İLAHİYAT ARAŞTIRMALARI



Benzer belgeler
ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Ve Brahman bir felsefedir ve o çeşit anlamlarıyla felsefi ve edebi yazılarda kullanılır.

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

Ondalık ve Oruç Adakları

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı


Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: yayınevi sertifika no: 14452

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ


EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

Yeşaya Geleceği Görüyor

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Tufan Buzpmar H ÍL A FE T

Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık

Taliban Esaretinden İslam a

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

DESTANLAR VE MASALLAR. Muhsine Helimoğlu Yavuz HILE İLE DILE. Masal. KÜRT MASALLARI Resimleyen: Claude Leon

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Anlamı. Temel Bilgiler 1

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ÜMMETİN GELECEK NESLİ ÇOCUKLARIMIZA NAMAZ EĞİTİMİ NASIL VERİLEBİLİR? Gelecek Nesle Doğru

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

WILHELM SCHMID Arkadaşlıktaki Saadete Dair

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Şeyh den meded istemek caizmidir?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

...Bir kitap,bir mesaj!

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir.

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Yenişimdir Sözü Girişimdir Yönü İnsandır Özü:

Sevgili dostum, Can dostum,

Transkript:

M.Ü. İLÂHİYAT FAKÜLTESİ VAKFI YAYINLARI Nu: 226 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GENÇ AKADEMİSYENLER İLAHİYAT ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUM 1-2 MAYIS İSTANBUL Editör Yrd. Doç. Dr. Sami ERDEM İstanbul 2009

M.Ü. İLÂHİYAT FAKÜLTESİ VAKFI YAYINLARI Nu: 226 ISBN 978-975-548-232-3 Sertifika No: 0107-34-007230 Kitabın Adı Genç Akademisyenler İlahiyat Araştırmaları Editör Yrd. Doç. Dr. Sami Erdem Sempozyum Düzenleme Kurulu Prof. Dr. İlyas Çelebi (Başkan) Yrd. Doç. Dr. Sami Erdem (Koordinatör) Yrd. Doç. Dr. Gülgûn Uyar (Koordinatör Yrd.) Yrd. Doç. Dr. Aziz Doğanay (Teknik Hazırlık) Ar. Gör. Ali Ayten (İletişim) Dizgi-Mizanpaj Dr. Muhammed Abay Kapak Tasarım Yrd. Doç. Dr. Aziz Doğanay Baskı/Cilt Yazın Basın Yayın Matbaa Turizm Tic. Ltd. Şti. Sertifika No: 12028 1. Basım Mayıs 2009 - İSTANBUL Bu eserin bütün hakları İFAV a aittir. Yayınevinin izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. İsteme Adresi M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları Mahir İz Cad. No: 2 Bağlarbaşı 34662 Üsküdar İSTANBUL Tel: 0216 651 15 06 Faks: 0216 651 00 61 bilgi@ilahiyatvakfi.com http://www.ilahiyatvakfi.com

Bir Tradisyonelistin Şeyh Olarak Portresi: Frithjof Schuon Betül Özel Çiçek Takdim Tradisyonel Ekolün üç önde gelen temsilcisinin sonuncusu olan Frithjof Schuon, geçtiğimiz yüzyılın önemli manevi ve entelektüel kişiliklerindendir. Onun önemi büyük ölçüde dinlerin aşkın birliği çerçevesinde kavramlaştırdığı fikirlerinden ve bu fikirlerin daha rahat anlaşılması için ortaya koyduğu religio perennis kavramından gelmektedir. İmanın şeklî öğelerin ötesine geçip öz e inmesi gerektiğini durmadan ifâde eden Schuon, kimilerince eserlerinden yola çıkarak yapılan geniş yorumların aksine mensûp olduğu dinin zahîrî unsurlarına hayâtının sonuna kadar riâyet etmiştir. Her ne kadar pek bilinmese de Schuon eserlerinde ortaya koyduğu teorik zemin ile birebir örtüşen bir hayâtı gençliğinden vefâtına kadar yaşamıştır: Genç yaşta İslâm a girmiş, Aleviyye tarîkatının bir şeyhi, Meryemiyye tarîkatının ise kurucusu olmuştur. Frithjof Schuon un husûsiyetini üç noktada özetlemek mümkündür: İlk olarak, Schuon Tradisyonel Ekol açısından büyük önem arzeder. O, sadece kendinden önce gelen Tradisyonel Ekol ün iki büyük şahsiyeti René Guénon ve Ananda Coomaraswamy nin koydukları ilkeleri birleştirip yeni bir terkip meydana getirmekle kalmamış, kendi dehâsının mahsülleri olan nadîde eserleri ile de bu ekolü zenginleştirerek ona yeni bir boyut kazandırmıştır. Otodidakt bir âlim olan Schuon, sanatçı doğası ve ilim adamı titizliği ile kaleme aldığı eserlerinde hem felsefî ve metafizik konulara meraklı okuyucuların ilgisini cezbetmiş hem de ortaokuldan sonra resmî olarak okumaya devam etmemesine rağmen akademik çevrelerde de neredeyse kanon olmuştur. İkinci husus, Frithjof Schuon ün bir müslüman olarak İslâmî entelektüel kültür açısından önemidir. O, müslümanlık algısını coğrafî temâyüllerin yahut sathî dinî hamâsetin ötesine taşıyarak, dini ilk ortaya çıktığı zamanki saflığı ile yaşamak ve anlatmak ister. Hem bu devrin müslümanlarına bir zamanlar dinlerinin nişânesi olan ama şimdi unuttukları erdemlerini hatırlatmış, hem de cihanşümul eserler telîf ederek İslâm topluluğunun iftihar vesîlelerinden biri olmuştur. Bu iki husûsiyeti ile bağlantılı olarak Schuon, tasavvuf tarihi açısından da dikkat çekmektedir. İslâm tasavvufu açısından bakıldığında o Meryemiyye tarîkatının kurucusudur ve aralarında Tradisyonel Ekol ün önde gelen temsilcilerinin de bulunduğu pek çok mürîdi olmuştur. Aynı zamanda, insanlığın dört bir yanını saran ve kendi kalıplarından başka araçlar vasıtası ile düşünmeye müsâde etmeyen şeklî kıstasların ötesine geçip insanoğluna içindeki cevheri hatırlatmış Kadîm in günümüzdeki son temsilcilerindendir. Bu sebeple de ezoterik temâyülü olan farklı din mensûpları öğretisinin etrafında toplanmıştır. Onun religio cordis yani kalp dini diyerek tanımladığı din, dîn-i Hanîf tir. İbnü l-arabî nin sevgi dini dediği, Allah ın Adem den bu yana peygamberleri vâsıtası ile insanlığa gönderdiği Fıtrat dini olan İslâm dır.

