T.C. MALİYE BAKANLIĞI Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü Sayı : 26660611-640-[15189]-4723 16/03/2015 Konu : İcra Takip İşlemleri İÇ GENELGE (2015/4) Mevzuatta yapılan değişiklikler ve Bakanlığımıza intikal eden dosyalardan tespit edilen bir kısım aksaklıkların giderilmesi, uygulamada birliğin sağlanması ve birden fazla İç Genelge ile düzenlenen icra işlemlerinin tek bir genelgede toplanması amacıyla icra takipleri ile ilgili İç Genelge çıkarılması gerekli olmuştur. I-İCRA TAKİPLERİ VE YAPILACAK İŞLEMLER 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince Bakanlığımız ve talep halinde genel ve özel bütçeli idareler tarafından icra takibi yapılması istemli gönderilen işlerde; 659 sayılı KHK nın 8 inci maddesinde; İdareler adına dava açma veya icra takibine başlama talebinin; üst yönetici veya iş ve işlemle ilgili merkez veya taşra birim amiri tarafından yapılacağının belirtilmiş olması nedeniyle, merkez veya taşra birim amirince yapılan talep üzerine icra takibini veya icra ile ilgili işlemleri yapmakla yetkili ve görevli olanlarca (hukuk birimince) maddi ve hukuki sebeplerle icra takibi yapılmasında kamu menfaati bulunmadığı yönünde görüş belirtilmesi halinde, üst yöneticinin talimatına göre işlem yapılacaktır. KHK nın 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında genel bütçeli diğer kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından Bakanlığımız merkez ve taşra birimlerine icra takibi yapılmak üzere gönderilen işlerde, maddi ve hukuki sebeplerle kamu menfaati bulunmadığının anlaşılması halinde icra takibi yapılmasından vazgeçme yetkisi ilgili idarelere aittir. Zira, Bakanlığımızca KHK nın 11 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre henüz icra takibine başlanılmamış olduğundan, bu yetki KHK nın 11 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında ilgili idareler tarafından kullanılacaktır. Bu itibarla, icra takipleri ve yapılacak işlemler hususunda aşağıdaki belirtilen hususlara riayet edilmesi gerekmektedir. 1) İcra takibine başlanılmak üzere bilgi ve belgeler muhakemat müdürlüğü veya Hazine avukatlığına intikal ettirildiğinde, maddi veya hukuki sebeplerle icra takibinin yapılmasında fayda görülmeyen hallerde gerekçesi belirtilmek suretiyle hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri de dikkate alınarak ilgili idaresi ile yazışma yapılmak suretiyle, 659 sayılı KHK nın 8 ve 11 inci maddeleri gereğince idaresinden vazgeçme talebinde bulunulmalı, ilgili idaresince icra takibinin yapılmasında ısrar edilmesi halinde derhal takip başlatılmalı, vazgeçilmesinin uygun görülmesi halinde ise yapılacak işlemi olmayan dosya saklıya alınmalıdır.
