! Yön. Kur. Bşk.) Yeni tasarımı, içerikten bağımsız düşünmek olanaksız. Yapı küçüldükçe ona doğal olarak yaklaşırız, tüm unsurların ilişkilerini daha yakından algılarız. Bu ilişikiler arasında pozitifler kadar negatif alanların da katkısı vardır. Boyut farklı olabilir; ama tasarım unsurları, bu boyut ve gerektirdiği fiziksel ilişkiler gözetilerek kurgulanmalı. İyi bir yazı ailesi seçilmiş ama sayfa disiplinlerinde, algı sıralamalarında, büyüklüklerde nefes nefese bir hal var. Bu, metne konsantrasyonu da azaltıyor. Ve içerik kendiliğinden zayıflamış oluyor. Türkiye de hep okunmadığından yakınırız. Okumuyor diye görüneni kalabalıklaştırır, sesini yükseltiriz. Okurun gün boyunca aklında kalması gereken fısıltıların yerini, bir uğultu almamalı. Tabloid boyu değil, ama yeni tasarımı yeni Radikal i dar gösteriyor. Belli ki yeni Radikal başka bir içerik iletme projesi. Yani değişiklikler aslında içerik ile ilgili. Tabloid ölçüye geçmek ise bu içerik değişikliğinin köklü bir dönüşüm olarak algılanmasını güçlendirmek için. Bu yüzden kendi başına tasarım hakkında konuşmak kaçınılmaz olarak acımısızca görünecek. Ancak zamanla oturacağına ya da yeniden tasarlanacağına inanıyorum. Yeni Radikal büyük hazırlanıp küçültülerek basılmış gibi. Sütun sayısı tabloid boyu gözeterek azaltılmış olsa da satır aralarının sıkışıklığı, fotoğrafların küçüklüğü, gereğinden fazla öğenin bir sayfaya sığdırılmaya çalışılması gibi nedenlerden dolayı bu küçültme bir tür cüce leştirme gibi görünüyor.

14 Burçin Ünaldı burcin.unaldi@gmail.com EKOLOŞIK GÜNLER Adına ister eko, ister sürdürülebilir, ister çevreci moda deyin; modada geri dönüşüm çok moda! İlham artık çöpte; Thrash Fashion defileleri revaçta. Moda dünyası bu çevreci ve hatta kendisi için tehdit oluşturabilecek trende önceleri sadece büyük moda evlerinden çevreci kuruluşlara astronomik bağışlar yaparak katılmayı tercih etse de zaman içinde eko-bilinçli tasarımcılar ve materyaller doğurarak daha aktif yer almaya başladı. İşte bu noktada geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir ya da tamamen organik materyalleri modern zamana gore modern şekillerde yorumlamak gereği doğuyor. Dünya için bir şeyler yaparken, kendini üzerinde yaşadığı dünyadan daha çok seven tüketicinin de gönlünü hoş tutmak tasarımcının görevi çünkü eko demek illa çiçek çocuk demek değil, açıkcası hem savaşıp hem sevişebildiğimiz 2000ler 70 lere pek de benzemiyor! Bunun bilincinde olan sektör, tasarımcıların sürdürülebilir tasarımlarla eko-modayı devleştirmesi için irili ufaklı adımlar atmaya ağaç yaşken eğilir deyip temelden başlama kararı almış olacak ki moda dünyasının en parlak isimlerini çıkaran ünlü moda okulu Parsons, öğrencilerine sıfır atık çıkaracakları, yalnızca dekonstrüksüyon ve geri dönüştürülmüş ya da sürdürülebilir materyaller kullanmak durumunda oldukları bir koleksiyon hazırlatıyor. Öğrencilerin şişe kapakları, teneke kutular, çöp poşetleri, duş perdeleri gibi bir çok tuhaf maddeyle hazırladıkları tasarımları da sergileniyor. Bunun yanında televizyon dünyasının hit şovlarından Project Runway, birincilik için kıyasıya yarışan tasarımcı adaylarından çöpten couture yaratmalarını istiyor! Bitmedi, 2005 ten bu yana organik ve sürdürülebilir modanın podyumu Portland Moda Haftası yıldan yıla büyüyor ve mali destekler alıyor, tasarımcılar kendi içlerinde alternatif bir hareket olan Haute Trash i başlattığında küçücük bir gruptan ibaretken git gide büyüyor, Haute Trash her sene çöplerden yarattığı couture tasarımlarla geri dönüşümün önemini vurgulayan defileler ve şovlar düzenliyor. Trash to Fashion ise Yeni Zelanda da doğan ve artık tüm dünyada bilinen ve beklenen en büyük moda olaylarından biri, Londra Bilim Müzesi gibi bir müze devi Trash Fashion tasarımlarını sergiliyor. Sürdürülebilir modanın neferleri Stella McCartney ve Martin Margiela gibi çok büyük tasarımcılardan, Deborah Lindsquist, Gary Harvey, Linda Filley gibi daha alternatif isimlere kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor. Ama modada sürdürülebilirlik sadece üretenin değil tüketenin de rol alması gereken bir hikaye Balenciaga nın çok konuşulan Sonbahar 2010 defilesinde çoğunuzun çöplerinden ayırmaya tenezzül etmediği köpük, yemek kutusu ve straforlardan tasarımlar podyumda salındı, kimbilir belki de şu an milyon dolarlık bir elbisenin ham maddesi sizin çöpünüzde, hadi onları cam ve plastikler olarak ayıralım! Barbie nizi atmaya hala kıyamıyorsanız belki de onu Margaux Lane gibi içselleştirmelisiniz! Barbie parçalarından aksesuarlar tasarlayan Margaux Lane size ilham versin, yeniden kullanabileceklerimizi şehrin dev çöplüğüne bağışlamadan önce bir kez daha düşünelim. Eski gazetelerden Gary Harvey, kırık cam parçalarından Linda Filley muhteşem balo elbiseleri yapıyor, biz onları geri dönüşüm kumbaralarına atmışız çok mu? Oksijensiz ama şık, güneşsiz ama trendy, susuz ama cool olmak yerine sürdürülebilir ama şık, organik ama trendy, geri dönüştürülmüş ama yeni olmak daha iyi olmaz mı?

