İ S T A N B U L Y I L L A R I

Benzer belgeler
Batılılaşma Döneminden Günümüze Türk Sanatı. Öğr.Gör. Elif Dastarlı

40. HOCA A Lİ RIZA İmzalı, karakalem kayalar, ağaç, deniz ve yelkenli konulu peyzaj x 9 cm.

GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ MİMARLIK VE TASARIM FAKÜLTESİ GÜZEL SANATLAR TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ

H.CAHİT DERMAN 18. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ 30 MART-13 NİSAN

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

NECİP FAZIL KISAKÜREK

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

Hoca Ali Rıza ( )

Batılılaşma Döneminden Günümüze Türk Sanatı. Öğr.Gör. Elif Dastarlı

"15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor.

Sakıp Sabancı Müzesi Sakıp Sabancı Cad. No:42 Emirgan İstanbul

hanedandan bir ressam Abdülm ecid y Efendi ^ 60yı] YAPI KREDİ m N A T IO N A L P A L A C E S T B M M M İLLİ S A R A Y L A R

Sergi açılış kokteylini onurlandırmanızı dileriz.

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ SANAT TARİHİ TÜRK HEYKEL SANATI HEYKEL SANATINDA GERÇEKÇİ YORUMLAR

Çağdaş Sanatımızda Son Osmanlı OSMAN HAMDİ KAYA ÖZSEZGİN

İSTANBUL UN İZDÜŞÜMLERİ

Boğaziçi Kampüsünde Bir Ömür: Eveline Thomson Scott

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

Adı: REMBRANDT HARMENSZOON VAN RİNJN Doğum: 15 Temmuz 1606 Leiden Hollanda Milliyeti: Hollandalı Sanat Akımı: Lüministik sanat Alanı: Resim Baskı

Devrim Erbil Ressam, Profesör, Devlet Sanatçısı

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I BİLDİRİLER CİLT 2. Editörler. Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör B E L E D

Devrim Erbil: Ritmin Resmi

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

TT-')CPlr0l t h. 90 NAZLI ECEVİT ( ) "Şile tual üzeri yağlıboya, 1959 tarihli ve imzalı. 45x55 cm MİLYAR.-TL.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

85 IVAN KONSTANTINOVIC AYVAZOVSKI ( ) Kalyonlar, tual üzeri yağlıboya, 1869 imzalı. 90x138 cm.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Benim en büyük şansım Adnan Turani gibi hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir eğitimci atölye hocamın olmasıydı.

1824 yılında Paris Salonu'nda John Constable'ın eserleri sergilendi. Ressamın, kırsal manzaraları bazı genç meslektaşlarını etkiledi.

KARŞILAŞMA. Sergi Kataloğu. Peker Sanat Yayını 16 Ankara, Haziran Sanat Danışmanı İbrahim Karaoğlu. Fotoğraflar Sanatçıların arşivinden

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Hamlin Hall da Yaşayan Bir Alman Sürgün: Traugott Fuchs

Rönesans Heykel Sanatı

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

Denizli nin Çal ilçesinde, 13 Temmuz 1882 tarihinde

Padişah Yaveri İki Sadrazam Oğlu anlatıyor

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

Av. Soner ALPER. sayılacak nitelikteki Sadık Paşa Gazinosu nda garsondur. Gazinonun tiyatro sahnesi, balkonu, locaları

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

17- S Q T 3 9. Tuval -yağlıboya, 130x100 cm. özgün dokuma. 80x90 cm. »I GARANTİ

İBRAHİM ŞİNASİ

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

SÜHEYL ÜNVER ARAŞTIRMA MERKEZİ RESSAM HOCA ALİ RIZA BEY KOLEKSİYONU KONSERVASYONU

ÖZGEÇMİŞ. 2 Ünvanı : Prof.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

CUMHURİYET ORTAOKULU 7. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

file://c:\documents and Settings\Ozan\My Documents\My Web Sites\turkresmi\darus...

Hayri Ülgen Türk futbolunun ve Türk. basınının centilmenlerinin ilk sıralarında en önemli yerde olan örnek bir insandır. 16/04/195


Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

ABİDİN DİNO

Batılılaşma Döneminden Günümüze Türk Sanatı. Öğr.Gör. Elif Dastarlı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ


MARSEILLES GEZİ MASSALIA MARSİLYA HAZİRAN 2011

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı


8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

0523 Küçük Sardırdım Kağıt Üzerine Mürekkep Küçük - Dilimi Aldılar İçimde Kaldı Kağıt Üzerine Mürekkep

TAHA TOROS ' UN YAYINLARI

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

BAKIŞ PORTRE FOTOĞRAFININ DEĞİŞEN YÜZÜ BANK OF AMERICA KOLEKSİYONUNDAN 3 EKİM OCAK 2013 SORULAR:

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Transkript:

İSTANBUL YILLARI

130 Alexis Gritchenko, Semazen, Eylül 1920, kâğıt üzerine suluboya ve karakalem, 33 25,5 cm, imzalı ve tarihli. Hordynsky Caillat Koleksiyonu, Fransa.

Alexis Gritchenko nun İstanbul Yıllarının İzinde Dr. AYŞENUR GÜLER İstanbul yüzyıllar boyunca önemli bir çekim merkezi olmuş; sayısız yabancı gezgin, maceraperest, yazar, ressam, araştırmacının üretimlerine kaynaklık etmiş; şehir insanının yaşam tarzı, âdetleri, kılık kıyafeti, Boğaz, mesire yerleri, mezarlıklar, mimarî yapılar resimlerin, gravürlerin, mektupların, romanların ve anı kitaplarının konusu olmuştur. Rusya daki iç savaştan kaçıp 1919 yılının sonlarında İstanbul a sığınan Krolevets doğumlu Kuzey Ukraynalı ressam Alexis Gritchenko 1 (1883 1977), İstanbul da kaldığı iki yıl boyunca yokluk içinde, türlü zorlukları göğüsleyerek yaşar. Sanatçının İstanbul da yaşadığı yıllar (1919 1921) Mütareke dönemine 2 (1918 1922) denk gelir. Gritchenko nun İstanbul a sığındığı bu dönemde Osmanlı Devleti, sayıları on binleri bulan mültecilere 3 ev sahipliği yapmaktadır. Bundan yüz yıl evvel, imparatorluk başkentinin işgal altında olduğu sancılı bir dönemde şehre sığınan Gritchenko da şehrin Bizans mirasına, Doğulu yaşam tarzına büyük hayranlık besler ve kaldığı sürede İstanbul u karış karış gezip resimler. Sanatçı, yaşadığı bütün olumsuzluklara rağmen sanatına odaklanır; bugün kendisini sanat tarihinde ayrıcalıklı bir yere konumlandıran İstanbul konulu eserlerini üretir. Kıvrak bir el becerisiyle yapılmış, dönemin İstanbul unun ruhunu yakalayan ve çoğu suluboya olan bu samimi resimler, Gritchenko nun sanatsal kariyerinde âdeta bir sıçrama tahtası olur ve sanatçı bu eserler sayesinde, daha sonra gittiği Paris te büyük başarı yakalar. Geride bıraktığı özgün yapıtlarının yanı sıra Gritchenko yu İstanbul u ziyaret eden birçok meslektaşından farklı kılan, İstanbul yıllarını anlattığı, 40 renkli suluboya röprodüksiyonun da içinde bulunduğu İstanbul da İki Yıl 1919 1921 Bir Ressamın Günlüğü 4 1 Beyaz Rusları konu alan birçok Türkçe kaynakta Alexis Gritchenko dan kısaca bahsedilir. İstanbul a gelen Rus mülteciler için kullanılan Beyaz Rus tanımlaması bir ırk, ulus ya da etnik gruptan kaynaklanmaz. Beyaz Rus ismi Çar ın ordusu olan Beyaz Ordu dan gelir. Bilindiği gibi devrimden sonra, Sovyet ordusu da Kızıl Ordu ismiyle anılıyordu. Rusya daki iç savaşta yenilgiye uğrayan Beyaz Ordu nun son komutanı General Wrangel ve askerleri, 1920 yılının sonlarında İstanbul a sığındılar ve burada Beyaz Ruslar olarak anılmaya başladılar. Detaylı bilgi için bkz. Jak Deleon, Beyoğlu nda Beyaz Ruslar (İstanbul: Remzi Kitabevi, 2003), 11 13. Beyaz Ordu yu Çarlık yönetiminin sivil ve askeri bürokrat ve politikacıları ile küçük büyük toprak sahipleri, Kazaklar ve Tatarlar gibi kimi grupların kuvvetleri oluşturuyordu. Bkz. Uygur Kocabaşoğlu ve Metin Berge, Bolşevik İhtilâli ve Osmanlılar (İstanbul: İletişim Yayınları, 2006), 189. Gritchenko, İstanbul a sığındığında Rusya daki iç savaştan kaçan mültecilerle kuşkusuz ortak bir kader paylaşıyordu ancak Osmanlı topraklarına iltica eden Beyaz Ordu subaylarından değildi; Ukrayna asıllı bir ressam ve sivildi. 2 Mondros Mütarekesi nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinden saltanatın kaldırıldığı 1 2 Kasım 1922 tarihine kadar süren bunalımlı dönem. 3 Jak Deleon kitabında şu rakamları verir: 1917 devriminden kaçan Ruslara kapı açan Türkiye, kimi kaynaklara göre 40.000, kimilerine göre 150.000 ya da 200.000 göçmenin hayatını kurtarmış, ev ve iş bulmuştu. Jak Deleon, Beyoğlu nda Beyaz Ruslar, 15. Tülay Alim Baran ise İstanbul a gelen mültecilerin sayısı konusunda General Wrangel in en sağlıklı bilgiyi vermiş olduğunu düşünür: İstanbul Üniversite Kulübü tarafından 4 Ocak 1922 tarihinde öğlen yemeğine davet edilen Wrangel, Kasım 1920 de Kırım dan 135.000 Rus mültecinin İstanbul a geldiğini ve böylece Rusların İstanbul daki toplam sayısının 167.000 olduğunu ve bunlardan 69.000 mültecinin Limni adası, Çatalca ve Gelibolu daki kamplara yerleştirildiğini açıklamıştır. Tülay Alim Baran, Mütareke Döneminde İstanbul daki Rus Mültecilerin Yaşamı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi XXII, no. 64 66 (Mart Temmuz Kasım 2006): 129. 4 Kitabın bir nüshası Anıtkabir de Atatürk ün özel kitapları arasında yer almaktadır.

132 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI (Deux ans à Constantinople, journal d un peintre) adındaki anı kitabıdır. 1930 yılında Paris te yayımlanan ve Gritchenko nun olağanüstü gözlem gücünü ortaya koyan bu kitap sayesinde okur, dönemin İstanbul unu sokak sokak dolaşır, şehrin belli başlı Bizans anıtlarını gezer, cami avlularına, türbelere, tekkelere, Türk evlerine, mezarlıklara girer, İstanbul halkının yaşantısına tanıklık eder. Kuşkusuz anı kitabının en çarpıcı kısmı, Gritchenko nun Osmanlı ressamlarıyla kurduğu dostluk ilişkilerini anlattığı bölümlerdir. R. 1 İbrahim Çallı ve Feyhaman Duran, 1913, fotoğraf. Öztuncay, Bahattin. Hatıra-i Uhuvvet (Portre Fotoğrafların Cazibesi: 1846-1950). İstanbul: AYGAZ, 2005. R. 2 Namık İsmail, Ocak 1918, fotoğraf. Özel koleksiyon, Türkiye. İthaflı: Cici Ulviye ye, Ağabeyisi Namık İsmail, Kanunusani 1918. Gritchenko, İstanbul a geldiğinde 1914 Kuşağı 5 sanatçılarının birçoğuyla tanışma fırsatı bulur, içlerinden İbrahim Çallı (1882 1960) {R. 1} ve Namık İsmail (1892 1935) {R. 2} ile dostluk kurar, onların aileleri ve yakın çalışma çevreleriyle iletişime girer. Gritchenko, o güne kadar İstanbul u ziyaret eden diğer yabancı sanatçıların aksine, yerli ressamlarla yakın ilişkiler kurmayı başarmış ve bu sayede hakkında az bilgi sahibi olduğumuz Mütareke dönemi sanat ortamının bir panoramasını sunabilmiştir. Gritchenko nun anıları, Osmanlı ressamlarının zorlu yaşam ve çalışma koşullarına, sanatsal fikir çatışmalarına, Türkiye de sanat eğitiminin o dönemde geldiği noktaya ve İbrahim Çallı ile Namık İsmail in mizaçlarına dair önemli saptamalar yapmamıza olanak verir. 1914 Kuşağı sanatçılarından hiçbirinin anılarını yazmadığı düşünülünce bu bilgilerin ne kadar eşsiz olduğu daha iyi anlaşılır. 5 Osmanlı İmparatorluğu nun Fransa nın karşısında Birinci Dünya Savaşı na girmesiyle, Paris te bulunan Osmanlı sanatçılarının eğitimi kesintiye uğrar. Sami (Yetik), Ruhi (Arel), Ali Sami (Boyar), Nazmi Ziya (Güran), İbrahim (Çallı), Hikmet (Onat), İbrahim Feyhaman (Duran), Hüseyin Avni (Lifij) ve Namık İsmail den (Yeğenoğlu) oluşan bu sanatçı grubu 1914 yılında zorunlu olarak yurda dönerler ve 1914 Kuşağı olarak anılırlar. İbrahim Çallı nın girişken ve nüktedan mizacı onu kendi kuşağı içinde ön plana çıkarmış, 1914 Kuşağı nın sık sık Çallı Kuşağı olarak anılmasına sebep olmuştur.

133 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Savaştan yenik çıkan, yorgun Osmanlı Devleti başkentinin halkını ve sığınmacılarını zor ve belirsiz bir gelecek beklemektedir. Mütareke imzalandığında Osmanlı Devleti, sekiz yıldır (1911 1918) aralıksız süren bir savaş hâli içindedir. Dolayısıyla bu savaş hâlinin sona ermesi halkı rahatlatmıştır ancak İstanbul un işgal edilmesini kimse beklemiyordur. 6 13 Kasım 1918 de Müttefik savaş gemilerinden oluşan bir filo İstanbul limanına girer. Karaya çıkan Müttefik kuvvetler kışlaları, otelleri, İtalyan ve Fransız okullarını ve hastaneleri işgal eder. 7 Şehir, 16 Mart 1920 tarihinde İngiliz, Fransız ve İtalyan birliklerinden oluşan bir kolordu tarafından resmen işgal edilir. 8 Evsizlik, işsizlik ve yiyecek kıtlığından mustarip halkın çoğu zaman bilgiye erişimi de engellenmekte, gazeteler Müttefikler tarafından sık sık sansürlenmektedir. Mütareke yıllarının kasvetli ve tedirgin ortamında, Osmanlı ressamlarının yurtdışı seyahat olanağı neredeyse tamamen ortadan kalkmış, Batı Avrupa daki sanatsal gelişmeleri takip etme şansı kalmamıştır. Tam da bu noktada Alexis Gritchenko nun İstanbul a gelişi, Türk sanat tarihinde önemli bir kırılmayı tetikleyecektir. Onun yapıtları ve sanat anlayışı Osmanlı ressamlarınınkinden (1914 Kuşağı) hayli farklıdır; her şeyden önce moderndir, 20. yüzyılın sanatsal kaygılarını taşır. Gritchenko nun üslubundan etkilenen yegâne Osmanlı sanatçısı İbrahim Çallı dır. Çallı nın Mevleviler ve Arzuhalciler temalı resimlerinin ilham kaynağı Gritchenko nun sanatıdır. İbrahim Çallı bu eserlerinde deneysel çalışmalar ortaya koymakla kalmamış, yetkin eserler vermeyi de başarmıştır. Gritchenko, İbrahim Çallı dan sonra en çok yakınlık kurduğu diğer isim olan Namık İsmail in ise sanatını doğrudan etkilememişse de, onu sanatı sorgulamaya sevk etmiştir. Namık İsmail den geriye kalan makale ve röportajlar incelendiğinde Gritchenko ya dair izler bulmak mümkündür. Bunun yanında Gritchenko nun anılarında ismi geçen diğer Osmanlı ressamlarının hepsi 1914 Kuşağı na mensup sanatçılardır ona ve sanatına mesafeli durmaları, bizlere o dönemde ülkede modern sanat akımlarına karşı bir şüphecilik, bir direnç olduğunu açıkça gösterir. İbrahim Çallı-Gritchenko Dostluğu İbrahim Çallı ve Gritchenko etkileşimini, Çallı nın muteber öğrencileri vaktiyle dile getirmişlerdir. Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911 1975), hocasının ölümünden sonra yayımladığı bir yazısında, Çallı ile Gritchenko nun tanışıklığına dair şu bilgileri verir: O günlerde Rusya dan kaçanların çoğu bir süre İstanbul da kalırlardı. Griçenko adlı bir ressam, bunlardan biriydi. Çallı onu Tophane de suluboya resimler yaparken görmüş, işlerini beğenmiş, evine davet etmişti. Günlerden beri yarı aç, yarı tok İstanbul u aşındıran, yaptığı suluboyalardan birkaç tanesini zorla bir yemek parasına satabilen Griçenko yu Çallı evinde aylarca misafir etmişti. Sonradan Fransa da eserlerini Çallı nın hiçbir zaman ulaşamayacağı fiyatlara satacak olan Griçenko, daha o günlerde, ortanın hayli üstünde suluboyalar yapıyordu. Şimdi düşünüyorum da bu suluboyalarla Klee nin Ortadoğu gezisindeki suluboyaları arasında inanılmaz bir kardeşlik vardır. İleride 6 Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul 1918 1923, 3. Basım (İstanbul: İletişim Yayınları, 2000), 149. 7 A.g.e., 149 150. 8 Yahya Kemal 16 Mart a dair kaleme aldığı yazısında, 17 Mart günü öğleye doğru edebiyat muallimi Süleyman Şevket in Letâfet Apartmanı faciasını, Harbiye Nezareti nin işgalini, Meclis-i Mebusan ın ve Meclis-i Âyan ın kordon altında tutulduğunu, birçok eve baskın düzenlendiğini kendisine aktardığını yazar. Yahya Kemal, 16 Mart, Târih Musâhabeleri (İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti, Batur Matbaası, 1975), 42 43.

134 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Çallı nın hayatını bütün ayrıntılarıyla işleyecek olanlar, Griçenko yla Çallı karşılaştırmasından ilginç sonuçlar çıkarabilirler. Çallı yı meslek arkadaşlarından kesin olarak ayıran özellikler, bu karşılaşmadan sonra iyice belli olur. Arzuhalciler ve Mevleviler yollu tablolarında Griçenko dan zekice etkilenmeler sezilir. 9 Nurullah Berk (1904 1982) de 1973 yılında yayımlanan kitabında, hocası Çallı nın Gritchenko yla kurduğu dostluğa ve hocasının mizacına dair görüşlerini belirtir: İstanbul a gelen Beyaz Ruslar arasında bulunan Alexis Gritchenko adlı bir ressam; bura görünümlerinden, özellikle cami ve tekkelerden yaptığı guaş ve sulu boyalar Çallı nın dikkatini çekmiş, Gritchenko yla arkadaş olmuş, onunla çalışmıştı. Bu olay, Çallı nın olgun mizacının, geniş anlayışının bir iziydi aslında. Yıllardır alışageldiği, kişiliğini oturtan bir görüşü, bir çalışışı bırakıp, yeni ufuklar açan yabancı bir ressamın etkisini kabul edip uzunca süre üslup değiştirmek, alçakgönüllülüğün ilginç bir gösterisiydi. 10 Bedri Rahmi Eyüboğlu, Gritchenko-Çallı tanışmasını Çallı onu Tophane de suluboya resimler yaparken görmüş, işlerini beğenmiş, evine davet etmişti, 11 sözleriyle aktarsa da, Gritchenko nun anı kitabında yazdıkları farklıdır. İki sanatçı 22 Temmuz 1920 tarihinde tanışır. Bu tarihte İbrahim Çallı, Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde 12 hocadır: Akşam Mitya ile İstanbul Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde ders veren bir Türk ressamın evindeydim. Merdivenlerde pembe teniyle dikkat çeken bir hanımla karşılaştık. Göğsüne düşmüş bir bukle. Nemli, badem gözler. Hafif kıvrık, uzun bir burun. Siyahlar içindeydi ve peçe takmamıştı. Djaali nin [Çallı nın] eşiydi. Çok nazik bir davranışla bizi atölyeye davet etti. Pencere bir Arap storuyla örtülü; yeşil mavi stor kafes gibi saydam; ortasında bir sivri kemer var. Duvarda at nalı biçiminde yontulmuş tahta bir levha. Üstünde pembe mor zemin üzerine Çin harfleri. Ahşap işçiliği çok zevkli ve nefis bir incelikte. Bir derviş portresi ve bir başka portre -muhtemelen eşi- ve hamamda yıkanan kadınlar, hepsi kötü bir Alman üslubunda, gazete üslubu Biz tam gitmeye hazırlanırken İbrahim Çallı geliyor. Sade, sevimli, nazik, esmer bir adam. Saçları fesinin altına sıkıştırılmış, yüzü çiçek bozuğu. Fransızca konuşuyor, arada duruyor, büyük el hareketleri yapıyor, konuşmasında bir Asyalı aksanı var. Işıl ışıl kahverengi gözlerinin kenarlarında çok ince kırışıklıklar fark ediliyor ( ) 13 Gritchenko anılarında, Çallı nın evine Mitya ile gittiğini belirtir. Gritchenko, Mitya ile İstanbul da, 1920 yılında bir kış günü resim yaparken tanışmıştır. Mitya nın eski kıyafetler satan bir dükkânda çalıştığını, resim merakı uğruna işini bırakıp ressamlığa soyunduğunu söyler. 14 Anı kitabında, Mitya I ismiyle anılan 9 Bedri Rahmi Eyüboğlu, Çallı Üzerine, Türkiyemiz, no. 18 (Şubat 1976): 9 10. 10 Nurullah Berk ve Hüseyin Gezer, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, 2. Basım (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1973), 27. 11 Eyüboğlu, Çallı Üzerine, 9. 12 Kurum ilerleyen yıllarda farklı isimlerle anılır: Sanâyi-i Nefîse Mektebi (Mekteb-i Sanâyi-i Nefîse-i Şahâne), Güzel Sanatlar Akademisi, Mimar Sinan Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. 13 Alexis Gritchenko, Deux ans à Constantinople, journal d un peintre (Paris: Quatre Vents, 1930), 141. Bu kitaba ait alıntıların çevirilerinin tümü Ali Berktay a aittir. 14 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 103.

135 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE sanatçı Dimitri V. Ismailovitch tir. 15 (1890 Satanoff [Sataniv], Ukrayna 1976 Rio de Janeiro, Brezilya). {R. 3} Mitya nın bir Rus ve Türk ressamları derneği kurduğu ve Pera da oturduğu Gritchenko nun anılarında aktardığı bilgiler arasındadır. 16 Gritchenko nun Türk bir ressamın evi olarak bahsettiği ev/atölye İbrahim Çallı nın Çemberlitaş taki evi olmalıdır. Zeki Faik İzer, hocası Çallı nın Mütareke döneminde Çemberlitaş ta damı akan bir evde oturduğu bilgisini verir. 17 Arif Kaptan da 1914 yılında Çallı yla Sami Yetik aracılığıyla tanıştığından ve onun Çemberlitaş taki atölyesine gittiklerinden bahseder. 18 O yıllarda, Çallı ailesi Osmanbey Matbaası nın yanındaki evde oturmaktadır. 19 Gritchenko, İbrahim Çallı yı ziyaret ettiği gün eşi Münire Hanım (1903 1974) 20 ve o sırada üç yaşında olan kızı Belma yla (1917 1992) 21 {R. 4} da tanışır. Anılarında Belma Çallı yla ilgili şu satırları kaleme alır: ( ) Bir kedi mırıl mırıl atölyeye giriyor ve parlak tüylerini kanepenin kumaşına sürtüyor. Arkasından beyazlar giymiş bir kız çocuğu beliriyor; uzun oval yüzünde düğme gibi iki siyah göz. Bana bir yan göz atarak bir şeyler söylüyor. Babası çeviriyor: Size şöyle diyor: O benim küçük kedim. Geri verin. Herkes gülüyor. Küçük fincanlarda Doğu zevki ve aromasına uygun kahve ikram ediliyor (...) 22 Gritchenko bu ziyareti sırasında, Çallı nın atölyesinde gördüğü resimlerle ilgili olarak Türklerin sanatsal eğitimlerini üçüncü sınıf Fransız ressamlar ve özellikle Alman ressamlardan aldıklarını görmek R. 3 Dimitri V. Ismailovitch, 1923, fotoğraf. Eduardo Mendes Cavalcanti Koleksiyonu, Brezilya. 15 Jak Deleon kitabının Beyaz Rus Ressamlar başlıklı bölümünde, Dimitri V. Ismailovitch in 1920 yılında İstanbul a geldiğini, İstanbul da yedi yıl kaldığını, Doğu ve Bizans sanatını tetkik ettiğini ve İstanbul daki Rus Arkeoloji Enstitüsü nde Bizans sanatı üzerine araştırmalar yaptığını kaydeder. Jak Deleon, Beyoğlu nda Beyaz Ruslar, 51 52. 1919 yılının sonunda İstanbul a gelen Ismailovitch, ABD Elçiliği Sekreteri Mr. Gardiner Howland Shaw ın siparişi üzerine Kariye deki mozaiklerin kopyalarını yapar. Bu sipariş sayesinde Bizans sanatına aşinalığı artar ve ilerleyen zamanda Kariye freskleri ve mozaikleri üzerine çalışmalarını derinleştirir. Ismailovitch İstanbul da kaldığı süre boyunca kendi eserlerini sergilediği üç sergi organize eder. 1927 yılında İstanbul dan ayrılan ve Rio de Janeiro ya yerleşen sanatçının İstanbul dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra Atina, Washington DC, Brooklyn Müzesi ve Victoria & Albert Müzesi nde eserleri sergilenir. Dimitri Ismailovitch in Rio de Janeiro dan Bordeaux Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Mösyö J. G. Lemoine a yazdığı 24 Haziran 1948 tarihli mektup, Eduardo Mendes Cavalcanti Koleksiyonu, Rio de Janeiro. 16 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 174, 238. 17 Zeki Faik İzer, Çallı İbrahim, Arkitekt, no. 300 (1960): 133. 18 Sema Olcay, İbrahim Çallı Üzerine İnceleme (Yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, 1974 75), 4-5. 19 Reşat Ekrem Koçu da meşhur İstanbul Ansiklopedisi nde İbrahim Çallı nın ilk özel atölyesinin Çemberlitaş karşısında Osmanbey Matbaasına bitişik olduğu bilgisini verir. Reşat Ekrem Koçu, Çallı (İbrahim), İstanbul Ansiklopedisi, 7. Cilt (İstanbul, 1965), 3689. O dönemde Feyhaman Duran ve Hasan Vecih Bereketoğlu dışında hiçbir sanatçının özel atölyesinin olmadığını Hikmet Onat ın açıklamasından öğreniriz. Hikmet Onat 95, (İstanbul Akbank Kültür Hizmeti Apa Ofset Basımevi), 1977, Sergi kataloğu. Bu bilgilere dayanarak İbrahim Çallı nın ev/atölyesinin Mütareke döneminde Çemberlitaş ta olduğu söylenebilir. 20 Bu bilgi Münire Çallı nın Merkezefendi Mezarlığı nda bulunan mezar taşından alınmıştır. 21 Bu bilgi Belma Çallı nın Merkezefendi Mezarlığı nda bulunan mezar taşından alınmıştır. 22 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 142.

136 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI sinir bozucu ve aşağılayıcıydı. Biz Slavlar için de aynı şey geçerli, yorumunu yapar. 23 Gritchenko, Batı Avrupa nın sanat merkezlerinde verilen akademik sanat eğitimini 24 küçümsediğini anılarında birkaç defa tekrarlar. 25 Alexis Gritchenko nun aksine, İbrahim Çallı nın hem eğitim hayatı hem sanatsal kariyeri Akademi ve onun ekseninde şekillenir. R. 4 İbrahim Çallı, Belma Çallı Portresi, 1921, tuval üzerine yağlıboya, 40,5 33 cm. MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Arşivi, Türkiye. İbrahim Çallı nın İstanbul a gelişi, resim sanatına yönelişi ve kısaca eğitim hayatını gözden geçirmek, apayrı koşullarda yetişen iki sanatçının dostluğunu ve dayanışmasını anlamak adına önemlidir. Nüktedanlığı ile tanınan İbrahim Çallı, İstanbul a gelişini ve sanat serüveninin başlangıcını gazeteci ve yazar Naci Sadullah a (Daniş) 1934 yılında şu sözlerle anlatır: 26 Çal da bağın satışından aldığım altınları kuşağıma yerleştirip de İstanbul un yolunu tuttuğum zaman, resmin, ressamlığın adını bile duymamıştım daha İstanbul a ayak bastığım gün, talihsizlik evvelâ dişleri, kuşağımdaki altınlara geçirdi. Altınları hovardalıkta temizlediğimi sanma ha Öyle olsa canım yanmazdı. Senin anlayacağın alık alık bakınırken çaldırdım altınları Meteliksiz kalınca elime bir gaz tenekesi, bir arkalıksız sandalye eskisi, bir hokka, bir de kalem geçirdim. Gittim Yeni Cami nin önüne oturdum. Başladım arzuhalcılığa! O zaman ortalık böyle kesat değil, buhran muhran da yok. Günde 50-60 para çıkarabiliyordum. Bir gün Tavukpazarı nda bir meyhaneye gittim, orada Ermeni bir ressamla ahbap oldum. O bana resimden, ressamlıktan bahsetti. Tablolarını 23 A.g.e., 141. 24 1914 Kuşağı sanatçıları Paris te akademik resim eğitimi alırlar. Akademik resim eğitiminin temeli desendir. Öğrenciler, Antik Yunan ve Roma heykellerinin alçı kopyalarından çizim yapar, çıplak modelden desen çalışırlar. Akademi, dağıttığı ödül, burs ve madalyalarla yetenekli öğrencilerini teşvik eder. Yetenekli adaylardan Roma bursunu kazanmaları (Prix de Rome, 17. yüzyıldan bu yana dağıtılan bir burstu), düzenli açılan Salonlarda resimlerini sergilemeleri, hatta resimlerinin devlet tarafından satın alınması beklenirdi. Bu kaidelere uyup Akademi ye seçilen sanatçılar sistemin yarattığı seçkin ve nüfuzlu bir azınlıktı. Büyük boyutlu, çok figürlü, konularını tarih, din ve mitolojiden alan, sanatçının kişisel üslubunun gizlendiği, cilalı görünümlü tablolar tercih ediliyordu. 18. yüzyılın ortalarına kadar bu sınırlı konuların dışına az çıkıldığı görülür. Ancak zamanla akademik sözü (akademik eğitim, akademik sanat) olumsuz bir mânâda kullanılmaya başlanır; eski bir devre ait, katı, kalıplaşmış bir üslup ve beğeniyi ifade eder hale gelir. Bunda modern sanat akımlarının gelişip yaygın sanat algı ve beğenisini değiştirmesinin de büyük rolü vardır. 25 İstanbul da kendisini ziyaret eden akademisyen B. nin -Bizim orada, Akademi de mi eğitim gördünüz? sorusuna Gritchenko şu tepkiyi verir: İlk sorusu beni isyan ettiriyor. Daha çocukken bile Akademi den bahsedilmesine tahammül edemezdim. Bu budalanın sanattan hiç anlamadığı ve hissetmediği görülüyor ( ) Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 21 Eylül 1920, 177. 26 Naci Sadullah ın (Daniş) İbrahim Çallı ile yaptığı söyleşi 1934 tarihli olması itibarıyla arşivlerde yer alan diğer birçok söyleşiden eskidir; dolayısıyla temel kaynak olarak kabul edilir. İbrahim Çallı nın hayatına dair yayımlanmış makale ve söyleşilerde hayat hikâyesi genel anlamda tutarlılık gösterse de, bazı farklılıkların olduğu göze çarpar. Detaylı bir okuma için bkz. Ayşenur Güler, İbrahim Çallı (Doktora tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2014), 10 14.

