Nisan 2011 Fiyat : 7 TL. www.dergibursa.com.tr



Benzer belgeler
Masallar Kenti Mardin i Nükhet Everi ile Geziyoruz!

SERDA BÜYÜKKOYUNCU İLE NORMANDİYA & BRETONYA

SAFFET EMRE TONGUÇ İLE NORMANDİYA SAHİLLERİ Ekim 2017

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NORMANDİYA & BRETONYA

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

"Nereden başlasam, nasıl anlatsam..."

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

PULLMANTUR MONARCH İLE BALTIK BAŞKENTLERİ BERLİN

BuranoVenedik denince akla ilk

parkresidencescadde.com

İRAN TURU. Kapı komşumuz olduğu halde hakkında ne kadar az şey

Lübnan - Beyrut BEYRUT

T.C. İZNİK KAYMAKAMLIĞI Kılıçaslan İlkokulu Müdürlüğü İLÇEMİZİ TANIYOR, TANITIYORUZ

İZMİR BALÇOVA ANADOLU LİSESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTE TANITIM VE KÜLTÜR GEZİSİ

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

SIRADIŞI FRANSIZ ŞATOLARI

Gezdikçe Gördükçe BD TEMMUZ İzlen Şen Toker. Güzel ağaç adlı masal kasabası. lberobello

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ


1: Tebrize varış; 2: Kendivan köyüne ziyaret ;

#BaşkaTürlü Mardin Mayıs 2019

1. görev İlk görevimize hoş geldiniz. Biliyorsunuz ki Sinan ilk görevinde şifreli mesajı çözdü ve Taksim Meydanı na gitmesi gerektiğini buldu. Sinan ı

Baş döndüren bir yaşam...

Roma mimarisinin kendine

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun Kasım 2013

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

MARSEILLES GEZİ MASSALIA MARSİLYA HAZİRAN 2011

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

2. İstanbul Boğazı 31 kilometre uzunluğundadır. 3. İstanbul Boğazı Asya ve Avrupa yı birbirinden ayırır. 4. İstanbul Boğazını turistler çok severler.

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

ALSACE NOEL PAZARLARI

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Tur Danışmanımız: Ali Canip Olgunlu

Tatil ve Yöre Rehberi

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

Baştan Başa Fas Turu

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ İRAN

SAGALASSOS TA BİR GÜN

LEVENT KUM VE KURSİYERLERİ ÇİNİ SERGİSİ

Işık Bayramı Hakkına:

DÖRT BİR YANINIZDA ŞEHRİN AYRICALIKLARI...

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

Ortaköy Portakal Yokuşu No 53 K1 Ulus İstanbul Tel : Fax :

Saffet Emre Tonguç eşliğinde Ramazan Bayramında FRANSIZ ŞATOLARI VE PARİS 25 Haziran 2017 / 4 gece-5 gün

Yaşamın, düşlerin ötesine geçtiği yer

Patrimonito dünyayı gezmeyi, yeni yerler görmeyi, tarihten kalan izleri keşfetmeyi çok seviyor.

KIPTAS LA ISTANBUL SIZE KALBINI ACIYOR

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Euro2016 Türkiye-Hırvatistan Maçı Break FRANSA

Yeni Yerler keşfetmek lazım

LJUBLJANA DA NOEL PAZARI Aralık 2016 / 3 Gece 4 Gün

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

İstanbul Boğaz Turları

İSFAHAN I GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM. Nüfusun En Az Yüzde Kırkı Türkçe Konuşuyor... Ülkeyi 1925 e Kadar Türkler Yönetmiş...

Tarihi Siyesepol Köprüsü nün altı 38 YEDİKITA EYLÜL 2014

İSTANBUL DA, İSTANBUL UN ÜSTÜNDE BİR YAŞAM!

Parlar saçların güneşin rengini bana taşıyarak diye yazıvermişim birden.

VAN & DOĞUBEYAZIT GEZİSİ / Mayıs 2019 / 2 gece 3 gün

UZAYLILAR OLMASIN ABİ!

Kazakistan Renkli Almati Turu 3 Gün / 2 Gece

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

TERMAL SU NEDİR? Termal sular, sıcaklıkları 20 C nin üzerinde ve mineral yönünden zengin olan doğal kaynak sularıdır.

Göl, gökyüzü ve deniz... Eşsiz bir huzur içindesiniz...

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

SIRADIŞI LJUBLJANA Yıl boyunca HER PERŞEMBE / 3 Gece 4 Gün

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

1) SÜMELA MANASTIRI 2) AYASOFYA MÜZESĠ

Bergama'dan Ayvalık'a Balıklı Lezzetler Peşinde Mayıs - 21 Mayıs 2017 Katılımcı sayısı 24 kişi ile sınırlıdır. Emre GEZER

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

The Marmara Collection otellerinde kusursuz bir düğünle "Evet" demek...

LOIRE VADİSİ ŞATOLARI & PARİS 25 Haziran 2017 / 4 Gece 5 Gün

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

PULLMANTUR ZENITH İLE GLORİA

V İ L L A L A R V E S U İ T L E R

saltbodrum Camel Beach Residences

Tur Programı. İlginç bir şekilde sakin ve mütevazi, fiyortlar, dağlar ve kuzey ışıkları ile masalsı bir diyar

Musandıralı ev DEKORASYON. Hayat adlı seyir terası, Ortakent in yeşilliklerine açılan panoramik doğa manzarasına sahip.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Lobi ve Resepsiyon / Lobby & Reception

+ UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan, şair Lord Byron'un Dünya'daki en güzel köy dediği Sintra'yı gezeceğiz

SAFFET EMRE TONGUÇ İLE FRANSIZ ŞATOLARI 05 Nisan 2018 / 3 Gece 4 Gün

Paket 2 Kapadokya Suhan Otel 1 Gece Yarım Pansiyon Konaklama Türk Gecesi Eğlencesi

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ


Transkript:

Nisan 2011 Fiyat : 7 TL 02 www.dergibursa.com.tr K E N T V E Y A Ş A M D E R G İ S İ Sarı sıcak MARDİN / Toprağın bize armağanı ÇİNİ / Helen den beri aynı şehirim ben İZNİK Beklentilerinizi boşa çıkarmayan şehir PARİS / Yakın plan Bursa güzelleri / MAVİ