31/10/2010 15 Bahar Türkay bahar.turkay@gmail.com İşyerlerinde geçirilen saatle uzadıkça, çalışanlardan dahiyane fikirler beklendikçe gösterilen performansın rengi değişti...o kadar ki, sıradışı ofisler tasarımlarının yaratıcı düşünceye etkisi patronların gündemine girdi ve işyerleri çalışılan yerler olmaktan çıkıp, her noktasında yaşanılan alanlara dönüştü. Avrupa da, Amerika da, özellikle İngiltere de yeni tip ofis tasarımları yeni değil. Yaratıcılıkları ön planda olan şirketleride rahat oturma grupları, renkli mobilyalarla dekore edilmiş çalışma alanları, oyun odaları var. Avrupa da yeni bir kavram olan Chief Happiness Officer-Mutluluk Direktörü ünvanı ile danışmanlık yapan Alexander Kjerulf gri tonların ağırlığında, linear düzendeki yerlerdense, renkli, organik, sıradışı unsurların olduğu yerlerde üretken ve yaratıcı olmanın daha kolay olduğunu söylüyor. ÇALIŞMAYA DEĞİL YAŞAMAYA GELDİK... Çalışma biçimleri değiştikçe ofis kavramı da değişiyor. Ortaya mutluluk direktörleri çıkıyor, yaratılan mekanlar verdikleri ilham miktarıyla yarışıyor. Kjerulf un listesindeki en sıradışı ofislerden ilk sırada masal evini andıran Pixar ile modern ve aydınlık Red Bull Londra ofisleri var. Bu konudaki en başarılı şirketlerden birisi olan What If? Innovation ise renkli ve eğlenceli oluşuyla İngiltere de 2004, 2005 te en mutlu işyeri seçilmişler. Listedeki en dikkat çekici ofisse Kopenhag Ekonomi ve İş İlişkileri Bakanlığı na ait Mindlab. Genel eğilimin aksine resmi bir kurumun ofisi. Ofisin tam ortasına çalışanları merkeze alan yumurta şeklindeki toplantı odası konumlandırmışlar. 2010 iniwoo grafik tasarım örgütünce belirlenen 25 En İlhamverici Ofis listesinde 13. Listedeki diğer öne çıkanlar: Red Bull Sydney, Tasarımcı Sheargold Design Pallota TeamWorks Los Angeles, Tasarımcı Clive Wilkinson Architects TBWA/Chiat/Day New York, Tasarımcı Gaetano Pesce 01 02 Türkiye de bu tip işyerlerinin sayısı henüz az olmakla birlikte, çalışanlar üzerindeki etkisi tescillendikçe bu sayı artıyor. Felis 2010 un en başarılı ajanslar listesinde 3.sıradaki Youth Republic renkli dekorasyonu ile dikkat çeken ofislerden. Uzmanlığı gençlik olan yeni nesil pazarlama ajansının ofisinde ilk göze çarpan özgürlük ve kişisellik. Herkesin masası tam anlamıyla kendisine ait. Kendi alanlarını yaratmakta özgür ve sınırsızlar, önlerindeki duvara dilediklerini çizebiliyorlar. Ortaklarından Kerim Türe ofisin mimar Burç Özkutan tarafından tasarlandığını, ancak çalışma alanlarının gençlere ait olduğunu, bunun samimiyeti ve özgünlüğü sağladığını söylüyor. Önemli unsurlardan birisi kişiselliğin ön planda oluşu, herkesin çalışma alanlarını kendisini nasıl ifade etmek istediği gibi şekillendirebilmesi. Mutfak, oturma grupları gibi kullanım alanlarında grafittiler var. Bir de playstation odası mevcut. 03 Basket molası İstanbul daki sıradışı ofislerden diğeri son 4 yılın en çok Elma ödülü alan reklam ajansı TBWA İstanbul un. Girince ilk göze çarpan basket potasıyla etrafındaki ödüller. İK direktörü Semin Yeker, tasarımcı ekibin arasıra basket atarak dinlendiğini anlatıyor. Ofisin tasarımı Erginoğlu & Çalışlar Mimarlık tan Hasan Çalışlar ve Kerem Erginoğlu na ait. Dekorasyona, kullanılan malzemelere ve çalışma alanlarına bakıldığında amaçlandığı gibi işyerinden çok ev ortamını çağrıştırıyor. Çalışanların, özellikle yaratıcı ekibin özgürlüğü ve rahatlığı önemli. Kalıpların, sıkışma hissinin olmadığı, yüksek tavanlı, asma katlı ferah bir ortamı var. Herkesin bilgisayarını alıp çalışabileceği düşünme alanları mevcut. Oturma grupları, kütüphane ve playstation odasına ek olarak binanın üst katında kafeterya var. Teraslı kafeteryada öğle yemeği dışında hem çalışılıp, hem keyifli vakit