2) 659 sayılı KHK nın 8 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, icra takibine başlanılmasını isteyen idare veya birim, icra takibine başlanılması talebi ile birlikte takibe ilişkin bilgi ve belgeleri zamanaşımı ve hak düşürücü süreleri dikkate alarak hukuk birimine göndermek zorunda olduğundan, süresinde gönderilmeyen veya eksik ya da yanlış gönderilen bilgi ve belgeden kaynaklanan sorumluluk bunu gönderen idareye veya birime ait olup, bu konuda ilgili idare ve birimler uyarılmalıdır. 3) İcra takibine başlanılmadan evvel gerekli malvarlığı ve adres araştırmaları yapılarak borçlunun bilgileri edinilmeli, gerektiği takdirde ihtiyati haciz kararı alınmalı, haczin tatbikinden, haciz Hazinenin gıyabında yapılmış ise, haciz zabıt varakasının tebliğinden itibaren yedi gün içinde takip talebinde (haciz veya iflas) bulunulmalı veya dava açılmalı (İİK. m.264/1) kararın verildiği tarihten itibaren 10 gün içinde infazı talep edilmelidir. Diğer yandan, İcra İflas Kanununun 264 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre; alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada ihtiyati haciz konulmuş veya dava açılmadan önce ihtiyati haciz kararı alınarak uygulanmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecbur olduğundan, ihtiyati haczin uygulandığı icra dosyası üzerinden belirtilen süre geçirilmeden esas hakkında (ilamlı icra) takipte bulunularak borçluya icra emrinin tebliği talep edilmelidir. 4) İlamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesidir. Borçlular birden fazla ise borçlulardan birinin yerleşim yerindeki icra dairesinde de takip yapılabilir. Sözleşmeden doğan para borçları için sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesi de yetkilidir. İcra takibinin konusu akitten doğan bir para borcu ise ve sözleşmede de aksine bir şart yok ise alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir, buna göre borcun ifa mahalli alacaklının ikametgahı olup, alacaklı kendi yerinde de icra takibi yapabilir. Yetki kamu düzenine ilişkin bulunmadığından icra dairesinin yetkisizliği itiraz yolu ile ileri sürülebilir. Yetki itirazı İİK. 62. md. gereğince esas hakkında itiraz ile birlikte yapılır ve yetkili icra dairesinin hangisi olduğu bildirilir. Bu nedenle, İdare aleyhine icra takibine başlanılması halinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde idaresi ile irtibata geçilerek sonucuna göre itirazda bulunulmalı ya da borcun ödenmesi yoluna gidilmelidir. Süresi içinde itiraz edilememiş olması gibi nedenlerle takibin kesinleşmesi durumunda yine idaresi ile irtibat halinde olmak üzere menfi tespit ya da bu arada idare tarafından icra tehdidi altında yersiz ödeme yapılmış ise istirdat davası açılmalıdır. 5) İİK. 34 üncü maddesi hükmüne göre, ilamların icrası her icra dairesinden istenebilir. Bu nedenle davanın takibini yapan muhakemat müdürlüğü veya Hazine avukatlığınca kararın infazı da sağlanmalı ve takibi için kararın verildiği yer icra müdürlüğü nezdinde icra takibine başlanılmalıdır. 6) Bir hükmün temyiz edilmiş olması kural olarak ilamın icrasını durdurmamaktadır. Ancak, gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ve mevzuatta bu konuda açıkça kesinleşmeden icra olunamayacağı belirtilen hükümlere ilişkin kararların icra olunabilmesi için kesinleşmesi gerekir. Bu tür kararların kesinleşmeden icraya konulması durumunda şikayet yoluna gidilmelidir. 7) Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra İİK na göre infaz olunur. Menfi tespit davasını kazanan ve lehine tazminata hükmedilen borçlu menfi tespit ilamı kesinleşmedikçe tazminat