1

2

3

4

5

6

7

8

9

editör Eğer ki bu dergiyi okuyorsanız Çok değerli notları bu derginin içerisine gizliyoruz. Küçük bir define avı sayesinde, hep birlikte paylaşmanın zenginliğini ve içtenliğini yaşayabiliriz. Ve dergi bursa ile; insanların sıkça uğradığı 1500 farklı anahtar noktadayız. İkinci sayımızla birlikte Özhan Shopping ler (Beşevler, Eğitimciler, Geçit, Saygınkent, Bademli ve İhsaniye) ve bazı bayilerde satıştayız. Almira Hotel in, Çelik Palas Hotel in ve Kitapevi Otel in tüm odalarındayız. Tüyap fuar alanındayız. Alışveriş merkezlerindeki mağazalar sayesinde alışverişteyiz. Bakılacak değil, okunacak dergi arayan insanların elindeyiz. Dağıtım noktalarımızdan araklanan dergiler sayesinde insanların evindeyiz. Kulağımıza gelenlere göre yolcuğa giden okuyucularımızla birlikte seyahatteyiz. Ve buyurun gelin evdeyiz. Ve eğer ki bu satırları okuyorsanız, tekrar karşınızdayız. Yine bekleriz. Beni tanıyanlar bilirler; anlatacak onca kelamım varken küçük bir gizem oyunu ile dikkat çekmek, çok da üslubum değildir. Fakat dikkat çekmek istediğim noktaları okumanızı rica ediyorum. Gizemli bir giriş yolu seçmiş olsam da altını çizmek istediğim cümleleri, size çok net bir şekilde ifade etmeye çalışacağım. Teşekkür Bu satırları yazmak boynumun borcu. İlk sayımızda Bursa nın demini alıp, size dergi yapacağız diyerek seslenmiştim buradan sizlere. Bu kez ise okunmuş bir derginin yayın yönetmeni olmanın keyfiyle Bursa da çok dem birikmiş diyebilirim. Çünkü onca insandan gelen tepkiler bunu bize kanıtladı. Gerek bana ve yayın ekibimize, gerek değerli yazarlarımıza, gerekse reklam veren firmalarımıza gelen dönüşler ve yansımalar bizi çok memnun etti. Kimisi eposta yoluyla ulaştı. Kimi gülümseyerek anlattı, kimiyse telefonda ifade etti hislerini. Hepinize dergi bursa da emeği geçen herkes adına çok teşekkür ediyorum. Bu söylemek istediklerimin ilki ve hazinenin ilk ipucu olarak kayıtlara geçebilir. Çorbada tuzu olanlar Teşekkür etmem gereken bir dergi dolusu insan var önümdeki notlarda. Öncelikle bize güvenip destek olan değerli reklamverenlerimize minnettarız. Bu dergi Bursa yayıncılığında imece nin en güzel örneği... İlk sayımızda künyemizde yer alan veya dışarıdan dolaylı yollarla destekleyen tüm dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sizlerin sayesinde Bursa, takip edilen yeni bir yayın kazandı. Onların isimleri künyede artık farklı bir şekilde yer alacak: çorbada tuzu olanlar... Barış Dikkat çekmek istediğim bir diğer husus ise birazdan okuyacağınız sayfaların içerik teması ile alakalı. Beyaz güvercin neden bu sayfada diyenleri de duyar gibiyim. Nedeni basit aslında. dergi bursa nın bu ayki teması bir renk, mavi... Gerek bu rengin simgelediği konular gerekse küçük detaylarda mavi rengi bulacaksınız derginin içeriğinde. Beyaz güvercini mavi renkle birlikte düşünürüm hep. Aklıma gelen tek şey de barıştır... Peki ya neden siyah zemin ve beyaz güvercin? Çünkü barışı arıyoruz hep birlikte. Şu günlerde kanlar içerinde kıvranan dünyaya da, yıllardır terör lanetiyle baş etmeye çalışan ülkemize de barış diliyorum. Bunun tek yolunun ise birbirimizi sevmekten geçtiğini biliyorum. Herkese sevgilerimle... Keyifli okumalar. Engin Çakır 10

11

arka plan Yıl: 1 Sayı: 2 / Nisan 11 ISSN: 2146-1457 Yerel Süreli Yayın (2 Aylık) www.dergibursa.com.tr İmtiyaz Sahibi ve Yayın Yönetmeni Engin Çakır (Sorumlu) engincakir@photographica.com.tr Yayın Koordinatörü Emine Korku eminekorku@photographica.com.tr Reklam Satış ve Rezervasyon reklam@dergibursa.com.tr T. (0224) 233 87 11 www.dergibursa.com.tr Grafik Tasarım Photo Graphica Creative grafik@dergibursa.com.tr Yayıncı / Yönetim Fotoğraf Demet Argun Güngör Engin Çakır Özgür Çakır Çorbada Tuzu Olanlar A.Şerif İzgören Aise Amet Op. Dr. Cenk Aşkalli Celil Sezer Dilek Şen Emine Civanoğlu Emir Kurtaran Esra Minez Fatma Şimşek Filiz Bedir Gözde Aral Hakan Akdoğan Prof. Dr. Haluk Ertürk Kader Cingöz Kadir Kılınç İbrahim Kuşlu Melih Karaer Nazan Aşkalli Orhan Turhan Ömür Akkor Özge Erol Uz. Dr. Semih Bayat Semih Tanyeri Serkan Duru Şeyda Bilgin Ecz. Tunca Toker Türkan Bulut Yiğitdinç Baskı www.furkanofset.com.tr Çekirge Mah. Selvili Cad. No:12 Çelebi 2 Apt. K.1 D.1 Osmangazi / BURSA Tel/ Faks: (0224) 233 87 11 www.photographica.com.tr info@photographica.com.tr Dağıtım www.seckurye.com Dergi Bursa, Photo Graphica tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Dergi Bursa nın isim ve yayın hakkı Photo Graphica ya aittir. Yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzin alınarak ya da kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir. Dergi Bursa, Basın Meslek İlkeleri ne uymaya söz vermiştir. 12