137 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE gösterdi. Boyaların birbirine karışmasından hasıl olan mor, pembe, sarı, kırmızı, yeşil, ne bileyim ben, doğan birçok şekiller adeta büyü gibi sardı beni Acem Hakkı ya gittim: Ben resme meraklandım. Başlamak için öteberi, bu öteberiyi almak için de biraz para lâzım. Bunu buluver. dedim. Çıkardı iki mecidiye ödünç verdi bana... O Ermeni ile beraber gidip düzdük takımı Acem Hakkı akraban mıydı üstat? Yoo, ahbabımdı... O götürmüştü beni ilk evvel Tavukpazarına! Dost insana borç para verir mi? Bu dediğim yirmi sene evvel canım O zaman dostluk kıymetinden bugünkü kadar kaybetmemişti daha! Ne diyordum Ha Boyaları ele geçirince gittim Acem Kanber Ağa dan bir de fıstık ağacı aldım. Fıstık ağacı mı? Anlasana canım, fıstık ağacı kartpostalı yani E? E si sağlık Yeni Cami deki yazıhanemin! yanına bir de atölye! kurdum. Müşteri çıktıkça gaz tenekesinin başına oturup arzuhal yazıyor, boş kalınca da atölyeme geçip fıstık ağacının resmini yapıyordum. Tabii fıstık ağacı kübik eserler gibi bir şeye benzemedi. Halbuki bende merak çoğaldı bu işe! O sıralarda adliye serkomiseri Osman Bey le ahbap oldum. O, yazım güzel diye, beni icra dairesine mülâzım yazdırdı. Cinayet başkatibi Rıfat Bey de eski redingotunu bana hediye edince: Eh, dedim, anlaşıldı, ikbal yolu gözüktü. On kuruşa da ben kıydım. Bir kolalı önlük tedarik ederek takımı tamamladım. Ve giyinerek resmen efendiliğe başladım. İlâmlardan filan para da çıkıyordu. Kazancım da artınca Bizim ressamlık kendi kendine yürümeyecek, dedim ve ders almaya karar verdim. Tavukpazarı ndaki Ermeni ressamı buldum. Ona anlattım. O beni çarşı içine götürdü. Ropen Seropyan 27 isminde bir başka Ermeni ressamla tanıştırdı. Ropen Efendi bana resim öğretmeyi kabul etti. Pazarlıkta ayda (50) kuruştan uyuştuk. Oraya gidip gelirken günün birinde de, Şeker Ahmet Paşa nın oğlu İzzet Bey le tanıştım. Ben de efendiyim ya Anlaştık. Beni Mercan daki konaklarına götürdü. Nihayet bir seferinde de babasıyla görüştürdü. Konağa gidiş gelişlerimden birinde, Şeker Ahmet Paşa, beni mektebe yazdıracağını söyledi. Sevmiş ve beğenmiş, kabiliyetli bir şey zannetmiş olacak herhalde Elime bir tavsiye mektubu verdi, götürdüm, Sanayii Nefise müdürü ve bânîsi Hamdi Bey e verdim. Bu sûretle girdim oraya Ve dört sene sonra da, altı senelik mektebi, bir tabloyla ve birincilikle bitirdim (...) 28 İbrahim Çallı nın Sanâyi-i Nefîse Mekteb-i Âlisi Resim Şubesi ne kaydı 1906 yılına tarihlenir. 29 O sırada Akademi de resim eğitimi veren hocalar, bu kurumda her ikisi de 32 yıldır hocalık yapan İtalyan Valeri ve Polonya asıllı Zarzecki dir. 30 İbrahim Çallı, 1910 yılında Akademi den mezun olup Avrupa konkurunu kazanmış, Paris te Cormon 31 atölyesinde dört yıl eğitim görmüş, Birinci Dünya Savaşı nın çıkmasıyla yurda dönmek zorunda kalmıştır. Osman Hamdi 27 Rupen Seropyan (1875 Van, Erciş 1917 İstanbul), resim eğitimini Sanâyi-i Nefîse Mektebi ve Paris te Académie Julian da almış, 1896 dan itibaren İstanbul da çeşitli okullarda resim öğretmenliği yapmıştır. Nuruosmaniye de bir atölyede resim çalışmalarını sürdürdüğü, 3 Ekim 1907 de Babıâli yakınlarında bir sergiye katılıp ödül aldığı ve İstanbul da öldüğü kaydedilmiştir. Garo Kürkman, Osmanlı İmparatorluğu nda Ermeni Ressamlar, 2. Cilt (İstanbul: Matüsalem Yayınları, 2004), 752. 28 Naci Sadullah (Daniş), Nasıl Muvaffak Oldular? Arzuhalci Çallı, Nasıl Ressam Olabildi? Zaman, 28 Temmuz 1934, 7. 29 İbrahim Çallı, Güzel Sanatlar Akademisi neşriyatından, sayfa numarası yok. 30 İtalyan yağlıboya hocası Salvatore Valeri nin Sanâyi-i Nefîse Mektebi ndeki görev tarihi 2.3.1883 11.8.1915, Fransa da doğan ve Polonya asıllı olan karakalem resim hocası Joseph Warnia-Zarzecki ninki ise 2.3.1883 1.9.1915 tir. Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl (İstanbul: Mimar Sinan Üniversitesi, 1983), 54. Valeri ve Zarzecki nin hoca olarak yetkinlikleri Akademi tarihinin tartışılagelen konularından olmuştur. Mustafa Cezar, yabancı hocaların yeterliliklerini sorgularken, Temel atelye derslerini uzun yıllar okutan bu yabancı öğretmenler, acaba kendilerinden bekleneni öğrencilerine verebilmişler, kısacası yeterli olabilmişler miydi? Böyle bir soruya yanıt ararken Akademinin kuruluşunu takip eden 15-20 yıllık süre zarfında kendisinden söz ettirecek güçte bir ressam ve mimarın yetişmemiş olması gerçeği bu açıdan hayli düşündürücüdür, diye yazmıştır. A.g.e., 18. 31 Ferdinand-Anne Piestre Cormon (kısaca Fernand Cormon) (1845 1924).

138 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Bey 1910 yılında ölmüş, Avrupa ya gönderdiği gençlerin dönüşünü görememiştir. Osman Hamdi Bey in kardeşi Halil Edhem Bey ise Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde kadro değişikliği yapmış, yurda dönen genç ressamlardan bazılarını mektebe hoca olarak almıştır. İbrahim Çallı nın bu kurumdaki görevi Paris ten döndükten sonra, 1914 yılı Kasım ayında başlar ve sanatçı bu görevi 1947 de emekliye ayrılıncaya kadar sürdürür. Alexis Gritchenko nun İstanbul a geldiği yıl, Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde 38 yaşında genç bir hoca olan İbrahim Çallı, 32 kuvvetli önsezisiyle yeni tanıştığı bu yetenekli Ukraynalı ressama sokulmakta sakınca görmemiş, sanatsal etkileşimden çekinmemiş, çağdaşlarının anlamlandıramadığı ve de küçümsediği bu yeni resim biçimine olan merak ve heyecanını hiçbir zaman gizlememiştir. İbrahim Çallı, Gritchenko yla tanıştıktan kısa bir süre sonra ona dost eli uzatmış, bu yabancı sanatçının eserlerini satabilmesi için şahsi bağlantılarını kullanmıştır. Gritchenko, günlüğünün 30 Temmuz 1920 tarihli sayfasına şu notu düşer: Keseme boşu boşuna üzülmüşüm. Allah yardımcım oldu. Üç suluboya satıldı. Önemli bir olay. On lira kazandım! İbrahim in ahbabı, Türkiye nin İsviçre sefirinin eşi olan bir Türk hanım kendisine iki veya üç suluboya alacağını söylemiş. Bizi kibar bir yaşlı kadın olan annesiyle birlikte akşam yemeğinde gayet iyi ağırladı. Evleri Tatavla nın bir yerlerinde, dar bir sokak içinde. Avrupalılaşmış bir Türk ailesi. Yağlı kebap ve fazla tatlı baklava yedik. 33 İki sanatçı dayanışma içindedir. 16 Ağustos 1920 tarihinde Gritchenko, hasta yatağındaki Çallı yı ziyaret eder ve ona Rus bir doktor gönderir. 34 İbrahim Çallı nın Gritchenko nun yapıtlarına olan hayranlığını gizlemediğini, kendi eserlerini ise sorguladığını Gritchenko nun 14 Eylül tarihli günlüğünden öğreniriz: Sabah İbrahim i görmeye gittim. Hanımı ve kızı Belma hamamdaydı. Uzun süre sanattan, çeşitli şeylerden, müttefikler tarafından eziyet edilen zavallı Türkiye den söz ettik. Sizden çok şey öğreniyorum, diyor Çallı; sanat anlayışınız beni giderek cezbediyor. Bu sanat değil diye üzgün bir el hareketiyle çalışmalarına işaret ediyor. Bunlar kötü yapılmış. Suluboya resimlerimi beyaz kâğıt üzerine asmış. Takılarak soruyorum: Bu ne peki? Bu büyük Rus ressamı Gritchenko. 35 Çallı nın sanat anlayışınız beni giderek cezbediyor, itirafı önemlidir. İbrahim Çallı ve kuşağı, Gritchenko nun sanatına, sanat anlayışına yabancıydı. Paris te 36 akademik bir sanat eğitimi alıp Birinci Dünya Savaşı nın çıkmasıyla beraber zorunlu olarak yurda dönen İbrahim Çallı ve kuşağı, düzenli olarak Galatasaray Sergileri ne katılıp üretimlerini sergilerler ancak bu eserlerde Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid gibi eski kuşak ressamlarının izleri seçilmediği gibi, Cormon, Jean-Paul Laurens gibi hocaların akademik üsluplarından da izler yoktur. 37 1914 Kuşağı sanatçıları yurda getirdikleri yeni 32 İbrahim Çallı, Sanâyi-i Nefîse Mekteb-i Âlisi Resim Muallim Muavinliği ne 1914 (Eylül 1330) yılında tayin edilir. Mustafa Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 21, 76. Göreve ise Kasım 1914 te başladığı bilinmektedir. A.g.e., 54. 33 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 145, 146. 34 A.g.e., 16 Ağustos 1920, 152. 35 A.g.e., 14 Eylül 1920, 169. 36 1914 Kuşağı nın tamamı Paris te sanat eğitimi görmüştür. 1920 tarihinden önce, içlerinden Namık İsmail, Birinci Dünya Savaşı nın sonunda bir süre Berlin de kalıp Lovis Corinth atölyesinde eğitim alır. 37 Berk, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, 22-23.

139 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE teknikten dolayı yaygın olarak empresyonistler (izlenimciler) olarak adlandırılmışlardır. Aynı kuşak sanatçılarından olan ve yine onlar gibi Cormon atölyesi mezunu Ali Sami Boyar bu yargı için ( ) bu kısmen yanlış, kısmen doğru bir tesmiyedir. Çünkü biz vatana yalnız Empresyonizmi değil klasik ve akademik resmi de getirdik, 38 yorumunu yapar. Hikmet Onat ın da empresyonist olarak adlandırılmayı reddettiği bilinmektedir. 39 Geçmişte, 1914 Kuşağı ile empresyonizm arasında ilişki kurulurken derecelendirme de yapılmıştır. Örneğin Nurullah Berk Hakikatte Çallı İbrahim ve arkadaşlarının yaptıkları, Fransız Empresyonist mektebinin artık formülleşmiş bir şeklinden ibaretti, 40 yorumunda bulunurken; Halil Dikmen onların empresyonist kaideleri yüzde yüz tatbik edememiş olduklarını hatırlatır, akademik olmuş empresyonizmi tatbike başlamışlardı, 41 der. 19. yüzyılın son çeyreğinde Fransız empresyonistleri akademik sanat geleneğine karşı çıkmakla, resim geleneğiyle bağlarını koparmakla öne çıkmışlardı. Tıpkı empresyonistler gibi, 1914 Kuşağı ressamları da kendilerinden önceki kuşaktan konu ve teknik bakımından ayrışırlar. Paris dönüşü, daha serbest fırça darbelerinin hissedildiği resimler sergileyen 1914 Kuşağı sanatçıları, zaman zaman üst nesil tarafından da eleştirilirler. Fransa dan dönen Çallı nın bir eseri karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Hoca Ali Rıza nın Bu ne biçim dam, oğul. Kiremitler yerinde durmuyor, sanki akıyor, 42 dediği bilinir. 1914 Kuşağı içinde empresyonist tekniğe en sadık isim Nazmi Ziya dır. Çallı nın ise Paris ten dönüşünde gevşek fırça darbeleriyle, iri lekelerle çalışmayı tercih ettiği gözlemlense de kara, koyu karışımları resminden tümüyle çıkarmış olmadığı fark edilir. Sanatçının bu kara, koyu karışımları bilhassa sipariş üzerine yaptığı savaş resimleri ve portrelerinde kullandığı görülür. Belirli sayıdaki istisnalar haricinde, Çallı nın resminde figür de biçim bütünlüğünü korur, dolayısıyla onu katıksız bir empresyonist olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Bu kuşak, Paris dönüşü sergiledikleri resimlerde planlı bir şekilde empresyonizm çevresinde birleşmemişlerse de, özellikle manzara resimlerinde izlenimci bir tutum içinde oldukları gözlemlenir. 43 Ancak her bir sanatçının anlatım dilini oturtması zaman almış, empresyonizm uzun vadede hepsinin ortak paydası, diğer bir ifadeyle çağdaşlarının yakıştırması olmuştur diyebiliriz. Dolayısıyla Ali Sami Boyar ın empresyonizm için Bu kısmen yanlış kısmen de doğru bir tesmiyedir, yargısı isabetlidir. 1914 Kuşağı sanatçıları, yıllar içinde önce kendi yetiştirdikleri öğrenciler sonra da araştırmacı yazarlar tarafından modası geçmiş bir akımı (empresyonizm/izlenimcilik) yurda getirmekle suçlanmışlardır. Paris te eğitim gördükleri süre içerisinde akademik öğretim dışına çıkamayıp Paris teki yeni sanatsal cereyanlardan bihaber olmakla itham edilmişlerdir. Gritchenko 10 Kasım 1920 tarihli günlüğünde İbrahim Çallı yla arasında geçen şu ilginç diyaloğu aktarır: Harbiye ye yürüyerek döndük. İbrahim, Türk ressamlarının çileli yaşamından yakınıyordu. Evet, ressamlık, üstüne sanatın ve yaratıcı etkinliğin ışığı düşmüş olsa 38 Sami Boyar, Bizde ve Dünyada Resim Sanatı, Türk Mason Dergisi, no. 35 (Temmuz 1959): 1938. 39 Zahir Güvemli, Hikmet Onat: Tabiatın Şiirini Arayan Ressam, Türkiyemiz, no. 22 (Haziran 1977): 20. 40 Nurullah Berk, Sanat Konuşmaları (İstanbul: A. B. Neşriyatı, Ülkü Basımevi, 1943), 63. 41 Halil Dikmen den aktaran Berk, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, 25. 42 Metin Toker, Emekliye Ayrılan Çallı nın Hayatı, Cumhuriyet, 13 Temmuz 1947, 2. 43 Ali Kayaalp, Türkiye ye Özgü Bir İzlenimcilik: 1914 Kuşağı, Sanat Dünyamız, no. 143 (Kasım Aralık 2014): 23.

140 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI da, çoğunlukla bir Golgota dır.* Sadece bizde değil, her yerde zor [ressamlık]. Hayat mücadelesi birçok ressamın yeteneğini tüketirken, birçoğunun eserlerine güç katmış, gözükara yaklaşımlarına derinlik kazandırmıştır. Rembrandt ı, Daumier yi düşünün. Günümüzde ressamın içinde çalıştığı atmosferde ve sanatsal ortamda asla bu kadar yokluk, yoksulluk ve biçimsizlik söz konusu değildir. Bizim bir de ressamın insan sureti yapabilme hakkı için mücadele etmemiz gerekiyor. Bu ülke sanattan anlamayacak kadar aptal. İnsanın yoluna devam etmesi ve yeteneğine sadık kalması için gerçekten sanata olağanüstü bir aşk duyması ve kahramanca gayret etmesi gerekiyor ( ) 44 Çallı nın sohbet sırasında insan sureti yapabilme hakkı için kuşağının verdiği mücadeleye değinmesi önemlidir. İbrahim Çallı ve arkadaşlarının Türkiye de sanat ortamı tesis etme ve bu uğurda örgütlenme çabaları henüz Fransa ya öğrenime gitmeden başlamıştır. Meşrutiyet döneminin özgürlük ortamında, bir grup Osmanlı sanatçısı 1909 yılında ilk özgür sanatçı derneği 45 olan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ni kurar. 46 1914 Kuşağı ndan önceki ressam kuşağın halkla teması çok azdır. Mutaassıp halkın tepkisinden çekinilir. O günün olumsuz koşullarında, cemiyet üyelerinin düzenli olarak her yıl sergi açmaları, bir gazete çıkarmaları (Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi) iddialı bir girişimdir. İbrahim Çallı, eğitim gördüğü Paris ten döndüğü yıllarda sergi açmanın cesaret işi olduğunu öğrencisi Nuri İyem e yıllar sonra Geldik, sergi açacağız, altı ay resimler hazır, her şey hazır, sergi açacak cesareti bulamıyoruz. Halktan korkuyoruz, 47 sözleriyle açıklar. 1914 Kuşağı sanatçılarının, Paris ten döndükten sonra yurda getirdikleri yenilikler arasında düzenli olarak Galatasaray Sergileri nin açılması, bu sergiler sayesinde ressamlığın Müslüman halk nezdinde meslek olarak algılanmaya başlaması, konu ve teknikte yenilikler sunmaları, bilhassa da figür resminin, çok figürlü kompozisyonların ve nü resmin günlük hayatımıza girmesi konusundaki ısrarlı çabaları sayılabilir. Ahmet Kâmil Gören in de belirttiği gibi bu kuşak, figür sorununu aşmada Halil Paşa, Osman Hamdi gibi sanatçılardan sonra en büyük atılımı yapar. 48 1914 Kuşağı nın Osmanlı resim sanatına devrim niteliğindeki katkısı, resme çıplağı sokmaları ve figür resminin yerleşmesi yönündeki adımlarıdır. Türkiye de bilhassa resme çıplak kadın figürü dahil etme konusunda İbrahim Çallı ve Namık İsmail öncü rol oynarlar. Gritchenko, kısa zamanda İbrahim Çallı yla dostluğunu pekiştirir ve 14 Eylül 1920 tarihinde Çallı nın haklı yakınmalarına kulak verir: Beynimizi söküyorlar. Düşünmemize izin vermiyorlar. Mekteplerimiz, üniversite [Darülfünun], Müttefik askerlerinin işgalinde. Bizi veliaht şehzadenin yanına yaklaştırmıyorlar. Etrafını kuşatmışlar ve yedi kapının ardına kilitlemişler onu. Abdülmecid kendi de ressamdır ve büyük dostumuzdur; muhteşem bir koleksiyonu var: Delacroix lar, Corot lar, Manet ler, hatta Renoir lar Ona böyle bir Rus ressamımız olduğunu söyledim. Namık * e.n. İsa nın çarmıha gerildiği tepe; mihnet, çile manasında kullanılır. 44 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 10 Kasım 1920, 233. 45 Abdullah Sinan Güler, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve Naşir-i Efkâr-ı Ehl-i Hiref den Özgür Ressamlar Örgütüne, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi 1911 1914, yay. haz. Yaprak Zihnioğlu (İstanbul: Kitap Yayınevi, 2007), XII-XIII. 46 Detaylı bilgi için bkz. Seyfi Başkan, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti (Ankara: Çardaş Basım Yayın, 1994). 47 Erhan Karaesmen, Çağının Tanığı Bir Koca Adam, Dünden Yarına Nuri İyem, 1. Cilt (İstanbul: Evin Sanat Galerisi, 2002), 23. 48 Ahmet Kâmil Gören, Türk Resminde 1914 Kuşağı Sanatçılarının İnsan Figürü Sorunu (Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, 1995), 144.

141 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE sizden aldığı bir suluboya resmi gösterdi. Şöyle dedi: Ondan çekinirim. Sizi onun yanına götüreceğim. Bütün gençlik Kemal Paşa nın peşinde. Hocalardan nefret ediyorum (...) 49 İbrahim Çallı nın serzenişleri yersiz değildir, zira okul binalarına işgal kuvvetlerince el konulması eğitimi olumsuz etkilemiştir. Sanâyi-i Nefîse Mektebi, 13 Mayıs 1919 da Cağaloğlu ndaki binadan çıkarılıp Şehzadebaşı nda küçük, adi, külüstür bir eve yollanır. 50 Şehzadebaşı ndaki binada koşullar o kadar kötüdür ki mekâna sığmayan heykellerin alt kısımlarının kesilmesi gerektiği aktarılan bilgiler arasındadır. 51 Sanâyi-i Nefîse Mektebi, 9 Mayıs 1920 tarihinde bu evden de çıkarılıp Divanyolu nda Gedikler Kâhyası Salih Efendi Konağı na (bugünkü Sıhhiye/Sağlık Müzesi) 52 gönderilir ancak bir ay sonra buranın da İtalyanlar tarafından işgal edilmek istenmesi üzerine bina boşalttırılır. 53 Dört ay boyunca yurtsuz kalan Akademi, 9 Ekim 1920 tarihinde Divanyolu ndaki binaya geri dönebilmiştir. 54 Ancak buradaki yerleşik düzen uzun sürmez, bir yıl sonra da Divanyolu ndaki binadan taşınılıp Cağaloğlu ndaki lisan mektebine ikinci defa yerleşilir. 55 Akademi ancak Cumhuriyet döneminde (1926) Fındıklı daki Meclis-i Mebusan binasına taşındıktan sonra göçebelikten tamamen kurtulabilmiştir. Sultan Mehmed Reşad ın (V. Mehmed) ölümünün ertesinde, 4 Temmuz 1918 de Vahideddin Efendi (VI. Mehmed) tahta çıkar, Abdülmecid Efendi (1868 1944) de veliaht unvanı alır. Tarih, edebiyat ve sanatla ilgilenen Abdülmecid Efendi ressam, yazar, şair olarak kendini ispatlamış, gençliğinden itibaren Sanâyi-i Nefîse Mektebi ile yakın ilişkiler içinde bulunmuş ve entelektüel bir yaşam sürmüştür. 56 Abdülmecid Efendi, 1914 Kuşağı sanatçılarıyla yakınlık kurar, eserlerini zaman zaman onlarla beraber sergiler ve onları destekler. 57 İbrahim Çallı nın kızı Belma Çallı nın açıklamalarına göre Çallı, Paris ten döndüğü sıralarda Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde hoca oluncaya kadar Abdülmecid Efendi ye resim dersi vermiştir. 58 Çallı nın Gritchenko ya veliaht şehzadenin durumuyla ilgili yakındığı konu Bizi veliaht şehzadenin yanına yaklaştırmıyorlar. Etrafını kuşatmışlar ve yedi kapının ardına kilitlemişler onu Sultan Vahideddin in Veliaht Abdülmecid Efendi ye karşı beslediği 49 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 14 Eylül 1920, 170. 50 Bkz. Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 14. Fatma Ürekli de 1919 da Sanâyi-i Nefîse Mektebi kız ve erkek şubelerinin Şehzadebaşı nda kiralık bir binaya geçici olarak nakledildiğini belirtir. Fatma Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu: İnas Sanâyi-i Nefîse Mekteb-i Âlîsi (1914 1923), Toplumsal Tarih, no. 303 (Mart 2019): 52. 51 Metin Toker, Emekliye Ayrılan Çallı nın Hayatı, Cumhuriyet, 13 Temmuz 1947, 2. 52 Fatma Ürekli araştırmasında 1920 yılında kız şubesinin ise tekrar Bezm-i Âlem Valide İnas Sultanisi ne taşınarak iki salona yerleştirildiğini tespit etmiştir. Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 52. 53 Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 14. 54 A.g.e., 14 15. 55 A.g.e., 15. Bu bilgiyi Fatma Ürekli de araştırmasında teyit eder. Kız şubesinin ise 5 Eylül 1921 de Gedikpaşa da Tiyatro Caddesi nde bulunan hükümete ait Ana Mektebi ne yerleştirildiğini tespit etmiştir. Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 52. 56 Eylem Yağbasan, Ressam Halife Abdülmecid Efendi (1868 1944), Hanedandan Bir Ressam Abdülmecid Efendi, ed. Ömer Faruk Şerifoğlu (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2004), muhtelif yerlerde. 57 Eylem Yağbasan bu listeye ressam Şevket Dağ ı da ekler: Yağbasan, Ressam Halife Abdülmecid Efendi, 57. 58 Sema Olcay ın (Koşan) Belma Çallı ile yaptığı görüşmeden, 8 Ağustos 1974. Abdülmecid Efendi nin bir dönem Çallı nın öğrencisi olduğunu başka kaynaklar da doğrular: Toker, Emekliye Ayrılan Çallı nın Hayatı, 2.

142 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI güvensizliğin sonucu yaşanmıştır. Sultan Vahideddin, Milli Mücadele döneminde Anadolu ya gidip Kuva-yı Milliyecilerle işbirliği yapma fikrini reddetmiş, onların eylemlerini maceracılık olarak görmüş ve onlara kızmıştır. 59 Sultan Vahideddin, Ankara nın Veliaht Abdülmecid Efendi ye kendilerine katılması için iki kere teklifte bulunduğundan haberdardır, kızgınlığında bunun da payı vardır. 60 Gritchenko nun anı kitabında aktardıklarından, sıkı gözetim altındaki veliahtın, Namık İsmail aracılığıyla Gritchenko nun bir yapıtını görme imkânı bulduğunu öğreniriz. Bu kısımda aktarılanlardan, İbrahim Çallı nın, veliahtı Gritchenko yla tanıştırmak istediği anlaşılır. Ancak olumsuz koşullar buna el vermemiş olmalıdır. Gritchenko anılarında Osmanlı ressamlarının siyasi görüşlerine dair ayrıntı vermese de kısaca aktarılanlardan genç Osmanlı ressamlarının Mustafa Kemal Paşa yı desteklediği sonucuna varırız. Anı kitabında bu konudaki en net bilgi, Çallı ve Gritchenko nun 17 Ekim 1920 tarihinde Sami Bey in (Yetik) Şehzadebaşı mahallesindeki evini ziyaretleri sırasında geçen sohbette karşımıza çıkar: ( ) Loş odada resim sanatı, akademiler ve Türk sanatı hakkında sohbet ediyoruz. Sohbetin sonuna doğru konu Rus meselelerine ve Kemalistlere geliyor. İşin aslını sorarsanız, hepimiz Kemalistiz. 61 Sanatçıların zor koşullarda yaşayıp çalıştıkları, önemli geçim kaynakları olan portre yapımında da baskıyla karşılaştıkları Gritchenko nun anı kitabında tüm çıplaklığıyla tasvir edilir. 6 Ekim 1920 akşamı Gritchenko, İbrahim Çallı yı ziyaret eder: Akşam İbrahim i ziyaret ettim: Sanâyi-i Nefîse de öğretmenlik yapmasına rağmen koyu bir sefalet içinde. Şövalede besili bir çiftin portresi. Ben öğretmenim, ama buna rağmen bu aptal burjuvaların resmini yapmak zorunda kalıyorum. Yanda büyütülmüş fotoğraf duruyor. Para ödemek istemiyorlar. Portre benzememiş. Düzeltmek zorundayım. Kadının burnunu fazla uzun buldular. Kısalttım. Sonra bir itiraz daha: Ağzı fazla geniş olmuş Azizim, bu ülke sanattan anlamayacak kadar aptal 62 İbrahim Çallı, dostlukları süresince Gritchenko nun resimlerini satabilmesi için uğraşır. 11 Ekim 1920 akşamı Çallı, Gritchenko yu iki kere ziyaret eder, beraber birkaç suluboya resmi kenara ayırırlar ve Çallı şu cesaretlendirici sözleri söyler: Dün, dedi, beni bir Türk doktor ziyaret etti. Görmeden dört eserinizi satın alıyor. Bravo azizim, bütün dostlarım sizi bekliyor. 63 İşgal yıllarında insanların günlük yaşamlarını idame ettirmekte zorluk çektikleri, bu dönemde tablo satmanın ustalık gerektiren zorlu bir çaba olduğu açıktır. Gritchenko nun 14 Ekim 1920 tarihinde kaleme aldığı anıları, Çallı nın satış konusundaki marifetini doğrular niteliktedir: İbrahim ile birlikte Suriçi İstanbul a, arkadaşları görmeye gidiyoruz. Belki de bir şeyler alırlar Yanımızda bir sürü suluboya resim götürüyoruz ( ) Şu dükkâna girelim. Yeni Cami nin ilerisinde, Türk kumaşları satılan bir dükkân. Konuşmaya başlıyor. Kapıdan bana içeri girmemi işaret ediyor. İstediğini yapıyorum. Satıcılar sekilere oturmuş, bazıları da ayakta duruyor. Bir Osmanlılar meclisi, hepsi safkan Osmanlı. Ensede iki kırmızı kıvrım. Fes, kocaman alın tarafından esnetilmiş. Eller çok yumuşak küçük 59 Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul, 235 236. 60 A.g.e., 235. 61 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 17 Ekim 1920, 221. 62 A.g.e., 6 Ekim 1920, 207. 63 A.g.e., 11 Ekim 1920, 213.