geçirilebiliyor. Semin Yeker kısıtlı ortamlarda farklı bakış açısıyla düşünebilmenin ilham verici olduğunu iletiyor. Bu ortamı çalışanların kendisi yaratıyor. Maksat İlham Vermek Microsoft Türkiye nin Londra dan bir tasarım ofisi tarafından tasarlanan 04 ofisinde ilham vericiliğe odaklanılmış. Dünya genelinde sıradışı ofisleriyle bilinen şirketin ofisi için Londra dan ilham alınmış olsa da genelde kendi çalışma kültürüne uyulmuş. Marcom Yöneticisi Murat Yağcı, Olmayan sorunlara yazılımlar üretiyoruz, biz ofisimizle yaratıcı olmalı diyor. Hızlı bir sektörün içinde olmanın etkisiyle enerjisi yüksek bir çalışma ortamı yaratılmış. Üst katta keyifli bir cafe, en alt katta kafeterya, ürünlerin deneyimlenmesini sağlayan, minimalist bir ev salonu şeklinde tasarlanmış demo odası, spor ve masaj salonu mevcut. 01. Palotta ofisi 02-04. Red Bull un Londra ofisi 03. Microsoft ofisi

16 Umut Kart umut@kaletasarimmerkezi.com Nostaljik gelecek nedir, onun tanımıyla başlayalım mı? 20. yüzyılda makinalar, geleceğin temsiliydi. Charlie Chaplin in Modern Zamanlar filmini hatırlayın! Neticede onun yerini bilgisayarlar aldı. Matrix filmine bakalım: Bilgisayarda olup bitenler, gerçek hayattan daha gerçek. Tadabilirsiniz, kokusunu alabilirsiniz, dokunabilirsiniz... Bu dünyada da benzer şeyler oluyor bence; iphone a bakın mesela. Bunca tekenoloji kullanılmasına rağmen görüntüsünde hissettiğin şey teknolojinin varlığı değil... Fotoğrafların açılışı, bir sonrakine geçerken elinizi ekrana sürüşünüz... Her şey çok insancıl. Bu telefon sana, ben bilgisayar destekli tasarımım demiyor. 20. yüzyılda, bilgisayar destekli tasarımın varlığını göstermek gelecekti. Herkes 3D kavislerin peşindeydi... Teknolojiler artık daha insancıl yaşam biçimleri oluşturmaya hazır. İnsan için tasarlanmış herşeyin arkasında bilgisayar teknolojisi var, ancak kullanıcı bunu bilmek zorunda değil. Nostaljik gelecek işte bu! Bizim tasarımımızda, en gelişmiş bilgisayar desteği, en gelişmiş strüktür analizleri, akustik tasarım, ışık tasarımı mevcut. Ama tüm bu altyapıyı gösterme çabası yok; hissedilmesini istiyoruz... Aslında eğitiminize ya da Richard Rogers la deneyiminize bakınca yaklaşımınız şaşırtıcı geliyor... Ben geçmişte bilgisayar programları yazardım; strüktürü analizi etmekiçin. Öğrenciyken yazmıştım mesela; profesörlerimden biri için... Bilgisayar programları arasında koşturmak yerine algoritmayı anlamak istedim. Mesela bu ahşap yapıya bakın... Zanaat gbi görünüyor; oysa hepsi, tüm parçalar, bilgisayarda yapıldı. Her santimetrekare eşit miktarda yük kaldırsın istedik. Her ahşap parçanın farklı kesiti var; uzun, kısa, geniş, dar... 598 parça! Bir şekil yaratmak cevap değildir. Bilgisayar destekli yeni yaşam biçimleri tasarlamak gibi. Biz her parçaya bir hayat vermek istiyoruz, bunun için programı gerçekten anlamanız gerekiyor. Belirsizlik koyuyoruz programa. Tıpkı genetik mühendisliği gibi; sadece mühendis olsan herşey çok görünür olursu. Ama genetik mühendisliğinden bahsediliyorsa... Durum farklı! Teknoloji gelişti. Artık görülmüyor. Rogers, 30 yaş büyük benden. O, onun yapabileceğiydi. Biz şimdi kendi yapabileceğimizi yapıyoruz. Aradaki zaman farkı fark ediyor! Bilgisayarda çiziyor, CNC ye gönderiyoruz... Ama zanaat gibi görünüyor. İnsanlar gördüklerinde gelenek diyor... Dokunmaya çalışıyorlar; mimariden anlamayanlar bile. Ama içindeki programları okuyabilen insanlara da ihtiyacımız var. Matrix teki gibi... Ana karakter rakamları görebiliyordu, olan biteni... Biz de öyleyz, görmeliyiz ama bunun hakkında konuşmamalıyız. Japon geleneğinden bahsetmişken NOSTALJİK GELECEK Çanakkale Seramik ve Kalebodur sponsorluğunda YEM ve İzmir Ekonomi Üniversitesi nde iki konferans veren