13

plan K E N T V E Y A Ş A M D E R G İ S İ plan bursa dokusu tarihi değer odak noktası gezi - yorum uzaktaki yakın tek karede bursa fotoğrafa yazı rengarenk semboller havadan sudan d.armağansın uğur böceği deli kızın defteri köşe armoni film şeridi evrensel sanat kitabi kavram defteri türkçe sözlüğü sağlıklı düşünce açı sağlıklı yaşam kadın sağlığı beden sağlığı keyfi yerinde yakın plan bursa mutfağı kestaneli lezzetler pasta mutfağı Helen den beri aynı şehirim ben - İznik Toprağın bize armağanı - Çini Yakın plan Bursa güzelleri Sarı sıcak Mardin Beklentilerinizi boşa çıkarmayan şehir - Paris Aise Amet Geceden bahsediyorum - Celil Sezer Mavi bir düş üzerimizdeki Still got the blues - A.Kadir Kılınç Suya yazılan yazı - Nazan Aşkalli Nazar Boncuğu - Serkan Duru İş Kalitesi - A.Şerif İzgören Üç harf: BEN - Gözde Aral Git evine reçel yap, kadın! - Dilek Şen Bursa benim için ilk aşk gibi - Melih Ünen Charlize Theron Geometri ile iç içe soyut kavramlar - Vasiliy Kandiskiy Bursa defteri - Emine Civanoğlu Özgürlük: Bitişin başlangıcı - Hakan Akdoğan Dilbilgisi Fizik tedavide merak edilenler - Tunca Toker Gözümüzdeki sinsi tehlike Nedir bu akupuntur dedikleri Gebelikte egzersiz İş verimsizliğine çare: egzersiz - Türkan B.Yiğitdinç Ağız tadında uyumlu tercihler - M.Melih Karaer Saraylara layık altınlı menü Bursa da Bursa nın mavi mutfağı - Ömür Akkor Elmalı tart Macaron: En renkli lezzet - Özge Erol 18 30 36 42 50 58 60 62 66 68 70 72 74 78 80 84 88 92 94 96 98 100 101 102 103 104 106 108 110 112 www.dergibursa.com.tr 14

15

16

17

bursa dokusu İznik 18

Helen den beri aynı şehirim ben Yazı: Engin Çakır Fotoğraflar: Demet Argun Güngör - Engin Çakır Geçmişi taşıyan surları ile Helenistik çağa dek uzanan Bursa mirası... Izgara planlı kent yerleşimi ile Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden bugüne kalmış bir kraliyet hazinesi. Hemen yanıbaşımızda nefes alan kültürel mozaik. Tarihteki ismi Altın Şehir olan İznik in bize anlatmak istediği o kadar çok meziyeti var ki... Geçen onca zamana rağmen tarihteki ihtişamının her detayını bize hissettirmek için çabalayan bir uygarlıklar eşiği adeta İznik. En basit ifadesiyle bir açık hava müzesi... Zeytinlikler ve bağlarla çevrili bu kent yaklaşık 5 km uzunluğundaki iki bin yıllık surlarla çevrili. Çevresi de tıpkı surların içerisinde kalan kent gibi uygarlıklarla çevrili. Yakınlarında yer alan Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca Höyükleri M.Ö. 2500 yıllarına dek uzanan izler taşıyor bugüne. M.Ö. 7. yüzyılda Trak kavimlerinin göçlerinden önce burada kurulan kent, Helikare ismini almış. Sikkelerin üzerine basılan ismi ise Altın Şehir. (Khryseapolis) Büyük İskender in generallerinden Antigonos tarafından yeniden yapılmış İznik. (M.Ö 316) O dönemde ismi Antigoneia olarak anılmış. Ama İskender in ölümünün ardından çıkan savaşta kazanan komutan olan Lysimakhos, kente eşinin ismini yani Nicaea yı vermiş. Bizans dönemi ise parlak bir dönem olmuş Nicaea için. Birçok kilise, su yolları ve sarnıçlar inşa edilmiş. Malazgirt zaferi ile Anadolu ya iyiden iyiye at süren Türkler 1075 te devralmış şehrin anahtarını. Süleyman Şah tarafından fethedilen Nicaea, Selçuklu nun ve Türklerin Anadolu daki ilk başkenti olmuş. Kentin ismi ise Nicaea nın izi anlamına gelen İznik olarak değiştirilmiş. Fakat I.Haçlı Ordusu ile baş edemeyen 1.Kılıçarslan şehirden çekilmek zorunda kalmış (1096). Böylece 1331 senesinde Orhan Gazi tarafından fethedilene dek sürecek 2. Bizans dönemi başlamış... 19

bursa dokusu Orhan Gazi nin fethinden sonra döneminin en önemli sanat, ticaret ve kültür merkezlerinden birisi haline gelen şehir, özellikle Sadrazam Çandarlı ailesinin yapılaşmalarıyla bambaşka bir hüvviyete kavuşmuş. Birçok medrese, han, hamam inşa edilen İznik, birçok alim ve şaire ev sahipliği yapmış... Zaten bu yüzden kente Ulema Yuvası (Alimler Diyarı) denmiş... Hatta Osmanlı döneminin ilk medresesi ve imareti burada vücut bulmuş. Mondros Mütarekesi nden sonra 12 Temmuz 1920 de Yunan kuvvetlerince işgal edilen İznik, Gazi Mustafa Kemal in kazandığı zafer ile 1922 de tekrar özgürlüğüne kavuştu. Çeşitli dönemlerin askeri, siyasi, dini, sosyal ve kültürel yaşam biçimlerini bize yansıtan birçok uygarlığın kalıntılarını günümüze taşıyan ve kelimenin her anlamıyla buram buram tarih kokan İznik bugün; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının arkeolojik ve etnografik kalıntılarıyla bütünleşmiş durumda. İznik, Türkiye nin en büyük beşinci, Marmara Bölgesi nin ise en büyük gölü olan İznik Gölü'nün doğu kıyısında, Bursa il merkezine 86 km uzaklıkta. İznik ovası ve İznik Gölü ise tam anlamıyla bereket sunuyor insanlarına. Zeytin, üzüm, şeftali, kiraz, erik, armut, elma, ceviz, domates, taze fasulye, brokoli, brüksel lahanası ve toprağının olduğu kadar ikliminin de elverişli olmasından dolayı birçok sebze ve meyvenin yetiştiği bir hazine aynı zamanda. İznik e has olan müşküle 20

üzümü bunların en ünlüsü. İznik Gölü'nde tatlı su ıstakozu, yayın, sazan, akbalık ve gümüş gibi 27 değişik deniz canlısı bulunuyor. İznik, Hristiyan alemi açısından da ayrı bir öneme sahip. İlk ekümenik konsül, M.S. 325 te 218 piskoposun katılımıyla burada yapılmış ve Hristiyanlık dinine hayat veren ve "İznik Yasaları" adıyla bilinen 20 maddelik karar Senatüs Sarayı nda alınmış. İmparator I.Constantinus'un huzurları ile yapılan 1. Konsül şiddetli tartışmalara sahne olmuş. İskenderiyeli din adamı Arius'un "Hz. İsa'nın sadece bir insan olduğu ve tanrıdan dünyaya gelmediği" şeklindeki kısa sürede taraftar toplayan tezi, toplantıya katılan piskoposları çileden çıkarmış. Sonuçta bugün de savunulan Hz. İsa'nın tanrının oğlu olduğuna dair sav kabul görmüş. Arius ve arkadaşları toplantıdan kovulmuş. 7. ve son Ekümenik Konsül de 787 de İznik'teki Ayasofya Kilisesi'nde yapılmış ve İmparatoriçe İrene nin önderliği ile resim ve heykel üzerindeki yasaklar kaldırılmış. Tüm bunlardan dolayı İznik, 1962 senesinde Vatikan da toplanan 19. Konsül de Kudüs ve Vatikan dan sonra üçüncü kutsal kent ilan edildi. İznik'in çevresini beş kenarlı çokgen şeklinde kuşatan 4 ana (İstanbul Kapı, Yenişehir Kapı, Lefke Kapı, Göl Kapı) ve 12 tali kapısı bulunan surlar, 4970 metre uzunluğunda. İznik'in iki ana caddesinin kesiştiği noktadan bakıldığında, 4 ana kapı 21