350 Betül Özel Çiçek Frithjof Schuon, Türkiye de de ilgiyle tâkip edilmektedir. 1980 lerin ortasından itibâren eserleri Türkçe ye çevrilmeye başlayan Schuon, belirli bir entelektüel elitin ilgisini çekmiştir. Anadili Fransızca ve Almanca dan ve tâkipçilerin yoğunlukla kullandığı İngilizce den sonra eserleri en çok Türkçe ye çevrilmiştir denilebilir. Schuon e Türkiye de gösterilen bu entelektüel ilginin sebebi, Anadolu topraklarının yüzyıllardır çeşitli din, inanış ve ırktan insanı uyum içinde yaşamasına ve manevî bir özgürlük ortamında birçok değerli akım ve eserin meydana gelmesine imkân veren kuşatıcı ve koruyucu yapısından olsa gerektir. Müslüman Oluşu, Aleviyye Tarikatına Girişi ve Şeyhliği Frithjof Schuon 18 Haziran 1907 de doğdu. Tam adı Fred Frithjof Schuon dür. Etimolojik olarak Frithjof Düzen/rahat/huzur bozucu anlamına gelir. Schuon, Frithjof un mânâsını, diğer ismi Alfred le (Alfred saf-huzur mânâsındaki Fred ten türetilmiştir) sembolize edilmiş gerçek huzur u yeniden tesis edebilmek için sahte huzur ve sahte eminlikleri ortadan kaldırmak olduğu sözleriyle ifâde eder. 1 Katolik kökenli anne-babası, açıkça ibadet etmiyorlarsa da Schuon, çok dinî bir atmosferde yetiştirildi ve küçük bir çocukken Evangelist bir hocaya gönderildi. Bu ilk öğretmenin yalın ve kuvvetli dindarlığı, onun üzerinde derin bir etki bıraktı. Çok küçük yaşta gelecekteki metafiziksel duruşunun özünü belirleyecek prensipleri kavramıştı. Basil de arkadaşı Lucy von Dechend 2 ile Zoolojik Bahçeler de yürürken Senagalli yaşlı bir ermişle yaptığı kısa konuşma onda dinlerin aşkın birliği fikrinin ortaya çıkmasına sebep olmuş olabilir. Ermiş, kuma bir daire çizmiş ve dairenin merkezini işaret ederek Tanrı Merkez dir, bütün yollar O na çıkar demiştir. 1923 te 16 yaşındayken, erkek kardeşinin keşişliği seçmesinden sonra 3, Frithjof Schuon okulunu bırakıp ailesinin geçimini sağlamak zorunda kaldı. Böylece tekstil desinatörü oldu. 4 Kendini Eflatun a ve diğer filozoflara verdi, ama herşeyden öte ve önce, Bhagavad Gita yı defalarca, hiç durmadan okudu. Neredeyse on sene boyunca Hinduizm beni 1 Aymard burada şöyle bir yorum yapar: Bu da Gustave Thibon un sözünü hatıra getiriyor: Azizler düzen bozuculardır. İsa, Ferisîler için skandal mevzu değil miydi? Jean-Baptisme Aymard ve Patrick Laude, Frithjof Schuon Life and Teachings, çev. Gillian Harris, William Stoddart, John Monastra, Helen Komen ve Deborah Casey, Newyork 2004, s. 138. 2 Berlin de 1899 da, Alman bir baba ve İngiliz bir anneden doğan Lucy von Dechend Schuon ailesinin bir dostuydu. Çocukluğundan beri tanıdığı Schuon e sonuna kadar bağlıydı (Aymard ve Laude, s. 138). 3 Frithjof ün abisi 20 yaşına geldiğinde Trappist keşişi oldu ve 1994 teki ölümüne dek yaşayacağı Belçika daki Notre Damme de Scourmont Manastırı na girdi. Sıradışı bir keşişti. Kızılderililer in ateşli bir hayranıydı ve onlarla uzun ve ciddi bir iletişimi olmuştu (Aymard ve Laude, s. 138). 4 Şeyh in resim yapma kabiliyeti, 16 yaşından itibaren kendisinin ve ailesinin geçimini kumaş desinatörlüğünden kazanmasını sağlamıştır. Arada sırada resimlerinden de satmıştır. Bir resim simsarı bir gün ona Genç adam, parmaklarınızın ucunda milyonlar var. demiş. Ama bu genç adam o zamanlar bir sanat kariyerinin hayalini kurmuyordu, tam tersine Avrupa yı sonsuza dek terketme, dünyadan el etek çekip Himalayalar da yahut Sahra Çölü nde bir mağarada, kendi heva ve hevesini tamamen yok ederek Tanrı nın rehberliğini bekleme kararı almıştı. Bir arkadaşına şöyle yazmıştı: Kişi kendi arzularını yok etmekle Tanrı nın isteğinin ne olduğunu bilebilir. Eğer dilediği bu ise, entelektüel bir elit (havassu'l-havass) yaratmak O na düşer, bu bizim haddimiz değildir Cenab-ı Hakk ın istemediği bir şeyi yapmaktansa ölmeyi tercih ederim. Aynı şekilde eşine de bir defasında kendi nefsinin küllerinden bir Şeyh ül-bereket in doğduğunu söylemiştir (Catherine Schuon, "Frithjof Schuon: Memories and Anectodes", Sacred Web, sy. 8 (Aralık 2001), s. 55.)