Takaharu Tezuka, Fuji Anaokulu, Duvarsız ev gibi önemli projelerini anlattı. atlamayalım. Sizce Japon kültürünün çalışmalarınız üzerinde etkisi var mı? Tabii ki! Çünkü Londra da okusam da orada büyüdüm... Uzaklaştıkça, Tokyo ya mesafem arttıkça, Japonya nın ne olduğunu daha iyi anlayabildim. Karşılaştırma yapabildim. Helikoptere binip havada olmak, nerede yaşadığına bakmak gibi. Japonya nın bana verdiği şey genlerimde, kromozomlarımda. Teknoloji çok değişti, yaşam biçimleri ve beklentiler de keza. Sizce mimarlığın tanımı da değişti mi? Elbette... Mesela ben artık Japon mimarisini asla yamazdım. Çünkü gerek yok! 19. veya 18. Yüzyılda, tüm marangozlar yapabildiklerinin en iyisini yapıyorlardı. Bu kültür haline geldi. Hepsi geleceğe bakıyordu.şimdi, bu tarih. Aynısını yapmalıyız. Gelecek yüzyıl için tasarlamalıyız. İşlerinizin ciddi bir kısmını ev ler oluuşturyor. Bu tesadüfi mi? Ticari binalar da yapıyoruz ama evler 01 02 03 daha fazla. 70 proje bitirdik neredeyse, 20 tanesi ticari amaçlı kullanılıyor. Aslında 10 yıl içinde 20 tane ticari bina bitiren çok sayıda mimari ofis yok. Neden ev yapmaya devam ediyoruz? Çünkü seviyorum. Tepkiyi direk alıyorum. Yaşam biçimini değiştirdiğimizi görüyorum. Çocukların, çiftlerin gülümseyişini... Ticari olanlarda da CEO ların gülümseyeceğine eminim! Evet, orada da birşeyler görüyoruz, ama ticari yapılar sahip değişiyor. Süpermarkette 10 dakika falan kalıyorsun. Ama evde, 30-40 yıl... Kusursuz hissetmek istersin. Güzel, rahat bir yaşam... Bunu başardığımızda tatmin oluyoruz. Bu tatmin ticari yapılarda alınamıyor doğrusu. Kendi evini tasarlarken kendinize verdiğiniz brief neydi? Zordu! Aslında yaptığımız en zor ev projesiydi. Bu zamana kadar tasarladığımız tüm evlerde mutlu şekilde yaşayabilirdik. Bu demektir ki kendi varoluşumuzu tüketiyoruz. Projeler boyunca... Rüyalarımız sürekli orada. Biz de sonunda, yapıp durduğumuzu yaptık. Sonunda konforlu birşey cıktı, ama hikaye anlattığı söylenemez. En sevdiğiniz projenin Roof House (Çatı Evi) olduğunu okudum; neden o? O bizim hayatımızı değiştiren proje. Bana ne yapmamız gerektiği fikrini veren proje o... Bitirene kadar, mimarlığın insanın hayatını değiştirebileceğini bilmiyordum. Oyse proje sırasında öğrendim ki, mimarlık tüm yaşam biçimlerine açılan bir kapı. O proje, başlangıç bizim için,olmasa burada olmazdık... Mimarın işinin tanımını, sorumluluğunu nasıl tanımlarsınız? Bunun üzerine hiç düşünmedim çünkü biz sanırım istediğimizi yapıyoruz. İstediğimiz ise gülümseyişi görmek. Çocuk büyütmek gibi... Çocuğu büyütürken, sorumluluğumu düşüneyim demem. Büyütürken eğlencelidir. Onlarla iyi zaman geçirmeye çalışırım. Aynı şey... Müşterilerimle görüşürüm... Fuji House örneğindeki gibi! Son olarak mavi tişört takıntısı nedir? Karımla başladı. Onun çok fazla kırmızı eşyası vardı. Ben de mavi giymeye başladım... Richard Rogers da pek çok kişi mavi giyiyordu çünkü Rogers da mavi giyerdi. Ama o sonra rengini değiştirdi ve pembede karar kıldı. Kimse takip edemedi... Biz mavide kaldık. Mavi yakalı gibi! Sonra evlendim,eşim kırmızı oldu, ben de mavi... Paylaştıklarımız ise sarı oldu. Kızımız doğunca sarı oldu sürekli... Oğlumuz da sarı olacaktı ama kızımız kendine ait bir rengi olsun isteyince oğlan da yeşili aldı. Profesyonel hayatında öğrendiğiniz en önemli şeyin ne oldğunu sorsam? Bir tavisye belki... Önce iyi bir hayatı anlamalısın. Güzel yaşamı bilmezsen, başkalarına mutluluk sağlayamazsın. Mesleğimiz başkalarına mutluluk vermekle alakalı. Belki dünyayı gezmek bir yol, bir kız veya erkek arkadaş edinmelisin, çocuğun olmalı... Bu tip şeyler! 01. Takaharu Tezuka ve ortağı/eşi Yui Tezuka. 02. Tezuka Architects in Duvarsız Ev i. 03. Konferans posteri.