22 bursa dokusu

görünüyor. Lefke Kapı ve İstanbul Kapı halen sağlam olarak varlığını sürdürüyor. Yüksekliği 10-13 metre arasında değişen surlarda, yuvarlak ve kare şeklinde 114 burç bulunuyor. Helenistik dönemde inşa edilmeye başlanan surlar, Roma ve Bizans dönemlerinde yapılan yeni ilavelerle günümüzdeki şeklini almış. Depremler, fiziki etkenler ve saldırılar (kuşatmalar) nedeniyle zaman zaman zarar görseler de yeniden yapılmış ya da onarım görmüşler... İznik Gölü nün antik çağdaki ismi Askania. Roma kayıtlarında övgüyle bahsedilen göl, 1991 senesinden bu yana sit alanı... Ayrıca İznik te yüzlerce tarihi değer bulunuyor. Fakat bunların bazıları biraz daha dikkat çekici. Bunlardan bir tanesi olan Senato Sarayı, M.S. IV. yüzyılda göl kıyısında, bugün İnciraltı adıyla anılan mevkide inşa edilmiş. Hristiyan alemini yakından ilgilendiren ve önemli kararların alındığı "I. Ekümenik Konsil" burada yapılmış. Obelisk (Dikilitaş-Beştaş-Nişantaşı) Anıtı ise kentin 5 km kuzeyinde bağ ve bahçeler arasında yükseliyor. 12 m yükseklikteki bu mezar anıt, Eski Roma Yolu (Elbeyli Kasabası) üzerinde. İznik te en çok dikkat çeken tarihi değer ise Antik Roma Tiyatrosu. Göl kıyısı ile Yenişehir kapı arasında geniş bir alana inşa edilmiş olan tiyatro, aynı zamanda Kuzeybatı Anadolu'nun ayakta kalan ve en görkemli arkeolojik yapıtı. Antalya Side Tiyatrosu gibi düz araziye yapılmış nadir ve görkemli yapının üst oturma yerleri yıkılmış durumda. Birçok bölümünün taşları surlara taşınıp tamirlerde kullanılmış. Berberkaya Mezar Anıtı (Kral Mezar Taşı) ise kentin doğusundaki Abdülvahap Tepesi'nin güneybatı yamacında. Tek bir kaya kütlesinden yontularak yapılmış, büyük bir oda biçiminde bir anıt mezar. Zemininde mezarlar yer alıyor. İznik'teki Helenistik çağa ait tek eser. Yöre halkının "Berber Kaya" olarak adlandırdığı devasa boyuttaki bu anıt mezarın Bithynia Kralı II. Prusias (M.Ö. 185-149) için yapıldığı biliniyor. Kentin geçmişle bağını kuran bir diğer tarihi doku da Taş Köprü. Bu tarihi köprü kentin 3 km batısında İznik-Orhangazi kara yolunun 50 m kuzeyinde. Roma döneminde yapılan ve tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan köprü 20 metre uzunluğunda ve 2,5 m genişliğinde. İznik in en önemli tarihi değeri ise Ayasofya Müzesi. (St. Sophia) Müze 23

bursa dokusu şehrin tam ortasında, kentin dört kapısına ulaşan yolların kesiştiği noktada yer alıyor. İlk olarak M.S. VII. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilen Gimnasium üzerine Bizans döneminde Bazilika olarak inşa edilmiş. Çeşitli hasar ve onarımlar nedeniyle bugüne kadar büyük değişimlere uğramış. XI. yüzyıldaki depremden sonra yenilenmiş. Orhan Gazi tarafından 1331 yılında camiye dönüştürülmüş. Kanuni döneminde ise Mimar Sinan tarafından büyük değişikliklerle yenilenmiş. VII. Ekümenik Konsül e ev sahipliği yapmış. Yakın geçmişe kadar su ihtiyacını karşılayan su kemerleri(aquaducts) de İznik için çok büyük anlamlar taşıyor. Ya da üzeri bir tonozla örtülü olan Hypoge ismindeki yeraltı mezarı. Böcek Ayazması olarak bilinen Vaftizhane; yarım kubbesinde altın zemin üzerinde kucağında Hz. İsa olan bir Meryem mozaiği, iki yanında ise imparator elbiseleri ile giyimli dört baş melek tasviri yer alan Koimesis Kilisesi; tabanı çok süslü mozaiklerle kaplı Hagıos Tryphon Kilisesi ve İstanbul Kapı ya giden caddenin sol tarafında bulunan Ayatrifon Kilisesi de diğer önemli eserler... İznik'in sembolü olan ve en muhteşem kültür varlıklarımızın başında gelen Yeşil Cami ise, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden alıyor. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerinden. Mermerlerden yapılmış caminin mihrabında görülmeye değer ve zengin bir taş işçilik bulunuyor. Nilüfer Hatun İmareti ise artık İznik Müzesi olarak kullanılıyor. 1388 yılında I.Murat tarafından annesi Nilüfer Hatun anısına inşa ettirilen imaret; tuğla sistemiyle inşa edilmiş, zengin ve renkli bir taş ve tuğla işçiliğine sahip. Müzede İznik ve çevresinden çıkarılan arkeolojik buluntular ile Ilıpınar, İznik Roma Tiyatrosu ve İznik'teki çini fırınları kazılarından çıkarılan eserler sergileniyor. Müze bahçesinde ise Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri (sütun başlıkları, lahitler, kabartmalar, korkuluk levhaları, ambonlar, siterler, yazıtlar, çörtenler, sütun tanburları, vaftiz havuzları, pişmiş toprak levhalar ve mezar taşları) yer alıyor. İznik'te ayrıca; Hacı Özbek Cami, Şeyh Kutbuddin Camii ve Türbesi, 24