143 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE yastıklara benziyor. Çallı beni takdim ediyor ve sonra mallarımı bir masanın üzerine seriyor. Hararetli bir şekilde resimleri övüyor, Doğu sanatından, ritimden, Rus resminden söz ediyor. Baş şahsiyet (sevimli bir yüz, çenesinde küçük bir sakal) beş suluboyayı kenara ayırıyor. Çok güzel bu, bak, bak, ne kadar güzel! Çok, ilginç, diye cevap veriyor Çallı. İlginç kelimesini üzerine basarak söylüyor ve suluboyaların üzerinde büyük el hareketleri yaparak malı övüyor. Selanikli bir Türk ile sıkı bir tartışma başlıyor. Yok armoni, boya çok var, kolorit yok. Ama resimler patronun hoşuna gidiyor. Hasmıyla iyice kapışan Çallı nın yeninden çekiyorum usulca. Sonra pazarda dolaşıp Anadolu incirleri yerken, epey güldük. Dükkândan cebimizde hatırı sayılır miktarda Türk lirasıyla çıkmıştık. 64 Gritchenko, kaldığı barınaktan çıkarıldıktan sonra İbrahim Çallı nın evine yerleşir. Kimliği bilinmeyen bir şahıs, Karanlık ve fütürist bir adam, demek ki Bolşevik, diyerek onu ihbar etmiş ve kendisinden General L nin emri üzerine odasını boşaltması istenmiştir. 65 Mütareke döneminde sadece İstanbul da bulunan sığınmacılara değil, birçok farklı kesimden gelen kimselere Bolşevik ajanı şüphesiyle yaklaşılır. Müttefikler arasında kızıl korkusu epey yaygındır. 66 Bu hadise üzerine Gritchenko, 22 Ekim 1920 tarihinde İbrahim Çallı nın evine taşınma kararı alır: İbrahim uzun zamandır onun evine taşınmamı teklif ediyordu. Bugün hizmetçisi Cemile küçük odamı hazırladı (tablolar ve çerçeveler sıraya konup düzenlendi). Altıncı katta bir tavan arası odası. Oraya daireden değil, bir koridordan geçerek giriyorum. Küçük pencereden Suriçi İstanbul un mavileşen boşluğa çiçek demetleri gibi asılmış kubbeleri görülüyor. Bir battaniye deliğimin tüm zeminini kaplamaya yetiyor, ben de burada Şark usulü yaşayacağım. İbrahim in kara gözlü küçük kızı, sevimli Belma benimle sürekli çene çalıyor: Hepsini bildim Griçenko, bak, bak, bu kayık var, bu vapur var (minik elini bir resmin üzerinde gezdiriyor). Adam, adam var. İbrahim e teşekkür edip verdiğim zahmetten dolayı özür diliyorum, ama o bana şöyle cevap veriyor: Bir şey olmaz, bu benim vazifem. İbrahim in evinde başımı sokacak bir yer bulmam ne büyük mutluluk. 67 Gritchenko nun anılarından da anlaşılacağı üzere, İbrahim Çallı, Gritchenko yu evinde misafir edecek cömertliğe sahip yegâne insandır. Ancak Gritchenko nun Çallı nın evindeki misafirliği fazla uzun sürememiş ve 31 Aralık 1920 tarihinde çıkan tatsız hadiseden kısa bir süre sonra Çallı nın evinden taşınmak zorunda kalmıştır: Sabah sabah büyük telaş! Hanım, İbrahim in karısı kapımı çalıyor. Kötü bir şeyler olduğunu sezerek kalkıyorum. Felaket! Ermeni bizi kovuyor. Eğer bugün gitmezseniz İngiliz polisini çağıracakmış; üst katta da Ruşen i evden çıkarmış, şimdi de beni sizinle birlikte kapı dışarı edecek, diyor İbrahim sesi titreyerek. Hanım tırnaklarını kemiriyor. Virmen [gerçekten] çok fena Ev sahibi Ermeni. Bende bir Rus oturduğunu öğrenmiş, bu izbeyi vatandaşlarından birine vermek istiyor. Ama daire sizin değil mi? diye soruyorum. Evet ama ne yapabilirim ki? Tamam! deyip kollarımı bir umutsuzluk işareti olarak iki yana açıyorum. 68 64 A.g.e., 14 Ekim 1920, 217. 65 A.g.e., 22 Ekim 1920, 227. 66 Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul, 128. 67 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 22 Ekim 1920, 224, 227. 68 A.g.e., 31 Aralık 1920, 248, 249.

144 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Gritchenko nun anılarında aktardıklarından sığınmacıların barındıkları yerlerden sürülmekle kalmayıp zaman zaman şiddet gördüğünü de öğreniriz. 69 Sadece sığınmacıların değil, onlara yardım eli uzatanların da baskı ve tehdit altında oluşu, içinde bulunulan dönemin üzücü gerçeğidir. Osmanlı Montparnasse ı ve Sanat Üzerine Tartışmalar Gritchenko nun anı kitabında, birçoğu Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde hoca olan 1914 Kuşağı sanatçılarını tanıttığı ve onlarla yaptığı sanat tartışmalarını konu alan bölüm Osmanlı Montparnasse ı başlığını taşır. Gritchenko nun olağanüstü gözlem gücü, anı kitabının bu bölümünde sunduğu renkli, canlı portrelerde de kendini gösterir. 11 Ekim 1920 tarihli günü Gritchenko şöyle anlatır: En yakındaki, Şişli deki Rum kahvehanesine gittik. Baharatlı mezelerle dolu ufak tabakların dizili olduğu küçük masalara oturmuş kalabalık bir topluluk bizi bekliyordu. Barbut zarı büyüklüğünde minik kadehlerde douziko (şekerli ve zencefil kokulu Anadolu rakısı) getirdiler. Bütün Osmanlı Montparnasse ı burada. İşte konuştuğunda sesi borazan gibi çınlayan, gökgürültüsü gibi kahkahalar atan şişman Sami Bey [Yetik]. Çinko dişleriyle Feyhaman [Duran]. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi müdürü Chemdi Bey çok düzgün giyimli, gözlükleri altın çerçeveli, fesini başına özenle takmış. Bir diğeri, Sanayi-i Nefise Mektebi müdürü, hoş bir stille ağır ağır konuşuyor. Kimbilir neden, fes değil siyah bir bere takmış. Mütevazı ve sinirli Hikmet [Onat] siyah sanatçı kravatını okşuyor (egzotik incelikte bir Paris aksanıyla konuşuyor.) Bazılarını da ilk kez görüyorum; yeni müridim İbrahim Çallı bir kapışma ayarlıyor. İçime doğmuştu bu. Bir yandan rakı içerken, bir yandan da kazık sorular yağmaya başladı. Bu durum ilgimi çekiyor. Türk değil mi bunlar? Rusya da birçok kez aklımdan orada nasıl ressamlar var diye geçirmedim mi? Onlarda nasıl bir resim sanatı var diye düşünmedim mi? İşte hepsi karşımda oturuyor. 70 Gritchenko nun İstanbul da tanıştığı 1914 Kuşağı na mensup bu ressamların, sanat eğitimlerine ve o dönemde üstlendikleri görevlere kısaca bakmakta fayda vardır. Gritchenko nun şişman Sami Bey olarak tanıttığı ressam Sami Yetik tir (1878 71 1945) {R. 5}. Asker kökenli 72 bir ressam olan Sami Bey, Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde altı yıl eğitim görür. 73 Mahmut Şevket Paşa nın sağladığı bursla, Paris te Académie Julian da 74 Jean-Paul Laurens ın öğrencisi olur. 75 Balkan Savaşı nın başlamasıyla yurda dönen Sami Bey, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti nde aktif rol oynar ve Sanâyi-i 69 Çallı-Gritchenko tanışmasına sebep olan Mitya nın (Dimitri V. Ismailovitch) 1920 yılının kış aylarında Kınalıada da Amerikalı bir çavuş tarafından sebepsiz yere sopayla dövüldüğü, anı kitabında geçen bilgiler arasındadır. A.g.e., 7 Mart 1921, 280. 70 A.g.e., 11 Ekim 1920, 213. 71 Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu nda sanatçının doğum tarihi 1876 olarak verilir. Halil Edhem, Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu, transkripsiyon Gültekin Elibal (İstanbul: Milliyet Yayınları, 1970), 57. 72 Sami Yetik, Çiçek Pazarı Rüştiyesi ve Mülkiye İdadisi nden sonra asker olmak istediği için Kuleli ye geçmiştir. Nüzhet İslimyeli, Asker Ressamlar ve Ekoller (Ankara: Asker Ressamlar Sanat Derneği Yayınları, 1965), 73. 73 Kaya Özsezgin, Sami Yetik (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1997), 22. 74 Deniz Artun, tüm kuşağın içinde Cormon atölyesine gitmeden yalnızca Académie Julian ı izleyen tek ressamın Sami (Yetik) olduğunu belirtir. Deniz Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri: Académie Julian da İmparatorluk ve Cumhuriyet Öğrencileri (İstanbul: İletişim Yayınları, 2007), 173. 75 A.g.e., 156 157.

145 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Nefîse Mektebi nin öğretim yöntemlerini eleştiren yazılar kaleme alır. 76 Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde hiç görev yapmaz. Deniz Artun, eğitim kadrosuna giremeyen Sami Yetik in mektebi içeriden değiştirme olanağına sahip olmadığını, eğitime müdahalesini dışarıdan yazılarıyla yaptığını belirtir. 77 Çeşitli eğitim kurumlarında uzun yıllar resim öğretmenliği yapan sanatçı, 78 daha ziyade savaş kompozisyonlarıyla tanınmıştır. R. 5 Sami (Yetik), tarihsiz, fotoğraf. Yapı Kredi Kültür Sanat Arşivi, Türkiye. R. 6 Feyhaman (Duran), 7 Nisan 1915, fotoğraf. Özel koleksiyon, Türkiye. Namık a 25 Mart 1331 İbrahim Feyhaman imzalı. Çinko dişleriyle tasvir edilen Feyhaman Duran (1886 79 1970) {R. 6}, Galatasaray Sultanisi ndeki (Galatasaray Lisesi) eğitimini takiben kısa bir süre Babıâli de kâtip olarak çalışır, daha sonra Galatasaray Sultanisi nde Fransızca güzel yazı dersleri verir. 80 Feyhaman Duran, İstanbul da Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde öğrenim görmemiştir. Abbas Halim Paşa nın kendisine sağladığı bursla Paris e gitme imkânı bulan Feyhaman Duran, Paris te önce Académie Julian a kaydolur 81 ve orada François Schommer, Jean-Paul Gervais ve Jean-Paul Laurens ın derslerini izler. 82 Deniz Artun, Feyhaman Duran ın, 76 S. Pertev Boyar, Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri (Ankara: Jandarma Basımevi, 1948), 124. 77 Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri, 179. 78 Harbiye Baytar Mektebi, Kuleli, Haliçoğlu, Maltepe Askeri İdadileri, Kocamustafapaşa Rüştiyesi gibi okullarda uzun yıllar öğretmenlik yapmıştır. İslimyeli, Asker Ressamlar ve Ekoller, 73. 79 Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu nda sanatçının doğum tarihi 1888 olarak verilir. Edhem, Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu, 59. 80 Gül İrepoğlu, Feyhaman Duran (İstanbul: Tifdruk Matbaacılık Sanayii A.Ş., 1986), 30. 81 Deniz Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri, 161. 82 A.g.e., 156 157, 167.

146 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI École des Beaux-Arts a kabul edildikten sonra da Académie Julian a devam ettiğini, burada Jean-Paul Laurens atölyesiyle École des Beaux-Arts daki Fernand Cormon atölyesini bir arada izlediğini kaydeder. 83 Sanatçı yaptığı bir açıklamada, Paris te École Nationale des Arts Décoratifs konkuruna da girip kazandığını, ancak buraya kısa bir süre devam ettiğini belirtir. 84 İki yıl kaldığı (1911 1913) 85 Paris ten Birinci Dünya Savaşı nın başlamasıyla yurda dönen sanatçı, 2 Aralık 1919 tarihinde İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde usul-ü tersim (desen) öğretmenliğine tayin edilir. 86 Sanatçı, Gritchenko nun ziyareti sırasında bu görevi sürdürüyor olmalıdır. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin Chemdi Bey adında bir müdürü olmamıştır, dolayısıyla okul müdürünün ismi Gritchenko tarafından yanlış not edilmiş olmalıdır. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin ilk idari kadrosunda ressam Mihri Hanım ve Bahriye Müzesi Müdürü ressam Sami Bey (Boyar) vardır, 87 1915 yılında Sami Bey in görevi sonlandırılıp okulun idaresi Mihri Hanım a verilir. 88 Kısa bir müddet sonra, 7 Kasım 1915 te Ömer Âdil Bey mektebe müdür olarak atanır, Fatma Ürekli nin verdiği bilgiye göre okul, iki müdür tarafından yönetilir. 89 Ancak bu durum Mihri Hanım ın Eylül 1919 tarihinden itibaren üç ay izinli olarak Avrupa ya gitmesiyle değişir, derslerini vekâleten Feyhaman Bey yürütür. Mihri Hanım ın izin süresi dolduğu halde geri dönmemesi üzerine okuldaki görevine son verilmesine 1 Aralık 1919 tarihinde karar verilir. 90 Ahmet Hâşim, 20 Ağustos 1920 (1336) tarihinde İleri gazetesinde yayımlanan Resim Sergisi başlıklı makalesinde, Galatasaray Sultanisi nde açılan resim sergisi hakkındaki görüşlerini paylaşır ve burada Âdil Bey den İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin müdürü sıfatıyla bahseder. 91 Yine 14 Mayıs 1921 (1337) tarihinde Vakit gazetesinde yayımlanan Ressamların Sergisi başlıklı makalede de İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi Müdürü olarak Âdil Bey in ismi geçer. 92 Dolayısıyla Gritchenko nun bu tarih aralığında kalan 11 Ekim 1920 tarihli ziyaretinde bahsi geçen müdürün Ömer Âdil Bey (1868 1932) 93 olduğu kesinleşir. {R. 7} Gritchenko anılarında müdürü çok düzgün giyimli ve gözlükleri altın çerçeveli olarak tasvir eder. Âdil Bey in günümüze kalan 83 A.g.e., 170. 84 İrepoğlu, Feyhaman Duran, 46. 85 A.g.e., 44. 86 Burcu Pelvanoğlu, Hale Asaf: Türk Resim Sanatında Bir Dönüm Noktası, genişletilmiş 2. baskı (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2018), 24. Feyhaman Duran ın Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde usul-ü tersim öğretmenliğine tayini ise 1927 yılında gerçekleşir. Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 55. 87 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 48. Ancak Mustafa Cezar, okulun ilk müdürünün ünlü matematikçi Salih Zeki Bey olduğunu belirtir. Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 14. 88 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 48. 89 A.g.e. Mustafa Cezar, Mihri Hanım dan sonra ressam Ömer Âdil Bey in müdür olduğunu belirtir. Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 14. 90 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 49. 91 Ahmet Hâşim, Resim Sergisi, İleri, 20 Ağustos 1336/1920 için bkz. Ahmet Hâşim, Bütün Eserleri 3: Gurabahâne-i Laklakan ve Diğer Yazıları, yay. haz. İnci Enginün ve Zeynep Kerman, 3. Baskı (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2014), 120. 92 Ressamların Sergisi Çemberlitaş ta Türk Fırçalarının Kurduğu Bir Şiir ve Tahassüs Âlemi, Vakit, 14 Mayıs 1337/14 Mayıs 1921, 3. 93 Birçok kaynakta Ömer Âdil Bey in yaşadığı tarihler 1868 1928 olarak verilir. Bkz. Celâl Esad Arseven, Türk Sanatı Tarihi, Menşeinden Bugüne kadar Heykel, Oyma ve Resim, 3. Cilt, 4. Fasikül (İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, [1961?]), 158 ve Boyar, Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri, 194. Ömer Âdil Bey in ölüm tarihi birçok kaynakta yanlış yer alır. Araştırma sırasında Ömer Âdil Bey in ölümünün 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinde duyurulduğu tespit edilmiştir. Bkz. Müessif bir irtihal, Cumhuriyet, 5 Mart 1932, 4.

147 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE R. 7 Hikmet Onat, Âdil Bey, Nevzad Hanım, Ruhi Bey, İhsan Hanım, Şeref Akdik ve ressam Sermet in aralarında bulunduğu fotoğraf. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi, Taha Toros Arşivi, belge no: 001560936008, kalıcı link: http://hdl.handle. net/11498/21429. Erişim tarihi: 25.10.2019. fotoğraflarda gözlüksüz poz verdiği görülmüşse de, karikatürist Ramiz e ait 1922 tarihli bir karikatürde Âdil Bey gözlüklü tasvir edilir. 94 Âdil Bey, 1914 Kuşağı sanatçılarından yaşça büyüktür, onun sanat ve eğitim hayatına dair bilgimiz kısıtlıdır. Bir dönem İtalya da resim eğitimi gördüğü bilgisi bazı kaynaklarda mevcuttur. 95 Âdil Bey 1902 yılında, Osman Hamdi Bey in (1842 1910) müdür olduğu dönemde, resim bölümünde Joseph Warnia-Zarzecki nin yanında birinci sınıflara karakalem resim dersi vermiştir. 96 Kendisi Sanâyi-i Nefîse Mektebi kadrosuna alınmış ilk yerli sanatçılardandır. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde hem müdür hem hoca olarak görev yapmış, birçok öğrencinin yetişmesinde emeği geçmiştir; klasik İtalyan sanatına hayrandır ve tabiata sadık kalma kaygısıyla resim yapar. 97 Sanâyi-i Nefîse Mektebi müdürünün ismi Gritchenko nun anılarında geçmez ancak Nazmi Ziya nın (Güran) (1881 1937) Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde müdür olarak görev yaptığı ilk dönem (9 Aralık 1918 8 Mayıs 1921) ile Gritchenko nun İstanbul da kaldığı dönem birbiriyle örtüşür. 98 Gritchenko nun anılarında fes yerine siyah bere takan ve sık sık cana yakın bir kimse olarak tasvir edilen müdür, Nazmi Ziya (Güran) olmalıdır. İlk resim derslerini (Hoca) Ali Rıza Bey den alan Nazmi Ziya 99, Mülkiye Mektebi ni bitirir, 1902 yılında girdiği Sanâyi-i Nefîse Mektebi nden 1908 yılında mezun olur. 100 Aile olanaklarıyla Paris e giden Nazmi Ziya 101, kısa bir süre Académie Julian daki Sağdan ikinci oturan: İbrahim (Çallı) Sağdan üçüncü oturan: Ömer Âdil Sağdan dördüncü oturan: Hikmet (Onat) Sağdan ikinci ve üçüncü ayakta: M. Ruhi (Arel), Şeref (Akdik) Ömer Âdil in arkasındaki: Güzin (Duran) Hikmet in (Onat) arkasındakiler: Cemil Cem ve Avni Lifij 94 Ramiz, Aydede, no. 58 (20 Temmuz 1922) tarihli karikatür için bkz. Yağbasan, Ressam Halife Abdülmecid Efendi, 50 51. 95 Arseven, Türk Sanatı Tarihi, 158. 96 Mustafa Cezar, Kuruluşundan Bugüne Akademi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi 90. Yıl 1883 1973 (İstanbul: Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 1973), sayfa numarası yok. 97 Boyar, Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri, 194. 98 Nazmi Ziya Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde iki dönem müdürlük yapar. Sanatçının ikinci defa müdür olduğu dönem Mart 1925 18 Haziran 1927 tarihleri arasındadır. Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 53. Bedri Rahmi Eyüboğlu ise Nazmi Ziya nın hayatını kaleme aldığı kitabında, Nazmi Ziya nın Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde müdür görevini üstlendiği tarihleri 1918 1921 ve 1923 1927 olarak belirtir. Bedri Rahmi, Nazmi Ziya (İstanbul: Güzel Sanatlar Akademisi Neşriyatından, 1937), 14. 99 A.g.e., 5 6. 100 Bedri Rahmi, Nazmi Ziya nın eğitiminin son yıllarında sımsıkı tabiat taklidinden usandığını, gevşek bir resme hasret çektiğini, bu sebeple Osman Hamdi Bey le arasının açıldığını, hocası Valeri nin, Nazmi Ziya nın yaptığı etütlerden birisinin önünde öğrencisine Küçük bey artık impressioniste olmuş! dedikten sonra bir daha resimlerine bakmadığını, böylece 1907 yılında mezun olması gereken Nazmi Ziya nın sınıfta kaldığını aktarır. A.g.e., 7 8. 101 Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri, 157.

148 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI dersleri takip eder, 102 daha sonra École des Beaux-Arts da Cormon atölyesine devam eder. Sanatçı yurda dönüşünde iki ayrı dönem Akademi müdürlüğü yapar, resim bölümü galeri öğretmenliğini yürütür. 103 Bedri Rahmi, Mütareke nin ilk senelerinde geçim sıkıntısı çeken Nazmi Ziya nın geçici bir süre ek işler de yaptığını, yaprak tütün ticaretine girdiğini, ortağıyla bir tavuk çiftliği kurduğunu, kısa bir süre kunduracılık yaparak geçimini sağladığını söyler. 104 Gritchenko nun anılarından egzotik incelikte bir Paris aksanıyla konuştuğunu öğrendiğimiz Hikmet (Onat) (1882 105 1977) {R. 7} Deniz Harp Okulu ndan mezun olduktan sonra Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde eğitim görür. Bu kurumdan mezun olduktan sonra da Avrupa konkurunu kazanır ve 1910 yılında Paris e gider. Cormon atölyesinde önce misafir öğrenci, daha sonra asıl öğrenci olarak çalışır 106 ve Birinci Dünya Savaşı çıkınca yurda döner. Önce küçük bir mektebe tayin olur, daha sonra kadro açılınca Sanâyi-i Nefîse Mektebi ne nakledilir 107 ve görevine 1915 yılında başlar. 108 Hikmet (Onat) önceleri Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde hazırlık öğrencilerine ders verir, daha sonra müstakil atölye hocalığı yapar. 109 Sanatçı bu görevi 1949 yılında emekliye ayrılıncaya kadar sürdürmüştür. Osmanlı Montparnasse ı başlıklı bu bölümde Gritchenko, Paris te akademik resim eğitimi alan 1914 Kuşağı mensuplarına, sanat anlayışını ve prensiplerini yalın bir dille anlatır ve âdeta onlara reçete sunar: Müdür, altın çerçeveli gözlüklerini düzelterek: Demek siz efekt peşinde değilsiniz, diye tüm ciddiyetiyle söze giriyor. Hepsi kulaklarını dikiyorlar. Daha ağzımı açmaya fırsat bulamadan, müridim anlayışımı, ilkelerimi, amentümü Türkçe izah etmeye başlıyor. Eller kollar sallanıyor, avazları çıktığı kadar bağırıyorlar. Tek tük Fransızca kelimelerin arasında Türkçe kelimeler bomba gibi yuvarlanıyorlar. Bende efekt var, ama kendine özgü bir efekt: renk, kurgu 102 Bedri Rahmi, Nazmi Ziya nın üç ay Académie Julian da Marcel Baschet ve Henri Royer nin atölyelerini takip ettiğini yazar. Bedri Rahmi, Nazmi Ziya, 9. Deniz Artun ise Nazmi Ziya nın yalnızca bir ay Julian da eğitim gördüğünü, Royer nin öğrencisi olduğunu tespit etmiştir. Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri, 164 165. 103 Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazmi Ziya yı 1930 yılında Akademi ye girdiği sene tanıdığını, yeni başlayan öğrencilerin ilk uğradığı atölye olan Galeri de hoca olduğunu yazmıştır. Bedri Rahmi, Nazmi Ziya, 11. 104 A.g.e., 14 15. 105 Hikmet Onat ın doğum tarihi çeşitli kaynaklarda farklı yer almıştır. Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu nda sanatçının doğum tarihi 1882 olarak verilir. Edhem, Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu, 57. Pertev Boyar ve Mustafa Cezar, Hikmet Onat ın 1885 yılında doğduğunu yazarlar. Boyar, Türk Ressamları Hayatları ve Eserleri, 155; Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 55. İbrahim Alâettin Gövsa da Türk Meşhurları Ansiklopedisi nde doğum yılı olarak 1885 i verir. İbrahim Alâettin Gövsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi (İstanbul: Yedigün, 1945 1946), 292. Kıymet Giray ın kaleme aldığı Hikmet Onat kitabında ve Akbank tarafından 1977 yılında yayımlanan Hikmet Onat 95 başlıklı sergi kataloğunda sanatçının doğum tarihi 1880 olarak verilir. Kıymet Giray, Hikmet Onat (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1995), 15. 1977 yılında yayımlanan Akbank sergi kataloğunda sanatçının 95 yaşında olduğu belirtilir, ancak katalogda verilen doğum tarihi 1880 dir. Hikmet Onat 95 (1977). Katalogda verilen bu bilgiye göre sanatçının doğum tarihi 1880 değil 1882 olmalıdır. 106 Hikmet Onat ın 14 Ocak 1977 tarihli açıklaması, Akbank Sanat Arşivi ndeki bant kaydından aktaran Hikmet Onat 95 (1977). 107 A.g.e. 108 Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 55. 109 Hikmet Onat 95 (1977).

149 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE ve karakter efekti. Eğer bu yöntemle çalışılırsa, gerisi kendiliğinden geliyor. Ben ne güneşi, ne açık havayı, ne aydınlatmayı, ne de aslına benzerliği düşünüyorum. Gözaldatımı bana göre değil. Bak, bak, ne diyor efendi, İbrahim memnuniyet içinde cevap veriyor, Gördün mü, gördün mü, doğru, doğru söylüyor Griçenko. Devam ediyorum: Raffaello, Michelangelo, Vinci Evet, iyi ama bu ünlü hayaletleri rahat bırakın. Modern hayat yeni bir yaratıcı eser, yeni bir dil, yeni formlar, gözlem istiyor. İstanbul un, Suriçi nin ve insanı hayran bırakan kadınlarınızın hayatı, hamalların, pazarların, limanın hayatı, tüm bunlar özel bir sanatı gerektiriyor ( ) 110 Bu heyecanlı tartışma sürüp giderken Osmanlı ressamları Gritchenko nun anlattıklarına kimi zaman itiraz eder, kimi zaman da bunları anlamlandırmakta zorlanırlar. Gritchenko bu ressamların kendisine gösterdiği direnci mizahi bir üslupla paylaşır: Gözlüklü müdür, itiraz kabul etmez bir tavırla, Anatomi ve perspektif resim sanatının grameridir, diyor. Ben, sizin ne yazık ki farkında olmadığınız başka bir gramer biliyorum. O sizin halk tasvirlerinizde gelişmiş. Herkes bakışıp neşeyle gülmeye başlıyor. Gülmeyin, bu primitif eserlerde geleneklerden, hayattan alınmış ve Bologna daki başta olmak üzere Avrupa nın hiçbir akademisinde olmayan bir sanat ve bilgi var. Yeniden gülüşüyorlar; Çallı gülmüyor, sadece eliyle beni işaret ediyor: Bak, bak, ciddi konuşuyor. Size tavsiyem, öylesine değerli ve hem sizin hem de bizim için öylesine yararlı bu sanatın ürünlerini derleyin. İran halk tasvirlerine öyle çok rastladım ki Bunları bulabileceğiniz kahvehaneleri ve barakaları gösterebilirim. Bu defa kahkahalarla gülüyorlar. Sanâyi-i Nefîse nin cana yakın müdürü, Ama onları bir meczup yapıyor, siz de gidip ona çırak yazılmamızı istiyorsunuz Ben onlardan saatte bir düzine çizerim size. Başkaları ise şunu diyor: Sizin için antika bunlar, ama bize göre garabet, sakillik. Ayrıca mezar taşlarınız, diye devam ettim, onlardan da sahte Alman renk armonisi yerine gerçek Türk, Doğulu renk armonisinin yasalarını ve sırlarını öğrenebilirsiniz. Paris sosyetesinin portre ressamı Jean-Paul Laurens i (Türk ressamlarının en büyük ideali) bilip bilmediğimi soruyorlar. Mahsustan Adını bile duymadım, diyorum. Bak, bak, Griçenko J. P. Laurens ın adını bile bilmiyor, halbuki bizim için bir numaralı Fransız ressamı o ( ) 111 Akademik sanatın Paris teki son meşhur temsilcilerinden olan Jean-Paul Laurens ı idealize eden Osmanlı ressamlarının, günün sanatıyla ilişkilerinin kopuk olduğu açıkça görülmektedir. Gritchenko 11 Ekim 1920 tarihi için anılarına son olarak şu notu düşmüştür: ( ) Eve dönerken, kapışmanın sonuçlarından memnun kalan İbrahim bana teşekkür etti. İyi konuştunuz. Şimdi kafaları işlemeye başlamıştır. Ülkemizde büyük bir etkiniz var. İki ay önce hiçbir şey bilmiyorduk. ( ) Şimdi hepsi, düşünmeye başlamıştır. Gidiyor olmanız çok yazık. Kalın, Suriçi İstanbul da bir sergi açın. Sizi temin ederim ilgi çekecektir. Heyecanlanmaya başlıyoruz. Sizin sanatınız yapıyor bu etkiyi. 112 110 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 11 Ekim 1920, 213, 214. 111 A.g.e., 11 Ekim 1920, 214. 112 A.g.e. 11 Ekim 1920, 215.

150 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Çallı, Gritchenko nun işgal altındaki İstanbul un sönük kültür hayatına yeni bir soluk katacağına inanır, sanatçının İstanbul da kalıp çalışması ve sergi açması konusunda ısrarcı olur. Gritchenko ise eserlerini hiçbir zaman İstanbul da sergilememiş, kaldığı sürede eserlerini sadece yakın çevresine göstermiştir. 113 Gritchenko nun halk tasvirlerini, mezar taşlarını birer sanatsal kaynak olarak işaret etmesinin Çallı üzerinde etkileri olmuştur. Çallı nın ilerleyen yıllarda Gritchenko nun öğütlerini içselleştirdiğini söyleyebiliriz. Bedri Rahmi Eyüboğlu nun, hocası Çallı ya dair anlattıkları, bu savı doğrular: Türk kilimlerinde sanat kudretine ilk defa gözümü açan hocam Çallı İbrahim dir. Güzeli nerede belirirse belirsin sezen Çallı nın hususî atelyesine ilk defa girdiğim zaman, duvardaki resimlerin arasında bir de kilim parçası görmüştüm. Çallı, bir Avşar kiliminden eline geçirdiği son bir parçayı özene bezene kesmiş, çerçevelemiş ve duvarına asmıştı. Bu kilim parçasının yanında zamanımızın en meşhur ressamlarının renkli baskıları sıralanmıştı. Bu resimler tamamile tezyini sanatlardan mülhem [esinlenmiş] mevzulardı. Renkler en ufak bir ışık-gölge oyununa girmeden, en ufak bir kabartma endişesinden, menazır bağlarından uzak, saf bir şekilde yan yana sıralanmışlardı. Türk dokumacılık sanatında sık sık rastlanan kalın ve berrak çizgiler bu resimlerdeki renkleri kıskıvrak çeviriyor, birbirine bağlıyordu. Çallı, zamanımızın resim cereyanlarında tezyini sanatların aldığı mühim yeri gayet iyi kavramış olduğunu, modern üstadların eserleri ortasına bir kilim parçası koyarak açığa vurmuştu. 114 Gritchenko nun İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi Ziyareti Gritchenko nun anı kitabının en ilginç bölümlerinden biri, sanatçının İbrahim Çallı ile beraber önce İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ni daha sonra da Sanâyi-i Nefîse Mektebi ni 115 ziyaretlerini konu aldığı bölümdür. Bir yabancı sanatçının gözünden dönemin sanat akademisi, öğrencileri, sanat eğitimi değerlendirilir ve Gritchenko öğrencilere ve de okuyucuya, sanata dair görüşlerini detaylı bir şekilde aktarma fırsatı bulur. İbrahim Çallı, Gritchenko yu sanat öğrenimi gören kız öğrencilere tanıtmak, Mütareke nin zor koşullarında öğrencilerin ufkunu genişletmek, farklı sanat anlayışlarının varlığından onları haberdar etmek istemiş olmalıdır. 1883 yılında eğitim ve öğretime başlayan Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde sadece erkeklerin öğrenim görmesi mümkündür. 1914 yılında açılan İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi yle 116 beraber 113 Gritchenko yla temasın dışında, Osmanlı sanatçılarının İstanbul a sığınan Rus sanat mütehassıslarıyla temas içinde olduklarını, bu dönemde milletlerin birbirlerinin sanat üretimine ilgi gösterdiklerini söyleyebiliriz. İstanbul da bulunan Rus ressam ve yazarlar 1920 yılında düzenlenen Galatasaray Sergisi ne ilgi göstermiş, Rusya nın ünlü eleştirmenlerinden Sergei Makofski nin Yeni Türkiye Ressamlığı başlıklı yazısı İleri gazetesinde yayımlanmıştır. Makofski nin makalesinde yer alan ilginç tespitlerden biri şöyledir: Her ne kadar Türk ressamlığının şimdiki hali, Garp sanatının talebeliği derecesinde bulunduğunu göstermekte ise de az zaman zarfında istiklal-i tam [tam bağımsızlık] kazanacağı ve maharet-i fırçalarının vaz -ı esası vuku bulacağı [maharetli fırçaların kuralları koyacağı] şüpheden varestedir [şüphesizdir] ( ) Sergei Makofski, Yeni Türkiye nin Ressamlığı, İleri, no. 922, 9 Ağustos 1336/1920, 2. 114 Bedri Rahmi Eyüboğlu, Türk Kilimleri, Ülkü, no. 17, 1 Haziran 1942, 11. 115 Fatma Ürekli resmî yazışmalarda erkekler şubesinin isminin Zükûr Sanâyi-i Nefîse Mektebi-i Âlîsi olarak geçtiğini belirtir. Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 46. 116 İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin, Mihri Müşfik Hanım ın dönemin Milli Eğitim Bakanı Şükrü Bey e önerisiyle kurulduğu yazılmıştır. Canan Beykal, Yeni Kadın ve İnas Sanâyi-i Nefise Mektebi, Yeni Boyut 2, no. 16 (Ekim 1983): 9. Eylem Yağbasan, Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin çıkardığı bir kataloğa dayanarak (Sanayi-i Nefise-i Şahane Mektebi nde Mevcut Asar-ı Nakşiye İle Bazı Heykelin Fihristi [İstanbul: Matbaa-i Amire, 1334/1918]) İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin Abdülmecid Efendi nin girişimleri sonucunda kurulduğunu belirtir. Yağbasan, Ressam Halife Abdülmecid Efendi, 58.