Genç Akademisyenler İlahiyat Araştırmaları Sempozyumu 351 büyüsü altına almıştı, kelime mânâsıyla bir Hindu olmadan Vedanta nın ve Bhagavad Gita nın dininden başka bir dini yaşamadım. Bu benim ilk religio perennis tecrübemdi (Leo Schaya ya mektup, 11 Ağustos 1982). 5 Doğu ile özellikle Hindistan ile alâkalı herşeyle çok ilgiliydi. Bir gün Lucy von Dechend ona bir kitaptan, René Guénon isimli birinin yazdığı Doğu ve Batı isimli bir kitaptan bahseden bir gazete küpürü verdi. Schuon bu kitapta zaten insiyâkî olarak hissettiği herşeyin kağıda dökülmüş halini buldu. Bundan sonra, coşkuyla Guénon un eserlerini okumaya başladı. Guénon da sevdiği herşeyin derin ve güçlü teorisyeni ni gören Schuon, henüz bu karşılaşmanın ona ve diğer birçok insana ne kapılar açacağından habersizdi. Schuon ün farklı ırklarla alâkalı herşeye karşı her zaman için büyük bir ilgisi vardı. Asya daki tüm ırkların, bütün Afrika ve Amerika kabilelerinin ismini, tarihini, dinlerini, adetlerini bilirdi. Dilleri ve edebiyatları hakkında fikri vardı; İlyada dan Yunanca, İlâhî Komedya dan İtalyanca mısraları aşkla okur, bir Afrika ninnisi yahut Siyu savaş şarkısı söyleyebilirdi. Arap dilini ve edebiyatını kolaylıkla öğrenmişti, biraz Sanskritçe, Japonca ve Çince bilirdi. Tao-Te-Ching in ilk bölümünü ince uçlu bir fırça ile ezbere çizebilirdi. Catherine Schuon ün yorumuna göre gençliğinden beri elde ettiği bütün bu bilgileri, Avrupa nın o zamanlar hüküm süren ve boğucu bulduğu dar fikirli havasından kaçmak için öğrenmişti. Şeyh, aynı zamanda, bir kalem darbesi ile Çinli, Arap, Kafkas yahut Kızılderili yüzü çizebilirdi. Şeyh in tüm yaratılanlara karşı hürmeti kendini küçük şeylerde gösterirdi. Meselâ, bir çayırı geçerken papatyalara basmamaya gayret ederdi, serçeler kaldırımda ekmek kırıntısı yiyorsa onlar uçana kadar bekler yahut onları rahatsız etmemek için yolunu değiştirirdi. Asla haşerâtı öldürmezdi: eğer bir örümcek veya kırkayak odasında belirirse, bir su bardağını alıp böceğin üstüne ters çevirir, bardağın altına bir kartpostal koyar ve böylece hapsettiği haşereyi pencereden dışarı atardı. Kedileri severdi ve onların uyurken, düşünceye dalmışken rahatsız edilmesine müsâmaha göstermezdi. İnsanlara gelince, Şeyh e karşı genellikle saygıyla yahut saygılı bir tecessüsle yaklaşırlardı. Vekârı ve düşünceli ifâdesi belirli kimselerin ilgisini çekerdi. Eşinin anlattığına göre Şeyh, sanki içinde kutsal bir şey taşıyormuş gibi yürürdü. Aslında bu şey Allah ı hiç hatırından çıkarmamasıydı. İnsanlar ona kim olduğunu sorar yahut şiddetli bir nur yaydığını, onun yanında kendilerini iyi hissettiklerini söylerlerdi. Yahudiler onun haham, hristiyanlar piskopos, müslümanlar büyük bir Şeyh ve bazı Batı Amerikalılar ise Kızılderili şefi olduğunu düşünürlerdi. Öte yandan, kendine karşı bu kadar müsâmahakâr olmadığını yaşayışından görüyoruz. Schuon, çok disiplinli bir hayât sürmüştür. Hayatı, namaz vakitleri ile bölümlere ayrılmıştı. Kendine karşı sert davransa da mürîdlerine karşı hoşgörülü ve anlayışlıydı. Modern dünyanın zorlu çalışma şartlarını yahut mürîdlerinin sağlık durumunu gözönüne alırdı. 6 5 Aymard ve Laude, s. 10. 6 Bunun güzel bir örneği de, Sufism: Veil and Quintessense kitabının 2007 baskısında daha önce yayınlanmamış yazı ve mektuplarının arasında bulunan ve bir mürîdine yazdığı şu mektuptur: En sonunda oruç tutmayı bıraktığını duyduğuma sevindim çünkü, vücûd iyileşirken bütün gücüne ihtiyaç duyar. Kişi, zayıf düşünce ve direnci azalınca bundan yararlanarak vücûda yerleşme riski taşıyan hastalıkları yok etmek için güce ihtiyaç duyar. Kısaca, kişinin tedbirli olma hakkı vardır, hele de bizim yaşımızda. Her ne kadar bizim bakış açımıza göre şeriat meydanında sözde yiğitlik gayretine gerek olmasa da ihti-

