FECR KİTAP: Her Hakkı Mahfuzdur. İç Düzen & Dizgi: Fecr Kitap Kapak & Hazırlık: Fecr Kitap Tashih & Redakte: Fecr Kitap Adres & İletişim Yağ Camii Karşısı. Sucuzade Konağı Kat: 1-2-3 Seyhan / Adana Tel: 0.322 428 06 48 Yakmak İçin (YANACAKSIN) Abdullah Said Hocaefendi Qnline İrtibat www.fecrdernegi.com/ www.fecrvakfi.net/ www.tevhidmektebi.com/ Facebook: Fecr Vakfi : Kasım 2015
Yakmak İçin -YANACAKSIN- Abdullah Said Hocaefendi
Abdullah Said Hocaefedi YAKMAK İÇİN YANACAKSIN! c Şimdi, tohum olup toprağa düşme vaktidir İlk cemre, daha dün düştü ya toprağa Bahar mevsimidir bilirsin, toprağa kavuşursa tohum, toprak tohuma karışır Arşa sökün eder dallar Umutlar semere verir Ben - sen biter biz kokar, tohum toprak olur başlı başına Ve bir verirse Mevlâ, birin bin olur Sen kendini bilmezsin de, nice alemler saklı sende Bir tohumsun sen, yarınlara yâr olacak Dünün umudu ve günün adı Bir tohumsun sen, şakıyanların muradı Aaah tomurcuğum! sen bir bilsen seni Bir görseydin muhabbetle bekleyenleri. Durmaz, hemen dala dururdun Tomurcuğum sana ömürden bahsedeyim, bir yol. Öyle ki yolunda yolcu olasın Yolda olasın, yolda ölesin Evvela kendini bileceksin, ki böylece kendin olabileceksin. Unutma ki kendini bilmeyeni, hiçbir kitap arif kılamaz. Kendini bileceksin, kendini ve de haddini Haddini idrâk edecek, halini bilecek, sınırlarının farkına varacaksın Kendini bileceksin. Kendini ve başkalarını Dostunu ve de düşmanını Bileceksin ki; her sulayanı dost sanmayacak, kimileyin seni çürütmek isteyenlerin zamansızca ellerinde dolu testilerle sana koştuklarına şahid olacaksın. Ah tomurcuğum, bil ki; Büyümek için tohum olmak yetmez Evvela Rahmet gerek -4-
Abdullah Said Hocaefedi Dolu dolu yağacak, kirini-cürûfunu süpürecek, doğduğun ilk günkü gibi tertemiz kılacak rahmet gerek Ve elbet, rahmete bağrını açmak gerek Sen seni bilmezsin de, bilenlerin bilir. Tohumdur bu, gün olur dala durur Sarmaş dolaş olur yapraklar, meyvalar sıraya durur. Gözlerin yaşarır, sükûtî aşık gibi dökersin hasret tomurcuklarını Emeklerin boşa gitmediğini, umutların sönmediğini, muhabbetin bereketini ve aşkın bitimsizliğini Aşklarını dört mevsim hep taze tutanların, bağırlarında seni nasıl büyüttüklerini aah bir bilsen? Sen onlara umudla karışık hüzün, derde bulanmış deva ve hasretle beklenen yâr olursun. Bir görseler şöyle bir başını kaldırdığını, onların da başlarının izzetle doğrulduğuna şahid olursun Tomurcuğum; Ulu çınarlara erişmek istiyorsan kök atmalısın Toprağına sımsıkı bağlanmalısın ki, amansız rüzgarlarda savrulup, yok olmayasın Bir yanın toprak olunca, yeşereceksin gün be gün Evvelki senden eser kalmayacak gün aşrı Bir kara toprakta başlayan öykün, bir gün yine şuracıkta nihayete erecek Bunun her daim bilincinde yol alacak, yüreklere yürüyeceksin Söylesene be azizim; Sen yeşermezsen umutlar nasıl yeşerir. Sen dala durmazsan çölleşmiş yüreklere nasıl bahar gelir? Sen umud olmazsan, toprağın kıymeti neyle bilinir? Ve Ve sen olmazsan, biz nasıl olur? Onlar mı dedin? Bırak onlar GDO lu yaşasınlar Boşveer gevûr tohumlarını Sen yoluna koyul Zaman kar tanesidir yel savurur, gün kavurur Erimeye, bahaneler araya durur Ömrün anlardan ibarettir, unutma. Eriyen esasında senin ömründür. Kızgın çöl yazında buz satan adam misali her salise senden birşey koparıyor. -5-