151 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE bu hak, kadınlara da tanınır. Osmanlı da Tanzimat (1839) reformlarıyla beraber kadının eğitimine verilen önem artmış, 1843 te Tıbbiye de ebelik dersleri konmuş, 1864 te ilk kız sanat okulu, 1870 de ilk darülmuallimat (kız öğretmen okulu) açılmıştır. 117 II. Meşrutiyet le (1908) beraber kadınlar için açılan okulların sayısı artar, bu okullar için kadın öğretmen ihtiyacı doğar. 1914 yılında Darülfünun un bulunduğu Zeynep Hanım Konağı nın bir salonunda önce hanımlara mahsus serbest dersler açılır, ardından aynı yıl İnas Darülfünunu (kız üniversitesi) açılır. 118 İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin (kız güzel sanatlar okulu) açılması da 1914 yılına rastlar. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi öncesinde kadınların resim eğitimi alabildikleri önemli kurum olarak darülmuallimatlar da hatırlanmalıdır. 119 Kızların güzel sanatlar alanında kendilerini geliştirmeleri ve kız okullarına resim öğretmeni yetiştirme amacıyla 120 kurulan bu okulda, önce resim bölümü faaliyete geçer, bir yıl sonra da heykeltıraş yetiştirmek için bir heykel atölyesi kurulur. 121 Eğitim süresi üç yıl olan okulda, kız öğrenciler pratik eğitimin yanı sıra menâzır (perspektif), sınâât-ı nefîse tarihi (güzel sanatlar tarihi) ve teşrih (anatomi) dersleri de alırlardı. 122 Okul, Gritchenko nun 17 Ekim 1920 tarihindeki ziyareti sırasında sadece altı yıllık kısa bir geçmişe sahiptir. Fatma Ürekli nin ortaya koyduğu son araştırmalara göre, İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi, Beyazıt ta Zeynep Hanım Konağı nın bir salonunda eğitime başlamış, 7 Nisan 1915 te Bezm-i Âlem Valide İnas Sultanisi (günümüz Cağaloğlu Anadolu Lisesi) olarak bilinen binanın bir kısmında faaliyetini sürdürmüştür. 123 1917 yılında İnas şubesi, erkekler kısmının bulunduğu Vefa Sultanisi olarak hizmet veren eski Lisan ve Hukuk Mektebi nin alt katına yerleştirilir. 1919 yılında ise hem kız hem erkek şubeleri Şehzadebaşı ndaki kiralık bir binaya geçici olarak nakledilir. 124 Ancak Şehzadebaşı ndaki bina eğitime uygun olmadığından oradan da taşınılır. Fatma Ürekli, 1920 de kızlar şubesinin tekrar Bezm-i Âlem Valide İnas Sultanisi ne taşındığını, yaptığı son araştırmalarıyla ortaya koyar. 125 Gritchenko 17 Ekim 1920 tarihli anılarında Öğleden sonra İbrahim ile birlikte Suriçi İstanbul a gittik. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ni ziyaret etmek için Divanyolu na çıkmak gerekiyordu, 126 diye yazarak güzergâhı açıklar. Gritchenko mektebe yaptığı ziyarete anılarında şöyle yer verir: Altın gözlüklü müdür ( Anatomi ve perspektif bir gramerdir ) bizi dostça karşılamaya geldi. Geniş koridor boyunca kara çarşaflar içinde meraklı bir genç kız 117 Beykal, Yeni Kadın ve İnas Sanâyi-i Nefise Mektebi, 6. 118 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 44. 119 Burcu Pelvanoğlu, bilhassa İstanbul Darülmuallimat ının, Müfide Kadri (1890 1912) ve Mihri Hanım (1886 1954) gibi iki önemli kadın ressamın orada eğitimci olmaları nedeniyle, İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin hazırlayıcısı olduğunu vurgular. Pelvanoğlu, Hale Asaf, 23. 120 İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin yönetmeliği için bkz. Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 45. 121 Ürekli, Güzel Sanatlar Eğitiminde Osmanlı Hanımlarına Açılan Bir Pencere: İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi, Tarih ve Toplum, no. 231 (Mart 2003): 55. 122 A.g.e., 52. 123 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 52. 124 A.g.e. 125 Ürekli, okulun 5 Eylül 1921 tarihinde de Gedikpaşa da Tiyatro Caddesi nde bulunan iki katlı Ana Mektebi ne yerleştirildiğini belirtir. A.g.e. 126 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 17 Ekim 1920, 219.

152 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI kalabalığı bize eşlik etti. Önce büroda kaldık (duvarlarda tekdüze alçı kabartmalar), sonra da atölyeleri ziyaret ettik. Önemli insanlar havasında yürüyoruz: Kıyafetimin durumun gerektirdiği düzeyde olmaması ne kadar yazık Müdür, Rus ressamı takdim ediyor. Sanki hazırlık yapılmış. Duvarlara etütler asılmış, sağda solda alçı heykeller. Kıyafetlerde belli bir şıklık ayırt ediliyor. Akademi her yerde olduğu gibi cansız, sıkıntı verici: Bunun suçu müdürde değil. Modellerin alçı heykellerin çizgileri, Avrupa nın tüm akademilerinde görüldüğü üzere, ölü kurallara ve skolastik yöntemlere göre kılı kırk yararcasına yapılmış. Hatta insan bütün bunların ustaca kopya edildiğini, ama onların zihniyetine çok yabancı bir karakterde olduklarını görünce üzülüyor. Bunları siz mi yaptınız? Gülüyorlar. Fransızca, Kesinlikle diye cevap veriyorlar. Bir baş dikkatimi çekiyor. Kalem onu basit ve dokunaklı bir biçimde çizmiş. Canlılığı ve karakteri saf bir göz tarafından yakalanmış. Müdür, Yeni başlayan biri yaptı diye uyarıyor. Kalıp atölyesine giriyoruz. Burada heykellerin kopyaları çıkarılıyor. Üçüncü salondaki, henüz çok acemi olan öğrenciler alçı heykellere bakarak çizim yapıyorlar. Ne güzel kızlar! Kimileri ince, ceylan gibi esnek, naif ovalli, badem gözlü; kimileri de kısa boylu, tıknaz; hepsi de zeki gözlerle dinliyor, yüzlerine bakıldığında kızarıveriyorlar (İbrahim in buraya girmesini boşuna yasaklamamışlar). Şeftali renklerindeki yanaklarından sağlık taşıyor. Akademik tarzda yapılmamış ve dergilerden kopya edilerek boyanmış tekdüze modellerin önüne geçen iki çizim dikkatimi çekiyor. 127 Dokuz yıl faaliyet gösteren İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde ilk sene derslere 14 öğrenci ile başlanmış ve öğrenci sayısı zamanla artmıştır. 128 Birinci Dünya Savaşı nın zorlu koşullarında dahi öğrenci sayısında artış gözlemlenir. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin 1923 yılında lağvedilerek erkek okuluyla birleştirildiği dönemde de bu sayının 100 den fazla olması 129 okulun önemli bir boşluğu doldurduğuna işarettir. Kız öğrenciler okulun açık olduğu süre zarfınca erkek öğrencilerle beraber Galatasaray Yurdu ndaki sergilere katılmışlardır. Gritchenko nun İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ni ziyaretinden iki ay önce Galatasaray Mektebi nde açılan, mektebin öğrencilerinin de eserleriyle katıldığı resim sergisiyle ilgili bir eleştiri kaleme alan Ahmet Hâşim, okul müdürü Ömer Âdil Bey in hizmetlerinden ve onun kız öğrencilerinden övgüyle söz eder: (...) Mamafih Âdil Bey in, bu levhalardan gelecek şerefe faik diğer bir şerefi ve unvan-ı gururu vardır ki bu, ona, müdürü olduğu Kız Sanâyi-i Nefîse mektebinin muvaffakiyetlerinden geliyor. Orada çalışkan her genç kızın eli Âdil Bey in elidir ve yapılan her resim, onun da bir eseridir. Kendi memleketinde misafir olmak garabetini gösteren bu müessesede Âdil Bey, İbrahim Feyhaman ile birlikte, Türk kızlarının ruhundan yarın için keskin bir sanat şafağı hazırlamakla meşguldür. Mektebin ışıksız tavanlarına ışık bulup getiren ve sonra manevî bir şuaa inkılâp edip kız ruhlarındaki hayret ve yaratıcı kabiliyetleri besleyen odur. Sergide resimleri takdir ile seyredilen 127 A.g.e., 17 Ekim 1920, 219, 220. 128 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 46. Ancak başka kaynakta farklı rakamlarla karşılaşmak mümkündür: İlk açıldığı yıllarda okula kayıt yaptıran kız öğrencilerin sayısı 35 ile 40 arasında olduğu da yazılmıştır. Bkz. Cavidan Göksoy (Özen), İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebinde Yetişen Kadın Ressamlarımız (Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi 1985 86), 6. 129 Ürekli, Güzel Sanatlar Eğitiminde Osmanlı Hanımlarına Açılan Bir Pencere, 55.

153 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE İhsan, Nazlı, Nevzad, Güzin, Melek Feyzi ve isimlerini bu dakikada hatırlayamadığım diğer hanımlar, Âdil Bey in hazırlamakta olduğu şafağın hayata vermiş ilk ziyalarıdır. 130 Canan Beykal, İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ni incelediği makalesinde, Galatasaray Sergileri ne katılan öğrencilerin bir dökümünü yapar. Beykal, 1920 yılında yapılan Galatasaray Sergisi nde İnas Sanâyi-i Nefîse öğrencilerinin çoğunlukta olduğunu; Melek Fevzi, Melek Celal (Sofu), Mediha, Nevzat, Nazlı Hanımlar ve 1921 de Sabiha (Bozcalı), Feride, Müzdan Hanımlar, 1922 de Belkıs Mustafa, Zahide (Özar), Meliha, Emine Naciye ve Müfide Esat Hanımların etkinliklerde yer aldığını yazar. 131 1920 yılında İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ne yaptığı ziyaretinde bu isimlerin tümü ya da bazılarıyla karşılaşmış olduğunu varsayabileceğimiz Gritchenko, ziyareti sırasında kız öğrencilerden öğütlerini esirgemez: Bunları ustaca yapmışsınız, ama hepsi ikinci sınıf Avrupacılık. Köşede utangaç bir kız alçı üzerine soğuk arabeskler çiziyor. İnce burmalar, yaşamayan yapraklar şeklinde banal bezemeler. Hepsine birden hitap ediyorum: Sizin muhteşem mezar taşlarınız var. Yaptığım saptamaya şaşırıyorlar, aralarında bakışmalar oluyor. Gerçekten yaşayan bir kompozisyonun alanını doldurma sanatını ve renk armonisini oradan öğrenebilir, bir mavi çiçek yapılırken kullanılan gözlemden ilham alabilir, bir kılıcın etrafını saran kehribar salkımlı asma kütüğünün zarif büklümünü veya siyah bir fon üzerinde sarı bir piramit gibi yükselen servinin nefis çizimini fark edebilirsiniz. Siz bütün bunları nerede gördünüz? Tabii ki sizin mezarlıklarınızda Saf saf bakışıyorlar yeniden aralarında. Müdüre ve İbrahim e, Bir mezar taşı koleksiyonu yapın ve onlara sanat alanında yaşamın dekoratif manasını kavramayı öğretin diyorum. 132 ( ) Resim kutumu kürsüye koyup şöyle diyorum: Ama bilin ki bende anatomi, perspektif, estetik ve de felsefe yok Aralarında gülüşüyorlar. Suluboya resimleri diziyorum. Çok, çok güzel, bak, bak, bu Meraklı gözlerle, başlarını iyice öne eğerek (o zaman rahat rahat yüzleri seyredilebiliyor) yeni kompozisyonları seyrediyorlar, bu arada resimlere o kadar dalıyorlar ki bazen gülünç oluyor. En yakındakiler kâğıtları ellerine alıyor, ayrıntısıyla inceliyorlar. Biraz canı sıkılan müdür kenarda duruyor, altın gözlüklerini düzeltiyor. Bu taklit edilecek bir şey değil, diyor kızlara soğuk bir sesle, önce doğaya bakarak resim yapmayı öğrenmelisiniz Bir zamanlar Moskova daki ilk öğretmenim bana, renkleri onların şatafatçı kurallarına uygun olmayan bir şekilde kullandığımda, herkesin önünde kızgın bir tavırla aynı şeyi söylemişti. Gösteri sona eriyor. Bana teşekkür ediyorlar. Öğrenciler dişi bir hayranlık içinde, hararetle; İbrahim yeni bir kavganın sonuçlarından memnun bir halde, hınzır bir gülümsemeyle; müdür ise akademik bir nezaketle 133 17 Ekim İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ziyaretinin devamında Gritchenko şunları yazar: Bizi, dairesi Akademi ye koridorla bağlanan lise müdiresine de uğramaya davet ediyorlar. Mesafeli, zayıf, dudakları dağ keçilerininki gibi hareketli bir kadın. Uzun 130 Ahmet Hâşim, Resim Sergisi, 120. 131 Beykal, Yeni Kadın ve İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi, 11. 132 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 17 Ekim 1920, 220. 133 A.g.e., 220, 221.

154 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI bronz bir yüz. Zeki, Çinlilerinki gibi çekik gözlerinin altına ince siyah sürme çekilmiş. Hızlı ve coşkulu bir konuşması var, resimleri görmek istiyor. Yorulduğumu söylüyorum. Küçük Çin fincanlarında kahve geliyor. İbrahim suluboyalarımı gösteriyor, renklerin, hareketin dinamiğini canlı konuşmasıyla detaylandırıyor. Sohbet Doğu sanatına, İran minyatürlerine kayınca, geniş bilgi sahibi, iyi eğitimli müdire şaşırtıcı cevaplar veriyor. 134 Tasvir edilen müdirenin Mihri Hanım (Rasim/Müşfik) 135 (1885 1954) olabileceği akıllara gelir. Daha önce de değinildiği gibi Mihri Hanım, Eylül 1919 da üç ay izin alıp gittiği Avrupa dan dönmeyince görevine 1 Aralık 1919 da son verilir. 136 Mihri Hanım ın 17 Ekim 1920 tarihinde İstanbul da olup olmadığını kesin olarak bilemiyoruz. Bu konuda Mihri Hanım ın kuzeni Leyla Açba ile Mihri Hanım ın öğrencisi Nazlı Ecevit in çelişkili beyanları vardır. 137 Leyla Açba anılarında 1919 yılında işgal altındaki İstanbul dan çıkmak için Mihri Hanım ın kendisini devreye soktuğunu ve bu sayede çıkış izni aldığını aktarır ve yine Açba nın beyanatına göre Mihri Hanım bir daha İstanbul a geri dönmez. 138 Nazlı Ecevit ise kendisiyle yapılan görüşmede, Mihri Hanım ın bir süre Roma da kaldıktan sonra İstanbul a geri gelip iki yıl daha İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde derslere girdiğini belirtir. 139 Nazlı Ecevit in açıklamaları doğrultusunda, Gritchenko nun ziyaretinin gerçekleştiği Ekim 1920 tarihinde Mihri Hanım ın İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde görev yapıyor olması olasıdır. Ancak Gritchenko nun bahsi geçen müdireden lise müdiresi olarak bahsetmesi kafaları karıştırır. Gritchenko nun kastettiği müdür yardımcılığı görevi midir? Kesin bir yargıda bulunmak zordur. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ziyaretinden sonra İbrahim Çallı ve Gritchenko, ressam Sami Bey in (Yetik) evine giderler. Yolda Çallı, müdirenin Arap kökenli ve Türkiye de feminizmin ilk temsilcisi olduğunu belirtir. 140 Ancak Mihri Hanım ın Arap kökenli olduğuna dair elimizde bilgi yoktur. Araştırmacı Mahinur Tuna, Mihri Hanım ın soy ağacına dair bulgularını yayımladığı kitabında, sanatçının Abhaz asıllı olduğunu yazar. 141 İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi ne yapılan bu ziyareti Çallı şöyle değerlendirir: Müdür ne dedi biliyor musunuz: Kızların bunları görmesi iyi değil Yerlerimizi kaybedebiliriz. Sanatınızdan çok çekiniyor. Ben nazır olsaydım size ayda yüz lira verirdim: Zihniyetimizi yükseltin. Mutlaka bir sergi açmalısınız. Bir mekân buluruz (...) Cebinden bir tomar kirli, yırtık iki meteliklik kaime çıkardı. Alın, Sanâyi-i Nefîse den verdikleri düşük maaştan geriye bu kaldı. Suluboyaları satın almak istiyordu ama İbrahim altın içinde yüzmüyor, reddettim. 142 134 A.g.e., 17 Ekim 1920, 221. 135 Mihri Hanım üzerine yeni araştırmalar sanatçının hayatının ilerleyen döneminde Virzi ismini de kullandığını ortaya koyar. Detaylı bilgi için bkz. Özlem Gülin Dağoğlu, İstanbul dan New York a Mihri: Üç Kıtayı ve Elli Yılı Aşan Kariyerinin Yeni Bir Portresi, Toplumsal Tarih, no. 303 (Mart 2019): 30. 136 Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 49. 137 Dağoğlu, İstanbul dan New York a Mihri, 30. 138 Açba, Bir Çerkez Prensesinin Harem Hatıraları, 324, 423 424 ten aktaran Dağoğlu, İstanbul dan New York a Mihri, 30. 139 Canan Beykal, Nazlı Ecevit ile Görüşme, Yeni Boyut 2, no. 16 (Ekim 1983): 14 ten aktaran Dağoğlu, İstanbul dan New York a Mihri, 30. 140 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 17 Ekim 1920, 221. 141 Mahinur Tuna, İlk Türk Kadın Ressam Mihri Rasim (Müşfik) Açba (İstanbul: As Yayınları, 2007), 20 28. 142 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 17 Ekim 1920, 222.

155 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Gritchenko nun Sanâyi-i Nefîse Mektebi Ziyareti R. 8 Salih Efendi Konağı Hıfzıssıhha Müzesi, tarihsiz, fotoğraf. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Atölyesi Arşivi, Türkiye. Çallı ve Gritchenko, 19 Ekim 1920 tarihinde de beraber Sanâyi-i Nefîse Mektebi ni ziyaret ederler. Ziyaret tarihinde Sanâyi-i Nefîse Mektebi, Divanyolu ndaki Gedikler Kâhyası Salih Efendi Konağı nda {R. 8} faaliyet göstermektedir: 143 İbrahim ile birlikte Sanâyi-i Nefîse Mektebi ne (Güzel Sanatlar Akademisi) gittik. Öğrenciler sabırsızlıkla bizi bekliyorlardı. Başlarında estetik hocaları Hamdi Bey olduğu halde bizi merdivende karşılamaya çıktılar. Hamdi Bey bizi Çin usulü merasimle selamlıyor, hararetle ellerimizi sıkıyor. O ve Çallı (ikisi de burada öğretmen) suluboya çalışmalarımı öğrencilere göstermemi istediler. Bir sınıfa girip yerleşiyoruz. Öğrenciler etrafımızı sarıyor. Çok geçmeden şu sözler duyuluyor: Bak, bak, güzel. Cami mi bu? Olabilir. Deve mi? Olabilir. Gülüşmeler. Kompozisyon, denge, yapım tarzı ve renk armonisi hakkında tartışmalar başlıyor. Her gün yanımda olan İbrahim, hepsinden çok konuşup tartışıyor. Bir dini yeni kabul etmiş müritlere benziyor. Karşısındakinin eleştirilerini ateşli bir tavırla geri püskürtüyor. Bu gösteri seansının ardından elimi sıkıyorlar. Müdürün ofisinde (içilmesi mecburi kahveleri yudumlarken) tutkular yeniden zincirlerinden boşanıyor. Müdür, Sizin sanatınız, dekadans diyor. Belki de. Estetik tarihi öğretmeni ekliyor: Yapılanı anlamaktan ziyade hissediyoruz. İlham ölünce, diyorum, sadece gözler için ve icat edilmiş bir felsefeye göre üretmeye başlanınca, işte o zaman dekadans doğar. Evet, bu doğru, çok doğru, diye beni eliyle işaret ederek coşkuyla cevap veriyor tarihçi, çok yerinde bir değerlendirme azizim. 144 Sanâyi-i Nefîse Mektebi nin bahsi geçen estetik hocası Hamdi Bey, ünlü şair Ahmet Hâşim (1884 1933) {R. 9} olmalıdır. Ahmet Hâşim 1920 yılında Sanâyi-i Nefîse Mektebi nde bedîiyat 143 Mustafa Cezar, 9 Ekim 1920 Ekim 1921 tarihleri arasında Akademi binası olarak Divanyolu ndaki Gedikler Kâhyası Salih Efendi Konağı nın (Sıhhiye Müzesi) kullanıldığını tespit etmiştir. Cezar, Kuruluşundan Bugüne Akademi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi 90. Yıl 1883 1973 (İstanbul: Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 1973), sayfa numarası yok. Fatma Ürekli de 1920 de erkekler şubesinin Divanyolu nda Sıhhiye Müzesi ne nakledildiğini yazmış, böylece Cezar ın verdiği bilgiler doğrulanmıştır. Ürekli, Osmanlı Kadınlarının İlk Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, 52. 144 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 19 Ekim 1920, 223.

156 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI (estetik) öğretmenliğine atanır. 145 Hâşim in kaleme aldığı yazılar ve kendisiyle yapılan röportajlar da Gritchenko-Hâşim tanışıklığını teyit eder. Ahmet Hâşim, Gritchenko nun İstanbul dan ayrılışından yaklaşık üç buçuk yıl sonra, 12 Eylül 1924 tarihinde Akşam gazetesinde yayımladığı yazısında Gritchenko ya dair şu söylentiyi kaleme alır: Dört sene evvel İstanbul dan geçerken, anlaşılmaz resimlerine bakıp, deliliğine hepimizin hükmettiği Ukraynalı Gritchenko, eserlerinin getirdiği servetle, şimdi Saint Germain Mahallesi nden genç bir kontesle evlenmiş, Paris in en müreffeh [refah içinde yaşayan] ve en neşeli insanlarından biri bulunuyor. 146 Bu bilgiler, sadece Gritchenko-Hâşim tanışıklığını doğrulamakla kalmaz, aynı zamanda aydınların Gritchenko nun ilerleyen yıllarda Paris te yakaladığı başarıdan da haberdar olduklarını gösterir. Vakit gazetesi için Ahmet Hâşim ile şairin evinde röportaj yapan Agâh Sırrı (Levent), 29 Ağustos 1925 tarihinde yayımladığı mülakatta Hâşim in evinin duvarında asılı Gritchenko tablolarından bahseder: Fakat üstadın asıl perestiş ettiği [taparcasına sevdiği] tablolar, ilk nazarda insana hayret veren eşkâlden ibaret birtakım şeylerdir. Bunlar üstadın dostlarından ve Rus ressamlarından Gritchenko nun stereodinamik tarzında yaptığı resimlerdir. 147 R. 9 Ahmet Hâşim, İçtihat, 1927, fotoğraf. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi, Taha Toros Arşivi, belge no: 001507596006, kalıcı link: http://hdl.handle. net/11498/20845. Erişim tarihi: 25.10.2019. Ahmet Hâşim in evinde üç adet Gritchenko eserinin bulunduğunu bir başka mülakattan öğreniriz. 148 Bu eserlerin yeri tespit edilememiştir. Gritchenko yapıtları için kullanılan stereo-dinamik tarz ifadesi, sanatçının İstanbul a gelmeden önce, sanatını tanımlamak için kullandığı dynamocolor (tsvetodinamos) 149 kavramının Türkçe karşılığı olmalıdır. Gritchenko ilk defa 1918 ve 1919 yıllarında Moskova da açılan grup sergilerinde kendi 145 Şükran Kurdakul, Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (İstanbul: İnkılâp Kitabevi, 1989), 23; Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Tarihi, 1. Cilt (İstanbul: İnkılâp Kitabevi, 2004), 45. Bu kaynakların aksine Mustafa Cezar, Ahmet Hâşim in 1927 1933 yılları arasında bedîiyat (estetik) öğretmenliği yaptığını yazmıştır. Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 60. Beşir Ayvazoğlu ise 1919 yılı sonlarında Sanâyi-i Nefîse Mektebi-i Âlisi ne bediiyat ve esâtir (mitoloji) muallimi olarak Hâşim in tayin edildiğini yazar. Beşir Ayvazoğlu, Ömrüm Benim Bir Ateşti: Ahmet Hâşim in Hayatı Sanatı Estetiği Dramı (İstanbul: Ötüken, 2000), 161. 146 Ahmet Hâşim, Yeni Sanatkâr, Akşam, no. 2129, 12 Eylül 1340/1924 için bkz. Ahmet Hâşim, Gurabahâne-i Laklakan ve Diğer Yazıları, 24. 147 A. Sırrı, Ahmet Hâşim Bey in Nezdinde Birkaç Saat, Vakit, no. 2752, 29 Ağustos 1341/1925 için bkz. Ahmet Hâşim, Frankfurt Seyahatnamesi Mektuplar-Mülâkatlar, Bütün Eserleri 4, yay. haz. İnci Enginün ve Zeynep Kerman, 3. Baskı (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2012), 158. 148 Kenan Hulusi, Edebiyatımız Hakkında Ahmet Haşim Bey Ne Diyor? Muhit, no. 19 (Mayıs 1930): 8 9 için bkz. Hâşim, Frankfurt Seyahatnamesi Mektuplar-Mülâkatlar, 169. 149 Bu kavram yazılı olarak 1918 yılında Moskova da düzenlenen 7. Özgür Yaratıcılık Resim ve Heykel Sergisi nde yer alır. 10 adet Gritchenko resmi Şövale Resmi: Dynamocolor genel ismiyle sergilenir. Vita Susak, Alexis Gritchenko Dynamocolor (Kiev: Rodovid Press, 2017), 49.

157 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE R. 10 Alexis Gritchenko, fotografik röprodüksiyon, 1921, 17 13,5 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. R. 11 Alexis Gritchenko, fotografik röprodüksiyon, 1921, 17,4 16 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. eserlerini bu isim altında sergiler. 150 Gritchenko nun Bağımsız Devlet Sanat Stüdyoları nda (Svomas) ders verdiği döneme rastlayan 1919 yılının Mayıs ayında, Dynamocolor ve Tektonik Primitivizm adında büyük bir sergi açılır. Gritchenko bu sergide 69 eser sergiler ve serginin kataloğunda Gritchenko nun Dynamocolor, Shevchenko nun Dynamo- Tektonik Primitivizm başlıklı kısa yazıları ve sanatçının Shevchenko ile birlikte kaleme aldığı manifesto yer alır. 151 Hareket ve renk kelimelerinin birleşiminden oluşan bu kavram, fütürist fikirlerin resim üzerindeki etkisinden doğmuştur. 152 Dynamocolor: Resim, Uygulamalı Sanat Değil başlıklı manifestoda Gritchenko ve Shevchenko, özetle, şu mesajı verirler: Kübizm ve fütürizmin kavramlarını iyice anladık ve başardık ancak bu minvalde çalışmak epigonizmdir; uygulamalı sanatlar, günlük hayat, hikâyeler, psikolojizm ve mistisizmi reddediyoruz; resim, ifade, resimsel yapı, sanatçının ruhu, hisleri şövale resmi adını verdiğimiz yaratıcı çalışmalarımızın başlangıcı ve sonudur; strüktür (tektonik), renk, doku ve uygulama sanatımızın temeli ve düzenleyicisidir; doğa, gerçeklik ve hayat yeni sanatımızın yapı taşlarındandır. 153 Dynamocolor kurallarına göre, kompozisyon renk düzlemlerinin etkileşimi üzerine inşa edilir. 154 Gritchenko Osmanlı aydınlarına dynamocolor kavramından bahsetmiş olmalıdır, zira Gritchenko nun Çallı ya bu kavramdan bahsettiğini, yazılı bir belgeden {R. 13} öğreniriz. Fransa ya gittikten sonra, Gritchenko nun İstanbul u konu alan 12 resmi Güz Salonu na (Salon d Automne) kabul edilir. Gritchenko bu başarısından İbrahim Çallı yı haberdar eder, ona salonda teşhir edilen eserlerinden üçünün siyah beyaz röprodüksiyonunu gönderir. Çallı da bu resimleri keserek kartonlara yapıştırıp saklar. {R. 10, 11, 12} Gritchenko nun cami konulu kompozisyonunun arkasında 150 A.g.e. 151 A.g.e., 49 50. 152 A.g.e., 51. 153 Manifestonun tam metni için bkz. a.g.e. 154 A.g.e., 53.