352 Betül Özel Çiçek Şeyh, başka bir çağın insanı idi, gündelik olayların değil daha çok ideaların dünyasında yaşıyordu. Eşine göre Neşideler Neşidesi deki şu mısraların vücut bulmuş hali gibiydi Schuon: Ben uyuyordum ama yüreğim uyanıktı. 7 Schuon de bu halini kendi kelimeleri ile şöyle açıklıyor: Tanrı Varlık tır. Bizde sevdiği de, varlığın vechesidir. Tanrıyı tefekkür ettiğimizde varolmaktan sükûn ve güven bulmalıyız. Daha önce de anlatıldığı gibi Schuon İslâm ın Batı daki topraklarında ve Arap dünyasında çokça dolaşmıştır. İdrâki ziyâdesiyle açık bir insan olduğundan İslâm toplumunun yapısı ve özellikle Mağrip te geleneksel toplumu oluşturan çeşitli sınıflardan insanlar hakkında derin ve ayrıntılı bilgiye hâiz olduğu söylenir. Nasr, Schuon kendilerine sıklıkla İslâm dünyasında en çok sûfîlerden, sonra ulemâ sınıfından ve sonra pazarlardaki dindar zanaatkâr ve tüccarlardan hoşlandığını söylediğini ifâde etmiştir. Schuon ün ayrıca nerede olurlarsa olsunlar göçebelere karşı büyük bir sevgisi olduğu ve İslâm medeniyetindeki büyük manevî önemlerini hakkıyla takdîr ettiği de bilinir. Şunu rahatlıkla iddia edebiliriz: İslâm ve İslâm medeniyeti hakkında Schuon ün bilmediği, üzerinde çalışıp bâtınî mânâsına nüfuz etmediği pek az şey vardı. Varlığı, eserlerinden çok daha fazla İslâmî geleneğin evrenine dalışını gösterirken kalbi şeklî olmayanla ilgilenir ve aklı İlâhî ilhamların kalbinde yatan ve şeklî düzleme ait her şeyi aşan pür metafizikten ve ezoterizmden bahsederdi. Bu mevzu ile alâkalı olarak Seyyid Hüseyin Nasr ın şöyle bir iddiası vardır: Eğer Schuon ün basılmış kitapları ve makalelerinin yanısıra basılmamış metinlerini sayarak tüm yazılarını dikkate alırsak, bakış açısı her zaman evrensel ezoterizm ve sophia perennis merkezli olsa da İslâmî gelenek hakkında diğer tüm dinlerden daha fazla yazdığını görürüz. Yazılarının ana metni sadece geleneksel metafiziğin tefsîrini ve dinlerin bâtınî çalışmasını içermez, aynı zamanda İslâm ın sayısız yüz ve yönünün, ana manevî ve entelektüel akımlarının en derin bâtınî bakış açısından emsalsiz açıklamasını da verir. 8 1957 de, Schuon le Lozan yakınlarındaki evinde ilk defa karşılaştığımızda, her zaman olduğu gibi, tamamen geleneksel Mağrip elbiselerine bürünmüştü. Bize, birçok kişinin Avrupa nın ortasında neden ısrarla geleneksel İslâmî elbiseler giydiğini merak ettiğini söylemiş ve bunun sebebinin İslâm Peygamberi nin bereketinin böyle bir elbisenin içinden aktığını ve bu bereketin tam mânâsıyla ancak böyle bir elbisenin içinde tecrübe edilmesi olduğunu söylemişti. Bu kıyafetleri giymek kişinin varlığına Muhammedî bereketi getirir ve ibadet ve zikirleri kolaylaştırır. Aynı zamanda da Schuon ün içinde yaşadığı ve mürîdlerine de özel yaşam alanlarında ve tabiî ki hepsinden önce evlerinde ve ibadete ayırdıkları odalarında mümkün olduğu derecede oluşturmalarını istediği geleneksel İslâmî ortamın yaratılmasına yardımcı olur. 9 yatlı olmayan fukara da vardır. Frithjof Schuon, Sufism: Veil and Quintessence A New Translation with Selected Letters, ed. James S. Cutsinger, çev. Mark Perry, Jean-Pierre Lafouge ve James S. Cutsinger, Indiana 2006, s. 135-136. 7 Neşide 5: 2, http://www.sosyomat.com/etiket/ne%c5%9fideler-ne%c5%9fidesi, 12 Şubat 2007 tarihinde ulaşılmıştır. Neşideler Neşidesi (Ezgiler Ezgisi), Zebur dan bir bölüm. Süleyman ın Ezgileri diye de bilinir.http://www.kutsalkitap.org/index.php?option=com_magazine&func=show_article&id=126, 12 Şubat 2007 tarihinde ulaşılmıştır. 8 Seyyid Hüseyin Nasr, "Schuon and Islâmic Tradition", Sophia, V/1 (Yaz 1999), s. 37. 9 Nasr, Frithjof Schuon and the Islamic Tradition, s. 45-46.