31/10/2010 17 Banu Pekol bpekol@gmail.com MİMARİYİ GÖKLERE ÇIKARMAK Babil den başlayan bir hikaye bu. Gök-delme yarışının modern hali denebilir. Teknolojiyi kışkırtan çehreleriyle gökdelenlere kısa bir yolculuk zamanı... Bulutları delmek, gökleri sıyırmak; Babil Kulesi nin başlangıç noktası. Efsaneye göre, önce tek bir dil konuşan insanoğlu, cennete dek yükselecek olan Babil Kulesi ni inşa etmeye karar verir. Tanrı, amaçlarını engellemek ve tevazu göstermelerini sağlamak için hepsine farklı diller konuşturup, dünyanın farklı uçlarına yollar. Günümüzde gök-delme yarışı tekrardan alevlenmiş, başını almış gidiyor. Gökdelenlerin Babil Kulesi nden bir farkı, vesilesinin teknolojik bir ilerleme olması. Asansörlerin normalde çıkılması güç sayıda katlara kolay ulaşım sağlaması sayesinde, 1870 te New York ta 40m (7.5 kat) yüksekliğinde, izleyenleri hayrete düşüren Equitable Life Assurance Building inşa edildi. Yüksek binaların mimarlık pratiğine girmesi ile beraber, çelik iskelet gibi devrimci tekniklerle giderek gökyüzüne uzanan yapılar tasarlama hevesi körüklendi. Ayn Rand in Türkçeye Hayatın Kaynağı olarak çevrilen romanında ana karakter mimar Roark da en yüksek gökdeleni yapma amacındadır ve bunun insanın arzularını görünür kılacağını söyler. Bu mimari tipoloji günümüze Amerika dışında daha yoğunluklu olarak karşımıza çıkıyor, ama tek ortak bir kelime var: irtifa. Dubai de 828 metre yüksekliğindeki Burj Khalifa, İstanbul Hilton Oteli nin mimarı olan Skidmore, Owings & Merrill tarafından tasarlandı. Günümüzde dünyadaki en yüksek bina rekorunu elinde (anteninde) tutsa da, bunu birkaç sene sonra yeni bir binaya kaptırması olası. Riyad da Prens Al-Walid bin-taal tarafından Ellerbe Becket mimarlık ofisine yaptırılan Kingdom Tower da, Suudi Arabistan da 30 kat üzerinde kullanım ruhsatı verilmemesi sebebiyle, gökdelenin üst yarısının içi boş bırakılmak zorunda kalınmış, yalnızca en üst kattaki köprüye bir seyir terası yerleştirilmiş. Mimarlık öğrencilerine öğretilen mekanın ekonomik kullanımı prensipleriyle çelişen bu yapı, en iyi tasarlanmış ve işlevsel açıdan en iyi gökdelene verilen Emporis Gökdelen Ödülünü aldı! 1933 yapımı King Kong filminde devasa gorilin 3 katlı ahşap bir dağ evine değil de, Empire State Binası na (hatta filmin 1973 versiyonunda da Dünya Ticaret Merkezi ne) tırmanmasının sebebi elbette bu yapı tipinin şehirleri, medeniyeti ve gücü sembolize etmesi. İstanbul daki gökdelenler de ima ettikleri bu güç ve prestijden nasibini alıyor. Film ve dizilerin açılışında tipik bir sahne olarak görmeye alışık olduğumuz gökdelen görüntüleri, aslen helikopter gezisi yapabilecek şanslı azınlığa has bir durum. İstanbul da özellikle yoğun trafik adalarının çevresine konumlanan bu yapılar, yalnızca barındırdıkları şirketleri veya tasarımcı mimarlık ofislerini tanıtan çizimlerde en ideal şekilde görülebilmekte. Özellikle şehrin merkezinde, ama şehirden bir o kadar izole olabilen, önceleri iş merkezleri, şimdi daha ziyade konut yapıları olarak kullanılan bu binalar, ihtişamlı bir iş/hayat standardı vaadiyle ortaya çıkıyor. Zincirlikuyu da Mehmet Konuralp ın tasarladığı Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü ana binasının şehrin ilk gökdeleni olması sebebiyle tescillenmesi, 25 sene sonra yakın zamanda inşa edilen yüksek binaların kaçının kalıcı olacağını düşündürtüyor. MyWorld, KentPlus gibi gökdelenli lüks konut projelerinin yanı sıra, daha çok Avrupa yakasındaki örnekler, mimari açıdan bir çeşitlilik demeti sunuyor. İstanbul un en yüksek rekorunu şimdilik elinde tutan, Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından tasarlanan Sapphire, aynı zamanda ekolojik ve akıllı bir bina. Sapphire ın daha kısa komşusu Swanke Hayden Connel Mimarlık ın İş Bankası ana kulesi ve (Mimarlar Odası na kayıtlı tek yabancı mimar) Brigitte Weber in inşa halindeki Trump Towers ını da dikkate alırsak, dış cephe tasarımı konusunda farklılaşan yaklaşımları görmüş oluyoruz. Geçtiğimiz ay içinde konut teslimi başlayan Anthill Residence gibi mevcut birçok inşaat, Türk mimarlık ofislerinin eseri olmakla beraber, önümüzdeki yıllarda yabancı mimarlık ofislerin izlerini İstanbul göklerinde göreceğimize dair ipuçları var. Estetik bir standarttan bağımsız ve hızla gelişen yeni İstanbul silüetinin bu yüksek yoğunluklu aktörlerinin kent içinde dimdik duruşunun yakın gelecekte beraberinde getireceği problematiklerin, Babil Kulesi teşebbüsünden sonra peydahlanan diller kadar iletişimi zorlaştırmaması dileğiyle...