158 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI R. 12 Alexis Gritchenko, fotografik röprodüksiyon (ön), Aralık 1921, 18 17 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. R. 13 Alexis Gritchenko, fotografik röprodüksiyon (arka), Aralık 1921, 18 17 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. Arkası ithaflı: Sevgili dostum başarılı Türk ressamı İbrahim Çallı ya, Paris, Aralık 1921. Çallı ya bir ithaf yazısı bulunur {R. 13}: Tsvetodinamos A. Gritchenko Salon d Automne, 1921, Paris. A cher camarade beau peintre turque İbrahim Chaali, Auteur Paris, 1921, XII (Tsvetodinamos A. Gritchenko Güz Salonu, 1921, Paris. Sevgili dostum başarılı Türk ressamı İbrahim Çallı ya, Yazar, Paris 1921, XII). 155 Gritchenko, 19 Ekim 1920 tarihli Sanâyi-i Nefîse Mektebi ziyareti sırasında sanat kuramını sade bir dille açıklamaya koyulur: ( ) Benim anladığım şekliyle renklerin dinamiği kendini renk armonisinde ve harekette ifade eder. Resimde hayat öncelikle (statik bir şekilde yerleştirilmiş gibi duran formlar halindeki) hareketle ve renklerin yardımıyla aktarılır. Tablonun gücü, canlılığı burada doğar veya biter. Formlar renk armonisine bağımlıdır, çünkü bana göre her şey renkli kütlelerin arasındaki ilişkidedir. Siz, tamamen heykel ve mimari alanına ait olan perspektifi ve stereoskopik uzamı şart koşuyorsunuz. Ben ise resimsel derinliği arıyorum. Siz rastlantısal efektler aktarma özlemi içindesiniz; doğal çizime, objektif tezhip sanatına ve gazetenin anlatım biçimine can atıyorsunuz Ben ise resim yapmak, ilgimi çeken şeylere can vermek arzusu içindeyim. Bir tablo yaratmak, renkler ve form ile yaşamak, düşünmek ve etki etmek demektir. Her tablo, yapay ve şatafatçı bir ilke adına ileri sürüldüğü gibi çizilmek yerine boyanmalıdır. Ben iç dürtümü, müzelerin estetiğinden, felsefeden, matematikten ve psikolojiden değil, hayattan alıyorum. Kimseyi taklit etmek istemediğim gibi, sizin halk tasvirlerinize, İran minyatürlerine ve Hora nın [Kariye nin] mozaiklerine hayran olsam da, pastişler veya bir örnekten yola çıkan dekoratif sanat objeleri yapmak da istemiyorum. ( ) 156 155 Ayşenur Güler, İbrahim Çallı, 91, Resim 38 39. 156 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 19 Ekim 1920, 223, 224.

159 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Gritchenko nun sanatını dekadans olarak gören ve halk resimlerinin sanatsal bir kaynak olarak değerlendirilmesine karşı çıkan 157 Sanâyi-i Nefîse Mektebi Müdürü Nazmi Ziya olmalıdır. Nazmi Ziya nın yeni sanat cereyanlarına mesafeli duruşunu anlamamıza öğrencisi Bedri Rahmi Eyüboğlu yardımcı olur ve hocası Nazmi Ziya nın hayatını kaleme aldığı kitabında Nazmi Ziya da tenkit edilecek en mühim nokta onun san at hayatı boyunca tesir altında kalmaktan korkmasıdır, 158 diyerek önemli bir tespitte bulunur. Bedri Rahmi tesir altında kalma korkusunu tüm kuşağın sorunu olarak belirler: Tesir altında kalmak korkusu yalnız Nazmi Ziya da değil, onunla beraber Fransa ya tahsile giden meslekdaşlarında da göze çarpar Paris te bulundukları müddetçe onlar da bütün tesirlere karşı sımsıkı kapanmışlar ve memleketlerine dönünce artık böyle bir tehlike mevcut olmadığı için bütün cesaretlerile kapılarını yalnız tabiate açmışlardı. 159 İbrahim Çallı bu yargının dışında tutulmalıdır. İbrahim Çallı nın Gritchenko Etkili Yapıtları: Mevleviler ve Arzuhalciler Serisi Gritchenko nun İstanbul da yaptığı eserler konularını İstanbul yaşamından alır. Cami avluları, bedestenler, Mevlevi dervişleri, Rufai dergâhı, Karagöz oyunu, Ayasofya, sokaklar, mezarlıklar Gritchenko nun suluboyaları için seçtiği konulardan bazılarıdır. Paul Fierens, Gritchenko nun sefalet içinde yaşayıp yoğun çalışma dönemine girdiği iki yıllık İstanbul yaşantısının sonunda bugün bilinen ve takdir edilen bir sanatçı olabildiğini düşünür. 160 Gritchenko nun eserleri sağlam desen ve kompozisyon bilgisi gerektiren, doğayı taklitten kaçınan duru gözlemin ürünleridir. Sanatçı, uygulaması maharet gerektiren, kullanımı zor olarak bilinen suluboyayı bu resimlerinde ustalıkla kullanmıştır. Suluboya, doğası gereği hızlı çalışmayı gerektirir. Gritchenko nun eserlerindeki saydam ve parlak renkler göz doldurur. Sanatçı, gölgelemeye başvurmadan hacim, derinlik ve mekân hissini resimlerinde ustaca verir. İbrahim Çallı, Gritchenko etkili Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerini 1920 1921 tarihlerinde, Gritchenko yla tanıştıktan kısa bir süre sonra üretmeye başlar. Gritchenko, günlüğünde Çallı yla beraber Mevlevi sema töreni izlediklerinden söz eder. İbrahim Çallı nın Mevlevi muhitine yabancı olmadığı bilinmektedir. Sanatçının 1960 yılındaki vefatının ardından, sağlığında sık gittiği Çamlıca Kulübü nde neyler ve kudümlerle bir Mevlâna mevlidi düzenlendiği bilinmektedir. 161 Çallı nın dostları tarafından düzenlenen bu anlamlı anma töreni, bir bakıma, sanatçının mistik bağlılığını da tasdik eder. Fikret Adil, bu töreni duyurduğu yazısında ( ) sanat hayatında onun en başarılı eseri olarak gösterilen Mevleviler deki kişiler, sanki çerçeveden çıkacaklar ve bu anma törenini bizzat yapacaklar, 162 ifadelerine yer verir. 157 A.g.e., 19 Ekim 1920, 223. 158 Bedri Rahmi, Nazmi Ziya, 32. 159 A.g.e., 34. 160 Paul Fierens, Painting, Alexis Gritchenko: Sa Vie Son Œuvre (Paris: Quatre Vents, 1948), 49. 161 Bu mevlit İstinye de, Çamlıca Kulübü nün yazlık şubesinde yapılmıştır. Fikret Adil, Çallı yı Anış, Yeni İstanbul, 7 Temmuz 1960, 2. 162 A.g.e., 2.

160 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Çallı, bu muhitten Şahabettin Uzluk (1900 1989) ve Feridun Nafiz Uzluk (1902 1974) kardeşlerle 163 yakındır. Şahabettin Uzluk, Çallı nın Mevlâna ve Mevlevilik hakkında mistik bir bağlılık taşıdığını 164 kitabında belirtmiştir. Şahabettin Uzluk, Galata Mevlevihanesi nde kaldığı dönemde hücresinde Çallı İbrahim e sema pozu verdiğini anımsar. 165 Şahabettin Uzluk un, Ressam Çallı nın cuma günleri Galata Mevlevihanesine geldiğini, yahut bir tanıdığına Mevlevî kıyafeti giydirerek atölyesinde dapre natür eserler meydana getirdiğini biliyoruz, 166 yorumundan Çallı nın canlı modelden çalıştığı anlaşılır. Günümüze kalan, Çallı tarafından yapılmış sema töreni konulu bir suluboya çalışma, Mimar Şahabettin Bey e ithaf edilmiştir. {R. 14} Uzluk kardeşlerin Gritchenko ile tanışıp tanışmadığına dair bir bilgiye henüz ulaşılamamıştır ancak Şahabettin Uzluk un 1957 yılında yayımlanan kitabı Gritchenko nun sanatından ve günlüğünden haberdar olduklarını gösterir: Alexi Gritchenko, bir Rus ressamıdır. Suluboya manzara ve portrede kuvveti vardır. (Deux ans à Constantinople, Paris 1919 1921) adlı kitabında kırk tane suluboya resim vardır. Onlardan biri semağzen dervişlerini göstermektedir. Sanatkâr, bu eserini İstanbul da Kulekapı Mevlevihanesinde akvarel olarak tesbit etmiştir. Bu kitabı Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk, Paris kitapçılarında görmüştür. Bizi ilgilendiren süjedeki tablosunun bir benzeri ressam İbrahim Çallı da vardır. 167 R. 14 İbrahim Çallı, Sema, tarihsiz, kâğıt üzerine karışık teknik, 15 18,5 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. İthaflı: Konya Erkek Lisesi tarih coğrafya öğretmeni Celal Bey vasıtasıyla Mimar Şahabeddin Bey e. Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler konulu irili ufaklı çok sayıda desen çalışması günümüze kalmıştır. {R. 15, 16, 17, 18, 19, 20} Bu desenler, Çallı nın birçok yağlıboya çalışmasının taslaklarıdır. Çallı nın yan yana çizdiği Arzuhalci desenlerinde {R. 20}, solda yaptığı deseni sağda tekrarladığı, ilk desende bulunan ayrıntıları ikinci çalışmada çıkardığı, formları geometrik şekillere indirgediği, böylelikle geometrinin vurgulandığı daha yalın bir kompozisyon olarak revize ettiği görülür. Günümüze ulaşan bu Gritchenko etkili desenler, Çallı daki 163 Subay Ahmed Hamdi Bey le Mevlâna soyundan Ali Çelebi nin kızı Ayşe Sıddıka Hanım ın iki çocuğundan Şahabettin, 1900 ve Feridun Nafiz, 1902 yılında dünyaya gelirler. F.N. Uzluk, Notlar, 123 ten aktaran Yakup Şafak ve Yusuf Öz, yay. haz., Feridun Nafiz Uzluk a Gönderilen Mevlevî Mektupları (Konya: Tekin Kitabevi, 2007), 18. 164 Şahabettin Uzluk, Mevlevilikte Resim Resimde Mevleviler (Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1957), 78. 165 Yakup Şafak, Şahabettin Uzluk un Notlarında İstanbul daki Mevlevî Muhitinden Hatıralar, Yedi İklim 22, no. 218 (Mayıs 2008): s. 67. 166 Uzluk, Mevlevilikte Resim Resimde Mevleviler, 78. 167 A.g.e., 137.

161 üstte: R. 15 İbrahim Çallı, Mevlevihane, tarihsiz, kâğıt üzerine karakalem, 27 18,5 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. R. 16 İbrahim Çallı, Galata Mevlevihanesi nde, Ekim 1920, kâğıt üzerine karakalem, 16 10,5 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. Arka plandaki yazı: Galata Mevlevihanesinde Teşrînievvel sene 336. altta: R. 17 İbrahim Çallı, Mevlevihane, tarihsiz, kâğıt üzerine karakalem, 14,5 24 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. R. 18 İbrahim Çallı, Tören, tarihsiz, kâğıt üzerine karakalem, 11 13,4 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye.

162 R. 19 İbrahim Çallı, Mesnevî-i Şerif / Ayin, kâğıt üzerine karakalem 28,2 16,6 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye. Üstteki resmin yanında: Mesnevî-i Şerif fi 10 Kânûnuevvel 336 (10 Aralık 1920) Altta sağda: Ayin fi 10 Kânûnuevvel 336 (10 Aralık 1920) solda: R. 20 İbrahim Çallı, Arzuhalci, tarihsiz, kâğıt üzerine karakalem, 20 16,5 cm. Taki Ailesi Koleksiyonu, Türkiye.

163 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE modernleşme çabalarının eşsiz belgeleridir. İbrahim Çallı, bitmiş eserlerinde Gritchenko dan farklı olarak suluboyayı çok az kullanmış, yağlıboyadan vazgeçmemiştir. Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerinin birçoğu erken tarihlerde Salâh Cimcoz (1875/76 1947) koleksiyonuna girer. Geç Osmanlı, erken Cumhuriyet döneminin sanat ve kültür hayatına katkılarıyla tanınan Salâh Cimcoz, Bosna Hersek Umumi Valisi Yenişehirli Vezir İbrahim Paşa nın torunudur. İstanbul da doğan ve hukuk öğrenimi gören Cimcoz, Meşrutiyet in ilanıyla (1908) Celâl Esad (Arseven) 168 ile Kalem (1908 1911) adlı haftalık edebi mizah dergisini çıkarmış, 1914 yılında İstanbul dan mebus olarak Meclis-i Mebusan a seçilmiş, Cumhuriyet öncesinde tiyatronun gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. 169 Cumhuriyet in ilanından sonra da İstanbul Şehir Meclisi üyeliği yapmış, TBMM de de İstanbul Mebusu seçilmiştir. 170 Güzel sanatlara mensup, zarif nükteleriyle ve antika eşya merakıyla 171 tanınan Cimcoz, sanatçıları himaye ederdi. Cimcoz zaman içinde önemli bir koleksiyon oluşturmuştur. 172 Moda daki Cimcoz Köşkü nün sadık sanatçı konukları arasında İbrahim Çallı da bulunmaktaydı. Günümüze kalan 1921 tarihli Arzuhalci {R. 21}, Mevleviler {R. 22}, Mevlevihane {R. 23} isimli önemli eserlerin ilk sahibi Salâh Cimcoz dur; bu eserleri bizzat İbrahim Çallı dan satın almış, sağlığında aile koleksiyonuna dahil etmiştir. 173 Arzuhalci {R. 21} 1921 tarihlidir ve Gritchenko nun üslubuna en fazla yaklaşan eserlerden biridir. Çallı nın burada ince boya tabakası kullandığı görülür, Gritchenko nun suluboyayla yakaladığı yalın etkiyi Çallı yağlıboya ile yakalamak istemiş olmalıdır. Çallı nın 1921 yılından itibaren, daha ilk zamanlarda özgün kompozisyonlar meydana getirdiğini söyleyebiliriz. Mevleviler {R. 22} hareket duygusunu ön plana çıkarırken, Mevlevihane {R. 23} daha durağan bir kompozisyona sahiptir ve tüm unsurlar geometrik şekillere indirgenmiş, bunun yanında renk ustaca kullanılmıştır. Her iki yapıtın da günümüze bir taslak çalışması ulaşmıştır. {R. 17, 18, 19} Mesnevî-i Şerif/Ayin adlı taslak {R. 19} 10 Kanunuevvel 336 (10 Aralık 1920) tarihli, Galata Mevlevihanesi nde adlı taslak {R. 16} ise Teşrinievvel 336 (Ekim 1920) tarihlidir. Her ikisi de Gritchenko nun İstanbul da bulunduğu dönemde yapılmıştır. Bu eserlerin yanı sıra Salâh Cimcoz koleksiyonunda iki adet Alexis Gritchenko çalışmasının {R. 24, 25} bulunması ilginçtir, zira Gritchenko ya ait İstanbul konulu eserlerin büyük bir kısmı erken dönemde yurtdışına çıkarıldığından araştırma sırasında İstanbul da kalan çalışmalara az rastlanmıştır. Ayasofya isimli yapıtın arkasında Collection de Salah Cimcoz Kretchenko (Salah Cimcoz Koleksiyonu Kretchenko) ibaresine rastlanır. Salâh Cimcoz un, Gritchenko nun eskizlerini doğrudan kendisinden satın almış olması ya da Alexis Gritchenko yla İstanbul da tanışmış olması imkânsızdır. Salâh Cimcoz un Malta da 168 Celâl Esad Arseven (1875 1971); sanat tarihçisi, ressam, eğitimci. 169 Salâh Cimcoz un hayatı ve sanat koleksiyonunun detayları için bkz. Ayşenur Güler, İbrahim Çallı, 140 185. 170 Alâettin Gövsa, Salâh Cimcoz, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, 88. 171 A.g.e. 172 Koleksiyonun kapsamı hakkında daha fazla bilgi için bkz. Raffi Portakal, Cimcoz Koleksiyonunda Bedri Rahmi Resimleri, P Dünya Sanatı Dergisi, no. 33 (2004): 139. 173 Salâh Cimcoz koleksiyonundaki Mevleviler ve arzuhalciler temalı Çallı eserleri bu üç tabloyla sınırlı değildi ancak sergi kapsamında önemli üç örneğe yer verilmiştir. Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerinin Cimcoz Koleksiyonu na giriş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Cimcoz-Çallı dostluğunun pekiştiği 1930 lu yıllar olduğu tahmin edilmektedir.

164 R. 21 İbrahim Çallı, Arzuhalci, 1921, tuval üzerine yağlıboya, 60 50 cm. Şen Keçeci (Cimcoz Ailesi) Koleksiyonu, Türkiye.

165 R. 22 İbrahim Çallı, Mevleviler, tarihsiz, kontrplak üzerine yağlıboya, 59,5 74 cm. Birgül ve Ömer Aral (Cimcoz Ailesi) Koleksiyonu, Türkiye.

167 solda: R. 23 İbrahim Çallı, Mevlevihane, tarihsiz, kontrplak üzerine yağlıboya, 77 61,5 cm. Özel koleksiyon, Türkiye. R. 24 Alexis Gritchenko, Ayasofya, Temmuz 1920, kâğıt üzerine suluboya ve karakalem, 22 19,5 cm, imzalı ve tarihli. Birgül ve Ömer Aral (Cimcoz Ailesi) Koleksiyonu, Türkiye. Arkasında: Collection de Salah Cimcoz Kretchenko

168 R. 25 Alexis Gritchenko, İsimsiz, Aralık 1919, kâğıt üzerine suluboya ve karakalem, 29 21 cm, imzalı ve tarihli. Birgül ve Ömer Aral (Cimcoz Ailesi) Koleksiyonu, Türkiye.

169 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE sürgünde 174 olduğu tarihlerle (28 Mayıs 1919 30 Mayıs 1921) Gritchenko nun İstanbul da bulunduğu tarihler (Aralık 1919 30 Mart 1921) birbiriyle hemen hemen örtüşür. Salâh Cimcoz koleksiyonunda bulunan iki adet Gritchenko çalışması İbrahim Çallı dan satın alınmış olmalıdır. Arif Kaptan ın açıklamalarına dayanarak, Gritchenko nun İstanbul da İbrahim Çallı ya 10 12 eserini hediye ettiğini söyleyebiliriz. 175 Söz konusu suluboyalardan biri, bugün Adnan Çoker de bulunmaktadır. {R. 26} Eserin arkasında suluboyanın el değiştirme süreci yazılıdır. Suluboyanın ilk sahibinin İbrahim Çallı olduğu notu Arif Kaptan tarafından düşülmüştür: İbrahim Çallı ya bir n.mortumu vererek almıştım. 1929 30 Â. Kaptan. Bu suluboya Arif Kaptan ın ölümünden altı ay önce Mart 1982 de Adnan Çoker e verilmiştir. Bir zamanlar İbrahim Çallı da bulunan 10 12 adet Gritchenko eserinin akıbetine dair kesin bir bilgimiz yoktur. Bu seriye dahil edilebilecek ilginç bir eser İstanbul Ticaret Odası koleksiyonunda bulunan Medrese Avlusu {R. 27} isimli yapıttır. Düz renk alanlarının hâkim olduğu kompozisyonda kimi unsurlar (asılı çamaşırlar ve ağaç) iki boyutlu düzleme indirgenmiş, doğa taklitçiliğinden uzaklaşılmıştır. Resmin sol alt köşesinde yer alan, Arap harfleriyle yazılmış İbrahim imzası, bu eserin 1920 lerde yapıldığına işaret eder. R. 26 Alexis Gritchenko, İsimsiz, Şubat 1920, kâğıt üzerine suluboya, 24 11,5 cm, imzalı ve tarihli. Asuman ve Adnan Çoker Koleksiyonu. İbrahim Çallı nın farklı imza şablonlarından ve sergi kataloglarında yer alan eser isimlerinden yola çıkarak, Mevleviler ve Arzuhalciler serisinden resimleri 1921 yılından 1940 ların ortalarına kadar ürettiği ve sergilediği sonucuna varılabilir. İbrahim Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerinde farklı imza şablonlarıyla karşılaşılır: Arap harfleriyle İbrahim ; Latin harfleriyle Ç. İbrahim ve İ. Çallı. Sanatçının 1928 yılındaki Harf Devrimi nden 1934 yılındaki Soyadı Kanunu na kadar Ç. İbrahim imzasını kullandığı görülür. Soyadı kanunundan sonra Çallı soyadını alan sanatçı, 1935 yılından sonra yaptığı eserlerinde İ. Çallı imzasını kullanır. 176 Semazenler {R. 28} isimli eserinde de İ. Çallı 174 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi nin ardından ülkenin belli başlı kadrolarına yerleşmiş olan İttihatçılar tutuklanmıştır. Damat Ferit Paşa Hükümeti nin 10 Mart 1919 günü tutuklattığı 20 kişi arasında Salâh Cimcoz da bulunur. Salâh Cimcoz 28 Mayıs 1919 da İttihat ve Terakki yanlısı sayılan 41 kişiyle birlikte Malta ya sürülmüş, 2 Haziran da Malta ya varmıştır. Bilâl N. Şimşir, Malta Sürgünleri, 2. Baskı (Ankara: Bilgi Yayınevi, 1985), 66 67 ve 109. 175 Arif Kaptan ile Mart 1975 te yaptığı görüşmeden aktaran Sema Olcay, İbrahim Çallı Üzerine İnceleme (Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi 1974 75), 21. 176 İbrahim Çallı nın imza şablonlarıyla ilgili detaylı bilgi için bkz. Güler, İbrahim Çallı, 237.

171 solda: R. 27 İbrahim Çallı, Medrese Avlusu, 1920 ler, tuval üzerine yağlıboya, 71 60 cm. İstanbul Ticaret Odası Koleksiyonu, Türkiye. R. 28 İbrahim Çallı, Semazenler, tarihsiz, kontrplak üzerine yağlıboya, 28 34 cm. Mine ve Kemal Persentili Koleksiyonu, Türkiye.

172 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI imzasına rastlanır. Sanatçının meslek hayatının ilerleyen yıllarında bu konuya zaman zaman döndüğü sonucuna varabiliriz. Bu eserin de bir taslak çalışması günümüze kalmıştır. {R. 15} İbrahim Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerini 1921 gibi erken bir tarihte sergilemeye başladığını basında çıkan sergi haberinden öğreniriz. Gritchenko İstanbul u terk ettikten kısa bir süre sonra, Türk Ressamlar Cemiyeti, Çemberlitaş Osmanbey Matbaası nda bir resim sergisi açar. 177 Bu sergide yerli ressamlarla beraber Gritchenko nun günlüğünde ismi Mitya olarak geçen Dimitri Ismailovitch in de eserlerini sergilemesi dikkat çekicidir. 178 Vakit gazetesinde çıkan 9 Mayıs 1921 (1337) tarihli Resim Sergisi başlıklı makalede Çallı nın sergilediği kimi eserler övgü alırken, yeni üslupla meydana getirdikleri soğuk karşılanır: Çallı İbrahim Bey ufak tefek etüt ve tablolarından maada [başka] bu sergiye büyük ve milli bir tablo ile iştirak etmiştir. Elim bir işkenceyi tasvir eden bu eser-i sanat, sanatkârımızın bundan evvelki âsârından [eserlerinden] daha güzel olduğundan bu çığırdaki terakkilerini tebrik eder fakat icad-gerdeleri olan yeni tarz tersimden [kendi icatları olan yeni resmetme tarzından] henüz bir şey anlayamadığımızı da ilave ederiz. 179 Bu yazıyı takiben yine Vakit gazetesinde 14 Mayıs ta bir sergi yazısı daha yayımlanır, Çallı İbrahim Bey in Mevleviler i Şark ın en kibar, en nezih bir ayinini gösteriyor, bilgisinin yanı sıra Çallı nın yeni üslubu da müjdelenir: Bu seneki resim sergisi umumiyet itibariyle dört nevi getiriyor. Biri bildiğimiz pentür ki serginin birçok eserleri bu nevidir. İkincisi Çallı İbrahim Bey in kemale erdirmek için çalıştığı modern şekildir. O, eserlerinde form aramıyor. Ve buna dikkat etmiyor. Onda gölge de yoktur, yalnız renk ve mevzu ahengi içinde şiir yapıyor. Ve bu seferki sergiye de Çallı İbrahim Bey, bu neviden üç tablo getirmiştir. Çallı, eşyanın münferit vaziyetlerinden ziyade kompozisyondaki mevkiine nazaran ifade edeceği hisleri zapt ve tespit gayesindedir. Mesnevi dinleyen dedeler, tennurelerin beyaz ve mor haleleri içinde sema eden muhipler çok muvaffak eserlerdir. Ve bunlarda Şark a mahsus mistik bir sanatın fecri mahsustur. 180 Vakit gazetesinde yer alan bu ifadeler Çallı dan bizzat dinlenip nakledilmiş olmalıdır, zira Gritchenko nun anı kitabında sanat anlayışını açıklayan cümlelerle hemen hemen özdeştir. Günümüze ulaşan eserler karşılaştırıldığında, Çallı nın Mevlevihane {R. 23} adlı eseriyle Gritchenko nun Ayasofya da Hatip i (Prédicateur) {R. 29}, Çallı nın Arzuhalci {R. 21} resmiyle Gritchenko nun Çarşaflı Türk Kadını (Turkish Woman in Chador 181 ) adlı resimlerindeki üslup benzerliği dikkat çekicidir. Gritchenko uzun mesleki araştırmaların neticesinde bir senteze varmış ve bunu yapıtlarına uygulamıştır. Çallı, Gritchenko nun sanatındaki 177 1919 yılında kurulan Türk Ressamlar Cemiyeti, Çemberlitaş Osmanbey Matbaası nda 1921 tarihinde Resim Okulu adıyla bir resim atölyesi açar, burayı kiralayarak bir yıl kullanır, sergi açar. Esin Dal, 1915 1923 Yılları Arası İstanbul daki Resim Hayatı Olayları ve Bunların Değerlendirilmesi (Yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, 1975 76), 23 24. 178 Çemberlitaş ta sergiye katılan sanatçıların listesinde Mösyö Ismailovitch ismi dikkat çeker. Detaylı bilgi için bkz. Esin Dal, 1915 1923 Yılları Arası İstanbul daki Resim Hayatı, 23 24. 14 Mayıs 1337 (1921) tarihli Vakit gazetesinde çıkan eleştiri yazısında Dördüncü tarzı getiren bir Rus tur. O, akvarel tarzında on iki kadar küçük yağlıboya resimle, İstanbul un muhtelif saatlerini şeffaf bir renk arkasından görmeye çalışmış, diye bahsedilen Rus ressam, Ukrayna asıllı sanatçı Dimitri Ismailovitch olmalıdır. Ressamların Sergisi, Vakit, 14 Mayıs 1337/1921, 3. 179 Resim Sergisi, Vakit, 9 Mayıs 1337/1921, 2. 180 Ressamların Sergisi, 3. 181 Vita Susak, Ukrainian Artists in Paris 1900-1939 (Kiev: Rodovid Press 2010), 258.

173 R. 29 Alexis Gritchenko, Ayasofya da Hatip, Aralık 1920, kâğıt üzerine suluboya ve karakalem, 20,5 24,5 cm, imzalı ve tarihli. Ukrayna Ulusal Sanat Müzesi Koleksiyonu.

174 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI ince dehayı sezmiş, sanatının açtığı ufka inanmış ve bu doğrultuda olgun eserler meydana getirmiş ancak uzun vadede bu çalışmaları geliştirmesi mümkün olamamıştır. Unutulmamalıdır ki, Gritchenko gençliğinde ikona çalışmış, İstanbul a gelmeden Cézanne, Picasso, Braque ın araştırmalarının izini Paris te sürmüş, Rus sanatının Batı sanatıyla olan ilişkisini irdelemiş, İtalyan primitiflerini bizzat İtalya da tetkik etmiş, 1920 1921 yıllarına gelindiğinde Ben fütürizmi arkamda bıraktım, 182 diyebilecek kadar yol kat etmiştir. Çallı da form aramaz, gölge kullanmaz, renk ahengini ön planda tutup resme tıpkı Gritchenko gibi yaklaşır. Zaten Çallı nın mevcut kompozisyon bilgisi, renk ustalığı ve genel donanımı bu hususta işini kolaylaştırır. İbrahim Çallı nın muteber öğrencilerinden Nurullah Berk, kendisiyle 1974 tarihinde yapılan bir görüşmede, bu etkileşime istinaden Mevleviler, Çallı nın sanatında bir ada gibi tek başına kalmış bir dönemdir ve en başarılı eserler bu dizidedir, 183 diyerek çarpıcı bir tespit yapar. Arif Kaptan, Çallı nın Gritchenko etkili yapıtları için Akademik özelliklerinden ayrılan ve en çok bilgiye dayanan eserleri Mevleviler dizisidir, 184 yorumunda bulunmuş, Fethi Kayaalp de Çallı nın Mevleviler dizisiyle ilgili Çallı o yoldan dönmeseydi çok farklı olurdu, 185 demiştir. Çallı nın mesleğinin ilerleyen yıllarında Batı daki gelişmeleri bizzat yerinde takip edememesi, buna bağlı olarak düşünsel arka plana hâkim olmaması, Mevleviler ve Arzuhalciler serisini geliştirmesini, bir başka platforma taşımasını engellemiştir. Dolayısıyla Nurullah Berk in ada gibi tek başına kalmış bir dönemdir, ifadesi haklı bir saptamadır. 1970 yılında 14 Mayıs 15 Eylül tarihleri arasında Strazburg Müzesi nin organize ettiği, Avrupa Konseyi nin himayesinde gerçekleşen L art en Europe autour de 1925 adlı sergi için her ülkeden bir uzmana başvurulmuştur. 1925 yılında cereyan eden yenilikçi sanatı temsil eden eserler uzmanlardan talep edilir. Türkiye den bu örneği en iyi şekilde Çallı nın temsil edeceğine dönemin Devlet Resim Heykel Müzesi Müdürü Nurullah Berk karar vermiş 186 ve o dönemde Cimcoz varislerinde bulunan Mevlevihane {R. 23} adlı eser 187 bu sergiye gönderilmiştir. Türkiye de modern resmin kurucuları arasında Ali Avni Çelebi (1904 1993) ve Ahmet Zeki Kocamemi (1900 1959) gösterilir. Onların Hans Hofmann ın Münih teki atölyesinden Türkiye ye dönmelerinin ardından ülkede resim alanında çığır açtıklarının altı sık sık çizilmiştir. Her iki sanatçı da Avrupa ya resim eğitimi almaya gitmeden önce Akademi de İbrahim Çallı nın öğrencisi olmuşlardır. Almanya da kübizm, dışavurumculuk ve konstrüktivizm üzerine kurulu 188 bir eğitim almışlar ve 1927 den itibaren inşacı tavırla meydana getirdikleri eserleri İstanbul da sergilemeye başlamışlardır. Her ikisinin sergilediği bu yenilikçi resimler hemen dikkat çekmiş, Namık İsmail 1928 yılında gençlerin yurda dönüşleriyle ilgili şu açıklamayı yapmıştır: Bize resimde yeni sanatı ilk getirenler Münih ten geçen sene avdet eden Ali ve Zeki 182 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 19 Ekim 1920, 224. 183 Nurullah Berk ile Temmuz 1974 te yapılan görüşmeden aktaran Sema Olcay, İbrahim Çallı Üzerine İnceleme, 21. 184 Arif Kaptan ile Mart 1975 tarihinde yaptığı görüşmeden aktaran Sema Olcay, İbrahim Çallı Üzerine İnceleme, 21. 185 Fethi Kayaalp ile yapılan görüşmeden, 3 Kasım 2012. 186 Strazburg Müzesi yetkilisi Christine Speroni ile yazışma, 13 Aralık 2011. 187 Sergi kataloğunda 1921 22 yıllarına tarihlendirilir ve Les Derviches ismiyle anılır. Bkz. L Art En Europe Autour de 1925 (Strazburg: Ville de Strasbourg, 1970), Sergi kataloğu, 199. 188 Gönül Gültekin, Ali Çelebi (Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1984), 55.