25

bursa dokusu Eşrefi Rumi (Eşrefzade) Camii ve Türbesi, Mahmut Çelebi Camii, Yakup Çelebi Camii ve Türbesi, Orhan Gazi Camii ve Hamamı, Süleyman Paşa Medresesi, İsmail Bey Hamamı, I.Murat Hamamı (Hacı Hamza Hamamı), I.Murat Hamamı (Meydan Hamamı), Konak Hamamları, Kırgızlar Türbesi, Sarı Saltuk Türbesi, Davudi Kayseri Türbesi ve Çınarı, Alaaddin-i Mısri Türbesi, Abdülvahab Sancaktari Türbesi, Çandarlı Halil Hayrettin Paşa Türbesi, Çandarlı İbrahim Paşa Türbesi, Çandarlı Kara Halil Paşa Türbesi, Eşref Baba Türbesi, Ahiveyn Sultan (Afyon Sultan Türbesi), Huysuzlar Türbesi, Namazgah (Arap Cami) gibi birçok değerli mimari ve tarihi eser bulunuyor. Tarihi güzellikleri kadar doğal anıtların da ev sahipliğini yapan İznik birçok tarihi çınarı yaşatıyor beraberinde. Tarihi Topkapı Çınarı, Hespekli Çınarı, Müşküle Çınarları, Havuzbaşı Çınarı ve Kaymakköşkü Çınarı bunların başlıcaları. Özellikle Topkapı Çınarı'nın 650 yaşında olduğu tahmin ediliyor. İznik; kendine özgü iklimiyle, yaz-kış demeden bereket saçan toprağıyla, doğal güzellikleriyle, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, sebze meyve ambarı kimliğiyle, Türkiye nin en güzel göllerinden birisine sahip olmasıyla, günbatımlarıyla ve tabi ki dünyaca ünlü çinileriyle biliniyor. Bu özel ve kültür mozaiği olan kent, Bursa nın dolayısıyla Türkiye nin en değerli hazinelerinden birçoğunu barındırıyor. Tüm hikayelerini ve geçmişini herkesle paylaşmaya davet ediyor. İznik te günler antik çağda başlıyor, gölün üzerindeki eşsiz günbatımlarında son buluyor. 26

27

28

29

30 tarihi değer

Fotoğraflar: Engin Çakır Toprağın bize armağanı Bin yılı aşkın bir geçmiş saklı çini sanatının ardında. Anadolu nun topraklarındaki tüm sırlarla iç içe geçmiş onlarca hikaye... Selçuklulardan, Osmanlı ya toprağın tüm ayrıntıları onunla hayat buluyor. İznik çinileri ise tıpkı yüzyıllar öncesindeki kadar ahenkli ve değerli hala... Yazı: İbrahim Kuşlu 31

tarihi değer 1648 de Şam yolculuğu esnasında İznik'e uğrayan Evliya Çelebi şöyle der: "Burada insanı hayretler içerisinde bırakan bukalemun (çok renkli) nakışlı öyle çiniler işlenir ki, tarifinden dil acizdir." İznik i İznik yapan yegane şeyi anlatırken dil gerçekten de acizdir... Büyük Selçukluların ve Anadolu Selçuklularının çiniyi mimari süslemelerde sıkca kullanmış olduğunu sanıyorum ki anlatmaya gerek yok. Çünkü bugüne miras bıraktıkları tüm eserlerde çinilerin izlerini görmek mümkün... Selçuklu seramikleri ve çinileri 11-13. yüzyıllar arasında; kobalt mavi, mangan, mor ve turkuaz renkler ağırlıklıydı. Eserlerde av sahneleri, hayvan ve insan figürleri, bitkisel motiflerle görsel bir zenginlik üretilmişti. Mimarinin gelişimiyle çini sanatı, Anadolu da Selçuklular döneminde sarayları, hamamları zengin renk ve motifleriyle de duvarları süslemişti. Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra bayrağı devralan Osmanlı Devleti de çini sanatı için yeni bir dönem demekti. Çiniciliğin İznik teki tarihsel sürecinde ise, Bizans dönemi altı çizilmesi gereken bir dönemdi. 9-15. yüzyıllar arasında; tek renk, renkli akıtma, astar boyama ve astar kazıma (sigrafito) gibi teknikler uygulandı. Kırmızı hamurlu, beyaz kil astarlı, zeytin yeşili ve sarı sırlı seramiklerdi. Erken dönem Osmanlı İznik çinileri (Beylikler dönemi) ise 14. yüzyıl ortasından 15. yüzyıl sonuna kadar, kırmızı hamurla şekillendirilen kaplar üzerlerine beyaz killi bir astar kaplandıktan sonra kobalt mavisi, turkuaz, mor ya da kahve tonlarındaki renklerle stilize çicekler ve geometrik motiflerle bezendi. İznik Osmanlı İmparatorluğu nun gelişip büyümesiyle beraber en önemli çini 32