Genç Akademisyenler İlahiyat Araştırmaları Sempozyumu 353 Schuon ün özel hayâtının da esâsen, Batı nın kalbinde yaratılmış bir geleneksel İslâmî ortamın tekrar yaratılması ile oluşmuş bir atmosfer olduğunu anlıyoruz. Nasr bu durumu şöyle açıklıyor: Schuon ün İsviçre deki evinin içi, en güzel geleneksel Mağrip evlerinin içi gibiydi, ve bu evin içinde kişi kendini İslâm dünyasının geleneksel atmosferinde hissederdi. Ama bunun sebebi sadece evin İslâm sanatının örnekleri ile dolu olmasından kaynaklanmıyordu. Schuon ün günleri farz namazla bölümlere ayrılmıştı ve gençliğinde sadece Ramazan da değil, Peygamber in sünnetini tâkip ederek başka birçok günde de oruç tutardı. Neredeyse her gün Kur an okurdu. İslâm a girdiği andan itibaren, dininin ekzoterikten en ezoteriğine kadar pratiklerini yerine getirerek müslüman olarak yaşadı. Daha önce de bahsedildiği gibi, ezoterizmin ve evrensel metafiziğin en büyük sözcülerinden olması, formlar sathında müslüman olmasını etkilememiştir. Hristiyanlık, Hinduizm, Budizm, Şamanizm ve diğer dinler hakkında belâgatle yazılar yazsa da tâkipçileri için onun ismi Şeyh İsa Nureddin Ahmet ti, başka bir şey değildi. Ve öldüğünde de geleneksel uygulamalara sıkı sıkı bağlı kalınarak İslâmî törenle defnedilmiştir. 10 Schuon un İslâm ı seçmesi 9 Nisan 1931 de arkadaşı Jenny ye yazdığı mektubunda Arapça hatla yazdığı Besmele-i Şerif le başlamıştı. Bu mektupta Guénon dan üstâd diye bahsetmektedir. Birkaç ay sonra yine Jenny ye yazdığı bir mektupta İslâm altından gözleri ile bana bakıyor. Beni zehriyle kemiren bu iğrenç atmosfere dayanmaktan bîtab düşmüşüm, İslâm ın içine dönüşü olmayacak bir şekilde dalacak mıyım? Herşey takdir-i İlâhî der. Şubat 1932 de birdenbire işini kaybeden Schuon, Avrupa nın tadına yeteri kadar baktığını düşünerek, parasız ve ümidini yitirmiş bir şekilde Cezayir e çekilmeye karar verir. Limanda Şeyh Ahmed el-alevî nin müridleri ile karşılaşarak onların da teşvikiyle Vehran a gider. Schuon, Şeyh Ahmed el-alevî nin yanında dört ay kaldı ve 1933 yılının Şubat ayında Şeyhin kendisi tarafından, Şeyhin mukaddemi 11 Adda Bin Tounes in yanında tarîkata kabul edildi. Burada kendisine İsa Nûreddin ismi verildi. Schuon Paris e dönünce, Louis Massignon, Emile Dermenghem ve Muhammed el-fâsî ile tanışmış, Guénon ile mektuplamaya devam etmiştir. Bu arada, Müsteganim den dönüşü daha bir sene olmamışken, 11 Temmuz 1934 te, Schuon sıradışı bir manevî hâl yaşadığını anlatır. Paris te kaldığı küçük otel odasında Bhagavad Gita yı okumaya dalmışken, İsm-i İlâhînin başdöndürücü şiddet ve yoğunlukla kendisinde tecellî ettiğini hisseder. Üç gün boyunca bu tecellî içinde titreşir. Sen nehri kıyısında yürürken herşeyin şeffaf, akıcı ve nihâyetsiz olduğu hissini yaşar. Bir kaç gün sonra Cezayirli arkadaşlarından Şeyh Ahmed el-alevî nin aynı günde, 11 Temmuz 1934 te vefât ettiğini öğrenir. 12 Vedantik üçleme Sat-Cit-Ânanda, Schuon ün her zaman üstünde durduğu gibi, en girift meseleleri çözecek anahtar kavramdır. 13 Bu kavramları manevî bir rehberi tanımlamak için 10 Nasr, Frithjof Schuon and the Islamic Tradition, s. 31. 11 Mukaddem, Kuzey Afrika tarîkatlarında yaygın şekilde kullanılan, özellikle de Ticânîlik te ortaya konmuş bir terimdir. Tarîkatın elçisi yahut tarîkatta ileri dereceye ulaşmış mürîd mânâsındaki bu terim, aşağı yukarı diğer tarîkatlerdeki hâlifeye tekâbül eder. bk. http://en.wikipedia.org/wiki/tijaniyyah. 12 Guénon, Schuon e bu konuyla ilgili şöyle bir mektup yazmıştır: Şeyh in ölümü ile senin Ism (Arapça yazılmış) ile alâkalı yaşadığın hâdisenin aynı tarihe rastgelmesi gerçekten de çok ilginç. Bu kesinlikle tesadüfi bir hâdise değil (Aymard ve Laude, s. 140). 13 Ayrıntılı bilgi için bk. Seyyid Hüseyin Nasr, Bilgi ve Kutsal, çev. Yusuf Yazar, İstanbul 2001, s. 12. Hindu deyimi olan bu üçlü isim Tanrı nın isimlerinden biridir. Genellikle Varlık-Bilinç-Saadet olarak