175 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Beylerdir. Bu gençler Hoffman ın şakirtleridir [talebeleridir]. Bunların tabiatı görmek hususunda uzun, müdellel [kanıtlı] nazariyeleri [teorileri] vardır. 189 İlerleyen yıllarda Cumhuriyet kuşağını temsil eden gençlerin resim alanında açtığı çığır uzmanlarca da tekrar edilir; Nurullah Berk Türkiye de modern resmin kurucuları arasında Ali Avni Çelebi ve Ahmet Zeki Kocamemi yi ön çizgide görmemiz gerekir, 190 derken Celal Esad Arseven, [Zeki Kocamemi], Ali Avni Çelebi ile birlikte memleketimize modern sanat hareketini getirmiştir, 191 saptamasını yapar. Adnan Çoker de kitabında, gençlerin Türkiye ye gelmeleri resim sanatı açısından, Türkiye nin 1927 lerden sonra 20. yüzyıla girişini belgelemektedir, 192 diye yazar. Ancak 1927 yılından altı yıl önce, Çallı nın Gritchenko etkili Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerinin geç Osmanlı resim sanatını bir anda 20. yüzyıla taşıdığını iddia etmek abartılı olmaz. Bunun uzun yıllar uzmanlar tarafından göz ardı edilmesinin birkaç sebebi olabilir. Gritchenko nun aktardıklarından, İbrahim Çallı dışındaki Akademi hocalarının henüz yeniliklere açık olmadıkları anlaşılmaktadır. Durumu Akademi hocalarının muhtemel bakış açısından değerlendirecek olursak, İstanbul a sığınma amaçlı gelip kendileri gibi Doğulu gördükleri bir yabancıdan ziyade, içlerinden birinin Avrupa ya gidip sanatsal yenilikleri ülkemize getirmesi daha ikna edici gelmiş olmalı. Ne de olsa Batı sanatının merkezi Rusya değil, Batı Avrupa ydı. Dolayısıyla Çallı nın modernleşme girişimleri bireysel bir çaba, bir girişim olarak kalmış ve o yıllarda bu yeni üslubun kabul görmesi ve yaygınlaşması mümkün olmamıştır. Diğer önemli bir nokta İbrahim Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerinin devlet müzelerinde değil, özel koleksiyonlarda bulunmasıdır. Bu durum, uzun yıllar bu eserlerin toplu olarak değerlendirilmesini geciktirmiş, Çallı nın 1920-21 yıllarındaki bireysel modernleşme çabaları göz ardı edilmiştir diyebiliriz. İbrahim Çallı, sadece Gritchenko ya sokulmamış, yeniliklere, deneysel çalışmalara kendini hep açık tutmuştur. Ali Avni Çelebi, yurda döndüklerinde hocası Çallı nın bu yeniliklerle ilgilendiğini açıklar: ( ) Hocam Çallı ise, daha öğrencisi bulunduğum yıllarda, yeniliklere her zaman açık tutmuştur atelyesini. Döndüğümüz zaman bizlerle en çok ilgilenen Çallı olmuştu ( ) 193 Nurullah Berk de Çallı nın bu özelliği karşısında şaşkınlığını gizlememiştir: Çallı, Ali Çelebi nin peşini bırakmamıştı. Bir zamanlar Rus ressamı Gritchenko ya nasıl takılıp etkisi altında kaldı ise, şimdi de Ali Çelebi ye takılıyor, ondan ders alıyordu basbayağı. Ali nin Çallı nın atölyesinde yaptığı natürmortlar ustamıza yeni bir yol göstermişti. Bütün kendini beğenmişliği ile Çallı nın değere karşı takındığı bu durum, şaşkınlıkla seyredilecek olaylardan idi. 194 Çallı nın öğrencisi Bedri Rahmi hocasının bu özelliğine dair gözlemlerini şöyle aktarır: Zeki Kocamemi, Ali Çelebi, Hale Asaf, Muhittin Sebati gibi Türk resminin direklerinden sayılan eski öğrenciler yurda döndükleri zaman, Çallı, 189 Namık İsmail Bey le Mülakat, Meşale, no. 2 (15 Temmuz 1928): 8. 190 Berk, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, 43; Adnan Çoker, Cemal Tollu (İstanbul: Galeri B Yayınları, 1996), 11. 191 Celâl Esad Arseven, Zeki Kocamemi, Türk Sanatı Tarihi, 245. 192 Çoker, Cemal Tollu, 11. 193 Ali Avni Çelebi ile bir konuşma, Nüzhet İslimyeli, Ankara Sanat tan (Ocak 1973) aktaran Berk, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, 45. 194 Nurullah Berk, Çallı İbrahim in Mezarı Önünde, Varlık, no. 613 (1 Ocak 1964): 7.

176 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI hiç çekinmeden onlara sokulur, onlardan taze bir Avrupa nefesi almaya çalışır; bazen rica, bazen emrederek onları gözü önünde çalışmaya zorlar, inanılmaz bir dikkatle çalışmalarını izlerdi. Bu dikkatli incelemenin sonucu, kimi ustaca, kimi acemice, daha sonra yaptığı işlerde açık seçik belli olurdu. 195 İbrahim Çallı nın kabiliyet sezme yeteneğini öğrencileri de teyit eder. Zeki Faik İzer, Çallı nın önemli bir özelliğinin bir öğrencide kabiliyet olup olmadığını kısa sürede anlaması olduğunu söylemiştir. 196 Bu doğrultuda, yerli ressamlar arasında Gritchenko nun yeteneğini sezen ve sanatına yakın ilgi gösterenin Çallı oluşu bir tesadüf sayılamaz. Namık İsmail-Gritchenko Dostluğu Gritchenko İstanbul da kaldığı süre boyunca 1914 Kuşağı nın en genç üyesi olan Namık İsmail le (1892 1935) de dostluk kurar. Bu dostluğa dair birincil bilgileri Gritchenko nun günlüğünden öğreniriz. 1914 Kuşağı nı izleyen ressamlar kuşağı (ki Cumhuriyet Kuşağı olarak anılırlar) Çallı-Gritchenko dostluğuna dair bilgi vermişlerdir ancak Namık İsmail-Gritchenko dostluğu karanlıkta kalmış, unutulmuştur. Namık İsmail in sanatı üzerinde doğrudan bir Gritchenko etkisi görülmediğinden, mevcut Türkçe kaynaklarda Gritchenko nun ismi daha çok İbrahim Çallı yla anılır. Gritchenko nun, anı kitabının Paris te yayımlanmasından sadece beş yıl sonra, Namık İsmail henüz gençken hayatını kaybetmesi de bu dostluğun unutulmasına, birtakım bilgi ve belgelerin su yüzüne geç çıkmasına neden olmuştur. Namık İsmail, Tophane Vezne Kalemi Müdürü İsmail Bey in oğludur. 197 Asıl adı Mehmet Namık tır. 1892 (1308) 198 yılında İstanbul da 199 doğar. Kafkas-Vubıh kökenlidir ve bir Vubıh soyu olan Big lerden olduğu saptanmıştır. 200 Babası İsmail Bey 201 (1848 202 1913) 195 Eyüboğlu, Çallı Üzerine, 10. 196 Gül İrepoğlu, Zeki Faik İzer (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2005), 15. 197 İbrahim Alâettin Gövsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, 274. 198 Namık İsmail in doğum yeri ve tarihiyle ilgili çeşitli kaynaklarda çelişkili bilgiler vardır. Namık İsmail 1928 yılında Meşale dergisinde kendisiyle yapılan bir röportajda 1308 de İstanbul da doğduğunu açıklar. Sanayi-i Nefise Akademisi Müdürü Ressam Namık İsmail Bey le Mülakat, Meşale, no. 1 (1 Temmuz 1928). Rumi 1308 tarihi Miladi takvime çevrildiğinde 1892 ye tekabül eder. Dolayısıyla 1892 yılı doğru kabul edilmiştir. Nüfus kayıt örneğindeki bilgi de bu yöndedir. İlaveten sanatçının mezar taşında da doğum tarihinin 1892 olduğu yazmaktadır. Yine, Namık İsmail in École Nationale des Beaux-Arts a (Paris Güzel Sanatlar Okulu na) kaydolduğunu belgeleyen dokümanda sanatçının 1892 de İstanbul da doğduğu yazmaktadır. (Bu belge İpek-Ahmet Merey Koleksiyonu ndadır.) Halil Edhem Bey, 1924 tarihli Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu kitabında Namık İsmail in doğum tarihini 1892 olarak verir. Halil Edhem, Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu, 59. İ. Safa Günay ise 1937 tarihli kitabında Namık İsmail in 1890 yılının Mayıs ayı ortalarında doğduğunu yazmıştır. İ. Safa Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri (İstanbul: M. Babok Basımevi, 1937), 7. Sanatçının doğum tarihiyle ilgili bu ikiliğin, 1308 yılının bazı araştırmacılarca Hicri, bazı araştırmacılarca Rumi tarih kabul edilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. 199 Elif Naci kaleme aldığı bir makalede Namık İsmail in 1308 yılında Samsun da doğduğunu, bir yaşında İstanbul a geldiğini yazmıştır. Elif Naci, Namık İsmail, San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, Yeni Türk Mecmuası, no. 5 (Şubat 1933): 418. Oysa 1928 tarihli röportajdaki sanatçının kendi beyanından ve nüfus kayıt örneğinden de anlaşılacağı gibi Namık İsmail in doğum yeri İstanbul dur. 200 Sefer E. Berzeg, Çerkes-Vubıhlar Soçi nin İnsanları (Ankara: Kuban Matbaacılık Yayıncılık, 2013), 240. 201 Nüfus kayıt örneğinde ismi Hacı İsmail olarak geçer. İ. Safa Günay, kitabında ondan İsmail Zühtü Bey diye bahseder. 202 Nüfus kayıt örneğinde Hacı İsmail in doğum tarihi 1848 (1264), doğum yeri Çerkezistan olarak yazılıdır. İ. Safa Günay ise kitabında doğum tarihini 1846 olarak kaydeder. Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 5. Beşiktaş Yahya Efendi Mezarlığı nda bulunan aile kabristanındaki mezar taşında, doğum tarihi 1846 ölüm tarihi ise 1913 olarak yazılmıştır. İ. Safa Günay kitabında da 1913 tarihini doğrular. A.g.e., 6.

177 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Çerkezistan da Namık adında varlıklı bir kimsenin oğlu olarak doğar. 203 İsmail Bey, Vezirköprü Kaymakamı Amasyalı Yeğenzade Hüsnü Bey in kızı Bakiye Hanım la (1868 1954) 204 evlenir. 205 Çiftin Hüseyin Hüsnü (1887 1938) 206, Mehmet Namık (1892 1935) ve Emine Ulviye (1896 1964) 207 adında üç çocukları olur. Üç kardeşin resme ve sanata olan kabiliyetlerinin kaynağı, gençliğinde nesih ve sülüsten hattatlık icazeti alan babaları İsmail Bey dir. 208 Namık İsmail ilköğreniminin ardından önce Taksim deki St. Pulchérie, sonra Yüksek Kaldırım daki St. Benoît ya devam etmiş ve burada üç yıl okumuştur. 209 Tevfik Fikret in müdür olduğu dönemde Galatasaray Sultanisi ne kaydolan Namık İsmail, resme Galatasaray ın son senelerinde heves eder. 210 Namık İsmail bir röportajında Resme 1911 de ciddi surette başladım ( ) Fakat kendimi bildim bileli resim yaparım, 211 der. Gençliğinde Arslanyan Efendi (Viçen Arslanian, 1866 1942) 212, Şevket Bey (Dağ) (1876 1944) ve Mösyö Andres ten 213 resim dersleri alır. 1928 tarihli bir röportajda, Galatasaray Lisesi ndeki eğitiminin ertesinde babasının kendisini ziraat tahsil etmek üzere Paris e gönderdiğini, ancak resme ilgi duyduğunu, Paris te az resim yapıp çok gezdiğini ve iki yıl sonra Birinci Dünya Savaşı nın başında İstanbul a döndüğünü açıklar. 214 Ailesinin olanaklarıyla Paris e giden Namık İsmail, önce Académie Julian da üç ay ders alır, sonra École des Beaux-Arts a geçer. 215 Académie Julian ı Namık İsmail e İstanbul da özel ders aldığı Mösyö Andres tavsiye etmiştir. 216 Académie Julian da François Schommer ve Jean-Paul Gervais atölyelerini takip eder. 217 Paris te yolunun kesiştiği İbrahim Çallı, Namık İsmail i poşadlarıyla beraber Cormon un evine götürür, Cormon resimleri beğenip onu atölyesine alır. 218 1912 1914 arasında Paris te bulunan Namık İsmail, tatilini geçirmek için İstanbul a geldiği sıralarda Birinci Dünya Savaşı çıkar ve ihtiyat zabiti (yedek subay) olarak Kafkas cephesine gönderilir. 219 Senelerce Anadolu da dolaşır ancak Erzurum cephesinde tifüs hastalığına yakalanır, altı ay istirahat izniyle İstanbul a gönderilir ve burada umumi karargâha alınır. 220 203 A.g.e., 5. 204 Bakiye Hanım ın doğum ve ölüm tarihleri nüfus kayıt örneği ve mezar taşında aynıdır. 205 Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 5. 206 Hüsnü (Yeğenoğlu) nun doğum tarihi nüfus kayıt örneğinde 1887 (1303) olarak yazılmıştır. Ancak mezar taşında ve İ. Safa Günay ın kitabında doğum tarihi 1886 dır. A.g.e., 6. 207 Ulviye (Keskin) in doğum tarihi nüfus kayıt örneğinde ve mezar taşında 1896 olarak belirtilir. Ancak İ. Safa Günay ın kitabında Ulviye Keskin in doğum tarihi 1897 (1312) olarak verilir. A.g.e. Ulviye Keskin in ölüm tarihi, nüfus kayıt örneğinde 1954 olarak yazılmıştır. Ancak mezar taşında ölüm tarihi 1964 olarak yazılıdır. Ulviye Keskin in vefat ilanı 28 Eylül 1964 tarihlidir. Milliyet, 28 Eylül 1964, 7. 208 Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 5 ve 7. 209 A.g.e., 9. 210 Sanâyi-i Nefîse Akademisi Müdürü Ressam Namık İsmail Bey le Mülakat, 8. 211 Hikmet Feridun (Es), Değerli Bir Ressam ve İdareci: Namık İsmail, Yedigün, 17 Nisan 1935, 8. 212 Kürkman, Osmanlı İmparatorluğu nda Ermeni Ressamlar, 1. Cilt, 160. 213 Namık İsmail in özel ders aldığı Mösyö Andres in Paris Akademisi mezunu olduğu yazılmıştır. Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 418. 214 Sanâyi-i Nefîse Akademisi Müdürü Ressam Namık İsmail Bey le Mülakat, 8 9. 215 Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri, 165. 216 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 416; Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 10. 217 Artun, Paris ten Modernlik Tercümeleri, 157. 218 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 416; Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 10. 219 Günay, a.g.e. 220 Sanâyi-i Nefîse Akademisi Müdürü Ressam Namık İsmail Bey le Mülakat, 9.

178 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Birinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul daki en önemli sanatsal etkinlik Şişli Atölyesi dir. 221 1917 yılında 222 Celâl Esad ın (Arseven) önerisi ve dönemin İstihbarat Dairesi Başkanı Seyfi Paşa nın onayıyla 223 Viyana ve Berlin de Türk ressamların eserlerinden oluşan bir sergi tertip edilmesi öngörülür. Propaganda amacıyla tertip edilen bu sergide, sanat ve kültür alanında milli kabiliyeti göz önüne sererek sempati uyandırmak hedeflenmiştir. Mevcut eserlerin sergilenmesinin yanı sıra askeri konuların da işlenmesi faydalı görülür, bu doğrultuda Şişli de büyük bir ahşap atölye kurulur, ressamlara malzeme ve model sağlanır. 224 Namık İsmail ve İbrahim Çallı nın da içinde olduğu bir grup sanatçı 225 bu atölyede çalışmalarını yürütür. Yurtdışında sergilenecek eserler, 1917 yılında, önce İstanbul da Galatasaray Yurdu nda sergilenir. Viyana ve Berlin de düzenlenecek sergiler için Celâl Esad (Arseven) görevlendirilir, sergiye bir ressamın da eşlik etmesi uygun bulunur ve refakatine Namık İsmail verilir. 226 Viyana daki sergi açılır 227 ancak Berlin deki sergiyi iptal etmek durumunda kalırlar çünkü Berlin de fabrikalar kapalı olduğundan genel karargâhın istediği sergi kataloğunun basımı için bir sene beklemeleri gerekecektir. 228 Altı ay sonra mütareke ilan edilir ve Namık İsmail Berlin de kalır. Sanatçı bu süre zarfında Lovis Corinth 229 (1858 1925) atölyesinde resim çalışır. Namık İsmail, Almanya da verimli bir çalışma dönemine girer ve kendisiyle yapılan röportajlarda bu sürece istinaden Elhâsıl resim hakkında ne öğrendimse onu bu zamana medyûnum 230 [borçluyum], açıklamasını yapar. Berlin de, savaşta yenik düşen Osmanlı Devleti nin geleceği konusunda endişe taşıyan, Namık İsmail in de aralarında bulunduğu solcu fikirler etrafında birleşmiş bir grup genç, Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi ni kurmuş, Kurtuluş adında bir de dergi yayımlamıştır. 231 Namık İsmail, bu yayına hem yazı hem de resimleriyle katkıda bulunur. Almanya dan İstanbul a döndüğünde 232 ise Gazi Osman Paşa Mektebi nde resim öğretmenliği yapar, bu görevi altı ay sürdürür. 233 221 Bu atölyeyi Şişli Atölyesi olarak adlandıran Prof. Adnan Çoker dir. Bu konudaki en kapsamlı çalışma için bkz. Ahmet Kâmil Gören, Türk Resim Sanatında Şişli Atölyesi ve Viyana Sergisi (İstanbul: Şişli Belediyesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, 1997). 222 A.g.e., 52. 223 Celâl Esad Arseven, Sanat ve Siyaset Hatıralarım, yay. haz. Ekrem Işın (İstanbul: İletişim Yayınları, 1993), 62. Kimi araştırmacılar, İttihat ve Terakki Partisi iktidarı sırasında faaliyet gösteren bu atölyenin, Enver Paşa nın emriyle kurulmuş olabileceğini yazmıştır. Yağbasan, Ressam Halife Abdülmecid Efendi, 46. 224 Arseven, Sanat ve Siyaset Hatıralarım, 62 63. 225 Hikmet (Onat), Sami (Yetik), Ali Sami (Boyar), Mehmed Ruhi (Arel), Ali Cemal (Ben im) atölyedeki çalışmalara katılır. Gören, Türk Resim Sanatında Şişli Atölyesi ve Viyana Sergisi, 49. 226 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 418. 227 Viyana daki sergide eserleri teşhir edilen sanatçılar: Halife Abdülmecid Efendi, Ömer Âdil Bey, Ali Sami (Boyar), Cevat Bey, Feyhaman (Duran), Harika (Sirel Lifij), Halil Paşa, Hikmet (Onat), Hüseyin Avni Lifij, İsmail Hakkı Bey, Mehmed Ali (Laga), Mahmud Bey, Namık İsmail, Ruşen Zamir Hanım, Ruhi (Arel), Sami (Yetik), Şevket (Dağ), Seyit Bey, Tahsin (Diyarbakırlı), Çallı İbrahim. Gören, Türk Resim Sanatında Şişli Atölyesi ve Viyana Sergisi, 52. 228 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 418. 229 Sanatçı 1858 yılında Franz Heinrich Louis Corinth adıyla doğmuş, 1887-88 den itibaren Lovis adını kullanmaya başlamıştır. Horst Uhr, Lovis Corinth (Oxford: University of California Press, 1990), 51. 230 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 416. 231 Kurtuluş un ilk sayısı (çift sayı olarak) 1 Mayıs 1919 tarihinde Berlin de yayımlanır. Rasih Nuri İleri, Önsöz, Kurtuluş (İstanbul: Anadolu Yayınları, 1975), 18. 232 Namık İsmail, 1919 yılının sonlarına doğru, 1920 yılının başlarında Almanya dan dönmüş olmalıdır. Yahya Kemal in aktardıklarına göre 16 Mart 1920 gecesi Süleyman Nazif in Nişantaşı nda Meşrûtiyet Mahallesi ndeki evindeki rakı topluluğunda Namık İsmail le beraber Fâlih Rıfkı, Cem, Ahmed Hâşim, Çallı İbrahim, Ruşen Eşref bulunur. Yahya Kemal, 16 Mart, 42. 233 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 419. İ. Safa Günay ise kitabında Namık İsmail in Gazi Osmanpaşa orta mektebi resim muallimliğine 15 Ekim 1919 tarihinde başladığını ve bir sene çalıştığını yazar. Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 23.

179 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Namık İsmail, Alexis Gritchenko yla 5 6 Ağustos 1920 tarihinde tanışır. Gritchenko nun 6 Ağustos tarihli anılarından, kısa sürede sadece Namık İsmail i değil, Osmanlı aydın çevresinden birçok kişiyi ahbap edindiği anlaşılır: Dün ve bugün Türk ressamlar ziyaretime geldiler. Yanlarında Mitya, Türk şair Ruşen ve onun eşi de vardı. Kadın suluboya resimleri eline alıp bakarken Çok çok güzel diye müzikli bir sesle konuşuyordu. Bu, müzik gibi dedi şair. İbrahim Sadece göze değil diye komik bir jestle gözlerini işaret ederek araya girdi, aynı zamanda zihin ve kalbe de sesleniyor. Ne kadar nazik. Bursalı tipik bir Osmanlı. Büyük el hareketleri. Sinekkaydı tıraşlı tuğla kırmızısı yüz, küçük bir bıyık. Şair çok iri yarı, esnek, geniş omuzlu. Büyük alnı fes tarafından net ve ince bir biçimde sarılmış. İyi giyimli, bakımlı (tam bir bey). Mükemmel Fransızca biliyor (hem nesir hem manzum eserlerini okudum). Ara sıra omuzuma dostça vuruyor. Ah, haraşo, bu, bravo, Bay Griçenko Birkaç Rusça sözcük öğrenmiş. Kültürümüzle ilgili, Tolstoy, Dostoyevski, Puşkin i biliyor. Hoşuma gidiyor çünkü kesinlikle yeni Modern bir zihniyeti var. Namık Bey (yarı yarıya Çerkes) abartılı bir nezaketle beni evinde kahve içmeye davet ediyor. Naif İbrahim Çallı akşam yemeğine hep birlikte ona gidip bir kadeh duziko [rakı] içmemiz için ısrar ediyor. Arkadaş olalım, beni sıkı sıkı kucaklayıp öpüyor. 234 R. 30 Ruşen Eşref (Ünaydın), tarihsiz, fotoğraf. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi, Taha Toros Arşivi, belge no: 001520255006, kalıcı link: http://hdl.handle. net/11498/38537. Erişim tarihi: 25.10.2019 Gritchenko nun 6 Ağustos 1920 tarihinde tanıştığı Türk şair Ruşen ve onun eşi, Ruşen Eşref (Ünaydın) (18 Mart 1892 21 Eylül 1959) 235 {R. 30} ile eşi Saliha Hanım dır. Gritchenko onu Bursalı olarak tanıtsa da, Ruşen Eşref Üsküdar, İstanbul doğumludur. 236 Gritchenko nun anılarında şair Ruşen in mükemmel Fransızca bildiği yazılıdır. Nitekim, Ruşen Eşref 1900 1911 tarihleri arasında Galatasaray Sultanisi nde eğitim görür 237 ve edebiyata olan ilgisinin okul yıllarında başladığı kaynaklarda yazar. Ruşen Eşref; Tolstoy, Gorki, Turgenyev ve Dostoyevski gibi önemli yazarların hikâyelerini Fransızcadan Türkçeye çevirmiş ve bunları o dönemde Yeni Mecmua da yayınlamıştır. 238 Ruşen Eşref in Gritchenko ile 6 Ağustos 1920 tarihinde tanışması olasıdır zira hasta olan babasının durumunun ağırlaşması üzerine 21 Kasım 1919 da Anadolu dan İstanbul a gelmiştir. 7 Nisan 1920 tarihine kadar kısa aralıklarla Tasvîr-i Efkâr da yazılar yayımlar, 239 Milli Mücadele ye katılmak üzere İnebolu yolu üzerinden Kastamonu ya oradan da 19 Ocak 1921 de Ankara ya hareket eder. 240 Gritchenko, 19 Mart 1921 de günlüğünde Ruşen Bey uzun süre önce 234 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 6 Ağustos 1920, 151. 235 Nuri Sağlam, Diyorlar ki Muharriri Çeşmeler Kâşifi İstanbul Seyyahı Ruşen Eşref Ünaydın (İstanbul: Kitabevi, 2004), 3 ve 67. 236 Kâzım Öztürk, Türk Parlamento Tarihi, TBMM II. Dönem (1923 1927), 3. Cilt (Ankara, 1995), 41 den aktaran Sağlam, Diyorlar ki, 3. 237 A.g.e., 5, 14. 238 A.g.e., 32. 239 A.g.e., 39. 240 A.g.e., 40.

180 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Üsküdar üzerinden Bursa ya, Kemal in yanına kaçtı, bilgisini verir. 241 Tarif edilen güzergâh farklılık gösterse de Gritchenko nun anılarında ismi geçen şairin Ruşen Eşref (Ünaydın) olduğu kesinlik kazanmaktadır. 242 Gritchenko nun tanıştığı aydınlar arasında Namık Bey olarak bahsettiği kişi ise ressam Namık İsmail dir. Sanatçının anılarından anlaşılacağı gibi İbrahim Çallı dan sonra en çok yakınlık kurduğu yerli sanatçı odur. 6 Eylül 1920 tarihinde Gritchenko, Namık İsmail i evinde ziyaret eder: Bugün Mitya ile birlikte Namık Bey i görmeye gittim. Beni kahve içmeye davet etmişti. Uzun süre Beşiktaş taki evini aradık. Türk mahallesinin geniş sokakları Harbiye nin arkasındaki tepelere ve vadilere yayılıyor. Sanki cümle kapısının içinde bir de görülmez kapı açılmış. Yüksek tavanlı ve ıssız geniş girişte Türk evlerine özgü koku hissediliyor. 243 1920 yılında Namık İsmail ve ailesi, Beşiktaş ta bugün Şair Nedim Caddesi ndeki Konak Apartmanı nın (Numara 77) bulunduğu yerdeki konakta oturmaktaydı. 244 Mazhar Şevket in (İpşiroğlu) Beşiktaş ta büyük ahşap bir konak. Şark üslubunda döşemeler. Aydınlık bir atölye, 245 diye bahsettiği konağın içi Gritchenko tarafından detaylı bir şekilde tasvir edilir: ( ) Ahşap merdiveni tırmanıyoruz. Haremin önünden geçip üçüncü kata, selamlığa çıkıyoruz. İçeri adım atar atmaz Namık tarafından neredeyse Çinlilere özgü diyebileceğim bir kibarlıkla karşılanıyoruz. İlerliyoruz. Sanki bir şapele girer gibiyiz. Her yerde pastel renkler. Gün ışığından geldiğimiz için objeleri ayırt etmekte zorlanıyorum. İran perdeleriyle kapatılmış iki pencere. Gümüş renkli ışık at nalı biçimindeki kemerlerin altından yıldızlar, daireler, benekler halinde süzülüyor. Örtü, perde, kafes, parmaklık bütün bunlar burada, Şark ta ne kadar karakteristik ve yerinde geliyor. Pembe halının sağına soluna atılmış yuvarlak minderlerin üzerine Türk usulü yerleşiyoruz. Namık perdeyi açıyor, hareme giden ve her adımda ses çıkaran merdivenden iniyor. Salonun ortasında iyice parlatılmış bakır bir mangal. Solda bir divan, sağda bir divan, girişte bir başka divan. Biri geniş ve alçak, arkalıksız; yuvarlak uzun yastıkları var; simli palamut püsküllerle süslenmiş. Üstünde duvara kılıçlar, yatağanlar, eski piştollar raptedilmiş (N... nin babası Çerkes asıllı bir paşaydı). Yanda, üstünde sedef kakmalı bir çekmece, testiler, hançerler, tespihler duran bir raf. Karşıda arkalıklı bir kırmızı divan; üzerinde iki yay çizen bir örtü var (uçları sim ve sırma nakışlı). Önünde, beyaz bir postun üstünde boynuzla işlenmiş minyatür bir sehpa. Üstünde turkuaz rengi bir İran testisi, içinde iki çiçek ve yanında oyun zarı büyüklüğünde, gül yağı dolu gümüş bir şişe. Pencerenin önünde üzerine eski bir Kuran konmuş bir rahle. Mangalın yanında başka bir keçi postu. Üzerinde tek mumlu bir şamdan. Üçüncü divanın yanında, sekizgen bir sehpanın üstünde, kırmızı marpuçlu bir nargile. Tavandan, camilerdeki gibi, içleri yağ dolu lambalar sarkıyor (tavan koyu yeşile boyanmış, sonradan beyaz levhalar eklenmiş). Büyük divanın üstünde, odanın köşesinde kırmızı bir fener. Duvarlarda Kuran dan ayetlerin yazılı olduğu levhalar. Harika Türk ve İran halk tasvirleri; pembe turuncu tonlar ağırlıkta, üzerleri verniklenmiş. Girişte kitap rafları. Mavi benekli beyaz bir kumaşla kaplanmış 241 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 19 Mart 1921, 284. 242 Ruşen Eşref ilerleyen yıllarda milletvekilliği, cumhurbaşkanlığı umumî katipliği ve büyükelçilik görevlerinde bulunur. 243 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 6 Eylül 1920, 164. 244 Canan Barım Alioğlu ile yapılan görüşmeden, 21 Nisan 2016. 245 Mazhar Şevket, Namık İsmail, Tan, 6 Eylül 1935, 7.