18 Dünya standartlarındaki tasarım yetenek çeşitliliğinde Londra diğer küresel tasarım merkezleri arasında önemli güçlerden biridir. 18-26 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen Londra Tasarım Festivali, başkaları ile iletişime geçmek yeni konuları keşfetmek için en önemli festivallerden biri. Festival hem ticari hem de kültürel bir etkinlik olarak, uluslararası sergilerden, respsiyonlara, özel partilerin ürün lansmanlarına, görüşme ve seminerlere kadar tam donanımlı bir şekilde planlanmış. Bu yüzdendir ki 2003 yılından itibaren gerçekleştirilen festivalin en başarılı olanı bu yıl, 350.000 ziyaretçi sayısıyla rekor kırmış gözüküyor. Son derece önemli ve değerli projelere, etkinlik ve seminerelere ev sahipliği yapınca ziyaretçi sayısının da düşük olması şaşırtıcı olurdu. Victor&Albert müzesi festival ortaklarından biri. Özel teknolojiyle donanmış bahçe tasarımından, müzenin merdivenlerinde yapılan çalışmalara, sabah kahvaltısı konuşmalarından, sergi ve enstelasyonlara kadar, müze festivalin en renkli sahnelerinden biri oldu. Müzenin dikkat çekici projelerinden biri Framed, genel olarak bir müzenin geleneksel kasvetine meydan okur nitelikte. Tasarımcı Stuart Haygarth V&A Müzesi nin mermer merdivenlerinden birine, fotoğraf çerçeveleri yerleştirdi. Haygart ın Framed ismini verdiği ve sanat çerçevecisi John Jones ile ortaklaşa yürüttüğü projenin ürünü, aynı markanın çerçevelerinden kesitleri bir araya getirdi. Ahşap çerçeveleri farklı renklere boyayan ve merdivenin her iki kenarı boyunca dizilen Haygarth ın çerçeveleri, merdiven üstünde zikzaklı bir görünüm ile muhteşem bir enstelasyon. Müzedeki sabah kahvaltıları ise dünyanın önde gelen yaratıcı beyinleri tarafından gerçekleştirildi. Ünlü tasarımcı ve marka stratejisti Neville Brody, fotoğrafçı Terry O Neil ve öncü tasarımcılardan Thomas Heatherwick gibi isimler tasarım, kültür ve yaratıcılık üzerine düşüncelerini paylaştılar. Festivalin diğer dikkat çekici projelerinden biri Trafalgar Square de Outrace Audi Filiz Yılmaz Kaşgör filizy@bilgi.edu.tr LONDRA ŞAHLANIYOR MU? Londra Tasarım Festivali kendi ziyaretçi rekorunu kırdı: Workshoplar, sergiler, lansmanlar bu yıl 350 bin kişiyi cezbetti. ortaklığında gerçekleştirilen performanstı. Clemens Weisshaar ve Reed Kram ın Trafalgar Meydanı na yerleştirdiği sekiz mekatronik ahtapot Audi firmasının fabrikalarında üretildi ve bu robotlara, tasarımcılar bu senenin LeMans yarışının da galibi olan Audi R15 yarış arabasının özel LED teknolojili farlarını monte ettiler. Ortaya çıkan robotlar, meydana yerleştirildikten sonra sisteme bağlandılar ve kendilerine gönderilen kısa metinleri, seri hareketler ile havaya yazmaya başladılar. İzleyicilerin SMS ile gönderdiği maksimum 70 karakterlik mesajlar, robotlar tarafından hünerli bir biçimde tercüme edildi. Ayrıca kurulan kameralar sayesinde videolar da, otomatik olarak Youtube a yerleştirildi ve orada bulunmayanların da gönderdikleri mesajları izlemeleri sağlandı. Festivalin her yıl işlenen Size+Matter (Boyut ve İşlev) bir yıllık köşe projesi, aynı zamanda bir yardım kampanyası. Drop isimli proje, tasarımcı Cocksedge tarafından bir devin avucundan dünyaya düşmüş hayali bir madeni para olarak hayal edilmiş. Bir tür kolektif bağış programı olarak kurgulanan ve neredeyse madeni paralar ile kaplı hale gelen dev sikke, sponsorluğunu üstlenen Barnado Vakfı nın, topladığı her bir madeni parayı 1 Pound a tamamlaması ve toplam geliri çocuk hayır kurumlarına bağışlaması ile gerçek bir sosyal sorumluluk kampanyasına dönüşecek. Ünlü takı tasarımcısı David Watkins in retrospektif sergisi, Festivali nin en renkli etkinlikleri arasında sayılmalı mutlaka. Dünyaca ünlü mücevher tasarımlarına, kariyerinin başlangıcında caz piyanistliği, heykeltıraşlık ve film seti tasarımları için yüksek hassasiyetli modeller üzerinde çalışma deneyimi oldukça yansımış. Üretim alanı, Kubrick in 2001 indeki uzay gemisine dek uzanan Watkins in retrospektif sergisinde, sanatçının 1972 2010 yılları arasındaki etkinliğine dair ipuçları verildi. Özellikle de, örneğin, bir ay iniş istasyonunun high-tech görkemini yansıtan mineli kolye ve broş gibi erken dönem işler, Watkins in yüksek dikkat ve incelik gerektiren zanaat anlayışını ortaya koyduğu aşikar. Tabii ki tüm festival bunlardan ibaret değil, değişik lamba, koltuk, sandalye ve yatak tasarımlarından, özellikle tasarım öğrencileri için düzenlenen workshoplar, seramik atölyeleri, sokak sergileri ve hatta ipod turlarına kadar tüm ülkeyi sarmış oldukça zengin içerikli ve elbette bol tasarımlı örnek alınası bir festival. İyisi mi, siz seneye Londra yı ziyaret edin. Anlatmakla bitiremiyeceğinizi farkedeceksiniz.!!