ve yargılama giderleri için ilamlı icra takibi yapamaz. İnfaz edilmeleri için kesinleşmeleri gerekli olan ilamlar dışındaki Hazine lehine olan kararlar, karşı tarafça temyiz edilmiş olsa dahi beklenilmeksizin icra takibi konusu yapılmalıdır. Hazine aleyhine olan ve kesinleşmeden icraya konabilen hükümler için ise icranın geri bırakılması kararı alınması yoluna gidilmelidir. 8) Hazine aleyhine icraya konulan hükümlerin icra dosyasına ödenmesi sonrasında; Yargıtay ve Danıştay tarafından bozulan kararların kesinleşmesi durumunda, icranın eski haline iadesi yeni bir takibe gerek bulunmadan derhal mevcut icra dosyası üzerinden talep edilmeli (İİK 40, İYUK 28.m.), icra dairesinin icranın iadesi talebinin reddine ilişkin kararlarına karşı ise şikayet yoluna gidilmelidir. 9) Hazinenin alacaklı olduğu icra dosyalarından konulan hacizlerin her ne sebeple olursa olsun geçerliliğini yitirmemesi için gerekli tedbirler alınmalı, satışa çıkartılmasında fayda görülmeyen hacizli taşınır ve taşınmazlar yönünden idaresi ile irtibat halinde bulunulmalıdır. 10) Haciz işlemleri ile ilgili olarak; borçlunun almakta olduğu maaş veya ücret bulunuyor ve alacağın bu suretle tahsili mümkün ise, menkul malların haczinden önce maaş ve ücret haczi talep edilmeli, borçlunun üçüncü şahıslardaki maaş ve ücret alacakları dışındaki alacaklarının haczi İİK. 89 uncu maddesi gereğince yerine getirilmelidir. Borçlunun maaş, ücret ve diğer hak ve alacaklarının tespit edilememesi veya bunların haczinin alacağın tahsilinde yeterli olmayacağının anlaşılması halinde menkullerinin ve daha sonrada taşınmaz mallarının haczi yoluna gidilmelidir. 11) Teşkilatımızca takip edilen davalar başarı ile sonuçlandırılmakta ancak, dava sonucunda Hazine/İdare lehine alınan kararların infazının sağlanması ve alacakların tahsilinde yeterli sonuç alınamamaktadır. Davanın kazanılması kadar dava sonucunda lehe alınan kararın infazı da önem taşımaktadır. Bu nedenle kararların infazına önem verilmeli, alacakların tahsilinde gecikmeye neden olunmamalı, icra takipleri en kısa sürede başlatılmalı dosyanın veya satış taleplerinin düşmemesi için işlemlerin süresinde yapılmasına dikkat edilmeli ve tahsilat sonucundan Bakanlığımız ve ilgili idarelere mutlaka bilgi verilmelidir. 12) Muhakemat müdürlükleri/hazine avukatlıkları tarafından takip edilen iflas dosyalarının öncesinde borçluya ilişkin başlatılmış icra takibi bulunması durumunda, icra dosyası iflas dosyası ile irtibatlandırılmak suretiyle tek dosya üzerinden yürütülmeli, alacaklı kurumlardan gelecek alacak kayıtları vb. işlemlerin tamamı bu dosya üzerinden yapılmalıdır. 13) 659 sayılı KHK nın 9 uncu maddesine göre taksit anlaşmaları sulh kapsamında olduğundan, İİK.111 inci maddesinde borçluya tanınan taksitle ödeme imkanı hariç kalmak kaydıyla, icra takibi sırasında hacizden önce veya sonra alacaklı Hazinenin/idarenin muvafakatiyle yapılacak taksitle ödeme anlaşmalarına dair icra tutanağında; vade tarihleri, asıl alacak, işleyen ve işleyecek faiz, vekalet ücreti, icra harç ve giderleri tutarları ayrı ayrı belirlenmeli, borçlu tarafından yapılacak taksitle ödeme tutarlarının TBK.'nın 100 üncü maddesi hükmü uyarınca öncelikle işleyen ve işleyecek faize mahsup edileceği ile taksitlerden birinin ödenmemesi halinde alacağın tamamının muaccel hale geleceği ve taahhüdü ihlalin sonuçlarına yer verilmesi sağlanmalıdır.
II-BORÇLUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERDEKİ MAL VE ALACAKLARININ HACZİ 1) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu Bakımından; Borçlunun kendi elindeki malları gibi üçüncü kişilerdeki mal ve alacakları da haczedilebilir. Bu hak ve alacaklar bir kıymetli evraka bağlı olmayan, yani hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede bağlı bulunmayan alacaklardır. Maaş ve ücretler bu alacaklardan olup, İİK. mad. 355-356 da düzenlenmiştir. Maaş ve ücretten maksat Devlet işlerinde veya özel işyerlerinde çalışan memur veya