181 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE bir divanın üstünde, Holbein ve Botticelli nin Alman baskılarından alınmış portreleri. Namık geri geliyor. Bizi yan tarafa, atölyesine davet ediyor. [Aleksandr] Blok un resimlenmiş, Fransızca Douze kitabını bana geri veriyor ( ) 246 Namık İsmail, Gritchenko ya İşte Delacroix nız, der ve bunun üzerine Gritchenko Delacroix nın Fas tablolarını başarılı bulduğunu belirtir ve Delacroix nın zihniyetinin Türk ressamın tüm etütlerinden, portrelerinden ne kadar farklı olduğunu belirtip aslında Türk ressam, Fransız üstadın dehasını kendisine Münihlilerden daha yakın bulmalıydı diyerek, Namık İsmail in sanatı üzerindeki Alman etkisine sitem eder. 247 Gritchenko, Namık İsmail ve ailesinin yaşadığı konağın zarafetinden etkilenir, detaylardaki inceliğe ve estetik bütünlüğe hayran kalır ancak Namık İsmail in sanatındaki Alman etkisini anlamlandıramaz. Namık İsmail in yetenekli olduğunu belirtirken eleştirmeye de devam eder: İnanılmaz bir şey! Orada duvarın diğer tarafında, salonda bazen en ufak şeylere (tasvirlere, nargileye, hatlara, peçetelere, kutulara, yatağanlara ve küçük sehpalara) varıncaya dek çok büyük bir zevk sergileniyor. Oranlardaki sanatsal duygu, renk uyumu, ayrıntıların kavranması, hepsindeki bütünlük hissi algılanıyor. Halbuki burada, manzaralarda, portrelerde her şey hantal, sallantılı, banal ve tesadüfi (Namık yetenekli bence bu konuda hiçbir şüphe yok.) Her şey siyah, yeşil ve sarı renklerde çizilmiş tipik Münih paleti. Almanlar ne ilginçtir ki Ruslar, Polonyalılar, Slavlar ve Osmanlılar üstünde aynı etkiye sahip. Bu nereden kaynaklanıyor? 248 Namık İsmail in, Mütareke döneminde Berlin de kalarak Lovis Corinth le çalışması Namık İsmail in bilinçli bir tercihidir. Almanya ya gittiğim zaman resmi anlıyordum. Paris e gittiğim gibi değildim. Ve Korenti en çok beğendim. O zaman Almanya da en kuvvetli san atkâr olarak onu bulmuştum, der. 249 Kuşkusuz geç 19., erken 20. yüzyılda Alman sanat ve kültür hayatının önde gelen simalarından biridir Corinth. Gritchenko nun Namık İsmail in sanatında Almanya, daha ziyade Münih paleti sezmesi, hocası Corinth in uzun dönem Münih te yaşayıp sanat eğitimini ağırlıklı olarak burada devam ettirmesiyle ilişkili olmalıdır. Corinth, Königsberg Akademisi nde gördüğü eğitim sonrasında, 1884 1887 ve 1890 1901 yıllarında uzun bir dönem Münih te yaşar, eğitimine ve sanat hayatına Berlin e taşınıncaya kadar burada devam eder. 250 19. yüzyılın ikinci yarısında Münih, Almanya nın en önemli sanat akademisini barındırmaktadır. 251 Bilhassa 1870 ler ve 1880 lerde kurum, bir dizi reform, hızlı büyüme ve birçok genç hocanın atanması sayesinde verimli bir döneme girer. 252 Akademi kendisini yalnızca yüksek sanatın bir kalesi olarak görmektedir ve 1870 lere kadar tarih resmi merkezdedir; bundan dolayı tüm hazırlık sınıfları figür resmine odaklanmış, bu durum janr resmi daha önemli konuma geldiğinde de değişmemiştir. 253 246 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 6 Eylül 1920, 164, 165. 247 A.g.e., 165. 248 A.g.e. 249 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 416. 250 Bernhart Schwenk, One can treat the subject matter in a hundred different ways ( ) : Corinth in Munich, Lovis Corinth, ed. Peter Klaus Schuster, C. Vitali, B. Butts (Münih: Prestel, 1996), 25. 251 Susanne Böller, American Artists at the Academy of Fine Arts in Munich 1850 1920, American Artists in Munich: Artistic Migration and Cultural Exchange Processes, ed. Christian Fuhrmeister, Hubertus Kohle, Veerle Thielemans (Berlin: Deutscher Kunstverlag, 2009), 44. 252 A.g.e., 44. 253 A.g.e, 48.

182 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI İlk olarak bir sömestr Franz von Defregger (1835 1921) ile çalışan Corinth, daha sonra Ludwig von Löfftz ün (1845 1910) öğrencisi olur. 254 Corinth in hocası Löfftz o dönemde, öğrencileri tarafından Münih Akademisi nin en ilerici hocalarından biri olarak görülmektedir. 255 Namık İsmail, kuşağı içinde Almanya da eğitim gören tek ressamdır. 256 Corinth in seri, dinamik, diyagonal fırça vuruşlarının izleri Namık İsmail in sanatında da zaman zaman karşımıza çıkar. Namık İsmail in sanatındaki Alman etkisi birçok defa yazılmış, 257 sanatçı da hocası Corinth in üzerinde mühim tesirleri olduğunu doğrulamıştır. 258 Namık İsmail bir röportajında Berlin de bulunduğu yıllara dair şu açıklamayı yapar: En çok çalıştığım zaman, Berlin de bulunduğum zamanlardır. Bir sene bilâistisna [istisnasız] her gün sabah sekizden öğleye kadar atölyede ve öğleden akşama kadar müzelerde ve geceleri kroki atölyelerinde çalıştım. Bu resim müktesebatımı [resim bilgilerimi] medyûn [borçlu] olduğum bu zamanlar ekseri yemek yemeye vakit bulamamama rağmen bana saadet denilen deruni rükûdeti [derin durgunluğu] hissettirdi. 259 Namık İsmail, 6 Eylül 1920 tarihinde kendisini ziyaretinde Burada resim yapmak isterdim, diyen Gritchenko ya Rica ederim, ne zaman isterseniz. Nasıl çalıştığınızı görmekten çok mutlu olurum. Sanatınız hakkında çok düşünüyorum. Hoşuma gidiyor, ama sizi iyi anlayamıyorum, gerçek sanat bu mu acaba diye soruyorum kendime, cevabını verir. 260 Bu istek üzerine, ertesi gün, 7 Eylül 1920 tarihinde sabah, Gritchenko, İbrahim Çallı nın eşi Münire Hanım la beraber Namık İsmail in Beşiktaş taki evine gider. Ancak bir kadının bir yabancı erkekle sokakta yürümesinin uygun bulunmadığı o günlerde bir bekçinin, ahlak zabıtasının belirmesi, bu durum karşısında Münire Hanım ın geride kalıp Gritchenko yu tanımıyor gibi davranması sanatçıyı şaşırtır. 261 Gritchenko, bir ay boyunca Münire Hanım ı kendisine poz vermesi için ikna etmeye çalışır ve nihayet Namık İsmail in evinde işe koyulur. 262 Gritchenko aynı gün, Namık İsmail in o dönemde nişanlısı olan eşi Mediha Şefik le 263 de tanışır: 254 Münih Akademisi ne damga vurmuş eğitimci ve müdür Karl von Piloty dir (1826 1886). Corinth, Münih te ilk sömestr Piloty nin öğrencisi Franz von Defregger dan (1835 1921) ders alır. Münih Akademisi nin bir diğer önemli ressam hocası Wilhelm Diez dir (1839 1907). Münih Akademisi ndeki Diez canlı, deneysel, alışılmadık ve eğlenceli olmasıyla bilinir. Diez, kısa bir süre Piloty nin öğrencisi olmuştur, ancak o Hollanda ve Flaman resmine olan hayranlığı ile tanınır. Diez, Hollandalı ve Flaman ustalara olan sevgisini öğrencilerine de aşılar. Böller, American Artists at the Academy of Fine Arts in Munich, 49 50 ve Geraldine Norman, Wilhelm von Diez, Nineteenth-Century Painters and Painting: A Dictionary (Berkeley: University of California Press, 1977), 74. Namık İsmail in hocası Corinth, Münih Akademisi nde Diez in öğrencisi Ludwig Löfftz den (1845 1910) ders alır. 255 Schwenk, One can treat the subject matter in a hundred different ways ( ), 28. 256 Celâl Esad Arseven, Namık İsmail in Almanya da Leipzig şehrinde Güzel Sanatlar Akademisi nde çalışarak diploma aldığını, ayrıca Corinth ve Liebermann ın talebesi olduğunu yazar. Arseven, Türk Sanatı Tarihi, 205. Namık İsmail le yapılan röportajlar incelendiğinde, sanatçının Leipzig de bulunup eğitim gördüğüne ve Liebermann dan ders aldığına dair bir açıklamasına rastlanmamıştır. 257 Arseven, Türk Sanatı Tarihi, 3. Fasikül, 205; Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 416; Zeynep Rona, Namık İsmail (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1992), 21. 258 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 416. 259 Sanâyi-i Nefîse Akademisi Müdürü Ressam Namık İsmail Bey le Mülakat, 10. 260 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 6 Eylül 1920, 165, 166. 261 A.g.e., 7 Eylül 1920, 166. 262 A.g.e. 263 Mediha Hanım ın baba adı Şefik tir. Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 21. Bu bilgi Nüfus Müdürlüğü nden de teyit edilmiştir.

183 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Namık ın siyah (ve uçları Japonlardaki gibi çekik) gözleri sürmeli nişanlısı geliyor. Onda bir Şark kadınının büyüleyici edası ve tüm çekiciliği var. Konuşması nasıl tatlı (üstelik en ufak bir yapmacık tatlılık söz konusu değil.) Beden ve el kol hareketleri nasıl esnek, nasıl zarif. Kıyafetini taşımasında, sade ama zevkli giyinmesinde nasıl bir hüner var. Son derece sade ve iki parçası da aynı biçimde kesilmiş pelerinli bir çarşaf göğsünü örtüyor. Bu güzel kadının portresi (Namık kısa süre önce yapmış) natüralizme tamamen uygun bir aslına benzerliğe sahip: O olduğunu çıkarmak mümkün, ama Yüce Tanrım! Ne sanat, ne ustalık ama tam bir Münih 264 O yıllarda sanatçılara sık sık eşleri, kız kardeşleri modellik yapardı. Bugün İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (İRHM) Koleksiyonu nda, Namık İsmail tarafından yapılmış, 1920 tarihli iki adet Mediha Şefik (1894 8 Temmuz 1961) 265 portresi bulunmaktadır. {R. 31, 32} Gritchenko nun Ne sanat, ne ustalık ama tam bir Münih tepkisi verdiği portre, bu resimlerden biri olmalıdır. 10 Eylül 1920 tarihinde Gritchenko, sabah saatlerinde Namık ın evinde çalıştığını, Münire Hanım ı resimlediğini, Münire Hanım ın kendi portresini görünce hayal kırıklığına uğradığını aktarır. Yine aynı gün Namık İsmail in kız kardeşi Ulviye Hanım ı poz vermeye ikna eder. 266 {R. 33} Gritchenko üç gün sonra Ulviye yi resimlemek için ailenin Beşiktaş taki konağına gider ve o güne dair şu bilgileri verir: ( ) Ulviye bir anlığına göründü. Çok cana yakın bir şekilde yarım saate kadar hazır olacağını söyledi. Tüm iyi niyetiyle poz veriyor. Çok çekici. Resme uygun bir yüzü var: düz, yuvarlak, sürmeli, küçük, burgu gibi gözler. Siyah yaşmağını başının üstüne atmış, altın sarısı saçları bir başörtüsü yle sıkılmış. Ortam siluetine tamamen uygun. Tablonun sağ alt köşesine, omuz hizasından yerleştirdim. Çok yukarıda, başının üstünde, son hızla koşan ve hörgüçlü sırtında sarı bir tabut taşıyan kızıl bir deveyi gösteren bir halk tasviri. Sağda beyaz bir cami ve minaresi. Devenin yanında siyah cüppesiyle yürüyen bir imam görülüyor. 267 R. 33 Ulviye İsmail, tarihsiz, fotoğraf. Özel koleksiyon, Türkiye. 264 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 7 Eylül 1920, 166. 265 Nüfus Müdürlüğü nden alınan bilgilerdir. 266 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 10 Eylül 1920, 168. 267 A.g.e., 13 Eylül 1920, 169. Gritchenko uzmanı Vita Susak, araştırmasında Gritchenko nun anı kitabında tasvir edilen bu resmin, bugün Ukrayna Ulusal Sanat Müzesi nde olduğunu tespit etmiştir. 268 {R. 34} Namık İsmail in kız kardeşi Ulviye Hanım ın resimlendiği odanın bir fotoğrafı günümüze kalmıştır. {R. 35} Şark üslubunda döşemelerin dikkat 268 Vita Susak, Alexis Gritchenko s Two Years in Constantinople, or Tsvetodynamos in Istanbul, Transcending the Borders of Countries, Languages, and Disciplines in Russian Émigré Culture, ed. Christoph Flamm, Roland Marti, Ada Raev (Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholars Publishing, 2018), 115.

R. 31 Namık İsmail, Mediha Hanım Portresi, 1920, tuval üzerine yağlıboya, 63,5 58,5 cm. MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Türkiye.

185 R. 32 Namık İsmail, Mediha Hanım Portresi, 1920, mukavva üzerine yağlıboya, 40 37,5 cm. MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Türkiye.

187 solda: R. 34 Alexis Gritchenko, Çarşaflı Türk Kadını, 1920, tuval üzerine yağlıboya, 99,5 76,5 cm, imzalı ve tarihli. Ukrayna Ulusal Sanat Müzesi Koleksiyonu. R. 35 Namık İsmail in ailesine ait Beşiktaş taki konaktan iç mekân detayı, 1920 ler, fotoğraf. Özel koleksiyon, Türkiye.

188 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI çektiği bu nadide mekân, Namık İsmail in başka eserlerinde de karşımıza çıkar. Gritchenko nun günlüğünde tarif ettiği halk tasviri, fotoğrafta sağ üstte rahatça seçilir. R. 36 Hüsnü İsmail, tarihsiz, fotoğraf. Selim Küsefoğlu Koleksiyonu, Türkiye. Gritchenko anılarında Namık İsmail in Beşiktaş ta ailesiyle yaşadığı konağı sanatçıların buluştuğu, rahat çalışabildiği, ürettiği bir mekân olarak tasvir eder. 14 Eylül 1920 tarihinde Gritchenko Namık İsmail in konağına ressamın kız kardeşi Ulviye yi resmetmek için tekrar gider. Ulviye Hanım ın haremlikte misafirleriyle olduğunu öğrenince bir süre kendisini atölyede bekler. Gritchenko, Namık İsmail in ev halkını tanımamıza yardımcı olur, Ulviye Hanım la arasında geçen diyaloğu şöyle anlatır: Atölyede bekliyorum. Sükûnetin ortasında tek başınayım ( ) Üsküdar üzerindeki akşam güneşi kadim tuhaf renklerde bir İran halısı dokuyor. Corot ya, Delacroix ya bakıyorum, züppeliği yüzünden sevmediğim Pierre Loti yi okuyorum. Namık ın kardeşi Hüsnü içeri giriyor ( ) Bir arkadaşı Hüsnü yü görmeye geliyor (ressam da dahil olmak üzere hepsi Kafkasya da, unutulmaz Sarıkamış taymışlar) ( ) Ulviye, Avrupa kesimli ve göğsü V biçiminde açık benekli mor bir elbiseyle içeri giriyor. Yumuşak ve güzel kokan saçlarına kına yapmış. Bu kadar uzun süre misafirlerini bırakıp gelemediği için özür diliyor. Ulviye birdenbire Kreutzer Sonatı sever misiniz? diye soruyor Ben de sizle aynı fikirdeyim (İyi Fransızca konuşuyor, bazen araya karakteristik ve gırtlaktan gelen Türkçe sözcükler katıyor.) O halde niye evleniyorsunuz? Ahh! Eğer özgür olsaydım (narin ayaklı ince bacağını büküp, dalgın bir ifadeyle elini bacağına yaslıyor), lisede kalırdım. Konservatuvara giderdim Böyle oturduğuma bakıp şaşırmayın. (Yavaş bir hareketle buklelerini düzeltiyor.) Bu bizim Doğulu pozumuz. Başını olumsuz manada sallarken kara kaşları iyice yukarı kalkıyor. Berlin ve Hamburg da on sekiz ay kalmış. Her akşam konsere gidip müzik dinlemiş. 269 Kardeşlerin en büyüğü olan Hüsnü İsmail {R. 36}, Beşiktaş askerî rüştiyesini bitirdikten sonra Topçu Mektebi ne girer, resme olan kabiliyetinden ressam sınıfına seçilir ve 1906 da ikinci mülazımlıkla (teğmen) okulu bitirip mümtaz sınıfa 270 ayrılır. 271 1907 de hükümet tarafından Almanya ya gönderilen Hüsnü İsmail burada üç yıl kalır. 272 1917 yılında ordu için mubâyaatta (satın alma) bulunmak 269 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 14 Eylül 1920, 170, 171. 270 Osmanlı askerî teşkilatında 1908 yılında lağvedilen, erkân-ı harb (kurmay) sınıfına denk üstün bir askerlik sınıfı. Necdet Sakaoğlu, Osmanlı Tarihi Sözlüğü (İstanbul: Alfa Basım, 2016), 512. 271 Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 6. 272 A.g.e., 6.

189 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE üzere Berlin e gider. Aynı dönemde kardeşi Namık İsmail de savaş resimleri sergisi için Berlin de bulunmaktadır. 273 Hüsnü İsmail annesi Bakiye Hanım ve kız kardeşi Ulviye yi Berlin e götürür. 274 Mütarekenin ilk yıllarında aile Berlin de bir araya gelir. Ulviye İsmail, o dönemde çok az hemcinsinin erişebildiği bir eğitim alır; Beşiktaş Kız Rüştiyesi ni bitirir, önce Fransız sonra İtalyan bir madamdan piyano ve Fransızca dersleri alır. Ayrıca Berlin de bulunduğu sırada konservatuvara devam eder. 275 Ulviye İsmail, Gritchenko nun ziyareti sırasında nişanlıdır. Neden evleniyorsunuz? sorusuna verdiği cevapta özgür olsaydım lisede kalırdım ifadesi kadar, kısıtlı gündelik hayatına yönelik yakınmaları da düşündürücüdür: Size imreniyorum Griçenko. Suriçi İstanbul u iyi bilmiyorum. Niçin? Hep evdeyim; nakış işliyorum, dikiş dikiyorum, piyano çalıyorum, okuyorum. 276 Kapalı kapılar ardında yaşayan dönemin kadınına biçilmiş rol ve bu rolün sınırları oldukça kesindir. Ulviye Hanım, bu yabancı sanatçıya üst sınıf Osmanlı kadınının kapalı ev hayatına dair samimi açıklamalarda bulunur. ( ) Siz, sevgili Griçenko, Almanya dan, zavallı Almanya dan hep nefret ediyorsunuz Halbuki orada ne kadar çok musiki cemiyeti, ne kadar çok konser var, burada hiçbir şey yok. Zaten olsa da gidemiyoruz, der. 277 Ulviye İsmail, Batı da eğitim görmüş ancak kapalı bir hayata zorlanan kadının sessiz dramına da tercüman olur. Namık İsmail in, kız kardeşiyle yakın olduğu, kardeşin ağabeyine eserleri için defalarca poz verdiği bilinmektedir. Hatta sanatçının bugün İstanbul Resim ve Heykel Müzesi nin koleksiyonunda bulunan, 1917 tarihli Sedirde Uzanan Kadın adlı eserindeki model Ulviye İsmail dir. 278 {R. 37} 1920 yılında Samsun tütün tüccarlarından Ali Haydar ile evlenen ve bu evlilikten üç çocuğu olan Ulviye Hanım ın eşi 1926 yılında Viyana da vefat eder. 279 Ancak onu en çok sarsan ve buhrana sürükleyen hadise, çok sevdiği ve bağlı olduğu ağabeyi Namık İsmail in 1935 yılındaki ani ölümüdür. 280 Gritchenko, 16 Eylül günü öğleden sonra Namık İsmail in evinde Ulviye Hanım ı resimlediği sırada ev sahibinin ziyaretçileri uğrar: ( ) Birdenbire kapı açılıyor ve eşikte sanki ruh gibi bir genç kız beliriyor. Beyazlar giymiş, yanakları pembe. Namık ın öğrencilerinden Hale Utangaç, mütevazı, yuvarlak yüzlü. Uzaktan bana soruyor: Bakabilir miyiz? Buyurun. Ne kadar ilginç. Rusya da modern resim mi yapıyorsunuz? Evet. Daha fazla bakamazsınız, yasak. Niçin? Çünkü yaşınız küçük. Herkes gülüyor. 273 İ. Safa Günay kitabında O zaman kardeşi Namık İsmail de harb resimleri sergisi için Paris te bulunuyordu. Bu sebepten annesi Bakiye ile kız kardeşi Ulviye yi de Berlin e götürdü, yazmıştır. Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 6. Bilindiği gibi Namık İsmail söz konusu sergiler için Viyana ve Berlin e gitmiştir. Günay, yanlışlıkla Berlin yerine Paris yazmış olmalıdır. 274 A.g.e., 6. 275 A.g.e., 7. 276 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 14 Eylül 1920, 171. 277 A.g.e., 16 Eylül 1920, 172. 278 Karşılaşılan bazı kaynaklarda modelin, ressamın eşi Mediha Hanım olduğu yazılmıştır. 1917 yılında Namık İsmail, Mediha Hanım la henüz evlenmemiştir, dolayısıyla poz veren modelin Mediha Hanım olması mümkün değildir. Mediha Hanım ın günümüze kalan fotoğraflarıyla sedirde uzanan kadın benzeşmemektedir. 279 Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 7. 280 Emine Keskin ile yapılan görüşmeden, 8 Şubat 2013.

190 R. 37 Namık İsmail, Sedirde Uzanan Kadın, 1917, tuval üzerine yağlıboya, 131 185,5 cm. MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Türkiye.

191 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Seanstan sonra Ulviye, Hale ve Hüsnü ile birlikte piyanolu salona açılan büyük merdivenden hareme indik. Halının üzerinde suluboya resimlerime baktık (Ulviye onları getirmemi istemişti.) Eski İstanbul u bizden iyi biliyorsunuz. Genç Hale kendinden geçmiş bir halde, Oh! Muhteşem! diyor. Fazla bir şey anlamıyorum ama hoşuma gidiyor. Hüsnü Türk esnafın isimlerini sayıyor, tuhaf adlar sıralıyor: salepçi, tütüncü, kibritçi, bozacı 281 Namık İsmail in öğrencisi Hale, 20. yüzyılın en önemli Türk kadın ressamları arasında gösterilen Hale (Salih) Asaf tan (1905 1938) {R. 38} başkası değildir. Hale (Salih) Asaf, ilk resim derslerini teyzesi Mihri Hanım dan almış ve Namık İsmail in özel öğrencisi olmuştur. 282 Gritchenko nun anı kitabı sayesinde Hale (Salih) Asaf ın Namık İsmail in öğrencisi olduğu yıl (1920) teyit edilebilmektedir. R. 38 Hale (Salih) Asaf, Süs, 1924, fotoğraf. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi, Taha Toros Arşivi, belge no: 001512009006, kalıcı link: http://hdl.handle. net/11498/18664. Erişim tarihi: 25.10.2019 Namık İsmail-Gritchenko dostluğunun günümüze kalan en önemli belgelerinden biri Namık İsmail tarafından yapılan 1920 tarihli Alexis Gritchenko portresidir. {R. 39} Zeynep Rona nın 1992 yılında yayımlanan Namık İsmail kitabında belgelenen bu erkek portresinin 283 kimliği uzun yıllar aydınlanmamıştır. Namık İsmail in vârisleri portredeki modelin fizyonomisine dayanarak (Namık İsmail Çerkez asıllı olduğu için) Çerkez asıllı biri olabileceğini düşünmüşlerdir. Gritchenko nun hayatını ve yapıtlarını konu alan Alexis Gritchenko: Sa Vie Son Œuvre (1948) adlı kitabın giriş bölümünde Alexis Gritchenko nun bir fotoğrafı yer alır. {R. 40} Bu Gritchenko fotoğrafıyla, Namık İsmail imzalı portredeki modelin benzerliği şaşırtıcıdır. Her ne kadar Gritchenko anılarında bu portrenin yapım sürecinden bahsetmemiş olsa da, fotoğrafla olan benzerliğe dayanarak Namık İsmail in 1920 yılında Gritchenko nun bir portresini yaptığını söyleyebiliriz. 284 İstanbul da yapılan bu portrede Gritchenko bir Rus gömleği üzerine ipek emprime robdöşambrı andıran bir üst giysi giymiş, sorguçlu bir kavukla poz vermiştir. Kavuk örtüsünün üst giysisiyle uyumlu olduğu görülür. Söz konusu portrede Gritchenko nun giydiği kostümün detayları aydınlatılamamış, Namık İsmail in atölyesinde bulunan bir kostüm olabileceği düşünülmüştür. Resmin albenisi, modelin muzaffer bir edayla verdiği pozu ve gösterişli kostümü kadar hiçbir sanat çilesi çekmez bir el alışkanlığıyla, 285 yapılmış hissi vermesinden kaynaklanır. Günümüze kalan fotoğraftan Namık İsmail in sağlığında bu portreyi atölyesine astığını, çalışma ortamından ayırmadığını öğreniriz. {R. 41} 281 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 16 Eylül 1920, 171, 172. 282 Pelvanoğlu, Hale Asaf, 71. 283 Zeynep Rona, Namık İsmail, 137. 284 Gritchenko, 26 Ekim 1920 tarihinde İbrahim bir Türk gazetesi için portremi yaptı. Hamdi Bey [Ahmed Hâşim] onu bir makaleyle birlikte yayınlatmak istiyor, bilgisini verir. Söz konusu esere ya da makaleye araştırma sırasında ulaşılamamıştır. Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 26 Ekim 1920, 227. 285 Necip Fazıl Kısakürek, Namık İsmail in ressamlığını bu cümleyle özetler. Necip Fazıl Kısakürek, Bâbıâli (İstanbul: Büyük Doğu b.d. Yayınları, 1975), 220.

193 R. 40 Alexis Gritchenko. Fotoğraf: P. Nadar. René-Jean, Paul Fierens, Alexis Gritchenko: Sa Vie Son Œuvre, Paris: Quatre Vents, 1948. R. 41 Namık İsmail atölyesinde, y. 1927 1935, fotoğraf. Özel koleksiyon, Türkiye. solda: R. 39 Namık İsmail, Alexis Gritchenko Portresi, 1920, mukavva üzerine yağlıboya, 66 52 cm, imzalı ve tarihli. Özel koleksiyon, Türkiye.

194 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Gritchenko nun Namık İsmail Üzerindeki Etkisi Namık İsmail in sanatında, eserlerinde, doğrudan Alexis Gritchenko etkisi göremeyiz. Ukraynalı sanatçının Namık İsmail üzerindeki etkisi daha ziyade fikren olmuştur. Diyebiliriz ki Gritchenko, Namık İsmail in düşün dünyasını etkilemiş, sanatıyla Namık İsmail i düşünmeye sevk etmiştir. Namık İsmail in 1921 senesinde yaptığı kapsamlı İtalya gezisi, Gritchenko ile İtalya üzerine yaptığı uzun sohbetleri sonrasındadır. Namık İsmail, bu gezi sırasında resim çalışmalarında da bulunur ve İtalya konulu eserlerini 1921 tarihli Galatasaray Sergisi nde sergiler. İtalya seyahatinin Namık İsmail üzerindeki tesiri, sanatçının Mikelanj adlı kitabının 1929 tarihinde yazılmış Mukaddeme (sunuş) bölümünde dikkat çeker. 286 21 Eylül 1920 tarihinde Gritchenko, Namık İsmail in evinde bir yandan çalışmakta bir yandan da onunla sanat üzerine sohbet etmektedir. Namık İsmail, ona İtalya ya gitmek istediğini, İtalya seyahatinin kendisi için bir düş olduğunu söyler. 287 Gritchenko ona İtalya izlenimlerini şöyle aktarır: Dikkat çekici insanların yaşadığı tanrısal bir ülke. Bir zamanlar yirmi sekiz kenti yayan ve arabayla dolaşmıştım. Ancona dan yola çıkıp unutulmaz Assisi den geçip - Cimabue nin yarısı yok olmuş ama dahiyane freskleriyle San Francesco Manastırı ne muhteşem bir yapıydı; burada Bizans ın bakışının, Giotto nun, öğrencilerinin tüm trajik duygusunu ve görkemli coşkusunu korumuştu- Napoli ye gittim; Venedik ten Padova, Pisa ve Parma dan geçerek Milano ya gittim. San Giminiano, Assisi, Sienna, Orvieto, Mantova ve Verona gibi küçük kentleri ziyaret edebilseniz çok sevinirdim. İnanın bana, bütün bunlar size banal yöntemler ve yanlış bir sanat anlayışından başka hiçbir şey vermemiş Alman öğretmenlerden ve Münih ekolünden çok daha önemli. 288 Gritchenko, kitabının bu bölümüne düştüğü dipnotta İstanbul dan gelen yazılı haberden Namık İsmail in İtalya ya bir yolculuk yaptığını ve primitifleri gördükten sonra Gritchenko nun sanatını anlayıp takdir ettiğini öğrendiğini yazar. 289 29 Ekim 1920 tarihinde İbrahim Çallı ile Gritchenko, Namık İsmail in evine giderler. Gritchenko anılarında Namık İsmail için bir yol haritası oluşturduğunu yazar. 290 19 Mart 1921 tarihli günlüğünde, Namık İsmail in çok yakında İtalya ya gideceğini belirtir. Namık İsmail kendisiyle yapılan bir röportajda şu açıklamayı yapmıştır: Gazi Osman Paşa mektebinde altı ay kadar kaldım, evlendim ve İtalya ya gitmek üzere izin istedim vermediler. İstifa ettim, İtalya ya gittim. Bir sene İtalya da kaldım. İtalya yı şimalden cenuba kadar köylerine varıncaya kadar gezdim. San at eserlerini gördüm, İstanbul a döndüm. 291 286 Bahsi geçen kitap, birden çok kaynaktan tercümedir ve 1931 yılında Milli Eğitim Basımevi tarafından yayımlanmıştır. Michel Ange, Milliyet, 10 Temmuz 1931, 5 ve Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 70. 287 Gritchenko, Deux ans à Constantinople, 21 Eylül 1920, 175. 288 A.g.e., 21 Eylül 1920, 175. 289 A.g.e. (Dipnot 16, s. 295) 290 A.g.e., 29 Ekim 1920, 229. 291 Naci, Namık İsmail San atı, Şahsiyeti, Eserleri ve Hayatı, 419.