merkezi haline geldi. 15.yüzyıl sonu ve 16. yüzyıl başında üretilmiş mavibeyaz çiniler, sert ve pürüzsüz hamurlar ustalıkla bezenmiş üstün seramiklerdi. Mavi tonlardaki desenlerde Çin tarzı sakayikler, rumiler, hatailer ve çintemani motifleri kullanılmıştı. Daha sonraki dönemde Şam dan getirtilen ustalar tarafından lale, karanfil, asma, bahar dalları, nar, haşhaş, kuş, geyik, tavşan, balık, hayvan sahneleri, kalyonlar, kobalt mavisi, turkuaz, yeşil ve mangan moru renkleri ile o dönemdeki bezemeler yapılmıştı. 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı Türk medeniyet sanatının zirvelerinden biri olan İznik çinisinin camilerimizde, saraylarımızda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleri hala hayranlıkla izleniyor. Dönemin karekteristiğini oluşturan kabarık mercan kırmızısı dönemin ustalarının motif zenginliği ile 16. yüzyılda dünyada da aranır oldu. Lale, karanfil, gül ve sümbül ile bezenmiş sürahiler, vazolar, kaseler, tabaklar, duvar çinileri bu yüzyılın sonuna kadar zenginliğini sürdürdü. 15-17. yüzyıllar arasında Osmanlı mimarisinde İznik çinisi önemli bir dekoratif unsur olarak kullanıldı. Çok önemli gelişmeler gösterdi. Çiniler; cami, mescit, medrese, imaret, hamam, saray, köşk, çeşme, sebil ve kütüphane gibi mimari değer taşıyan her eserin üzerinde renk oluverdi. Türk mimarisinde ve süsleme sanatlarında çininin yeri her zaman çok büyük oldu. Binaların ihtişamı ve güzelliği süslemeleri ile önem kazandı. Süsleme unsurları o yapının sanat değerini ve estetiğini arttırarak kalıcı olmasını sağladı. Özellikle 15., 16. ve 17. yüzyıllardaki yapılar süs, desen, renk ve teknik bakımdan eşsiz görünümlere kavuştu. Duvar çinileri ise bunun önemli parçasıydı. İznik çini fırınları bu noktada önemli işlevleri yerine getirdi. Bugün bu eserlerin birçoğu Avrupa ve Amerika müze ve koleksiyonlarının en değerli eşyaları arasında... Göz kamaştırıcı niteliklerdeki tabak, kase, fincan, kandil ve maşrapalar da yine İznik fırınlarında yapıldı. 16. Yüzyıl İznik çinilerinin her bakımdan altın çağı sayılabilir. Renk, kompozisyon, motif, teknik ve kalite yönünden tüm dünyanın beğenisini kazandığı bu dönem İznik in tüm dünyada ayrıcalıklı bir üne kavuşmasını sağladı. Bunun en temel sebebi ise İznik çinilerinin eşsiz bir ritme ve çeşitliliğe sahip olması... Farklı kompozisyonların uygulandığı İznik çinileri için tam bir desen analizi çıkarmak ise neredeyse imkansız... Teknik açıdan sahip olduğu ayrıcalıkların yanı sıra, İznikli çini üstatlarının etkileyici ve yaratıcı desenleri İznik çinilerini çok daha ileri boyuta taşır. 17. Yüzyıl sonlarından itibaren İznik çini sanayi ve tekniğinde duraklama dönemi başladı denebilir. Çünkü 33

tarihi değer Osmanlı İmparatorluğu'ndaki siyasi ve askeri otorite boşluğu, ekonomik bir krizin yaşanmasına paralel olarak sarayın mimari yapılaşmalarına ve özel çalışmalarına da yansıdı. Dolayısıyla sarayın İznik çini yapımcıları üzerindeki himayesi de kayboldu. Böylece İznik çini sanatı eski parlak dönemini kaybetti. 17. yüzyıldan sonra İznik çinilerinin ve seramiklerinin üretim kalitesi bozuldu. Motif ve desenler deforme oldu, renkler cansızlaştı. 18. yüzyılda ise üretim neredeyse sona erdi. Günümüzde sayıları birkaç taneyi geçmeyen atölyelerde geçmiş dönemlerin tekniği kullanılarak üretim aynı özen, titizlik yoğun emek ve sevgi ile devam ediyor. Günümüzde çini sanatı, bu işin peşini bırakmayan birkaç atölye ile ayakta duruyor. Oldukça zor ve zahmetli olması da bu sanatın hayatta kalmasının daha da zorlaştırıyor. Akademik, teknolojik ve kültürel destekli İznik çinisi ve keramik araştırmalarına devam eden Uludağ Üniversitesi'ne bağlı "İznik Meslek Yüksekokulu" ise "Çini İşletmeciliği Programı" ile bu işi daha da temellendiriyor. Umarım ki bu güzel gelişmeler artarak devam eder. Uzun yıllardır bu işin emekçisi ve bir seveni olarak her gün üretiyorum. Bu değerli toprak sanatında yüzlerce hamur, astar ve boya denemesinde bulunuyorum. Ama halen bu işin cırağı olduğumu iyi biliyorum ve bu işin gizemi ile üretmeye devam ediyorum. Fırının açılmasını hep merakla bekliyorum. Bu işin hala ne kadar büyülü olduğunu yaşıyorum. Dilerim ki bundan sonra bu işle uğraşan herkes tıpkı benim gibi büyüleniyor olur bu sanattan. Çünkü çinicilik emeğin ve sabrın ürünü. Ona inanmazsanız, bu mesleği yapamazsınız. 34

35

36 odak noktası

Yakın plan Bursa güzelleri Hazırlayan: Orhan Turhan Detaylarda gizlidir yaşamın mucizeleri. Doğanın sunduğu tüm resitalleri yakından görebilmek hep heyecanlandırır bizleri. Detaylarda saklı olan tüm güzellikler onlara yakından bakabildiğimizde anlam kazanır belki de... 37

38 odak noktası

Tabiatın tüm güzelliklerini anlayabilmek için bakmak yeterli olmaz. Ona yaklaşabildiğimiz kadar tadabiliriz güzelliğini... Her ne kadar uzak kalsak da ondan, vazgeçilmezdir doğa. Zaten içinde barındırdığı eşsiz güzellikler ile kendisine çeker bizi bir şekilde. Kimimiz de tıpkı benim gibi sırt çantasını alıp doğanın merkezine gider. Bazen bir çiçek karşılar bizi bazen bir kelebek... Ayrıntılar bize çok şey anlatabilir. Peki ya neden gideriz doğaya? Yaşadığımız şehrin hengamesinden kaçmak için mi yoksa kendimizi doğanın sessizliğinde dinlemek için mi? Belki birçok kişi için bunun sebebi bunlar olabilir. Ama bunun gerçek nedeni doğa sevgisi olmalı bence. Doğayı ne kaçış ne de sessizlik için seçiyorum ben. Doğayı en doğal haliyle yaşamak ve yaşarken bakıp da göremediklerimizi tatmak için oradayım. Görmek ve hissetmek her detayı yaşamak çekiyor beni kendisine. Doğayı belgelemek, belgelerken hiçbir şekilde doğaya ve içindeki canlılara zarar vermeden çekimlerimi tamamlamak için çabalıyorum. Doğanın merkezinde yaptığım onca çekimin odak noktası ise Uludağ. Endemik florası ve faunası ile tam bir cennet olan bu dağ Bursa da olduğu için çok şanslıyız. 39