31/10/2010 19 Dilek Öztürk dilekozturk@arkitera.com MİMARİDE GEÇİCİLİK Geçiş bölgelerinde geçmeye başlayan hayatlarımıza çözümü geçici mimarlık sunuyor. Havaalanlarına kapsüller yerleşiyor, acil konut sektörü hareketleniyor... kiralayabiliyorsunuz. Aydınlatma tasarımı, kabin içinde interaktif bir şekilde değişebilecek şekilde yapılmış. Yolcular bir panelle çalışma ya da uyuma ışığını seçebiliyorlar. OSRAM dan Andreas Wojtysiak, kabinin içindeki ışığın tamamen doğal bir atmosfer yarattığını ve bu şekilde, kabinin aslında bir simülasyon olduğunu söylüyor. Kabinleri sadece kredi kartı ile kiralayabiliyorsunuz fakat online rezervasyon yaptıramıyorsunuz. Kabinlerin ücretleri ise, ilk 15 dakika için 15 Avro, ve bir sonraki her 15 dakika için de 4 Avro. Eğer akşam 22:00 dan sabah 07:00 a kadar uyumak isterseniz 60 Avro ödemeniz gerekiyor. Acil Otel Aranıyor! Son zamanlarda tasarım dünyası taşınabilir mimarlığı tartışıyor ve Hayatımızdaki yaşam ünitelerinin hareketlliği nereye varabilir? diye soruyor. Kişisel hayatımızda ne kadar hareketliysek, yaşadığımız mekanların da kalıcılığı gün geçtikçe azalıyor. Yaşama alanları geçici kullanımları sunuyor ve biz de bunu tercih etmekten çekinmiyoruz çünkü bizim için daha kullanışlı ve daha az zahmetli oluyor. Ulaşım alanları, istasyonlar ve şehirdeki düğüm noktalarında ihtiyaç duyulan, dinlenme üniteleri -belki bunlara nefes alma üniteleri bile diyebiliriz- dışında hareket edebilen otel odaları ve konutlar da tasarlanmaya başlandı. Havaalanları, tren istasyonları kent içinde geçici olarak kullandığımız, zaman zaman da yaşadığımız duraklar. Geçiş bölgeleri aslında. Geçiş bölgesi olduğundan dolayı bize geçici bir mekanda bulunduğumuz hissini veriyor. Burayı sadece beklemek için kullanıyoruz. Bazı durumlarda ise bekleme günlerce sürebiliyor; kıyafetimizi değiştirip makyajımızı tazeliyoruz, yemek yiyip kahve içiyoruz, emaillerimize bakıyoruz ve belki de biraz uzanıp kestirmek istiyoruz. Geçici mimarlık, hafif, ucuz ve sökülüp yeniden kullanılabilen üniteler sunuyor. Kalıcı bir yapı yapmayacaksınız, ne onun içinde uzun süre oturacaksınız ve ne o sizi bağlayacak, üstelik bir sonraki aşamaya geçmenizde size yardımcı olacak, sizi rahatlatacak. Şehir hayatı içinde geçicilik kavramı, aslında, insan hareketleri ve davranışlarına göre yerini buluyor. Bu durum, bir yere, bir şeye bağlanamamakla da, geçici durumları tercih etmekle de bağdaştırılabilir aslında. Heyecan verici, öyle değil mi? Münih Havaalanı, seyahat edenler için bir dinlenme ve çalışma kabini olan napcab leri bulunduruyor. Uçuşlar arasında ya da ertelenen uçuşlarda, yolculara dinlenebilmeleri ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaları için 4 metrekareden oluşan bir kabin tasarlandı. Kabinde konforlu bir yatak, çalışma masası ve internet bağlantısı var. Kabinin içinde OSRAM ın sunduğu ışık sistemi, daha da rahatlatıcı bir hava veriyor. Napcab adı verilen bu ünite, 2007 de Münih Teknik Üniversitesi tarafından düzenlenen yaratıcılık yarışması için beş öğrencinin tasarladığı bir ürün. Projenin amacı, yolcuların havaalanı transferlerini mümkün olduğunca rahat ve konforlu bir şekilde geçirmelerini sağlamak. Şu anda Münih Havaalanı nda bu kabinlerden iki adet bulunuyor ama daha fazlası da yapılacak ve yerleştirilecek. (Münih Havaalanı 2. Terminal de görülebilir.) İlk defa Ağustos 2008 de kullanıma açılan kabinlerin boyutu 2,5 metreye 1,40 metre. Havaalanında binlerce insanın içinde beklemektense, dakikasına 1 euro verip dinlenebileceğiniz bir yer olması hiç de fena değil. Kamusal mekan içinde mahremiyetinizi kurabileceğiniz bu geçici mekanda, kendi konforunuzu Acil konut, Güney Kaliforniya da artık çok kullanışlı olan bir sektör olma yolunda. Konusunda önemli bir örnek olan bu yaşam üniteleri, ayrıca fotosel hücreleri de taşıdığından, güneşle şarj ediliyor, sürdürülebilir ve ekolojik bir yaşam sağlıyor. Hala test aşamasında olan dünyanın ilk mobil otel odası, hemen hemen her yere yerleştirilebilen bir ünite mantığı ile tasarlandı. Bu yaşam ünitesi, şehirdeki kamp-festival alanları, parklara kadar her yere taşınabilir. Bu yapının içinde gereken tüm ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir altyapı mevcut. Su, elektrik, televizyon ve havalandırma gibi... Dünyanın en küçük otel odalarından sayılan bu boru şeklindeki kapsül, Almanya da, Danuba Nehri kıyısında bulunuyor. Bu tasarımda basitlik temel alınmış. Özellikle trafiğin yoğun olduğu ve bir yeren bir yere ulaşmanın çok zahmetli olduğu şehirlerde, arada soluklanıp insanların ihtiyaçlarnın giderebileceği ve dinlenebileceği ünitelerin tasarlanması ve kullanılması belki de çok uzak bir gelecekte değil... 01. Dünyanın ilk mobil oteli 02. Munich havaalanına yerleştirilen Napcab