195 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Namık İsmail in 1921 yılının sonbaharında İstanbul da yayımladığı bazı makalelerinin İtalya gezisinin izlerini taşıdığı görülür: 13 Ekim 1921 tarihinde Yarın da yayımlanan Sanat Musâhabesi: Klasik, Fütürist ve Primitif Ressamlar Hakkında Bazı Fikirler, 20 Ekim 1921 tarihinde Yarın da yayımlanan Venedik Kanalları, 3 Kasım 1921 tarihinde yine Yarın da yayımlanan Venedik Geceleri, 5 ve 20 Kasım 1921 tarihinde Dergâh ta yayımlanan Üç Mel ûn ve Sanatkâr: Benvenuto Cellini, Ribera, Caravaggio ve Üç Mel ûn ve Sanatkâr 2 Caravaggio ile Ribera. Bunlar arasında Namık İsmail in Sanat Musâhabesi: Klasik, Fütürist ve Primitif Ressamlar Hakkında Bazı Fikirler adlı makalesi, sanatçı dostu Alexis Gritchenko yu okurlara tanıtması açısından ayrı bir önem taşır: Garip bir hodbinlikle [bencillikle], kendi fikirlerimizi en doğru yol telakki ettiğimiz [kabul ettiğimiz] için, bize uymayan fikirleri inatla reddeder ve onlardan nefret ederiz. Zıt nokta-i nazarlar [bakış açıları]; muhtelif iklimlerin muhtelif nebâtatı [bitkileri] gibi, bize nihayet neden merakâver [meraklı] bir hayret vermesin? Ne kadar güzellikler vardır ki mantık ismini verdiğimiz aletten geçirmediğimiz için bize meçhul kalmışlardır. Muhtemeldir ki mecnunâne [delice] bulduğumuz fütürizm de bu meyanda olsun. Bundan bir sene evvel şehrimizde Griçenko isminde fütürist bir ressam vardı. Bu, münzevi, çalışkan ve meczup adam kıskanç bir itina ile sakladığı eserlerini bazen istediği kimselere gösterirdi. Yüzlerce, binlerce küçük sulu boyalardan mürekkeb olan [oluşan] ve ekseriya yan yana konmuş renkli lekelere benzeyen bu resimler, anlamak için çalışmaya alışmış olan muhakememize anlaşılmaz bir muamma [bilmece, sır] gibi gelirdi. Bir gün Griçenko neşeli bir zamanında hayretâver [hayret veren] bir sabırla dörder dörder gözümüzün önüne dizerek, bütün eserlerini bize gösterdi. Ve hayretle dikkat ettim ki saatler süren bu temaşadan sonra muhakememdeki anlamak ihtiyacı durmuş ve ruhum kâh zıt, kâh uygun renklerin ahengiyle, derin meçhul bir musikinin verdiği hazla dolmuştu. O gün, o resimleri o kadar sevdiğim, beğendiğim halde hiç anlamamıştım, bugün de daha fazla anlıyor değilim: fakat sevmek ve beğenmek için anlamak lazım mıdır? Anlamak tahlil edebilmekle kabildir [mümkündür]. Ve yazık değil mi ki ekseriye tahlil edebildiğimiz şeyler sevmediğimiz şeylerdir. Tabiatın eşgâl-i mer iyesine [gözle görülen şekillerine] benzeyen hututu [çizgileri], fen-i menâzırı [perspektif fenni] eserlerinden külliyen kovan ressama, bir arkadaşımız sormuştu: Bu yaptığınız şeyler âlâ! Fakat bir de menâzır [perspektif] ve teşrih [anatomi] kavaidine [kurallarına] muvafık [uygun] bir resim yapabilir misiniz? Aldığımız cevap şu oldu: Yedi senedir menâzır ve teşrihi unutmak için çalışıyorum. Fütürist ressamların piri de sanâyi-i nefise mektebinden öğrendiği usul ve kavaidi [kurallar] unutmak üzere, Paris ten Haiti adalarına kaçmış değil midir? Şimdi düşünüyorum: Filvaki [gerçekte] kaide ve usul nedir? Şahsi, ferdî heyecanlarımızı muayyen bir kalıba dökerek umumileştirmeye kaide ve usul demiyor muyuz? Senelerce öğrendiğimiz usuller hâriçle [dış dünyayla] bizim aramızda öyle perdeler, öyle kanallar teşkil ediyor ki heyecanımızı onlardan geçirmeye, akıtmaya ve soğutmaya mecburuz. İşte Griçenko eserinden bütün bu kavaidi kovmuştu. Fakat buna mukabil [karşılık] bir sır getirmişti Ahenk. Fütüristlerin eserlerinde evler ve insanlar vardır. Fakat ne evler eve ne de insanlar insana benzerler. Fakat hayatla, maddi ve taklidî müşabehetleri [benzerlikleri] olmasa bile, bir eser heyecan-ı bediîyi [estetik heyecan] veriyorsa kâfi değil mi? ( ) 292 292 Namık İsmail, Sanat Musâhabesi: Klasik, Fütürist ve Primitif Ressamlar Hakkında Bazı Fikirler, Yarın, no. 1 (13 Teşrin-i Evvel 1337/1921): 3-4.

196 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI Namık İsmail, Gritchenko yu fütürist ressam olarak tanıtır. Namık İsmail in makalesini kaleme aldığı yıllarda, bazı sanat kavramları bugün sanat literatüründe kullandığımızdan farklıydı. Bilindiği gibi fütürizm, hem edebi hem sanat akımı olarak erken 20. yüzyılda İtalya da ortaya çıkar. İtalyan şair Marinetti ilk fütürist manifestoyu 1909 yılında Le Figaro gazetesinde yayımlar. 293 Modern dünyanın dinamizmini, enerjisini ön plana çıkaran bu akım, hız, devinim ve mekanik gücü yüceltir, geçmiş ve gelenekle olan bağın koparılmasını savunur. Bu yıllarda Paris in kübizmi, Münih in (Der Blaue Reiter ın müjdecisi) Neue Künstlervereinigung u (Yeni Sanatçılar Derneği), Marinetti nin fütürizmi Rusya da hemen etkili olur. 294 Ancak Marinetti nin 1914 yılında yaptığı Rusya ziyareti bazı Rus fütüristleri tarafından tepkiyle karşılanır. O kadar ki, Rus fütüristleri kendilerini İtalyan öncülerinden ayırmak isterler, bu sebeple fütürist kelimesi yerine budushchnost (gelecek) kelimesinden türetilmiş budetliany (gelecekte varolacaklar) kelimesi tercih edilir. 295 İtalyan fütürizmi ile Rus fütürizminin karmaşık ilişkisi bir yana, fütürizm terimi, daha dar anlamıyla, o dönemde ultra deneysel ve cesur sanatsal yaratımlar için de kullanılır. 296 Yaklaşık 1908 yılından itibaren görsel ya da edebi sanatlarda deneysel nitelik taşıyan tezahürler kısa sürede fütürist olarak sınıflandırılmaya başlar. 297 Dolayısıyla Namık İsmail in yazısında kullandığı fütürist terimi yadırganmamalıdır. Yazının ilerleyen bölümünde Namık İsmail, fütürist in anlamını biraz daha açar. Burada fütüristlerin piri diyerek tanıttığı sanatçı, Fransa yı terk edip Haiti ye değil, Güney Pasifik Okyanusu nda bulunan Tahiti ye yerleşen, orada yerliler arasında yaşamayı ve üretmeyi tercih eden Paul Gauguin (1848 1903) olmalıdır. 298 Gauguin 1887 yılında Haiti ye coğrafi yakınlığıyla bilinen Martinik i ziyaret eder 299 ancak bilindiği gibi en meşhur resimlerini Tahiti de yapar. Namık İsmail bu yazısında Gritchenko yu tanıtmanın yanında, modern sanata dair düşüncelerini de açık yüreklilikle ortaya koyar. Yan yana konmuş renkli lekeler olarak tasvir ettiği modern sanatı mecnunâne bulduğunu, sevip beğendiği halde hiç anlamadığını itiraf eder. Makalede fütüristlerin eserlerini tanıtırken yaptığı ne evler eve ve ne de insanlar insana benzerler, açıklaması kulağa naif gelse de, Batı Avrupa daki sanatsal gelişmelerden habersiz olan Osmanlı toplumuna konuyu dolaysız anlatmanın en makul yolu olmalıdır. Namık İsmail, yazısına Gritchenko ya ait bir suluboyanın görselini de ekler ancak eserin künye bilgisi verilmemiştir. Kuşkusuz 1921 tarihli bu yazı, henüz Fransa da şöhrete kavuşmamış Gritchenko yu İstanbul da tanıtmak adına önemli bir girişimdir. 293 Fütürizm akımının, kübo-fütürizm, Dada, süprematizm ve vortisizm akımları üzerinde etkileri olur. Edward Lucie-Smith, Futurism, Dictionary of Art Terms (Londra: Thames & Hudson, 2003), 98. Kübo-Fütürizm, 1910 yılı civarında Rusya ya has bir görsel sanatlar akımı olarak ortaya çıkar ve özünde Fransız kübizmi, İtalyan fütürizmi ve neo-primitivizmi harmanlar. 294 Camilla Gray, The Russian Experiment in Art 1863 1922 (Londra: Thames & Hudson, 2018), 93. 295 Myroslava M. Mudrak, The New Generation and Artistic Modernism in the Ukraine (Ann Arbor: UMI Research Press, 1986), 13. 296 A.g.e., 4. 297 A.g.e. 298 Bugün Gauguin in sanatı primitivist, post-empresyonist, sentetist olarak tanımlanır. Sentetizm terimi Paul Gauguin tarafından kullanılan düz renk alanları ve cesur konturların kullanıldığı bir resim anlayışını tanımlar. Paul Gauguin ve onun takipçileri tarafından 1880 lerde benimsenmiştir. 299 Geraldine Norman, Gauguin, Paul, Nineteenth-Century Painters and Painting, 92.

197 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Namık İsmail, Gritchenko nun İstanbul dan ayrılışından yedi yıl sonra, 1928 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü olarak Meşale dergisine verdiği röportajda, eski dostuna dair şu açıklamada bulunur: ( ) Şimdi Fransa da fevkalade muvaffakiyetler kazanan yeni bir ressam, Griçenko isminde bir Rus, muhacir olarak burada bulunuyordu. Bir gün ressam arkadaşlarımızdan birisi, sanatkârın çarpık resimlerine bakarak Peki siz doğru bir resim de yapabilir misiniz? diye sormuştu. Griçenko da Allah göstermesin Doğru resim yapmasını unutmak için on sene çalıştım diye cevap vermişti. Bakınız bizim hiç olmazsa unutmak için on sene çalışmamız lazım. Fakat resim yapmayı esasen öğrenmemiş olan sizler niçin duruyorsunuz? 300 1928 tarihli röportajda Namık İsmail e Kübizm, fütürizm gibi resim cereyanları [akımları] hakkında fikriniz nedir? diye sorulduğunda, Kübizm, fütürizm cereyanları artık eskimiştir. Onlardan sonra daha bin türlü yeni cereyan ve mektep [ekol] peyda olmuştur [ortaya çıkmıştır], cevabını verir. Sanatçı röportajın devamında şu ilginç ve samimi açıklamada bulunur: Fütürist resmi siz tabii anlamıyorsunuz ben de anlamıyorum. Çünkü o lisana aşina değilim. Nasıl bilmediğimiz bir lisanda okunan bir manzumenin ancak ahengi, musikisi bize zevk verirse bu resimde de belki boyaların ahengi bize yabancı gelmiyor. Bu mekteplerle tıpkı bir lisan öğrenir gibi istînâs etmek [alışmak], o tarz-ı rü yeti [görme tarzı], o hassasiyeti anlamak lazımdır. 301 Gritchenko nun İstanbul dan Ayrılışı 30 Mart 1921 tarihinde Gritchenko, İstanbul dan ayrılır. Günümüze ulaşan iki yapıt ve mektup sayesinde Gritchenko nun Fransa ya yerleştikten sonra da Türk ressam ve aydınlarıyla bağlantısını sürdürdüğünü anlarız. Bu konudaki ilk ipucu, Gritchenko nun İbrahim Çallı ya 1921 tarihinde gönderdiği ithaflı röprodüksiyonlardır; burada Gritchenko, İbrahim Çallı yı Güz Salonu nda (Salon d Automne) yakaladığı başarısından haberdar eder. 1924 yılında Namık İsmail in Paris te bulunduğunu, bu esnada Pierre Loti nin bir kitabının resimleri için açılan müsabakaya katılıp kazandığını sanatçının açıklamalarından öğreniriz. 302 Günümüze kalan belgelere göre, 1924 yılında Namık İsmail eşi Mediha Hanım la beraber Paris e gider ve burada Gritchenko ile görüşür. Araştırma sürecinde Gritchenko nun bir mezarlığı tasvir ettiği, 1920 tarihli bir suluboya yapıtla karşılaşılmıştır. {R. 42} Eserin sağ alt kısmında, sanatçının imzasının bulunduğu yerde silik de olsa EyB ve IV 20 ibaresi okunmaktadır. EyB ibaresinden sanatçının Eyüp ü resimlediği düşünülebilir. Gritchenko ya ait bu suluboyanın altında (hem sol altında hem de resmin dışında sağ altta) À Madame Mediha Namik A. Gritchenko 10 VI 24 Paris (Mediha Namık Hanım a, A. Gritchenko 10 VI 24 Paris) ithafı yer alır. Bu ithaf, Namık İsmail ve eşi Mediha 300 Namık İsmail Bey le Mülakat, Meşale, no. 2 (15 Temmuz 1928): 8. 301 Sanâyi-i Nefîse Akademisi Müdürü Ressam Namık İsmail Bey le Mülakat, 11. 302 Hikmet Feridun, Değerli Bir Ressam ve İdareci: Namık İsmail Sanat Hakkındaki Düşüncelerini Anlatıyor, Yedigün, 17 Nisan 1935, 8.

198 R. 42 Alexis Gritchenko, Mezarlık (Eyüp), Nisan 1920, kâğıt üzerine suluboya, 23 28,5 cm, imzalı ve tarihli. Özel koleksiyon, Türkiye. İthaflı: Mediha Namık Hanım a, 10 Haziran 1924, Paris.

199 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE Hanım ın 1924 yılında, yani Alexis Gritchenko Paris e yerleştikten sonra sanatçıyla görüştüklerinin kanıtıdır. Alexis Gritchenko imzalı, Namık İsmail e ithaflı ve yine 1924 tarihli bir yağlıboya tablo günümüze kalmıştır. {R. 43} Eserin yapım tarihi (1924) dolayısıyla İstanbul konulu olmadığı sonucuna varılabilir. İthafta şu yazılıdır: À mon ami İsmail Namık cordialement (Dostum İsmail Namık a içten dileklerimle). Bu eser de aynı Paris gezisinde Namık İsmail e hediye edilmiş olmalıdır. Namık İsmail ile Gritchenko nun 1924 yılında görüştüklerine dair bir diğer kanıt da bir mektuptur. Ressam Ruhi Bey (Arel) tarafından 12 Mart 1340 (1924) tarihinde Namık İsmail e gönderilen mektupta şu bilgiler yer alır: ( ) Griçenko ile görüştüğünüzü Hikmet e yazmışsın; fakat resim yapışında bir değişiklik var demişsin. Bu değişiklik, bizim tarafa doğru olsa gerektir; zira daha garip ve bambaşka yapacak. İşin bir derece yüksek perdesi yok idi. Onun için belki menazırlar ve konstrüksiyonlar biraz daha yola gelmiştir. Amerikalılara sattığını yazıyorsun. Yaptığı resimler acaba Paris te bir Lüksemburg bahçesinin ressamı var idi. Onun gibi bu da Paris resimleri mi yapıyor, yoksa ciddi işler mi yapıyor? Mektubunu behemehal beklerim ( ) 303 1924 tarihinden sonra Namık İsmail in Gritchenko yla görüştüğüne dair başka bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ahmet Hâşim, 1926 yılında, Akşam gazetesinde Bir Münakaşa Sonu başlığıyla yayımlanan yazısının bir kısmında Gritchenko dan bahseder. Hâşim in de Gritchenko yu Paris te ziyaret ettiğini öğreniriz: Cehaletin faziletlerini bana, dostum ressam Gritchenko, Paris teki atölyesinde, garip birer rüyanın tecelliyatını andıran muhayyirü l-ukul [akıllara durgunluk veren] levhalar arasında, baş başa çay içtiğimiz akşamlar, ne güzel anlatmış ve ne mukni [ikna eden] delillerle ispat etmişti. Eserleri bugün bütün dünya müzelerinde mutena mevkiler işgal etmeğe başlayan bu dâhi ve garip ressam, Moskova sanayi-i nefise mektebinden çıkınca, deha sının ilim içinde mahpus olduğunu ve ilim den yakasını kurtarmadıkça alnı altında sabırsızlıkla kanat çırpan dehaya serbestî veremeyeceğini anlayarak ilm i elde etmek için sarf ettiği gayretten daha büyük bir gayretle cehaletini istirdada [geri almaya] koyulmuştu. Zekâsına eski safvetini iade etmeğe muvaffak olduğu zamandan itibarendir ki, şimdi giran-bahâ [çok değerli] levhalarda tespit ettiği harikulade âlemin güzelliklerini seçmeğe başlamıştı. Cahil kalmanın saymakla tükenmez muhassenatını [iyiliklerini] meşhur Türk ressamı Çallı İbrahim Bey üstadımızdan da defaatle işitmiştim. Bu muhterem zata nazaran cehalet bir din gibi neşr [yayım] ve taammüm edilmeli [yayılmalı], mekteplerde öğretilmeli, camilerde vaazla halka telkin edilmelidir. Bilâ-kayd u şart [hiçbir şarta bağlı olmadan] öğrenmenin her nevine düşman olan bu büyük sanatkâr, üç sene mekteplerinde okuduğu Paris te ekmek veya su gibi en basit kelimelerin bile Fransızca mukabilini [karşılığını] öğrenmeği cehlin [cehaletin] asaletine münafi [aykırı] addetmiştir. O güzel eserlerini ancak bu faziletlerine medyûn [borçlu] olduğumuz üstadın cehalete gerek kendinde ve gerek başkalarında bu kadar yüksek rütbe ve kıymet vermesi ne kadar takdir edilse azdır. Geçmiş asırların bugünkü asra kıyasen güzellik hususunda daha çok feyyaz [çok verimli] oluşunun başlıca sebebini, birçok münekkitlerce, zekânın ilim ile gittikçe safvet ve bekâretini kaybetmesinde aramalı imiş ( ) 304 303 Ruhi Bey in (Arel) Namık İsmail e yazdığı 12 Mart 340/12 Mart 1924 tarihli mektup, İstanbul. 304 Ahmet Hâşim, Bir Münakaşa Sonu, Akşam, no. 2656 (4 Mart 1926) için bkz. Ahmet Hâşim, Gurabahâne-i Laklakan ve Diğer Yazıları, 312.

200

201 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE İbrahim Çallı nın, Gritchenko nun İstanbul yıllarını anlattığı kitabının yayımlandığından (1930) haberi olduğunu Fikret Adil in Asmalımescit 74 (Bohem Hayatı) adlı kitabından öğreniriz. Fikret Adil, Sade takma ismiyle kitapta anılan Hale Asaf la arasında geçen diyaloğu aktarır. Kitapta Dallı olarak adı geçen, İbrahim Çallı dan başkası değildir: Yemeği bitirdikten sonra Montparnasse ta biraz dolaşalım dedim, Sade: Aman, dedi, Dallı bana İstanbul da iken söylemişti. Griçenko nun bir kitabı çıkmış, gidip onu alalım. Bir kütüphaneye girdik. Sanatla alâkadar olanlar, bir zamanlar İstanbul a gelmiş ve burada sefil ve harap birkaç sene geçirdikten sonra Paris e giderek, şöhret ve servete kavuşmuş olan Ressam Griçenko yu tanırlar. İşte Sade nin alarak Dallı ya hediye etmek istediği kitap bu ressamın İstanbul daki serseri hayatını bizzat anlattığı resimli kitaptı. Kitapçı Sade nin sualine: Griçenko nun kitabı daha çıkmadı, almak istiyorsanız isminizi yazalım, sayısı mahdut kitaplardandır. Kaç frank? Kitapçı güldü: O dedi, pek ucuz değil, sekiz yüz frank. Sokağa dar fırladık. Sade: Tam, dedi, hediye edilecek kitap. Evet, bir muallim iki aylığını kırdırırsa alabilir. 305 Gritchenko nun anı kitabı Paris te büyük yankı uyandırmış olacak ki, Paul Signac 1 Haziran (1930) 306 tarihinde öğrencisi ressam Sabiha Bozcalı ya yazdığı mektubunda Gritchenko nun kitabından bahseder, metni ve görsellerini ilginç bulduğunu, kitabın onu eğlendireceğini yazar. 307 İbrahim Çallı, Namık İsmail ve diğer Türk ressam ve aydınların Gritchenko nun kitabını okuyup okumadığını bilemeyiz. Ukraynalı ressamın günlüğünün az sayıda basılması ve yüksek bir fiyata satılması kitaba erişimi güçleştirmiştir. Bugün Gritchenko nun günlüğünün bir nüshası Anıtkabir de, Atatürk ün özel kitapları arasında bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk ün Gritchenko nun anılarını okumuş olması muhtemeldir. * * * solda: R. 43 Alexis Gritchenko, İsimsiz, 1924, mukavva üzerine yağlıboya, 30,5 30,5 cm, imzalı ve tarihli. Alpaslan Aktuğ Koleksiyonu, Türkiye. İthaflı: Arkadaşım İsmail Namık a, içten dileklerimle. Gritchenko, İstanbul da Osmanlı ressamları ve aydınları tarafından ilgiyle karşılanmış; ürettiği eserleri, sanata dair düşünceleri merak uyandırmış, çoğu zaman da tartışma konusu olmuştur. Mütareke döneminin kapalı ortamında İstanbul a getirdiği yeni soluk, sanatçılar arasında sadece İbrahim Çallı tarafından heyecanla karşılanırken diğer Osmanlı ressamları onun eserlerine şüpheyle yaklaşmışlardır. Paris te aldıkları akademik resim eğitimini bir pusula olarak gören 1914 Kuşağı sanatçıları, Gritchenko yu anlamakta güçlük çekerler. Kuşak içinde Gritchenko yla sanatsal etkileşime girmekten çekinmeyen tek sanatçı ise İbrahim Çallı dır. Gritchenko nun İstanbul da sanatıyla geçinmesine, satış yapmasına yardım eder, onu aylarca evinde ağırlar. Kuvvetli önsezisi, sevecen kişiliği ve insancıl tavırları İbrahim Çallı nın öne çıkan kişisel özellikleridir. Çallı evini, atölyesini, çevresini Gritchenko ya açmış, imkânlarını ve bağlantılarını sanatına ve kabiliyetine inandığı bu yabancı sanatçıyla cömertçe paylaşmıştır. İbrahim Çallı nın, meslektaşları arasındaki en geniş ufuklu sanatçı olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Gritchenko nun İstanbul da 305 Fikret Adil, Asmalımescit 74 (Bohem Hayatı) (İstanbul: Sel Yayıncılık, 2015), 126. 306 Paul Signac ın mektubunda 1 Haziran yazar ancak yıl belirtilmemiştir. Mektubun Gritchenko nun kitabının yayımlandığı yıl olan 1930 da yazılmış olması kuvvetle muhtemeldir. 307 Paul Signac ın Sabiha Bozcalı ya mektubu, 1 Haziran [1930?], SALT Araştırma, Sabiha Rüştü Bozcalı Arşivi.

202 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI R. 44 İbrahim Çallı nın öğrencileriyle atölye çalışması, tarihsiz, fotoğraf. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Atölyesi Arşivi, Türkiye. hiçbir eserini sergilemediği, ürettiği eserlerini sadece yakın çevresiyle paylaştığı düşünülürse, sanatçının Türk sanat ortamına etkisi İbrahim Çallı üzerinden olmuştur diyebiliriz. Çallı nın Mevleviler ve arzuhalciler temalı eserlerinde Gritchenko etkisi görülür ve sanatçının bu modernleşme çabası Türk resmindeki ilk modernleşme kıpırtıları olacaktır. Namık İsmail de evini ve atölyesini Gritchenko ya açarak onun rahat bir çalışma ortamına kavuşmasını sağlamıştır. Namık İsmail, Gritchenko nun resimleri ve fikirleriyle ilgilenmiş ancak sunduğu yeniliklere temkinli yaklaşmıştır. Ukraynalı ressamın onu İtalya yı gezmesi ve sanat eserlerini yerinde incelemesi konusunda cesaretlendirmesi, Namık İsmail in bu geziden geriye bir dizi kıymetli eser ve yazı bırakmasına vesile olur. Buna karşılık Gritchenko da dostlarına duyduğu minneti onlara hediye ettiği eserlerle göstermiş, ayrıca günlüğünün giriş bölümünü minnettarlığını belirten şu cümlelerle sonlandırmıştır: ( ) Acılarımı dindirip mutluluğumu paylaşan Konstantinopolisli dostlarımın hepsine derin minnet duygularımı ifade ediyorum. Hamallara ve dervişlere, çocuklara ve gizemli kızlara selam olsun A.G. Paris. 308 İlerleyen yıllarda 1914 Kuşağı sanatçıları, 1923 ten sonra da genç Cumhuriyet in ideallerini benimsemiş, kuşağın birçok üyesi Cumhuriyet Türkiye sinin sanat ve kültür kurumlarında görev yapmaya devam etmiş, sanat alanında önemli sıçramayı yapacak Cumhuriyet Kuşağı sanatçılarını yetiştirmişlerdir. İbrahim Çallı, Güzel Sanatlar Akademisi ndeki görevini 1947 yılında emekliye ayrılana dek sürdürmüş, eğitimci kimliğiyle Akademi nin en etkili resim hocası olarak öne çıkmıştır. {R. 44} Bu konuda, Çallı nın öğrencisi Bedri Rahmi Eyüboğlu nun ( ) bugün Türk resminde isim yapmış 308 Gritchenko, Giriş, Deux ans à Constantinople, 19.

203 / ALEXIS GRITCHENKO NUN İSTANBUL YILLARININ İZİNDE R. 45 Namık İsmail Akademi bahçesinde öğrencileriyle, y. 1927 1935, fotoğraf. Özel koleksiyon, Türkiye. ressamların onda sekizi Çallı öğrencisidir, tespiti çarpıcıdır. 309 Çallı, öğrencilerine meslek sevgisi ve güven aşılamış, bağımsız sanatçı kimliklerine kavuşabilmeleri için onlara alan tanımıştır. Çallı nın uzun ve başarılı bir meslek hayatı olmuş, 1960 yılındaki vefatına dek resim yapmayı sürdürmüştür. Akademi hocası ve ünlü bir sanatçı olmasına rağmen dönemin koşulları gereği refah içinde bir yaşam sürmemiştir. Neslinin diğer sanatçıları gibi şöhretinin karşılığını maddi olarak alamamıştır belki ama bohem kimliği ve nükteleri sayesinde gündemde kalarak Türkiye de resmi tanıtmış ve sevdirmiştir. Namık İsmail ise 1927 yılında Güzel Sanatlar Akademisi müdürü 310 ve resim atölyesi muallimi olur. Namık İsmail, meslektaşları ve öğrencileri tarafından sevilen ve takdir edilen bir yönetici olmuş, Akademi onun çabalarıyla modern bir kuruma dönüşmüş, bu sebeple sanatçı sık sık Osman Hamdi Bey den sonra Akademi nin ikinci kurucusu olarak anılmıştır. 311 {R. 45} 1935 yılında Akademi müdürüyken geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden 43 yaşındaki sanatçının zamansız vefatı, uzun yıllar sanat ve Akademi çevrelerinde yeri dolmayan bir kayıp olarak hatırlanmıştır. Gritchenko nun İstanbul u terk edişinden sonra da modern sanat cereyanları ve bu cereyanların Akademi müfredatında yer alıp almaması konusu Namık İsmail ve İbrahim Çallı nın gündemini meşgul etmiştir. 1932 yılında Ali Sami (Boyar) ve Namık 309 Devamında: Birkaç örnek vereyim: Zeki Kocamemi, Hale Asaf, Muhittin Sebati, Halil Dikmen, Cemal Tollu, Nurullah Berk, Eşref Üren, Refik Epikman, Turgut Zaim, Ali Çelebi, Cevat Dereli, Nuri İyem, Mahmut Cûda, Bursalı Şefik. Eyüboğlu, Çallı Üzerine, 9. 310 Cezar, Güzel Sanatlar Eğitiminde 100 Yıl, 53 ve 55. İ. Safa Günay ise bu tarihi 1928 olarak verir. Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 23. 311 Günay, Büyük Türk Sanatkârı Namık İsmail in Hayatı ve Eserleri, 24.

204 / ALEXIS GRITCHENKO - İSTANBUL YILLARI İsmail arasında Akademi de verilen eğitime dair bir tartışma alevlenmiş, Namık İsmail Güzel Sanatlar Akademisi nin müdürü olarak, Ali Sami ye (Boyar) verdiği cevapta Akademi müfredatına ve modern sanata dair görüşlerini paylaşmıştır. 312 Modern sanat akımlarının Akademi müfredatına girmesi konusunun içyüzü, Metin Toker in 1947 yılında İbrahim Çallı nın emekliye ayrılışıyla ilgili yazdığı makalede aydınlatılmıştır: Akademi nin başında Namık İsmail vardı. İki dost Avrupa ya talebeler yolladılar ve onları dönüşlerinde, yanlarına muavin olarak aldılar. Heyhat! Bu gençler sanatın sol cereyanları olan ve bir Akademi ye girmemesi gereken fütürizm, kübizm gibi cereyanlara kendilerini kaptırmışlardı. Namık İsmail le Çallı baş başa verip, uzun uzun konuştular ve bu gençleri Akademiden uzaklaştırmaya karar verdiler. Bu esnada, aralarında şöyle bir muhavere geçti, Namık İsmail dedi ki: Çallı sakın biz yanılmış olmayalım, boş bir gurura kapılmayalım. Ne sen, ne ben dünya çapında bir sanatkâr olabildik. Yoksa değerimizi izam mı ediyoruz? Çallı ona şu cevabı verdi: Sen 41 yaşındasın, ben 48. Düşün, mekteb sıralarından ayrıldığımızdan beri ne hadiseler atlattık ne inkılâplar geçirdik. Şu Akademi yi kurmak için bir ömür sarf etmedik mi? Kardeşim, bu memlekette kim, dünya çapında şaheser yaratmak için vakit bulabildi ki 313 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, Rus İmparatorluğu na daha sonra Sovyet Rusya ya tâbi olan birçok sanatçı, tıpkı Gritchenko gibi, Batı Avrupa nın sanat merkezlerine yerleşip sanatlarına yoğunlaşmış, başarısızlığı göze almış, zaman zaman açlığı, sefaleti göğüslemiş ve içlerinden hatırı sayılır sayıdaki sanatçı uluslararası düzeyde tanınırlığa ulaşmış, sanata ve dolayısıyla sanat tarihine sundukları yeniliklerle anılmışlardır. Gerek İbrahim Çallı gerek Namık İsmail, kurulan genç Cumhuriyet in ideallerini benimsemiş, hayatlarını ve kariyerlerini bağnazlıkla mücadeleye, genç Cumhuriyet in sanat kurumlarının başında gelen Güzel Sanatlar Akademisi ni kalkındırmaya ve Cumhuriyet in ressam kuşağını yetiştirmeye adamışlardır. Türkiye de Batılı anlamda resim sanatının kısa geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, 1914 Kuşağı nın azımsanamayacak bir rol oynadığı görülür: Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid gibi eski kuşak ressamlar ile Cumhuriyet Kuşağı ressamları arasında önemli bir köprü vazifesi görürler. Gritchenko nun İstanbul da kaldığı kısa sürede, dar sanat çevresinde çaktığı kıvılcım etkisini sürdürmüş, sanatçı İstanbul u terk ettikten sonra da izlediği yol merak konusu olmaya devam etmiştir. İstanbul da çektiği yokluk ve sıkıntılara tanıklık eden Türk sanatçıların nezdinde, deliliğine hükmettikleri Gritchenko zoru başarmış, onlar için âdeta Paris i fetheden bir başarı simgesi olmuştur. 312 ( ) Yalnız şunu söyleyeyim ki (Sezanne) veya (Hanri Matisse) gibi ressam yetiştirmek bizim idealimizdir. Ve bunu yapabilmek içindir ki talebemize akademik değil, hakiki klâsik bir tahsil vermeye çalışırız. Çallı İbrahim Bey veya diğer bir atelye muallimi yeni san atı sevebilir. Çünkü bir ressam resmin yenisini, eskisini değil, iyisini sever. Fakat gerek atelye muallimleri ve gerek yarının atelye muallimleri olan muallim muavini gençler kendilerine düşen tedris vazifelerinde tamamile klâsik usulü tatbik etmektedirler. Buna talebe eserleri şahittir. Namık İsmail, Akademi ve Ressamlık Münakaşası, Cumhuriyet, 23 Şubat 1932, 4. 313 Metin Toker, Emekliye Ayrılan Çallı nın Hayatı, 2.

205 Alexis Gritchenko, Semazenler, kâğıt üzerine karakalem, 17 19,5 cm, imzalı, Gizella Lopusanszky ve Alexander Demko Koleksiyonu, ABD.