354 Betül Özel Çiçek kullanmıştır. Bu rehber öncelikle Varlık ın (Sat) gerçekliğini, ikinci olarak Hakîkat in yahut bilincin (Cit) gerçekliğini ve son olarak da muhabbetin, tevhîdin, saadet in gerçekliğini (Ananda) temsil etmeli ve yaymalıdır. 14 Dışarıdan bakıldığında Schuon bir şeyh ve metafizikçi olarak Sat ve Cit in özelliklerini taşır. Daha yakından ise, onun aynı zamanda bir âşık olduğu da görülür. Bu da Ananda ya tekâbül eder. Schuon ün dinî ismi İsa Nureddin Ahmed de onun bu üç boyutluluğunu ortaya koyar. İsa ismi, tamamen ezoterik bir tabiatı olan, şeklî olmayan hikmetin temsilcisi Meryemî bereketle nurlanmış manevî rehberliğine işaret ederken, Şeyh Ahmed el- Alevî nin ona verdiği Nureddin ismi onun entelektüel kapasitesine işaret eder. Aynı zamanda Rasûl-ü Ekber, Seyyidü l-âşıkîn Hz. Muhammed in ismi olan Ahmed ismi ise Schuon ün âşık-ı sâdık olma vasfına işaret eder ki bu vasfı varlığının özünden gelir. Bu aşk hali eserlerinden ışık gibi yayılır ve onun bu kadar ikna edici olmasının da sebebidir. 15 Patrick Laude a göre bu üç boyutun uyumlu birleşimi Schuon ün nevi şahsına münhasır olmasının sebebidir. 16 Schuon ün Kızılderili isimleri Cesur Kartal ve Parlak Yıldız ın da Sat ve Cit vechelerini gösterdiğini ifâde eden Laude, Schuon ün hatıralarında Parlak Yıldız ismi için şöyle söylediğini aktarır: Bu isim bende iki şey uyandırıyor. Birincisi, Kur ân da Nur ayetinde geçen kevkeb-ı dürri (parlayan yıldız) ikincisi ise Kutsal Meryem in ismi Stella Matutina. 17 Hz. Meryem ve Meryemiyye Tarikatı Schuon, Hz. Meryem i Hikmet in -aslî ve kadîm- ekmel sembolü olarak düşünür. Bu sembol, kutsallığın şekil-ötesi mesajında hıfzedici İsmet i ve lütfedici Rahmet i 18 birleştirir ya da manevî yöntem açısından bakılırsa fakr ile zikri birleştirir ki Schuon ün fakr ile zikre verdiği yer ileride açıklanacaktır. Kur an ın 66. sûresindeki Ona kendi Ruhumuzdan üfledik 19 ifâdesi ile Hz. İsa nın oluşumu anlatan âyetin üstünde duran Schuon nefes ifâdesi hem ihsânın yakınlığı hem de inceliğini ortaya koyar, derinliğini yahut sınırsızlığını... diyerek Kutsal Bâkire ile Tanrı tercüme edilse de, bu deyimlerin metafizik mânâsına en sadık çeviri Nesne-Özne-Birlik tir. En üst düzeyde, bu üçlü Bilinen-Bilgi-Varlık ya da Sevilen-Seven-Sevgi olarak da açıklanabilir. Bu üçlü, Hz. İsa nın duası, japa ve zikr gibi dua ve niyaz kabilinden pratik ya da manevi bir anlama da sahip olabilir. İslâm da bu üçlü Niyaz edilen- Niyaz eden- Niyaz yani mezkur-zâkir-zikir formundadır. 14 Frithjof Schuon, Logic and Transcendence, Londra 1975, s. 217. 15 Aymard ve Laude, s. 59-60 16 Aymard ve Laude, s. 59. 17 Aymard ve Laude, s. 60. 18 Schimmel Mevlânâ da herşeyi ihata eden muhabbetin, ana rumuzu ile temsil edilişi gibi Rahmet in de bizâtihi ana veya süt anne olarak telakki edilebileceğini söyler. Muhabbet, Mevlânâ ya gore ezeli Meryem dir, çocuklarına ihtimam eden anadır. Sadece muhabbet ve rahmet gibi mücerret mefhumlar değil, peygamberler de müşfik birer ana telakki edilirler, çünkü peygamberler değil midir ki çocuğun, yani kendilerine emanet edilmiş ruhların inkişâfı için gayret ederler. Sadece peygamberler de değil, mürşîdler de bu tasvir altında telakki edilirler (Annemarie Schimmel, Ruhum Bir Kadındır, çev. Ömer Enis Akbulut, İstanbul 2004, s.96). 19 Tahrim, 12: İffetini korumuş olan İmran kızı Meryem i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.