odak noktası Orhan Turhan kimdir? 1967 Bursa doğumlu bir fotoğraf sanatçısı olan Orhan Turhan öğrenim hayatını Bursa da tamamlayarak, iş yaşamına eczacılık sektöründe başladı. Meslek yaşamını otuz yıldır çalıştığı Yeşil Bursa Eczanesi nde sürdüren Turhan ın küçük yaşlarda başlayan doğa merakı Bursa nın eşsiz tabiatı sayesinde giderek arttı. Bursa çevresinde yaptığı geziler sırasında çektiği fotoğraflar, doğa fotoğrafçılığı yolculuğunda attığı ilk adımlar oldu. Gezilerin sayısı arttıkça doğa ve fotoğraf tutkusu da giderek değişti. Gezilerde çekilen fotoğraflar yerini, fotoğraf çekmek için yapılan gezilere bıraktı. 2007 yılından beri Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği (BUFSAD) doğa fotoğraf atölyesi ile fotoğrafçılık alanındaki çalışmalarına devam ediyor. İki dönem atölye başkanı olarak görev aldığı dernekte çalışmalarına devam ediyor. Orhan Turhan, objektifini gündelik yaşam ve kargaşa içinde unuttuğumuz doğanın eşsiz güzelliklerine çevirmekten hoşlanıyor. Bugüne dek çok sayıda doğa temalı çeşitli karma sergiler ve saydam gösteriler hazırladı. Yaptığı birçok çalışma yerel, ulusal ve uluslararası platformlarda ödüllere layık görüldü. Çok sayıda dergide fotoğrafları ve projeleri yayınlandı. www.orhanturhan.org Başarıları Türkiye 2009-2nd International Photography Salon Mersin 1 Ödül İngiltere 2009 - The 1st Great British Small Print Circuit - 5 Ödül İngiltere 2009-63rd Bristol Salon of Photography - 2 Ödül Arjantin 2009-1 Salón Internacional de Imagen Virtual FotoGrupo 30/40 2 Ödül Slovenya 2009 - Exposed International Salon of Digital Photography - 2 Ödül Amerika 2009 - Tropical Image Internatıonal Exhibition Results March - 1 Ödül Photo World 2009 - Makro Yarışması Birincisi Luxemburg 2010-3rd Luxemburg International Digital Exhibition - 1 Ödül İngiltere 2010-64th Bristol Salon of Photography 2010-2 Ödül Avusturya 2010-19. Trierenberg Super Circuit - 3 dal 8 Ödül Sırbistan 2010 - Ecological Thruth 4 Ödül İngiltere 2010 - Great Britain Small Print Circuit - 5 Ödül Sırbistan 2010 - Photoclup202-1 Ödül Slovenya 2010 Exposed Fotoklup Kamnik - 2 ödül Sırbistan 2010 34th International Photography Exhibition Child 1 Ödül Arel Üniversitesi 2010-1 Ödül Bursa Çekmeye Değer 2010 Birincilik ve Mansiyon Sami Güner Kupası 2010 Doğanın İzinde isimli gösteri ile 1.tur ödülü Türkiye Milli Takımı 2010 Hindistan Doğada Makro Bianeli - Dünya 7. liği Sırbistan 2011 4 th Exhibition of Photographs BOR 5 sergileme ödülü 40

41

gezi - yorum Yazı ve fotoğraflar: Özgür Çakır 42

Sarı sıcak Taşın ve aşkın şiiri, Mezopotamya manzaralı kutsal şehir... Mardin 43

gezi - yorum Herhangi bir Anadolu şehrinde bir benzerini onlarca kez görmüş olmanız muhtemel, büyükçe bir Atatürk heykelinin olduğu meydanı geçtikten sonra, herşey bir virajı dönmenizle başlayacak Mardin de. Yaşadığınız büyük şehrin sıradan bir sokağı olabilecek genişlikte, arnavut kaldırımıyla döşeli bir cadde üzerinde yol alırken, biraz da eşekler ve atlar üzerinde seyreden insanların katkısıyla, bunun alıştığınız caddelere pek benzemediğini, birbirinin aynı sayılabilecek taş binalarla çevrili olduğunu anladığınızda, hele ki biraz ileride hemen solunuzda kalan postane binasının ihtişamını gördüğünüzde sizin Mardin hikayeniz de başlamış olacak. Mişli geçmiş zaman kipinde asılı kalmış bir rüyaya, taştan bir eski zaman şehrine hoşgeldiniz! Ve madem postane binasına kadar ulaştınız, hemen karşısındaki çay bahçesine oturup tavşankanı bir çay eşliğinde güne keyifle başlayabilirsiniz. Mezopotamya manzarası müessesenin ikramı. Fazla oyalanmadan yollara düşseniz iyi olur çünkü sizi yoğun geçecek bir gün bekliyor haberiniz olsun. Ana caddeden saparak kendinizi bulacağınız, abbara ismi verilen karanlık tünellerle birbirine bağlı sokaklarda kaybolmaya hazır olun. Yolunuzu kaybettiğinizde belediyenin kadrolu eşekleriyle karşılaşacaksınız, çocuklar karşılık beklemeden rehberlik edecek size, ilk selam vereceğiniz kişi zorla mırra ikram edecek, kapı tokmaklarını bir bulmacayı çözmeye çalışır gibi takibe dalacaksınız ve kaybolduğunuzu sandığınız an, bunca karmaşıklığına rağmen tek bir çıkmaz sokağı olmayan bu labirentte kadrolu eşşeklerin ayak seslerine bazen Arapça 44

bazen Türkçe bazen Kürtçe konuşmalar eşlik etmeye başlayacak ve tekrar ana caddeye yaklaştığınızı anlayacaksınız. Durmayın devam edin keşfetmeye bu büyülü kenti... Artık olmadığını düşündüğünüz mesleklerin resmigeçidine şahit olacaksınız Eski Çarşı da; hiç şaşırmayın. Her sanatın ustasında aynı yorgun alışkanlığı ve aynı bilge sabrı göreceksiniz. Camaltı ve telkâri ustalarında da, kehribar tacirinde de, terzilerde de, dokumacılarda hatta demirci atölyelerinde ve kalaycılarda da aynı dinginlik karşılayacak sizi. Mardin de telaş ve aceleye yer yokmuş gibi hissedeceksiniz. Süryanilerin kuyumu, Ermenilerin taş yontuculuğu, tahta oymacılığı gururla sergilenecek sırayla. Kendinizi kıyıları tarih olan bir nehirde hissedeceksiniz sokaklarında yürürken; medreseleri, camileri ve kiliseleriyle, telkarisi ve Süryani şarabıyla bir kültürler buluşmasına şahitlik edeceksiniz her adımınızda. 45