işçilerin maaş ve ücretidir. Borçludan öncelikle rızaen ödeme talebinde bulunulmalı, rızaen tahsilatın sağlanamaması durumunda varsa ilgilinin maaşının haczi yoluna gidilmelidir. Borçlunun ücreti üzerine birden fazla haciz konulmuşsa, hacizler konuluş tarihine göre sıraya konulur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceğinden bu hükümlere uymayan işverenler için İİK 357 inci maddesi uyarınca ceza kovuşturması yapılacağı hususuna dikkat edilmelidir. Maaş ve ücretler dışındaki alacakların haczinde (Ör. Borçlunun idare nezdindeki tahakkuk etmiş veya edecek alacakları, kira alacakları vs.).iik 89 uncu maddedeki usule göre işlem yapılması gerekmektedir. Herhangi bir nedenle birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilememesi halinde borç zimmetinde sayılacağından, borcun varlığı durumunda 3.kişiye ödenmesi veya 15 gün içinde menfi tespit davası açılması gerekir. Menfi tespit davası açıldığına dair ihbarname tebliğinin alındığı tarihten itibaren 20 gün içinde icra dairesine verilmelidir. Diğer taraftan henüz doğmamış olmakla beraber ileride doğması mümkün olan alacaklara müstakbel alacaklar denir ve bu alacaklar haczedilebilir. Alacağın hukuki temelinin mevcut olması ve bu hukuki temelden doğacak alacağın cinsinin ve borçlusunun belli olması yeterlidir. Üçüncü şahıslar nezdindeki alacak ve hakların ihtiyaten haczine ilişkin kararlar da, İİK 89 uncu maddesi uyarınca icra olunur. Yüklenicilerin idare nezdindeki istihkakı, 89 uncu madde hükümleri uyarınca haczedilebilir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacakları, icra memurunun haciz iradesini açıklaması ile haczedilmiş olur. Bu itibarla, Bakanlığımız birimlerine tebliğ edilen haciz ihbarnameleri ve müzekkerelere karşı verilecek cevaba esas olmak üzere, takip borçlusunun ilgili birimden hak ve alacağı var ise miktarının, bulunmaması halinde ise herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığı bilgisinin verilmesini müteakip, süresi içinde icra dairesine durum bildirilmelidir. 2) 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79 Uncu Maddesi Bakımından; Tahsil dairelerince, takip borçlusu-ödevlinin amme borçlarından dolayı 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi çerçevesinde tebliğ edilecek haciz bildirimlerine karşı; yedi gün içerisinde idaresi tarafından tahsil dairesine yazılı beyanda bulunulması gerekir. Bu hükme istinaden muhakemat müdürlüğü/hazine avukatlığına tebliğ edilen haciz bildirilerinin, haciz bildirisine muhatap idarelere, haciz bildirilerine idareleri tarafından itiraz edilmesi hususu bildirilerek iade edilmesi gerekmektedir.
III-YÜKLENİCİLERİN İDARE NEZDİNDE TAHAKKUK ETMİŞ VEYA EDECEK ALACAKLARINDAN DOLAYI BİRDEN FAZLA HACİZ BİLDİRİMİ VE ALACAĞIN DEVRİ (TEMLİKİ) Türk Borçlar Kanununun (TBK) 183/1 maddesine göre; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın, alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır (TBK.m.184). Yazılı temlik beyanının (devir beyanın), alacağı devreden (temlik eden) tarafından imzalanması aranan şekil şartının gerçekleşmesi için yeterlidir. Yazılı şekilde yapılan temlik, alacağın temliknamenin düzenlendiği tarihten itibaren yeni alacaklının malvarlığına girmesi sonucunu doğurur. Yani temlik akdi yapılır yapılmaz alacak devralana geçer, temlikin borçluya ihbar edilmesi şart değildir. Geçerli bir temlik işlemi ile temlik edenin alacaklıları artık bu alacağa dokunamazlar, aksine devir alanın alacaklıları onu haczettirme imkanına kavuşurlar. Kanundaki düzenleme bu şekilde olmasına rağmen Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 8 inci maddesinin (h) bendinde Herhangi bir alacağı temellük eden kişilere yapılacak ödemelerde, noterce onaylanmış alacak temliknamesi aranacağı düzenlenmiştir. Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklarda devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizlerde devredilmiş sayılır (TBK m.189). Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hakim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur.(tbk.m.187) Yüklenicilerin idare nezdinde hakedişleri doğduğunda idareler, hakedişlerden kanundan ya da sözleşmeden kaynaklanan kesintileri yapmak zorundadır. Yüklenici-takip borçlusunun kesintilerden sonra kalan hakediş tutarı, idareye İİK 89 uncu maddesi uyarınca tebliğ edilen haciz ihbarnamelerinde belirtilen tüm alacaklıların alacağını ödemeye yetmezse, ilk haczi koyan icra dairesine sıra cetveli yapılması şartı ile hakedişin ödenmesi ve düzenlenen sıra cetvelinin tüm alacaklılara tebliğ edilerek kesinleşmesi gerekir (İİK. m.140, 141). Sıra cetveli yapma görevi, ilk haczi koyan icra müdürlüğüne ait olup (talimat yolu ile uygulanmış olsa bile talimatı veren icra dairesi) üçüncü kişi veya idare, hangi icra dairesine ödeme yapacağını belirleyemez. İdarelerin haciz bildirimi tarihlerini esas alarak yapacağı dağıtım İİK 140 vd. maddeleri hükümlerine aykırılık teşkil edecektir. Açıklanan hüküm ve bilgiler ışığında; öncelikle haciz bildirimleri ile temliknamelerin dayanağının; devir (temlik) işleminin kanun, sözleşme veya işin mahiyeti itibariyle yasaklanıp yasaklanmadığı, yukarıda aranan şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı, temsilci vasıtasıyla düzenlenen temlik işlemlerinde temsil yetkisinin bulunup bulunmadığı, temliknamenin yüklenilen işe ve alacağın tamamına veya bir kısmına ilişkin olup olmadığı, muhtelif tarihlerde uygulanan ve kesinleşen ihtiyati hacizler varsa, öncelikle ilk haczin yani bu hacizler arasında ilk önce kesin hacze dönüşen ihtiyati haczin tespiti vb. hususlar incelenmeli ve buna göre işlem yapılmalıdır. Belirtilen esaslar çerçevesinde; yüklenici-takip borçlusunun tahakkuk etmiş hakedişinden, kanunlardan ve sözleşmeden kaynaklanan kesintiler yapıldıktan takip borçlusu-yüklenicinin idare nezdindeki hakedişlerinden kalan bakiye miktarın, sıra cetveli yapılması kayıt ve şartıyla icra müdürlüğüne ödeneceği hususunda, mevcut haciz ve
temliklerin bir listesiyle birlikte ilk haczi koyan İcra Müdürlüğü dosyasına beyanda bulunulmalı veya temlikler, hacizler ve bunların geliş sırası ve sair sebeplerle kime ne şekilde ödeme yapılacağı konusunda tereddüt bulunması ve TBK 187 nci maddesi hükmünde belirtilen şartların varlığı halinde görevli hukuk mahkemesinden tüm bilgi ve belgeler eşliğinde tevdi mahalli tayini talep edilmeli, talebin kabulü halinde, karar örneği gönderilmek suretiyle tüm alacaklılara keyfiyetten bilgi verilmelidir. IV- İCRA TAKİBİ DEVAM EDERKEN TAKİBİN DEVAMINDA FAYDA GÖRÜLMEYEN HALLERDE YAPILACAK İŞLEMLER 1) İcra takibi devam etmekte iken, takibin devamında maddi veya hukuki sebeplerle yarar bulunmadığının anlaşılması halinde; İç Genelgelerde yer verilen yetki devirleri dikkate alınarak, gerek görülmesi halinde idarenin görüşü alındıktan sonra yetkili makamdan vazgeçme oluru alınmak suretiyle takipten vazgeçilebilir. 2) Ayrıca, konusu kalmayan, yanlışlıkla açıldığı anlaşılan veya Hazineye/idareye ait bir hak ve yarar içermeyen icra takiplerinden vazgeçilmesi konusunda gerek görülmesi halinde idaresinin görüşü alındıktan sonra yetki devrine ilişkin İç Genelge doğrultusunda işlem yapılmalıdır. V- YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN GENELGELER 29/04/2009 tarihli ve 012 sayılı, 29/04/2009 tarihli ve 013 sayılı, 29/04/2009 tarihli ve 014 sayılı, 29/04/2009 tarihli ve 026 sayılı BAHUM İç Genelgeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Bilgi edinilmesini ve gereğinin buna göre ifasını rica ederim. Arslan NARİN Bakan a. Başhukuk Müşaviri ve Muhakemat Genel Müdürü