20 Iraz Polat irazpolat@gmail.com SIRADIŞI PERAKEN[DE]NEYİMLERİ Bazı markalar iyi bir dergi editörü gibi çalışıyor. Ürün seçkisi, mağaza ve satış ekibiyle ve tüm iletişimleriyle değer sunuyorlar. Bu yaşam biçimi müşteride aidiyet hissi uyandırıyor, bir bakıyorsunuz bağlanmışsınız o markaya. Buna en iyi örneklerden biri Urban Outfitters. Yaratıcı ve trend belirleyici marka olmadaki sağlam konumuyla UO dan ilham almamak veya bir parça da olsa alışveriş etmemek olanaksız. Değişik disiplinlerden tasarım ürün seçkileriyle Blender ve sneaker ı bir yaşam tarzı olarak sunan Lastik Pabuç da Türkiye de bunu iyi yapanlardan. Ekim ayında alışılagelmişin dışında bir mağaza açıldı: Bilstore, Tünel. Her metrekaresiyle keşfedilesi. Nedeni basit. Mekan tasarımına ve sunduğu perakende deneyimine şapka çıkartılmalı. Bu tip ezber bozan deneyimler yalnızca Bilstore da yok; peki ama nerede var? Kimliğiyle ayrışabilen mağazalar: Başarılı perakende deneyimleri yakalamanın bir diğer yolu da rutinin dışına çıkabilmekten geçiyor. Starbucks ın NY Soho daki Salon isimli mekanında genç müşterilerini yeni grupların performanslarına, film izlemeye vb her ay değişen etkinliklere çağırıyor. Sıcak, özgün ve buluşulası. Londra da her birinin dış cephesi farklı konseptle tasarlanmış, enstalasyonvari Diesel mağazaları, Tokyo daki Louis Voitton-Underground mağazası (Tokyo metrosundaki gerilla mağazası), Berlin deki Vans Butchers Block (Eski bir kasap dükkanı tasarımı korunuyor), Istanbul da Garanti nin Abdi İpekçi Caddesinde banka gibi durmayan flagship şubesi, Building Food and Apperel Lab gibi iyi örnekler var. Mağaza içinde mağaza: Özellikle büyük metrekareli mağazalarda küçük mağazacıklar ve köşeler yaratmak ve bunu iyi uygulamak halen trendler arasında. Topshop un Oxford Street mağazasında bir kuaför ve makyaj bölümü, Mudo nun İstinye Park mağazasında küçük bir berber dükkanı, MAC spor salonunda akşamki sinema için bilet alabileceğiniz kiosk gibi çapraz faydalar... Temporary/pop-up (Geçici) mağazalar: Geçici süre. Nisan ayında Berlin de açılan Smart Car elektronik modelinin test drive çadırı, şehrin kalbi Mitte de dikkat çekmeyi başaran bir deneyim alanıydı. Istanbul da alışveriş merkezlerinde popup mağazalara rastlar olduk. Eylül ayında City s Nişantaşı nda yer alan Laundromat pop-up store, Akmerkez de moda tasarımcılarının pop-up mağazaları (Özlem Süer) L appart ta Aslı Filinta sample sale davetleri gibi... Mıknatıs etkisi yaratan vitrinler: Paris teki Ladurée için Emel Kurhan ın sevgililer günü özel vitrin tasarımı ve macaron kutuları yüksek tasarım niteliği taşımıyor muydu? Deneyimle yükseltme anı: Alman tasarımcı Rehberger in içinde oturulabilir sanat eseri olarak tasarladığı Galleria Illy de 20 gün süren bir deneyim merkezi sunuldu. Tasarım fincanlarda kahve yudumlayabiliyor, kahveyle veya tasarımla ilgili sohbetlere katılabiliyorsunuz. Nike Basketbol Şampiyonası ile eş zamanlı olarak Haliç tersanesinde Platform başlığında bir etkinlik serisiyle konuşuldu. Basketbol kültürü, tasarım sneaker sergisi, iyi eğlence ve çok iyi mekan kullanımıyla akıllarda kalacak. Etik ol etki yarat: Doğaya ve insana duyarlı, hayvan haklarını gözeten, sürdürülebilir kaynaklarla üretim gibi konuları gözetmek bir sorumluluk göstergesiyken, şimdilerde bir zorunluluk olmaya başlıyor. Tüketici samimi duyarlılığı hemen bağrına basıyor. Bodyshop ve Lush kozmetik sektöründe akım yaratmayı başardılar ve yaklaşımlarıyla ilham kaynağı oldular. Konuk tasarımcı iş birlikleri: Trend üstadı H&M moda tasarımcılarıyla iş birliğini ilk başlatanlardan. Karl Lagerfeld, Stella Mccartney, Comme de Garçons, Sonia Rykiel ve şimdi Lanvin gibi moda devleriyle iş birliği yapıp özel tasarım koleksiyonlara imza attılar. Türkiye de ise Koton Bora Aksu ve Hakan Yıldırım la bu tarz iş birlikleri yapıyor. (Yeni ve yaratıcı olan iş ortaklıkları tüketici zihninde hemen yer edinebiliyor.) Sosyalleşmenin e halini tasarlamak: Garanti Caz bloğunda iş birliği yaptığı bloggerlar beraber içerik oluşturuyor, davetiye kazandıran retwitt lerle viral olmayı kolayca başarıyor. Blender ın yağmurlu günlerde kombinasyon önerileri yine iyi örneklerden... Online kullanıcı deneyimi, e-ticaret boyutu da hesaba katıldığında satış ve pazarlama açısından en çok yatırım yapılacak alanlar arasında şimdi. Sırasıyla Bilstore, Laundromat ve Garanti Bankası mağaza tasarımları.