gezi - yorum Siz binbir labirente girip çıktıkça bir saat önce karşılaştığınız yüzler pek de yol almamış olacak ve tanıdık gelmeye başlayacak. Sanki bir tek siz koşturup duruyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Sonra yavaş yavaş siz de durulacaksınız. Zaman zaman burnunuza gelen ve hafif de olsa genzinizi şöyle bir yoklayan baharat kokuları ile Doğu nun büyülü kenti sizi zamanısızlığına doğru çekecek ve bambaşka bir ruh iklimine taşıyacak. Dahası herkes size hocam diye hitap ettikçe garipseyeceksiniz, gerçeklik algınız zayıflayacak ve baharat kokan belgesel bir filmin içindeymişsiniz hissi uyanacak zihninizde. Esnafın tutumu -hele ki bir büyük şehirden geliyorsanız- her adımda sizi daha çok şaşırtacak. Kimsenin sizi, bambaşka bir hayattan kalkıp gelen bir yabancıyı yadırgamadığını, objektifinize takılan herkesin size güven ve samimiyetle baktığını farkedeceksiniz. Ve sokaklarda kimsenin birbirine bağırmadığını, büyük şehirlerin asabiyetinin buralara hiç uğramamış olduğunu da... Gerçekten nasıl birşey olduğunu unuttuğunuz misafirperverlik ne demekmiş konulu dersler alarak yol alacaksınız eski şehirde. Babadan oğula, ustadan çırağa el verilerek günümüze gelen, yüzlerce yıllık kazancıların yüzlerce yıllık yordamlarıyla dövdüğü kazanların sesi eşlik edecek size. Marangozlar kıraathanesinde bu defa çok kültürlülük nedir konulu bir dersin içinde bulacaksınız kendinizi. Gabriel in komşusu Mehmet le, Mehmet in çocukluk arkadaşı Abdullah la, Abdullah ın ortağı Rafael le olan muhabbetini görünce anlayacaksınız o meşhur Batılı gezginin neden bütün dünyayı Mardinleştirmeli dediğini. Dinler, diller ve insanlık halleri üzerine konuştukça göreceksiniz ki onlar hayatlarında bu sınırları çoktan aşmışlar; bir yanları Türk, başka bir yanları Süryani, öbür yanları Arap ya da diyelim ki Ermeni, başka yanları Kürt olsa da, hepsi ayrı dillerde de olsa hep birlikte Mardinliler. Ve sakın ola içilen çayların, kahvelerin, hatırı kırk yılı da aşacak mırraların karşılığını para ile ödemeye kalkmayın, gücenirler. Şunu çok sık duymaya hazır olun bu şehirde: Sizin paranız geçmez burada hocam!. Hiç tanımadığınız bir adam rehberlik işini devralacak çocuklardan. Ulu Cami nin minaresindeki kabartmaların hikayesini dinleyeceksiniz ondan. Önünden geçerken hiç dikkatinizi çekmeyen ve ironik bir tesadüf eseri bugün de bir marangozun deposu olan, yaşı bin yılı aşkın eski bir kilise binasına girdiğiniz an artık ikna olacaksınız bu şehrin büyülü olduğuna. Yeni bir şey keşfeden küçük bir çocuğun heyecanına eş bir enerjiyle, o daracık sokaklarda saatlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız. Bazen görüş alanınızın hemen kenarında bir yerlerde, örneğin geçtiğiniz abbaranın üstündeki evde yaşananların merakıyla dalmışken siz, masal bu ya belki de Mungan ın çocukken tutulduğu geyik arz-ı endam edecek ve göz göze geleceksiniz kısa bir an için. Ve Mardinlilerin güvercin sevdasına şahit olacaksınız her adım başı. Evlerin, dükkanların, iş yerlerinin bir yerinde mutlaka bir güvercin kafesi olduğunu öğreneceksiniz. Bütün şehrin en büyük hobisi olan güvercinlerin gördüğü bu ilgiyle Mardin sizi bir kez daha şaşırtmayı başaracak. Akşamüstü çatılardan gökyüzüne salınan güvercinler çan kuleleri ve minarelerle süslü şehrin silüetine karışacak. Siz merakla olan biteni izlerken birilerinin fotoğrafını uzaktan çekmekte olduğunuz terastan size seslendiğini fark edeceksiniz sonra. Bir kahve de o terasta içeceksiniz bir yandan güvercinleri yemlerken. Mezopotamya ya karşı kapı önü eşiğinde sohbete dalan Mardinli kadınlar önce tereddüt etse de sonra sizi sohbete dahil edecek ve yüzlerinde Mezopotamyalı olmanın nişanesi gibi duran dövmelerin hikayesini birinci ağızdan öğrenme şansınız olacak. Sonra siz de sessizce dalacaksınız önünüzdeki Mezopotamya manzarasına. Mardin de deniz yok belki ama serap görmek için de bir engel yok önünüzde uçsuz bucaksız uzanan ovaya baktıkça. Evet, böyle anlatınca belki tuhaf gelecek ama inanın bana Piyer Loti den ya da bir başka tepesinden seyre daldığınız İstanbul un verdiği keyifle yarışacak bir his bu, hele bir de serde hayalperestlik varsa. Bir deniz çocuğu, denizsiz şehirlerde en çok denizi özleyen biriyseniz bile Mardin de denizi özlemeyeceksiniz. Akşam olduğunda ancak fark edeceksiniz ayaklarınıza inen kara suları. Eğer bir sokaktan diğerine koştururken, gelmeden önce kulağınıza fısıldanmış olan bir klasiği gerçekleştirip kebapçı Ramo Dayı ya uğramayı akıl etmediyseniz acıkmış olmalısınız. Ama kendinizi şanslı sayabilirsiniz çünkü Mardin in sürprizleri henüz bitmedi sevgili okur. Sıkı durun, çünkü krallara layık bir sofra sizi bekliyor doğru adresi ıskalamazsanız. Mardin mutfağıyla tanışma vakti. Evet çok şanslısınız çünkü bu masal diyarında restore edilmiş, Ermeni taş işçiliğinin enfes örneklerinden biri olan taş bir konak var bu mutfağı yaşatmaya yemin etmiş olan. Güneydoğu mutfağı zaten malumunuz olmalı. İşte bu tanıdık lezzetlerin tarçın, kişniş, mahlep, safran, zencefil, yenibahar gibi onlarcasıyla baharat ve kurutulmuş erik benzeri birtakım fantezi unsurlarıyla taçlandırılmış halini canlandırın gözünüzde ya da daha iyisi damağınızda. Sizi bekleyen bu Önce mezelerin resmigeçidi olacak: Tebbuli, tebbel, muammara, sembusek, kiremfum, megbus ve ismi daha tanıdık olan diğerleri. Sonra da mecaliniz kalırsa ana yemekler: Ekşili erik yahnisi olan Alluciye, pekmezli erik tavası olan Incasiye, Süryanilerin içli köftesi Kitel Raha ya da nam-ı diğer İrok, ekşili nohut yemeği olan Hımmısiye, Kaburga dolması, kuzu budundan Dobo ve dahası. Lokantada değil de misafirliğe gitmişsiniz gibi özenle ağırlanacaksınız. Ve tabi söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama ufukta Suriye nin 46