Genç Akademisyenler İlahiyat Araştırmaları Sempozyumu 355 arasındaki avatarik bağlantının da altını çizer. 20 Schuon ün Kutsal Meryem le alâkalı dikkat çekici bir ifâdesi de Hz. Meryem ile İslâm Peygamberini karşılaştırmasında ortaya çıkar. Schuon, iki dinî geleneğin, Hristiyanlık ve İslâm ın formal tasarrufunda, Hz. Meryem ile Hz. Peygamber in benzer konumlarda olduğunu iddia eder: Peygamber in işlevi paralel şekilde ve sembolik olarak Bâkire Meryem inkine benzerdir. Bâkire Meryem de Vahy in mekânıdır. 21 Ruh ü-l Kudüs aracılığı ile gebe kalmış 22 Meryem Yardımcı-Kurtarıcı ve Semaların Melikesi dir. Aynı Ruh tan nefes almış Hz. Muhammed ise Rahmet Peygamberi ve Seyyidü l-kevneyn dir. Schuon, bu benzerliklere farklı bir boyut daha getirerek, Kutsal Bâkire nin lekesiz ve tertemiz ve sadece fiziksel açıdan bakılacak olursa bâkire olduğunu, Peygamber in ise havariler gibi ümmî olduğunu yani, insanî bilgiden ya da insan mertebesinden elde edilen bilgiden âri olduğunu söyler. 23 20 James S. Cutsinger, "Colorless Light and Pure Air: The Virgin in the Thought of Frithjof Schuon", Sophia, VI/2 (Kış 2000). http://www.cutsinger.net/pdf/colorless_light_and_pure_air.pdf adresinden 29 Ekim 2006, s. 21. 21 Mevlânâ vahiy bahsinden söz ederken Fakat her gönül bu gizli vahyi duyup işitebilseydi alemde harf ve sese ne lüzum kalırdı? Öyle olmadığı için gizli vahyi duyan nebîler başkalarına duyurmak amacıyla Allah ile kul arasında vasıtadır. Allah sesi ister hicap ardından, ister hicapsız gelsin (Şûrâ Sûresi, 51-52. âyetler) Cebrâil Meryem e yakasından üfleyerek ne verdiyse (Nisâ Sûresi 171., Tahrîm Sûresi 12., Enbiyâ Sûresi 91. âyetler) ayetlerinden hareketle Allah sesi de insana onu verir ifadelerini kullanır. Bu keyfiyette Allah ın emir ister örtülü ister örtüsüz olsun, Allah dilerse Cebrâil vasıtasıyla Meryem e ruh gönderir ve onun vücûduna üflenen bu ruhla Meryem den İsa gibi bir nebî doğar (Sâfi Arpaguş, Mevlânâ ve İslâm, İstanbul 2007, s. 329). 22 Cebrâil in Meryem e insan sûretinde gelmesi husûsunda İbnü l-arabî nin şöyle bir yorumu vardır: Cebrâil Aleyhisselâm ın insan şeklinde görünerek üflemesi sebebiyle, İsa Aleyhisselâm ölüyü diriltme ve hastalara şifa verme kudretine sahiptir. Eğer Cebrâil, Meryem e insane kılığında gelmeseydi de hayvan yahut nebât şeklinde veya cansız mahlûklardan birinin sûretinde gelseydi İsa Aleyhisselâm elbette ölüleri diriltemezdi. Ancak Cebrâil sûretine girdiği ve onun sûretinde belirdiği anda diriltme kudretini gosterebilirdi. Cebrâil eğer tabiattaki unsurlar dışında olan nûrânî sûretiyle gelseydi ki esâsen kendi tabiatından çıkmaz- İsa da ancak bu nûrânî tabiat sûretinde belirdiği anda ölüyü diriltebilirdi. Yoksa anası yönünden insan sûretinde unsure aleminde zuhuru esnasında diriltemezdi (Füsûsü l-hikem, çev. M. Nuri Gençosman, İstanbul 2003, s. 187). 23 Cutsinger, Colorless Light and Pure Air: The Virgin in the Thought of Frithjof Schuon, s. 22. İbnü l- Arabî de Cebrâil in peygamberlere vahiy getirmesi ile Hz. Meryem e üflemesini birbirine benzetir. Ahmed Avni Konuk İbnü l-arabî nin ifâdelerini şöyle şerh eder:... cenâb-ı Cebrâil, Hz. Meryem e İsa (a.s.) ı nefh etti. Ve şu halde cenâb-ı Cibrîl rusül-i kirâma vahy-i ilâhîyi nakl ettiği gibi, kelimetullah olan cenâb-ı İsa yı Hz. Meryem e nakl eyledi. Ve Hz. Cibrîl in bu nakli, Resûl (a.s.)ın Kelâmullah ı ümmetine nakl etmesine benzer. Zîrâ (S.a.v) Efendimiz, Allah Teâlâ nın Kur ân-ı Kerîm de beyan buyurduğu (o) Allah ın Meryem e ulaştırdığı kün:ol kelimesi(nin eseri)dir, O ndan bir ruhtur (Nisa, 4/171) kavlini hurûf ve zurûf kisvesine giydirip bizlere nakl eyledi.... Binâenaleyh, cenâb-ı Cibrîl in rûh ve ma na-yı îsevîyi Hz. Meryem e nakli, maâni-yi kelâmullahı Resûl e naklinin mislidir. Ve Resûl e cenâb-ı Cibrîl tarafından nakl olunan maânî, Resûl tarafından dahi ümmetine öylece nakl olunur. Şu halde aralarındaki fark, ancak o ma nâların suver-i müteayyinesinin tehâlüfünden ibârettir (Ahmed Avni Konuk, Fusûsu l-hikem Tercüme ve Şerhi, haz. Mustafa Tahralı ve Selçuk Eraydın, İstanbul 2000, III, 138-139 Schimmel Hz. Peygamberin ümmîliği ile Hz. Meryem in bâkireliği arasında şöyle bir paralellik kurar: Kalbi dıştan entelektüel başarıyla öğrenimle bozulmamış ve Meryem in bâkire bedeni gibi saf bir vâsıta ancak Allah ın sözünü taşıyabilirdi (Arpaguş, Mevlânâ ve İslâm, s. 338).