Abdullah Said Hocaefedi Ha gayret kaldır başını da, eriyen ömründen şûleler peyda olsun. Olgunlaşmaya talibsen, gün vurgununa razı olacaksın tomurcuğum Güneş yakacak tenini Senini Tenin den ayıracak Kavrulacak kavrulacak kavrulacaksın, hububat misali Hamdım, piştim ve yandım diyenlerin sırrına öylece erişeceksin Yanacaksın tomurcuğum, yanacaksın Kor ateşlere atılan İbrahim(a.s) gibi yandım Allah diyecek, yandıkça muhabbete ereceksin Yandıkça bağrın yarılacak, yanakların kızaracak, rengin atacak ve Sıbgatullah a ereceksin Yanacaksın kızgın ve uzun gün ortasında Unutma; Yanmadan yakamazsın Ve aslında sandığın kadar değil, yandığın kadarsın Bir gün ansızın seninle yüzleşecek, senin olmayan yanın. Buğdayın kılçığından ayrılması misali, ayrılacaksın kılıfından Özünü teninden ayırmak için, savuracaklar seni de Senini idrâk edeceksin öylece. Tüm elbiselerden kurtulacaksın ve de tüm yakıştırmalardan Yanmayan yakamazmış, bilirsin Gün gelecek; Rüzgar esecek başında Poyrazlar bağrını mekân tutacak, kavrulacaksın samyelinin melteminde Yamacından nice daneler kopacak. yel değirmenlerinde öğütülecek bir yanın. Zemheriler de olacak kaderinde elbet Dün seni bağrına basanların bugün soğuk karanlıklara terkedişine de şahid olacak Lakîn yılmayacak, yıkılmayacaksın Dökmeyeceksin yapraklarını asırlar boyu Yuvarlağa meyyâl şu dünyada dik kalmayı becereksin, zor olsa da.. Yarınların bir havari nefesinde çarmıhlara gerilirken umud olacaksın, umud edenlere. Bir de bakmışsın, karakışlara inat bahar gelmiş, seninle Kardelen olmuşsun yüreklere İz olmuşsun yürüyeceklere Umud olmuşsun, bekleyenlere Tüm bunlardan sonra tomurcuğum; Unutma ki her tohum bir gün toprak olur Sen de elbet toprağa karışacaksın Toprak gibi azîz olacaksın Yürüyene yol, düşene dal, yorulana el ve namerde engel olacaksın -6-
Abdullah Said Hocaefedi Toprak olacaksın Toprağa kök salacaksın, diyar diyar Bağrını toprağa açacaksın ki birin bin ola Bir ölür, bin diriliriz diyenlerin dilinde dolanacaksın Dağlar rengine bürünecek, caddeler konunu alacak, aşıklar adını çağıracak, ezgi olacaksın beste beste, türküler seni söyleyecek diyar diyar Çocuklar kokunu taşıyacak ruhsuz sokaklara, bülbüller seni şakıyacak gün be gün, Mazlumlar seni anacak kimsesiz gecelerde ve zalimler en çok senden korkacak Unutamayacaklar Unutulamayacaksın Umutlar sökün edince, ekinler yeşerdikçe, sevdalar filiz verdikçe ve gül koktukça goncalar unutulmayacak adın Ey sadrında nice daneler saklayan! Kaldırıver başını topraktan! Şimdi umud olup yüreklere düşme vaktidir Tarih: Ekim - 2015 c -7-