356 Betül Özel Çiçek Sadece bu benzerliklerin bile Kutsal Meryem in bir peygamber olduğunu 24 söylemeye yeteceğini iddia eden Schuon, bunun için başka deliller de ortaya koyar: Mesela, Meryem den, diğer peygamberlerle beraber, Enbiya Sûresi nde bahsedilmiştir. Burada hikâyesi incelikle ve övgüyle ele alınmıştır ki bu da sıradan bir velî için tasavvur edilemez. Bu ifâde şekli daha ziyâde, Peygamber in kendisinin Meryem i tanımlarken kullandığı Cennet hanımlarının efendisi tanımı ile uyum içindedir. Schuon sözlerine şöyle devam eder: Bütün bunlar, eğer bir kanıt gerekseydi, Meryem in mukaddes makâmının yani bir Nebîyye olma vasfının delilidir. Tabiî, Schuon burada her zamanki titizliği ile okuyucularına (ki Cutsinger bu bilgilerin çoğunluğunu daha önce basılmamış metinlerden aldığını ifâde ettiğine göre bu metinler muhtemelen Schuon ün mürîdlerine hassaten yazdığı, tarîkat içi metinlerdir ve muhâtabı da mürîdleridir,) şu uyarıda bulunmayı ihmal etmiyor: Bir hadîse göre hiçbir kadın resul olmamıştır. Ama bu hadîste söylenmek istenen, yeni bir düzen getiren peygamberliktir (resulluktur), yani İslâm a göre nebiyye tanımının Meryem e uymaması için bir sebep yoktur. 25 Cutsinger, Schuon ün Meryemî temâyülünü bir tâkipçisi olarak şöyle açıklar: Belirli bir dinin ekzoterik otoritelerinin ve bazen averaj Sufizm diye adlandığı sufizmin şeyhlerinin aksine Schuon eşyanın doğasına, fıtrata ya da kadîm şekle sadakatinde tamamen özgürdü ve bu özgürlüğün manevî alanında Kutsal Bâkire nin tamamen kevnî ve İlâhî olanı izhâr eden zâtî hakîkatinin, ondan övgüyle bahseden bütün dinlerin doktrinel sınırlarını aştığını farketti. Schuon bu sebeple Meryemî olduğunu söyledi ve bu ışık altında, kurduğu tarîkatın Meryemî karakteri anlaşılabilir. Schuon ün ifâdesine göre, eşyanın doğası üzerine yaptıkları ısrar, Hz. Meryem le olan bağlantılarını açıklar ve meşrû kılar, çünkü bakış açıları evvelen metafiziksel, ezoterik, kadîm ve kevnîdir ve bu sebeple tarîkatları tasavvufî gelenek uyarınca Meryemiyye Tarîkatı olarak adlandırılmaya hak kazanmıştır. 26 En bâriz şekilde, bu Meryemî kevnîlik Meryem in Semitik dinler arasında mukadder bir bağlantı olmasında görülebilir. Schuon e göre Hz. Meryem Tek-tanrılı Sâmî dinlerdeki Kutsal ın tek dişilleştirilmesi olduğundan bütün bu dinlerin hepsinde de olmak durumundaydı. Bu sebeple de Yahudilik te bir peygamber olarak sağlam kişiliği ile, Hristiyanlık ta Yardımcı-Affedici işlevi ile eşsiz ve kıyas kabul etmez bir konumdadır. Böylece, İslâm da da eşsiz ve kıyas kabul etmezdir ve orada kendini rahat hisseder, aynen Hz. İsa ya kadar ve o da dahil olmak üzere tüm Sâmî peygamberlerin de İslâm da kendilerini rahat hissettikleri gibi. 27 Schuon, Meryem in tek bir renk ya da tek bir koku olmadığını, renksiz ışık ve saf hava olduğunu yazar. Bu sebeple özünde, bütün formlardan üstün, hepsinin üstüne taşarak akan, hepsini kucaklayan ve yeniden bütünleştiren merhamet dolu Kemâl ile 24 İslâm tarihinde Meryem in peygamber olduğunu söyleyen sadece Schuon değildir. Kadınların da peygamber olabileceğini savunan Ebü l-hasan el-eş arî peygamberliğini kabul ettiği altı kadın arasında Meryem i de saymıştır (Ömer Faruk Harman, Meryem, DİA, XIX, İstanbul 2004, s. 241). 25 Cutsinger, Colorless Light and Pure Air: The Virgin in the Thought of Frithjof Schuon, s. 24. 26 Cutsinger, Colorless Light and Pure Air: The Virgin in the Thought of Frithjof Schuon, s. 23. 27 Cutsinger, Colorless Light and Pure Air: The Virgin in the Thought of Frithjof Schuon, s. 24.

Genç Akademisyenler İlahiyat Araştırmaları Sempozyumu 357 tanımlanır. Kozmik dengenin mükemmel numunesi ve bütün kutsal ruhların modeli olarak şahsen, Hakîkatin, semboller perdesinin ardında gizlenmiş çıplak ve yaşayan gerçeğin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Schuon yayınlanmamış metinlerinden birinde Hz. Meryem hakkında şunları söyler: Peygamberler yasaları getirirler, Kutsal Bâkire bu yasaların kökünde olanı getirir. Bu sebeple de bütün Peygamberlerin anasıdır. Schuon ayrıca Meryem in Ümmü l-kitab 28 olduğunu, çünkü onun bütün kitapların şekil-ötesi özü ya da ilk cevher olan Logos, saf Râhmet olduğunu ifâde eder. Bu sebeple öze dair yakarışı, sonsuz manevî gıdayı, Zikri öğretir ve zikrin insanlaşmış halidir. Hz. Meryem, dünyadayken saklıydı ve bir peygamberin bilinmeyen annesiydi, Cennet te ise o, bütün peygamberlerin nurlu annesidir ve bu sebeple de dünyadayken eşi bir insan değil, Ruh ul-kudüs tü. Başka bir yerde de Schuon şunları ekler: Her peygamber, Hz. Meryem de dahil olmak üzere, Logosla tanımlanır ve aynı zamanda insan olduğu halde, Logosa açılan kapıdır. 29 Her peygamberin bir mesajı vardır, Meryem in mesajı bir taraftan oğlu, diğer taraftan da bütün mesajların ifâde edilemeyen özüdür. 30 28 Michel Valsan ın mürîdlerinden Michel Chodkiewicz Sahilsiz Bir Umman isimli eserinde Fâtiha nın Ümmü l-kitap olmasından bahseder. Kur ân ın anahtarı olarak nitelendirdiği Fatiha nın ilk ayetinin Besmele olduğu ve Hz. Meryem in hem Rahmet in müşahhasmış hali olarak tasvir edildiği düşünüldüğünde Schuon ün tesbitleri daha rahat anlaşılabilir (Michel Chodkiewicz, Sahilsiz Bir Umman, çev. Atila Ataman, İstanbul 2003, s. 93, 112 ve 139). 29 İbnü l-arabî nin konu ile alakalı bir yorumu şöyledir:.şu halde süt ne zaman rüyada görülürse o, ilmin sûretidir. Yani o süt şeklinde temsil olunan ruhânî gıda ilimdir. Cebrâil in Meryem e insan şeklinde temsil olunması da böyledir (Füsûsü l-hikem, çev. M. Nuri Gençosman, s. 218). 30 Cutsinger, Colorless Light and Pure Air: The Virgin in the Thought of Frithjof Schuon, s. 44.